Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA
HABERLER
pNYADAVE
TURKIYE'DE
ÇIKMAZDAMI,
DARBOOAZDA
YeniABD,yenisorunlar-4-
•jp^ ünkü bölûmde, Batı Avrupa sosyal de-
I I mokratlannın önündeki en can ahcı ve
ğ y şimdilik çözûmsüze benzeyen soru-
nun, kapıya dayanan Avrupa Birleşik
Devtetieri (ABD), yani Avrupa 'da tek devlet ol-
duğunu söylemiştik.
Sorun, sırurlann kalkmasından, tek para
birimine geçişten, farklı ülkelerde (ileride, böl-
geterde denecek herhalde) farklı enflasyon
oranlanndan ibaret olsaydı üstesinden geline-
bilirdi. Geliniyor da. 1960 Roma Anlaşması'-
ndan bu yana alınan yol, bunun kanıtı.
Sorun, sosyal demokrasi içindeki eski bir teo-
rik tartışmadan, ideolojik tercihlerden kaynak-
lanıyor. Bunlara kısaca bir göz atahm.
Enternasyonalizm, yani burjuva milliyetçi-
liğine karşı, bunun bir yutturmaca olduğunu,
sermayenin çoktan vatansızlaşmış, ulusal
sınırlan anlamsızlaşürmış olduğunu ileri süren
sosyal demokratlar, tüm işçilenn uluslararası bir-
liğini simgeleyen ve somutlayan 'entemasyo-
njd'de buluşmuşlardı. l. Enternasyonal, Kari
M ı n ve Friedıicfa Engete'in önderliğinde, 28
Eylül I864'te Londra'da kuruldu. Onu, 1889'-
da kurulan 2. Enternasyonal izledi. Sosyal de-
mokratlarla yoüannın aynlmasından sonra ko-
münistler 2. Enternasyonal'i terk ettiler. Mart
I9l9'da, Moskova'da 3. Enternasyonal (öteki
adıyla Komünist Enternasyonal) kuruldu
(I943'te de kendini feshetti). Sosyal demokrat-
lar artık Sosyalist Enternasyonal olarak anılan
2. Entemasyonal'de kaldılar. Bugün de sosyal
demokrat partılenn "ulusJararası üst örgûtü"
niteliği taşıyan Sosyalist Enternasyonal, ünlü
ama güçsüz bir siyasal
kuruluş. En azından
bugüne kadar bu böy-
leydi.
Ancak şimdi Avrupa
Birleşik Devletleri bir
dûş olmaktan çıkıp so-
mut bir "vakıa" olarak
Baü Avrupa sosyal de-
mokratlannın karşısı-
na dikilince, işçi
sınıfının (daha doğrusu
onun siyasal temsilcisi
sosyal demokrat parti-
lerin) uluslararası birli-
ği Sosyalist Enternas-
yonal, sosyal demokra-
sinin kuruluş günlerin-
den kalma teorik ve
ideolojik temellere da-
yanaa bu örgütlenme
yeniden güncellık ka-
zandı. Daha doğru bir
deyişle, Sosyalist En-
ternasyonal'e bir danı-
şma organı niteliğinden
çok, daha ötede bir iş-
lev önerilmeye başladı.
Yani tek bir Avrupa
devletinde tek bir sos-
yal demokrat parti ön-
göriilüyor: Sosyalist
Enternasyonal!
tspanyol, Portekiz ve
Fransız sosyal demok-
ratlannın bu önerisine
karşılık, İngiliz ve
Benelüks (Hollanda,
Belçıka, Liuemburg)
sosyal demokratlan
daha farklı yapıda (ör-
neğin federatif yapıda)
bir Avrupa Sosyal De-
mokrat Partisi kurul-
masından yanalar. An-
cak sosyal demokrat
partiler arasında ülke-
den ülkeye ciddi farklar
gösteren ideolojik çiz-
giler ve farklı hedefler içeren programlar var.
ideolojik çizginin ve programatik hedeflerin
tekleştirilmesi tartışmalan sonuca bağlanma-
dan (ki ciddi, düzenli tarüşmalann yapıldığına
ilişkin hiçbir gösterge yok), Avrupa'da tek sos-
yal demokrat parti düşünün hayata geçirilmesi
kolay değil.
rek Avrupa devleti artık düş değiJ. Sınırlaryok, yasalar ya
tek, ya birbiriyle çelişmez olacak. Para birimi tek.
Gümrük yok. Bu, mal ve sermaye dolaşımı için engelsiz, sınırsız
birAvrupa demek. Peki ya işgücü için? Portekizli yoksul işçiyle,
doymuş Alman işçisinin çıkarlan çelişmeyecek mi?
sasına hangi öneriyle oturacak? "Hans'a 20,
Aleko'ya 12, Eduardo'ya 8, Giovanni'ye 14
ECU saat ücreti isterim" mi diyecek? O zaman
işçilerin "enternasyonal birtiği" nerede kalacak?
Yok herkes için eşit ücret istemek gibi eski
(ama gerçekten eski) bir sosyal demokrat ideale
sanlsa bu kez "Fiyatian serbest piyasa ekono-
misi betirler" diyen Avrupa Birliği "amenrüsü"-
ne çarpacak. Öyle ya işgücü de pazarda alınıp
satılan bir maldır. İşçilerin sahip olduğu t£k
mal...
Kısacası sağ ve merkez sağ partiler bir Avru-
pa devleti istiyorlar. Bu sermaye ve mallar için
anakara düzeyinde serbest dolaşım hakkıdır.
Oysa sosyal demokratlar (sosyal demokrasinin
doğası gereği) yurttaşlan arasında aynm yap-
mayan "sosyal" bir Avrupa devleti istiyorlar,
istemek zorundalar.
Kapitalizmin safkan savunucusu merkez (li-
beral) ve merkez sağ partiler açısından sorun
çözümlü Emekçi tabanına dayanan ve dayan-
mak zorunda olan sosyal demokratlar içinse
neredeyse çözümsûz...
Unutulmasın ki "Avrupa devleti'nin ekono-
mik anayasası yazıidı ve imzalandı. Burada hiç
kuşkuya yer bırakmayacak bir açıklıkla "Eko-
nomik sistem serbest piyasa ekonomisidir" de-
Önce şunu saptayalım: Serbest piyasa ekono-
mtsinin sııur ve kuraUan içinde bu sonınlann çözü-
mü yoktur.
Bu "Aşağı tükürsem sakal, yukarı tükürsem bt-
yık" ikileminde Batı Avrupa sosyal demokrasisi,
çıkışyolunu kendini değiştirmekte anyor. Birçok
sosyal demokrat, "Koşuüarı değiştiremiyorsan,
kendini değiştir" diyor şimdi. Bu yazı dızismin
sınırlannı zorlamamak için bu "kendini değiştir-
me süreci"ni sosyal demokrasinin anayurdu Al-
manya örneğinde gözleyelim.
| Bana yoldaş deme!
Alman sosyal demokratlan yakın zamanlara
kadar partinin (SPD: Sozialdemokratische Par-
tei Deutschlands) geleneksel çizgisinden köklü
bir aynlığa yönelmediler. Partinin soyağacında
Karl Marx'a yer veren bu geleneksel çizgi, en azı-
ndan teorik planda sınıf çatışmasını kabul ediyor
ve bunun banşçı yöntemlerle ve parlamenter de-
mokrasi içinde aşılmasını öngörüyordu. Parti
içindeki sol ve sağ kanatlar ıse genellikle ABD'ye
ve Sovyetler Birliği'ne karşı alınacak tavır ya da
silahsızlanma konulannda kendilerini ortaya
koymaktaydılar. Günün siyasal ve özellikle eko-
nomik sorunlanna geleneksel çizgi dışında çözüm
Sosyal demokrat külkedisi!
| Püf noktası
Sosyal demokrasinin bunalımını çözüm-
lemeye çabalayan bir yazı dizisinde "tek bir
Avrupa devleti" ve bu devlette "tek bir sosyal
demokrat parti" sorununun neden bu kadar
önemli olduğu ve neden zaten çeşitli acmaz-
lann içinde bocalayan sosyal demokrat hare-
kette ek ve önemli bir kambur oluşturduğu so-
rulabilir. Yanıt basit: Tek Avrupa devleti şaka
değil. Sınırlar yok, yasalar ya tek, ya birbiriyle
çelişmez olacak. Para birimi tek. Gümrük yok.
Bu mal ve sermaye dolaşımı için engelsiz,
sınırsız bir Avrupa demek.
İPtkiyaişgûcüiçin?
Ücretler, 'ECU' ile odenecek, ama Portekiz'-
in dağlık yörelerinden gelmiş 5 ECU'luk saat
ücretine dünden razı yan köylü - yan işçi
emekçi ile (ömeğin) Almanya'nın 18 ECU'luk
saat ücretine burun kıvıran işçisinin çıkarlan
çelişmeyecek mi? Esas olarak bu kesimlerden
oy isteyecek Avrupa Sosyal Demokrat Partisi
ne yapacak? Şirket merkezi (örneğin) Amster-
dam'da, bir fabrikası Bask ülkesinde, bir başka
fabrikası Yunanistan'da Teselya bölgesinde,
bilgi işlem merkezi Frankfurt'ta, mal depolan
Milano yakınlannda bir çokuluslu (multinas-
yonal) şirketi ile toplusözleşme imzalayacak
Avrupa Metal İşçileri Sendikası pazarlık ma-
niliyor ve ekleniyor: "Deviet ve kamu mülkiyeti
niteliği taşıyan bütün işletmeler süreç içinde tas-
fîye edilecek, yani özeUeştirüeceklerdir. Her tür-
lü deviet sübvansiyonu, para biriiğine geçileceği
tarihe kadar kaldınlnuş olacakür."
İyimi?
Buyrun bir paragraflık bir Avrupa turuna
daha: Almanya'da demir-çelik entegre kuruluş-
lan, kömür çıkanmı, sanayi de enerji kaynağı
olarak kömür kullanımı. et ve tereyağ üretimı
yapan tanm işletmeleri. deviet sübvansiyonu
ahyorlar ve özellikle demir-çelikle kömür sana-
yii ancak böyle ayakta duruyor. Hollanda'da
tereyağ ve süt ürünleri üreten tanm işletmeleri
(tanm fabrikalan olarak anlayınız) ve kimi
açık deniz balıkçılık işletmeleri; Belçika'da kö-
mür çıkanmı ve sayısı az da kalmış olsa demir-
çelik işletmeleri; İspanya, Güney Italya (özel-
ükle Sicflya) ve Yunanistan'da turizm işletmele-
ri; Fransa da bağcılık ve şarapçılık sanayii bü-
yük oranda deviet sübvansiyonu abyorlar.
Aynca Almanya'da demiryollan (DB); Fran-
ss'da demiryollan, hava yollan (Air France) ve
özclleştirilmesi yılan hikayesine dönen Renault
otomotiv üretim fırması; ltalya'da demiryol-
lan, havayollan (Air İtaba), petrol şirkeü, Gü-
ney İtalya Tanm Prpjesi; İspanya'da hava (Air
İberia) ve demiryollan birer kamu işletmesi
(Türkçesi: KİT). Bunlara adlannı ve aynntısmı
bilemediğimiz, ama varlıklannı bildiğimiz
daha bir dizi ve sürü deviet işletmesini yada
deviet iştirakını da katınız.
Bunun anlamı, Batı Avrupa'da milyonlarca
işçi, ya deviet tarafından istihdam ediliyor ya
da istihdam edilebilmelerini deviet sübvansi-
yonlan sağlıyor.
Ve sosyal demokratlar serbest piyasa ekono-
misinin egemen olacağı bir Avrupa devletinde
bu sorunlara çözüm anyorlar.
ve yanıt arama eğilimleri ise parti içinde kariz-
ması güçlü, saygınlığı ve otoritesi tartışmasız
yaşlı liderleri aşamamaktaydı. Ancak 1980 orta-
lannda VVehner'in, 9O'lı yıllann başında da ünlü
VVilly Brandt'ın ölümleri bu engelleri ortadan
kaldırdı.
Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) içinde
"Willy Brandt'ın yeğenleri" ya da "ücüncü ku-
şak" diye anılan genç kadrolar. bugün partinin
başında ya da kilıt noktalanndalar. Öscar Lafon-
tain, Björn Engbolm, Parlamento Grup Başkanı
Klause, Aşağı Saksonya Eyaleti Başbakanı
Schröder, şimdikı parti başkanı Scharping gıbi
genç liderler, bugün SPD politikasında beürle>ıci
rol oynuyorlar.
Ancak bu genç kadro arasında da tam bir po-
litik uyumdan, bir görüş birliğinden söz etmek
pek mümkün değil. Aynca SPD içinde tartışıl-
maz bir etkinlikleri ve belirleyici bir delege ağır-
lıklan olan işçi sendikalan, bugünkü yeni yön
arayışlanna karşı geleneksel çizgiyi savunan bir
güç olarak çok etkililer.
lYoldaşfıkmûzeyemi?
Geleneksel olarak sanayi işçilerinin yoğun ol-
duğu bölgeler, SPD için oy deposu. Doğal olarak
da partinin politikası bu kesimlerin çıkarlanna
ağırlık veriyor. Ancak teknoloji alanındaki bü-
yük değişimler, Alman sosyal demokrasisinin
yönetid elitlerinin, geleneksel seçmen tabanına
bakışında farklı görüşlere yol açtı. Bu konuda
simgesel değeri olan bir örnek, sosyal demokrat-
lann birbirlerine karşı "hitap biçimleri'nde göz-
leniyor. Düne kadar Alman sosval demokratlan
birbirlerine tıpkı komünistler gibi "yoldaş" (ge-
nosse) demekte; biri başbakan bile olsa ıki SPD
üyesi birbirlerine "sen" diye hitap etmekte ve ön
adlan ile seslenmekteydiler. Bu gelenek, bugün
artık sadece sendikalardaki sosyal demokratlar
arasında kullanılıyor ve ötekilerce, "eskimiş,
modası geçmiş, aniammı yitirmiş, terk edilmesi
gereken bir alışkanlık" olarak değerlendinli-
yor.
Ancak SPD içindeki aynlıklar sadece böyle
masum, böyle "biçimser' değil. Kimi genç kad-
rolar günümüzde "genel bir işçi sınıfı"ndan söz
edilemeyeceğini, SPD'nin çağdaş teknolojiye
uygun sanayi dallannda çalışanlara ağırlık ver-
mesini savunuyorlar. Bu görüşe göre demir-
çelik ve kömür gibi geleneksel sanayi dallan ar-
tık yok oluş sürecine girdi. Buna karşılık
elektronik, kimya sanayileri ile birer sanayi dalı
kabul edilmeleri gereken "üetişim" ve "bilgi
üretimi", "teknoloji ihracarT çağdaş bir sanayi
toplumunun ağırlık vermesi gereken alanlar.
Bu değerlendirmenin yakıcı sonuçlan var.
Federal Almanya'da SPD'nin kaleleri sayılan
Kuzey Ren - Vestfalye (Nord Rhein - NVestfa-
len), Saarland gibi eyaletlerinde demir-çelik ve
kömür. Aşağı Saksonya, Schleswig-Holstein
eyaletleri ile kent eyaletler Hamburg ve Bre-
men'de ise gene gerileyen sanayi dallan olarak
kabul edilen gemi yapımı ve açık deniz
balıkçığı, halkın belli başlı geçim kaynağını
oluşturuyor. Gerçekten de bunalımda, hatta çı-
kmazda olan bu sanayiler, ancak deviet desteği
(sübvansiyon) ile ayakta durabiliyorlar.
| Mavi yaka - beyaz yaka
Bu dallardan deviet desteğınin çekilmesi, kit-
lesel bir işsizlik dalgası anlamına geliyor. Oysa
SPD içinde gücü azırnsanamayacak bir kanat,
bu köklü adımın atılmasından yana. Bu kana-
dın temsilcileri SPD'nin
Marksist söylemini biraz
da alay amaciyla kullanı-
yor ve "Geleneksel pro-
letarya SovyetierTe birlik-
te öMü" diyor ve *Ölüyü
diriltemezsiniz, ama ister-
seniz onunla biriikte siz de
ölebilirsiniz" diye ekliyor-
lar. Bu kanat SPD'nin ge-
leceğinin "mavi yakalı"-
larda değil, bilgisayar
programcısı, endüstri mü-
hendisi, işletmeci, bilimsel
araştırmacı, enformatikçi,
bilgi işlemci gibi "beyaz
yakalı"larda olduğunu
savunuyor. Bunlar arası-
nda çokuluslu (multi-
nasyonal) etkinlik göste-
ren dev şirketlerde mena-
jer olarak çalışanlann da
artık "çağdaş işçi sınıfı"
içinde sayılması gerektiği-
ni söyleyenlere bile rast-
lanıyor.
Buna karşılık sosyal de-
mokrat siyasal hareket ile
Türkiye'dekinden çok
farklı dolaysız bağlan ve
organik ilişkileri olan işçi
sendikalan. bu görüşleri
savunanlan "teknolojiye
tapan, insanı unutan, sos-
yal demokrat ideallere
karşı duyarsız sapkınlar"
olarak niteliyor. SPD ku-
rultaylannda, delege kon-
tenjanlanyla büyük ölçü-
de belirleyici olan sendi-
kalar ile "yeni düşunce"yi
savunan SPD'liler arası-
ndaki savaş. tartışma
boyutunu aşıp "karşı ta-
rafı tasfiye etme" çabalan-
na yönelmekte. Şu ana ka-
darki gelişmeler ise SPD"-
de, yükselen değerleri sa-
vunan "yenflikçi" kana-
dın ağır bastığını gösteriyor.
Bir gazete araştınnasının sınırlan içinde kal-
mak zorundayız. Bu yüzden Almanya örneği
ile yetindik. Ama okuyucu bu «irnek"i güney-
den kuzeye, doğudan bauya bütün Batı Avru-
pa sosyal demokrat partileri için yaygınlaştıra-
biur. Çelişik olgulara değil. olsa olsa Almanya
örneğini zenginleştirecek gelişmelere rastlana-
caktır.
Özet bir sonuç sunarak dizinin Avrupa bölü-
münü noktalayalım;
Bir: Batı Avrupa sosyal demokrasisi, tek-
nolojideki ve Avupa'nın siyasal yapısındaki de-
ğişikliklerden kaynaklanan sorunlara sosyal
demokrat ideolojiyi günümüze uygulayarak
bir çözüm üretememektedir.
İki: Parti içi tartışma ve çözüm arayışlannı
"serbest piyasa ekonomisi kural ve koşullarım"
veri kabul ederek sürdünnekte ve daha baştan
çözümsüzlüğe kurban gitmektedir.
Üç: Sosyal demokrasiye özgü ve yaraşır bir
çözüm üretemediğinden merkez sağ partilerin
politikalanna yanaşmakta; özelleştimıe moda-
sını koşulsuz benimsemekte; "serbest piyasa
ekonomisi" teriminin, aslında sosyal demok-
rasinin aşmayı. en azından dizginlemeyi hedef-
lediği "kapitalizm"in günümüzdeki adı olduğu
gerçeğini gözardı etmektedir (İsterseniz. hay-
van pazannda, boyanmış eşeği. 'başka eşek'
sanıp satın alan enayi durumuna düşmektir de
diyebilirsiniz).
Ve dört: Kendim değiştiriyorum diye aslında
kendini inkar ettiği için kitle tabanını yitirmek-
te. çözümü özde değil lider kadrolan değiştir-
mekte aramakta, parti içi çekişme keskinleş-
mekte ve bu da partileri tahrip etmektedir.
YARIN: Bıyrıı SHP, DSP, CHPsalatasıu
ilke Kitabevi'ni unutamadık.
İLKEzgi KİTABEVİ
sanat ortamı, çocuk ortamı
olarak yakında yen iden açıIlyor.
Sultan Cem Cad. No: 7/B Konya
Tel.:(0332)3209707
Muayene, Teşhis, Tedavi
Laboratuvar, Röntgeo
(J)TURK
KALP
VAKFI
Satılık
87 Şahin
Tel: (Gündüz) 512 05 05 - 441
(Akşam)2618545
SHP Parti Meclisi üyesi Tevfik
Çavdar Genel Başkan'ı suçladı:
Karayalçın
SHP'yitek başma
yönetmekistiyor
• Çavdar: Karayalçın'm tavn, partinin programı,
politikalan ve yetkili lcurullannı dışlayarak
kendince bir siyasal doğrultuyu seçme olarak
özetlenebilir.
ANKARA (Cumburiyet Bü-
rosu) - SHP Parti Meclisi üyesi
Tevfik Çavdar, "Ben de dahil,
birçok SHP üyesi, SHP'den
umudumı kesmektedir" dedi.
Çavdar, SHP Genel Başkanı
Murat Karayalçın ın lavnnın,
partinin programı, politikalan
ve yetkili kurullannı dışlaya-
rak, kendince bir siyasal doğ-
rultuyu seçme olarak özetlebi-
leceğini ileri sürdü.
Çavdar, eski SHP Genel
Başkanı Erdal İnönü'nün de
Karayalçın'ın da partiyi yasal
kurullann dışında yönetmeye
çalıştıklannı savundu. SHP li-
derinin, Kent-Koop'ta kendisi
ile kader birliği yapmış bir eki-
bi partiye taşımak istedigini
dile getiren Çavdar, son bakan
değişiklikleri sonrası. bu eki-
bın etkınliğinin daha da arttı-
ğını ifade etti. Çavdar. SHP'-
nin aylık yayın organının çı-
kanlma sorumluluğunun, par-
tinin yetkili organlannın
dışında bazı kişilere verildiğjni
belırterek Cumhuriyet'e şunla-
n söyledi:
"Bilim kurulu da parti dışına
taşınlıyor. Kuşkusuz, parti dı-
şındaki. parti>e sempati duyan
bilim adamlarından vararlanı-
labilir. Ama yine de parti yöne-
timinden sorumlu organlar, po-
litika üretmede etkin olmalı-
dırlar. Karayalçın'ın tavn, par-
tinin programı, şu ana kadar
ürerilmiş politikaJannı ve yetki-
li kurullannı dışlavarak, ken-
dince bir siyasal doğrultuyu seç-
me olarak özetlenebilir."
Bu olgular yüzünden parti
içindeki muhalefetin ortaya
çıktığını aktaran Çavdar,
SHP'de muhalefeti doğuran
nedenleri şöyle sıraladı:
"Parti programınm ve koalis-
yon protokolünün adeta rafa
kaldırılması, 5 Nisan Ekono-
mik Kararları'na parti içinde
geniş bir o> daşma sağlanmadan
'evet' deniİmesi, demokratikleş-
me programınm D\ P ve özel-
likle Sayın Süleyman Demirel'-
in diişünceieri doğruitusunda
kuşa çevribnesi ve uygulanma-
yacak bir noktaya getirilmesi,
seçimlere girerken. bütün ısrar-
lara rağmen, bir stratejinin be-
lirlenmemesi, Çiller'in malvarlı-
ğına ilişkin MVK kararlanyla
çelişkiti bir tavnn sergUenmesi,
yeni bakanların seçimi sırasm-
da uygulanan acemilikler..."
Tevfik Çavdar, SHP'lilerin
büyük çoğunluğunun, halkın
istemlerine uygun bir çıkış yo-
lu aradığını, bundan böyle
partiye bel bağlamış insanlan
kandırma durumunda oluna-
Çavdar- Sonuna kadar
mücadele edeceğiz.
mayacagını dıle getırerek, "İn-
sanlar, kendilerini aldatabilir,
yakın çe\Telerini aldatabilir,
ama toplumu aldatma hakian
yoktur" dedi.
Bu sorunlar karşısında Çav-
dar. çıkış yolu seçeneklerinin
şunlar olacağını sözlerine ekk-
di:
- Parti içinde sonuna kadar
mücadele etmek, umut kesüdiği
anda partiyi terk etmek.
- Şu anda SHP'nin artık dü-
zelemeyeceğinı göz önünde tu-
tanlar açısından DSP ya da
CHP ile bir bütünleşmeye git-
mek. Bu iki bütünleşme de ku-
rumsal değil. gruplann. plat-
formlann bütünleşecekleri
partiyle yeni bir politika oluş-
turmalanna bağlıdır.
- En ydgmlar için de siyaseti
bırakmak.
CHP'den Cindoruk'a destek
SHP'de ara seçim
taıtışması sürüyor
• SHP Grup Başkanvekili Ercan Karakaş, ara seçim için
anayasanın zorlanmaması gerektiğini söylerken TBMM
Başkanı Cindoruk'u öncelikle Gökçek sorununu
çözmeyeçağırdı. Genel Başkan Yardımcısı Selvi ise ara
seçim konusunda Cindoruk'a destek çıkü. CHP Genel
Sekreteri Günay da ahlaki ve sayısal açıdan ara seçim
koşulunun doğduğunu söyledi.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - SHP'de parti içi sonın-
lann yani sıra, ara seçim ve er-
ken genel seçim konulan da
tartışılıyor. Merkez yürütme ku-
rulunun (MYK) 15 ağustos
günü Hacıbektaş'ta "seçim"
gündemiyle toplanması karar-
laşünlırken SHP Grup Başkan-
vekili Ercan Karakaş, ara seçim
konusunda anayasanın zorlan-
maması gerektiğini söyledi. Ka-
rakaş, "TBMM Başkam Melflı
Gökçek sorununu sürüncemede
bırakmasın. önce bu sorunu çöz-
sün. Aynca DEP davaanın so-
nuçlan da beklenmelidir" dedi.
SHP Genel Başkan Yardımcısı
Cevdet Selvi, TBMM Başkanı
Hüsamettin Cindoruk'a destek
çıkarak, ara seçim yapılmasını
istedi ve 1995 yılında erken genel
seçimin de kaçınılmaz olacağını
söyledi. CHP Genel Sekreteri Er-
tuğrul Günay da "ahlaki ve sayı-
sal yönden" ara seçim koşul-
lannın doğduğunu söyledi.
TBMM'de boş olan sandalye
sayısının ara seçimi zorunlu kıla-
cak sınıra yaklaşması, ara seçim
tartışmalannı da gündeme getir-
di. Bazı milletvekillerinin ara se-
çime olanak sağlamak için istifa
edebilecelderini söylemesinin
ardından, TBMM Başkanı Hü-
samettin Cindoruk da ara seçim
çağnsı yaptı. Tartışmalar, SHP
"MYK toplantısında da gündeme
gelince, bir seçime hazırlıksız ya-
kalanmamak için konunun ayn
bir MYK toplantısında ele alı-
nması kararlaşnnldı.
SHP'li bazı yönetidler. "parti-
nin durumu, Güneydoğu'da
sağbkb bir seçfan yapma" gibi zor-
luklar nedeniyle ara seçimin zor-
lanmamasını isterken baa yöne-
üciler de Cindoruk'a destek çıkü.
SHP Grup Başkanvekili Ercan
Karakaş ara seçimle ilgili olarak
anayasanın zorlanmaması gerek-
tiğini vurgulayarak şunlan söyle-
di:
"ÖDceükle haDedflmesi gere-
ken, Melih Gökçek sonınudur.
TBMM Başkanı, bmnı sûrün-
cemede bıraknuunabdır. Gökçek;
hem bekdiye başkanı, hem de mB-
lenekili göriinüyor. Bu, doğru de-
ğil. Aynca. DEP davası sürûyor.
Zaten yargüananlar, Başba-
kanmuz tarafindan ve TRPde
suchı üan edikükr. Ama, bu mah-
kemenin sonucumı beklemek
laran. Beraat ederse miflervekiDi-
ğine dönecek arkadaşlanma var."
SHP Genel Başkan Yardım-
ası Cevdet Selvi, TBMM Baş-
kanı Cindoruk'un ara seçim
çağnsma açık destek verdi. Selvi,
Melih Gökçek ile biriikte 22 mil-
letvekilliğinin boşaldığmı vurgu-
layarak, "I nûHerveknı daha istifa
ederse, ara seçinı zonmhı oiacak.
23'ün dojmaa şart değil. Her böJ-
geden millet>ekiti olması gerekir.
Şimdi bazı fflenlen milietvekili
yok"dedi.
CHP'den ara seçim
çağnsı
CHP, Genel Sekreteri Ertuğral
Günay, TBMM Başkanı Cindo-
ruk'un "ara seçim çağrsTna
kaüldıklannı açıkJadı. Türkiye'-
de, "ahlaki ve sayısal" olarak ara
seçim koşullannın doğduğunu
kaydeden Günay, "Ortada Saym
Meiflı Gökçek'in durumu var. An-
cak, onun nuHervekiujğinui
kakunbnaması da TBM>fnin
basiretsi2iigidir"dedi.
Cindoruk'un, ara seçim çağnsı
yapmasına karşın, Gökçek'in
milletvekilliğuıin dûşürülmesi
yönünde girişimde bulunma-
masıru da eleştiren Günay,
"Sayın Meclis Başkanı bunu nasri
içine sindirivor, anlamıyorum"
görüşünü dile getirdi. Hüküme-
tin, Gökçek'i adeta "emniyet su-
pabı" gibi gördüğü için milletve-
killiğinin düşürülmesine yanaş-
madığını savunan Günay, "Ara
seçime; gerek yasal, gerek sayısal
açıdan gereksinim var. Ama hâkfi-
met, korktuğu içifl ara seçime ya-
naşmıyor" dedi.