27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16AĞUSTOS1994SALI 12 KULTUR HalkEğram Senıinerleri KüJtür Servisi - Çağdaş İstanbul Platformu ve Beşiktaş Belediyesi'nin ortaklaşa düzenlediği Halk Eğitim Seminerleri sürüyor. Seminerler, Beşiktaş Evlendirme Dairesi'nde ücretsİ2 olarak izlenebiliyor. Seminerler kapsamında bugün saat 18.00'de Taner Barlas, 'Meddah'lık üzerine bir seminer verecek. Yann ise saat 17.30'da İsmail Gülgeç, karikatür üzerine seyircilerle söyleşecek. Yann saat 19.00'daiseTabipler Odası'nın 'Çevre ve Sağlık' konulu semineri dinlenebilir. Perşembegünü saat 18.00'de gerçekleştirilecek olan edebiyat seminerinin sürpriz konuğu ise Aziz Nesin olacak. Nesin, 'Öykücülüğümüz ve Gülmece' üzerine konuşacak. Evrensel Kültür'ün yeni sayısı Kültür Servisi - Ger.el yayın yönetmenliğini Aydın Çubukçu'nun yapüğı aylık kültür, sanat, edebiyat dergisi 'Evrensel Kültür'ün ağustos sayısında Can Yücel, Ahmet Ada, Mustafa Köz, Selim Şen, Metin Eloğlu, Hazan Suadiye ve fIhan Büyükcebeci'nin şiitleri yeralıyor. Derginin bu sayısında, "Kriz ve Kültür" dosyasının beşincisi olan "Kriz ve İdeoloji" de okunabilir. Geçen aydan haberlerin de verildiği Evrensel Kültür'ün ağustos sayısında; Muzaffer Oruçoğlu'nun "Ned Kelly", Refika Bezirci'nin "Okyanuslar Gümbür Gümbür Dalgalı'VKaan Arslanoğlu'nun "Kişilik ve Estetik", Ihsan Çaralan'uı "Tarihi TerstenOkumak", Muzaffer İlhan Erdost'un "Eksiksiz Nazım Hikmet Şiiri İçin", Neşe Arat'ın "Türk Tiyatrosunda Sorunlar", Ayda Erbal'ın "Metal Yorgunluğu", Meral Gündoğdu'nun "Gelenek ve Gelecek" başlıklı yaalan yer alıyor. Aksaray'dakazı çalışmalarına AKSARAY (AA) - Aksaray'm Gülağaç ilcesine bağlı Kızılkaya Köyü yakınındaki Aşşıkh Höyük antik kentinde kurtarma kazılannabaşlandı. Günümüzden 10 bin yıl öncesine dayanan ve dünyanın en eski yerleşım binmlennden olan Aşşıklı Höyük antik kentindeki kazı çalışmalan, İstanbul Üniversitesi Tarih öncesi Arkeolojisi Anabilim Dalı öğretım üyesi Prof. Dr. Ufuk Esin başkanlığında, 25 kişilik birekip tarafından yürütülüyor. Prof. Dr. Esin, Kültür Bakanlığı ile ODTÜ tarafından desteklenen ve beş yıldır sürdürülen çalışmalarda, 'obsidiyen' aletlerle dünyada ilk beyin ameliyatının yapıldığı kafatasının ortaya çıkanldığını hatırlatarak, "Yeni taş devri insanlannın yaşadığı çok geniş bir alanı da ortaya çıkanyoruz. Kemik ve taşendüstrisineait ilginç buluntular eîimize geçmiştir. Mamasun Barajı sulama alarunda kalan antik kentin kurtanlması gereklidir" diye konuştu. 'Bir Deniz Kramn Okyanus Şarkılarf Kültür Servisi - Şair Kubılay Köktürk Suvarîı, şiirlerini topladığı ilk kitabını yayımladı. Suvarlf nın, "Kedi Şiir Kitaplığı" Yayınlan arasındançıkan "Bir Deniz Kızının Okyanus Şarkılan" adlı kitabında 26 şiiri yer alıyor. Şiirlerindedeğişik konulan lirizm ağırlıklı bır şekiİde işleyen Suvarlı, şunlan söylüyor: "Daha adını koymadığım ikinci şiir kitabımm çabşmalannı da sürdürüyorum. Aynca, "San Bir Beş Kuruşluktan öyküler" adlı öykü kitabı üzerine ça hşıyorum. Bu arada "Yılbaşı Gecesi" adlı ikinci bir oyun çalışması içindeyim." Şiirlerini "Kırk Merdiven", "Kedi" ve "Akdeniz Seçki" dergilerinde yayımlayan Suvarlı, uzun yıllar tiyatro ve müzikle uğraştı. Suvarlı'nın "Kanncalar Seni Yemesin" adlı bir de oyunu bulunuyor. SultanSelim küllîyesirestore ediliyor KONYA (AA) - Konya'nın Karapınarilçesindeki Sultan Selim külliyesinde restorasyon çabşmalanna başlandı. 1564 yılında 2. Selim tarafından yaptınlan külliyede kervansaray, şadırvan, çeşme, caami ve imarathane bulunuyor. Yetkililer, Vakıflar Genel Müdürlüğü ile Selçuk Üniversitesi öğretim üyelerinden oluşan teknik heyet tarafından temel izleri çıkanlan külliyenin, restorasyon ve röleve projesinin de Selçuk Üniversitesi tarafından hazırlandığını söylediler. Restorasyon çaltşmalan için 9.5 milyar lira harcanacak. Bilgisayar başında insan hayalinin sınınnı zorlayan yönetmenler, bol görsel efekt kullanma yanşındalar Hollywood'da görsel efekt fıuyası CUMHUR CANBAZOĞLU Yıllarca önce beyazperdede seyre- deni hayretler içinde bırakan sahne- lere fılm hileleri denilirdi. Maketler gerçekmiş gibi kullanılır, makyaj uz- manlan insanlan tipten tipe sokar, seyirciyi hayal dünyasında gezdi- rebilmek için her yol denenirdi. Son- ra setlere o mucizevi alet bilgisayar girdi ve sinemaya ıjasıl katkıda bu- lunacağını birer birer ispatlamaya başladı. Tüm zamanlann en fazla hasılat yapan filmlerinin hepsinde görsel efekt denen görüntü değişimlerinin büyük etkisi vardı. ET'de uzaylı ya- ratığı kaçıran çocuklann bisikletle göğe yükselmesi, Gremlinlerin kol- kola dans etmesi. Sinek'te Jeff Goldbium'un sineğe dönüşmesi, Ju- rassic Park'ta devekuşlanna benzer yaratıklann son sürat koşturulması gibi sahneler. görsel efektlerin sine- mayı geniş kitlelere yaymada ne ka- dar önemli olduğunu kanıtladı. Görsel efekt sanat mı? Hollywood, görsel efekti daha 1939 yılında sanat olarak kabu) edip Oscar (ilk Oscar Kuzey Şahini - Yön. H. Hathaway) vermeye baş- lamıştı. Ancak bu işi bir zanaat ola- rak görmeyi sürdüren sinema eleş- tirmenleri ise Spielberg'in filmlerin- den sonra görsel efektleri sanat ola- rak kabul etti. Görsel efekt görüntüyü istenildiği şekilde bozabilmek için fılmin belli bir bölümünün başlangıç ve son sahnelerinin bilgisayara yüklenmesiyle başlıyor. Morphing adlı sistem, aradaki değişimleri teker teker beîirliyor. Bugün görsel efekt, yeni çıkan fılmleri tanıtırken en az yönetmen ve oyuncu kadar altı çizilen bir olumlu puan. Bilgisayar başında insan ha- yalinin sınınnı zorlayan yönetmen- ler, olabildigince bol görsel efekt kullanma yanşındalar. Yönetmen tipi değişti Görsel efekt furyası Hollywood'- daki yönetmen tipini de değiştiriyor. Seksenlerin başmda ünlü yönetmen- lerin yanında görsel efekt uzmanı olarak çalışan genç teknisyenler, bi- rer birer kameralann ve bilgisa- yarlann başına geçip fılm yapıyor- lar. Örneğin Bob Zemeckis birçok fılmde efekt ürettikten sonra çizgiyle ınsanın ilk kez uzunmetrajlı çalışma- da bir araya getirildiği Roger Rab- bit'i yönetti. Ardından ölüm Kadına Yakışır'la adeta görsel efekt zıyafetı çekti sinemaseverlere. Geçen ay da George Lucas'ın Industrial Light and Yönetmenler 'bağımsız sinema'ya fazla olanak tanıdığı ve sahneleri istenilen şekillere sokabildiği için görsel efekt kullanmaya sıcak bakıyorlar. Görsel efekt mucizesinden yararlanmak isteyen yıldızlar da var. Güncel görüntülerini bilgisayann belleğine depo edip yıllar sonra kullanmak amacıyla George Lucas'ın kapısını aşındıranlann sayısı hayli fazla. Tom Hanks Forest Cump rolünde geçmiş belgesellere Nixon'ın > anına monte edilr-'"*1 The Mask'ta (yönetmen Chaıies Russell) sınırsız uzayan dil. Hollywood, görsel efekti daha 1939 yılında sanat olarak kabul edip Oscar (ilk Oscar Kuzey Şahini - Yön. H. Hathaway) vermeye başlamıştı. Ancak bu işi bir zanaat olarak görmeyi sürdüren sinema eleştirmenleri ise Spielberg'in filmlerinden sonra görsel efektleri sanat olarak kabul etti. Magk adlı şırketıyle işbirliğine gidip son filminde Tom Hanks'ın görün- tülerini yıllar önce cekılmiş Ken- nedy'li ve Nixon'h belgesellere mon- te etti. George Lucas, Terminator'- den Indiana Jones'a kadar sinema tarihinin en popüler fılmlerine görsel efektler yaptı, büyük riske girerek büyük paralar kazandı. sahnelerinin bilgisayara yüklenme- Görsel efekt görüntüyü istenildiği siyle başhyor. Morphing adlı sistem, şekilde bozabilmek için fılmin belli aradaki değışimlen teker teker be- bir bölümünün başlangıç ve son lirliyor. Dıgital composıtıng siste- miyle diğer görüntüler bu sahnelenn üzerlerine bindiriliyor. Aynca gö- rüntünün ışık noktalanyla oynana- rak sahnelerdeki şekiller istendiği gibi deforme edilebıliyor. Bilgisayarlann gelışmesivle görsel efektlerin etki alanlan da genişledı. James O'Barr'ın çızgi romanından beyazperdeye aktanlan The Crow'ın başrolündeİci Brandon Lee çekımler sırasında ölünce, yönetmen Alex Proyas bilgisayar yardımıyla Bran- don'ı >aşatarak filmı bıtırdi. Ahlaksal sorun yaratabilir Yönetmenler 'bağımsız sinema\ a fazla olanak tanıdığı ve sahneleri is- tenilen şekillere sokabildiği ıçın gör- sel efekt kullanmaya sıcak bakıvor- lar. Ancak bu arada görsel efektler ahlaksal bazı sorunlar da yaratabı- lir. Ya fılmlerin sahiplen yapımcılar. yönetmenlerden ızın almadan kendi zevklenne göre sahnelere müdahale ederlerse, renklerini değıştinrlerse (sık sık yapılıyor). dıyaloglar ve bel- ki de başrollerle oynarlarsa ne ola- cak? Görsel efekt mucizesinden yarar- lanmak isteyen yıldızlar da var Güncel görüntülerini bilgisayann belleğine depo edip \ıllar sonra kul- lanmak amacıyla George Lucas'ın kapısını aşındıranlann sa>ısı haşlı fazla. Hollywood"da durum böyle. A\rupa ıseınsandan uzak bılgisavar teknolojısini sınema>a sokmamak için direnıyor Bizde ise görsel efekt hoşburhavalgıbi Bıraz 'Amerikalf- nın başlangıç sahnesindekı Yıldız Savaşlan'na gönderme yapılan sah- ne var. o kadar. Kübalı balıkçı Gregorîo Fuentes ve ünlü yazar Ernest Hemingway'in 22 yıllık dostluğunun ürünü: YaslıAdamve Deniz... Ernest Hemingway (solda) ünlü romanını yazdıktan sonra isün bulmakta güçlük cekin- ce, ronıaııa konu olan dostu Gregorio Fuentes'ten (sağda) yardım istemişti. Fuentes'in yazara önerdiği isbn, 'Çocuk, Yaşlı Adam ve Deniz'di. Kültür Servisi - Hayatının bü- yük bir bölümünü Küba'da geçi- ren ünlü yazar Ernest Heming- way"in 22 yıllık dostu. deniz arka- daşı Kübalı balıkçı Gregorio Fu- entes. Hemıngway Müzesi'nın. yazann 95. doğum gününe denk gelen veniden açılış töreninde onur konuğuydu. Fuentes, He- mingway'e I954'te Nobel ödülü kazandıran "Yaşlı Adam ve De- niz" adlı romarunın esin kaynağı olmuş. hatta kitaba isım babalığı yapmıştı. Spencer Tracy'nin "Yaşlı Adam ve Deniz" fılmindeki göz- lerini andıran parlak mavi göz- leriyle Gregorio Fuentes bugün 95 yaşında. Ve belleği son derece güçlü. Hemingway'le, kaptanı ol- duğu "Pilar" adlı teknede geçen günleri dün gibi anımsıyor ve Ha- vana'daki bir lokantada duble viskısıni yudumlarken anlatıyor. 'Sen artık bir hiçsin' Hemingvvay içkide ölçüyü hiç kaçırmazdı. Yalnızca bir kere. üçüncü kansı Martha Geflhor. doktor Herrera Sottolongo'nun peşine takılıp Finca Vigia'yı terk ettiğinde, günlerce şışe elinden düşmemişti. Doktor ona veda et- me\e gelmişti: "Sen artık yazar değilsin, bir hiçsin. Bir haftaya kalmadan bir kartpostala imza bile atamaz hale gelirsin. Martha gküyor, ben de öyle". O zaman içinı bir korku sardı. Martha. doktor ve o, İspanya'daki savaş- ta Madnd'ın kuşatılışını birlikte yaşamışlardı. Birbirlerine çok bağlıydılar. Sonunda daha az iç- meye başladı ve doktoru yeniden kazandı. Ama Martha'yı değıl. Martha gazeteci ve yazardı. Daha sonra hayatına giren Mary de öyle. Herrungvvay her ikisiyle de savaş sırasında birlikte çalışmıştı. Evlenmeye karar ve- rirken tehlikcli ve heyecanlı bir ortam vardı. Oysa her şey sakin- leşınce sorunlar başlıyordu. Mary'den yıllar boyu haber al- madım. Oysa Martha hep yazar. Hatta zarfa birkaç dolar koy- duğu da olur. Daha geçen hafta gönderdi. Tekneye süreklı gelirdi. bu onun için bir tutkuydu. "Deniz- deyken sen Hemingwa>'sin, ben de Gregorio. Sen anlatacaksın, ben dinle>eceğim. Geri dönerken tekrar eski kimlikleriniize dönece- ğiz" derdı Bu kolay görünebılir, ama aslında çok karmaşıktı. Ben ne okumayı ne yazmayı bilirim. 22 yıl geçirdım onunla. pek çok macerayı birlikte yaşadık. Ama ış kitaplara gelince. ben gözlerimi kapaiır sessizce dinlerdim. Be- ğenmediğim de olurdu. Deniz az. kü sana bir şişe rom borçluymuş" diyorlardı. Hep ben vokken gelı- yordu. bö\lece yıllar geçti. Her geldiğinde içki içrnek istiyordu. '•Floridita"yı da bö> le keşfetmış. Bu bar. şımdı onun anısına dü- zenlenmış bir kültür merkezı oldu. Onu 1938de buldum. Her yere mesajlar bırakmışü "Beni ara" diye. noridıta'nın yakı- nlanndaki Ambos Moundos Oteli'nde kalıjordu. Benı karşısı- nda gördüğünde sanki fırtınayı dün yaşamışızcasına boynuma sanldı. Ayaklan çıplaktı ve yazı- yordu "Ispanva'da Carlo Gutier- Heminway'ın dostu ve deniz arkadaşı Fuentes, yazann 95. doğum gününde açılışı yapılan Hemingway Müzesi'nin onur konuğu oldu. felsefeçok gelırdı. Bazen kendimı aldatılmış hıssederdim. Yaşam başka bir şey. kitaplar başka bir şey diye düşünü\orum. özellikle "Yaşlı Adam *e Deniz" hak- kında. Tanışmamız 1928'de oldu. Bir yere mal götürmüş dönüyordum. müthiş bir fırtına çıktı. Öyle kı Dry Totuga adlı küçük bir adaya sığınmak zorunda kaldım. Ben gittığımde Hemmgvvay oradaydı. Bir süre sonra yanıma gelıp so- ğanım olup olmadığını sordu. Ona soğan ve bir şişe rom ver- dim. "Yanımda sana verecek pa- ram yok ama dönüşte ödeşiriz" dedi. Beyaz sakallı Hemıngwa> değildi henüz. Atletik yapılı. se- vımli. ınce bıyıklıydı ve saatlerce sohbet etmeye hazırdı. O zaman- lar o 29. ben 30 yaşındaydım. Daha sonra beni çok aramış. Havana'dan her geçişimde lı- mandakiler "Seni btyıklı bir Ame- rikalı aradı. Tekrar gelecek, çün- rez adında bir kaptanun >ardı. onu elimden aldılar. Onun verini dol- durmak için sana ihtivacım var. Sana bir transatlantik kaptanının aldığı paravı ödcrim. Denize her zaman birlikte açılacağız, balığa da öyle" dedı '...seni yakında yollar' Ama bir süre sonra söylen- meye başladı: "O adada senin teknene bindiğimde dünyanın en temiz teknesini görmüştüm. Şimdi de Pilar ayna gibi parlıvor. Ancak fark ettim ki balığa çıkmak yerine ortalığı parlatmayı tercih ediyor- sun. Sonunda da uyuman gereken zamanlarda balık tutuyorsun". Doğruydu, ama sahıp oldu- ğum yeni pozisyonun hakkını vermek istıyordum. Etraftaki di- ğer kaptanlar "Uzun sürmez, seni yakında yollar" diyorlardı, 22 yıl sürdü. O günlerde Hemingway. Martha GeUhorn'la e\ lenmeye karar verdı. Martha da onu se- viyordu. Bir daha dönmemek ûzere Küba'ya yerleşmeye karar verdı Martha. otelde yaşamak istemiyordu. gazete ilanlanndan "Finca Vigia" adında satıbk bir ev buldu. "Çanlar Kimin İçin Çalıyor"un avansıy la bu evi aldı- lar. 1939"da hayat aynı şekilde akıp gıdiyordu Çıplak ayak ve kısa pantolonla. Akşamlan yıne •Floridite'ye gidiyor. orada arkadaşlanyla buluşuyordu. ba- zen de onu görmeye gelen güzel kadınlarla... Çoğunu hatırlıyo- rum. Ava Gardner'dan Marlene Dietrich"e Hemıngway barda oturyrdu. bir süre sonra Marle- ne'ı getiren arabanın geldiğini gö- rürduk. Kitaba isim arayışı "Yaşlı Adam ve Denız'in ben- den kaynaklandığını, Hemi- ngvvay onu bitirdiğinde an- lamdım. Bir akşam bana geldi ve "Sana bir şey söylemem gerek" dedi Bir sorunu olduğunda söze hep böyle başlardı. "Kitabımız için bir isim arıyorum. Her şey de- nizde geciyor. Sadece bizim dcğil, karşdaştığımız her şeyin hayatı. Balıklar, balıkçılar... Denizde doğmuş olan sen, btına ne isim ve- rirdin?" Öykünün neye benzedı- ğinı bilmiyordum ki bırisi bana okusa iyı olur diye düşündüm. Ama o bunu gereksiz buldu. Onu birlikte yazmıştık. Ben ona ge- rekli şeyleri açıklamış, onu bir yerlere götürmüş. yani rehberlik yapmıştım. o da notlar almıştı. "Anunsıyor musun, hani bir gün denizdeydik, uzaktan geliyorduk. İçinde yaşlı bir adam olan bir tek- ne görmüştfik. Sen "Denızdekı şu yalruz adama bak" demiştin. Son- ra yaklaşınca yanında bir de ço- cuk olduğunu fark etmişrik. Ne- den kitaba "Çocuk. yaşlı adam ve deniz' adını vermiyorsun diye sor- dum. Bir an sustu. "Çocuk, yaşlı adam ve deniz? Olabilir... Ama bir isim için biraz unın...". Içkisıni bi- tirdi ve çıkıp gitti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle