27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM GAP çtftçtsiRe 574 milyar • ŞANLIURFA(AA)- Toprak Mahsulleri Ofisi Şanhurfa Bölge Müdürlüğü, üç ilde yaptığı hububat alımlannda, üreticiye 574 milyar lira peşin ödemede bulundu. Bölge Müdürü Ömer inan, Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) kapsamındaki Adıyaman, Gaziantep Şanhurfa illeri ve kırsalında, çiftçilerin bereketli bir dönem _ geçirdiğini bildirdi. Üçil genelindeki 5 şube, 12 ajans müdürlüğü, 3 ekip şefliği toplam 20 alım merkezinde, iki aydır 40 bin ton buğday ve 187 bin ton arpa ahmı gerçekleştirdi. Girişimlere destek • ANKARA (AA)-Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme tdaresi Başkanlığ (KOSGEB), özelleştirme sonucu ortaya çıkacak istihdam sorununun çözümü için "girişimciliğin geliştirilmesi projesi"ni uygulamaya îcoyacak. Prpjenin ilk uygulaması, pilot bölge olarak seçilen Zonguldak'ta yapılacak KOSGEB Başkan Yardımcısı Nilgün Taş'tan alınan bilgiye göre özelleştirme sonucu işsiz kalacak olan ve ellerindeki tazminatla bir iş kurmak isteyen girişimciler KOSGEB tarafından desteklenecek. İstanbul'da vergi denetimi • İSTANBUL(AA)- istanbul'da yanndan itibaren geniş çaplı vergi denetimleri başlatıhyor. Defterdarhk yetkililerinden ahnan bilgiye göre merkezi denetim eîemanlan tarafından 20 nisandan bu yana kentte, sokak sokak sürdürülen kontrollerden sonra, bu kez 450 vergi denetmeni ve yoklama belgeli 580 memur, yeni bir programı uygulamaya koyacak. Vergi kayıp ve kaçağmı önlemek, belge düzenini yerleştirmek amacı güden çalışmalarda, öncelikle mal sevkiyatlan kontrol altına ahnacak. Bayiıkşeker Ihracatı • ANKARA (AA)-Buyü için ihraç bağlanusı yapılan 435 bin 705 tonluk şekerin yaklaşık 259 bin tonu ilk altı ayda ihraç edildi. Söz konusu ihracat nedeniyle, yaklaşık 88 milyon dolar döviz girdisi sağlandı. Türkiye Şeker Fabrikalan Genel Müdürlüğü yetkililerinden ahnan bilgiye göre bu yıl temmuz ayı başına kadar, en fazla şeker ihracaü yapılan ülkeler arasında 75 bin 65 ton ile Irak birinci sırada yer aldı. Irak'a yapılan şeker ihracatından 24 milyon 575 bin 950 dolar gelir sağlandı. Hazırlattıklan raporu dahi okumayan siyasilerin duyarsızlığı işçiyi isyanın eşiğine getirdi Karabüklü Ankara'ya yürayecek ANKARA PAZ ARI YAKUP KEPENEK HÜLYA GENÇ Haarlattıklan raporu okumaya dahi tenezzül etmeyen siyasilerin du- yarsızlığı, işçiyi isyanın eşiğine getirdi. Bakımsızhk nedeniyle durma aşama- sma gelen Karabük Demir Çehk İşlet- meleri'ne kaynak sağlamak amaayla Özçelik-İş Sendikası Ankara'ya yürü- me karan aldı. Karabük'te karargah kuracaklannı açıklayan Özçelik-İş Sen- dikası Başkanı Metin Tiirker. Ankara yürüyüşü için şimdiden"program" be- lirlediklerini söyleyerek,"Son ydlann en büyük yürüyüşü için hazırlanıyonız. Halkla birlikte, Karabük çalışanını da yürüyüşe katmayı plaıüıyoruz'dedi. Kardemir'de çalışanın yürüyüşe kaü- labilmesi için durumu formüle ettikleri- ni kaydeden Türker,"tşçi- halk bürün- leşmesini sağlamak için yülık izne ayn- lanlan yanımıza alacağız" diye konuştu. Kardemir'de bakımsızhk nedeniyle duran ve üretime ara verilen yüksek fınnlann yeniden devreye sokulması için, gerekÜ yatınmı sağlamak amaayla siyasi parti, sendika ve çeşitli demokra- tik kitle örgüt temsilcilerinin, geçtiğimiz cuma günü Ankara'da toplandığmı haürlatan Türker, daha önceden rande- vu ahnmasına karşın toplantıya Başba- kan Tansu ÇiUer'in zorla katıldığını be- lirtti. Siyaset soytanlannın Kardemir'i ka- patmak için mücadele ettiklerini söyle- yen Türker,"Bugünden itibaren artık hükümetten görüşme talep ermeyeceğiz. Karabük Demir-Çelik işletmelerinin ark ocaklarına peşkeş çekilmek istendiği açı- kça belli. Bazı bürokratlar ark ocaklan- nın emrinde çahşıyorlar"diye konuştu. özelleştirme Idaresi Başkanı Tezcan Yaramancı'yı çıkarcı olmakla suçlayan Türker, "Kardemir üzerinde hiçbir yet- kisi obnadığı halde, tesislerin kapatılması için mücadele veriyor. Bey anatları ile de- mir çelik işletmelerinin bağlı bulunduğu Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'- ndan daha güçlü olduğunu ispatlamaya çalışıyor. Kardemir'i ark ocaklarına peş- keş çekmek için uğraşıyor" şeklinde ko- nuştu. Kardemir'e kontinü kütük birimi yapılması için kredi sağlayacak olan Danieli fırmasının kredi sözleşmesi için verdiği üç ayhk sürenin dolduğunu açıklayan Türker, "Danieli firmasıyla her an anlaşma yapılabilir. Hükümetin sözleşme imzalaması halindt firma bek- lemeye hazır" diye konuştu. ltalyan Danieli Firması'nın Türkiye Özçelik-İş Sendikası bakımsızlık nedeniyle durma noktasına gelen tesislerin kurtardması için Karabük halkı ile birlikte Ankara'ya yüriimeye hazırlanıyor Temsilciler direnince Çillergeldi Başbakanlık salonunda yapılan toplantıya Çiller randevu verdiği halde katılmadı. Başbakanla görüşme konusunda direten Karabük temsilcileri ve sendika üyelerinin, görüşme gerçekleşene kadar salonu terk etmeye- ceklerini açıklamalan üzerine, hava iyice gerginleşti. Karabük heyeti ile Çiller adına kısa bir görüşme yapan Devlet Bakanlan Bekir Sami Dace ve Necmettin Cevheri topluluğu ikna ffi Başbakan Tansu Çiüerç racaklannıbelirterek salonu terk ettiler.Bakanlar Kurulu sonrasında, İstanbu! programını iptal eden Çiller ise Karabük temsilcileriyle görüşmek üzere Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Veysel Atasoy'la birlikte 15.45'te Başbakanlık binasına geldi. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen görüşmede, Çiller'in " 5 Nisan Kararları sonrasında özelleştirilmemesi halindt kapatılmasına karar verilen Kardemir hakkında hazırlanan raporiarı henüz inceleme fırsatı bulanıadım" dediği belirtildı.İşçi temsilcileri tarafından, Kardemir'in bilerek zararettirildigi ve bakımişlemlerinin durdurulduğunun hatırlatılması üzerine, Başbakan Çiller'in durumu incelemek üzere Veysel Atasoy'u görevlendireceğini açıkladığı ögrenildi. Yaklaşık 45 dakika süren görüşme sıra- sında Özçelik-İş Sendikası Baş- kanı Metin Türker'in "Verdiği niz sözün inandırıcı olması için öncelikle tesislerin bakımını sağlayın, yoksa Türk tarihine fabrika kapatan başbakan olarak geçersiniz. Biz bu uğurda ölümüne mücadele edeceğiz. Gerekirse Karabük 'ten Ankara'ya yüriiyeceğiz" şeklindeki sert çıkışına \ ine Çiller'in "Birbirünizi yememiz doğru değil" yanıtını verdiği kaydediliyor. Rapor okımmadı Önceki gün yapılan Kardemir görüşmelerinde Tansu Çiller'in"Biz görevimizi yaptık, Kardemir'in dunımuyla ilgili raporiarı hazırlarük" diye konuşmasına karşın, söz konusu raporlann ilgili makamlar tarafından henüz incelenmediği saptandı. Başbakan Tansu Çiller'in işlerinin yoğunluğu nedeniyle okumaya fırsat bulamadığını itiraf ettiği raporun, bir örneğinin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Veysel Atasoy'unelinedahi geçmediği öğrenildi. Veysel Atasoy'un önceki gün Özçelik İş Sendikası Başkanı Metin Türker'i evinden arayarak. "Bende böyle bir rapor yok. Söz konusu raporlardan bir tane bulunabilir mi"dedığı saptandı. SHP-DYP taratından hazırlatılan raporda Kardemir'in fonksiyonlanna devam etmesi sonucuna vanldığını ammsatan Türker, hükümet yetkilileri ile bürokratlan raporu okumamakla suçladı. Başbakan Yardımcısı Murat Karayalçın'ın hazırlatılan rapordan 'işletmenin devam etmesi' yönünde sonuç cıkarsa u Dunıma ağırlığımı kovacağım"dediğını hatırlatan Türker, Karayalçın'ın hala hareket geçmediğine dikkat çekti. Zamanmda DPT'ye güvenerek Karabük'ün özelleştirilmesine taraf olduğunu belirten Karayalçın'ı verdiği sözleri tutmaya davet etti. Temsilcisi UMTAŞ'ın ortaklanndan Çetin Bekbölet de yaptığı açıklamada kredi anlaşması için 2.5 milyon dolarlık teminat verdiklerini behrterek, "Hükü- metin bizimle sözleşme yapması halinde beklemeye razıyız" dedi. Kontinü kütük birimi için 48 milyon dolarhk bir yatınm gerektiğini anımsa- tan Bekbölet, " Demir Çelik tşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından yapılan araştırmada kontüni kütük biriminin yapılması halinde ton başına 89 dolar üretim maliyeti tasarruf edilecek. Karde- mir'in yülık üretimin 700 bin ton olduğu- nu düşünecek olursak, yeni birimin iki yıl içinde maliyetini kurtaracağını görmek mümkiin olur" diye konuştu. 1994 yılı Türkiye ekonomisi ile ilgili yayımlanan raporda yılın son çeyreğinde gerileme yaşanacak TÜSIAD'dan karamsar tablo• TÜSİAD'ın haarladığı raporda enflasyon tek haneli rakamlara inmedikçe, hiçbir sorunun çözülemeyeceği belirtilirken, yıl sonunda enflasyonun yüzde 117'ye ulaşacağı iddia edildi Ekonomi Servisi - TÜSİAD, üç haneli enflasyon rakamının bir haneye inmedikçe, hiçbir so- runun kahcı olarak çözümlene- meyeceğine dikkat çekti. TÜ- SİAD'ın hazırladığı "The Tur- kish Economy'94' adh raporda, bu yıl için enflasyon oranının yüzde 117 olacağı belirtildi. TÜSİAD'ın raporunda yüın üçüncü çeyreğinde ekonominin gerileme sürecine girebileceğine dikkat çekildi. Raporda, bozu- lan dengelerin yeniden sağlan- önemlisi olan TL'nin yabancı 1994'ünaynıayına kadar geçen paralar karşısında değer kaybı dönemde. reel olarak yaklaşık da makro ekonomik dengesiz- yüzde 33 olarak değcr kaybe- likierin tesçili anlamına geunek- den TL'nin. mayıs ve haziran ması için orta vadeli bir istikrar programının uygulamaya ko- nulması istendi. Raporda mali piyasalarda yılbaşında ortaya çıkan krizin yılın ikinci çeyre- ğinden itibaren ree! kesimi de etkilediğine dikkat çekildi. TÜSİAD'ın raporunda, "Bu yılın ilk üç ayında gözlenen ve 1993 dengesizliklerini taşınmaz hale getiren gelişmeler ekonomi- yi mali bir krizle karşı karşıya bırakınca 5 Nisan kararları ge- rekli hale geldi. Bu kararların en tedir" denildi. Raporda, 1993 yılırun dinamiğinin sü- rüklemesi ile, ilk dö- nemde yüzde 3.5 gibi bir düzeyde seyreden GSMH büyüme hızının, ikinci dönem- aylannda yüzde 19 oranında değer kazandığı kaydedi- len raporda. yıl sonuna kadar enflasyon ve deva- lüasyon oranlannın para- lel gitmesi durumunda, reel devalüasyonun elki- sinin devam edeceği belir- de yüzde 6, üçüncü dönemde tildi. Raporda. 5 Nisan kararla- yüzde 4'lere düşeceği. ancak nndan sonra ithalatın yüzde 20 son dönemdeki canlanmalarla oranında azalmasına paralel yüzde 1 düzeyine çıkacağı belir- olarak dış ticaret dengesinde tildi. kısmi bir düzelme görüldüğü Krizin başladıgı yılbaşından belirtildi. Raporda süren belir- bu yana. 1993'ün nisan ayından sizlikler nedeniyle ihracattaki artışın yeterli olmadığı belirtil- di. 5 Nisan kararları en önemli hedeflerinden birine ulaşarak, bütçe açığının azaltılmasını sağlamasının nedeninin ek ver- gilere olduğu belirtildi. Enflasyon tahmini Raporda 1994 yılına ilişkin yer alan TÜSİAD Tahminle- rinde sadece enflasyon ve büyü- me hızı tahminleri verildi. Bu yıl gayri safı milli hasıla(GSMH) artış hızının eksi 1.8 olacağı, enflasyonun yüzde ! 17'ye ula- şacağının belirtildiği raporda. yılın üçüncü çeyrekte keskin bir düşüş beklendiği vurgulandı. DÜNYA EKONOMİSİNE BAKIŞERGIN YILDIZOÖLU LONDRA A Ortaçağ karanlığında Ruanda! frika'nın büyük göller bölgesini ilk Sudan, Sierra Leone, Liberya, Somali, An- meye başladı. Bu sürece paralel olarak da gören Avrupalılar, cennete geldiklerini zarv gola'da iç savaş, heranpatlamaya hazır Za- silahlanmayarışı III. Dünya'ya kaymaya, bu netmişlerdi. Şimdi bu göllerin sularında, on- ire ve Burundi, ekonomisi hızlaçöken Nijera binlerce insan cesedi çürüyor. Kıyılardaki ve Kenya, son 20 yılda 10 milyon ölü, bir o düzlüklerde milyondan fazla ilticacı, dayanı- kadar sığınmacı.. (Financial Times 23.07.94) Imaz bir sıcak altında, aç ve susuz bekleşi- ve Ruanda. İç savaş, açlık ve soykırım, Afri- yor. Her gün en az bin tanesi koleradan ölü- ka'nın kaderi olmuş adeta. yor. Üst üste yığılmış cesetler, binlerce do- Afrika'nın bu durumuna bir sorumlu arı- larltk merceklerden geçip milyarlık "nef yorsak, bunu şu süreçlerin çakıştığı yerde work"\er\e anında Avrupa ve Amerika'daki aramalıyız: Birincisi, kabile yapılarını koru- güvenlikli, serin evlerin salonlarına, yemek maya özen gösteren ve her zaman azınlık odalarına ulaşıyor. Hep birlikte cehennemin kapısından içeri bakıyoruz ve kaçınılmaz olarak soruyoruz: "Neden?" Birtakım cevaplar: "16. yüzyılda, Hutu ka- bilesi Tutsi'yi işgal ettiğinden beri, bu ikisi sürekli savaşır. Eskiden mızrak ve oklarla savaşılırdı, şimdi makineli tüfek, el bom- bası, roketatar vb. ile savaşınca ister iste- mez ölü sayısı da artıyor..." Amerika, Ingil- tere gibi ülkelere göre bugün suçlanacak bi ri varsa, "1975'te Ruanda ile askeri yardım anlaşması yapmış, sonra da Tutsi ayaklan- masına karşı Ruanda'yı desteklemeye de- vam etmiş, katliamlar devam ederken Ru- anda'ya silah göndermeye devam etmiş olan Fransa'dır"... Fransızlara göre, Mltter- rand'ın sözleriyle "Ruanda'nın eski bir Bel- çika sömürgesi olduğunu ve Belçikalıların da çoğunluk olan Hutu'yu yönetmek için azınlık olan Tutsi'yi kullanmış olduklarını unutmamak gerekir"... Bir başka yaklaşıma göre, "Afrika'nın hersorununu getirip Avru- pa'nın eteklerine dökmek doğru değildir. Bu, Kamboçya'daki 'ölüm tarlalan'ndan Ni- xon'u sorumlu tutmaya benzer"... ABD uçaklarının Kamboçya'yı boş arazi kalmamacasına bombalayarak toplumsal yapıyı ve yerel ekonomiyi yıktığını ve "ölüm tarlaları"nm bu cehennemin içinde ürediği- ni bir an için unutsak bile yukarıda aktarılan sözde "cevaplar", pisliği halının altına sü- pürmeye benziyor. Ne var ki halının altında çoktandır yer kalmadı... nüfuslarını çoğunlu- ğa karşı kullanan, ayrılırken de yöneti- mi azınlığa bırakan sömürgeci tarih ve gelenek. Ikincisi, tüm kaynakları borç ödemeye yönlendi- ren, ekonomiyi dün- ya pazarı karşısında korumasız bırakan ve yıkıma uğratan, eko-sistemin ve tarımın kuraklığa ve aclığa yol açacak şe- kilde yol almasına göz yuman IMF, ye- niden uyum prog- ramları. Üçüncüsü, bu bozulan eko- nomik sosyal ortam- da, ufalan "pasta" üzerinde birbirinin gı- rtlağına atlayan, düne kadar iki hegemonik blok tarafından denge politikaları adına di- şindentırnağına kadar silahlandırılmış kabi- le devletlerinin ve yerel "askeri dükalı- kların" birbirinin gırtlağına atlaması. Niha- yet dördüncü olarak, "soğuk savaş"\n bit- mesinden sonra geleneksel personel yoğun orduların, teknoloji yoğun ordulara dönüş- meye başlaması sürecine paralel olarak çok miktarda silah ve personel, atıl kalmaya ve ekonomik bir değer ifade etmez hale gel- pazarlar üzerinde de şiddetli bir rekabetya- şanmaya başlandı. Ruanda'ya gırtlağına ka- dar batmış gözüken Fransa ile işe başlar- sak, bu ülkenin Afrika'da 14 ülkeli, 200 mil- yon nüfuslu, bir gayri resmi imparatorluğa sahip olduğunu görürüz. Ruanda, bu "frank bötgesi'nin bir parçası. Fransa'nın bu ülke- lere doğrudan silah yardımı 1993 yılında 134 milyon frank. Danışman sayısı ise 1300 (Le Monde Diplomatique - 06/94). 1990 yılında Fransızlann yardımı (ve 600 civarında uzman) ile Ruanda ordusu bir- kaç ay içinde 5000 kişi- den 40.000 kişiye çıkmış. Geçen sene ni- san ayında, Hutu-Tutsi çatışmasını Aruşa An- laşması ile sona erdir- meye çalışan Devlet Başkanı Habyarima- na'nın uçağı, Fransı- zların eğittiği, başkanlık muhafız alayından atı- lan bir roketle düştü. Ar- kasından tüm ılımlı su- baylar ve politikacılar, planlı bir şekilde katle- dildi. Mayıs ayında Fransa, Ruanda'ya silah göndermeye de- vam ediyordu (Wall Street Journal 26.07. 1994)... Fransa'nın, Ruanda Ulusal Cephe- si'ne (Tutsi) ve Ruanda'da barışa karşı ol- ması için bir neden var mı? Tutsi, Hutu'nun aksine esas olarak Ingilizce konuşuyor. RUC, ingiltere'nin eski sömürgesi ve halen etki alanı olarak bilinen Uganda'da eğitim görüyor (The Economist 9.07.1994). Kul- landığı silahlar Güney Afrika'dan, Israil'den, israilvelngiltere ile yakın ilişkisi olan Zaire'- den geliyor. Ayrıca Zaire ve Güney Afrika, Güney Sudan'da Hıristiyan isyancılara, An- gola'da UNITA'ya yardım eden iki ülke, bu yardımın kaynağı ise doğrudan Amerika (Le Monde Dpl. 05/94). Bölgedeki adı gittikçe daha çok geçmeye başlayan Israil, Kongo'ya 60 eski Mossad görevlisi göndererek devlet başkanının mu- hafız alayını kuruyor ve eğitiyor. Uganda'ya ve Sudan'da kuzeydeki Müslüman rejimle savaş halinde olan Güney Sudan'a, RUC'ye silah gönderiyor. Israil'in Liberya, Gana, Za- ire, Gabon, Orta Afrika, Togo, Etiyopya, Ken- ya, Gine gibi ülkelerin güvenlik güçleri ile sıkı ilişkileri olduğu biliniyor. ANC'nin iktida- ra gelmesinden sonra hem ekonomik güç- lüklerden hem politik nedenlerden dolayı Güney Afrika artık eskisi gibi her yere bur- nunu sokmayacak. Bu koşullarda oluşmak- ta olan boşluğa, şu sırada Ortadoğu'daki yu- muşamadan dolayı işsiz kalacak israil uz- manı ve silahlannın doldurması bekleniyor (a.g.e). Afrika'da her iktidara gelen yeni diktatör, önce kendine "sadık" bir muhafız alayı kur- mak için kolları sıvıyor. Batılı ülkelere gelin- ce, onlar, Fransız Meclis Savunma Komis- yonu Raporu'nun ifade ettiği, "yerel ordular, iç güvenliği sağlama koşullanna, insan hak- larına, yasalara uygun bir şekilde ve disip- linde davranacak bir şekilde uyum sağla- yamıyorlar" mazeretine dayanarak, bu ül- kelerde, herhalde önce insan hakları ve ya- salara duydukları saygıdan dolayı(!) sonra da biraz ticaret olsun diye, bu yerel orduları eğitmeye gidiyorlar. Bu arada bazen iş çığnndan çıkıp da birkaç yüz bin insan katle- dilir ve milyonlarcası da evini barkını terk edip göç ederse hemen televizyona sarılıp "Elimizden geleni yapıp para toplar, ne ka- dar dini bütün ve yardımsever olduğumuzu da kendi halkımıza kanıtlarız nasıl olsa" diye düşünüyorlar... insanlığın yeni bir orta- çağ karanlığı yaşadığını söyleyen Umberto Eco'ya hak vermemek elde değil doğrusu. "Eşslz" BiP Ekonomik Bunalım Ekonomiyi düzlüğe çıkarmak ya da "bunalımdan" kurtarmak üzere ahnan "5 Nisan Kararları'run ilk üç ayı- nın sayısal sonuçları aiınmaktadır. Hükümet harcamala- rı tümüyle durdurulduğundan birkaç ay için de olsa büt- çe açığı kapatılabilmiş; dış alım azaldığından dış ticaret açığı daralmış, döviz kuru kararlı bir duruma gelmiş ve faiz oranlarında da azalma eğilimi başlamıştır. Bunlar, olumlu gelişmelerdir. Bunalımm asıl hangi kesimlerin işine yaradığı, "yılın ilk altı ayına" ilişkin "kâroranlarından "çok açık-seçik iz- lenebilir Geçen hafta basında yer aldığı gibi, büyük ortaklıklar kâr oranlarını geçen yılın ilk altı ayına oranla, yüzde 200 ile yüzde 400 arasında arttırmışlardır. Yüksek kâr oranları özellikle özel çimento ortaklıkla- rında çok yüksek düzeylere ulaşmaktadır. Bunun nede- ni çok açıktır. özelleştirilen çimento fabrikalan, bulun- dukları bölgelerde birer "tekel"durumuna gelmişlerdir: Bu durumda ürettikleri çimentoyu kendi bölgelerinde ortalama fiyatın yüzde 30-40 üzerinde bir fiyattan sat- maktadırlar. Kimi yerlerde 75-80 bin TL'ye satılan bir tor- ba çimento, kimj illerde 110-120 bin TL'ye satılır olmuş- tur. özetle kapitâlist ekonominin işleyişine tümüyle ters bir olgu ülkemizde geçerlidir; çünkü doğru işleyen bir ekonomide, ekonomik bunalım döneminde büyük ser- maye kesimlerinin kâr oranları da düşer, kimileri de za- rar eder. Türkiye'de özel girişim, bunalımdan bile kârlarını kat- layarak çıkmasını biliyor. • • • 5 Nisan Kararları açıklanırken "bunalımm yükünün değişik toplum kesimleri üzerinde olabildiğince eşit da- ğıtıldığı", bununla da yetinilmeyip "sermaye kesiminin yükünün daha ağır olduğu" gibi görüşler hükümet tara- fından ısrarla ve özenle vurgulanıyordu. Hükümet, sıra ücretli ve maaşlılara gelince, halk deyi- miyle, başını çeviriyor; 1994 başında bütçede öngördü- ğü maaş ve ücret artışını veremiyor; gülmeceye dönü- şen Temmuz'da 220 bin TL, Ekimde de 400 bin TL eşitlik- çi bir maaş artışı ile yetinebiliyor. Geçen yılın sonuna göre liseyi bitiren bir memurun maaşı yüzde 54.6 oranında, bir üniversite araştırma gö- revlisinin maaşı yüzde 45.2; öbür memurlarm maaşlan da yüzde 32-60 arasında değişen oranlarda arttırılıyor. Asıl bakılması gereken, maaşların alım gücüdür. En üst düzeyde kamu görevlilerinden büyüklü küçüklü özel kesime, giderek köşedeki satıcıya dek hemen tüm ke- simlerin "hesaplarını" dolar üzerinden yaptıkları biror- tamda, somut bir karşılaştırmaya ne dersiniz? Geçen yıl Temmuz ayı ortalaması olarak bir ABD doları 11.623 li- raydı. Geçen yılın Temmuzu'nda liseyi bitiren memur, dolar üzerinden yaklaşık 200 dolar alıyordu; bu yıl ise "zam/;"Temmuz maaşı ilealabileceği 125dolardanda- ha da azdır. Araştırma görevlisinin maaşı da aynı dö- nemde yaklaşık 400 dolardan 225 dolara düşmektedir. Kısaca memur maaşlan "alım gücü" olarak geçen yılın maaşlarının yüzde 55-65'i düzeyine düşürülmüştür. Hükümet, büyük sermayeye vergi bağışlıyor; kârların katlanmasını sağlıyor; bankalan kurtarıyor; işten çıkar- maları seyrediyor, ücretleri ve maaşları düşük tutmak için çırpmıyor. Ve ekonomi bunahmdan geçiyor. Anlaşılan, SHP'nin yeni yaklaşımı olarak sunulan ve içeriği bir türlü açıklık kazanmayan "vuruşarak çekH- me", hükümetten değil de "soldan uzaklaşma" anlamı- na geliyor. • • • Bir kamu kuruluşu olan Emlak Bankası konut üretimi ve satışı yapıyor. Bu konutlarm ayhk taksitleri asgari (en az) 65 milyon TL'den başhyor; ayda 87, 120 milyon gibi tutarlara çıkıyor. Yanlış okumadınız, birileri "ayda'' bu tutarda taksit ödeyebiliyor. Emlak Bank konutları bu fi- yattan bir bunalım döneminde alıcı bulabiliyor. Bu fiyattan kimler konut alıyor sorusuna bir yetkili, "Sanırım yalnızca büyük hırsızlar" yanıtını veriyor. Yıl- lardır yapıldığı gibi kamu kaynakları halka değil, büyük hırsızlara hizmet işinde kullanılıyor. • Bu hafta Dikili'de, geçen sekiz yıl boyunca yapılan ve bu yıl dokuzuncusu yapılması gereken "Barış ve De- mokrasi" şenliklerinin yerine bu yıl "Birinci" Mavi De- niz-Yeşil Dikili Kültür, SanatveSpor Festivali yapılacak- mış. Benzerleri öbür belediye yönetimlerinde de çok sık görülen bu hemen her şeyi yeniden başlatma anlayışı, park ve sokak adlarını değiştirme uygulamaları, yalnız- ca yönetimleri yaz-boz tahtasına çevirmek ve yapanları küçültmekle kalmıyor. Daha ağır kayıplara yol açıyor, kahcılığı ve kurumlaşmayı da yok ediyor. BIT'lerde yöneticilik keyfî • İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait çok sayıda şirkette yönetim kurulu üyesi olan Recep Tayyip Erdoğan ve belediye yöneticileri, bir şirketten aylık net 9 milyon 750 bin lira, denetçiler ise net 6 milyon 750 bin lira alıyor. ANKARA (ANKA) - KİT- ler, iktidardaki siyasi partilerin "arpalığı" olarak nitelendirile- rek eleştirelere hedef olurken, Belediye İktisadi Teşebbüsleri (BİT) olarak adlandınlan bele- diye şirketleri, başkan ve yöne- ticiler için bir başka "arpalık" haline gelmeye başladı. Sayılan giderek artan belediye şirketle- rinin yönetiminde görev alan başkan ve yöneticiler. asıl ma- aşlanna ek olarak bu görevle- rinden de önemli sayılabilecek ayhklar alıyor. En çok şirketi bulunan bele- diyelerden İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağh İstanbul As- falt Fabrikalan Sanayi ve Tica- ret AŞ'nin genel kurulunda yeni yöneticiler ve alacaklan ücretler belirlendi. Yönetim kuruluna Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdo- ğan'ın yanı sıra yedi kişi daha seçildi. Seçilenler arasında DYP Isparta Belediye Başkanı iken RP'ye geçen ve Ankara Çankaya'da aday olarak girdi- ği seçimi kaybeden Aitan Raşit Civan da yer aldı. Aynca, Nec- mi Kadıoğlu. Adem Baştûrk, Ömer Yararbaş, Hakkı Turcan, Süleyman Kule ve Nlihmail Mangan da üye oldu. İsbak'm denetim kuruluna ise beş kişi seçildi. Bunlar arasında Beledi- ye Kültür İşleri Daire Başkanı Şenol Demiröz de bulunuyor. İsbak Genel Kurulu'nda, da- ha sonra yönetime ve denetime seçilenlere ödenecek ücreıler gündeme geldi. Genel kurul, yönetim kurulunda her üyeye ayhk net 9 milyon 750 bin lira, denetimdeki her üyeye de net 6 milyon 750 bin lira ödenmesini karara bağladı. Yönetim kuru- lunda yer alan İsbak Genel Müdürü'ne bu ücretin ödenmemesi kararlaştınldı. Böylece, yönetim kurulu ve de- netim kurulu üyelerine ödene- cek tutar yılda bir milyar 224 bin lirayı bulacak. İstanbul Belediyesi'nin bu şirketinin dışında. ulaştırma, temizlik, taşımaahk ve kültür- sanat alanlannda çok sayıda şirketi bulunuyor. Hükümetin, kuruluşianna son verilmesi, mevcutlann da tasfıye edilmesini istemesine karşın, belediyeler bu tür şir- ketleri giderek artan biçimde kurmayı sürdürüyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle