Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9AĞUSTOS1994SAU
12 KULTUR
Sanat 'AKM'siz' olamıyor
FELSEFE YOLUM)A
ARSLAN KAYNARDAĞ
NİLGÜNTOPTAŞ
İstanbullu sanatseverler
ekim ayında başlayacak olan
yenı kültür sanat sezonunda
opera izleyemeyecekler. Başka
bir deyişle önümüzdeki sezon
Istanbul'da tek bir opera sah-
nelenemeyecek. Bunun yanı
sıra yine önûmüzdeki sezon
İstanbullu müzikseverler alışık
olduklan üzere, her cuma cu-
martesi senfoni konserine gide-
meyecekler.Devlet Tiyatrosu
oyunlannı sadece iki sahnede
izleyebilecekler. Neden mi?
Çünkü Istanbul Devlet Opera
ve Balesi, îstanbul Devlet Ti-
yatrosu ve İstanbul Devlet Sen-
foni Orkestrası'nın kulianabile-
ceği tek mekan olan AKM bir
türlü onanlamıyor. Her üç ku-
rumun da yöheticileri tam an-
lamıyla ne yapacaklannı bil-
mez durumdalar çünkü
onanmın ne zaman başlayapı
ne zaman biteceği bilinmediği
için yeni sezona ilişkin herhangi
bir program yapamıyorlar ve
repertuvar oluşturamıyorlar.
Eski Kültür Bakanı Fıkri
Sağtar geçen yıl yaşanan Oda
Tiyatrosu yangırundan sonra
yaptığı açıklamada 1994 mayı-
sından başlanarak AKM'nin
genel onanma alınacağını açık-
lamıştı. Bu nedenle yukanda sı-
raladığımız kurumlar sezonu
bir ay önceden, nisan ayında ta-
mamladı. 5 Nisan tasamıf ted-
birleri nedeniyle önce tamamen
iptal edileceği sanılan onanm
için bir miktar para bulununca
Can gûvenliği açısında gerekli
elektrik, ses ve tşık sistemlerinin
ekJen gecüilmesiııe" karar veril-
di.
Böylece boşa geçen mayıs ve
haziran aylanndan sonra 6
temmuzda yapılan ihale de
yanlış olduğu gerekçesiyle Kül-
tür Bakanhğı tarafından iptal
edilince, iş iyice sarpa sardı.
En son duruma göre 12 ağus-
tosta bir ihale daha yapılacak
bundan doğru sonuç abnırsa en
erken eylül ayında onanm baş-
layacak ve ne kadar süreceğini
• Atatürk Kültür Merkezi'nin
'tasarruf tedbirleri' yüzünden
'onanmı' suya düşünce, en zor
durumdaki kurumolan kurum
İDOB Genel Sanat Yönetmeni
Yekta Kara(solda). vahim durumu
özetliyor: "Yeni
sezonda hiçbir opera eseri
şahnelenemeyecek." İstanbul'da
İDOB'un büyük prodüksiyon-
lannın sahnelenebileceği bir sahne ve
orkestranın sığacağı bir orkestra
çukuru yok.
• İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü
Murat Karasu(yanda) ,kendilerini
İDOB ve İDSO'dan daha şanslı
buluyor çünkü küçük bir onanmla
Taksim Sahnesi ve Birim Sahne'yi
kullanabilecekler. Durumun
'belirsizliği'nden yakınan Karasu,
'Bizi en çok tedirgin eden prova
salonlan ve atölyelerin
çalışıpçahşmayacağı. Eğer
atölyelerimizi çahştıramazsak
yeni üretimler yapma şansımız
yok'diyor.
Üç kurum da Atatürk Kültür Merkezi'ne İıkılmış oimaktan' ve yetersizliklerden yakuurken, şimdi AKM'nin yokluğunda "mucize yaratma'peşine düştüler.
de kimse bilmiyor. En iyimser tahmin-
le mart-nisan aylannda AKM teslim
edilecek.
Her üç kurum da daha önce "Hep
beraber AKM'ye tıkılmışolmaktan" ve
AKM'nin yetersizliklerinden yakını-
rken şimdi AKM'nin de elden gitme-
siyle mucize yaratma peşine düştüler.
Çünkü İstanbul'da opera sahnelene-
cek ya da senfoni konseri verilecek
sahneleryok.
Kurum yöneticileri hayal güçlerinı
ve imkanlan zorlayarak bır mekan
bulduklannda ise yine tasarruf tedbır-
lerinden dolayı kira parasını ödeyeme-
me gibi bir sorunla karşılaşıyorlar.
Fakat her üç yöneticinin de en çok
yakındığı konu süregelen "belirsizlik".
Kendilerine onanmın ne zaman bi-
tip, sahnelerin ne zaman teslim edile-
ceği ya da edilemeyeceği gibi bir bilgi-
nin verilmemesi nedeniyle yeni sezon
için herhangi bir program oluştura-
madıklannı belirten yöneticilerin bu
bence en sağlıklısı olur şu anda. Onarım
çok gerekli ama bir sezonun öldüriilme-
si pahasına böyle bir kahramarüığın
yapdması gerektiğine de inanmıyo-
Murat Karasu kendilerini İDOB ve
İDSO'ya göre daha şanslı buluyor
çünkü ellerinde hem küçük bir onan-
mla kullanılabilecek olan Taksim
Sahnesi hem de Birim Sahne var. Ka-
rasu, bu iki sahnenin yanı sıra Oda Ti-
yatrosu'nun da 6 temmuzdaki ihale
baz ahnarak kasımda kullanılabüece-
ğinin söylendiği, ancak şimdikı du-
rumda bu konunun da belirsiz oldu-
ğunu söylüyor ve sözlerini şöyle sür-
dürüyor:
"Bizi en çok tedirgin eden prova sa-
lonlan ve atölyelerin çaltşıp çalışmava-
cağı. Eğer atölyelerimizi çaltştıramaz-
sak yeni üretimler yapma şansımız yok.
Bu durum dekor ve kostüm iiretimini
buradan karşılayan Bursa Devlet Ti-
yatrosu'nu da etkiliyor. Prova salon-
konudaki ortak görüşü İDT Müdürü İarını çalıştıramazsak planladığmuz ta-
Murat Karasu'nun sözlenyle özetlenı- rihlerde prova yapıp planladığımız ta-
yor: rihte prötniyer yapma şansmıız kal-
mıyor. Her şey zincirleme".
IDSO Müdür Yardıması Alp Alö-
ner de salon arayışlannı şöyle anlatı-
*Böyfc bir iş dünyanm hiçbir yerinde
arada derede yapıimaz. İki, üç yıl öoce-
sinden tüm kurumlar programlann bi-
lirler önlemkrini alorlar, başlaruun ça-
resine bakariar. Onanmın ertelenmesi
yor:
'Devletin şu anda yapmadığı işi biz
kendi kendimize yaprrma çaltşıvoruz.
Bunu ne derece başarabiİeceğimizi bile-
miyoruz. Çünkü salon sonuçta öyle bir
sorun ki tutup da sizin evinizin salonun-
da olmaz bu konser. Yûz kişiyi sahneye
çıkanyonız. Bir kere o teknik özellikİe-
ri içeren salon İstanbul'da çok az.
lşin bir başka boyutu da bu salon
Sarıgazi'de olursa orada da konser ve-
remeyiz. Bu salon İstanbul'un merkezi
bir yerinde, insanlann ayağının alışık
olduğu bir yerde otacak, oto park soru-
nu olmayacak. Sonuçta AKM ocak
ayına doğru açılırsa başka seçenekler
üzerinde durmamız gerekir ki bunları
yapıyoruz. Mesela İTL Maden Fakül-
tesi amfısi kira istemeleri nedeniyle ol-
madı. CRR bizim için en uygun yer
ama, onlar da reddcttiler. Harbiye Kül-
tür Merkezi'yle görüştük. Sadece bazı
milli günleri içeren konserler için salonu
bedava verebileceklerini, onun dışında
Kültür Bakanlığı tarifesinin baz
alındığını bildirdiler, bunun bize haf-
talık maliyeti beş prova bir konser için
1200 dolar ediyor. Eğer ikinci bir kon-
ser yaparsak haftada toplam 1800 do-
lar kira parası vermemiz lazım. Bu ta-
sarruf tedbirlerinde bu parayı nasıl ve-
receğiz bilmiyonım".
En zor durumda olan kurum İDOB
Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara'
nın sözlerinden kültür yaşamımız ıçın
en vahım sonucu çıkanyonız: "Yeni
sezonda hiçbir opera eseri şahnele-
nemeyecek." İstanbulda İDOB'un
büyük prodüksiyonlannın sahnelene-
bileceği bir sahne ve orkestranın sığa-
cağı bir orkestra çukuru yok. Yekta
Kara, bunun ancak bir spor salonun-
da olabileceğini, ancak böyle bir me-
kanda da akustik sorununun ortaya
çıkacağını, bunun için de teknik bir
çahşma ve masraf gerekeceğini belirti-
yor.
Eskileri kırpıp yıldız yapmak
İDOB'un yeni sezon programında
şimdilik kesinleşen Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda sunulacak bale
göstenleri ve konserler. CRR'yle 27
temsil içm anlaştıklannı belirten Kara.
burada ancak bale eserlen ve koronun
sunacağı "Carmina Burana", Verdi
Requiem" gibi eserler olabileceğini ifa-
de ediyor. Bakırköy Yunus Emre'de
de geçen yıl olduğu gibi çocuk oyun-
lannı ve Konser Salonu'nda sergile-
nen "Bir Tenor Aranıyor", "Çaykovs-
ki'den Mektup Var", "Rossiniyi Sever
misiniz" gıbı yapımlann sergıleneceğı-
nı belirten Kara şöyle devam ediyor'
"Birim Tiyatro'dan v ararlanacağız bel-
ki. Orası deneme tiyatrosu niteliğinde
olduğu için genç koreograflarımızın
yeni denemeleri, yenilikçi çauşmalan
için uygun bir ortam. Ava İrini eylül
ekim a>larında kullanılabilir ama ktşın
ısıtmak mümkiin değil."
Kültür Bakanlığı'na bağh tüm ku-
rumlar gibi İDOB, İDSO ve İDT'de
de ödemeler en asgari düzeyde gerçek-
leşiyor ve tüm masraflar kısılmış du-
rumda. Bu nedenle her üç kurumda da
yeni eser sahnelenemiyor ve konuk sa-
natçı getirilemiyor.
Murat Karasu, "Şu anda keseden yi-
yoruz, eskileri kırpıp yıldız yapacağız"
derken Alp Alüner. "Tüm maddi im-
kanlarunız sıfıra indi. Biz şu anda bir
dokun bin an işit halindeviz. Parasızlı-
ğmuzı mı düşünelim, sahnesizliğimizi
mi, programsızlığımızı mı? Pivasadan
para bulmaya çalışıyoruz, şefİerle so-
lisrJerk çingene pazarüğı yapıyoruz.
Yeni eser hazırlayamıyonız, yeni eser
nota demek, nota da nota kirası demek.
Biz nota kiralarını ödemekte oldukça
zorlanıyoruz. Telif hakları var, bir Ad-
nan Saygun senfonisini çalmamız sade-
ce nota kirası olarak 4-5 bin marka mal
oluyor. Bu nedenle mümkün mertebe
Türkiye'de olan ve kira, telif hakkı ge-
rektirmeyecek klasik eserlerden reper-
tuvar oluşturmava çalışacağız."
Tüpkiye'de Voltaire
Voltaire doğumunun 3Q0.yılında birçok ülkede anılı-
yor. Bizde henüz, Server Tanilli ile Tahsin Yücel'in
kısa yazılarından başka bir şey görülmedi. Çıkacak
yayımları umutla beklerken, Server Tanilli'nin Voltai-
re ve Aydınlanma adındaki kitabını yayımlamak üze-
re olduğu haberi gelince sevindim. Herhalde başta
yazılar ve kitaplar da yayımlanacaktır.
Fransa'daki aydınlanma düşüncesine duyulan ilgi
Türkiye'de epeyce eskidir. Tanzimat ve Meşrutiyet
aydınlarının tanıdıkları ilk Batılı düşünür Voltaire ol-
muştur. Münrf Paşa'nın 1859'daçevirdiği felsefe yazı-
larının büyük bölümü onun diyaloglarından oluşuyor-
du(1). Paşa, düşünce tarihimizdeki ilk çeviri için bu
büyük yazarın kitabını seçerken, "diyalog konusunda
fikir vermek istedığini" de söylüyordu.
AJİ Bey 1877'de Voltaire'in Mikromega adındaki fel-
sefi romanını çevirdi. Beşir Fuad 1888'de Voltaire
konusunda önemli bir inceleme kitabı yazdı(2). Poziti-
vist (olgucu) ve maddeci bir düşünür olan, bütün yazı-
larında akılcılığı, bilimi ve ilerleme düşüncesini savu-
nan Beşir Fuad kitabında, bu büyük düşünürün dini
nasıl eleştirdiğini, insanlığı zincirlerinden kurtarmak
için bağnazlıkla nasıl savaştığını anlatıyordu. Bir Vol-
taire hayranıydı Beşir Fuad.
O sırada Saadet gazetesinde Voltaire'i eleştiren,
eleştiriyi hakarete kadar vardıran bir şiir yayı-
mlanmıştı. Beşir Fuad buna hemen başka bir şiirle
karşılık verdi. Verdiği karşılıkta şöyle diyordu:
"Voltaire'i sevenlerin hepsi kültür ve bilgi sahibi
kimselerdir. Bilgi ve kültürleriyle her yanı aydınlatı-
rlar. Onları yermek değil övmek gerekir. Akıllı olan-
lar, bilimi, gerçeği arayıp bulmalıdırlar. Böyle yap-
mazlarsa hayvandan farkları kalmaz...(3)"
Başkaları da işe kanşarak Beşir Fuad'a hücum etti-
ler, onun "kafir" olduğunu söylediler. Dönemin sevi-
len, sayılan yazarı Muallim Naci bir yazı yazarak ha-
vayı yumuşatmayaçalıştı. "Voltaire'i sevmenin kafir-
lik anlamına gelmeyeceğine" işaret etti.
Ahmet Mfttıat'ta da Voltaire sevgisi vardır ama Be-
şir Fuad kadar coşkulu gözükmez. Birkaç mektubunu
çevirmekle yetinmiştir.
Cumhuriyet döneminde Voltaire'den yapılan çeviri-
ler çoğalmıştır. 1938'de Kandid, 1939da XII. Şarl'ın
Tarihi, yine 1939'da Andre Maurous'un Voltaire adı-
ndaki kitabı çevrildi. Felsefe açısından asıl önemli çe-
viri Felsefe Sözlüğü'dür. Feylesofça Konuşmalar ve
Fıkralar da önemlidir. Birinciyi 1943'de Lütfi Ay, ikin-
ciyi 1947'de Fehmi Baldaşçevirmişlerdir. Fransızfel-
sefeci Andre Cresson un Voltaire incelemesinin
1962'de çevrilmesi kitaplığımıza değerli bir yapıt ka-
zandırmıştır.
Üç önemli yazıyı ayrıca anmadan edemeyeceğim:
Birinci yazı E. Auerbach'ın verdiği konferansın
metnidir. Dünyaca tanınmış bir edebiyat uzmanı olan
bu profesör 1940'larda İstanbul Üniversitesi'nde ho-
caydı. Türkiye'de yayımlanmış yazıları vardır.
Andığım konferansı Voltaire ve Burjuva Zihniyeti
başlığı taşımaktadır ve yayımlanmıştır(4).
fkinci yazı Cemil Merlç'indir. ileri Fikir öncüsü
Voltaire başlığını taşıyan bu yazı 1944'de Yurt ve Dün-
ya dergisinde yayımlanmıştır. Yazarın konuyu Mark-
sist açıdan incelediği belli olmaktadır.
Üçüncü yazı Berke Vardar'ındır. Vardar. Fransız
EdebiyatıTarıhi'nde Voltaire'i heryönüyle anlatırken,
"aydınlanmacılığı" üzerinde özellikle durmuştur.
Yıldönümleri; düşünürleri anmak, onları okumak,
eskiden okuduysadınız bir kez daha okuyup
değerlendirmek için iyi fırsatlardır. Voltaire'in bize
söyleyeceği çok şey var, açın onun kitaplarını hemen
okumaya başlayın. Çağdaş insanın Voltaire'e neler
borçlu olduğunu göreceksiniz.
Yılın bitmesine beş ay kaldı. Üniversitelerimiz bu
büyük düşünür için bir şeyler yapacaklar mı bakaJım?
1) Muhaverat-ı Hıkemıye
2) Voltaire, İstanbul 1304 (1888)
3) Epeyce uzun olan bu şıırın ozetını verdım ve dılını sadeleştırdım
4) Bakınız Unıversıte Konferansları, 1947, İstanbul Unıversıtesı
Edebiyat Fak yayımları
Savaş sırasında aşık olursamz...
The VVar Boys' adlı oyunuyla eleştirmenlerin dikkatini çeken Naomi VVallace'ın
(ûstte)yeni oyunu bu kez Körfez Savaşı, Vietnam ve çeşitü savaşlarla ilgili.
Kültür Servisi - Vietnam konusu
bugüne dek sinemada çok ışlenme-
sme karşın tıyatro sahnesine pek
taşınmamıştı. Bugünlerde Lond-
ra'da sahnelenmeye başlayan 'In
The Heart of America' adlı oyunun
özelliği Vietnam'la ilgili olmasının
yanı sıra bir kadın yazann elinden
çıkması.
'In The Heart of America', Ame-
nkalı yazar Naomi VVallace'ın
İngiltere'de sahnelenen 4. oyunu.
'The Giri Wno FeU Through a Hole
in Her Jumper' adlı çocuk oyunu
daha yeni sona erdi. Ancak Walla-
ce'ın eleştirmenJerin dikkatini çek-
mesi 'The VVar Boys' adlı oyunuyla
oldu. Teksas-Meksika sınınnda
dolaşarak Meksikalı tarla işçileri-
nin Amerika'ya girmelerine engel
olan beyaz erkek gruplannı konu
eden oyunda ırk ve cinsiyet
aynmalığı cesurca irdeleniyor.
Wallace, Amerikanın ikinci en
yoksul eyaleti olan Kentucky'de bir
sığır çiftliğinde doğup büyümüş.
Babası eskı bir gazeteci. Yazann
Felemenk kökenli annesinin ailesi
savaş süresince Yahudiler için gü-
venli mekanlar sağlayarak faşizme
karşı aküf bır savaşım vermiş. Ya-
zar, 'Annem çocuklannın adaletsiz-
liğe karşı öfke duyarak büyümeleri
için çaba harcadı" diyor.
Savaş sonrası bellek yitimi
'In The Heart of America'nın yö-
netmeni Dominic Dromgoole. Wal-
lace'ın oyunlannda kullandığı canh
biçemi bir çiftlikte büyümesinin
yam sıra entelektüel olmasına, bu
iki özelliği kişiliğinde bağdaşu-
rmasına bağlıyor.
Wallace, savaş ve şiddetle ilgilen-
mesini, "Kentucky'de 'Mıssissippi
için Tann'ya şükürler olsun' diye
bir deyim vardır. Çünkü MLssissippi,
en yoksul eyalet, Kentucky'de yok-
suüuk ve sınıf sistemi yüzünden, in-
Londra'da sahnelenmeye
başlananNaomiWallace'ın
'In The Heart of America'
adlı oyununda'zulüm ve
baskı İcarşısında sevmeyi
nasıl sürdürürüz'sorusu
gündeme geliyor: 'Duyarhk
kendisini yok etme
konusunda kararlı bir
sistem karşısında nasıl
yıkılmaz?'
sanlar her gün savaşı ve şiddeti yaşı-
yor" sözlenyle açıklıyor.
Yazar, insanlann içindeki şey-
tanlan kovmak için ya da bir femi-
nist stratejisi olarak erkekler ve şid-
det üzerine oyunlar yazdığını öne
sürenlere karşı hoşgörülü olamı-,
yor. Tarih, savaş ve sınıf savaşımı
gibi uzun vadelı konularla ilgilendi-
ğini söylüyor.
Yazar, 'In The Heart of Ameri-
ca'yı 'yalnızca bir aşk öyküsü ya da
savaş sırasında birbirini etkileyen
üç aşk öyküsü' olarak tanımlıyor.
Ğrykü, Körfez Savaşı'na katılan ve
bir daha geri dönmeyen Fibstinlı-
Amerikalı Remzi üzerinde odak-
lanıyor. Remzi'nın ölüp ölmediğini
araştıran kızkardeşi Fairouz, Suudi
Arabistan çöllerinde Remzi'ye aşık
olan Kentucky'li asker Craver ile
karşılaşıyor. Fairouz, aynca Viet-
namlı.bir kadının ruhu olan ve ken-
disini My Lai kıyımı sırasında öl-
düren kişiyi ararken kazara Rem-
zi'nin hayatına giren Lue Ming'e de
rastlıyor.
VVallace, oyunda "Savaş sıra-
sında aşık olan iki insana ne olur?
Seven bir beden avni zamanda öldü-
riiyor. İnsan bununla nasıl başa
çıkar" gibi sorular soruyor. Aynca
aşk ve şiddet arasındakı çelişkllerle
oynuyor. "Aşk ne zaman şiddetli bir
hale gelir? Şiddet ne zaman bir aşk
edimi olarak kabul edilir" gibi soru-
larla ılgilenı>or. "Körfez Savaşı bize
kitle iletişim araçlan tarafından bir
ülkede barışı \e demokrasiyi yeniden
yerleştirmek amacıvla, neredeyse
bir sevgi edimi olarak sunuldu" di-
yor.
İ n The Heart of America'yı yaz-
madan önce Körfez Savaşı ve Viet-
nam Savaşı'yla ilgili bütün gerçek-
ler ve kişiîer üzerine kapsamlı bir
araştırma yapan Wallace, ABD'-
nin. tarihsel olaylar sona erdiğinde
bir bellek yitimine uğradığını söylü-
yor. Yazar, Körfez Savaşı'nın Viet-
nam da dahil olmak üzere çeşitli sa-
vaşlarla ilgisinin bulunduğunu dü-
şünüyor.
Savaşdilindensevgidiline
Körfez Savaşı yüksek teknoloji sa-
yesinde yeni bir tür temiz' savaş ol-
duğundan, oyunu yazarken Walla-
ce'ın silahlar konusunda kendini
egitmesi gerekmiş. Olaylara açıklık
getirmekten çok belirsizleştinnek
için kullanılan savaş dili Wallace'ı
büyülüyor. "Silahlara verilen isün-
ler son derece alaycı. 'Hüzünlü
Gözler' adlı bir silah var. Bu, silah-
lan dostlarunız gibi göstermenin bir
yolu. Bu nedenle, insan nasıl savaş
dilini sevgi diline dönüştürebilir diye
düşünmeye başladım" diyor.
VVallace'ın bu sorgulamalannın
sonucu, iki asker arasında geçen
erotik ve rahatsız edici bir aşk sah-
nesi ortaya çıkmış.
Entelektüel Naomi "Benim için
kapitalizm bedenle ilişkili, şiddete
dayalı bir sistem" diyor. Sonra
Kentucky'de çiftlikte büyümüş
Naomi eİdiyor: "Duyarlık kendisini
yok etme konusunda kararlı bir sis-
tem karşısında nasıl \ıkılmaz? Oyu-
nun konusu tam olarak bu. Zulüm ve
baskı karşısında sevmeyi nasıl
sürdürüriizr'
Macaristan'da, Michael Jackson ve
eşinden çocuMara oyuncak
BUDAPEŞTE (AA) - Budapeşte'de bulunan ABD'ü ünlü pop
şarkıcısı Michael Jackson ileçiçeği burnunda eşı Lisa-Marie
Presley, iki hastanede yatan hasta çocuklan ziyaret ederek
oyuncak verdiler. Jackson ve Presley çiftinin. el ele geldikleri
Budapeşte'nin Heim Pal ve Bethesda hastanelerini ziyareti
sırasında, ünlü şarkıanın sürekli olarak korumalanna. hastane
dışında bekleyen büyük bir kamyondan daha fazla oyuncak
getirmelerini emrettiği bildirildi. ABD'li üniü pop müzik
sanatçısı Michael Jackson ve eşi Lisa-Marie Presley,
evlendikten sonra ilk kez Macaristan'da ortaya çıkmışlardı.
Jackson, Doğu Avrupa üzerine hazırladığı son albümü için
Macaristan'da bır klip çekiyor. Albümün. sonbaharda
piyasaya çıkması bekleniyor.
İzmiTte Mahalle Şenligi
KOCAELİ (AA) - İzmit'in Saraybahçe Belediyesi sınırlan
içerisindeki Şirintepe Mahallesi'nde. ilk kez bu yıl düzenlenen
"Şirintepe Kültür ve Spor Şenliği" yann başhy or. Şirintepe
Muhtan İbrahim Güçlü, şenligi geleneksel hale getirmeyi
amaçladıklannı belirterek, "Şenjîğı, geleneksel halde sürdüriip.
kent halkına katkıda bulunmak istiyoruz" dedi. 5-15 ağustos
tarihleri arasında ücretsiz olarak izlenebilecek Şirintepe Kültür
ve Spor Şenliği programında, futbol maçlan, pop ve rock
müzik dinletileri, tiyatro göstenleri, kreş çocuklannın playback
gösterisi, halkoyunlan gösterisi, panel ve serbest kürsü
konuşmalan yer alıyor. •
Ponnofilmoynatan sinemacıya 300
mNyon lira ceza
GAZİANTEP (AA) - Gaziantep'te, porno film oynatan
sinemacıy a, 300 milyon lira para cezası verildi. Gaziantep
Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre Gaziantep
Alaybey Mahallesi'ndeki Kent Sinemasf na baskın yapan
polis, 45'er dakika süreli iki porno film buldu. Sinemanın 3 ay
kapatıldığı ve 300 milyon lira para cezası uygulandığı bildirildi.
Balçova'nın kitabı yanlacak
İZMİR (AA) - Balçova Belediye Başkanı Mustafa Şentürk,
Balçova'mn tarihi ile ilgili bilgileri derlemeye başladıklannı
belirterek, bunlan bir kıtapta toplayacaklannı söyledi.
Şentürk, düzenlediği basm toplantısında, Balçova'nın bir
turizm beldesi olduğunu ve 196O'lı yıllarda yapılan
calışmalarda, Balçova'da önemli tarihi kalınülara rastlandıgmı
belirterek, bu bilgilerden yararlanarak ilçenin tarihi hakkında
bir kitap hazırlamaya karar verdiklerini söyledi. Şentürk,
İzmir'in her yerinde bir tarih yaşandığını ve bunun araşünlması
gerektiğini ifade etti.