Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
29 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Tiyatro onun için bir yaşam biçimiydi
Geçen yü yitirdiğimiz Oben Güney, oyuncu, yönetmen, oyun yazan, şair, çevirmen, araştırmacı ve eğitimciydi
HtLMtZAFERŞAHİN
Geçen yıl 29 ağustosta yitir-
diğirniz Oben Güney, tiyatroda-
ki bitmek tükenmek bümeyen
enerjisi, ilkeli yaklaşunı ve hoş-
görüsüyle tanındı. O çok yönlü
sanatçı kimliğiyle, tiyatro sana-
tının çok değişik alanlanyla il-
gilendi. Oyuncu, yönetmen,
oyun yazan, şair, çevirmen,
araşüraıaa ve eğitimciydi.
Sanat yaşamuıa, 195O'li yü-
larda dergjlerde yayımlanan şj-
irleriyle girdi. Yine aynı yıllarda
tiyatroya başladı. Âmatör ça»
bşmalan, Hakhm Dortnen'in
Cep Tiyatrosu'nda açtığı kurs-
larda biçimlendi. Askerhk yılla-
nnı saymazsak, tiyatro onun
için bir yaşam biçimiydi artık.
Duyariı bir sanatçı
Birçok tiyatro topluluğunda
oyuncu ve yönetmen olarak yer
aldı. Meydan Sahnesi, Ankara
Sanat Tiyatrosu, Tiyatro TÖS,
Başkent Tiyatrosu, Turne Ti-
yatrosu ve Istanbul Belediyesi
Şehir Tiyatrolan bunlardan ba-
zılan. Yenişehir Tiyatrosu,
Markopaşa Oyunculan toplu-
luklannın ise kuruculan arasın-
da... Polonya'da çahştığı toplu-
luklan da unulmayabm.
Oben Gûney'in yaşamında
tiyatro adına belli dönemler
vardı. Acısıyla, tatiısıyla, umu-
duyla iç içe... Herdöneminde ti-
yatroya duyduğu sevgiyi bilgiy-
le bütünleştirdi. Asbnda, tiyat-
roya duyduğu sevgiyi, bilgiyle bütünleştirme ça-
bası ve ülkûsü, onun için bir tutkuydu. Bu tut-
kunun ardında, bilgj karşısında hep öğrenme
ugraşını sürdüren aydın insan tavn vardı.
Yazdığı, yönettiği oyunlarda, araşürmalannda
tiyatronun sanatsal sonınlanna olduğu kadar
ekonomiden toplumsal, siyasaJ yaşarna ülkemi-
zin tüm sonınlanna duyarb bir sanatçı
aydınımızdı Oben Güney.
40 yılı aşkıntiyatroyaşamı
Sanınm 1969 yıh yaşamında çok önemli bir
nokta. Polonya Kûltür BakanhğYnın Jerzy Gro-
towski'nin araalığıyla verdiği bursla gittiği Po-
lonya'da 1978 yılına kadar kalıyor. Grotowski'-
nin Laboratuvar Tiyatrosu'nda başladığı çalış
malannı başka topluluklarda sürdürüyor. Bu
arada yazdığı oyunlar sahneleniyor, başka dille-
Katharina BlumnTun Çiğnenen Onunı'nda Oben Güney, Erhan Abir ve Erdoğan Gemicioğlu .(lstBel.Şehir TiyatroJarı 1987-1988 sezonundan)
re çevriliyor. Polonya'nın değişik
kentlerinde Türk sanatı ve tiyat-
rosu üzerine seminerler veriyor.
Türkiye'ye dönüşünde yayım
ladığı 'İnsanda Tiyatro-Tiyatro-
da İnsan' adlı araşürmasına bu
yıllarda başhyor. Uygulamaya
dayalı birikimini, tiyatro tarihi ve
kurarruyla bir araya getirmeye
çalışan tiyatro adamı anlayışının
ûrünü bu yapıt.
1978'de Türkiye'ye dönüşün-
den kısa bir süre sonra, Istanbul
Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nda
çalışmaya başbyor. Oyuncu, yö-
netmen ve yönetici... 1980 yılında ülkenin üze-
rindeki karanlığın gölgesi tiyatronun üzerine
düşüyor. Birçok arkadaşıyla birlikte 1402 sayılı
Sıkıyönetim Yasası uyannca üyatrodan uzak-
laşünlıyor. Ta 1986 yıhna kadar...
O yıl konuk sanatçı olarak yeni-
den Şehir Tiyatrolan'nda. 1988
yılında yine tiyatronun kadrosun-
da. Ancak, böbrek rahatsızlığına
kalp yetmezliği ekleniyor. Bu dö-
nem Ya Devlet Başa Ya Kuzgun
Leşe, Otello, Katherina Blumm'un
Çiğnenen Onuru (Ankara Sanat
Kurumu,_ En fyi 1989 Yardımcı
Oyuncu Ödülü) ve başka oyunlar-
da rol alıyor. Serpil Akıllıoğlu'nun
çocuk oyunu Saka Kuşu ıle Vaclav
Havel'in Görüşme-Kutiama-Çağrı
(1990, Avni DiUigil En İyı Yönet-
men ödülü) oyunlannı yönetiyor. Aynca bu yı-
llarda özel tiyatrolarda da oyunlar yönetiyor.
tkiz Kardeşim David, Baba, Kamp 17, Çıkmaz
Sokak (1983, Avnı Dilligil En İyi Yönetmen
Ödülü), Sayın Muhbir V atandaş, Ar mı Kar mı?
ve 1991 Avnı Dıllıgıl En İyı Yönetmen Ödülü'nü
yeniden aldıgı AJi Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda
sahnelediği Lzakta Piyano Sesleri bunlardan
bazılan. Yazdığı oyunlarda, gündelik gerçekli-
ğin ardındaki toplumsal nedenleri göstermeyi
amaçladı. Oyuncu, yönetmen ve araştırmacı
yantnın birikimini oyunlannın oluşturulması-
nda geniş ölçüde kullandı. Birçoğu başka dillere
çevrilen oyunlanndan bazılan: Dilend, Yük,
Suç, Kan, Çöp, Gökyüzünde Bir Kıyı, Duvar,
Sınır, Bir Kadının Zaman Drşı Yaşamı, Adem ile
Hawa... Aynca iki yüzü aşkın radyo oyunu.
Kırk yılı aşkın tivatro yaşamında öğrenme ve
araştırma bilincini hiç yitirmeyen. dünyaya
bakışını ve tiyatro anlayışını aynı potada eritebi-
len Oben Güney. kuramcı ve uygulamacı yanıy-
la tartı bir tiyatro adamımızdı. Onu, ölümünün
binnci yılında saygıyla anıyoruz.
'Birfilmyıldızı
obnakyada
olmaıııak'
Küitür Servisi - Bilincimize bir
SS subayı olarak girdi Ralph Fî-
eanes . Steven Spielberg'ın
'Shindler's List - Shindler'in Lis-
tesi' fılminde Oscar'a aday göste-
nldiği Amon Goeth rolünde Na-
azm'i temsil ediyordu. Fiennes'-
in eklediğj cinsellik öğesiyle, bu
karakter daha da rahatsız edici
bir hale gelmişti. Ancak içindekı
faşisti çıkaracak olursanız, 'çe-
kid' olduğu söylenebüirdi.
Aktör, 'Premiere' dergisinin
kendisiyle yaptığı bir söyleşide
Los Angeles'da başından geçen
bir olayı anlatıyor.
Kentin sokaklannda arabayla
dolaşırken dikkaısızliğj yüzûn-
den bir genç kızın arabasına
çarpmış. Fiennes'in bu genç kızı
tanıyan bir arkadaşından duydu-
ğu kadanyla, kız herkese "Shind-
ler'in listesi'indeki şu Nazi ara-
Ralph Fıennes, 'Shindler'in LJstesTndeki Nazi
subayı rolüyle Oscar'a adayg österilmişti.
baraa çarptı" diyormuş.. Fiennes,
sırdaşı Ben KingsJey'ye, Amon
Goeth karakterini canlandırma-
ya hazırlamrken, adamın acı çe-
ken biri olduğunu başlangıç nok-
tası olarak aldığını söylemiş ki bu
da 'cesur ve çok zekke' bir karar.
Spielberg'in yanı sıra Robert
Redford'la da çalışan aktör, iki-
sinin yönetmenliklerini karşı-
laşünrken, "Steven çok tadı
çahşır. Çok eoeıjiktir. Redford ise
unm sfire çahşır ve baskıya boyon
eğmez" diyor.
Ralph Fiennes, 3 yıl önce 'Pri-
me Suspect' adlı bir Ingiliz dizisi-
nin tek bir sahnesinde göründü.
'Royal Shakespeare Company'-
nin sahneye koyduğu 'King Le-
ar'deki rolüyle başanlı bulundu.
Daha sonra 'A Dangerous Man:
Lawrence After Arabia' adh tele-
vizyon dızısınde rol aldı.
Bu dizi drama dalında Ulusla-
rarası Emmy ödülüne değer gö-
rüldü.
Spielberg, bir gece evinde dızi-
yi izlerkcn, ekranda gördüğü, hiç
tanınmayan Ralphdapotansiyel
bir Amon Goeth gördü. Daha
sonra iş için Londra'ya gitüğinde
aktörle buluşan Spielberg, bu gö-
rüşmeden söz ederken "Içeri gir-
diğinde, nasıl ohıp da gözlerinde
bir mutlukık luvdcımı otan bu sıs-
ka tngiliz aktörün birini ötdürebi-
leceğini düşüDdüğüme şaştnrı" di-
yor.
'Lawrence' dizisinin yaraücısı
CKve Irving Ralph'ın her Royal
Shakespeare oyuncusunda bu-
lunmayan bir özelliği olduğunu,
tiyatroculuk yanı da çok güçlü
olan oyuncunun tiyatro sahne-
sinden ınip kamera karşısına geç-
tiğinde sinemanın gerektirdikleri-
ni kolaylıkla ye-
rine geürebildi-
ğini belirtiyor.
E>aha sonra
'Wuthering He-
ights-Uğultulu
Tepeler'in yeni
çevriminde JuK-
ette Binocheia
bırhkte oynayan
Fiennes, Ülusla-
rarası tstanbul
Film Festivali'-
nde gösterilen
Peter Green-
way'in 'The
Baby ofMacon-
Macon Bebeği'
filminde de rol
aldı.
1962 yılında
Sufiblk'da do-
ğan Ralph 6
yaşındayken ai-
lesi trianda'ya
taşınmış. Yak-
laşık 15 kez
taşındıktan sonra sonunda Ingil-
tere'nin güneybatısına yerleşmiş-
ler.
Ralph, resim konusunda da
yeteneldi. Royal Academy of
Dramatic Art'a kabul edilmeden
önce Chelsea College of Art and
Desing'da öğrenim gönnüş.
"Eğer ream ya da beykel yapmayı
döşOnebiliyorsam, aktör otmayı
da dDşönebflirkn" demış ve sa-
natın bir daJından diğerine geç-
miş.
'Bir film yıldızı obnak ya da ol-
mamak'. Bütün mesele bu. Spiel-
berg onun için 'Umanm bir fBm
yıldızı olmaz' dıyor. Ralph'ın ger-
çekte büyük bir karakter oyuncu-
su ve ender bir yetenek olduğunu
düşünen Spielberg. "Bugün film-
lerdeki en gfizel roller mutlaka
önemli roller olmayabfliyor" di-
yor.
İtalya'da bir Türk oyunu Murathan
Mungan'ın "Kasnn ile Nasır" adh öyküsünden uyarlanan
"Geyik Laneti" adh oyun, ağustos ayında iki hafta süreyle
Umbria'daki tiyatro merkezi "La Mama Umbria"da sergi-
lendi. Oyunu Hüseyin Katırcıoğhı uyarladı ve yönetti. Ame-
rika'nın en önemli deneysel tiyatrosunun kuruculanndan El-
len Stevvart tarafından kurulan "La Mama Umbria"da her yıl
dünyanın dört bir yanından gelen oyuncularla bir proje ger-
çekleştiriliyor. Bu projeleri Ellen Stewart genellikle kendisi
yönetirken, bu yıl Hüseyin Katırcıoğlu'na önermiş. Eski bir
manastır olan bina, yirmi odası ve prova salonlanyla sa-
natçılann birarada yaşayarak eserler üretebilecekleri bir me-
kan olarak düzenlenmiş.
"Geyik Laneti", İtalya, Amerika, Yeni Zelanda, Avustur-
ya, Japonya, Çin ve Türkiye'den katılan on dört kişilik bir
oyuncu kadrosuyla çalışılmış. Baş kadın rolü Cudana. Zişan
Uğurlu tarafından yorumlanıyor. oyunun kostüm tasanmını
Selçuk Günşık, orijinal müziğini Genji İto gerçekleştirdi.
Evrensel temalar icermesine karşın oldukça yöresel bir
öykü olan "Kasım ile Nasn""ı farklı dil ve kültürlerden oyun-
cularla İtalyan seyircisine aktarabilmek için görsel anlatıma
ağırlık veren Katırcıoğlu, öyküdeki imajlann altını çizmiş.
"Folklorik ve yöresel olandan uzaklaşınca, post-modern bir bi-
çim çıktı ortaya"di>or Katırcıoğlu. "geleneksel olaıüa moder-
nin bir sentezi...Orjinal müzik de bu anlayışla bestelendi."
"Geyik Laneti" 7 ağustosta Milano'da, 18 ve 19 ağustosta
Spoleto'da sergilendi.
Shelia Blair ve Jonathan Bloom'un yapıtı:' tslam Sanatı ve Mimarisi'
35yıldatamamlaııanbîr înceleme
Kûltür Servisi - İslam sanatı konusunda
yapılan araştırmalar son yıllarda çok yaygı-
nlaştı. Bu alanda yapılan çalışmalann güzel
bir ömeği olan 'The Art and ArchJtecture of
Islam-lslam Sanatı ve Mimarisi' adh kitap
Yale University Press tarafından yayı-
mlandı.
Kıtabın yazarlan Sheila Blair ve Jonathan
BJoom 35 yıl önce başladıklan işi tamanı-
ladılar. Blair ve Bloom, tslamiyetin yayıldığı
bütün bölgelerde mimari ve güzel sanatlar
konusunda ayn ayn incelemelerde bulun-
dular. Müsluman korumaalığı ve her bir
hanedanın benimsediği poliuka üzennde
düşündüler.
1976 ve 1982 yıllannda Londra'da ger-
çekleştirüen İslam ve Hindistan festivalleri,
bilim adamlannın olduğu kadar İslam sa-
natı konusunda uzman olmayanlann da bü-
yük ölçüde ılgisini çekti.
İslam kültürünün Batı'nın üstünlüğüne
meydan okuduğu tek alan mimarhk ve gü-
zel sanatlar değil. tlhanlılar'm lideri Gazan
Han, 1295 yılında Çin yönetiminden
aynldığında. başbakanı Raşid el-Din Tebriz
yakınlannda 200'den fazla hattat ve sa-
natçının çalışüğı bir hattat evi kurmuştu.
Timur ise güçlü hanedanını kurduğu Orta
Asya'da Semerkant, Buhara gibı kûltür vc
sanat merkezlen oluşturdu. Semerkant'ın
inşa edilmesi için İran'dan ve Hindıstan'dan
yüzlerce duvara ustası getirilirken, gerekli
malzemeler fıllerin sırtında taşındı.
Kentin inşa edilişı daha sonra 15. yüzyı-
lda ünlü İranlı ressam Behzad'ın resimlerin-
de yer aldı. Sanatçı, aynca Tebriz'deki atöl-
yesinde tran'a ait en güzel el yazmalannı
üretti.
İstanbul'un 1453 yılında Fatih Sultan
Mehmet tarafından fethi, Batı'da şok ya-
ratırken Doğu'da yeni bir görkemin gelişini
habcrliyordu. Kanuni Sultan Söleyman dö-
neminde Osmanh İmparatorluğu, Orta Do-
ğu'ya ve Avrupa'ya yayılırken. seferlerinde
Kanuni'ye eşlik eden Mimar Sinan'ın etkisi
Macaristan'dan Arabistan'a, köprülerde,
saraylarda ve camilerde görülüyor.
Avrupalı sanatçılar ve mimarlar Müslü-
man meslektaşlannın yapıtlannı hayranh-
kla ızliyorlar: Rembrandt'ın Hint mınyatür-
lerini topladığı ya da kopyaladığı, ancak
1656 yılında bunlardan oluşturduğu kolek-
siyonunu satmak zonında kaldığı bılinıyor.
Aynca Suffolk'tan Brighton'a. Tngiltere'de
bulunan pck çok bına da İslam mımansinın
etkısini taşıyor.
IŞILDAK VE YELPAZE
ATİLLA BİRKİYE
Etiebiyat ve "Kuram"
Çok fazla değil, on yıl kadar öncesine kadar, dergiler-
de "edebiyat kuramı" oldukça geniş bir biçimde yer alı-
yordu. Alması gerektiği gibi yer alıyordu. Başlı başına
bir "/furam"dergisiolanters 'e'HEteştiriDergisi, Yazko
Edebiyat, Yazko Çeviri, Varlık vb. bu dergilerin başında
geliyordu. Giderekdergilerkuramaazyerveriroldu. Bir
kuram dergisinden, kuram yazılarının sistemli varlığın-
dan söz etmek biraz güç.
Edebiyatın kuramla ilgili yanı eksik kaldı; bu ister iste-
mez, "yaratım" alanında da kendini gösteriyor. Tartiş-
masız, 5lü toprağı serpilmiş bir alan olarak karşımıza
çıkıveriyor. Kültürün birçok alanında olduğu gibi, edebi-
yat da, giderek, özellikle "medya" karşısında bir 'iniş'-
te...
Ne var ki, her zaman olduğu gibi, "birileri" çıkıverdi.
Belki de çağdaş bir "donkişotluk" diye tanımlayacağı-
mız bir edimle, genel yayın yönetmenliğini yıllann çevir-
meni Yurdanur Salman'ın yaptığı Kuram kitaplar dizisi-
nin ilk kitabı 1993un Ocak ayında çıktı ve şimdiye kadar
dört aylık süreyle beş kitap yayımlandı. Kuram, yalnızca
edebiyatla ilgili değil, kültürün öteki alanlarındaki "ku-
ram "a ve kuramsal yazılara, incelemelere, araştırrnala-
ra, denemelere de yer veriyor. Yani bırdenbire insanla-
rın "kuram "dan kaçtığı, özellikle "/(/m/"aydınların kaçtı-
ğıbirdönemde, "fruram"sözcüğününüstünebasabasa
bir eksikliği bir ucundan gidermeyeçalışıyor.
Kuram aslında dergi bıçiminde ama tanımı kitap. (Es-
kisi gibi dergi çıkarmak güç değil, keşke dergi olarak
yayımlansaydı.) Kuram'ın amacı, birinci sayıda şöyle
belirtiliyor
"Kuram, kitap dizisi, insan bilimleri, sanat, felsefe,
müzik, mimarlık veyazın gibi alanlarda deneme, incele-
me, araştırma türlerinde telif ve çeviri yazılar basmayı,
bunu yaparken Türkçe nin anlatım olanaklannı geliştir-
meye çalışmayı, bu gibialanlarda hızla üretilerek dilimi-
ze girmekte olan terimleri saptamayı, tanımlamayı ve
yeterli karşılıklar önermeyi amaçlıyor."
Bu kitap dizisinde, klasikleşmiş değerlerın yanı sıra
"yeni, tartışmalı ve uç görüşlere de yer vermeye" özen
gösterileceği yine birinci sayıda belirtiliyor. Yer alan ya-
zı ve yazarlarıyla; notlamalarıyla, terim çalışmalarıyla,
"aydınlatıcı" bir "yazın kimliği" içinde "Kuram"...
Kuram'ın beşincisayısımayısayındayayımlandı. "Es-
tetik Yaşantı HeEstetikNesne"{Roman Ingarden), "Met-
nin İçindekı Okur"(Sema Rifat), "Benzetılerin Önce Ge-
lişi "(Jean Baudrillard), "Kadınlık, Anlatı ve Ruhçözüm-
leme" (Juliet Mttchell) öne çıkan yazılar. Aynca "beşin-
ci kitap"\n dosyası da eleştirıye ayrılmış. Eleştirınin gü-
nümüzde keyfilik "düzleminde " daha ağırlıklı olarak yer
aldığını düşünürsek, bu dosya bu bağlamda önem ka-
zanıyor. Yurdanur Salman'ın çevirdiği "Üretken Bir
Eleştiri Uygulamasına Doğru" (Catherine Belsey)
başlıklı yazı, özellikle altı çizilerek okunmalı
Kuram okurların, yazarların dayanışma içinde olması
gereken bir yayın organı. Hem bilgilenmek, hem de ya-
şatmak adına. Ekonomik bunalımlı günlerin içinde böy-
lesine bir yayın çıkarmanın, manevi güçlükleri bir yana,
maddi güçlüklerinin neler olduğunu tahmin etmek güç
değil.
Kuram 80 bin lira, yani birkaç paket sigara fiyatına.
Ehh, herhalde dört ayda bir adet alınabilinir; ve -daha
önce de belirttiğim gibi- bir okur-yazar'a, "konuya ilgi
duyan" birine kcnukluğa gidilirken, armağan olarak da
götürülebilinir.
1320-1324 yülan arasında öldürüldüğü
sanılan Şeyh Rukn-i Elam'ın mezarı.
Nadip Paksoy'dan 'Kuzey
Sardunyaları'
Küitür Senisı - Nadır Paksoyun yeni kitabı yakında
yayımlanıvor. Daha önce, "Bir Demet Pasifık'"(Mılliyet 1989
Edebiyat Ödülü) ve "Sırt Çantamda Coğrafyalar" adlı
yapıtlanyla gezi yazınımızda adını duyuran Nadir Paksoy'un
son kitabı "Kuzey Sardunyalan", geceyansı güneşi ülkesini
keşif tutkulanna tutsak. düşsel bir iç yolculuğun simgesel
öğelerle dışa vurumu. "Kuzey Sardunyalan". yazann diğer iki
yapıtı gibı Bağlam Yaymlan'ndan çıkacak.
Bozatlı'nın resimleri Vakko'da
Küitür Servisi- Şinasi Bozatlı'nın resım sergisi cuma günü
Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'neaçılıyor. Ankara Gazi
Üniversitesi Resim-Heykel Bölümü'nü bitiren sanatçı.
Viyana'da master yaptı. Avusturya, Güney Afrika
Cumhuriyeti ve Türkiye'de sergiler açan sanatçı, yaratı
sürecini şöyle dile getiriyor: "Bir şeyler eksik yaşamda ya da bir
şeyler çok fazla. Nedenleri çok çeşıtli ve karmaşık olabılen bu
eksiklikler ve fazlalıklar rahatsız ediyor beni. Bu
rahatsızhklarla başlıyorum resım yapmaya... Resim yaparken
hiç dinlenmedim. Bir kavga bu. Resımierimde ortaya çıkan
sonuç bazen hırçın olmayabilir ama çahşırken ne ben ne de
tuval, ikimiz de uy sal değiliz. Küfrediy oruz birbirimize,
darbeler atıyorum tuvale. Ulaşmak istediğim şeye ki çok nadir
ulaşınca büyük bir boşahm hissediyorum. Birboşluk bu. sanki
o resmi ben yapmamışım gibi bir yabancılaşma. Beni esas
çeken işte bu çalışma süreci; benle tuval arasındaki kavga".
Küitür Bakanı Sayaş, Adana'da
ADANA(Cumhuriyet) - Küitür BaTcanı Timurçın Sa\ aş.
Adana'nm Feke ve Saimbeyli ilçelerinde yaptığı
konuşmalarda. "Sadece sahil turizmıyle yetinmemehyiz.
Türkiye'ye 12 ay boyunca turist gelmelidir" dedi. Savaş.
Akdeniz bölgesindeki sahillerden yeterince
yararlanılamadığından >akındı: "Akdeniz tunzmi Anamur'da
bitiyor. Adana ve Mersin'deki doluluk oranlan daha da
düşüyor. Bu yüzden Adana, Mersin ve Hata> 'da tarihi
değerlerimizi ayağa kaldınp İç Anadolu-Adana bağlantısını
sağlayarak doğal ve tarihi güzelliklerimizi değerlendireceğiz".
Küitür Bakanı Savaş. Kapadokya bölgesindeki turizmi,
Adana-Saimbeyli-Fekeyolunu genişleterek Kadirli ve
Osmaniye ilçeleri üzerinden Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne
açmayı düşündüklerini belirtti. Savaş. belediyenin yer
sağlaması durumunda Feke'de "KaracaoğLın Kültürevi ve
Müzesi" kurmayı düşündüklerini de bildirdi.
Amerika'da Türk Filmleri Haftası
NEW YORK(AA)- ABD'de düzenlenen ilk Türk Filmleri
Haftası, 14-23 eylül tarihleri arasında New York'ta yapılacak.
Kültür Bakanlığı ile Lincoln Center Sinema Derneği
tarafından düzenlenen hafta boyunca, 1987-1994 yıllan
arasında çevrilmiş ve uluslararası alanda başan kazanmış
dokuz Türk fılmi ilk kez Amerikan seyircisine sunulacak.
Gösterilecek fılmler, Amerikan Film Derneği tarafından
belirlendi. Tevfık Başer'in "40 Metrekare Almanya",Tunç
Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar". Ömer Kavur'un "Gizli
Yüz". Oğuzhan Tercan'ın "Uzlaşma", Ali Özgentürk'ün
"Çıplak", Erden Kıral'ın "Mavi Sürgün". Yeşim
Ustaoğlu'nun"İz'\Zeki Demirkubuz'un "C Blok" veTomris
Giritlioğlu'nun "Yaz Yağmuru" adlı filmlerinin gösterileceği
Türk Filmleri Haftası dolayısıyla Türkiye'nin New York
Başkonsolosu Yusuf Buluç, 19 eylülde Lincoln Center'da bir
resepsıyon verecek.
'Eşik'in14.sayısı
Küitür Servisi- Kültür-sanat-edebiyat dergisi "Eşik"in
14.sayısında İbrahim Berksoy'un "Şu Anadolu Dedikleri".
Gürsel Korat Sağlamöz'ün "Ikibinh Yıllarda Edebiyatta
Neler Olacak?". AfşarTimuçin'in"Hep Birlikte Yeni İnsanı
Bekhyoruz", Muzaffer Uyguner'in "Gelecek Yıllarda
Edebiyat". Gürhan Uçkan'ın "Yazına Gereksinme Daha da
Artacak". Semsettm Murat'ın "Türkiye Edebiyaünın
Geleceği" adiıyazılan yeralıyor.