Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 1 AĞUSTOS1994 PAZARTESİ
DIZIYAZI
JjJHVİRadyo France eski başkanı Jeanneney gizliliküzerine düşüncelerini Cumhuriyet'eyazdı
ParakralolursademokrasiyaraalırÇağımızın en basmakahp, en tembel, verimsiz
görüşlerinden biri kanımca şudur: Demokrasi-
lerde gizlerden, gizli kapakhhktan nefret edilir;
tûm evrimler kararlann saydamhğı içerisinde
devreye girer ve kamuoyunun başansı olarak
kabul edilir. Bu yorumda. üstü kapah olarak şu
bakış da yatar. Örtüler, tüller, kapaklar, saydam
olmayıpdonuk, belirsiz olan her şey, en korkunç
alçaklıklan, ahlaksızlıklan gizlemektedir.
Bu ilke, köken açısından son derece anlaşılır
ve beğeniür. Karanlık odalar, kapah kapılar,
entrikalar, fesathklar, gizlenen baskılar, dikta-
toryalann vazgeçilmez öğelendir. Dolayısıyla
ilk bakışta, özgür bir ülkede, her şeyi arunda bil-
mek isteği, son derece yasal bır ıstektir.
Gelecek yüzyılda teknolojik ilerlemeler, bu
kapsamda son derece umut vericidirler. Bir yan-
dan basm devreye girmekte ve basın aracıbğıyla
kamuoyu daha hızlı bilgi edinmekte olup, bu
gûçler gerçekleri istemekte ve rnodern araşurma
yöntemleri, yöneticilerin kendi çıkarlan doğrul-
tusunda koruduklan gizemleri kolayca saf dışı
etmekledirler. Öte yandan bilgiler radyo-televız-
yon aracılığıyla hemen yaygınlaşunlmakta, anı-
nda görüntü, kablolar ve uydular aracılığıyla,
her on yıllık dönemde teknik gerçeklerin gizlene-
memesini sağlamaktadır.
Gerçekten de açık seçik, derhal anlaşılır olabi-
len, kendi kendisıyle banşık bir toplumdan daha
verimli, daha doyurucu bir model > ok gibidir ilk
bakışta.
Antik çağlarda "agora" ile "forum" demokra-
sisi, yalnızca bir kentin kapsamında yürürlük-
teydi. Roma'da feühler artar artmaz cumhuri-
yet, diktatorya ile yer değiştirdi. Radyo ve lele-
vizyon bir toplumun demokratık boyutlannı ge-
nişletrne olanağı sağlamaktadır. Bu düş bir son-
raki bin yıl için gerçekten baştan çıkartıcıdır.
iyasiler özel yaşantılan
veyakınlan konusunda
suskunluğu, saygıyı
istiyorlarsa, gazetecilerle
yargıçlann da siyasilerin
mali kaynaklan ile
namusluluklan ve
dürüstlüklerini
soruşturmalan hem yasal
hem de vazgeçilmezdir.
Ne var ki temkınli olmak gerekiyor. Çünkü
karabasan eşiktedir. Öncelikle özel yaşanü bağ-
lamında, yeni olanaklar nedeniyle, kişisel gizle-
rin ırzına gecılme tehlikesı çoğalmışür. Bu du-
rum etkin insanlara yalnızca sıyasa alanında de-
ğil, iş alarunda, sanatta ve basının kendi üyeleri
arasında da tehdit oluşturmaktadır. Boyah bası-
ndan tedirgınlik duyulmakta, cibinliklerin
altıru, anahtar delıklennden röntgenleyen ve Ba-
tı ülkelerinde sayılan giderek artan, ne yazık ki
kimi Doğu ülkelerinde de verimlileşen bu yayın
kuruluşlanndan rahatsız olunmaktadır. Fransa
şimdilik bu salgından kendini koruyabilmekte-
dir. Bundan mutluluk duyuyoruz.
Kamu yaşamı göz önünde tutulduğunda para
siyasasının özel konumu bile kaygı duymamız
için yeterlidır. Gizlerden yalıtıldığında ne yapar-
dı para siyasası? Özel açgözlülüklerin iktidannı
fark eder, genelçıkann mahkum edilişine, ulusal
iradenın yoldan çıkışına tanık olurduk. Batı'da
gızlerine vakıf kişilerin suçlan, onlan skandalla-
nn darboğazına itmiştir.
Siyasal eylemlerin başkaca aşamalannda ise,
doğal farklılıklar değil, düzey farklan söz konu-
sudur. Şunu itiraf etmeyı göze alalım: (deneyim-
lerden söz ediyorum) Belli dozda bir gizlilik ol-
maksızın hiçbir yönetim ayakta kalamaz. Ör-
neğinçözümlerin ayıklanmasında, gizli kapaklı-
ük koşuldur. Varsayımlar kesinleşmiş kararlar
gibi dışan sızdınlırsa, işin içinden nasıl çıkılır?
Varsayımlar devingen olup, siyasal sorumlular
ekip halinde, uygulayıalarla tartıştıktan sonra,
kesinlik kazanırlar. Kamuya açıklanacak karar-
lann takvimini de gene aynı ekip belirler. Bu du-
rum başan ya da başansızkğm anahtarıdır. Belli
bir süre gizlilik gereklidır. Dış güçler ve onlann
eylemlerine ilişkin kararlar da, kendi reklam-
lannı kendileri yapmayı seçtiklerinden, iletişim
açısından belli bir strateji kapsamında gerçekle-
şir. Onlar da işin başında açıklıktan rahatsız
olurlar.
Bu koşullar altında demokrasilerde sessizlik
ile açık seçiklik arasındaki çelişki anlaşılmaz gö-
zükebılir. Ama kanımca uzun vadede ve belli bir
ritm içerisinde çözümlenebilir. Demokratlann,
halk temsilciliğinin onayından sonra, oluşumlar
Portre
Bakaııoğlu, senatörtorıınu
Fransa'nm Grenoble
kenünde2Nisan 1942'de
dogdu. Babası bakan, dedesi
Senato başkanjydt. fki evülik
yapan yazann iki oğlu var.
Paris'te siyasa öğrenim
enstitüsüile tarih eğumenliği
diploması sahîbidir. Yazın
ûzerinedoktora yapmıştır.
ParisNanterre
Oniversitçsi'nde çağdaş tarih
, asistardığıyapmışolan
Jeanneney 1977'denbu yana
mezun olduğuenstitünün
profesörûdür. 1979-81 yıllan
araandaM
Aodimizud" üst
kurulüyeliğmi, 1982-86
tarihieri arasmda "Radio
Fnmce"inbaşkanlığtm ve
Agance France-Presse'nin yönetimsel
öaerikr üyeliğini yaptı. Türkiye'deki "ÜSİ
karuT'a eşdeğer televizyon kurulunun üyelik
veyöneticiliğindebulundu. 1993'tenbuyana
ise 'SEUIL' Yayınlan Yönetim Kurulu
üyeliğim yapmaktadır. "Fransu: İhtilalimn 2.
YfizyA Karamu" ile "İnsan ve
V atandaşHakları BiMirisJ
Başkanhğı"nda bulundu.
Dış ticaretten sorumlu devtet
bakanhğı da yapan
Jeanneney'in kitaplan
şunlardır
Pirinç ve Kırmızı:
Uzakdoğu'daSAyö^),
JulesJeanneney'in Siyasal
Günruğü (1972), Cumhuriyet
DönemındeFrançoisde
Wendel: Para ve Iktidar
(1972), tktidardaki Sol îçjn
Tarih Dersi (1924-1926),
Alceste'nm Mesleğ^ ve
Beuve-Mery'nin Dûnyası
(1979),XX.Yûzyü
Fransası'nda Siyasal
îktidarlar, îşÇevreleri veGîzK Para
(1981-84), SesGetiren Röportaj Dergileri
(1959-68), Geçmişin Günceüiği Üzerine
Kronikier (1987), Bekknen Adam Georges
Mandel(1991). BazıTV belgeseİlerideyapü.
Legjon D' Honnoer Madalyası sahibidır.
Jean-Noel Jeanneney
Jeanneney şöyle diyor: Öncelikle özel > aşantı bağlamında, \eni olanaklar nedeniyle, kişisel gizle-
rin ırzına geciİme tehlikesi çoğalmıştır. Bo\ alı basından tedirgınlik duyulmakta, cibinliklerin altı-
nı, anahtar deliklerinden röntgenleyen ve Batı ülkelerinde sa> ıları giderek artan, ne yazık ki kimi
Doğu ülkelerinde de verimlileşen bu yayın kuruluşlarından rahatsız olunmaktadır.
hakkında bılgi edinmeye, koşullar ve ahnan ka-
rarlann. onlann selameti açısından zarar gör-
meyeceği kertede, her şey hallolduktan sonra
açıkbğı dayatmaya haklan vardır. Kaldı ki bu
onlann görevidir de. Bu günışığına çıkartma sü-
resi, kişiler, konular ve zamana göre değişiklik
gösterir. Kesin bir vade saptanamaz.
Soyut bir tanımlama nru yapüm? Hayır, tama-
men somut bir açıklama bu. Parlamenterler,
yargıç ve gazeteciler, bunu iyi bilirler. Kaldı ki
gazetecüer, özgür düzenlerde. farklı aydınlatıl-
malann sorumluluğunu zaten taşırlar.
İleri sürdüklerimin doğru anlaşılmasını iste-
rim. Siyasilerin yoğun çalışma sırasında, giz sü-
resini gereğinden fazla uzatma eğiliminde ol-
duklannı bilmez değilim. Bu, genelde işlerine ge-
lir. Dolayısıyla basının rolünü benimseyip. yurt-
taşlann med'eni haklan doğrultusunda, bu vade-
yi sürekli kısaltmaya çabalaması. son derece
sağlıkhdır. Basının sağladığı genlim, gûçler den-
gesini ve muhalefetin yaptınmını, cumhuriyet-
lerde sağlar. Basın hem denetler hem de ceza-
landınr. Ben yalnızca vatandaşlann, değişik ko-
şullarda siyasilerin, bu dayatmaya direnebile-
ceklerini, bunun da siyasetçilerin hakkı olduğu-
nu bilmelerini istiyor ve ilerleyen teknolojinin
onlan haklı çıkarttığını savunuyorum.
Kaldı ki işin öteki yanını da göz önünde bu-
lundurmakta hızh hareket etmeliyiz. Gizli ka-
paklılık kısa vadede, aykın düşen reformlara
katkıda bulunsa da (genelde bulunur, her za-
man değil) daha uzun vadede kesinkes "konfor-
mizmi" ve tutuculuğu güçlendirir. Pek çok ku-
rum ve kuruluşta bu sonuçtan kaçınılamamıştır.
Orduda örneğin askerler suskun kalmaya ve ay-
kın düşühceler önermemeye zorlanırlar. Jean
Jaııros 1910 yılında, "Yeni Ordu" adh müthiş kı-
tabında, bu durumdan kaygı duyduğunu açıkla-
mıştı. Gizlerin açıklanmasının sağlayacağı ko-
laylığa yatkın adalet mekanizmasında da durum
aynıdır. En başat görevi güvenliğı sağlamak
olan, yanı zayıfı koruması gereken polis bile, ga-
zetecilerin hileleri sonucu, baştan çıkmaya eği-
limlidir. Kamuoyunun denetimi polis üzerinde
bile gereklidir.
İşte önümüzdeki yüzyılda, demokrasilerde sa-
ğı soldan ayıracak en belirgin ölçüt, bu aşamada
ortaya çıkıyor. Piyasa ekonomisinin ve kişisel çı-
karlann, toplumsal bolluğu, refahı sağlamak
adına vazgeçilmez olduklan kesinkes kabul edi-
lirse; para kral olursa, diğer etkilenmelenn dışın-
da tutulursa, demokrasi yara alır. İstihbarat sek-
törûnde de durum aynıdır. Habercilik eğer ken-
di kurallan dışında hiçbir yaptınm ile dizginlen-
mezse, az önce saydıgım gereksinimlerin tersine
bir rol oynayabilir.
Habercilik, kısa vadede, en haklı ve adilane
gizler üzerinde bile suskunluğun savunmasını
kırmak adına, tüm ağırlığını koymaktadır. Pa-
parazziler, telefon dinleme uzmanlan, telefon
onancılan, şantajcılar, her türden "spekülatör"-
ler tümü birden bir sisten oluşturup, gızemın kı-
lidini havaya uçurmak için giderek güçlenmek-
tedırler. Çoğu zaman da konuşmaya meraklı si-
yasal oyunculann katkısından yararlanırlar.
2!arar görebilecek çıkarlann boyutu, uluslarara-
sı söylentilerin kıpırtısı. muhbirliğin ölçüsüzlü-
ğü; bütün bunlar kaygı duyulacak doğrulvuya
doğru itici bir giiç oluştururlar.
Y A Y I N H A K K I C u m h U r İ y e t ' E A ' I T T I R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
Kültür • Sanat 293 89 78 ( 3 hat)
%
KOPRU USTU
AŞIKLARI
Yön- Leos Carax
JUUETTE BINOCHE-DEMS UVANT
12 00-14 15-16.30-18 45-21 00
THE WALLYön- ALAN PARKER
12.15-14.30-16.45-19.00-21.15
YARIN: AYAZDA BİR VÛREK • THE DOORS
Sabri BerkeL (1904-1993)
sevenleri 4 Ağustos perşembe saat 11.00'de
Zincirlikuyu mezarlığında anmak"
için tüm dostlan beklivoruz.
saııal ınorkezı
BULUNMAZ TIYATRO
İ S T A N B U L
31 Ağustos tan başlaya/ak
M KARACA TIYATROSU NDA
(•azan NazımHıkmet
Yön H. Hilmi Bulunmaz
Çarş. 15.00-C.lesi 21.00
KISKANÇ BABAM
"My Father The Hero"
5 Ağustos Cuma gunu Sınemalarda çılgm bır Fransız aıle komedısı başlıyor
Gerard Depardıeu, kansından boşanmış Andre rolünde. Kızı Nıcole ise 450
aday arasından seçılen 14 yaşındakı Kathenne Heıgl Ergenhk çağındakı
Nıcole, Barbıe bebeklerını atıp erkeklerle oynamayı keşfettığı sıralarda
babası ile sıkıcı olacagmı duşünduğu btr lat\le çıkar Ufak ama yaşından
buyuk bır yalanı tatıllerını muthış bır maceraya donuşturur. Bu fılm,
bunaltıcı yaz gunlerı ıçın kaçınlmaz bır serınlık olacak
4 >
*,
4»
TARŞUStKİNaİCRA
MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN
Dosya: 1988/2032
Alacaklı: Yaşar Togo
Vekili: Avukat Cafer Tayar Tayyar, Şar lşhanı Tarsus.
Borçlu: Hatice Gürses mirasçıa lsmet Az. Saıt Efendi Sk. No: 6;3
Aksaray/İst.
AJacak miktan: 87.500.000.- TL ile bunun icra takip masraflan.
Senet tarihi: 23/11/1984 tarihli adi senet.
5/12/1988 tarihınde borçlu Aziz Gürses mirasçılan hakkında icra
takibinde bulunulmuş, bunlaıdan mirasçı HaticeGürses'in de ölümü
ile bu kez 23'2/1990 tarihinde Hatice mirasçılan hakkında icra taki-
binde bulunulmuş, ancak bunlardan mirasçı tsmet Az'a tebligat ya-
pılmamış olmakla örnek 49 sayıb ilamlı takıplerdekı ödeme emrinin
Ismet Az'a ilanen tebligıne karar verilmiştir. Bu arada Hatice Gür-
ses'in Mersin 3. tcra Müdüriüğü'ndeki 1989/1104 sayıh dosyasında
bulunan alacağına da haciz konulmuştur.
Bu nedenlerîe işbu ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren borcu
7 gün içinde ödemeniz, borcun tamamına veya bir kısmma itirazınız
varsa yine bu 7 gün içerisinde yaalı veyasözlü olarak müdürlüğümü-
ze bıldirmeniz.
Borç ödenmez veya itiraz olunmazsa icra takibine kaldığı yerden
devam olunacağı, dosyadaki paranın ödeneceği, Tebligat Kanunu'-
nun degişik 31'inci maddesi uyannca son ilan tanhinden itibaren 7
gün sonra tebligaün yapılnuş sayılacağı ilanen teblığ olunur. 11 1
1994
Basın: 49943
nümüz4eki yüzyılda,
demokrasilerde sağı soldan
ayıracak en belirgin ölçüt,
bu aşamada ortaya çıkıyor.
Piyasa ekonomisinin ve
kişisel çıkarlann, toplumsal
bolluğu, refahı sağlamak
adına vazgeçilmez olduklan
kesinkes kabul edilirse; para
kral olursa, diğer
etkilenmelenn dışında
tutulursa, demokrasi yara
alır.
Bir başka açıdan; bir saat, bir gün, bir ay ya da
bir yıl sonra demokratlar, gerçeğİ öğrenmeyi ko-
şul olarak dayattıklannda, para kendiliğınden
yeni bir gizem konumu yaratmaya çabalar. Bu
yeni gizem, paranın rolünü saklamakla yüküm-
lüdür. Demokratik güçlerle rekabet hahndedir
para; irade ve özlemlerle de! Doğal olarak bu
arada ahlaksızhk boyutunun ivme kazanması
tehlikesini de düşünmüyor değilim. Siyasiler
özel yaşantılan ve yakınlan konusunda suskun-
luğu. saygıyı istiyorlarsa, gazetecilerle yargıçla-
nn da siyasetçilerin mali kaynaklan ile namuslu-
luklan ve dürüstlüklerini soruşturmalan hem
yasal hem de vazgeçilmezdir.
Sonuç olarak paranın egemenliği sakmca ya-
ratabilir. Paranın boşboğazlığı. ihtiyatsızlığı İca-
dar sansürü de sakıncalıdır. Yanılmıyorsam
okurlanm anlamışlardın hiçbir yer ve hiçbir za-
manda, çıkarlann katışıksız uyuşumuna inanan
biri değilim. Kişisel itkilerin uzlaşması, buluş-
ması da bir toplumun mutluluğu ile ahlaksal
dengesini, tek başına belirleyemez. Böylesi bir J
sonuç için bilgelik ve hukuk devletinin yaptınm- j
lan da koşuldur. Bu satırlan yazdığım gazetenin
yerini, etkinliğini, aydınlatma oranını biliyor,
araştırmanın amacına şapka çıkanıyor ve yaz-
dıklanm üzerine, uzun vadeli düşünülmesini
sağlayacağını umuyorum.
Yann: Kuveyt Müzesiyöneticisi
Bayan Al-Sabah
POLİTİKAVEÖTESİ
MEHMED KEMAL
Zoru Seçen Yazap...
Suat Dervlş, Prof. İsmail Derviş'in kızı... Köklü bir aile-
den geliyor. İyi bir öğrenim görüyor. öğreniminin bir
bölümü özel; bir bölümü de Berlin Konservatuvarı Ede-
biyat Fakültesi'nde geçiyor. Bunca öğrenimden sonra
kendine seçtiği uğraş gazeteciliktir. Avrupa'ya muhabir
olarak giden gazeteci... Bu ilkler tek kalmıyor, başka ilk-
ler olarak sürüyor da... Refet Paşa'dan, Istanbul'a giri-
şinde ilk demeç alan gazeteci oluyor.
Gazeteci, köşe yazarı, kadın sayfası, çeviri, yazı dalını
deneyendir.
Suat Hanım'ı ilk kez Ankara'da Kuvvet gazetesinde ta-
nıdım. Oemokratik olaylann kımıldadığı günlerdeydi.
Ben gazetede gece sekreteriydim, Suat Hanım yazardı
Yazılarını hep geç vakit getirirdi. Yazılarını el ayakçekil-
dikten sonra geç vakitler getirmesi dikkatimi çekerdi.
Yazılarını getirir, ilgililere verir, sessizce giderdi.
Ahbap oldukca kimliğini öğreniyordum. Siyasal mah-
kûm Reşat Fuat Bararrer'in eşiydi. Baraner, Çankırı
Hapishanesi'nde yatıyordu. Eşine yakın olmak için An-
kara'ya gelmişti. Bu ilişkiden daha sonra "Ankara Mah-
busu'adlı romançıkacaktı. Varlıklı bir kişi değildi; otelin
bekârlara ayrılan odalarında kalıyordu. Bir gün neden
bu odalarda kaldığını sormuştum:
"Polisin gözü önünde olmak için" demişti. Buna kar-
şın, polis gene tedirgin etmekten geri durmuyordu.
O yıllarda Ankara'da iki gazete çıkardı: Biri Ulus, öteki
Kuvvet. Kuvvet'te Emnryet adında genç bir hanım mu-
habir çalışırdı.
Bu bayan muhabir günün birinde şık bir kostüm giy-
mişti. Suat Hanım'ın hoşuna gitmişti.
"Elbiseniz ne güzel!"
"Teşekkür ederim."
"Kim dikti?"
"Hacıbayram'da bir Ermeni terzi var, o dikti. Çok be-
ğendinizse size de diktirebiliriz."
"Teşekkür ederim, o kadarparam yok."
"Benim adımı söyleyin, size çok ucuza diker."
"Gene de, o kadarparam yok."
"Benim adımı söyleyin yeter."
"Adınız ne sizin?"
"Emniyet."
"Ne dediniz?"
"Emniyet!"
Suat Hanım, "Eyvah, burada da mı polis!" diye bir çığ-
lık atar.
Sennur Sezer'in, "Suat Derviş öldü mü?" yazısını
okuduğum zaman bunları düşündüm. Bir dönemin ga-
zetecilerinin ablasıydı. Geçim sıkıntısı çektiği belliydi.
Geçinmek o tarihlerde yazıyla olası değildi Hem kendi
geçimini sağlıyor, hem de hapiste yatan bir adama bakı-
yordu.
Çeviriler, gazete yazıları yanında radyo piyesleri de
yazıyordu. Kendi adıyla yayımlamadığı için takma ad
kullanıyordu.
Bu sıkıntılara dayanamadı, yurtdışında yaşayan kız
kardeşinin yanına gitmek zorunda kaldı. Fransızca'ya
çevrilen ilkfürk romanı onundu. Kız kardeşi çevirmişti.
Dergiciliği de vardı. Yeni Edebiyat dergisini çıkardı.
BULMACA
1 2 3 4 5 6 7 8 9SOLDAN SAĞA:
1/ Üstüne deri gerili bir
çift bakır yanmküreden
oluşan vurmah çalgı. 2/
Uluslararası Tiyatro
Enstıtüsü'nün simgesi...
Tırpana ot ya da ekîn bi-
çerken, ürpanın kesip bir
yana yığdığı ot ya da tahıl
yığmı sırası. 3/ Kahra- 6
manmaraş'ın bir ilçesi... 7
Köpek. 4/ Çalgılı meyha-
ne. 5/ Açı ölçmeye yarar 8
dönme hareketli bir çeşit Q
cetvel... Yahya Kemal'in
hece ölçüsüyle yazdığı tek şiiri. 6/
Bir kumar aracı... Paramızı simge-
leyen harfler. 7/ Mısır'ın plaka işa-
reti... Devleün gelirlerini ve gider-
lerini yönetme işi. 8/ îspanyollar'-
ın sevinç ünlemi... Divan şiirinin
ölçüsü. 9/ Lötfi ö. Akad'ın bir fıl-
mi... Sütün yüzünde toplanan yağ-
lı katman.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Bakkesir yöresine özgü halay
türü bir halk oyunu. 2/ tskambilde
koz... tngiltere'de bir kent. 3/ Büyük kabuklu deniz hayvanlan-
nı avlamakta kullanılan. ince dallardan örülmüş kapan... Bir
nota. 4/ Işyerlerinde temizlik ve ayak işlerine bakan görevli. 5/
Sarma teknigiyle yapılan bir tür işleme. 6/ Bir spor araa... Bir
çoğul eki. 7/Ilaç... Dikişte kullanılan pamuk ipliği 8/ Yerdöşe-
mesi olarak kullanılan muşamba. 9/ Dağda yaşayan ve geçimi-
ni odun satarak sağlayan kimse... Sıkıntı verme, üzme.
ANTALYA1. SULH HUKUK
HÂKİMLtĞÎ'NDEN
1994/622
Davacı Orhan Inalöz vekili Av. Gültekin Sangül tarafmdan da-
valılar Alpan Üstek, Tomris Uluta^. Gülçin Büyüksavaş vs. aleyhine
açılan izale-i şüyu davasının yapılmakta olan açık duruşması sırasın-
da:
Davalılardan Alpan Üstek, Tomris Ulutaş ve Gülçin Büyüksa-
vaş'ın adreslerine gönderilen teblıgatlar bila tebliğ iade edilmış olup,
tebligat yapılamadıgından ve zabıtaca yapılan adres araşürması neû-
cesinde de adresleri tespıt edüemediğinden ilanen tebliğ yapılmasına
karar verilmiştir.
Buna göre Antalya merkez Demırcikara mahallesi 5644 ada, 4 ve 5
parseldekı arsa vasfındakı ta$ınmazın satılarak paydaşlar arasında
satış bedelitun pa> edilmesi davasının 24.8.1994 günü saat 9.00'da
mahkememizde yapılacak duruşmasında adı geçen Alpan Üstek,
Tomris Ulutaş ve Gülçin Büyüksavaş'ın haar bulunması veya kendi-
lerini bir vekille temsil ettirmelen, gelmedikleri takdirde duruşmanın
gıyaplannda yürütüleceği yönünde dava dilekçesi özeti ve duruşma
günü ilanen tebliğ olunur. 11.7.1994
Basın: 49947
SAKARYA 3. ASLİYE HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
Esas: 1993 82
Karar: 1994 416
Davacı: Asiye Türkoglu - Yeşiltepe Mah. Bağ-Kur Bloklan C Bl.
Kat2Daire4Sakarya
Gaip: Ibrahim Türkoglu - Yakup ve Hedıye'den olma 2.1.1950
D.lu, Sakarya ili, Hendek ilçesi Kocatöngel cilt no 049 02. sayfa no
52, kütük 38'de kayıtlı.
Dava: Gaiplik (Ibrahim Türkoğlu'nun gaiplığuıe karar verilmesı)
Tarafiar arasında mahkememizde görülen Gaiplik davası sonun-
da,
Davanın kabulüne,
Sakarya ıli Hendek ilçesi Kocatöngel köyü kütük 38'de kayıtlı Ya-
kup ve Hediye'den olma 1950'de doğma Ibrahim Türkoğlu'nun
Türk Medeni Yasası'ran 31. maddesi uyannca gaıpliğıne,
Aynı yasanın 34. maddesi uyannca gaiplik karanrun ölüm tehlike-
sinde meydana geldıği 2.7.1990 tarihinden itibaren hüküm ifade et-
mesine,
Bakıye 41.000 TL. harcın davacıdan alınmasına.
Yargılama gıderlerinin davacı üzerinde bırakılmasma,
5.7.1994 günü Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verilmiştir.
T.K.'nın 29-31. maddeleri gereğince ilanen tebliğ olunur.
Basın: 49891