06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 28AĞUSTOS1994 PAZAR 12 DIZIYAZI 23inançlıinsanın, 129günlükserüvenL.Bu dört günlük yazı dizisinde, ilk Türk otomobilinin, tümüyle yerii malı otomobilin öyküsünü anlatacağız. Dört buçuk ay bile sürmeyen kısa bir gebe'ik döneminin ardıruian 29 Ekim 1961 günii doğan ve... aynı gün ölen Devrim otomobilinin öyküsünü. Bu dizi için, Devrim otomobillerinin yapımına kathda bıdunmuş 23 hşilik mühendisler ekibinin, yaşayan tüm üyelerine ulaşmaya çabaladık Kimile- rinin izini bulduk, ama ulaşmak müm- kün olmadı. Kimilerinin izini bile bu- lamadık. Ne bir telefon numarası ne biradres. Bulabildiklerimizin birbölü- müyaz tatili için tstanbul veAnkara dı- şındaydılar. Bu yüzden Ankaru büro- mnzdan genç arkadaşımız Bülent Sa- rıoğlu ve Milas muhabirimiz Olcay Akdeniz bize omuz verdiler. Olcay Akdeniz arkadaşımız, Di- dim de tatil vapan emekli bir mühen- disle konuştuktan sonra yazısına şöyle girdi,: "Devrim 'in şansı yoktu. Dö- nemin Ulaştırma Bakanı Orhan Mersinli'ye görücüye çıktığında emme manifoldu kapakçığının ka- patılması unutulmamış olsaydı; An- kara 'da Cemal (Gürsel) Paşa 'ya su- nulmaya götürülürken deposuna benzin doldurulsaydı; TBMMönü- negiderken 'YoldaShell'euğrurben- zin alırız' denip benzin istasyonuna giriş, çok kalabalık araç konvoyu ve aceleci polis eskortları tarafından engellenmeseydi; Devrim 7 yapan mühendisler, Ankara programını bilseler ve 'Nasıl olsayalnızca göste- rilecek' diyerek henüz denenmemiş 'siyah' Devrim 'i Ankara 'ya götür- meselerdi; Cemal Paşa 'nın canı o anda san' Devrim yerine 'siyah' Devrim 'e binmek istemeseydL. Bü- tün bunlar olsaydı belki de bugün- Eskişehir Cer Atökesi'nin bir hangannda 33 yıkhr direnen Devrim'e atiayıp bahçede turlar arük Sonra da bir "Eskişehir Habrasr çektirdik. Salt gazeteye basmakiçin değfl, çocuğumuza, toruıüarunıza da gösterip övünmek için. lerde ülkemizin yollart Devrim 'ler- le dolup taşacaktu Belki şu günler- de Devrimler de önce işçi çıkara- cak, sonra KDV'si düşürülünceyok satacaktı. Ama Devrim'in şansı yoktu!.." Olcay Akdeniz 'in işlek Türkçesi, se- vimli alaycılığı bir yana, Devrim 'in 1961 TüHayesi 'nde bir şansı olabilir mivdi? Galiba havır! Bugün Türkiye de epey büyük bir otomotiv sanayii var. Akarbantlann- dan her gün yüzlerce otomobil, kam- yon, kamyonet, minibüs, otobüs ve traktör "akan " bir otomotiv sanayii. Kuruluş yıllannda "montaj sana- yii "nden öteye gidemeyen; ama her geçen yıl üretimde yerli parça payını arttırarak bugün yüzde 80 'lere ulaşan Türk otomotiv sanayii, ülkenin en önemli istihdam alanlarından birini oluşturuyor. Küçükatölyelerden koca- man fabrikalara kadar uzanan "yan sanayii " ile birlikte Türkiye ekonomi- sindeartık "vazgeçilmez "biryeri var. Bugünün gözlükleri ile bahldığında 1961 yüında, 1 mihvn 650 bin lira büt- çe ile DDY atölyelerinde üretilen üç prototip otomobil (Devrim-1, Devrim- 2, Devrim-3) önemsenmeyebilir. Ağır sanayiye sahip olmanın temelgöster- gesi olan "yerli motor üretimi" ce- sur, ama çocuksu birgirişim olarak de- ğerlendirilebitir. Prototip yapımımn kolaylığına karşıhk seri üretimin so- runları üstüne haklı teknik ve ekonomik açMamalar sıralanabilir. Bu dizide bunlan tarttşacak değiliz. Biz, 1961 TüHayesi 'nde 23 inançlı adamın öyküsünü anlatmak istiyoruz. "Bir yerİi otomobil yapımz "emrini, emrin ötesinde bir meydan okuma, ül- kenin birgüçgösterisiolamkkavrayan 23 yüksekmühendisin, 23 "Demiryol- cu"nun öyküsünü... Almanya'da, îs- viçre de, Amerika da eğitim görmüş ve "iyi"değil, "çok iyi"yetişmiş; köşe- yi kolayca dönebilecekken, kaUanmak isteyen Türkiye 'nin sanayileşme sava- şımına omuz vermeyi yeğlemiş 23 mü- hendisin 129 gününü anlatmak istiyo- ruz. Insanlann "repo " kuyruklannda bekleştiği, bankafaizlerinden söz edip döviz kurları üstüne sohbet ettiği bugünün Türkiyesi'nde böylesi öy- külere ekmek kadar, su kadar gerek- sinim olduğu kanısındayız. Devrim oîomobilini 23 inançlı adam yaptı. Devrim dünyayı değiştirmek, onu daha haklı, daha yaşanası, daha özgür hlmaksa eğer, devrim inançlı adamların işi; inancını yitirenlerin değil. Devrim otomobili küçük bir ütopya 'ydı. Ütopyası olmayanlar, ütopyalanm yitirenler Devrim yapamazlar. Toplu iğne bile yapılamayan bir dönemde, bir ülkede motoru dahil her şeyi yerli bir otomobil yapmak için gerekli özgüven ve inanç ile dünyayı değiştirmek onu daha yaşanası, daha özgür lalmak, sömürüsüz bir Dün- ya 'ya ulaşmak için gerekli özgüven ve inanç arasında dağlaryok. 29 Ekim 1961 günü tümüyle yerli ilk Türk otomobili doğdu ve hemen o gün öldü Bir otomobil.Adı, DevrimYaşı bizcileyin olanlara bir anımsatma; daha genç kuşakla- ra ise kısa bir okuma parçası: 27 Mayıs 1960'ta iktidara el- koyan askeri yönetim, 22 Nisan 1961 günü 18-1959 sayılı ve - nedense- çift aylı, "çok gizli" damgasım taşıyan bir Başbakan- lık yazısını Ulaştırma Bakanlı- £ı'na ıletti. Bayram tatili başla- mak üzereydi. O yüzden çift ay- lı, "çok gjzfi" damgalı yazı, bir motosikletli polis memuru tara- fından bakanlığa ulaştınlmıştı. Yazıda şöyle deniyordu: " Memleketimize has bir binek otomobil motoru imali ve örnek olarak da bir yerii otomobil nu- munesinin vücut bulmasını mü- teakip, diger memleketlerin en iyi evsafdaki otomobilleriyle mu- kayesesinin yapılarak hatalan- nın da tesbiti suretiyle bu otomo- bilin zamanlatekamül ettirüme- si mevzuunun ivedilikJetetkikL." Çetrefil, hatta bozuk Türkçe- sini bir yana bırakırsak bu bir emirdi. Askeri yönetim dönem- lerinde ise "emir demiri keser" O yüzden her şeyiyle yerli bir otomobil üretmek gibi bir düş. bir "endüstriyeJ macera" tartı- şılmaksızın uygulamaya kondu O dönemde böylesi bir proje- yi gerçekleştirebilme olanagı yalnızca Devlet Demiryolla- n'nda vardı. DDY'nin Eskışehir Cer Atölyesi merkez seçildi. An- kara, Sıvas ve Adapazan DDY fabrikalan da aynı proje kapsa- mında görevlendirildi. IBatı kafaa ve Doğukafa» 29 Ekim 1961 sabahı motor- lan dahil tümüyle yerli iki oto- mobil (Devrim-1 ve Devrim-2), kendilerini Eskişehir'den Anka- ra'ya taşıyan özel tren katann- dan indirildiler. Kalabalık bir polis eskortuyla TBMM'ye git- tiler. Orada Cumhurbaşkanı Ce- mal Gürsel siyah Devrim-1 oto- mobiline bindi. Devrim, 200 metre kadar gitti ve durdu. Ben- zin bitmişti. Gürsel tarihsel(!) sözünü söyledi: "Baü kafası ile otomobil yapnk. Doğu kafası ile benzin koymayı unuttuk!" Az ötede beldeyen ikinci Dev- rim otomobili çağnldı. O ben- zin ikmalini yapmıştı. Gürsel si- yah Devrim'den bej Devrim'e geçti ve yola çıktı. Cumhuriyet Bayramı töreninin düzenlendiği Hipodrom'a Gürsel, Devrim arabasıyla girdi. Devrim daha sonra geçit törenine de katıldı ve 4.5 ay süren bu endüstri mace- rası bitti. Ertesi günkü gazeteler "Dev- rim yolda kaldı", "Devrim'in Z/evrim 200 metre kadar gitti ve durdu. Benzin bitmişti. Cumhurbaşkanı Gürsel "Batı kafası ile otomobil yaptık. Doğu kafası ile benzin koymayı unuttuk" dedi. ötede bekleyen ikinci Devrim otomobili çağnldı. Gürsel, Cumhuriyet Bayramı töreninin düzenlendiği Hipodrom'a Devrim arabasıyla girdi ve 4,5 ay süren bu endüstri macerası o gün bitti. BİR MEYDAN QKU|MNIN OYKUSU? AYDIN ENGIN DDY'nin 23 mühendisi 16 Haziran 1961 günü Ankara'da bir araya geldi. Uzun toplanü masasııun çe\Tesinde toplandılar ve tar- bşblar. Duygularm, coşkulann bir yana itUdiği. meslekten olmayana hiç bir şev anlatmayacak terimlerin çarpışüğı bir tarbşmay- dı bu. Sonunda karar verfldi: Biz bunu yapanz arkadaş. Ve 23 inançlı insan işe giriştiler. (Nurettin Erguvanh'mn özel arşhinden) benzini bıtti", "De\Tİm yüriime- di", "Devrim ancak 200 metre yûriidü" başhklanyla çıktılar. Devrim'in defteri dürülmüş- tü. Her iki araba da Eskişehir'e döndüler. Orada unutulmaya ve çürümeye terk edildiler. Unutuldularda... • • • Gazeteci, çocukluğunda "Al bir Ford, ol bir lord", "Al bir Doç (Dodge), kalmasuı borç", "Al bir Chrysler, nikah dairesi para is- ter" gibisinden çocukça teker- lemeler dinledi. Gencecik bir üniversite öğrencisi iken ulusla- rarası petrol tekellerinin ülkeyi nasıl yağmaladığına ilişkin yazı- lan heyecanla okudu. O günler- de yeni yeni kurulan otomotiv sanayüne, "Bugerçekağırsana- yi değil. Ambalaj sanayii bu" di- ye karşı çıktı. Yürüyüşlere katıl- dı, mitinglerde bağırdı. Tiyatro oyunlan yazdı, "Mo- tor Fiat, piston Ford, akü EAS, ambalaj Süleymaniye" diye dal- gasını geçti. Ve gazetelerde "Devrim yü- rümedi, Devrim yolda kaldı" manşetlerini okuduğu 30 Ekim 1961 sabahı kederlendi. Yenil- ginin acısını bölüştü. Aradan 33 uzun yıl geçti. Bir kaç hafta önce, hazırlamakta ol- duğu bir başka yazı dizisi için Eskişehir'e, eski adıyla Cer Atölyesi, yeni adıyla Türk Lokp- motiv ve Motor Sanayii, (TÜ- LOMSAŞ'a yolu düştü. Türki- ye'nin belki de en büyük ağır sa- nayi kuruluşu Eskişehir Cer Atölyesi'nin hangarlannda dola- şırken, bir köşede, bakımlı, ama mahzun bir bej otomobil gördü. Plakasında "Devrnn"yazıyordu. - Bu, bu, bu™ Nedir bu? diye sordu. Ustalar omuz silkti: - Devriüim !_dediler. - Ne yapıyor bu burada? - Hiiiç, dediler. Arada bir, bir şey lazun olunca binrvoruz. - Yani yürüyor mu bu hala? - Elbette. Niye yûrümesin? Aslında "Yok canım, deve. 33 yıl geçmiş aradan" demeleri ge- rekiyordu. Demediler. - Anahtan nerde bunun? Gene omuz silktiler: - Üstündeee!» Daha ilk çevirişte motor aldı. Vitesleri bulamamak arabanm değil, sürücünün kusuruydu. Di- reksiyondan vitesli araba gör- meyeli kimbilir kaç yıl olmuştu. Birinci vites bulundu. Takıldı ve Devrim yürüdü Hangann kapılannı açtılar. Devrim, gazeteci sürücüsü ile birlikte Eskişehir Cer Atölye- si'nin uçsuz bucaksıza benzeyen bahçesine çıktı. Başladı tur at- maya. Birinci vites, ikinci, son- ra geri, bir daha birinci, ikinci, üçüncü... Yürüyor, evet yürüyor, koşuyor Devrim. 33 yıldır unu- tulduğu hanganndan çıkmış, ke- yifli bir motor gürültüsüyle ko- şuyor. Biraz (33 yıl kadar biraz) yaşlanmış. Çalışırken titriyor. Gazetecirün de keyiften, mutlu- luktan, coşkudan elleri titriyor. IDevpimiebupuk vedalafma Turlar bitti, fotoğraflar çekil- di. Gazeteci (haydi itiraf etsin) Devrim'i şöyle bir okşadı, 33 yıl öncesinden kalma çekiç izleri ta- şıyan kaportaya dostça bir şap- lak attı, vedalaştı. Gazeteye döndü ve daktilosu- nun başına oturdu. • • • 16 Haziran 1961 günü Devlet Demiryollan'nın 23 mühendisi Ankara'da bir araya geldiler. TCDD Genel Müdür Yardımcı- sı Yüksek Mühendis Emin Bo- zofJu toplantıyı açtı. Ulaştırma Bakanlığf ndan gelen çift aylı, "çok gizli" damgalı yazıyı okudu. Bir binek otomobili, motoru dahil tümüyle yerli bir binek otomobili üretmekle görevlendirilmişlerdi. Toplantıya katılan 23 teknik adamın yüzünde bir... bir... evet, bir "gülücük" uçuştu. Meydan okuyan, ama girişecekleri zorlu kavganın sonuçlanndan ne de olsa ürkenlerin yüzüne konuveren o belli belirsiz, o ger- gin gülücüklerden biri... Sonra tartışma başladı. Tek- nik adamlann duygulan, coş- kulan bir yana ittikleri, meslek- ten olmayana hiç bir şey anlat- mayacak terimlerin çarpıştığı bir tartışma... Karar: "Biz bunu yapanz arkadas!" Yıl 1961'di. Almanya'da Völkswagen fabrikalannın akar- bandında bugünün bilgisayar- lannın babası delikli kart tekniği deneniyor; jet uçaklan sivil havacıhğa adım atıyor; ABD'de renkli televizyon, siyah beyaz cihazlan piyasadan kovup atıyor ve Türkiye'de yerlisi kaliteli ol- madığı için toplu iğne ithal ediliyordu. Yarm: Donkişot hiç " Id... KAMAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1993 354 Davacı Yıldız önal vekili Av. Sevil Dalkıhç tarafından davalı Mehraet önal aleyhine açüan tapu iptali ve tescil davasının mahke- memizde yapüan açık yargılaması sonunda ara karan gereğince; Davaa Yıldız Önal vekili Av. Sevil Dalkılıç'ın bir soruşturma ne- deni ik. gözalünda bulunduğu ve davaa asile tüm araştırmalara rağ- men duruşma gününün tebliğ edilemedıği anlaşılmakla, davacı Kaman Çiftlikli Mahallesi'nden Hüseyin kızı 1938 doğumlu Yıldız önal'ın yargılamanın bırakıldığı 20.9.1994 günü saat 11.00'de kendı- sini bir vekille ya da bizzat temsil etmesi aksi takdirde dosyanın HUMK 409 1. maddesi gereğince işlemden kaldınlacağı tebbgat ye- rine geçmek üzere ilan olunur. Basın: 50525 MALATYAİŞ MAHKEMESİ HÂKİMLIĞİ'NDEN 1993 235 Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekili Av. Beyhan Gökuç tara- fından davalılar Abdullah Belli, Ramazan Belli, Halil Ulu ve Hüseyin Denizhan aleyhkrine açılan alacak davasının mahkememizde yapı- lan açık duruşması sırasında verilen ara karan uyannca: Davahlardan Hüseyin Denizhan'ın adresi meçhul olup tüm ara- malara rağmen bulunamadığından adına tebligat yapılamamış ve gazete ilanı ile tebligat yapılmasma karar verilmiş olup, mahkememi- zın 15.9.1994 günü saat 09.30"daki duruşmasına davalı Hüseyin Denizhan gelmediği ve>a kendisini bir vekil ile temsil ettirmedıği tak- dirde yargılamaya yokluğunda devam olunacağı ve karar verileceği tebligat verine geçerü olmak üzere ilan olunur. 15.6.1994 Basın: 50605 BAKIRKÖY 2. SULH HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994 670 Mahkememize açılan vasi tayini davası sebebiyle Kırklareli, LüleburgazTatarköy. C:039,01, S:90. K.: 16l'de nüfusa kavıtlı Hasan ve Hatice"den olma 1326 D.lu Emine Özciçek"e, mah- kememizce verilen 1994 670-727 sayılı karar ile vesayetaltına alınma- sına karar verilmiş olup, kendisine Rize. Çamlıhemşin, Yolkıyı köyü. C:017 01 S:53, K:21'de nüfusa kayıtlı, Mustafa ve Hatice'den olma 1941 D.lu ve halen Tepeüstü Mah. Temel Sok. No:53. K.Çekmede adresinde ikamet eden Cemile Uysal'ın vasi olarak tayinine karar ve- rilmiştir. İtirazı olanlann aşağıda yazılı dosyamıza müracaat etmeleri, aksi takdirde kesinleşeceği ilan olunur. 25.8.1994 Basın- 9612 AISKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Köy Enstitfileri VakfıKöy Enstttüleıi Vakfı, artık kurulma aşamasında. Sanıyo- rum eylül ayı, vakfın kuruluş ayı olur Dinlenceye gidenler dönerler, son hazırlıklardayapılır. Köy Enstitüleri Vakfı ile ilgili olarak haberleşme yeri diye, adresi verilen Ali Dündar'a pek çok mektup, ileti gelmiş. (Onun adresi şöyle Ali Dündar, Kum- rulu Sok. 29/5 06120 Kalaba/Ankara.) Ali Dündar, gelen mektuplarla ilgili olarak şunları yazmış: "Sevgili Ekmekçi, Vakfa gelen ve dosyalanan mektup, telyazı, telefonlardan çıkardığım (bir bölümunden) iletileri eklice sunuyorum. Bak gör, nasıl değerlendireceğini sen bilirsin. Sevgi ve selamlar." "... Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı kuruluş hazırlığı içinde olduğunuzu Sayın Ekmekçi nin gazetedeki yazısından oğrendim. Sızleri kutlarım, lütfen bilgi veriniz." (Hasan Taner, Adana) "... Değerli dostlar, vaktfgirişiminden dolayı sızleri kutlarım. Hemen hesabınıza (... TL.) yatırdım. Bunu başarmak bizim için onur sorunu olacaktır..." (Ahmet Özkan Konya) "... Vakfa katkımı belirten belge eklidir. KurucularKurulu'nu kutlarım." (Halil Akyavaş Izmır) "... Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı kurma çalışmanı- zı Cumhuriyet'te M. Ekmekçi'nin yazısından oğrendim. Kuru- luşun gerçekleşmesi kararan dünyamızı aydınlatacaktır..." (E. Melihözbeylstanbul) "... Vakfın kuruluşuna bir miktar katkıda bulunuyorum. Ça- lışmalarınızda başarılar dilerim. Toplumsal sorunlarımızın bugünkü yoğunluğu, eğer yaşatılsaydı Köy Enstitüleri'ne yeni boyutlar kazandıracak, yeni işlevler verecekti..." (Cosfcun Fer- men Ankara) "... Köy Enstitüleri'yle ilgili belgelerin toplanması ve bu ko- nuda eğitsel ve kültürel çalışmalarda bulunulması amacıyla başlattığınız yeni girişimde başarılar dilerim." (Şaklr Eczact- başı fstanbul) "... Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı için benim ve bu- rada bulunan bütün arkadaşlarımın her türlü katkımız ve des- teğimiz sizinledir. Geç kalınmış bu onurlu girişimi bütün varlı- ğımızla destekliyoruz. Başarmak ve sonuçlandırmak zorunda- yız..." (Galip Candoğan Konya) "Sen Koy Enstitüleri'nin son çıkışlılarındanım. Böyle birku- ruluşun hayali ve özlemi içindeyim. Başlattığınız için sızleri kutlarım. Bilgi verirseniz her türlü katkıya ve desteğe hazı- rım..." (Mustafa Gökkaya Adapazan) "... Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı kuruluş çalışma- lannızı gazeteden oğrendim. Ben KöyEnstitülü değilim. Fakat öteden beri, eğitim düzenimizin perışanlığını görerek, neden Köy Enstitüleri'nın o çağdaş felsefesi canlandırılamıyor ve bu- günkü eğitim perişanlığının önüne çıkanlamıyor diye düşünü- yorum. Haber beni heyecanlandırdı. Bana bilgi verirseniz her türlü katkıda bulunabilirim..." (Tülin Zambakoğlu Istanbul) "Kuruluş çalışmalarını gazeteden öğrendik. Böyle bir kuru- luşun olmasını bekliyorduk. Bizler Köy Enstitülü değiliz, fakat o kurumları biliyoruz. O kurumlarda yaşanan eğitim düzeninin ülkeyi aydınlığa çıkaracağı inancındayız, lütfen bize bilgi veri- niz. Her turlu katkıda bulunmaya da hazırız." (Emel Çelebl- Aycan Sanoğlu Istanbul) " .. Biz halen çalışan kan-koca öğretmenleriz. Kuruluşunu- zu gazeteden öğrendik. Sizlere katılmak istiyoruz. Yasal bir sorun çıkıp çıkmayacağını bize bildirirseniz memnun olu- ruz..." (Sibel-Cerep Tekin Adana) "... Kuruluş çalışmalarınızı gazeteden öğrendik. Bizler de kendi çevremizde böyle bir kuruluşun duşuncesı içındeydik. Çalışmalanmızı birlestirebilirız. Açıklamalarınızı bekliyo- ruz..." (Mustafa Gökçefc Kayseri) "... Kuruluş çalışmalarınızı gazeteden oğrendim. Ben Köy Enstitüleri âşığıyım. Sızleri kutlarım. Nasıl biryardım ve katkı- mız olur? Açıklarsanız sevinirim..." (M. Şakir Ors izmir) "... Sizlere başarılar dıliyorum. Kuçuk bir katkıda bulundum. Çalışmalarınızda sizlerle beraberım..." (M. Reflk Cevahir Ed- rernit) "... Ülkemizin eğitim sistemininperişanlığı karşısında şaşıp kalıyordum. Sizin kuruluş haberlerinizı alınca sevindim. Ben bir teknik elemanım. Eğitim sistemi beni de düşündürüyor. Sizlere nasıl yardım edebilirim, lütfen beni bilgilendiriniz..." (NefdetZorusTrabzon) "... Bir kooperatifteki payımı vakfınıza bağış olarak devret- mek istiyorum. Gereğinin yapılmasını rica ederim..." (Şaha- ver Basutçu Ayvalık) "... Geç kalınmış da olsa, Koy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı girişiminiz için sizleri kutlarım. Çevremdeki elliden çok kimseyle ilişki kurdum. Durumu anlattım. Katkıya hazır gorü- nüyorlar. Katkıda bulunanlann banka alındılannı yolluyorum. Arkası gelecektir..." (Hasan Bilecikli Şişli) "... Vakfımız için bütun varlığımız fedadır. Yapabildiğim kat- kının belgesi eklidir..." (Halil Güven Gazipaşa) "... Sızleri kutlarım. Bu vakfın kurulup başarılması bizim onurumuz olacaktır. Her türlü yardım ve katkıya hazırız..." (Ve- K GÖrmez Antalya) "... Bu güzel çalışmayı başlatanlara sevgi ve başarı dilekle- rimizle, katkıda bulunan arkadaşlarımızın bir listesini iletiyo- rum. Başlamak sizden, başarmak hepimizden..." (Yusuf Dö- lek Karaman) "... Ben eski bir Köy Enstitüsü öğretmeniyım. Bugünkü eği- tim sisteminin kararıp gidişine bakarken benim de içim kararı- yordu. Başlattığınız çalışma yolumuzu aydınlatacaktır. Köy Enstitüleri'yle başlatılan eğitim yoluyla aydınlanma sürecini yeniden yaşayacağız. Fakat bu kez bir daha karartılmamak, karanlıkçılara fırsat verilmemek koşuluyla..." (Seyfi Koryürek Yalova) "... Kuruluş çalışmalarınızı gazeteden oğrendim. Çevremde bulunan Köy Enstitüsü mezunlannın adreslerini bıldiriyorum. Benim de küçük bir katkım olsun diye (.... TL.) yatırdım. Başarı- lar dilerim..." (Mehmet Yaztcı Rize) "... Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı çalışmalarınızı desteklemek için hesabınıza şimdilik (.... TL.) yatırdım. Giri- şimde bulunan ve çaba harcayan tüm dostlara selam." (M. Rahmi Dirican Bursa) • • • Katkıda bukınacaklara bilgi: Koy Enstitüleri Vakfı'n& pa- rasal katkıda bulunmak isteyenler; Talip Apaydın, Mahmut Makal, Prof. Dr. Yakup Kepenek adına Ankara'da TC. Ziraat Bankası Yenişehir Şubesi'nde açılan 26810 No'lu hesapla, Pa- mukbank Ankara Merkez Şubesi'nde 092 16330 No'lu hesaba yatırabilirler... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 = - 2 \ - 3 - 4 5 6 7 8 \ I I 1 9 j SOLDAN SAĞA: 1/ Yalruz güldürmeyi de- ğil, daha çok düşündür- meyi ve yergiyi amacla- yan mizah. 2/ Kasta- monu'nun bir ilçesi... Soyundan gelinen kımse. 3/ Dar ve kalınca tahta... Petrol îhraç Eden Ülke- ler Örgütü"nün simgesi. 4/ Düşünce... Bir şeyin yere bakan yanı. 5/ Olumsuzluk belirten bir ö'nek... Avustralya'da ya- şayan bir cins devekuşu... İki borunun birbirine birleştirildiği yer. 6/ Süreyya Duru'nun bir fil- mi... Üstün bir yetkinin gücünü simgeleyen değnek. 7/ Pembe renkli şarap... Romanya'da bir kent. 8/ Asya'da bir ırmak... Muh- temel. 9/ Bir çeşit antibiyotik. YLrKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Hidratlı doğal sodyum ve mag- nezyum boratı. 2/ Hattatlar tara- fından kullanılan yan mat bir kağıt türii... İspanyoUar'm sevinç ünlemi. 3/ Türlü nedenlerle başan gösteremeyen kimse... Öl- dükten sonra tsa tarafından diriltildiğine inanılan adam. 4/ Lütfi ö . Akad'ın bir fılmi... Büyük erkek kardeş. 5/ Su... Gözle- görmeyen... Bütün kutsal Hint metinlerinin başında ve so- nunda tekrarlanan mistik hece. 6/ Felsefede bir durumdan başka bir duruma geçmeye verilen ad... Yüce, yüksek. 7/ Zor kullanarak ele geçirme... Yurdumuzda bir ırmaİc. 8/ Tanntanı- maz... Esasla, temelle ilgili olan. 9/ Karadeniz yöresinde yetişen bir tavuk türü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle