27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30EYLÜL1994CUMA HABERLEREN DEVAMI 13 PKK'li öldürüldü Güneydoğuve Doğu'da 16 şehit • Siirt'te askeri bir aracın mayına çarpması sonucu 3'ü astsubay 11 kişi şehit oldu. Tunceli'de teröristlerle çatışmaya giren 4 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi. Ağn'da bir öğretmen, PKK'liler tarafından kurşuna dizildi. Silvan Belediye Başkanı Kemal Geçmez'in evine düzenlenen silahlı saldında oğlu ve eniştesi öldürüldü. Haber Merkezi - Siirt'in Per- vari ilçesinde askeri aracın ma- yına çarpması sonucu üçü ast- subay toplam 11 kişi şehit oldu. Tunoeli'nin Naamiye ilçesi kır- sal kesiminde de 4 güvenlik gö- revlisi şehit oldu. Sürdürülen operasyonlarda 13 PKK'li de öldürüldü, üç PKK'li yakalan- dı. Ağn'run Doğubeyaat ilçesi Kazanköyü'nde de bir öğret- men şehit edildi. Diyarbakır'ın Silvan ilçesi Belediye Başkanı Kemal Geçmez'in evine düzen- lenen silahlı saldında oğlu ve eniştesi öldürüldü. Pervari'nin Gökbudak Kö- yü'ne önceki gece 22.00 sırlan- nda PKK'lilerin silahlı baskın düzenlemek istemesi üzerine olay yerine gelmekte olan gü- venlik güçlerinin aracı Mey- dana Sülayman mevkiinde yola döşenen mayına çarptı. Olayda Jandarma Astsubay Mustafa Handan. uzman çavuşlar Ab- durrahman Selçuk \e Ferhat Hasovalı ile erler Abdülkerim Bulut, Ahmet Oran, Engin Sa- raç ve Kazım Bulut şehit oldu- lar. Askeri araç içerisinde bulu- nan köy koruculan İbrahim Ayhan, Mehmet Aras, Nezir Etiz ve tbrahim Yiğit de yaşam- lannı yitirdi. Olayın ardından Herakol DağYna doğru kacan PKK'liler ile güvenlik güçleri arasındaki çatışmanın sürdüğü belirtildı. AA'nın haberine göre önceki gece saat 20.30 sıralannda Ağn'nın Doğubeyazıt ilçesine bağlı Kazanköyü'ne baskın dü- zenleyen bir grup PKK'li terö- rist Sait Korkmaz adh öğretme- nin evine gittiler. Evde bir müd- det kalan teröristler yanlannda dışan çıkardıklan evîi iki çocuk babası olduğu belirtilen Sait Korkmaz'ı el ve ayaklannı bağ- ladıktan sonra kurşuna diz- diler. Dün akşam saat 22.30 sırala- nnda Silvan'ın RP'li Belediye Başkanı Kemal Geçmez'in evi- ni basan PKK'li teröristler, be- lediye başkanının oğlu Eşref Geçmez ve eniştesi Alirıza Gec- mez'i öldürdüler. Olağanüstü Hal Bölge Vali- liği'nden yapılan açıklamaya göre, Hakkari'nin Çukurca ii- çesi güneyinde Kuzey Irak'a yakın bölgede 5, Tunceli'nin kırsal kesiminde, 4, Bitlis'in Ça- lıdüzü Köyü yakınlannda 3, Şı- rnak'ın Fındık yöresinde 1 ol- mak üzere, toplam 13 PKK'li öldürüldü. Operasyonlarda 3 PKK'li de sağ yakaîandı. Öte yandan PKK'liler Stras- bourg'daki Almanya Başkon- solosluğu'nu dün bir süre işgal etti. 26 eylül tarihınde Mannhe- im kentinde yapılan gösteriler- de polisin sert tutum takınması- nj protesto amacıyla bir mek- tup bırakan yaklaşık 15 PKK yandaşı, daha sonra binayı terk etti. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafi I. Sayfada nel Merkezi de yine Cinnah'ın parale- lindeki Çevre Sokak'ta. iki genel mer- kez arası birkaç yüz metre. Bağırsalar duyulur. Ama mektuplaşmayı yeğ- liyorlar. Karayalçın, Baykal a yazıyor: "İki gözüm Baykal (Batsın CHP altı- nda kal), Hemen birleşmeliyiz. (Sen biraz daha orda kal.) Ama bu kez fazla sürüncemede bırakmayalım. (Olmu- yor deyip bitirelim.) Aslında ara seçim sonrasına bıraksak da olur. (Seçimde yüzde 1.5 oy alırsın, seni de siyaset mezarlığına gömeriz.) Birleşmenin nasıl olacağını saptamak üzere birko- misyon kurduk. (Saldım komisyona, sen de böyle bir şey yapsana.) Birleş- me aşamasında genel başkanlık soru- nunu kesinlikle düşünmüyorum. (Sana kaptıracağımı sanıyorsan yanılıyorsun.) SHP, solda birlik konusuna önkoşul- suz, önyargısız, önbeklentisiz, ıçten- likle yaklaşmakta. (Ama birlik bizden uzaklaşmakta.) Oluşturduğumuz ku- rul, sizin de uygun bulmanız koşuluyla en kısa zamanda görüşmelere başla- mak dıleğindedir. (Ara seçimden bir iki milletvekili çıkanrsak seneye görü- şürüz.)" Mektubu alan Baykal ıçi kıpır kıpır, Baykal-Karayalçın Mektuplaşması. açıp okuyor, değerlendiriyor. O da Ka- rayalçın'a bir mektup yazıyor: "Çok değerli kardeşim Murat (Tep- sinseni kırat), Senin kadar kıymetli mektubunu aldım. (Telefon diye bir alet var be kar- deşim.) Solda birleşme konusundaki sabırsızlığını tarifsiz bir sevinçle öğ- rendim. (Ben zaten altındaki milletve- killeriyle işi bağlamıştım.) Kurduğu- nuz komisyonun aynısmdan biz de ku- ruyoruz. (Ama ne işe yarar diye kendi kendimize soruyoruz.) Beş kişilik ko- misyondan belki bir şey çıkmaz diye, bunların altında iki kişilik birer komis- yon daha oluşturuyoruz.(Bu arada SHP iktidardan düşer diye ellerimizi ovuşturuyoruz.) Ancak komisyonu kurabilmemiz için sizin komisyondakilerin doğum tarihlerini hemen bildiriniz ki, eşitlik gereği biz de aynı yaştaki arkadaş- larımızı belirleyelim. Birleşmeyi ön- celikle ve ivedilikle ıstiyoruz. (Erken seçimde milletvekili seçilemezsem siyasi yaşamım tehlikeye girer.) Mek- tubumu burada noktalamak zorun- dayım; çünkü seninki de yedi cümley- di." Bu "mektup diplomasisinin" ardı- ndan karşılıklı bir gönül bağı olursa, güven sağlanırsa, kırgınlıklar gideri- tirse, iki lider sanınz bir parkta bulu- şur. Ama o zaman da şöyle bir sorun do- ğar; acaba hangi parkta buluşulacak? Seğmenler ve Botanik Parkı bu mev- sim güzel. Ama ikisi de olmaz. Çünkü, Botanik Parkı CHP'ye daha yakın. Ka- rayalçın, Baykai'a ödün vermış olur. SHP'nin onuru zedelenir. Bu, genel başkanın, Baykal olacağı anlamına gelir. Seğmenler Parkı da olmaz. O za- man, SHP Genel Merkezi'nden bu parka gitmek için CHP'nin yanından geçmek gerekir. Daha liderler görüş- meden böyle bir temas ortamı güven sarsıcı olabilir. En uygunu Kuğulu Park. Sabah saat 10.00'da iki lider genel merkezlerın- den hareketeder. Karayalçın Cınnah- tan aşağı iner. Baykal da Gazeteciler Cemiyeti'nin önünden Farabi Sokak'a geçer. (Cemiyet önünde bir gazeteci- nin soru sorup birliğe sekte vurma- ması için önlem alınır.) Atatürk Bul- varı üzerinden Kuğulu Park'ın karşısı- na gelinir. Atatürk Bulvarı ve Cinnah Caddesi'- ni kesen Bükreş Sokak'la Katip Çelebi Sokak'ta her iki liderin aynı hizada olup olmadığı gözucuyla kontrol edi- lir. 10.30'da iki caddenin kesiştiği kö- şedeki Balerinler Heykeli'nin önüne gelinir. Karayalçın heykelin soluna, Baykal da sağına geçer. Tarihi buluş- ma burada gerçekleşir ve iki lider doğruca Kuğulu Park'a gider. Sonrası kendi biiecekleri iş. Aslında iki liderin mektuplaşması çok güzel bir olay. Zaten, telefon icat oldu dostluk bozuldu. Bu birleşme gi- rişiminden bir şey çıkmasa bile mek- tupları yıllarca saklarlar. Ne hoş bir duygu. Tabii iki lider bir süre sonra birbirine lyice küsüp, mektuplan geri istemezlerse! Madem konu mektuptan açıldı, ben deikı lidere "açıkmektup"yazmak is- tiyorum: "Yukarıdaki satırlar, kesinlikle sızi kırmak ya da çabalannızı küçümse- mek için değildi. Sadece gelinen nok- tanın biraz da traji-komik bir hal aldığını vurgulamak amacıylaydı. Sol- da birleşme niçin olmuyor soruları bu- güne kadar hep ahlı vahlı soruldu. Kı- zmakla, öfkelenmekle bir şey elde edemedik. Biraz da gülelim. Bakalım ne olacak? Sizin mektuplar yedişer cümle olduğu için, ben de yedinci cümlede kesiyorum..." Düşünceözgürlüğüiçinyürüyorlar Terör Yasası, basını mahkûm ecliyor Dosyalar Çiller'de bekledi • Baştarafi 1. Sayfada lular hakkında işlem yapılması için Başbakanlık'a gönderdi. Başbakanlık yetkilileri. Emlak Bankası'nın ibra edilmeyen he- saplan için 1994 yılı temmuz ayının sonlannda Başbakan Tansu Çiller'in imzasıyla savcıhğa suç duyurusunda bu- lunulduğunu bildirdiler. TBMM Genel Sekreterliği tarafından Başbakanlığa gön- derilen yazı şöyle: "TBMM KtT Komisyonu'- nca, 15 Nisan 1992-24 Haziran 1992 tarihlcri arasında yapıian denetimler sonucunda 38 sa> ılı karar ile ibra edilmeyen ve süresi içerisinde itiraz edilrneyerek ke- sinleşen kamu iktisadi teşebbüs- leri ile fonlann llstesi 2 Nisan 1987 tarih ve 3346 numaralı Ka- mu İktisadi Teşebbüsleri ile Fon- lann TBMM'ce Denetlenmesi- nin Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'un 2. maddesi gereğince işlem yaptlmak üzere ilişikte gönderilmiştir." TBMM eski Başkan Vekiii Yıldınm Avcı'nın imzasını taşı- yan "A.010.GNS.0.10.00.2- 4733" sayılı yaada, Emlak Bankası'nın yanısıra 33 kuru- mun ismine yer verildi. Yazının kopyası Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderiidi. Yüksek Denetleme Kurulu'- nun, Emlak Bankası'nın 1992 yılına ilişkin raporunun bir bö- lümünde de, saptanan bazı usulsüzlüklerin Başbakanlık Teftiş Kurulu'na gönderilmesi- ne karşın bilgi alınamadığından söz ediliyor. Raporda yer alan ifadeler şöyle: "Yüksek Denetleme Kurulu'- nun 1990 ve 1991 yılı raporlann- da yer alan 50 *e 34 numaralı te- mennilerde müşterek teşebbüs uygulamalarmdan bankanın hak >e çıkarlarının gerektiği şe- kilde korunamaması konusunun Başbakanlık'ça incelertirilmesi, gerekirse soruşturulması talep edilmiş, Başbakanlık'ça Yüksek Denetleme Kurulu'na muhatap 8 Şubat 1993 tarih ve sayı B.02.0. EMB.627.1-2O45 sayüı yazıyla konunun Başbakanlık Teftiş Gvan'ıben • Baştarafi 1. Sayfada ardından, Özal ailesinin hedef haline getirildiğini belirterek basını 'iftira armakla" suçladı. Özal. "Hukuka göre kişi suçu is- patlanana kadar masumdur. An- cak medya, kişileri masumiyeti is- patkuıana kadar suçlu kabul edi- yor, mahkemeler yerine yargılı- yor" dedi. Hükümetin. Özal ailesini yı- pratmak için saldırganı değil, Ci- van'ı hedef aldığını savunan Özal, "Önce, mahkemeler ta- mamlansın, suçlu ortaya çıkar- öbın. Daha kjmsenin suçu ispat edilmedi" diye konuştu. özal, ailesinin hedef alınma- sının siyasi iktidann 8. Cumhur- başkanı Turgut özal'a karşı olan kıskançlığından kaynaklandığını savunarak "Bu ailede siyasetle uğraşan benim. Hodri meydan. Semra Özal'ı, Ahmet Özal'ı bı- raksuılar, kolaysa gelsinler be- ninıle uğrassınlar" dedi. Yusuf özal, Turgut Özal'ın. Cumhurbaşkanı Sükyman De- mirel'in 1991 yılında DYP Genel Başkanı olarak hükümete geldiği dönemde, kendisini hedef alması ile ilgili olarak "Beni kıskanıyor" yorumunu yapüğını öne sürdü. Kumlu'nca incelenmesine karar verildiği belirtilmiştir. Ancak in- celemenin yapüdığı Eylül 1993 ayına kadar incek-meler hakkın- da bilgi alınamamıştır... \ üksek Denetleme Kurulu'nun 1990 ve 1991 raporlarının 50 ve 24 no'lu temennilerinde yer alan, müşte- rek teşebbüs uygulamalarında banka çıkarlarının korun- maması konusunda Başbakan- lık Teftiş Kurulu tarafından yapılmakta olan incelemelerin kısa sürede sonuçlandırılması te- mcnni olunur." İstanbul Haber Servisi - İnsan Haklan Derneği ve Çağdaş Hukukçular Derneği'nin dü- zenlediği İstanbul'dan Anka- ra'ya "Düşünceye Özgüriük Yürüyüşü" güvenlik güçlerinin engeflemelerine karşın dün sa- bah İstiklal Caddesi'nden baş- ladı. SHP İstanbul Milletvekili Ercan Karakaş'ın İçışlen Ba- kanlığı'ya yaptığı görüşmeler sonucu aralannda Yaşar Ke- mal'in de bulunduğu çok sa- yıda sanatçı ve demokratik kit- le örgütü temsilcileri. Tünel'den Taksım'e İstiklal Caddesi bo- yunca yürüyerek düşünceye öz- güriük istediler. Düşünceye Öz- güriük Yürüyüşü'nün baş- langıç noktası olarak belirtilen İnsan Haklan Derneği İstanbul Şubesi'nin Tünel'deki binasının bulunduğu sokak erken saat- lerden itibaren iki yönüneçevik kuvvet ekipleri yerleştirilerek trafığe kapatıldı. Sokağa giren- lerin kimlikleri inceiendi. Yürü- yüşü beklerken basın mensup- lanyla bir süre sohbet eden Ya- şar Kemal. Türkiye'nin dün- yanm en yozlaşmış ülkesı haline geldiğini ve düşünmeyi unuttu- ğunu belirterek "Türkiye insan haklan vüzvıh olarak ilan edilen 21.yüzyıla lanetlenmiş bir ülke olarak girecektir" dedi. Aziz Nesin ise Türkiye'de düşünen- lerin hep işkence gördüğünü belirterek halkın aydınlann üniversitelerin tepkisiz kalması- nı "onursuzluk" olarak niteledi. 12 Eylül'ün baş sorumlusuna üniversitelerde "hukuk profesö- rü" unvanı verildiğini vurgula- yan Nesin "Bu da üniversitelerin ayıbtdır. Hani burada profesör- ler, aydmlar nerede? Bu da 12 EylüTe ne kadar layık olduklan- nı gösteriyor" diye konuştu. Bekleyiş sürerken Tünel- Taksim arasındaki yürüyüşe kesinlikle izin verilmeyeceğinin bildirilmesi üzerine SHP İstan- bul Milletvekili Ercan Kara- kaş, İçişleri Bakanlığı ve İstan- bul ValiliğTni telefonla araya- rak yürüyüşe müdahale edilme- mesini istedi. Görüşmelerden sonra İstanbul Emniyet Müdür Yardıması Kemal Bayrak yü- rüyüşçülerin 10'lu gruplar ha- linde yürümelerine izin verdi. İHD Genel Başkanı Akın Bir- dal yürüyüş öncesi yaptığı ko- nuşmada temsili yürüyüşün dü- şünce ve basın özgürlüğü önün- de bulunan 152 yasanın kaldın- Iması için düzenlendigini belir- terek "Biz herkesin kendisini öz- gürce ifade edebildiği özgür bir Türkiye istiyoruz'" dedi. Aziz Nesin sağlığı elvermediği için Tünel-Taksim yürüyüşüne ka- tılamazken Akın Birdal. Ercan Karakaş, Yaşar Kemal, Aslan Başer Kafaoğlu. Av.Eşber Yağ- murdereli, Zuhal Olcay, Haluk Bilginer, Şanar Yurdatapaa, Halil Ergün, Fatoş Güney ve çok sayıda demokratik kitle ör- gütü temsilcisi yoğun güvenlik önlemleri altında Taksim'e yü- rijdü. Taksim'den servis araçla- la Sütlüce'deki otobüslerine ulaş-tmlan yürüyüşçüler Altu- nizade'deki Petrol-İş Sendikası Genel Merkezi'ni ziyaret etmek istediler. Ancak otobüslere izin verilmemesi üzerine İHD Ge- nel Başkanı Akın Birdal baş- kanhğındaki bir heyet Petrol-lş Genel Başkanı Adnan Özcan'ı ziyaret etti. Yann Düzce'de bir yürüyüş gerçekleştirdikten son- ra Ankara'da TBMM Baş- kanlığı ve Adalet Bakanlığı yet- kilileriyle görüşecek olan yürü- yüşçüler, Ankara Kapalı Ceza- evi'nde bulunan beş kişi ile ve Haymana Cezaevi'nde yatan Fikret Başkaya'yı ziyaret ede- cekler. ANAP döneminde Adalet Bakanlığı yapmış olan 55 yaşındaki Mehmet Topaç, evli ve iki çocuk babasıydı. feki bakan Mehmet Topaç'a Dev-Sol kurşunu Baştarafi 1. Sayfada kası'nı 80 milyon dolar dolandı- rmaktan yargılanan Kemal Hor- zum'un avukathğını yapmak ve Türkiye genelinde yoğun eylem- lere neden olan "cezaevlerinde tek tip elbise zorunluluğu geriren" ge- nelgeyi yürürlüğe koymakla tanınıyordu. Ankara Emniyet Müdürü Or- han Taşanlar, ANAP yönetidle- nne bilgi venrken saldınnın De\- Sol tarafından gerçekleştirildiğjni söyledi. Edinilen bilgjye göre dün saat 14.30 sıralannda Topaç'ın Sela- nik Caddesi 39-4 numaradakı avukaüık bürosuna gelen biri kadın dört kişi, Güler Şahin ve Nuray Başaran adlı iki sekreten etkisiz hale getırdiler. Saldırgan- lann daha sonra şakağına iki kurşun sıktıklan Topaç, olay yc- rinde yaşamını yitirdi. Saldırgan- lann gelmeden önce Dursun Çe- lik adına randevu aldıklan ileri sürüldü. Emniyet yetkilileri, olay sıra- sında çevTede silah sesi duyul- madığını belirterek saldırganla- nn susturucu kullanmış olabile- ceğini söylediler. Olayın ardın- dan polise bilgi veren görgü tanı- klan, saldırganlardan birisinin 35-40 yaşlannda, uzun boylu, es- mer, gözlüklü ve zayıf yapılı; di- ğerinin de 25 yaşlannda. kumral, bıyıklı ve zayif yapılı olduğunu bildirdiler. Dev-Sol listesindeydi Topaç'ın. 26 Haziran 1988 ta- rihinde Adalet Bakanı olmasımn ardından uygulamaya koyduğu "1 Ağustos" genelgesi, tutuklular tarafından tepkı görmüş ve baş- latılan açlık grevlerinde bazı mahkumlar yaşamını yitirmışti. 30 Kasım 1988 tarihinde gazete- lere telefon eden "Marksist-Leni- nist Proleter Kunıluş" adlı örgüt üyesi, açlık grevlerinde bir tek mahkumun yaşamını yıtırmesı halinde Topaç'ı öldüreccklerini ifade ederken aynı tarihlerde Dev-Sol tarafından yapılan bir açıklamada. açlık grevinde ölen her mahkum için bir polis öldü- rüleceği tehdidine yer verilmişti. Topaç'ın Adalet Bakanı ol- masının ardından, Emlak Ban- kası'nı 80 milyon dolar dolan- dımnak suçundan yargılanan Ke- mal Horzum ile lsviçre'de görüş- tüğü ve Horzum'dan avukatlık vekaletnamesi aldığı iddialan gündeme geldi. Savlann ardı- ndan Topaç'ın 1983 yılına kadar Horzum'un avukatı olduğu orta- ya çıktı. SHP eski Milletvekili Tufan Doğu. TBMM Başkan- lığı'na verdiği bir soru önergesin- de. dönemin başbakanı Turgut Özal'a Topaç'ın İsviçre'de neden sordu. Aynı tarihlerde, Horzum davasma bakan hakim, "Ba- kanlık tarafından yanıltıldığı" gc- rekçesiyle da\adan çekilmek iste- diğini açıkladı. Mehmet Topaç'ın ölüm haberi ANAP grubunda büyük üzüntüye yol açtı. Millet- vekilleri, Topaç'ın durumu hakkında bilgi almak için emni- yet yetkililerini ararlarken İçişleri eski Bakanı TBMM Başkanveki- li Mustafa Kalemli. Ankara Em- niyet Müdürü Orhan Taşanlar'la görüştü. Topaç'ın Dev-Sol mili- tanlan tarafından silahlı saldın sonucu öldürüldüğünü belirten Taşanlar, olay yerine gitmek iste- yen milletvekillerine araştııma yaptıklannı ve daha sonra gelme- lerini istedi. Adalet eski Bakanı Oltan Sunguriu ve bazı ANAP milletvekilleri, Topaç'ın öldürül- düğü avukatlık bürosuna giderek Horzum ile bilgi aldılar. Özal döneminde yer görüştüğünü aldığı ANAP'tan aynlan eski ba- kanlardan Yeni Parıı Genel Baş- kan Yardımcısı Ercüment Ko- nukman. Mehmet Topaç'ın Dev- Sol tarafından öldürüldüğünü sanmadığını bildirdı. Mehmet Topaç'la aynı kabinede görev yapmadığmı; ancak, kendisini iyi tanıdığını ifade eden Konukman, "İyi bir arkadaşımdı. Onun her- hangi bir örgüt tarafından, hele bele Dev-Sol tarafından öldürül- düğünü sanmıyonım" dedi. Mehmet Topaç'ın müteahhit- lik yapan bir kardeşi bulunduğu- nu ve bazı ticari ilişkileri olduğu- nu ifade eden Konukman. To- paç'ın bir tican ilişkisi ya da avu- katlığı nedeniyle baktığı birdava- dan dolayı öldürülmüş olma olasılığının daha güçlü olduğunu bildirdi. Konukman, Topaç'ın Kemal Horzum'la ilişkisi anı- msatılarak Özal ailesi ve ANAP iktidarlanna ilişkin son gelişme- lenn olayla ilgisi olup olmaya- cağına ilişkin bir soruyu, "Her şey olabilir, her şey düşünülebilir. Ama 'Bunlan hükümet yaptın- yor' da denemez" diye konuştu. • Baştarafi 1. Sayfada İstanbul 2 No'lu DGM tarafı- ndan daha önce verilen "bera- at" karannın Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde bozulmasından sonra dün verilen kararda. ha- berle "terör örgütünün bildirisi- nin yayımlandığı" ileri sürülerek Terörle Mücadele Yasası'nın 6. maddesinın ihlal edildiği kay- dedildi. İstanbul 2 No'lu DGM'de dün yapılan duruşmada. mah- kemece 30 Aralık 1993 tarihin- de verilen. ancak Yargıtay 9. Dairesi'nin31 Mart 1994tarihli karanyla 'bozulan' dosya ele ahndı. Duruşma savası, esas hakkındaki görüşünde, Yargı- tay'ın bozma karanna uyul- masını istedi. Daha sonra ka- rannı açıklayan mahkeme, ga- zetenin 30 Ağustos 1993 tarihli sayısında yayımlanan "PKK: Terk edilen mülke el koyanz" başlıklı haberle. gazetenin "te- rör örgürünün bildiri ve açıkla- malannı basarak yayınıladığf görüşünde birleşıldiğini belirtti. Mahkeme, gazetemiz imtiyaz sahibi Berin Nadi'yi TMY'nin 6/2 son maddesi uyannca 296 milyon 673 bin lira, eski yazıiş- leri müdürümüz Aydın Engin'i de aynı madde uyannca 148 milyon 336 bin lira para cezası- na mahkum etti. Mahkeme, ga- zetenin 3 günden 1 aya kadar kapatılması istemini ise reddet- ti. Dava, gazetemizde 30 Ağus- tos 1993 tarihinde yayımlanan "PKK: Terk edilen mülke el ko- yanz" başhğıyla yayımlanan haberde "Terör örgürünün bildi- risinin yayımlandığı" iddiasıyla açılmıştı. Davanın İstanbul 2 No'lu DGM'de yürütülen ilk yargılama aşamasında. gazete- miz avukatlanndan Fikret tlkiz.davakonusuyazının"Tun- celi'de dağıtılan bir bildirinin ha- beri olduğunu ve haber iceriği taşıdığını" savunmuş, yasanın amacını aşan bir şekilde uygu- lanmasıyla "iletişim hak ve öz- güriüğünün ortadan kaidınia- 'Terör, basına cezayla cağı" tehlıkesine dikkat çekmiş- ön]enemez' ti. Kamuoyunun olup bitenler- den gazeteler aracılığıyla haber- dar olduğuna değinen İlkiz, sa- vunmasında. serbestçe düşünce oluşumunu sağlayan haberlerin engellenmesiyle izin verilen ve izin verilmeyen' haber ve yo- rumlann basına egemen ola- cağını belirtmişti. Uygulanması istenen TMY'nın 6. maddesi- nin, anayasanın "Türkiye Cum- huriyeti demokratik hukuk dev- letidir" ilkesine göre 'anayasaya aykm' olduğunu önc süren İlkiz. gazetemiz imtiyaz sahibi Berin Nadi ile eski yazıişleri müdürümüz Aydın Engin'in cezalandınlmasını ve gazetemi- zin kapatılması isteminin reddi- ni istemişti. OECD'deAvrupa-ABD çekişn» ÖZGEN ACAR Merkezi Paris'te olan Eko- nomik İşbirliği ve Kalkınma Ör- gütü (OECD) Genel Sekreterliği seçimi Amerika ile Avrupa arası- ndaki çıkar çatışmasından dolayı tıkandı. OECD, genel sekretersiz kaldı. Genel sekreterin seçiminin en geç düne kadar sonuçlanması ve bugünden gecerli olarak görevine başlaması gereki\ordu. Seçime, bin şu andaki Genel Sekreter Je- an-Claude Paye vc öteki de eski Kanada Ekonomı-Sanayi İşleri Bakanı \e Liberal Parti Önursal Başkanı Donald Johnston aday olarak katılmışlardı. Amerika, Kanada ve Japon- ya'nın destekledıği Johnston ile Avrupa Birliği'nin yeniden seçil- mesinde ısrar ettiği Paye arası- nda. secimın gerektiği bir 'con- sensus'a (uzlaşı) bugüne değin ulaşılamadı. Kanada Başbakanı Jean Cre- tien, Başbakan Tansu Çiller'e bız- zat telefon ederek Türkiye'nin Avrupalı Paye'dan desteğini çe- kip Kanadalı aday Johnston'a oy vermesini istedi. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yctkili "Türkiye'nin 'şu ya da bu aday' gibt katı bir rutuımı yok. Se- çimde biz, uzlaşıdan yana olan (ABD, Kanada, Japonya ve ABD'nin dışında kalan) öteki ül- kelerle birlikte hareket ediyonız. Paye'dan yana bir uzlaşı eğilimi göriilürse ona, yok eğer Johns- ton'dan yana bir gelişme olursa ona oyumuzu veririz " dedi. 25 üyeli OECD'nin Avrupalı üyeleri dün süresi dolan Jean- Claudc Paye'ın 10 yıl boyunca 'çok başarılf bir genel sekreter ol- duğu için 'yeniden görevde kal- ması gerekriğinde 1 ısrar ediyorlar. Amerikalılar ise Paye'ın 'ba- şansı'nı kabul etmekle birlikte 'uluslararası bir bürokrat gibi dav- randığı'ndan yakınıyor ve "OECD'nin profilinin artık daha yükseklere cekilmeMne olanak sağlayacak bir kişi" olarak gör- dükleri Johnston'un seçilmesini istiyorlar. Bugüne kadar yapılan çalış- malarda Paye ve Johnston'un ge- rekli "uzlaşı'yı sağlayacak desteği görmedikleri için genel sekreter- lik seçimi tıkanmış oluyor. OECD, bugünden başlamak üzere 33 yıllık tarihinde ilk kez çalışmalannı belirsız bir tarihe kadar genel sekretersiz yürüte- cek. Amerikalılar, yenisi seçilin- ceye dek eski genel sekreterin ve- kaletine de itiraz ettiler. Bu arada İngilizler ise eski Baş- bakan Margaret Thatdıer'ın Ha- zine Bakanı Nigel Lawson'u orta- ya çıkardılarsa da adaylığı destek görmedi. yorumlanamayacağına dikkat çekilmişti. Kanunda sayılan su- çun unsurlannm bicimsel ola- rak ele alınması halinde "haber alma ve haber yayma fonksiyo- nunun imkansız hale geleceğine" işaret edilen kararda, haberle saruklar Nadi ve Engin'in, basının asli görevi olan haber verme fonksiyonu içinde hare- ket ettikleri belirtilerek beraat- lerine hükmedilmişti. Cumhuriyet Savcılığı'nın temyiz ettiği karar. Yargıtay 9. Dairesi tarafından "Dava konu- su yazı, terör örgütünün bildiri ve açıklamalarının basılarak yayımlanması gözetihneden ha- ber verme niteliğinde bulunduğu- mın kabul edilmesi kanuna aykırıdır" denilerek bozulmuş- tu. 'Beraat karannda direnilmeli' Yapılan ikinci yargılamada Berin Nadi ve Aydın Engin, suç iddialannı reddetmişler ve mahkemenin ilk karannda di- renmesini istemişlerdi. Aydın Engin. mahkemeye verdiği dı- lekçede basın özgürlüğünün. gazetecilerin özgürlüğü ol- madığını. kamuoyunun haber alma özgürlüğü olduğunu be- lirterek şöyle demişti: "Bir bildirinin haberleştiril- mesi ile o bildiriyi yeniden yayı- mlayarak geniş kitlelere ulaştı- rmak iki farklı eylemdir. İkincisi bir suç olabilir. ancak birincisi, gazetecilik mesleğinin alfabesi- dir. Bu bağlamda eğer bir suçtan söz edilecekse. bu, örneğin bildiri niteliğinde ortaya çıkan bir ha- berin halktan esirgenmesi. sak- lanması olurdu. Bu suçu işleme- diğim için mutluvum. Nasıl siz- ler adaletin adil dağıtımından so- rumluvsanız ben de dördüncü gücün bir üyesi olarak halkın ha- ber alma özgürlüğünü savunmak ve becerebildiğimce gerçekleştir- mekten sorumluyum" 'Yazı, haber içeriğinde' İstanbul 2 No'lu DGM, 30 Aralık 1993 tarihinde verdiği kararda, haberde terör örgütü- nün bildirisinin aynen yayı- mlanmadığı, kamuyu bilgilen- dirmek için bildiriden alıntılar yapıldığı belirtilmiş ve kanunun hiçbir şekilde haber verme fonksiyonunu engeller nitelikte Fikret İlkiz de savunmasında mahkemenin beraati içeren ilk karannın haklılığına değinmiş ve Başbakanlık Basın Yayın Enformasyon Genel Müdürlü- ğü'nce yabancı ajanslardan alı- nan bültenlerden bazılannı ör- nek olarak göstererek "Acaba Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görev yapan sayın yargıçlarunu birkaç satırmı aktardığunız yayırHarı okumadılar mı? Bir başka deyişle \ argıtay 9. Ceza Dairesi ile bazı savcılanmızm yayımlanan bu haberlerden hiç haberleri yok mu" diye sormuş- tu. Bu bültertler gibi Cumhuri- yet'te de yayımlanan yazının 'haber' olduğunu savunan İlkiz, "Eğer siyasal iktidann çözeme- diği Güneydoğu sonınunun ve te- rör sorununun çözümünü yargt- ya bırakıyorsa, terörim, verile- cek mahkumiyet kararlanyla çözülebileceğini sanıyorsa bu yanılgıdır. Terör, haber verme hak ve özgürlüğünün ktsıtlan- masıyla, cezalandınlmasıyla ön- lenemez" dediği savunmasıyla beraat karannda direnilmesini istemişti. OLAYLAREV ABDENDAKİ GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada Ancak yakınlaşmanın sınır- larını zorlamaktan kaçınmak gerekir; çünkü her ülkenin kendine özgü gerçekleri, si- yasal dengeleri ve ekonomik dış ilişkileri vardır. Suyun akı- şına ters işler yapmaktan kaçınarak, bağımsızlığına yeni kavuşan Türk cumhuri- yetlerinin toparlanmalarını ve kendilerine gelmelerini sabırla beklemekte yarar var. Buna karşılık Moskova'nın da Türk cumhuriyetlerini Rusya'nın "arka bahçesi" saymak eğilimi büyük sakın- calar taşımaktadır. VVashington'un Moskova'- ya bu konuda yeşil ışık yaktı- ğına ilişkin bir belirti görüle- miyor. Tersine, Azerbaycan'- da Batılı petrol konsorsiyumu ile Bakü arasında imzalanan son anlaşma, VVashington'un bölgede edilgin kalamayaca- ğını vurgulamaktadır. Soğuk savaş döneminde ABD-SSCB arasındaki derin çelişki, Türkiye'nin hem yararına hem zararına so- nuçlar doğurmuştu. Soğuk savaş geride kaldı; Amerika ile Rusya yakınlaşmasımn da Türkiye için hem olumlu hem olumsuz yanları olabilecek- tir. Bu yakınlaşmanın fazlası, bölgede Türkiye adına tatsız sonuçlar doğurabilir; büyük devletler arasındaki çelişki- lerin kimi zaman saymakla bitmez faydalarından söz açı- labilir; Osmanlı tarihi bunun örnekleriyle doludur. Türkiye Cumhuriyeti, Os- manlı ımparatorluğu değil- dir, dış politikasını Milli Misak sınırlarına göre ayarlamıştır; buna karşılık Rusya'nın Türk cumhuriyetlerini "nüfuz bol- gesi" içinde saymasının ça- ğımızın uluslararası hukuku- na ters düşeceği de açıktır. Şimdilik bu konuya 'ihtiyat' ile yaklaşmak zorundayız. Iç sorunlarını aşmak ve ekono- misini güçlendirmek için Rusya, Amerikan desteğine muhtaçtır; Moskova içerdeki güçlüklerini aştıkça dış politi- kasında kuvvetini duyuracak- tır. Bu kuvveti hangi yönde kullanacağına ilişkin göster- geler de şimdiden sergileni- y°r ••• Kaçak Kaymaz ûrtmayıda atlattı HaberMerkezi - Finlandiya açıklannda batan Estonia adlı fe- nbottan kurtulanlardan biri olan Kadir Kaymaz eski bir banka soyguncusu. 1971 yılındaki ban- ka soygunundan sonra yurtdışı- na kaçan Kaymaz, denizdeki 6.5 saatlik mücadelesinden de sağ çıktı Kadir Kaymaz'ı biraz daha yakından tanımak için 23 yıl ön- cesine, 1971'e gidelim. O sıralar Ankara Hukuk Fakültesi öğren- cisi olan 19 yaşındaki Kadir Kay- maz. Ziraat Bankası Denizli Şu- besi'nde çalışıyordu. Beş ay sü- reyle burada çalışan Kaymaz, 27 temmuz günü içinde bulunduğu para aracını Selçuk civannda si- lah zoruyla durdurmuş ve banka aracını iileyen arkadaşlannın da yardımıyla soygunu gerçekleştir- mişti. Banka görevlilerini uyuştu- rucu enjekte ederek etkisiz hale getiren Kadir Kaymaz ve arka- daşlan. dört milyon lirayla or- tadan kaybolmuşlardı. Olayla ilgili soruşturmalar sı- rasmda Kaymaz'ın babası. oğ- lunun Dev-Genç üyesi olduğunu, üniversitede olaylann artması üzerine Kadir Kaymaz'ı okuldan alarak müdürü olduğu Ziraat Bankası Denizli Şubesi'nde göre- ve başlattığını söylemişti. Soygundan sonra yakalanarak yargılanan ve 9 yıl cezaevinde ya- tan Kaymaz. daha sonra yurtdıştna kaçtı ve 23 yıl sonra 'İkinci Titanik faciasT diye de adlandınlan deniz kazasından kurtulan çok az kişiden biri oldu. îsveç pasaportu taşıyan Kay- maz. adını da Carl Övberg olarak değiştirmişti. Erkenterhisgündemde I Baştarafi 1. Sayfada si için, bir ay erken terhis edilme- leri düşünülebilir ve yapılabilir" dedi. Ust düzey askeri yetkili. askerlik süresinin yeniden belir- lenmesi ile ilgili çalışmalann de- vam ettiğini. ancak 24 aylık bir sürenin söz konusu olama- yacağını söyledi. Hükümetin. 1991 yılında askerlik süresinin 15 aya indirmesinin. daha son- ra da Öğrenci Secme Smavı'nı (ÖSS 1. basamak sınavı) kaza- nan herkesin Açıköğrctım Fa- kültesi'ne kayıt yaptırmasına olanak tanıyan uygulamanın. asker kaynağında büyük sorun yarattığını kaydeden yetkili. ye- ni sürenin. yasada yer aldığı gibi 18 ay olmasının planlandı- ğını kaydetti. Aynı yetkili, hü- kümetin, 18 ay olan askerlik sü- resini Genelkurmay Başkan- lığı'na danışmadan 15 aya in- dirmesinin. bugünkü sorunun temelinde yattığını kaydetti. karanyla terhisleri 4 ay süre ile dondurulan 1973'2 celp döne- minin bir ay erken tezkereye gönderilebileceğini bildirdi. As- keri yetkili. 1973 2 tertiplerin, kendilerinden daha sonra silah altına alınan 1973/3 celp döne- minden sonra tezkereye gönde- rilmesinin, TSK'de "psikolojik bir sorun yaratıp yaratmayaca- ğuıa" ilişkin soruyu yanıtlar- MSB'den bir üst düzey askeri ken. "Onların mağdurivetleri- yetkili, bu çerçevede, 1973/3 nin giderilmesi için bir aylık bir tertiplerden önce silah altına erken terhis düşünülebilir ve ya- ahnan, ancak Bakanlar Kurulu pılabilir" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle