Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL1994 CUMARTESİ
HABERLER
Voltaire, Doğıı\anasılbakıyor?
DOGUMUNUN 300. YILINDA
Voltaire ve
Aydınlanma
SERVER TANİLLİ
Vohaire'in
portrelerinden
biri...
oltaire'in eserlerinde Doğu'-
nun tablosu daha da genişliği-
ne ele alınmıştır. Örneğin, Fel-
sefe Sözlügü'nde bunu görü-
rüz: Kimi maddelerde, bir
İngilizle bir İspanyol, bir Yu-
nan fılozofuyla bir İskit
tartışırlarken, kimi maddeler-
de de bir fakir ile bir Çinli, iki Çinli ya da iki
Türk karşı karşıyadırlar; yine diyalog halınde
yaalmış bir dizi maddede. "Rahibin Dmihali",
"Bahçıvanın İlmihaü"nin yaru sıra, "Çinlinin
tbnihali", "Japon'un İlmihali" başbğını taşıyan-
lar da vardır. Hepsi de şunu göstermek ister:
Tann'ya çeşitli sıfatlar da
yakışünlmış olsa. sayılıp yü-
oeltilen Tann aynıdır her yer-
de.
Böylece Voltaire. kendi
görüşüne kanıt arar ele aldığı
konuda.
Ünlü trajedileri içinde, ko-
nusu Doğu'da geçenler
vardır. Onun, Çin Yetimi
diye -başan da kazanan- bir
trajedi yazdığmı biliyoruz;
Zaire, Semiramis de. Doğulu
konulardır.
Haçhlar döneminde, daha
çocukken Müslümanlarca
esir edilen ve sonra İslam
inancı içinde yetiştirilen bir
Hnistiyan kızının öyküsünü
anlatüğı Zaire'de, V oltaire'in
hiç de öyle, İslam'a karşı Hı-
ristiyan gayretkeşliği içinde
olmadığını hatırlatmış
olalım.
Muhammet adlı piyesi için
de aynı şeyi söyleyebilir mi-
yiz?
İslam'a karşı çıkmak
mıydı oyunun asıl amacı?
Bu sorunun yanıtını, yan-
daki çerçeve yaada vermeye
çalışacağız.
| Voltaire veTûrkler
Voltaire, çeşitli eserlerinde,
özellikle de Felsefe Sözlügü'-
nde, XIV. Lotıis Yüzyıirnda.
Milletkriıı Örfleri ve Ruhu
Üstüne Deneme'de. XII.
Charles'ın Tarihi ile Büvük
Petro'nın Tarihi'nde. Turk-
lerden söz eder. Osmanlı
tmparatorluğu'nun Avrupa
içlerine kadar sokulmuş dev
yapısınj XVIII. yüzyılda da
sürdürdüğü, savaşlann yaru
sıra diplomatik ilişkilerde de
ağırlığını koruduğu göz önü-
ne getirilirse, doğal karşılan-
malı Voltaire'in ilgisi.
Ne var ki, "Voltaire Türk-
lere karşrydı" diye kestirilir
atılır.
Yüzeysel bir bakıştır bu.
İşin gerçeği şudur ki, Vol-
taire'in Türklere karşı oldu-
ğu yerler vardır; bunun gibi,
şu ya da bu konuda, Türkleri
örnek olarak gösterdiği de
görülür. Onun aynı zamanda
bir tarihçi olduğu. geçmişle
ve çağındaki olaylarla ilgili
olarak isabetli yargılarda bulunduğu, zaman za-
man bir sosyolog titizliliği ile saptamalara gittiği
haürlanırsa, Türkler hakkında söylediklerini de,
kestirmeden reddetmeyip üzerlerinde düşün-
mek gereği anlaşılmış olur.
ken, cinayetlerine herhangi bir yollamada bu-
lunmaktan da ustaca kaçındı ve Fransa'da öv-
gücüsü olup çıktı onun.
Sonunda şu oldu: Fransız felsefesi, Rus diplo-
Aıicakrşunu da belirtmeli hemen: Fransa'da masisinin hranetine gjrdi. Ruslarla Osmanlılar
filozoflar, XVIII. yüzyılda, özelbkle Büyük Ka- arasında olup bitenler hatırlarursa. fılozoflann
terina döneminde, Rusya'yla içli dışbdırlar. Ça- nasıl bir tutum takınacaklan da belli obnuş olur.
riçeyi bir 'aydın despot' olarak gören bu düşü- Nitekim Voltaire, Türklere karşı, eski Asurlula-
nürler, mektuplaşırlar onunla; Diderot gibi, nn yapüğı gibi, İskit savaşarabalan kullanılma-
kazığa oturtuluyor, herkes de rahat ediyor böyle-
ce." "Kazığa oturtma"nın dışında, söyledikleri
doğru Voltaire'in. O yüzyılda, Osmanh Impara-
torluğu'nda, Avrupa'da hiçbir ülkede -ve bu
arada Fransa'da- bir örneği gösterilemeyecek
biçimde bir dinsel hoşgörünün egemen olduğu
gerçektir.
Aynı maddeye daha sonra eklenen bir bölüm-
de, Osmanlı İmparatorluğu'nda dinsel hoşgörü-
nün bir başka uygulamasına değinir Vojtaire ve
şöyle der: "Türk Lnparatorluğu ile İran İmpara-
torluğu, aynı hoşgöriiyü gösterdiler hep. II. Meh-
met IstanbtıTu aldığında, Rumları puta tapar say-
sa da, dinlerini değiştirmeye hiç zorlamadı. Rum
ailesinin babası, yılda beşya da altı ecu vermekle
kurtuldu bundan! Birçok vakıfları, birçok pisko-
poslukları olduğu gibi bıraktı; bugün bile. Papa
ömründe bir tek imam ya da molla atamadığı hal-
de, Türk padişahı râhipler, piskoposlar atar
hala."
| Kandid'deki Osmanlı toplumu
Ancak, Türkler söz konusu olduğunda, Vol-
taire'in, konuya daha değişik yönlerden eğildiği
belki tek eseri, ünlü Kandid ya da İyimserlik'tir.
Bu kitabından ve onun çeşitli kahramanlann-
dan söz etmiştik daha önce ve Kandid'le berabe-
rindekilerin, sonunda İstanbul'a geldiklerini be-
brtmiştik.
Eser, böyle bir ortamda sona
erer.
Voltaire. İstanbul'la sınırb
da olsa, Osmanlı toplumu üze-
rine önemli saptamalarda bu-
lunmaktadır bize göre.
Önce, düşünce dünyasındaki
donukluğu görüyoruz. Derviş-
le Pangloss'un konuşmasında,
Pangloss önemli sorular yö-
neltmiştir karşısındakine; in-
sanın anlamı. kötülüğün kay-
nağı, giderek Tann'nın yeri ko-
nusundaki bir tartışmayı başla-
tabilecek nitelikte sorulardır
bunlar.
Ne var ki derviş, tartışma
şöyle dursun, konuya bile gir-
mez; iğrenç anlamıyla bir
yazgıcılığa başvurup, kapı
dışan eder karşısındakileri.
Dervişe Osmanb "intelligent-
sia"sının temsilcilerinden biri
olarak bakabibr miyiz?
Eğer öyle ise, XVIII. yüzyıl
gibi bir yüzyılda. yani her şeyin
aklın rehberliğinde tartışmaya
açıldığı bir Aydınlanma ÇağY-
nda konulann dışında kalan ve
daha da kalmak isteyen bir in-
telligentsia bu.
Voltaire, pek güzel gösteri-
yor bunu. Ne var ki, hep böyle
sürmeyecektir işler; değişmele-
rin başlayacağı dönem
yakındır.
İkinci olarak, sıradan in-
sanın, giderek halkın, siyasal
sürecin nasıl dışında kaldığını
görüyoruz. Devlet katında
önemli bir değişiklik olmuştur;
Voltaire'indeyişiyle,"İstanbul'-
da önde gelen iki vezirin ve bir
müftünün boğdurulduğu ve bun-
lann dostlarından çoğunun da
kazığa oturtulduklan" haberi
yayılmıştır çevreye. Ne var ki.
aynı kentte. "kapısjnın önünde,
portakal ağaçlannuı gölgesinde
oturmuş hava alan yaşlı adam".
habersızdir olan bıtenden.
Hatırlatıldığında da, bu tür ko-
nulara aslında hiç ilgi duy-
madığını söyler; daha korkunç
olan bir şey söyler: "Devlet işleri-
ne kanşan kimselerin bazen çok
acı biçimde öldüklerini ve bunu
hakettiklerini sanıyonım" der.
Siyasal düzene "yabancı-
laşmış" insanın ilginç bir örne-
ğidir bu. Ancak, bu insan, öyle
aylak, asalak bir tip de değildir;
toprağını, çocuklanyla ekip bi-
çen ve çahşmaktan da hoşla-
ramfcd diye ad takmıştı kendisıne. Bunu yapar- lara ve İtalyanlara çagnda bulunur ye Kuzeyin "an ^ i r ınsandjr. N*elam, « msan.^Çab-
Semıramısı de. amacına ulaşmadan once sefen- f™a D
)z
°e n
"v nuyuK eKsuuıgı, can MKinı&uıı,
nidurdurmakzorundakaldığında.üzülürbun- kotu alışkanluMan ve yoksuUugu uzaklaştırır dı-
dan Voltaire.
Davayı, onun bıraktığı yerden Byron üstlene-
cektir.
Türkiye'nin en iyi filozofu geçinen dervişin, Kandid ve doktor Pangloss'la buluşması... Sener Tanilli nin çevirdiği. Turhan Selçuk un resim
lediği Vollaire'ın "Kandid"adlı kitabından
| Osmanlı'daki hoşgörü ve Voltaipe
doğrudan doğruya ziyaretine gidenler de vardır. sını öğütler Katerina'ya; Çariçe de, ona yazdığı
Voltaire de mektuplaşıyordu Büyük Katerina mektubunda. Türklerin, kolayca biçilebilecek
ile. Çariçe, daha tahta çıkmadan, on altı yıl bo- kadar sık sıralar habnde saldırmak niyetinde ol-
yunca, zevk duyarak yazışmıştı büyük yazarla; madıklannıanlatır.
tahta oturduktan sonra da sürdü bu ibşki. Ha- Voltaire, Katerina'nın ordulannın, Yunanis-
ürlatmaya gerek yok: Katerina, bir krala sesle- tan'ı. Türklerin boyunduruğundan kurtaracağı
nirken kullandığı dili kullanıyordu Voltaire'e hi- düşüncesinin coşkusu içinde, asbnda savaşa
tap ederken; asbnda, hocasına seslenen bir öğ- karşı kinini unutmuş olur; bu yeni Haçülar or-
renciden farksızdı. Voltaire ise, Kuzey'in Semi- dusuna gelip girmeleri için, Fransızlara, Bröton- talığı kızıştırıp kargaşalığa vermek isterse hemen
yerek. çabşmanın, emeğin erdemlerini -olanca
güzelliğiyle- dile getirir. Yaşlı Türk'ün bu değer-
lendirmesine büyük önem verir Kandid ve öyle
olduğu için de, Pangloss'un metafizikle dolu bir
söylev girişimini, şu pek ünlü, ama gerçekçi
yanıtıyla keser: "Bunlar güzel sözler, ama bançe-
mizi de yetiştirmek gerek!"
Kandid, bir yerde Voltaire'dir.
'Bahçemizi yetiştirmek" güzel bir eylem; an-
Bununla beraber, aynı Voltaire, kendisinin
pek önem verdiği bir konuda, "Hoşgörü' konu-
sunda. Osmanb İmparatorluğu'ndaki uygula- cak, sadece onunla düzeliyor mu dünya? Yeryü-
mayı tutar örnek diye gösterir. zündeki kötülüğe son vermek için, yapılacak
Gerçekten. Febefe Sözlüğü'nün, "Hoşgörü" -
başbklı maddesınin bir yerinde. açıkça şunlan
söyler: "Türk padişahına baksanıza bir kez: Zer-
düşleri de, Banianları da, Rumları da, Nesturileri
de. Katolikleri de yönetip gidiyor pekala. Kim or-
başka eylemler de yok mu ona ek olarak?
Voltaire'in yaşamı, bunun da örnekleriyle do-
lu!
SÜRECEK
Yapıtlarından
Vohaireve
Muhammet••
nce, eserin konusunu
hatırlatabm: Arap halkının
peygamberi ve yöneticisi
olarak kendi kişiliğini
ortaya koymuş ve
saygınbğını sağlamış olan
Muhammet, halkı için
büyük bir geleceğin düşü
içinde yaşadığından,
Mekke'yi zapt etmek ıster.
Ne var ki Mekke, Şeyh Zafir
adlı birinin elindedir.
Muhammet'e karşı kin ve öç
duygulanyla dolu biridir bu:
Peygamberin kişiliğjnde,
sadece bir ayaklanmacı
değil, bir sahteci ve
bağnazlık kıyımlanna varan
olaylann bir kışkırtıcısını da
görür; nitekim, kendi eşini
veoğullannıiştebu
boğazlaşmalar sonunda
yitirmiştir şeyh. Zafır'in
yanındada Muhammet'in
İcız gibi büyüttüğü ve onun
yanına dönmenin düşünü
gören kölesi Palmir vardır.
Şeyhle bir görüşme yapıp
onu Muhammet'le bir
antlaşmaya götürmek
amacıyla, peygamberin
yardımcısı Ömer,
Muhammet'in bir başka
kölesi olan Seyyid,
Mekke'ye giderler. Zafır'le
yapılan görüşme şiddetli bir
tartışmaya dönüşür ve
Seyyid. rehine olarak kalır;
arkasından da yığınla
komplo sökün eder. Öcünü
abnak ve yandaşlannın
bağnazlığını sürdürmek
amacıyla, Muhammet, Şeyh
Zafır'in öldürübnesine
karar verir. Aynı zamanda,
Palmir'in aşığı olduğunu
bildiği Seyyid'e karşı
korkunç bir kıskançlık
içindedir Peygamber, çünkü
kendisi de sevmektedir
Palmir'i. Sonunda
Muhammet, amacına
kazanır Seyyid'i ve
öldürmeyi, bir Allah emri.
yani kutsal bir görev gösterir
ona. Zafir ise Seyyid'le
Palmir'in -kaybettiğine
yıllardır üzüldüğü- kendi
çocuklan olduğunu
anlamıştır. Ne olursa olsun,
Seyyid. öldürür onu. Ancak
Seyyid de Muhammet'in
elinden içtiği bir zehirle
yaşammı yitirir. Öte > andan
Palmir, kardeşinin
hançeriyle kendi canma
kıyar.
Muhammet, onca istek
duyduğu Palmir'in
-böylesine acı biçimde- yok
olup gittiğini görünce. kendi
sinsilik ve hayınlığını fark
eder olan bitende; öy le de
olsa. cinayetlerinin izlerini
ortadan kaldırması için emir
verir Ömer'e ve kendi
çnurunu kurtarmaya çabşır.
İşte eserin konusu! Dışından
bakıldığında. Muhammet'e.
giderek İslam'a karşı bir
piyes Voltaire'in yazdığı.
Anlattığı olaylara y a da
onlara uzaktan ya da
yakından benze>en kimi
başka olaylara,
boğazlaşmalara ve bu arada
cinayet kışkırtıcılığına varan
-insanlıkdışı- gelişmelere,
İslam'ın doğuş yıllannda
rastlanıp rasüanmadığının
tartışmasını bir yana
bırakarak söylemiş olalım
bunu. Ne var ki. Voltaire
için asıl önemli olan, İslam'ı,
giderek onun peygamberini
kötülemek değil.
bağnazbğın insanlan
nerelere kadar sürüklediğini
göstermekti.
Kanıtlamasım. tehlikeli
olduğu için, Hıristiyan
tarihinden bir olayı ya da
onun peygamberini ele
alarak yapamazdı; bir başka
dine eğilrnesi bu yüzdendir.
Böylece İslam ve onun
peygamberi. Voltaire için,
kendi düşüncesini
doğrulaması yolunda, bir
bahaneydi sadece. Ancak,
konusunu başka bir
dünyadan da alsa. elbet en
başta kastettiği,
Hıristiyanlık;onun
yürürlükte olduğu
ülkelerde, bu arada
Fransa'da, bağnazlık adına
olan bitenin dolaylı yoldan
çimdiklenmesiydi. Bu amaç
ise piyesin ilk oynanışında
hemen fark edilmiştir. Eser,
1741 yılında Paris'te de
sahneye konduğunda,
hemen hemen herkes hoşnut
kalır temsilden, hatta yıhn
edebi olay ı olur gösterilen
ilgi. Ancak, ruhban
takımından kimi üyeler,
"Hıristiyan dininin zalimce
bir eleştirisi" deyip ortaya
atılırlar; başka birkaç
elştirmenin de düşüncesi bu
olur. Eser. Voltaire'in başka
oyunlanna oranla
ahımşahım bir çalışma
olmadığı halde, eleştiri
adına bu ileri sürülür en
başta. O> unun bir yerinde,
düşmanı Şeyh Zafır'i
öldürmesi için, Muhammet,
emir verir kölesine ve onun
duraksaması üzerine de
şöyle azarlar kendisini:
"Tartışılmaya kalkıldığında
günah işlenmiş olur. Kendi
kendine hüküm verecek ve
kendi gözleriyle görecek
kadar yürekli olan faniler
uzak olsunlar benden! Kim ki
düşünme cesaretini gösterir,
bana inanmak için
yaratılmamıştır. Ses
çıkarmadan boyun eğmek,
tek onurunu/dur sizin (...)
İtaat ediniz, v urunuz: Bir
imansızuı kanına boy anmış
olarak onun ölümüyle ebedi
yaşama lay ık olunuz!"
Hıristiyan ruhbana yollama
var diye. kimi seyircüeri
rahatsız eden de bu sözler
olsa ger'ek! Özetle,
Voltaire'in bağnazlık adına
suçlaması. Hıristiyan
dünyada adresini
bulmuştur.
Nitekim, eserin oynandığı
sırada \ ol açtığı büyük
gürültüler bir yana,
bağnazlığın, boşinancın ve
kev fi yasalara körü körüne
köle olmanın her türlüsüne
karşı. -kimi \ erde çocuksu.
ama yürekli- eleştinlerine
bakıp korkunç saldınlarda
bulunulacaktır daha sonraki
yıllardada. Voltaire'in eseri,
cinayet işlemeyi ve savaş
çıkarmayı onaylamada. dini
alet etmeye karşı bir eleştiri
idi. Sevyid karşısında
Muhammed'e söylettikJeri.
Nitekim. Büyük Friedrich'e
yazdığı birmektupta.
Voltaire, OrangeTı
Guillaume ile III. Henri'nin
velV.Henri'nin
öldürülmelerini, din uğruna
cinayetlere birer örnek diye
gösterir.
Oyunun. hem de bir
Hıristiyan ülkede, daha
dördüncü temsilinin
arkasından sahneden
kaldınlması da mesajın
adresine nasıl vaktinde
ulaştığını gösteren bir başka
kanıttır. Voltaire'in bu
piyesinin, şu yaşadıgımız
yıllarda. Müslüman dünya
bir yana. Hıristiyan
dünyada da temsil
edilebileceğini düşünebilir
miyiz hiç?
güvence, cliııci şi Idet ve tehdıde ceza
'Düşünce Özgürlüğü Alt Komisyonu', Terörle Mücadele Yasası'na laiklik karşıtı şiddet eylemleri için ağır hapis cezası öngören
bir madde eklenmesini kararlaştırdı. Taslakta, düşünce suçlan ise 'terörü açıkça tahrik ve teşvik' etmekle sınırlandırıldı.
GÖKSELPOLAT
ANKARA- "Devletin laik niteüğiııi din kurallan-
•a dayandırmak amacıyla şiddet ve tendide başvu-
ranlara ağır hapis cezası" geliyor. Adalet Ba-
kanlığı'nda oluşturulan "Düşünce Özgürlüğü Ah
Komisyonu", laiklik karşıtı akim ve eylemlerin reji-
mi tehdit eden boyutlara ulaşması nedeniyle Terör-
le Mücadele Yasası'na bu yönde bir madde eklen-
mesini kararlaştırdı ve bu fiillere ağır hapis cezası
öngören taslak üzerindeki çalışmalannı tamam-
ladı. Refah Partisi, söz konusu yasal düzenlemeye
sert tepki gösterdi.
Adalet BakanJığı Müsteşan Yusuf Kenan Doğan
başkanhğmdakı E>üşünce Özgürlüğü Alt Komis-
yonu, Terörle Mücadele Yasasf nda düşünceyi suç
sayan 8. maddeyi de büyük ölçüde değiştirdi. Haa-
rlanan ön taslakta, söz konusu maddedeki "yazılı
ve sözU propaganda" hükmü çıkanlarak düşünce
suçlan "terör suclannı açıkça tahrik ve teşvik" et-
mekle sırurlandınldı.
Terörle Mücadele Yasası ile ilgili yasal değişiklik
çalışmalan için Adalet Bakanbğı'nca oluşturulan
Düşünce Özgürlüğü Alt Komisyonu. çalışmalannı
tamamladı. Komisyonun hazırladığı yasa taslagı
ile Terörle Mücadele Yasası'ndaki "terör" tanımı
degiştirilerek; terör, "Cumhuriyetin, anayasada be-
lirtilen niteliklerini değiştirmek, ülke ve miüet bütün-
lüğünü bozmak amacıyla şiddet ve tehdide başvur-
mak" olarak tanımlandı.
Laikliğe güvence
Laiklik karşıtı akım ve eylemlerin, devletin laik
niteliğini tehdit eden boyutlara ulaşması karşısı-
nda, bu konuda yasal bir düzenleme gerektiği dü-
şüncesinden hareket eden komisyon üyeleri, Terör-
le Mücadele Yasası'na yeni bir madde eklenmesini
kararlaştırdılar. Buna göre, "devletin temel nitelik-
lerini din kurallanna dayandırmak amacıyla şiddet
ve tehdide başvuran fiiUer"in ağır hapis ile ceza-
landınbnası hükmü getirildi. Bu fiiller için öngörü-
len ağır hapis cezasmın alt ve üst sınınnın, komis-
yonun bu hafta sonu yapacağı toplantısında belir-
lenmesi bekleniyor.
Alt komisyonun hazırladığı ön taslak ile düşün-
ceyi suç sayan ve "Devletin bölünmezliği aleyhine
propaganda" başbğını taşıyan 8. madde, "tahrik ve
yardım" başbğ adı altında yeniden düzenlenerek
düşünce suçuna, "tahrik ve teşvik" smın getirildi.
Yeni düzenlemeye göre 8. madde şöyle:
"Bu kanunun 2, 3,4 ve 5'inci maddelerinde yazılı
terör suclannı alenen tahrik ve teşvik edenler veya
tahrik ve teşvik amacıyla toplantı ve gösteri yürüyü-
şü düzenlevenler. böyle bir toplantı ve gösteri yürü-
yüşüne bilerek katılanlar. bu kanunun 2,3 ve 4'iincü
maddelerinde y azılı terör suclannı işlemek için oluş-
turulan terör örgütlerini desteklemek veya bu örgüt-
lere taraftar kazandırmak amacıyla faaliyet göste-
renler ile bu örgütlerin bildiri ve açıklamalannı ya-
yanlar veya bu örgütlerin işledikleri terör füUerini
açıka övenler, üc yıldan beş yıla kadar ağır hapis ve
500 milyon bradan 1 milyar liraya kadar ağır para
cezası iie ce/alandırılırlar."
Refah Partisi. yeni yasal düzenlemeye sert tepki
gösterdi. RP Grup Başkanvekili Şevket Kazan.
dün yaptığı basın toplantısında şunlan söyledi:
"Bu laiklik krizinin aşüması değil, din düşman-
lığının yeniden hayata gecirilmesidir. Buna ne
DYPnin ne SHP'nin gücü yetmeyecektir. İsmi Te-
rörle Mücadele' olan bir kanunda, birtakım kelime
oyunlanyla açıkça propagandayı yasaklamaktadı-
riar."
Düşünce Özgürlüğü Komisyonu, alt komis-
yonun hazırladığı yasa taslağını. bugün ve yann
yapacağı toplantılarda ele alacak.
»ürü- ÇHler'in kokteyli
Başbakan Tansu Çiller'in, Müstesar Doğan'ın
başkanlığında, Yargıtay üyesi Ihsan Özkaya. Müs-
teşar Yardıması Fulya Kantarcıoğlu. îstanbul Ba-
rosu Başkanı Avukat Turgut Kazan, Türk Hukuk
Kurumu Başkanı Atila Sav, Basın Konseyi Baş-
kanı Oktay Ekşi, Türkiye Gazeteciler Cemiyetı
Başkanı Nail Güreli, Prof. Dr. Uğur Alacakaptan,
Prof.Dr. Ahmet Kdıçoğlu, Prof. Dr. Oya Araslı ve
Prof.Dr. Nevzat Toroslu'dan oluşan alt komisyon
üyelerine bu akşam bir kokteyl vereceği bildirildi.
Komisyonun hazırladığı ön taslak, koalisyonun
DYP kanadından Devlet Bakanı Bekir Sami Da-
çe'ye de iletildi.
RP'yj engellemek istiyorlar'
Erbakan: Kovdukhmm
geriçağınyorlar
İstanbul Haber Servisi - Refah
Partisi Genel Başkanı Necmet-
tin Erbakan, hükümetin ara se-
çimle Türkiye'yi bir süre daha
oyalamayı amaçladığını belirte-
rek "Bu ara secimi yapanz da
onun arkasından bu sandalvede
bir süre daha otunıruz nesabın-
dalar. Yani hükümet, erken se-
çimden kaçmak, seçimden kaç-
mak için seçime koşuyor. Ancak
bu ara secünin arkasından he-
men erken seçun gelecektir"
dedi. Necmettin Erbakan, dün
İstanbul Atatürk Havaalanı'-
nda yaptığı basın toplantısında
siyasi iktidann Meclis'te yeterli
çoğunluğu sağlayamadığını
kaydederek "Hükümet şu anda
fıilen azınlık hükümetidir. Hükü-
metin uzun süreden beri anaya-
sanın öngörmüş olduğu 226 ço-
ğunluğunu fiilen kaybettiği her
oylamada açıkça ortaya çı-
kmaktadır" diye konuştu.
DYP'nin Seçim Kanunu'nda
değişiklik yaparak 20 eylüle ka-
dar kurulmuş siyasi partileri se-
çıme sokmak istediğini, bunun
da HADEP'in seçime girmesi
için yapıldığını anlatan Erba=
kan, konuşmasını şöyle sürdür-
dü: "Aklı sıra HADEP seçime
girsin. Belki birkaç tane oy ahr.
Nasıl olsa bizim onda hiç oyumuz
yok. RP'den belki birkaç tane"
eksilir diye. Şimdi Çiller Hann
mefendi'ye sormak lazım gebnei
mi? Siz :
Bu DEPlileri Meclis\
ten kovduk' diye övünen insan
değil misiniz? Şimdi aklınız sıra
onlan yeniden Meclis'e sokmak
için çırpınan insan rolüne giri-
yorsunuz. Demek ki siz her şeyi
çok basit küçük menfaatleriniz
için yapıyorsunuz."