27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13EYLÜL1994SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER Barotar, avukata • ANKARA (ANKA)- Meslek ilkelerine uyulmasını sağlamak ve mesleğin itibannı sürdürmek için titiz çahşmalar yürüten barolar, avukatlann gözünün yaşına bakmıyor. Türkiye Barolar Birliği Disiplin Kurulu, ortağını hırsızlıkla suçlayıp baroya haber veraıeden savcılığa şikayet eden avukat, verilen kınama cezasıyla müvekkilinden aldığı vekaletnameyi dosyay a ibraz etmeyen, bu nedenle ikinci başvurusu kabul edilmediği için davanın kaybedilmesine yol açacak avukata verilen uyarma cezasını onayladı. Öğpend Velileri • ANKARA (ANKA)- Artan özel okul ücretleri karşısında örgütlenmeye giden öğrenci velilerince, "özel Okul öğrenci Velileri Derneği" kuruldu. Derneğin başkanjığına Ergün özügür getirildi. Demeğin, heryıl yüzde 100'lerinüzerinde artünlarak 50-170 milyon liraya yükseltilen özel okul öğretim ücretlerindeki attışa tepki olarak kurulduğu belirtildi. Açıklamada," Derneğimiz, özel okullardaki eğitim ve öğretimin kalitesinin denetlenerek yükseltilmesini, Türkiye'de bilimsel bilgiye dayah bir eğitim ve öğretimin hayata geçirilmesini amaç edinmiştir" denildi. SSK'nin düzlüğe çıkma toplantısı • tstanbul Haber Servisi - Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nihad Matkap, SSK'nin içinde bulunduğu mali darboğazdan kurtanlması için çeşitli kunıluşlann görüşlerinin alınacağı toplantının I7eylül cumartesi günü Ankara'da yapılacağını açıkladı. Bakan Nihad Matkap'ın verdiği bilgiye göre 4 milyon sigortalının ve 2 milyon işçi emeklisinin kaderinin çizileceği toplanüda, siyasi partilerin, işçi, işveren kesimlerinin, işçi emekhlerinin, bilim adamlannın, kamu kuruluşlan temsilcilerinin ve İLO'nun meslek kuruluşlannın görüşleri ahnacak. Banka şubesine bomba • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ankara'nın Ulucanlar semtindeki Akbank şubesine kimliği belirsiz kişilerce bomba atıldı. Dün akşam 21.20 sıralannda meydana gelen olayda, atılan ses bombası, gaz sıkışması nedeniyle büyük bir güriiltüyle patladı. Patlama sırasında can kaybı olmazken, geniş maddi hasar meydana geldiği bildirildi. Olaydan sonra polisin şüpheli görülen bir kişiyi gözaltına aldığı öğrenildi. Daha sonra gazete bûrolannı arayan bir kişi, eylemi Devrimci Sol Halk Milisleri örgûtünün gerçekleştirdiğini belirterek" 12 Eylül faşizminin hesabını sorduğumuzu ve soracağımızı hatırlatmak amacıyla eylemi gerçekleştirdik" dedi. atv'ye tepki • İstanbul Haber Senisi - atv özel televizyonunda dün gece ilk bölümü yayımlanan "Dünya Değişirken" adlı program reklamlara aşın derecede yer vermesi nedeniyle tûm Türkiye'de büyük tepki topladı. Zülfü Livaneli'nin hazırladığı, 12 Eylül ve idamlan konu edinen program, reklamlara çok fazla yer vermesi nedeniyle izleyicilerin eleştirilerine hedef oldu. Gazetemizi arayan çok sayıda izleyici, program aralannda her beş dakikada bir yayına giren reklamlarda asınya kaçıldığını belirterek "Özellikle böylesi önemli bir programda ticari kaygılar öne çıkararak halka saygısızhk ediliyor" görüşüpü savundular. 'Baba.babalık davaa açamaz' •ANKARA (ANKA)- Yargıtay İkinci Hukuk Dairesi, babalann babalık davası açmaya haklan olmadığına İcarar verdi. Kararda, bu hakkın yalnızca anne ve çocuğa ait olduğu belirtildi. Medeni hukukla ilgili uyuşmazlıklan çözmekle görevli Yargıtay ikinci Hukuk Dairesi'nin söz konusu karan Resmi Gazete'de yayımlandı. îlk ve orta dereceli okullarda 1994-95 öğretim yılı, bitmeyen sorunlanyla başladı Tatil bitti; karatahtaya! ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - •is p a rta'da eşi Nazmiye Demirel'in yaptırdığı okulun açıhşına an Cumhurbaşkanı Demirel, eğitim düzeyinin yeterli ^ olmadığını söyledi. Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu, yelilerden ni öğ^timyhnTgirerken'T mTlyön3ob heT ay toplanacak eğitime katkı payı için "Âilelerden bir gazoz bin öğrenci de ilkokulla tanıştı. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yayımladığı mesajda, bühîn çalışmalara karşın ülkenin eğitim düzeyinin yeterli olmadığını vurgularken dünyayla bü- tünleşen bir ülke olarak Türkiye'nin eğitime öncelik vermesi gerektiğini söyledi. Milli Eğitim Bakanı Nevzat Ayaz da "Atatürk ilke ve inkılaplannı benimseyen, yüreği büyük Türkiye sev- dası, vatan ve bayrak sevgjsivle çarpan bir gençlik, ülkemizin geleceği için en büyük güvence olacakür" dedi. ve bir simit parası istiyoruz" dedi. SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın, eğitim alanında yapılacak çok iş bulunduğunu söyledi. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıkünm Akruna hem memur- lann hem de öğretmenlerin gelirlerini arttırarak çok eski yıllarda olduğu gibi yaşam standart ve kalitelerini koruyarak geçim sıkıntısı kaygısını yaşatmamak gerektiğini kaydetti. Ankara Valisi Er- doğan Şahinoğlu da eğitime katkı için ıs-velilerden "bir gazoz ve simit parası tediklerine dikkat çekti. Gençlere iyi bir gelecek bırakmanın yolunun, onlan çağdaş bilgi ve beceri- lerle yetiştirmek olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Demirel mesajmda şu görüşlere yer verdi: "Gerçekleştirilen başanlara rağmen, eğitim alanında bulunduğumuz seviye yeterli degfldir. Türkiye gelişmis, 70 vıl- da 6 defa büyümüştür." Bakan Ayaz, Cumhurbaşkanı Demi- rel ile birlikte geldiği Isparta'da Cum- hurbaşkanı Demirel'in eşi Nazmiye De- mirel tarafından yaptınlan Nazmiye De- mirel llköğretim Okulu'nda yeni öğre- tim yılının başlaması dolayısıyla bir ko- nuşma yaptı. Bakan Ayaz, 1994-95 öğ- retim yılının çocuklar, öğretmenler ve yüce milletimize hayırlı olması dileğiy- le başladığı konuşmasında, eğitim siste- mi çağdaş bir yapıya kavuşmamış ülke- Ierin çağdaş uygarlık düzeyine ulaşa- mayacaklannın bilindiğini söyledi. SHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Karayalçın, yayımladığı me- sajda, "En temel insan hakkı olan eğitj- min tüm yurttaşlanmız için ulaşılabilir, yararlanılabilir kılınmasL, eğitim düzeni- mizin çağdaş bir düzeye çeküe- bilmesi ve bilgi çaği insanının yaratılması yolunda, daha ya- pacak çok işimizin olduğunun bilincindeyiz" dedi. Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü Yıldınm Aktuna da yeni öğretim yılının başlaması nedeniyle tstanbul Okmeyda- nı'ndaki Tülin Manço llköğre- tim Okulu'nda düzenlenen tö- rene katıldı. Ankara Valisi Erdoğan Şahi- noğlu da Cankaya tlköğretim Okulu'nda yaptığı konuşmada, öğretime büyük önem vererek yeni ders yıhna iddialı girdikle- rini söyledi. Türk gençliğini Atatürk'ün ilke ve devrimleri ışığında ye- ;ı>tirme azmi içerisinde olduk- larını vurgulayan Şahinoğlu, şöyle konuştu: "694 okulu bu yıl devreye soktuk. Okullardaki fiziki sı- kıntılan gelecek yıl çözeceğiz. Milli Eğitim Vak'fı olarak öğ- renci ailelerinden her ay ahna- cak 20 bin lira ile gereksinimle- rimizi gidereceğiz. Bu paralann yüzde 25'i Milli Eğitim Bakan- lığı'na, yüzde 25'i okula, yüzde 65'i de vakıf hesabına aktanla- cakür." Ankara Valisi Şahinoğlu, ve- lilerden bir simit ve bir gazoz parası istediklerini belirterek çocuklanna sahip çıkmalannı 1994-95ÖğretimYıh'ndalmttyon300binögremdilkokullatanıştLÖğrendterilkgünb^^ (Fotoğraf: UĞURGÜNYÜZ) istedi. Eğitimin ikiyüzünden ilkgün izlenimleri İstanbul Haber Servisi - Bugün miryonlarca gencin, çocuğun eğitim yaşamlannın ilk günü. Öğrenciler sevinçli bir telaş, anne-babalar ise heyecanla kanşık bir gurur içinde. tlk gün, binlerce çocuğun yaşamlannda "pusula" işlevi taşıyan önemli bir adım aynı zamanda. Ancak temel eğitimi almak; kültürlü, çağdaş ve kendisiyle ülkesine yararlı bir birey, dahası bir "dünya insanı" olmak için tek başına yeterîi olmuyor. Önemli olan verilen temel eğitimin, sağlam bir temel oluşturup oluşturmadığı... Bunun için gelir düzeyinin yüksekliği önemli bir etken olarak gözüküyor. Çünkü zeka, kullanıldıkça gelişen, para ise kullanıldıkça tükenen birer unsur. Ancak ikisinin birleştiği noktada insan, amaçlanna daha kolay, hızlı ve sağlam adımlarla ilerliyor. Biz de madalyonun her iki yüzünü gözler önüne sermek amacıyla Istanbul'daki "farkh" bölgelerde, "farkh eğitim'' veren okullan dolaştık. Izlenimlerimiz şöyle: tlk durağımız, ortadirek bölgelerden birinde bir semt ilkokulu. Kapıdan girer girmez keskin bir rutubet kokusu burnumuza doluyor. Sonra loş bir koridorun çe\Tesinde sıralanmış sınıflan gözden geçiriyoruz. Kutu gibi sınıflarda, üç kişilik sıralarda tıklım tıkış oturan öğrencilere bir de anne ve babalar eklenince aklımızdan "Burası gerçekten Atatürk'ün ülkeyi emanet ettiği genç kuşaklann yetişeceği eğitim yuvası mı" sorusu geçiyor. Sonra sınıfa öğretmen giriyor. Şarkılarla ders başlıyor. Daha önce anaokuluna gitme fırsatı bulan öğrenciler hemen dikkat cekiyor. Şarkılara katılıyor, gülüşüyorlar. Gözümüze kestirdiğimiz bir sıranın yanına giderek öğrencilerle konuşuyor, Uğurcan'a büyüyünce ne olmak istediğini soruyoruz. "Mücahit olmak istiyorum, yani yakışıkh bir adam" diyor. Nihan ise ilk başlarda doktor olmak istediğini, ama çok okumak gerektiği için vazgeçip öğretmen olmak istediğini söylüyor. Nihan, Atatürk ile ilgili bildiklerini, "Selanik'te doğup Dolmabahçe'de öldüğünö, anne ve babasının ismini biliyorum. Bir de devrimler vaptığmı biliyonım"şeklinde anlatıyor. Türkiye'nin en köklü ve geniş bir yelpazede eğitim veren kurumlanndan Birkan Yetkin Eğitim Kurumlan'nın sahibi Birkan Yetkin ile Ayazağa Köyü'nde yapımı tamamlanma aşamasındaki eğitim ve kültür kompleksinde konuşuyoruz. Yetkin'in deyişiyle buraya 3 yaşında gelen bir çocuk, ortalama ömrünün dörtte birine eşdeğer süreyi "aynı çan" altında geçiriyor. Cünkü Birkan Yetkin Eğitim Kurumlan, çocuğu 3 yaşında anaokuluna alıyor, 18 yaşında üniversite kapısına bırakıyor. Eğitimin yanı sıra spor, müzik, güzel sanatlar, kişilik geliştirme programlan, titiz bir öğretmen kadrosuyla pratiğe geçirilerek öğrenciye "bire bir yöntemle" uygulanıyor. Eğitmenlerin manevi mutluluğuna paralel, bir öğrencinin yıllık eğitiminin maddi karşılığı ise anaokulunda ortalama 58 milyon, ilkokulda 63 milyon lira, Anadolu lisesi statüsündeki kolej bölümünde ise 120 milyon lirayı buluyor. Bu rakamlar, eğitim için yalnızca zekanın yeterli olmadığı, maddi olanaklann da gerekli olduğu görüşünü pekiştiriyor... Emniyet Asayiş Şubesi şikayet üzerine aradığı kişiyi bulamayınca ailesini ve işçilerini gözaltına aldı Polis, aradığı kişi için ailesini rehin aldı HALİLNEBtLER Bir şikayet nedeniyle aradığı kişiyi yakalayamayan tstanbul Emniyet Asayiş Şube Müdürlü- ğü ekipleri, teslim olmasını sağ- lamak amacıyla aranan kişinin eşini, çocuklannı, babasını, kar- deşini ve işyerinde çalışan alh iş- çisini gözaltına aldılar. Aranan Yaşar Bakan, bu arada savcılığa gidip ifadesini verdi ve polisin aramasının gerekçesini ortadan kaldırdı. Polis, buna rağmen Ya- şar Bakan'ı aramaya ve yakınla- nnı gözaltına almaya devam edi- yor. Garip olay, 25 Ağustos 1994 tarihinde Nejat Sefayi adlı işada- mının, Yaşar Bakan ve Sami Le- viadlı iki işadamını "zorlasenet imzalatbklan" gerekçesiyle Üs- küdar Cumhuriyet Savcılığı'na şikayet etmesiyle başladı. Şika- yet dijekçesi savcılık tarafindan önce Osküdar tlçe Emniyet Mü- düriüğü'ne, oradan da Ömek Po- lis Karakolu'na havale edildi Yasal prosedür sürerken, Asayiş Şube- si Gasp Masası ekipleri devreye girdi. Şi- kayet dilekçesinin verildiği anda işadamı Yaşar Bakan'ı aramaya başlayan gasp masası ekipleri, onu bulamayınca karde- şi Murat Bakan'ı 25 Ağustos 1994 günü saat 20.00 sıralannda gözaltına aldılar. Murat Bakan'ın ailesi ve avukatlan, gözaltına alınma nedenini sorduklannda polisten. "Ağabeyi hakkmda şikayet var, Murat'm da suçla ilgisi olabüir" yanıtını aldılar. Murat Bakan, 27 Ağustos 1994 günü saat 12.00 sı- ralannda serbest kalabildi. Gö- zaltında tutulduğu süre ise CMUK'a aykın olarak 24 saati oldukça aşıyordu. Murat Bakan'ın serbest bıra- kılmasından dört gün sonra hala Yaşar Bakan'ı bulamayan Asa- yiş Şubesi ekipleri, bu kez 31 Ağustos 1994 günü saat 16.00 sı- Gözalüna alınan aile olaym şaşkınhğını yaşarken, Yaşar Bakan (küçük resim) hala aramyor ralannda harekete geçtiler. Hedef, Yaşar Bakan'ın Beylerbeyi'ndeki eviydi. Yaşar Bakan evde yoktu ama eşi ev hanımı Şa- ziye Bakan, kızlan 14 yaşındaki Serpil Bakan, 15 yaşındaki Necla Bakan, kar- deşi Yücel Bakan, diğer akrabalan Ne- dim Köprübaşı ve Sevim Karabulut ev- deydi. Polis, bu kez Yaşar Bakan'ı bula- mayınca ailesini gözaltına aldı. Aileye yönelik nasıl bir suçlama olduğunu soran avukatlan, başkomiser A.K. ve diğer gö- revlilerin kendilerine, "Yaşar gelecek.geJ- mezse bütün akrabalannı buraya getire- ceğiz" yanıtını verdiklerini ileri sürdüler. Polis, verdiği sözü tuttu ve daha sonra Yaşar Bakan'ın 75 yaşındaki babasını da gözaltına aldı. Tüm bunlar olurken, ka- çak Yaşar Bakan, hasta annesini ziyaret için Sıvas'taydı. Geri döndü ve olay|an öğrendi. Avukatlannı yanına alarak Üs- küdar Cumhuriyet Savcılığı'na gitti ve ifade verdi. Böylece. po- lisin sanık aramasına gerek kal- mıyordu. Ancak, ilgili evrak po- lise götürüldüğünde, yine başko- miser A.K., avukatlann iddiası- na göre şunlan söyleyecekti: "Savcılık ne derse desin, biz bu adamlan alacağız. Onlara yapa- cağımızı bUiriz." Asayiş Şubesi Gasp Masası ekiplerini arük hiç bir şey durdu- ramıyordu. Aynı gün bu kez he- def Yaşar Bakan ve ortağının fab- rikasıydı. Yaşar Bakan yoktu ama altı işçisi hanl hanl çalışı- yordu. tşçiler gözaltına alındı. Tehditediîdigini söyleyen sekre- ter Zuhal ise anında ortadan kay- bolarak paçayı kıl payı kurtardı. Savcıhk birşey yapanuyor Polisin bu davranışlan, Yaşar Bakan'ın eşi ve çocuklannın gö- zaltına alındiğı sırada Üsküdar Cumhuriyet Savcılıgı'na şikayet edilmişti. Polis devam ediyordu. lşciler gözaltına alındığında. avukatlar nöbetçi savcılığı anyorlardı ve "Ben ne yapabilirim ki" yanıtını alıyor- lardı. Gerek olmamasına karşın Yaşar Bakan hala kaçak. Halası, teyzesi, amcası, yeğenleri, uzak akrabalan. komşulan ise "TürkiyeCum- huriyeti laik, demokratik bir hukuk dev- letidir" nitelemesini yapan anayasa mad- desinden haberdar olmadıklan için gö- zaltına alınma sıralannı bekliyorlar. BAYİLERDE ABONE OLUN, KAZANIN, SONRA ÖDEYİN. İBRAHİM ŞİMŞEK DERG.SI Ö S S - Ö Y S ' y e h a z ı r l a n ı r k e n e n b ü y ü k d e s t e ğ i n i z 1 . sayı çıktı, tükenmeden alınız. III < tn ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Bomba Sonrası... Pazartesinden pazartesiye 8, salı 9. Bu satırian okudu- ğunuz sırada, (ya da bu satırlann yayımlandığı gün), Ka- balcı Kitapevi'ndeki imza gününün üzerinden tam dokuz gün geçmiş olacak. Ve bu imza günü sırasında ve sonra- sındaki olay ve gelişmelerin 'iki bilinmeyenli denklemr \ri\ hala çözemedik. Ve sanıyorum bu dosya da çözümlene- meden rafa kaldııılacak. Bu iki bilinmeyenden biri, bombanın gücü. Acaba ger- çekten bu bomba, 'binayı uçuracakkadargüçlü'tnr bom- ba mıydı? Ya da sonradan açıklandığı üzere, içine konul- muş olduğu boru parçasını bile patlatmaktan aciz bir bomba mı? Hele gene daha sonra ifade edildiği üzere, acaba o bomba orada birkaç gündür durmakta mıydı? (Bombanın nerede durduğunu bile öğrenememiş olmam, bir başka komedi). İkinci bilinmeyen ise 'bombanın sorumlusu'. Ne idüğü pek belli olmayan İBDA-C adlı örgüt, bu olayı üstlenmiş. Ama şimdiye dek emniyetten resmi bir açıklama yapılma- dı. Zaten bu örgüt konusunda da garip şeyler oluyor. Adamlardergilerinde heryaptıklarını 'medar-ıiftihaha'an- latıyoriar, ellerini kollannı sallayasallayadolaşıyorlar. Cum- huriyet bunlardan bazılanyla röportaj yaptığı için toplatı- lıyor. Allah canımızla birlikte aklımızı da korusun. Abdul- lah Öcalan'la röportaj yapanlara ise basın başarı ödülü veriliyor... Dostlanm, okurlanm, öğrencilerim sağolsunlar. Gerek evdeki gerek okuldaki ve gerekse gazetedeki telefonla- nm dört gün boyunca hiç kesilmedi. Zaman zaman kilit- lendi. Gelen telgraf ve fakslar, kalın birer kitap gibi... Birbirinden güzel mesajlaraldım. Kimine duygulandım, kimine sevindim, kimine heyecanlandım. Başta Sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere, siyasetçilerimizin büyük bir bölümü de ilgilerını esırgemedıler. Arayanlar arasında Sayın Inönü, Sayın Karayalçın, SayınYılmaz da vardı. Sayın Ecevrt de telgraf göndermişti. Ama Başbakanımı- zın sesini duyamadım. Oysaki meslektaşız ve kendilerini hepsinden önce tanırdım. Canlan sağolsun... Bu arada kimi bakanlanmızın da faks, telgraf ve tele- fonlan geldi. Hepsine teşekkür ediyorum Ama ne Içişleri Bakanımızdan ne kentimizin valisinden ne de emniyet müdüründen ses seda çıktı. Acaba bir bildikleri mi var? Doğrusu onlann bildiğini ben de bilmek isterdim... Olayın basına yansıdığı gün, Türkiye Denizciler Sendi- kası'nın tüm yöneticileri, yirmi kişilik bir grupla okula gel- diler. Bir çay bile ikram edemedim. Koca Lazlar... Nere- deyse ağlatacaklardı beni. Bir gün sonra gazeteye, SİDAD üyesi Sıvaslılar geldiler. Aynı duygularla sarsıldım. Zaten okula, gazeteye, eve gelen dostların ardı arkası kesilme- di. Bu arada sağcı, hatta dinci çevrelerden de yoğun bir faks ve telefon akışı oldu. Üzüntülerinı dile getirdiler. De- mokrasiye sahip çıkma ve özen gösterme konusundaki yaklaşımıma teşekkür ettiler. Diyalog yollarını açık tutma çabalanmı desteklediler. Demokratik dernekler arasında en yoğun tepki, işçi sendikalanndan geldi. Başta Türk-lş ve DİSK olmak üze- re, tüm sendikalardaki dostlanm aradılar, faks ve telefon mesajlannı gönderdiler. Işçilerimiz; laikliğin, özgürlüğün ve demokrasinin değerinin bilinci içindeler. Zira bunu yto- diklen ya da bu özgürlükleri kullanmakta zorlandıkları an- da, sofralanndaki ekmeğin küçüldüğünü anladılar. De- mokrasiye yönelen hertehdidin, aslında çocuklannın rız- kına yönelmiş bir tehdit olduğunu biliyoriar. Bu arada ilginç şeyler de yaşandı. Kimi dostlarım telg- raf çekmek ıstediklerı zaman, Ankara'da bir postanede 'kimlik tespiti' yapmak istemişler. Bunu yapanlar salak mı, önyargılı mı bilemiyorum, ama böylesi saçmalıklarla de- mokrasinin bağdaşamayacağını iyi biliyorum. Yirmi yıldır görmediğim ve sesini duymadığım dostla- nm da aradılar. Nostaljik 'takılmalarımız' oldu. Mutlan- dık... Ama tüm bu güzellikler bir yana, yazımın başında da değindiğim 'bilinmezlikler' sürüyor. Kim bilir belki de bu bombanın konulmasını emreden ya da bombayı koyan ki- şi, 'geçmiş olsun' diye arayanlardan birıdir. Işte bu 'bilin- mezlik', doğrusu insanı ürpertiyor. Bu satırlann yazan, kalemıni, namusu sayan bir bilim emekçisidir. Inanmadığı hiçbir şeyi yazmaz, hiç kimseyi hor görmez ve küçültmeye çalışmaz. Herkeste 'sevilecek' bir şeyler bulmanın gayreti ıçındedir. Laik bir özgürlük dü- zeninin ve demokrasinin kavgası içindedir. Kim bilir, bel- ki de bombanın patlamasına engel olan 'takdir-iilahi', bu tutum ve yaklaşımıma karşı hoşnutluğun gerçekleşme- sidir... Çiller: Isteyen tarihten ders alabilir ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Başbakan Tansu Çil- ler. devlet adamlannın daha doğru kararlar alabilmeleri için tarihi olaylan iyi bilmeleri ge- rektiğini belirterek "İsteyen herkes tarihten ders alabiûr" dedi. 12. Türk Tarih Kongresi. Başbakan Çiller'in de kahldığı bir törenle dün başladı. Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nde düzenlenen açılış töreninde. Devlet Bakanı Ayvaz Cökde- mirveMHP Genel Başkanı Al- parslan Türkeş de hazır bulun- du. Protokolün ikinci sırasında oturan ve Başbakan 'ı ayakta karşılayarak tokalaşan Türkeş, Çiller'in isteği doğrultusunda daha sonra protokolün ön sıra- sında yerini aldı. Ciller, özellikle Sovyetler Birliği'nin dağılmasından son- ra dünyada değişen askeri, siya- si ve ekonomik dengelerin de- ğerlendirilmesinde tarih bilimi- nin siyasetçi ve devlet adamla- nna ışık tuttuğunu söyledi. Ta- rihin, geçmişle smırlı kalmayıp gelecek için de öngörü sağla- yan bir bilim olduğuna işaret eden Çiller. "Tarihten ahnacak tecrübeler, devlet adamlannın daha do£nı karar vermeierinde etkilkürristeyen herkes tarihten ders alabilir" dedi. Tarihi olay- lann ve sorunlann objektif şe- kilde kaleme almması gerekti- ğini kaydeden Çiller, bu tür kongrelerin. önyargılann silin- mesi ve tarihi olaylann genç ne- sillere tarafsız aktanlmasını sağladığını vurguladı. Özellikle siyasetçilerin tari- hi iyi bilmeleri gerektiğini söy- leyen Başbakan Çiller'in, ken- disinden önceki konuşmacıla- nn ısrarla vurgulamalanna kar- şın ilk Türk Tarih Kongresi'nin tarihini 1937yerine 1932 olarak telaffuz etmesi dikkat çekti. 'Konut Fonu ahnmasın' Türk Tarih Kurumu Başkanı Yusuf Halaçoğlu. tarihsel çalış- malann siyasi sınırlar içinde şe- killenerek gelişmesinin müm- kün olmadığını belirterek bu nedenle Türk Tarih Kurumu olarak akademik çalışmalara ağırlık verdiklerini vurguladı. Yusuf Halaçoğlu, Tansu Çil- ler'den, bu çerçevede yurtdışına giden bilim adamlanndan Top- lu Konut Fonu'nun alınmama- sını istedi. Törene Cumhurbaşkanı Sü- leyman Demirel adına katıian Cumhurbaşkanlığı Başdanış- manı Prof. Dr. Bozkurt Gü- vençde tarih biliminin,toplum- lara varlık bilincini kazandırdı- ğını söyledi. Konuşmasının so- nunda Cumhurbaşkanı Demi- rel'in bir mesajını da kongre üyelerine duyuran Güvenç, "Açıhşa katılamayan Sayın Cumhurbaşkanı. kongrenin ka- paıuş töreninde mutlaka buhı- nacağını size iletmemi istedi" dedi. 5 gün sürecek 12. Türk Tarih Kongresi'ne, 26 ülkeden 75'i yabancı 230 bilim adamı katılı- yor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle