Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30EYLÜL1994CUMA
HABERLEREN DEVAMI
13 PKK'li öldürüldü
Güneydoğuve
Doğu'da 16 şehit
• Siirt'te askeri bir aracın mayına çarpması sonucu 3'ü
astsubay 11 kişi şehit oldu. Tunceli'de teröristlerle çatışmaya
giren 4 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi. Ağn'da bir
öğretmen, PKK'liler tarafından kurşuna dizildi. Silvan
Belediye Başkanı Kemal Geçmez'in evine düzenlenen silahlı
saldında oğlu ve eniştesi öldürüldü.
Haber Merkezi - Siirt'in Per-
vari ilçesinde askeri aracın ma-
yına çarpması sonucu üçü ast-
subay toplam 11 kişi şehit oldu.
Tunoeli'nin Naamiye ilçesi kır-
sal kesiminde de 4 güvenlik gö-
revlisi şehit oldu. Sürdürülen
operasyonlarda 13 PKK'li de
öldürüldü, üç PKK'li yakalan-
dı. Ağn'run Doğubeyaat ilçesi
Kazanköyü'nde de bir öğret-
men şehit edildi. Diyarbakır'ın
Silvan ilçesi Belediye Başkanı
Kemal Geçmez'in evine düzen-
lenen silahlı saldında oğlu ve
eniştesi öldürüldü.
Pervari'nin Gökbudak Kö-
yü'ne önceki gece 22.00 sırlan-
nda PKK'lilerin silahlı baskın
düzenlemek istemesi üzerine
olay yerine gelmekte olan gü-
venlik güçlerinin aracı Mey-
dana Sülayman mevkiinde yola
döşenen mayına çarptı. Olayda
Jandarma Astsubay Mustafa
Handan. uzman çavuşlar Ab-
durrahman Selçuk \e Ferhat
Hasovalı ile erler Abdülkerim
Bulut, Ahmet Oran, Engin Sa-
raç ve Kazım Bulut şehit oldu-
lar. Askeri araç içerisinde bulu-
nan köy koruculan İbrahim
Ayhan, Mehmet Aras, Nezir
Etiz ve tbrahim Yiğit de yaşam-
lannı yitirdi.
Olayın ardından Herakol
DağYna doğru kacan PKK'liler
ile güvenlik güçleri arasındaki
çatışmanın sürdüğü belirtildı.
AA'nın haberine göre önceki
gece saat 20.30 sıralannda
Ağn'nın Doğubeyazıt ilçesine
bağlı Kazanköyü'ne baskın dü-
zenleyen bir grup PKK'li terö-
rist Sait Korkmaz adh öğretme-
nin evine gittiler. Evde bir müd-
det kalan teröristler yanlannda
dışan çıkardıklan evîi iki çocuk
babası olduğu belirtilen Sait
Korkmaz'ı el ve ayaklannı bağ-
ladıktan sonra kurşuna diz-
diler.
Dün akşam saat 22.30 sırala-
nnda Silvan'ın RP'li Belediye
Başkanı Kemal Geçmez'in evi-
ni basan PKK'li teröristler, be-
lediye başkanının oğlu Eşref
Geçmez ve eniştesi Alirıza Gec-
mez'i öldürdüler.
Olağanüstü Hal Bölge Vali-
liği'nden yapılan açıklamaya
göre, Hakkari'nin Çukurca ii-
çesi güneyinde Kuzey Irak'a
yakın bölgede 5, Tunceli'nin
kırsal kesiminde, 4, Bitlis'in Ça-
lıdüzü Köyü yakınlannda 3, Şı-
rnak'ın Fındık yöresinde 1 ol-
mak üzere, toplam 13 PKK'li
öldürüldü. Operasyonlarda 3
PKK'li de sağ yakaîandı.
Öte yandan PKK'liler Stras-
bourg'daki Almanya Başkon-
solosluğu'nu dün bir süre işgal
etti. 26 eylül tarihınde Mannhe-
im kentinde yapılan gösteriler-
de polisin sert tutum takınması-
nj protesto amacıyla bir mek-
tup bırakan yaklaşık 15 PKK
yandaşı, daha sonra binayı terk
etti.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi I. Sayfada
nel Merkezi de yine Cinnah'ın parale-
lindeki Çevre Sokak'ta. iki genel mer-
kez arası birkaç yüz metre. Bağırsalar
duyulur. Ama mektuplaşmayı yeğ-
liyorlar.
Karayalçın, Baykal a yazıyor:
"İki gözüm Baykal (Batsın CHP altı-
nda kal), Hemen birleşmeliyiz. (Sen
biraz daha orda kal.) Ama bu kez fazla
sürüncemede bırakmayalım. (Olmu-
yor deyip bitirelim.) Aslında ara seçim
sonrasına bıraksak da olur. (Seçimde
yüzde 1.5 oy alırsın, seni de siyaset
mezarlığına gömeriz.) Birleşmenin
nasıl olacağını saptamak üzere birko-
misyon kurduk. (Saldım komisyona,
sen de böyle bir şey yapsana.) Birleş-
me aşamasında genel başkanlık soru-
nunu kesinlikle düşünmüyorum.
(Sana kaptıracağımı sanıyorsan
yanılıyorsun.)
SHP, solda birlik konusuna önkoşul-
suz, önyargısız, önbeklentisiz, ıçten-
likle yaklaşmakta. (Ama birlik bizden
uzaklaşmakta.) Oluşturduğumuz ku-
rul, sizin de uygun bulmanız koşuluyla
en kısa zamanda görüşmelere başla-
mak dıleğindedir. (Ara seçimden bir
iki milletvekili çıkanrsak seneye görü-
şürüz.)"
Mektubu alan Baykal ıçi kıpır kıpır,
Baykal-Karayalçın Mektuplaşması.
açıp okuyor, değerlendiriyor. O da Ka-
rayalçın'a bir mektup yazıyor:
"Çok değerli kardeşim Murat (Tep-
sinseni kırat),
Senin kadar kıymetli mektubunu
aldım. (Telefon diye bir alet var be kar-
deşim.) Solda birleşme konusundaki
sabırsızlığını tarifsiz bir sevinçle öğ-
rendim. (Ben zaten altındaki milletve-
killeriyle işi bağlamıştım.) Kurduğu-
nuz komisyonun aynısmdan biz de ku-
ruyoruz. (Ama ne işe yarar diye kendi
kendimize soruyoruz.) Beş kişilik ko-
misyondan belki bir şey çıkmaz diye,
bunların altında iki kişilik birer komis-
yon daha oluşturuyoruz.(Bu arada
SHP iktidardan düşer diye ellerimizi
ovuşturuyoruz.)
Ancak komisyonu kurabilmemiz
için sizin komisyondakilerin doğum
tarihlerini hemen bildiriniz ki, eşitlik
gereği biz de aynı yaştaki arkadaş-
larımızı belirleyelim. Birleşmeyi ön-
celikle ve ivedilikle ıstiyoruz. (Erken
seçimde milletvekili seçilemezsem
siyasi yaşamım tehlikeye girer.) Mek-
tubumu burada noktalamak zorun-
dayım; çünkü seninki de yedi cümley-
di."
Bu "mektup diplomasisinin" ardı-
ndan karşılıklı bir gönül bağı olursa,
güven sağlanırsa, kırgınlıklar gideri-
tirse, iki lider sanınz bir parkta bulu-
şur.
Ama o zaman da şöyle bir sorun do-
ğar; acaba hangi parkta buluşulacak?
Seğmenler ve Botanik Parkı bu mev-
sim güzel. Ama ikisi de olmaz. Çünkü,
Botanik Parkı CHP'ye daha yakın. Ka-
rayalçın, Baykai'a ödün vermış olur.
SHP'nin onuru zedelenir. Bu, genel
başkanın, Baykal olacağı anlamına
gelir.
Seğmenler Parkı da olmaz. O za-
man, SHP Genel Merkezi'nden bu
parka gitmek için CHP'nin yanından
geçmek gerekir. Daha liderler görüş-
meden böyle bir temas ortamı güven
sarsıcı olabilir.
En uygunu Kuğulu Park. Sabah saat
10.00'da iki lider genel merkezlerın-
den hareketeder. Karayalçın Cınnah-
tan aşağı iner. Baykal da Gazeteciler
Cemiyeti'nin önünden Farabi Sokak'a
geçer. (Cemiyet önünde bir gazeteci-
nin soru sorup birliğe sekte vurma-
ması için önlem alınır.) Atatürk Bul-
varı üzerinden Kuğulu Park'ın karşısı-
na gelinir.
Atatürk Bulvarı ve Cinnah Caddesi'-
ni kesen Bükreş Sokak'la Katip Çelebi
Sokak'ta her iki liderin aynı hizada
olup olmadığı gözucuyla kontrol edi-
lir. 10.30'da iki caddenin kesiştiği kö-
şedeki Balerinler Heykeli'nin önüne
gelinir. Karayalçın heykelin soluna,
Baykal da sağına geçer. Tarihi buluş-
ma burada gerçekleşir ve iki lider
doğruca Kuğulu Park'a gider.
Sonrası kendi biiecekleri iş.
Aslında iki liderin mektuplaşması
çok güzel bir olay. Zaten, telefon icat
oldu dostluk bozuldu. Bu birleşme gi-
rişiminden bir şey çıkmasa bile mek-
tupları yıllarca saklarlar. Ne hoş bir
duygu. Tabii iki lider bir süre sonra
birbirine lyice küsüp, mektuplan geri
istemezlerse!
Madem konu mektuptan açıldı, ben
deikı lidere "açıkmektup"yazmak is-
tiyorum:
"Yukarıdaki satırlar, kesinlikle sızi
kırmak ya da çabalannızı küçümse-
mek için değildi. Sadece gelinen nok-
tanın biraz da traji-komik bir hal
aldığını vurgulamak amacıylaydı. Sol-
da birleşme niçin olmuyor soruları bu-
güne kadar hep ahlı vahlı soruldu. Kı-
zmakla, öfkelenmekle bir şey elde
edemedik. Biraz da gülelim. Bakalım
ne olacak? Sizin mektuplar yedişer
cümle olduğu için, ben de yedinci
cümlede kesiyorum..."
Düşünceözgürlüğüiçinyürüyorlar Terör Yasası,
basını mahkûm ecliyor
Dosyalar Çiller'de bekledi
• Baştarafi 1. Sayfada
lular hakkında işlem yapılması
için Başbakanlık'a gönderdi.
Başbakanlık yetkilileri. Emlak
Bankası'nın ibra edilmeyen he-
saplan için 1994 yılı temmuz
ayının sonlannda Başbakan
Tansu Çiller'in imzasıyla
savcıhğa suç duyurusunda bu-
lunulduğunu bildirdiler.
TBMM Genel Sekreterliği
tarafından Başbakanlığa gön-
derilen yazı şöyle:
"TBMM KtT Komisyonu'-
nca, 15 Nisan 1992-24 Haziran
1992 tarihlcri arasında yapıian
denetimler sonucunda 38 sa> ılı
karar ile ibra edilmeyen ve süresi
içerisinde itiraz edilrneyerek ke-
sinleşen kamu iktisadi teşebbüs-
leri ile fonlann llstesi 2 Nisan
1987 tarih ve 3346 numaralı Ka-
mu İktisadi Teşebbüsleri ile Fon-
lann TBMM'ce Denetlenmesi-
nin Düzenlenmesi Hakkındaki
Kanun'un 2. maddesi gereğince
işlem yaptlmak üzere ilişikte
gönderilmiştir."
TBMM eski Başkan Vekiii
Yıldınm Avcı'nın imzasını taşı-
yan "A.010.GNS.0.10.00.2-
4733" sayılı yaada, Emlak
Bankası'nın yanısıra 33 kuru-
mun ismine yer verildi. Yazının
kopyası Ankara Cumhuriyet
Başsavcılığı'na gönderiidi.
Yüksek Denetleme Kurulu'-
nun, Emlak Bankası'nın 1992
yılına ilişkin raporunun bir bö-
lümünde de, saptanan bazı
usulsüzlüklerin Başbakanlık
Teftiş Kurulu'na gönderilmesi-
ne karşın bilgi alınamadığından
söz ediliyor. Raporda yer alan
ifadeler şöyle:
"Yüksek Denetleme Kurulu'-
nun 1990 ve 1991 yılı raporlann-
da yer alan 50 *e 34 numaralı te-
mennilerde müşterek teşebbüs
uygulamalarmdan bankanın
hak >e çıkarlarının gerektiği şe-
kilde korunamaması konusunun
Başbakanlık'ça incelertirilmesi,
gerekirse soruşturulması talep
edilmiş, Başbakanlık'ça Yüksek
Denetleme Kurulu'na muhatap 8
Şubat 1993 tarih ve sayı B.02.0.
EMB.627.1-2O45 sayüı yazıyla
konunun Başbakanlık Teftiş
Gvan'ıben
• Baştarafi 1. Sayfada
ardından, Özal ailesinin hedef
haline getirildiğini belirterek
basını 'iftira armakla" suçladı.
Özal. "Hukuka göre kişi suçu is-
patlanana kadar masumdur. An-
cak medya, kişileri masumiyeti is-
patkuıana kadar suçlu kabul edi-
yor, mahkemeler yerine yargılı-
yor" dedi.
Hükümetin. Özal ailesini yı-
pratmak için saldırganı değil, Ci-
van'ı hedef aldığını savunan
Özal, "Önce, mahkemeler ta-
mamlansın, suçlu ortaya çıkar-
öbın. Daha kjmsenin suçu ispat
edilmedi" diye konuştu.
özal, ailesinin hedef alınma-
sının siyasi iktidann 8. Cumhur-
başkanı Turgut özal'a karşı olan
kıskançlığından kaynaklandığını
savunarak "Bu ailede siyasetle
uğraşan benim. Hodri meydan.
Semra Özal'ı, Ahmet Özal'ı bı-
raksuılar, kolaysa gelsinler be-
ninıle uğrassınlar" dedi.
Yusuf özal, Turgut Özal'ın.
Cumhurbaşkanı Sükyman De-
mirel'in 1991 yılında DYP Genel
Başkanı olarak hükümete geldiği
dönemde, kendisini hedef alması
ile ilgili olarak "Beni kıskanıyor"
yorumunu yapüğını öne sürdü.
Kumlu'nca incelenmesine karar
verildiği belirtilmiştir. Ancak in-
celemenin yapüdığı Eylül 1993
ayına kadar incek-meler hakkın-
da bilgi alınamamıştır... \ üksek
Denetleme Kurulu'nun 1990 ve
1991 raporlarının 50 ve 24 no'lu
temennilerinde yer alan, müşte-
rek teşebbüs uygulamalarında
banka çıkarlarının korun-
maması konusunda Başbakan-
lık Teftiş Kurulu tarafından
yapılmakta olan incelemelerin
kısa sürede sonuçlandırılması te-
mcnni olunur."
İstanbul Haber Servisi - İnsan
Haklan Derneği ve Çağdaş
Hukukçular Derneği'nin dü-
zenlediği İstanbul'dan Anka-
ra'ya "Düşünceye Özgüriük
Yürüyüşü" güvenlik güçlerinin
engeflemelerine karşın dün sa-
bah İstiklal Caddesi'nden baş-
ladı. SHP İstanbul Milletvekili
Ercan Karakaş'ın İçışlen Ba-
kanlığı'ya yaptığı görüşmeler
sonucu aralannda Yaşar Ke-
mal'in de bulunduğu çok sa-
yıda sanatçı ve demokratik kit-
le örgütü temsilcileri. Tünel'den
Taksım'e İstiklal Caddesi bo-
yunca yürüyerek düşünceye öz-
güriük istediler. Düşünceye Öz-
güriük Yürüyüşü'nün baş-
langıç noktası olarak belirtilen
İnsan Haklan Derneği İstanbul
Şubesi'nin Tünel'deki binasının
bulunduğu sokak erken saat-
lerden itibaren iki yönüneçevik
kuvvet ekipleri yerleştirilerek
trafığe kapatıldı. Sokağa giren-
lerin kimlikleri inceiendi. Yürü-
yüşü beklerken basın mensup-
lanyla bir süre sohbet eden Ya-
şar Kemal. Türkiye'nin dün-
yanm en yozlaşmış ülkesı haline
geldiğini ve düşünmeyi unuttu-
ğunu belirterek "Türkiye insan
haklan vüzvıh olarak ilan edilen
21.yüzyıla lanetlenmiş bir ülke
olarak girecektir" dedi. Aziz
Nesin ise Türkiye'de düşünen-
lerin hep işkence gördüğünü
belirterek halkın aydınlann
üniversitelerin tepkisiz kalması-
nı "onursuzluk" olarak niteledi.
12 Eylül'ün baş sorumlusuna
üniversitelerde "hukuk profesö-
rü" unvanı verildiğini vurgula-
yan Nesin "Bu da üniversitelerin
ayıbtdır. Hani burada profesör-
ler, aydmlar nerede? Bu da 12
EylüTe ne kadar layık olduklan-
nı gösteriyor" diye konuştu.
Bekleyiş sürerken Tünel-
Taksim arasındaki yürüyüşe
kesinlikle izin verilmeyeceğinin
bildirilmesi üzerine SHP İstan-
bul Milletvekili Ercan Kara-
kaş, İçişleri Bakanlığı ve İstan-
bul ValiliğTni telefonla araya-
rak yürüyüşe müdahale edilme-
mesini istedi. Görüşmelerden
sonra İstanbul Emniyet Müdür
Yardıması Kemal Bayrak yü-
rüyüşçülerin 10'lu gruplar ha-
linde yürümelerine izin verdi.
İHD Genel Başkanı Akın Bir-
dal yürüyüş öncesi yaptığı ko-
nuşmada temsili yürüyüşün dü-
şünce ve basın özgürlüğü önün-
de bulunan 152 yasanın kaldın-
Iması için düzenlendigini belir-
terek "Biz herkesin kendisini öz-
gürce ifade edebildiği özgür bir
Türkiye istiyoruz'" dedi. Aziz
Nesin sağlığı elvermediği için
Tünel-Taksim yürüyüşüne ka-
tılamazken Akın Birdal. Ercan
Karakaş, Yaşar Kemal, Aslan
Başer Kafaoğlu. Av.Eşber Yağ-
murdereli, Zuhal Olcay, Haluk
Bilginer, Şanar Yurdatapaa,
Halil Ergün, Fatoş Güney ve
çok sayıda demokratik kitle ör-
gütü temsilcisi yoğun güvenlik
önlemleri altında Taksim'e yü-
rijdü. Taksim'den servis araçla-
la Sütlüce'deki otobüslerine
ulaş-tmlan yürüyüşçüler Altu-
nizade'deki Petrol-İş Sendikası
Genel Merkezi'ni ziyaret etmek
istediler. Ancak otobüslere izin
verilmemesi üzerine İHD Ge-
nel Başkanı Akın Birdal baş-
kanhğındaki bir heyet Petrol-lş
Genel Başkanı Adnan Özcan'ı
ziyaret etti. Yann Düzce'de bir
yürüyüş gerçekleştirdikten son-
ra Ankara'da TBMM Baş-
kanlığı ve Adalet Bakanlığı yet-
kilileriyle görüşecek olan yürü-
yüşçüler, Ankara Kapalı Ceza-
evi'nde bulunan beş kişi ile ve
Haymana Cezaevi'nde yatan
Fikret Başkaya'yı ziyaret ede-
cekler.
ANAP döneminde Adalet Bakanlığı yapmış olan 55 yaşındaki Mehmet Topaç, evli ve iki çocuk babasıydı.
feki bakan Mehmet Topaç'a Dev-Sol kurşunu
Baştarafi 1. Sayfada
kası'nı 80 milyon dolar dolandı-
rmaktan yargılanan Kemal Hor-
zum'un avukathğını yapmak ve
Türkiye genelinde yoğun eylem-
lere neden olan "cezaevlerinde tek
tip elbise zorunluluğu geriren" ge-
nelgeyi yürürlüğe koymakla
tanınıyordu.
Ankara Emniyet Müdürü Or-
han Taşanlar, ANAP yönetidle-
nne bilgi venrken saldınnın De\-
Sol tarafından gerçekleştirildiğjni
söyledi.
Edinilen bilgjye göre dün saat
14.30 sıralannda Topaç'ın Sela-
nik Caddesi 39-4 numaradakı
avukaüık bürosuna gelen biri
kadın dört kişi, Güler Şahin ve
Nuray Başaran adlı iki sekreten
etkisiz hale getırdiler. Saldırgan-
lann daha sonra şakağına iki
kurşun sıktıklan Topaç, olay yc-
rinde yaşamını yitirdi. Saldırgan-
lann gelmeden önce Dursun Çe-
lik adına randevu aldıklan ileri
sürüldü.
Emniyet yetkilileri, olay sıra-
sında çevTede silah sesi duyul-
madığını belirterek saldırganla-
nn susturucu kullanmış olabile-
ceğini söylediler. Olayın ardın-
dan polise bilgi veren görgü tanı-
klan, saldırganlardan birisinin
35-40 yaşlannda, uzun boylu, es-
mer, gözlüklü ve zayıf yapılı; di-
ğerinin de 25 yaşlannda. kumral,
bıyıklı ve zayif yapılı olduğunu
bildirdiler.
Dev-Sol listesindeydi
Topaç'ın. 26 Haziran 1988 ta-
rihinde Adalet Bakanı olmasımn
ardından uygulamaya koyduğu
"1 Ağustos" genelgesi, tutuklular
tarafından tepkı görmüş ve baş-
latılan açlık grevlerinde bazı
mahkumlar yaşamını yitirmışti.
30 Kasım 1988 tarihinde gazete-
lere telefon eden "Marksist-Leni-
nist Proleter Kunıluş" adlı örgüt
üyesi, açlık grevlerinde bir tek
mahkumun yaşamını yıtırmesı
halinde Topaç'ı öldüreccklerini
ifade ederken aynı tarihlerde
Dev-Sol tarafından yapılan bir
açıklamada. açlık grevinde ölen
her mahkum için bir polis öldü-
rüleceği tehdidine yer verilmişti.
Topaç'ın Adalet Bakanı ol-
masının ardından, Emlak Ban-
kası'nı 80 milyon dolar dolan-
dımnak suçundan yargılanan Ke-
mal Horzum ile lsviçre'de görüş-
tüğü ve Horzum'dan avukatlık
vekaletnamesi aldığı iddialan
gündeme geldi. Savlann ardı-
ndan Topaç'ın 1983 yılına kadar
Horzum'un avukatı olduğu orta-
ya çıktı. SHP eski Milletvekili
Tufan Doğu. TBMM Başkan-
lığı'na verdiği bir soru önergesin-
de. dönemin başbakanı Turgut
Özal'a Topaç'ın
İsviçre'de neden
sordu. Aynı tarihlerde, Horzum
davasma bakan hakim, "Ba-
kanlık tarafından yanıltıldığı" gc-
rekçesiyle da\adan çekilmek iste-
diğini açıkladı. Mehmet Topaç'ın
ölüm haberi ANAP grubunda
büyük üzüntüye yol açtı. Millet-
vekilleri, Topaç'ın durumu
hakkında bilgi almak için emni-
yet yetkililerini ararlarken İçişleri
eski Bakanı TBMM Başkanveki-
li Mustafa Kalemli. Ankara Em-
niyet Müdürü Orhan Taşanlar'la
görüştü. Topaç'ın Dev-Sol mili-
tanlan tarafından silahlı saldın
sonucu öldürüldüğünü belirten
Taşanlar, olay yerine gitmek iste-
yen milletvekillerine araştııma
yaptıklannı ve daha sonra gelme-
lerini istedi. Adalet eski Bakanı
Oltan Sunguriu ve bazı ANAP
milletvekilleri, Topaç'ın öldürül-
düğü avukatlık bürosuna giderek
Horzum ile bilgi aldılar. Özal döneminde yer
görüştüğünü aldığı ANAP'tan aynlan eski ba-
kanlardan Yeni Parıı Genel Baş-
kan Yardımcısı Ercüment Ko-
nukman. Mehmet Topaç'ın Dev-
Sol tarafından öldürüldüğünü
sanmadığını bildirdı. Mehmet
Topaç'la aynı kabinede görev
yapmadığmı; ancak, kendisini iyi
tanıdığını ifade eden Konukman,
"İyi bir arkadaşımdı. Onun her-
hangi bir örgüt tarafından, hele
bele Dev-Sol tarafından öldürül-
düğünü sanmıyonım" dedi.
Mehmet Topaç'ın müteahhit-
lik yapan bir kardeşi bulunduğu-
nu ve bazı ticari ilişkileri olduğu-
nu ifade eden Konukman. To-
paç'ın bir tican ilişkisi ya da avu-
katlığı nedeniyle baktığı birdava-
dan dolayı öldürülmüş olma
olasılığının daha güçlü olduğunu
bildirdi. Konukman, Topaç'ın
Kemal Horzum'la ilişkisi anı-
msatılarak Özal ailesi ve ANAP
iktidarlanna ilişkin son gelişme-
lenn olayla ilgisi olup olmaya-
cağına ilişkin bir soruyu, "Her
şey olabilir, her şey düşünülebilir.
Ama 'Bunlan hükümet yaptın-
yor' da denemez" diye konuştu.
• Baştarafi 1. Sayfada
İstanbul 2 No'lu DGM tarafı-
ndan daha önce verilen "bera-
at" karannın Yargıtay 9. Ceza
Dairesi'nde bozulmasından
sonra dün verilen kararda. ha-
berle "terör örgütünün bildirisi-
nin yayımlandığı" ileri sürülerek
Terörle Mücadele Yasası'nın 6.
maddesinın ihlal edildiği kay-
dedildi.
İstanbul 2 No'lu DGM'de
dün yapılan duruşmada. mah-
kemece 30 Aralık 1993 tarihin-
de verilen. ancak Yargıtay 9.
Dairesi'nin31 Mart 1994tarihli
karanyla 'bozulan' dosya ele
ahndı. Duruşma savası, esas
hakkındaki görüşünde, Yargı-
tay'ın bozma karanna uyul-
masını istedi. Daha sonra ka-
rannı açıklayan mahkeme, ga-
zetenin 30 Ağustos 1993 tarihli
sayısında yayımlanan "PKK:
Terk edilen mülke el koyanz"
başlıklı haberle. gazetenin "te-
rör örgürünün bildiri ve açıkla-
malannı basarak yayınıladığf
görüşünde birleşıldiğini belirtti.
Mahkeme, gazetemiz imtiyaz
sahibi Berin Nadi'yi TMY'nin
6/2 son maddesi uyannca 296
milyon 673 bin lira, eski yazıiş-
leri müdürümüz Aydın Engin'i
de aynı madde uyannca 148
milyon 336 bin lira para cezası-
na mahkum etti. Mahkeme, ga-
zetenin 3 günden 1 aya kadar
kapatılması istemini ise reddet-
ti.
Dava, gazetemizde 30 Ağus-
tos 1993 tarihinde yayımlanan
"PKK: Terk edilen mülke el ko-
yanz" başhğıyla yayımlanan
haberde "Terör örgürünün bildi-
risinin yayımlandığı" iddiasıyla
açılmıştı. Davanın İstanbul 2
No'lu DGM'de yürütülen ilk
yargılama aşamasında. gazete-
miz avukatlanndan Fikret
tlkiz.davakonusuyazının"Tun-
celi'de dağıtılan bir bildirinin ha-
beri olduğunu ve haber iceriği
taşıdığını" savunmuş, yasanın
amacını aşan bir şekilde uygu-
lanmasıyla "iletişim hak ve öz-
güriüğünün ortadan kaidınia- 'Terör, basına cezayla
cağı" tehlıkesine dikkat çekmiş- ön]enemez'
ti. Kamuoyunun olup bitenler-
den gazeteler aracılığıyla haber-
dar olduğuna değinen İlkiz, sa-
vunmasında. serbestçe düşünce
oluşumunu sağlayan haberlerin
engellenmesiyle izin verilen ve
izin verilmeyen' haber ve yo-
rumlann basına egemen ola-
cağını belirtmişti. Uygulanması
istenen TMY'nın 6. maddesi-
nin, anayasanın "Türkiye Cum-
huriyeti demokratik hukuk dev-
letidir" ilkesine göre 'anayasaya
aykm' olduğunu önc süren
İlkiz. gazetemiz imtiyaz sahibi
Berin Nadi ile eski yazıişleri
müdürümüz Aydın Engin'in
cezalandınlmasını ve gazetemi-
zin kapatılması isteminin reddi-
ni istemişti.
OECD'deAvrupa-ABD çekişn»
ÖZGEN ACAR
Merkezi Paris'te olan Eko-
nomik İşbirliği ve Kalkınma Ör-
gütü (OECD) Genel Sekreterliği
seçimi Amerika ile Avrupa arası-
ndaki çıkar çatışmasından dolayı
tıkandı. OECD, genel sekretersiz
kaldı.
Genel sekreterin seçiminin en
geç düne kadar sonuçlanması ve
bugünden gecerli olarak görevine
başlaması gereki\ordu. Seçime,
bin şu andaki Genel Sekreter Je-
an-Claude Paye vc öteki de eski
Kanada Ekonomı-Sanayi İşleri
Bakanı \e Liberal Parti Önursal
Başkanı Donald Johnston aday
olarak katılmışlardı.
Amerika, Kanada ve Japon-
ya'nın destekledıği Johnston ile
Avrupa Birliği'nin yeniden seçil-
mesinde ısrar ettiği Paye arası-
nda. secimın gerektiği bir 'con-
sensus'a (uzlaşı) bugüne değin
ulaşılamadı.
Kanada Başbakanı Jean Cre-
tien, Başbakan Tansu Çiller'e bız-
zat telefon ederek Türkiye'nin
Avrupalı Paye'dan desteğini çe-
kip Kanadalı aday Johnston'a oy
vermesini istedi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan bir
yctkili "Türkiye'nin 'şu ya da bu
aday' gibt katı bir rutuımı yok. Se-
çimde biz, uzlaşıdan yana olan
(ABD, Kanada, Japonya ve
ABD'nin dışında kalan) öteki ül-
kelerle birlikte hareket ediyonız.
Paye'dan yana bir uzlaşı eğilimi
göriilürse ona, yok eğer Johns-
ton'dan yana bir gelişme olursa
ona oyumuzu veririz " dedi.
25 üyeli OECD'nin Avrupalı
üyeleri dün süresi dolan Jean-
Claudc Paye'ın 10 yıl boyunca
'çok başarılf bir genel sekreter ol-
duğu için 'yeniden görevde kal-
ması gerekriğinde
1
ısrar ediyorlar.
Amerikalılar ise Paye'ın 'ba-
şansı'nı kabul etmekle birlikte
'uluslararası bir bürokrat gibi dav-
randığı'ndan yakınıyor ve
"OECD'nin profilinin artık daha
yükseklere cekilmeMne olanak
sağlayacak bir kişi" olarak gör-
dükleri Johnston'un seçilmesini
istiyorlar.
Bugüne kadar yapılan çalış-
malarda Paye ve Johnston'un ge-
rekli "uzlaşı'yı sağlayacak desteği
görmedikleri için genel sekreter-
lik seçimi tıkanmış oluyor.
OECD, bugünden başlamak
üzere 33 yıllık tarihinde ilk kez
çalışmalannı belirsız bir tarihe
kadar genel sekretersiz yürüte-
cek. Amerikalılar, yenisi seçilin-
ceye dek eski genel sekreterin ve-
kaletine de itiraz ettiler.
Bu arada İngilizler ise eski Baş-
bakan Margaret Thatdıer'ın Ha-
zine Bakanı Nigel Lawson'u orta-
ya çıkardılarsa da adaylığı destek
görmedi.
yorumlanamayacağına dikkat
çekilmişti. Kanunda sayılan su-
çun unsurlannm bicimsel ola-
rak ele alınması halinde "haber
alma ve haber yayma fonksiyo-
nunun imkansız hale geleceğine"
işaret edilen kararda, haberle
saruklar Nadi ve Engin'in,
basının asli görevi olan haber
verme fonksiyonu içinde hare-
ket ettikleri belirtilerek beraat-
lerine hükmedilmişti.
Cumhuriyet Savcılığı'nın
temyiz ettiği karar. Yargıtay 9.
Dairesi tarafından "Dava konu-
su yazı, terör örgütünün bildiri
ve açıklamalarının basılarak
yayımlanması gözetihneden ha-
ber verme niteliğinde bulunduğu-
mın kabul edilmesi kanuna
aykırıdır" denilerek bozulmuş-
tu.
'Beraat karannda
direnilmeli'
Yapılan ikinci yargılamada
Berin Nadi ve Aydın Engin, suç
iddialannı reddetmişler ve
mahkemenin ilk karannda di-
renmesini istemişlerdi. Aydın
Engin. mahkemeye verdiği dı-
lekçede basın özgürlüğünün.
gazetecilerin özgürlüğü ol-
madığını. kamuoyunun haber
alma özgürlüğü olduğunu be-
lirterek şöyle demişti:
"Bir bildirinin haberleştiril-
mesi ile o bildiriyi yeniden yayı-
mlayarak geniş kitlelere ulaştı-
rmak iki farklı eylemdir. İkincisi
bir suç olabilir. ancak birincisi,
gazetecilik mesleğinin alfabesi-
dir. Bu bağlamda eğer bir suçtan
söz edilecekse. bu, örneğin bildiri
niteliğinde ortaya çıkan bir ha-
berin halktan esirgenmesi. sak-
lanması olurdu. Bu suçu işleme-
diğim için mutluvum. Nasıl siz-
ler adaletin adil dağıtımından so-
rumluvsanız ben de dördüncü
gücün bir üyesi olarak halkın ha-
ber alma özgürlüğünü savunmak
ve becerebildiğimce gerçekleştir-
mekten sorumluyum"
'Yazı, haber içeriğinde'
İstanbul 2 No'lu DGM, 30
Aralık 1993 tarihinde verdiği
kararda, haberde terör örgütü-
nün bildirisinin aynen yayı-
mlanmadığı, kamuyu bilgilen-
dirmek için bildiriden alıntılar
yapıldığı belirtilmiş ve kanunun
hiçbir şekilde haber verme
fonksiyonunu engeller nitelikte
Fikret İlkiz de savunmasında
mahkemenin beraati içeren ilk
karannın haklılığına değinmiş
ve Başbakanlık Basın Yayın
Enformasyon Genel Müdürlü-
ğü'nce yabancı ajanslardan alı-
nan bültenlerden bazılannı ör-
nek olarak göstererek "Acaba
Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde
görev yapan sayın yargıçlarunu
birkaç satırmı aktardığunız
yayırHarı okumadılar mı? Bir
başka deyişle \ argıtay 9. Ceza
Dairesi ile bazı savcılanmızm
yayımlanan bu haberlerden hiç
haberleri yok mu" diye sormuş-
tu. Bu bültertler gibi Cumhuri-
yet'te de yayımlanan yazının
'haber' olduğunu savunan İlkiz,
"Eğer siyasal iktidann çözeme-
diği Güneydoğu sonınunun ve te-
rör sorununun çözümünü yargt-
ya bırakıyorsa, terörim, verile-
cek mahkumiyet kararlanyla
çözülebileceğini sanıyorsa bu
yanılgıdır. Terör, haber verme
hak ve özgürlüğünün ktsıtlan-
masıyla, cezalandınlmasıyla ön-
lenemez" dediği savunmasıyla
beraat karannda direnilmesini
istemişti.
OLAYLAREV
ABDENDAKİ
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
Ancak yakınlaşmanın sınır-
larını zorlamaktan kaçınmak
gerekir; çünkü her ülkenin
kendine özgü gerçekleri, si-
yasal dengeleri ve ekonomik
dış ilişkileri vardır. Suyun akı-
şına ters işler yapmaktan
kaçınarak, bağımsızlığına
yeni kavuşan Türk cumhuri-
yetlerinin toparlanmalarını
ve kendilerine gelmelerini
sabırla beklemekte yarar
var.
Buna karşılık Moskova'nın
da Türk cumhuriyetlerini
Rusya'nın "arka bahçesi"
saymak eğilimi büyük sakın-
calar taşımaktadır.
VVashington'un Moskova'-
ya bu konuda yeşil ışık yaktı-
ğına ilişkin bir belirti görüle-
miyor. Tersine, Azerbaycan'-
da Batılı petrol konsorsiyumu
ile Bakü arasında imzalanan
son anlaşma, VVashington'un
bölgede edilgin kalamayaca-
ğını vurgulamaktadır.
Soğuk savaş döneminde
ABD-SSCB arasındaki derin
çelişki, Türkiye'nin hem
yararına hem zararına so-
nuçlar doğurmuştu. Soğuk
savaş geride kaldı; Amerika
ile Rusya yakınlaşmasımn da
Türkiye için hem olumlu hem
olumsuz yanları olabilecek-
tir. Bu yakınlaşmanın fazlası,
bölgede Türkiye adına tatsız
sonuçlar doğurabilir; büyük
devletler arasındaki çelişki-
lerin kimi zaman saymakla
bitmez faydalarından söz açı-
labilir; Osmanlı tarihi bunun
örnekleriyle doludur.
Türkiye Cumhuriyeti, Os-
manlı ımparatorluğu değil-
dir, dış politikasını Milli Misak
sınırlarına göre ayarlamıştır;
buna karşılık Rusya'nın Türk
cumhuriyetlerini "nüfuz bol-
gesi" içinde saymasının ça-
ğımızın uluslararası hukuku-
na ters düşeceği de açıktır.
Şimdilik bu konuya 'ihtiyat'
ile yaklaşmak zorundayız. Iç
sorunlarını aşmak ve ekono-
misini güçlendirmek için
Rusya, Amerikan desteğine
muhtaçtır; Moskova içerdeki
güçlüklerini aştıkça dış politi-
kasında kuvvetini duyuracak-
tır.
Bu kuvveti hangi yönde
kullanacağına ilişkin göster-
geler de şimdiden sergileni-
y°r
•••
Kaçak
Kaymaz
ûrtmayıda
atlattı
HaberMerkezi - Finlandiya
açıklannda batan Estonia adlı fe-
nbottan kurtulanlardan biri olan
Kadir Kaymaz eski bir banka
soyguncusu. 1971 yılındaki ban-
ka soygunundan sonra yurtdışı-
na kaçan Kaymaz, denizdeki 6.5
saatlik mücadelesinden de sağ
çıktı
Kadir Kaymaz'ı biraz daha
yakından tanımak için 23 yıl ön-
cesine, 1971'e gidelim. O sıralar
Ankara Hukuk Fakültesi öğren-
cisi olan 19 yaşındaki Kadir Kay-
maz. Ziraat Bankası Denizli Şu-
besi'nde çalışıyordu. Beş ay sü-
reyle burada çalışan Kaymaz, 27
temmuz günü içinde bulunduğu
para aracını Selçuk civannda si-
lah zoruyla durdurmuş ve banka
aracını iileyen arkadaşlannın da
yardımıyla soygunu gerçekleştir-
mişti. Banka görevlilerini uyuştu-
rucu enjekte ederek etkisiz hale
getiren Kadir Kaymaz ve arka-
daşlan. dört milyon lirayla or-
tadan kaybolmuşlardı.
Olayla ilgili soruşturmalar sı-
rasmda Kaymaz'ın babası. oğ-
lunun Dev-Genç üyesi olduğunu,
üniversitede olaylann artması
üzerine Kadir Kaymaz'ı okuldan
alarak müdürü olduğu Ziraat
Bankası Denizli Şubesi'nde göre-
ve başlattığını söylemişti.
Soygundan sonra yakalanarak
yargılanan ve 9 yıl cezaevinde ya-
tan Kaymaz. daha sonra
yurtdıştna kaçtı ve 23 yıl sonra
'İkinci Titanik faciasT diye de
adlandınlan deniz kazasından
kurtulan çok az kişiden biri
oldu.
îsveç pasaportu taşıyan Kay-
maz. adını da Carl Övberg olarak
değiştirmişti.
Erkenterhisgündemde
I Baştarafi 1. Sayfada
si için, bir ay erken terhis edilme-
leri düşünülebilir ve yapılabilir"
dedi. Ust düzey askeri yetkili.
askerlik süresinin yeniden belir-
lenmesi ile ilgili çalışmalann de-
vam ettiğini. ancak 24 aylık bir
sürenin söz konusu olama-
yacağını söyledi. Hükümetin.
1991 yılında askerlik süresinin
15 aya indirmesinin. daha son-
ra da Öğrenci Secme Smavı'nı
(ÖSS 1. basamak sınavı) kaza-
nan herkesin Açıköğrctım Fa-
kültesi'ne kayıt yaptırmasına
olanak tanıyan uygulamanın.
asker kaynağında büyük sorun
yarattığını kaydeden yetkili. ye-
ni sürenin. yasada yer aldığı
gibi 18 ay olmasının planlandı-
ğını kaydetti. Aynı yetkili, hü-
kümetin, 18 ay olan askerlik sü-
resini Genelkurmay Başkan-
lığı'na danışmadan 15 aya in-
dirmesinin. bugünkü sorunun
temelinde yattığını kaydetti.
karanyla terhisleri 4 ay süre ile
dondurulan 1973'2 celp döne-
minin bir ay erken tezkereye
gönderilebileceğini bildirdi. As-
keri yetkili. 1973 2 tertiplerin,
kendilerinden daha sonra silah
altına alınan 1973/3 celp döne-
minden sonra tezkereye gönde-
rilmesinin, TSK'de "psikolojik
bir sorun yaratıp yaratmayaca-
ğuıa" ilişkin soruyu yanıtlar-
MSB'den bir üst düzey askeri ken. "Onların mağdurivetleri-
yetkili, bu çerçevede, 1973/3 nin giderilmesi için bir aylık bir
tertiplerden önce silah altına erken terhis düşünülebilir ve ya-
ahnan, ancak Bakanlar Kurulu pılabilir" dedi.