27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 14 EYLÜL1994 ÇARŞAMBA HABERLEREV DEVAMI *Ozel tekellere karşıyız' • Baştarafi 1. Sayfada sürdûrdü. ANAFm 1983 yılı- ndaki çıkış noktasıran günün k o şullanna göre sağlıklı olduğunu savunan Yılmaz. "83 ruhumı terk etti" eleştirilerine ıse "Bugünkü konjonktürde böyle bir yapı siya- sette tekd oluşturur" sözkriyle yanıt verdi. ANAP'ın geçmişıne yönelik özeleştiri de yapan Yılmaz. şunlan söyledi: "ANAP, o ortamda aslında bir- birimn antiten olan şeyleri birieş- tinnek. bir araya toplamak teziyie ortaya çıkn. Biz. belki dünyada da çok ender rastlanan bir kompo- zisyon çizdik. Tarif ederken hem liberal hem milliyetçi. muhafaza- kar, sosyaladaletçi. Böyle bir par- ti yok dtimada. Hepsini bir araya getirirseniz zaten diğer partilere ihtiyaç kabnaz. Hele bugünkü siyâsj konjonktürde. Bugünkü konjonktürde zaten böyle bir parti teke! olur siyasette. 1983'te bu münikün oldu ve bu doğnıydu. Toplumun bir yerde dinamizme ihtiyacı vardı, bunu yakalamak için bizim bulduğumuz bu serfoest piyasa ekonomistliğinj tutturduk. Tabii en büyük handikabı ve riski, bu vahşi kapitalist dediğimiz, Tür- kiye'de köşe dönmecilik denen ko- lay yoldan para kazanma eğilimi- ni de topiumda beraberinde getir- di. Bizim yapımız aslında bıma açık değildi. Yani biz hem sosyal adaletçi, ortadireğin güçlendiril- raesi gibi böyle bir eğilime kapalı yaklaşunla yola çıktık. Bizim de çok yanltşlanmı/ oldu. Neticede hadise öyk gelişii, Türkiye bir vahşi kapitalizm rayına girdi." 1990'larda siyasette tam re- kabet koşullannın oluşmasıyla birlikte ANAP'ın da kendisini yeniden değerlendirmeye başla- chğmı anlatan Yılmaz. "yeniden yapdanma" çalışmalannın henüz tamamlanmadığmı, arayışlannın sürdüğünü belirtti. "ANAFa karşı komplo" iddıasım da dile getiren Yılmaz. şöyle devam etti: "Parti. bu kadar hengameye rağmen. baskıya rağmen, komp- loya rağmen varlığını korudu. Şu anda Tfirk siyasen'nde yüzde 20 kitleyi Moke etmiş durumdayız. Bu aslında öngöriilemeyecek olan bir geüşme. Sülevman Bey de o düşünceyle yola çıkn. 'Ben bir kere birinci parti olursam bunlan süpürürüm' divordu. Allah için o yönde de çauştı, bakh, şey yapmı- yor vazgeçti. Tansu Hanım, yeni bir gnişhne girdi. "Bu ANAP'ı ben nasıl çökertinm' diye. Tansu Hanım'ınki daha riskli. Çünkü, işin içine medya girdi. iş alemi gir- di, bUmem neler girdi. Şimdi ben düşünüyorum ki, biz artık bu st- navlardan geçtik. Bizim yeni çizgimiz, daha önceki çıkış fel- sefemizle çelişkili olmamalı. Tu- taıiı oünak durumundayız. Bizim, önümüze 2000 yılı için net bir perspektif koymamız lazun." Rakip olmamalı Net politikalar çizmediği ko- nusunda kendısine haksızbk yapıldığını ileri süren Yılmaz, Churchillin "Bizim görevimiz muhalefet etmek" sözünü anım- sattı ve şunlan söyledi: "Normalde muhalefetten de- taylı ahernatif programlar bek- lenmez. Türkiye'de ve dünyada böyledir. O, seçim zamanında beklenir. Normal zamanda gün- dem devamlı iktidann program- lan üzerinde yoğunlaşır. Bizim görevimiz, muhalefet etmek. Biz onlann yanlışlannı söyleriz. Ama ne zaman ki, seçim ortamına giri- lir, o zaman haklı olarak toplum der ki sen ne öneriyorsun?" tki yıldır "ileriye dönük hiçbir vizyonu otmadığı" eleştirilerine direndiğini ve sineye çektiğini söyleyen Yılmaz, bugün gördüğü "seçim eşjğj" nedeniyle seçim programınm hazırhklanna baş- ladıklannı açıkladı. Yılmaz, bu ayın içinde tamamlamayı plan- ladıklan programının adının "2000'e 5 Kala Türkiye'nin He- defleri" adıru taşıyacağını da bil- dirdi. Programının ana hedefleri- ni, "2000 yılına 5 yd kaklı. Beş yılda Türkiye'nin üç şeyi kesin aş- ması lazım. Bir tanesi ekonomide devleti aşması lazım. İkindsi, Türkiye artık kayıt dışı ekonomi- yi bertaraf etmeli. Üçüncüsü, Gü- neydoğu meselesinden ne y apmalı etmeli kurtulunmalı" diye özetle- di. Yılmaz'ın üç ana konudaki görüşleri ise şöyle: ÖZELLEŞTİRME: Devlet, artık devlet olmab. Ekonomiden elini ayağını çekmeli. Düzenleyi- ci olrnalı. İşletmecilik yapma- mab. Ekonomide bilfıil rol alma- malı. Ekonomide taraf olma- malı. rakip olmamah. Ekonomi- nin içinden çıkmalı, üstüne Ydmaz gazetemtd zjyaretetti îstanbul Haber Servisi - ANAP Genel Başkaru Mesut Yıhnaz, îstanbul Mflletvekfli Cem Kozhı, İ! Başkanı Mûkenrem Taşc- »ğlo ve !l Başkan Yarchrncısı Erdal Dumanlı üe biriikte gazetemizi ziya- ret etti. Genel Yayın Yönetme- nimizOrban Erinç, Genel Yavın Kcx>rdinatörümüz Hikmet Çetinkaya, ya- zarımız Ühân Selçuk veYö- netım Kurulu Başkanımız Afev Coşkon üe bir süre görüşen Yılmaz, iç ve dış politikadaki gelişmeleri çıkmalı. Bu. bizim baştan beri sa- vunduğumuz, ama yeterince me- safe alamadığımız bir konu. Öncelikli olarak kamu ban- kalanrun özelleştirilmesıni geti- riyoruz. Biz, şu anda kanundakı düzenlemeden memnun değiliz. tlke olarak kanunda, 'Gözönüne alınacak ilketerden birisi olarak kamu bankalan özelkştirilecek- tir' diyor. Biz. öncelikli olarak kamu bankalanndan özelleştir- meye başlanılması esas olmahdır formülasyonunda direniyoruz. DYP sıcak yaklaşıyor. SHP'den yana zorluk var. Bu arada gözden kaçan bir konu bize göre, liberal ekono- miyi savunuyoruz. bunu Tür- kiye'de ilk savunan partiyiz. Bize göre özel sektör tekelleri, kamu tekellerinden daha tehlikeli. Eğer özelleştirme sonunda ortaya kamu tekelleri yerine özel sektör tekelleri çıkacaksa biz kamu te- kellerinı yeğliyoruz. Kamu tekel- leri kalsın diyoruz. Çünkü özel sektör tekellerinin hiçbir deneti- mi yok. Ama kamu tekellerinde hiç olmazsa birsiyasi sorumluluk var, neticede kamu tekellerinin icraatı hükümetin sorumluluk alanına girer. Onun için ısrarla diyoruz ki. özelleştirme kanu- nundan önce antitrös kanunu çıkmalı. Yani, özel sektör tekelle- rinin oluşmasına imkan verme- yecek bir hukuki düzenleme ya- raülmah, ondan sonra özelleş- tırmeye başlanmalı. Kayıt dışı ekonomi Bugün Türk ekonomisinin yüzde 60'ına varan büyüklükte bir kayıt dışı ekonomi var. Bu kayıt dışı ekonomi. Türkiye'deki bir çok kötülüğün, bu arada gelir adaktsizliğinin en önemli kay- nağı. Türkiye'de bunun artık ta- mamen tasfıyesigerekiyor. GCNEYDOGU: 2000 yılına Türkiye. Güneydoğu meselesıyle girerse diğer söylediğim bütün şeyleri çözse dahi bizce 2000 yıünda söz sahibi devlet olamaz. Güneydoğu kamburundan kur- tulmalı. Nasıl kurtulmalı derse- niz... Bazı şeylerimiz var, ama yüzde yüz net şu anda size söyle- yemem. Dört dörtlük bir Güney- doğu prograrru söyleyemem. Biz. ANAP olarak kendi yaklaşımı- mın koyduk geçen sene. Dola- yısıyla bizim yaklaşımımızm hiç olmazsa bir tartışma bazı oluştu- racağına inanıyoruz. Her halü- karda bildiğimiz birşey var; Tür- kiye. bugüne kadarki gibi zikzak- larla değil, ama tutarlı bir politi- kayla bu meseleyi kesın çözmek zorunda. Güneydoğu konusun- da şu anda uygulanan politikayla mutabık değiliz. Bugünkü politi- ka şöyle özetlenebib'r: Devlet, bir yandan terörist üretiyor, öbür tarafta ürettiği teröristlen kendisı öldürüyor. Düşünebiliyor musunuz? Baş- bakan çıkıyor, 'Şu kadar terörist öldürdük' diye terördeki ba- şansını anlatıyor. O kadar terö- rist yoktu biz bıraktığımızda. DolayıSıyla bu politika, Türki- ye'yi hiçbir yere götürmez. Bu aslında Apo'nun da amaçladığı politika, işine gelen bir politika. Apo'nun orada 4 milyon potan- siyel adamı var. Siz. birisini öldü- rürseniz gerisinı organize etmesi- ni daha kolaylaştırmış olursu- nuz. Ben, Genelkurmay Baş- kanı'na da söylcdim. 'Bunlar azi kuUanıyoriar' diye. Bir yandan teröristi öldürüyorlar, ama öbür tarafta bin beş yüz köy boşalttı- lar. Bu köylerde ne kadar adam yaşıyorsa hepsi pılını pırtısını topladı, aç sefıl gittiler Adana'ya, Diyarbakır'a, Urfa'ya. 312 bin asker var şu anda Gü- neydoğu'da. Korucu da 60 bin küsur. Yani 400 bin kişilik bir Kuvvet. Türk Silahlı Kuvvetleri'- nin yandan fazlası, üçte ikiye yakın Yani biz orada 400 bin ki- şilik bir kuvvet banndırarak, dağlan bombalayarak devletin daha etkin olduğunu oradaki va- tandaşa gösterdik, bu biraz pa- halı yol bence. Böyle netice alı- nacağına inanmıyorum. Asker sınırlan korumab, belb yerleşme merkezlerinin yanında ihtiyat kuvveti olarak durmalı, ama bu mücadele fazla değil, öyle 60-70 bin kişilik bir özel timle yapıl- mab. Eğer sorunu çözmek ha- kikaten oradaki insanlan PKK'- den aynştırmak, oradaki insan- lan devlete ısındırmaksa askerin bunu hiçbir zaman yapamaya- cağını, amaçlannın PKK'yi etki- sizleştirmekse yine yapamaya- cağma inanıyonım. G U N D E M MUSTAFABALBAY • Baştarafi 1. Sayfada gelsin, şiddetin her türlüsüne karşı olduklarını açıkça vurgulamaları ve sürekli bunun altını çizmeleri gere- kiyor. Sıvas olayları bu konuda ciddi bir mihenk taşı oluşturuyor. 2 Temmuz 1993'te 37 aydının ya- narak yaşamını yitirdiği Sıvas olayı sonrasında, şeriatçıkesimveonlara sempatiyle bakan yayın organları baş suçlu olarak Aziz Nesin'i seç- miş ve hatta yargılamayı bile bitir- mişti. Soruşturma derinleştirildikçe gözaltına alınanların ortak kimliği şuydu: "Şeriat özlemi." Olayı n bu yönü ön plana çıktıkça, şeriatçıları destekleyen gazeteler rahatsızlıklarını manşetlere çı- kartmaya başladılar: "Müslümanlara zulüm..." "Müslümanlar zan altında." "Bu bir oyundur." Şimdi bütün bunlan bir yana bıra- kalım ve Sıvas davası sanıklarından birinin portresini aktaralım. Adı, Cafer Tayyar Soykök. Tutuk- lu, TCK'nin 146/1. maddesi gereğin- ce idam istemiyle yargılanıyor. Ölüm cezası istenen 29 kişiden biri. Davanın48. sanığı. 1954Şarkışlado- ğumlu. Sıvas'ın Paşaköy semtinde, Sıvas Tutuklusunun Mektubu... Cumhuriyet apartmanında oturuyor. DGM iddianamesine göre olayın "asli faili". Yine iddianameye göre Kültür Merkezi, Atatürk Caddesi ve istasyon Caddesi üzerinde "Şeytan Aziz", "Vali istifa", "Allahuekber... Muhammed'e can feda" sloganları attığını kendisi de kabul etmiş. Re- sul Karayel, İbrahim Bolöter, Hüse- yin Kılıç adlı tanıklar kendisini olay yerinde gördüklerini söylemişler. Çekilen fotoğraflarda da olay yerin- de olduğu saptanmış. Cafer Tayyar Soykök, şeriatçı yayın organlarından Değişim dergi- sine bir mektup göndermiş. Bazı bö- lümlerini aktaralım: "Bizler yaptığımız amel ve eyle- min doğruluğuna inanıyorduk. Zira bizler zulmü protesto etmiş, sus- mamış, küfre ve zulme karşı yüce değerlerimize saldıramazsınız, di- nimiz uğrunda verebileceğimiz can ve mallarımız olduğunu haykınyor- duk. İslami itikatta yaptığımız eyle- min bir kulluk bilincinden kaynak- landığına ve bunun bir suç da ol- madığma inanıyorduk. Bizler 146/1 'den yargılanmamız yapılıp savcılar idam talebinde bulu- nurken hiç de üzülmüyorduk. Allah yolunda ölmenin ve öldürülmenin büyük bir kurtuluş olduğuna inanı- yorduk. Bizler bu davada yalnız bırakıldık, yılmadık, yıkılmadık. Zira Allah (cc) '- ın sabredenlerle ve muttakilerle be- raber olduğuna inanıyoruz. Biz in- sanlar bizi doğrulasınlar veya des- teklesinler diye bir amel ve eylemde bulunmadık. Sadece ve sadece Al- lah (cc)'ın rızasını elde edebilmek içinyaptık." Mektupla Madımak Oteli yangını- nda yaşamını yitirenlerin nasıl öldü- ğü de şöyle anlatılıyor: "Biz insan yakmamıştık, yangın çıkarmamıştık. Otel yanmamış, sa- dece arabalar yanmış ve arabalar- dan yükselen duman takdiri ilahi ile bir anda rüzgarsız bir havada rüz- gar çıkmış, hem de dumanı otelin içine doldurmuştu. Birtakım insan- lar ölmüştü... Rabbimiz zulme karşı birlik olup mücadele vermemiz gerektiğini, zulme seyirci kalmanın da zulmü desteklemek olduğunu belirttikten sonra mazlum olmaktan kurtulup İslamla doğrulmamızı arzuladığını belirtiyor." Mektup, "Selam olsun zulme ve zalimlere baş kaldıranlara, yazıklar olsun zulme seyirci kalanlara..." cümlesiyle son buluyor. Sıvas davası sanıklarının suçlu olup olmadığına tabii ki mahkeme karar verecek. Ancak iki dergide bir- den yayımlanan bu mektubun an- lamı davayı aşıyor. Kendisi gibi dü- şünmeyen herkesi "dinsizlikle" suçlayıp, bu yolda yapılacak eylem- lerin "haklı" olduğunu savunan bu anlayışı sağcı kesimin de dikkatle gözlemesi ve tavnnı belirlemesi ge- rekiyor. Olay kaba bir inanan-inanmayan, sağ-sol çelişkisi değil. Bunlardan öte, şiddeti doğru bulan bir anlayış söz konusu. Demirelin 'MC hükümetleri dö- nemindeki, "fiana sağcılar suç işli- yor dedirtemezsiniz" mantığının Türkiyeyi nereye götürdüğünü gör- dük. Bugün de "Bana Müslümanlık bayrağı altında suç işleniyor dedir- temezsiniz" mantıgı yaygmlaşıyor. Geçmişten aldığımız ders, bugün aynı yanlışı yinelememize engel ol- malı. Tabii ki ders aldıysak... TOPRAĞA VERfLDİLER - Tunceli'de öldüriUen öğretmenlerden Diyarbakırlı Ali İhsan Çe- tinka>a'nın cenazesi, dün karayolu ile Diyarbakır'a getirildi ve merkeze bağlı Alçık Köyü'nde toprağa verildi. Bir yıllık öğretrnen (, etinkaya'nın mezan başında toplanan yakınlan, güvenlik gûçlerinin olaya zamanında müdahale ermediğini savunarak, öğretmenlerin ihmal vüzünden öl- dürüldüğünü röylediler. (Fotoğraf: NİZAMETTİN KAPLAN) Oğretmennamlunun ucunda • Baştarafi 1. Sayfada dirginlik yaşadığını söyledi. Ars- lan, şehir merkezindeki okullann öğretime başladığını. ancak köy okullannın hala kapalı olduğunu kaydederek. Tunceli'ye atanan birçok öğretmenin son olaydan sonra istifa ettiğine dikkat çekti. Arslan, şöyle konuştu: ••Olaylar. ne zaman ya da nasıl son bulur bilemiyoruz. Burada başta öğretmehier olmak üzere ögrendler ve halk huzursuzluk içinde. Herkeste bir tedirginlik var. Ataması yapılan birçok öğ- retmenin gelmeyeceğini >a da isti- fa ettiklerini öğrendik. Böyk gi- derse, eğirim, sağlıklı biçimde sür- dürülemez." Eğit-Sen Ankara Şubesi Baş- kanı Kemal Ünal, güvenbk sağ- lanıncaya kadar bölgeye öğret- men gönderilmemesi gerektiğini söyledi. Cnal. "tnsanlar bile bile ölüme gitmek istemezler. Devletin bu koşullar altında öğretmenleri ölüme göndermesi doğru değil. Bu sorun kalıcı bir çözüme bağlan- malı" diye konuştu. Demokrat Eğitimciler Sendi- kası Başkanı Fethi Bolayır da. yeni öğretim yılına hazırlanan 6 öğretmenin hunharca katledil- mesınin, eğitim ve öğretimin teh- dit altında olduğunun göstergesi olduğunu kaydetti. Bolayır, pariamento. hükümet ve Milîi Eğitim Bakanlığfndan öğretmenlerin can güvenlişni sağlamalannı beklediklerini söy- ledi. Baykal: Acılannı yüreğimizde taşıyomz CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, öldürülen öğretmenlerle ilgili olarak Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz ile Eğitim-İş Sendi- kası Genel Başkanı Niyazi Altun- ya'ya birer başsağbğı mesajı yol- ladı. Baykal. mesajında "Her biri, birer tşık olarak, yeni neslin vetişmesine gayret gösteren eği- tim ordumuzun neferieri iken hain bir saldınya uğrayan değeıii öğ- retmenlerimizin actsuıı yüreğimiz- de taşıyonız" dedi. Türk-Eğitim - Sen de PKK'nin öğretmenlere yönelik saldınsını lanetle kınadı. Devlet Bakanı Bekir Sami Da- Bu bir oğretmen M Baştarafi 1 Sayfada şunlan söyledi: "Göreve başlar başiamaz kılık kryaJeti ve sa- kaUanyla dikkatimizi çekti. Kendisine bu şekilde derse gire- mezsin hem kanunlara aykırı, hem de laikliğe aykın dedik. Ancak o bu şekilde derse gireceğini söyledi. Biz de gerekeo işle- mi yapıp açığa aidık." Esentepe Ilkokulu öğretmeni Metin Serttaş açığa ahnması üzerine kendini savundu. Serttaşdaha önce de sakah ve sanğı ite AntaJya'nın çeşitli ilkokuöannda görev yaptığını, ancak kimsenin kendisine bir şey demediğini söyledi. Süleymancı olduğunu ve öğrencilerine tarafsız ders ver- diğini iddia eden oğretmen Metin Serttaş "Allah'a ve şeriata kıanmra. Gerisi beni ügilendirmez" diyor. Karataş, Fraırsa'da yargılanacak GÖKSELPOLAT ANKARA - İtalya'dan sahte pasaportla Fransa'ya giriş yapar- ken yakalanan Devrimci Sol (Dey-Sol) bderi Dursun Karataş- ın, önceükle bu suçtan Fransa'da yargılanacağı bildinldi. Fransız adli makamlannea önceki gün tutuklanarak cezaevi- ne konulan Karataş'm, Türkiye'- ye iadesi için gerekli e\Taklar hazı- rlanırken Karataş'ın sahte pasa- port taşımak suçundan Fransa'da yargıç karşısına çıkacağı bebrtildi. Adalet Bakanlığı kaynaklan. Ka- rataş'm bu suçtan alacağı cezayı çektikten sonra Türkiye'ye iade edilmesinın söz konusu olabilece- ğini belirttiler. Karataş'ın, Fran- sa'da başka bir suçtan aranıp aranmadığı ise henüz bibnmiyor. Sadece terör suçlanna bakan Paris 14. Mahkemesi, önceki gün Karataş'ın "Fransa'ya sahte kim- likle girmek ve terörist faaliyetfer- de bulunmak" suçundan tutuklan- masına karar vermişti. Sorgu ha- kiminin, Karataş'ın tutuklanması için verdiği kararda, Carios ile ilgi- İZMİR 7. İCRA TETKİK MERCİİ HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1994 552 Alacaklılan üe konkordato akdeunek üzere mühlet alrruş olan ve Ali Çetinkaya Bulvan. No: 34 1, K: 2,202 Alsancak/ İzmir adresin- de faaliyet gösteren Aktaş Entegre Yem. San ve Tic. Ltd. Şti.'nin ta- lebi üzerine 12.7.1994 tarihinde verilmiş olan iki aylık mühletin; 12.9. 1994 tarihinden itibaren, konkordato komiserliğinin talebi üzerine ve yapılan inceleme sonunda, İtK'nin 287. maddesi gereğince iki ay da- ha uzatılmasına, 12.9.1994 tanh ve 1994'552-643 sayı ile karar veril- miştir. Keyfiyet ilan olunur. 12.9.1994 Basm: 10168 li suçlamada kullanılan aynı ifade- ye yer verildiği ve Karataş'ın bu suçlardan ağır bir cezaya çarptın- labilecegi bildirildi. Türkiye, dün Fransız ma- kamlanyla diplomatik kanallar- dan temasa geçerek. Karataş'ın tutukluluk habnin sürdürülmesini isterken Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Cumhuriyet'e, Ka- rataş'ın Türkiye'ye iade edilmesi olasıbğını "yüzde 50" olarak açı- kladı. Öte yandan Kadıköy'de bir iş meTkezinin çatısmda dün sabah patlayan iki bomba heyecan ya- rattı. Bombalann, rulo habnde sardmış bir pankartı açmak için patlatıldığı anlaşıldı. Rıhüm Cad- desi üzerindeki 5 katb Olcay tş Merkezi'nin çatısında 09.40 sıra- lannda iki kez patlama meydana geldi. Patlamanın ardından, Fransa'da tutuklanan Devrimci Sol örgütünün lideri Dursun Ka- rataş'ın bir resminin bulunduğu ve üzerinde "Kanla yazılan tarih silinemez", "Yaşasın önderimiz Dursun Karataş" yaalı bir pan- kart asıldı. Menteşe: Katliaım tahmin etmiştik Ymt Haberteri Servisi - Jçişlen Bakanı Nahit Menteşe önce- ki gün 6 öğretmenin katledildiğj Tunceli'nin Mazgirt ilçesi Dankent beldesi Jandarma Komutanı Jandanna Astsubay Harun Şener'in açığa alındığını ve hakkında soruşturma baş- laüldığını açıkladı. Bakan Menteşe, öğretrnenlerin PKK'li te- röristler taraftndan şehit edilroeleriyle ilgili olarak da "Esası- nda tahmin etmiştik"dedi. PKK'nin 6 öğretmeni şehit etmesi eğitim çevrelerini üzûn- tüye boğarken, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe. Mılli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz ve Devlet Bakanı Şûkrii Erdem bera- berlerindeki heyetle Tunceli'de incelemelerde buiunmak üze- re dün Ankara'dan Diyarbakır'a gitti. Diyarbakır Havaa- lanı'nda AA muhabirine bir açıklama yapan İçişleri Bakanı Nahit Menteşe 6 öğretmenin öldûrüldüğü Dankent Jandar- ma Karakolu Komutanı Jandarma Astsubay Harun Şener'in görevden alındığını ve hakkında soruşturma başlatıldığını açıkladı. Menteşe şunlan söyledi: "Orada 6 öğretmenimizi teröristler haince, kalleşce kattetti- ler. Bir stratejiyle katlettiler. Hep beraber üzüldük. Orada 47 kişih'k bir jandarma ekibi vardı. Jandanna komutanı hakkında tahkikat açıldı ve şimdilik açığa alındı. Tahkikat sonucu ne ola- cak biunivorum. Olayda maksaduı olacağuu tahmin etmiyo- rurn. ihraalin olacağını tahmin ediyorum." Öğretmenlerin can güvenliğı için gerekli her türhî tedbirin alındığını da kaydeden Menteşe. "Bölge valimizJe, il valimizk bir kaç gün beraber olduk. Esasında tahmin etmiştik. öğret- menlerimiz korunmuştu, ama müessir hadise meydana gebniş- OLAYLARIN ARDINDAKI GERÇEK • Baştarafi 1. Sayfada bet vardır. Ancak kurumlarda giysilere ilişkin kurallar da konabilir. Bir askeri bkulun, kız kolejinin ya da üniversite- nin; görenek, gelenek, ortak davranış, yönetmelik ve yasa kapsamında öğrencilerin ve öğretmenlerin giysilerini dü- zenlemesi doğaldır; demok- rasiye aykırı değildir. Tıp fa- kültesinde çarşaflı kız öğren- ciye yer yoktur; hiç kuşkusuz bikini mayo ile de derslere gi- rilemez; hemşire ünifor- masını reddeden bir kadının hemşirelik yapması olanak- sızdır; Türkiye Cumhuriyeti'- nde, devlet memuıiarının gi- yimi kuşamı da belirli kural- lara bağlanmıştır. Ancak şeriatçı çevreler, gi- yim kuşamı, siyaset eylemi için araç olarak kullanabilir- ler. Bu onlann birtürsavaşım politikasıdır. Toplumun bilin- ci de bu tür savaşımlara karşı gerekli savunmayı oluştura- caktır. Ne yazık ki medrese öğreti- mi milli eğitimimizi gün geç- tikçe kuşatmaktadır; her gün şeriatçı kafaların sayısı çoğa- lıyor. Giyim kuşam bir insanın dünya görüşünün dışavuru- mudur, ülkeyi çağdaşlıktan uzaklaştırmak isteyenler, ge- lecek kuşakları ortaçağ kafa- sıyla donatmak istiyorlar. Cumhuriyetçi öğretmenler bir yandan PKK gibi şoven örgütlerin tehditleri altında- dır, öte yandan Milli Eğitim kendi içinde şeriatçıların sal- dırısına açıktır... Bilmiyoruz, demokrasi, in- san hakları ve giyim özgürlü- ğü adına oğretmen Metin Serttaş'ın kılığını savunacak- lar da çıkacak mıdır?.. Çünkü Türkiye Cumhuri- yeti'nin okullarında, öğrenci- nin başörtüsünü savunmakla öğretmenin kafasındaki san- ğı savunmak arasında man- tık bakımından bir ayrım yok... • • • tir. çe, PKK'nin gerçekleştirdiği bas- kınlarla, mezhep çatışmasının körüklenmek istediğini öne süre- rerek. "Halkımız bu oyuna gehne- yecektir" dedi. Daçe, dağılma noktasında olan PKK'nin, meh- suplanna moral vermek için vur- kaç taktiğine başvurduğunu söy- ledi. DİSK Yönetim Kurulu üyesi ve Eğitim Dairesi Başkanı Doğan Halts, Kürt sorununun şiddete dayalı yöntemlerle çözülmesinin imkansız olduğunu, şiddet olay- lannın yalnızca ülkenin çeşitli bölgelerinde, aile ocaklannı sön- dürdüğünü belirtti. Habs, dün yaptığı yazılı açıklamada. önceki gün 6 öğretmenin şehit edildiğıni anımsatarak, "Daha fazla kan dökülmeden eldeki bütün olanak- lar seferber edilip banşuı sağlan- ması gerekiyor" görüşünü dile getirdi. Güneydoğu Anadolu'daki te- rör olaylannda 4 yıl içinde 88 oğ- retmen öldürüldü, 8 oğretmen yaralandı. Saldınlar sırasında, 1 hizmetli, 1 memur, 1 öğretmenin kıa ve 1 öğretmenin babası da yaşamını yitirdi. Eğitim-lş Sendikası ile Türkiye İnsan Haklan Vakfı'nın verileri- ne göre, öldürülen öğretmenlerin isimleri şöyle: Ali Karacaoğlan. Şenol Akar, Tahir Çhil. Mehmet Kapusuz, îlyas Açar. Esma Karadoğan, M. Emin Özden. Vural Akdeniz, Nu- riye Ak. Hamza Çetin, Erkan Aydın. Elif Livan. Emin Aydın, M. Mecit Yalçın, R. Aydın Böge, Ahmet Koparan (hizmetli), İbra- him Kızmaz. Ahmet Bayhan. Or- han Gök, Mehmet Gezer, Rama- zan Ece, Şevki Akgün, Orhan Korkmaz, Seyfettin Aydın. Sey- doş Akdoğan. Ramazan Yüce. Abdurrahman Taner. Ahmet Ko- yun. Şırin Gökdelen. Engin Eker. Abdullah Yersiz, ZiHküf Sani, Haşim Levent, Mehdi Şanlı, Sey- fettin Kardeş, Mehmet Şirin Kaya. Hıdır Zor, Halil Şişman. Mehmet Ayaz, Adil Yavaş, Hüse- yin Uludağ, Şuayip Yıhnaz, Zü- beyr Akkoç, Kemal Sert, Osman Şimşek, Faik Ayaz, Ayhan Ku- ral, Ahmet Arcagök. Ali Şahap Salık, Zeki Sertoğhı. Goraz Şim- şek, Fevzi Kater. Nurettin Soyer, Zeki Savrak. Hüseyin Yavuz, Et- hem Yaşar. Ali Yıldınm, Mehmet Izdel. Bayram Tekin, Yasemin Tekin, Betül Tekin (kızlan), N. Nazif özbağnyamk, Ergun Ko- nut, Sergin Keçeli. Fatih Tekin, Engin Kurt, Nafız Bağnaçık, Ha- san Altan (babası), Neşe Altan, Numan Konakçı, Ayşe Konakçı, Saadettin Devecioğlu (öğretmen babası), Ergin Komut. Nevzat Akdemir, Ali Rıza Pekgöz, Ha- nifl Çakalhoğlu, İsmail Çeük, Alihan Han, Mehmet Birol, Ab- dülvahap Yersiz, Abdülkadir Uğurlu (memur), Sezgin Keçeli, Zeki Sertoğlu. Gömez Şimşek, Fevzi Katar. Rüstem Şen, Metin Kaynar, Vedal İnan, Ali İhsan Çetinkaya, Mustafa Kaynarca, Buminhan Temizkan. I Baştarafi 1 Sayfada Muhabirimiz Nazrnı Demir"in haberine İçişleri Bakanı Na- | _ rlİTTl O l hit Menteşe, Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz ve Devlet Ba- v W I U l C l kanı Şükrü Erdem dün öğleden sonra geldikleri Tunceli'de l | ı ı incelemelerde bulundu. Jçişlen Bakanı Menteşe, 'öğretme- I t l Ç f l K IflTIÇİI nevi'nde yaptığı konuşmada Dankent Beldesi Jandanna Ka- * rakol Komutanı'nın görevden ahnmasını tekrarlarken. böl- gedeki öğretmenlerin can gûvenliklerinin sağlanacağını söy- ledi. Bakanlar, 6 öğretmenin şehit edildiği Dankent'e he- likopter pisti olmaması yüzünden gidemediler. Milli Eğitim Bakanlığı'ndan alınan bilgiye göre şehit öğret- men ailelerine bakanhkça ılk etapta 50'şer milyon lira yardım yapıldı. önümûzdeki hafta içerisinde de şehit ailelerine 200'er milyon lira daha yardunda bulunulacak. CHPveDİSK'ten cemevi desteği İstanbul Haber Servisi - Ka- racaahmet Sultan Kültür Der- neği'nin cemevi ve aşevinin bazı böîümlerinin kacak olduğu ge- rekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yıkılmasına tepkiler sürüyor. Cemevini dün de CHP'li milletvekilleri ile DİSK yöneticileri ziyaret ettiler. Yıkım olayını "An kovanına çomak sokmak" olarak niteleyen CHP İstanbul Milletvekili Meh- met Sevigen, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan. "yaptığı ayıp" ne- deniyle Alevi cemaatinden özür dilemesini istedi. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak da yıkım olayının sadece Alevilere yönelik olmadığını. aynı zamanda çağ- daşlığa ve laikliğe de darbe vu- rulduğunu belirterek "Bunlar, karanuğnı temsilcfleridir. SaMın sadece size değil. Yıkmak işin ko- la> yanıdır. Onemli olan, banş, kardeşük ve birlik için mücadele etmektir" diye konuştu. DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak ile CHP milletvekilleri Mehmet Sevigen. Haydar Oy- mak, Fuat Çay, tbrahim Özdiş ve partinin il yöneticileri, dün Kara- caahmet Sultan Kültür DerneğT- ni ziyaret ederek destek verdiler. Ziyareti sırasında yıkım olayını. insanlann dil. din ve inanç özgür- lüklerine vurulan bir darbe ola- rak niteleyen Rıdvan Budak, DİSK olarak her zaman için Ale- vi cemaatinin yanında olduk- lannı söyledi. Güzel olana hizmet eden bir yapıyı yıkmanın. çağdışılıkla eş olduğunu vurgula- yan Budak. "Alevi-Sünni aynmı yapmadan fakir fukaraya hizmet veren bir binayı yıkmak", kötü ol- mayı gerektirir. Yıkmak, kavga etniek, işin kolay yanıdır. önemli olan, banş, kardeşük ve birlik için mücadele etmektir" dedi. Konuya ilişkin olarak görüş- tüğümüz Alevi yurttaşlar ise Taksim'e cemevi yapılması istek- lerinitekrar ettiler. Kendilerinin her Türk vatan- daşı gibi vergi ödediklerini vur- gulayan Aleviler. "Madem vatan- daşsak bizimle de ilgileniunesi ge- rekir. Biz de vergi veriyoruz, biz de askerlik yapıyoruz. Bu nedenle bi- ze de hak tanınması gerekir" dedi- ler. Bakırköy'e cemoi Bakırköy Belediye Başkanı Ali Talip Özdemir ise dün bir açıkla- ma yaparak Karacaahmet Sul- tan Kültür DerneğTnin bazı bö- îümlerinin yıkılmasının kendile- rini rahatsız ettiğini bildirdi. Bakırköy'de yaşayan Alevilere cemevi yapmalan için her türlü yardıma hazır olduklannı dile ge- tiren Özdemir. "İnsan değerlerine sahip çıkılmadığında politikamn da anlamı kalmaz. İnsanlar, poliri- kayı çirkinleştirmeye çalışıyor. Bunun son ömegini de Karacaah- met'te yaşadık" diye konuştu. olduğu bloka giderek tutuklu ve hükümlülerin ifadesini al- maya başladığı bildirildi. Yargıtay Cumhuriyet Baş- savalığı, eski İSKİ Genel Mü- dürü Göknel ile biriikte üç sanı- ğın 8'er yıl 4"er ay hapis cezası- na çarptınldıklan 'klor yolsuz- luğu' davasında 'onama' istedi. Başsavcılık. Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderdiği tebliğna- mede, halen tutuklu bulunan sanıklar Ergun Göknel ile eski genel müdür yardıması Ziya Kurtaran ve eski Ticaret Dairesi Başkanı Ahmet Haluk Berksoy hakkında verilen hapis cezalan- nın onanması görüşünü bildir- di. Tebliğnamede. aynı davada yargılanan ve beraat eden eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen. klor satımını gerçeklestiren işadamı Halil Bezmen ve ISKÎ Yönetim Kurulu eski üyesi tbrahim Ak- doğan'la ilgili. İstanbul Cum- huriyet Başsavcıhgı'nın yaptığı itirazın da reddedilerek beraat kararlannın onanması istendi. Öte yandan olaydan geç ha- berdar olan Göknel'in eşi Feray Göknel ise saat 19.00 sıralann- da kardeşleri ile hastaneye gel- di. Basm mensuplannın sorula- nnı yanıtsız bırakan Feray Göknel. yarab eşinin yanında yaklaşık iki saat kaldıktan son- ra hastaneden aynldı. Olay hakkında bilgj almak is- teyen gazetemiz muhabiri Ah- met Şık. Feray Göknel'in erkek kardeşinin saldınsma uğradı. Kendisine olay hakkında bilgi sahibi olup olmadığını soran muhabirimize. "Gazeteciler bn- rada ileri geri konuşuyor. Nere- den biliyorsunuz adamm yoisuz- luk yaptığını" diyerek saldıran Feray Göknel'in kardeşi, mu- habirimizi tartaklayarak fotoğ- raf makinesini kırdı. ÜÇ GÜVENLİK GÖREVLİSİ ŞEHİT OLDU 46 PKK'li öldürüldü Yurt Haberieri Servisi - Di- yarbakır, Hakkari, Mardin ve Bingöl'de gerçekleştirilen ope- rasyonlarda ikisi kadın, 46 te- rörist öldürüldü. Çatışmalarda üç güvenlik görevlisi de şehit ol- du. Olağanüstü Hal Bölge Vali- liği'nden yapılan açıklamada, güvenbk güçlerince PKK'li te- röristleri etkisiz hale geürmek amaayla sürdürülen operas- yonlar sırasında çıkan çatışma- larda, Hakkari'nin Şemdinli il- çesi Bozyamaç, Deveboynu ve Beşpınar köyleri arasındaki bölgede 27, Diyarbakır'ın Çı- nar ve Mardin'in Mazıdağı kır- sahnda da 3 olmak üzere top- lam 30 terörist öldürüldü. Bingöl'ün Adaklı ilçesi Şey- tanderesi bölgesinde gerçekleş- tirilen operasyonlarda da ikisi kadın, toplam 16 terörist öldü- rülürken bir güvenbk görevlisi şehit oldu. Erzincan'ın Kemah ilçesi Mermerli Köyü'ne gelen bir grup terörist, İcöydeki üç ders- likli bir ilkokulu ve TEK'e ait trafo merkezini ateşe vererek yaktılar. Yetkililer, okulun büyük bö- lümünün yandığını ve eğitim- öğretimin yapılamaz hale geldi- ğini bebrttiler. Bingöl'ün Karbova ilçesi Ih- calar ve Kalencik köyleri ara- sında yol kesen teröristler, Eyûp Baydan'ın kullandığı koyun yüklü bir kamyonu durdurdu- lar. Sürücünün 63 milyon brası- nı alan teröristler, kamyonu ateşe verdikten sonra kaçtılar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle