27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 AĞUSTOS 1994 CUMA DtZİYAZI Â 'I FransızyazarPaul-Marie De La Gorce, geleceğe ilişkindüşüncelerini Cll ITIhuriyet 'eyazdı Devrim düşüyeniden doğacak Paul-Marie De La Gorce, Berlin Duvan'nm yıkılması komünist dünyanın çöküşünün etidkyki bir simgesiydi diyor ve ekliyon Komünizmin çöküşii kanımca büyük bir insanhk macerasının sonu oldu. Her devrim bir umuttur ve komünist devrim, çağdaşun birçok erkek ve kadını canlandınn. Büyüklüğünü inkar etmediğün halde hiçbir zaman bu umudu payiaşmadım. irçöküntülerzincirindenoluşanya- şamım, sona ermekte olan yüzyılla birlikte karmakanşık bir durum al- dı. 30'lu yıIJar Birinci Dünya Sava- şı'ndan sonra ortaya çıkan düzenin çöküşünün yansımalanndan oluşu- yordu. Avusturya, Almanya ve Çekoslovakya'da- ki Nazi diktatörlüğü ve işgalinden kaçan sığınma- cılan ülkemize kabul ettik. Aynı zamanda yaşa- mını Madrid'de sürdürmeye çalışap arkadaşlan- nuzdan haberbekliyorduk. Çevremizdekı tüm de- mokrasiler yıkılmış, alaca karanlık Avrupa üzeri- ne çökmeye başlamıştı. 1940'ta arkalanna bakmadan Alman işgalin- den kaçan bitmez tükenmez araba ve insan kon- voylannı, silahsız askerleri, devletlerin, düzenin ve ordunun sonunu dün gibi anımsıyorum. Bom- ba sesleri, Birinci Dünya Savaşı boyuncayıkılmaz bır ordu, sarsılmaz bir cumhunyet ve liberal de- mokrasilerin güvencesiydi. Ancak bu denli büyük ve insanhk dışı bir çöküşten sonra hiçbir şeyin es- kisi gibi olmayacağı açıkça ortaya çıktı. 1945 gözlenmin önünde; kıyırrun tanıklan olan Almanlann hapse atılması ve acımasız savaşın galipleri olan kent kalıntılan biçiminde beliriyor. Hitler'in intihar bildirisinden sonra bir yandan fa- şist devletler çökerken, bir yandan da Hitler Al- manyası'nın tarih ve zafer imgesi ortadan kalktı. 1962'yi anımsıyorum. Fransa-Cezayir anlaş- masını duyuran telgraf elime geçtiğinde Ceza- yir'deydim. Burada Fransa'nın sömürgeciliğe son verişine ve savaşın 7 yılına tanık oldum. Fransa- Cezayir anlaşmasının imzalandığı gün, imparator- luklann çöküşüyle sona eren yol, deniz ötesinde, Avrupa devletlerince yeniden yapıldı. Bazı Batı Avrupa devletlerini zor ve aldatmacayla dünyanın geri kalan bölümünü fethetmeye yönelten mace- ranın öyküsünün son bölümlerini yaşadım. Fatih- lerin zafere ulaşması ve baskı altında tutulan ki- şilerin kurtanlması amaçlı ortaya çıkanlan öykü Cezayir'de sona erdi. Sınırlar, yeni uluslann orta- ya çıİaşıyla 1918 ya da 1945'te olduğundan çok daha büyük bir değişime uğradı. "Eje Gaulle'in dünyası bir ikilemk1 karşı karşrya, ancak bu fldkm eski fetihleri ve eski Avrupa'nm güçlerini keşfi kö- rükleyecek kadar güçlü." I Komüniznrin çöküşii Ur insanhk Portre Yazarhğa adanmış bir yaşam Paul-Marie de la Gorce, meslek yaşamının tümünü, "France Observatueur", «L'Eıpress" ve "Le ngaro" dergilerinde köşe yazan, radyo ve TV kanallannda konuşmacj, TV program yapımcısı, Radio France'ta diplomatik danışman olarak yayıncılığa adamıştır. Gorce, 1989 yıhndan bu yana Ulusal Savunma Araştırma Heyeti Başkanhğı ve bu örgütûn yayın organında yazarlık yapıyor. 2. Dûnya Savaşı'nda Fransız Direniş Örgütü'nde görev yaptı. Içişleri Bakan Yardımcılığı, Enformasyon Bakanlığı ve Başbakan Yardımcıhğı'na atandığında profesyonel yazarlık yaşanuna bir süre ara verdi. Kimi çağdaş tarihi konu alan yaklaşık 15 kitap yazdı. Bunlar arasında, "De GauDe Entre deux Mondes (İki Dönya Arasında De GauHe)", "L'Apres gnerre (Savaş SonraH)", "ApogeeetMortdelalve RepubBque(TV'. Cumhuriyetinin Doruğu ve Cmûür"LPid Pouvoir par Hitler (HirJer'in Göç Kaynagır ve "L'Empire Ecartek(Çökeo tmparatorhık)" sayılabilir. Uluslararası ve güdümsel konulardakı yapıtlan arasında da "La Repubik et Son Armee (Devfet ve Ordu), "Clansewitz et la Strategie Moderne (Clausewitzve Çağdaş Strateji)", "L'effort de Deferae des Grandes Puissances (Büyük GûcJerin Savunma Çabası)", "La France Contre lesEjnp&ts(lmparatorhıkiara Karşı Fransa)", "L'etat de JungJe (Orman lmparatortağu)", "La Guerre et L'Atome (Savaş ve Atom)", "Requiem Pour les Revolutiofls (Devrimlere Ağtf)" sayılabilir. Bu yapıtlann birçoğu Ingilizce, Japonca, Italyanca, Lehçe ve Portekizce'ye çevrildi. Şu anda ilgilendiğim konulann ve çevreye yayma- ya çalıştığım kanıtlann başka bir nedeni yok. Savaştan sonra Jean Paul Sartre'ın ögretisi ya- şadığımız deneyımle tamamıyla uyuşuyordu. "In- sanoğlu ümit taşımamalı. Ümidin, hareket için en köfü engel olduğundan başka ne anlama geiebüir bu?_. Acı sonımiuluktan aynlamadığı gibi ümit- siziik ve istek de aynı şeyier. Gerçek iyimseriik ümitsizttkJe başlar: Hiçbir beklenrM, hiçbir hak- kı kendisinden başka hiçbir güvencesi oimayan in- sanuı ryimsertiğL" Sartre ile 1944'te yapılan bir söyleşiden alınan bu cümleler, her zaman siyasal tutumurnun ve tarihsel düşüncemın temelini oluş- turdu. Bunun nedenleri de yazann en ünlü oyunu "Şeytan ve Tann"da bulunabilir. Ikarşı Paul-Marie De La Corce 27 yıldır kenti iki bölüme ayıran duvann yıkıl- dığı parlak kasım günü Berlin'deydim. Özünde 27 yıl önce 13 Ağustos 1961 'de, senelerce sürecek bir trajediye, neden olacak duvann yapılışını da anım- sıyorum. Duvann yıkılışı sırasında şarkı söyleyen, bağıran, eğlenen kalabalığın arasuıda ben de var- dım. Önceleri duvann arkasındaki yakırüanna bir paket çikolata ya da kahve götürmek isteyenlerin kuyruklar oluşturduklan alan, şimdi büyük bir Doğu Alman kitlesınce doldurulmaktaydı. Du- var, komünist dünyanın çöküşünün etkileyici bir simgesiydi. Komünist dünyanın çöküşünü önle- nemez görüyordum. Bu karara 1962'de Sovyet Rusya ve Çin aynlıgı kesinleştiğinde varmıştım. Bence komünist deneyimin özelliği ve büyüklü- gü, uluslararası bir olay olması. Komünizm dev- let sınıriannda çökmeye başladı ve şiddetii ulusal zıtlık olarak sona erdi. Bir zamanlar aynı ideolo- ji, strateji ve lidere sahip çıkan uluslann her biri kendi içlerine döndüler. Onlenemez sonun gelme- si 25 yıl sürdü. 1917'de St. Petersburg'da başla- yan komünizmin tarihi, bu çöküşle sona erdi. 21. yüzyıhn arifesinde şimdiye kadar tanık ol- duğum çöküşlerden söz etmek istiyorum. Bu çö- küşlere örnek olarak da sona ermekte olan yüz- yılla birlikte kendini yok eden komünist deneyi- mi vereceğim. Komünizmin çöküşü kanımca bü- yük bir insanlık macerasının sonu oldu. Her dev- rim bir umuttur ve komünist devrim çağdaşım bir- çok erkek ve kadını canlandırdı. Büyüklüğünü in- kar etmediğim halde hiçbir zaman bu umudu pay- laşmadım, bunun nedenini de açıklayacağım. An- cak bu umudu taşımış ve bu macerayı yaşamış ki- şilere ters düşecek ya da çirkin kaçacak bir şey söylemeyecegim. Dün- yanın dört bir yanında bu insanlarla karşılaştım. Bu saürlan yazarken de ken- di inançlanna göre insan- lığa hizmet eden çoğu- nun yüzleri gözlerimin önünde. Halen yaşamak- ta olanlan üzmek istemi- yorum. Bu macerada ezi- lenleri de unutmadım. Aynı zamanda görkemli, biçimsiz ve ölü olmayı başaran devrim gerçekte neydi? En baş ağntan, en uzun, en tipik olsa da ilk değildi. Tarihin her diliminde yaşam koşulla- nnı kabullenmeyen ve içinde yaşadıklan toplu- mun kökten değişime uğraması gerektiği çıkan- mını yapan erkekler ve kadınlar yaşamıştır. Ro- ma Imparatorluğu'nun görkemli yapısına cesa- retle karşı koyan Spaıtaküs'ten, Amerika'nın eko- nomik ve askeri üngücüne karşı çıkan Vietnam as- kerlerine kadar lcunılu düzene karşı protesto dal- galan birbirini izledi. Her kezinde sorun yeni bir düzenin temellerini atma sonınuydu. Işte komü- nist düzen böyle bir soyağacmdan çıktı. Sonunu birlikte yaşadık, birlikte tanıkhk ettık. içinde bulunduğumuz yüzyıhn yaşamakta ol- duğumuz son günlerinde, hepimizin düşlerinin suya düştüğü düşünülebilir. Kim halen mucizevi birdevrimin insanoğlunun içinde bulunduğu ko- şullan değiştireceğini savlayabilir. İnsanoğlunun değişiminin gizini ve onu özgürlüğe götürecek yolu bildiğini kim savunabilir? Belki de tarihin hiçbir döneminde insanlar, yaşadıklan devrim de- neyimi sonrasında, bu derece düş kınklığına uğ- rayıp, bu derece kuşkucu olmadılar. insanlar, dev- rimler çağının bittiğine ve durumlannı iyileştir- mek için genel olaylann yönetimi üzerine yoğun- laşmalan gerektiğine inanmaya başladı. Tarih, ulus düzeyinde su yüzüne çıkan etnik ya da din- sel tartışmalann çalkantılan içinde yazılacak. Bü- tünüyle iyileşmeyip sürekli açılan yaralar gibi Yitirdiğimiz devrim düşünün yeniden ortaya çıkacağma adım gibi eminim. Gelecek yüzyıl, büyük bir olasılıkla bu devrime tanık olacak. Bu tür gelecek beklentilerinin diğerlerinde olduğu gibi neden ayıplanacağını şimdiden açıklamak istiyorum. Gerçek şu ki vahşet içimizde; insanoğlunun içinde. devrim ideolojisi de bir daha kendini toplaya- mayacak. Hayır. Devrimler ta- rihinin sona erdiğini düşünmüyorum. Bu- nun nedeni de adalerin, insanoğlunun içinde bulunduğu durum ve insan ilişkilerinden doğduğuna inanmam. Aynca adaletsizliğe gösterilen tepki de ada- letsizlik kadar önemlı ve kalıcı. Dünyanın herhangi bir yerinde, dünyayı değiştirecek bir devrim tasanmı kar- şısında baştan çıkacak genç erkekler ve kadınlar her zaman bulunacaktır. Kişisel olarak hala da olası bir devrimin ilk işaretini kollamaktayım, kal- dı ki bu işaret büyük bir olasılıkla ben öldükten sonra görülecek. Ancak yine de yitirdiğimiz dev- rim düşünün yeniden ortaya çıkacağına adım gi- bi eminim. Gelecek yüzyıl büyük bir olasılıkla bu devrime tanık olacak. Bu tür gelecek beklentilerinin diğer- lerinde olduğu gibi neden ayıplanacağını şimdi- den açıklamak istiyorum. Gerçek şu ki vahşet içi- mizde; insanoğlunun içinde! Sonuç olarak ne ka- dar yumuşak görünürse görünsün hareket vahşe- ti anlatıyor. Gerçekte hiçbir şey olgunlaşmayacak ya da sonsuza dek elde edilemeyecek. Bu dünya- da, anlam gelişmelerinin, gerilemelerinin ve kar- şıtlıklannın savaş alanında yaşıyoruz. Çevremize bakmaya ve tepki göstermeye başladığımızda ka- derimiz olarak karşımıza çıkan devrim aynı biçim- de bizden sonrakileri de bekliyor. Şimdiye dek söylediklerim kesinlikle, insanlar dünyayla daha fazla ilgilenmesin anlamına gelmiyor. Tanık oldu- ğum tarih, kendi yaşamım, beni bu tuzaktan uzak tuttu. ilk gençlik yıllanmın deneyimiydi: Fransa işgal edildiğinde hiçbir şey yapmamamız, işgali kabul ettiğimiz anlamına geldi. Avrupa ile ilgilen- memız Nazi işgalinin daha uzun sürmesi anlamı- na geldi. Tepki göstermedik, suç ortağı olduk. Bu dersi hiçbir zaman unutmadım, unutmayacağım. Oyunun baş kişisi sahnedeki son sözlerinde şeytanla iyiliğin bırbirinden aynlamayacağını ve bu ormanda kendimizden başka sığınak olmadan yaşamak zorunda olduğumuz gerçeğini kabul eder. Verilen savaşımda rolleri sadece insanoğlu üstleniyor: İnsanoğlu, insanoğluna karşı. Bu ne- denle ezilenlerin, kendilerini düş kınklığına uğ- ratmayacak bir öndere gereksinimi var. Işte bura- da insanoğlunun saltanatı başlıyor. Hem cellat, hem de kasap olacağım... Korkmayın, çekinme- yeceğim... tnsanlarla birlikte olabilmek ıçin baş- ka şansım olmadığı için bu boş gökyüzünün al- tında tek başıma yaşayacağım. Vermem gereken bir savaş var ve ben de bu savaşı vereceğim." Böyle bir durumda güdülmesı gereken siyasa- nın güzel bir örneğini De Gaulle verdi. De Gaul- le'in hareketini adım adım izledim, çoğu zaman ona destek verdim ve onun hakkında sayfalarca yazı yazdım. Onun hareketinin özgürlük ve iradeyi, gerçeğin bir parçası olarak gösterdiğine inanıyorum. De Gaulle'in hareketi tarihi de içine alarak, olanaklının alanını düşe yer vermeden keş- fediyor. De Gaulle'in hareketi; Hitler'in Alman- yası'na gösterilen tepki, Fransa'da demokrasinin yeniden yapılanması, çağdaş bir cumhuriyetin kurulması, bir zamanlar sömürgeleşen topluluk- lann bağımsızhgını kazanmâsı, toplumun ilencı değişimi, baskılara ve emperyalizme karşı verilen savaş konulannda haklıydı. Bilindiği gibi De Gaulle ideolojilerin istikrarsızdoğalanna ve ulus- lann dayanıklılıgına inanırdı. Komünizm sonrası tarih de De Gaulle'ün tarihsel bakış açısına örnek oluşturdu. Ancak De Gaulle'ün de kendi hareketinin sınırlannın ve kibirliliğinin farkında olduğu göz önünde bulundurulması gereken bir gerçek. De Gaulle, aynı zamanda, Aralık 1944'te Kremlın'de savaşla yıkılan dünyanın yazgısı üzerine açılan bir tartışma sırasında Staün'in ken- disine söylediği sözleri yinelemekten de zevk alır- dı: "Sonuçta zafer ölümündür." Stalin'in sözleri De Gaulle'de büyük yankılar yaratmışa benziyor. De Gaulle 18 Haziran 1969'da Nietzche'nin aşağıdaki dört satınnı kendi yazdığı a Savaş AmJan"nın 3. cildinde bir arkadaşına atfeder: "Hiçbir şey için hiçbir şeye değmez Hiçbir şey olmaz Yine de her şey olur Ancak bunun bir ilgisi yok" Belki de De Gaulle'ü en iyi 29 Haziran 1947'de yaptığı bir konuşmada kullandığı şu cümle an- latıyor: "Kimse kaderin efendisi değfldir, ancak herkes kaüür." Bu, benim için hareketin ve yansımanın çatısı. Bundan tarihin iyimser bir trajedi olduğu ya da et- kin bir karamsarlığa esin verdiği çıkanmı yapılabilir. Hiçbir deneyim kabul edilmese de in- sanoğlu yolunu açabilir ve peşine düşmeye değer bir tasanm yaratabilir. Düş ve teslimiyet olmasa da özgürlük hakkında belli bir düşünce var. Yann: tsveç Kraliyet Bilim Akademisi Başkanı Torvard C. Laurent Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A İ T T Î R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z ANKARAANKA MÜŞERREF HEKİMOĞLU Kaçınılmaz Bahar Ardıç Koy'da bir okurum bir soruyla selamladı beni: "Ida'yı nasıl bıraktınız?" "Ida'yı sevmek öteki güzellik- lerden vazgeçmek değil" diye Çeşme kıyılarına baktım. Profesör Nermin Abadan Unafa teşekkür ettim sonra. Çeşme'yi yeniden yaşamak çok hoş. Ne güzel memle- ke,timiz var! Kaç mavi gördüm Çeşme kıyılarında, kaç maviye bulandım ve hâlâdoyamadım maviye! Kimi yer- de düş, kimi yerde gerçek, kimi yerde ana gibi sıcak kucakltyor, kimi yerde sevgili gibi kollarına çağırıyor, o çağrıyla mavi mutluluğu tepeden tırnağa yaşıyor insan. Kırk yılı aşan dostlarımla paylaştım o mutluluğu. özle- min tadını derinden hissederek. Çok mutluyum, kavuş- manın sevincini kutlayacağım dostlarım var her zaman. Onlarla mutlu, onlarla boyutlu ve umutluyum. Çeşme'- deki kısa günlerde yine çok içten hissettim dostluğun güzelliğini, gerçeğini. özlem dindi mi bilmem, ama din- memesi daha güzel değil mi? Çeşme'de kırk bir tür orkide yetiştiğini biliyor musu- nuz? Ben bilmiyordum, profesör Cevat Erder'den öğ- rendim. Sözle değil, resimlerle, nisan ayında mavi de- nizle yarış ediyor toprak, rengini püskürüyor, çiçeğe bulanıyor her yer, yaban orkideler, şebboylar, laleler. Ama dinlenceye gelenler bilmiyor bu çiçek şölenini. ör- neğin temmuz ya da ağustosta dinlenceye gelenler, yal- nız kuru otları görüyor, söküp atmaktan geri kalmıyor, yerine çim ekiyor. Cinayet türü bir olay! Üstelik ODTU si- tesinde işleniyor! Oysa doğayı korumaya büyük özen gösteriliyor bu sitede, ortaklar geniş bir bahçede oturur gibi, kuru bitkilerin gizini bilmedikleri için kıyımdan geri kalmamışlar, ama öğrendiler artık. Doğaya sevgiyle bakanlar, korumaya da özen gösteri- yor. Erder çiftini içten kutluyor, gelecek yıl nisanda ya- ban orkideleri, laleleri, şebboyları görmeyi düşlüyorum Çeşme'de. önümde renk renk çiçeklerin resimleri, arı- lara döl yuvası oluşturan sarı-beyaz bir yaban orkideye bakarak balın öyküsünü düşünüyorum, karşıdaki kuru bitki de onun kalıntısı belki, yaşam bahçemizi de yansı- tan bir olay bence. Nice güzellikleri hoyratça yok ediyo- ruz! Sevgiden, özenden yoksun bırakarak solmaya terk ediyoruz. Her dalda yeşerten ellere gereksinim var. Profesör Cevat Erder yitik değerleri, eski uygarlık kalın- tılarını insanlığa yeniden kazandırmayı amaçlayan bir bilim adamı. Çeşme'deki çabaları uzmanlığına, yaşam biçimine çok yakışıyor bence. Doğaya, insanlara sevgi- den kaynaklanan bir davranış. Bir güzelliğin yitikliğine belgelerle karşı çıkmak istiyor. ••• Bir akşam da profesör Sadun Aren ve eşiyle buluştuk. Çjpuralarla fosforlanarak güzel söyleşilere daldık Muh- sin'in Yeri'nde. Dünyamızda, ülkemizdedeğişen olayla- rı, değişmeyen gerçekleri tartıştık. Eski günleri anımsa- dık. Güzel günler var, acı olaylar var. Yargılanma, hapis, hastalık, ameliyat, ama bir yaz yağmuru gibi aydınlığı var, gözleri parlayarak, gülümseyerek konuşuyor profe- sör Aren. Geleceğe umutla bakıyor, yeni bir partinin başkanı umutsuz olamaz elbet. Onu dinlerken orkideleri düşünüyorum yeniden. Kuruyan otlar sökülüp atılmasa yeniden açacaklar, o renk şöleni yeniden oluşacak. insanlarımız da böyle değil mi, sevgisiz, saygısız dav- ranışlar, teksesli politikalarla yalnızlığa, umutsuzluğa bırakıldı, ama böyle sürer mi bu? Elbet sürmeyecek! Kı- şın kuruyan otlar baharda yeşerir, çiçeklenir de insan yeşermez mi? insanın da baharı var, sevgiyle, saygıyla yeşerir o ba- har. Çağdaşlığa yönelenek, çağdışıiığa, teksesliliğe di- renerek, gerçek değerlere öncelik vererek. Yaşı, kuşağı ne olursa olsun fosilleşmış kafalarla, eskimiş, rengini, gücünü yitirmiş politikalarla değil, yaşama sevincini ye- şerten, insanı yücelten, özüyle, evreniyle barıştıran çok- sesli bir politikayı yaşam biçimine dönüştüren içten davranışlarla yeşerir. O baharı mutlaka yaşayacağız! Başka çaremiz yok. ölümü seçemeyiz, yaşamı sürdüreceğiz! Baharı yeşer- teceğiz. ••• Çeşme yazılarımı sürdüreceğim, bu köşede ya da Dergi'de. Kaç dalga mavinin ötesinde gizlileri, gözlem- leri de anlatmak istiyorum okurlarıma. Çeşmelilere, tatil için Çeşme'yi seçenlere ve kimi yöneticilere de birkaç sözüm var. Doğa sevgisini geliştirmek, çevre kirlenme- sini önlemek yolunda çaba gerekiyor. Havada yasemin kokusu, pencereleretırmanan morbegondiller, amagü- zelim kıyıları çöplüğe dönüştürenlerde var. Kimi yapılar yerel yöneticilerin yokluğunu kanıtlıyor ancak. Şimdi gü- nah çıkarıyorlar, ama günaydın! Ne güzel memleketimiz var; denizi, toprağı, toprağın altı, üstü, bafığı, inciri, üzümü, yeşili, kırmızısı... Amade- ğerini biliyor muyuz? Neler yapıyoruz, bilgisizce, hoy- ratça, tüm çirkinliklere dayanıyor, darılmıyor, küsmü- yor. Ama bir yanlı hoşgörü olmaz, değil mi? BULMACA 1 2 3 4SOLDAN SAĞA: 1/ Rio de Janeiro kentin- .. de bulunan dünyanın en büyük stadyumu. 2/ "Sa- 2 yı farkı" anlamında kul- q lanılan spor terimi... Olumsuzluk belirten bir 4 önek. 3/ Sodyumun sim- gesi... Topragı kazıp siper yapmak. 4/ Trajedi ile komedi arasında yer alan sahne yapıtı... Üstü top- rakla örtülü saman yığı- 8 nı. 5/ Geleneksel Türk evlerinde odalar arasında bulunan ve bir yönü sofaya ya da avluya açılan mekân... Misket li- monu da denilen küçük limon cin- si. 6/ Bir cins güvercin... Soyundan gelinen kimse. 7/ Bir değiş tokuşta üste verilen şey... Satrançta bir taş. 8/ Sınıfta bırakma... Yalnız iki ge- niş yüzü testere ile düzeltilmiş tah- ta. 9/ Venedik gondolculannın doğaçtan söyledikleri şarkı. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ "Tuzak, oyun" anlamında argo sözcük. 2/ Bir deniz yolculuğunda geminin ya da yükünün gör- düğü zarar... Kurşunun simgesi. 3/ Bir nota... Yurdumuzun batıdaki en uç noktası olan burun. 4/ Keskin kokulu doğal madde... Hava basmcı birimi. 5/ Tehlike durumu, imdat, yar- dım... Bir meyve. 6/ Gizli görevlı... Bir renk. 7/ Dinlenmek için caüşmaya ara verme... Mezopotamya'da kurulmuş en büyük sitelerden biri. 8/ Yan mat bir kâğıt türü... Telefon sözü. 9/ Bir yerde oturma. Romanlannız ve Ansiklopedileriniz yerinizden alınır. Tel:5540804 MESENOTEl AKCAKOCA Orman-Deniz-Plaj-Havuz Sessizlik Oda-Kahvaltı 450.000.- TL Yaz-kış açığız. Tel: (0374)61144 36-61136 78
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle