Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
16 AĞUSTOS1994SALJ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
Gaz tabancasıyla
soygun
• tSTANBUL (AA>- Şişli
Osmanbey Halaskagazi
Caddesi, 194 numanda
bulunan Musa Önder'e ait
"Önder Kuyumcusı."na dün
müşteri gibi giren Sadık
Cücü (30), iş sabibinjı
yüzüne sprey sıktıkun sonra,
gaz tabancasını çıka.-arak
soygun girişiıninde tulundu.
İş sahibi Musa Önder,
soyguncunun dalgıruğından
yararlanarak çevred;
bulunan trafik poüsbrinin de
yardımıyla soygnnctyu
yakaladı.
Elektrik
2canaldı
• İSTANBUL(AA)-
Istanbul'da, dün mejdana
gelen çeşitli olaylardî 3 kişi
yaşamını yitirdi. Jandarma
Uzman Çavuş Mura: Cirit,
kendisine saldıran Muzzaffer
Güney'i (45),tabancayla
yaraladı. Güney, Beşyüzevler
Hayat Hastanesi'ne
kaldınlırken yolda öldü.
Kartal Ferhatpaşa
Mahallesi'nde ise Mahmut
Kılıçarslan (45) seramik
atölyesındekı fınru açarken
çıplak elektrik tellerine
dokununca yaşamını yitirdi.
Zeytinburnu'ndaki evinin
önündeki elektrik direğine
bağlantı yapmak içinçıkan
Turhan Kırmızı(26) ise
direkten düşerek yaşamını
yitirdi.
İşkenceyle
öldürûfen şoför
• tSTANBUL(AA)- Şile'de,
bir ihban değerlendircn
jandarmalann, Karaca
Köyü Ihlamurkuyu mevkii,
orman yolunda terk edilmiş
halde, 34 PRK 28 plakalı bir
otomobilin koltuk ve
kapılannda kan izi görülmesi
üzerine çevrede yaptığı
aramalar sonucu bir erkek
cesedi bulundu. Baş ve
vücudunun birçok yerinde
kesik, darp ve şiş izlen
bulunan cesedin Mehmet
Şahin (62) adlı taksi şoförüne
ait olduğu belirlendi.
Baba katili
yakalandı
• İSTANBUL(AA)-
Içerenköy'de 15 gün önce
evinin önünde otururken
alnından tek kurşunla
öldürülen tbrahim Yılmaz'ı,
oğlunun birarkadaşına
öldürttüğü belirlendi.
Cinayet Masası
dedektiflerinin araştırrnalan
sonucu yakalanan O.Ö. (16),
suçunu itidaf ederek
babasıyla geçinemeyen
arkadaşı Sami Yılmaz'ın
isteği üzerine cinayeti
işlediğini söyledi.
Makam aracı
kaza yaptı
• DÜZCE(Cumhuriyet)-
Bolu'nun Kaynaşlı ılçesinde
Milli Savunma Bakanlığı'na
ait 0020 resmi plakab makam
arabası, motosikletli bir
sürücüye çarparak ağır
yaralanmasına neden oldu.
Kaza sonrasında
KaynaşhhlarE-80
karayoîunu bir saat ulaşıma
kapattılar. Ankara'dan
Istanbul yönüne giden ve
resmi plakanın üzerinde 06
FUB34sivilplakatakıh
makam aracı, Kaynaşlı
girişinde Yunus Yıldınm'ın
kullandığıl4FE889plakah
motosikleteçarpü. Kazada
motosiklet sürücüsü Yunus
Yıldınm ağır şekilde
yaralandı. Yıldınm'ın
Istanbul Cerrahpaşa Tıp
Fakültesi Hastanesi'nde
tedavi altma alındığı
bildirildi.
Gazeteci Karasu
toprağa verîldi
•İSTANBUL(AA)-
Gazeteci Turan Karasu,
Teşvikiye Camii'nde kılınan
cenaze namazından sonra,
Gebze Yeni Mezarlık'ta dün
toprağa verildi. Gün
Gazetesi Genel Yayın
Kurulu üyesi de olan
Karasu'nun cenaze törenine,
, Karasu'nun ailesive
yakınlan ile çok sayıda
meslektaşı katıldı.
Prof.DP.Falakah
•tZMtR(AA)-Ege
Üniversitesi Diş Hekimliği
ve Tıp Fakültesi eski
dekanlanndan emekli
öğretim üyesi Prof. Dr.
Sainı Falakalı, geçirdiği
kalp krizi sonucu öldü. 81
yaşında ölen Prof. Dr.
Falakalı, 1956-1990yülan
arasında Ege
Üniversitesi'nin çeşitli
birimlerinde görev
yapmıştı. Falakalı'nın
cenazesi, E. Ü. Tıp
Fakültesi'nde düzenlenecek
törenden sonra, Tire
ilçesinde toprağa verilecek.
Memurlar, 217 bin liralık zammı 'bütçe açığını kapatması' için hükümete postaladı
Gülünçzam Çfller'egeridöndü
• Ankara, İstanbul, Izmir,
Adana, Gaziantep ve
Kayseri'de 217 bin liralık
zammı protesto eden
memurlar, 200 bin lirayı
Çiller'e, 17binHrayıda
Karayalçın'a gönderdiler.
Haber Merkezi-Hükümet tarafından
memur maaşlanna yapılan 217 bin lira-
lık sembolik zam, kamu çalışanlannca
tüm yurtta protesto edildi. Zammı "sa-
daka" olarak niteleyen kamu çalışanla-
n, hükümetin, düşük artışa gerekçe ola-
rak gösterdigi "darboğazın" aşılabil-
mesi için maaşlannın bir bölümünü
Başbakan Tansu ÇiIIer ile Başbakan
Yardunası Murat Karayalçın'a havale
ettiler.
Ankara Yenişehir PTTsi önünde
toplanan Yapı-Yol-Sen ve Ener-Sen'-
in Merkez Yönetim Kurulu üyeleri ve
kamu cahşanlan 200 bin li-
rayı Başbakan Tansu Çfller'e 17 bin li-
rayı da Başbakan Yardımcısı Murat
Karayalçın'a gönderdiler. 30 kadar pro-
testocu adına konuşan Ener-Sen Genel
Sekreteri Sefa Kocoğiu, "Kamu çauşan-
lan olarak emeğunizin karşıltğını tek ta-
raflı beürlenen sadaka zamlarla değil, de-
mokratik hakkmuz olan grevli toplu-
sözkşmeyle almak istiyoruz" dedi. Ko-
çoglu, düşük zamma bahane olarak
kaynak yetersizliği öne sürülürken ver-
gilerin düzenli toplanamadığını, kamu
bankalannda batan trilyonlann üstüne
gidilmediğini, devletin talan edilmesine
göz yumulduğunu belirtti.
Yapı-Yol Sen ve Ener-Sen hüküme-
tin anayasada belirtilen temel amaç ve
görevlerini yerine getirme-
diğini savundular. Kamu Çabşanlan
Sendikalan Ankara Şubeler Platfbrmu
adına bir açıklama yapan Alper öztürk
de, "15 temmuzda belirlenen 217 bin li-
ralık öcret arttşuıın hökümetin ülke gene-
lindeki ekonomik bozukluğun suçlusu ve
socumlusu olarak biz çauşanlan görmesi-
ni ve sendikalarımızuı taraf olarak gö-
rülmemesini protesto ediyoruz" dedi.
CHP Genel Sekreter Yardımcısı Irfan
Gürpınar, hükümetin tüm kararlan tek
taraflı aldığını, 5 Nisan Kararlan'nm
Memurlar, dün tstanbul'da "Sadaka değil sendika istiyoruz" yazüı dövizler taşıdı. (Fotoğraf: YASEMİN KOYUTÜRK)
IMF'nin doğrultusunda alındığını be-
lirterek, yüksek enflasyon karşısında
ücretlerde büyük gerileme olduğunu
kaydetti. Bu durumda 217 bin liralık
zammı memurlann portesto etme hakı-
na sahip olduklannı söyleyen Gürpınar,
zammın bir an önce hükümete posta-
lanmasını destekledi.
öğretim Elemanlan Sendikası(ÖES)
üyeleri de dün protesto olarak 220 bin
lirayı hükümete postaladılar.
Tüm Haber-Sen, Tüm Maliye-Sen ve
Tüm Bel-Sen üyesi memurlar, dün öğle
tatillerinde İstanbul Yakası Telefon
Başmüdürlüğü bahçesinde toplanarak,
zammı protesto ettiler. Hükümetin, ma-
aşlara 217 bin liralık zam yaparak, ken-
dıleriyle alay ettığmı belirten memurlar,
ekonomik krizın faturasının kamu çab-
şanlanna çıkartılmak ıstendığıni dıle ge-
tirdiler. "Sadaka istemiyoruz" ve "Onur-
suzca yaşamay a hayır" şekünde slogan-
lar atan memurlar, daha sonra Başba-
kan Tansu Çiller ile Başbakan
Yardıması Murat Karayalçın'a "Büt-
çedeki açığı kapatmalan" için 10'ar bin
liralık posta çeki gönderdiler. Memur-
lar, haklannı alana kadar mücadele
edeceklenni de ifade ettiler.
İzmir'de protesto
Kamu Çahşanlan Sendikalan Izmir
Şubeler Platformu'nda örgütlü memur-
lar, hükümeti "işgaki
r>
olmakla suçlaya-
rak komik zamlan Başbakan'la Bİaşba-
kan Yardıması'na postaladılar.
Merkez Postane önünde toplanan
kamu çahşanlan. hükümeti eleştirdi.
Yapılan yazılı açıklamada. sendıkal hak
ve özgürlüklerin yok edildıği, demokra-
sinin rafa kaldınldığı, savaşçığırtkanlığı
yapıldığı belırtılerek "Bir ülkenin belke-
miğini oluşturan çalışanlarına 3 bin lira-
nın verilip verilmeyeceği en üst düzevde
tarttşılır konuma gelmişse bunun adı eko-
nomik iflastır" denildi.
Adana ve Gaziantep'te de kamu ça-
hşanlan 217 bin liralık zamlannı Çiller
ile Karayalçın arasında paylaştırdılar.
Kayseri'de ise memurlann havaleli pro-
testosu sırasında tartışmalar yaşandı.
Kamu çahşanlan Çiller ile Karayalçın'a
3'er bin lira havale gönderdiler.
Cummhuriyet Meydanı'ndaki Merkez
Postane önünde öğle saatlerinde topla-
nan Tüm Maliye-Sen, Eğit-Sen, Tüm
Bel-Sen, Sosyal Hizmet-Sen, Tüm
Sağlık-Sen, Tanm-Sen, Ener-Sen ve
Eğitim-Iş üyesi 200'e yakın memur, ortak
bir bildiri okuduktan sonra Hava-
ayn ayn Ankara'ya gönderdiler. Hava-
le işlemleri sırasında PTT yetkililerinın 3
bin lirahk havale için 22 bin lira ücret is-
temesi, tartışmalara yol açtı. Memurla-
nn itirazlanna karşın yetkıblerin 22 bin
lira havale ücretindedirenmesi üzenne 3
bin lirahk eylem memurlara 25 bin lira-
ya mal oldu.
'Esmeralda' 27yıl sonraIstanbuTda
Jstanbn! ! t m 3 n ı n m
güzel mfsafîri
Şili okul gemısi
"Esmeralda
28 Mayıs 1967 tarihinde Esmeralda'nın gelişi, Cum-
huriyet'te böyle yeralmıştı.
MUHARREMAYPEV
"Evet, 24 mayıs sabahı 'Es-
meralda' limana gjrmek için
sanki İstanbul'un en güzel saati-
ni besaplanuştı. 8.15 vapurunda-
ki yolculann şaşkın ve hayranuk
yüklü bakışları arasında geldi ve
Dobnabahçe önune demir attı.
Bir 'oh' çekti ve bunca uzun
yüdan sonra, Boğaz'ın ilkbahar
mavisine ermiş sulannda, tatlı
bir yorgunlukla bir dişi gibi sere-
serpe uzanıp kaldı..."
28 mayıs 1967 tarihli Cum-
huriyet gazetesinde, Kaptan
Oktay Sönmez imzasıyla yayı-
mlanan. "İstanbul limamnın gü-
zel misafiri-ŞUi okul gemisi Es-
merakla" başlıkh yaa işte bu
sözlerle başhyor. İşte o Esme-
ralda, "Tarih tekerrürden iba-
rettir" sözünü doğrularcasına,
dün yeniden Dolmabahçe acı-
klanna demirledi. Ancak 8.15
vapurunu kaçu-dığı(!) için, saat
09.00'da İstanbul Boğazı'na
girdi ve kenti 21 pare top atışıy-
la, bütün narinliğini gösteren,
bembeyaz giysiler içindeki bir
genç kızın kibarhğıyla selam-
ladı...
Hayır, yanhş anlaşılmasın.
Esmeralda, Shipshape (gemi bi-
çimli) bir kadın değil, aksine
kadınsı zariflikte bir gemi. Şili'-
nin ve dünyanın mevcut en bü-
yük okul gemisi Esmeralda, Şili
deniz tarihini oluşturan olay-
lardan hiç aynhnamış bir sim-
Albay Pinochet'nin 10 yıl sü-
ren diktatörlüğü sırasında "iş-
kence gemia" olarak da kul-
lanılan Esmeralda, Şili'nin par-
lamenter rejime gecmesiyle bir-
likte eski günlerine döndü...
Ispanyolca'daki sözcük an-
lamı "zûnıriit" olan Esmeralda
gemisi Şili Donanması'ndaki
bütün deniz subaylannın eğitim
gördüğü bir yüzer-okul özelliği-
ni taşıyor. Dün sabah Istan-
bul'a gelen Esmeralda, gemi ge-
leneğinin, 1929'da hizmete gi-
ren üçüncü kuşağmı simgehyor.
Esmeralda'nın günümüzdeki
komutanı Albay Edvardo Gar-
cia, geminin ük ziyaretçileri
olan gazetecüere, Türk Donan-
ması'm överek, "Türk Deniz
Kuvvetleri'nin dünya donanma-
lan içindeki yeri bambaşkadır.
Türkiye büyük bir ülkedir ve do-
nanması dünya donanmalan
içinde çok önemli bir yere sahip-
tir"diyor.
Esmeralda'nın Halkla Ilışki-
ler Şubayı Binbaşı Juan Corva-
lan ise, 21'i subay, 341 persone-
lin yer aldığı geminin 113 metre
uzunluğa sahjp olduğunu an-
latıyor. Askeri savaş gemisin-
den çok, yelkenli bir yat görü-
nümündeki Esmeralda'da. sa-
vaş gemisini anımsatan tek
aynnu selamlamada kullanı-
lan, güvertedeki 4 küçük top.
Binbaşı Corvalan. bu durumu,
"Biz, burada öğrenci subaylara
savaşmasmı öğretmiyoruz. Çün-
kü dünyada yelkenli savaş gemi-
si kalmadı. Onlar burada sadece
askeıiiği değil, avnı zamanda de-
nizciliği de öğreni\ orlar. Çünkü
gerçek denizeilik, deni/ciliğin en
zoru olan yelkenlide öğrenilir.
Denizle disiplin içinde mücadele
etme bu gemide öğrenilir" sözle-
riyle açıklıyor.
O yıllarda, 1967'de yani, 8.15
vapurunda yolculuk yapan ya
da Dolmabahçe önünde bulu-
nan insanlann, eskilere dair
anılannı yeniden canlandıran
Esmeralda acaba yeniden ne
zaman İstanbul'a gelecek. Bu
bilinmiyor ancak, 24 Nisan
I994'te denize açılan ve 10. du-
rak olarak İstanbul'a gelen Es-
meralda. 27 kasım tarihinde ye-
niden Şili'ye dönecek. Galiba
en doğrusu. yazıyı Kaptan Ok-
tay Sönmez'in 1967'deki dileği-
ni yineleyerek noktalamak ola-
cak:
"Bütün iyi rüzgarlar onlann 27 jü sonra yeniden İstanbul'a gelen gemi, dün İstanbul Boğa-
'" " zı'nın mavi sulanyla buluştu.(FotoğraflanKAANSAGANAK)
ARAYIS
Bakan Dönen'denMoskova Büyükelçisi'ne ötke
Sanayi Bakanı Dönen, Türkler tarafından yapılacak şeker fabrikasının temel atma töreni için gittiği Rusya'da
kendisini karşılamayan Büyükelçi Ayhan Kamer'e çok sinirlendi. SHP'li Kürkoğlu da 'hesap soracağını' söyledi
TÜREYKÖSE
STAVROPOL - Rusya Federas-
yonu'na bağlı Stavropol eyaletinde
Türkiye Şeker Fabrikalan A.Ş. ile bir
Türk inşaat fırması tarafından kurula-
cakolan Koçubeevskiy Şeker Fabri-
kası'nın temeli Sanayi ve Ticaret Bakanı
Mehmet Dönen tarafından atıldı. Temel
atma törenine katüanlar, Moskova ve
Rusya Patriği 2. Aleksi tarafindan da
kutsandı. Sanayi Bakanı Mehmet Dö-
nen "Arük Rusya'ya teknoloji ihraç et-
meye başladık" dedi. Sanayi ve Ticaret
Bakanı Mehmet Dönen, Moskova Bü-
yükelçisi Ayhan Kamer'in kendilerini
karşılamaya gelmemesine ve törene ge-
cikmesine sinirlenirken, SHP Adıya-
man Milletvekıli Celal Kürkoğlu da "he-
sap soracağını" ve konuyu Dışişleri
Bakanı Mümtaz Soysal ile görüşeceğini
söyledi.
Inşaaü İdil İnşaat, makina kısmı ise
Türkiye Şeker Fabrikalan A.Ş. tarafın-
dan yaptınlacak olan Koçubeevskiy
Şeker Fabrikasf nın temel atma töreni-
ne Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Dönen'in yanı sıra, Adıyaman Mılletve-
kili Celal Kürkoğlu, Mardin Milletveki-
li Muzafler Ankan katıldı. 1962'de
Manyas'tan gelen KazaklarTürkçe şar-
kılar. türküler söyleyerek töreni renk-
lendirirken, Türk heyeti içinde gerginlik
yaşandı. Moskova Büyükelçisi Ayhan
Kamer'in tören alanına gecikmesine sı-
nirlenen Sanayi ve Ticaret Bakanı Meh-
met Dönen, "Bu ne biçim büyükelçi,
nerede"diye tepki gösterdi. Büyükelçi
Kamer'in gelmesinden sonra da tarüş-
malar oldu. Adıyaman Milletvekili Ce-
lal Kürkoğlu , Kamer'e "Bunun hesabı
sorülacak" dedi ve kendilerine gösteri-
len ilgisizliği Dışişleri Bakanı Mümtaz
Soysal'a anlatacağım bildirdi.
Açılış töreninde yapılan konuşmalar-
da "Rusya'da sanayiinin yeni bir dönemi-
ne geçildiği ve bu dönemde önemli bir yer
tutan fabrikanm temel atma törenini
Patrik 2. .Vleksi'nin kutsamasının önemi-
ne" dikkat çekildi. Dün Ankara'ya dö-
nen Sanayi ve Ticaret Bakanı Mehmet
Dönen de Türkiye Cumhuriyeti'nin
Rusya Fedarasyonu'nda bu şeker fabri-
kasının ilk olacağını, ancak son ohnaya-
cağını söyledi.
TOKTAMIŞ ATEŞ
Kültûpûmûzûn Urânfi...
Son günlerde yeni bir anlayış dile getirilmeye başlarv
dı. Bu anlayışa göre, laiklik bizim kültürümüzün bir ürü-
nü olmadığı için toplumumuza yabancıymış ve bu ne-
denle laiklik konusunda yapılan tartışmaların bir anlamı
yokmuş. Ya da bir başka deyişle, bizim laikliğe gereksi-
nimimiz yokmuş.
Bu anlayış önceleri biraz "mahcup" bir biçimde dile
getiriliyordu. Daha sonra açıkça ileri sürülmeye ve sa-
vunulmaya başlandı. Ve bu anlayışr dile getiren sesler,
gitgide yükseimeye başladı. Bu sesler arasında hertür-
lü insanın sesini duyarolduk. Kimisi bilgisizliğinden, ki-
misi kurnazlığından...
Geçenlerde ilhan Selçuk da aym konuya değindi. La-
iklik bizim kültürümüzün ürünü değil de demokrasi bi-
zim kültürümüzün bir ürünü mü? Sosyal demokrasi bi-
zim kültürümüzün bir ürünü mü? Kullandığımız kavram-
lardan kaçı kendi kültürümüzün ürünü? Mertoplum ken-
di kültürünün ürününü mü kullanır, yoksa kültür evren-
sel bir şey midir?
Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki kültür evrenseldlr.
Hiç kuşkusuz her toplumun kendine özgü bir kültürü de
vardır. Ama bu "kendine özgü kültürün" yanı sıra bir de
evrensel kültür vardır ki; bu ortak kültür, insanlığın tari-
hinin o aşamasındaki durumunu ve konumunu belirler.
örneğin 19. yüzyıl bir "ulusçuluk yüzyılı" idi. Dünyanın
belirli bir bölgesinde, yani Avrupa'da; eskiden kendini
farklı biçimlerde "tanımlayan" insanlar,artık kendilerini
bir ulusun bireyi olarak tanımlamaya başlamışlar ve
kendi "ulus-devletlerini" kurmanın çabasına girişmiş-
lerdi. Dünyanın bir başka bölgesinde, örneğin Osmanlı
Imparatorluğu'nun egemen olduğu toprakların bazı bö-
lümlerinde, insanlar bu duyguya ve inanışa yabancı di-
ye, 19. yüzyıl ulusçuluk yüzyılı değildir diyebilır miyiz?
"Ulusçuluk" duygu ve düşuncesi bizim yaşadığımız
toprakların dışında bir yerlerde ortaya çıktığı için, "Ulus-
çuluk bizim külturümüzün ürünu değil" diyebilir miyiz?
Ve bu anlayış çerçevesinde, "Bize ulus-devlet gerek-
mez" ya da "Ulus-devlet anlayışı bize yabancı bir anla-
yıştır" denilebilir mi? Kendini Islam "ümmetinin" bir
parçası olarak gören biri, elbette buna karşı çıkabilir.
Ama bakıyorum da bu tür "incileri" dile getirenlerin
önemli bir bölümünün, Islamiyetle de uzaktan yakından
hiçbir ilgileri yok.
Kaldı ki; mesele "kültürümüze" indirgendiği zaman,
ortaya tartışılması gereken bir dizi başka sorun çıkmak-
tadır. Bizim kültürümüz nedir? Bizim kültürümüzün
ürünleri nelerdir vs., vs.
Bugün Türkiye Cumhuriyeti'nin vatandaşları olarak
yasayan "iç Turkler" ve dünyanın değişik yörelerinde
yaşayan "dış Türkler" ortak kimi özellikler taşımalarına
rağmen, kültürel bakımdan çok ciddi farklılıklar da gös-
terirler. Bu farklılıkları gözardı ederek ortak bir kültür-
den bahsetmek mümkün değildir
Dış Türkleri bir yana bırakarak Türkiye Cumhuriyeti'-
nin sınırları içinde yaşayan ve Türkiye Cumhurıyeti'ne
vatandaşlık bağı ile bağlı oldukları için "Turk"öiye isim-
lendirdiğimiz insanlar arasında bile çok ciddi farklar
vardır. Müslüman olmayan "azınlıkları"bir yana btraka-
lım. Müslüman olan ve Müslümanlığı "oluşumunun"
önemli bir parçası olarak gören insanlar arasında da
kültürel açıdan farklar vardır ve olması doğaldır.
Örneğin Kürt kökenli bir vatandaşımızla; Boşnak, Laz,
Çerkez, Tatar, Gürcü, Pomak, vs. kökenli bir vatandaşı-
mızın "aynı" kültüre sahip olduklannı söylemek müm-
kün değildir. Davranış kalıpları da farklıdır, degerlersis-
temi de farklıdır, önemsediği şeyler de farklıdır, önem-,
semediği şeyler de farklıdır.
Bu insanlar arasında kültürel bakımdan "ortak değer-
ler", "ayniyetler"yok mudur? Elbette vardır. Fakat mut-
lak bir "ortak kultürden" ya da mutlak bir "ayniyetten"
söz etmek mümkün değildir.
Peki bu "farklılıkları olan" insanları bir arada tutan
şey nedir? Bu konuda çok farklı şeyler söylenebilir ve
çok farklı çözümlemeleryapılabilir. Ve "bir arada tutan"
şeyler arasında elbette Islamiyet de vardır. Ama Islami-
yet, bu konudaki tek belirleyici değildir. Zaten kimileri-
nin iddia ettikleri gibi, islamiyet bu "tutkal" işlevini yeri-
ne getirebilse, bugün Arap dünyası yirmiden fazla ayn
devlete bölünmüş olmazdı.
Arap dünyasının bu parçalanmış durumu üzerine de-
ğişik "emperyalizm " senaryoları yazarlar. Laftır bunlar.
Halife'nin "cihat" çağrısma rağmen, Halife ordusuna
karşı Hıristiyan Ingiltere'nin safında yeralan Müslüman
Araplar, elbette kendilerine göre haklı bir davanın kav-
gası içindeydiler. Bu haklı davaları, kendi ulus-devletle-
rini oluşturmaktı. Ama kime, ne kadar güveneceklerini
ve inanacaklarını bilemediler. Ve şimdi o hatalarının be-
delini ödüyorlar.
Laiklik Hıristiyanlıkla ilgili bir kavram değildir. Ozgür-
lükle ilgili bir kavramdır, demokrasiyle ilgili bir kavram-
dır, insanlann kendi kaderlerini "neye göre" belirleye-
cekleri ile ilgili bir kavramdır. Her ne kadar Islamiyette
kullatanrıarasınagirilemeyeceği iddia edılırsede"Mvs-
lümanın ne yapması, ne yapmaması" konusunda fetva
veren, "Müslümanm nasıl yaşaması" konusunda bağ-
layıcı görüşler ileri süren ya da ileri sürdüğü görüşlerin
bağlayıcı olduğunu iddia eden "birileri"olduğuna göre,
pekala kulla tanrı arasına birileri giriyor demektir.
Laikliğin kültürümüze yabancı olduğunu ve bu neden-
le gerekmediğini ileri sürenler, korkarım "kültürümü-
zün" ne olduğunu da kendilerince tanımlamak niyetin-
deler. Ve korkarım bunun ardından "her şeyi" kendi
tanımlamaları ve belirlemeleri gelecek. Ve ortada ne
demokrasi kalacak, ne özgürlük. Hoş, zaten bu kavram-
lar da bizim kültürümüzün ürünü değil nasıl olsa...
DİSK'te devir-teslim yapıldı
Kemal Nebioğlu
onursal genel başkan
İstanbul Haber Servisi -
DİSK eski yönetimı, 9. Genel
Kurulda seçilen yeni yönetime
görevi devretti. Genel Başkan
Rıdvan Budak, görevi devral-
dığı Kemal Nebioğlu'nun
DISK'in bundan böyle onur-
sal genel başkanı olduğunu
söyledi.
Görev devir töreninde eski
Genel Sekreter Süleyman Çe-
lebi, yeni Genel Sekreter Meh-
met Atay, eski ve yeni yönetim
kurulu üyeleri hazır bulundu.
DİSK Genel Merkezi'nde
yapılan törende konuşan Ke-
mal Nebioğlu, "Ülkemizde
sendikal hareket güç bir dö-
nemden geçmektedir. Aşnıak
için DİSK'in ilkelerine sahip
çüunak gerekir" dedi. Kong-
rede yaşanan tatsızlıklann
orada kaldığını söyleyen Ne-
bioğlu. "Artık kavgamızı ileri-
ye dönük planlarunız için bir-
likte vermeliyiz" dıye konuştu.
Rıdvan Budak ise şunlan söy-
ledi: "Bu görevin sonunluluğu-
mın çok kolay oünadığının bi-
lincindeyiz. Bugünkü >önetim
DİSK'in ocağında vetismis,
onun dene>imleriyle ka>rulmuş
bir kadro. DİSK olarak bun-
dan sonra da insan haklan ve
sendikal hakların geiişmesi için
elimizden geleni yapacağız. To-
pallayan demokrasinin sağiam
bir vere gelmesi DİSK'in kendi
içinde de demokrasiyi uvgula-
masından geçivor."
Budak. "Orgütü stfırdan
bugünJere taşıyan Nebioğlu'-
ndan bu görevi almak ha-
yatımın en büyük onunıdur"
dedi. Toplantının sonunda
bundan sonra kendisine ihti-
yaç duyulduğu takdirde ta-
banda çalışacağinı söyleyen
Nebioğlu, "Çanklanmı çdt-
tim. ışin A'sından başlaya-
cağım" dedi. Budak ise Nebi-
oğlu'na "Sizden DİSK için de
sık sık yardım isteyeceğiz. Ka-
bul ederseniz sizin Onursal Ge-
nel Başkan olarak kalmanızı
istiyoruz" dedi.