27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 24 EYLÜL1994 CUMARTESİ OLAYLAR VE GORUŞLER Dil Kurumune durumda?„.., .. . ,, , , , • ., , , —.. , ~-, kıp eskilerde kalmış kimi olavlan Hukumetınsolkanadıdabırsıvıl toplum orgutuolanTurkDıl ammsıyorum. Kurumu'nun gücünü anlayamamış. Kurumun altı yüzü aşkın dilci, yazmcı üyesi yok sayılmış. MUSTAFA ŞERİF ONARAN iliyorsunuz "82 Anayasa- kurumlara bırakırken herhangi bir a" Türk Dil Kurumu'- partiye ya da hükümete bağımlı kal- Bnun dernek yapısını bo- zarak devlet dairesi duru- muna getırdi. Böylece Atatürk'ün kalıuna el konmuş oldu. Bu durum yasalarla hu- kuk açısından çok tarüşıldı. 82 Ana- yasası'nı değiştirme olanagı sağlana- masını istememişti. Yapılan hukuk yanlışı, 82 Anayasası'ndan kaynak- lanmaktadır. Türk Dil Kurumu'nun dernek yapı- sındaki iki özelliğini belirtmekte yarar var: 1- Halka açık, katdımcı bir demek madığı sürece Türk Dil Kurumu'nun oluşu: Dernekler yasasının gereklerine dernek yapısına kavuşturulamayacağı göre bu anlayış doğrultusunda. altı gibi bir gerçekle karşı karşıyayız. Kaht yaasına göre Atatürk'ün Birkaç anı: İlhan Özrrak 12 Eylül döneminde Dil Kurumu ile ilgilenen devlet bakaruydı. Suut Kemal Yetkin'- in damadı olduğu için bizi Edebiyat Evleri toplantılanmızdan tanırdı. Içi- mizden Türk Dil Kurumu'nun çeşitli organlannda çahşmış olan beş arka- daşımıza Yönetim Kurulu'nda görev verebileceğjni söyledi. Hiçbirimiz böy- le bir göreve gelme>i uygun bulmadık. 91 seçimleri oldu. DYP-SHPkarma hükümeti göreve geldi. Atila Sav, ana- nden'Şerafettin Turan, Atila Sav, Re- yasa değışikliğine gerek kalma- fet Erim'le birlikte Aktuna'ya Türk dan Yüksek Kurum'un çalışmasını Dil Kurumu üzerine oynanan oyunla- düzenleyen yasada yapılacak değişik- nn içyüzünü anlattık. gerekli belgeleri DYP'nin işine gelmiyordu. Atatürk'- ün kahtıymış, Türkçenin özleşerek zenginleşmesıymiş, bunlar DYP'yi hiç ilgılendirmiyor. "Baba ile oğul birbirini anlamaz oldu" aldatmacası arkasında Dil Kurumu'nu diledikleri gibi kullan- mak istiyorlardı. Yıldırım Aktuna Dil Kurumu ile ilgi- lenen Devlet Bakanı olunca, bir umut doğdu. Aktuna Askeri Tıbbiye'den sı- nıf arkadaşımdı. Kamuoyunu kazan- maya özen gösteren, kendini iyi yetiş- tirmiş bir siyasetçi idi. Dil Derneği'- Bankası'ndaki paylannın gelirini da- ğıtmakla görevlendirilen yeni kurulan CHP, devlet dairesi Dil Kurumu'yla ilgili tespit davası' açü. Anayasadaki yeni yapılanmayla kurumlann gerçek Atatürk kurumlan olup olmadığının saptanmasını istedi. Şimdilerde Yargı- tay aşamasında olan dava, özde ku- rumlann Atatürk'ün kurumlan olma- dığı görüşünü benimsemekle birlikte, Anayasa'nın ilgili maddelerinin mah- kemeyi bağladığı görüşündedir. Bu duruma nasıl geldik? Geçmişi arumsamakta yarar var: 82 Anayasası özerk kuruluşlann ge- lişmesine olanak tanımamış, yetkileri tek elde toplama anlayışını benimse- mişti. Dil Kurumu da dernek yapısıyla özerk bir kuruluştu. Atatürk kabtını yüzü aşkın dilci, yazıncı üyesiyle ku- rum, dil çalışmalannı topluma kazan- dırma çabasındaydı. 2- Dilin özleştirilmesi çalışmalan: Arapcadan, Farsçadan gelen kulla- nımdan düşmüş sözcükler yerine Türkçe sözcükler türeterek, Batı'dan gelen yeni kavramlara Türkçe kaışı- lıklar arayarak dilimizi zenginleştir- mişti. Devlet dairesine dönüştürülen Dil Kurumu'na atamayla getirilen görev- liler "Atatürk, akademiden yanaydı" diyerek katıhma. topluma açık yapı- lanmadan geri dönülmesini; "Atatürk, özleşme Türkçesinden uzaklaşıyordu" diyerek dibn annması çahşmalannın durdurulmasını istiyorlardı. Bu yanlış yorumla vardıklan görüşün ardında neler yattığını bilenler biliyor. Devlet dairesi Dil Kurumu'na ba- lıklerle Dil Kurumu'na eski kimliğınin kazandınlabileceğineinanıyordu. Fik- ri Sağlar'ın gösterdiği anlayışla bu ya- sa tasansı Kültür Bakanlığı'nda hazır- landı. Ne yazık ki Bakanlar Kurulu'na takıldı kaldı. Geçen yıl 26 eylülde SHP Genel Başkan Yardımcısı Önay Alpago Dil Bayramı'nda etkili bir konuşma yap- mış, "Şimdi sıra Dil Kurumu'nun der- nek yapısını kazanmasuıa geldi" de- mişti. Oysaki bu konuşmayı yapmaz- dan on gün önce Kanun Hükmünde Kararname ile devlet dairesi Dil Ku- rumu'nun yeni yapılanması pekiştirili- >ordu. Şükür ki bu kararnameler, Anayasa Mahkemesi duvanna çarpa- rak düşüyordu. İşın gerçek yanı şuydu: Karma hü- kümette Dil Kurumu'nun yönetımi DYP kanadında kalmıştı. Türk Dil Kurumu'nun bir sivil toplum örgütü olarak dernek kimliğini kazanması verdik. Aktuna, bu belgeleri incelete- ceğini, bizi en bsa zamanda yeniden çağıracağını söyledi. Aradan 6 ay gec- ti; hiç arayıp sormadı. Sonra, Yüksek Kurum'la ilgilenme görevi Aktuna'- dan ahrup Ayvaz Gökdemir'e verildiğı için o umudu da yitirdik. Gene de Yıldırım Aktuna'ya sorun- lanmızı anlatmanın yaran oldu: Batı'- dan gjren kavramlara Türkçe karşılık- lar aramak gereğıne mandığı için, "emir kumanda zinciri ile" devlet dai- resi Dil Kurumu paçalan sıvayıp "ya- bancı sözcüklere karşılıklar" bulma çabşmalanna girişti. Suyu bulandırmak: Türk Dil Ku- rumu'nun seçilmiş son genel yazmanı Cahit Külebi, 12 Eylül döneminde ka- lesini koruyan komutan gibiydi. Çok yönlü denetlemelerle kurumu hallaç pamuğuna çevirmek istemişlerdi. Dil Kurumu'nun defterini dürmek için yapılan bu denetlemeler sonunda Ta- vazar Paşa, "Sayın Külebi, böylesine düzenli, böylesine dürüst çalışan hiçbir devlet kurumu görmedim" demek zo- runda kalmıştı. Gene de kurtla kuzu masabndaki suyu bulandırma gerek- çesi gibi gerçeği aşan yalanlar, karala- malar, bu karalamalara sözde inanan- lar vardı. Araştırmalardan yüzakıyla çıktı kurum yöneticileri ve üyeleri. Time dergisine "Dünyanın en zengin generali" diye kapak olan 12 Eylül pa- şası Tahsin Şahinkaya, Türk Dil Ku- rumu'nun kapatılması ile ilgili yasa ta- sansına imza atarken gerekçelerini okumuş muydu? Adnan Başer Kafa- oğlu gibi 12 Eylül danışmanlannın, Türk Dil Kurumu'nun kapatılmasın- da kullanıldıklan için şimdi içleri sızla- mıyor mu? Ne var ki, hükümetin sol kanadı da bir sivil toplum örgütü olan Türk Dil Kurumu'nun gücünü anlayamamış. Kurumun altı yüzü aşkın dilci, yazıncı üyesi yok sayılmış. CHP giriştiği tes- pit davası'nda yalnız bırakılmış. Ko- nuşmalannda. yazılannda özleşme Türkçesine özel bir güzellik kazandı- ran Bülertt Ecevit Dil Kurumu'nu ilgi alanı dışında tutmuş. Ama devlet dai- resi Dil Kurumu'na karşın özleşme Türkçesi gebşiyor. Bu ırmağı geri çe- virme olanağı yok. Devlet dairesi Dil Kurumu'nun ata- ma ile gelen görevlileri, "emir kuman- da zinciriyle" özleştirme çabşmalanna sıvanırken, özleşmenin önemine inan- mayan. özleşme ile alay eden içtenlik- siz kişiler izlenimi bıraİctıkça bu çabş- malann göstermelik kalmaktan başka bir anlamı olmaz. ARADABIR TURHANILGAZ Fidanlar Nasıl Böyüp(?) 12 Eylül'ün on dördüncü yılında, bir özel televizyon kanalınca hazırlanan programı, darbe günlerindeki can- lılığını aynen koruyan bir dehşet ve tiksintiyle izledim birçoklarımız gibi. Sonra, kanallar arasında gezinirken Fransız 'TV 5'inde, Fransa Cumhurbaşkanı Françols MHterrand'ın halkının karşısında belki de son kez yaptı- ğı (çünkü günlerinin sayılı olduğunu kendisi de biliyor) siyasal ve insansal bir hesaplaşmanın, bir etik hesap- laşmanın ortasına düştüm. O zaman dehşet ve tiksinti- me büyük bir aşağılanmışlık duygusu. kopkoyu bir de utançeklendi. Darbeci emekli generalin hepimizce bilinen tıyneti, yeryüzünün en olağanüstü iklimi altında gününü gün eden gürbüzlüğüyle herkese ve her şeye meydan oku- mayı sürdürürken, ölümü olağanüstü birdinginlikle bek- leyen devlet adamı, 'düşünümlemeyle', yani bilgiyle ve anlama çabasıyla 'kendi kendini oluşturduğunu' söylü- yordu. 1951'den günümüze, insan ve siyasetçi olarak verdiği devasa mücadelenin özeti, bunca yalın ve bunca görkemliydi. Mitterrand'la söyleşiyi, Fransız Televizyon Müdürü Jean-Pierre Elkabbach yapıyordu. Sağda konumlanan bir gazetecıdir Elkabbach. 1981'de Mitterrand Cumhur- başkanı seçilerek sosyalıstleri iktidara taşıdığında, se- çim kampanyası boyunca Giscard'ın yanında yer aldı ve bu yüzden, başarıdan başı dönmüş kimi partizanlar ta- rafından epey hırpalandı. (Yanlış hatırlamıyorsam, Ce- zayir asıllı olan gazetecinin soyadı da Arapça 'günah keçisi' anlamına geliyor.) Karşımdaki ekrandaysa, sos- yalistcumhurbaşkanı, 'SevgiliElkabbach'diye hitap et- tiği televizyon müdürüne, ikinci yedi yıllık görev dönemi- rfi tamamlarken karşılaştığı ağır bir suçlamanın hesabı- nı veriyordu; tevile de meydan okumaya da kalkışmaksı- zın: Evet, İkinci Dünya Savaşı yıllarında, işbirlikçi Vichy hükümetinin polis şefi olan Rene Bousquet ile dostluğu vardı... Bir kez Bousquet, savaştan sonra hakkında açı- lan soruşturmadan aklanarak çıkmıştı... Sonra, önemli nitelikleri olan, değerli bir kişiydi Mitterrand'a göre... Dolayısıyla, Fransız adaletinin akladığı. üstelik seçkin bir kişilik sergileyen bir insanı, sırf Vichy hükümetine hizmet etti diye silip atamazdı... Bununla birlikte 'on ya da on iki kez' Elysee'de kabul ettiği Bousquefyi, yargı yeni bir soruşturma başlattıktan sonra -"işgal ettiği ma- kam yüzünden"- bir daha aramamış, esasen Bousquet de -"kendisinden bekleneceği gibi"- bir daha görüşme talebinde bulunmamıştı... Mitterrand, bunları 'fr/ş/se/'savunusu olarakanlattı El- kabbach'a. Asıl buradan çıkarak söyledikleri önemli: Özetle, "Ben Fransız ulusunun birliğini temsil ediyo- rum" dedi. "Benim görevim, Fransızları parçalamış olan geçmiş olayları tarihe maletmektir, günlük siyase- tin malzemesi yapılarak parçalanmışlığm sürdürülme- sine izin vermemektir." ••• Türk adaletinin yargılamadığı ve herhalde yargılaya- mayacağı bir suçun (darbe suçunun) ektiği parçalanma tohumları, on dört yılda büyüyüp serpildiler. Onlar büyü- dükçe başka şeyler, bizi 3. Binyıl'a taşıyacak şeyler gü- dük kalıyor, bir türlü gelişemiyorlar. Bilir misiniz bilmem; Marmaris-Datça yolu, Armuta- lan'ı geçince kıvrıla kıvrıla yükselir bir süre; sonra, Teke Yarımadası'nı anakaraya bağlayan berzah boyunca, görece bir düzlükte ilerler birkaç kilometre. Berzahın bittiği, yolun yeniden kıvrıla kıvrıla o yeryüzü cennetine doğru tırmanışa geçtiği yerde, bir ağaçlandırma alanı vardır. Kenarında, şimdi artık epey eskiyen büyük birta- belada, "OrgeneralKenan Evren Ağaçlandırması"diye yazar. Yıllardan beri gidip gelirim bu yoldan. O kızıl çam fidanları "halafidan". Bir türlü büyüyemediler... Otabeladaki namıvesanı birsilseler, adım gibi biliyo- rum, hepsi de gökyüzüne doğru uzanacaklar kıvançla... Server Tanilli nin beklenen kitabı Voltaire ve Aydınlanma125O0OTL C I K T 1 cri ı M I ^sofaşNo'' Te 24305 50 2 4 3 2 C : 3 - S K 2 « 533 OdBnelıgondeenıyoruzlıHenederıkadaı damga pulu gondeme Aydınlık| ^ ^ HAFTAUK HABEH YORUM DERGISI Bazı DEP'liler YDH'ya göz kırpıyor # Kürtlere yeni bela: Boyner Cezaevındeki tartışma. Tutuklu mılletvekillen ne dıyor 7 Boyner'ın Kürt ayağında kimler var?.. Guneydoğu'da YDH'ya hangi kesımler sıcak bakıyor 7 "Boyner'in vaatleri ctevletin önerilefi" ABD Buyükelçısı Barkley Guneydoğu da ne aradı?.. # Madenci geliyor! Zonguldak temsilcilen Başbakanla gönjştü. Çıller: Kapatmada karatiıyız. Madenci de karartı. Yanıt 23 Eylul Cuma gününden başlayarak veriliyor Ahmet Oktay ve Hulki Aktunç: # 'Örgütsüz ve lidersiz olmaz' Hattanın Konuklarıyla ışçı hareketınden kültür hayatımıza; medyadan anselliğe... # Devlet, Allah adına yazar kovalıyor "Yasak Tümceler"in yazarı Abdullah Rıza Ergüven hakkında mahkeme kararı: Derhal yakalansın Ergüvenin ılahiyatçı btlirkışrye yanıtı: Din bılımle ne zaman uzlaştı 0 Atina'da komünlst gençlik örgütlerl toplantısı 0 Polis, Menzılcılere karşı ilimcileri tutuyor ^ Azeri sendikacı Mehmetov: Sosyalizmi anyoruz 0 Başbakanlık, Eşref Bıtlis'in pilotunun vanslerinı cezalandırdı: Şehit ailesıne ev yok # Özel bankadan Sümerbank'a yüzde 900 faizli kredi BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYILERDE 365 gün ne çabuk geçti. Bugün 1 yaşındayım. SAİTÖZGÜRGEÇER İnsanı. ülkeni, güzelı ^e\ dığın ıçın, Doğrudan, haktan, haklıdan yana başkaldıran bir yüreğe sahip olduğun için. Kokuşmuş düzeni sarsacak bir başkaldınnın, gençlik ıçinde filizlenip örgütlenerek ülkeye yayılmasından korktuklan için... Sevgili TAYLAN ÖZGÜR Bundan tam 25 yıl önce ılk teıığı Beyazıt Meydanı'nda sana çeküler. senı sınından kurşunladılar 25 yıl ıçmdeaynı nedetılekaçgüzel. kaç vığıt ınsandaha faıb meçhul ya da katılı bılınen anayetlenn kurbanı oldu, tam bılemiyoruz. Ancak haklı ile haksızm, doğru ile yanhşın sa\ aşı hiç bıtmeyecek. Haklılann, doğrudan yana savaşan yığıtlenn öldürülmesı. hakkı. doğruyu ortadan kaldırmayacak. Bedelı çok ağır da olsa sonunda hep hak ve doğru, ınsanlık geçerlı olacak Senı se\gı. özlem ve onurla kucaklıyoruz. TAYLAN ÖZGÜR'ÜN YOLUNDA YÜRÜYECEK TÜM DOSTLARI, SEVEIVLERİ ADINA, ANNEN NECLA ÖZGÜR PENCERE Bnıf, Braf, Braf.. Tepede güneş; güneşin altında kocaman bir ağaç; ağacın gölgesinde ben: gazete okumaya çalışıyorum. Birkaç günden beri Gökova'dayım... Ağacın altında gazete okunmuyor... Vaaz kubbenin altında verilir, açık havada kutsal söz- cüklerin tılsımı yok olur, siyasetin anlamsızlığı da, bir dinlence yerinde, deniz, güneş, ağaç arasında elle tutu- lurcasına yoğunlaşıyor. Nedir politikacıların söyledikleri?.. Hiçbir sözcük yerli yerine oturmuyor... Içeriğinden soyutlanmış sesleredö- nüşen sözcüklerle insanlar arasında iletişim kurulabilir mi?.. Kimbilir?.. Gazeteleri bir yana bıraktım, 'Edebiyat ÇeviriDergisi'- ni elime aldım. Ankara Üniversitesi Tömer Bursa Şu- besi'nin çıkardığı dergi, yayıncıları için, 'bir kat, biryat, bir araba değerinde' imiş... Gerçektendeöyle... Kimi okur için de böyle bir dergi 'bir kat, bir yat, bir araba'run vereceği mutluluğu sağlayabilir... Yeryüzü kültürünün ve sanatının oluşması için çeviri vazgeçilemez bir araç!.. öyle ki Türkiye'deki bütün in- sanlar Ingilizceyi öğrenseler yine de çeviri gerekli!.. Çünkü şiir, roman, öykü dili başka... • Dergide Italyan yazarı Gianni Rodarl'den Ayşe Ona- ran'ın çevirdiği bir öykücük okudum, hoşuma gitti: "İki küçük çocuk, bahçede, kimsenin anlamayacağı, sadece aralarmda konuşabilecekleri özel bir dil keşfet- me oyunu oynuyorlardı, keyifle. - Brif, braf, -dedi birincisi. - Braf, brof, -diye yanıtladı diğeri. Vegülmekten kırıldı- lar. Birinci katın balkonunda, gazete okuyan, halim selim yaşlı bir bey vardı ve tam karşıda yüzünü pencereye da- yamış biraz huysuz görünüşlü yaşlı bir kadın. - Ne budala şeyler, şu çocuklar, -dedi kadın. Yaşlı adam aynı fikirde değildi: - Ben hiç de öyle dü- şünmüyorum. - Bana konuştuklannı anladığınızı söylemeyeceksi- niz, herhalde. - Bilakis hepsini anladım. Çocuğun biri 'ne güzel bir gün' dedi. Diğeri, 'yarın daha da güzel olacak' diye ce- vap verdi. Kadın burnunu kıvırdı, ama karşılık vermedi çünkü tam o anda çocuklar tekrar oyunlarına başlamışlardı. - Maraski, barabaski, pippirimoski, -dedi biri. - Bruf, - diye yanıtladı öteki. Ve katılırcasına güldüler yeniden. - Şimdi de mi anladınız yoksa ne konuştuklannı, -dedi kadın öfkeyle. - Evet, tabii ki anladım, -diye yanıt verdi adam gülüm- seyerek. - Birincisi 'iyi ki hayattayız', ikincisi de 'hayat bir harika' dedi. - Gerçekten de harika mı? diye sordu kadın ısrarla. - Brif, bruf, braf-oldu adamın yanıtı. • Ne olurdu başkentte politika yaparak sözde devlet yö- netimine kalkışanlar da yeni bir dil deneseler: -Mimasita, gikopani... - Maraski, barabaski, pippiromoski... - Peyisimoki, zizizama.. - Bruf, braf... Hem kendileri daha iyi anlaşırlardı, hem biz daha iyi anlardık... Türkçenin tadını kaçırdılar. TEŞEKKÜR Eşim ENGİN YENSENİ'nin ölümü ile içimde asla dinmeyecek olan acımı paylaşan dostlanma teşekkürederim. MELİKEYENSENİ TEŞEKKÜR Kızımız ÎPEK BAYKAL'ın doğumunu gerçekleştıren Jin. Opr. Dr. İSMET KARLIK ve ekibi ile Çamlık Hastanesf nin tüm personeline, bizleri yalnız bırakmayan dost ve yakınlanmıza teşekkürü bir borç biliriz. NESRİN - Ecz. ERDAL BA YKAL ÇOCUK YUVALARI V E ANAOKULLARI YAVRUNUZUN GÜNBOYU MUTLULUK YUYASI BftSUN COCUK. MIIMI Okul öncesi Eğitim ve İlkokul Etüd Bale • Mûak • Resım • Folklor • Satranç • Buz Paıenı • lngılızce • Sosyal Etkınlıkler MnacFı$e«(haneCd 64 Atakoy5726392-5423970 Btmn t Istanbul Evleri Koza 25 Bahçe! levler, 544 22 92 - 506 39 94 • Eğitim •Oyun •£ğtence«Yet'enek Amerikan Hastanesi Garajı Karşı Köşesi NİŞANTAŞI <S> 2414385® 0-12 YAŞ • ••IKVIÇOCUKIVİ Psikolog İLKNURTUZUNGUÇ denetımınde uzman kadro ile YENİKAYITLARIMIZ BAŞLAMIŞTIR Okulumuzda Bedıloyaraçları kullanılmaktadır S3DURAÖIKÜÇUKYAU Tel: 367 35 75 PEDAGOJİK DANIŞMA MERKEZİ KIRMIZIBALIK ÇOCUKE Vİ Kreş-Yuva-Etüt (0-12 yaş) •AileToplantılan Başlıyor: "Nasıl bir anne-baba olmak isterdiniz?" • Konu sunuşu: Danışman Dr. Erdal Atabek • Kırmızı Balık Ailesi davetlidir. • Dışandan katılacaklann telefon etmderi rica olunur. Mecidiyeköy: Tel: 272 96 07 Bostancı: 25 Eylül 1994 Pazar Saat: 12.00, Tel: 417 16 36 • llkokula hazırlık (Bireysel gelıştırme) • Tıyatro • Müzık • Resım + Kıl • Satranç • Fotoğratçılık • Aıle Semınerlen • Çocuk ve Aıle Danışmanhğı • PerıyodikSağlık Kontrolü • Bireysel ve grup ıçi eğıtim • Sabah Kahvaltısı + OğleYemeğı + Ikındı Kahvaltısı Psikolog Karman ZeU Yılmaz Uzman Psikolog GülşenAlemdar Acıbadem - Kadıköy Tel:0.216.340 45 12 ÖZEL HÜLYA ABLA ÇOCUK EVİ 19. YILIMIZDA ûzel Hülya Abla Çocuk Evı olarak 2-6 yaş çocuklarına tam ve yarım gün, uzman pedagog ve psikologlarımızla hizmet vermekteylz. Hedefimiz sevgi dolu bir ortamda. düşüncede özgür ve yaratıcı çocuklar yetiştirmektlc Adret: Çlttohavuzlar, Yeşllbahar Sok. No:22 81060 Yuva: 356 45 37 - 356 39 55 (Fax) GALERİ • ATÖLYE 293 89 78 (3HAT) SANAT ODASI EDEBİYAT SEMİNERLERİ ASUMAN KAFAOĞLU BÜKE EK1M-94 HAZIRAS-95 (18 yuzyûdan gunumuzej DÜNYA EDEBİYATINDA FELSEFE Her Perşembe saat 11.00 Gen Nccmcttın Okıem .V)k 1 V 1 Erenkoy lcl 155 « 8- Geııdtf... Çoğdoş bir meslek veyo Mimariık ve Güzel Sonotlar Fakültesine girmek itin eğitim GARANTİÜ IÇ MIMARLIK G RA F İ K R E S I M Kıırs Kayıtlanmız Boilomıştır. 1 C VI I | * ı >/ l | Kısdit Cod. Tel: 34! 65 30 Kattoy Isloabd Cd. Tel: 543 12 92 Bokrkoy Barboros Cd.Tel: 259 54 12 fesiklos ÜMİTYAŞAR SANAT GALERİSİ MUSTAFA AYAZ Resim Sergisi 23 Eylül-12 Ekım 1994 Isüldal Cod TeHıos Çlmaz: Vap Kur Hoo 1 Beyoğlu Tel 0212/293 96 33 Galeri Atölye ılanlarınız ıçın 293 89 78 (3 hat) akademik sanat eğitimi modacı, grafiker, iç mimar dmak ıcm üniversitc düzeyinde bir yıl yoğun ingilizce hazırlık, bilgisayarll ı uç kışıve bir macıntosh> Profesyonel mesleki eğitim... ön kayıt için s o n hafta ingilizce, güzel sanatlara giriş kursları başhyor. (h.içi-h.sonu) bir ydınızı değerlendiriıı Hem ingilizce öğrenin, bem MSU ye birincilikle gırın (9ı MSU i.ç mımarJik ve end. tas. bırıncılen) istasyoıı sanat merkezi I istasyon sanat merkezi I Itl \M(t: I llııııııliiııli (;;ıd. >ıı: »O Tı-I: :I8.> II !l (3 llnl) IIS^ IklM : Ihıck.'i ( ad. \m 11-7 l.'l: 110 ">ti :,nTW Hli 17 fl(l>k(ll: llli.niil.inii Ciıl. \o: :l(i Tı-I: :Ut.> II :tl (:t II; 11>t IhlM: >lnrkn ( ad. \u: 11 -7 1VI: 2III '.". :.t>-l\» <.l.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle