Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 27 AĞUSTOS1994 CUMARTESİ
10 DIZIYAZI
Yüzyıllardır baskılara direnen Alevi deyişleri, son dönemde insanlan bir araya getiren bir öğe oldu
Müzik, öıgütlenrnede itici güç-12-
Yüzyıilann imbiğinden süzü-
lüp gûnûmüze ulaşan Alevi-Bek-
taşi edebiyatı ve mûziği sözlü
kültüre dayanmasına karşın onca
baskı altında bile varlığuu sürdü-
rebilmişse bunda en büyük pay
hiç kuşkusuz Alevi ozan ve dede-
lerinmdır. El yazması cönkler dı-
şında yazılı kaynaklan bulunma-
yan Aleviler, yıllarca elinde sa-
zıyla köy köy dolaşan ozanlan ve
dedeleri sayesinde, şiirlerini, de-
yişlerini, nefeslerini, duaz-imam-
lan ve semahlannı koruyabildi-
ler. Anadolu'da Alevi yerleşim
bölgeleri, ozanın harman olduğu
yerlerdir. Yaşamın ve mücadele-
nin türkülenişi, dûnyayı değiştir-
me ruhuyla birlikte kültürün ve
sanatın mayası olmuştur. Düşün-
me ve düşündüğünü ıfade etme
özgürlüğünü sınırsızca kullanan
Aleviler, yaşayan Türkçeyi kul-
lanmalan nedeniyle olsa gerek,
şiir ve kendıne özgü müziİderini
bugüne getirebildiler.
Alevi toplumun aynası olan de-
yişler ve semahlar bu toplumun
inançlannı, isyanlanm, kavgala-
nnı, sevgilerini konu olarak mü-
zıklerinde ışlemişlerdir. 13. yüz-
yıldakı Yunus Emre'yi, '7- yûz-
yıldakı Pır Sultan'ı, Kul Hüse-
yin'ı, Kul Himmet'ı, Noksani'yı,
Hu-abi'yı bugünün insanı da ay-
nı hazzı duyarak okuyabiliyorsa,
an Türkçe'nin yüzü suyu hümıe-
tinedir
S E R
CEMAL JENER / MİYASgfİK
yilevi-Bektaşi müziğini geniş halk
yığınlarına duyuran en önemli isim Ruhi Su
olmuştur. Yakın geçmişte 'Muhabbet'
kasetleri ve diğer sanatçılar Alevi müziğine
yeni bir ivme kazandırdı.
Vıktığı günden beri 'Muhabbet' öyle bir
tuttu ki artık tümüyle bu alanda kaset üretip
pazarlayan bir sektör oluştu. 'Muhabbet'
, kasetleri ve konserleri insanlan tanıştırarak
i ı örgütlenmeye de zemin hazırladı.
IRuN Su'nun
Kattatan
Bu Alevi halk ozanlan-
nın şiirlerini müzikleriyle yoğu-
ran Alevi saz ozanlannı kitle ile-
tişim araçlanndan dinleyebilmek
mümkün olamadığından, yakjn
zamana kadar bu işlevi; cem ayin-
len, sohbet toplantılan, Alevile-
rin yoğun olduğu bölgelerde bin-
bir güçlükle düzenlenen konser-
ler ve 198O'lı yıllara kadar üreti-
mi yapılan 45'lik plaklar yerine
getınyordu.
Cumhunyet döneminde ılk
olarak Alevi-Bektaşi müziğini
genış halk yığmlanna duyuran,
halkla semahlann, nefeslerin ku-
caklaşmasını sağlayan Ruhi Su
olmuştur. 1943 ıle 1945 yıllan
arasında Vedat Nedim Tör'ün ge-
nel müdürlûk yaptığı radyoda
Alevi deyişleri okuyan Ruhi
Su'ya daha fazla tahammül edi-
lemez ve program yapması ya-
saklanır. Suçu, Alevi türkülen
söyleyerek halkı ısyana teşvık et-
mek, bölücülük ve komünizm
propagandası yapmaktır. Ancak
radyodaki sesi kısılan Ruhi Su,
1943 ile 1945 yılları arasında radyoda Alevi deyişleri okuyan Ruhi Su'ya lasa sürede yasak geür. Suçu, halkı isvana teşvik etmektir.
Ancak radyodaki sesi kısılan Ruhi Su, doldurduğu plak ve kasederle birçok Alevi ozanın deyişlerini halka ulaşarmayı başanr.
doldurduğu plak ve kasetlerde yı-
ne Pir Sultan'dan, Kul Musta-
fa'ya, Yunus Emre'den Yusuf De-
de'ye kadar büyük Alevi ozanla-
nnın deyışlerinı halka ulaştırma-
yı başardı.
Anadolu'da yüzyıllardan beri
süren aşıklık geleneğı çerçevesin-
de icra edilen Alevi-Bektaşı mü-
zıgi; FeyzuDah Çınar, Davut Su-
lari, Aşik Daimi, Aşık Mahzuni,
Nesimi Çimen ve Rıza Aslando-
ğangibı ozanlann ezgilerinde ha-
yat buluyordu. Alevi ozanlardan
AşıkVeysel 11e AK İzzetÖzkan ise
ezgı olarak Alevi-Bektaşi motif-
lerini yoğun bir şekilde kullanır-
ken söz olarak daha evrensel bir
çızgi izledi. Bir nesil bu ozanla-
nn deyişlerini dinleyerek büyü-
dü. Dınlerken coştu, ağladı, Nur-
hak Dağlan'nda Kalender Çele-
bı'yle, Kazova'da Baba Zün-
nun'la. Serez Çarşısı'nda Şeyh
Bedrettin'le, Yıldız Dağı'nda Pir
Sultan'la buluştu. Kazdağı'nda
turnalara kanşıp semah döndü.
Ruhi Su'dan sonra Muzaffer
Sansözen ve Ferruh Arsunar'ın
Alevi ozanlanndan derledıği de-
yişler, radyoda "Yurttan Ses-
ler"de okutulmaya başlandı. Pir
Sultan'ın, Kul Himmet'ın ve da-
ha nice büyük ozanın deyişlere
hayat veren şıırlen değıştınlerek
tahnf edıliyor; "Ali", "Şah",
"Şaln Merdan", "Pir", "On Üd
tmam", "Hıar", "Haa Bektaş",
"Kerbela" sözcükleri makaslanı-
yor; bunlann yenne "yar",
"dost", "sevgüi" ya da herhangi
bir mekan ismi monte ediliyordu.
Kurulu düzene muhalefet eden
Alevi ozanlann deyişleri ise rad-
yonun kapısından dahi içeri so-
kulmuyordu. Alevi deyişlerinin,
geniş kitlelere yansımasında
emeği geçmış ustalardan eski
radyo sanatçısı YavuzTop, bu ko-
nu ile ilgıli olarak, "Bu karann
resmi bir dayanağı yokru. Deyiş-
lerimize sansürü, bazı işgüzartar
kendi kafasından uyguluyordu.
Oysa radyoda bize yasak olan söz-
cükler 'tasavvuf musıkısı' prog-
ramlannda bol bol yer alıyordu.
SIDIKA SU, EŞININ ÇALIŞMALARINI ANLATIYOR:
'Aleviler Ruhi Su'yu unutmadı'Türkiye radyolanndan Alevi-Bektaşi
türkülerini ilk defa söyleyerek geniş halk
yığınlanna duyuran Ruhi Su, kentlı aydın-
lara da Pir Sultan'ı, Ali tzzet'ı ve Muhyi'yı
tanıtan kişidir. Sıdıka Su ile Alevi türkü-
len ile Ruhi Su'nun yakınlığını konuştuk.
- Ruhi Su Alevi türkülerine neden ügi
duydu?
SU -1943-1970 yıllan arasında devrim-
ci hareketin içinde bulunanlar, Aleviliğin
Türkiye'de sosyalist hareketin gelişmesin-
de nasıl bir rol oynadığını iyi bilirler. Ru-
hi Su, 1943-1945 yıllan arasında, Türki-
ye radyolannda ilk kez Alevi ozanlannın
türkülerini söylemiştir. Pir Sultan Ab-
dal'dan "GeiuıCanlarBirOlahm",Aliİz-
zet'ten "Bir ADah'ıTarır}Tihm",Munyi'den
"Zahh Bizi Tan Ejteme" gıbi... Bir süre
sonra Alevi türküleri söylediği ve solculuk
propagandası yaptığı için radyodan uzak-
laştınlmıştır Ruhi Su. Çünkü Aleviler, ta-
rih boyunca ezilmişler; ezilmişlerin yanın-
da yer almışlardır. Halkın direnme duygu-
lannı türküleriyle, müzikleriyle dile getir-
mişlerdir.
Ruhi Su, türkü repertuvannın çoğunlu-
ğunu Alevi türküleriyle oluşturmuştu. Ne
yazık ki gazetenizde bugüne değin çıkan
yazı dizilerinde bu konuya değinilmedi.
Oysa Ruhi Su'nun bu alanda yaptığı
önemli çalışmalan dile getirmek, hem ona
hem Alevilere karşı en azından bir kadir-
bilirlik borcuydu. Alevi müziğinin yay-
gınlaşmasında, en az Alevi ozanlan kadar
Ruhi Su'nun da emeği geçmiştir. Bunu
Alevi halkı çok iyi biliyor ve ona sahip çı-
kıyor. Ruhi Su'yu Aleviler hıç unutmadı.
Bunu görmek beni mutlu ediyor. Hala ge-
celerinde Ruhi Su'yu anıyorlar. Birçoğu-
na beni davet edıyorlar.
- Ruhi Su, Alevi türkülerini nasıl derier-
di? Nasıl bir çalışma yöntemi izlerdi?
SU - Ruhi Su'nun herhangi bir bölgeye
derleme amacıyla da olsa gezi yaprmsı,
devleti tedirgin ediyordu. Hemen arkası-
na bir cip takıyorlardı. O da bu durumdan
rahatsız olduğu için çok istediği araştırma
gezilerini, düşündüğü gıbi gerçekleştire-
miyordu. Ruhi Su'nun bir turist kadar bi-
le Türkiye 'yi gezme hakkı yoktu. Çoğun-
lukla kentteki dost olduğu Alevilerin evi-
ne gidip sohbet toplantılan yapardı. O sı-
rada türküler derlerdi. Sohbet toplantısı
amacıyla da olsa Alevilerle toplanmak ko-
lay olmuyordu. Büyük bir baskı vardı.
Hem Ruhi hem Aleviler üzerinde. Ben Sı-
vaslıyım, o baskılan çok iyi bilirim. Ale-
vilerin yaşadığı baskılara yakından tanık
oldum. Özellikle gecekondu bölgelerin-
deki Alevi potansiyel onun için zengin bir
türkü kaynağıydı. Eğer deviet onu biraz
rahat bıraksaydı daha güzel eserler derle-
yebilecekti.
- Neden Alevi türküleri, neden Pir Sul-
tan?
SU - Çünkü Alevi halkın tarih boyu dü-
zenle arası hoş olmarmş. Baş kaldırmış.
Başkaldın geleneğinin türküleri bunlar.
Yüzyıllar boyunca eziliyor; ama boyun da
eğmiyor, mücadele ediyor. Ruhi Su da ik-
tidarlara karşı baş kaldıran, mücadele eden
bir komünıst. O nedenle Alevi türküleriy-
Sıdıka Su, Alevilerin tarih boyu eriMigini, ancak direndiklerini beürterek bu
olgununve bunun müzekkrineyansunasmınRuhi Su'yu etkilediğini düe getiriyor.
le Ruhi özdeşleşmişti.
- Türküleri yüzünden radyodaki prog-
ramiannm kesiüşiııi anlattı nu size?
SU - Evet. Ruhi konservaruvarda iken o
yıllarda Markowich gibi, Karl Lindenberg
gibi büyük ustalar hoca olar¥k geliyordu.
Markowich, Ruhi Su'nun türkülerini çok
beğeniyor ve neden radyoda okumadığını
söylüyor. O yıllarda Radyo Müdürii Vedat
Nedim Tör. Markovvich onunla konuşarak
Ruhi Su'nun radyodan türkü okumasını
sağlıyor. Ancak bir süre sonra Ruhi Su'nun
okuduğu Alevi türkülerinden radyo
yönetimi rahatsız oluyor. Bir gün Mesırt
Cemil, Ruhi Su'yu çağırarak "Sen opera
söyle. Bu türkülerle sesin harcan-
masın*'dıyor. Ruhi de "Bırakın hareansın-
benböyk istiyorum" dıyor. Ama sonradan
Alevi türkülenyle bölücülük ve solculuk
yaptığı ıddiasıyla programlannı kestiler.
Alevilikle ilgili yayınlarda patlama
Alevi halkına yönelik yayın yapan gazete,
dergi ve yayınevleri, tarihinde olmadığı kadar
çoğaldı. Geçmişte AJevilik konusunda kitap
denilince; 'Kumru, Buyruk, Hüsniye' gibi el
altından satılan klasik kitaplardan söz edihrdı.
Ama son yıllarda AJevilik konusunda onlarca
kitap yayımlandı. Içlerinde 20. baskıyı yapan
kitaplar olduğu gibi, pazarlamacılar, kitap
setleri arasına 20'lik, 25'lik 'Alevi Kftaptan
Setieri'ni de ilave ettiler.
Ankara'da Bektaş Ayyıküz'ın sahibi olduğu
Ayyıldız Yayınlan 4O'ı aşkın çeşitte Alevi
kitabı yayımladı. Bunu Istanbul'da Adil Ali
Atalay'ın sahibi olduğu Can Yayınlan izliyor.
Bu yayuıevi de 30 civannda, konu ile ilgili
kitap yayımlamış. Ant Yayınlan'nın da
yayımladığı kitaplann %90'ı, yaklaşık 25
Kervan dergisi Rıza Yürükoğlu çizgisinde
tsmail Yıldınm tarafindan çıkanlıyor. Bunlar
dışında; Hasan Cendere'nin kurucusu olduğu
GönüUerin Sesi, yayımını şu anda Karaca
Ahmet Dergahı'nda sürdürüyor.
Kamber Özrivan'ın çıkardığı Yurtta Büiik adlı
aylık yayın ise gazete boyutunda bir dergi.
Aynca Ankara Pir Sultan Abdal Derneği'nin
'Kr Sultan Abdal'adlı 2-3 ayda bir çıkan
yayınından da söz etmek gerekiyor.
Yurtdışındaki yayınlara gelince; tsmail
Ekaoğhı'nun çıkardığı Ehlibeyt, en eski yayın
sayılır. Onu Gerçek fiim dergisi izledi. Almanya
Alevi Birlikleri Federasyonu'nun çıkardığı
Mürşit'in yerini Alevilerin Sesi aldı. Bunlar
dışında Berlin Alevi Kültür Merkezi'nin
yayımladığı Al-Gül, 3 sayıdır yayımlanıyor Yeni
yayınevleri de var. yapıyor; dergi, 10 sayıdır yayımlanıyor.
Kitaplan, dergiler izledi. Istanbul'da aylık olarak Istanbul'da 39 sayıdır çıkan Cem dergisi Abidin
yayımlanan Nefes'in sabipliğini Hüseyin Erdogan Özgünay tarafindan çıkanlıyor.
Türkiye 'deki yayın sayısının neredeyse üç katı.
Almanya'da farkJı çizgilerde tam beş adet dergi yayın
hayatını sürdürüyor.
Ortak bir karar ahnnuş değiklL
'Nasılsasansüredıhr'diyebizde
içinde bu tür sözlerin yer aldığı
nefeslerimizi, semahlarımızı der-
leyip radyo repertuvanna soka-
madık" diyor.
Alevi-Bektaşi müziği, en azın-
dan ezgileriyle geniş halk yığın-
lanna ulaşırken büyük usta Ruhi
Su sayesinde de aydınlanmızla
tanıştı. 1968 kuşağı, "6.FUo'ya
Hayır" yürüyüşünde arkadaşlan-
nın cenazelen ardınca marş ola-
rak "GeiinCanlar Bir Olalım" ya
da "Dönen Dönsün Ben Dönme-
zem Volumdan" gıbi deyışlen
söylerken sahıbınden ve anlam
yüklü ıçeriğınden bıhaberdi..
Ruhi Su, konserlennde *Be-
nim Kabem İnsandu-" ya da "Yü-
rü Bre HızırPaşa"yı okurken bin-
lerce ınsan da kendısine eşlık et-
tı. Yunus Emre'yı, Pır Sultan'ı,
Karacaoğlan'ı, semahlan Ruhi
Su'dan dinlemek bir ayncalıktı.
Alevi toplumu Ruhi Su'ya çok
şey borçludur. Büyük usta onlar-
ca deyişi, semahı derleyerek yitip
gitmekten kurtardı. Alevilerin ya-
şadığı gecekondu bölgelerini
mesken edindı. Malatya-Hekim-
han'da Seyfi Oktay'tn köyü Bal-
lıkaya'da (Mezirme) haftalarca
kalarak Yusuf Dedeve oğlu Mus-
tafa Dede'den birbınden güzel se-
mahlar derledı. En güzel Tahtacı
semahlannı Antalya'nın Akça-
ıniş ve Tekke köylerinden derle-
yerek o muhteşem yorumuyla
bizlere dinlettı ve sevdirdi. Os-
manlı, Alevinın sazını, şiırinı na-
sıl yasakladıysa cumhuriyetin
•kadı'lan, 'Hızır Paşa'lan da Ru-
hi Su'ya yasaklar koydu. Ama
onun sesinı kısamadılar, deyişle-
ri halka ulaştırmasına engel ola-
madılar.
IMuhabbet kasetleri
yeni bir çığr açtı
Alevı-Bektaşı kültürüne yoğun
bir muhabbet, sohbet geleneğı
egemendir. Saz ve dem eşliğinde
yapılan muhabbetler, 1980 sonra-
sında Aleviler arasında başka
çağnşımlaryapmayabaşladı. Ar-
tık "muhabbet" denmce, Alevile-
rin, en seçme duazlan, semahla-
n, nefeslen, tevhıtlen ve mersıye-
lennın yer aldığı "Muhabbet" ka-
setlen akla gelıyor. İlk çıktığı
günden beri "Muhabbet" öyle bir
tuttu kı artık tümüyle bu alanda
kaset üretip pazarlayan bir sektör
oluştu. Özellikle kentlı Aleviler,
cem ayinlerine de uzak kaldıkla-
n için radyo ve televizyondan da
dinleyemedikleri deyişlenne olan
açlıklannı bu kasetler sayesinde
giderdıler. Arif Sağ, Yavuz Top,
Musa Eroğlu ve Muhlis Akarsu
çıkardıklan "Muhabbet" sensi
kasetler dışında sahnede de bera-
ber oldular.
"Muhabbet" adında bir kaset-
te dört sanatçınm bir araya gelip
deyiş okumalan ilk olarak Muh-
lis Akarsu'nun aklına geliyor. 2
Temmuz Sıvas Katliamfnda
eşiyle birlikte yaşamını yitiren
Muhlis Akarsu; Arif Sağ ve Mu-
sa Eroğlu ile tstanbul'daki bir
stüdyoda çalışma arasında birlik-
te çalıp söylerken tonmayster, ra-
kı eşliğinde yapılan bu muhabbe-
ti olduğu gıbi kaydediyor. Daha
sonra Akarsu'nun bunu, bir plak
şirketine önermesiyle "Muhab-
bet" kasetleri doğmuş oldu.
Üçüncü "Muhabbet" kasetinden
itibaren kadroya Yavuz Top da
katıldı. Bunlann dışında "Mu-
habbet" benzeri onlarca kaset
başka sanatçılar tarafindan piya-
saya sürüldü.
j Yenibip
I sektör oluştu
Bu arada Zülfii Livaneü, Rah-
mi Sahuk, Sadık Cürbüz, Hasret
Gültekin, Abuzer Karakoç baş-
kaldırma geleneğınden kaynak-
lanan Alevi deyişlenni özgün bir
şekilde okuyorlardı. Plakçılar
çarşısı ve müzik piyasası yeni bir
kaynak keşfetmişti. Peynir ekmek
gibi satan deyiş pazannda kimi
buldulursa plak, kaset yaptılar.
Bu dönem Alevilerin örgütlen-
meye başlamalanndan önceye
rastlar. Henüz Alevi dernekleri-
nin birçoğu kurulmamış, var olan
dergah ve dernekler de bugünkü
gibi faal değil. Ancak Arif Sağ,
Yavuz Top ve Musa Eroğlu'nun
konserlerinde izdiham yaşanıyor-
da Aleviler bu konserlere gide-
rek bir anlamda deşarj oluyor ve
kentteki diğer Alevilerle tanışıp
kaynaşıyordu. Denilebilır ki
"Muhabbet" kasetleri ve konser-
leri örgütlenme çalışmalanna
önemli ölçüde zemin hazırlamış
ve itici güç olmuştur.
Bu arada Alevi dernekleri arka
arkaya kurulmuş ve gelir getir-
mek amacıyla neredeyse haftada
bir bu sanatçılann katıldığı gece-
ler yapılmaya başlanmıştı. Yavuz
Top'un deyimiyle, demekler"bi-
rer konser bürosu gibi çahşıyor-
du". Oysa Alevi derneklerinin
Anadolu'da kendi kültürlerini ko-
rumaya almak gibi bir görevi ol-
malıydı. Her geçen gün birini
kaybettiğimiz nice dedeler ve
ozanlan bulup dağarcıklannda-
kini derleyip arşıvlemek yerine,
gece yapıp biraz para toplamak
ve demekîerinin masraflannı çı-
karmak yolunu seçiyorlardı. Bel-
ki farkında değiller ama, bir Ta-
cün Dede, bir Mehmet Mustafa
Dede, bir Yusuf Dedeartık gelme-
yecek.
1 İ T T İ
POLTTIKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Ümidjni Kesme...
istanbul'un deniz kıyısında, orman içinde ne kadar gü-
zel deviet okulu varsa özelleştirmek istiyorlar, yani sata-
caklar. Nerede arsa (gayrimenkul) varsa, oraya uzanan
bir el var. Devletin nerede fabrikası varsa arsa fiyatına
gidiyor.
Tarih yineleniyor mu ne gene böyle satmalara kalk-
mışlar. Nejat ölçen'in kitabından özdemir Kaptan ak-
tarmış, ben de oradan aktarıyorum. Gün gelmiş Ittihak
ve Terakki'nin önde gelenlerinden Maliye Nazırı Cavtt
Bey, Taksim Kışlası'nı veTalimhane'yi yabancılara sat-
mak istemiş. Konu Meclis'i Mebusan'a gelir. Mebuslar
arasında sert bir tartışmadır başlar. ilk tepki istanbul
Mebusu Kozmodi Efendi'den gelir.
"Inceleme sonucunda bir yanlışlık olduğu ortaya çıkar
da Maliye Nazırı CavitBeysorumlu tutulursa ben tasala-
nırım. (Arsaların) Galatasaray'da arşını 200 liraya yer
alınırsa, Taksim'in ilerisindeolanyerleracabakaça sa-
tılır dersiniz? Burada 20 liradan eksik yeryoktur. Maliye
Bakanı'ndan rica ediyorum, 400 bin liraya vermek iste-
dikleri yerlerin 2 milyon lira değerinde olduğu bilinmeli-
dir. Liranın değeri varsa arsanın da değeri vardır. Bu
arsanın değeri bilinmeli, takdir edilmelidir."
Masulayni Efendi: "Burası fabrikahanedeğil..."
Kozmodi Efendi: "Patrik'e getirmek istemeyiz. Ondan
söz etmek istemem. Devletin yararından söz edece-
ğim."
Tartışmalar, gürültü, patırtı arasında geçen görüşme-
ler sonunda Taksim Kışlası ve Talimhane kurtulur. Ama
hâlâ burada (otel yaptırmak için) gözü olanlar vardır.
Satalım, parababalarınıncebinesokalım, başka yer kal-
mamış gibi buraları da otel yapalım. Park Oteli'in mina-
re gibi yükselmesinin önü zor alınmadı mı?
Tophane, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy'deki padişahın
bıraktığı feraye saraylarına göz dikmediler mi? Buralar
okul olmuştu. Şimdi buokullara göz kodular otel yapma-
ya çabalıyorlar. Osmanlı'nın okul diye bağışladığını
bunlar kumarhane yapmaya niyetleniyorlar.
Deviet fabrikaları üstündeki çıkar da talana dönüşü-
yor. Bir deviet fabrikasının arsası, fabrikanın birkaç katı.
Şimdi allem edip, kallem edip alacaklar, arsasından edi-
len kâr fabrikayı yuttuktan sonra kimlerin cebine gire-
cek.
Paşabahçe'deki şişe cam fabrikası için söylûyorlar,
Boğaz'ın sırtlarına dayanmış arsalar kaç tane fabrika
edermiş.
"Aman ha, dikkat!.."
"Kim dikkat edecek?"
Deviet okullarını, ormanlarını üstlerine geçirirken tak-
ma ad kullanıyorlar, sanki takma adla şiir yazıyorlarmış
gibi... önce birilerinin adına geçiriyorlar, sonra kendi
gerçek adiarını kullanıyorlarmış... Bu da yetmiyormuş
gibi böylesi yerleri SİT alanı yapıyorlar sonra arsaya
dönüştürüyorlarmış... Kıyı yağmasının bir de böylesini
bulmuşlar.
Ormanlar cayır cayır yanarken içimiz kan ağlamıyor
mu? Bu yangınların bir mafya becerisi olduğunu söyle-
yenler var. Bilmem doğru, bilmem eğri arsa mafyası
ormanlara el atmış, önce yakacak, sonra arsaya dönüş-
türecek, daha sonra bilmem kaç trilyonluk rantı oluştu-
racakmış... Yaparlar mı? Ucunu başıboş bıraktın mı arsa
mafyası bu, kimsenin gözünün yaşına bakmaz altından
girer, üstünden çıkar... Bu beceriyi gösterenlerin mafya
ile birlikte devletin yüce katlarında oturanlar olduğu söy-
leniyor. Ormana bakanın ormanı olursa, suyu getirenin
gölü olursa siz kimi, kime emanet ediyorsunuz?
Bir zamanlar toprağı ekene, suyu kullanana diyerek
kandırılmamış mıydık? Cayır cayır yanan ormanlara da
bir ad koyarız! Yangın, kuraklık, hastalık sırtı sırtına geli-
yor.
Sana senden gelir bir işte dad lazımsa
Ümidin kes zaferden gayriden imdad lazımsa
Şairtepesi attığında böyle söylemiş...
BULMACA
SOLDANSAĞA: 1 2 3 4
1/ Dalıcı bir ördek cinsi.
2/ Orta Anadolu'da bir
göl... Açıklama. 3/ Müs-
tahkem yer... Sert ve fazla
kızarmayan bir domates
tûrü. 4/ Yer çatlağı... Af-
yon'un bir ilçesi. 5/ El ve
yüz hareketleriyle göster-
me... Bir nota. 6/ Dar bir
elbise üzerine giyilen, ince
kumaştan üstlük. 7/ llkel
benlik... Büyük zoka. 8/
Baklagillerden bir bitki...
Tavlada bir sayı. 9/ Optik
kaydırma... Kağıtlan bir arada
tutmaya yarar madeni çengel.
YUKARTOAN AŞAĞIYA:
1/ Astımın önlenmesi ve tedavisin-
de, aynca koroner damar genişle-
tici ve idrar söktürücü olarak kul-
lanılan alkaloit. 2/ Deseni, rengj ve
atkısı bozuk halı... Bir ilacın bir
kezde ya da bir günde ahnması ge-
reken miktan. 3/ Renyum elemen-
tinin simgesi... Kalkan ve zırh gjbi
korunma araa... Derviş selamı. 4/
Küçük su kanah... Vergiler. 5/ Lenf düğümleri yangası. 6/ Bir
yüzü havh, pamuklu ya da yünlü kumaş. 7/ Anlama yeteneği...
Hindistan'da halkın aynlmış olduğu birbirine karşı kapah sınıf-
lann adı. 8/ Eğik olarak kesilrniş kenar... Güney Amerika'da
yaşayan, devekuşuna benzer bir kuş türû. 9/ Büyük tencere.
ZEYTÎNBURNU SULH HUKUK
MAHKEMESİ
HÜKÜMÖZETİ
EsasNo: 1994/33 Vasi
KararNo: 1994/45 Vasi
Hâkim: Kadri Murat Onar, 21866
Kâtip: Aybüke Güneş
Davacı Lütfi Tüysüz tarafindan kardeşi Mustafa Tüysüz'e vasi ta-
yin edilmesini istemiş, mahkememizce yapılan yargılamalar sonunda
Mustafa Tüysüz yaş küçüklüğü sebebı ıle vesayet altına alınarak ken-
dısine ağabeysi Lütfı Tüysüz, mahkememizin 1994,33 vasi esas
1994/45 vasi karar sayüı ve 29.6.1994 tarihli ılamla vasi tayin edilmiş-
tir. Bu husus üan olunur. 1.7.1994
Basın: 9488
tLAN
BOZCAADA SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo:1994J6
Davaa Hatice Gülten Talay vekili av. Ahmet Erdal tarafindan
davalılar Nuriye ve Hayriye aleyhine mahkememizde açılan ortaklı-
ğın giderilmesi davasjrun yapılan açık yargılamasmda verilen ara
karar gereğince:
Davalılann adresleri adresı belli olmadığmdan dava dilekçesinin
ve duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmekle dunışma günü
7.9.1994 tarihinde davalılann mahkememizde haar bulunmalan ve-
ya kendılenni vekille temsil ettirmeleri, aksi takdirde yargılamaya
yokluklannda devam olunarak karar veriJeceği dava dilekcesi ve du-
nışma günü tebliğı yerine gecerli ohnak üzere üan olunur.
Basın: 50570