25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 9AĞUSTOS1994SAU 12 KULTUR Sanat 'AKM'siz' olamıyor FELSEFE YOLUM)A ARSLAN KAYNARDAĞ NİLGÜNTOPTAŞ İstanbullu sanatseverler ekim ayında başlayacak olan yenı kültür sanat sezonunda opera izleyemeyecekler. Başka bir deyişle önümüzdeki sezon Istanbul'da tek bir opera sah- nelenemeyecek. Bunun yanı sıra yine önûmüzdeki sezon İstanbullu müzikseverler alışık olduklan üzere, her cuma cu- martesi senfoni konserine gide- meyecekler.Devlet Tiyatrosu oyunlannı sadece iki sahnede izleyebilecekler. Neden mi? Çünkü Istanbul Devlet Opera ve Balesi, îstanbul Devlet Ti- yatrosu ve İstanbul Devlet Sen- foni Orkestrası'nın kulianabile- ceği tek mekan olan AKM bir türlü onanlamıyor. Her üç ku- rumun da yöheticileri tam an- lamıyla ne yapacaklannı bil- mez durumdalar çünkü onanmın ne zaman başlayapı ne zaman biteceği bilinmediği için yeni sezona ilişkin herhangi bir program yapamıyorlar ve repertuvar oluşturamıyorlar. Eski Kültür Bakanı Fıkri Sağtar geçen yıl yaşanan Oda Tiyatrosu yangırundan sonra yaptığı açıklamada 1994 mayı- sından başlanarak AKM'nin genel onanma alınacağını açık- lamıştı. Bu nedenle yukanda sı- raladığımız kurumlar sezonu bir ay önceden, nisan ayında ta- mamladı. 5 Nisan tasamıf ted- birleri nedeniyle önce tamamen iptal edileceği sanılan onanm için bir miktar para bulununca Can gûvenliği açısında gerekli elektrik, ses ve tşık sistemlerinin ekJen gecüilmesiııe" karar veril- di. Böylece boşa geçen mayıs ve haziran aylanndan sonra 6 temmuzda yapılan ihale de yanlış olduğu gerekçesiyle Kül- tür Bakanhğı tarafından iptal edilince, iş iyice sarpa sardı. En son duruma göre 12 ağus- tosta bir ihale daha yapılacak bundan doğru sonuç abnırsa en erken eylül ayında onanm baş- layacak ve ne kadar süreceğini • Atatürk Kültür Merkezi'nin 'tasarruf tedbirleri' yüzünden 'onanmı' suya düşünce, en zor durumdaki kurumolan kurum İDOB Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara(solda). vahim durumu özetliyor: "Yeni sezonda hiçbir opera eseri şahnelenemeyecek." İstanbul'da İDOB'un büyük prodüksiyon- lannın sahnelenebileceği bir sahne ve orkestranın sığacağı bir orkestra çukuru yok. • İstanbul Devlet Tiyatrosu Müdürü Murat Karasu(yanda) ,kendilerini İDOB ve İDSO'dan daha şanslı buluyor çünkü küçük bir onanmla Taksim Sahnesi ve Birim Sahne'yi kullanabilecekler. Durumun 'belirsizliği'nden yakınan Karasu, 'Bizi en çok tedirgin eden prova salonlan ve atölyelerin çalışıpçahşmayacağı. Eğer atölyelerimizi çahştıramazsak yeni üretimler yapma şansımız yok'diyor. Üç kurum da Atatürk Kültür Merkezi'ne İıkılmış oimaktan' ve yetersizliklerden yakuurken, şimdi AKM'nin yokluğunda "mucize yaratma'peşine düştüler. de kimse bilmiyor. En iyimser tahmin- le mart-nisan aylannda AKM teslim edilecek. Her üç kurum da daha önce "Hep beraber AKM'ye tıkılmışolmaktan" ve AKM'nin yetersizliklerinden yakını- rken şimdi AKM'nin de elden gitme- siyle mucize yaratma peşine düştüler. Çünkü İstanbul'da opera sahnelene- cek ya da senfoni konseri verilecek sahneleryok. Kurum yöneticileri hayal güçlerinı ve imkanlan zorlayarak bır mekan bulduklannda ise yine tasarruf tedbır- lerinden dolayı kira parasını ödeyeme- me gibi bir sorunla karşılaşıyorlar. Fakat her üç yöneticinin de en çok yakındığı konu süregelen "belirsizlik". Kendilerine onanmın ne zaman bi- tip, sahnelerin ne zaman teslim edile- ceği ya da edilemeyeceği gibi bir bilgi- nin verilmemesi nedeniyle yeni sezon için herhangi bir program oluştura- madıklannı belirten yöneticilerin bu bence en sağlıklısı olur şu anda. Onarım çok gerekli ama bir sezonun öldüriilme- si pahasına böyle bir kahramarüığın yapdması gerektiğine de inanmıyo- Murat Karasu kendilerini İDOB ve İDSO'ya göre daha şanslı buluyor çünkü ellerinde hem küçük bir onan- mla kullanılabilecek olan Taksim Sahnesi hem de Birim Sahne var. Ka- rasu, bu iki sahnenin yanı sıra Oda Ti- yatrosu'nun da 6 temmuzdaki ihale baz ahnarak kasımda kullanılabüece- ğinin söylendiği, ancak şimdikı du- rumda bu konunun da belirsiz oldu- ğunu söylüyor ve sözlerini şöyle sür- dürüyor: "Bizi en çok tedirgin eden prova sa- lonlan ve atölyelerin çaltşıp çalışmava- cağı. Eğer atölyelerimizi çaltştıramaz- sak yeni üretimler yapma şansımız yok. Bu durum dekor ve kostüm iiretimini buradan karşılayan Bursa Devlet Ti- yatrosu'nu da etkiliyor. Prova salon- konudaki ortak görüşü İDT Müdürü İarını çalıştıramazsak planladığmuz ta- Murat Karasu'nun sözlenyle özetlenı- rihlerde prova yapıp planladığımız ta- yor: rihte prötniyer yapma şansmıız kal- mıyor. Her şey zincirleme". IDSO Müdür Yardıması Alp Alö- ner de salon arayışlannı şöyle anlatı- *Böyfc bir iş dünyanm hiçbir yerinde arada derede yapıimaz. İki, üç yıl öoce- sinden tüm kurumlar programlann bi- lirler önlemkrini alorlar, başlaruun ça- resine bakariar. Onanmın ertelenmesi yor: 'Devletin şu anda yapmadığı işi biz kendi kendimize yaprrma çaltşıvoruz. Bunu ne derece başarabiİeceğimizi bile- miyoruz. Çünkü salon sonuçta öyle bir sorun ki tutup da sizin evinizin salonun- da olmaz bu konser. Yûz kişiyi sahneye çıkanyonız. Bir kere o teknik özellikİe- ri içeren salon İstanbul'da çok az. lşin bir başka boyutu da bu salon Sarıgazi'de olursa orada da konser ve- remeyiz. Bu salon İstanbul'un merkezi bir yerinde, insanlann ayağının alışık olduğu bir yerde otacak, oto park soru- nu olmayacak. Sonuçta AKM ocak ayına doğru açılırsa başka seçenekler üzerinde durmamız gerekir ki bunları yapıyoruz. Mesela İTL Maden Fakül- tesi amfısi kira istemeleri nedeniyle ol- madı. CRR bizim için en uygun yer ama, onlar da reddcttiler. Harbiye Kül- tür Merkezi'yle görüştük. Sadece bazı milli günleri içeren konserler için salonu bedava verebileceklerini, onun dışında Kültür Bakanlığı tarifesinin baz alındığını bildirdiler, bunun bize haf- talık maliyeti beş prova bir konser için 1200 dolar ediyor. Eğer ikinci bir kon- ser yaparsak haftada toplam 1800 do- lar kira parası vermemiz lazım. Bu ta- sarruf tedbirlerinde bu parayı nasıl ve- receğiz bilmiyonım". En zor durumda olan kurum İDOB Genel Sanat Yönetmeni Yekta Kara' nın sözlerinden kültür yaşamımız ıçın en vahım sonucu çıkanyonız: "Yeni sezonda hiçbir opera eseri şahnele- nemeyecek." İstanbulda İDOB'un büyük prodüksiyonlannın sahnelene- bileceği bir sahne ve orkestranın sığa- cağı bir orkestra çukuru yok. Yekta Kara, bunun ancak bir spor salonun- da olabileceğini, ancak böyle bir me- kanda da akustik sorununun ortaya çıkacağını, bunun için de teknik bir çahşma ve masraf gerekeceğini belirti- yor. Eskileri kırpıp yıldız yapmak İDOB'un yeni sezon programında şimdilik kesinleşen Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda sunulacak bale göstenleri ve konserler. CRR'yle 27 temsil içm anlaştıklannı belirten Kara. burada ancak bale eserlen ve koronun sunacağı "Carmina Burana", Verdi Requiem" gibi eserler olabileceğini ifa- de ediyor. Bakırköy Yunus Emre'de de geçen yıl olduğu gibi çocuk oyun- lannı ve Konser Salonu'nda sergile- nen "Bir Tenor Aranıyor", "Çaykovs- ki'den Mektup Var", "Rossiniyi Sever misiniz" gıbı yapımlann sergıleneceğı- nı belirten Kara şöyle devam ediyor' "Birim Tiyatro'dan v ararlanacağız bel- ki. Orası deneme tiyatrosu niteliğinde olduğu için genç koreograflarımızın yeni denemeleri, yenilikçi çauşmalan için uygun bir ortam. Ava İrini eylül ekim a>larında kullanılabilir ama ktşın ısıtmak mümkiin değil." Kültür Bakanlığı'na bağh tüm ku- rumlar gibi İDOB, İDSO ve İDT'de de ödemeler en asgari düzeyde gerçek- leşiyor ve tüm masraflar kısılmış du- rumda. Bu nedenle her üç kurumda da yeni eser sahnelenemiyor ve konuk sa- natçı getirilemiyor. Murat Karasu, "Şu anda keseden yi- yoruz, eskileri kırpıp yıldız yapacağız" derken Alp Alüner. "Tüm maddi im- kanlarunız sıfıra indi. Biz şu anda bir dokun bin an işit halindeviz. Parasızlı- ğmuzı mı düşünelim, sahnesizliğimizi mi, programsızlığımızı mı? Pivasadan para bulmaya çalışıyoruz, şefİerle so- lisrJerk çingene pazarüğı yapıyoruz. Yeni eser hazırlayamıyonız, yeni eser nota demek, nota da nota kirası demek. Biz nota kiralarını ödemekte oldukça zorlanıyoruz. Telif hakları var, bir Ad- nan Saygun senfonisini çalmamız sade- ce nota kirası olarak 4-5 bin marka mal oluyor. Bu nedenle mümkün mertebe Türkiye'de olan ve kira, telif hakkı ge- rektirmeyecek klasik eserlerden reper- tuvar oluşturmava çalışacağız." Tüpkiye'de Voltaire Voltaire doğumunun 3Q0.yılında birçok ülkede anılı- yor. Bizde henüz, Server Tanilli ile Tahsin Yücel'in kısa yazılarından başka bir şey görülmedi. Çıkacak yayımları umutla beklerken, Server Tanilli'nin Voltai- re ve Aydınlanma adındaki kitabını yayımlamak üze- re olduğu haberi gelince sevindim. Herhalde başta yazılar ve kitaplar da yayımlanacaktır. Fransa'daki aydınlanma düşüncesine duyulan ilgi Türkiye'de epeyce eskidir. Tanzimat ve Meşrutiyet aydınlarının tanıdıkları ilk Batılı düşünür Voltaire ol- muştur. Münrf Paşa'nın 1859'daçevirdiği felsefe yazı- larının büyük bölümü onun diyaloglarından oluşuyor- du(1). Paşa, düşünce tarihimizdeki ilk çeviri için bu büyük yazarın kitabını seçerken, "diyalog konusunda fikir vermek istedığini" de söylüyordu. AJİ Bey 1877'de Voltaire'in Mikromega adındaki fel- sefi romanını çevirdi. Beşir Fuad 1888'de Voltaire konusunda önemli bir inceleme kitabı yazdı(2). Poziti- vist (olgucu) ve maddeci bir düşünür olan, bütün yazı- larında akılcılığı, bilimi ve ilerleme düşüncesini savu- nan Beşir Fuad kitabında, bu büyük düşünürün dini nasıl eleştirdiğini, insanlığı zincirlerinden kurtarmak için bağnazlıkla nasıl savaştığını anlatıyordu. Bir Vol- taire hayranıydı Beşir Fuad. O sırada Saadet gazetesinde Voltaire'i eleştiren, eleştiriyi hakarete kadar vardıran bir şiir yayı- mlanmıştı. Beşir Fuad buna hemen başka bir şiirle karşılık verdi. Verdiği karşılıkta şöyle diyordu: "Voltaire'i sevenlerin hepsi kültür ve bilgi sahibi kimselerdir. Bilgi ve kültürleriyle her yanı aydınlatı- rlar. Onları yermek değil övmek gerekir. Akıllı olan- lar, bilimi, gerçeği arayıp bulmalıdırlar. Böyle yap- mazlarsa hayvandan farkları kalmaz...(3)" Başkaları da işe kanşarak Beşir Fuad'a hücum etti- ler, onun "kafir" olduğunu söylediler. Dönemin sevi- len, sayılan yazarı Muallim Naci bir yazı yazarak ha- vayı yumuşatmayaçalıştı. "Voltaire'i sevmenin kafir- lik anlamına gelmeyeceğine" işaret etti. Ahmet Mfttıat'ta da Voltaire sevgisi vardır ama Be- şir Fuad kadar coşkulu gözükmez. Birkaç mektubunu çevirmekle yetinmiştir. Cumhuriyet döneminde Voltaire'den yapılan çeviri- ler çoğalmıştır. 1938'de Kandid, 1939da XII. Şarl'ın Tarihi, yine 1939'da Andre Maurous'un Voltaire adı- ndaki kitabı çevrildi. Felsefe açısından asıl önemli çe- viri Felsefe Sözlüğü'dür. Feylesofça Konuşmalar ve Fıkralar da önemlidir. Birinciyi 1943'de Lütfi Ay, ikin- ciyi 1947'de Fehmi Baldaşçevirmişlerdir. Fransızfel- sefeci Andre Cresson un Voltaire incelemesinin 1962'de çevrilmesi kitaplığımıza değerli bir yapıt ka- zandırmıştır. Üç önemli yazıyı ayrıca anmadan edemeyeceğim: Birinci yazı E. Auerbach'ın verdiği konferansın metnidir. Dünyaca tanınmış bir edebiyat uzmanı olan bu profesör 1940'larda İstanbul Üniversitesi'nde ho- caydı. Türkiye'de yayımlanmış yazıları vardır. Andığım konferansı Voltaire ve Burjuva Zihniyeti başlığı taşımaktadır ve yayımlanmıştır(4). fkinci yazı Cemil Merlç'indir. ileri Fikir öncüsü Voltaire başlığını taşıyan bu yazı 1944'de Yurt ve Dün- ya dergisinde yayımlanmıştır. Yazarın konuyu Mark- sist açıdan incelediği belli olmaktadır. Üçüncü yazı Berke Vardar'ındır. Vardar. Fransız EdebiyatıTarıhi'nde Voltaire'i heryönüyle anlatırken, "aydınlanmacılığı" üzerinde özellikle durmuştur. Yıldönümleri; düşünürleri anmak, onları okumak, eskiden okuduysadınız bir kez daha okuyup değerlendirmek için iyi fırsatlardır. Voltaire'in bize söyleyeceği çok şey var, açın onun kitaplarını hemen okumaya başlayın. Çağdaş insanın Voltaire'e neler borçlu olduğunu göreceksiniz. Yılın bitmesine beş ay kaldı. Üniversitelerimiz bu büyük düşünür için bir şeyler yapacaklar mı bakaJım? 1) Muhaverat-ı Hıkemıye 2) Voltaire, İstanbul 1304 (1888) 3) Epeyce uzun olan bu şıırın ozetını verdım ve dılını sadeleştırdım 4) Bakınız Unıversıte Konferansları, 1947, İstanbul Unıversıtesı Edebiyat Fak yayımları Savaş sırasında aşık olursamz... The VVar Boys' adlı oyunuyla eleştirmenlerin dikkatini çeken Naomi VVallace'ın (ûstte)yeni oyunu bu kez Körfez Savaşı, Vietnam ve çeşitü savaşlarla ilgili. Kültür Servisi - Vietnam konusu bugüne dek sinemada çok ışlenme- sme karşın tıyatro sahnesine pek taşınmamıştı. Bugünlerde Lond- ra'da sahnelenmeye başlayan 'In The Heart of America' adlı oyunun özelliği Vietnam'la ilgili olmasının yanı sıra bir kadın yazann elinden çıkması. 'In The Heart of America', Ame- nkalı yazar Naomi VVallace'ın İngiltere'de sahnelenen 4. oyunu. 'The Giri Wno FeU Through a Hole in Her Jumper' adlı çocuk oyunu daha yeni sona erdi. Ancak Walla- ce'ın eleştirmenJerin dikkatini çek- mesi 'The VVar Boys' adlı oyunuyla oldu. Teksas-Meksika sınınnda dolaşarak Meksikalı tarla işçileri- nin Amerika'ya girmelerine engel olan beyaz erkek gruplannı konu eden oyunda ırk ve cinsiyet aynmalığı cesurca irdeleniyor. Wallace, Amerikanın ikinci en yoksul eyaleti olan Kentucky'de bir sığır çiftliğinde doğup büyümüş. Babası eskı bir gazeteci. Yazann Felemenk kökenli annesinin ailesi savaş süresince Yahudiler için gü- venli mekanlar sağlayarak faşizme karşı aküf bır savaşım vermiş. Ya- zar, 'Annem çocuklannın adaletsiz- liğe karşı öfke duyarak büyümeleri için çaba harcadı" diyor. Savaş sonrası bellek yitimi 'In The Heart of America'nın yö- netmeni Dominic Dromgoole. Wal- lace'ın oyunlannda kullandığı canh biçemi bir çiftlikte büyümesinin yam sıra entelektüel olmasına, bu iki özelliği kişiliğinde bağdaşu- rmasına bağlıyor. Wallace, savaş ve şiddetle ilgilen- mesini, "Kentucky'de 'Mıssissippi için Tann'ya şükürler olsun' diye bir deyim vardır. Çünkü MLssissippi, en yoksul eyalet, Kentucky'de yok- suüuk ve sınıf sistemi yüzünden, in- Londra'da sahnelenmeye başlananNaomiWallace'ın 'In The Heart of America' adlı oyununda'zulüm ve baskı İcarşısında sevmeyi nasıl sürdürürüz'sorusu gündeme geliyor: 'Duyarhk kendisini yok etme konusunda kararlı bir sistem karşısında nasıl yıkılmaz?' sanlar her gün savaşı ve şiddeti yaşı- yor" sözlenyle açıklıyor. Yazar, insanlann içindeki şey- tanlan kovmak için ya da bir femi- nist stratejisi olarak erkekler ve şid- det üzerine oyunlar yazdığını öne sürenlere karşı hoşgörülü olamı-, yor. Tarih, savaş ve sınıf savaşımı gibi uzun vadelı konularla ilgilendi- ğini söylüyor. Yazar, 'In The Heart of Ameri- ca'yı 'yalnızca bir aşk öyküsü ya da savaş sırasında birbirini etkileyen üç aşk öyküsü' olarak tanımlıyor. Ğrykü, Körfez Savaşı'na katılan ve bir daha geri dönmeyen Fibstinlı- Amerikalı Remzi üzerinde odak- lanıyor. Remzi'nın ölüp ölmediğini araştıran kızkardeşi Fairouz, Suudi Arabistan çöllerinde Remzi'ye aşık olan Kentucky'li asker Craver ile karşılaşıyor. Fairouz, aynca Viet- namlı.bir kadının ruhu olan ve ken- disini My Lai kıyımı sırasında öl- düren kişiyi ararken kazara Rem- zi'nin hayatına giren Lue Ming'e de rastlıyor. VVallace, oyunda "Savaş sıra- sında aşık olan iki insana ne olur? Seven bir beden avni zamanda öldü- riiyor. İnsan bununla nasıl başa çıkar" gibi sorular soruyor. Aynca aşk ve şiddet arasındakı çelişkllerle oynuyor. "Aşk ne zaman şiddetli bir hale gelir? Şiddet ne zaman bir aşk edimi olarak kabul edilir" gibi soru- larla ılgilenı>or. "Körfez Savaşı bize kitle iletişim araçlan tarafından bir ülkede barışı \e demokrasiyi yeniden yerleştirmek amacıvla, neredeyse bir sevgi edimi olarak sunuldu" di- yor. İ n The Heart of America'yı yaz- madan önce Körfez Savaşı ve Viet- nam Savaşı'yla ilgili bütün gerçek- ler ve kişiîer üzerine kapsamlı bir araştırma yapan Wallace, ABD'- nin. tarihsel olaylar sona erdiğinde bir bellek yitimine uğradığını söylü- yor. Yazar, Körfez Savaşı'nın Viet- nam da dahil olmak üzere çeşitli sa- vaşlarla ilgisinin bulunduğunu dü- şünüyor. Savaşdilindensevgidiline Körfez Savaşı yüksek teknoloji sa- yesinde yeni bir tür temiz' savaş ol- duğundan, oyunu yazarken Walla- ce'ın silahlar konusunda kendini egitmesi gerekmiş. Olaylara açıklık getirmekten çok belirsizleştinnek için kullanılan savaş dili Wallace'ı büyülüyor. "Silahlara verilen isün- ler son derece alaycı. 'Hüzünlü Gözler' adlı bir silah var. Bu, silah- lan dostlarunız gibi göstermenin bir yolu. Bu nedenle, insan nasıl savaş dilini sevgi diline dönüştürebilir diye düşünmeye başladım" diyor. VVallace'ın bu sorgulamalannın sonucu, iki asker arasında geçen erotik ve rahatsız edici bir aşk sah- nesi ortaya çıkmış. Entelektüel Naomi "Benim için kapitalizm bedenle ilişkili, şiddete dayalı bir sistem" diyor. Sonra Kentucky'de çiftlikte büyümüş Naomi eİdiyor: "Duyarlık kendisini yok etme konusunda kararlı bir sis- tem karşısında nasıl \ıkılmaz? Oyu- nun konusu tam olarak bu. Zulüm ve baskı karşısında sevmeyi nasıl sürdürüriizr' Macaristan'da, Michael Jackson ve eşinden çocuMara oyuncak BUDAPEŞTE (AA) - Budapeşte'de bulunan ABD'ü ünlü pop şarkıcısı Michael Jackson ileçiçeği burnunda eşı Lisa-Marie Presley, iki hastanede yatan hasta çocuklan ziyaret ederek oyuncak verdiler. Jackson ve Presley çiftinin. el ele geldikleri Budapeşte'nin Heim Pal ve Bethesda hastanelerini ziyareti sırasında, ünlü şarkıanın sürekli olarak korumalanna. hastane dışında bekleyen büyük bir kamyondan daha fazla oyuncak getirmelerini emrettiği bildirildi. ABD'li üniü pop müzik sanatçısı Michael Jackson ve eşi Lisa-Marie Presley, evlendikten sonra ilk kez Macaristan'da ortaya çıkmışlardı. Jackson, Doğu Avrupa üzerine hazırladığı son albümü için Macaristan'da bır klip çekiyor. Albümün. sonbaharda piyasaya çıkması bekleniyor. İzmiTte Mahalle Şenligi KOCAELİ (AA) - İzmit'in Saraybahçe Belediyesi sınırlan içerisindeki Şirintepe Mahallesi'nde. ilk kez bu yıl düzenlenen "Şirintepe Kültür ve Spor Şenliği" yann başhy or. Şirintepe Muhtan İbrahim Güçlü, şenligi geleneksel hale getirmeyi amaçladıklannı belirterek, "Şenjîğı, geleneksel halde sürdüriip. kent halkına katkıda bulunmak istiyoruz" dedi. 5-15 ağustos tarihleri arasında ücretsiz olarak izlenebilecek Şirintepe Kültür ve Spor Şenliği programında, futbol maçlan, pop ve rock müzik dinletileri, tiyatro göstenleri, kreş çocuklannın playback gösterisi, halkoyunlan gösterisi, panel ve serbest kürsü konuşmalan yer alıyor. • Ponnofilmoynatan sinemacıya 300 mNyon lira ceza GAZİANTEP (AA) - Gaziantep'te, porno film oynatan sinemacıy a, 300 milyon lira para cezası verildi. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre Gaziantep Alaybey Mahallesi'ndeki Kent Sinemasf na baskın yapan polis, 45'er dakika süreli iki porno film buldu. Sinemanın 3 ay kapatıldığı ve 300 milyon lira para cezası uygulandığı bildirildi. Balçova'nın kitabı yanlacak İZMİR (AA) - Balçova Belediye Başkanı Mustafa Şentürk, Balçova'mn tarihi ile ilgili bilgileri derlemeye başladıklannı belirterek, bunlan bir kıtapta toplayacaklannı söyledi. Şentürk, düzenlediği basm toplantısında, Balçova'nın bir turizm beldesi olduğunu ve 196O'lı yıllarda yapılan calışmalarda, Balçova'da önemli tarihi kalınülara rastlandıgmı belirterek, bu bilgilerden yararlanarak ilçenin tarihi hakkında bir kitap hazırlamaya karar verdiklerini söyledi. Şentürk, İzmir'in her yerinde bir tarih yaşandığını ve bunun araşünlması gerektiğini ifade etti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle