03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 1AĞUSTOS1994 PAZARTESİ HABERLER OKÎAY EKİNCİ ! „ |f_. f ^MJ^. , . ...... ».., . , ^^^Pj , ,^Mf^Ş _ _ ~ _ ı • . .', ,,. ...nfm. Kamuyarannaaykmproje r.aksim'e camiprojesinin l Mayıs 1977'deki katliamdan "12 gun sonraya ait" bır Kültür Ba- kanlığı vaasıyla başlayan "resmi izin serüveni", yine 1977'deki Koruma Kurulu Karan ardın- dan Bayındırlık BakanlığYnın "imar pJanı ona- yı" ve hatta 1980 Mayısı'ndaki Bakanlar Kuru- Ju Karan'na rağmen, 12 Eylül 1980'dekı 'askeri darbe'ye dek sonuçlanamadı. YukandaJci bö- lümJerde de vurgulandığı gibi, bu "gecikmenin" başlıca nedenini, proje alanı olarak beiirlenen yerdeki parsellerde "müUu'yet sonımınun cözüle- metnesi" oluşturdu. Gerek Ahmet İsvan döne- minde, gerekse Aytekin Kotil döneminde, aynı alanda merkezi bir konumda bulunan 180 m r - lik "belediye parsdinin" cami arsasına katılması için İstanbul Belediye Meclisi'nden onay çıkar- tılamadı. Yine cami arsasını oJuşturacak par- sellerden mülkiyeti Ziraat Bankası'na ait olan- lann vakıflara "satış izni" ise Bakanlar Ku- ruiu'nun ancak 5 Mayıs 1980'deki karanyla alı- nabildi. Ancak bu satışa önkoşul olan "cami, çarşı ve otopark inşaatına ruhsat alma" aşaması da gerçekleşemediğinden, Taksim'e cami proje- sinde umutlar "12 Eylül dönemine" kaldı... lcamiyerlnekaflıotoparlc' Askeri darbeden sonra İstanbul'un "atanmış paşalarla"yönetilmeye başlandığı süreçte. Tak- sim'e cami projcsini izleyenlerin "untuttarmı kıran" iJk önemli gelişme, 1981 'de yapılan bir Imar planı degişikliği" oldu. İmar ve İskan BakanlığTnın 28 Aralık 1977- de onayladığı ve Taksim Maksemi yanındaki 406 no'lu imar adasını "cami, çarşı ve otopark alanı" olarak gösteren 1/1000 ölçekli Şişhane- Taksim imar planında, İstanbul Belediyesi, ani bir değişiklik yaparak ayru imar adasına "katiı otopark" karan getirdi. İsmail Hakkı Akansefin Belediye Başkanlığı sırasında yapılan bu değişiklik. 18.6.1981 tari- hinde yine tmar ve İskan Bakanlığı nca da onaylanarak resmen yüriirlüğe girdi. Böylece Taksim'e cami projesine "Milliyetçi Cephe" hü- kümeti döneminde sağlanan "imar planı deste- ğj" de 3.5 yıl sonra ortadan kalkmış oldu. Bu gelişme üzerine, proje alanındaki parselle- rini "cami ve çarşı inşaatı koşuluyla" vakıflara veren Ziraat Bankası, ayru anlaşmadaki "ban- kaya tahsis edilecek şube binası yeri" de artık gerçekleşemeyınce, arsalannı "geri almak" üze- re hukuksal girişimlere başladı. Vakıflar Genel Müdürlüğü ise bir yandan yine Ziraat Ban- kası'nı arsalannı geri almaması için "iknaya" çalışırken. öbür yandan İstanbul Belediyesi'nin imar planı değişikliğine itiraz etti ve bu değişik- liğin "iptali" için Damştay'da dava açtı. I Camf ve 'İsfam enternasyonalizml' Vakıflar Başmüdürü Sükyman Eyüboğlu ım- zasıyla İstanbul Belediyesi'ne verilen 7 Ocak 1983 tarihli itiraz dilekçesinde, belediyenin ca- mi yerini iptal edip yerine katlı otopark karan getirdiği imar planı degişikliği şöyle eleştiriyor- du: "Taksim semti gökdelen otellerinin toplandığı, İstanbul'un ve Türkiye'nin en kesif turistik mer- kezidir. Bugün Türk devletinin dış politjkası, İs- lam alemine »e Arap devletierine döniik kesif faa- liyetler arz etmektedir. Taksim semtinde bir cami yapılması, Arap detletlerinin de dikkatieri- ni Türkiye'nin üzerine celbedecek, enternasyonal bir hüviyet arz edecektir. Geçen seneler İstanbul Sheraton Oteli'nde yapılan İslam Devletieri Konferansı'na iştirak eden delegelerin, bu ihtiya- ca işaret etmeleri ve bu mevzuda Arap devletieri efcilerinin ilgili devlet bakammıza maddi yardon- da bulunma talepleri de duyumianmız arasında oiup bürün bu hususlar Taksim'de bir caminin ne kadar zaruri bir ihtiyaç olduğunu ortaya koy- 12 Eylül döneminın atamayla gelen 3. beledi- ye başkaru olan AbduUah Turtıl (Paşa) zamanın- da yapılan bu yazılı itirazda, belediyeyi "kara- nndan döndürmek" için vurgulanan diğer bir gerekçe ise "projenin içeriğine" ilişkindi: "Yapılacak caminin altında, cami müştemilatı ve Ziraat Bankası şubesni ihtiv a edecek kısımJa- nn haricindeki katlar, esasen katiı otopark ola- rak düzenleneceğinden, belediyenin bu husustaki gayesi de fahakkuk etmiş otacakûr." Vakıflar Başmüdürlüğü'nün, bunlara ek ola- rak ve öncelikle "cami yapınunın bir ihtiyaçtan doğduğunu" belirttiği itirazında. "TfineJden Şiş- B'ye kadarki güzergah boyunca mevcut 14 kilise arasında sadece mescit mahi>etinde Ağacamii'- nin bulunduğu" da belırtıliyor ve sonuçta beledı- yeden şunlar isteniyordu: "1- 18.6.1981 tasdik tarihli tadüat planında yazılı bulunan 'Katlı Otopark Alanı - H = Su Maksemi İrtifası' ibaresinin yerine 'Cami ve müstemilatı - katlı otopark alanı' ibaresinin ko- narak bakanlığa tasdike sunulması, 2- Belediye malı 22 sa.vılı parselin idaremize devri ile ilgili çalışmalar. belediveni/ce durdurul- mus buhınduğundan, yeni plan vüriirlüğe girdik- ten sonra bu çauşmalara da devaın buyurufana- sı..." Belediye başkanlığı döneminde İstanbul'un tarihi ve doğal değerierinin korunması ve özel- likle Bogaziçinde "yapdaşma yasağı" getiril- mesine yönelik planlama çalışmalanru gerçek- lestırmesiyle nam salan AbduUah Tntıl Paşa, vakıflann 1983 başındaki bu itirazlannı ve is- teklenni sonuçlandırmadı. Bunun "bukuksal gerekçesi" ise yine Vakıflar Genel Müdürlüğü'- nün aynı konuda Damştay'da dava açmış ol- malan ve davarun da henüz "karara bağlanma- dığı" bir dönemde bulunmasıydı. Bu nedenle, Taksim'e cami projesini gerçek- leştirmek isteyen çevrelerin "son umudan" da artık Damştay'daki davarun bir an önce sonuç- ianması ve belediyenin cami yerine otopark ön- gören imar planı değişikliğinin "yargı yoluyla" iptal edilmesiydi. | Camf projtsi kamtı yaranın aykm Taksim'e cami projesinin 80'li yıllarda karşı- laştığı en 'ciddi' engel, hiç kuşkusuz 1983'te alı- nan Daıustay karandır. şimlerde bulunduğu, özellikle mülkiyetler üze- rinde aynı amaçlı sözleşmeler yapıldığı. bu alanda yer alacak bir caminin bölgede 'zonınlu bir ihtiyaç' olduğu. o nedenle cami yerine oto- park yapılmaşı düşüncesinin 'kamu yaranna ol- madığı...' şeklinde görüş ve savlar yer alıyordu. Danıştay 6. Dairesi, davacı Vakıflar İdaresi'- nin savlannı inceletmek. konuya ilişkin aynntılı bir raporun düzenlenmesini sağlamak üzere, 5 Mayıs I982'de 'bilirkişi tayin edibnesine' karar \erdi. Taraflann bilirkişi seçimi üzerinde 'anla- şamamalan' üzerine bu seçim "re'sen" yapıldı ve Prof. Kemal Ahmet Aru, Prof. Hande Suher ve Prof. Dr. Ayten Çetiner, bu davanın bilirkişi incelemesini yapmak ve raporhaarlamakla gö- revlendirildiler. •BiHfkişi 80'li yıllardan sonra Taksim Caddesi'nde cuma namazı kıfmaya başla\an "cemaat", zamanla bunu haftalık gösteriye dönüştürerck cami gereksinmelerini sürekli anımsafmak istedi. 977'de cami arsasına dönüştürülen otopark alanj, 1981'deyapılan plan değişikliğiyleyeniden otoparka aynldı. Vakıilar'ın açtıgı iptal davası iseDamştay'da reddedildi vecami projesi ' hukuka aykın' bulundu... iptal ettirmek isterkcn, doğ- rudan doğruva 'cami düşüncesH nin' de aynı alanda Iıııkıık dışı olduğuna' hüküm veren bir mahkeme karannm ortaya çık- masma ve hatta 'kesinlesmesine' neden oldu. Nitekim. daha son- ra. bövlesi bir yargj karannın yaratılmasında Vakıflar İdaresi yöneticiierinin 'acekdliği' ve 'acemiliklerinin' önemli rol oy- nadığına dair eleştiriler, Taksim Camisı için 'özel bir vakıf kur- maya karar veren çevrelerde dile getirildi. Aynca >ıne bu Danı- ştay karanndan sonra artık cami projesinin Vakıflar tarafı- ndan değil, kurulması için haarlıklanna başlarulan 'Tak- sûn Camii kültür-Sanat VakfT eliyle izlenmesi ve gerçekleştiril- mesi de *>eni stratejı" olarak be- nimsendi. Vakıflar Genel Mü- dürlüğü'nün 1981 yılmda Danı- ştay 6. Daıresi'nde açtığı 1981 2960 sayılı dava. belediyece ger- çekleştirilen ve İmar ve İskan BakanlığVnca da 18.6.198Fde onaylanarak kesinleştiriien ca- mi yerine sadece "katlı otopark' inşasına yönelik imar planı de- ğişikliğinin *iptali' istemine da- yanıyordu. Önceki bölümlerde de belirtildiği gibi, Tak- sim Maksemi yarundaki 406 no'lu imar adası, 1 Mayıs 1977 katliamını izleyen 13 Mayıs 1977 tarihindeki bir Kültür BakanJığı yazısına da- yanılarak Anıtlar Yüksek Kurulu'nca aynı yıl 'cami ye çarşı yeri' olarak uygun görülmüş ve İmar İskan Bakanlığı da hemen ardmdan bu karan imar planlanna işleyerek, 28.12.1977'de aynı alana cami inşaatını öngören plan değişik- liğini onaylamıştı. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonrajstan- bul Belediyesi Başkanlığı görevi verilen İsmail Hakkı Akansel zamanmda ise bu alanda yeni- den bir plan degişikliği yapılmış, cami karannı iptal edip yerine katlı otopark karan getiren plan da yine aynı bakanlıkça bu kez 18.6.1981 - de onaylanmıştı. Vakıflar Genel Müdürlüğü, bu son plan deği- şikliğinin İmar Yasasf ndaki ilgili kurallara uy- gun olmadığı savıyla 1981 yıhnda Damştay'da iptal davası açtı. Dava gerekçeleri arasında. Vakjflar'ın ayru alanda bircami ve çarşı inşa et- mek için 'önceki plan karanna dayanarak' giri- i 1 1 aksim'e cami projesinden önce dikiJen "teneke kaplı" minare, Maksemin arkasındaki küçük mescidin damında yer alıyor. Bugünlerde yaşanan 'yeni atıiunlar' karşısı- nda da en önemli hukuksal dayanaklardan biri olan Danıştay 6. Dairesi'nin 7/2/1983 gün ve 556 sayılı karan, şimdiki otopark alanı olarak kullarulan Sular idaresi yanındaki 406 no'lu imar adasında bir 'cami ve külliyesinin' inşa edılmesınirı. 'şehirdiik ilkeleri, planlama esas- lan ve kamu yararı açBmdan' uygun olmadığını hükme bağlıyor. Üstelik bu karar, "Vakjflar'm itirazı" üzerine yine Danıştay 6. Dairesi'nce alınan 26.12.1983 tarih ve 4355 sayılı kararla da 'kesin olarak onaylandığından', aynı yerde yeniden bir cami inşasına olanak sağlayacak imar planı değişikliklerinin de artık "hukuk dışı' olacağının önemli bir belgesi niteliğim taşıyor. Damştay'- daki bu davarun belki de en ilginç yam, 'davacı' Vakıflar İdaresi'nin Taksim'e cami yapabilmek için yaptığı hukuksal girişimin sonucunda. bu projenin tûmüyle iptalinT öngören bir yargı karanrun çıkmış olmasıdır. Yani, Vakıflar İdaresi asünda belediyenin 'cami karannı kaldıran' imar planı değişikliğini Danıştay 6. Dairesi'nin 7.2.1983 tarihinde aldığı 556 no'lu karannda, bilirkişi raporunun taraflara teblığ edildiği, ancak 'Davacı tarafı- ndan bilirkişi raporuna yöneltüen itirazlann ra- porda ulaşılan kesin sonuçkarştsında yerinde gö- rölmediği'belırtiliyor. ' Yüksek yargının bu kanaatinedayanak oluş- turan bilirkişi raporunun birözetide karar met- ninde şöyle yer alıyor: "Taksim, Şehit Muhtar Mahallcsi, 406 ada, 4, 5, 6,7, 21 ve 22 parsel savılı taşınmazlann, tüm yapı adasının yüzde 40'ını kapsadığı. bu alanın ise çarşı + cami + otopark fonksiyonları için yetcrli olmadığı. Taksim Caddesi ile Taksim So- kağı gibi iki tali vol üzerinde yer alacak anılan tesislerin trafiği arttıracağı, bu yollann profilleri- tıin çok dar olnıası nedeniyle taşıt >e yaya yoğun- luğumı karj)lamayacağı, söz konusu taşınmaz- lann imar planında katlı otopark alanı olarak be- lirlenmesinde şehircilik ilkeleri, planlama esas- ları >e kamu yaranna uygunluk olduğu. ancak bu diizenleme yapılırken çcvredeki yollaria mevcut sevive-arazi kot farklanndan yararlanarak tabii zemini değiştirmeden Su Maksemi duvarının gö- riintüsünü etkilemeyip zemin seviyesinin altına doğru gelişecek şekiİde yapılmasının uvgun oldu- g«..." 1983 yılmda düzenlenen ve Danıştay karan- na da ışık tutan bu bilirkişi raporundaki öner- meler, hiç kuşkusuz bugün de aynı yerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği yönündeki tartış- malara önemli oranda yol gösteriyor. hent meydam Gerçi, Bedrertin Dalan'ın belediye başkanlığ] dönemındeki 'Tariabaşı yıkımlan' sayesinde. 406 no'lu imar adası. >enı Tariabaşı Bulvan'- ndan 'cephe alacak' bir konuma geldiyse de yapı adasının bu cephesi trafik ışıkJannın bu- lunduğu kavşağa' rasıladığından. yoğun bir araç girişi-çıkışı için 'uygunsuz' konumunu sür- dürüyor. Benzer şekilde aynı yapı adasının cep- he aldığı diğer yollar olan Fransız Konsoloslu- ğu ile arasındakı Taksim Sokağı ve şimdiki Tramvay Garajı'nm bulunduğu Taksim Cad- desi de aynı bilirkişi raporundaki trafık acı- sından 'yetersiziikierini' koruyorlar. Bilirkişi raporunun diğer bir önemli vurgula- ması da aynı alanda imar planına ışlenen 'katlı otopark' karannm, tarihi Maksem binalannın peyzajını ve 'kütlesel etkilerini' bozmayacak bir şekilde. "zemin Nevivesinin altında' projelendiril- mesi görüşüdür. Bu görüş, böylesi 'anıtsal yapılarla çevrili' bır alanda sadece cami ya da çarşı değil. 'hiçbiryeni yapı kütlesinin obnaması' yönündeki uygarca düşünceleri de desteklemekte, otoparkîn 'ye- rairına gömükrek' çağdaş bir kent meydanı dü- zenlemesine ışık tutmaktadır. | Dalan'ın verdiği umutlar Taksim'e cami özleyenlerin 80'li yıllardaki bir başka umutlan ise, seçim kampanyası sıra- sında 'İslama olan bağlılığını' sıkça dile getiren Bedrettin Daian'ın, yine aynı bağlılığı siyasetine de yansıtan ANAPtan belediye başkanı olarak seçilmesiydi. Nitekim. Mart 1984 secimlerinden sonra Da- lan'ın özellikle "Taksim Meydam'nı yeniden dü- zenleyeceğine''' söz vermesi. bu umutlann can- lanmasına ve giderek sağ basında 'dile getiril-. mesine' neden oldu. Aynca Vakıflar Genel Müdürlüğü de Dam- ştay'da davayı kaybetmesine rağmen, Dalan'la birlikte başlayan 'yeni dönemde' de belediyeye yeniden başvurmayı ve imar planındaki oto- park alanının 'camiye çevrilmesi' yönündeki ısrarlannı sürdürmeyi elden bırakmâdı. 1984'- ten 1989'a kadar geçen beş vıllık dönemde, Vakıflar'ca sürdürülen bu başvurulann en so- nuncusu olan 3 Şubat 1989 gün ve 321 sayılı yazı ilginç 'yeni bilgileri' de içe- riyor. Vakıflar Bölge Müdürü Erol Özbilgen imzasıyla Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na sunulan başvuruda. 'Danıştay karan dısındaki' hemen tüm gelişmeler özetlendikten sonra şu açıkla- malara yer veriliyor: "Bu arada. Taksim'de cami ihtiyacı, Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Bedrertin Dalan tarafından gayet müspet karşı- lanmış ve önemie üzerine eğilin- miştir. Nitekim, Beyoğlu Belediye Başkanlığı'na yaptığımız müra- caat henüz bir sonuca varmadan. Sayın Bedrertin Dalan tarafı- ndan görevlendirildiğini ifade eden belediye yetkililerinden Y. Mimar L'mit \ urtseven'in İstan- bul Vakıflar Başmüdürlû'ğü'nü ziyaretinden, konunun yeniden ele alınacağı ve imar planının ta- dili suretiyle bu mahalde cami yapımına imkan verileceği orta- ya çıkımştır..." BIZBIZE 1983'teki Danıştay karan, Taksim'deki bu tarihsel araziye cami ve çarşı yapılmasuu şehircilik ve planlama il- kelerineaykınbuhıyor.(Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) YARIN: Hukuka karsıgücblrilğl loblsl. ERDAL ATABEK AzilDeğilNOzüL. "Azil olurlar mı", yoksa "istifa mı ederler?" derken koalisyonun sol tarafına nüzül inmiş gibi oldu. Ülkenin politik liderçaplı kişilikleri öyle bir durumda bırakıldı ki, kendilerini korumak için direnmek zorunda kaldılar. SHP de kendisini kroke duruma sokan İSKİ skandalın- dan sonra bu kez kendi yumruğunu yiyerek teknik na- kavt sayısını saydırmaya başladı. Hikmet Çetin le Seyfi Oktay elbette haklıydılar, Onur Kumbaracıbaşt adına yakışır bir davranış gösterdi. Mu- rat Karayalçın saygısız, bu bakanlıklara gelen parfili ar- kadaşları (Mümtaz Soysal da içınde olarak) yakışıksız davrandılar. En azından kendi partili arkadaşlarına ya- pılan haksızlığın ortağı olmaktan kaçınmak çaplılığını gösterebilirlerdi. Ama gizli hırsların, doyurulmamış beklentilerin fırsatı kaçırmama heyecanı ağır bastı, ya- pılacak önemli işlerin yararına da daha baştan gölge düşürdü. Bunları tam da küllenmek üzereyken sayıp dökmenin yararı var mı? Bu yarara inanmasaydım, kimi günler üzüntüyle kimi günler gülerek izlediğim bu olayı -elbelte gerekli notu düşerek- geçerdim. Ama kimi olaylarda davranış biçimi sonuçlar kadar önemlidir. Kişiler de ör- gütler de toplumlar da böyle yanlış davranışlarla öyle sonuçları kaybederler Ri, sonraki kazanımlar önemini yitirir. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel den siyasal dav- ranış, kişiliklere saygı dersi almak da SHP'nin parti içi iktidarına yeterli olmalıdır. Şimdi yaşanmış bu olayın ki- me ne yararı olmuştur? SHP'li bakanların değiştirilmesi parti içi iktidar mücadelesinin sonucu ise bu iktidarı güç- lendirmiş midir, zayıflatmış mıdır? Zayıflatmıştır. Bu operasyon, SHP lideri Karayalçın'ı veçevresindeki ortaklarını güçlendirmiş midir, zayıflatmış mıdır? Zayıflatmıştır. Bu olayda yeni bakan olanlar (hepsi birden) güçlen- miş midir, zayıflamış mıdır? Zayıflamıştır. SHP'nin kamuoyundaki toplam imajı güçlenmiş midir, zayıflamış mıdır? Zayıflamıştır. Sosyal demokrat ilkeleri temsil gücü SHP için artmış mıdır, azalmış mıdır? Azalmıştır. SHP bu olayla gücünü arttırmış mı, azaltmış mıdır? Azaltmıştır. öyleyse bu olayın kime ne yararı olmuştur? Olsa olsa parti içi iktidar mücadelesinde "Bak bakalım, kim güç- lüymüş?"' çekişmesinde herkesin elinde kalan parçaya bakan yanı ortaya çıkmıştır. Bu da topluma uzun vadede yararlı olabilir. Ama şimdilik "sol tarafına inme inmiş politik iktidar "m ülkeye ne verebileceği sorusu gündem- dedir. Onlarm arasındaki çekişme de birbirinden millet- vekili transfer etmek, ilkel düzeyde saldırılarla birbirini yıpratmak gibi bırakınız çağdaş sağı, Doğu toplumları- nın bile aşması gereken basitliklerle her türden politik umutları kırıcı niteliktedir. Bu topluma sunulan politik ahlak örnekleri böyle oldu- ğu sürece, genç insanlara söylenecek ne kalmaktadır? Anası babası, saç saça, baş başa kavga eden, babanın anayı dövdüğü, ananın her türden entrikaya başvurdu- ğu, komşuların eve girip çıkıp ailenin mallarını kendi ev- lerine kaçırdığı bir ailede çocuklara doğru sözler söyle- mek neye yarar ki? önemli olan, güç zamanlarda insart- ların neler yaptığı, nasıl davrandığıdır. Insanların kişili- ği, ahlakları, karakterleri, yapacakları ve yapamayacak- ları şeylerin niteliği, sınırları hep güç zamanlarda ortaya çıkar. Unlü özdeyişle "insanın karakteriiçki masasında, kumar çuhasmda, yolculuk sırasında ortaya çıkar". Buna bir başka deyişle "iktidar sofrasında, yetkili ma- sasında, kapalı kapı arkasında ortaya çıkar" da denebi- lir. Şimdi düşünelim bakalım, bu durumda güvenebilece- ğiniz, sırtınızı dönebileceğiniz, her şeyinizi emanetede- bileceğiniz kaç kişi tanıyorsunuz? Bu kişilerden kaçı, hangi siyasal partide sorumluluk taşıyor. Yoksa parti yetkilisiyle elde kalmış parti malı kumaş arasında fark göremiyor musunuz? Ülkenin geleceğine dönük politik umutlan, bu soruların yanıtında aramamız gerekiyor. • • • Birtoplumdaumutfarınkınlmasıçoktehlikelibirdöne- meçtir. Öyle ki, umudu kırılmış toplum da umudu kırılmış insan gibi güvensiz, ürkek, kendini korumaya dönük, dı- şına ilgisiz bir davranış kalıbı benimser. Böyle bir top- lumda gelişme olmaz. Böyle bir toplumda sosyal kalkın- ma da göremezsiniz. ekonomik kalkınma da. Böyle bir toplumda artık değer yargıları değişmiştir. Bencillik, da- laverecilik, kendi çıkarını düşünmek, ego doyumu için insan harcamak, klikçilik, grupçuluk sosyal davranışlar olmuştur. Olaylara ve kişilere nesnel bakabilme yetisi ortadan kalkmış, bunun yerini "Benden olanın her kusu- ru erdemdir, benden olmayanın erdemi bile kusurdur" diyen sakat anlayış almıştır. Böyle davrananlarm ger- çeklerle iletişimi bozulmuş, her şeyi kendi sakatlanmış bakış açısıyla görmesi yüzünden ilişkiler deforme ol- muştur. Toplumların bu duruma gelmesi, bireylerin du- rumundan çok daha önemlidir. Böyle bir bozulmaya uğ- rayan toplumda, insanlardan öğütlerle hareket etmesini istemek de boşunadır. Onun için de bir toplumun en bü- tünsel davranış arenası olan "politik alan davranışları" sanıldığından çok daha önemli, sanıldığından çok daha duyarlı, çok daha etkili bir sahnedir. Ne yazık ki sosyal demokrat platform, her türden ye- tersizlikle sakatlanmış davranışlarla ülkenin politik umudunu kıran bir kördöğüşü alanı olmuştur. Kendi içinde birleşemeyen, güçleri bütünleştiremeyen, insa- nın değerini, insan emeğini koruyamayan, eğitimden sağlığa kadar her alanda çözüm bekleyen konular yeri- ne kişisel hırsların mücadelesini sergileyen görünüm toplumsal umudu kırmaktadır. İnsanın öz değerierinin politik alanda temsil edilmedi- ğini düşünmesi de başka türlü bir acı olmalı... Yolsuzluk AnayasaMahkemesi'nden MHP'yeparacezast ANKARA (ANKA) - Anayasa Mahkemesi. Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP) 1992yılı kesin hesaplanm inceledi. Mahkeme, Genel Başkan Alparslan Türkeşile bazı kişilerin özel otomobillerinin giderlerinin genel merkez tarafından karşılandığını belirledi. Yasalara aykın olarak yapılan ödemeler nederüyle Anayasa Mahkemesi, parünin toplam 42 milyon 135 bin 427 liralık malının Hazine'ye devredilmesinekarar verdi. Yekta GüngörÖzden başkanlığında toplanan mahkemenin Resmi Gazete'de yayımlanan inceleme sonuçlanna göre, bu durum Siyasi Partiler Yasası'na uygun bulunmadı. 1992yıh kesin hesaplanna göre MHP genel merkez ve örgütlerin gelir ve giderleri toplam 13 milyar 395 milyon 468 bin 725 lira olarak gerçekleşti. Mahkeme, temmuz 1992'de Islahatcı Demokrası Partisi'ne (Millet Partisi) katılan Bayrak Partisi'nin hesaplanm da inceleyerek yasalara uygun olduğunu belirledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle