04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS1994 CUMA 12 KULTUR U YCARLIKLARINIZINDE... OKTAY EKİNCİ Eyüp'tetarih, kültürve 'dinsellik' • İstanbul'daki ilk Osmanlı mahallesi olan Eyüp, saltdinsel yapılara önem veren "siyasi bir korumacılığın" elinde, asıl kentsel kültürünü de artık tümüyle yitirebilir... Beledıye Başkanı olur olmaz resmi yaaşmalannda bile, ilçesi için "Eyüp Sultan" adını kullanmaya başlayan Ahmet Genç, tarihe ve özellikle "İslam tarihine" olan bağhbğını, Eyüp'teki ünlü mezarlıklara ve özel- likle "tarihi kabir taşlanna" da sahip çıkarak göstermeyi sürdürüyor. Ge- çenlerde bu konuda bir çıkış yapan Refah Partili Ahmet Genç, yıllardır talan edilen bu kültür hazinesinin "artık" korunmasını haklı olarak dile geürirken, yine Eyüp'ün "kim- Bği" konusunda şunlan söylüyor: "Tarihi taşlarıyla, türbeleriyle ve de dergahlanyia İstanbuTa manevi bir hava veren Eyüp Sultan, bir açıkhava müzesi şekliıidedir..." (Zaman Gaze- tesi-5.8.1994) 'Açık hava müzesi' gibi Eyüp semti, tstanbul'un tanhsel kent kimlığinın korunabilmesi ve "sürdürülebilmesi" açısından, ger- çekten de bir "açık hava müzesi" gı- bidir ve özellikle 1980b yıllardan sonra gerçekleşen onca "yağmaya" ve "kaçak imar tahribatma" karşın, yine de kültûrel zenginliğinin birçok ömeklerini "tümüyle vitirmemiş" ol- manın belki de "ayricalığmr yaşa- maktadır. Bu ayncalığın en önemli kazanımı ise hiç kuşkusuz yine Eyüp'te hala varlığınj sürdürebilen "eski kent do- kusudur". Eyüp Sultan Camisi ve çevresinde- ki diğer dinsel amaçlı tarihi yapılann yanı sıra, özelb'kle ilçe merkezinde yoğun olarak bulunan "eski İstanbul evleri", bu evlerin yan yana ve belli bir sıluet oluşturacak şekılde sıralan- masıyla yaratılan "tarihi sokak düze- m" ve yine bu "sivil minuui zenginli- BU BfttAİtSCfuJESK)ESfR YAhüLARAK^YUPSÖLTAN Eyüp'te koruma altına alınan yapılarm "koruma tabelaları" bile hızla çürüyor...(Fotoğraflar: OKTAY EKlNCİ) ğin" eskiden kalma mezarüklardaki kültûrel bir yansıması olan eski me- zar taşlan.. bütün bu değerler "hep birlikte" korunması gereken kent dokusunu ve kimbğini oluştururlar. Belediye Başkanı Ahmet Genç'ın. böylesine zengın bir "kültür mirası mozaiği" ıçerisinde özellikle "dinsel yaşamla ilgili" eserleri öne çıkarması. örneğin mezar taşlanyla birlikte "tür- betere ve dergahlara" da sahip çıkar- ken, en az onlar kadar değerli ve "ko- nmmaya muhtac" durumdaki eski Eyüp evlerinden ve sokaklanndan hiç söz etmemesi, acaba ne anlama geb'yor? Benzer şekilde yine tarihi mezarlı- klar içerisindeki gecekondulann yıküması için Büyükşehir Belediye- si'nden "yeni arsa temini" konusun- da destek alacağını belirtirken ayru tarihin bir başka görkemli ürünleri olan eski ahşap evleri "yıkmaya yö- nelik" yeni imar planı özlemlerini ne- den eleştirmiyor ve karşı çıkmıyor?.. Bu sorulann yanıtı, hiç kuşkusuz hem "tarihi eser" anlayışının sadece "din kültürüne" bağlanmış olması- nda hem de asıl önemlisi, sıvi] mıma- ri zenginliğin korunmasının günü- müzde açıkça "kentsel rantlan engei- leyen" bir sonuç yaratmasında yatı- yor. İlk Osmanlı yerleşmesi Nıtekım Büyükşehir Belediye Baş- kanı Recep Tayyip Erdoğan da ge- çenlerde Eyüp'le ilgib düşünceJerini açıklarken, bu tarihi semtte özellikle "dinsel turiznT'in gebştıriiebileceğin- den söz etmış ve yine her nedense bölgenin "turizm altyapsı" ile ilgib' projeleri konusunda bilgı verirken il- çeye "kültür kimliğini kazandıran" eserler arasındaki tarihi evlerin ko- runması konusuna hemen hiç değin- memişti... Eyüp semti, Farih'ın 1453'te Istan- bul'u almasmdan sonra, kentin "Bi- zans surlan dışında" oluşturalan 'ilk yerieşûn yeri" özelliğıni taşıyor. Yani örneğin Tarihi Yanmada içindeki Eminönü ve Fatih ilçelerini kapsayan kentsel dokunun tarihteki "yerteşme düzeni kökeni" Bizans dö- nemine dek uzanırken. Osmanb şe- hirciliğinin Istanbul'daki "başlangı- cı" ise Eyüp'te kendisini göstenyor. Bu nedenle de Eyüp'ün, başta Ahşap yapılar, sivil, mimari zenginliğin özgün ömeklerini sergüiyor. Eyüp Sultan Külliyesi'ni ziyaret edenler içinraıklibir abşveriş yaşamı da söz konusu. (MüHARREM AYDIN) Yayımlanmamış kitaplar kaybolursa...KOhür Servisi- Marseille-Marignane havayo- lunda bir anbk dikkatsizlik, aylar süren bir uğ- raşın yok olmasına neden oldu: François Nourissi- er, bir anbk dikkatsizlik sonucu elleriyle yazdığı kitabını kaybeden talihsiz yazarlardan yalnızca biriydi. Eserlerini kaybeden yazarlann listesi asb- nda tahmin edılemeyecek kadar kabank. Vera Kornkker, edebiyat tarihinin koridorlannda do- laşarak, pek çok yazann başına gelen talihsizlikle- ri anlatan bir yazı yazmış. Le Monde gazetesinin kitap ekinde yayımlanan yazı, başyapıtlann bile başına büyük talihsizlikler gelebileceğini karutlı- yor. Romain Gary. yayımlanmamış kitaplannı kay- betmekten o kadar korkuyormuş ki, evden çıkar- ken üzerinde çahştığı metinleri buzdolabma sakb- yormuş. Gary bunun nedenini şu sözlerle açıkb- yor: "Buzdolabı evin en iyi korunan yeri. Yangm çıksa en son buzdolabınui içindekiler yanar." Edebiyat tanhınde pek çok yazar da yayımlan- mamış İcitaplannı taksilerde unutmuş. Cctette, 1922 yüında tiyatroya uyarlanan "Cberi" adb ki- tabının başrolünde oynayan Lea'ya kötü bir anısını anlaür. Collette; 1992 yılının 6 şubatında yazdığı mektupta, üzerinde çaîıştığı kitabı anlatır ve kitaptan "bu kutsaJ kitap" diye sözeder. İki haf- ta sonra, Marchand'a yazdığı bir başka mektupta ise, şöyle der "\Uah kahretsin! Çantamı takside unuttum! tçinde son romanımııı 30 sayfası vardı. Üstdik etimde başka bir kopyası da yoktu..." Herbert Lottmaım, Colette'in başından geçen bu korkunç olayı yazdığı "Ble en Herbe" adb bi- yografıde anlatır ve şu sözleri de ekler: "Kayıp eş- yalar bûrosunun altını üstüne getirdi ama bir daha asla sayfalan bulamayacağuu da bfliyordu." Lott- mann. Colette'in takside unuttuğu 30 sayfanın, 1929 yılında yayımladığı "La SeoMde" adb kıta- ba ait olduğunu düşünüyor. Bavulu içindeki yayım- lanmamış kıtabıyla biriikte Lyon ganyla Avus- turya'daki kayak merkezi arasında kaybolduğun- da Ernest Hemingway, hiç kuşkusuz "Paris'in asjmda bir şenlik oanadığnn" düşünüyordu. He- mingvvay öldükten sonra yayımlanan, şanssızbğa uğrayarak kaybolan "PaVis Bir Şenliktir" adb kitabın iki kopyası kaybolduktan bır süre sonra bulunmuştu. Bir de yayınevinde kaybolan kitaplar var. Ör- nek olarak Cebne'in " Gecenin Ucuna Yolculuk" adb kitabını verebiliriz. Bu kitap da Denoel yayı- nevinde kaybolmuştu. Celine'in kitap eskizieri bir zarfın içinde şöminenin içmde unutulmuş. Jubette Archard, birgün temizlik yaparken tarihe geçecek bir şey yaptığırun farkında değildi kuşkusuz. Şö- mineyi temizlerken bulduğu zarfın içmde Cebne'- ın kitabı olduğundan da haberi yoktu. Tozlu zarfı açtı, ilk üç sayfayı okudu ve o an bir başyapıtla karşı karşıya olduğunu anladı ve bir çığbk atü. Jean Genefnin yayımlanmamış bır kıtabının Cotette (solda), François Nourissier, Jean Genet (soida yanda) veHenride Monrherland. (sağda) f başma da buna benzer bir şey gelmiş. Genet bu olayı yaşadığında 1947-48 yıllanymış. Genet, he- nüz yayımlanmamış kitabını Montana'da Saint- Benoit caddessinde dikkatsizbk sonucu kaybet- miş. Paul Leautaud. 1955 yıbnda Plon yaymevine 1953 yıbnda yazdığj yılbğının daha önce kaybolan kısmını yeniden yazıp göndermiş. Bu kez her türlü önlemi alarak, metni ıadeli taahhütlü göndermeyi de ihmal etmemış. Ama ne yazık ki yine başına bir tersbk gelmiş. Yayınevinden kendine gönderilen mektupta, tüm aramalanna karşın kendilerine gönderdiği metni bulamadıklannı söylemişler. Ve kendine bu metni yeniden yazması için bu- sekre- ter göndermeyi önermişler O ise ancak şu sözleri söylemış. "Yazdıklanmın yaJnızca bir sayfası için bana en az bir railyon ödemeniz gerek." Baa yazarlar da kitaplannı kaybettiklerini id- dıa ediyor. işi yalan söylemeye kadar götürüyor- lar. Malraux'nun, iddia ettiği gibi kitabını kaybe- dıp kaybetmediği hala kesin olarak bibnmiyor. Malraux bir zamanlar Gestapo'nun "La Lutte avec L'Ange" adb kitabına el koyduğunu iddia et- mıştı. Yazdıklannı kaybetme fikri bile bazı yazarlan çok rahatsız etmeye yetmiş Bu konuda en kuşku- cu yazarlardan biri Montherland. Kitaplannın orijinallerini kaybetmekten o kadar korkuyor- muş. ki yazdığı her sayfanın kopyalannı yanında taşıyormuş. Kaybolan birkaç sayfanın bile ortaya çıkacak- olan yapıün bütünlüğünü bozduğu tartışıbnaz. İki yüzyıla yakm bir süredir Montaigne'in "De- nemeler"irun onun tek yapıtı olduğu sanıldı. Mat- mazel de Gournay bile onun başka bir eseri oldu- ğunu bilmıyordu. Ancak 1769 ya da 1770 yıbnda Prunis başpapazı Montaigne'in şatosunda "Jour- nal de Voyage" adb bir elyazması bulmuş. Eyüp Sultan Külliyesi olmak üzere diğer tüm dinsel yapılanmn yam sıra, özelbkle "eski yerleşun karakteri" ve bu karakterini yaratan "eski evleri- nîn" ve oluşturduklan özgün doku- nun korunması, herhangi bir kültû- rel rnirasa sahip çıkılmasının ötesin- de, İstanbul'dakı "Osmanlı uygarlığı tarihinin" yaşatılması bakımından da büyük önem taşıyor. Birçok kaynağa göre, İstanbul'un fethini izleyen hemen ilk aylarda, Fa- tih'in hocası Akşemseddin, yüzyı- llardır yeri bulunamayan, Hz. Mu- hammed'ın bayraktan Halid bin Zeyd Ebu Eyyub el-Ensari'nin me- zannın, daha sonra "Eyüp" adını da alan yerde olduğunu keşfeder. Bu- nun üzerine Fatih, "784 yıl sonra" bulunan bu mezann üzerine, 1458 yıbnda küfeki taşından sekiz köşeli ve kubbeü türbeyi yaptınr. İstanbul'- un ilk önemb camisi de yine bu tür- beyle birb'kte aynı yerde ınşa edıbr. İzleyen yıllarda "Eyüp Sultan Kül- liyesi'ne" dönüşen bu dinsel yapılaş- ma, Eyüp'ün sadece İstanbul'da de- ğil, bütün tslam dünyasında önemli bir merkez obnasını güçlendirir. Çok sayıda türbe, medrese ve diğer bina- larla da birlikte, Eyüp "Surdışı'nda gelişen" Osmanb kımlığindekı ilk kentsel yerleşme olarak Istanbul'- daki özgün yerini de almış olur. Bu "özgünlüğü" tamamlayan di- ğer bir önemli özellik de hiç kuşku- suz Eyüp'ün "Haliç kenannda" ku- rubnuş olması ve Halıç'ın geneldeki tarih ve doğa güzelbgiyle "bütünle- şen" bir kimliğe sahip olmasıdır. Denebilir ki, hem Halıç diğer tarihsel kıyı semtleriyle birlikte Eyüp'le de güzeldir hem de Eyüp salt kendi de- ğerleriyle değil, parçası olduğu Ha- bç'le birbkte aym güzelliği paylaşır. Dinsel turizm ve tarih İşte, böylesi bir "ayncalık", hiç kuşkusuz Eyüp'ü İstanbul'un ayru anda önemb bir "turizm bölgesi" ola- bilecek bir konuma getıriyor. Asbnda bu çekicilik, salt gü- nümüzde değil, öteden beri Eyüp için hep var olagelmiş. Ebu Eyyub el- Ensari'nin türbesi ve Eyüp Sultan Külliyesi'nin yarattığı "dinsel ziya- retçi akınının" yam sıra, özellikle "eski kent dokusu, doğal güzellikleri ve Haliç'le bütünleşen eşsiz peyzajı" İslamiyet dışındakı kültür çevreleri- nin de bu semte olan ilgisini hep caniı tutmuş. Nitekim bunun en çarpıcı örneği de ünlü "İstanbul aşıgı", Fransız ya- zar Pierre Loti'nın. kente her geldi- ğinde Eyüp'teki Gümüşsuyu sırtlan- na çıkması ve burada kendi adım da alan tarihi kahveden yine Eyüp'ün ve Haliç'in çarpıa güzellikteki man- zarasım diğer yabanalara tam- tmasıdır. Bugün halk arasında da "Piyer Loti Tepesi" olarak anılan bu yerdeki eski amlara ait fotoğraflar, Eyüp'ün hem İstanbullular hem de yabancılar için ne denli çekici bir merkez olarak varbğıru koruduğunu gösteriyor. Şimdı, İstanbul'daki ve özelbkle Eyüp'teki "Refah dönemi" ile birbk- te, bu önemb semtin "tarihsel değ- erierinin" nasıl ve "hangi amaçla" korunacağı sorusu bir kez daha ve "ilginç değerlendirmeleıie" gündeme gelmiş oluyor. Yeni yerel yönetimdeki koruma anlayışının salt "dinsel yapdarla" sınırlı olduğu son gelişmelerle de iyi- ce açığa çıkarken Eyüp, yine "dinsel turizm" ve "imar rantlan" adına. "kentsel uygarlığınf' tümden yıtirme tehbkesini taşıyor. Çünkü yeni bele- diye yönetımi, "imar ve inşaat bek- lentüerine engel olan" sivil mımarbk örnekleri yapılann, yani her biri İstanbul'daki Osmanb ahşap mima- risinin en güçlü ömeklerini sergile- yen eski evlerin korunmalan yönün- deki çabalara sıcak bakmıyor. Örne- ğin, Tarih Vakfı'mn birkaç yıldır sürdürdüğü Eyüp Koruma Projesi de. aynı nedenle yeni belediye baş- kanından yeterli ilgiyi ve desteği gö- remiyor. Eğer Eyüp'teki bu "imar ve koru- ma" anlayışı yakın gelecekte imar planı kararlanna da yansıtıbrsa, "te- meUeri 1453lerde atüan" bir tarihsel kent dokusunun bugünlere dek ayakta kalabilen 18. ve 19. yüzyıl ürünleri, "dinsel yapı oimadıklan içüı" tarihe kanşacaklar. Oysa, bu eşsiz sivil mimari zengin- bği "aynı dine inanan" insanlann ya- rattığı bir "uygarlık kültürü" yarat- madı mı? Ve, yine aynı tarihsel evler ve oluşturduklan kent dokusu, yannın mimarisine de "ışık rutacak" zenginbkte bir sanat ve becen biriki- mini yansıtmıyorlaFmı?.. Eyüp'teki tarihsel çevre ko- rumaabğı, Refah Partib yönetimin tarihe, uygarbğa, kültüre ve kente bakış açılanmn da somut bir göster- gesi olacak. Sözgelimi, bu bölgedeki eski ahşap evlerin "yıkıma ve apart- manlaşmaya" teslim edilmesi yerine, o düşünülen "dinsel turizme'' bile hizmet edebilecek şekilde "pansiyon olarak restore edümeleri" önerisi, İstanbul'un kent kimbğine karşı gös- teribnesi gereken "saygının" düzeyi- ni sergileyecek. Eğer "sivil mimari" bu ve benzeri önlemlerle de korunmazsa, Eyüp'- teki "tarihe bağhuk", aslında yine "dine dayalı bir siyasi bedefın" imar göstensinden öteye geçemeyecek. Böylesi bir imar politikası ise sonuç- ta yine yağmaalara ve sadece "yağ- macdara" hizmet edecek... Halikamas B^ıkçtsiÖykü Yanşması • Kültür Servisi - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Habkarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçb'mn anısına öykü yanşması düzenbyor. Konusu 'Deniz ve İnsan' olan yanşmanın son katılma tarihi 20 Eylül 1994. Yanşmada birinci olana bir milyon beş yüz bin brabk kitabevi çeki, ikinci olana bir milyon liralık kitabevi çeki, üçüncü olana ise beş yüz bin liralık kitabevi çeki verilecek. TÜPkFolklOP Kuramu Türkiye'yitemsîl edecek • İSTANBUL (AA)- Polonya'da gerçekleştirilecek 16. Uluslararası Folklor Festivab'nde Türkiye'yi, Türk Folklor Kurumu, Erzurum, Karadeniz, Bitb's ve Kırklareli yörelerinin halk oyunlan ile temsil edecek. Festivale kendi olanaklan ile katılacak olan Türk Folklor Kurumu'nun 40 kışilik ekibi yann Polonya'ya gidecek. Türkiye'nin yam sıra Arjantin, İrlanda, Almanya, Moldova, Macaristan, İspanya, Slovakya, Makedonya, İsrail, Zaire, Ukrayna. Güney Afrika Cumhuriyeti'nin de katılacağı festival, 13-24 ağustos tarihleri arasında yapılacak. Türk Folklor Kurumu Genel Başkanı Tahsin Öztıryaki, devletten yardım beklediklerini belirtti. Trabzon DT'nin yenisezon oyunlan •TRABZON (AA)- Trabzon Devlet Tiytarosu, 1994-95 sezonuna, 7 yeni oyunla giriyor. Trabzon DT Müdürü Rüçhan Gürel sezona, ekim ayımn ilk haftasında "Keşanb Ali Destam" adb oyunla başlayacaklannı bebrterek şunlan söyledi:" 1994-95 tiyatro sezonunda Keşanlı Ab Destam, Aç Sınıfin Laneti, Taziye, Resimli Osmanb Tarihi, Dallar Yeşil Obnalı, Kadınlar da Savaşı Yitirdi ve Yaşasm Gökkuşağı adb çocuk oyunu obnak üzere, 7 yeni oyunu sahneye koyacağız. Bunun yam sıra, geçen sezonlardan 2-3 oyunu da sergileyeceğiz. Bu sezon, Atapark Büyük Sahne dışında, sab günleri KTÜ öğrencilerine, Tarakçıoğlu Sahnesi'nde oyunlanmızı sunacağız." ASKMOD PPOjesi • İSTANBUL (AA) - Ahibk Araşürma ve Kültür Vakfi Genel Başkanı Galip Demir, Ahıliğın, günümüz koşullannda yeniden değerlendirilerek ülke ekonomisinde, kalkınmasında kullarulabilmesı için çalışmalar yaptıklanm söyledi. Demır, vakıf merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkam Süleyman Demirel'e dün sunarak destek istediği "Ahilik Sistemi Kalkınma Modeli" (ASKMOD) hakkında bilgi verdi. Demir, ASKMOD Projesi'nin sabu"la ve özveriyle çabşılması habnde, 5-10 yıl arasında sonuç vereceğini söyledi. Türkiye'de en çok tartışılan konulardan birisinin ahlaki çöküntü olduğunu kaydeden Demir, ülkede iş ahlakımn da zaafa uğradığını öne sürdü. Demir, "Bu ahlakla bir yere varamayız" dedî. Demir, Kırşehir'de bir Ahi Evran Teknik Üniversitesi kurulması için çabşmalar yaptıklanm da sözlerine ekfedi. Süleyman Fikri Erten SanatÖdütû • ANTALYA (AA) - İtalyan işgab sırasında, Antalya yöresindeki tarihi eserlerin talan edilmesini önlemek için büyük gayret sarfeden eski müze müdürlerinden Süleyman Fikri Erten adına, bir sanat ödülü oluşturuldu. Antalya Sanat Derneği Başkanı Doç. Dr. Mehmet Arman yaptığı açıklamada, ilde kültür ve sanat alanındaki çalışmalann artarak geb'şmesi, yaygınlaşması, kab'tesinin yüksebnesi ve desteklenmesi için "Süleyman Fikri Erten Ödülü" adb bir ödül oluşturubnasına karar verildiğini bildirdi. Arman, ödülün yüda bir kez, Antalya'mn sanat ve kültür yaşamına önemb" katkıiarda bulunan kişi ya da kuruluşlara verileceğini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle