Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1994 CUMA
DtZİYAZI
Â
'I
FransızyazarPaul-Marie De La Gorce, geleceğe ilişkindüşüncelerini Cll ITIhuriyet 'eyazdı
Devrim düşüyeniden doğacak
Paul-Marie De La Gorce, Berlin Duvan'nm yıkılması komünist dünyanın çöküşünün etidkyki bir simgesiydi diyor ve ekliyon Komünizmin çöküşii kanımca büyük bir insanhk macerasının sonu
oldu. Her devrim bir umuttur ve komünist devrim, çağdaşun birçok erkek ve kadını canlandınn. Büyüklüğünü inkar etmediğün halde hiçbir zaman bu umudu payiaşmadım.
irçöküntülerzincirindenoluşanya-
şamım, sona ermekte olan yüzyılla
birlikte karmakanşık bir durum al-
dı. 30'lu yıIJar Birinci Dünya Sava-
şı'ndan sonra ortaya çıkan düzenin
çöküşünün yansımalanndan oluşu-
yordu. Avusturya, Almanya ve Çekoslovakya'da-
ki Nazi diktatörlüğü ve işgalinden kaçan sığınma-
cılan ülkemize kabul ettik. Aynı zamanda yaşa-
mını Madrid'de sürdürmeye çalışap arkadaşlan-
nuzdan haberbekliyorduk. Çevremizdekı tüm de-
mokrasiler yıkılmış, alaca karanlık Avrupa üzeri-
ne çökmeye başlamıştı.
1940'ta arkalanna bakmadan Alman işgalin-
den kaçan bitmez tükenmez araba ve insan kon-
voylannı, silahsız askerleri, devletlerin, düzenin
ve ordunun sonunu dün gibi anımsıyorum. Bom-
ba sesleri, Birinci Dünya Savaşı boyuncayıkılmaz
bır ordu, sarsılmaz bir cumhunyet ve liberal de-
mokrasilerin güvencesiydi. Ancak bu denli büyük
ve insanhk dışı bir çöküşten sonra hiçbir şeyin es-
kisi gibi olmayacağı açıkça ortaya çıktı.
1945 gözlenmin önünde; kıyırrun tanıklan olan
Almanlann hapse atılması ve acımasız savaşın
galipleri olan kent kalıntılan biçiminde beliriyor.
Hitler'in intihar bildirisinden sonra bir yandan fa-
şist devletler çökerken, bir yandan da Hitler Al-
manyası'nın tarih ve zafer imgesi ortadan kalktı.
1962'yi anımsıyorum. Fransa-Cezayir anlaş-
masını duyuran telgraf elime geçtiğinde Ceza-
yir'deydim. Burada Fransa'nın sömürgeciliğe son
verişine ve savaşın 7 yılına tanık oldum. Fransa-
Cezayir anlaşmasının imzalandığı gün, imparator-
luklann çöküşüyle sona eren yol, deniz ötesinde,
Avrupa devletlerince yeniden yapıldı. Bazı Batı
Avrupa devletlerini zor ve aldatmacayla dünyanın
geri kalan bölümünü fethetmeye yönelten mace-
ranın öyküsünün son bölümlerini yaşadım. Fatih-
lerin zafere ulaşması ve baskı altında tutulan ki-
şilerin kurtanlması amaçlı ortaya çıkanlan öykü
Cezayir'de sona erdi. Sınırlar, yeni uluslann orta-
ya çıİaşıyla 1918 ya da 1945'te olduğundan çok
daha büyük bir değişime uğradı. "Eje Gaulle'in
dünyası bir ikilemk1
karşı karşrya, ancak bu fldkm
eski fetihleri ve eski Avrupa'nm güçlerini keşfi kö-
rükleyecek kadar güçlü."
I Komüniznrin çöküşii Ur insanhk
Portre
Yazarhğa adanmış bir yaşam
Paul-Marie de la Gorce,
meslek yaşamının tümünü,
"France Observatueur",
«L'Eıpress" ve "Le ngaro"
dergilerinde köşe yazan, radyo
ve TV kanallannda
konuşmacj, TV program
yapımcısı, Radio France'ta
diplomatik danışman olarak
yayıncılığa adamıştır.
Gorce, 1989 yıhndan bu yana
Ulusal Savunma Araştırma
Heyeti Başkanhğı ve bu
örgütûn yayın organında
yazarlık yapıyor.
2. Dûnya Savaşı'nda Fransız
Direniş Örgütü'nde görev
yaptı. Içişleri Bakan
Yardımcılığı, Enformasyon Bakanlığı ve
Başbakan Yardımcıhğı'na atandığında
profesyonel yazarlık yaşanuna bir süre ara
verdi. Kimi çağdaş tarihi konu alan yaklaşık
15 kitap yazdı. Bunlar arasında, "De GauDe
Entre deux Mondes (İki Dönya Arasında De
GauHe)", "L'Apres gnerre (Savaş SonraH)",
"ApogeeetMortdelalve
RepubBque(TV'.
Cumhuriyetinin Doruğu ve
Cmûür"LPid
Pouvoir par Hitler (HirJer'in
Göç Kaynagır ve "L'Empire
Ecartek(Çökeo
tmparatorhık)" sayılabilir.
Uluslararası ve güdümsel
konulardakı yapıtlan arasında
da "La Repubik et Son Armee
(Devfet ve Ordu), "Clansewitz
et la Strategie Moderne
(Clausewitzve Çağdaş
Strateji)", "L'effort de Deferae
des Grandes Puissances
(Büyük GûcJerin Savunma
Çabası)", "La France Contre
lesEjnp&ts(lmparatorhıkiara Karşı Fransa)",
"L'etat de JungJe (Orman lmparatortağu)",
"La Guerre et L'Atome (Savaş ve Atom)",
"Requiem Pour les Revolutiofls (Devrimlere
Ağtf)" sayılabilir. Bu yapıtlann birçoğu
Ingilizce, Japonca, Italyanca, Lehçe ve
Portekizce'ye çevrildi.
Şu anda ilgilendiğim konulann ve çevreye yayma-
ya çalıştığım kanıtlann başka bir nedeni yok.
Savaştan sonra Jean Paul Sartre'ın ögretisi ya-
şadığımız deneyımle tamamıyla uyuşuyordu. "In-
sanoğlu ümit taşımamalı. Ümidin, hareket için en
köfü engel olduğundan başka ne anlama geiebüir
bu?_. Acı sonımiuluktan aynlamadığı gibi ümit-
siziik ve istek de aynı şeyier. Gerçek iyimseriik
ümitsizttkJe başlar: Hiçbir beklenrM, hiçbir hak-
kı kendisinden başka hiçbir güvencesi oimayan in-
sanuı ryimsertiğL" Sartre ile 1944'te yapılan bir
söyleşiden alınan bu cümleler, her zaman siyasal
tutumurnun ve tarihsel düşüncemın temelini oluş-
turdu. Bunun nedenleri de yazann en ünlü oyunu
"Şeytan ve Tann"da bulunabilir.
Ikarşı
Paul-Marie De La Corce
27 yıldır kenti iki bölüme ayıran duvann yıkıl-
dığı parlak kasım günü Berlin'deydim. Özünde 27
yıl önce 13 Ağustos 1961 'de, senelerce sürecek bir
trajediye, neden olacak duvann yapılışını da anım-
sıyorum. Duvann yıkılışı sırasında şarkı söyleyen,
bağıran, eğlenen kalabalığın arasuıda ben de var-
dım. Önceleri duvann arkasındaki yakırüanna bir
paket çikolata ya da kahve götürmek isteyenlerin
kuyruklar oluşturduklan alan, şimdi büyük bir
Doğu Alman kitlesınce doldurulmaktaydı. Du-
var, komünist dünyanın çöküşünün etkileyici bir
simgesiydi. Komünist dünyanın çöküşünü önle-
nemez görüyordum. Bu karara 1962'de Sovyet
Rusya ve Çin aynlıgı kesinleştiğinde varmıştım.
Bence komünist deneyimin özelliği ve büyüklü-
gü, uluslararası bir olay olması. Komünizm dev-
let sınıriannda çökmeye başladı ve şiddetii ulusal
zıtlık olarak sona erdi. Bir zamanlar aynı ideolo-
ji, strateji ve lidere sahip çıkan uluslann her biri
kendi içlerine döndüler. Onlenemez sonun gelme-
si 25 yıl sürdü. 1917'de St. Petersburg'da başla-
yan komünizmin tarihi, bu çöküşle sona erdi.
21. yüzyıhn arifesinde şimdiye kadar tanık ol-
duğum çöküşlerden söz etmek istiyorum. Bu çö-
küşlere örnek olarak da sona ermekte olan yüz-
yılla birlikte kendini yok eden komünist deneyi-
mi vereceğim. Komünizmin çöküşü kanımca bü-
yük bir insanlık macerasının sonu oldu. Her dev-
rim bir umuttur ve komünist devrim çağdaşım bir-
çok erkek ve kadını canlandırdı. Büyüklüğünü in-
kar etmediğim halde hiçbir zaman bu umudu pay-
laşmadım, bunun nedenini de açıklayacağım. An-
cak bu umudu taşımış ve
bu macerayı yaşamış ki-
şilere ters düşecek ya da
çirkin kaçacak bir şey
söylemeyecegim. Dün-
yanın dört bir yanında bu
insanlarla karşılaştım. Bu
saürlan yazarken de ken-
di inançlanna göre insan-
lığa hizmet eden çoğu-
nun yüzleri gözlerimin
önünde. Halen yaşamak-
ta olanlan üzmek istemi-
yorum. Bu macerada ezi-
lenleri de unutmadım.
Aynı zamanda görkemli,
biçimsiz ve ölü olmayı
başaran devrim gerçekte
neydi? En baş ağntan, en uzun, en tipik olsa da
ilk değildi. Tarihin her diliminde yaşam koşulla-
nnı kabullenmeyen ve içinde yaşadıklan toplu-
mun kökten değişime uğraması gerektiği çıkan-
mını yapan erkekler ve kadınlar yaşamıştır. Ro-
ma Imparatorluğu'nun görkemli yapısına cesa-
retle karşı koyan Spaıtaküs'ten, Amerika'nın eko-
nomik ve askeri üngücüne karşı çıkan Vietnam as-
kerlerine kadar lcunılu düzene karşı protesto dal-
galan birbirini izledi. Her kezinde sorun yeni bir
düzenin temellerini atma sonınuydu. Işte komü-
nist düzen böyle bir soyağacmdan çıktı. Sonunu
birlikte yaşadık, birlikte tanıkhk ettık.
içinde bulunduğumuz yüzyıhn yaşamakta ol-
duğumuz son günlerinde, hepimizin düşlerinin
suya düştüğü düşünülebilir. Kim halen mucizevi
birdevrimin insanoğlunun içinde bulunduğu ko-
şullan değiştireceğini savlayabilir. İnsanoğlunun
değişiminin gizini ve onu özgürlüğe götürecek
yolu bildiğini kim savunabilir? Belki de tarihin
hiçbir döneminde insanlar, yaşadıklan devrim de-
neyimi sonrasında, bu derece düş kınklığına uğ-
rayıp, bu derece kuşkucu olmadılar. insanlar, dev-
rimler çağının bittiğine ve durumlannı iyileştir-
mek için genel olaylann yönetimi üzerine yoğun-
laşmalan gerektiğine inanmaya başladı. Tarih,
ulus düzeyinde su yüzüne çıkan etnik ya da din-
sel tartışmalann çalkantılan içinde yazılacak. Bü-
tünüyle iyileşmeyip sürekli açılan yaralar gibi
Yitirdiğimiz devrim düşünün
yeniden ortaya çıkacağma adım
gibi eminim. Gelecek yüzyıl,
büyük bir olasılıkla bu devrime
tanık olacak. Bu tür gelecek
beklentilerinin diğerlerinde
olduğu gibi neden
ayıplanacağını şimdiden
açıklamak istiyorum. Gerçek şu
ki vahşet içimizde;
insanoğlunun içinde.
devrim ideolojisi de bir
daha kendini toplaya-
mayacak.
Hayır. Devrimler ta-
rihinin sona erdiğini
düşünmüyorum. Bu-
nun nedeni de adalerin,
insanoğlunun içinde
bulunduğu durum ve
insan ilişkilerinden
doğduğuna inanmam.
Aynca adaletsizliğe
gösterilen tepki de ada-
letsizlik kadar önemlı
ve kalıcı. Dünyanın
herhangi bir yerinde,
dünyayı değiştirecek
bir devrim tasanmı kar-
şısında baştan çıkacak genç erkekler ve kadınlar
her zaman bulunacaktır. Kişisel olarak hala da
olası bir devrimin ilk işaretini kollamaktayım, kal-
dı ki bu işaret büyük bir olasılıkla ben öldükten
sonra görülecek. Ancak yine de yitirdiğimiz dev-
rim düşünün yeniden ortaya çıkacağına adım gi-
bi eminim.
Gelecek yüzyıl büyük bir olasılıkla bu devrime
tanık olacak. Bu tür gelecek beklentilerinin diğer-
lerinde olduğu gibi neden ayıplanacağını şimdi-
den açıklamak istiyorum. Gerçek şu ki vahşet içi-
mizde; insanoğlunun içinde! Sonuç olarak ne ka-
dar yumuşak görünürse görünsün hareket vahşe-
ti anlatıyor. Gerçekte hiçbir şey olgunlaşmayacak
ya da sonsuza dek elde edilemeyecek. Bu dünya-
da, anlam gelişmelerinin, gerilemelerinin ve kar-
şıtlıklannın savaş alanında yaşıyoruz. Çevremize
bakmaya ve tepki göstermeye başladığımızda ka-
derimiz olarak karşımıza çıkan devrim aynı biçim-
de bizden sonrakileri de bekliyor. Şimdiye dek
söylediklerim kesinlikle, insanlar dünyayla daha
fazla ilgilenmesin anlamına gelmiyor. Tanık oldu-
ğum tarih, kendi yaşamım, beni bu tuzaktan uzak
tuttu. ilk gençlik yıllanmın deneyimiydi: Fransa
işgal edildiğinde hiçbir şey yapmamamız, işgali
kabul ettiğimiz anlamına geldi. Avrupa ile ilgilen-
memız Nazi işgalinin daha uzun sürmesi anlamı-
na geldi. Tepki göstermedik, suç ortağı olduk. Bu
dersi hiçbir zaman unutmadım, unutmayacağım.
Oyunun baş kişisi sahnedeki son sözlerinde
şeytanla iyiliğin bırbirinden aynlamayacağını ve
bu ormanda kendimizden başka sığınak olmadan
yaşamak zorunda olduğumuz gerçeğini kabul
eder. Verilen savaşımda rolleri sadece insanoğlu
üstleniyor: İnsanoğlu, insanoğluna karşı. Bu ne-
denle ezilenlerin, kendilerini düş kınklığına uğ-
ratmayacak bir öndere gereksinimi var. Işte bura-
da insanoğlunun saltanatı başlıyor. Hem cellat,
hem de kasap olacağım... Korkmayın, çekinme-
yeceğim... tnsanlarla birlikte olabilmek ıçin baş-
ka şansım olmadığı için bu boş gökyüzünün al-
tında tek başıma yaşayacağım. Vermem gereken
bir savaş var ve ben de bu savaşı vereceğim."
Böyle bir durumda güdülmesı gereken siyasa-
nın güzel bir örneğini De Gaulle verdi. De Gaul-
le'in hareketini adım adım izledim, çoğu zaman
ona destek verdim ve onun hakkında sayfalarca
yazı yazdım. Onun hareketinin özgürlük ve
iradeyi, gerçeğin bir parçası olarak gösterdiğine
inanıyorum. De Gaulle'in hareketi tarihi de içine
alarak, olanaklının alanını düşe yer vermeden keş-
fediyor. De Gaulle'in hareketi; Hitler'in Alman-
yası'na gösterilen tepki, Fransa'da demokrasinin
yeniden yapılanması, çağdaş bir cumhuriyetin
kurulması, bir zamanlar sömürgeleşen topluluk-
lann bağımsızhgını kazanmâsı, toplumun ilencı
değişimi, baskılara ve emperyalizme karşı verilen
savaş konulannda haklıydı. Bilindiği gibi De
Gaulle ideolojilerin istikrarsızdoğalanna ve ulus-
lann dayanıklılıgına inanırdı. Komünizm sonrası
tarih de De Gaulle'ün tarihsel bakış açısına örnek
oluşturdu. Ancak De Gaulle'ün de kendi
hareketinin sınırlannın ve kibirliliğinin farkında
olduğu göz önünde bulundurulması gereken bir
gerçek. De Gaulle, aynı zamanda, Aralık 1944'te
Kremlın'de savaşla yıkılan dünyanın yazgısı
üzerine açılan bir tartışma sırasında Staün'in ken-
disine söylediği sözleri yinelemekten de zevk alır-
dı: "Sonuçta zafer ölümündür." Stalin'in sözleri
De Gaulle'de büyük yankılar yaratmışa benziyor.
De Gaulle 18 Haziran 1969'da Nietzche'nin
aşağıdaki dört satınnı kendi yazdığı a
Savaş
AmJan"nın 3. cildinde bir arkadaşına atfeder:
"Hiçbir şey için hiçbir şeye değmez
Hiçbir şey olmaz
Yine de her şey olur
Ancak bunun bir ilgisi yok"
Belki de De Gaulle'ü en iyi 29 Haziran 1947'de
yaptığı bir konuşmada kullandığı şu cümle an-
latıyor: "Kimse kaderin efendisi değfldir, ancak
herkes kaüür."
Bu, benim için hareketin ve yansımanın çatısı.
Bundan tarihin iyimser bir trajedi olduğu ya da et-
kin bir karamsarlığa esin verdiği çıkanmı
yapılabilir. Hiçbir deneyim kabul edilmese de in-
sanoğlu yolunu açabilir ve peşine düşmeye değer
bir tasanm yaratabilir. Düş ve teslimiyet olmasa
da özgürlük hakkında belli bir düşünce var.
Yann: tsveç Kraliyet Bilim Akademisi
Başkanı Torvard C. Laurent
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T Î R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
ANKARAANKA
MÜŞERREF HEKİMOĞLU
Kaçınılmaz Bahar
Ardıç Koy'da bir okurum bir soruyla selamladı beni:
"Ida'yı nasıl bıraktınız?" "Ida'yı sevmek öteki güzellik-
lerden vazgeçmek değil" diye Çeşme kıyılarına baktım.
Profesör Nermin Abadan Unafa teşekkür ettim sonra.
Çeşme'yi yeniden yaşamak çok hoş. Ne güzel memle-
ke,timiz var! Kaç mavi gördüm Çeşme kıyılarında, kaç
maviye bulandım ve hâlâdoyamadım maviye! Kimi yer-
de düş, kimi yerde gerçek, kimi yerde ana gibi sıcak
kucakltyor, kimi yerde sevgili gibi kollarına çağırıyor, o
çağrıyla mavi mutluluğu tepeden tırnağa yaşıyor insan.
Kırk yılı aşan dostlarımla paylaştım o mutluluğu. özle-
min tadını derinden hissederek. Çok mutluyum, kavuş-
manın sevincini kutlayacağım dostlarım var her zaman.
Onlarla mutlu, onlarla boyutlu ve umutluyum. Çeşme'-
deki kısa günlerde yine çok içten hissettim dostluğun
güzelliğini, gerçeğini. özlem dindi mi bilmem, ama din-
memesi daha güzel değil mi?
Çeşme'de kırk bir tür orkide yetiştiğini biliyor musu-
nuz? Ben bilmiyordum, profesör Cevat Erder'den öğ-
rendim. Sözle değil, resimlerle, nisan ayında mavi de-
nizle yarış ediyor toprak, rengini püskürüyor, çiçeğe
bulanıyor her yer, yaban orkideler, şebboylar, laleler.
Ama dinlenceye gelenler bilmiyor bu çiçek şölenini. ör-
neğin temmuz ya da ağustosta dinlenceye gelenler, yal-
nız kuru otları görüyor, söküp atmaktan geri kalmıyor,
yerine çim ekiyor. Cinayet türü bir olay! Üstelik ODTU si-
tesinde işleniyor! Oysa doğayı korumaya büyük özen
gösteriliyor bu sitede, ortaklar geniş bir bahçede oturur
gibi, kuru bitkilerin gizini bilmedikleri için kıyımdan geri
kalmamışlar, ama öğrendiler artık.
Doğaya sevgiyle bakanlar, korumaya da özen gösteri-
yor. Erder çiftini içten kutluyor, gelecek yıl nisanda ya-
ban orkideleri, laleleri, şebboyları görmeyi düşlüyorum
Çeşme'de. önümde renk renk çiçeklerin resimleri, arı-
lara döl yuvası oluşturan sarı-beyaz bir yaban orkideye
bakarak balın öyküsünü düşünüyorum, karşıdaki kuru
bitki de onun kalıntısı belki, yaşam bahçemizi de yansı-
tan bir olay bence. Nice güzellikleri hoyratça yok ediyo-
ruz! Sevgiden, özenden yoksun bırakarak solmaya terk
ediyoruz. Her dalda yeşerten ellere gereksinim var.
Profesör Cevat Erder yitik değerleri, eski uygarlık kalın-
tılarını insanlığa yeniden kazandırmayı amaçlayan bir
bilim adamı. Çeşme'deki çabaları uzmanlığına, yaşam
biçimine çok yakışıyor bence. Doğaya, insanlara sevgi-
den kaynaklanan bir davranış. Bir güzelliğin yitikliğine
belgelerle karşı çıkmak istiyor.
•••
Bir akşam da profesör Sadun Aren ve eşiyle buluştuk.
Çjpuralarla fosforlanarak güzel söyleşilere daldık Muh-
sin'in Yeri'nde. Dünyamızda, ülkemizdedeğişen olayla-
rı, değişmeyen gerçekleri tartıştık. Eski günleri anımsa-
dık. Güzel günler var, acı olaylar var. Yargılanma, hapis,
hastalık, ameliyat, ama bir yaz yağmuru gibi aydınlığı
var, gözleri parlayarak, gülümseyerek konuşuyor profe-
sör Aren. Geleceğe umutla bakıyor, yeni bir partinin
başkanı umutsuz olamaz elbet. Onu dinlerken orkideleri
düşünüyorum yeniden. Kuruyan otlar sökülüp atılmasa
yeniden açacaklar, o renk şöleni yeniden oluşacak.
insanlarımız da böyle değil mi, sevgisiz, saygısız dav-
ranışlar, teksesli politikalarla yalnızlığa, umutsuzluğa
bırakıldı, ama böyle sürer mi bu? Elbet sürmeyecek! Kı-
şın kuruyan otlar baharda yeşerir, çiçeklenir de insan
yeşermez mi?
insanın da baharı var, sevgiyle, saygıyla yeşerir o ba-
har. Çağdaşlığa yönelenek, çağdışıiığa, teksesliliğe di-
renerek, gerçek değerlere öncelik vererek. Yaşı, kuşağı
ne olursa olsun fosilleşmış kafalarla, eskimiş, rengini,
gücünü yitirmiş politikalarla değil, yaşama sevincini ye-
şerten, insanı yücelten, özüyle, evreniyle barıştıran çok-
sesli bir politikayı yaşam biçimine dönüştüren içten
davranışlarla yeşerir.
O baharı mutlaka yaşayacağız! Başka çaremiz yok.
ölümü seçemeyiz, yaşamı sürdüreceğiz! Baharı yeşer-
teceğiz.
•••
Çeşme yazılarımı sürdüreceğim, bu köşede ya da
Dergi'de. Kaç dalga mavinin ötesinde gizlileri, gözlem-
leri de anlatmak istiyorum okurlarıma. Çeşmelilere, tatil
için Çeşme'yi seçenlere ve kimi yöneticilere de birkaç
sözüm var. Doğa sevgisini geliştirmek, çevre kirlenme-
sini önlemek yolunda çaba gerekiyor. Havada yasemin
kokusu, pencereleretırmanan morbegondiller, amagü-
zelim kıyıları çöplüğe dönüştürenlerde var. Kimi yapılar
yerel yöneticilerin yokluğunu kanıtlıyor ancak. Şimdi gü-
nah çıkarıyorlar, ama günaydın!
Ne güzel memleketimiz var; denizi, toprağı, toprağın
altı, üstü, bafığı, inciri, üzümü, yeşili, kırmızısı... Amade-
ğerini biliyor muyuz? Neler yapıyoruz, bilgisizce, hoy-
ratça, tüm çirkinliklere dayanıyor, darılmıyor, küsmü-
yor.
Ama bir yanlı hoşgörü olmaz, değil mi?
BULMACA
1 2 3 4SOLDAN SAĞA:
1/ Rio de Janeiro kentin- ..
de bulunan dünyanın en
büyük stadyumu. 2/ "Sa- 2
yı farkı" anlamında kul- q
lanılan spor terimi...
Olumsuzluk belirten bir 4
önek. 3/ Sodyumun sim-
gesi... Topragı kazıp siper
yapmak. 4/ Trajedi ile
komedi arasında yer alan
sahne yapıtı... Üstü top-
rakla örtülü saman yığı- 8
nı. 5/ Geleneksel Türk
evlerinde odalar arasında
bulunan ve bir yönü sofaya ya da
avluya açılan mekân... Misket li-
monu da denilen küçük limon cin-
si. 6/ Bir cins güvercin... Soyundan
gelinen kimse. 7/ Bir değiş tokuşta
üste verilen şey... Satrançta bir taş.
8/ Sınıfta bırakma... Yalnız iki ge-
niş yüzü testere ile düzeltilmiş tah-
ta. 9/ Venedik gondolculannın
doğaçtan söyledikleri şarkı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ "Tuzak, oyun" anlamında argo
sözcük. 2/ Bir deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gör-
düğü zarar... Kurşunun simgesi. 3/ Bir nota... Yurdumuzun
batıdaki en uç noktası olan burun. 4/ Keskin kokulu doğal
madde... Hava basmcı birimi. 5/ Tehlike durumu, imdat, yar-
dım... Bir meyve. 6/ Gizli görevlı... Bir renk. 7/ Dinlenmek için
caüşmaya ara verme... Mezopotamya'da kurulmuş en büyük
sitelerden biri. 8/ Yan mat bir kâğıt türü... Telefon sözü. 9/ Bir
yerde oturma.
Romanlannız ve
Ansiklopedileriniz
yerinizden alınır.
Tel:5540804
MESENOTEl
AKCAKOCA
Orman-Deniz-Plaj-Havuz
Sessizlik
Oda-Kahvaltı 450.000.- TL
Yaz-kış açığız.
Tel: (0374)61144 36-61136 78