Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 AĞUSTOS1994 ÇARŞAMBA
12 KULTUR
Müzikçileriıııiziıı yaz gündemi
EVtN İLYASOĞLU
Plak bastırmak, şiındilerde CD sa-
hibi olmak, bir sanatçının kartviziti
gibi bir şey artık. Giderek ülkemizde
de hele şükür yonımculanmız ve bes-
tecilerimiz CD'lerin üstünde yer ala-
rak kaha bir konuma gelmeye baş-
ladılar. Bugün CD sahibi olmak hiç
de büyük turalara, ulaşılmayacak
ortamlara bağh değil. İyi bir organi-
zasyon, akıllı bir halkla ilişkiler uz-
manı, parasal destek bulduğu anda
teknik olanaklar hemen ebnizin altı-
nda. Gerek Umar Prodüksiyon'un
UPR Classics dizisinde olduğu gibi
belli başb yerli yorumculanmızın,
onca yılbk birikimini kayıtlara geçi-
rip, onlara yabancı bestecileri çaldı-
rtarak dış ülkelerle kaynaşmamızı
sağlamak; gerekse yabancı fırma-
lann Türk sanatçı ve bestecisi çaldır-
tarak kendi orkestralan ile bir ala-
şamı gerçekleştirmeleri ve kendi ola-
naklanndan yararlanarak dağıtma,
tanıtma ortamı yaratmalan çok
önemli!
Genç yonımcu ve bestecUerimiz
Bir zamanlar, bir takım bakanb-
klann desteği ile plansız programsız
yapılan plaklar, ilgisiz kuruluşlann
raflannda unutulup gitmişti. Umanz
bundan böyle bir daha planb, belli
bir iç tutarblığı olan prodüksiyonlar
düzenlenir. Artık ülkemizde com-
pact disk basımırun tekniği ve ola-
naklan kolaylaştığına göre, gerek
Türk bestecilerine gerekse Türk yo-
Gülsin Onay'ın(solda),
Saygun'un birinci ve ikind
piyano konçertosunu
seslendirdiği CD'sinde,
orkestra şefligini Giîrer
Aykal üstlenmiş. Ayşegül
Sarıca (sağda) da
mevsimin ük konserinde
Saygun'un Birinci Piyano
Konçertosu'nu çalacak.
yorumu Rouslan Raychev yöneti-
mindeki Sofya Ulusal Opera Orkest-
rası'nın rafıne eşliğinde kaydedilmiş.
Glinka, Borodin, Musorgski, Çay-
kovski. Rimski - Korsakov ve
Rachmaninordan oluşan bu demete
kimbilir belki de bir başka disc'te bir
başka ülke bestecileri eklenir! Mani-
zade, İstanbul Festivali'nin kurulu-
şundan bu >ana. yanılmıyorsam
19-20 yıl hep Saraydan Kız Kaçırma'-
nın, Osmin'i olmuştu. Bu yıl bu pro-
düksiyon, festival çerçevesine alı-
nmadı. Ancak Manizade yine Os-
min'i oynadı: Bu kez Kıbns'taki sa-
nat etkinükleri çerçevesinde.
rumculanna bu tür kartvizitlerin
hazırlatılması güven verecektir. tş ki
büyük kuruluşlar böylesi projelere
destek vermenin kıvanç verici oldu-
ğunun bilincine varsın. Onca başanb
genç sanatçımız var yabancı ülkeler-
de belli ölçütleri aşmışlar, kıyaaya
bir yarışın ortasında adlannı duyur-
muşlar. Neden, genç yorumcu-
lanmız-genç bestecilerimiz dizisi altı-
nda bir CD koleksiyonu yapılmasın?
Dünya orkestralanna yayılan
çalgjcılanmızın yanı sıra yurtdışında
üne kavuşan şancılanmızın da sayısı
artmakta. Halen her bir sesin özelli-
ğinde şancımız var. Soprano Yelda
Kodaflı, tenor Hakan Aysev, bas Me-
rih Kazberg, mezzosoprano Şebnem
Kartal ve bariton Sedat Öztoprak
başanb şanalar arasında bizim duy-
duklanmız. Şebnem Kartal, Ameri-
ka'da Louisiana Devlet Universi-
tesi'nden mezun olduktan sonra resi-
talleri ve Butterfly'daki Suziki rolüy-
le ilgi uyandırmış. Halen Juilliard
Müzik Ökulu'ndaki lisansüstü öğ-
renimini sürdürüyor.
Onay, Sanca ve Manizade
Bariton Sedat Öztoprak (1959)
İstanbul Operasfndan istifa edip
Wuppertal Operası'na solist olarak
gjtmiş. 1990 Belvedere yanşmasında
ikind olan Öztoprak, geçtiğimiz kış
Jan Darc, Butterfly, Şen Dul ve One-
gin gibi temsillerde solist olmuş. Par-
ma"da, Viyana'da ve Münih'te resi-
taller yapmış. Önümüzdeki yıl Dort-
mund Operası'nda Rigoletto; Düs-
seldorf Öperası'nda La Traviata'da
oynayacak. Zengin bir resital da-
ğarcığına sahip. Sedat Öztoprak'ı bir
resital programı ile bu kış İstanbul
konser salonlannda da dinlemeyi
umanz.
Piyanist Gülsin Onay, Saygun'un
yapıtlannı her zaman bir başka coş-
kuyla yonımlar. Bartok - Saygun pi-
yano parçalan; Saygun'un birinci pi-
yano konçertosu ve şimdi de hem bi-
rinci, hem ikinci piyano konçertosu-
nun compact disc'ini yapmış.
Schvvann - Koch fınması tarafından
piyasaya çıkanlan CD'de şef; Gürer
Aykal. Orkestra ise Hannover Rad-
yo Senfoni Orkestrası. Türk şef ve
solistin yabancı topluluklarla birleş-
tirilmesi; üstelik söz konusu olan
Saygun gibi bir Türk besteci ise çok
önemli. Umanz Schwann - Koch fir-
ması bu değerli compact disc'i dün*
yanın dört bir tarafında ünlendirir.
Ve umanz Türkiye'den disc'in yapı-
Imasında katkıda bulunan Dışişleri
Bakanbğı Kültür Dairesi de böylesi
bir plağın raflarda kalıp unutulması
değil. geniş kitlelere tanıtılması için
çaba harcar!
Gülsin Onay, geçtiğimiz kış Mek-
sika'dan Japonya'ya 35 konser ver-
miş. Sanatçı, resitallerinin yanı sıra
bu konserlerde 8 ayn İconçerto
çalmış. Şimdilerde genç Fransız bes-
teci Denis Ehıfour'un ona adadığı pi-
yano parçalannı hazırlamakta.
Piyanist Ayşegül Sarıca, eylül so-
nundaki mevsimin ilk konserinde
Saygun'un Birinci Piyano Konçerto-
su'nu çalacak. Zûhrap Adıgüzelza-
de'nin .yönetimindeki Azerbaycan
Senfoni Orkestrası da kendisineeşlik
edecek. Örneğin böylesi bir konserin
de canlı kaydı plağa alınmah. Kimi
sanatçı konser anındaki canlı kaydın
sıcakhğını her zaman stüdyo kayı-
tlannın sentetik havasına yeğ tutar!
Attila Manizade'nin Rus besteci-
lerinden seçilmiş güzel bir programı,
Umar Prodüksiyon'un UPR Clas-
sics serisinden piyasaya çıkmış. Bas
Manizade'nin bilge şanı, dramatik
Biret'ten Brahms senfonileri
İdil Biret çocukluğundan beri do-
ğaçlama yapmaya bayıldığını söyier.
Doğaçlama bir yetenek olduğu ka-
dar bir birikim ve günümüzde bir
eğitim uzmanbğı. Doğaçlama yete-
neğinin getirdiği bir zenginlik de baş-
ka ortam için yazılmış bir yapıtı pi-
yanoya uyarlayabilmek. Örneğin Bi-
ret, şu sıralarda Brahms'ın senfonile-
rini kendi dilinde transkripsiyon-
parafsız $eklinde piyanoya uyarla-
makta. Ozellikle üçüncü senfoninin
üstünde çalışıyor. Bugüne dek kimse
yapmamış Brahms'ın transkripsi-
yonlannı. "Brahms'ın piyanizmi bir
başka özellik taşıyor. Ona göre senfo-
nik anlayışı onun piyanosuna uyar-
lamahyım, kimbilir belki de bu çaltş-
malardan başka yönlere doğnı yol
alabilirim" diyor. Kış başında bir re-
sitalde İdil Biret'i Brahms senfonile-
riyle dinleyeceğiz.
'Rap'çiler
mafyaya
karşı
Kültür Servisi- 'Rap' müziği-
nin Amerika'da kötü durumda
olmasma karşın, Avrupa'da
can çekiştiği pek söylenemez.
Rap, 90'h yıllarda gelişme
gösterdi. Bu müziğin kullandı-
ğı, belli ülkelerle ilgjli konular
şimdi bütün Avrupa'ya yayıl-
rnış durumda. Son 10 yıldır Af-
rikab göçünü büyük ölçüde ya-
şayan İtalya'da rap müziğinin
işledıği tek konu siyahlann sö-
mürülmesi değil. Mafya karşıü
rap de son zamanlarda tırmaru-
şa geçti. Sicilyab aksaruyla ko-
nuşan rap grubu Nuovi Brigan-
ti, müziklerinin Mafya'ya du-
yulan korkuya karşı bir tavır
olduğunu bebrtiyor. Aynca
Kuzey ve Güney İtalya arası-
ndaki geleneksel rekabete de
değiniyorlar.
Grubun üyelerinden Raffae-
le Riberti mafya ile ilgılenmele-
rinin salt Sicilyab olmalanna
bağlanmasına kızıyor. İtalyan
rapçilerin müziğı, Los Angeles
ve Bronx'da yapılan Amerikan
rap'inin yanında çok yumuşak
kabyor. Ancak İtalya'da bu tür
çok yeni ve henüz politik bir
araç olarak göriilmüyor.
Fransa'da ise rap, artık öfkeli
siyahlar için politik bir silah
olarak algılanmıyor. 80'li yüla-
nn sonlannda ünlü olan, Fran-
sız mılitan rapçilerden oluşan
NTM silinip gitti.
Fransızlar. yoksul mahallele-
rinden çıkan rap müziğini bü-
yük ölçüde pobtikadan anndı-
rarak, Proust ya da Gide'in mü-
zik versiyonu gibi bir şeye dö-
nüştürdüler.
Avrupa'da pob'tik açıdan en
gelişmiş rap'i ise İngilizler yapı-
yor. Kaüksız rap müziği yapan
Ingiliz gruplann sayısı pek fazla
değil. Bunlann arasında uzlaşıl-
ması güç politik bir tutum takı-
nan Manunan, The Brotheriıo-
od ve ırkçıbk karşıtı Fun-Da-
Mental bulunuyor.
12 ağustosta
Woodstock
Kültür Servisi - New York
yakınlanndaki Saugerties'te
yapılacak olan Woodstock '94
konseri için geriye sayım başla-
dı.
12-13 ağustos tarihlerinde 2
ayn sahnede gerçekleştirilecek
ve 250 bin kişi tarafından izle-
necek konserin, rock şarkıası
Joe Cocker ile başlayıp Peter
Gabriel ile sona ereceği bildiril-
di. 36 saat sürecek etkinlik sıra-
smda 40'tan fazla sanatçı sah-
neye çıkacak. Aynca yorulan
izleyicileri dinlendirmek ama-
cıyla bir fıbn gösterimi ile 2
dans yanşması yapılacak.
Programa Grateful Dead
grubunun gitaristi Bob VVeir'i
de katan organizatörler, daha
küçük olan güney sahnesinde
sahneye çıkacağını öğrenen
Johnny Cash'in konsere katı-
bnaktan vazgeçmesinden endi-
şe ediyorlar. Woodstock '94,
rock grubu Allman Brotbers
Band'den heavy metal grubu
Metallica'ya çeşitü türleri bir
araya getıren bir programdan
oluşuyor. Ancak programda
yer alan Nine Inch Nails, Red
Hot Chili Peppers ve Spin Doc-
tors ile 20'ü yaşlardaki gençlere
hitap edilmesı hedefleniyor.
'Çok büyük aşklara îhtiyacım var'Kültür Servisi - Söylediği şarkılarla
iki kuşağı birden etkilemeyi başaran
Leonard Coben bir zamanlar şu keha-
nette bulunuyordu: "Benim şarlu-
lanm Volvo marka arabalar gibidir.
Yani 30 ydlık ömürkri vardır." Ara-
dan 30 yıla yakın süre gecmesine
karşın Cohen şarkılan da Kafka ve
Sdıiete'nin eserleri gibi insanlan sars-
maya, rahatsız etmeye devam ediyor.
1967 yıbndan bu yana Cohen, insan-
lan korkutan, direncini kıran duygu-
lan anlatıyor şarkılannda. Onun ka-
ramsar kişibği şarkılanna o denli
yansıyor ki, mutluluktan söz eden bir
şarkısında bile gülüşlerin kınlganlığı.
mutluluktan sonra bastıran düş
kınkbgının gölgeleri bebriyor...
İlk şarkılanndan itibaren gençler,
onu anlamadıklan halde övgüye boğ-
dular. Plaklan, özelbkle Fransa'da,
"So Long Marianne", "Chelsea Ho-
tel" gibi melankobk şarkılann da et-
kisiyle bstelere girdi. Cohen'in şarkı-
lan gençlerin ellerinden tutuyordu,
ancak o gençler ne yaak ki ileriyi gör-
meyi beceremiyorlardı. O ise ailesiyle
hiç çatışmadığını, orta sınıf sıradan
'Quebec'li ailesiyle çok iyi anlaştığını
itiraf ediyordu. Vietnam Savaşı sırası-
ndaysa ordunun gerekb bir kurum ol-
duğunu ve ona saygı duyulması ge-
rektiğini iddia ediyordu.
Yazdığı birkaç şiir kitabı ve iki ro-
manının (The Fa>ourite Game ve Les
Perdants Magnifıques)ardından, 32
yaşında sahneye çıktı. O günden bu
yana hüzünlerinden ve sırlanndan
damıtarak yapüğı besteleriyle 12 al-
büm çıkardı ve hiç de küçümseneme-
yecek bir kitlenin beğenisini kazandı.
Leonard Cohen, 1992 yıbnda
çıkardığı ve radikal bir karamsarbk
örneği olan "The Future" albümünün
ardından bugünlerde, "Coben Live"
adb albümünün hazırbklannı yapı-
yor.
Uzak, içten ve kanşık bir kişibğe sa-
hip olan Cohen, kendisiyle röportaj
yapılmasını pek sevmiyor. 60 yaşında-
ki sanatçı, bugüne kadar hep acılan-
ndan söz etti, ama yine de her şeye
karşın, acılannı insanlarla bu denli
yoğun bir şekilde paylaşmış olduğun-
dan, kendiyle banşık bir insan ol-
manın mutluluğunu da yaşıyor. Leo-
nard Cohen'le Figaro gazetesinde
Bertrand Dicale'nin yaptığı ilginç söy-
leşiyi sunuyoruz:
- Röportajları sever misiniz?
Genelde röportajlarda bana işimle
ilgib sorular sorulur. Objektif olarak
baktığımda, işimin beni çok fazla ilgi-
lendirmediğini görüyorum. Anlattı-
klanmın da asbnda gerçekten biraz
uzak olduğunun farkındayım. Kendi
kendime, en yakın arkadaşım olan
müzikle kurduğurn ilişkiyi başkalan-
na nasıl açıklayabileceğimi de sormu-
yorum. Gerçekten işimle aramdaki
ilişkiyi başkalanna anlatırken zor-
lanıyorum.
- Sessizliği röportaja terdh ediyorsu-
DUZ sanınm...
Sessizbği çok seviyorum, za-
manımın büyük çoğunluğunu sesiz-
bkle iç içe geçiriyorum ve kendimi ona
çok yakın hissediyorum. Sessizbk
bana sonsuzluk duygusu veriyor ve
beni zenginJeştiriyor.
- Çok okur musımuz?
Çok fazla kitap okuduğumu söyle-
yemem. Daha çok. önceleri okumuş
olduğum kitaplan yeniden okuyo-
rum. Yaşamımın her döneminde oku-
maktan çok büyük keyif aldığım ki-
taplar var.
- Bugünlerde hangi kitabı okuyorsu-
nuz?
İki sözlük. Biri kafiye sözlüğü...
Şarkılanmda bana önerilen kafiyeli
sözleri kullanmayı pek sevmem. Ama
bu sözlüğü defalarca okumak çok ya-
rarlı oluyor. Diğeri ise bir Budızm söz-
lüğü. Kısa bölümlerden oluşan bu
sözlüğü yolculuklarda okumak çok
zevkb'.
- Dine düşkün müsünüz?
Sofu değilim. Tüm dinlerden
bağımsız olmak istiyorum.
- Siz Yahudisiniz. Aileniz, dini konu-
larda size baskı yaptı mı?
Çok mükemmel bir ailem vardı.
Yaşlandıkça, aldığım dini eğitime
daha çok saygı duydum ve değerini
anladım. Bana kimse Tann'nın
varbğından söz etmedi. Dini eğitimim
sırasında hiyerarşi, gelenekler, dost-
luk. güzelbk ve en önemlisi müzikle
tanıştım. Bunlann arasında teoloji
yoktu.
- Bu eğitunden geriye neler kaldı?
Bunu söylemek çok zor. Bir balık
gibi içinde yüzüyorum ve bundan baş-
ka okyanus da tanımıyorum. Ruhsal
yaşamımda kaybolan pek bir şey ol-
madı. Bu arada benim başka ilgi alan-
deneyimlerimden söz ediyorum. Be-
nim yazdıklanm kendi içlerinde bir
bütünlük taşır. Onlan asla slogancı
diye nitelendiremezsiniz. Bu metinle-
rin bir gizemi de var. Eğer siz bu gize-
min farkına varmazsaruz, hiçbir şey
sizi etkileyemez ve şarkı sizi karanbk
bir uçurumun içine doğru sürükler.
- Şarkılannızın her zaman doğnı an-
laşıldığını hissediyor musunuz?
Şarkılar unutulup gjdiyor ve kimse
bana inanmıyor. Uzun süre beni
sapkınbk ve delilikle suçladılar. Beni
depresyon mibtanı diye adlandırdılar.
Çünkü ben en iyimser dönemlerde
bile, tüm şarkıcılann aksine her şeyin
asbnda iyi gitmediğini. her şeyin ash-
nda göründüğü gibi mükemmel ol-
madığını söyledim.
Özgürlüklerin keşfedildiği 6O'lı yı-
1larda. ben inatla ruhsal yaşamımızda
hep karanbktayım.Berbn Duvan'nın
yıkıldığı günlerde. akıl almaz bir kaos
dönemine girdiğimizi, herkesin birbi-
rinin gırtlağına sanlacağını söylemiş-
tim. Bana şöyle dediler: "Buna da ne
oiuyor? Bu adam hiç mutlu olmaz mı?"
Çünkü ben şu sözleri söylü\ordum bir
şarkımda: "Geleceği gördüm bebeğim,
tam bir katliamdı."
Bugün her yerde katbam var ve or-
tabkta salınmaya uzun süre devam
edecek. Eğer duvar yıkıldıysa bu, bizi
gelecek tehlikelerden tam olarak ko-
ruyabilecek kadar yüksek olmadığı
içindir. Zaten çocuklara göre bir du-
vardı o, üzennden çıkıp karşı tarafa
bakabibrdiniz. Bugün artık çok daha
yüksek elektronik duvarlar örülüyor.
Ve bu duvarlar yüzünden Yugoslav-
ya'da ya da Paris'in diğer tarafında
yaşananlan göremiyoruz. İşte bu da
Yaşlandıkça insan olaylara
çok daha geniş açıdan
bakmayı öğreniyor. Kendini;
daha bilge ve aptal, daha ılımlı ve
sarhoş, daha aşık ve yalruz
hissediyor. Benim
için her şey bu kadar açık ve
derin. 85 yaşında nasıl
olacağımı düşünmek bile
istemiyorum.
lanm da oldu. Bir Zen manastınnda
yaşıyorum ve burada edindiğim izle-
nimler bende oldukça kabcı oldu.
- Siz bir Zen manastınnda mı yaşı-
yorsunuz?
Birkaç yıldır, Los Angeles'in güney-
doğusunda 200 metre yükseklikteki
bir dağda yaşıyorum. Tabii zaman za-
man baa işlerimi haüetmek için aşağı
iniyorum.
- İki kuşak da sizin şarkılanmzı din-
leyerek biiyüdü... Bir anlamda sizin
rehber olduğunuzu da söyleyebiliriz.
Şarkılanmda ve kitaplanmda hep
asla özgür olmadığınıızı ve bu yüzden
psikiyatri kliniklerinin dolduğunu id-
dia ettim. Bugün yaşadığımız kar-
maşık dünyada içimizi akıl almaz bir
sıkıntı kapüyor. Ben böyle düşünüyo-
rum ve düşündüklerimi açık yürekli-
bkle yazıyorum. Ben zengindim,
sağbk durumum iyiydi. bir ailem var-
dı, ancak sıkıntı tarafından ku-
şatılmıştım adeta. Psikoloji, politika
ya da din, hiçbir şey bu sıkıntıya karşı
gelemiyordu. Bu sıkıntının beni boğa-
cağmı hissettiğim anlarda yazmaya
başbyordum. Ama yine de şimdilik
benim en son karamsar kehanetim.
(sessizbk ve gülüş)!
Her şeye karşın sanki düzelen bir
şeyler var. 20 yıl önce bir gazeteciye bu
tür bir söylev verdiğimde. omuz sil-
kerdi. Ama siz şimdi karşımda hare-
ket etmeden oturuyorsunuz.
- Siz politik olarak da sakın-
calısınız...
Bir selde -bunu metafor olarak kul-
lanmıyorum, gerçek selden söz ediyo-
rum- insan bulabildiği en küçük bir
tahta parçasına bile sanbr.
- Siz zengin bir insansınız. Çok para
harcar mısınız?
Evet, gerekenden fazla harcıyonım.
İçinde bulunduğum burjuva sınıfırun
standartlanna göre ise fazla para har-
cadığım söylenemez. Ama benim
bakış açıma göre, bü kadar harcama
da fazla.
- Televizyon izler misiniz?
Zaman zaman izlerim. Bunu insan-
lann kafalanndan neler geçtiğini an-
layabilmek için yapanm. Ekrarun
başında 2-3 gün gecirmek beni tam
anlamıyla uyuşturu>or. Ancak Zen
manastınndaki yaşamımdan sonra
televizyonla ilişkımi tamamen kestim.
- Gnınge, rap gibi günümüzde yapı-
lan müzikleri dinliyor musunuz?
Kızım, bana sevdiği müzikleri an-
latıyor. Kızım sayesinde zencilerin
yaptıklan müzikleri de takip edebili-
yorum. Ve genelbkle genç müzisyen-
ler benim konserlerime gelerek. kaset
ve disklerini hediye ederİer. Bu şekilde
Nirvana ve Seatle gruplanrun üyele-
riyle tanışma fırsatı buldum. Kültür
değişiyor. Farklı deneyimler yaşıyor
insanlar. Genelde gençler de seslerini
bir şekilde eğitiyorlar ve içinde bulun-
duklan saldırgan çağda kendilerini
ifade etme>e çabşıyorlar.
- Bu yd 60 yaşına bastınız. Neler his-
sediyorsunuz?
İnsanlar, bu tip sembolleri seviyor.
İnsanm sağlığı yerindeyken, yaşlan-
mak ilginç bir deneyimdir. Tabii öle-
ceğinizi önceden hissedersiniz, bunun
uyancı bir yanı da kalmıyor doğal
olarak. Yaşlanınca kadınlar sizi çok
daha zor aldatıyorlar ve eskisinden
çok daha az şey bekbyorlar. Sizi, en az
bir iki şey bildiğiruzden emin olarak
dinliyorlar.
- Ne biliyorsunuz?
İnsan yaşlandıkça yüreğinin sesine
kulak veraıe>i ve onunla konuşmayı
öğreniyor. Yaşlı bir dostum bana şu
sözleri söylemiştı: "İnsan; yaşı ilerledi-
ğinde, çok daha büyük aşkların düşüoü
kurar."
- Kendinizi hep yalnız mı hissediyor-
sunuz?
Gitgide daha da yalnız hissediyorum.
İşte bu yüzden, benim yaşlanmda m-
sanın yaşamını sürdürebilmesi içm
çok büyük aşklara ihtiyacı var.
31. Uluslararası
Çanakkale
Troya Festivalî
•ÇANAKKALE
(Cumhuriyet) - Çanakkale
Belediyesi tarafından
düzenlenen "Uluslararası
Çanakkale Troya
Festivali"nin 31 'incisi 10-18
ağustos tarihleri arasında
yapılacak. 10 ağustos
çarşamba günü festival
kortejinin yürüyüşünden
sonra, Troya Kapısı'ndaki
törenle acılacak festivalde,
sanatsal ve kültürel
etkinliklerin yanı sıra, panel
ve konferanslar da yer
alacak.
Denızli Belediyesi
ŞehirTiyatrosu, "En Güzel
Şarkıyı Çocuklar Yazacak",
"İşte Bizim Dünyamız" ve
"Kahvede Şenbk Var" adlı
oyunlan festival süresince
sergilerken, Grup
Bulutsuzluk Özlemi ve Grup
Güne Umut konserleri
izlenebilecek.. "5 Nisan
Kararlan, Ekonomik Paket
ve Çözüm Önerileri" konulu
panele, gazetemiz yazan
Şükran Soner, Nuran
Güvenilir ve Celal Biçici
katılacaklar. "Çevre, Kent ve
Demokrasi" konulu panelin
konuşmaası ise İstanbul
Mimarlar Odası Başkanı ve
gazetemiz yazan Oktay
Ekinci."
1
Tarihimiz'r
yabancımüzeleri
söslüyop
• KONYA(AA)-
Türkiye've ait tarihi eserlerin
yansına yakın bölümünün,
Batı ülkeleri müzelerinde
sergilendiği bildirildi. Sanat
tarihçisi. eski Kültür
Bakanlığı müsteşarlanndan
Dr. Mehmet Önder. yaptığı
açıklamada, ülkemizdeki
tarihi eserlerin büyük
bölümünün Batı
ülkelenndeki müzeleri
süslediğini belirterek, "Batı
ülkeleri müzelerinde. İznik.
Osmanlı ve Selçuklu köşesi
oluşturacak toplam 1.400'e
yakın tarihi esermevcuttur.
Bu eserlerin sadece onda biri
sergilenmektedir" dedi.
Halk Eğitim
Seminerleri
Kültür Servisi - Çağdaş
İstanbul Platformu'nun,
Beşiktaş Belediyesi ile birbkte
yürüttüğü Halk Eğitim
Seminerleri çerçevesinde
bugün saat 17.30'daSemih
Poroy'un katılacağı
'Karikatür' semineri
izlenebibr. Aynca saat
I9.00'da Dr. Nezih Varol'un
katılacağı "Sağlık
Hfzmetlerinin Halka
Sunulmasında Yerel
Yönetimin Katkısı' konulu
'Çevre ve Sağbk' semineri
var.
6.Devlet
Fotoğraf
Yanşması
• ANKARA (AA) - Kültür
Bakanlığı Güzel Sanatlar
Genel Müdürlüğü'nce.
fotoğraf sanatının gelişimini
veyaygınlaşmasını sağlamak
amacıyla, "6. Fotoğraf
Yanşması" düzenlendi.
Anlayış \ e eğilim ay nmı
gözetmeksizin Türk fotoğraf
sanatçılannın yaratıcı
çabşmalannı desteklemeyi,
son eserlerini sergilemeyi ve
sanat ortamımıza değer
ölçüsü getirmeyi amaçlayan
yanşmaya sanatçılar, daha
önce herhangi bir sergide
ödül almamış ya da
sergilenmemişen fazla üç
eserle katılabilecekler.
Yanşmaya katılacak
sanatçılar, eserlerini 1 Ekim
1994 Cumartesi günü saat
17.00'ye kadar, Ankara ve
İzmir'de Devlet Resim ve
Heykel Müzesi
müdürlüklerine, İstanbul'da
ise Devlet Güzel Sanatlar
Galerisi Müdürlüğü'ne
teslim edecekler. Yanşma
sonunda birinciye 50 milyon,
ikinciye 45 milyon. üçüncüye
40 milyon ve üç adet
mansiyona 30'ar milyon ödül
verilecek.
SennurSezep
hastanede
• Kültür Servisi-Sennur
Sezer sol bacağındaki damar
tıkamklığı nedeniyle
hastaneye yattı. Sezer, daha
önce geçirdiği ve evde tedavi
gördüğü zatürre sonrası sol
bacakta baş gösteren
toplardamar tıkanıkbğı
nedeniyle 5 ağustosta
Bahçebevler Haznedar
Hastanesi'ne yatınlarak,
tedavi altına alındı. Tedavisi
süren Sennur Sezer'in
durumunun iyiye doğru
gittiği öğrenildi.