Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS1994 CUMA
12 KULTUR
U YCARLIKLARINIZINDE... OKTAY EKİNCİ
Eyüp'tetarih, kültürve 'dinsellik'
• İstanbul'daki ilk
Osmanlı mahallesi olan
Eyüp, saltdinsel
yapılara önem veren
"siyasi bir
korumacılığın" elinde,
asıl kentsel kültürünü de
artık tümüyle
yitirebilir...
Beledıye Başkanı olur olmaz resmi
yaaşmalannda bile, ilçesi için "Eyüp
Sultan" adını kullanmaya başlayan
Ahmet Genç, tarihe ve özellikle
"İslam tarihine" olan bağhbğını,
Eyüp'teki ünlü mezarlıklara ve özel-
likle "tarihi kabir taşlanna" da sahip
çıkarak göstermeyi sürdürüyor. Ge-
çenlerde bu konuda bir çıkış yapan
Refah Partili Ahmet Genç, yıllardır
talan edilen bu kültür hazinesinin
"artık" korunmasını haklı olarak
dile geürirken, yine Eyüp'ün "kim-
Bği" konusunda şunlan söylüyor:
"Tarihi taşlarıyla, türbeleriyle ve
de dergahlanyia İstanbuTa manevi bir
hava veren Eyüp Sultan, bir açıkhava
müzesi şekliıidedir..." (Zaman Gaze-
tesi-5.8.1994)
'Açık hava müzesi' gibi
Eyüp semti, tstanbul'un tanhsel
kent kimlığinın korunabilmesi ve
"sürdürülebilmesi" açısından, ger-
çekten de bir "açık hava müzesi" gı-
bidir ve özellikle 1980b yıllardan
sonra gerçekleşen onca "yağmaya"
ve "kaçak imar tahribatma" karşın,
yine de kültûrel zenginliğinin birçok
ömeklerini "tümüyle vitirmemiş" ol-
manın belki de "ayricalığmr yaşa-
maktadır.
Bu ayncalığın en önemli kazanımı
ise hiç kuşkusuz yine Eyüp'te hala
varlığınj sürdürebilen "eski kent do-
kusudur".
Eyüp Sultan Camisi ve çevresinde-
ki diğer dinsel amaçlı tarihi yapılann
yanı sıra, özelb'kle ilçe merkezinde
yoğun olarak bulunan "eski İstanbul
evleri", bu evlerin yan yana ve belli
bir sıluet oluşturacak şekılde sıralan-
masıyla yaratılan "tarihi sokak düze-
m" ve yine bu "sivil minuui zenginli-
BU BfttAİtSCfuJESK)ESfR
YAhüLARAK^YUPSÖLTAN
Eyüp'te koruma altına alınan yapılarm "koruma tabelaları" bile hızla çürüyor...(Fotoğraflar: OKTAY EKlNCİ)
ğin" eskiden kalma mezarüklardaki
kültûrel bir yansıması olan eski me-
zar taşlan.. bütün bu değerler "hep
birlikte" korunması gereken kent
dokusunu ve kimbğini oluştururlar.
Belediye Başkanı Ahmet Genç'ın.
böylesine zengın bir "kültür mirası
mozaiği" ıçerisinde özellikle "dinsel
yaşamla ilgili" eserleri öne çıkarması.
örneğin mezar taşlanyla birlikte "tür-
betere ve dergahlara" da sahip çıkar-
ken, en az onlar kadar değerli ve "ko-
nmmaya muhtac" durumdaki eski
Eyüp evlerinden ve sokaklanndan
hiç söz etmemesi, acaba ne anlama
geb'yor?
Benzer şekilde yine tarihi mezarlı-
klar içerisindeki gecekondulann
yıküması için Büyükşehir Belediye-
si'nden "yeni arsa temini" konusun-
da destek alacağını belirtirken ayru
tarihin bir başka görkemli ürünleri
olan eski ahşap evleri "yıkmaya yö-
nelik" yeni imar planı özlemlerini ne-
den eleştirmiyor ve karşı çıkmıyor?..
Bu sorulann yanıtı, hiç kuşkusuz
hem "tarihi eser" anlayışının sadece
"din kültürüne" bağlanmış olması-
nda hem de asıl önemlisi, sıvi] mıma-
ri zenginliğin korunmasının günü-
müzde açıkça "kentsel rantlan engei-
leyen" bir sonuç yaratmasında yatı-
yor.
İlk Osmanlı yerleşmesi
Nıtekım Büyükşehir Belediye Baş-
kanı Recep Tayyip Erdoğan da ge-
çenlerde Eyüp'le ilgib düşünceJerini
açıklarken, bu tarihi semtte özellikle
"dinsel turiznT'in gebştıriiebileceğin-
den söz etmış ve yine her nedense
bölgenin "turizm altyapsı" ile ilgib'
projeleri konusunda bilgı verirken il-
çeye "kültür kimliğini kazandıran"
eserler arasındaki tarihi evlerin ko-
runması konusuna hemen hiç değin-
memişti...
Eyüp semti, Farih'ın 1453'te Istan-
bul'u almasmdan sonra, kentin "Bi-
zans surlan dışında" oluşturalan 'ilk
yerieşûn yeri" özelliğıni taşıyor.
Yani örneğin Tarihi Yanmada
içindeki Eminönü ve Fatih ilçelerini
kapsayan kentsel dokunun tarihteki
"yerteşme düzeni kökeni" Bizans dö-
nemine dek uzanırken. Osmanb şe-
hirciliğinin Istanbul'daki "başlangı-
cı" ise Eyüp'te kendisini göstenyor.
Bu nedenle de Eyüp'ün, başta
Ahşap yapılar, sivil, mimari zenginliğin özgün ömeklerini sergüiyor. Eyüp Sultan Külliyesi'ni ziyaret edenler içinraıklibir abşveriş yaşamı da söz konusu. (MüHARREM AYDIN)
Yayımlanmamış kitaplar kaybolursa...KOhür Servisi- Marseille-Marignane havayo-
lunda bir anbk dikkatsizlik, aylar süren bir uğ-
raşın yok olmasına neden oldu: François Nourissi-
er, bir anbk dikkatsizlik sonucu elleriyle yazdığı
kitabını kaybeden talihsiz yazarlardan yalnızca
biriydi. Eserlerini kaybeden yazarlann listesi asb-
nda tahmin edılemeyecek kadar kabank. Vera
Kornkker, edebiyat tarihinin koridorlannda do-
laşarak, pek çok yazann başına gelen talihsizlikle-
ri anlatan bir yazı yazmış. Le Monde gazetesinin
kitap ekinde yayımlanan yazı, başyapıtlann bile
başına büyük talihsizlikler gelebileceğini karutlı-
yor.
Romain Gary. yayımlanmamış kitaplannı kay-
betmekten o kadar korkuyormuş ki, evden çıkar-
ken üzerinde çahştığı metinleri buzdolabma sakb-
yormuş. Gary bunun nedenini şu sözlerle açıkb-
yor: "Buzdolabı evin en iyi korunan yeri. Yangm
çıksa en son buzdolabınui içindekiler yanar."
Edebiyat tanhınde pek çok yazar da yayımlan-
mamış İcitaplannı taksilerde unutmuş. Cctette,
1922 yüında tiyatroya uyarlanan "Cberi" adb ki-
tabının başrolünde oynayan Lea'ya kötü bir
anısını anlaür. Collette; 1992 yılının 6 şubatında
yazdığı mektupta, üzerinde çaîıştığı kitabı anlatır
ve kitaptan "bu kutsaJ kitap" diye sözeder. İki haf-
ta sonra, Marchand'a yazdığı bir başka mektupta
ise, şöyle der "\Uah kahretsin! Çantamı takside
unuttum! tçinde son romanımııı 30 sayfası vardı.
Üstdik etimde başka bir kopyası da yoktu..."
Herbert Lottmaım, Colette'in başından geçen
bu korkunç olayı yazdığı "Ble en Herbe" adb bi-
yografıde anlatır ve şu sözleri de ekler: "Kayıp eş-
yalar bûrosunun altını üstüne getirdi ama bir daha
asla sayfalan bulamayacağuu da bfliyordu." Lott-
mann. Colette'in takside unuttuğu 30 sayfanın,
1929 yılında yayımladığı "La SeoMde" adb kıta-
ba ait olduğunu düşünüyor. Bavulu içindeki yayım-
lanmamış kıtabıyla biriikte Lyon ganyla Avus-
turya'daki kayak merkezi arasında kaybolduğun-
da Ernest Hemingway, hiç kuşkusuz "Paris'in
asjmda bir şenlik oanadığnn" düşünüyordu. He-
mingvvay öldükten sonra yayımlanan, şanssızbğa
uğrayarak kaybolan "PaVis Bir Şenliktir" adb
kitabın iki kopyası kaybolduktan bır süre sonra
bulunmuştu.
Bir de yayınevinde kaybolan kitaplar var. Ör-
nek olarak Cebne'in " Gecenin Ucuna Yolculuk"
adb kitabını verebiliriz. Bu kitap da Denoel yayı-
nevinde kaybolmuştu. Celine'in kitap eskizieri bir
zarfın içinde şöminenin içmde unutulmuş. Jubette
Archard, birgün temizlik yaparken tarihe geçecek
bir şey yaptığırun farkında değildi kuşkusuz. Şö-
mineyi temizlerken bulduğu zarfın içmde Cebne'-
ın kitabı olduğundan da haberi yoktu. Tozlu zarfı
açtı, ilk üç sayfayı okudu ve o an bir başyapıtla
karşı karşıya olduğunu anladı ve bir çığbk atü.
Jean Genefnin yayımlanmamış bır kıtabının
Cotette
(solda),
François
Nourissier,
Jean
Genet
(soida yanda)
veHenride
Monrherland.
(sağda) f
başma da buna benzer bir şey gelmiş. Genet bu
olayı yaşadığında 1947-48 yıllanymış. Genet, he-
nüz yayımlanmamış kitabını Montana'da Saint-
Benoit caddessinde dikkatsizbk sonucu kaybet-
miş.
Paul Leautaud. 1955 yıbnda Plon yaymevine
1953 yıbnda yazdığj yılbğının daha önce kaybolan
kısmını yeniden yazıp göndermiş. Bu kez her türlü
önlemi alarak, metni ıadeli taahhütlü göndermeyi
de ihmal etmemış. Ama ne yazık ki yine başına bir
tersbk gelmiş. Yayınevinden kendine gönderilen
mektupta, tüm aramalanna karşın kendilerine
gönderdiği metni bulamadıklannı söylemişler. Ve
kendine bu metni yeniden yazması için bu- sekre-
ter göndermeyi önermişler O ise ancak şu sözleri
söylemış. "Yazdıklanmın yaJnızca bir sayfası için
bana en az bir railyon ödemeniz gerek."
Baa yazarlar da kitaplannı kaybettiklerini id-
dıa ediyor. işi yalan söylemeye kadar götürüyor-
lar. Malraux'nun, iddia ettiği gibi kitabını kaybe-
dıp kaybetmediği hala kesin olarak bibnmiyor.
Malraux bir zamanlar Gestapo'nun "La Lutte
avec L'Ange" adb kitabına el koyduğunu iddia et-
mıştı.
Yazdıklannı kaybetme fikri bile bazı yazarlan
çok rahatsız etmeye yetmiş Bu konuda en kuşku-
cu yazarlardan biri Montherland. Kitaplannın
orijinallerini kaybetmekten o kadar korkuyor-
muş. ki yazdığı her sayfanın kopyalannı yanında
taşıyormuş.
Kaybolan birkaç sayfanın bile ortaya çıkacak-
olan yapıün bütünlüğünü bozduğu tartışıbnaz.
İki yüzyıla yakm bir süredir Montaigne'in "De-
nemeler"irun onun tek yapıtı olduğu sanıldı. Mat-
mazel de Gournay bile onun başka bir eseri oldu-
ğunu bilmıyordu. Ancak 1769 ya da 1770 yıbnda
Prunis başpapazı Montaigne'in şatosunda "Jour-
nal de Voyage" adb bir elyazması bulmuş.
Eyüp Sultan Külliyesi olmak üzere
diğer tüm dinsel yapılanmn yam sıra,
özelbkle "eski yerleşun karakteri" ve
bu karakterini yaratan "eski evleri-
nîn" ve oluşturduklan özgün doku-
nun korunması, herhangi bir kültû-
rel rnirasa sahip çıkılmasının ötesin-
de, İstanbul'dakı "Osmanlı uygarlığı
tarihinin" yaşatılması bakımından
da büyük önem taşıyor.
Birçok kaynağa göre, İstanbul'un
fethini izleyen hemen ilk aylarda, Fa-
tih'in hocası Akşemseddin, yüzyı-
llardır yeri bulunamayan, Hz. Mu-
hammed'ın bayraktan Halid bin
Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari'nin me-
zannın, daha sonra "Eyüp" adını da
alan yerde olduğunu keşfeder. Bu-
nun üzerine Fatih, "784 yıl sonra"
bulunan bu mezann üzerine, 1458
yıbnda küfeki taşından sekiz köşeli
ve kubbeü türbeyi yaptınr. İstanbul'-
un ilk önemb camisi de yine bu tür-
beyle birb'kte aynı yerde ınşa edıbr.
İzleyen yıllarda "Eyüp Sultan Kül-
liyesi'ne" dönüşen bu dinsel yapılaş-
ma, Eyüp'ün sadece İstanbul'da de-
ğil, bütün tslam dünyasında önemli
bir merkez obnasını güçlendirir. Çok
sayıda türbe, medrese ve diğer bina-
larla da birlikte, Eyüp "Surdışı'nda
gelişen" Osmanb kımlığindekı ilk
kentsel yerleşme olarak Istanbul'-
daki özgün yerini de almış olur.
Bu "özgünlüğü" tamamlayan di-
ğer bir önemli özellik de hiç kuşku-
suz Eyüp'ün "Haliç kenannda" ku-
rubnuş olması ve Halıç'ın geneldeki
tarih ve doğa güzelbgiyle "bütünle-
şen" bir kimliğe sahip olmasıdır.
Denebilir ki, hem Halıç diğer tarihsel
kıyı semtleriyle birlikte Eyüp'le de
güzeldir hem de Eyüp salt kendi de-
ğerleriyle değil, parçası olduğu Ha-
bç'le birbkte aym güzelliği paylaşır.
Dinsel turizm ve tarih
İşte, böylesi bir "ayncalık", hiç
kuşkusuz Eyüp'ü İstanbul'un ayru
anda önemb bir "turizm bölgesi" ola-
bilecek bir konuma getıriyor.
Asbnda bu çekicilik, salt gü-
nümüzde değil, öteden beri Eyüp için
hep var olagelmiş. Ebu Eyyub el-
Ensari'nin türbesi ve Eyüp Sultan
Külliyesi'nin yarattığı "dinsel ziya-
retçi akınının" yam sıra, özellikle
"eski kent dokusu, doğal güzellikleri
ve Haliç'le bütünleşen eşsiz peyzajı"
İslamiyet dışındakı kültür çevreleri-
nin de bu semte olan ilgisini hep caniı
tutmuş.
Nitekim bunun en çarpıcı örneği
de ünlü "İstanbul aşıgı", Fransız ya-
zar Pierre Loti'nın. kente her geldi-
ğinde Eyüp'teki Gümüşsuyu sırtlan-
na çıkması ve burada kendi adım da
alan tarihi kahveden yine Eyüp'ün
ve Haliç'in çarpıa güzellikteki man-
zarasım diğer yabanalara tam-
tmasıdır. Bugün halk arasında da
"Piyer Loti Tepesi" olarak anılan bu
yerdeki eski amlara ait fotoğraflar,
Eyüp'ün hem İstanbullular hem de
yabancılar için ne denli çekici bir
merkez olarak varbğıru koruduğunu
gösteriyor.
Şimdı, İstanbul'daki ve özelbkle
Eyüp'teki "Refah dönemi" ile birbk-
te, bu önemb semtin "tarihsel değ-
erierinin" nasıl ve "hangi amaçla"
korunacağı sorusu bir kez daha ve
"ilginç değerlendirmeleıie" gündeme
gelmiş oluyor.
Yeni yerel yönetimdeki koruma
anlayışının salt "dinsel yapdarla"
sınırlı olduğu son gelişmelerle de iyi-
ce açığa çıkarken Eyüp, yine "dinsel
turizm" ve "imar rantlan" adına.
"kentsel uygarlığınf' tümden yıtirme
tehbkesini taşıyor. Çünkü yeni bele-
diye yönetımi, "imar ve inşaat bek-
lentüerine engel olan" sivil mımarbk
örnekleri yapılann, yani her biri
İstanbul'daki Osmanb ahşap mima-
risinin en güçlü ömeklerini sergile-
yen eski evlerin korunmalan yönün-
deki çabalara sıcak bakmıyor. Örne-
ğin, Tarih Vakfı'mn birkaç yıldır
sürdürdüğü Eyüp Koruma Projesi
de. aynı nedenle yeni belediye baş-
kanından yeterli ilgiyi ve desteği gö-
remiyor.
Eğer Eyüp'teki bu "imar ve koru-
ma" anlayışı yakın gelecekte imar
planı kararlanna da yansıtıbrsa, "te-
meUeri 1453lerde atüan" bir tarihsel
kent dokusunun bugünlere dek
ayakta kalabilen 18. ve 19. yüzyıl
ürünleri, "dinsel yapı oimadıklan
içüı" tarihe kanşacaklar.
Oysa, bu eşsiz sivil mimari zengin-
bği "aynı dine inanan" insanlann ya-
rattığı bir "uygarlık kültürü" yarat-
madı mı? Ve, yine aynı tarihsel evler
ve oluşturduklan kent dokusu,
yannın mimarisine de "ışık rutacak"
zenginbkte bir sanat ve becen biriki-
mini yansıtmıyorlaFmı?..
Eyüp'teki tarihsel çevre ko-
rumaabğı, Refah Partib yönetimin
tarihe, uygarbğa, kültüre ve kente
bakış açılanmn da somut bir göster-
gesi olacak. Sözgelimi, bu bölgedeki
eski ahşap evlerin "yıkıma ve apart-
manlaşmaya" teslim edilmesi yerine,
o düşünülen "dinsel turizme'' bile
hizmet edebilecek şekilde "pansiyon
olarak restore edümeleri" önerisi,
İstanbul'un kent kimbğine karşı gös-
teribnesi gereken "saygının" düzeyi-
ni sergileyecek.
Eğer "sivil mimari" bu ve benzeri
önlemlerle de korunmazsa, Eyüp'-
teki "tarihe bağhuk", aslında yine
"dine dayalı bir siyasi bedefın" imar
göstensinden öteye geçemeyecek.
Böylesi bir imar politikası ise sonuç-
ta yine yağmaalara ve sadece "yağ-
macdara" hizmet edecek...
Halikamas
B^ıkçtsiÖykü
Yanşması
• Kültür Servisi - Çağdaş
Yaşamı Destekleme Derneği,
Habkarnas Balıkçısı Cevat
Şakir Kabaağaçb'mn anısına
öykü yanşması düzenbyor.
Konusu 'Deniz ve İnsan' olan
yanşmanın son katılma tarihi
20 Eylül 1994. Yanşmada
birinci olana bir milyon beş
yüz bin brabk kitabevi çeki,
ikinci olana bir milyon liralık
kitabevi çeki, üçüncü olana
ise beş yüz bin liralık kitabevi
çeki verilecek.
TÜPkFolklOP
Kuramu
Türkiye'yitemsîl
edecek
• İSTANBUL (AA)-
Polonya'da gerçekleştirilecek
16. Uluslararası Folklor
Festivab'nde Türkiye'yi,
Türk Folklor Kurumu,
Erzurum, Karadeniz, Bitb's
ve Kırklareli yörelerinin halk
oyunlan ile temsil edecek.
Festivale kendi olanaklan ile
katılacak olan Türk Folklor
Kurumu'nun 40 kışilik ekibi
yann Polonya'ya gidecek.
Türkiye'nin yam sıra
Arjantin, İrlanda, Almanya,
Moldova, Macaristan,
İspanya, Slovakya,
Makedonya, İsrail, Zaire,
Ukrayna. Güney Afrika
Cumhuriyeti'nin de
katılacağı festival, 13-24
ağustos tarihleri arasında
yapılacak. Türk Folklor
Kurumu Genel Başkanı
Tahsin Öztıryaki, devletten
yardım beklediklerini belirtti.
Trabzon DT'nin
yenisezon
oyunlan
•TRABZON (AA)-
Trabzon Devlet Tiytarosu,
1994-95 sezonuna, 7 yeni
oyunla giriyor. Trabzon DT
Müdürü Rüçhan Gürel
sezona, ekim ayımn ilk
haftasında "Keşanb Ali
Destam" adb oyunla
başlayacaklannı bebrterek
şunlan söyledi:" 1994-95
tiyatro sezonunda Keşanlı
Ab Destam, Aç Sınıfin
Laneti, Taziye, Resimli
Osmanb Tarihi, Dallar Yeşil
Obnalı, Kadınlar da Savaşı
Yitirdi ve Yaşasm Gökkuşağı
adb çocuk oyunu obnak
üzere, 7 yeni oyunu sahneye
koyacağız. Bunun yam sıra,
geçen sezonlardan 2-3 oyunu
da sergileyeceğiz. Bu sezon,
Atapark Büyük Sahne
dışında, sab günleri KTÜ
öğrencilerine, Tarakçıoğlu
Sahnesi'nde oyunlanmızı
sunacağız."
ASKMOD PPOjesi
• İSTANBUL (AA) - Ahibk
Araşürma ve Kültür Vakfi
Genel Başkanı Galip Demir,
Ahıliğın, günümüz
koşullannda yeniden
değerlendirilerek ülke
ekonomisinde,
kalkınmasında
kullarulabilmesı için
çalışmalar yaptıklanm
söyledi. Demır, vakıf
merkezinde düzenlediği basın
toplantısında,
Cumhurbaşkam Süleyman
Demirel'e dün sunarak
destek istediği "Ahilik
Sistemi Kalkınma Modeli"
(ASKMOD) hakkında bilgi
verdi. Demir, ASKMOD
Projesi'nin sabu"la ve
özveriyle çabşılması habnde,
5-10 yıl arasında sonuç
vereceğini söyledi. Türkiye'de
en çok tartışılan konulardan
birisinin ahlaki çöküntü
olduğunu kaydeden Demir,
ülkede iş ahlakımn da zaafa
uğradığını öne sürdü. Demir,
"Bu ahlakla bir yere
varamayız" dedî. Demir,
Kırşehir'de bir Ahi Evran
Teknik Üniversitesi
kurulması için çabşmalar
yaptıklanm da sözlerine
ekfedi.
Süleyman Fikri
Erten SanatÖdütû
• ANTALYA (AA) - İtalyan
işgab sırasında, Antalya
yöresindeki tarihi eserlerin
talan edilmesini önlemek için
büyük gayret sarfeden eski
müze müdürlerinden
Süleyman Fikri Erten adına,
bir sanat ödülü oluşturuldu.
Antalya Sanat Derneği
Başkanı Doç. Dr. Mehmet
Arman yaptığı açıklamada,
ilde kültür ve sanat
alanındaki çalışmalann
artarak geb'şmesi,
yaygınlaşması, kab'tesinin
yüksebnesi ve desteklenmesi
için "Süleyman Fikri Erten
Ödülü" adb bir ödül
oluşturubnasına karar
verildiğini bildirdi. Arman,
ödülün yüda bir kez,
Antalya'mn sanat ve kültür
yaşamına önemb" katkıiarda
bulunan kişi ya da
kuruluşlara verileceğini
söyledi.