25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Tiyatro onun için bir yaşam biçimiydi Geçen yü yitirdiğimiz Oben Güney, oyuncu, yönetmen, oyun yazan, şair, çevirmen, araştırmacı ve eğitimciydi HtLMtZAFERŞAHİN Geçen yıl 29 ağustosta yitir- diğirniz Oben Güney, tiyatroda- ki bitmek tükenmek bümeyen enerjisi, ilkeli yaklaşunı ve hoş- görüsüyle tanındı. O çok yönlü sanatçı kimliğiyle, tiyatro sana- tının çok değişik alanlanyla il- gilendi. Oyuncu, yönetmen, oyun yazan, şair, çevirmen, araşüraıaa ve eğitimciydi. Sanat yaşamuıa, 195O'li yü- larda dergjlerde yayımlanan şj- irleriyle girdi. Yine aynı yıllarda tiyatroya başladı. Âmatör ça» bşmalan, Hakhm Dortnen'in Cep Tiyatrosu'nda açtığı kurs- larda biçimlendi. Askerhk yılla- nnı saymazsak, tiyatro onun için bir yaşam biçimiydi artık. Duyariı bir sanatçı Birçok tiyatro topluluğunda oyuncu ve yönetmen olarak yer aldı. Meydan Sahnesi, Ankara Sanat Tiyatrosu, Tiyatro TÖS, Başkent Tiyatrosu, Turne Ti- yatrosu ve Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan bunlardan ba- zılan. Yenişehir Tiyatrosu, Markopaşa Oyunculan toplu- luklannın ise kuruculan arasın- da... Polonya'da çahştığı toplu- luklan da unulmayabm. Oben Gûney'in yaşamında tiyatro adına belli dönemler vardı. Acısıyla, tatiısıyla, umu- duyla iç içe... Herdöneminde ti- yatroya duyduğu sevgiyi bilgiy- le bütünleştirdi. Asbnda, tiyat- roya duyduğu sevgiyi, bilgiyle bütünleştirme ça- bası ve ülkûsü, onun için bir tutkuydu. Bu tut- kunun ardında, bilgj karşısında hep öğrenme ugraşını sürdüren aydın insan tavn vardı. Yazdığı, yönettiği oyunlarda, araşürmalannda tiyatronun sanatsal sonınlanna olduğu kadar ekonomiden toplumsal, siyasaJ yaşarna ülkemi- zin tüm sonınlanna duyarb bir sanatçı aydınımızdı Oben Güney. 40 yılı aşkıntiyatroyaşamı Sanınm 1969 yıh yaşamında çok önemli bir nokta. Polonya Kûltür BakanhğYnın Jerzy Gro- towski'nin araalığıyla verdiği bursla gittiği Po- lonya'da 1978 yılına kadar kalıyor. Grotowski'- nin Laboratuvar Tiyatrosu'nda başladığı çalış malannı başka topluluklarda sürdürüyor. Bu arada yazdığı oyunlar sahneleniyor, başka dille- Katharina BlumnTun Çiğnenen Onunı'nda Oben Güney, Erhan Abir ve Erdoğan Gemicioğlu .(lstBel.Şehir TiyatroJarı 1987-1988 sezonundan) re çevriliyor. Polonya'nın değişik kentlerinde Türk sanatı ve tiyat- rosu üzerine seminerler veriyor. Türkiye'ye dönüşünde yayım ladığı 'İnsanda Tiyatro-Tiyatro- da İnsan' adlı araşürmasına bu yıllarda başhyor. Uygulamaya dayalı birikimini, tiyatro tarihi ve kurarruyla bir araya getirmeye çalışan tiyatro adamı anlayışının ûrünü bu yapıt. 1978'de Türkiye'ye dönüşün- den kısa bir süre sonra, Istanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'nda çalışmaya başbyor. Oyuncu, yö- netmen ve yönetici... 1980 yılında ülkenin üze- rindeki karanlığın gölgesi tiyatronun üzerine düşüyor. Birçok arkadaşıyla birlikte 1402 sayılı Sıkıyönetim Yasası uyannca üyatrodan uzak- laşünlıyor. Ta 1986 yıhna kadar... O yıl konuk sanatçı olarak yeni- den Şehir Tiyatrolan'nda. 1988 yılında yine tiyatronun kadrosun- da. Ancak, böbrek rahatsızlığına kalp yetmezliği ekleniyor. Bu dö- nem Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe, Otello, Katherina Blumm'un Çiğnenen Onuru (Ankara Sanat Kurumu,_ En fyi 1989 Yardımcı Oyuncu Ödülü) ve başka oyunlar- da rol alıyor. Serpil Akıllıoğlu'nun çocuk oyunu Saka Kuşu ıle Vaclav Havel'in Görüşme-Kutiama-Çağrı (1990, Avni DiUigil En İyı Yönet- men ödülü) oyunlannı yönetiyor. Aynca bu yı- llarda özel tiyatrolarda da oyunlar yönetiyor. tkiz Kardeşim David, Baba, Kamp 17, Çıkmaz Sokak (1983, Avnı Dilligil En İyi Yönetmen Ödülü), Sayın Muhbir V atandaş, Ar mı Kar mı? ve 1991 Avnı Dıllıgıl En İyı Yönetmen Ödülü'nü yeniden aldıgı AJi Poyrazoğlu Tiyatrosu'nda sahnelediği Lzakta Piyano Sesleri bunlardan bazılan. Yazdığı oyunlarda, gündelik gerçekli- ğin ardındaki toplumsal nedenleri göstermeyi amaçladı. Oyuncu, yönetmen ve araştırmacı yantnın birikimini oyunlannın oluşturulması- nda geniş ölçüde kullandı. Birçoğu başka dillere çevrilen oyunlanndan bazılan: Dilend, Yük, Suç, Kan, Çöp, Gökyüzünde Bir Kıyı, Duvar, Sınır, Bir Kadının Zaman Drşı Yaşamı, Adem ile Hawa... Aynca iki yüzü aşkın radyo oyunu. Kırk yılı aşkın tivatro yaşamında öğrenme ve araştırma bilincini hiç yitirmeyen. dünyaya bakışını ve tiyatro anlayışını aynı potada eritebi- len Oben Güney. kuramcı ve uygulamacı yanıy- la tartı bir tiyatro adamımızdı. Onu, ölümünün binnci yılında saygıyla anıyoruz. 'Birfilmyıldızı obnakyada olmaıııak' Küitür Servisi - Bilincimize bir SS subayı olarak girdi Ralph Fî- eanes . Steven Spielberg'ın 'Shindler's List - Shindler'in Lis- tesi' fılminde Oscar'a aday göste- nldiği Amon Goeth rolünde Na- azm'i temsil ediyordu. Fiennes'- in eklediğj cinsellik öğesiyle, bu karakter daha da rahatsız edici bir hale gelmişti. Ancak içindekı faşisti çıkaracak olursanız, 'çe- kid' olduğu söylenebüirdi. Aktör, 'Premiere' dergisinin kendisiyle yaptığı bir söyleşide Los Angeles'da başından geçen bir olayı anlatıyor. Kentin sokaklannda arabayla dolaşırken dikkaısızliğj yüzûn- den bir genç kızın arabasına çarpmış. Fiennes'in bu genç kızı tanıyan bir arkadaşından duydu- ğu kadanyla, kız herkese "Shind- ler'in listesi'indeki şu Nazi ara- Ralph Fıennes, 'Shindler'in LJstesTndeki Nazi subayı rolüyle Oscar'a adayg österilmişti. baraa çarptı" diyormuş.. Fiennes, sırdaşı Ben KingsJey'ye, Amon Goeth karakterini canlandırma- ya hazırlamrken, adamın acı çe- ken biri olduğunu başlangıç nok- tası olarak aldığını söylemiş ki bu da 'cesur ve çok zekke' bir karar. Spielberg'in yanı sıra Robert Redford'la da çalışan aktör, iki- sinin yönetmenliklerini karşı- laşünrken, "Steven çok tadı çahşır. Çok eoeıjiktir. Redford ise unm sfire çahşır ve baskıya boyon eğmez" diyor. Ralph Fiennes, 3 yıl önce 'Pri- me Suspect' adlı bir Ingiliz dizisi- nin tek bir sahnesinde göründü. 'Royal Shakespeare Company'- nin sahneye koyduğu 'King Le- ar'deki rolüyle başanlı bulundu. Daha sonra 'A Dangerous Man: Lawrence After Arabia' adh tele- vizyon dızısınde rol aldı. Bu dizi drama dalında Ulusla- rarası Emmy ödülüne değer gö- rüldü. Spielberg, bir gece evinde dızi- yi izlerkcn, ekranda gördüğü, hiç tanınmayan Ralphdapotansiyel bir Amon Goeth gördü. Daha sonra iş için Londra'ya gitüğinde aktörle buluşan Spielberg, bu gö- rüşmeden söz ederken "Içeri gir- diğinde, nasıl ohıp da gözlerinde bir mutlukık luvdcımı otan bu sıs- ka tngiliz aktörün birini ötdürebi- leceğini düşüDdüğüme şaştnrı" di- yor. 'Lawrence' dizisinin yaraücısı CKve Irving Ralph'ın her Royal Shakespeare oyuncusunda bu- lunmayan bir özelliği olduğunu, tiyatroculuk yanı da çok güçlü olan oyuncunun tiyatro sahne- sinden ınip kamera karşısına geç- tiğinde sinemanın gerektirdikleri- ni kolaylıkla ye- rine geürebildi- ğini belirtiyor. E>aha sonra 'Wuthering He- ights-Uğultulu Tepeler'in yeni çevriminde JuK- ette Binocheia bırhkte oynayan Fiennes, Ülusla- rarası tstanbul Film Festivali'- nde gösterilen Peter Green- way'in 'The Baby ofMacon- Macon Bebeği' filminde de rol aldı. 1962 yılında Sufiblk'da do- ğan Ralph 6 yaşındayken ai- lesi trianda'ya taşınmış. Yak- laşık 15 kez taşındıktan sonra sonunda Ingil- tere'nin güneybatısına yerleşmiş- ler. Ralph, resim konusunda da yeteneldi. Royal Academy of Dramatic Art'a kabul edilmeden önce Chelsea College of Art and Desing'da öğrenim gönnüş. "Eğer ream ya da beykel yapmayı döşOnebiliyorsam, aktör otmayı da dDşönebflirkn" demış ve sa- natın bir daJından diğerine geç- miş. 'Bir film yıldızı obnak ya da ol- mamak'. Bütün mesele bu. Spiel- berg onun için 'Umanm bir fBm yıldızı olmaz' dıyor. Ralph'ın ger- çekte büyük bir karakter oyuncu- su ve ender bir yetenek olduğunu düşünen Spielberg. "Bugün film- lerdeki en gfizel roller mutlaka önemli roller olmayabfliyor" di- yor. İtalya'da bir Türk oyunu Murathan Mungan'ın "Kasnn ile Nasır" adh öyküsünden uyarlanan "Geyik Laneti" adh oyun, ağustos ayında iki hafta süreyle Umbria'daki tiyatro merkezi "La Mama Umbria"da sergi- lendi. Oyunu Hüseyin Katırcıoğhı uyarladı ve yönetti. Ame- rika'nın en önemli deneysel tiyatrosunun kuruculanndan El- len Stevvart tarafından kurulan "La Mama Umbria"da her yıl dünyanın dört bir yanından gelen oyuncularla bir proje ger- çekleştiriliyor. Bu projeleri Ellen Stewart genellikle kendisi yönetirken, bu yıl Hüseyin Katırcıoğlu'na önermiş. Eski bir manastır olan bina, yirmi odası ve prova salonlanyla sa- natçılann birarada yaşayarak eserler üretebilecekleri bir me- kan olarak düzenlenmiş. "Geyik Laneti", İtalya, Amerika, Yeni Zelanda, Avustur- ya, Japonya, Çin ve Türkiye'den katılan on dört kişilik bir oyuncu kadrosuyla çalışılmış. Baş kadın rolü Cudana. Zişan Uğurlu tarafından yorumlanıyor. oyunun kostüm tasanmını Selçuk Günşık, orijinal müziğini Genji İto gerçekleştirdi. Evrensel temalar icermesine karşın oldukça yöresel bir öykü olan "Kasım ile Nasn""ı farklı dil ve kültürlerden oyun- cularla İtalyan seyircisine aktarabilmek için görsel anlatıma ağırlık veren Katırcıoğlu, öyküdeki imajlann altını çizmiş. "Folklorik ve yöresel olandan uzaklaşınca, post-modern bir bi- çim çıktı ortaya"di>or Katırcıoğlu. "geleneksel olaıüa moder- nin bir sentezi...Orjinal müzik de bu anlayışla bestelendi." "Geyik Laneti" 7 ağustosta Milano'da, 18 ve 19 ağustosta Spoleto'da sergilendi. Shelia Blair ve Jonathan Bloom'un yapıtı:' tslam Sanatı ve Mimarisi' 35yıldatamamlaııanbîr înceleme Kûltür Servisi - İslam sanatı konusunda yapılan araştırmalar son yıllarda çok yaygı- nlaştı. Bu alanda yapılan çalışmalann güzel bir ömeği olan 'The Art and ArchJtecture of Islam-lslam Sanatı ve Mimarisi' adh kitap Yale University Press tarafından yayı- mlandı. Kıtabın yazarlan Sheila Blair ve Jonathan BJoom 35 yıl önce başladıklan işi tamanı- ladılar. Blair ve Bloom, tslamiyetin yayıldığı bütün bölgelerde mimari ve güzel sanatlar konusunda ayn ayn incelemelerde bulun- dular. Müsluman korumaalığı ve her bir hanedanın benimsediği poliuka üzennde düşündüler. 1976 ve 1982 yıllannda Londra'da ger- çekleştirüen İslam ve Hindistan festivalleri, bilim adamlannın olduğu kadar İslam sa- natı konusunda uzman olmayanlann da bü- yük ölçüde ılgisini çekti. İslam kültürünün Batı'nın üstünlüğüne meydan okuduğu tek alan mimarhk ve gü- zel sanatlar değil. tlhanlılar'm lideri Gazan Han, 1295 yılında Çin yönetiminden aynldığında. başbakanı Raşid el-Din Tebriz yakınlannda 200'den fazla hattat ve sa- natçının çalışüğı bir hattat evi kurmuştu. Timur ise güçlü hanedanını kurduğu Orta Asya'da Semerkant, Buhara gibı kûltür vc sanat merkezlen oluşturdu. Semerkant'ın inşa edilmesi için İran'dan ve Hindıstan'dan yüzlerce duvara ustası getirilirken, gerekli malzemeler fıllerin sırtında taşındı. Kentin inşa edilişı daha sonra 15. yüzyı- lda ünlü İranlı ressam Behzad'ın resimlerin- de yer aldı. Sanatçı, aynca Tebriz'deki atöl- yesinde tran'a ait en güzel el yazmalannı üretti. İstanbul'un 1453 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından fethi, Batı'da şok ya- ratırken Doğu'da yeni bir görkemin gelişini habcrliyordu. Kanuni Sultan Söleyman dö- neminde Osmanh İmparatorluğu, Orta Do- ğu'ya ve Avrupa'ya yayılırken. seferlerinde Kanuni'ye eşlik eden Mimar Sinan'ın etkisi Macaristan'dan Arabistan'a, köprülerde, saraylarda ve camilerde görülüyor. Avrupalı sanatçılar ve mimarlar Müslü- man meslektaşlannın yapıtlannı hayranh- kla ızliyorlar: Rembrandt'ın Hint mınyatür- lerini topladığı ya da kopyaladığı, ancak 1656 yılında bunlardan oluşturduğu kolek- siyonunu satmak zonında kaldığı bılinıyor. Aynca Suffolk'tan Brighton'a. Tngiltere'de bulunan pck çok bına da İslam mımansinın etkısini taşıyor. IŞILDAK VE YELPAZE ATİLLA BİRKİYE Etiebiyat ve "Kuram" Çok fazla değil, on yıl kadar öncesine kadar, dergiler- de "edebiyat kuramı" oldukça geniş bir biçimde yer alı- yordu. Alması gerektiği gibi yer alıyordu. Başlı başına bir "/furam"dergisiolanters 'e'HEteştiriDergisi, Yazko Edebiyat, Yazko Çeviri, Varlık vb. bu dergilerin başında geliyordu. Giderekdergilerkuramaazyerveriroldu. Bir kuram dergisinden, kuram yazılarının sistemli varlığın- dan söz etmek biraz güç. Edebiyatın kuramla ilgili yanı eksik kaldı; bu ister iste- mez, "yaratım" alanında da kendini gösteriyor. Tartiş- masız, 5lü toprağı serpilmiş bir alan olarak karşımıza çıkıveriyor. Kültürün birçok alanında olduğu gibi, edebi- yat da, giderek, özellikle "medya" karşısında bir 'iniş'- te... Ne var ki, her zaman olduğu gibi, "birileri" çıkıverdi. Belki de çağdaş bir "donkişotluk" diye tanımlayacağı- mız bir edimle, genel yayın yönetmenliğini yıllann çevir- meni Yurdanur Salman'ın yaptığı Kuram kitaplar dizisi- nin ilk kitabı 1993un Ocak ayında çıktı ve şimdiye kadar dört aylık süreyle beş kitap yayımlandı. Kuram, yalnızca edebiyatla ilgili değil, kültürün öteki alanlarındaki "ku- ram "a ve kuramsal yazılara, incelemelere, araştırrnala- ra, denemelere de yer veriyor. Yani bırdenbire insanla- rın "kuram "dan kaçtığı, özellikle "/(/m/"aydınların kaçtı- ğıbirdönemde, "fruram"sözcüğününüstünebasabasa bir eksikliği bir ucundan gidermeyeçalışıyor. Kuram aslında dergi bıçiminde ama tanımı kitap. (Es- kisi gibi dergi çıkarmak güç değil, keşke dergi olarak yayımlansaydı.) Kuram'ın amacı, birinci sayıda şöyle belirtiliyor "Kuram, kitap dizisi, insan bilimleri, sanat, felsefe, müzik, mimarlık veyazın gibi alanlarda deneme, incele- me, araştırma türlerinde telif ve çeviri yazılar basmayı, bunu yaparken Türkçe nin anlatım olanaklannı geliştir- meye çalışmayı, bu gibialanlarda hızla üretilerek dilimi- ze girmekte olan terimleri saptamayı, tanımlamayı ve yeterli karşılıklar önermeyi amaçlıyor." Bu kitap dizisinde, klasikleşmiş değerlerın yanı sıra "yeni, tartışmalı ve uç görüşlere de yer vermeye" özen gösterileceği yine birinci sayıda belirtiliyor. Yer alan ya- zı ve yazarlarıyla; notlamalarıyla, terim çalışmalarıyla, "aydınlatıcı" bir "yazın kimliği" içinde "Kuram"... Kuram'ın beşincisayısımayısayındayayımlandı. "Es- tetik Yaşantı HeEstetikNesne"{Roman Ingarden), "Met- nin İçindekı Okur"(Sema Rifat), "Benzetılerin Önce Ge- lişi "(Jean Baudrillard), "Kadınlık, Anlatı ve Ruhçözüm- leme" (Juliet Mttchell) öne çıkan yazılar. Aynca "beşin- ci kitap"\n dosyası da eleştirıye ayrılmış. Eleştirınin gü- nümüzde keyfilik "düzleminde " daha ağırlıklı olarak yer aldığını düşünürsek, bu dosya bu bağlamda önem ka- zanıyor. Yurdanur Salman'ın çevirdiği "Üretken Bir Eleştiri Uygulamasına Doğru" (Catherine Belsey) başlıklı yazı, özellikle altı çizilerek okunmalı Kuram okurların, yazarların dayanışma içinde olması gereken bir yayın organı. Hem bilgilenmek, hem de ya- şatmak adına. Ekonomik bunalımlı günlerin içinde böy- lesine bir yayın çıkarmanın, manevi güçlükleri bir yana, maddi güçlüklerinin neler olduğunu tahmin etmek güç değil. Kuram 80 bin lira, yani birkaç paket sigara fiyatına. Ehh, herhalde dört ayda bir adet alınabilinir; ve -daha önce de belirttiğim gibi- bir okur-yazar'a, "konuya ilgi duyan" birine kcnukluğa gidilirken, armağan olarak da götürülebilinir. 1320-1324 yülan arasında öldürüldüğü sanılan Şeyh Rukn-i Elam'ın mezarı. Nadip Paksoy'dan 'Kuzey Sardunyaları' Küitür Senisı - Nadır Paksoyun yeni kitabı yakında yayımlanıvor. Daha önce, "Bir Demet Pasifık'"(Mılliyet 1989 Edebiyat Ödülü) ve "Sırt Çantamda Coğrafyalar" adlı yapıtlanyla gezi yazınımızda adını duyuran Nadir Paksoy'un son kitabı "Kuzey Sardunyalan", geceyansı güneşi ülkesini keşif tutkulanna tutsak. düşsel bir iç yolculuğun simgesel öğelerle dışa vurumu. "Kuzey Sardunyalan". yazann diğer iki yapıtı gibı Bağlam Yaymlan'ndan çıkacak. Bozatlı'nın resimleri Vakko'da Küitür Servisi- Şinasi Bozatlı'nın resım sergisi cuma günü Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'neaçılıyor. Ankara Gazi Üniversitesi Resim-Heykel Bölümü'nü bitiren sanatçı. Viyana'da master yaptı. Avusturya, Güney Afrika Cumhuriyeti ve Türkiye'de sergiler açan sanatçı, yaratı sürecini şöyle dile getiriyor: "Bir şeyler eksik yaşamda ya da bir şeyler çok fazla. Nedenleri çok çeşıtli ve karmaşık olabılen bu eksiklikler ve fazlalıklar rahatsız ediyor beni. Bu rahatsızhklarla başlıyorum resım yapmaya... Resim yaparken hiç dinlenmedim. Bir kavga bu. Resımierimde ortaya çıkan sonuç bazen hırçın olmayabilir ama çahşırken ne ben ne de tuval, ikimiz de uy sal değiliz. Küfrediy oruz birbirimize, darbeler atıyorum tuvale. Ulaşmak istediğim şeye ki çok nadir ulaşınca büyük bir boşahm hissediyorum. Birboşluk bu. sanki o resmi ben yapmamışım gibi bir yabancılaşma. Beni esas çeken işte bu çalışma süreci; benle tuval arasındaki kavga". Küitür Bakanı Sayaş, Adana'da ADANA(Cumhuriyet) - Küitür BaTcanı Timurçın Sa\ aş. Adana'nm Feke ve Saimbeyli ilçelerinde yaptığı konuşmalarda. "Sadece sahil turizmıyle yetinmemehyiz. Türkiye'ye 12 ay boyunca turist gelmelidir" dedi. Savaş. Akdeniz bölgesindeki sahillerden yeterince yararlanılamadığından >akındı: "Akdeniz tunzmi Anamur'da bitiyor. Adana ve Mersin'deki doluluk oranlan daha da düşüyor. Bu yüzden Adana, Mersin ve Hata> 'da tarihi değerlerimizi ayağa kaldınp İç Anadolu-Adana bağlantısını sağlayarak doğal ve tarihi güzelliklerimizi değerlendireceğiz". Küitür Bakanı Savaş. Kapadokya bölgesindeki turizmi, Adana-Saimbeyli-Fekeyolunu genişleterek Kadirli ve Osmaniye ilçeleri üzerinden Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne açmayı düşündüklerini belirtti. Savaş. belediyenin yer sağlaması durumunda Feke'de "KaracaoğLın Kültürevi ve Müzesi" kurmayı düşündüklerini de bildirdi. Amerika'da Türk Filmleri Haftası NEW YORK(AA)- ABD'de düzenlenen ilk Türk Filmleri Haftası, 14-23 eylül tarihleri arasında New York'ta yapılacak. Kültür Bakanlığı ile Lincoln Center Sinema Derneği tarafından düzenlenen hafta boyunca, 1987-1994 yıllan arasında çevrilmiş ve uluslararası alanda başan kazanmış dokuz Türk fılmi ilk kez Amerikan seyircisine sunulacak. Gösterilecek fılmler, Amerikan Film Derneği tarafından belirlendi. Tevfık Başer'in "40 Metrekare Almanya",Tunç Başaran'ın "Uçurtmayı Vurmasınlar". Ömer Kavur'un "Gizli Yüz". Oğuzhan Tercan'ın "Uzlaşma", Ali Özgentürk'ün "Çıplak", Erden Kıral'ın "Mavi Sürgün". Yeşim Ustaoğlu'nun"İz'\Zeki Demirkubuz'un "C Blok" veTomris Giritlioğlu'nun "Yaz Yağmuru" adlı filmlerinin gösterileceği Türk Filmleri Haftası dolayısıyla Türkiye'nin New York Başkonsolosu Yusuf Buluç, 19 eylülde Lincoln Center'da bir resepsıyon verecek. 'Eşik'in14.sayısı Küitür Servisi- Kültür-sanat-edebiyat dergisi "Eşik"in 14.sayısında İbrahim Berksoy'un "Şu Anadolu Dedikleri". Gürsel Korat Sağlamöz'ün "Ikibinh Yıllarda Edebiyatta Neler Olacak?". AfşarTimuçin'in"Hep Birlikte Yeni İnsanı Bekhyoruz", Muzaffer Uyguner'in "Gelecek Yıllarda Edebiyat". Gürhan Uçkan'ın "Yazına Gereksinme Daha da Artacak". Semsettm Murat'ın "Türkiye Edebiyaünın Geleceği" adiıyazılan yeralıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle