27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30EYLUL1994CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Enönemliiş MELİH CEVDET ANDAY B en sozcuğu filosof dı>e 's' ıle vazanm hep, ama ne- dense gazetede 'z' ıle filo- zof dıye çıkar Duzeltmen arkadaşlann hakkı var, çunku Turkçe Sozlük'te de oyle, V ıle vaalı Ansıklopedıye baktım. orada 'filozor dıye ahnmış Şımdı bu Yunanca sozcuğun koke- nıne bakalım Philosophos, gorulduğu gıbı, ıkı soz- cukten yapılmadır ve 'bilgelik sever' aniaıruna geür Bunun gıbı, felsefe de *nhilosophia'dan çıkma, 'bilgelik se\gi- si' anlamına Öyleyse şu soruyu sormamız gerekı- yor 'SÖphia' (bilgelik) sozcuğunun ba- şındakı V sesı nasıl 'z'>e donuştu9 Bıhyoruz, Batı dıllennde (ozelhkle fransızca'da) tek 's\ 'z' dıye okunu> or, ondan Demek bız Fransızlann okuyuşunu sozcuğun kokenıne yerleştırmışız \ehakkımız\ar' Gormezlıkten gelmeyehm, onlar, Batılılar, gerçı tek Vyı 'z' dıye okuyor- lar ama sozcuğun yaalışındakı Vyı bozmuyorlar, koruyorlar Bız ıse fransızın deyışını yaamımıza geçınyoruz, boylece de sozcuğun ko- kerunj bozuyoruz. Buraya geldığınıızde bır sakınca çı- kıy or karşımıza Zophus, Yunanca ka- raniık demektır ve bu durumu ıle soz- cuk 'bilgelik sevgisi' değıl. 'karanlık se\gisi' anlamına gelecektır Denm kı, bız de Batıhlar gıbı, sozcu- ğun kokenındekı 's'yı koruyalım, son- ra da nasıl ıstersek oyle okuyalım Ama dılımızde tek Vyı 'z' okuma gıbı bır ozellık olmadığından elbette gene V dıye okuyacağız Ben hem oyle oku- yor, hem oyle yazıyorum Şunu da söylemeden geçmeyeyım Hem Ütozof, hem febefe' demekte- kı tutarsızlık canımızı sıkmıyor mu9 Bır felsefe oğrencısı, oğretmenıne - Neden bu ıkı ayn yazım9 dıye sorsa, öğretmen ne yarut vere- cekür9 Batı'da böyle bır soru, soz konusu olamaz Şımdı, gene felsefe ıle ıhntılı, bır baş- ka sözcüğe geçmek ıstıyorum Hıtler'ın uyandırdığı dehşetten ka- çıp İstanbul Onıversıtesrne gelen pro- fesorlerden bın ve belkı de en onemlısı filosof Hans Reichenbach'u Bızjm fel- sefeamız rahmetlı Prof Nusret Hızır da onun asıstanı ve çevırmenı olarak çahşıyordu o zaman Çok sonra bır gun Reıchenbach, bır konferans ıçın Ankara'ya geldı Kon- feransın konusu 'Olasılık Kuranu' ıdı Reıchenbach, bu kuramın onculenn- dendır Şımdıhk bu ılgınç konferansı bır ya- na bırakıp, yukarda ele alacağımı söy- ledığım ıkıncı bır felsefe termınıne ge- lehm Bu termın, eskıden Ihtimalhet', şımdı ıse 'olasılık' dedığırruz tennındır Felsefe ıle ılgımız çok az olduğu ıçın ihtimaliyet' sozcuğu konuşma dılı- mızde geçmez, ama o aıleden İhtimal- mufatemer sozcuklennı oldukça sık kullanınz 'İhtimaT ıçın Turkçe Sozluk, 'olası- lık, olabilirlik" dıyor Fakat 'muhte- mel'e geiındığmde ış kanşıyor "Muh- temel: olası. olasılı. mumkün." Ne o9 'muhtemer ıle 'miımkûn' eş anlamda mı9 Nasıl olur1 Bır şey, hem 'muhtemer, hem 'mûm- kün' olabılır mı9 Olabıbr Örneğın, her ev gıbı, bızım evde de yangın çıkması mumkundur. ustelık elektnk kablolan bozuk olduğu ıçın muhtemeldır de Ama, dumadakı butun evlerde bır anda yangın çıkması mumkun ıse de muhtemel değıldır İşte ihtimaliyet kuramırun unlu fılo- sofu Reıchenbach, o gunku konferan- sında 'mumkün' ıle 'muhtemel' arasın- dakı avnmı anlatmak ıçın bu orneğı vermıştı 'Aynm' sozcuğunu kullandım. ama burada soz konusu olan aynm değıl, taban tabana karşıtlıktır Öyle kı, mumkun olan, muhtemel olamaz Pekı, bız bu durumda, nasıl olur da 'olası' sozcuğunu hem 'mıimkün'. hem 'muhtemel' anlamında kullanabılıyo- ruz9 Doğrusunu ıstersenız, bu ıkı kav- ram arasındakı karşıtlığa aldırmıyo- nız da ondan, ha mumkun, ha muhte- mel, ıkısı bır kapıya çıkar deyıp geçı- >oruz Gazetelerde bu kanşıkhkla çok sık karşılaşıyorum ve bundan oturu, anlamı açık seçık olarak çıkaramıyo- rum Denebılır kı, felsefenın ıstedığı, ara- dığı kesınhk. konuşma dılınde de, yaa dılınde de aranamaz, beklenemez. ama bır toplumda felsefe yoksa, orada ınsanlar şoyle boyle anlaşıyorlar de- mektır Bız, ışte oyleyız, bırbınmızı an- ladığımızı sanıyoruz, gerçekte ıse tek başımıza konuşur gıbıyız Bu durum- dakı topluluğa topium' denemez Dılımızı tutarlı kılabılsek. bırçok anlaşmazlığın ortadan kalkıverdığını goreceğız Kendısıne. "Toplumun en önemli işi hangisidir?" dıye sorulduğunda, Kon- fuçyus, "Dildir" demıştı Bız ıse, yazık kı, dılımızı nerdeyse gozden çıkarmış gıbıyız ARADABIR SABRİYÜCEL Nasıl Uyanış Bu!..Son on yılda ulkemızde ve butun Islam dunyasında toplumsal ve sıyasal gundemın ılk maddesını Islamın yenıden canlanışı bır başka deyışle islamı uyanış konu- sunun oiuşturduğuna tanık olmaktayız islam ulkelerındekı soz konusu canlanma ve uyanış neyın nesıdır? Özu ıçerığı boyutları nedır9 Ortada ger- çekten bır canlanma ve uyanış var mıdır? Bu dınsel ol- gunun ıç ve dış dınamıklerı nelerdır"? Islamdakı bu yenı hareket Islam ulkelerını zulmun, somurunun, gerılığın, karanlığın ve yoksulluğun pençesınden kurtaracak nıte- lıkte mıdır'? Yoksa Islamın bu dınsel, toplumsal ve sıya- sal atılımmın perde arkasında başka gerçekler mı var"? Bana gore Islamda ve Islam ulkelerınde çağdaş, ılerı- cı ve bılımsel anlamda bır canlanma ve uyanıştan soz etmek mumkun değıldır Aksıne ben, islamdakı bu yenı atılımı gerıcı çağdışı ve bılım karşıtı bır olgu olarak go- ruyorum Bu yargıma kızan kışı ve çevrelere yazımı so- nuna dek okumalarını salık verırım Hanı ne derler, vur ama dınle Bence son yıllarda islam dunyasında meydana gelen radıkal ozellıklı toplumsal ve sıyasal hareketlenmenın ardında uluslararası emperyalıst kapıtalıst sıstem, ozel- hkle de ABD emperyalızmı vardır Hareket, kendı ıç dı- namıklerı nden çok dış dınamıklerın etkısıyle gelışmekte ve yonlendırılmektedır Emperyalızm, komunıst blokun çozulmesıyle bırlıkte kendıne yenı bır karşıt (duşman) guç arayışına gırmıştır Bu saptama kımılerıne ters ve mantıksız gıbı gorunebılır ama durum oyle değıl Em- peryalızm talan ve somurusunu surdurebılmek ıçın mut- laka bır duşman yaratmak zorundadır Asya, Afrıka ve Latın Amerıka'dakı soygunlarını rahatkoşullarda surdu- rebılmek ıçın egemenlık altında tuttuğu ulkelere bir "ocu" gostermeye mecburdur O ocu dun komunızmdı, kendı halklarını ve dunyanm yoksul uluslarını somüre- bılmek ıçın yetmış yıl komunızm kozunu kullandı Bu- gunku yenı kozu ıse Islamdır (Islam kozu komunızm ko- zundan dahaetkılı olabılır Çunkutarıhsel vegeleneksel "salıp-hılal' duşmanlığının koklerı daha derındedır) Uluslararası emperyalıst-kapıtalıst sıstem ajanları, ıdeologları, bılımadamları ekonomık kurumları ve ışbır- lıkçı uşaklarıyla Islam ulkelerınde tam bır egemenlık kurmuş somuru mekanızmasını tıkır tıkır ışletmektedır Bu somurunun odak noktasını Ortadoğu petrollerı oluş- turmaktadır Emperyalıstler azgın somurulerını surdur- mede - uzulerek belırteyım kı- Islamıyetı hayasızca kul- lanmaktadırlar Dıkkat buyurunuz, İslamı kurallarla (yanı şerıatla) yonetıldığı soylenen ulkelere bakınız, yo- netım aygıtının başında ya bır kral ya bır emır ya da bır dıktator oturmaktadır Ve de emperyalıstlerın bu çağdışı tıranlarla hemen hemen hıçbır sorunları yoktur Çunku ulkelerın zengınlıklerını bu bır avuç yerlı azınlıkla kar- deş kardeş (') paylaşmaktadırlar Emperyalıstler ve on- ların ışbırlıkçı uşakları ıçın dın mıllet, vatan, bayrak gıbı kavramların bır anlamı yoktur Onların taptığı tek ılah, paradır (Kuveyt, Saddam tarafından ışgal edılmce aslan kesılen ABD Bosna-Hersek tekı ınsanlık dışı soykırım karşısında neden mızmızlanıyor dersınız 9 ) islam ulkelerındekı sıyasal Islamcı hareketı (şerıatı) destekleyen ve besleyen yegane guç de emperyalızm- dır, emperyalızmın ağababası ABD'dır "llımlı Islamcı- lık, YeşılKuşak Teorısı"gıbı projelerınfıkırbabası ABD, uygulayıcıları ıse Islam ulkelerındekı Islamcı partıler, vakıflar sendıkalar dernekler fınans kuruluşları ve ba- sın-yayın organlarıdır Pekı bu kurum ve kuruluşlarm arkasında kımler var- dır^ Kımlerın olduğunu değerlı gazetecı Uğur Mumcu belgelerıyle ortaya koymadı mı ve bu karanlık ılışkılerı deşeledığı ıçın de oldurulmedı mı' Emperyalızm Islamcı hareketlerı desteklemekle bır taşla ıkı kuş vurmaktadır 1- Şerıat ıdeolojısıyle kafaları doldurulmuş ve dondu- rulmuş halk yığınlarını yonetmek ve yonlendırmek çok kolaydır Şerıatçı kafanın ınsan hak ve ozgurluklerı dıye bır sorunu yoktur Kadercı, tevekkulcu, şukurcu anlayış- la beynı yıkanmış kıtleler "ulul emre ıtaaf'ta bır koyun surusu kadar uysaldırlar 2- Bundan daha onemlısı, klasık hılal-salıp çatı- şmasını tekrar gundeme sokarak emperyalıst-kapıtalıst sıstemın varlığını surdurme fırsatı yaratmış olmaktır Bır dunya harıtası alıp ınceleyınız Dunyanın "sıcak" ve "krızlı bolgelerını tek tek gozden geçırınız Bunlarınço- ğunun islam ulkelerı olduğunu goreceksınız Bu ulkeler- de dın, mezhep, etnık ve mıllı çatışmalar bır turlu bıtmek bılmez Aynı dıne mensup ulkelerde mezhep ve mıllıyet kavgası, ayn dınlerın olduğu ulkelerde dın, etnık ve mıl- let kavgaları surup gıtmektedır Bugun lokal savaş ve çatışmaların en yoğun olduğu yerler ne yazık kı Muslu- manların yaşadığı topraklardır Azerbaycan, Bosna- Hersek, Iran, Irak, Mısır, Cezayır, Çad, Tunus, Etıyopya, Somalı, Hındıstan Pakıstan, Bangladeş, Fılıstın, Afga- nıstan, Turkıye ve başka Islam ulkelerınde etnık, dınsel, mezhepsel ve ulusal çatışmalar halkları kana ve goz- yaşına boğmaya devam edıyor Emperyalıstler islam dunyasındakı bu dınsel, sıyasal, toplumsal kavgalardan oylesıne kârlar sağlıyorlar kı bu bereketlı (') ınsan tarlalarını kolay kolay elden kaçırmak ıstemıyorlar Şerıatla kalkmmış bır ulke gosterın, onu- nuzde eğıleyım SAHİBİNDEN Şenesenevler-Bostancı dakullanışlı.ferah 110 metrekare, kalorıferlı hıdroforlu, çevresı yeşıl, vasıtası bol Bağdat Caddesı' ne yakı n acele satılık daıre Telefon 3625496 Üniversitelerimizin bilimselyaym durumu Türkiye'nin Batı dunyasında bilimsel alanda gerekü yen alabılmesı ıçın ünıveratelerde yıllardır araştırma yapmayan ve maaş alan kesımın geleoek nesle kötü örnek olmaması için ayıklanması, ünıversıtenın tam zaman çalışmaya geçmesı, herkese eşıt maaş yenne çalışmaya göre maaş düzeni getmlmesı gerekır. Prof. Dr. KASIM CEMAL GÜVEN ruversıtelenn Batı'da 1070 Ü 1 (10),.Koç U (2). Konya U (2). Yu- yıhnda açılmasına karşın zunçuyıl U (2). ibnıSına U (1) - - -- - TUBİTAK63(85).GATA 12(70),Tur- kıye Yanık Hst (46). Turkıve Yuksek İhtı- UTurkıye'de Batı anlamında ünıversıte ancak 863 yıl sonra mumkün olmuştur Ünıversıteye eşdeğer goste- nlen Darulfunun 1870 vıîında 1867 tanhlı Fransız notası sonucu açılmış ve değışık kesımın tepkısı sonucu açılıp kapanmalara duçar olmuştur (1) Bu>ük kurucu Ata- turk, darulfünunun bılımsel yapısını dık- kate alarak 1933 yılında ünıversıte refor- munu >apmıştır Ilk Turk uruversıtesımn (1Ü) açılması esnasında Hıtler rejımınden kaçan Alman profesorlenn Turkıye'ye gel- mesıyle unıversıtede araştırma donemı başlamıştır Bu profesorlenn İkıncı Dunya Savaşı sonrası ulkelenne veya dığer ulkele- re goçu ıle araştırmalarda bır duraklama olmuş ve sonra bazı ıruş ve çıkışlarla bugu- ne vanlmıştır Turkıye"de fen bılımlen sahasında araş- tırmalann tanhçesını ve anahzını ılk defa Erdal İnömi yayımlamışür (2) Bu konuda tıp dallannda yayınlar da yapılmıştır Tur- kıye genelınde butun bılım dallannda 1970-1989 arası Saences Cıtatıon Index'ın (SCI) Permutem kısmının Turkıye bolumune gıren yayı- nlar, yazarlan ıle unıversıtele- re gore duzenlenmıştır (3). Bı- lımsel yayınlann SCI'nın aldığı yabana dergılerde yapı- lması değerlendırmede bır öl- çut olur Yerlı dergılerde yayı- nlar ıçın ıse yeterlı ölçut oluş- mamıştır Bu açıdan uluslara- rası dergımız yoktur SCI dunya hteraturunde adı geçen stasyonu yuksek mecmualan esas alır Yabancı dergılenn deçokazıd 10)SCI'yegırer Bız bu araştırmamızda SCI'- nın Permutem Index'ının 1989-1993 arasını taradık ve hstelenmızı yazarlann adlan- na, fakültelere ve unıversıte- lenne gore hazırladık Bu yazıda yer darhğı dolayısıyla yalnız unıversıtelen esas alan lısteyı aşagıda sunuyoruz Bu hstede 1986-1989 ılk sayı 1990-1993 ıse parantez ıçınde olarak yayın sayısı sırası ıle gostenlmıştır Ünıversıteler Hacettepe Ü 346 (751), ODTÜ 306 (560), İstanbul Ü 262 (458), Ankara Ü. 224 (388), İTÜ 196 (421), Ege Ü 89 (192). Boğazıçı Ü 82 (176), Çukurova C. 66 (143), Gazı Ü 56 (203), Ataturk Ü 54 (129), Ondokuz Mayıs Ü 53, Ercıyes Ü 41 (97), Dıçje Ü 32 (49). K T Ü 30 (123), Bılkent Ü 27 (138), Marmara Ü 27 (140), Dokuz Eylül Ü. 24 (91), Cumhunyet Ü 18 (30), Uludağ Ü 18 (45), Anadolu Ü 16(85), Selçuk Ü 13 (44), Fırat Ü 11 (25), Akdenız Ü 6 (60). Dıyarbalar Ü 6, Yıldız Ü 6 (49), Inonu Ü. 3 (12), Mımar Sman Ü 2 (1), Trakya sas Hst (18), Turkıve Petrollen (15). Nuk- leer (14), Ankara Numune Hst (11). Dr z^ekaıT Kadın Hst (6). H Paşa Numune Hst (22), MTA (6). Turkı>e Sağlık Teda\ı (5), Koşuyolu Kalp Hst (4), Taksım Hst (4), Ahmet Örs Hst (3). METL (3) Mıne- ral Araştırma Enst (3). Sağlık Bk lığı (3), T Atom Merkezı (3). A SSK Hst (2). Tah- sın Ruştu Enst (2), Ze>nep Kamıl Hst (27), Alman Hst (1). Hasekı Şehır Hst (1), Turkıye Elekt (1), Turkıye Hst (1). Asel- san (2), Kartal Hst (2). Okmeydanı Hst (2) Bu yayını hazırlarken SCI'de gorulen bazı ha talan (ünıversıte ve\a fakultelenmı- zın standart bır İngılızce adlannın olma- masından bazılannın farklı ad ıle ıkı defa jazüması makaledekı bınncı >azann adı- nın esas alınmasından dolayı aynı >avının 1966 vıu VE 86/10911 SAY L bınncı yazar adı ıle > a> ına ortak dığer araş- tıncılara aıt farklı fakultelerde gostenlme- sı) dûzelttık Hazırladığımız lısteyı oncekı yayınımızdan (3) 4 senelık dılım ıtıbanyla 1986-1989 arasını muka>ese ıçın ılav e ettık Ik on sırarun ıncelenmesınde, Hacettepe Ü ele alınan her ıkı donemde de l'ıncı, OD- TÜ 2'ncı İstanbul Ü 3'uncu sıradakı yennı korumuştur Ankara U 4'uncu sıradan 5'- ıncı sıraya. İstanbul Teknık t) 5'ıncı sıra- dan 4'uncu sıraya. Ege L 6"ncı sıradan T- ncı sıraya. Boğazıçı U 7'ncı sıradan 8"ıncı sıraya, Çukurova C 8'ıncı sıradan 9'uncu sıraya, Gazı Ü 9'uncu sıradan 6'ncı «"raya, Ataturk Ü 10'uncu sıradan 12'ncı sıraya ve Marmara U 'nın 16'ncı sıradan 10'uncu sıraya yukseldığı veya duştuğu gorulmuş- tur Bu arada yenı kurulan unıversıtelenn vayınlannda bır artışın olduğu gozlenmış- tır Genelde SCI'nın aldığı dergılerde yayın y apan Turk araştıncılann 1986-1989 yayın sayısının 2090, 1990-1993 yayın sayısının 4790 olduğu ve boylece yayın sayısında bır artışın olduğu gozlenmıştır Turk araştıncılan arasında belırtılen sure ıçen- sınde en çok yayını olanlar Ş Özsoylu (H Ü ) 59, U Tan (Ataturk U ) 45'tır Araştırma sayısının artışının sebeplenne gelınce 1 Unıversıtelenn ve oğretım uyele- nnın sayısının artması ve bu kurumlara ya- bancı ulkelerde çahşmış oğretım uyelennın atanmış olması, 2 Değışık yaamda eleştır- dığım (5) YÖK'un oğretım uyesının profe- sorluğe yukseltılmesınde (bu husus esas ol- masa da) SCI'de stasyon araması. 1 Genç bılım adamlannın yabancı dergılerde >ayın yapma arzusudur Bu ıncelememızde fen bılım dallanndakı yayınlarda gorulen artış sevındıncı bır hu- sustur Sosyal bılım dallan ıse maalesef SCI'de çok duşuk >er alrnaktadır Bu konuda devletçe YÖK'ce yapılması gerekenler 1 Her vıl sonunda, yapılan yayınlar ıle oğretım uyesı sayısının oranlanması sonu- cu yayın sayısı oğretım uyesı oranının sap- tanması, 2 Devlet butçesıyle araştırma ya- pan ünıversıte ve butun araştırma kurumlannın belh olçuüere sahıp ya>mlannın sayılan ıle odenekle- nnın (bına, alet. maaş dahıl) oran- lanması gerekır Boylece 1 yayının malıyetının hesaplanması ve bunun sonunda devletçe gerekb duzenlemelere (kapama, butçeyı kısma, bırleştır- me) gıdılmesı. 3 SCI'nın aldığı dergılenn stasyon durumuna bağlı olarak hazırladığı Impact Factor (Çarpma faktoru IF) adını verdığı bır değerlendırme kat- sayısına gore de yayınlan değer- lendırmesı gerekır Sonuç: Turkıye'nın Batı dun- yasında bılımsel alanda gereklı yen alabılmesı ıçın unıversıtelerde yıllardır araştırma yapmayan ve maaş alan kesımın gelecek nesle kotu ornek olmaması ıçın ayı- klanması, ünıversıtenın tam za- man çalışmaya geçmesı, herkese eşıt maaş yenne çabşmaya gore maaş duzenı getınlmesı gerekır Bu arada şu hususu da belırt- mek gereklıdır Araştırmanın te- melı alet ve kutuphaneyedayanır Son ıktısadı kararlar ıle kıtap ve mecmua satın abnmasının durdu- rulması hukumetın çok buyuk bır hatasıdır Bunun acılen duzeltıl- mesı gerekır Turkıye'nın bır an once her alanda (ıdan ve ılmı) Bau sevıyesıne ulaş- ması ıçın yenıden yapılanmaya geçmesı zo- runludur 1 h Z Karal Osmanlı Tanhı VII TTK Basımevı 1956 2 E İnonu 1921 - 1966 Donemınde AraşUrmalara Turkıye nın Kdtkısım Gosteren bır Bıblıyograf>a ve Baa Gozlemler a) Fızık Dah ODTÜ Y No 24 Ankara Mars Matbaası 1971 b) Matemauk ODTU 1973 c) K.m,« B Ü Y N o 311 1982 3 KCGuven Cumhumet 30Temmuz 1990 Cumhu- n\et Bıhm veTekruk 181 9(1990) Insan ve Kaınat 3S 6 1988 62 12(1990) 4) K C Güven Cumhunvet4 5 6Ocak 1989 TARTIŞMA Sağlaşmak ya da sığlaşmak... U - zun bır süredır, ulke genelınde, sozcuğun tam anlamıyla bır 'acaıplık' yaşıyoruz Önce, karşıt goruşlerdekı paıtılenn bırleşerek bır koabsyon oluşturması, genel bır mutluluk yarattı Çunku, değışık goruşlenn, guçbırlığı yapacağı duşunulmuştu Ancak, duşunulen guçbırlığı, zamanla karşılıkb guç gostensıne donuşunce umutlar yıkıldı Fakat bızler. yıkılan umutlan kolay ınşa eden bır toplumun bıre>lenyız Olay tekrarlandı ve >enı umutlarla yola devam ettık Bu kez, aynı koalısyon partılennın başrol oyunculan değıştı, ama karşılıklı guç göstenlen dev am ettı Murat Kara\ alçın, dınamıktı. gençtı ve hepsınden onemlısı, sosyal demokrat olduğunu ıddıa eden bır partının genel başkanıydı Sosyal demokrasının ne olduğu, nasıl çahştığı, Cumhunyet gazetesınde çok > azıldı Yınelemek gereksız Nevarkı, şrınu yınelemekte sonsuz > arar var SHP, sosyaldemokrasıyı di'Ş Sendıkal haklar, toplu ış sozleşmelen gıbı can alıcı konular, sosyal demokrasının temel noktalanndan bazılan Iktıdardakı hukumeı, bu konulara nasıl yaklaştı 0 Bana sorarsanız, hıç de y<ıkiaşmadı Yanından değıl. uzağından bıle geçmedı Kımler \ ar bu hukumette17 Ortanınsağı bırpartı>le. sosyal demokrat bır partı Kımvar sosval demokrat partının başında9 Murat Karayalçın Kara> alçın, belkı tek başına çok şe> yapamaz Partısının bır meclısı var Mustafa Kernal bıle. en gereklı durumlarda > anlış kararlar alan ılk TBMM'nın kararlanna hurmetedıpuymuştu Ama Mustafa Kemal. ulusal ıradeyı temsıl etmeyen bır Meclıs'te. ulusun çıkarlannı korumaktan acız bır Meclıs'te. bır dakıka bıieduramazdı Fakat Kara\ alçın. bır dakıka değıl. bırvıldırıktıdarda Savunduğu ılkelere ters duşen kararlar açıklanırken ortağının yanında son derece masum bır ıfadeyle ovleceoturuyor Sol ıdeallen olan bır partının. sağ ılkeler doğrultusunda çalışıp, bırtakım ıpe sapa gelmez gerekçelenn ardına sığınması ve gıderek sağlaşması. affedılır bır hata değıldır Sayın Karayalçın'ın şu anda onunde çok onemlı bır sorun var Sağlaşıyor mu yoksa sığlaşıyor mu9 2larann neresınden donersenız kârdır Ama boğazına kadar çamurun ıçınde kâr etme çabasına gjrersenız, sonunda "dönülmez akşamın ufkunda' gemılennızbatar Tayfun Timoçin / Bursa PENCERE Yenilgilerin Yengisiyle Gelişfe 1 İnsanlık... "3'uncu Bınyıl'a Doğru ' dızısınde çıkan yazıları oku- yor musunuz'' Bu dızıde yalnız çeşıtlı fıkırler sergılen- mıyor değışık ınsanları, dunyanın unlulerını geleceğe bakış açılarıyla tanımak olanağı doğuyor Peter Ackroyd yazıyor " Evren kavramını bızım kendı kafalarımızda yarattı- ğımızı ve gokyuzunun harıtastnın gerçekte her zaman bızım arzularımızın ve korkularımızın bır harıtası oldu- ğunu anlayacağız Kavrayabıleceğımızın otesınde hıç- bır şey yoktur, ama bızım kendı ıç dunyamızın dış değer- ler bulmaya yonelmesı soz konusudur Yunanlıların atı ve balığı buldukları gıbı bızler de gezegenlerı ve burçla- rı bulduk, ama, her seferınde araştırdığımız şeylerı ya- rattık Bu tumuyle yenı anlayış, tıp ve ekonomı gıbı ınsanlığın urunu olan başka bılım dallarını gozden geçı- recektır " (29 Eylul 1994) The Tımes'ta kıtap eleştırmenlığını surduren yazar ve şaırın yaklaşımı yenı değıl, eskıden berı felsefenın ılgınç konularından bırıdır, Ackroyd geleceğe yonelık duşun- cesının altını şoyle çızıyor "20'ncı Yuzyıl'da ınsan davranışlarına egemen gucle- rın daha çok tınsel ve ekonomık olduğu kabul edılırken -kı bu ınançların en onemlı kaynağı Freud ve Marx'tır- ben onumuzdekı yuzyılda yerel ve bolgesel kımlığın, ın- san kışılığının oluşumunda en onemlı oğe olacağına ınanıyorum " • Genış zaman açısında duşunmek ya da duşunceyı genış zamana yaymaya çalışmak ınsanın ruhunu duru- laştırır, gerılımını yumuşatır gerçekten ınançlı kışılerde ya da yetkın dın adamlarında gorulen serınkanlılık ve dıngınlık bu bağlamda anlaşılır bır şeydır Çunku dınde ne geçmışe donuk bır soru vardır ne de geleceğe yonelık bır soru ışaretı Bılım adamları da dunyaya guncel kavgaların dışında ve otesınde bakarlar ama dın adamlarından farklı ola- rak, onların kafası sorularla doludur Soru sormadan bılım olmaz Her sorunun yanıtı bulundukça gundeme yenı bır soru gırer Soru ve yanıt bır butundur ne yanıt- sız soru olur, ne sorusuz yanıt Bu eytışımın ınsan aklına yansıması bılınçdenen ışımayıoluşturur Aydınlanma- yı gerçekleştırır Evet, dın adamında soru yoktur Yanıt vardır Daha doğru deyışle, butun soruların onceden verılmış Tanrısal yanıtları vardır • Pekı, 3 uncu Bınyıl ya da 21 ıncı Yuzyıl nasıl olacak? insanlığın geleceğını nasıl yorumlayabılırız'' Peter Ackroyd dıyor kı "Eskı Yunanlıların atı ve balığı buldukları gıbı bızler de gezegenlerı ve burcları bulduk Bulduk da ne oi- du? Avrupalı atı Amerıka'ya goturdu soylendığıne gore Mayalar'ın onderı Tecum, beyazların onderı Pedro de Alvarado yu at ustunde gorduğunde bınıcı ıle kuheylanı tek yaratık sanmış mızrağını hayvana sapladığında duşmanını oldurduğune ınanmıştı Pedro Tecum'un şaşkınlık ve korkuyla buyuyen gozlerının onunde ayağa kalktı, sonsuzluğa vurgulanan bu anda donakalmış Te- cum un goğsune kılıcını soktu Bu an, butun gezegende sureklı bır zamana donuştu çunku daha gelışmış olan ınsan gelışmemış olanı acı- masızca yere vuruyordu bugun ABD nın Haıtı çıkarma- sında oz olarak değışen bır şey yoktur •*• Ne var kı değışmez gıbı gorunenın çok genış zaman açısında değıştığını gormek gerekır Mağara donemın- den bu yana ınsan ınsanlığa daha çok yakınlaşmadı Uygarlık haksız yenilgilerin ve haksız yengılerın kat- manlandığı bır tarıhte gelışıyor bu nedenle kışıde olu- şan ezıklıklerın ve tarıhtekı yenilgilerin anahtarlarını bıze verenler arasında da Freud ve Marks yerlerını ko- ruyorlar Tarıh yenılgılerle doludur ama her yenılgı ınsanın yengısıne donuk bır deneyımden otede ıçerık taşıyamı- yor, yoksa ınsanlık ınsan haklarına ulasamadan yaşa- mak zorunda kalmaz mıydı'' CUMHURÎYET GAZETESİ BAŞYAZARI NADIR NADİ'Yİ ANMA GÜNÜ "DOSTU MOZARTTAN NADİR NADİYE " BİLKENT ULUSLARARASI AKADEMİK SENFONİ ORKESTRASIÖZEL KONSERİ GürerAYKAL.şef Suna KAN, keman W.A. Mozart Fıgaro'nun Duğunu Operası L verturu (KV 492) LaMaj "5 Keman Konçertosu" (KV 219) DoMaj 41 "JupıterSenfonısı"(KV551) 2 EKİM 1994 Pazar saat 19 OO'da AY \ İRİNİML ZESI nde Dav etıyeler perşembe. cuma c tesı v e pazar gunlen Av a İnnı ve Ataturk Kultur Merkezı gışelennden ucretsız temın edılebıbr * Öıel giakrniıde ezel dojtlarnızlo bvttte BoğoiB güıcirığiai yaşayn. BBnllliteto^ iJtiMMittiiiThi'Mi^tffiffiiMâiM^ıii * Sirketlert, gr»ploro; kiresenin sizleri rıhgtsıı etmyete^ bir ortoBida gece gitiiı {ytmttii, yeneksiı) gczflcf. Bılgi ve Rezervasyon icin 0(212) 251 88 97 Romanlannız ve Ansıklopedılennız yennızden alınır. TeI:5540804 Pıvanıst LIDYA-ÖZLEM. İHSAN-ÜNS^L'dan DoyasıyaDans Muzığa RestAurant Crte - &u 2510000 PBX 2515105 199^>ıbndaBakırko> Emnıyet ^mırlığı Pasaport Şubesı nden aldığım pasaportumu kav bettım, hukumsuzdur EVRIM TOPRAKOĞLL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle