27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 EYLÜL1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 UYGARLIKLARIN IZINDE... OKTAYEKİNCİ Çanakkale'de tarih ezilmesiıı Boğaz Köprüsü projesi, Gelibolu Milli Parkı'nı ve eski kenti "altma alıyor '3. Binyıl'a girerken Çanakkale'yi neler bekli- yorT Bu soru, yeryüzündeki herhangi bir 'kahra- man kent' için sorulsaydı, böylesine anlamlı ve 'et- kileyici' olamazdı. Çünkü dünyada tıpkı Çanakka- le gibi geçmişinde tarifasei kahramaniıklar' bulu- nan başka kentler de var. Ama bunlann belki de hiçbirisi, 'birkaç binyüı' yaşadıktan sonra 3. Binyıl'a haarlanmıyor. Dahası, yine Çanakkale dışında hiçbirisi kahramanhklannın yaru sıra bu binlerce yıla böylesine zengin ve köklü "uygariı- klan' da aynı anda sığdıramıyor. Marmara Bölge- miz'in 'şirndilik' sadece 60 bin kadar nüfusu olan bu Carihsel kenti. sahip olduğu 'evrensd ayncalı- ğını' elbette ki Anadolu'nun yine yeryüzündeki benzersiz geçnüşinden alıyor. Geçen yıl Bartuı'a yaptığımız bir gezide, oradaki dostiardan edindiğimiz tarihsel bilgiler arasında özettikle 'Parthenioslu yiğitierin' öyküsü bizi çok etkilemişti. Çanakkaie gibi yine üçbin yılı geride bıraktıktan sonra şimdi fS 3. Binyıl'a haarlanan kentlerimiz- den olan Bartın, antik dönemlerdeki Parthenia uy- garlığını yaşarken genç evlaüannı Troya'ya savaş- maya göndermişti. Yörede bulunan kimi yaatlar arasında bu yiğitierin isimleri. Anadolu'yu istilacı- lara karşı koruyan Ilk kahramanlar' olarak tarihe geçmişti. Salt Bartın'dan değıl, Anadolu'nun birçok yöre- sinden koşup gelen yiğitlere birlikte yaalan ünlü Troya Destaıu, aynı şekilde yine hemen tüm illeri- mİ2den katılan kahramanlanmızın yarattığı, 1915- 1916'daki Çanakkale Destanımızın tarihin derin- liklerindeki bağlan gjbidir. Bu bağlar öylesine zengin bir uygarlıklar zinciri- ne bağlanmış ki, tarih öncesi' dönemlerden za- manımıza dek hemen her çağın 'kültfir birikimini' yine Çanakkale ve çevresinde görmek, hatta *yaşa- mak' mümkün. Eğer son birkaç yıldır gündeme getirilen bazı inega kalkınma projelerinden' kurtulma şansını ya- kalarsa, bu zengin birikim 3. Binyıl'a da 'yaşam kaynağı' olabilecek. Ama tersi olur da 'geKşme, sa- nayfleşme ve modernleşme' adına tarih ve doğa yine bir kenara itilirse, belki Gelibolu'daki Eceabat Milli Parkı yeniden yeşillendirilecek; ama aynı Ge- libolu Yanmadası ve Çanakkale kesimi otoyollar. fabrikalar. köprüler, limanlar ve mutlaka gecekon- dular altında tüm kimliğıni ve güzelliklerini yitire- cek... Çanakkale'de 10 3000'lerden İÖ 1200"lere dek- "kesûiusLz" süren Troya küJtüriinün yarattığı an- tik yerleşme kalıntılannı görmek isteyenler, hiç kuşkusuz hemen Tevfikiye Köyü'nün yolunu tutu- yorlar. 'Çanakkale geçilmez' sözünün ne anlama geldiğini bir kez de 'yerinde duymak' isteyenler ise Kilitbahir'den Behramb'ya uzanıp, Gelibolu Yan- madası, Eceabat Tarihi Milli Parkı'nı geziyorlar. Ama bu iki önemli ve aralannda yaklaşık beş bin yıl bulunan tarihsel bölgenin dışında bir başka de- ğerli miras var ki, o da Çanakkale kentinin bizzat içerisinde yine kentin aslında kendisi. Çanakkale'nin Osmanh döneminde ve Fatih'ten sonra oluşan eski yerleşme dokusu, bugün açık müze olarak hizmet vertn Çimenlik Kalesi'nin çev- resindeki mahalle ve sokaklarda sessizce bir yaşam sürüyor. Ünlü türkümüze adını veren 'Aynah Çarşı' da işte bu tarihi mahallenin dar. ama renkli caddelerinden birinde, artık salt 'aynalı kapısı' ile duruyor. Evüya Çelebi'nin 'kiremit örtülü. 2000 ev- den' oluştuğunu söylediği eski kentin ayakta ka- labilen birçok taş yapısı da a>Tiı cadde ve sokaklar- da yan yana sıralanıyor. Gelin görün ki bu zengin kültürel doku. ne tu- rizm broşürlerinde ne de Çanakkale'deki 'yöresd tarih söylemi' içinde yer alîyor. Bir koruma planı bile bulunmadığı anlaşılan bölgesine önemli bir kent çekirdeği, çevresini sarmalayan duyarsız yük- sek yapılaşmanın arkasında gözden ırak, sanki gö- nülden de ırak. Troya'dan Gelibolu'ya t>ir an önce' ulaşmak is- teyenler, feribot sırasını bekledikleri meydanın he- men batısındaki sokaklardan başlayan bu hüzünlü mimarlık müzesinin farkına bile varmıyorlar. Ça- nakkale'yi de salt betonarme bir kent sanarak Bo- ğaz'ı geçmek üzere denize açıldıklannda ise büyük bir olanağı kaçırmış oluyorlar. Üstelik Türklerin yanı sıra Rumlann, Ermenilerin ve Yahudilerin yüzlerce yü birlikte yaşayarak yarattıklan duygu yüklü bir kentsel yaşam kültürünü izleme ola- nağnı... Onceleri 'Çanak Kak" dendiğı için kente adını da veren Çimenlik Kalesi, Fatih Sultan Mehmed ta- rafından boğazın en dar yerinde yaptınlan iki hi- sardan birisi.. lesî ise tanhsel dokuya girerken karşılaşılan ilk et- kileyici yapılardan biri olarak, zamanında güzel bir meydanın ortasında yer alıyormuş. Bugün yüksek apartmanlann "gölgesiııde" kalan kule, 1897'de Vrtaüs adlı bir İtalyan tüccann vasiyeti ile yap- tınlmış. Çanakkale'de bir süre konsolosluk görevi- ni de yürüten Vitalis, kulenin hemen karşısında dikkati çeken ve bugün 18 Mart Üniversitesi'nin rektörlük binası olan tarihi konağı da kente ka- zandırmış. Kulenin ve konağın bulunduğu alandan Çimen- lik Kalesi'ne doğru uzanan sokaklara girdiğımiz- de, her biri diğerinden güzel 19. yüzyıl sivil mimari örneği kagir ve taş ağırlıklı binalarla karşılaşıyo- ruz. Bunlar arasında çıplak kırmızı tuğla ile ya- ratılmış ve yine tuğla duvar ustalığırun en çılgın de- nemelerini içeren levanten binalar var. Yine aynı Askeri bölgede kalan tngiliz Hastanesi, bir dönetnin tarihsel anılannı yaşatabilmenin yorgunluğu içinde. Kamıni Sultan Süleyman devrinde büyük onanm gördüğünden olacak, adına 'Kale-i Stdtaniye' de denilen bu anıtsal yapı, Çanakkale sa\aşlanmn anılannı taşıyan toplann da sergilendiğı bir açık müze şeklinde. Savaş sırasında itilaf devletlerine ait gemilerden aülan bombalann kale duvarlannda açtıklan dev oyuklann olduğu gibi konınmuş ol- ması da müzeyi gezenleri o sıcak günleri düşün- meye itiyor. Fatih'in diğer armağaru Kilitbahir Kalesi ise Çi- menlik'in hemen karşı kıyısında \e antik çağda Sestos adb bir'yerleşmenin de bulunduğu Eceabat"- ın batısında bulunuyor. İnce surlan, başka hemen hiçbir kalede rastlanmayan özgün planı ve yonca yaprağı şeklindeki üç avlulu içkalesiyle Osmanlı mimarlığının başyapıtlan arasında sayıbyor. Osmanlı kent dokusunun Çanakkale'dekı en eski yapılan arasında yine Sultan II. Mehmed'in bir başka armağanı olan Fatih Camisi, tanhe yaptı- ğı tanıkbk açısından önemli bir miras. 1860'larda Sultan Abdülazu tarafından yenilenirken iki katlı bir bölüm eklenmiş. Çarşının güneyinde ve kalenin doğusunda yer alarak her iki kesimdeki insanlara hizmet vermiş. Bugün de kentin simgelerinden sayılan Saat Ku- sokaklarda ve mahalle içlerinde değişik kültürle- rin, değişik amaçlarla inşa ettikleri "en genci 100 jaşında olan" tarihsel binalar var. Kimisi tek katlı. kimisi de iki katlı ve cumbab. Kimileri ise çoktan >ok edilerek. yeni bir yapıya dönüşmüş durumda. 'Çanakkale içindeki Aynalı Çarşı' da yukanda değindiğim gibi bu anıtsal mahallenin güzel bir caddesinde bulunuyor. Çarşının eski giriş kapısı cadde kenannda duruyor, ama asıl arkasındaki eski arasta bölümü artık yok ve yerinde tarihle hiç ilgisi oteıayan "yeni binalar" yükseliyor. Aslında atlann koşumlan içinde yanaklanna asılan "ayna- lardan" adını alan çarşıda bu eski anılar da çoktan unutulmuş ve "turistik bir çaba" olarak eski giriş kapısının kenarlanndaki duvarlara bildiğimiz "ay- nalar" asıbvermiş. Kentsel ölçekte olmasa bile bazı tek yapüann restore edilip kültürel yaşama yeniden kazandın- lmalan, Çanakkale'deki kent kimliğini koruma ça- balannın ilk önemli adım lan sayılabilir. Örneğin halk arasında 'Ingiliz Konağı' olarak bi- linen Necip Paşa Köşkü, 1980'de başlatılan resto- rasyon çahşmalan sonucunda bugün Devlet Güzel Sanatlar Galerisi olarak hizmet veriyor. 1890'larda Çanakkale Topçu Kumandanı Necip Paşa tarafı- Çanakkale'deki Saat Kulesi. kentin simgesi olmanın 100. vılını 1997'dekırtlayacak. ndan yaptınlan tarihi bina, daha sonra Ingilizler tarafından kullanıbyor ve son sahibi Madam Het- ti'nin vasiyeti üzerine kültürel amaçlı ışleve kavuş- turuluyor. tngjlizlerin Çanakkale'de bulunduklan yıllarda inşa ettikleri kimi binalar da yine kentin tarihini yansıtan önemli simgeler olarak özel bir öneme sa- hip. Bunlar arasında kentin doğusundaki tepenin üzerinde çamlarla kaplı geniş bir bahçe içinde yer alan "tngiliz Hastanesi", yıllardır salt duvarlan ayakta kalabilen "metnık bir harabe" olarak ilgi bekbyor. Mimari değerlerinin yanı sıra "tanıkiık ettiği'' tarihi belgelemesı açısından da sahip pkıbnası ge- reken bu büyük yapı, Çanakkale'de geniş alanlara yayılan "askeri bölgeterden" biri içinde kalıyor. Kimbibr. belki de bu nedenle hiç değilse "koruma altında" bulunuyor. "Talihsiz geüşmeler..." Çanakkale'deki tarihsel kent zenginliğini anlat- mak için, bu yazının sınırlan elbette ki çok yetersiz. Ancak "3. Binyıl'a girerken Çanakkale neye özen göstertneli" diye sorarken, sanınm yanıtını kolayb- kla verebileceİc bir izlenim edinebilmişizdir. Çanakkale. birkaç bin yıllık geçmişini hem unut- madan, hem de yitirmeden yeni bir binyıla adım atmak istiyorsa, öncelikle tarih ve doğa değerlerini tehdit edecek projelerden özenle kaçınmak zorun- da. Bunlar arasında özellikle "Boğaz Köprüsü pro- iesi''ne ise meydanı kesinlikle boş bırdkmamab. Istanbul'da yaşanan ve giderek çözümsüzlüğe tı- rmanan sorunlan dikkatlice izleyip aynı yanlışın bu kez "Çanakkale'yi yok edecek" şekilde yinelen- mesine izin vermemeli. Geçen cumartesi günü (17 Eylül 1994) M. Akif Ersoy Tiyatro Salonu'nda düzenlenen "3. Binyıl'a Girerken Çanakkale" konulu büyük toplantı. bu konudaki talihsiz gelişmelerin oldukça tehlikeb bir aşamaya geldiğini de gösterdi. Çanakkale Mimar- lar Odası'nca düzenlenen etkinlikte köprü projesı- nin resimlerini gösteren milletvekib Süleyman Ay- han, sanki bu kente iyilik yaptığmı sanarak. "ya- kıuda temel atılacağım" da müjdeledi.(!) DÜŞÜNCEYE SAYGI MEMET FUAT Ne Mutlu TûPkûm Diyene Insan haklarını, demokrasryi savunan genç birsiyasa adamı geçenlerde ha|kla konuşurken şöyle diyordu: "Ne mutlu Türküm diyene değil, ne mutlu Türkiye Cumhuri- yeti uyruğuyum diyene, demeliyiz." Bu özdeyişteki "Türk" sözcüğünü "Türk soyu" diye anla- yanlar olmasa herhalde böyle bir söz etmek gereğini duy- mazdı. Özdeyişler, yani bir düşünceyi az sözcükle anlatmak amacı güden sözler de, tıpkı yazın yapıtları gibi okuyanların yorum- larına açıktır. Sıkıştırılmış, yoğunlaştırılmış söz oldukları düşü- nülürse, yoruma açıklık bakımından şiire yakın bir yerde dur- dukları bile söylenebilir. Şiiri yorumlayan okur nasıl kendi duygularını, düşüncelerini öne çıkarırsa, bir özdeyişi yorumlayan kişi de, tıpkı öyle. kendi duygularını, düşüncelerini öne çıkarır. Ama insan bir yorum yaparken birtakım şeylerfgöz önünde tutmak zorundadır. "Türk" sözcüğünün üç anlamı var: 1. Anayurdu olan Orta Asya'dan çeşitli yönlere yayılmış, Çın'den Balkanlar'a kadar uzanan bölgede devletler kurmuş bir soy, o soydan olan kimse. 2. Tûrkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde yaşayan ulus, bu ulustan olan kimse. 3 Ad tamlamalarında Türkiye, Türk ulusu. örnek' Türk su- ları. Türk dili. "Ne mutlu Türküm diyene" özdeyişi sözcüğün birinci an- lamı düşünülerek söylenmişse, Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içinde yaşayan değişik soylarla ilgili bir söz olamaz. Ancak Türkleriküçümseyen, aşağıgören, "kaba köyluler"diyeyeren Osmanlı üsttabakalarının yarattığı aşağılıkduygusundan kur- tulma yolunda Türk soyundan olanlar için söylenmiş bir söz olabilir. Hiçbir devlet adamı ülkesinde yaşayan insanlara, "Soyunu- zu yadsıyın, çoğunluktakı soydan olduğunuzu söyleyin, bu sizi mutlu eder," demez Kanımca, bu özdeyiş sözcüğün ikinci anlamı düşünülerek söylenmiştir. Tıpkı o insan haklarını, demokrasiyi savunan genç siyasa adamının özlediği gibi, "Ne mutlu Türkiye Cumhu- riyeti uyruğuyum cfryene "anlamına.. Uluslaşma sürecinde söylenmiş bir söz .. Türkiye Cumhuriyeti uyruğu olan Kürtler, Lazlar, Arnavut- lar, Gürcüler, Ermeniler, Araplar, vb. sözcüğün birinci an- lamıyla elbette Türk değildirler, ama ikinci anlamıyla Türktür- ler. "Ne mutlu Türküm diyene" özdeyişinin yanlış yorumlan- ması, "Türk" sözcüğünün ilk iki anlamının birbirine karışbn- Imasından doğuyor. Başka ülkelerde de var bu tür kanşıklıklar. Kendilerini "Amerikalı" diye anan, böylece üstünde birçok ülke bulunan büyük bir anakaranın insanı olma niteliğini be- nimseyen ABD'liler, yeni tanıştıkları vatandaşlarına, hangi ül- keden göçmen geldiklerini öğrenmek isterlerse. "Whatisyour nationality?" diye sorarlar "Nation"sözcüğü, "Ülke, devlet, ulus"demek. "Nationality" sözcüğü, "Ulusçuluk, ulusalhk, uyrukluk" de- mek Ne anlamı var o zaman böyle bir sorunun? ABD'liler bu soruyu geldikleri eski ülkelerini anarak yanı- tlar. Ingiltere, irlanda. Almanya, ftalya, Fransa, ispanya vb. herkes nereden göç ettiyse orayı söyler. Amerikalıdırlar, ABD uyruğudurlar, ülkeleriyle övünürler, ama ulusallıklarını sordu- nuz mu, Italyandırlar, Ispanyoldurlar, Almandırlar. Aile çev- relerinde, mahallelerınde kendi anadıllerini konuşsalar da or- tak dilleri Ingilizcedir, yazın adamları Ingilizceyı kullanır. Çeşitli kültürlerin birlikte yaşaması bir ülke için üstünlük müdür, yoksa kargaşa nedeni mi? örnekse ABD'nin dünyanın en guçlü devleti durumuna gel- mesinde bu renkliliğin bir payı olmuş mudur? Yanıtlanması kolay sorular değil bunlar Kestirıp atıfamaz... Çünkü değiştirilmesı olanaksız bir "durum" söz konu- sudur... O durum değişmeyecek, ama siz kötüyü iyiye dönüş- türeceksiniz... Bütün ülkelerin ortak sorusu şu: İçinde bulunulan durumda en iyiye nasıl ulaşılabilir? Tanı kadar sağaltım yolundaki uygulama da önemli "Ne mutlu Türkiye Cumhuriyeti uyruğuyum diyene" sözü- nün içini doldurabilmek, çok somut temeller üzerinde yükse- len, gerçekçi, özverili çalışmaları gerektiriyor. Kendileri için hiçbir şey ıstemeyen birileri kaldı mı bir yer- lerde!.. KÜLTÜR • SANAT 293 89 78 (3HAT) Aşk, En Büyük İntikam Olursa. Gösterildiği ülkelerdeki hasılatı 200 Milyon Dolar*a ulaştı. HAYALIMDEKJ SEVGILIIAMJİS SPADER UJUZtt mm (245733S !22Mi5-1ÜH8i>21 OG 2* 3556) lZOM«f>1700-19.30-?1« BEYOĞLO EÜRIMAGES SINEMASl i ^ f ANKAKA SA.NAT TİmROSl K.\DIKÖY H.UK EGİTİM .MERKEZİ nde Tel: 418 61 86 TÜM SABAHLAKITous Les Matins Du Monde" Yön ALAIN CORNEAU 12 15-14.30-16.45-19.00-21.15 YARIN GEHMİNAL Bffl HALK DÜŞMANI Rejı. Rırtkay Aziz HALK DÜŞMANIROLÛNDE RutkayAzn Turkçesi Yılmaz Onay Çevre: YDcel Tanyeri Glysı. Sadık Kızılağaç 26-27 Eylül Saat 19.00 ve 21.15 Bıletler. Suadiye Vakkorama 350 87 42 ve KADIKÖY HALK EGİTİM MERKEZ1 TC KULTUR BAKANUG. "Koçero'yu hiç kimse senin kadar güzel okuyamozdı Ahmet 1 Selda TURK KULTURUNE HİZMET VAKFI CAPERAÖA MEDRESESİ r v* muaflü HAT, TEZHİP. MINYATÛR, EBRU, AĞAÇ OYMA VE ŞEDEFKARLIK. PORSELEN SUSLEME, CAM SÜSLEME. KUMAŞ DESENLEME. TAK1, RESİM, DEKORATİF SERAMIK, OSMANLICA. INGİUZCE. NEY, UD, TAMBUR, KANUN. NOTA, SOLFEJ, NAZARIYET Klasik Türk Sanat: Musikisi Korosu TASAVVUF MUSİKİSİ KOROSU Müracaat 10 00-18 00 arası ^ Tel S13 18 43 • 527 31 44 Fax 511 41 37 ~ Çocukluğumda manjerferden inmezdi KOÇ£RO...Yıllar geçti bff şiir kitabmda rasriadım KOÇERO'ya, rûyferim diken dİcen okudom KOÇERO'yu, töylenm diken diken ^ besteiedim.Hapis yattım, hayatımda hiç yözunu göf'mediğim KOÇERO için..^^j Onca engellemelerden *™™^ğ(SjP^'\ HIW^N ••• SELDA BAGCANMafor Müzik Yapım Tel: {0 2 \ 2} 517 61 28 . Bilet Temin Yerleri: insan Hakları Derneği Pir Sultan Abdal Derneği Evrensel Kültür Merkezi Emek Kültür Merkezi Me2opotamya Kültür Merkezi Yüzçiçek Açsın Kültür Merkezi : Toplumsal Araştırmalar Vakfı Beyoğlu Metropol Kitabevi ^ Mephisto -| Paşabahçe Çaydanlık Kitap Ktübü Toplu Bilet Satışı:244 26 41 HARBİYE AÇIKHAVA TİYATROSU 25.9.1994 SAAT: 20.00 ıstanbul devlet opera ve balesı AYA İRİNİ'DE Giuseppe Verdi REQUIEM Orkestra Şefi : Antonio PIROLLI Koro Şefi : Cökçen KORAY Solistler : Zehra YILDIZ / Işın CÜYER / Erol URAS/ Ayhan BARAN (Devlet Sanatçısı) Istanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu 1 Ekim 1994 Cumartesi 19.30'da VERDI KONSERİ Orkestra Şefi : Antonio PIROLLI Solistler : Remziye ALPER / Suat ARIKAN / Ender ARIMAN / Oya ATAY / Melek ÇELİKTAŞ / Leyla DEMİRİŞ / Mesut İKTU / Meral MANİZADE / Mete UĞUR (Devlet Sanatps) / Erol URAS/ Zuhal YUNCA Istanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası * Isim sıralaması soyadı alfabetik sıraya göfe yapılmıştır. 3 Ekim 1994 Pazartesi 19.30da KONSER Orkestra Şefi : Antonio PIROLLI Koro Şefi : Cökçen KORAY Solist : Piero CAPPUCCILLI Istanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu İtalyan Kültür Merkezi işbirliğiyle 5 Ekim 1994 Çarsamba 19.30'da CEMAL REŞİT REY KONSER SA10NUNDA Carl Orff CARMINA BURANA Orkestra Şefi : Serdar YALÇIN Koro Şefi : Gökçen KORAY Solistler : Gülgez ALTINDAĞ / Mesut İKTU / Şamil GÖKBERK / Timur DOCANAY Istanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestra ve Korosu 29 Eylül 1994 Perşembe 19.30'da 6 Ekim 1994 Perşembe 19.30'da 25 Ekim 1994 Salı 19.30'da " Biletler At.ıtürk Kültür Merktvi, Av«ı İrini ıe Ct'mnl Re>it RPV Konser S.ilonu ı;işelcrinde s.ıtılnı.ikladır. A.K.M Gi^c Tel: 2~>\ 1» 2 J - 251 56 00 (7hal) 254 C.R.R. Che Tel: 240 SO 12 - 2Ah 06 96 RutkayAziz HM.KOÛŞMANIROLÜNOE Rutka»Azi2 Turttçesı: Yılmaz Onay Çevre: Yücel Tanyeri Giysi: Sadık Kızılağaç 30 Eylül/ 1-2 Ekim Bilet Satış: Tataim Vakkorama 251 28 88, Rumelı vakkorama 234 42 81 BİR HALK niş>ı\\ıNurdanl Akkaş TIYATROOM Strtıal Akkaş ÇOCUK ATATÜRK ıMüzikli Çocuk Oyunu) Yazan-Yön.. Serhat Akkaş C.tesi Pazar 11.00'de KADIKÖY HALK EGİTİM MERKEZİ (0-2U) 336 30 n BEYOĞLÜ PERA SİNEMAS1 (Beyoğlu Sıneması Yanı) ,Tel 251 32 40 GUZELLİK ÇAĞI 12.00-1415-16.30-18.45-21.00 BULUNMAZ TİYATRO I S T A N B U L H. Hilmi Bulunmaz Yönetiminde Her yaştan insana TİYATRO KURSU Istıklal Cad. No: 186/2 Beyoğlu Tel: 513 74 31 -522 65 85- 251 60 90 • 638 14 84 Kültür Sanat ılanlarınız ıçın 293 89 78 (3 hat) NAZIKTHIKMET İNEKY6n H Hllml Bulunmoe Cumafteaf21 00 ^ MUAMMER KARACA TİYATROSU Bilardonun nabzı İstanbul'da atıyor! Dunya şampıyonu Chun Lee Blomöahl ]aspers, Cffli/emais Turiaye'm gururu Saygıner,Karataı> Emek. Ve dunyaca ımkısafisa usta ElesPıJsenMforkl Cup 94 ûe dunya bılaıtiosunun naba şnndi Istanbulda aüycr Eemeler 22 Eylul'de başhpr buyuk Onal 25 Eylul'de'Dunya fopas heyecanına sz de katıhn EFESPİLSEN WORLD CUP '94 Dunya Bılardo Şampıyonası-lstanbul •••••"• 22-25Evıulİ994 saat 1C00 H1110II ktânbul Wjj'fofi Comentıon an* " III0 " Exhıbıton Center *«k i.,, Bıletlersalon gmşınde
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle