20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
21 EYLÜL1994ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA HABERLER Cumhuriyet'e iki ödûl • İstanbul Haber Servisi- özgür Ülke gazetesi tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen Muşa Anter ve Basın Şehitleri Ödülleri'94 yanşmasında dereceye girenlereödülleri törenle verildi. Fotoğrafdalında "Yağmura Rağmen" adlı fotoğrafıyla ikinciliğe değer gö'rülen gazetemiz muhabirlerinden Hatice Tuncer (solda), bir plaket ile birlikte 10 milyon liralık para ödüJünü Avukat Eşber Yağmurdereli'den aldı. "Sığınmacı Parası Emniyet'e mi Gitti" başlıklı haberiyle, haber dalında üçüncülüğe değer görülen, ancak annesinin rahatsızlığı nedeniyle törene katılamayan gazetemiz muhabirlerinden Ergun Aksoy'un ödülünü ise kendisine vermek üzere Hatice Tuncer aldı. Elektpik kesintisine tepki • İstanbul Haber Servisi- İstanbul Anadolu yakası, dün akşam saat 20.30'da karanlığa büründü. Meydana gelen elektrik kesintisi nedeniyle Anadolu yakasında yaşam felç oldu. Olay üzerine gazetemizi arayan yurttaşlar, AKTAŞ'ın yaptığırun sorumsuzluk olduğunu, en azından kendilerine elektrik kesintisinin ne kadar süreceği konusunda bilgi verilmesi gerektiğini belirterek tepkilerini dile getirdiler. AKTAŞ, daha sonra yaptığı açıklamada, Üsküdar SelimiyeCaddesi üzerinde bulunan elektrik trafoşunun yakınlanna yıldınm düşmesı nedeniyle tedbir olarak elektriklerin kesildiğini bildirdi. Batıbay'dan açıklama • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)- Başbakanlık Dış Tanıüm Başmüşaviri Daryal Batıbay, gazetemizin 18 Eylül 1994 tarihli sayısında yeralan. "Yılmaz'dan Çiller'e Suçlama" başlıkb haberde. hakkında, ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın, öne sürdüğü savlara ilişkin olarak şu açıklamayı yaptı: "Haberde, Dış Tanıtım Başmüşaviri olarak görev yaptığım birimin uvgulamalanndan büyük rahatsızlık duyduğum, işlerin Sayın Özer Çiller tarafından yönetildiği ve bana talimat verildiği iddia olunmaktadır. Haberde, bu doğrultuda bana aften \e benden kaynaklandığı öne sürülen ifadelere yer verilmiştir. Başmüşavirliğimizin çalışmalannda Sayın Özer Çiller'den talimat alması söz konusu olmadığı gibi. bana atfedilen ifadeler de tamamen gerçek dışıdır." Yap-işlet- devret, onayda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-Kamu yatınmlannın yap-işlet-dev ret yöntemi ile yaptınlmasını düzenleyen yasanın uygulama esaslannı belirleyen kararname, Cumhurbaşkanı Süle>man Demirerin onayına sunuldu. Dışişlen Bakanı Mümtaz Soysal ile Devlet Bakanı Fikri Sağlar"ın bir süredır imza koymaktan kaçındıklan metne, SHP'nin istekleri doğrultusunda eklenen hükümlerden sonra uzlaşma sağlanabildi. Dayağın failleri • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu)-Ankara Büyükşehir Belediye Meclisi SHPGrup Başkanvekili MuzafTer Saraç, dün düzenlediği basın toplantısında meclis toplantısında işcilerin dövülmesi ile sonuçlanan olaya kanşan biri RP, biri de MHP'li meclis üyesi olan 14 kişınin isimlerini açıkladı. Saraç, olayda. işten atılan işçılerden 14'ünün yaralandığını, bunlardan 13'ûnün rapor aldıklannı bildirdi. Bir profesörün eline geçen ücretin ÂBD Dolan cinsinden değeri, 1977 yılı rakamlanna denk Universitede maaş isyanı• Öğretim üyelerinin ücretleri üç yıl içinde büyük erozyona uğradı. Öğretim elemanlan sendikası ve dernekler, kalıabirçözüm bulunamaması durumunda hükümeti protesto etmek için eylem hazırlığı içinde. EMİNE KAPLAN Karne ve diploma fiyatları belirlendi Mezuniyet 150 bin lira ANKARA - Koalisyon hükü- metinin görevde bulunduğu yaklaşık 3 yıl içinde, öğretim üyelerinin reel ücretleri yan ya- nya azaldı. 1992 yıhnda 1000 ABD Dolan tutannda maaş alan bir profesörün, koalisyon hükümetleri dönemindeki üc- reti, yaklaşık 500 dolar düzeyi- ne indi. Bir profesörün halen eline geçen ücretin ABD Dolan cinsinden değeri, 1977 yılı ra- kamlanna denk geliyor. öğre- tim elemanlan sendikası ve der- nekler, öğretim üyelerinin üc- retleri ve yaşam koşullanrun iyileştirilmesi yönünde bir çö- züm bulunamaması durumun- da hükümeti protesto etmek için eylem hazırlığı yapıyorlar. öğretim üyelerinin son 22 yıl içinde ücretleri ve yaşam stan- dartlan inişli çıkışlı grafikJer çizerken. 1992 yılı, bu grafıkte en üst noktada yer aldı. 1992 yılı ücretleri profesörlerde 1000 dolar. doçentler de 735 dolar düze- yindeyken, koalisyon hükümeti döne- minde reel ücretler yan yanya azaldı. 1994 ücretlerinin döviz bazındaki değe- ri. 1977 yılı düzeyine inerken. profesör- lerin ücreti 500 dolar. doçentlerinki de ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) - Miilı Eği- tim Vakfı, 1994-1995 öğretim yılında okullar- da kullanılacak basılı belgelerin fıyatlannı be- lirledi. Buna göre, karne 15-30 bin. diploma 100 bin, takdir veya teşekkür belgeleri 15 bin, öğrenci kişısel dosyalan 100 bin liradan satıla- cak. Yeni fiyatlar uyannca. öğrenciler, mezu- niyet için 150 bin lira ödeyecekier. Milü Eğitim Bakanı ve Milli Eğitim Vakfı Genel Başkaru Nevzat Ayaz'ın onayıyla okul- lara gönderüen genelgeye göre, basılı belgele- rin yeni fiyaüan şöyle: Karneler: Birleştirilmiş sınıf ve taşımalı öğre- tim uygulaması yapılan tüm okullarda 15 bin, diğer okullarda 30 bin lira. Dtptomalar: 100 bin, takdir ve teşşekkür bel- geleri 15'er bin, öğrenci kişisel dosyalan 100 bin lira. ögretmen not defterieri: İîköğretim kururn- lan için; 8 yaprakiı 15 bin, 16 yapraklı 20 bin, 24 yapraklı 25 bin. 32 yaprakü 30 bin, 40 yap- rakb 25 bin, 60 yapraklı 30 bin lira. Ortaöğre- tim kurumlan için; 8 yaprakh 15 bin, 16 yap- rakü 20 bin, 24 yaprakh 25 bin. 32 yapraklı 30 bin lira. Belgelerin satışmdan eldeedilecek geli- rin yüzde 15"i Milli Eğitim yaymevlerine. yüzde 10'u il ve ilçe Milli Eğitim müdürlüklerinin harcamalarma aynlacak. yüzde 20'si de okul adına il şubesine gönderilecek. OkuUann yalnızca Milli Eğitim Vakfı'nın belgelerini kullanılması istenirken, başka kay- naklardan bu tür belgelerin sağlanmasına ızın verilmeyeceğine dikkat cekildi. Bakanlık yetkilileri, baalı belge fıyatlanna bu yıl bir standart getirildiğini belirterek, okul yöneticilerinin Milli Eğitim Vakfı'nın belirledi- ği fıyaün üzerinde bir fiyat istemesinin de en- geliendığini söylediler. Yetkililer, şu açıkla- mayı yaptılar: "FFvatlar en dûşük düzeyde nıtul- muştur. Gectiğimiz yıllarda, okul yöneticileri bi- zim belirlediğimiz fîyatın iki katını öğrencüer- den istiyorlardı. Gerekçe olarak da. okulım gi- derierimn karşılanması gösteriliyordu. Bu yıl belgelerin satış fiyatından eide edilecek gelirin bir bölümünü okuİlara ve il Milli Eğitim mudûr- lâklerine bırakıyoruz. " ralanıyor: - Öğretim üyelerinin ücreti cumhuriyet taririinde ilk kez sav- cı ve hakimlerin gerisinde kaldı. Ücretler bir an önce istenilen dü- zeye yiikseltilmeli. - Oniversiteler tasarruf ön- lemlerinin dışında tutulmalı. - 40 bin öğrencili ikili öğreti- me, söz verilen kadrolar \erilme- '»• - Üniversitelerde bulunan boş kadrolann doldurulabil- mesi için atama yetkisi üniversi- telere yerilmeli. - Üniversite hastanelerinde yüzde 5 olan yardımcı hizmetli kadrosu, yüzde 20'ye çıkanhna- h. - Devleteaitatıldurumda bu- lunan bina. tesis ve araziler en yakın zamanda üniversitelere tahsis edilmeli. - Yurtdışına bilimsel kongre ve toplantılara giden öğretim üyelerinden konut fonu alınrna- malı. Başbakan Çiller. konut fonu alınmaması ve ücretlerin arttı- nlması sözü vermesine karşın, Öğretim Üyeleri Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Tahir Hati- 400 dolar tutanna düştü. Ücretlerinin azlığına karşı akademik çalışmalar yapma uğraşısı veren öğre- tim üyeleri, yaşam koşullanrun iyileşti- rilmesi, ünıversitelerin altyapı ve öğre- tim elemanı gereksinıminde yaşanan sıkıntılann giderilmesi yönünde kalıcı çözümler üretilememesi durumunda. yeni öğretim yılı içinde koalisyon hükü- metini protestoya haarlanıyorlar. Öğretim elamanlan sendikalan ve dernekleri. Başbakan Çiller'e iletilen "öneriler paketi"nin ardından, bugün Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde (ODTÜ) bir toplantı yaparak öğretim üyeleri ve üniversitelerin genel sorun- lannı değerlendirecekler. Hükümetin, "öneri paketf'ni işleme koymaması ya da yeni çözüm önerilen üretmemesi du- rumunda. baskı oluşturabilecek "eylem biçimleri" tartışılacak. Öğretim üyelerinin. rektörlerce Çil- ler'e sunulan \e bir an önce yaşama ge- çirilmesini istedikleri önerileri, şöyle sı- poğlu, her dönemde birçok söz verildiğı- ni, ancak bunlann asla yerine getirilme- diğini vurguladı. Hatipoğlu, öğretim üyelerinin. konut fonunun uygulama- sının kaldınlması için yıllardır büyük biruğraşverdiklerinianımsatarak"Ken- dinıi/i kandırmavalım. Cniversitelerin, bilim adamlarının ve öğretim üyelerinin durumlarının iyileştirilmesi için birtakım sözler veriiir. Âncak, bunlar sözde kalır. Eminim ki, Sayın Çiller'in bu sözü de ya- şama gecirilemeyecek" diye konuştu. Çark Deresi'ni kirleten 40 kuruluş saptandı Otopsi sonucunda balıkların hangi nedenle öldüğü saptanacak. Ancak Türkiye'nin en kirli nehirlerinden biri sayılan Sakarya Nehri'ndeki balıkların bugüne kadar nasıl yaşadıkları anlaşılmayacak. (Fotoğraflar: BEHZAT ŞAHİN) Balıklara otopsi yapılıyor BEHZATŞAHİN Sakarya Nehri'nin Karade- niz'e döküldüğü Karasu'da görülen binlerce ölü balijğın yaratüğı "infial" sürüyor. Olü balıklann, şeker fabrikasının 70 kilometre vukansındaki Mekece Köyü DSf pompa istas- yonu bölgesinde de görüldüğü noter onayıyla saptandı. Uzmanlar, balıklara "otopsi" yaparak ölüm nedenirii ortaya çıkarmaya çalışıyor. Başta balı- kJann ölümüne Adapazan Şeker Fabrikası'nın neden oldu- ğu görüşü egemenken, şımdi suçlanan tesis sayısı artü. Tam- şmalar. bahklann "nasıl öldüğü" sorusu etrafında yoğunlaşırken daha da önemli bir soru gözardı ediliyor: "Sakarya Nehri'ndeki balı- klar bugüne dek nasıl jaşadı?" Karadeniz'e ulaşana kadar yüzlerce fabrikanın atığıyla yolu üstündeki yerleşim yerlerinin kanalizasyonlanmn akıtıldığı Sakarya Nehri, Türkiye'nin "en kirti" nehirlerinin başında geli- yor. Kimya sanayisinden deri sanayisine. şeker fabrikasından boya fabrikasına, asit sanayisine kadar atıklannı boşaltan tüm kuruluşlar, Sakarya Nehri'nin "ipini" çoktan çekmişlerdi. Daha önce de balık ölümlerinin sıkça görüldüğü Sakarya Neh- ri'ndeki son olayda, bu kez fatu- ra sadece şeker fabrikasına kesil- meye çabşıldı. Pancar alımının durdurulduğu şeker fabrikası çalışanlan, yöneticilen ve çiftçi- ler, bahk ölümlerinden sorumlu olmadıklannı söylüyor. Fabrika bınasına asılı "Adapazan Şeker Fabrikası AŞ çalışanlan" imzalı dev pankartta da "Balıklan biz öldürmüyoruz. Aksini iddia eden- leri ve bütün ilmi kunıluşları ispa- ta davet edivoruz. Sansasyonel ve yalan haber üreterek hicbir prob- lemi çözemezsiniz" mesajını ve- riyorlar Fabrika yöneticilerinden biri, bunun bir oyun olduğunu ve başka yerlerde de oynandığını öne sürerek "Susurluk Şeker Fabrikası VTüdürii anlattı. Pan- car alım kampanvasının baş- ladığı gün çevredeki bütün fabri- kalar alıklarını Susurluk Ça\ ı'na boşaltıyormuş. Bir keresinde ilan etrikleri tarihte kampanyayı baş- latmamışlar ve bu tuzağa düşen tesislerin atıklannın etkisi Susur- • Şeker fabrikasından boya fabrikasına, asit sanayiye kadar atıklannı boşaltan kuruluşlar, Sakarya Nehri'nin 'ipini' çoktan çekmişlerdi. Tartışmalar, balıklann nasıl öldüğü konusunda yoğunlaşırken önemli bir soru gözardı ediliyor: 'Sakarya Nehri'ndeki balıklar bugüne dek nasıl yaşadı?' Çevre Müdürü Şafak Oktav'ı "şov yapmakla" suçlayan fabn- ka ve Şeker-İş Sendikası yöneti- cileri, Oktay'ın daha önce DYP'den aday olduğunu ve sı- yasi hesaplannın hala sürdüğü- nü iddia etti. Şeker-İş Sendikası yöneticısi Orhan San. balık ölümlerinin 70 kilometre yu- kandakı Mekece Köyü civan- nda da göründüğünü belirterek "Bize gelene kadar çok sayıda tehlikeli atık salan sanavi kuru- luşu var. Asıl onlar kontrol edil- meli. Özel sektöre gücü vete- meyenler bizi suçluyor" dedi. Zı- luk Çayı'nda hemen göriilmüş. Aynı olay Kayseri'de de ya- şanmış" diyor. Şeker fabrikası yöneticilerinegörekendileri,"gü- ıtah keçisi" yerine konuyor. Fabnkanın antma tesisinin he- nüz tamamlanmadığını kabul eden yöneticiler, "Ama biz 42 yıldır aynı teknolojiyle üretim yapıyoruz. Suç bizim olsaydı daha önceki kampanya dönenile- rinde de balık ölümüne rast- lanırdı" görüşünü öne sürüyor- iar. Balık ölümlerinden kendileri- ni sorumlu tutan Sakarva İl ÖLDÜRMÜYORUZ AKSİNİ İDDİA EDENLÎ .: VE '' CBÜTÜN İLMİ KURULUŞLAR!] İSPATA OAVET EOİYORUZ. SANSASYONEL VE YALAN HABER ÜRETEREK HİÇ BİR ÇÖZEMEZSİNJZ. Pancar alımının durdurulduğu şeker fabrikası çalışanları, yönetici- leri ve çiftçiler, balık ölümlerinden sorumlu olmadıklannı söylüyor. raat Odası Başkanı Hikmet Ka- rabayır da "Burada şov yapılı- yor. Üç beş şaklabanın, işciyfe, çiftçiyle devleti karşt karşıya ge- tirmeye hakkı yok" dıye konuş- tu. Bir çiftçı de "Gidin yukanda- ki Göksu Deresi'ne bakın. Bir gün kırmızı, bir gün yeşil akıyor. Cavit Çağlar'ın akrilik boya fab- rikasının atıklan Göksu'ya boşaltılıyor, oradan da Sakarya Nehri'ne. Asıl kirletici onlar" iddiasında bulundu. Adapazan muhabırimız İlhan Uygun'un habenne göre Sakar- ya Nehn'yle birleşen Çark Deresi'ni kirleten 40 kuruluş, kımya mühendisi Lürfîi Çak- mak, makine mühendisi Meh- met Ali Karaaslan ve Çevre Mü- dürü Şafak Oktay'dan oluşan heyet tarafından saptandı. Yapılan incelemc sonucu şeker fabrikası, asit sanayii, nişasta fabrikası, mermer fabrikası, kağıt fabrikası, ağır bakım fab- rikası. Goodyear. Freuhauf, Otoyol, Tüvasaş. Doğan Biskü- vi, tank palet fabrikası ve Arifi- ye. Adapazan, Serdivan beledi- yelerine ait mezbahalar ile 18 deri imalathanesinin. Çark De- resi'ni kirlettiği kesinlik ka- zandı. Adapazan Belediyesi ve Sakarya Valiliğf nin aldığı karar uyannca da kentte balık satışlan yasaklandı. Çevre Bakanı Rıza Akçalı da dün Sakarya"da incelemclerde bulundu. Akçalı, Sakarya Neh- ri'ni kirlelen sanayi kuruluş- lannın verilen süre ıçındc ön- lemlerini almazlarsa kapatıla- caklannı söyledi. CHP Genel Sekrcter Yardım- cısı Hasan Akyol ve MYK üye- leri de Karasu'da yaplıklan in- celcme sonucu yaptıklan açı- klamada. "Tarihte toplu insan mezarlarım okumuştum, ama bu- rada toplu balık mezarlarım gö- rüyoruz" dedi. DSP İstanbul İl Başkanı Erdoğan Toprak da yaptığı basın açıklamasında Sakarya'da yaşanan çcvrc facı- asının İstanbul ve Marmara için dc yakın bir tehlikc olduğunu söyledi. Ölü balıklara yapılan otopsi- nin sonucunun bugün açikian- ması beklenıyor. Buna göre ba- lıklann hangi nedenle öldüğü ortaya cıkacak. Ancak Sakarya Nehn'nde balıklann bugüne ka- dar nasıl yaşayabildiği anlaşıla- mayacak. Fransa Okullarda türban yasaklandı • Fransa Milli Eğitim Bakanı François Bayrou, okullaragönderdiği genelgede. türbanın yasaklandığmı belirtti. PARİS (AA) - Fransa Eğitim Bakanı François Bayrou, okul- larda türban takılmasını yasak- ladı. Bayrou imzasıyla dün Fran- sa'da bütün eğitim kurumlan- na gönderilen genelgede. tür- ban gibi dinsel işaretlerin "göste- riş oLsun diye kuHanılmasının" yasaklandığı kaydedildi. Genelgede. türban gibi işa- retlerin okullarda kuHanılması- nın kabul edilemeyeceği, çünkü "bu işaretlerin uluorta kullanıl- masıyla bazı öğrencilerin ortak yaşam kurallarından aynldıkla- rı, bunun da ulusai \e iaik Fran- sız idealine ters düştüğü" kayde- dildi. Eğitim Bakanı Bayrou, ge- nelgesinde şöyle dedi: "Cins. kültür ya da din aynmı okul kaptsında yok olmalı. L stc- lik, bu tür işaretler, bizatihi ken- di inancını yayma çabalanmn bi- rer unsunıdur. Bu yetmezmiş gibi türban bazı derslerde öğren- cilerin güvenliğini tehlikeye dü- şürebiliyor ya da karışıklıklara meydan veriyor. Fransı/ların ulus ve cumhuriyet anlay ışı. top- lumun birbirinden ayrı topluluk- lara aynlmasını kabul etmez." Yaklaşık 3 milyon Müslüma- nın yaşadığı Fransa'da. öğren- cilerin derslerde türban takması konusu son yıllarda sürekli ka- muovunun aündeminde bulu- nuvor. Sınav iptal Mahkeme Gökçek'i durdıırdu ANKARA (ANKA) - İdari yar- gı. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek'i durdur- du. Ankara Birinci İdare Mahkc- mesi. 27 mart yerel seçimlerinden önce ışe alınan 611 memuru. "sı- navlarda usulsüzlük yapıldığı ge- rekçesiyle" işten çıkaran Gök- çck'ın işlcmıni. hukuka vc hakka- niyet kurallanna aykın buldu. Mahkcmc. oybirliğfylc. sınavın iptali ve memunyet görcvinc son verme işlemiyle ilgili yürütmeyı durdurdu. Ycrcl seçimlcrdcn önce SHP'li bclcdiycce açılan sınavı kazana- rak 30 Mart 1994 üırihinde işe başlayan mcmurlann sınav lan- nın. yeni Başkan Mclih Gökçck larafîndan. usulsüzlük yapıldığı gcrckçcsıylc ıplal cdilmcsıne iliş- kin işlcmin iptalincyönclikdava- nın ilk aşaması bonuçlandırıldı. Davacı memurlann ıstemlenyle. daha önceki aşamada belediyc- dcn gönderilen savunmalan incc- lcyen Ayla Akkıvıknm başkanlı- ğındaki birinci idarc mahkcmcsi, sınavın iptali vc ıştcn çıkarma ış- lcmiyle ilgili yürülmeyi durdur- du. HAFTAYA BAKIŞ AHMET TANER KIŞLAU Sola Kayan Demokrasif!) Bazı sözler vardır ki, kendi başlanna önem taşımaz- lar. Söyleyen kişiye bağlı olarak önem kazanırlar. "Türkiye'de demokrasi sola kaydı!" sözünü herhangi bir kişi söylese, üzerinde durmayabilirsiniz. Ama bu söz -görevini yeni terk etmiş- eski bir Genelkurmay Baş- kanı'nın ağzından çıkmış ise iş değişir... Yanılgıyı irdele- yip, vurgulamak gerekir! Çünkü o düşüncenin belirli bir ortamda oluşmuş, tartı- şılmış ve paylaşılmış olması olasılığı yüksektir. Eğer üzerinde durmazsanız, paylaşanların kafalarındaki "doğru" olduğu inancı pekişir. Tıpkı, savaşan bir ordunun, önüne engel çıkmadığı süreceduramayacağı gibi birşey... Ancak engellekarşı- laşıldığında, kurmay heyeti toplanıp "durum değerlen- dirmesi" yapar. Her yeni öğe, yeni bir durum değerlen- dirmesi gerektirir. Bu, "askeri mantık"ın sağlam ve sağlıklı kuralların- dan birisidir! ••• Sayın Doğan Güreş, Cumhuriyet'te yayımlanan de- mecinde şöyle diyor: "Türkiye demokratik bir ülke. Hatta demokrasinin bi- raz da soluna düşmüş, anarşiye gitmiş. Adam 15 polis öldürüyor, 8 yıl yatıp çıkıyor. Bir gazete, senin askerine, düşman diyor, bazı kişileri hedef gösteriyor. Ve böyle bir gazete hala çıkabiliyor..." Güreş'in yakındığı olaylar doğru olabilir! Ama o olay- ların nedenini "demokrasinin sola kayışı"na bağlaması yanlış! Ne demek "demokrasinin sola kayması?" Bundan iki anlam çıkabilir.. Birincisi; bugünkü anaya- sayı ve o anayasadan kaynaklanan hukuk düzenini sol- cuların kurmuş olmalarıdır. Bu nedenle de yakınılan du- rumun sorumluluğunun sola düşmesidir. ikincisi ise; hukuk düzeni solun eseri olmasa bile, o düzende solcuların egemen olması ve yasaların "sol" bir anlayışla uygulanmasıdır. Bu durumda da sorumlu- luk elbette ki solun olacaktır. Oysa biliyoruz ki ne birincisi doğrudur, ne de ikincisi! Bu anayasa ve onun getirdiği hukuk düzeni, 12 Eylül'- ün eseridir. Anayasa, tamamen sağcı güçlerin egemen- liğindeki bir "Danışma Meclisi'nöe hazırlanmıştır. Ta- mamen sağcı bir kafa yapısına sahip olan bir "cunta" tarafından son biçimi verilmiştir. 12 Eylül yönetiminden bu yana da ülkeyi hepsağcı ikti- darlar yönetmiştir! "Türk-İslam sentezi"r\i resmi ideoloji yapan cuntanın getirdiği yasal düzen, solu dışlayan bir düzendir... Sol güçlerin elini kolunu bağlayan; üniversitelerden sendi- kalara, bağımsız yarg)dan gençliğe kadar bir dizi kısıtla- ma getiren bir düzendir. Eğitimden iç güvenlik örgütlerine kadar. laik-demok- ratik devletin temellerini şeriatçılara teslim edenler sol- cular mıdır? Dünden bugünü hazırlayanlar ve bugün, yarının sorumluluğunu taşıyanlar solcular mıdır? Solcular mıdır ki, bugünku yanlışlıkların, bozuklukla- rın ve batağa saplanılmasının nedeni "demokrasinin sola kayışı "olsun!.. Yoksa sağcılar, işi gücü bırakıp da demokrasiyi sola mı kaydırmışlardır? ••• Sayın Güreş'in bir sözünü daha yadırgadım: Tansu Çiller "m ABD de şuyu var buyu var diye eleşti- riliyor. Siz esasında bakın bakalım ABD'de kimlerin evi var?" diyor. ABD'de başkalarının da evi olması, Başbakan'ın yurt- dışındaki, kaynağı da hiç inandırıcı olmayan büyük mal- varlığını haklı çıkarmaz!. Hele o Başbakan, o varlığmı gizlemeye çalışmışsa, vergisini ödememişse.. ve de yurtdışındaki Türkleri, paralarını Türkiye'de değerlen- dirmeye çalışırken, kendisi tam tersinı yapmışsa... Sayın Güreş, sanşın Başbakan'ı çok beğenebilir ya da Marmaris'teki emekli komşusunu çok sevebilir... Ama bu, onun, gerçek sorumluları uzaklarda aramak için özel bir çaba sarf etmesine neden olmamalıdır! Sol soldur, sağ da sağ! "Solsuz demokrasi" hevesiyle yumurtasız omlet yap- maya çalışmış olanlar ise sadece bilgisiz. bilinçsiz ve de burunlarının ucunu göremeyecek kadar yetersiz sorum- lulardır. Cahilin cehaleti belki hoşgörülebilir. ama oce- haletin ürünü olan günahlan başkalarma yüklemeye çalışma hakkı kimsede olamaz!.. Hedef demokratiklesme DÎSK yeni çalışma progrâmını açıkladı İstanbul Haber Servisi-Dev- rimci İşçi Sendikalan Kon- federasyonu'nun (DİSK) yeni Yönetım Kurulu. mücadele hcdcfleri \e çalışma prog- râmını açıkladı. DİSK. önce- liklı hedefını 'demokratikles- me' olarak belirledi. DİSK'ın Genel Merkez binasında. üye ışcilen ve bağlı sendıkalann yönetıcilcnnın katılımıyla yapılan basın top- lantısında Genel Başkan Rıdvan Budak çalışma prog- ramlarını açıkladı. Budak. DİSK'i yenıden. nitelik vc ni- celik olarak Türkıyc işçi sı- nıfının öncü scndikal örgütü yapma hadefinde olduklannı bclirterek "Geçen iki yılda aya- ğa kalktık, şimdi özlenen DİSK'i yaratmak için kollan sıvıyoruz" dedi. Ülkenin içinde bulunduğu koşullan değerlendiren Bu- dak. öncclikli hcdeflerinin dc- mokratikleşme olduğunu vur- guladı. Yalnızca demokraiik bir anayasanın oluşturulması için çaba göstermek değil. top- lumsal yaşamın tepeden tırna- ğa demokratikleştirilmesini görcv kabul cttiklerini söyle- yen Budak şunlan söyledi: "Toplumun tüm kesimlerinin sınıf, ırk, cinsiyet, din >e dil aynmı yapılmaksızın kendisini özgürce ifade edebileceği, dü- şünce ve inançları doğrultusun- da örgütlenip, bunlan topluma anlatabileceği ve iktidara gele- bileceği bir demokrasi an- lay ışının vazgecilmez bir yaşam tar/ı haline gelmesi için müca- dele vereceğiz." Rıdvan Budak. örgütlenme- lerini daha etkin bir hale ge- tirebilmek için bölge temsilci- liklerini güçlendireceklerini. emeklılenn \e ışsızlenn örgüt- lenmeleri için çaba harcaya- caklannı kaydetti. Özgür sen- dikalaşmanın önündeki 'yetki engeli'nin kısa vadede aşılabil- mesı amacıyla Türk-İş ve Hak- İş'e 'raferandum' y apma öneri- sinde bulunan Budak, DİSK'- ın ILO sözleşmeleri çerçevesin- dc mücadele edeceğıni ve ör- gütleneceğıni söyledi. Şeriatla mücadele Kürt sorunu karşısmda, de- mokratik siyasal bir sürecin banş için tek çözüm olduğunu, ırkçı. şenatçi akımlarla ise de- mokrasiden yana tüm güçlerle birlikte mücadele edeceklerini vurgulayan Budak, "Verecegi- miz mücadele ile din, dil, ırk, inanc, düşünce ayrmıı yapmak- sızın sınıf kardeşliği geiiştirile- cektir" dedi. İşçi konfederasyonlan ve TİSK'in katılımıyla oluşan zir- \e toplantılannm sürdürülme- sinden yana olduklannı söyle- yen Budak. Türk-İş ile ara- lanndaki gerginliğe ilişkin ise şunları söyledi: "Türk-i'ş'in Genel Başkanı Bayram MeraPin diğer işçi konfederasyonlarıyla ilişki kes- me kararı kişisel ve yönetimde birlikte çalıştığı arkadaşlarıyla paylaşmadığı bir karardır. Ân- cak biz. çalısanlaruı birlikte mücadelesinden yanayız ve ge- rek demokrasi pÜarformundaki gerek zirve toplantılanndaki çaltşmalarımızı sürdüreceğiz."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle