27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16AĞUSTOS1994SAU 10 DİZİYAZI SUNUŞHer yıl olduğu gibi bu yıl da 16 ağustosta müyonlarca Anadolu Alevisi'nin kalbi Hacı Bektaş Vefi için atacak. Ön binlerce gönül ereni bu gönüller pirine sevgilerini, saygılannı Uetmek için Hacıbektaş kasabasına dolup taşacaklar. Yaşadığı dönemde her tür tutuculuğa karşı aydınlık düşünceleriyle insanlığa yoJ gösteren Hacı Bektaş Veli'nin; "tbnıden Gidilmeyen Yolun Sonu Karanhktır", "Benim Kabem Insandır", "Her Ne Arar Isen Kendinde Ara", "Okunacak En Büyük Kitap Insandır" tümcelen bugün, dünden daha az anlamh değildir... Diziye; "Şeriat ve A]evüer"adını verdik. Çünkü Anadolu'da Aleviler incelenmeye başlandığında görûlecektir ki Alevflerin tarihi bir anlamda "şeriafa karşı mücadele tarihidir. Tabii buradaki "şeriat," Alevilik'te de geçen 4 kapıdan biri olan "şeriat kapısı" değil. Sünni tslam kurallan ile yönetilmek istenen dünya düzeninin adıdır. Şeriat ile yönetilen Osmanh teokratik düzeni incelendiğinde, bu olgu çok çarpıcı bir biçirade görûlecektir. Sünni şeriat düzenine karşı imkansızlıklar ıçinde mücadele eden Aleviler, o yönetimi çok iyi tanımışlardır. Bugünkü şeriat özlemcilerine karşı Alevilerin sağduyusu bu tarihsel mirastan olsa gerektir. Yazı dizisi; "Kırktar Mecüsi''nden günümüze şeriata karşı Alevi örgütlenmesini de vermeye çalışacak. Dinsel örgütlemelerin yerini ne zaman sosyal-siyasal örgütlemelere bıraktığına değinecek. Bu konuda Türkiye'de kurulmuş ilk Alevi partisi olan Birlik P&rtisi 'ni sizlere tanıtmaya çalışacak. Aynca bugünkü örgütlenmeler konusunda, çeşitli örgüt sözcülerinin mesajlanru sizlere iletmeye çalışacağız. Aleviliğin son yıllarda kamuoyunun gündeminde neden sıkça yer aldığının yanıtını bulmaya çalışacağız. Saygılanmızla. AnadoluIslamı;Alevilik îslam tarihinde Hz. Muham- met'İn vefatı, kendisinden sonra cemaate kimin önderlik edece- ğini yakıcı bir tarzda hissettir- mişti. Her ne kadar Hz. Muham- met sağlığında kendisinin yerine Hz. Ali'yi uygun bulmuşsa da olay kendisinin yokluğunda böy- le gelişmedi. Aii'yi hilafete uygun bulanlar ile Ebubetdr'i bulanlar arasında tslam tarihinde ilk, ama temel bir aynm ortaya çıkü. tşte Îslam tarihi boyunca Hz. Muhammet'İn hilafetinin Hz. Ali'ye geçmesini savunanlarla, karşıtlan arasında bitıp tükenme- yen savaşlar oldu. Bu ihtilaf, lslamiyetin yayıl- ması ile diğer lutaJara ve ulusla- ra da yansıdı. Ali yanlılanna tran'da Şiiler, Mısır'da Fatımıler, Pakistan ve civannda tsmailiye mezhebi dendi. tşte bu akım Anadolu toprağı ile de tanışınca kendine özgü, özgün bir oluşum ortaya çıktı. Bu oluşum, Anadolu halkının tslamiyeti kabul tarzı olan 'Ale- vilik'tı. lslamiyetin Anadolulaş- ması onun içindeki arkaik öğeler ile birlikte Anadolu Aleviliğini oluşturdu. E VIL/ MIYASE ILKNUR slam tarihi boyunca Hz. Muhammet'İn hilafetinin Hz. Ali'ye geçmesini savunanlarla, karşıtlan arasında bir aynlık yaşanmıştır. Bu lslamiyetin yayılması ile diğer kıtalara ve uluslara da yansıdı. Ali yanlılanna Iran'da Şiiler, Mısır'da Fatımiler, Pakistan ve civannda Ismailiye mezhebi dendi. Bu akım Anadolu toprağı ile tanışınca kendine özgü, özgün bir oluşum ortaya çıktı. Bu 'AJevilik'ti. IveAJevtt Dinler tarihi incelendiğinde görûlecektir ki her dine, başlan- gıçta olmayan bazı kurallar girer. Dine sonradan kanşan bu kural- lar zamanla kesinlik kazanır ve dinın esaslan arasında yer alma- yabaşlar. Bu yeni kurallarla ortaya çı- kan biçim, sonralan dinin baş- langıçtaki gerçekbiçimiymiş gi- bi kabul edilir. Halbuki bu yeni kurallann di- ne kabul edilip edilmemesi için birçok mücadele verilmiştir. Hatta çogu zaman güçlü olan ke- simler kendi istediklerini zorla kabul ettirmiştir. tste diğer dinlerin olduğu gib ı. Îslam dininin başına gelen de bu- dur. Kuran-ı Kerim'in ve Pey- gamber'in hadislerinin, daha sonra başa gelen halifeler tara- findan farklı yorumu, farklı din- sel arayışlan ortaya çıkarmıştır. Bunlann giderek kuramsallaş- ması, kurallaşması da mezhep- leri, tarikatlan oluşturmuştur. lslamda Emevi ve Abbasi dö- nemleri, tslamiyetin farklı bir uygulamasıdır. Bu farklı uygula- malara karşı cıkan Ehübeyt ise sûrekli Islamın başlangıçtaki bozulmamış biçi- mini uygulamaya çahşmıştır. tslam dininin kısa sürede farklı ulus- lara yayılması, farklı kültürlerle tanış- ması ve Kuran ile hadislerin Hz. Mu- Anadolu'da Aleviliğin yaydmasında en etkiB kişi Hacı Bektaş Veli'dir.Selçuklulann son döneminde Anadohı'ya gelen Haa Bektaş Veli, eşjtiikçi, özgüriükçü, bölüşümcu ve her türlfi aynmcıhğa karşı çıkan düşünceleriyie, Anadolu'da derin izler bırakmışür. hammet'in ölümünden çok sonra yazı- ya geçirilmiş olması bu farklı yorum- lar için gerekli zemini de hazırlamıştır. Işte Kuran'ı ve hadisleri farklı yo- rumlayan dini çevrelerin ortaya çıkma- sı; mezhepleri, mezheplerin yorumlan- nın yetersiz bulunup yeni yorumlara ta- bi tutulmalan da tarikatlan ortaya çıkar- mıştır. Hz. Muhammet ve Hz. Ali dönemin- de mezhep diye bir olgu yoktur. Hz. Muhammet'İn mensup olduğu herhan- gi bir mezhepten bahsetmek ise olası değil. Ama mezhepçilik o derece süc işlen- miş ve hak mezhep, hak olmayan mez- hep gibi aynmlaryapılmış ki adeta Hz. Muhammet bir mezhep mensubuymuş Aleviliği derinden etk ileyen söylence: Kırklar Meclisi Birimiz kırk,kırkımızbirdir bizim...Söylenceye göre, Hz, Muhammet, atı Burak ile birgece miraca çıkar. Cenab- ı Hak ile 90 bin kelam konuşur. Bunun otuz bıni 'srr-ı haldkat' olup Hz. AM'de kalmıştır. Miraçta Hz. Muhammet'e süt, bal ve elma verildiği rivayet edilir. Bal aşka, sütsevgiye,elma ise dostluğa işaret «ler. Hz. Muhammet miraca çıkarken yo- luna bir kükremiş aslan çıkar. Aslan, yolunu keser. Gaipten bir ses (nida) ge- lir. 'Parmağmdaki vüzüğü adanın ağ- zmaatması' istenir. Hz. Muhammet öy- le yapar. Aslan sakinleşir, yoluna de- vameder. Hz. Muhammet, Cenab-ı Hak ile gö- rüştûkten sonra şehre döner, yolda bir dergâha rastlar. Merak eder, girip kapı- sını çalar. Aramıza peygamber sığmaz Içerideki ses; 'Künstaiz?' der. Hz. Muhammet ise; 'Ben peygamberim, iceri girmek istrvorum' der. Kapı açıl- madan içeriden gelen ses; 'Peygâmber- Uğiııi git ümmetine yap. Bizim aramıza peygamber ağmaz' der. Hz. Muham- met kapıdan aynlıp yûrümeye başla- yınca gaipten gelen ses aynlmamasını, kapıyı yine çalmasını, ama yanıtı fark- lı vermesini söyler. Bu kez Muhammet yine kapıyı çalar tçeriden yine; 'Kim- ainiz' diye sorulur. Bu kez Hz. Muhammet; 'Ben de siz- den Mriytm.Bir insannn. Sizigörmek b- tedim'der. Bu yanıttan sonra kapı açılır. Hz. Mu- hammet içeri almır. İçeriden 'Hoş gd- din,safagetirdin,uğurgetirdüı'dıyerek karşılarlar. Hz. Muhammet içeride oluşmuş bir meclis görûr. Hatta sayımını da içinden yapar. Tam 39 kişi vardır. Üstelik bu mecüs, kadın ve erkeklerden ohışmuş- tur. Bunlann 22'si erkek, 17'si kadındır. Hz. Muhammet'e yer gösterilir. O da gösterilen yere oturur. Hz. AK de mec- listedir. Hz. Muhammet tesadüfen Hz. Ali'nin yanına oturur. Ve Hz. Muhammet sorar: 'Sizekiınlerdenir?'der. "Bize 'Kırklar' denir" diye yanıt alır. 'Ama burada 39 kişi saydım'der. "Sehnam Pak Can, Parstadır" de- nir. 'Peki sizin uhınuz, büyûğûnüz, küçü- ğünüz Idm' diye sorar, Hz. Muhammet. Gelen yanıt şöyle olur: 'Bizim küçuğumüz,bûyüğümuz yok- tur. Küçüğümüzde uludur, büyüğümüz de uludur. Birimiz kırkımız, kuiamız birimizdir' denir. Bunun ûzerine Hz. Muhammet mec- listen bunu kendilerine kanıtlamalannı söyler. O sırada Hz. Ali, kolunu uzatır ve gömleğini sıyınr. tçlerinden biri 'Destur' diyerek bıçagın ucu ile kolu- nu hafıf kanatır. Kolundan bir damla kan akar. Bunu, her 'can'ın kolundan birer damla kantn gelmesi izler. 40. ca- nın bir damla kanı da pencereden içeri gelir. Bu ise Seünaın Pak'ın kanıdır. Sonra Hz. Ali kolunu bağlar, hepsinin kanaması durur. Selman-ı Pak, Pars'tan dönüşte bir ûzûm tanesi getirir. Onu Hz. Muham- met'e verir ve bölüştûrmesini ister. Hz. Muhammet verilen kapta üzüm tanesi- ni ezer; çıkan dem, meclisteki kadın-er- kek 'can'lara dağıtılır. Kırklar ûzûm su- yunu içerler. Hep birlikte mest olurlar. 'Ya Auah' deyip semah dönerler. Hz. Muhammet de onlara katılır. Büyük bir coşku ile vecd halinde se- mah dönülürken Hz. Muhammet'İn ba- şından sanğı (imamesi) düşer. Kırk par- çayabölünür. Kırklar parçalan belleri- ne bağlarlar, kemerbest yaparlar. Hz. Muhammet, Kırklar MecBsi'ne pirlerini sorar. "PirimizAli'dfr''derler Aslan'a verilen yüzük Böylece, Hz. Muhammet, Hz. Ali'nin de orada olduğunu öğrenmiş olur. Hz. Ali, Hz. Muhammet'İn yanı- na gelir. Hz. Muhammet ve Kırklar, Hz. Ali'ye sevgi gösterirler, yeraçarlar. Bu arada Hz. Muhammet, Hz. Ali'nin par- mağında, miraca giderken 'aslana' ver- diği yüzüğü (hatemi) göriir. Hz. Ali'ye sanlır, onu bağnna basar. Alevi inancında; kadın ve erkek can- lardan oluşan Kırklar Meclisi'nin ve Kırklar Cemi'nin tayin edici önemi var- dır. Anadolu Aleviliğinin inanç temel- lerinin, yaşam biçiminin, dünya görü- şûnûn, felsefesinin kökleri bu söylen- cede aranmalıdır. Kadın ve erkek 'can'lardan oluşan Kırklar Mecfisi, mitolojik anlamda da olsa Alevilerin dinsel ve sosyal örgüt- lenmelerinin tarihsel kaynağı kabul edi- lebilir. Bu anlamda bu söylencede ge- çen sembolik özellikler Alevilik açısın- dan ayırt edici öneme sahiptir. Kırklar Meclisi'nin kadın ve erkek- lerden oluşması kadın ve erkek eşitli- ginin önemini vurguluyor. Kırklar Meclisi ile Hz. Muhammet arasındaki diyalogdaki vurgulardan; 'Birimiz kırk, kuiamız bir' olgusu eşitliği, insan ol- mayı, tûrab' olmayı vurguluyor. Ger- çeğin gökte değil yerde olduğu, mecli- sin sembolik önemi ile vurgulanıyor. Herkesin eşit ve ulu olması; vabdette kesret, kesrette vahdet (varlıkta birlik, birlikte varhk) ilişkisini ifade ediyor. Söylencede; Alevi inancında Tan- n'nın, Peygamber'in ve insanın yeri be- lirtilmektedir. Aslan ve yüzük sembo- lünde ise; insanın Tann'nın bir ifadesi, O'nun bir yansıması, parçası olduğu, Adem'in Hakkın halifesi olduğu anla- yışını vurgulaması açısından önemini görüyoruz. Bu örnekte Alevi-Bektaşi ibadeti olan 'cem'in ve 'semah'ın da kökleri belirtilmiş oluyor. Bu söylence; Anadolu'da yaklaşık bin yıldır her tûr olumsuzluğa karşın cem ve cemaatlerinde, sosyal hayatla- nnda kadmı bir bütünün aynlmaz par- çası gören, lokmasını yoksullarla kırka bölerek paylaşmasını bilen, insana en yüksek değeri veren Aleviliğin sağlam mayasını da ele veriyor. Bakalım Kırklar Mecösi'nın tarihsel mirasından günümüzdeki Aleviliğe ne taşınabilmiş. gibi algılanmaya çalışılmıştır. Aleviler, öncelikle mezheple- re karşılar. Mezhep aynmından yanâ değıller. Onlar kendilerini Peygamber Hz. Muhammet'İn mezhebinden kabul ederler. Böyle bir mezhep de olmadığı- na göre kendilerini mezhepler üstü görürler. Ama mezhep oluşumlannın boy verdiği Abbasiler dönemin- de ve daha sonralan, Islamı Eh- libeyt soyunun temsil ettiğini ka- bul ettikleri için, kendilerini, bü- yük bilgin ve Ehübeyt soyunun temsilcisi 6. tmam Cafer-i Sadık ve onun adı verilen mezhepten sayarlar. Yani Aleviler; Allah'a, O'nun son Peygamberi Hz. Muham- met'e, kutsal kitabı Kuran'a ve yolun yiğidi Hz. Ali ve Ehlibey- ti'ne sonsuz sevgi ve saygı dıı- yarlar. Bu duygu ve düşünceleri ise şu üçleme ile ifade etmişlerdir; 'Ya Allah, Ya Muhammet, Ya AH.' Türkler, tslamiyeti Emeviler döneminde, IX.-X. yüzyılda ka- bul ettiler. tslamiyet içinde Eme- vilere karşı Hz. Muhammet, Hz. Ali ve Ehlibeyti'ne aşın sevgi, saygı ve bağlılık gösteren kesim de, lslamiyetin yayıldığı yerlere yayılıyordu. I Haa Bettaş Vri I Anadolu'da Anadolu'da Aleviliğin serçeş- mesi Hz. Ali'nin yolunun de- vamcısı olan Hacı Bektaş Ve- H'dir. Hacı Bektaş Veli, Anado- lu'ya Anadolu Selçuklu Devle- ti'nin son yıllannda gelir. Hacı Bektaş Veli'yi Anado- lu'ya, büyük Tûrk tasavvufû Ho- ca Ahmet Yesevi'nin halifelerin- den Lokman Parende'nin gön- derdıği kabul edilir. Hacı Bektaş Veli Anadolu'ya geldiği yıllarda ortam çok kan- şıktır. Anadolu Selçuklu Devle- ti halka yabancılaşmış, Arap ve Acem etkisinde Türklere düş- manca davranan birdevlettir. tk- tidar ve din kavgalan ortalığı sar- mış ve halk yönetimden hoşnut- suzdur. Zaten Babai Isyam da bu se- bepten çıkmış, isyanın önderi Baba tshak ve binlerce Babai katledilmiştir. Hacı Bektaş Veli'nin, Suluca- karahöyük'teki (bugünkü Hacı- bektaş ilçesi) dergâhını oluştu- rup halkı aydınlatma çahşmala- nna başlamadan önce, Erdebil'i, Horasan'ı, Mekke ve Medine'yi ziyaret ettiği bilinir. •-, Hacı Bektaş Veli; Anadolu Aleviliği ve Bektaşilerinin en büyük piridir. O, insan sevgisi ve insana saygıyı en bü- yük ibadet kabul eden Anadolu halkı- nın gönlünde taht kurmuş en büyük derviştir. O, "Her ne ararsan kendinde ara/Mekke'de, Kudüs'te, Hac'da değü- dir" diyerek ibadetteki şekilciliği kır- mıştır. 'Ehne, düine, beUne sahip oi'ilkesiy- le erdemli bir toplum kurmanın yoluna kılavuzluk etmiştir. 'Benim kıbİem in- sandu*'düsturu ile ise 0, insana olan sı- nırsız sevgi, saygı ve önemi göstermiş- nr. IOsmanrnn kıruhışunda Jltovl etUtori Hacı Bektaş Veli, Anadolu toprağı- na; eşitlikçi, özgürlükçü, bölüşümcü ve her tûrlü aynmcılığa karşı olmayı er- dem edinmiş düşuncelerini ekerek in- sanlığa eşsiz bir önderlik örneği sergi- lemiştir. Işığı bugün de tüm insanlığın yolunu aydınlatıyor. Bu sırada başka bir tasavvuf piri Ahi Evran Veli ise Kırşehirde yaşıyor. Bü- tün Anadolu işçi ve esnafi ise Ahilerin buyrugu altındadır. Ahilik ve Babailik temelde birbirine yakın düşünceler ta- şıyan ve Aleviliğin yaşam tarzını, inanç ve düşüncesıni sürdüren akımlardır. Osmanlı Imparatorluğu'nun kuruluş yıllannda bu düşünceler; Şeyh Edeba- H ile, Dursun Faldh ile GeyikB Baba ve Abdal Musa Suhan gibi nice Anadolu erenlerıyle varlıklannı göstermişlerdir. Ancak süreç içinde Osmanlfnın Aleviliğe bakışı degişmiştir. YavuzSul- tan Selim ile Emevi halifeliğini ilan eden Osmanlı Imparatorluğu'nda Ale- viler için kara günler gelip çatrruştır. Bu olumsuz gidiş Osmanlı'nın yıkılıp, cumhuriyet yönetiminin kurulmasına kadar devam etmiştir. Yqnn: Anadolu 'da Aleviliğin dinsel orgütienmesi AJNKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Alma Mazlumun Ahını...Hürriyet'in Pazar ekinde, iki görüş yan yanaydı. Cebeci gömütlüğünden, Alevi oldukları için görevlerinden alındıkla- rını söyleyen işçiler, M.G.'nin "Alnı secdeye gelmeyen in- sanları mezarlıklarda çalıştırmayacaklannı" söylediğini ileri sürerek seçimi kazanınca da Alevileri Cebeci ye, Sünnileri de Karşıyaka'ya verdiğini bildiriyorlar. Buna karşılık, M.G. şu yanıtı veriyor: - AleviSünni ayrımı gözetmek vatan hainliğidir, alçaklık- tır. Böyle bir ayırım yapmam ve yaptırmam. Temizlik yapmı- yorlardı orada. Birkaç kez uyardım. Idareyi zaafa uğrattılar. Kimsenin buna hakkı yok.. M.G. kuraklık böyle sürerse, son çare olarak "yağmur duasına çıkılabileceğini" de söylemiş! M.G.'nin işleri bununla kalmıyor. Yine Hürriyet'in Cumar- tesi ekinde de Hülya GüzeJ'in güzel bir haberi var. M.G. Murat Karayalçın ın danışmanı eskı ASKİ Genel Müdürü Şükrü Barutçu nun eşi, Arıtma Daire Başkanı Füsun Ba- rutçu'yu görevinden almış. Neden olarak da "Şebekeye pis su karıştırıldığına ilişkin duyumlar alındığını, ancak kanıtla- yamadıklarını" söylemiş. Gömütlükte, parklarda çaiışan işçilerle, Füsun Barutçu- nun görevinden alınma gerekçeleri, birbirine nasıl da uyu- yor. Birine gömütlük pis deniyor, öbürüne "şebekeye pis su kanştırdıklannın duyulduğunu" söylüyor. Ne biçim mantık bu? Anadolu'da bir söz vardır: "Usunu peynir ekmekle ye- miş" derler. O hesap. Bir yerde, görevlerinden atılanların tümü Alevi yurttaşlar olacak, "AleviSünni ayrımı gözetmek alçaklıktır" deyip, zulmü örteceksıniz. Birbaşkasına "iftira" da edeceksiniz, "Şebekeye pis su kanştırmışlar, duyduk, ama kanıtlayamadık"diyeceksıniz. Bunlara kim inanır? Sabahın erken saatinde, bir bayan aradı, parklardan atılan işçilerdendi. işçiler, sendıkalarına gitmişler, "tazminatsız iş- ten atıldıklannı" belirterek Genel-lş'in haklarını aramasını istemişler. Bayan işçi ağlamaklıydı: - Basın bizim sorunumuzun üzerinde neden durmuyor? O zaman basın niye var? Biz, 17. maddeye göre atıldık işten, işten atıldığımız kağıdı çantamda taşıyorum hâlâ. İşten attl- ma gerekçesi olarak "Basına demeç vermek" deniyor. Bash na, televizyona gitmeyip kime gideceğiz? Ayrıca, durmadan bize hakaret ediyor. "Bunlar işe gelmiyor" diyor. Bayan işçiye şunu söyledim: - Kimse kimsenin hakkını aramıyor, kendiniz aramazsa- nız. Bakın, basın büyük ölçüde uyuyor. Mahkemelere gidin, hakkınızı arayın. - Ben daha önce hukuk bürosunda çalışırdım. Oradan aldı, parklarda çalıştırdı bizi, çöp topladık. Ben 1993 Aralık'ında girdim. Çocuklanm biraz büyüsün, dedim. Ben orada karar- ları işledim. Mahkemeye giden zarflarda adım var. Imzam var. Ben işe gitmeden, maaş alsam, o imzayı kim atacak, zarflan kim gönderecek? Bizi Kurtuluş Parkı'na gönderdi, orada çalıştırdı, o gün Gençlik Parkı'na geliyor. Ben, Gençlik Parkı 'nda çalışıyordum, biz Kurtuluş 'a gittik temizlik yapma- ya. Dedik ki bu bizi tuzağa düşürüyor herhalde, çünkü biliyo- ruz adamın yapacaklannı; "Biz orayı temizlerken..." dedik, "Gitmeyelim Kurtuluş'a". Biz Kurtuluş Parkı'nı temizlerken bu (M.G.) akşama doğru, Gençlik Parkı'na gidiyor. Orayı pis buluyor, halkı topluyor, siz de izlemişsinizdir Flaş'tan, işte "Bunlar çalışmıyor, şu pisliği görüyorsunuz. Bunları atayım mı" diyor. Yani adam bize, sürekli komplo kuruyor. O denli aşağılayıcı hareketler yaptılar ki bıze... Bayanın sesi titriyordu, ağlamaklıydı. Belli kı böyle tuzak- larla, böyle oyunlarla karşılaşmamıştı. - Bana, gazeteye gelin dedim. Sizin sorunlarınızla sonuna dek ilgileneceğim. Sizi yalnız bırakmayacağım! Biraz rahatlamış, üzüntülerı azalmış gıbıydi! Ankara Belediyesi'nde neler dönuyordu? Bir birimde, hu- kuk bürosunda bulunanlar, yerlerınden alınarak barakalara verilmişlerdi. Ellerini yıkayacak yerler başka yerlerdeydi. Sabun yoktu. Tam bir rezillik! Savunman olarak sıkmabaş bir bayan geldi. O sırada tar- tışmalardabaşladı: - Sıkmabaşlan "baro" kabul etmiyor. Sıkmabaş bayan du- ruşmalara nasıl girecek? - Duruşmaya girmek zorunlu değil ki; büroda oturur! Bu yapılan açıkça, dinctleri kayırmak, yolsuzluk yapmaktı. Ama kim dinler? Basının çoğu, ya bunları görmüyor ya da görmezden geliyordu. Haksızlığa uğrayan işçiler, basına, televizyona başvuru- yorlar diye, onlar işlerinden atılamazlar. özgürlükten yana olanlar, buna karşı çıkamazlar! Basın halkın sesiyse, başka nereye gidecekler? Mollalara mı? 1980 öncesindeydi, bir akşam Cumhurıyet'te nöbetçıydim; telefon çaldı, açtım: - Sen, dedi, Altındağ Adliyesi'nden arıyorum. Yargıcım. Can güvenliğim yok. Durumu size bildirmek istedim! önce şaşırdım. Yargıç, basına sığınıyordu. Biz kime sığı- nacaktık? Düşününce hak verdim. Yargıcın da başı sıkıştığın- da başvurabılecegi tek sığmaktı basın! Onu teselli ettim, başına gelebilecek herhangı bir olayda arayabileceğini bıl- dirdım. Bu olayı da hıç unutmadım. Şimdi ah alanlar, bunla- nn hesabını bir gün verirler. Cebeci gömütlüğünde, M.G.'nin zulmüne uğrayıp işlerin- den atılanlarla, parklarda işlerinden atılanları bir daha yazı- yorum: Ali Durak, Nevzat Koçak, Hasan özdilli, Şener Cûce, Muharrem Sarıdemir, Kemal Ulutaş, Hüseyin Acer, Cemal Şefcer, Nesimi Açıkgöz, Haydar Çevik, Feyzullah Ceylan, Nesimi Ankazan, Nevzat Gürbüz, Selami Demirer, ibrahim Çavga, Yaşar Savuran, flyas Doruk, Murat Yılmaz, Muzaf- fer Karataş, Gürsel Candemir, Bektaş Gebeş, Sevda Alıct, Sevim Gül, Zehra Işıklar, Ayla Akın, Kibare Baydar, Nilgün Coşkun, Hatice Aslan, Nevin Çelik, Selma Çetinkaya, Ulkü Kahraman, Şimşir özkaya, Feride Ayata, Müşerref Akın, Tatıgül Bakmaz, Fatma Yurdanur, Tülay Dağaşar, Fatma Bo2kûrk, Rabiye Altntaş, Havva Eriaş. • • • Dün Nâzım'ın yurttaşlıktan çıkarılışının 43. yılıydı. Nâzım'ın yurtsuzluğu sürüyor. Bunun utancı kimindir? BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8SOLDAN SAĞA: 1/ Bir gazya da sıvı için- deki moleküllerin. deri- şikliğin fazla olduğu böl- geden az olduğu bo'lgeye doğru akması. 2/ Eskiden lise derecesindeki okulla- ra verilen ad... Erik, kayı- sı, badem gibi ağaçlardan sızan zamk. 3/ Geceleyin, açık havada sevgi duyu- lan biri için verilen küçük konser. 4/ Sıcağa ve so- ğuğa karşı dayaruklıhğı kükürtle artınlmış kau- çuk. 5/ Bağışlama... Çirkin, kusur- lu bir kıa bir kimseyle evlendir- mek, ona yamamak. 6/ İtalyan Radyo-Televizyon Kurumu'nun simgesi... Eski dilde taht. 7/ En önemli sinema ödülü... Katışıksız. 8/ "Ehl-i hâle kailiz -- ehline al- danmazuz" (ŞeyhüLslam Yah- ya)... Köpek. 9/ Kaba ayakkabı... Bir cetvel türü. YUKARTOAN AŞAĞIYA: 1/ Tarlayı sürdükten sonra kabart- mak ve yabancı otlardan temizlemek için kullanılan diskh' ür- mık. 2/ Düşünce... Kundak çocuklannın beline, abının üzerin- den sanlan geniş sargı. 3/ Kemirgen bir hayvan... Az sözle çok şey anlatma. 4/ Edipler, yazarlar... Suyosunu. 5/ Cıva sülfür bi- leşimli bir mineral. 6/ Bir kabilenin bölündüğü iki ya da daha çok parçadan her birine sosyolojide verilen ad... Vilayet.7/ Iyimser. 8/ Çıplak vücut resmi... Karadeniz Bölgeşi'ne özgü kı- yı teknesi. 9/ Kenar süsü... Çuvaldızla iş işleyenlerin, avuçlannı korumak için ellerine geçirdikleri demirli kayış.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle