Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M EYLÜL1994 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Bayrampaşa'da
Dev-Sol gösterisi
\ • tstanbul Haber Servisi -
• Bayrampaşa Yıldınm
İMahallesi Papatya Sokak'ta
"yasa dışı Dev-Sol yanlısı
yaklaşık lOOkişilikbirgrup,
'örgütün lideri Dursun
'Karataş lehıne sloganlar attı.
Dün akşam yapılan gösteriyi
dağıtmak üzere olay yerine
gelen polis otosuna,
jjöstericiler tarafından 8 adet
molotof kokteyli atıldı.
Atılan molotof kokteylinden
üçünün polis otosuna isabet
ederek patlaması sonucu bir
polis memuru yaralandı.
Emniyet yetkihleri, olayla
ilgili olarak 9 kişinin
gözaltına alındığını
açıkladılar.
Batman'da
Iki öğretmen
öldürûldü
• Yurt Haberleri Servisi -
Batman'ın Beşiri ilçesine bağlı
Çevrimova Köyü'nü basan
PKK'li teröristler kaçırdıklan
ûç öğretmenden ikisini
öldürdü. Tunceli, Bitlisve
Elazığ'da gerçekleştirilen
operasyanlarda biri kadın 12
terörist öldürûldü. Beşiri
üçesine bağlı Çevrimova
Köyü'ne önceki gece 21.00
sıralannda baskın düzenleyen
PKK'lıler. Ahmet Bektaş,
Adnan Ttınca ve Mustafa
Gümüş adlı öğretmenlen
kaçırdı. İlkokul öğretmeni
Ahmet Bektaş'ı serbest
bırakan PKK'li teröristJer,
diğer öğretmenler Adnan
Tunca ile Mustafa Gümüş'ü
otomatik silahlarla tarayarak
öldürdü.
v
Önce iş
güvenliği
sağlanacak'
• tstanbul Haber Servisi -
Hava-İş Sendikası yeni toplu
sözleşme döneminde 'iş
güvencesinı sağlamayı'
öncelikli hedef olarak
belirledi. Hava-İş,
önümüzdeki dönemde
çalışanlann sadece
ekmeklerini büyütmedeğil,
ekmeklerini kaybetmeme
mücadelesi içinde
olacaklannı vurgulayarak
özelleştirme kapsamı içinde
bulunan Türk Hava
Yollan'nda(THY)olası
işten çıkarmalariçin 'disiplin
kurulu' denetlemesi istedi.
Güvenpank'a
camiye tepki
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Mimarlar Odası
Ankara Şubesi Başkanı
Fatih Söyler, Güvenpark'a
cami yapüracağını açıklayan
Ankara Anakent Belediye
Başkanı Melih Gökçek'in,
"Halkı kandırmak için,
olmayacak duaya amin
dediğini" söyledi. Söyler,
gönderdiği tepki
mektubunda. Gökçek'i.
"kutsal konulan, politika
aracı yapmaması"
konusunda uyardı.
Eroin
operasyonu
• İZMİR (Cumhuriyet Ege
Bürosu)- İzmir Emniyet
Müdürlüğü Narkotik Şubesi
ekiplerince düzenlenen
uyuşturucu operasyonunda,
İstanbul'dan getirdikleri 47
kiloeroinı Yunanistan
üzerinden İspanya'ya
kaçırmak isteven ikisi
Macar. ikisi Türk 4 kişi,
Çeşme"de vakalandı.
Konserde
patlama: 2 ölü
• MERSİN (Cumhuriyet
Güney İlleri Bürosu) - Mersin
Kültür ve Sanat Festivali
etkinlikleri arasında yeralan
konser sırasında patlayan
bomba iki kişinin
ölümüne. 15 kişinin de
yaralanmasına
sebep oldu. Dün gece 22.00
sıralannda Mersin
Cumhuriyet Alanf ndaki
şarkıcı Mahsun
Kırmızıgürün konserinin
bitımine yakın patlayan
bomba sonucu 17 kişi
yaralandı. Hastaneye
kaldınlan yarahlardan iki
kişi yaşamını yitirdi.
Mumcu suikastının 20. ayında İçişleri Bakanı Menteşe, 'Ben polisi sürekli sıkıştınyorum' dedi
Ipueu yok, aıııa devlet luııııtlıı
EVRENDEĞER
ANKARA - Yazanmız Uğur
Mumcu'nun katledilmesinin
üzerinden tam 20 ay geçerken
soruşturmada halen bir ilerle-
me kaydedilemedi. Suikastla
ilgili olarak ciddi bir ipucu bile
bulunamamasma karşın, yetki-
liler cinayetin aydınlatılması
konusunda "ümitii'' olduklan-
nı açıkladılar. içişleri Bakanı
Nahit Menteşe, "sevdiğim bir
arkadaşım ve dostum" olarak
nitelediğj Uğur Mumcu'ya yö-
neltilen saldınnın aydınlatılma-
sı konusunda umutlu olduğunu
söylerken "Bazı şeyler var, ba-
kınız faili mechul cinayetlerde
birisini pusuya düşürüyorsumız,
onun arkasından çözülüp geliyor
bazı şeyler. Bir hadise geriye gi-
diyor ve 'Şu, şu cinayetleri işle-
miştik' şeklinde itiraf ediyorlar.
İplik söküğü gibi geliyor peşi. O
bakımdan ümidimi kesmedim
henüz" dedi.
Nahit Menteşe, suikastın 20.
ayında Cumhuriyet'in sorulan-
nı yanıtlarken Mumcu cinaye-
tiyîe ilgili olarak halen aran-
makta olan İslami Hareket
örgütünün lider kadrosundan
Şefik Polat'ın, olaydan iki gün
sonra (26 Ocak 1993) Ankara'-
daki bir evde yakalandıktan
• Menteşe, İslami Hareket örgütünün lider
kadrosundan Şefik Polat'ın, Mumcu suikastından
iki gün sonra Ankara Emniyet Müdürlüğü
birimlerince bulunup sonra serbest bırakılması
konusunda araştırma yaptırdığım açıkladı.
• Emniyet kaynaklan Şefik Polat'ın serbest
bırakılmasımn gerekçesini, 'Polat'ın Ankara'daki
genel bilgi tarama tutanaklannda ismine
rastlanamadı. Ankara'daki bilgi ağında sabıkası
olmadığı tespit edilince de hakkında bir işlem
yapılmadı' diye açıkladılar.
sonra emniyet birimleri tarafın-
dan gözaltına bile ahnmadan,
neden serbest bırakıldığı konu-
sunda araştırma yaptırdığmı
söyledi. Emniyet kaynaklan ise
Şefik Polat'ın serbest bırakıl-
masımn gerekçesini. "Polat'ın
Ankara'daki genel bilgi tarama
tutanaklannda ismine rastlana-
madı. Ankara'daki bilgi ağında
sabıkası olmadığı tespit edilince
de hakkında bir işlem yapılma-
dı'; dedıler.
İçişleri Bakanı Menteşe,
Mumcu suikastının aydınlatıl-
ması konusunda yardımcı ola-
cak kişinin ödüllendirileceğini
anımsattı, ancak ödül miktannı
açıklamadı. Menteşe, Cumhu-
riyet'in sorulanna şu yanıtlan
verdi:
- Suikastla ilgili olarak size
ulaşan somut yeni bir bilgi var
mı?
Yok, olsa o kadar sevinece-
ğim ki. Tabii esasında olay
DGM'de. Onlar yönetiminde
araştırma yapılıyor, ama ben
polisi devamlı surette sıkıştın-
yorum. Siz bazen yaayorsunuz
ya. yazdığınız zaman o kupür-
îerin üzerine tekrar, arkadaşlan
teyakkuzda tutmak için. tedbir-
li tutmak için, devamlı işin üze-
rine gidiyorum. Biliyorsunuz,
bu hadise benden çok evvel ol-
du, yani benim bakanlığım
zamanımda değil. Kendisi de
sevdiğim bir arkadaşımdır.
dostumdur rahmetli
- Aradan bu kadar zaman geç-
mesine ve bir ilerleme kaydedile-
memesine rağmen, siz bu suikas-
tın aydınlatüabileceğine üıanı-
yor musunuz?
Tabii inanıyorum. Bakınız
faili meçhul cinayetlerde bazı
şeyler vardır, birisini pusuya
düşürüyorsunuz, onun arka-
sından çözülüp geliyor bazı şey-
ler. Bir hadise geriye gidiyor ve
"Şu, şu cinayetleri işJeniiştik"
şeklinde itiraf ediyorlar. İplik
söküğü gibi geliyor peşi. O ba-
kımdan ümidimi kesmedim
henüz. Çünkü çok hadiseler
var, faili meçhul yakalananlar
İçişleri Bakanlığı'nın mahkemeye gönderdiği çelişkili savunmadan:
Mumcu teröristlerinhedefi değîldi
GÜNEŞGÜRSON
ANKARA - İçişleri Bakanlı-
ğı, Uğur Mumcu'nun öldürül-
mesinin 20. ayında, yazanmızın
teröristlerin boy hedefi olmadı-
ğını' açıkladı. İçişleri Bakanhğı,
boy hedefi olunması için 'ciddi
ve önemli tehditler' gerekıiğını.
ancak durumun böyle olmadı-
ğını öne sürerken Mumcu'ya
yönelik tehditleri 'önemsiz' ola-
rak niteledi. Yazanmızı terö-
ristlerin boy hedefi olmadığı için'
korumadığmı itiraf eden ba-
kanlık. Mumcu'nun tehdit edil-
diği konusunda Mijli İstihbarat
Teşkilaü'ndan (MİT) bilgi ve
belge geimediğini kaydederek
sorumlulugu üzerinden atmaya
yönelik savunmasını yineledi.
Çelişkiler giderilemedi
Mumcu ailesinin, suikastta
İhmal ve ağır hizmet kusunı'
bulunduğu gerekçesiyle, idare
hakkında açtığı maddi ve ma-
nevi tazminat davasında, İçişle-
ri Bakanbğı ikinci savunmasını
mahkemeye sundu. İçişleri Ba-
kanhğı 1. Hukuk Müşaviri Akif
Tığ imzasıyla gönderilen sa-
vunmada, hükümeün Uğur
Mumcu'yu teröristlerin boy he-
defi olarak görmediği' açıklan-
dı.
İçişleri Bakanhğı; MİT ve
Ankara Emniyet Müdürlüğü'-
nün, "Mumcu'nun hayatmın
ciddi tehlikede oMuğu" "konu-
sunda düştüğü çelişkileri gide-
remedi. Mumcu'nun tehdit
edildiği konusunda "MİT'ten
idareye bilgi ve belge intikal et-
• İçişleri Bakanhğı, teröristiere hedef olmanın,
'ciddi ve önemli tehditlerin alınması' anlamına
geldiğini ileri sürerek Mumcu'nun böyle bir tehdit
almadığını savundu. Mumcu'nun tehdit edildiği
konusunda 'MİT'ten idareye bilgi ve belge intikal
etmediğT kaydedildi.
mediğini" yineleyen bakanhk,
"Kişiye silah taşıma ruhsatı ve-
rilmesinin, kişinin koruma altına
alınması sonucunu doğurmaya-
cagını" savundu.
Mumcu'nun 'koruma altına
alınmadığını' vurgulanan ba-
kanhk açıklamasında şöyle
dendi:
"TeröristJerin boy hedefi hali-
ne gelinmesi, ciddi ve önemli teh-
ditlerin alınmasını ifade eder.
Böyle bir tehdit, doğal olarak
hedef teşkil eden kişiye yapılaca-
ğına göre her şeyden önce tehdit
edilen kişinin, korunması için
devletten yardım istemesi ve teh-
ditten devleti haberdar etmesi
gerekir. Bu yönden tedbir konu-
sunda idarenin bir ihmal ve kusu-
nı bulunmamaktadır."
Savunmada. cinayetin işlen-
diğı dönemde görev yapan hü-
kümet yetkililerinin açıklama-
lan da yalanlandı. Olay sırasın-
da İçişleri Bakanı olan İsmet
Sezgin'in "Uğur Mumcu'yu ko-
nımayıp, kinü koruyacaktık?"
biçimindeki sözleri ile Ankara
Valisi Erdoğan Şahinoğlu'nun
"Mumcu'ya önceden yakın ko-
ruma verildiği" açıklamalannın
'hatah yorum ve asıl olmayan
beyana' dayandığının ileri sü-
rüîdüğü savunma dilekçesinde,
"Valilikçe, Lğur Mumcu'nun
evinin yakınında bulunan sefare-
ti koruyan güvenlik görevlileri-
ııin, o yöredeki güvenliği de sağ-
iadıklan beUrtilmek istenmiştir"
dendi.
Savunmada. Sezgin ve Şahi-
noğlu'nun açıklamalannın,
"Mumcu'nun koruma altına alı-
nmasına karşın yeterli güvenlik
tedbirlerinin alınmamasmdan
dolayı olayın meydana geldiği"
bıçiminde yonımlanmaması
gerektiği belirtilerek Mumcu'-
nun "Bir talebi bulunmadığın-
dan, koruma altına alınmadığı-
nı, bu nedenle koruma görevinin
yeterince yerine getirilmemesi-
nin de söz konusu olmadığı"
kaydedildi.
'Suikast belirtisi yoktu'
Bakanlığın bu açıklamasının.
Doç. Dr. Bahriye Ücok'un ölü-
münden sonra Emniyet Genel
Müdürü Mehmet Ağar'ın An-
kara Emniyet Müdürü olduğu
dönemde, Ankara Hassas Böl-
geleri Koruma Müdürii'nce
Uğur Mumcu'nun koruma altı-
na alınması uygulamasıyla çe-
lişkili olduğu dikkat çekti.
İçişleri Bakanhğı, mahkeme-
ye sunduğu ilk savunmasında
da Mumcu hakkında 'suikast
belirtisi bulunmadıgmı' belirte-
rek olayın sorumluluğunu istih-
barat birimlerine atarken An-
kara Emniyet Müdürlüğü,
"Mumcu'nun hayatmın ciddi
tehdit altında bulunduğumı bildi-
ğini"kaydetmıştı.
Emniyet Müdürlüğü'nün
açıklamasının hangı bilgiye da-
yanarak yapıldığma açıklık ge-
tırilmemişti.
İşlam ve Laiklik kolokyumunda konuşan teoloji profesörü Chrisüan W. Troll:
Islaııı ve Katoliklerin ortak noktası çok
• Kolokyumun ilk
günkü oturumunda
Katolik kilisesinin devlet
ile ilişkileri üzerine bir
konferans veren Troll,
Cumhuriyet'e verdiği
demeçte Vatikan'm
Kahire toplantısı
sırasında takındığı
tutumun inşani açıdan
değerlendirilmesi
gerektiğini savundu.
AZMİKARAVELİ
İstanbul'da düzenlenen
'İslam ve Laiklik' kolokyumu-
na katılan teoloji profesörü ra-
hip Christian VV. Troll Kahire
Nüfus Kongresi'nde İslam ile
Katolik dinlerinin aynı tavn
sergilediklerini behrterek aynı
tutumun gelecekte de gerçek-
leşme ihtimalinin bulunduğunu
söyledi. Troll, her iki dinin de
temelde birçok ortak nok-
tasının bulunduğunu kaydede-
rek Vatikan'ın ve radikal
İslamcılann modernizme karşı
dinlerini koruma isteği duy-
duklannı ifade etti.
Kolokyumun ilk günkü otu-
rumunda Katolik kilisesinin
devlet ile ilişkileri üzerine bir
konferans veren Troll, Cumhu-
riyet'e verdiği demeçte Vati-
kan'ın Kahire toplantısı sırası-
nda takındığı tutumun insani
açıdan değerlendirilmesi gerek-
tiğini savundu.
Ankara Üniversitesi ile
Roma Üniversitesi arasında
yapılan anlaşma gereği Ankara
Troll kolok\umda,\ atikan'ın ve radikal İslamcılann modernizme karşı dinlerini koruma isteği
duyduklaruiı ifade etti. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOGLU)
İlahiyat Fakültesi'nde de geçti-
ğimiz yıllarda dersler veren
Troll, nüfus konferansı sırası-
nda her iki dinin de kürtaja
karşı çıkmasının modernizme
karşı çıkış anlamına geldiğini
söyledi.
Troll, Kahire konferansı
hakkında şunlan söyledi:
"Katolik ve İslam dinleri insana
kutsal bir önera veriyorlar. Her
iki din de insanın hayatmm Allah
tarafından alınabikceğine inanı-
yor. Örneğin kurtanlamaz bir
hastalık durumunda ölüm hakkı-
na her iki din de karşı çıkıyor.
Dünyanm bugün geldiği aşamada
İngiÜzcede "Post-religious men-
tality and society' (Din son-
rası düşüncesi ve toplumu) ola-
rak adlandırüan bir uygarlık dö-
nemi vaşanıyor. Bövİesi bir dö-
nemde kutsal olandan uzak-
laşılıyor. İki dinin birlikteliği
dini dtşarda bırakan bir moder-
nizm anJayışına karşı bir anlam-
da savaş anlamına geliyordu.
Böyle olunca da bu iki din bir
anda Amerika ve Birleşmiş Mil-
letler'i karşısında buldu."
Vatikan'ın nüfus planla-
masıyla yakından ilgilendiğine
değinen Troll, doğal yöntem-
lerle korunulmasının Katolik
kilisesi ve İslam açısından esas
olduğunu söyledi. Troll "Her
iki dinin de Kahire konferansın-
da bir araya gebneleri bundan
sonra da böylesi bir birliktcliğin
olabüeceğini gösteriyor. Ancak
bunun tam tersi de geçerli olabi-
lir. Temelde bir ayrışım sözko-
nusu tabü ki, o da Hıristi-
yanlığm devleti ele geçirme gibi
bir sorununun hiçbir zaman ol-
mamasından kaynaklanıyor"
dedi.
Hıristiyanhğın devlete bakış
açısıyla Islamın bakış açılan
arasında farklara dikkat çeken
Troll, Hıristiyanhk ile devletin
bir arada gitmesi gerektiğini
ifade etti. Rahip Troll sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Katolik kilisesinin devleti ele
geçirme gibi bir sorunu yok. Her
iki kurumda birbirini tamamla-
yan bir yapı içerisindeler. Bu an-
lamda bir arada vaşamaya zo-
runlular."
var. Bakıyorsunuz 3-5 sene ev-
velki bile çıkıyor. Ben de bunu
öyle ümit etmek istiyorum. Her
yönüyle araştınlması için tali-
mat veriyorum. Bazen şu ör-
gütte olur, bu örgütte olur, ama
ben her tarafın araştınlmasını
istiyorum.
- Olayın bir yurtdışı bağlantısı
olabiür mi? Herhangi bir gizli
servis suikastın arkasında olabi-
ür mi?
Bilemiyorum, bir şey söyle-
yemiyorum ki. İpucu bulsam,
tamamen üzerine gideceğim.
Ama maalesef bir ipucu yok.
Zaman zaman ümide kapıldık,
ama şimdilik yok. Ama ümidi-
mi kesmiş de değilim.
- Şefik Polat Ankara'da önce
bulundu sonra serbest bırakıldı.
Bu konuyu araştırabildiniz mi?
Neden bırakümış?
Araştırma yaptınyorum.
Vaktiyle olan bir hadise bu.
Ben bu olay gazetelerde çıkar
çıkmaz, hem izahat istedim
hem de üzerine gkmelerini iste-
dim.
- Size bir bilgi ulaştı mı?
Hayır, halen ulaşmadı. Em-
niyete Şefik Polat'la ilgih bilgi
sordum, kupürleri gönderdim.
Onlan emniyete intikal ettir-
dim. izahat gelecek. Bakınız, bu
tür şeyler sizin gazetelerde çık-
tıkça okuyup geçmiyorum,
üzerine talimat da veriyorum.
Ben gazetelerden aldığım bilgi-
ler üzerine gittim ve o konu
hakkında geniş tafsilat istedim.
- Dönemin İçişleri Bakanı İs-
met Sezgin, suikastın aydınlatıl-
ması konusunda yardımcı ola-
cak kişiye ödüJ verileceğini söy-
lemişti. Halen bu ödül söz
konusu mu, miktar beUi mi?
Bilemiyorum onu. Ama tabii
ödüllendiririz. Yeter ki meyda-
na çıkanlsın. Devlette devamlı-
lık vardır. Böyle bir taahhütte
bulunmuşsa onun çarelerini
bulunım. Yeter ki faih' ihbar et-
sinler.
- Miktar beUi mi acaba?
Yok. Ama onu görüşürüm.
Sayın Sezgin'in taahhüdü, be-
nim de taahhüdümdür. Sayın
Sezgin vaat etmişse, ben onun
çarelerini bulurum.
- Miktar açıklanması olayın
aydınlatılması açısından teşvik
edici bir yöntem obnaz mı?
Bakayım, onu bir sorayım
da. Gerçekten şu anda miktan
düşünmedim. İsmet Bey biraçı-
klama yapmıştı. Devlette de-
vamlılık vardır, biz de bunu
devam ettiririz.
Buca Cezaevi
Tutuklulara
jandarma
dayağı
• Avukat Funda Aksüt,
Ekim grubu
operasyonunda gözaltına
ahnan sanıklann
duruşmadan çıktıktan
sonra veDGM'ye
getirilirken cezaevi otosu
içindejandarmalar
tarafından dövüldüklerini
öne sürdü.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) - Buca Cezaevfnden du-
ruşmaya götürülen bazı tutuk-
lulann jandarma tarafından
dövüldükleri öne süriildü. Avu-
kat Funda Aksüt, görevliler
hakkında suç duyurusunda bu-
lunacaklannı söyledi.
Ekim grubu operasyonunda
gözaltına ahnan ve haklannda
Izmir 1. Ash'ye Ceza Mahke-
mesi'nde duvarlara afiş yapış-
tırdıklan, DGM'de de gizli ör-
güt üyesi olduklan gerekçesiyle
çeşitli suçlamalar yöneltiien Ba-
hadır Özeroem, Yusuf Sarp,
Murat Özdemir, Aslıhan Gen-
çay, Şükriye Can, Gülten Işık,
Zeiiha Koyupınar, Özden Oz.
İsmet Avcı, Yusuf Bağ'ın 1. As-
liye Ceza Mahkemesi'ndeki du-
ruşmalanndan çıktıktan sonra
ve DGM'ye getirilirken cezaevi
otosu içinde jandarmalar ta-
rafından dövüldüklerini öne
süren Aksüt, şunlan söyledi:
"Müvekkillerim DGM'ye du-
ruşmaya getirildiklerinde, elbi-
selerinde kan izleri vardı. Baha-
dır Özerdem, Yusuf Sarp ve
Murat Özdemir'in koJ ve yüzle-
rinde sıynkJann. boyunlannda
morluklann olduğunu gördüm.
Müvekkillerim, DGM'deki du-
ruşmalannda olayı mahkeme
heyetine anlatarak vücutlann-
daki darp izlerini gösterdiler.
Mahkeme beyeti, sonınun kendi
görev alanı dışında olduğunu be-
lirtmesine karşın, iddialan tuta-
nağa gecirdi."
Iki tutuklunun bir kelepçeye
vurulduğunu. elleri bağlı olan
bu kişilerin jandarmalar tarar-
fından dövülmesini kınadıkla-
nnı belirten Funda Aksüt, "Jan-
darma burada müvekkillerimin
can güvenliklerini sağlayacağı
yerde dayak atmıştır" dedi.
TOKTAMIŞ ATEŞ
Vakrfbr, Kamu Kurumlan
ve Ünrversfteler...
Vakfın ne olduğunun bilimsel tanımlaması, sevgili
Prof. H. Hatemi'nin işi. Ama benim bilebildiğim kadarıy-
la vakıf, "Bir insanın ya da bir grup insanın, ellerinde
bulunan kaynaklan, hayırlı bir işe ayırmaları, hayırlı bir
işe tahsis etmeleridir."
Gerçekten atalarımız, "7a Budin'den Irak'a, Mısır'a
kadar" yüzyıllar boyunca, binlerce vakıf oluşturmuşlar;
hem sevap kazanmışlar ve hem de huzur bulmuşlardı.
Camiler, medreseler, kervansaraylar, hamamlar.türbe-
ler, çeşmeler yapmışlar ve bunların yaşamalarını sağla-
mak için de belli kaynaklan 'tahsis etmişlerdT.' Kimi za-
man bağların, bahçelerin, zeytinliklerin, tarlaların gelir-
leri; kimi zaman evlerin, dükkanların kiraları vb. gibi
kaynaklar bu vakıfları yüzyıllarca ayakta tutmuştu. Vak-
fın amaçları çerçevesinde çalışan göreviilerin gelirleri
de bu kaynaklardan sağlanmıştı.
Cumhuriyet döneminde ve özellikle 1950 sonrasında
da ilginç bir 'vakıflaşma süreci' yaşadık. Kimi zenginle-
rimiz belli kaynaklarını, hayırlı amaçlara yönelik olarak
kurdukları vakıflara aktarmaya başladılar. öyle bir
'mevzuat' hazırlanmıştı ki kurulan vakıflann yönetimini
'a/7e dışına kaptırmamak' için gerekli önlemler de alına-
biliyordu. Ve bu tür vakıflarda biraz 'vergiden kaçma'
kokusu seziliyorsa da bunlar gene de hayırlı şeylerdi ve
sonuç olarak insanlar 'kendi ceplerinden' bir şeyler ve-
riyorlardı.
Derken 1980 sonrasmda bambaşka bir vakıflaşma
başladı. Bu dönemdeki vakıflaşma sürecinde üç önemli
görüntüyle karşılaştık.
İlk olarak, belli kamu kuruluşlarına ya da kurumlarına
'yönetici' olarak atanmışyadaseçilmişkişiler Va/c/rfcur-
ma' maskesi altında bu kamu mallarınt 'çalmaya' ya da
en hafif deyişle 'özelleştirmeye' başladılar. Ama bu
özelleştirme, 'kendiceplerine özelleştirme' idi...
Kamu kurum ve kuruluşlarının çoğunda görülen bu il-
ginç soygun, en yoğun biçimde üniversitelerde yaşandı.
Dünkü Cumhuriyet'te (23 Eylül 1994) YÖK Denetleme
Kurulu'nun, özellikle istanbul ve Anadolu üniversitele-
rindeki vakıf soygunuyla ilgili önemli açıklamaları var.
Ama bu soygun -eski hızında olmasa bile- hala sürüyor.
Zaten bu konu üzerinde ayrıca duracağım.
ikinci olarak kimi dernekler 'vakıflaşmaya' başladı.
Demokrasinin vazgeçilmez unsuru olan ve 'bizatihi'
kendileri demokratik kuruluşlar olması gereken dernek-
ler, vakıflaşma kanalıyla 'para toplar' bir hale gelmele-
riyle birlikte, demokratik kurum olma özelliklerini de
hızla yitirmeye başladılar. Dernekler Kanunu'nun getir-
diği kısıtlamalardan kaçma bahanesi ile dernek üyeleri-
nin denetiminden kaçmaya başladılar. Çoğu dernekle-
rin yanı sıra aynı ismi taşıyan birer de vakıf oluşturuldu.
Ve dernekte 'yönetimiyitirenler', oluşturdukları vakıflar-
da yönetimi ele geçirdiler. Ve çoğu kez ömürboyu ve
çoğu kez babadan oğula devredilebilecek bir biçimde.
(Sadece bir tane değil, yüzlerce 'hanedan' yaratıldı bu
dönemde).
Üçüncü olarak da iyiniyetli ve yararlı olarak niteleye-
bileceğimiz vakıflar ortaya çıktı. Çevre ile ilgili olarak,
doğayı korumayla ilgili olarak, muhtaç çocuklara yardım
için, fukaralara yardım için vb. gibi gerçekten hayırlı
amaçlara yönelik çok sayıda vakıf kuruldu. Ve elbette
buntarın bir bölümüne elimizden geldığince katkıda bu-
lunuyoruz. Ve bu tür vakıflann desteklenmesinden ve
güçlendirilmesinden yanayız. Ama kapınızı calan vakfın
'soygun amacıyla mı', yoksa 'muhtaçlara yardım ama-
cıyla mı' kurulduğunu anlamak çok zor.
Biraz yukarıda, "Bizim üniversitedeki vakıflar üzerin-
de birazdan duracağım "demiştim. Ama artık yerim kal-
madı. Umarım salıya ele alırız. Zaten Florance Nightin-
gale 'olayı', YÖK tarafından didikleniyor. Çok daha iyi
ediyorlar.
Bu hastane dünya standartlarmı yakalamış bir hasta-
ne. Birkaç arkadaşıma da yeniden can verdi. Sağolsun-
lar. Ama bu 'mükemmellik', kamu mallarını gasp etmeyi
haklı kılar mı? Sanmıyorum.
Bir keşmekeştir sürüp gidiyor. Bir kamu bankasının
eski genel müdürü, mafya tarafından kurşunlanıyor. Bu
genel müdürü o makama getiren kişi, bir döneme dam-
gasını vuran bir başbakanın ve cumhurbaşkanının oğlu.
(Kimilerinin o dönemi özlemeleri ve o döneme övgüler
düzmelerinin beni çıldırtması bir başka konu).
Bu 'oğul' üç-beş senede elde ettiği trilyonluk serveti
ile görüntülü ve yazılı kitle iletişim araçlarını ele geçiri-
yor ve belli alanlarda kamuoyu oluşturuyor...
Trilyonlar dönüyor. "Mühim değil" diyenler var. Tril-
yonlarla oynayanların komisyonu ayrı, yüz milyonlarla
oynayanlar bir başka komisyon alıyor...
Ve kamu malları, ona-buna arpalık oluyor. Fazla gü-
rültü çıkarmadan. Sessiz-sedasız...
Üniversitelerde
tören huzursuzluğu
• İTÜ ve ODTÜ senatolanrun yeni öğretim yılına törensız
girme karan, öğretim üyeleri derneklerinden destek gördü.
Gazi, ODTU, Izmir üniversiteleri öğretim elemanlan
dernekleri ve Öğretim Elemanlan Sendikası, yaptıklan
ortak açıklamada, tüm üniversite senatolannı aynı
doğrultuda karar almaya çağırdı.
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bü-
rosu) - ODTÜ ve İTÜ senatola-
nnın. "üniversitek'rin, kavnak
yetersizliği nedeniyle durma
noktasına gelmesi, öğretim üye-
lerinin ağır yaşam koşullan al-
tında ezilmeleri ve akademik
özerkliğin sarsılması" gerekçe-
leriyle aldıklan, yeni öğretim
yıhnın açıhşının törensiz yapıl-
ması karan, öğretim üyeleri der-
nekierinden destek gördü. Gazi,
ODTÜ, îzmir üniversiteleri öğ-
retim elemanlan dernekleri ve
Öğretim Elemanlan Sendikası,
yaptıklan ortak açıklamada,
tüm üniversite senatolannı aynı
doğrultuda karar almaya, öğre-
tim elemanlannı da yapılacak
açılış törenlerine katılmamaya
çağırdı.
ODTÜ ve İTÜ senatolannın,
1994-95 Akademik Yıh'nın
açılışında tören yapılmaması
karan almalanna neden olan
gerekçelerinenönemlisini,"Tür-
kiye'de üniversitelerin, bilim ve
teknoloji üretemeyen yüksek
okuüar düzeyine düşürölmea"
oluşturdu. ODTÜ ve İTÜ sena-
tolan yaptıklan açıklamada,
"20. yüzyılın sonlannda gerçek-
leştirilen teknoloji dcvrimi. en-
düsrri çağından bilgi çağına ge-
çiş sürecini başlatmıştır" denil-
di. ODTÜ ve İTÜ senatolannın
açıklamalannda. "Yasama ve
yargı organlanmuın hiç bir çağ-
daş toplumda benzeri görübne-
yen, öğrenci affı, öğrenci not
yükseltmeleri, akademik terfi ve
atamalara yönelik tasarmflan,
akademik özerkliği temednden
sarsmakta ve nihayet idari ve
mali bürokrasi ûniversitelerimi-
zi işleyemez hale getirmektedir"
görüşü savunuldu.
ODTÜ ve İTÜ senatolannın
bu gerekçelerle aldıklan tören-
siz açıhş yapma karannı destek-
lediklerini açıklayan Gazi Üni-
versitesi Öğretim Üyeleri Der-
neği, İzmir Üniversiteleri Öğre-
tim Elemanlan Derneği,
ODTÜ Öğretim Elemanlan
Derneği, Öğretim Elemanlan
Sendikası ve Öğretim Üyeleri
Derneği, tüm üniversite senato-
lannı aynı doğrultuda karar al-
maya çağırdılar. ODTÜ ve İTÜ
senatolannın yeni akademik yıh
törensiz acma karannı farklı yo-
rumlayan Öğretim Üyeleri Der-
neği Genel Sekreteri ve Gazi
Üniversitesi Tıp Fakültesi öğre-
tim üyesi Prof.Dr. Tahir Hati-
poğlu, "Bence senatolar bu ka-
ran, öğretim üyeleri, acıuş tö-
renlerinde bir eyiem yapar kor-
kusuyla aldüar" dedi.