Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL1994 ÇARŞAMBA
HABERLEREV DEVAMI
*Ozel tekellere karşıyız'
• Baştarafi 1. Sayfada
sürdûrdü. ANAFm 1983 yılı-
ndaki çıkış noktasıran günün k o
şullanna göre sağlıklı olduğunu
savunan Yılmaz. "83 ruhumı terk
etti" eleştirilerine ıse "Bugünkü
konjonktürde böyle bir yapı siya-
sette tekd oluşturur" sözkriyle
yanıt verdi. ANAP'ın geçmişıne
yönelik özeleştiri de yapan
Yılmaz. şunlan söyledi:
"ANAP, o ortamda aslında bir-
birimn antiten olan şeyleri birieş-
tinnek. bir araya toplamak teziyie
ortaya çıkn. Biz. belki dünyada
da çok ender rastlanan bir kompo-
zisyon çizdik. Tarif ederken hem
liberal hem milliyetçi. muhafaza-
kar, sosyaladaletçi. Böyle bir par-
ti yok dtimada. Hepsini bir araya
getirirseniz zaten diğer partilere
ihtiyaç kabnaz. Hele bugünkü
siyâsj konjonktürde. Bugünkü
konjonktürde zaten böyle bir parti
teke! olur siyasette. 1983'te bu
münikün oldu ve bu doğnıydu.
Toplumun bir yerde dinamizme
ihtiyacı vardı, bunu yakalamak
için bizim bulduğumuz bu serfoest
piyasa ekonomistliğinj tutturduk.
Tabii en büyük handikabı ve riski,
bu vahşi kapitalist dediğimiz, Tür-
kiye'de köşe dönmecilik denen ko-
lay yoldan para kazanma eğilimi-
ni de topiumda beraberinde getir-
di. Bizim yapımız aslında bıma
açık değildi. Yani biz hem sosyal
adaletçi, ortadireğin güçlendiril-
raesi gibi böyle bir eğilime kapalı
yaklaşunla yola çıktık. Bizim de
çok yanltşlanmı/ oldu. Neticede
hadise öyk gelişii, Türkiye bir
vahşi kapitalizm rayına girdi."
1990'larda siyasette tam re-
kabet koşullannın oluşmasıyla
birlikte ANAP'ın da kendisini
yeniden değerlendirmeye başla-
chğmı anlatan Yılmaz. "yeniden
yapdanma" çalışmalannın henüz
tamamlanmadığmı, arayışlannın
sürdüğünü belirtti. "ANAFa
karşı komplo" iddıasım da dile
getiren Yılmaz. şöyle devam etti:
"Parti. bu kadar hengameye
rağmen. baskıya rağmen, komp-
loya rağmen varlığını korudu. Şu
anda Tfirk siyasen'nde yüzde 20
kitleyi Moke etmiş durumdayız.
Bu aslında öngöriilemeyecek olan
bir geüşme. Sülevman Bey de o
düşünceyle yola çıkn. 'Ben bir
kere birinci parti olursam bunlan
süpürürüm' divordu. Allah için o
yönde de çauştı, bakh, şey yapmı-
yor vazgeçti. Tansu Hanım, yeni
bir gnişhne girdi. "Bu ANAP'ı
ben nasıl çökertinm' diye. Tansu
Hanım'ınki daha riskli. Çünkü,
işin içine medya girdi. iş alemi gir-
di, bUmem neler girdi. Şimdi ben
düşünüyorum ki, biz artık bu st-
navlardan geçtik. Bizim yeni
çizgimiz, daha önceki çıkış fel-
sefemizle çelişkili olmamalı. Tu-
taıiı oünak durumundayız. Bizim,
önümüze 2000 yılı için net bir
perspektif koymamız lazun."
Rakip olmamalı
Net politikalar çizmediği ko-
nusunda kendısine haksızbk
yapıldığını ileri süren Yılmaz,
Churchillin "Bizim görevimiz
muhalefet etmek" sözünü anım-
sattı ve şunlan söyledi:
"Normalde muhalefetten de-
taylı ahernatif programlar bek-
lenmez. Türkiye'de ve dünyada
böyledir. O, seçim zamanında
beklenir. Normal zamanda gün-
dem devamlı iktidann program-
lan üzerinde yoğunlaşır. Bizim
görevimiz, muhalefet etmek. Biz
onlann yanlışlannı söyleriz. Ama
ne zaman ki, seçim ortamına giri-
lir, o zaman haklı olarak toplum
der ki sen ne öneriyorsun?"
tki yıldır "ileriye dönük hiçbir
vizyonu otmadığı" eleştirilerine
direndiğini ve sineye çektiğini
söyleyen Yılmaz, bugün gördüğü
"seçim eşjğj" nedeniyle seçim
programınm hazırhklanna baş-
ladıklannı açıkladı. Yılmaz, bu
ayın içinde tamamlamayı plan-
ladıklan programının adının
"2000'e 5 Kala Türkiye'nin He-
defleri" adıru taşıyacağını da bil-
dirdi. Programının ana hedefleri-
ni, "2000 yılına 5 yd kaklı. Beş
yılda Türkiye'nin üç şeyi kesin aş-
ması lazım. Bir tanesi ekonomide
devleti aşması lazım. İkindsi,
Türkiye artık kayıt dışı ekonomi-
yi bertaraf etmeli. Üçüncüsü, Gü-
neydoğu meselesinden ne y apmalı
etmeli kurtulunmalı" diye özetle-
di.
Yılmaz'ın üç ana konudaki
görüşleri ise şöyle:
ÖZELLEŞTİRME: Devlet,
artık devlet olmab. Ekonomiden
elini ayağını çekmeli. Düzenleyi-
ci olrnalı. İşletmecilik yapma-
mab. Ekonomide bilfıil rol alma-
malı. Ekonomide taraf olma-
malı. rakip olmamah. Ekonomi-
nin içinden çıkmalı, üstüne
Ydmaz
gazetemtd
zjyaretetti
îstanbul Haber Servisi -
ANAP Genel Başkaru
Mesut Yıhnaz, îstanbul
Mflletvekfli Cem Kozhı, İ!
Başkanı Mûkenrem Taşc-
»ğlo ve !l Başkan
Yarchrncısı Erdal Dumanlı
üe biriikte gazetemizi ziya-
ret etti.
Genel Yayın Yönetme-
nimizOrban Erinç, Genel
Yavın Kcx>rdinatörümüz
Hikmet Çetinkaya, ya-
zarımız Ühân Selçuk veYö-
netım Kurulu Başkanımız
Afev Coşkon üe bir süre
görüşen Yılmaz, iç ve dış
politikadaki gelişmeleri
çıkmalı. Bu. bizim baştan beri sa-
vunduğumuz, ama yeterince me-
safe alamadığımız bir konu.
Öncelikli olarak kamu ban-
kalanrun özelleştirilmesıni geti-
riyoruz. Biz, şu anda kanundakı
düzenlemeden memnun değiliz.
tlke olarak kanunda, 'Gözönüne
alınacak ilketerden birisi olarak
kamu bankalan özelkştirilecek-
tir' diyor. Biz. öncelikli olarak
kamu bankalanndan özelleştir-
meye başlanılması esas olmahdır
formülasyonunda direniyoruz.
DYP sıcak yaklaşıyor. SHP'den
yana zorluk var.
Bu arada gözden kaçan bir
konu bize göre, liberal ekono-
miyi savunuyoruz. bunu Tür-
kiye'de ilk savunan partiyiz. Bize
göre özel sektör tekelleri, kamu
tekellerinden daha tehlikeli. Eğer
özelleştirme sonunda ortaya
kamu tekelleri yerine özel sektör
tekelleri çıkacaksa biz kamu te-
kellerinı yeğliyoruz. Kamu tekel-
leri kalsın diyoruz. Çünkü özel
sektör tekellerinin hiçbir deneti-
mi yok. Ama kamu tekellerinde
hiç olmazsa birsiyasi sorumluluk
var, neticede kamu tekellerinin
icraatı hükümetin sorumluluk
alanına girer. Onun için ısrarla
diyoruz ki. özelleştirme kanu-
nundan önce antitrös kanunu
çıkmalı. Yani, özel sektör tekelle-
rinin oluşmasına imkan verme-
yecek bir hukuki düzenleme ya-
raülmah, ondan sonra özelleş-
tırmeye başlanmalı.
Kayıt dışı ekonomi
Bugün Türk ekonomisinin
yüzde 60'ına varan büyüklükte
bir kayıt dışı ekonomi var. Bu
kayıt dışı ekonomi. Türkiye'deki
bir çok kötülüğün, bu arada gelir
adaktsizliğinin en önemli kay-
nağı. Türkiye'de bunun artık ta-
mamen tasfıyesigerekiyor.
GCNEYDOGU: 2000 yılına
Türkiye. Güneydoğu meselesıyle
girerse diğer söylediğim bütün
şeyleri çözse dahi bizce 2000
yıünda söz sahibi devlet olamaz.
Güneydoğu kamburundan kur-
tulmalı. Nasıl kurtulmalı derse-
niz... Bazı şeylerimiz var, ama
yüzde yüz net şu anda size söyle-
yemem. Dört dörtlük bir Güney-
doğu prograrru söyleyemem. Biz.
ANAP olarak kendi yaklaşımı-
mın koyduk geçen sene. Dola-
yısıyla bizim yaklaşımımızm hiç
olmazsa bir tartışma bazı oluştu-
racağına inanıyoruz. Her halü-
karda bildiğimiz birşey var; Tür-
kiye. bugüne kadarki gibi zikzak-
larla değil, ama tutarlı bir politi-
kayla bu meseleyi kesın çözmek
zorunda. Güneydoğu konusun-
da şu anda uygulanan politikayla
mutabık değiliz. Bugünkü politi-
ka şöyle özetlenebib'r:
Devlet, bir yandan terörist
üretiyor, öbür tarafta ürettiği
teröristlen kendisı öldürüyor.
Düşünebiliyor musunuz? Baş-
bakan çıkıyor, 'Şu kadar terörist
öldürdük' diye terördeki ba-
şansını anlatıyor. O kadar terö-
rist yoktu biz bıraktığımızda.
DolayıSıyla bu politika, Türki-
ye'yi hiçbir yere götürmez. Bu
aslında Apo'nun da amaçladığı
politika, işine gelen bir politika.
Apo'nun orada 4 milyon potan-
siyel adamı var. Siz. birisini öldü-
rürseniz gerisinı organize etmesi-
ni daha kolaylaştırmış olursu-
nuz. Ben, Genelkurmay Baş-
kanı'na da söylcdim. 'Bunlar azi
kuUanıyoriar' diye. Bir yandan
teröristi öldürüyorlar, ama öbür
tarafta bin beş yüz köy boşalttı-
lar. Bu köylerde ne kadar adam
yaşıyorsa hepsi pılını pırtısını
topladı, aç sefıl gittiler Adana'ya,
Diyarbakır'a, Urfa'ya.
312 bin asker var şu anda Gü-
neydoğu'da. Korucu da 60 bin
küsur. Yani 400 bin kişilik bir
Kuvvet. Türk Silahlı Kuvvetleri'-
nin yandan fazlası, üçte ikiye
yakın Yani biz orada 400 bin ki-
şilik bir kuvvet banndırarak,
dağlan bombalayarak devletin
daha etkin olduğunu oradaki va-
tandaşa gösterdik, bu biraz pa-
halı yol bence. Böyle netice alı-
nacağına inanmıyorum. Asker
sınırlan korumab, belb yerleşme
merkezlerinin yanında ihtiyat
kuvveti olarak durmalı, ama bu
mücadele fazla değil, öyle 60-70
bin kişilik bir özel timle yapıl-
mab. Eğer sorunu çözmek ha-
kikaten oradaki insanlan PKK'-
den aynştırmak, oradaki insan-
lan devlete ısındırmaksa askerin
bunu hiçbir zaman yapamaya-
cağını, amaçlannın PKK'yi etki-
sizleştirmekse yine yapamaya-
cağma inanıyonım.
G U N D E M MUSTAFABALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
gelsin, şiddetin her türlüsüne karşı
olduklarını açıkça vurgulamaları ve
sürekli bunun altını çizmeleri gere-
kiyor. Sıvas olayları bu konuda ciddi
bir mihenk taşı oluşturuyor.
2 Temmuz 1993'te 37 aydının ya-
narak yaşamını yitirdiği Sıvas olayı
sonrasında, şeriatçıkesimveonlara
sempatiyle bakan yayın organları
baş suçlu olarak Aziz Nesin'i seç-
miş ve hatta yargılamayı bile bitir-
mişti. Soruşturma derinleştirildikçe
gözaltına alınanların ortak kimliği
şuydu:
"Şeriat özlemi."
Olayı n bu yönü ön plana çıktıkça,
şeriatçıları destekleyen gazeteler
rahatsızlıklarını manşetlere çı-
kartmaya başladılar:
"Müslümanlara zulüm..."
"Müslümanlar zan altında."
"Bu bir oyundur."
Şimdi bütün bunlan bir yana bıra-
kalım ve Sıvas davası sanıklarından
birinin portresini aktaralım.
Adı, Cafer Tayyar Soykök. Tutuk-
lu, TCK'nin 146/1. maddesi gereğin-
ce idam istemiyle yargılanıyor.
Ölüm cezası istenen 29 kişiden biri.
Davanın48. sanığı. 1954Şarkışlado-
ğumlu. Sıvas'ın Paşaköy semtinde,
Sıvas Tutuklusunun Mektubu...
Cumhuriyet apartmanında oturuyor.
DGM iddianamesine göre olayın
"asli faili". Yine iddianameye göre
Kültür Merkezi, Atatürk Caddesi ve
istasyon Caddesi üzerinde "Şeytan
Aziz", "Vali istifa", "Allahuekber...
Muhammed'e can feda" sloganları
attığını kendisi de kabul etmiş. Re-
sul Karayel, İbrahim Bolöter, Hüse-
yin Kılıç adlı tanıklar kendisini olay
yerinde gördüklerini söylemişler.
Çekilen fotoğraflarda da olay yerin-
de olduğu saptanmış.
Cafer Tayyar Soykök, şeriatçı
yayın organlarından Değişim dergi-
sine bir mektup göndermiş. Bazı bö-
lümlerini aktaralım:
"Bizler yaptığımız amel ve eyle-
min doğruluğuna inanıyorduk. Zira
bizler zulmü protesto etmiş, sus-
mamış, küfre ve zulme karşı yüce
değerlerimize saldıramazsınız, di-
nimiz uğrunda verebileceğimiz can
ve mallarımız olduğunu haykınyor-
duk. İslami itikatta yaptığımız eyle-
min bir kulluk bilincinden kaynak-
landığına ve bunun bir suç da ol-
madığma inanıyorduk.
Bizler 146/1 'den yargılanmamız
yapılıp savcılar idam talebinde bulu-
nurken hiç de üzülmüyorduk. Allah
yolunda ölmenin ve öldürülmenin
büyük bir kurtuluş olduğuna inanı-
yorduk.
Bizler bu davada yalnız bırakıldık,
yılmadık, yıkılmadık. Zira Allah (cc) '-
ın sabredenlerle ve muttakilerle be-
raber olduğuna inanıyoruz. Biz in-
sanlar bizi doğrulasınlar veya des-
teklesinler diye bir amel ve eylemde
bulunmadık. Sadece ve sadece Al-
lah (cc)'ın rızasını elde edebilmek
içinyaptık."
Mektupla Madımak Oteli yangını-
nda yaşamını yitirenlerin nasıl öldü-
ğü de şöyle anlatılıyor:
"Biz insan yakmamıştık, yangın
çıkarmamıştık. Otel yanmamış, sa-
dece arabalar yanmış ve arabalar-
dan yükselen duman takdiri ilahi ile
bir anda rüzgarsız bir havada rüz-
gar çıkmış, hem de dumanı otelin
içine doldurmuştu. Birtakım insan-
lar ölmüştü...
Rabbimiz zulme karşı birlik olup
mücadele vermemiz gerektiğini,
zulme seyirci kalmanın da zulmü
desteklemek olduğunu belirttikten
sonra mazlum olmaktan kurtulup
İslamla doğrulmamızı arzuladığını
belirtiyor."
Mektup, "Selam olsun zulme ve
zalimlere baş kaldıranlara, yazıklar
olsun zulme seyirci kalanlara..."
cümlesiyle son buluyor.
Sıvas davası sanıklarının suçlu
olup olmadığına tabii ki mahkeme
karar verecek. Ancak iki dergide bir-
den yayımlanan bu mektubun an-
lamı davayı aşıyor. Kendisi gibi dü-
şünmeyen herkesi "dinsizlikle"
suçlayıp, bu yolda yapılacak eylem-
lerin "haklı" olduğunu savunan bu
anlayışı sağcı kesimin de dikkatle
gözlemesi ve tavnnı belirlemesi ge-
rekiyor.
Olay kaba bir inanan-inanmayan,
sağ-sol çelişkisi değil. Bunlardan
öte, şiddeti doğru bulan bir anlayış
söz konusu.
Demirelin 'MC hükümetleri dö-
nemindeki, "fiana sağcılar suç işli-
yor dedirtemezsiniz" mantığının
Türkiyeyi nereye götürdüğünü gör-
dük. Bugün de "Bana Müslümanlık
bayrağı altında suç işleniyor dedir-
temezsiniz" mantıgı yaygmlaşıyor.
Geçmişten aldığımız ders, bugün
aynı yanlışı yinelememize engel ol-
malı. Tabii ki ders aldıysak...
TOPRAĞA VERfLDİLER - Tunceli'de öldüriUen öğretmenlerden Diyarbakırlı Ali İhsan Çe-
tinka>a'nın cenazesi, dün karayolu ile Diyarbakır'a getirildi ve merkeze bağlı Alçık Köyü'nde
toprağa verildi. Bir yıllık öğretrnen (, etinkaya'nın mezan başında toplanan yakınlan, güvenlik
gûçlerinin olaya zamanında müdahale ermediğini savunarak, öğretmenlerin ihmal vüzünden öl-
dürüldüğünü röylediler. (Fotoğraf: NİZAMETTİN KAPLAN)
Oğretmennamlunun ucunda
• Baştarafi 1. Sayfada
dirginlik yaşadığını söyledi. Ars-
lan, şehir merkezindeki okullann
öğretime başladığını. ancak köy
okullannın hala kapalı olduğunu
kaydederek. Tunceli'ye atanan
birçok öğretmenin son olaydan
sonra istifa ettiğine dikkat çekti.
Arslan, şöyle konuştu:
••Olaylar. ne zaman ya da nasıl
son bulur bilemiyoruz. Burada
başta öğretmehier olmak üzere
ögrendler ve halk huzursuzluk
içinde. Herkeste bir tedirginlik
var. Ataması yapılan birçok öğ-
retmenin gelmeyeceğini >a da isti-
fa ettiklerini öğrendik. Böyk gi-
derse, eğirim, sağlıklı biçimde sür-
dürülemez."
Eğit-Sen Ankara Şubesi Baş-
kanı Kemal Ünal, güvenbk sağ-
lanıncaya kadar bölgeye öğret-
men gönderilmemesi gerektiğini
söyledi. Cnal. "tnsanlar bile bile
ölüme gitmek istemezler. Devletin
bu koşullar altında öğretmenleri
ölüme göndermesi doğru değil. Bu
sorun kalıcı bir çözüme bağlan-
malı" diye konuştu.
Demokrat Eğitimciler Sendi-
kası Başkanı Fethi Bolayır da.
yeni öğretim yılına hazırlanan 6
öğretmenin hunharca katledil-
mesınin, eğitim ve öğretimin teh-
dit altında olduğunun göstergesi
olduğunu kaydetti.
Bolayır, pariamento. hükümet
ve Milîi Eğitim Bakanlığfndan
öğretmenlerin can güvenlişni
sağlamalannı beklediklerini söy-
ledi.
Baykal: Acılannı
yüreğimizde taşıyomz
CHP Genel Başkanı Deniz
Baykal, öldürülen öğretmenlerle
ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı
Nevzat Ayaz ile Eğitim-İş Sendi-
kası Genel Başkanı Niyazi Altun-
ya'ya birer başsağbğı mesajı yol-
ladı. Baykal. mesajında "Her
biri, birer tşık olarak, yeni neslin
vetişmesine gayret gösteren eği-
tim ordumuzun neferieri iken hain
bir saldınya uğrayan değeıii öğ-
retmenlerimizin actsuıı yüreğimiz-
de taşıyonız" dedi. Türk-Eğitim -
Sen de PKK'nin öğretmenlere
yönelik saldınsını lanetle kınadı.
Devlet Bakanı Bekir Sami Da-
Bu bir oğretmen
M Baştarafi 1 Sayfada
şunlan söyledi: "Göreve başlar başiamaz kılık kryaJeti ve sa-
kaUanyla dikkatimizi çekti. Kendisine bu şekilde derse gire-
mezsin hem kanunlara aykırı, hem de laikliğe aykın dedik.
Ancak o bu şekilde derse gireceğini söyledi. Biz de gerekeo işle-
mi yapıp açığa aidık."
Esentepe Ilkokulu öğretmeni Metin Serttaş açığa ahnması
üzerine kendini savundu. Serttaşdaha önce de sakah ve sanğı
ite AntaJya'nın çeşitli ilkokuöannda görev yaptığını, ancak
kimsenin kendisine bir şey demediğini söyledi.
Süleymancı olduğunu ve öğrencilerine tarafsız ders ver-
diğini iddia eden oğretmen Metin Serttaş "Allah'a ve şeriata
kıanmra. Gerisi beni ügilendirmez" diyor.
Karataş, Fraırsa'da yargılanacak
GÖKSELPOLAT
ANKARA - İtalya'dan sahte
pasaportla Fransa'ya giriş yapar-
ken yakalanan Devrimci Sol
(Dey-Sol) bderi Dursun Karataş-
ın, önceükle bu suçtan Fransa'da
yargılanacağı bildinldi.
Fransız adli makamlannea
önceki gün tutuklanarak cezaevi-
ne konulan Karataş'm, Türkiye'-
ye iadesi için gerekli e\Taklar hazı-
rlanırken Karataş'ın sahte pasa-
port taşımak suçundan Fransa'da
yargıç karşısına çıkacağı bebrtildi.
Adalet Bakanlığı kaynaklan. Ka-
rataş'm bu suçtan alacağı cezayı
çektikten sonra Türkiye'ye iade
edilmesinın söz konusu olabilece-
ğini belirttiler. Karataş'ın, Fran-
sa'da başka bir suçtan aranıp
aranmadığı ise henüz bibnmiyor.
Sadece terör suçlanna bakan
Paris 14. Mahkemesi, önceki gün
Karataş'ın "Fransa'ya sahte kim-
likle girmek ve terörist faaliyetfer-
de bulunmak" suçundan tutuklan-
masına karar vermişti. Sorgu ha-
kiminin, Karataş'ın tutuklanması
için verdiği kararda, Carios ile ilgi-
İZMİR 7. İCRA TETKİK MERCİİ
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1994 552
Alacaklılan üe konkordato akdeunek üzere mühlet alrruş olan
ve Ali Çetinkaya Bulvan. No: 34 1, K: 2,202 Alsancak/ İzmir adresin-
de faaliyet gösteren Aktaş Entegre Yem. San ve Tic. Ltd. Şti.'nin ta-
lebi üzerine 12.7.1994 tarihinde verilmiş olan iki aylık mühletin; 12.9.
1994 tarihinden itibaren, konkordato komiserliğinin talebi üzerine ve
yapılan inceleme sonunda, İtK'nin 287. maddesi gereğince iki ay da-
ha uzatılmasına, 12.9.1994 tanh ve 1994'552-643 sayı ile karar veril-
miştir.
Keyfiyet ilan olunur. 12.9.1994 Basm: 10168
li suçlamada kullanılan aynı ifade-
ye yer verildiği ve Karataş'ın bu
suçlardan ağır bir cezaya çarptın-
labilecegi bildirildi.
Türkiye, dün Fransız ma-
kamlanyla diplomatik kanallar-
dan temasa geçerek. Karataş'ın
tutukluluk habnin sürdürülmesini
isterken Emniyet Genel Müdürü
Mehmet Ağar, Cumhuriyet'e, Ka-
rataş'ın Türkiye'ye iade edilmesi
olasıbğını "yüzde 50" olarak açı-
kladı.
Öte yandan Kadıköy'de bir iş
meTkezinin çatısmda dün sabah
patlayan iki bomba heyecan ya-
rattı. Bombalann, rulo habnde
sardmış bir pankartı açmak için
patlatıldığı anlaşıldı. Rıhüm Cad-
desi üzerindeki 5 katb Olcay tş
Merkezi'nin çatısında 09.40 sıra-
lannda iki kez patlama meydana
geldi. Patlamanın ardından,
Fransa'da tutuklanan Devrimci
Sol örgütünün lideri Dursun Ka-
rataş'ın bir resminin bulunduğu
ve üzerinde "Kanla yazılan tarih
silinemez", "Yaşasın önderimiz
Dursun Karataş" yaalı bir pan-
kart asıldı.
Menteşe: Katliaım
tahmin etmiştik
Ymt Haberteri Servisi - Jçişlen Bakanı Nahit Menteşe önce-
ki gün 6 öğretmenin katledildiğj Tunceli'nin Mazgirt ilçesi
Dankent beldesi Jandarma Komutanı Jandanna Astsubay
Harun Şener'in açığa alındığını ve hakkında soruşturma baş-
laüldığını açıkladı. Bakan Menteşe, öğretrnenlerin PKK'li te-
röristler taraftndan şehit edilroeleriyle ilgili olarak da "Esası-
nda tahmin etmiştik"dedi.
PKK'nin 6 öğretmeni şehit etmesi eğitim çevrelerini üzûn-
tüye boğarken, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe. Mılli Eğitim
Bakanı Nevzat Ayaz ve Devlet Bakanı Şûkrii Erdem bera-
berlerindeki heyetle Tunceli'de incelemelerde buiunmak üze-
re dün Ankara'dan Diyarbakır'a gitti. Diyarbakır Havaa-
lanı'nda AA muhabirine bir açıklama yapan İçişleri Bakanı
Nahit Menteşe 6 öğretmenin öldûrüldüğü Dankent Jandar-
ma Karakolu Komutanı Jandarma Astsubay Harun Şener'in
görevden alındığını ve hakkında soruşturma başlatıldığını
açıkladı. Menteşe şunlan söyledi:
"Orada 6 öğretmenimizi teröristler haince, kalleşce kattetti-
ler. Bir stratejiyle katlettiler. Hep beraber üzüldük. Orada 47
kişih'k bir jandarma ekibi vardı. Jandanna komutanı hakkında
tahkikat açıldı ve şimdilik açığa alındı. Tahkikat sonucu ne ola-
cak biunivorum. Olayda maksaduı olacağuu tahmin etmiyo-
rurn. ihraalin olacağını tahmin ediyorum."
Öğretmenlerin can güvenliğı için gerekli her türhî tedbirin
alındığını da kaydeden Menteşe. "Bölge valimizJe, il valimizk
bir kaç gün beraber olduk. Esasında tahmin etmiştik. öğret-
menlerimiz korunmuştu, ama müessir hadise meydana gebniş-
OLAYLARIN
ARDINDAKI
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
bet vardır. Ancak kurumlarda
giysilere ilişkin kurallar da
konabilir. Bir askeri bkulun,
kız kolejinin ya da üniversite-
nin; görenek, gelenek, ortak
davranış, yönetmelik ve yasa
kapsamında öğrencilerin ve
öğretmenlerin giysilerini dü-
zenlemesi doğaldır; demok-
rasiye aykırı değildir. Tıp fa-
kültesinde çarşaflı kız öğren-
ciye yer yoktur; hiç kuşkusuz
bikini mayo ile de derslere gi-
rilemez; hemşire ünifor-
masını reddeden bir kadının
hemşirelik yapması olanak-
sızdır; Türkiye Cumhuriyeti'-
nde, devlet memuıiarının gi-
yimi kuşamı da belirli kural-
lara bağlanmıştır.
Ancak şeriatçı çevreler, gi-
yim kuşamı, siyaset eylemi
için araç olarak kullanabilir-
ler. Bu onlann birtürsavaşım
politikasıdır. Toplumun bilin-
ci de bu tür savaşımlara karşı
gerekli savunmayı oluştura-
caktır.
Ne yazık ki medrese öğreti-
mi milli eğitimimizi gün geç-
tikçe kuşatmaktadır; her gün
şeriatçı kafaların sayısı çoğa-
lıyor.
Giyim kuşam bir insanın
dünya görüşünün dışavuru-
mudur, ülkeyi çağdaşlıktan
uzaklaştırmak isteyenler, ge-
lecek kuşakları ortaçağ kafa-
sıyla donatmak istiyorlar.
Cumhuriyetçi öğretmenler
bir yandan PKK gibi şoven
örgütlerin tehditleri altında-
dır, öte yandan Milli Eğitim
kendi içinde şeriatçıların sal-
dırısına açıktır...
Bilmiyoruz, demokrasi, in-
san hakları ve giyim özgürlü-
ğü adına oğretmen Metin
Serttaş'ın kılığını savunacak-
lar da çıkacak mıdır?..
Çünkü Türkiye Cumhuri-
yeti'nin okullarında, öğrenci-
nin başörtüsünü savunmakla
öğretmenin kafasındaki san-
ğı savunmak arasında man-
tık bakımından bir ayrım
yok...
• • •
tir.
çe, PKK'nin gerçekleştirdiği bas-
kınlarla, mezhep çatışmasının
körüklenmek istediğini öne süre-
rerek. "Halkımız bu oyuna gehne-
yecektir" dedi. Daçe, dağılma
noktasında olan PKK'nin, meh-
suplanna moral vermek için vur-
kaç taktiğine başvurduğunu söy-
ledi.
DİSK Yönetim Kurulu üyesi
ve Eğitim Dairesi Başkanı Doğan
Halts, Kürt sorununun şiddete
dayalı yöntemlerle çözülmesinin
imkansız olduğunu, şiddet olay-
lannın yalnızca ülkenin çeşitli
bölgelerinde, aile ocaklannı sön-
dürdüğünü belirtti. Habs, dün
yaptığı yazılı açıklamada. önceki
gün 6 öğretmenin şehit edildiğıni
anımsatarak, "Daha fazla kan
dökülmeden eldeki bütün olanak-
lar seferber edilip banşuı sağlan-
ması gerekiyor" görüşünü dile
getirdi.
Güneydoğu Anadolu'daki te-
rör olaylannda 4 yıl içinde 88 oğ-
retmen öldürüldü, 8 oğretmen
yaralandı. Saldınlar sırasında, 1
hizmetli, 1 memur, 1 öğretmenin
kıa ve 1 öğretmenin babası da
yaşamını yitirdi.
Eğitim-lş Sendikası ile Türkiye
İnsan Haklan Vakfı'nın verileri-
ne göre, öldürülen öğretmenlerin
isimleri şöyle:
Ali Karacaoğlan. Şenol Akar,
Tahir Çhil. Mehmet Kapusuz,
îlyas Açar. Esma Karadoğan, M.
Emin Özden. Vural Akdeniz, Nu-
riye Ak. Hamza Çetin, Erkan
Aydın. Elif Livan. Emin Aydın,
M. Mecit Yalçın, R. Aydın Böge,
Ahmet Koparan (hizmetli), İbra-
him Kızmaz. Ahmet Bayhan. Or-
han Gök, Mehmet Gezer, Rama-
zan Ece, Şevki Akgün, Orhan
Korkmaz, Seyfettin Aydın. Sey-
doş Akdoğan. Ramazan Yüce.
Abdurrahman Taner. Ahmet Ko-
yun. Şırin Gökdelen. Engin Eker.
Abdullah Yersiz, ZiHküf Sani,
Haşim Levent, Mehdi Şanlı, Sey-
fettin Kardeş, Mehmet Şirin
Kaya. Hıdır Zor, Halil Şişman.
Mehmet Ayaz, Adil Yavaş, Hüse-
yin Uludağ, Şuayip Yıhnaz, Zü-
beyr Akkoç, Kemal Sert, Osman
Şimşek, Faik Ayaz, Ayhan Ku-
ral, Ahmet Arcagök. Ali Şahap
Salık, Zeki Sertoğhı. Goraz Şim-
şek, Fevzi Kater. Nurettin Soyer,
Zeki Savrak. Hüseyin Yavuz, Et-
hem Yaşar. Ali Yıldınm, Mehmet
Izdel. Bayram Tekin, Yasemin
Tekin, Betül Tekin (kızlan), N.
Nazif özbağnyamk, Ergun Ko-
nut, Sergin Keçeli. Fatih Tekin,
Engin Kurt, Nafız Bağnaçık, Ha-
san Altan (babası), Neşe Altan,
Numan Konakçı, Ayşe Konakçı,
Saadettin Devecioğlu (öğretmen
babası), Ergin Komut. Nevzat
Akdemir, Ali Rıza Pekgöz, Ha-
nifl Çakalhoğlu, İsmail Çeük,
Alihan Han, Mehmet Birol, Ab-
dülvahap Yersiz, Abdülkadir
Uğurlu (memur), Sezgin Keçeli,
Zeki Sertoğlu. Gömez Şimşek,
Fevzi Katar. Rüstem Şen, Metin
Kaynar, Vedal İnan, Ali İhsan
Çetinkaya, Mustafa Kaynarca,
Buminhan Temizkan.
I Baştarafi 1 Sayfada
Muhabirimiz Nazrnı Demir"in haberine İçişleri Bakanı Na- | _ rlİTTl O l
hit Menteşe, Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz ve Devlet Ba- v W I U l C l
kanı Şükrü Erdem dün öğleden sonra geldikleri Tunceli'de l | ı ı
incelemelerde bulundu. Jçişlen Bakanı Menteşe, 'öğretme- I t l Ç f l K IflTIÇİI
nevi'nde yaptığı konuşmada Dankent Beldesi Jandanna Ka- *
rakol Komutanı'nın görevden ahnmasını tekrarlarken. böl-
gedeki öğretmenlerin can gûvenliklerinin sağlanacağını söy-
ledi. Bakanlar, 6 öğretmenin şehit edildiği Dankent'e he-
likopter pisti olmaması yüzünden gidemediler.
Milli Eğitim Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre şehit öğret-
men ailelerine bakanhkça ılk etapta 50'şer milyon lira yardım
yapıldı. önümûzdeki hafta içerisinde de şehit ailelerine 200'er
milyon lira daha yardunda bulunulacak.
CHPveDİSK'ten
cemevi desteği
İstanbul Haber Servisi - Ka-
racaahmet Sultan Kültür Der-
neği'nin cemevi ve aşevinin bazı
böîümlerinin kacak olduğu ge-
rekçesiyle İstanbul Büyükşehir
Belediyesi tarafından yıkılmasına
tepkiler sürüyor. Cemevini dün
de CHP'li milletvekilleri ile
DİSK yöneticileri ziyaret ettiler.
Yıkım olayını "An kovanına
çomak sokmak" olarak niteleyen
CHP İstanbul Milletvekili Meh-
met Sevigen, İstanbul Büyükşehir
Belediye Başkanı Recep Tayyip
Erdoğan'dan. "yaptığı ayıp" ne-
deniyle Alevi cemaatinden özür
dilemesini istedi. DİSK Genel
Başkanı Rıdvan Budak da yıkım
olayının sadece Alevilere yönelik
olmadığını. aynı zamanda çağ-
daşlığa ve laikliğe de darbe vu-
rulduğunu belirterek "Bunlar,
karanuğnı temsilcfleridir. SaMın
sadece size değil. Yıkmak işin ko-
la> yanıdır. Onemli olan, banş,
kardeşük ve birlik için mücadele
etmektir" diye konuştu.
DİSK Genel Başkanı Rıdvan
Budak ile CHP milletvekilleri
Mehmet Sevigen. Haydar Oy-
mak, Fuat Çay, tbrahim Özdiş ve
partinin il yöneticileri, dün Kara-
caahmet Sultan Kültür DerneğT-
ni ziyaret ederek destek verdiler.
Ziyareti sırasında yıkım olayını.
insanlann dil. din ve inanç özgür-
lüklerine vurulan bir darbe ola-
rak niteleyen Rıdvan Budak,
DİSK olarak her zaman için Ale-
vi cemaatinin yanında olduk-
lannı söyledi. Güzel olana hizmet
eden bir yapıyı yıkmanın.
çağdışılıkla eş olduğunu vurgula-
yan Budak. "Alevi-Sünni aynmı
yapmadan fakir fukaraya hizmet
veren bir binayı yıkmak", kötü ol-
mayı gerektirir. Yıkmak, kavga
etniek, işin kolay yanıdır. önemli
olan, banş, kardeşük ve birlik için
mücadele etmektir" dedi.
Konuya ilişkin olarak görüş-
tüğümüz Alevi yurttaşlar ise
Taksim'e cemevi yapılması istek-
lerinitekrar ettiler.
Kendilerinin her Türk vatan-
daşı gibi vergi ödediklerini vur-
gulayan Aleviler. "Madem vatan-
daşsak bizimle de ilgileniunesi ge-
rekir. Biz de vergi veriyoruz, biz de
askerlik yapıyoruz. Bu nedenle bi-
ze de hak tanınması gerekir" dedi-
ler.
Bakırköy'e cemoi
Bakırköy Belediye Başkanı Ali
Talip Özdemir ise dün bir açıkla-
ma yaparak Karacaahmet Sul-
tan Kültür DerneğTnin bazı bö-
îümlerinin yıkılmasının kendile-
rini rahatsız ettiğini bildirdi.
Bakırköy'de yaşayan Alevilere
cemevi yapmalan için her türlü
yardıma hazır olduklannı dile ge-
tiren Özdemir. "İnsan değerlerine
sahip çıkılmadığında politikamn
da anlamı kalmaz. İnsanlar, poliri-
kayı çirkinleştirmeye çalışıyor.
Bunun son ömegini de Karacaah-
met'te yaşadık" diye konuştu.
olduğu bloka giderek tutuklu
ve hükümlülerin ifadesini al-
maya başladığı bildirildi.
Yargıtay Cumhuriyet Baş-
savalığı, eski İSKİ Genel Mü-
dürü Göknel ile biriikte üç sanı-
ğın 8'er yıl 4"er ay hapis cezası-
na çarptınldıklan 'klor yolsuz-
luğu' davasında 'onama' istedi.
Başsavcılık. Yargıtay 5. Ceza
Dairesi'ne gönderdiği tebliğna-
mede, halen tutuklu bulunan
sanıklar Ergun Göknel ile eski
genel müdür yardıması Ziya
Kurtaran ve eski Ticaret Dairesi
Başkanı Ahmet Haluk Berksoy
hakkında verilen hapis cezalan-
nın onanması görüşünü bildir-
di.
Tebliğnamede. aynı davada
yargılanan ve beraat eden eski
İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanı Nurettin Sözen. klor
satımını gerçeklestiren işadamı
Halil Bezmen ve ISKÎ Yönetim
Kurulu eski üyesi tbrahim Ak-
doğan'la ilgili. İstanbul Cum-
huriyet Başsavcıhgı'nın yaptığı
itirazın da reddedilerek beraat
kararlannın onanması istendi.
Öte yandan olaydan geç ha-
berdar olan Göknel'in eşi Feray
Göknel ise saat 19.00 sıralann-
da kardeşleri ile hastaneye gel-
di. Basm mensuplannın sorula-
nnı yanıtsız bırakan Feray
Göknel. yarab eşinin yanında
yaklaşık iki saat kaldıktan son-
ra hastaneden aynldı.
Olay hakkında bilgj almak is-
teyen gazetemiz muhabiri Ah-
met Şık. Feray Göknel'in erkek
kardeşinin saldınsma uğradı.
Kendisine olay hakkında bilgi
sahibi olup olmadığını soran
muhabirimize. "Gazeteciler bn-
rada ileri geri konuşuyor. Nere-
den biliyorsunuz adamm yoisuz-
luk yaptığını" diyerek saldıran
Feray Göknel'in kardeşi, mu-
habirimizi tartaklayarak fotoğ-
raf makinesini kırdı.
ÜÇ GÜVENLİK GÖREVLİSİ ŞEHİT OLDU
46 PKK'li öldürüldü
Yurt Haberieri Servisi - Di-
yarbakır, Hakkari, Mardin ve
Bingöl'de gerçekleştirilen ope-
rasyonlarda ikisi kadın, 46 te-
rörist öldürüldü. Çatışmalarda
üç güvenlik görevlisi de şehit ol-
du.
Olağanüstü Hal Bölge Vali-
liği'nden yapılan açıklamada,
güvenbk güçlerince PKK'li te-
röristleri etkisiz hale geürmek
amaayla sürdürülen operas-
yonlar sırasında çıkan çatışma-
larda, Hakkari'nin Şemdinli il-
çesi Bozyamaç, Deveboynu ve
Beşpınar köyleri arasındaki
bölgede 27, Diyarbakır'ın Çı-
nar ve Mardin'in Mazıdağı kır-
sahnda da 3 olmak üzere top-
lam 30 terörist öldürüldü.
Bingöl'ün Adaklı ilçesi Şey-
tanderesi bölgesinde gerçekleş-
tirilen operasyonlarda da ikisi
kadın, toplam 16 terörist öldü-
rülürken bir güvenbk görevlisi
şehit oldu.
Erzincan'ın Kemah ilçesi
Mermerli Köyü'ne gelen bir
grup terörist, İcöydeki üç ders-
likli bir ilkokulu ve TEK'e ait
trafo merkezini ateşe vererek
yaktılar.
Yetkililer, okulun büyük bö-
lümünün yandığını ve eğitim-
öğretimin yapılamaz hale geldi-
ğini bebrttiler.
Bingöl'ün Karbova ilçesi Ih-
calar ve Kalencik köyleri ara-
sında yol kesen teröristler, Eyûp
Baydan'ın kullandığı koyun
yüklü bir kamyonu durdurdu-
lar. Sürücünün 63 milyon brası-
nı alan teröristler, kamyonu
ateşe verdikten sonra kaçtılar.