Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL1994 CUMARTESİ
12 KULTUR
"13-18 eylül tarihleri arasında
kimseye randevu vermeyin'• Önerim odur ki (Aklı
başında, entelektüel
tlCan DreStlJ Sağlam
k j r i 1 Û ] T d ö
CANANBEYKAL
Yazımın başbgı, M. Ali Birand'ın
"32. Gûn" programının duyurusu sı-
rasında kullandığı slogan. 13-18 eylül
tarihleri ise dört yıl öncesine kadar ha- Kjt-jr^i Vn
cıı] nTdllP/lirm h i l e n
reketsiz geçen Istanbul eylüllerinin D l n n u l
KÜ^Ul OlUUgUIlU D11CI1
Plastik Sanatlar Demeği'nin düzenle-
diğj îstanbul Sanat Fuan'nın etkinb-
ğiyle canlandığı tarihlerdir. TÜYAP.
bu yıl da dört yaşına ginniş bulunan
ve giderek yaşıyla orantıb yeni sorun-
larla karşı karşıya gelen Sanat Fuan'-
na mekan oluşturdu.
jerçek galerici-art
dealer'lann da önerisi odur
ki) fuar ivedilikle
kurumsallaşarak uluslararası
boyut kazanmalıdır. Dört
Açıkça söyİemem gerekir ki bugüne y a ş i n d a k İ ÇOCUğUITlUZ a n c a k
kadar sıradan bir izleyici kadar ilgi L ^ ' j e p m j i i n - "
duyduğum fuan; her şeye karşın yaşa- jr.J scı jJiııp
maya direnen bir varbk olarak artık dÜnyayi,
görmezden gelinemeyeceği için ve hiç- pHphiİprptrir
bir yerekımıldamadan geçen yaz gün- CUC UllCCCK. 111.
lerinin sonuna doğru beni de hareket- DirbirUTllZe b a k a b a k a
eleştirinin dipsiz kuyusunda
konuş- kuruyup gidecektir.rumluluklanmızı hatırlatan
malanna karşı duramadığımdan, ilgi
alanımın içine çekmek zorunda
kaldım.
Daha fuar açılmadan önce Gösteri
Sanat Dergisi'nin düzenlediği bir otu-
rumda fuann geçmişini ve geleceğini
derneğin fuar komitesi üyesi ve iki
galerici-art dealer'la tartışmak du-
rumunda bırakıldım. Bu tartışma sı-
rasında kendilerine sunulan fuar hiz-
metini yetersiz bulan ve bu etkinliği
eleştirenlerin sadece sanatçılar ol-
mayıp, asbnda galericiler olduğunu
hayretle gördüm. Eleştirdikleri konu-
lar belki yerindeydi, ancak kendilerine
bir sanatçı örgütünce sunulan bu hiz-
metin aksayan yanlannı girişken bir
katıbmla ve sahiplenmeyle çözmek ye-
rine konformist bir tutum sergileyerek
eleşüriyorlardı.
En büyük iş galericilere düşüyor
Bir kez daha anladım ki bu ülkede
kimse kendisini ilgilendiren konulara
doğrudan sahip çıkmıyor, ama ilgilen-
dirmeyen alanlarda ise çok söz söyle-
meyi görevi addediyor. Çünkü biri zor
ve eleştiriye açık, diğeri kolay ve eleş-
tirrneye yatkın. Plastik Sanatlar Der-
neği, asbnda görevi olmadığı halde
dört yıl öncesinde bir fuar düzenleme-
yi tasarbyor ve bunu gerçekleştiriyor,
ülkenin hemen hemen tüm galerileri-
nin katıbmını sağbyor. Bir yandan
derneğin hedeflediğini kamuoyuna ve
yetkiblere duyurmak için bir uygun
zemin oluşturmuş oluyor, diğer yan-
dan kısıtb dernek bütçesine kaynak
sağlamayı tasarbyor. Galericiler de
hareketsiz geçen eylül ayından bu fuar
etkinbğiyle kışın yoğun günlerine bir
arada başlamanın provasını yapmış
oluyorlardı.
Ben de düşünüyordum ki fuara
katılan galericiler kendilerine sunulan
bu hizmetten dolayı pek memnunlar!
Meğer iş hiç de öyle değilmiş, bugüne
kadar hiç akıllanna gebneyen böylesi
bir etkinbğin derneğin görevi ol-
madığını ve fuann kurulması gereken
bir galericiler birbği eliyle düzenlen-
mesi gerektiği yolunda itirazlan vardı.
Vardı da, bugüne kadar iç pazann tü-
ketim ihtiyacını karşılamak dışında
pek çok galerici birleşme, kurumsal-
laşma girişimi için zorlanmamıştı.
Işte bu aşamada verilebilecek en iyi
yanıt: "Haydi buyrun. biz temelini atıp
fuan yaşar hale getirdik. şimdi siz sahip
çıkın ve eleştirilen tüm aksaklıkları çö-
zumleyin >e galericiler birliği etrafında
böylesi bir fuan yüriitün, ama bugüne
kadar gözetUmesi düşünülen niteUk so-
rununu da bundan daha kötü bir hale
sakın ha getirmeyin."
Benzer görüşler derneğin hedefleri
arasında da yer alıyor. Gördügüm ka-
danyla bu yıldan sonra eğer aynı çer-
çeve içinde fuar sürdürülmek istenıbr-
se kaçırulmaz bir çıkmaza girilecektir.
Bunun iki temel nedeni var kanımca.
Birincisi; ekonomiden çok iyi anlayan
bir arkadaşımın şu meşhur mab krizi-
nin üretim krizine dönüşmesi sıra-
sındaki açmazlan bana saatlerce an-
lattığı halde anlamamakta direnen ka-
fama girsin diye verdiği örnekte oldu-
ğu gjbiydi durum. Ekonomist dostum
diyordu ki; Türkiye'nin iki dev serma-
yedanndan biri sadece iç piyasayı he-
deflediği için, üretim krizini zor atlatı-
rken ve hatta bunu atlatabilmek için
devletin katkısma ihtiyaç duyarken,
bir diğeri ihracata yönelmiş olduğu
için krizden hiç etkilenmemiştir.
İşte fuar da sanınm uluslararası
Salih Zeki, 1989 tu> al üzerine yağlı boya 35\90cm. (Galeri SZ)
olursa yani sadece iç piyasadaki ma-
mul mab yine aynı piyasanın tüketimi-
ne sunmak yerine, dış pazar ibşkilerini
kurduğu zaman çıkmaza girmeyecek-
tir, yeni yeni alanlar açılacaktır sanat
endüstrisine. Aksi takdirde zaten eko-
nomik krizden yara almış sakat bir iç
piyasaya yönebk bir fuann bek-
İentileri kaçınılmaz olarak çı-
kmaza gjrecektir ve fuar para ge-
tiren değil, para yiyen bir etkinbk
habne gelecektir. Işte bu aşama-
da en büyük iş galericilere düş-
mektedir.
Kendilerini biraz zora soka-
bilirlerse ve fuann gereği olarak
dış ülke galerileriyle ve fuar or-
ganizasyonlanyla sürekb ilişkiler
kurabilirlerse bu etkinbği kısa
zamanda enternasyonal bır hale
getirebibrler ve dört yaşındaki
bebeğimiz artık kendi kendini
üreten, yöneten ve döndüren bir
bağımsız kurum habne gelebilir.
Bundan daha da önemlisi bu ül-
kede sanat ve kültür endüstrisi
kunılmadığı için belki galericile-
rin çabasıyla bu endüstrinin de
temeb atılmış olabiür.
tkinci neden ise Dernek Baş-
kanı Hüsamettin Koçan kadar
galericilerden de duyduğum "ku-
rumsallaşma ve sjvilleşme" söz-
cüklenne uygun biçimde fuann
kimbğe kavuşturulması için ge-
rekb girişimlerin başlatıbnasıdır.
Hatta bu girişimler fuann ka-
pandığı hemen şu günlerden iti-
baren başlaülmahdır. Evet fuar
kurumsallaşsın, sanat marketi
buna bağlı olarak da fuar, ulus-
lararası sanat fuan haline gele-
rek dünya sanat fuarlan arası-
nda yerini alsın ve bu kurumun
eliyle kendini yenileye yenileye
dünya fuarlan arasına katılma
çabası verilebibnsin.
Hiç kuşkusuz bu gebşim dört
yıldan beri düzeltilmeyi ve göze-
tümeyi bekleyen "kalite" soru-
nuna da bir çözüm getirebilecek-
tir. Çünkü fuar uluslararası bir
kimliğe kavuşturulduğunda Batı
standartlanna göre koşullannı
oluştunnak zorunda kalacaktır.
Yabana payyonlara da bolca
yer verileceğinden Türkiye'den
katılacak galeri sayısında bir
sınır bebrlemek durumunda
kabnacaktır ve bu galerileri sap-
tamak ve bunun ölçütlerini oluş-
turmak da kurulması düşlenen
galericiler biriiğinin yükümlülü-
ğünde olacaktır. O zaman ne mi
olacaktır? Galericiler belalı bir
işe soyunmuş olduklannı an-
layacaklardır.
Artık eleştirilerin ve kabte
kontrolünün başan ve ba-
şansızbğı yüzünden sövgülerin
doğrudan kendilerine yöneltildiğini
görecekler ve birbirlerinin başının eti-
ni yemekten ne kerte belab bir işe bu-
laştıklanmn farkına varacaklardır.
Ama bu. onlann geçirecekleri bir
sınavın koşullannı da hazırlayacaktır,
hem fuarda yer alacak galerilerin geç-
mişi sorgulanabüecek, fuar kalitesini
tutturabibnek için daha yoğun çaba
harcayacaklar hem de fuar sergileme-
lerine de müdahale edebilme olanağı
doğacaktır.
Belki o zaman sadece belli bir sistem
etrafında sergileme yapılabilmesi için
yine kendi aralanndan bir sergileme
komisyonu da oluştunnak zorunda
kalacaklardır. Bunun da standart-
lannı oluştunnak gerekecektir. Her yıl
belb standartlar içinde. belli sayıda,
varhklannı uzunca bir zaman içinde
gösterebilmiş olan galerilerin dönü-
şümlü olarak yer alacağı böylesi bir
fuar etkinliği sanatın ekonomisini.
gütünün ve sanatçılann etkinliği ve
denetimi sadece sanatsal platformda
devreye girmiş olur. Sanatsal-kültürel
denetim elbette sanatçüardan oluştu-
rulacak bir danışma komisyonu ta-
rafından sağlanır, ama işin ticaret yanı
hiç kuşkusuz art-dealer'lann yani ger-
Sanatlar Raporu'ndaki venleri de kül-
türel-sanatsal endüstrinin kurula-
madığı, sanat eğitiminin sıfır olduğu
ve bu ülkenin ıç piyasasının ve tüketi-
cilerinin kaldıramadığı kadar çok ga-
lerinin açıldığj ve yine de son derece
kısır bir sanat ortamırun rakamsal de-
Füreya Koral, 1979, Seramik / ceramic, 32X31X18cm. Çanakkale Seramik Sanat Galerisi.
borsasını. alım satımını; kısaca mar-
keting olayını da kapitalist ülke koşul-
lanna uygun olarak kurumsallaştır-
mak zorunda kalacaktır.
Biliyoruz ki bizim ülkemizde başka
hiçbir ülkede bulunmayan, bulunması
mümkün olmayan koşullar yaratılır.
Sanatçı örgütleri \e sanatçılar kimse-
nin sahip çıkmadığı sorunlarla habire
uğraşıp zaman ynünrler.
Şimdi kendilerini doğrudan ilgilen-
diren sanat ticaretiyle ilgili kurumlar
ki bunlann en başında galeriler gelir.
bu meseleye daha duyarh ve sahiplen-
miş olarak yaklaşma girişkenligıni
göstermeye aday olurlarsa sanatçı ör-
çek anlamıyla galericilik yapanlann ışi
olmalıdır. Bunun da öyle pek kolay
bir iş olduğunu sanmıyorum.
Ülkemizin bunca kolay koşulun-
dan sonra tablo ticaretinin standart-
lannı Batılı anlamıyla yerine oturt-
mak için sanat konusunda bildik bir-
kaç sözü entelektüel ahkam içinde ge-
\ elemek yerine, tablo ticaretinin "raco-
nunu" iyi bilip kurallannı ortaya koy-
mak ve sanatsal endüstrinin organi-
zasyonunda geçerli ahlaki, idari ve ti-
cari kural ve koşullan hayata geçir-
mek gereklidir. Jşin estetik yanı ise el-
bette bizi, biz sanatçılan ilgilendirir.
PSD'nin bu yıl yayımladığı Plastik
ğerlen, en gerçek biçimde galericilerin
silkinmelerini ve soruna ciddi biçimde
kendi alanlan etrafmda çözüm getir-
melerinin gereklib'ğini ortaya koy-
maktadır.
Yineliyorum ve hep yineledim bir
fuarda önemli olan sanatçılar ve sanat
değildir. galeri ve galericinin pazannı
oluşturabilme ginşkenliğidir. Hırsız
tann Hermes. her ne kadar güzel sa-
natlann tannsıysa da ticaretin de
tannsıdır. Ama artık biz bu çağda es-
tetiği ticaretten ayırmayı öğrenirsek
ya da ticaFetin estetiğini kurmayı be-
cerebilirsek çağdaş sanatımızın içine
düştüğü ikilemleri de ortadan kaldıra-
bileceğız. Çünkü o zaman her şe> ger-
çek kimliğine kavuşmuş olacaktır.
Evet, yine de fuar açıldı. Belırtmeden
geçemeyeceğim bu fuarda terleyen sa-
dece dernek başkanı Hüsamettin ve
görevli arkadaşlar ve de galeri patron-
lan değildı, ben de çok terledim. Hatta
herkes açılıştan itibaren panelde,
onur ödülleri töreninde ve fuan
gezerken çok terledi. Çünkü ye-
terli havalandırması olmayan
TÜYAP, sanatın ne çileli bir iş
olduğunu sanki vurgulamak isti-
yordu bu ter işkencesiyle.
Fuann en önemli etkinliği
Yme de bir sanatçı derneğinin
ahşılmışın tersine resmileri de
ödüllendirmiş olması doğrusu
çok hoş bir jestti ve hiçbir ödül
töreni bu kadar mutlu sonla bit-
memişti. Basının yazdıklan bir
yana, gördügüm kadanyla fuan
bu yıl da büyük bir kalabalık izle-
di, bana göre son derece kala-
balıktı; çünkü giydiğim ipek blu-
zum kalabalık yoizünden bir siga-
ra ateşiyle iki yerinden birden
yanmıştı.
Bütün dedikodulara karşın
böylesi bir sıcak ve ter ikilisine bu
kadar kitle katlandı ise geriye
"fuar bu yıl da başanldı" demek-
ten başka ne kalıyor? Evet, "Bun-
dan böyle 13-18 eylül tarihieri
arasında aman kimseye randevu
vermeyin, >ine bûiikte olaum" de-
mek kalıyor.
Şimdi beni asıl ilgilendiren bö-
lüme geldik sonunda. Öncelikle
son derece ciddi gelişmelere gebe
bir toplumsal gidişat içinde. "Sa-
natta sansür ve sanat tahribatı"
konulu sergiyi gerçekleştiren
genç meslektaşlanmı ve PSD'nin
böylesi önemli bir konuyu sanat-
sal anlamda gündeme getirme bi-
lincini göstermiş olmasından do-
layı bu projeyi önerenleri kutlu-
yorum.
Çağdaş insanın sahip çıkması
gereken değerlerini, bu dokü-
manter sergiyle yeniden anım-
sattılar bize.
Fuann bence en önemli etkin-
liği bu sergiydi ve bu sergiyi ger-
çekleştiren meslektaşlanm. hayli
estetik bır görüntüyü, etik an-
lamıyla uyumlu biçimde sunmuş-
lardı.
İnanıyorum ki her sergi ve sa-
nat yapıtı sürekliliğini. kalıcılı-
ğını ve yaşamını koru>an bir ey-
lemdir. Ama ilk kez bir serginin
noktalanması, son bulması ve
bitmesi gerektiğini düşündüm;
ama bihyorum ki ülkemiz koşul-
lan değişmediği müddetçe (ki bu
hayli uzak bir hayal olduğu gibi
daha da ciddi sansür ve tahribata uğ-
rayacak sanat korkanm) açılmış olan
bu sergi noktalanmayacak. yaşamını
daha nice ayıp belgeleri ekleyerek sür-
dürecektir.
"Sanatta Sansür ve Sanat Tahriba-
tı" belgeselinde sunulan ayıba karşı çı-
kacak bir gücü yine sansüre ve tahri-
bata uğrayan sanatçılann ve sanatın
göstermiş olmasından dolayı ve fuar
zemini böylesi acil konulan bütün
vurdumduymazlığa karşın dile getir-
me olanağı verdiği için evet sırf bu ne-
denden dolayı gelecek "13-18 eylül ta-
rihinde Ifitfen kimseye randevu verme-
yin"
İtalya'dasahte
tablolar ele geçirildi
• ROMA (AA) - İtalya'nın
başkenti Roma ve Milano
kentlerinde, güvenlik güçleri
tarafından düzenlenen bir
operasyon sonucu, Salvador Dali
ve Amedeo Modigliani gibi ünlü
ressamlann tablolannın 800'den
fazlakopyasıelegeçirildi. Polissöz
cüsü, sanat eserleri hırsızhğı ve
dolandınalık masasından özel
bir polis timinin, olayla ilgili
oldukJan tahmin edilen 13 kişiyi
gözaltına aldığıru söyledi.
Kadıköy Halk Eğitim
Mepkezi'nde
fotoğraf kursu
• Kültür Servisi - Kadıköy Halk
Eğitim Merkea'nde 29. dönem
fotoğraf kursu 26 ekimde başlıyor.
Halen 36 ayn dalda kurs veren
dernek. başanb olanlara Milü
Eğitim Bakanbğı'ndan başan
belgesi verecek.
Heykeltıraş
Meisler'in sergisi
İstanbul'da
• İSTANBL L (AA) - İsrail'in
önde gelen sanatçılanndan Frank
Meisler'in özgün heykellerinden
oluşan sergi, istanbul'da açıldı.
Vakko Beyoğlu Sanat
Galerisi'nde düzenlenen serginin
açıbşına sanatçı Meisler de katıldı.
Sergide sanatçırun bronz, gümüş
ve altın kullanarak gerçekleşürdıği
56 eseri yer alıyor. Eserlerin aynı
zamanda 99 ile 12 bin 300 dolar
arasında değişen fıyatlarla saüşa
sunulduğu sergi, 10 ekime kadar
açık kalacak. Aynı serginin 14
ekimde de Ankara'da da açılacağı
bildirildi.
Ressam Nihal
Güres'in ilk kitabı
yayımlandı
•Kültür Senisi - Ressam Nihal
Güres'in ilk mizah hikayeleri
kitabı "Untitled", Çetin
Yayıncıbk tarafından yayımlandı.
Sanatçı, 17 mizah hikayesinin yer
aldığı kitabının imza gününü,
karma bir resim scrgisinin de yer
alacağı açıbş kokteylinde 27 eylül
sab günü Erenköy Istasyon Sanat
Merkezi'nde yapacak.
Törk sinemasının
sûrgünleri New
York'ta
• VVASHINGTON (UBA)- Türk
sinemasının sûrgünleri New
York'ta gösterime gjriyor.
Christian Science Monitor
Gazetesi'nde yer alan bir haberde,
Türk sinemasının, Hollywood
filmleri karşısında isim yapmaya
çabşüğı ifade edildi. Haberde,
"Türk sineması, dev bütçeb
Hollyvvoodçıkışb fılmlerin
hüküm sürdüğü ABD ve diğer
baü ülkelerinde büyük isim
yaprruş değil. Bu gidişatı tersine
çevirmeye çalışan Türk film
yapımcılan. çabalannı eskiye
kıyasla daha şevkle duyurmaya
çabşıyorlar. Kamuoyunun da
dikkatini çekmeye başladılar."
dendi. Öte yandan henüz sona
eren Montreal Fibn Festivali'nin
"Bugünkü Türk Sinemasfna
atanrruş 19 bölümlük birprogram
sunduğuöğrenildi. Bunun
yanısıra 10 gün süreli "Yeni Türk
Sineması: Sürgünden Görüntüler
ve Eve Dönş" adlı dizi ABD'de
gösterime girdi.
EvpenselKültür
Mepkezi'nde bu hatta
• Kültür Servisi- Evrensel Kültür
Merkezi'nde kültür etkinbkleri
sürüyor. Bu kapsamda 26 eylülde
Francesco Rosi'nin 'Kırmızı
Pazartesi", 28 eylülde Alan
Parker'ın 'Missisipi Yanıyor', 29
eylülde Emir Kusturica'nın 'Dolly
Bell'i Hatırbyor musun?" adb
filmleri izlenebilir. 30 eylülde ise
'Auschvvitz' 45' adlı belgesel film
gösterilecek. 4filmingösterimi de
19.30'da gerçekleştirilecek.
Sanat Fuapı'na katılan
Italyan sanatçılar: Organizasyon ve sanatçılar çok iyi
CUMHUR CANBAZOĞLU
Dördüncü kez düzenlenen tstanbul Sanat
Fuan'na katılan galeriler arasında iki Türk,
üç Italyan sanatçıyı temsil eden Fantaso and
Joe, yapıtlanyla sanatseverlerin ilgisini çekti.
2600 dolar ödeyerek sergide yer alan galeri-
nin yetkilisi, kaialanndaki rakamın üzennde
bir kazançla İtalya'ya döneceklerini beürtti.
Daha önce Avrupa'da ve Istanbul, Eskişe-
hir, Bursa'da sergiler açan Giancarlo Caneva,
Almanya. Avusturya ve ABD'de yapıtlannı
sergjleyen Franco Anseimi, Türk ressamlar
Gülseren ve Teoman Södor, yönetid, Ales-
sandro Romanini, ttalya'daki resim pazan ve
Istanbul Sanat Fuan üzerine sorulanmızı ya-
nı tladılar.
- Türkiye'ye yapıtlaruıızı sokarken zorluk-
lar yaşadınız mı?
Sergiye davet edildiyseniz Türk hükümeti
hiçbir zorluk çıkarmıyor. Otomobille rahat
rahat tablolanmızı Türkiye'ye soktuk, para
da aynı şekilde bir engelle karşılaşmadan gö-
türülebibyor.
Gülseren Südor Zorluklar Türk sanatçılan
için geçerli. Yurtdışına resminizi çıkarmak
için önce Resim Heykel
Müzesi'ne gidip satıla-
maz damgasını vurdur-
mamız gerekiyor. An-
lamı da şu: Sergileyip
satmadan geri getire-
ceksiniz. Damgadan
sonra Ticaret Odası'-
ndan ata kamesi abyor-
sunuz. Bunun için para
yatınyorsunuz Ticaret
Odası'na, sigortasını da
yaptınyorsunuz. Tüm
bunlar yurtdışında res-
minizi sergilemek için.
Çok büyük paralar
harcıyorsunuz. Aynca
100 dolar konut fonu da
veriyorsunuz.
- Bu dunıma göre
Türk sanatçtsının ülke dtşında tablo satması
güç. Pekiyi yapan nasıl y apıyor?
Teoman Südor: Resmi rulo yapıp bavula
koyarsanız kimse farkına varmıyor. Ata kar-
nesi de almadığinız için birçok masraftan
kurtuluyorsunuz. Ama büyük bir sergiye gi-
dince resimleri şaselere germeruz gerekıyor.
Italyan sanatçılar Giancarlo Caneva, Franco Anseimi, Gülseren ve Teoman Südor (ortada) ile yönetici Alessandro Romanini.
- Türkiye'deki fıyatlarla Avrupa fiyatlan
arasında ne kadar fark var?
Buradaki yaşam standardı çok düşük ol-
duğu için biz İtalya fiyatlanmızı yan yanya
indirdik. Örneğin ttalya'da normal bir tablo
yaklaşık 800 milyon TL'ye satıbrken burada
bu fıyatı koyamazsınız.
-İtalya'da resim pazan ne durumda?
Liretin düşük gücü nedeniyle Almanya ve
Fransa'da İtâlyan resimleri rağbet görüyor.
İtalya içinde ise her şey galericinin gücüne ve
sanatçırun tanıümına bağb. İyi bir galenci
dağ başında bile tablo satabilir. 90'b >ıllann
başında ışadamlan ve politikacılar yatınm
amacıylaresmebüyük pa-
ralar ödediler. değerler
dört beş kat arttı. Şimdi
gerçek değerlere dönülme-
ye başlandı.
- Dünyanın zenginleri
Amerikaldar ve Japonlar
piyasalan nasd etküiyor-
lar?
Amenkalılar sanatı bir
yatınm olarak görmüyor-
lar. Bir tablo hoşlanna git-
tiğinde imzaya bakmadan
abyorlar.
Japonlar ise genellikle
çok ünlü yapıtlan
seçiyorlar.Böylelikle ulus-
lararası prestij sağlıyorlar.
Japonya'da da Türİaye'de
olduğu gibi büyük endüst-
riyel kuruluşlar. bankalar resme önemli
paralar harcayip vergiden düşebiliyorlar.
- Türk resim sanatını izleme olanağı bulabil-
dinizmi?
Sergıdeki yapıtlardan anladığımız kadanyla
Türk ressamlann kalitesi hayb yüksek. Bu
noktadan sonra dışanya açıbp yabana pa-
zarlan zorlamalan gerek. Ayantajlan hem
Batı hem de Doğu sanaünı iyi tanımalan ve
yapıtlannın fiyatlannın ucuz olması. Devlet
dışanda kültür merkezleri açıp buralarda ser-
giler düzenlemeb. Bu kolaylıklar gösteribrse
başan kısa sürede gelebilir.
- Fuar organizasyonu hakkında tavsiyeteri-
niz neler olabilir?
Sanatçısıyla ve organizasyonuyla çok iyi
bir fuar, Avrupa'dakilerden farkı yok. Ancak
tanıtım olarak Batı'da fazla duv'urulamadığı
için yabancı sanatçı sayısı az.
- Fuar. tarihi bir yerde yapılsa daha fazla
etki yaratabilir?
Tarihi binalarda ulaşım, park yeri gibi so-
runlar çıkarabiliyor. sergilemede engellerle
karşılaşabiliniyor.
Modern sergicibkte, gelenlerin içeride ve
dışanda istediklerine kolayca ulaşabilmeleri
çokönemb.
Bu bakımdan İstanbul Sanat Fuan çok uy-
gun bir mekanda düzenleniyor.
- Sergiyi ziyaret edenleri nasıl buldunuz?
Gelenler çok bilgili ve deneyimliydiler. Batı
resmini çok iyi tamyorlar. Türkiye yeni bir
pazar olmasına karşın bu ilgi, işlerin yolunda
gittiğini ensteriyor.