27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9AĞUSTOS1994SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER istasyonusoyuMu • İstanbul Haber Senisi- Mener'deki bir akaryakıt istasyonu kımliğı belirlenemeyen ikısi silahlı üç kişi tarafından soyuldu. Dün sabah saatlerinde, istasyon personelini silahla etkisiz hale getıren soyguncular, yaklaşık 1.5 milyar lirayı yanlanna alarak 33 SS 888 plakalı otomobille kaçtılar. Otomobil daha sonra terk edilmiş olarak bulundu. Bogazı kirleten gemiye ceza • İstanbul Haber Servisi- Istanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı Çevre Koruma, Kontrol ve Zabıta ekipleri,6Ağustosl994 tarihınde yapüklan denetimlerde, denizi kirleten " Yousef' adlı Panama bandıralı gemiye ceza yazdı. Güverte yıkayıp yağla kanşık pisliği denize akıttığı tespitedilen I530grostonluk kuru yük gemisine 390 milyon lira ceza kesildi. Geminin seferden men edildiği ve cezasını ödeyene kadar Yenikapı açıklannda bekletileceğıbildirildi. Fatih'te yangın • İSTANBUL (AA> Fatih'te ıki katlı ahşap bir bınada çıkan yangında, 3 yaşmda birçocuk hayatını kaybetti. Çarşamba Haliç Caddesi Tabak Yunus Sokak 11 numarada bulunan iki katlı ahşap binada henüz belirlenemeyen bir nedenle dün saat 13.30 sıralannda yangın çıkü. Yangın sırasında evde bulunan 8 yaşındaki Adem Bulut dışanya çıkmayı başanrken 3 yaşındakı kardeşi Emrah, itfaiye ekiplerinin çabalanna rağrnen alevler arasında kalarak yaşamını yitirdi. Binanın tavanı çöktü: 1 ölü • İstanbul Haber Servisi- Cağaloğlu'nda terk edilmiş bir binanın tavanının üzerlenneçökmesi sonucu bir kişi öldü, bir kişi de hafıf yaralandı. Cağaloğlu Molla Fenari Sokak"ta bulunan terk edilmiş eski bir medrese binasına dün geceyansına doğnı içki içmek için giren iki kişiden Mustafa Erkın (50) adlı kişi, tavanın üzerine çökmesi sonucu olay yerinde yaşamını yıtırdi. Olay sırasında yanında bulunan arkadaşı Cemal Kuzey ise hafıf yaralandı. Asılsız bomba ihbarı • İstanbul Haber Servisi- Cağaloğlu'nda Sultan Turistik Tesisleri AŞ'ye ait kaüı otoparkta duran bir araan bagajında bomba bulunduğu yolunda yapılan ihbar heyecan yarattı. Olay yerine gelen bomba imha ekipleri, tuzak ihtimaline karşı otomobilin bagajını fünye ile kontrollü paüatma yaparak açtılar, ancak yapılan ihbar asılsız çıkü Ünlülerin benzerleri yanşması • tstanbul Haber Servisi- Türkiye'de ilk defa Vizyon Ajans-Takip Gazetesi işbirliği ile düzenlenen, "Ünlülerin Benzerleri'94 Yanşması "nın gala gecesi, Kuşadası Adakule Oteli'nde gerçekleştirildi. Jüri, Tayfıufun benzeri Atilla Akgün'ü birinciliğe, Of Aman Nalan'ın benzeri Aydan Çiçek'i ikincüiğe, Tarkan'm benzeri Selçuk Mutlugül'ü ise üçüncülüğe layık gördü. 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal'ın benzeri Halil özkan ise "Rıfat Yaman Jüri özel Ödülü"nü aldı. Karegrafısini Vizyon Ajans'ın sahibi Atilla Kaplakarslan'ın sunuculuğunu ise Gizem özdüüüeEnver Demirkan'ın yaptığı gala gecesinde Harun Kolçak, Ebru Gündeş ve Sinan Erkoç izleyicilere sevilen şarkılanyla coşkuhı anlar yaşatırken mankenlerce sergilenen "Kuvayi Milliye Defilesi" de büyüİc beğeni topladı. (Fotoğraf: YILMAZ KARABACAK) İlaç fıyatlan 9 yılda 97 kat artarak dolar, mark, altın veenflasyonun karşısında rekorkırdı Daefiyatlarıdövîzden lıızlı trrrctttrrctcrtcr DOSYASI Yaıılan GÖNOUZ İMŞİR HÜIYATOPÇU, DEFNfSUMAN.BAJUNUNCU Fotoğraflan HATİCE TUNCER • 1986 yılı sonunda 1650 liradan satılan Aspirin'in fıyatı 1994 yılmda 21 bin 300 liraya yükseldi. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Mehmet Domaç, tüm dünyada ilaç fiyatlannın devlet kontrolü altında olduguna dikkati çekerek ülkemizde de devletin acil bir şekilde bu görevi yerine getirmesini istedi. llaçtaki fıyat artışı dizginlenemiyor. 1984 yılında yürürlüğe konulan fiyat kararnamesinden sonra dur durak bil- meksizin zam gören ilaç fıyatlan 9 yılda 97 kat artarak dolar, mark, altın ve enf- lasyonun karşısmda rekor kırdı. Vatandaşın ahm gücünü aşan zam- lardan sonra 1986 yılı sonunda 1650 li- radan satılan Aspirin'in fıyatı 1994 yılı Temmuz ayında 21 bin 300 liraya yük- seldi. Yine 1986 yılmda 1760 liraya satı- lan Bactrim Forte adb antibiyotik, 9 yılda 85 kat artarak temmuz ayında 280 bin 500 liradan saülmaya başlandı. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Meh- met Domaç, ABD hariç dünyanın tüm ülkelerinde ilaç fiyatlannın devlet kont- rolü alünda olduguna dikkati çekerek ülkemizde de devletin acil bir şekilde bu görevi yerine geürmesini istedi. İlaç sa- nayi yetkilileri ise sadece son bir yıl için- de döviz kurlan artış oranmın yüzde 204 oranında gerçekleşmesi nedeniyle eknomik krizden en fazla etkilenen sek- törlerden biri olduklannı belirttiler. Dolar 39 kat arttı Uluslararası Ilaç Araştırma Kurulu- şu IMS'nin (Information Medical Sta- ücs A.G) raporuna göre 1983 yılmda ortalama 1 dolann fıyatı 288 lırayken 1993 yıbnda 1 dolann ortalama fıyatı 11.500 liraya yükseldi. Dolann bu süre içindeki TL'ye göre artışı 39 kat olarak gerçekleşti. Aynı hesaptan yola çıkıbrsa 1983 yıhnda ülkemizde 412 milyon kutu 1993 yılında Türkiye'de 518 milyon kutu ilaç tüketildi. Bu ilaçlara 1 trilyon 500 milyar lira ödendi. ilaç tüketildi. Medical Statics'ın ıstatis- tikİeri baz abndığında halkımız ilaca sa- dece 1973 yılında 76 milyar lira harcadı. 1993 yıbnda ise (1983 Haziran - 1993 Haziran devresi) ülkemizde 518 milyon kutu ilaç tüketildi. Bu iiaçlar için halkı- mız 12 trilyon 500 milyar bra ödedi. So- nuç olarak 10 yılbk bir dönem içinde ül- kemizde Türk Lirası değer olarak do- lara karşı 39 kat gerilerken ilaç fiyatla- nndaki artış aynı devre içerisinde 131 kat oldu. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Meh- met Domaç, 1984 yıbnda yürürlüğe so- kulan İlaç Fiyat Kararnamesi'nin "Bırakuuz yapsınlar, bırakınız geçsinler" ekonomik anlayışından hareketle düzenlendiğini söyleyerek "Bu fiyat karamamesi ilaç sanayicilerini istedikleri oranda zam yapmalanna olanak tanımış >e 1985 yılından sonra da ilaç fiyatlannda önlenemez artış başla- nuştır. Seçilmiş bazı ilaçlan örnek ala- cak olursak 1986-1994 yülan arasındaki ilaçta fiyat artışı dolara karşı 97 kat ola- rak gerçekleşti" dedi. İlaç ve Kimya Endüstrisi İşverenler Sendikası ise son ekonomik krizden en çok etkilenen sektörlerden binsinin ilaç sektörü olduğunu öne sürüyor. İlaç ve Kimya Endüstresi İşverenler Sendikası Genel Sekreter Yardımcısı Nuray Kap- lan zam ve iddialarla ilgili olarak şunlan söyledi: "Fiyat artışlannın bakanlık tarafı- ndan maliyet artışı ne olursa olsun belli oranlarda ve toplu olarak yapılması uy- gun görülmektedir. Fiyatı belirleven fak- törler hanunadde, ambalaj malzemeleri, işçilik ve işletme giderlerindeki artı- şlardır. Ve bunlar döviz kurlanndaki artışlar, enflasyon oranı ile toplu sözleş- melerdeki ücret artışlanyia doğnıdan il- gilidir. İlaç endüstrisi üretimde kui- landığı ham \e vardımeı maddelerüı yüz- de 70'ten fazlasını ithal yoluvla sağladığı- ndan döviz kurlanndaki artışlar ilaç ma- liyetlerini etkileyen faktörlerin başında geunektedir." Kaplan, son bir yıl içinde (Haziran 93 - Haziran 94) arasında endüstrinin itha- lat yaptığı döviz kurlan artışlan ortala- masının yüzde 204 olarak gerçekleştiği- ni belirterck "Aynı dönemde ambalaj malzemelerinden kağıtta yüzde 210, kar- ton kutuda 272, ampul-çekme şişede 165, ahuninyum folyoda 200, plastikte 221 artış olmuştur. Aynı şekilde endüstrinin kullandığı elektrik yüzde 131, fuel-oil- yüzde 145 oranında artmıştır. İlaç fiyatlarına ise F.ylül I993'te fırma bazında ortalama yüzde 15, ilaç bazında en fazla yüzde 20. Kasım 1993'te yüzde 2.6 (KDV nedeniyle fiyat ayarlaması), Ocak I994'te yüzde 20, Majt İ994'te yüz- de 30, Mavts I994'te yüzde 20, Haziran 1994'te yüzde 20'yi aşmamak kaydıyla toplam yüzde 107.6 oranında artış yapılmıştır" dedi. Türkiye, antibiyotik kullanımında önde gelen ülkeler arasında Çok ama bilinçsizkullanıyoruz tUÇİSMİ Coldm Sondez MmaT^bt MtrtaFarttToUtt JUfofcSOOİHş. A^idMSOOkop. İVSİJİİ tfO. Atpjrhçecak AspMıHyÜt Itcoıya C Fortt TrfcMTabitt Mkrojyaen Ovrai bddddr^t J KoapMSMİ Roam* If«wydi S^radya Tw5M leıtexoltob DOLM MARK 19MSONU 1069 1760 2133 2611 2391 997 125 165 731 737 504 608 f 808 791 6825 4935 955 6015 2643 755.9 387.95 1987SONU 1950 2720 3340 2930 2930 1300 180 1590 1142 860 1233 983 9000 7015 1400 7578 5400 1.018.35 638.65 198SSONU 3501 5296 6664 6271 6211 3120 383 647 ^--""3025 2188 -""""2578 1739 2438 2295 14000, 14594 3249 15215 . 11025*" 1.813.46 1.022.86 1993SONU 39600 91100 125300 100600 79100 33200 ^4800 9500 56500 35300 29000 29200 35300 33800 140700 183700 57900 195100 133500 14.458.03 8.347.32 TEM-1994 81600 202500 280500 222000 176000 57500 10600 21300 126000 79000 65000 65000 79000 75500 . "295000 375000 129500 437000 299000 31280 19279 86-94% 7533.3022 11405.682 13050.492 8402.4895 7260.9368 5667.3019 X 8380 12809.091 17136.662 10619.132 12796.825 10590.789 9677.227/ 9444.8799 4222.3443 7498.7842 13460.209 7165.1704 11212.902 4038.1135 4869.4548 • İlaç tüketimimizin yüzde 22'sini antibiyotikler oluşturuyor. Soğuk algınlığı, kırgınlık, halsizlik gibi yakınmalarda doktora danışmadan antibiyotik alıyoruz. Doktorlann yazdığı her 10 reçeteden 6-7'sindeçoğu kez gereksiz bir antibiyotik yer alıyor. Türkiye, antibiyotik kullanı- mında dün- ya ülkeleri arasında önde gelen- ler arasında yer alıyor. Ancak doğ- Mehmet Domaç. ru kullanım konusunda aynı şeyi söylemek mümkün değil. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Mehmet Do- maç'ın. bu konudaki görüşleri şöyle: "Antibiyotik kullanımını sayı- sal verilerle irdelersek şunlan söylemek olası: ilaç tüketimimizin yüzde 22'- si olan 170 milyon kutu antibi- yotik tüketiyor, yaklaşık 400-450 milyon dolar harcıyo- ruz. REKLAMCILAR VE MEDYA İLACA REKLAM YAPILMASINIDESTEKLİYOR ilaçfimıalarıreklaııı peşinde İlaç sanayicilerinin bir bölümünün, re- çeteli reçetesiz ilaç aynmı ve reçetesiz ilaca reklam istemleri, eczaa örgütlerinin karşı çıkmasına karşın 1986 yılından bu yana tartışılıyor. Söz konusu tarüşmaya son za- manlarda reklamcılar ve medya da kanştı. Doğaldır ki onlar da ilaca reklam yapıl- masını destekliyorlar. İlaçta reklam olayı, sadece Türkiye'yi il- gilendiren bir uygulama değil. Türkıye, bir yıl önce imzaladığı Avrupa Sınır Ötesi Ya- ym Sözleşmesi ile ilaçta reklam konusun- da uluslararası standartlara uyacağına söz vermişoldu. Reçetelüere reklam yok Bu sözleşmenin "Diğer ürünler" başlıklı bölümünün 15. maddesi şöyle: "Sözkşmeye taraf ülketerde sadece reçe- te ile sattşma izin verüen ilaç veya tedavfle- rin reklamı yapdamayacakür. Diğer ilaç ve tedavüerin reklamlan, dürüst, gerçeği yan- sıtan ve doğrulanması mümkün unsmiar- dan oluşacak ve kişinin zarardan korunma gereklerine uygun olacaktır." 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Ya- sası'nın 22. maddesi de uluslararası anlaş- malar gereği ilaçta reklam olayını kısıtlı- yor. Bu madde de, "Reçete ile satışına izin verüen ilaç ve tedavüerin reklamı yapda- maz, diğer ilaç ve tedavilerin reklamlan dü- rüst, gerçeği yansıtan ve doğrulanması mümkün unsurlardan oluşacak ve ferdin za- rardan korunması gereklerine uygun ola- cakör"hükmünü ıçeriyor. 1262 sayıh İlaç Yasası'na göre "Vatan- daşa ilacınreklamıyapılamaz" maddesi de geçerlılığini koruyor. Ancak uluslararası anlaşmalarda beürtilen hükümlerle 1262 sayılı yasada yer alan ilaçta reklamla ilgili hususlar çelişkiler içeriyor. Yani uluslara- rası anlaşmalara göre yasak olan, 1262 sayüı yasaya göre serbest gözüküyor. Bu da uygulamada çelişkiler yaratıyor. 1943 yılında yürürlüğe giren 1262 sayılı yasanın 13. maddesinde özetle şu görüş savunulu- yor: "Müstahzarlan öğme yolunda ve bunlara malik olmadıklan şifa hastaları atıf veya mevcut şifai tesirleri büyütmek su- retiyle sabit veya müteharrik sinema fîlmle- ri «şıklı veya tşıksız, ilan. radyo veya her- hangi bir vasıta ile reklam y apüması mem- nudur. Şu kadar ki tarifname ve gazetelerde '... hastahklannda kullanılması faydalıdır' şeklindeki ilanlara müsaade olunabilir." Daha çok kar için Son günlerde ilaca reklam; yalnız ilaç sanayicilerinin değil, medya sahiplerinin, reklamcılann da ilgi alanına girmeye baş- ladı. İlaç işverenlerinin pazar genişletme çabasının bir yansıması olarak yorumla- nan reklam ve medya sektürünün ilaçta reklama destek vermesi konusu da bilim- sel çevrelerde tartışmalara yol açıyor. İla- ca reklam; çokuluslu ilaç şirketleri tarafın- dan daha çok kar için isteniyor. En çok ciro yapan 140 ilacın ilk dördü antibiyotik. 140 ilaç- lık dizinde 45 adet antibiyotik bulunuyor. Türk insaru, antibi- yotik tüketirken oldukça fazla ödeme yapmak zorunda kalı- yor. Ülkemizde antibiyotikler. bilinçsizce kullanılan ilaçlann başında yer alıyor. Hastalar, genellikle soğuk algınhğı, kırgınlık, halsizlik gibi yakınmalan olduğunda hekime danışmaksızın en yakın eczane- den bir antibiyotik alıyor ve an- tibiyotiği ateş düşürücü, ağn kesici yerine kullanmanın dışında daha da kötüsü 1-2 gün kullarumdan sonra bırakarak hem hastalığın seyrini değiştiri- yor hem de tanıyı güçleştiriyor. Antibiyotiklerin bilinçsiz ve kötü kullanımına hekimler de katkıda bulunmaktadır. He- kimlerin yazdığı her 10 reçete- den yaklaşık 6-7 tanesinde çoğu kez gereksiz bir antibiyotik yer alıyor. Antibiyotik savurganlığı Ue 3-4 trilyon liranın boşa gitmesi, kamu sigorta kurumlannı önlem almaya zorlamış. 1992 yılmda ya\ ımlanan, devletin ilaç âlımla- nnı düzenlev en Bütçe L v gulama Yönergesi ile bazı antibiyotikle- rin reçeteye yazılmasında kültür antibiyogram zorunluluğu geti- rUmiştir. Antibiyogram uygulaması, 1993 yılında daha geniş bir grup anübiyotiğj kapsamma alarak sürdürüldü. 1993 yılmda anti- biyogram kapsamına alınan ce- furoxime, cefeclor gibi etken maddeli antibiyotiklerin kulla- nımlannın düştüğünü görüyo- ruz. Gerçek anlamda söz konu- su etken maddelere ihtiyaç du- yanlann sayısının azaldığinı gö- rüyoruz. EJI fazla ciro yapan 140 ilacın satışlannın incelenmesinde reçe- teye \ azılması için antibiyogram aranan pahalı antibiyotiklerin parasının büyük bir çoğuniukla kamu kurumlarınca ödendiği anlaşıbnaktadır. TOKTAMIŞ ATEŞ Ne Oldu Bize?.. Cumhuriyet'in bu köşesinde yayımlanan yazılarım- dan derlenen ikinci kitabım, "Arayış" başlığı ile yayım- landı. İlk kitap "Aslan Sosyal Demokratlar" adıyla Ni- san'da yayımlanmıştı. Ve insanın yazdığı kitap sayısı yirmiye de ulaşsa, her yeni kitap bir başka heyecan ve zevk veriyor. Tabii hemen açtım ve kendi yazdığım yazıları başın- dan sonuna bir kez daha okudum. Ve ılginç bir noktayı saptadım. Türkiye'nin Güneydoğu sorunu ile ilgili olarak yazdığım yazıların üçünde, "Demokratolamayanlarba- ri akıllı olsunlar" öneri ve temennisinde bulunmuşum. Ama boşuna olmuş. Kimi siyasetçilerimiz, dar görüşlü- lüklerinin bedelini ödüyorlar şimdi. Fakat bu bedeli sa- dece kendileri odemiyorlar, Türkiye'ye de ödetiyorlar. DEP davası ile ilgili olarak Türkiye'ye gelen kimi Avru- palı parlamenterlerin tutumlarına ve laflarına bakıyo- rum, utanç duyuyorum. Kan boğuyor. Adam, (ya da kadın) sanki dost bir ülkenin parlamenteri değil, müs- temleke yönetiminin genel valisi.. Türkiye demokrasi sınavından geçiyormuş ve bu muhteremler de bunu gözlüyorlarmış. Peki 12 Eylül son- rasında akıliarı neredeydi? 12 Mart sonrasında akıllan neredeydi? 18 yaşına girmemiş çocuklar asıldı sudan bahanelerle. "Beşkişiyleordukurdular, devleti yıkacak- /ard/"diyefidangibiger>çleripegönderildiler Ozaman- larnedengelmediler Türkiye'ye, neden basıntoplantıla- rı yapıp demokrasi nutukları atmadılar? Şimdi Ortadoğu dengeleri değiştiğı zaman, bir sürü insan demokrasi ha- varisi kesildi. Ve bizim kimi akılsız arkadaşlarımız da buna inanıyor. DEP'in kapatılması ve DEP'li milletvekillerinin doku- nulmazlıklarının kaldırılması sırasında çok yazdık-çiz- dik. "Etmeyin"dedik, "Böylesudangerekçelerleinsan- lann dokunulmazlıklarını kaldırmayın, bunu dunyaya anlatamayız.'' Dinlemediler. Bugün burnumuza dayatı- lan "faturayı" o günlerde görmemek için kör olmak ge- rekirdi. Ama anlaşılan bizi körler ve sağırlar yönetiyor. Okurlarım PKK'ye karşı tavır ve düşüncemi bilirler. En ufak bir ödüne taraftar olmadığım gibi, devletin bu eşkı- yayı "muhatap almasına" da şiddetle karşı çıkarım. Ama halkın iradesiyleTBMM çatısı altına gelen insanla- ra da belli bir saygı gösterilmesini isterim ve beklerim. Zira onlara gösterilecek saygı, o insanlan oraya gönde- ren iradeye, yani halka gösterilen saygıdır. Ve eğer bu insanlara oy veren yüz binlerce insan PKK'liyse, biz bu davayı yitirdik demektir. Ve yapılan tüm yanlışlara ve uygulama hatalarına karşın, çok şükür daha 0 noktaya gelmedik. Ama bu dava bahane edilerek yaratılmak istenen or- tamdan da müthiş rahatsız oluyorum. Osmanlı'nın son dönemlerinde "gayrı-müslim tebaaya"yapılan baskıla- rı bahane ederek, imparatorluğun içişlerine müdahale eden "Düveli Muazzama" temsilcilerinin üslubunu gö- rüyorum. Tüylerim diken diken oluyor. "Ne hallere dü- şürdüler bizi?" diye isyan ediyorum, "Ne oldu bize?" sorusunu soruyorum. Bizim sokakta emfakçılık yapan bir arkadaş, geçen- lerde dükkanının deposunda bulduğu bazı eski gazete- leri getirdi. Baktım biri, 11 kasım 1938 tarihli Volkische Beobachter gazetesi. Volkische Beobachter, Alman Nasyonal Sosyalist Partisi'nin, yani Hitler'in partisinin resmi yayın organıydı. Ve ama gönüllü, ama zorunlu mityonun üzerinde tirajı vardı. Işte bu gazete, 11 Kasım 1938 tarihli sayısının birinci sayfasının yarısmı Atatürk'- ün ölümüne ayırmıştı (aynı tarihli Pravda'nın da buna benzediğine eminim). Birinci sayfanın sağ üst köşesinde Atatürk'ün özel bir fotoğrafı vardı. Daha sonra Atatürk'ün ve Türkiye'nin dünya siyasetindeki önemi üzerinde duran yazılar yer alıyordu. Sadece bu kadar da değil. Sayfayı çevirdiğiniz zaman, üçüncü sayfa tümüyle Türkiye ve Atatürk'e ayrıl- mıştı. Bol fotoğraflı güzel bir sayfa hazırlamışlardı. 2a- ten gazetenin bir kopyasını aldırarak Cumhuriyet arşivi- ne koydurdum. "Dış itibarımız müthiş artıyor" yalanlarıyla geldik bu- günlere. Şimdi başkentimizde yabancı parlamenterler basın toplantıları yapıyor ve Türkiye'yi tehdit edebiliyor. Ve miting alanlarında "PKK'yı kolundan tutup Meclis'- ten attım" övünmesiyle alkış toplayanlar, ulusal onuru- muzu zedeleyen bu saygısızlıklar karşısında pişkin piş- kin gülümsüyorlar. Oysa ki demokrat olmak, kendine hakaret ettirmek, yapılan hakaretferi pişkince sineye çekmek değildir. Demokrat olmak, en azından bu haka- retlere zemin hazırlamaktır. Ama kime anlatırsınız?.. Mustafa Kemal'in genç cumhuriyeti fukara bir ülkey- di. Halkını "tutumlu olmaya", "yerli malı kullanmaya" özendiren bir ülkeydi. Ama bugünün kimi yöneticilerinin akıllarının alamayacağı kadar itibarlı ve düşünemeye- cekleri kadar onurlu bir ülkeydi. O günlerin Türkiyesi'nin "jet sosyetesi", "paparazzi- leri", "Alemleri" yoktu. Bugün kimilerinin dalga geçtiği cumhuriyet bayramı balolarına, ayaklarını sıkan Sümer- bank pabuçlarıyla giderdi valiler. O günlerin Türkiyesi'- nin başbakanlarının yurtdışında yatırım yapacaklarını söyleseler, söyleyeni "deli"6\ye akıl hastanesine kaldı- rırlardı. O günlerin Türkiyesi'nde trilyonluk yolsuzluklar- la suçlananlara devlet protokolönde yer vermezler, er- dem ve ahlak üzerine nutuk attırmazlardı. Ama o günlerin Türkiyesi umut ve inanç doluydu. O günlerin Türkiyesi gururluydu, haysiyetliydi. Müstemle- ke valisi edasıyla konuşmak isteyen kimi kendini bil- mezlere, tek tek yalatırdı o söylediklerini... Neoldu bize... llacta patent tartışması Çokuluslularistiyor, yerliler karşı çıkıyor Türkiye'de "İlaçta patent" konusu sağlık sektöründe en çok tartışılanlar arasında yer alıyor. 181 madde ve 7 geçici maddeden oluşan patent yasa tasansı taslağı, 6.1.1993 tari- hinde Başbakan Süleyman De- mirel tarafından TBMM'ye sevk edildi. İlaç, bu taslağın 7. geçici maddesi ile patent kapsamına alındı. Eczacılar Odası Başkanı Mehmet Domaç. patentle ilgili görüşlerini aktardı. Domaç'ın yaptığı araştırmaiara göre tasan taslağı, TBMM Adalet Komisyonu'ndan çok kısa za- manda yeterince tartışılmadan geçti. Sanayi ve Teknoloji Ko- misyonu'nda bir yıldan fazla kalan taslak üzerinde, kısmen deolsatartışıldı. 5 yıllık geçiş süresi 4 yıla in- dirilerek TBMM Bütçe Plan Komisyonu'na sevk edildi. tlacın patent kapsamına ah- nmasını savunan çokuluslu ilaç fırmalan. fikri hakkuı ko- runması gibi çok masum, fazla karşı çıkılamayacak yaklaşım- larla kamuoyunun gündemini oluşturmaya çalışmaktadırlar. Aynca hükümet küreselleş- me ve uluslararası sözleşmele- re nnza koymak, yabancı ser- mayenin üfkemize akışını sağ- lamak adına üacın patent kap- samına alınmasını savunmaK- tadır. Araştırmaya kaynak ayırmadığından ülkemizin kısa evrimde ilaç bulma sansı yoktur. Araştırma yapabilen çokuluslu fırmalann araştı- rmalannın desteği patentle ül- kemiz . insanından çıkanla- caktır. İlaç, patent kapsamına alındığında yerlı ilaç sanavinin çokuluslu ilaç firmalan ile re- kabet şansı kalmayacak, çoğu yerli ilaç firması çokuluslu ilaç firmalannın ya fason üretimi ile uğraşacak ya da fırmalannı kapamakla karşı karşıya kala- cakür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle