06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ 8 DIŞ HABERLER Koskotas mahkemedebayıldı • ATTJNA(AA)- Yunanistan'da, beş yü önce Başbakan Andreas Papandreu'nun rüşvet almak suçuyla yüce divana sevkedilmesine neden olan eskibankerYorgo Koskotas, mahkeme, hastane ve hapishane arasında mekik dokuyor. Koskotas, iki hafta önce bağırsak ameliyaü için yatüğı hastaneden taburcu edilir edilmez hakim huzuruna çıkanldı. Zimmetine geçirdiği 5 trilyon lira için yargılanan Kostokas'ın, duruşma salonunda acılar içinde kıvranmasına ve hatta bayılmasına rağmen hakimler cezaevine sevkini kararlaşürdılar. AfÖrgütü'nden Clinton'a kınama • LONDRA(AA)- Uluslararası Af Örgütü, ABD Başkanı Bill Clinton'ın yaklaşık 60 suça ölüm cezası öngören yeni suç yasasını kınadı. Af Örgütü tarafından yapılan açıklamada, "ölüm cezasının bu şekilde genişletilmesi, ABD'de özellikle yoksullar, azınlıklar, akıl hastalan ve yasal temsilcileri olmayanlann başına gelen ıdamlar hakkındaki derin endışelerimizi arttınyor" denildi. Açıklamada, Af Örgütü'nün, ırk aynmı nedeniyle haklannda ölüm cezası istenenlerin kendilerini savunmalanna imkan tanıyan bir maddenin de yasadan çıkanlmasından büyük üzüntü duyduğu ifade edildı. Rusya'da askeri personel sıkınüh • MOSKOVA(AA)- Rusya'da dört aydır maaşlan ödenmeyen askeri personel, para elde etmenin yolunu, silahlannı satmakta buldu. Ordunun yayın organı Krasnaya Zvezda'nın (Kızıl Yıldız) birinci sayfasında yer alan yorumda "Sılah hırsızlığı, hükümetın kendisine hizmet verenlere karşı zorunluluklannı yerine geürmemesiyle doğrudan bağlantılı" ifadesine yer verildi. Kaçak31lrakb yakalandı •SOFYA(AA)- Bulgaristan-Yunanistan sınınnı kaçak olarak geçmeyeçalışan Irak vatandaşı 31 kişi Bulgar sınır muhafazaekipleri tarafından yakalandı. Gotze Delçev bölgesinde Lovça köyü yakınlannda ele geçirilen kaçak Iraklılann bir Bulgara kişi başına bin Amerikan Dolan ücret ödedikleri, ancak rehberin daha sonra Irakhlan sınırda bırakarak kaçtığı belirlendi. Hayvan hakları teröristteri • LONDRA(AA)- Ingilterede son haftalarda saldınlannı sıklaşüran "hayvan haklan terönstleri" önceki gün Wight adasındaki dört mağazaya yangın bombalan ile hasar verdiler. Itfaiye ekiplerinin başa çıkmakta güçlük çektiği yangınlarda dört mağaza tamamen kül olurken 2 milyon sterlinlik (110 milyar TL) hasar meydana geldi. Hayvanlar üzerinde test edilerek hazırlanan malzemeler satan mağazalan hedef alan teröristlerin üç mağazaya daha yangın bombası koyduklan, ancak bunlann etkısiz hale getirildiği kaydedildi. Kayınvalideler daha tetilikeU • NEWYORK(AA)- Kayınvalidelerin, genç çiftlerin mutluluklan açısmdan kayınpederden çok daha tehlikelı olduklan belirlendi. Amerika'da yapılan araştırmalar, genç evlilerin mutluluklannın bozulmasında kayınvalidelerin en büyük rolü oynadıklan, onlan sırasıyla görümce ve kayınpederlerin izlediğini ortaya koydu. İsrail'le su pazarlığını 1996'ya ertelediler, şimdi kaynaklann kuruyuşuna seyirci kalıyorlar FilistinsıısıızlıığayeııihliDış Haberler Servisi - Ortadoğu'da geleceğin savaşlannın su yüzünden çı- kacağı kaygısı, siyasi gözlemciler tarafı- ndan sık sık dile getiriliyor. Bölgenin yeni devlet adayı Filistin de bu kronik sonından payını ahyor. Su sorunu, Fi- listin devletinin en büyük derdi olmaya aday. İsrail'in Filistin özerk yönetimi ile ge- lecekte yaşayacagı herhangi bir sorun karşısında silaha sanlmasına hiç gerek kalmayacak. Tel Aviv, Filistin'e karşı en büyük kozunu oynayıp vanalan ka- patarak milyonlarca kişiyi susuz bıra- kabilecek. Reuter ajansmın Filistinli yetkililere dayanarak bildirdığine göre doğal kay- nakları hızla tükenen Gazze Şeridi, tamamen Israil'den gelen suya bağımlı olmak üzere. Manavgat suyu projeşi ile Türkiye'den su almaya hazırlanan İsra- il, Filistin'e su satıyor. Yalnızca böl- genin orta kesimlerindeki üç mülteci kampına îsrail'den yılda 2.2 milyon metreküp su gidiyor. Filistinliler ise kay- naklannın yok olması- na seyirci kalmaya mahkum. Gazze ve Eriha'nın özerk yöneti- me geçiş görüşmeleri sı- rasında Israil ve FKÖ heyetleri, su pazarlığını iki yıl sonraya erteleme konusunda anlaşmı- şlardı. Yanı Filistin toprak- lannın nihai statüsü- nün görüşüleceği mayıs 1996 tarihine. Bu süre içinde Gaz- ze'nin su kaynaklannın yansına deniz suyu kanşmış olacak. Mus- luklardan akan su yutulamayacak ka- dar tuzlu ve sağlık açısından da son de- rece zararb olacak. Su konusundaki çok taraflı görüşme- lere katılan Filistin heyetinin başkanı Riyad El Hudari'ye göre su Filistin'in en büyük sorunu, ancak belki de çok geç olana dek bu konuyu masaya yatırmak mümkün de- Gazze Şeridi'nde her bir Filistinlinin bir yılda tükettiği su mik- tan yalnızca 22 metre- küp. Buna karşılık aynı topraklarda yaşayan Yahudi yerleşimciler yılda 165 metreküp su tüketiyor. Bu miktar, Gazze Şendi'ndekı su düzeyi- ni tehlikeli bicimde azaltmaya yetiyor. Dü- zeyin her yıl 25-50 san- tim düştüğünü belirten Riyad El Huda- ri, bunun da deniz suyunun temiz kay- naklara sızmasını hızlandırdığını bildi- nyor. Deniz suyu, Gazze Şeridi'nin dar topraklannda şımdiden 2.5 kilometre ıçenlere kadar sızmış durumda. Tatlı suyun pahalılığından yakınan Filistinli çiftçiler, şimdiden dev limon tarlalannı susuz bıraktıklannı söylü- yorlar. Kahire'de imzalanan özerklik anlaş- masında, Gazze Şeridi'nde yaşayan 3 bin Filistinlinin eskiden aldıklan su miktannı aynen almayı sürdürebileceği hükmü yer ahyor. İsrail yerleşim bölgelerinde bahçe sa- hipleri çimlerini ve çiçeklerini sulamayı sürdürürken Filistin bölgelerinde ise ürünler kuruyor. Filistinli uzman Ayman Rabi, Kahire anlaşmasının. su kaynaklannın yöneti- mi konusunu tam açıklığa kavuştur- madığını belirterek "Bu, bir arabanın iki sürücüsünün olması gibi bir şey. Tam de- netim oimadan su kaynaklarının verimli kullanımı ve yönetimi imkansız" dıyor. Sorunun yalnızca günlük ihtiyacı karşılamaktan ıbaret olmadığını belir- ten su uzmanı Ayman Rabi, "Su yoksa büyümek ya da kalkınmaktan bâhset- roek çok aniamsız" diyor. BOSNAL1S1RPLAR Banşplanı bugün oylanıyorDış Haberler Servisi - Mil- yonlarca Bosnalı Sırp, Bosna- da 28 aydır süren ıç savaşı sona erdirmeyi amaçlayan Temas Grubu'nun banş planı konu- sunda bugün oy kullanıyor. Bosnalı Sırplann tek yanlı ilan ettikleri Sırp Cumhuri- yeti'ndeki 82 bölgede oy verme işlemi, bugün TSİ 08.00'de başlayacak ve 20.00'de sona erecek. Belgrad yönetimi Belgrad yönetimi, Bosnalı Sırp yöneticileri, "toptuma karşı cinayet işlemek" ile suç- ladı. Sırbistan Başbakanı Mir- ko Marjanoviç, Bosnalı Sırplann lideri Radovan Ka- radziç'ın, Temas Grubu tarafı- ndan hazırlanan banş planı konusunda haftasonu yapıla- cak referandumdan çıkacak olumsuz bir karan, "savaşı sürdünnek için yeni bir baha- ne" olarak kullanacağını bil- dirdi. Marajnoviç böyle bir durumun "Sırp toplumuna karşı işlenmiş cinayet ve ihanet suçu" olacağıru söyledi. Öte yandan Sırp haber ajansı SRNA Belgrad yöneti- minin. topraklanndaki Bos- nalı Sırp göçmenlenn referan- dum için oy kullanmasına izin vermeyeceğı açıkladı. Küba'dan kaçanlann sayısı her gün artıyor. ABD, mültccilerin barınması için Guantanamo üssünün genişletikceğini açıkladı. ABD, Kübaile masayaotınmuyor Drç Haberler Servisi - Washington yö- netimi, Küba Devlet Başkanı Fîdel Cast- ro'nun üst düzey görüşmeler yapılması ta- lebini kesin bir dille reddetti. ABD Dışişleri Bakanhğı'ndan yapılan açıklamada Havana yönetimi ile göçmen sorunu üzenne görüşebılecekleri, ancak diğer önemli konularda görüşmeyi düşün- medikleri behrtıldı. ABD Dışışlen Bakanı Sözcüsü David Johnson. "Küba, demokrasi, insan haklan, ekonomik reformlar konusunda olumlu adım atmadığı sürece Havana yönetimi ile üst düzey görüşmelere başlamayı düşünmü- yonız" diye konuştu. ABD'li işadamlannın Küba'ya ambar- gonun kalkması durumunda da bu ülkeye yatınm yapmayı düşünmedıkleri belirtil- di. ABDli işadamlan Küba'dakı belirsiz- likler nedeniyle yatınm yapmanın riskli olacağını belırtiyorlar. Meksika, Küba'- dan kaçarak ABD'ye sığınmak isteyen ve günlerdır okyanusta bekleyen Kübalı mültecileri, ülİcede yakınlan olması duru- munda kabul edeceğini bildirdi. Hükümet tarafından yayımlanan bildi- ride. hükümetin aldığı bu önlemin denizde hayati tehlike ile karşılaşan Kübalı mülte- cilerin sayısında azalma sağlanmasına yö- nelik olduğu ifade edildi. Bildiride, aynca ABD ile Küba arasın- daki sorun ile ilgili olarak arabuluculuk yapılması önerisi de yer aldı. Bildiride, Meksika'nın, ABD ve Küba hükümetlen- ne, gerginliğin azaltılması ve iyi ülke ilışkı- lerinin normale dönmesi için arabulucu- luk önerdiği kaydedildi. Kolombiya ve El Salvador ise, Kübalı mütecileri kabul ede- me\eceklennı bildırdıler. ZAIREDEK] RUANDAULAR Mültecikampında "savaşdurumu9 Dış Haberler Servisi - Zaire'- de Ruandalılann banndıklan mülteci kamplannda şiddet olaylan ürmanıyor. Mültecile- rin baltalar ve palalarla tehdit ettiği yardım görevlileri kamp- larda güvenliği sağlamanın ar- tık mümkün olmadığından yakınarak yardım operasyon- lannı sürdürmekte çok zorlan- dıklannı bildiriyorlar. 800 bin kişinin kaldığı kamp- larda 'gerçek bir savaş hali' ya- şanmakta olduğunu bildiren BM Mülteciler Yüksek Komi- serliği Sözcüsü Ray VVilkinson "Goma çevresindeki kamplarda görev yapan yardım görevlileri- ne saİdırmalan an meselesi" dedi. Bukavu eteklerindeki bir mülteci kampında bulunan yardım görevlileri, Ruandalı mültecileı>tarafmdan baltalarla tehdit edildikten sonra kampı terketmek zorunda kaldılar. Mültecilenn, ABD'li görevlile- ri, içme sulanna zehir kanştır- makla suçladıklan bildirildi. BM yetkilileri, bölgedeki yar- dım görevlilerinin ve mültecile- rin güvenlikJerinin sağlanması için Zaire hükümetıyle görüş- meler sürdürüyor. Ruandalı mültecfler kannlarmı biraz olsun doyurabibnek için saatierce sva bekliyorlar. Konuk yazar AVRUPA^DAN EDİP EMİL ÖYMEN Erglpi ve Görüce Bu iki isim, Arnavutluk'un güneyinde Rum azınlığın yoğun yaşadığı bölgedeki iki önemli kent. Buraları, Yu- nanistan'ın Kuzey Epır dediği bölge. 90yıl önce Arnavut- lara kaptırdığı için hala kendi kendini yediği bölge. Yak- laşık son bir yıldır Arnavutluk ile sürekli gerginleşen iliş- kilerinodak noktası. Rum azınlığın önde gelenlerinden 5 kişi geçen nisan ayında sınırda bir Arnavut nöbetciyle subayın ölümüne neden olmakla suçlanıyorlar. Sanıklar on gün önce yar- gılanmaya başlandı. Yunanistan köpürdü. Yoksul kom- şusuna ekonomik tokat attı. Azı yasal çoğu kaçak çalış- maya gelen Arnavutları sınır dışı etmeye başladı. Ağus- tos ortasına kadar bu sayı 12 bini bulmuş. Son gelişme ise, bir Yunan uçağının geçen pazar gü- nü Arnavutluk hava sahasını iki saat süreyle ihlal ederek Rum azınlığı isyana teşvik edicı 5 bin bildiri atması. Pilot, Thomas Vrakas yüzbaşı rütbesindeymiş. Yedek kuvvet- lerde görevliymiş. Yunan makamları yüzbaşıyı geçen pazartesi hemen cezaevine koydular, rütbesini aldılar, soruşturma açtılar. Yunan hükümeti, olayı kınadı ve "Geri zeka bir eylem " diye tanımladı. Kuzey Epir konusu, Yunanistan için tıpkı Batı Trakya ve Kıbrıs gibi ulusal bir dava. Yunanistan için böyle ol- duğu için de soruna taraf ülkeler hemen kenara çekil- meli. Ve "Pardon, buraları mı istiyorsunuz, buyrun alın" demeli. Ama bu da yetmez. "Başka nereleri isterdiniz acaba? Size şöyle biraz da Küçuk Asya 'dan yerler vere- lim? İstanbul'u verelim. Patrikhane için de yeni düzenle- meler yapalım. Lozan'dan falan vazgeçelim. Zaten Lo- zan, Adalar'da artık geçmiyor. Batı Trakya'nın hali ma- lum. Yeter ki siz isteyin" de demek gerekir. Eh ne de olsa, isteyenin bir yüzü kara vermeyenin iki yüzü diye atalarımız boşuna mı söylemiş? Kuzey Epir davası, taa Arnavutluk'un sancılı kuruluş- kurulamayış yıllarına kadar gider. Dönemin Avrupalı büyük devletlerinin yine konferans masalarında ellerin- de cetvel ve kalem, sınırları oradan buradan şuradan geçirmelerinin sonucu. Arnavutluk'un Yunanistan ile belirlenen sınırı içinde kalan Rum azınlık 1913'den beri sorun. Tıpkı Amavutların da dört bir yerde ayrı buyruklar altında yaşamak zorunda kalışları gibi. Yunanistan, Kuzey Epir'e öyle ya da böyle el koymayı kafaya koyduğu için tam Birinci Dünya Savaşı başladığı sıralarda Saranda'ya çıkarma yapar. Ergırı (Gjınokast- rö) ve Görüce'yi (Korca) işgal eder. Arnavutluk'un kurul- masına onay veren Avrupalı devletler de bu arada fikir değiştirkler. Ingiltere, Fransa, Rusya ve sonra Italya, bu bolgeyi aralarında paylaşmaya karar verırler. Böylece Arnavutluk'un da bir Sevr'i olur: Avlonya'yı Italya alacaktı. Yunanistan'a işgal ettiği yerler bırakıla- caktı Işkodrayı Karadağ alacaktı. Drina'nın doğusu Sırplann olacaktı. Arnavutlara da ortada küçük bir yer lütfediyorlardı. Arnavutluk arada, Yunan-Fransız, Yunan-ltalyan çe- kişmesine de sahne oldu. Müttefikleri, Yunanlıları nasıl on yıl içinde izmir'den Anadolu'ya sürüp ondan sonra da aradan nasıl çekildilerse, aynısı önce burada prova edildi. Onun için burada olanlar, Sevr-Lozan'ın mini biçi- midir. Birinci Savaş sonrasında Italya ve Yunanistan, Arna- vutluk'u paylaşmakta direndiler. Arnavutlar 1920'de buna karşı ulusal kongrelerini topladılar. Italyanlarla sa- vaşa tutuştular. Avlonya'yı geri aldılar. Bunu gören Yu- nanlılara çekilmekten başka çare kalmadı. Arnavutluk bir yıl içinde işgalcileri savdı başından. Bir yıl sonra da Paris Konferansı'nda sınırları kabul edildi. Ama Yuna- nistan'ın gözü Kuzey Epir'de kaldı. Tıpkı başka yerlerde de kaldığı gibi. Arnavutluk Cumhurbaşkanı Sali Berişa, son günlerin karanlık gelişmelerıni değerlendirirken "Yunanistan, kendi azınlıkları ve insan haklan uygulamalarım gözden kaçırmak için Arnavutluk'daki azınlığı için gürültü ko- partıyor" diyor. Washingtonateşkes içinIRA'yla temasta Dış Haberler Servisi - ABD- li poütikacılar, işadamlan ve işci liderlerinden oluşan bir ba- nş heyeti, İrlanda Cumhuri- yetçi Ordusu IRA'run siyasi kanadı Sinn Fein ile görüşmek üzere Belfast'a gitü. Dün baş- layan gayri resmi görüşmeleri n bir ateşkesın yolunu açabilece- ği umut ediliyor. Sınn Fein lideri Gerry Adams ve Belfast'taki diğer üst düzey Cumhuriyetçilerle görü- şecek olan heyet, IRA'nın bir ateşkesi kabul etme olasıhkla- nnı araştıracak. Gerry Adams'ın toplantı- dan önce gazetecilere bir açı- klama yaparak ABD heyetinin gelişinin 'Banş süred için çok önemli' olduğunu söylediği, ancak bir ateşkes konusunda yorum yapmadığı bildirildi. Irlanda Başbakanı Albert Rey- nolds ise ABD heyetine IRA- dan sadece 'şiddetin artık sona erdiği' yanıtını almak ıstediğini söyledi. 'Bartş sürecinin bir kavşak noktasına geldiğini" be- lirten Reynolds, IRA'run 'şid- det ve poütika' arasında bir se- çım yapması gerektiğini ıfade etti. Her iki tarafın hükümeti de Kuzey İrlanda'nın geleceğıyle ilgili görüşmelere Sinn Fein'in de katılabilmesi için IRA'nın şiddet eylemterinden tamamen vazgecmesi şartını öne sür- müşlerdi. Türkiye'ninAB'ylegümrük birliğinegitmesi riskK HALUK ÖZDALGA Gümrük duvarlan, ülkeler arasındaki ti- caret hacmini azaltan engellerdir. Ticarette- ki bu azalma, duvann her iki tarafındaki tü- keticilerin refahında azalmaya yol açar. Ti- caretin serbestleşmesi sonunda elde edilen kazanç, bazı üreticilerin uğrayacağı zarar- dan genellikle fazladır ve kazanan bir bölü- mü ile zarara uğrayanlann kayıplan telafi edüebilir. Ülkeler gümrük duvarlannı karşıhklı ola- rak indirmek amaayla bir araya gelerek Ser- best Ticaret Anlaşmalan (STA) yapar. Bir STA etrafında toplanan ülkeler, üçüncü ül- kelere karşı ortak bir gümrük rejimı uygula- maya başladığında gümrük birliği doğar. Ancak gümrük birliğinin STA'dan tek farkı, üçüncü ülkelere karşı ortak gümrük rejimi uygulaması değil. Bundan daha önemlisi, gümrük birliğinin daima bir siyasi birlik ifade etmesi. Avrupa Birliği de (AB). ondan önceki gümrük birlikleri de, hep siya- si birlik arayışıyla beraber ortaya çıktı. 19. yüzyddaki Alman Gümrük Birliği gibi. Şimdi Türkiye, tanhte ilk kez, temeldeki siyasi birliğin içinde yer almadan bir gümrük birliğine kaülacak. Bir yoldan daha önce hiç gidilînemiş olması, o yoldan gitmemek için elbette yeterli bir neden olamaz. Ama, daha önce başkaiannm niçin o yoldan gitmedığmi bümek ve yolculuk sırasında başınıza gelebi- lecekleri iyi düşünmek gerek. AB'nin siyasi birliği içinde yer almadan, hat- ta o birliğe ileride üye kabul edilip edihneye- ceği dahi belli oimadan Türkiye'nin AB ile gümrük birliğine gıtmesinin. ciddi sakınca- lan ve riskleri var. Türkiye Avrupa Parlamentosu'nda temsil edilmiyor. Bakanlar Konseyi'nde temsil edilmiyor. AB'nin siyasi yapısı ve hiçbir ka- rar kurulu içinde yok. Gümrük birliğine gir- se de olmayacak; ama, söz ve oy hakkına sa- hip olmadığı o kunıllarda alınacak kararlar- la kendini bağlı sayacak. Dış ekonomik iliş- kilerini temsil edilmediği kunıllarda alına- cak kararlara göre düzenleyecek, üçüncü ülkelerle olan ekonomik ilişkileri o kararlara göre belirlenecek. AB-Türkiye Karma Par- lamento Komisyonu ve Ortakhk Konseyi gibi kunıllar, bu temel gerçeği değiştirecek yetkilere sahip değil. Dış ilişkilerde sorun Hiçbir ülke, temsil edilmediği siyasi yapı- lar içinde alman kararlarla kendini bağlı say- mayı kabul etmez. Sömürgeler hariç! Bu, en temel siyasi eşitlik ilkelerine aykın. Yalnız bu durum dahi, Türkiye'nin mevcut koşul- larda gümrük birliğine katılmaması için ye- terli neden. O yüzden, hiçbir ülke bugüne dek bu yolu seçmemiştir. Siyaset ve Dışişleri seçkinlerimizin böylesine küçük düşürücü bir konumu nasıl bu kadar kolay kabullen- diklerine akıl erdirmek gerçekten mümkün değil. Aynca mevcut koşullarda gümrük birliği, Türkiye'nin hayati dış ilişkilerinde ciddi sorunlar yaratabilir. Mesela Türkiye, AB'- nin KKTC'ye karşı alabileceği ekonomik yaptınm kararlanna uymak zorunda kalacak. Bu Türkiye'nin kabul edemeyeceği, hiçbir hükümetin uygulamayacagı bir durum. AB'nin çeşitli telafi edici ve yapısal deği- şim fonlanndan Yunanistan'ın 1992'de aldığı yardım 10 milyar dolarcivannda. Yu- nanistan'ın nüfusu Türkiye'nin beşte biri ka- dar. Gümrük Birliği'ne katıhrsa, Türkiye'- nin kıyaslanabilir düzeyde bir yardım alması da hayal. Tam üyeliğe engel AB'ye tam üye olmamanın kayıplanna karşı, Türkiye'nin üçüncü ülkelerle ekono- mik ilişkilerini serbestce ve kendi çıkarlan doğrultusunda yönlendirmesinin getirebile- ceği kazançlardan feragat etmesi için de bir neden yok. Gümrük birliğine geçilirse Tür- kiye; Japonya, Türk cumhuriyetleri veya dünyanın başka bölgeleri ve ülkeleri ile olan ekonomik ilişkilerini, söz ve oy hakkının ol- madığı kunıllarda alınan kararlara göre be- lirlemek zorunda kalacak. Bir başka önemli sakınca da, yaygın ola- rak sanılanm tersine, gümrük birliğinin Tür- kiye'nin AB'ye tam üyelik şansını engelleme olasılığı. AB, Türkiye'nin üyelik sürecini başlatacak bir takvimin müzakeresini dahi kabul etmiyor. Henüz açık olarak telaffuz edilmiyor, ama AB'nin Türkiye için, üyelik haklanna bütünüyle sahip olmayan ikinci smıf bir üyelik konumunu uygun görmesi ciddi bir ihıimal. Tam üye oimadan gümrük birliğini tamamlarsa Türkiye yakın bir gele- cekte önüne sürülebilecek ikinci sınıf üyelik için uygun koşullan şimdi kendi eliyle hazı- rlamış olacak. Gümrük birliğine geçiş, 1963 Ankara Or- takhk Anlaşması ve 1970 Katma Protokolü çerçevesinde yürütülüyor. Ancak bunlar, bi- lindıği gibi önemli hükümleri işletilmeyen anlaşmalar. Bu anlaşmalarda. Türkiye'nin tam üye oimadan gümrük birliğinde yer al- masını öngörülmüyor. İşin doğrusu, ışlemeyen bu anlaşmalar ye- rine, Türkıye'nin yeni bir ortakhk anlaşması talep etmesi. Kısa bir süre önce Çekoslovak- ya, Polonya ve Macanstan'la yapıldığı gibi, yeni kuşak ortakhk anlaşmasına gıdilmelı. Dikkat etmek gerekir ki, bu ülkelerle yapılan yeni kuşak ortakhk anlaşmalannda, güm- rük birliği değil serbest ticaret alanı oluştu- rulması öngörülüyor. Acaba niçin? GOdük bir ortaklık Böyle bir talebin ret edileceği korkusuyla Türkiye, şimdi, işlemeyen anlaşmalara da- yanarak güdük bir ortakhğı gerçekleştirmek istiyor. Bazı üreticilerimizin aksine telkinle- rine rağmen, korumaalığın ve gümrük du- varlannın arkasında tüketiciyi ezen bir eko- nominin tasfıyesi Türkiye'nin hedefi olmalı. Ama gümrük birliği bunun uygun yolu de- ğil. Türkiye siyasi bir hedef olarak AB'ye tam üyeliği istemeli. Ama ikinci sınıf ülke konumunda gümrük birliği, bunun da uy- gun yolu değil. Aydınlanmıan çoğuna göre şimdi güm- rük birliğini istemek, Baülı ve çağdaş olmak demek. Eleştirmenler ise üçüncü dünya sol- culuğunu veya Ortadoğulu olmayı temsil ediyormuş! Çünkü, gümrük birliğine girer- sek, kısa yıldan Avrupalı olacağız! Hemen hepsi bu kadar. Konuyu aynnüh olarak in- celeme zahmetine katlanmak yok. Ciddi çö- zümleme yok. Öngörü yok. Kurnazlık, ko- laycıhk, slogançılık, yüzeysellik ve 200 yıldır iflah ohnamış bir Batı taklitciliği var. Bu ara- da, Ortadoğulu veya üçüncü dünyadan ol- manın, mesela Mısırlı, Hintli veya Nijeryalı ohnanın olumsuz sıfatlar yerine kullanı- lmasının "çağdaş" aydınlanmıza pek yakı- şmadığını da belirtmek gerek. Eğer Türkiye bu onur kıncı koşullarda gümrük birliğine katılmayı icine sindirebilir- se, bazı Frenklerin Türk tarzı şeyler için za- man zaman alaycı bir şekilde kullandığı de- yim hazır: Alaturka Gümrük Birliği. Eh, ne de olsa etme bulma dünyaa.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle