27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
M EYLÜL1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bayrampaşa'da Dev-Sol gösterisi \ • tstanbul Haber Servisi - • Bayrampaşa Yıldınm İMahallesi Papatya Sokak'ta "yasa dışı Dev-Sol yanlısı yaklaşık lOOkişilikbirgrup, 'örgütün lideri Dursun 'Karataş lehıne sloganlar attı. Dün akşam yapılan gösteriyi dağıtmak üzere olay yerine gelen polis otosuna, jjöstericiler tarafından 8 adet molotof kokteyli atıldı. Atılan molotof kokteylinden üçünün polis otosuna isabet ederek patlaması sonucu bir polis memuru yaralandı. Emniyet yetkihleri, olayla ilgili olarak 9 kişinin gözaltına alındığını açıkladılar. Batman'da Iki öğretmen öldürûldü • Yurt Haberleri Servisi - Batman'ın Beşiri ilçesine bağlı Çevrimova Köyü'nü basan PKK'li teröristler kaçırdıklan ûç öğretmenden ikisini öldürdü. Tunceli, Bitlisve Elazığ'da gerçekleştirilen operasyanlarda biri kadın 12 terörist öldürûldü. Beşiri üçesine bağlı Çevrimova Köyü'ne önceki gece 21.00 sıralannda baskın düzenleyen PKK'lıler. Ahmet Bektaş, Adnan Ttınca ve Mustafa Gümüş adlı öğretmenlen kaçırdı. İlkokul öğretmeni Ahmet Bektaş'ı serbest bırakan PKK'li teröristJer, diğer öğretmenler Adnan Tunca ile Mustafa Gümüş'ü otomatik silahlarla tarayarak öldürdü. v Önce iş güvenliği sağlanacak' • tstanbul Haber Servisi - Hava-İş Sendikası yeni toplu sözleşme döneminde 'iş güvencesinı sağlamayı' öncelikli hedef olarak belirledi. Hava-İş, önümüzdeki dönemde çalışanlann sadece ekmeklerini büyütmedeğil, ekmeklerini kaybetmeme mücadelesi içinde olacaklannı vurgulayarak özelleştirme kapsamı içinde bulunan Türk Hava Yollan'nda(THY)olası işten çıkarmalariçin 'disiplin kurulu' denetlemesi istedi. Güvenpank'a camiye tepki • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Mimarlar Odası Ankara Şubesi Başkanı Fatih Söyler, Güvenpark'a cami yapüracağını açıklayan Ankara Anakent Belediye Başkanı Melih Gökçek'in, "Halkı kandırmak için, olmayacak duaya amin dediğini" söyledi. Söyler, gönderdiği tepki mektubunda. Gökçek'i. "kutsal konulan, politika aracı yapmaması" konusunda uyardı. Eroin operasyonu • İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- İzmir Emniyet Müdürlüğü Narkotik Şubesi ekiplerince düzenlenen uyuşturucu operasyonunda, İstanbul'dan getirdikleri 47 kiloeroinı Yunanistan üzerinden İspanya'ya kaçırmak isteven ikisi Macar. ikisi Türk 4 kişi, Çeşme"de vakalandı. Konserde patlama: 2 ölü • MERSİN (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu) - Mersin Kültür ve Sanat Festivali etkinlikleri arasında yeralan konser sırasında patlayan bomba iki kişinin ölümüne. 15 kişinin de yaralanmasına sebep oldu. Dün gece 22.00 sıralannda Mersin Cumhuriyet Alanf ndaki şarkıcı Mahsun Kırmızıgürün konserinin bitımine yakın patlayan bomba sonucu 17 kişi yaralandı. Hastaneye kaldınlan yarahlardan iki kişi yaşamını yitirdi. Mumcu suikastının 20. ayında İçişleri Bakanı Menteşe, 'Ben polisi sürekli sıkıştınyorum' dedi Ipueu yok, aıııa devlet luııııtlıı EVRENDEĞER ANKARA - Yazanmız Uğur Mumcu'nun katledilmesinin üzerinden tam 20 ay geçerken soruşturmada halen bir ilerle- me kaydedilemedi. Suikastla ilgili olarak ciddi bir ipucu bile bulunamamasma karşın, yetki- liler cinayetin aydınlatılması konusunda "ümitii'' olduklan- nı açıkladılar. içişleri Bakanı Nahit Menteşe, "sevdiğim bir arkadaşım ve dostum" olarak nitelediğj Uğur Mumcu'ya yö- neltilen saldınnın aydınlatılma- sı konusunda umutlu olduğunu söylerken "Bazı şeyler var, ba- kınız faili mechul cinayetlerde birisini pusuya düşürüyorsumız, onun arkasından çözülüp geliyor bazı şeyler. Bir hadise geriye gi- diyor ve 'Şu, şu cinayetleri işle- miştik' şeklinde itiraf ediyorlar. İplik söküğü gibi geliyor peşi. O bakımdan ümidimi kesmedim henüz" dedi. Nahit Menteşe, suikastın 20. ayında Cumhuriyet'in sorulan- nı yanıtlarken Mumcu cinaye- tiyîe ilgili olarak halen aran- makta olan İslami Hareket örgütünün lider kadrosundan Şefik Polat'ın, olaydan iki gün sonra (26 Ocak 1993) Ankara'- daki bir evde yakalandıktan • Menteşe, İslami Hareket örgütünün lider kadrosundan Şefik Polat'ın, Mumcu suikastından iki gün sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü birimlerince bulunup sonra serbest bırakılması konusunda araştırma yaptırdığım açıkladı. • Emniyet kaynaklan Şefik Polat'ın serbest bırakılmasımn gerekçesini, 'Polat'ın Ankara'daki genel bilgi tarama tutanaklannda ismine rastlanamadı. Ankara'daki bilgi ağında sabıkası olmadığı tespit edilince de hakkında bir işlem yapılmadı' diye açıkladılar. sonra emniyet birimleri tarafın- dan gözaltına bile ahnmadan, neden serbest bırakıldığı konu- sunda araştırma yaptırdığmı söyledi. Emniyet kaynaklan ise Şefik Polat'ın serbest bırakıl- masımn gerekçesini. "Polat'ın Ankara'daki genel bilgi tarama tutanaklannda ismine rastlana- madı. Ankara'daki bilgi ağında sabıkası olmadığı tespit edilince de hakkında bir işlem yapılma- dı'; dedıler. İçişleri Bakanı Menteşe, Mumcu suikastının aydınlatıl- ması konusunda yardımcı ola- cak kişinin ödüllendirileceğini anımsattı, ancak ödül miktannı açıklamadı. Menteşe, Cumhu- riyet'in sorulanna şu yanıtlan verdi: - Suikastla ilgili olarak size ulaşan somut yeni bir bilgi var mı? Yok, olsa o kadar sevinece- ğim ki. Tabii esasında olay DGM'de. Onlar yönetiminde araştırma yapılıyor, ama ben polisi devamlı surette sıkıştın- yorum. Siz bazen yaayorsunuz ya. yazdığınız zaman o kupür- îerin üzerine tekrar, arkadaşlan teyakkuzda tutmak için. tedbir- li tutmak için, devamlı işin üze- rine gidiyorum. Biliyorsunuz, bu hadise benden çok evvel ol- du, yani benim bakanlığım zamanımda değil. Kendisi de sevdiğim bir arkadaşımdır. dostumdur rahmetli - Aradan bu kadar zaman geç- mesine ve bir ilerleme kaydedile- memesine rağmen, siz bu suikas- tın aydınlatüabileceğine üıanı- yor musunuz? Tabii inanıyorum. Bakınız faili meçhul cinayetlerde bazı şeyler vardır, birisini pusuya düşürüyorsunuz, onun arka- sından çözülüp geliyor bazı şey- ler. Bir hadise geriye gidiyor ve "Şu, şu cinayetleri işJeniiştik" şeklinde itiraf ediyorlar. İplik söküğü gibi geliyor peşi. O ba- kımdan ümidimi kesmedim henüz. Çünkü çok hadiseler var, faili meçhul yakalananlar İçişleri Bakanlığı'nın mahkemeye gönderdiği çelişkili savunmadan: Mumcu teröristlerinhedefi değîldi GÜNEŞGÜRSON ANKARA - İçişleri Bakanlı- ğı, Uğur Mumcu'nun öldürül- mesinin 20. ayında, yazanmızın teröristlerin boy hedefi olmadı- ğını' açıkladı. İçişleri Bakanhğı, boy hedefi olunması için 'ciddi ve önemli tehditler' gerekıiğını. ancak durumun böyle olmadı- ğını öne sürerken Mumcu'ya yönelik tehditleri 'önemsiz' ola- rak niteledi. Yazanmızı terö- ristlerin boy hedefi olmadığı için' korumadığmı itiraf eden ba- kanlık. Mumcu'nun tehdit edil- diği konusunda Mijli İstihbarat Teşkilaü'ndan (MİT) bilgi ve belge geimediğini kaydederek sorumlulugu üzerinden atmaya yönelik savunmasını yineledi. Çelişkiler giderilemedi Mumcu ailesinin, suikastta İhmal ve ağır hizmet kusunı' bulunduğu gerekçesiyle, idare hakkında açtığı maddi ve ma- nevi tazminat davasında, İçişle- ri Bakanbğı ikinci savunmasını mahkemeye sundu. İçişleri Ba- kanhğı 1. Hukuk Müşaviri Akif Tığ imzasıyla gönderilen sa- vunmada, hükümeün Uğur Mumcu'yu teröristlerin boy he- defi olarak görmediği' açıklan- dı. İçişleri Bakanhğı; MİT ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'- nün, "Mumcu'nun hayatmın ciddi tehlikede oMuğu" "konu- sunda düştüğü çelişkileri gide- remedi. Mumcu'nun tehdit edildiği konusunda "MİT'ten idareye bilgi ve belge intikal et- • İçişleri Bakanhğı, teröristiere hedef olmanın, 'ciddi ve önemli tehditlerin alınması' anlamına geldiğini ileri sürerek Mumcu'nun böyle bir tehdit almadığını savundu. Mumcu'nun tehdit edildiği konusunda 'MİT'ten idareye bilgi ve belge intikal etmediğT kaydedildi. mediğini" yineleyen bakanhk, "Kişiye silah taşıma ruhsatı ve- rilmesinin, kişinin koruma altına alınması sonucunu doğurmaya- cagını" savundu. Mumcu'nun 'koruma altına alınmadığını' vurgulanan ba- kanhk açıklamasında şöyle dendi: "TeröristJerin boy hedefi hali- ne gelinmesi, ciddi ve önemli teh- ditlerin alınmasını ifade eder. Böyle bir tehdit, doğal olarak hedef teşkil eden kişiye yapılaca- ğına göre her şeyden önce tehdit edilen kişinin, korunması için devletten yardım istemesi ve teh- ditten devleti haberdar etmesi gerekir. Bu yönden tedbir konu- sunda idarenin bir ihmal ve kusu- nı bulunmamaktadır." Savunmada. cinayetin işlen- diğı dönemde görev yapan hü- kümet yetkililerinin açıklama- lan da yalanlandı. Olay sırasın- da İçişleri Bakanı olan İsmet Sezgin'in "Uğur Mumcu'yu ko- nımayıp, kinü koruyacaktık?" biçimindeki sözleri ile Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu'nun "Mumcu'ya önceden yakın ko- ruma verildiği" açıklamalannın 'hatah yorum ve asıl olmayan beyana' dayandığının ileri sü- rüîdüğü savunma dilekçesinde, "Valilikçe, Lğur Mumcu'nun evinin yakınında bulunan sefare- ti koruyan güvenlik görevlileri- ııin, o yöredeki güvenliği de sağ- iadıklan beUrtilmek istenmiştir" dendi. Savunmada. Sezgin ve Şahi- noğlu'nun açıklamalannın, "Mumcu'nun koruma altına alı- nmasına karşın yeterli güvenlik tedbirlerinin alınmamasmdan dolayı olayın meydana geldiği" bıçiminde yonımlanmaması gerektiği belirtilerek Mumcu'- nun "Bir talebi bulunmadığın- dan, koruma altına alınmadığı- nı, bu nedenle koruma görevinin yeterince yerine getirilmemesi- nin de söz konusu olmadığı" kaydedildi. 'Suikast belirtisi yoktu' Bakanlığın bu açıklamasının. Doç. Dr. Bahriye Ücok'un ölü- münden sonra Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar'ın An- kara Emniyet Müdürü olduğu dönemde, Ankara Hassas Böl- geleri Koruma Müdürii'nce Uğur Mumcu'nun koruma altı- na alınması uygulamasıyla çe- lişkili olduğu dikkat çekti. İçişleri Bakanhğı, mahkeme- ye sunduğu ilk savunmasında da Mumcu hakkında 'suikast belirtisi bulunmadıgmı' belirte- rek olayın sorumluluğunu istih- barat birimlerine atarken An- kara Emniyet Müdürlüğü, "Mumcu'nun hayatmın ciddi tehdit altında bulunduğumı bildi- ğini"kaydetmıştı. Emniyet Müdürlüğü'nün açıklamasının hangı bilgiye da- yanarak yapıldığma açıklık ge- tırilmemişti. İşlam ve Laiklik kolokyumunda konuşan teoloji profesörü Chrisüan W. Troll: Islaııı ve Katoliklerin ortak noktası çok • Kolokyumun ilk günkü oturumunda Katolik kilisesinin devlet ile ilişkileri üzerine bir konferans veren Troll, Cumhuriyet'e verdiği demeçte Vatikan'm Kahire toplantısı sırasında takındığı tutumun inşani açıdan değerlendirilmesi gerektiğini savundu. AZMİKARAVELİ İstanbul'da düzenlenen 'İslam ve Laiklik' kolokyumu- na katılan teoloji profesörü ra- hip Christian VV. Troll Kahire Nüfus Kongresi'nde İslam ile Katolik dinlerinin aynı tavn sergilediklerini behrterek aynı tutumun gelecekte de gerçek- leşme ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Troll, her iki dinin de temelde birçok ortak nok- tasının bulunduğunu kaydede- rek Vatikan'ın ve radikal İslamcılann modernizme karşı dinlerini koruma isteği duy- duklannı ifade etti. Kolokyumun ilk günkü otu- rumunda Katolik kilisesinin devlet ile ilişkileri üzerine bir konferans veren Troll, Cumhu- riyet'e verdiği demeçte Vati- kan'ın Kahire toplantısı sırası- nda takındığı tutumun insani açıdan değerlendirilmesi gerek- tiğini savundu. Ankara Üniversitesi ile Roma Üniversitesi arasında yapılan anlaşma gereği Ankara Troll kolok\umda,\ atikan'ın ve radikal İslamcılann modernizme karşı dinlerini koruma isteği duyduklaruiı ifade etti. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOGLU) İlahiyat Fakültesi'nde de geçti- ğimiz yıllarda dersler veren Troll, nüfus konferansı sırası- nda her iki dinin de kürtaja karşı çıkmasının modernizme karşı çıkış anlamına geldiğini söyledi. Troll, Kahire konferansı hakkında şunlan söyledi: "Katolik ve İslam dinleri insana kutsal bir önera veriyorlar. Her iki din de insanın hayatmm Allah tarafından alınabikceğine inanı- yor. Örneğin kurtanlamaz bir hastalık durumunda ölüm hakkı- na her iki din de karşı çıkıyor. Dünyanm bugün geldiği aşamada İngiÜzcede "Post-religious men- tality and society' (Din son- rası düşüncesi ve toplumu) ola- rak adlandırüan bir uygarlık dö- nemi vaşanıyor. Bövİesi bir dö- nemde kutsal olandan uzak- laşılıyor. İki dinin birlikteliği dini dtşarda bırakan bir moder- nizm anJayışına karşı bir anlam- da savaş anlamına geliyordu. Böyle olunca da bu iki din bir anda Amerika ve Birleşmiş Mil- letler'i karşısında buldu." Vatikan'ın nüfus planla- masıyla yakından ilgilendiğine değinen Troll, doğal yöntem- lerle korunulmasının Katolik kilisesi ve İslam açısından esas olduğunu söyledi. Troll "Her iki dinin de Kahire konferansın- da bir araya gebneleri bundan sonra da böylesi bir birliktcliğin olabüeceğini gösteriyor. Ancak bunun tam tersi de geçerli olabi- lir. Temelde bir ayrışım sözko- nusu tabü ki, o da Hıristi- yanlığm devleti ele geçirme gibi bir sorununun hiçbir zaman ol- mamasından kaynaklanıyor" dedi. Hıristiyanhğın devlete bakış açısıyla Islamın bakış açılan arasında farklara dikkat çeken Troll, Hıristiyanhk ile devletin bir arada gitmesi gerektiğini ifade etti. Rahip Troll sözlerini şöyle sürdürdü: "Katolik kilisesinin devleti ele geçirme gibi bir sorunu yok. Her iki kurumda birbirini tamamla- yan bir yapı içerisindeler. Bu an- lamda bir arada vaşamaya zo- runlular." var. Bakıyorsunuz 3-5 sene ev- velki bile çıkıyor. Ben de bunu öyle ümit etmek istiyorum. Her yönüyle araştınlması için tali- mat veriyorum. Bazen şu ör- gütte olur, bu örgütte olur, ama ben her tarafın araştınlmasını istiyorum. - Olayın bir yurtdışı bağlantısı olabiür mi? Herhangi bir gizli servis suikastın arkasında olabi- ür mi? Bilemiyorum, bir şey söyle- yemiyorum ki. İpucu bulsam, tamamen üzerine gideceğim. Ama maalesef bir ipucu yok. Zaman zaman ümide kapıldık, ama şimdilik yok. Ama ümidi- mi kesmiş de değilim. - Şefik Polat Ankara'da önce bulundu sonra serbest bırakıldı. Bu konuyu araştırabildiniz mi? Neden bırakümış? Araştırma yaptınyorum. Vaktiyle olan bir hadise bu. Ben bu olay gazetelerde çıkar çıkmaz, hem izahat istedim hem de üzerine gkmelerini iste- dim. - Size bir bilgi ulaştı mı? Hayır, halen ulaşmadı. Em- niyete Şefik Polat'la ilgih bilgi sordum, kupürleri gönderdim. Onlan emniyete intikal ettir- dim. izahat gelecek. Bakınız, bu tür şeyler sizin gazetelerde çık- tıkça okuyup geçmiyorum, üzerine talimat da veriyorum. Ben gazetelerden aldığım bilgi- ler üzerine gittim ve o konu hakkında geniş tafsilat istedim. - Dönemin İçişleri Bakanı İs- met Sezgin, suikastın aydınlatıl- ması konusunda yardımcı ola- cak kişiye ödüJ verileceğini söy- lemişti. Halen bu ödül söz konusu mu, miktar beUi mi? Bilemiyorum onu. Ama tabii ödüllendiririz. Yeter ki meyda- na çıkanlsın. Devlette devamlı- lık vardır. Böyle bir taahhütte bulunmuşsa onun çarelerini bulunım. Yeter ki faih' ihbar et- sinler. - Miktar beUi mi acaba? Yok. Ama onu görüşürüm. Sayın Sezgin'in taahhüdü, be- nim de taahhüdümdür. Sayın Sezgin vaat etmişse, ben onun çarelerini bulurum. - Miktar açıklanması olayın aydınlatılması açısından teşvik edici bir yöntem obnaz mı? Bakayım, onu bir sorayım da. Gerçekten şu anda miktan düşünmedim. İsmet Bey biraçı- klama yapmıştı. Devlette de- vamlılık vardır, biz de bunu devam ettiririz. Buca Cezaevi Tutuklulara jandarma dayağı • Avukat Funda Aksüt, Ekim grubu operasyonunda gözaltına ahnan sanıklann duruşmadan çıktıktan sonra veDGM'ye getirilirken cezaevi otosu içindejandarmalar tarafından dövüldüklerini öne sürdü. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - Buca Cezaevfnden du- ruşmaya götürülen bazı tutuk- lulann jandarma tarafından dövüldükleri öne süriildü. Avu- kat Funda Aksüt, görevliler hakkında suç duyurusunda bu- lunacaklannı söyledi. Ekim grubu operasyonunda gözaltına ahnan ve haklannda Izmir 1. Ash'ye Ceza Mahke- mesi'nde duvarlara afiş yapış- tırdıklan, DGM'de de gizli ör- güt üyesi olduklan gerekçesiyle çeşitli suçlamalar yöneltiien Ba- hadır Özeroem, Yusuf Sarp, Murat Özdemir, Aslıhan Gen- çay, Şükriye Can, Gülten Işık, Zeiiha Koyupınar, Özden Oz. İsmet Avcı, Yusuf Bağ'ın 1. As- liye Ceza Mahkemesi'ndeki du- ruşmalanndan çıktıktan sonra ve DGM'ye getirilirken cezaevi otosu içinde jandarmalar ta- rafından dövüldüklerini öne süren Aksüt, şunlan söyledi: "Müvekkillerim DGM'ye du- ruşmaya getirildiklerinde, elbi- selerinde kan izleri vardı. Baha- dır Özerdem, Yusuf Sarp ve Murat Özdemir'in koJ ve yüzle- rinde sıynkJann. boyunlannda morluklann olduğunu gördüm. Müvekkillerim, DGM'deki du- ruşmalannda olayı mahkeme heyetine anlatarak vücutlann- daki darp izlerini gösterdiler. Mahkeme beyeti, sonınun kendi görev alanı dışında olduğunu be- lirtmesine karşın, iddialan tuta- nağa gecirdi." Iki tutuklunun bir kelepçeye vurulduğunu. elleri bağlı olan bu kişilerin jandarmalar tarar- fından dövülmesini kınadıkla- nnı belirten Funda Aksüt, "Jan- darma burada müvekkillerimin can güvenliklerini sağlayacağı yerde dayak atmıştır" dedi. TOKTAMIŞ ATEŞ Vakrfbr, Kamu Kurumlan ve Ünrversfteler... Vakfın ne olduğunun bilimsel tanımlaması, sevgili Prof. H. Hatemi'nin işi. Ama benim bilebildiğim kadarıy- la vakıf, "Bir insanın ya da bir grup insanın, ellerinde bulunan kaynaklan, hayırlı bir işe ayırmaları, hayırlı bir işe tahsis etmeleridir." Gerçekten atalarımız, "7a Budin'den Irak'a, Mısır'a kadar" yüzyıllar boyunca, binlerce vakıf oluşturmuşlar; hem sevap kazanmışlar ve hem de huzur bulmuşlardı. Camiler, medreseler, kervansaraylar, hamamlar.türbe- ler, çeşmeler yapmışlar ve bunların yaşamalarını sağla- mak için de belli kaynaklan 'tahsis etmişlerdT.' Kimi za- man bağların, bahçelerin, zeytinliklerin, tarlaların gelir- leri; kimi zaman evlerin, dükkanların kiraları vb. gibi kaynaklar bu vakıfları yüzyıllarca ayakta tutmuştu. Vak- fın amaçları çerçevesinde çalışan göreviilerin gelirleri de bu kaynaklardan sağlanmıştı. Cumhuriyet döneminde ve özellikle 1950 sonrasında da ilginç bir 'vakıflaşma süreci' yaşadık. Kimi zenginle- rimiz belli kaynaklarını, hayırlı amaçlara yönelik olarak kurdukları vakıflara aktarmaya başladılar. öyle bir 'mevzuat' hazırlanmıştı ki kurulan vakıflann yönetimini 'a/7e dışına kaptırmamak' için gerekli önlemler de alına- biliyordu. Ve bu tür vakıflarda biraz 'vergiden kaçma' kokusu seziliyorsa da bunlar gene de hayırlı şeylerdi ve sonuç olarak insanlar 'kendi ceplerinden' bir şeyler ve- riyorlardı. Derken 1980 sonrasmda bambaşka bir vakıflaşma başladı. Bu dönemdeki vakıflaşma sürecinde üç önemli görüntüyle karşılaştık. İlk olarak, belli kamu kuruluşlarına ya da kurumlarına 'yönetici' olarak atanmışyadaseçilmişkişiler Va/c/rfcur- ma' maskesi altında bu kamu mallarınt 'çalmaya' ya da en hafif deyişle 'özelleştirmeye' başladılar. Ama bu özelleştirme, 'kendiceplerine özelleştirme' idi... Kamu kurum ve kuruluşlarının çoğunda görülen bu il- ginç soygun, en yoğun biçimde üniversitelerde yaşandı. Dünkü Cumhuriyet'te (23 Eylül 1994) YÖK Denetleme Kurulu'nun, özellikle istanbul ve Anadolu üniversitele- rindeki vakıf soygunuyla ilgili önemli açıklamaları var. Ama bu soygun -eski hızında olmasa bile- hala sürüyor. Zaten bu konu üzerinde ayrıca duracağım. ikinci olarak kimi dernekler 'vakıflaşmaya' başladı. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan ve 'bizatihi' kendileri demokratik kuruluşlar olması gereken dernek- ler, vakıflaşma kanalıyla 'para toplar' bir hale gelmele- riyle birlikte, demokratik kurum olma özelliklerini de hızla yitirmeye başladılar. Dernekler Kanunu'nun getir- diği kısıtlamalardan kaçma bahanesi ile dernek üyeleri- nin denetiminden kaçmaya başladılar. Çoğu dernekle- rin yanı sıra aynı ismi taşıyan birer de vakıf oluşturuldu. Ve dernekte 'yönetimiyitirenler', oluşturdukları vakıflar- da yönetimi ele geçirdiler. Ve çoğu kez ömürboyu ve çoğu kez babadan oğula devredilebilecek bir biçimde. (Sadece bir tane değil, yüzlerce 'hanedan' yaratıldı bu dönemde). Üçüncü olarak da iyiniyetli ve yararlı olarak niteleye- bileceğimiz vakıflar ortaya çıktı. Çevre ile ilgili olarak, doğayı korumayla ilgili olarak, muhtaç çocuklara yardım için, fukaralara yardım için vb. gibi gerçekten hayırlı amaçlara yönelik çok sayıda vakıf kuruldu. Ve elbette buntarın bir bölümüne elimizden geldığince katkıda bu- lunuyoruz. Ve bu tür vakıflann desteklenmesinden ve güçlendirilmesinden yanayız. Ama kapınızı calan vakfın 'soygun amacıyla mı', yoksa 'muhtaçlara yardım ama- cıyla mı' kurulduğunu anlamak çok zor. Biraz yukarıda, "Bizim üniversitedeki vakıflar üzerin- de birazdan duracağım "demiştim. Ama artık yerim kal- madı. Umarım salıya ele alırız. Zaten Florance Nightin- gale 'olayı', YÖK tarafından didikleniyor. Çok daha iyi ediyorlar. Bu hastane dünya standartlarmı yakalamış bir hasta- ne. Birkaç arkadaşıma da yeniden can verdi. Sağolsun- lar. Ama bu 'mükemmellik', kamu mallarını gasp etmeyi haklı kılar mı? Sanmıyorum. Bir keşmekeştir sürüp gidiyor. Bir kamu bankasının eski genel müdürü, mafya tarafından kurşunlanıyor. Bu genel müdürü o makama getiren kişi, bir döneme dam- gasını vuran bir başbakanın ve cumhurbaşkanının oğlu. (Kimilerinin o dönemi özlemeleri ve o döneme övgüler düzmelerinin beni çıldırtması bir başka konu). Bu 'oğul' üç-beş senede elde ettiği trilyonluk serveti ile görüntülü ve yazılı kitle iletişim araçlarını ele geçiri- yor ve belli alanlarda kamuoyu oluşturuyor... Trilyonlar dönüyor. "Mühim değil" diyenler var. Tril- yonlarla oynayanların komisyonu ayrı, yüz milyonlarla oynayanlar bir başka komisyon alıyor... Ve kamu malları, ona-buna arpalık oluyor. Fazla gü- rültü çıkarmadan. Sessiz-sedasız... Üniversitelerde tören huzursuzluğu • İTÜ ve ODTÜ senatolanrun yeni öğretim yılına törensız girme karan, öğretim üyeleri derneklerinden destek gördü. Gazi, ODTU, Izmir üniversiteleri öğretim elemanlan dernekleri ve Öğretim Elemanlan Sendikası, yaptıklan ortak açıklamada, tüm üniversite senatolannı aynı doğrultuda karar almaya çağırdı. İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü- rosu) - ODTÜ ve İTÜ senatola- nnın. "üniversitek'rin, kavnak yetersizliği nedeniyle durma noktasına gelmesi, öğretim üye- lerinin ağır yaşam koşullan al- tında ezilmeleri ve akademik özerkliğin sarsılması" gerekçe- leriyle aldıklan, yeni öğretim yıhnın açıhşının törensiz yapıl- ması karan, öğretim üyeleri der- nekierinden destek gördü. Gazi, ODTÜ, îzmir üniversiteleri öğ- retim elemanlan dernekleri ve Öğretim Elemanlan Sendikası, yaptıklan ortak açıklamada, tüm üniversite senatolannı aynı doğrultuda karar almaya, öğre- tim elemanlannı da yapılacak açılış törenlerine katılmamaya çağırdı. ODTÜ ve İTÜ senatolannın, 1994-95 Akademik Yıh'nın açılışında tören yapılmaması karan almalanna neden olan gerekçelerinenönemlisini,"Tür- kiye'de üniversitelerin, bilim ve teknoloji üretemeyen yüksek okuüar düzeyine düşürölmea" oluşturdu. ODTÜ ve İTÜ sena- tolan yaptıklan açıklamada, "20. yüzyılın sonlannda gerçek- leştirilen teknoloji dcvrimi. en- düsrri çağından bilgi çağına ge- çiş sürecini başlatmıştır" denil- di. ODTÜ ve İTÜ senatolannın açıklamalannda. "Yasama ve yargı organlanmuın hiç bir çağ- daş toplumda benzeri görübne- yen, öğrenci affı, öğrenci not yükseltmeleri, akademik terfi ve atamalara yönelik tasarmflan, akademik özerkliği temednden sarsmakta ve nihayet idari ve mali bürokrasi ûniversitelerimi- zi işleyemez hale getirmektedir" görüşü savunuldu. ODTÜ ve İTÜ senatolannın bu gerekçelerle aldıklan tören- siz açıhş yapma karannı destek- lediklerini açıklayan Gazi Üni- versitesi Öğretim Üyeleri Der- neği, İzmir Üniversiteleri Öğre- tim Elemanlan Derneği, ODTÜ Öğretim Elemanlan Derneği, Öğretim Elemanlan Sendikası ve Öğretim Üyeleri Derneği, tüm üniversite senato- lannı aynı doğrultuda karar al- maya çağırdılar. ODTÜ ve İTÜ senatolannın yeni akademik yıh törensiz acma karannı farklı yo- rumlayan Öğretim Üyeleri Der- neği Genel Sekreteri ve Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğre- tim üyesi Prof.Dr. Tahir Hati- poğlu, "Bence senatolar bu ka- ran, öğretim üyeleri, acıuş tö- renlerinde bir eyiem yapar kor- kusuyla aldüar" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle