27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL1994 CUMARTESİ HABERLER Voltaire, Doğıı\anasılbakıyor? DOGUMUNUN 300. YILINDA Voltaire ve Aydınlanma SERVER TANİLLİ Vohaire'in portrelerinden biri... oltaire'in eserlerinde Doğu'- nun tablosu daha da genişliği- ne ele alınmıştır. Örneğin, Fel- sefe Sözlügü'nde bunu görü- rüz: Kimi maddelerde, bir İngilizle bir İspanyol, bir Yu- nan fılozofuyla bir İskit tartışırlarken, kimi maddeler- de de bir fakir ile bir Çinli, iki Çinli ya da iki Türk karşı karşıyadırlar; yine diyalog halınde yaalmış bir dizi maddede. "Rahibin Dmihali", "Bahçıvanın İlmihaü"nin yaru sıra, "Çinlinin tbnihali", "Japon'un İlmihali" başbğını taşıyan- lar da vardır. Hepsi de şunu göstermek ister: Tann'ya çeşitli sıfatlar da yakışünlmış olsa. sayılıp yü- oeltilen Tann aynıdır her yer- de. Böylece Voltaire. kendi görüşüne kanıt arar ele aldığı konuda. Ünlü trajedileri içinde, ko- nusu Doğu'da geçenler vardır. Onun, Çin Yetimi diye -başan da kazanan- bir trajedi yazdığmı biliyoruz; Zaire, Semiramis de. Doğulu konulardır. Haçhlar döneminde, daha çocukken Müslümanlarca esir edilen ve sonra İslam inancı içinde yetiştirilen bir Hnistiyan kızının öyküsünü anlatüğı Zaire'de, V oltaire'in hiç de öyle, İslam'a karşı Hı- ristiyan gayretkeşliği içinde olmadığını hatırlatmış olalım. Muhammet adlı piyesi için de aynı şeyi söyleyebilir mi- yiz? İslam'a karşı çıkmak mıydı oyunun asıl amacı? Bu sorunun yanıtını, yan- daki çerçeve yaada vermeye çalışacağız. | Voltaire veTûrkler Voltaire, çeşitli eserlerinde, özellikle de Felsefe Sözlügü'- nde, XIV. Lotıis Yüzyıirnda. Milletkriıı Örfleri ve Ruhu Üstüne Deneme'de. XII. Charles'ın Tarihi ile Büvük Petro'nın Tarihi'nde. Turk- lerden söz eder. Osmanlı tmparatorluğu'nun Avrupa içlerine kadar sokulmuş dev yapısınj XVIII. yüzyılda da sürdürdüğü, savaşlann yaru sıra diplomatik ilişkilerde de ağırlığını koruduğu göz önü- ne getirilirse, doğal karşılan- malı Voltaire'in ilgisi. Ne var ki, "Voltaire Türk- lere karşrydı" diye kestirilir atılır. Yüzeysel bir bakıştır bu. İşin gerçeği şudur ki, Vol- taire'in Türklere karşı oldu- ğu yerler vardır; bunun gibi, şu ya da bu konuda, Türkleri örnek olarak gösterdiği de görülür. Onun aynı zamanda bir tarihçi olduğu. geçmişle ve çağındaki olaylarla ilgili olarak isabetli yargılarda bulunduğu, zaman za- man bir sosyolog titizliliği ile saptamalara gittiği haürlanırsa, Türkler hakkında söylediklerini de, kestirmeden reddetmeyip üzerlerinde düşün- mek gereği anlaşılmış olur. ken, cinayetlerine herhangi bir yollamada bu- lunmaktan da ustaca kaçındı ve Fransa'da öv- gücüsü olup çıktı onun. Sonunda şu oldu: Fransız felsefesi, Rus diplo- Aıicakrşunu da belirtmeli hemen: Fransa'da masisinin hranetine gjrdi. Ruslarla Osmanlılar filozoflar, XVIII. yüzyılda, özelbkle Büyük Ka- arasında olup bitenler hatırlarursa. fılozoflann terina döneminde, Rusya'yla içli dışbdırlar. Ça- nasıl bir tutum takınacaklan da belli obnuş olur. riçeyi bir 'aydın despot' olarak gören bu düşü- Nitekim Voltaire, Türklere karşı, eski Asurlula- nürler, mektuplaşırlar onunla; Diderot gibi, nn yapüğı gibi, İskit savaşarabalan kullanılma- kazığa oturtuluyor, herkes de rahat ediyor böyle- ce." "Kazığa oturtma"nın dışında, söyledikleri doğru Voltaire'in. O yüzyılda, Osmanh Impara- torluğu'nda, Avrupa'da hiçbir ülkede -ve bu arada Fransa'da- bir örneği gösterilemeyecek biçimde bir dinsel hoşgörünün egemen olduğu gerçektir. Aynı maddeye daha sonra eklenen bir bölüm- de, Osmanlı İmparatorluğu'nda dinsel hoşgörü- nün bir başka uygulamasına değinir Vojtaire ve şöyle der: "Türk Lnparatorluğu ile İran İmpara- torluğu, aynı hoşgöriiyü gösterdiler hep. II. Meh- met IstanbtıTu aldığında, Rumları puta tapar say- sa da, dinlerini değiştirmeye hiç zorlamadı. Rum ailesinin babası, yılda beşya da altı ecu vermekle kurtuldu bundan! Birçok vakıfları, birçok pisko- poslukları olduğu gibi bıraktı; bugün bile. Papa ömründe bir tek imam ya da molla atamadığı hal- de, Türk padişahı râhipler, piskoposlar atar hala." | Kandid'deki Osmanlı toplumu Ancak, Türkler söz konusu olduğunda, Vol- taire'in, konuya daha değişik yönlerden eğildiği belki tek eseri, ünlü Kandid ya da İyimserlik'tir. Bu kitabından ve onun çeşitli kahramanlann- dan söz etmiştik daha önce ve Kandid'le berabe- rindekilerin, sonunda İstanbul'a geldiklerini be- brtmiştik. Eser, böyle bir ortamda sona erer. Voltaire. İstanbul'la sınırb da olsa, Osmanlı toplumu üze- rine önemli saptamalarda bu- lunmaktadır bize göre. Önce, düşünce dünyasındaki donukluğu görüyoruz. Derviş- le Pangloss'un konuşmasında, Pangloss önemli sorular yö- neltmiştir karşısındakine; in- sanın anlamı. kötülüğün kay- nağı, giderek Tann'nın yeri ko- nusundaki bir tartışmayı başla- tabilecek nitelikte sorulardır bunlar. Ne var ki derviş, tartışma şöyle dursun, konuya bile gir- mez; iğrenç anlamıyla bir yazgıcılığa başvurup, kapı dışan eder karşısındakileri. Dervişe Osmanb "intelligent- sia"sının temsilcilerinden biri olarak bakabibr miyiz? Eğer öyle ise, XVIII. yüzyıl gibi bir yüzyılda. yani her şeyin aklın rehberliğinde tartışmaya açıldığı bir Aydınlanma ÇağY- nda konulann dışında kalan ve daha da kalmak isteyen bir in- telligentsia bu. Voltaire, pek güzel gösteri- yor bunu. Ne var ki, hep böyle sürmeyecektir işler; değişmele- rin başlayacağı dönem yakındır. İkinci olarak, sıradan in- sanın, giderek halkın, siyasal sürecin nasıl dışında kaldığını görüyoruz. Devlet katında önemli bir değişiklik olmuştur; Voltaire'indeyişiyle,"İstanbul'- da önde gelen iki vezirin ve bir müftünün boğdurulduğu ve bun- lann dostlarından çoğunun da kazığa oturtulduklan" haberi yayılmıştır çevreye. Ne var ki. aynı kentte. "kapısjnın önünde, portakal ağaçlannuı gölgesinde oturmuş hava alan yaşlı adam". habersızdir olan bıtenden. Hatırlatıldığında da, bu tür ko- nulara aslında hiç ilgi duy- madığını söyler; daha korkunç olan bir şey söyler: "Devlet işleri- ne kanşan kimselerin bazen çok acı biçimde öldüklerini ve bunu hakettiklerini sanıyonım" der. Siyasal düzene "yabancı- laşmış" insanın ilginç bir örne- ğidir bu. Ancak, bu insan, öyle aylak, asalak bir tip de değildir; toprağını, çocuklanyla ekip bi- çen ve çahşmaktan da hoşla- ramfcd diye ad takmıştı kendisıne. Bunu yapar- lara ve İtalyanlara çagnda bulunur ye Kuzeyin "an ^ i r ınsandjr. N*elam, « msan.^Çab- Semıramısı de. amacına ulaşmadan once sefen- f™a D )z °e n "v nuyuK eKsuuıgı, can MKinı&uıı, nidurdurmakzorundakaldığında.üzülürbun- kotu alışkanluMan ve yoksuUugu uzaklaştırır dı- dan Voltaire. Davayı, onun bıraktığı yerden Byron üstlene- cektir. Türkiye'nin en iyi filozofu geçinen dervişin, Kandid ve doktor Pangloss'la buluşması... Sener Tanilli nin çevirdiği. Turhan Selçuk un resim lediği Vollaire'ın "Kandid"adlı kitabından | Osmanlı'daki hoşgörü ve Voltaipe doğrudan doğruya ziyaretine gidenler de vardır. sını öğütler Katerina'ya; Çariçe de, ona yazdığı Voltaire de mektuplaşıyordu Büyük Katerina mektubunda. Türklerin, kolayca biçilebilecek ile. Çariçe, daha tahta çıkmadan, on altı yıl bo- kadar sık sıralar habnde saldırmak niyetinde ol- yunca, zevk duyarak yazışmıştı büyük yazarla; madıklannıanlatır. tahta oturduktan sonra da sürdü bu ibşki. Ha- Voltaire, Katerina'nın ordulannın, Yunanis- ürlatmaya gerek yok: Katerina, bir krala sesle- tan'ı. Türklerin boyunduruğundan kurtaracağı nirken kullandığı dili kullanıyordu Voltaire'e hi- düşüncesinin coşkusu içinde, asbnda savaşa tap ederken; asbnda, hocasına seslenen bir öğ- karşı kinini unutmuş olur; bu yeni Haçülar or- renciden farksızdı. Voltaire ise, Kuzey'in Semi- dusuna gelip girmeleri için, Fransızlara, Bröton- talığı kızıştırıp kargaşalığa vermek isterse hemen yerek. çabşmanın, emeğin erdemlerini -olanca güzelliğiyle- dile getirir. Yaşlı Türk'ün bu değer- lendirmesine büyük önem verir Kandid ve öyle olduğu için de, Pangloss'un metafizikle dolu bir söylev girişimini, şu pek ünlü, ama gerçekçi yanıtıyla keser: "Bunlar güzel sözler, ama bançe- mizi de yetiştirmek gerek!" Kandid, bir yerde Voltaire'dir. 'Bahçemizi yetiştirmek" güzel bir eylem; an- Bununla beraber, aynı Voltaire, kendisinin pek önem verdiği bir konuda, "Hoşgörü' konu- sunda. Osmanb İmparatorluğu'ndaki uygula- cak, sadece onunla düzeliyor mu dünya? Yeryü- mayı tutar örnek diye gösterir. zündeki kötülüğe son vermek için, yapılacak Gerçekten. Febefe Sözlüğü'nün, "Hoşgörü" - başbklı maddesınin bir yerinde. açıkça şunlan söyler: "Türk padişahına baksanıza bir kez: Zer- düşleri de, Banianları da, Rumları da, Nesturileri de. Katolikleri de yönetip gidiyor pekala. Kim or- başka eylemler de yok mu ona ek olarak? Voltaire'in yaşamı, bunun da örnekleriyle do- lu! SÜRECEK Yapıtlarından Vohaireve Muhammet•• nce, eserin konusunu hatırlatabm: Arap halkının peygamberi ve yöneticisi olarak kendi kişiliğini ortaya koymuş ve saygınbğını sağlamış olan Muhammet, halkı için büyük bir geleceğin düşü içinde yaşadığından, Mekke'yi zapt etmek ıster. Ne var ki Mekke, Şeyh Zafir adlı birinin elindedir. Muhammet'e karşı kin ve öç duygulanyla dolu biridir bu: Peygamberin kişiliğjnde, sadece bir ayaklanmacı değil, bir sahteci ve bağnazlık kıyımlanna varan olaylann bir kışkırtıcısını da görür; nitekim, kendi eşini veoğullannıiştebu boğazlaşmalar sonunda yitirmiştir şeyh. Zafır'in yanındada Muhammet'in İcız gibi büyüttüğü ve onun yanına dönmenin düşünü gören kölesi Palmir vardır. Şeyhle bir görüşme yapıp onu Muhammet'le bir antlaşmaya götürmek amacıyla, peygamberin yardımcısı Ömer, Muhammet'in bir başka kölesi olan Seyyid, Mekke'ye giderler. Zafır'le yapılan görüşme şiddetli bir tartışmaya dönüşür ve Seyyid. rehine olarak kalır; arkasından da yığınla komplo sökün eder. Öcünü abnak ve yandaşlannın bağnazlığını sürdürmek amacıyla, Muhammet, Şeyh Zafır'in öldürübnesine karar verir. Aynı zamanda, Palmir'in aşığı olduğunu bildiği Seyyid'e karşı korkunç bir kıskançlık içindedir Peygamber, çünkü kendisi de sevmektedir Palmir'i. Sonunda Muhammet, amacına kazanır Seyyid'i ve öldürmeyi, bir Allah emri. yani kutsal bir görev gösterir ona. Zafir ise Seyyid'le Palmir'in -kaybettiğine yıllardır üzüldüğü- kendi çocuklan olduğunu anlamıştır. Ne olursa olsun, Seyyid. öldürür onu. Ancak Seyyid de Muhammet'in elinden içtiği bir zehirle yaşammı yitirir. Öte > andan Palmir, kardeşinin hançeriyle kendi canma kıyar. Muhammet, onca istek duyduğu Palmir'in -böylesine acı biçimde- yok olup gittiğini görünce. kendi sinsilik ve hayınlığını fark eder olan bitende; öy le de olsa. cinayetlerinin izlerini ortadan kaldırması için emir verir Ömer'e ve kendi çnurunu kurtarmaya çabşır. İşte eserin konusu! Dışından bakıldığında. Muhammet'e. giderek İslam'a karşı bir piyes Voltaire'in yazdığı. Anlattığı olaylara y a da onlara uzaktan ya da yakından benze>en kimi başka olaylara, boğazlaşmalara ve bu arada cinayet kışkırtıcılığına varan -insanlıkdışı- gelişmelere, İslam'ın doğuş yıllannda rastlanıp rasüanmadığının tartışmasını bir yana bırakarak söylemiş olalım bunu. Ne var ki. Voltaire için asıl önemli olan, İslam'ı, giderek onun peygamberini kötülemek değil. bağnazbğın insanlan nerelere kadar sürüklediğini göstermekti. Kanıtlamasım. tehlikeli olduğu için, Hıristiyan tarihinden bir olayı ya da onun peygamberini ele alarak yapamazdı; bir başka dine eğilrnesi bu yüzdendir. Böylece İslam ve onun peygamberi. Voltaire için, kendi düşüncesini doğrulaması yolunda, bir bahaneydi sadece. Ancak, konusunu başka bir dünyadan da alsa. elbet en başta kastettiği, Hıristiyanlık;onun yürürlükte olduğu ülkelerde, bu arada Fransa'da, bağnazlık adına olan bitenin dolaylı yoldan çimdiklenmesiydi. Bu amaç ise piyesin ilk oynanışında hemen fark edilmiştir. Eser, 1741 yılında Paris'te de sahneye konduğunda, hemen hemen herkes hoşnut kalır temsilden, hatta yıhn edebi olay ı olur gösterilen ilgi. Ancak, ruhban takımından kimi üyeler, "Hıristiyan dininin zalimce bir eleştirisi" deyip ortaya atılırlar; başka birkaç elştirmenin de düşüncesi bu olur. Eser. Voltaire'in başka oyunlanna oranla ahımşahım bir çalışma olmadığı halde, eleştiri adına bu ileri sürülür en başta. O> unun bir yerinde, düşmanı Şeyh Zafır'i öldürmesi için, Muhammet, emir verir kölesine ve onun duraksaması üzerine de şöyle azarlar kendisini: "Tartışılmaya kalkıldığında günah işlenmiş olur. Kendi kendine hüküm verecek ve kendi gözleriyle görecek kadar yürekli olan faniler uzak olsunlar benden! Kim ki düşünme cesaretini gösterir, bana inanmak için yaratılmamıştır. Ses çıkarmadan boyun eğmek, tek onurunu/dur sizin (...) İtaat ediniz, v urunuz: Bir imansızuı kanına boy anmış olarak onun ölümüyle ebedi yaşama lay ık olunuz!" Hıristiyan ruhbana yollama var diye. kimi seyircüeri rahatsız eden de bu sözler olsa ger'ek! Özetle, Voltaire'in bağnazlık adına suçlaması. Hıristiyan dünyada adresini bulmuştur. Nitekim, eserin oynandığı sırada \ ol açtığı büyük gürültüler bir yana, bağnazlığın, boşinancın ve kev fi yasalara körü körüne köle olmanın her türlüsüne karşı. -kimi \ erde çocuksu. ama yürekli- eleştinlerine bakıp korkunç saldınlarda bulunulacaktır daha sonraki yıllardada. Voltaire'in eseri, cinayet işlemeyi ve savaş çıkarmayı onaylamada. dini alet etmeye karşı bir eleştiri idi. Sevyid karşısında Muhammed'e söylettikJeri. Nitekim. Büyük Friedrich'e yazdığı birmektupta. Voltaire, OrangeTı Guillaume ile III. Henri'nin velV.Henri'nin öldürülmelerini, din uğruna cinayetlere birer örnek diye gösterir. Oyunun. hem de bir Hıristiyan ülkede, daha dördüncü temsilinin arkasından sahneden kaldınlması da mesajın adresine nasıl vaktinde ulaştığını gösteren bir başka kanıttır. Voltaire'in bu piyesinin, şu yaşadıgımız yıllarda. Müslüman dünya bir yana. Hıristiyan dünyada da temsil edilebileceğini düşünebilir miyiz hiç? güvence, cliııci şi Idet ve tehdıde ceza 'Düşünce Özgürlüğü Alt Komisyonu', Terörle Mücadele Yasası'na laiklik karşıtı şiddet eylemleri için ağır hapis cezası öngören bir madde eklenmesini kararlaştırdı. Taslakta, düşünce suçlan ise 'terörü açıkça tahrik ve teşvik' etmekle sınırlandırıldı. GÖKSELPOLAT ANKARA- "Devletin laik niteüğiııi din kurallan- •a dayandırmak amacıyla şiddet ve tendide başvu- ranlara ağır hapis cezası" geliyor. Adalet Ba- kanlığı'nda oluşturulan "Düşünce Özgürlüğü Ah Komisyonu", laiklik karşıtı akim ve eylemlerin reji- mi tehdit eden boyutlara ulaşması nedeniyle Terör- le Mücadele Yasası'na bu yönde bir madde eklen- mesini kararlaştırdı ve bu fiillere ağır hapis cezası öngören taslak üzerindeki çalışmalannı tamam- ladı. Refah Partisi, söz konusu yasal düzenlemeye sert tepki gösterdi. Adalet BakanJığı Müsteşan Yusuf Kenan Doğan başkanhğmdakı E>üşünce Özgürlüğü Alt Komis- yonu, Terörle Mücadele Yasasf nda düşünceyi suç sayan 8. maddeyi de büyük ölçüde değiştirdi. Haa- rlanan ön taslakta, söz konusu maddedeki "yazılı ve sözU propaganda" hükmü çıkanlarak düşünce suçlan "terör suclannı açıkça tahrik ve teşvik" et- mekle sırurlandınldı. Terörle Mücadele Yasası ile ilgili yasal değişiklik çalışmalan için Adalet Bakanbğı'nca oluşturulan Düşünce Özgürlüğü Alt Komisyonu. çalışmalannı tamamladı. Komisyonun hazırladığı yasa taslagı ile Terörle Mücadele Yasası'ndaki "terör" tanımı degiştirilerek; terör, "Cumhuriyetin, anayasada be- lirtilen niteliklerini değiştirmek, ülke ve miüet bütün- lüğünü bozmak amacıyla şiddet ve tehdide başvur- mak" olarak tanımlandı. Laikliğe güvence Laiklik karşıtı akım ve eylemlerin, devletin laik niteliğini tehdit eden boyutlara ulaşması karşısı- nda, bu konuda yasal bir düzenleme gerektiği dü- şüncesinden hareket eden komisyon üyeleri, Terör- le Mücadele Yasası'na yeni bir madde eklenmesini kararlaştırdılar. Buna göre, "devletin temel nitelik- lerini din kurallanna dayandırmak amacıyla şiddet ve tehdide başvuran fiiUer"in ağır hapis ile ceza- landınbnası hükmü getirildi. Bu fiiller için öngörü- len ağır hapis cezasmın alt ve üst sınınnın, komis- yonun bu hafta sonu yapacağı toplantısında belir- lenmesi bekleniyor. Alt komisyonun hazırladığı ön taslak ile düşün- ceyi suç sayan ve "Devletin bölünmezliği aleyhine propaganda" başbğını taşıyan 8. madde, "tahrik ve yardım" başbğ adı altında yeniden düzenlenerek düşünce suçuna, "tahrik ve teşvik" smın getirildi. Yeni düzenlemeye göre 8. madde şöyle: "Bu kanunun 2, 3,4 ve 5'inci maddelerinde yazılı terör suclannı alenen tahrik ve teşvik edenler veya tahrik ve teşvik amacıyla toplantı ve gösteri yürüyü- şü düzenlevenler. böyle bir toplantı ve gösteri yürü- yüşüne bilerek katılanlar. bu kanunun 2,3 ve 4'iincü maddelerinde y azılı terör suclannı işlemek için oluş- turulan terör örgütlerini desteklemek veya bu örgüt- lere taraftar kazandırmak amacıyla faaliyet göste- renler ile bu örgütlerin bildiri ve açıklamalannı ya- yanlar veya bu örgütlerin işledikleri terör füUerini açıka övenler, üc yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve 500 milyon bradan 1 milyar liraya kadar ağır para cezası iie ce/alandırılırlar." Refah Partisi. yeni yasal düzenlemeye sert tepki gösterdi. RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan. dün yaptığı basın toplantısında şunlan söyledi: "Bu laiklik krizinin aşüması değil, din düşman- lığının yeniden hayata gecirilmesidir. Buna ne DYPnin ne SHP'nin gücü yetmeyecektir. İsmi Te- rörle Mücadele' olan bir kanunda, birtakım kelime oyunlanyla açıkça propagandayı yasaklamaktadı- riar." Düşünce Özgürlüğü Komisyonu, alt komis- yonun hazırladığı yasa taslağını. bugün ve yann yapacağı toplantılarda ele alacak. »ürü- ÇHler'in kokteyli Başbakan Tansu Çiller'in, Müstesar Doğan'ın başkanlığında, Yargıtay üyesi Ihsan Özkaya. Müs- teşar Yardıması Fulya Kantarcıoğlu. îstanbul Ba- rosu Başkanı Avukat Turgut Kazan, Türk Hukuk Kurumu Başkanı Atila Sav, Basın Konseyi Baş- kanı Oktay Ekşi, Türkiye Gazeteciler Cemiyetı Başkanı Nail Güreli, Prof. Dr. Uğur Alacakaptan, Prof.Dr. Ahmet Kdıçoğlu, Prof. Dr. Oya Araslı ve Prof.Dr. Nevzat Toroslu'dan oluşan alt komisyon üyelerine bu akşam bir kokteyl vereceği bildirildi. Komisyonun hazırladığı ön taslak, koalisyonun DYP kanadından Devlet Bakanı Bekir Sami Da- çe'ye de iletildi. RP'yj engellemek istiyorlar' Erbakan: Kovdukhmm geriçağınyorlar İstanbul Haber Servisi - Refah Partisi Genel Başkanı Necmet- tin Erbakan, hükümetin ara se- çimle Türkiye'yi bir süre daha oyalamayı amaçladığını belirte- rek "Bu ara secimi yapanz da onun arkasından bu sandalvede bir süre daha otunıruz nesabın- dalar. Yani hükümet, erken se- çimden kaçmak, seçimden kaç- mak için seçime koşuyor. Ancak bu ara secünin arkasından he- men erken seçun gelecektir" dedi. Necmettin Erbakan, dün İstanbul Atatürk Havaalanı'- nda yaptığı basın toplantısında siyasi iktidann Meclis'te yeterli çoğunluğu sağlayamadığını kaydederek "Hükümet şu anda fıilen azınlık hükümetidir. Hükü- metin uzun süreden beri anaya- sanın öngörmüş olduğu 226 ço- ğunluğunu fiilen kaybettiği her oylamada açıkça ortaya çı- kmaktadır" diye konuştu. DYP'nin Seçim Kanunu'nda değişiklik yaparak 20 eylüle ka- dar kurulmuş siyasi partileri se- çıme sokmak istediğini, bunun da HADEP'in seçime girmesi için yapıldığını anlatan Erba= kan, konuşmasını şöyle sürdür- dü: "Aklı sıra HADEP seçime girsin. Belki birkaç tane oy ahr. Nasıl olsa bizim onda hiç oyumuz yok. RP'den belki birkaç tane" eksilir diye. Şimdi Çiller Hann mefendi'ye sormak lazım gebnei mi? Siz : Bu DEPlileri Meclis\ ten kovduk' diye övünen insan değil misiniz? Şimdi aklınız sıra onlan yeniden Meclis'e sokmak için çırpınan insan rolüne giri- yorsunuz. Demek ki siz her şeyi çok basit küçük menfaatleriniz için yapıyorsunuz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle