27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CumhuriyefImtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkava # Yazıışlerı Müdürlerı: fbrahim Yıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu) • HaberMerkezi Müdürü: Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Ergun Balcı # Isrihbarat: Yalçın Çakır • Ekonomı: Bnlent Kızanhk • Radyo-TV: Uygar Eremektar • Kültür Handan Şenköken • Spor: Abdülkadir Yücelman # Yurt Haberler: Mehmet Saraç • Makaleler' Sami Karaören # Çevıri. Seyfettin Turhan • Düzeltme: AbduIIah Yazıcı Yayın Kurulu. llhan SeJçuk (Başkan). Orhan Erinç, Oktay Kurtböke, Özgen Acar, Hikmet Çetinkava, Şükran Soner, Ergun Balcı, Dinç Tayanç, tbrahim Yıldız, Orhan Bursaİı, Mustafa Balbay. Ankara Temsılcisı: .Mustafa Balbay 0 Haber Müdûrii: Doğan Akın Atatürk Bulvan No. 125, Kat.4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Teleks: 42344. Faks 4195027 • Izmır Temsilcısi: S«rdar Kmk, H. Ziya Blv. 1352 S. Z 3 Tel: 4411220 Teleks: 52359, Faks: 4419117 • Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119 S. No:l JCat:l, Tel: 3522550. Teleks. 62155. Faks: 3522570 Müessese Müdürü: Erol Erkut 0 Koordmatör: Ahmet Konılsan 0 Muhasebe. Bülent Yener 0 Idare Hiueyin Gürer 0 lşletme. Önder Çelik 0 Bılgi- tşlem: Nail lnal 0 Bılgısayar Sıstem Müriivet Çiler 0 Reklam: Reha Işıtman Yayımlayuı ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş. Türkocagı cad 39-41 Cagaloğlu 34334 Ist PK 246 tstanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Teleks 22246. Faks (0 212)513 85 95 24EYLÜL1994 lmsak:5.20 Güneş: 6.46 öğle: 13.01 tkindi: 16.25 Akşam: 19.06 Yatsı: 20.26 AltınKoza • ADANA (Cumhuriyet Güney tllefi Bürosu) - 8. Alün Koza Kültür ve Sanat Festivaü, dün düzenJenen "sevgi yürüyüşü"' ile başladı. Yürüyüşe sinema dünyasının ünlü sanatçılan katıldı. Kültür Bakam Timurçin Savaş, çeşitli açıhşlar yaptı, temaslarda bulundu. ÇASODveSODER başkanlan Halil Ergün ile Hülya Koçyiğit, bugün yapılacak sanatçılar dayanışma gecesi konusunda basın toplanüsı düzenlediler. Hekimlepiçin egitim toplanüsı • Haber Merkezi - Kadın-doğum hekimleri için Jinekolojik Endokrinoloji DerneğTnin Amerikalı, Ingiliz. Alman ve İsviçreli meslektaşlanyla birlikte düzenledikleri eğitim programı, 9-12 Ekim 1994 tarihleri arasında Antalya Kemer Magie VVorld Resort Otel'de gerçekleştirilecek. Kongre düzenleyicilerinden Prof. Dr. Turgay Atasü ve Doç. Dr. Sezai Şahmay, yoğun başvuru olan toplantıda kısırhk, menopoz ve hormon bozukluklan konusunda bildiriler sunacağını belirttiler. Konstantiııus'tan Fatih'e İstanbul • tstanbul Haber Servisi- Koç Vakfı tarafından düzenlenmesi planlanan ancak 'köktendincilerin baskılan' nedeniyle iptal edilen "Büyük Konstantinus'tan Fatih'e Konstantinopolis-İstanbul" işimli sempozyum, Illinois Üniversitesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi tarafından düzenleniyor. Önümüzdeki yıl temmuz ayında İTÜ Maçka Sosyal Tesisleri'nde yapılması düşünülen 'workshop'a Türk ve yabana 40 uzmanın konuşmaa olarak katılması planlanıyor. Yetişkinlere okuma öğretildi • Istanbu] Haber Servisi- Geçen günlerde kutlanan 'Dünya Okuma-Yazma Günü'nde 33'ü kadın 34 kişi diploma aldılar. Suadiye Rotary Kulübü'nün Erenköy Yenisahra llkokulu'nda açtıgı yetişkinler okuma yazma kursunu başanyla bitiren, çoğunluğu kadın olan kursiyerler törerüe diplomalannı aldılar. Roof Dedeman açıldı • Haber Merkezi- istanbul Dedeman Oteli'nin içindeki "Roof Dedeman"'. Dedeman A.Ş.Halklaİhşkiler Koordınatörü Özlem Cna!"ın öncekı akşam verdiği "Merhaba Sonbahar" koktevliyleaçıldı. Pazar hariçhef gün 22.00-02.00 saatleri arasında hizmet verenvecanlımüzık programı olan Roof Dedeman'da. gecevansından sonra ise özel mönü de sunuluvor. Livaneli'nin kitabı• İstanbul Haber Servisi- M üzis\ en \ e > azar Zülfü Li\ aneh'nin dün\ anın çeşitli ülkelennin a\ dınlan yla birlikte \azdığı "Kompleks Sısıemde Yeniliklere Direnişler"" dört dılde yayimlandı. Danıştay, sanayi bölgesi ve havaalanıiçin verdiği kararlarla Burdur Gölü'nü korudu Dikkuvrııklara lıııkııkOKTAY EKtNCt • IsDarta'vı kalkındırmak adma p ş ^ j j ^ C : •«*—an •BilimevıOKTAY EKİNCt Türkiye, hem kültür ve doğa değerleri açısından dünyanın sayılı zengin ülkelerinden biri hem de bu değerlerin korunma- sına yönelik sözleşmelerin al- tındaki "imza sayBi" bakımın- dan da yine en zengin ülkeler arasında yer abyor. 1972'de ba- ğıtlanan Dünya Çevre Deklaras- yoon'ndan bu yana, bölgesel ya da evrensel ölçekte imzalanan çevre sözleşmelerinin neredeyse tümüne yakını bizim de onayımızı taşıyor. Ne var ki, özellikle 1980'li yıllardan bu yana bir yandan "dünyaya karşı'' bu imzalan hiç esirgemeyip öbür yandan onayladığımız sözleşme- lerin tersi uyguJamalan ısrarla sürdürmek ıse neredeyse resmı politikamızın "sürdürülebüir ka- rakteri" haline geliyor. Bu "iki yüzJö" sürecin giderek çoğalan ürünleri arasında Burdur fsparta'yı kalkındırmak adma Burdur Gölü'ndeki doğal yaşamı gözden çıkaran sanayi bölgesi ve havaalanı yatınmlanna karşı açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararlan verildi. vencesı: ve toplum yaranna dayalı bir hukuk anlayışının, diğer tüm kamusal haklarla birlikte yaşanılır bir çevre hakkının da en güçlü güvencesi olduğu bir kez daha kanıtlanıyor... Gölü'nün karşı karşıya bulundu- ğu tehlike, üzerinde özel olarak durulması gereken önemli bir ör- nek oluşturuyor. Çünkü Burdur Gölü, sulak alanlann korun- masıyla ilgili uluslararası sözleş- melere aykın olmasının yanı sıra, bizim kendi ulusal gelenekleri- mizde yer alan "komşuluk hak- lan" da hıçe sayılarak öngörülen projelerle öldürülmek isteniyor. Göle adıru veren Burdur halkının itirazlanna hiç aldırmayan Ispar- ta'nın resmi ve politik temsilcile- ri, "komşulannın" yaşam kay- naklanna göz dikerek "kirletici yannmlannı" aynı gölün "Ispar- ta sınırianna giren" kıyılannda gerçekleştirmek istiyorlar. Kapalı bir havza Kozmetik, den, lekstil \ b. gibi, çevreye duyarblık açısından he- men her yerde "sınıfta kalan" sektörler, Burdur Gölü'nün Is- parta kesiminde planlanan "or- ganize sanayi böigesf'nde yer kapma yanşındalar. Yine aynı kesimde başlanılan "Isparta ha- vaalanı" projesi de-gölü ve göl- deki doğal yaşamı tehdit eden ikinci büyük yatınm. Kapalı bir havza olduğundan. kirlenmeye karşı son derece "has- sas" olan Burdur Gölü ise bir yandan bu dev projelere uygun görülürken öbür yandan Ramsar Sözleşmesi kapsamında korun- ması öngörülen "ilk beş sulak alanımızdan" biri konumunda. Yani. tran'ın Ramsar kentinde bağıilanan sözleşmedeki imzalar- la "ağır kirietici" nıteliğındekı sa- nayi bölgesi ve havaalanı yaun- mlan için seçilen yere karar veren imzalar yine çelişiyor. Özellikle kış aylannda Burdur Gölü'ne sığınan yüz binlerce "su kuşu" ise bu çelişkili tutumlann yorumunu "insanlara" bırakıp yaİdaşan teh- likeden habersiz yaşamlannı sür- dürmeye çalışıyorlar. Bütün bu gelişmeler olurken, neyse ki "duyarlı insanJar" fazla zaman yitirmeden harekete geçti- ler ve Türkiye'de artık çevrenin de "baş koruyucusu" olma misyo- nunu üstlenen "bağımsız yargı- ya" başvurarak doğal yaşamı ka- rartmaya niyetlenen bu projelere karşı dava açtılar. Başta Bordur Belediyesi, Bur- dur'daki çevreci kesimler ve su kuşlannm inançlı dostlan Doğal Hayatı Koruma Derneği olmak ihcre, yurt düzeyinde yaygın bir kesim. Isparta'ya tanınan bu "ayncabğın" doğayı tahrip ede- cek bir katliama dönüşmemesi için girişimlere başladılar. Bu çabalann sonucunda, "Bur- durhı üç vatandaşja" birlikte Av ve Yaban Hayatını Koruma Vakfi"nın 1994 başlannda açtı- klan davada, Danıştay 6. Daire- sı.organizesanayi bölgesi için"yü- rütmeyi durdurma" karan verdi. Bövlece yaklaşık 160 fabrikanm bu doğal yaşam cennetini "cehen- SANAYİ BÖLGESİ İKİ İLİN ARASINIAÇTI Ispartaile Burdur'un göl çekişmesialevlendi • Burdurlulann, Burdur Gölü çevresine yapılması planlanan Isparta Organize Sanayi Bölgesi'ne karşı çıkması ve havaalanı konusundaki tartışmalar iki il arasmdaki rekabeti artırdı. Şimdi bölgede herkes dikkuyruklan konuşuyor. GCîLÇtN tLCt BURDUR - Burdur'un, Burdur Gölü ve çevresinde doğal, biyolojik ve ekolojik denge- nın bozulmasına yol açacak Isparta Organize Sanayi Bölgesi'ne karşı çıkması ikı ilin arası- ndaki ezeli çekişmeyi yeniden alevlendirdi. Is- parta yerel basmın "dûşmanlığı körükler" nıte- likteki haber ve yorumlanna son olarak Ispar- ta gezısi sırasında Cumhurbaşkanı Süleyman Demirei'in söylediğı "Dikkuyruklarm ödlerinin çatlayacağı gibi bir şey söz konusu değiMir" sözleri de eklenince olay mizahi bir hal aldı. Şimdi Türkiye basınının yanı sıra Burdur'da herkes birbınne "Dikkuyroklann ödü çatlar mı çatUmaz mı" diye soruyor. Isparta halkına göre değil ama yerel basın, Isparta'da görev yapan yöneticiler ve Ispartalı siyasilere göre "Burdur ktsmet tepiyor." Çünkü Isparta Organize Sanayi Bölgesi ve Isparta Havaalanı, Burdur'un gelişmesi de düşünüle- rek göl kıyısına yapılacakmış! Ancak nedense, Burdur'un bunca karşı çıkmasma karşın Is- parta yaünmlannı göl kıyısından ahp itmiyor. "Ne haliniz varsa göriin. Zaten size iyflık yap- mak isteyende kabahat" demiyor bir türlü. Aksıne, başta Ispartalı Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel olmak üzere herkes çevreci kesildi. Yatınmlarla ilgili ÇED yapılması ve yerinin değiştirilmesi yenne Isparta Organize Sanayi Bölgesi kendisıne amblem olarak "dik- kuyruğu" seçti. Isparta Valısı &tuğrul Doku- zoğhı da dikkuyruklar için Eğirdır Gölü kıyısında üretme merkezi kuracak! Burdur Gölü ve dikkuyrukla boyutlanan Is- parta - Burdur çekişmesi. kent pazarlanna, ti- carete ve çeşitli ilişkilere de yansıyarak sürü- yor. Dövızli askerlikle şekillenen Burdur ticari yaşamında turistik ürünlerle yerlerini alan Is- partalı esnaf, Burdurlulann kendileriyle alış- veriş etmemesmden şikayetçi. Pazar günlen kurulan Isparta pazanna yıllardır giden Bur- durlu saücılar da IspartaMann kendilerinden mal almadıklanndan yakınıyorlar. Tabii ağustos ayı sonlannda Kazakistan steplerinden kanat açarak Burdur Göiü'ne ko- nan dikkuyruklann bundan hiç rni hiç haberi yok. Burdur Gölü'nde kışlayan dikkuyruklar burada üremiyor ama bakın dikkuynık üzeri- ne neler söyleniyor: önce Isparta Valisi Ertuğrui Dokuzoğlu'- ndan bir seçme söz: "Dikku>Tuklan Eğirdir Gölü'ne götüreceğiz. Göl kıyısında onlar için üreme merkezi kuracağız." DYP Isparta İl Baş- kanı Esat Bolat'ın sözle- rine kulak veriyoruz: "Sudan sebeplerie abesle iştigal edenlere sesleni- yorum. Antalya Havaa- İanı'na bakın. lzmir, İstanbul Havaalanı'na bakın. Sizler hayatını- zda hiç uçak görmediniz mi, havaalanı görmedi- niz mi? Burdur'a üniver- site istiyorsunuz, gelecek profesörleri büyük Uler- den ne ile getireeeksiniz, at arabası ile mi?" Isparta RP îl Başkanı Avukat Abbas Piriinoğ- lu ise adeta biyolog ke- silmiş. "Dikkuynık kuş- lannm rahatsız olacağı- ndan bahsedüiylor. Ben ilmi bir araştırmasını yaptım. Dikkuyruk kuş- lan buraya Van Gölü'- nden geliyor ve Van Ha- vaalanı da Van Gölü'rriin kenannda. Burada bu kuşlar yumurtiuyor. Ku- luçkaya yatıyor ve yav- nılan ucacak hale gelin- ceye kadar burada kalı- yor. Sonıyorum. Van Havaalanı'ndan rahatsız olup kaçmayan bu kuş- lar Isparta'daki havaa- lanından mı rahatsız ola- cak" diyor. Pamukkale'nin korunması için çok şey söylendi, ancak bunlar 'beyaz cennet'i kurtarmaya yetmiyor. İpek Yohı'nunakdurağıkaranyor MERİH AK DENİZLİ- Turizm Bakanlığı'mn tarihi İpek Yolu gezisinde "beyaz cennet" olma özelliğini hîzla yitiren Pamukkale'de koruma önlemlerinin işle- mediği bir kez daha sergjlendi. Bu kezyetkililer *^ta- samıf genelgesi"ne sığınırken travertenlerin karar- masının durdurulması için "acil önlemler" kapıda duruyor Turizm Bakanlığ tarafından düzenlenen, yerü ve yabancı çok sayıda gazetecinin katıldığj "ipek Yolu Projesi"nin tamtımına yönelik gezinin önceki günkü durağı. Efes ve Pamukkale oldu. Pamukkale, İpek Yolu Projesi'nin tamüm gezi- sine katılanlan hayal kınkbğına uğratü. Yülardır. "Korunacak, kurtanlacak ve travertenlere zarar ve- ren oteller jıkılacak" sözlerinin yerine getiril- memesınin, "beyaz cennet"i yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bıraktığı. bu kez Türk turizmini tam- tacak konuklann önünde de sergilendi. Bakanlar Kurulu'nca "Özel Turizm Bölgesi" olmasına iliş- kin karar alınan Pamukkale'nin. Kültür Ba- kanlığYnca "D<^al SİJ Alanı" ve son olarak da Çevre BakanlığYnca "Özel Çevre Koruma Bölgesi" ilan edilmesinin. tra%ertenlerin kararmasım önle- yemediği gözlendi. neme çevinnesi" tehlikesi, huku- kun üstünlüğü sayesinde "şfaıdi- Bk" önlenmiş oldu. Bağımsız yargmm bu duyar- hlığı, 1994 yıh Haziran ayında bu kez Doğal Koruma Demeği'nin "havalanı projesine" karşı açtığı iptal davasında da yine yiirütme- nin durdurulması karannın ah- nmasıyla devam ediyor. Danı- ştay 6. Dairesi'nin geçenlerde ta- raflara tebliğ edilen 11.7.1994 ta- rih ve 1994/2816 esas sayıh ka- rannda, projenin çevreye ve kamu yaranna verebileceği "za- rarlar" şöyle yineleniyor "Bur- dur Gölü yakınında yapımına baş- lanan 'Isparta GöUer Bölgesi Ha- vaalanı'nm su kuşlan için yaşam- sal bir değer taşıyan ve uluslara- rası öneme sahip sulak alanlardan biri olan Burdur Gölü ve çevTesin- de hava, su ve gürültü kiriiliği olus- turacağı, doğal yaşamı etkile\e- rek doğaJ dokunun. biyolojik ve ekolojik dengenin bozulmasına yol açacağı, kuş popülasyonunun bu gelişmelerden olumsuz bir biçimde etkileneceği..."' Dünyada nesli hızla tükenen dikkuyruk ördeklerinin de "ya- şama alanlannın bozulacağı" savına yer verilen aynı Danıştay karannda. "gökJeki canlı hayatın ve burduricus isimli ve sadece bu göle özgü balık türünün yok edile- eeği" v^rgulandıktan sonra dığer çekinceler de şöyle özetleniyor: "Kuş göç yollan ve zengin bir kuş yaşam alanı olan yörede yoğun olarak buhınan kuşjann, uçak- ların uçuş güvenb'ği açısından bir risk oluşturacağı, kuraklık nede- niyle göl sularının çekilmiş olduğu bir aJana kunılmakta olan havaa- lanının. su seviyesi yükseldiğinde bu durumdan olumsuz biçimde et- kileneceği..." Öyle görünüyor ki, Burdur Gölû'nü Isparta'nın "ayncalıklı kalkmma hamlelerine' 1 karşı k o ruyabilmek üzere idari yargıda açılan davalar, Türkiye'de huku- kun üstünlüğü ilkesine dayah çevre mücadelesinde önemli yeni birikimler kazandıracak. Bilime ve toplum yaranna dayalı bir hu- kuk anlayışının, diğer tüm kamu- sal haklarla birbkte yaşanılır bir çevrenin de en güçlü "güvencesi" olduğu bir kez daha kanıtlanmış olacak... Gökova içinkarar veriliyor ANKARA (Cumhuriyet Bü- rosu) - Ulusal ve uluslararası çev- reci örgütlerin faaliyete geçmesi- ne kesinlik karşı çıkuklan. Göko- va Termik Santrab'nın "yılan hi- kayesine" dönen "faaliyete geçsin mi, gecmesin nuT' takışmalan, hükümetin gündeminde. Başba- kan Tansu Çiller. Türkiye'nin, milyarlarca lirahk yatınmiannı atıl tutma lüksü olmadığını vur- gulayarak, Enerji ve Tabii Kay- naklar Bakam Veysei Atasoy ile Çevre Bakam Rıza Akçah"- dan, santralın geleceği konusun- da kesin bir karara vanlmasım is- tedi. Çiller. termik santralın bir başka bölgeye nakli konusunun da incelenmesi talimatını verdi. Çiller, Bakanlar Kurulu'nun önceki günkü toplantısında. hava kirliliğinin önlenmesi ve do- ğalgaz kullanımmın yaygı- nlaştınlması konusunda çalışma- lar yapmak üzere oluşturulan ko- misyonun kabine üyelerine bilgi vermesi srrasında, Gökova Sant- rah'mn durumunu gündeme ge- tirdi. Türkiye'nin, içinde bu- lunduğu ekonomik şartlar nede- niyle, milyarlarca liralık yatın- mlanm atıl tutma lüksüne sahip olmadığmı vurgulayan Çiller. "Gökova Termik Santralı'nı aça- cak mıyız. açmayacak mıyız? Artık bu konu bir açıklığa kavu$- tunümalı ve karar verilmeli" dedi. MESELA DEDIK...En]alAtabel( T,rafık kazalanndan çektiğimizi büiyorsunuz. Her yıl (ne yıh?). her yaz (ne yazı?), her ay (ne ayı?), her gün (ne günü?), her saat (ne saati?). her dakika, her saniye kazalar. ka- zalar, kazalar. Yaalıp çiziliyor, ağ- lamp sızlamyor, ama ne çare? 'Tra- fîk canavan' bir türlü durdurulamı- yor. Çünkü asıl trafik nizamnamesi bi- linmiyor. Şu sürücü belgesi denen yetki kartı alımrken öğrenilenler işin 'en hakikisini' öğretmiyor. Onun için biz de bu hafta bunlan yazalım da memlekete bir faydamız dokunsun dedik. Ne dersin Kamfl, iyi mi? KuraM-Daba büyük araç daha haklıdır valan unutun, vallahı kötü olur. Kamyonlar otobüslerden, otobüsler midibüslerden, midibüsler minibüs- lerden. minibüsler taksilerden, taksi- ler hususilerden. hususiler motosik- letlerden, motosikletler bisikletler- den, bisikletler iki ayaklılardan 'daha haklıdır'. 'En haklı' olmak isti- yorsanız altmızda tank olmahdır. Bu 'altın kural'ı bilmeyip de daha büyük araç süriicüsüne kafa tutup trafik kuralı' falan gibi laflar etmeye fırsatınız olursa boşuna bir de dayak yersiniz. Yapmayın. ne olur. artık şu En lıakiki trafik nizamnamesi "memleketin' gerçeklerini öğrenin canım. 'Canım memleketinTın ger- çeklerini bilemezseniz nasıl hayatta kalabilirsimz? Kural 2- Daha pahalı araba daha haklıdır [ şte size bir 'altm kural'. Yazık ki siz 'geçiş üstünlüğü1 falan gibi boş şeyler öğrendiniz. Anayolda gidi- yorsanız yan yollardan geleceklere karşı geçiş üstünlüğünüz falan var sanıyorsunuz değil mi?.. Böyle zır- nutmayın. benim 'cannn memleketim'de ya paran kadar haklısındır ya da omuzun kadar. Arabalar için de bu kural geçerbdir canım kardeşim. Senin altında kıçıkınk bir yerb 'dükhiT varsa 'had- dini bileceksin'. Yollara bakınca da görürsün ki Mersedesler. BMW"ler her zaman daha hakbdır. Sana arka- dan vursa bile sen, önde durmaktan suçlu olursun. Alamanla Capon me- selesi biraz kanşıktır. Toyota ilem Mazda da yabana atılamaz. Onlar da pek hakbdırlar. Çünküm bu ara- balar pahabdırlar, yemleri fazla gel- mektedir, onun üçün de yerlerinde duramazlar. Bunlardan biri arka ufuktan göründü mü sen kendini bi- bp kenara çekileceksin. z^aten çekil- mezsen ensene yapışıp ışık üstüne ışık yakar ki haddıni bilesin. Orda afur tafur yapıp başını derde sokma benim canım vatandaşım. Sonra ilerde önünü keserler, gazetelere ha- ber olursun. Kural 3-Daha güçlü süpücüler daha haklıdır JL a gördün mü? Daha bunu bile bilmiyorsun değil mi? Vallahi insan- lar bunca cehaletle nasıl trafiğe çıkı- yor yani? Şimdi arkandaki araca yol verecek misin. vermeyecek misin? Doğrusunu bilirsen mesele olmaz. Dikiz aynasmdan mı olur. çaktır- madan dönüp bakarak mı olur; ar- kadaki sürücüyü şöyle bir kesecek- sin. Bakün gözün tutuyor, 'sen haklı olursun'. Hiç aldırmazsm, elini falan da sallarsın. Ama gözün tutmadı. bela bir şeye benziyor, hiç oralarda durma. Zira iş sonunda bilek güreşi- ne dayamr. Gene de 'altm kuralın da altını' vardır dersen daha eyi olur. Bu da 'Tanımadığın iti okşama' di- yen atalanmızdan kabnıştır. Bakar- sın gözünün kestiğini bileğin kes- mez, sonra amana gebp kurtana arayacağına sen kenara kaçıp camnı kurtar. Kendini üzme ve de üzdür- me. Memleket gerçekJerini unutma canım kardeşim. Kural 4-Silahlı sürücü külahlı sürücüden daha haklıdır iç akbna gelmiyor değil mi? Ya adamda silah varsa? Sen gazete okumuvor musun benim canım kar- deşim. 'Hızlanıp gecti' diye, 'geçip soDadı' diye. 'yol vennedi' diye ilerde durdurup kaç kişiyi vurduJar. Be- nim canım memleketimde külahın hükmü yok, silahın hükmü var. Gel bizi dinle. şu altın kurallan öğren, kendini boş yere kırdırma. Kimsele- ri sollama. Hızlamp geçme. Yol ver. Bakün olmuyor. arabam sağa çek, ' dur. Yol biter. silah bitmez. Sen o vurdulu kırdıb fıbrüere bakma. Öyle camlardan uzamp da tak tak sayma kolay iş değil. Sana ne kardeşim, sen öğretmen misin? Bir büyüğümüz 'vurulurken siz de bir kaçmı vurun" dedi diye hemen gözünüz karar- masın. Bak bundan sonra öğret- menlerle de dikkatli konuş. 'Çocu- ğumun durumu nasıldırT diye sorar- ken kızdırma. Neyse, konumuz bu değildi, biz gene trafiğe dönelim. Tamam mı benim canım karde- şim, anlayacağın senin ne hakkın var ne de üstünlüğün. Ya bildiğin- den şaşmayıp yaya kalacaksın ya haddini bilip sağa kaçacaksın. Altı- na bir tank çekip de TEM'e çıkarsan işte o zaman 'kuralın kralT olur.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle