Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 1994 PERŞEMBE
DIZIYAZI
Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Pierre Sane Cumhuriyet için yazdı
Insan haklan lafîa kalmamalı1948 yılında Birleşmiş Milletler'ce kabul edilen
Insan Haklan Evrensel Bildirgesi, tkinci Dünya Sa-
vaşı'nın küllerinden doğmuştu. Çok basit üç söz-
cükten esinlenerek yaratılmıştı: "Rr daha asto!"
Dünya böyle bir savaş ve dehşetı bir daha yaşa-
mamalıydı. Dünyamız birdaha insan kıyımına tanık
olmamalıydı ve hükümetler vatandaşlanna terör ya-
şatırken seyirci kahnmamahydı. fnsan haklan bir
daha asla böyle büyûk çapta çignenmemeliydi.
Bu evrensel bildiri aynı anda banşın sürekli olma-
sı, en basit yaşam örgütlerinin korunması ve yaygın-
laştınlması, insanlann hangi ırk, renk ve dinden olur-
larsa olsunlar eziyet, ayınmcılık ve korkudan uzak
yaşamalan dileğiyle hazırlanmıştı.
Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra ülkeler, insan
haklannı bildırinin öngördüğu geniş kapsamlı bir
şekilde resmı olarak kabul ettiler. Kabul edilen in-
san haklan kavramı o güne kadar bir araya getiril-
miş en geniş kapsamlı, en anlamlı ve dengeli kav-
rarndı. Bildiri, aynı zamanda daha sonra geliştirilen
sayısız uluslararası insan haklan yasasının temelini
oluşturdu. Günümüzde sekiz sözleşme ve anlaşma,
Birleşmiş Mılletler'e üye ülkelerin sorumluluklan-
nı biçimlendirmektedir.
Ne yazık ki yazılışından 45 yıl sonra bile dünya,
bu bildiri ile dile getirilen umutlan yakalamış değil.
Etnik temizlık, iç savaşlar, güçlenen ırkçılık.. 'Dûn-
yanın dörtte biri açtık çeidyor, ber dokuz kişden bt-
ri göçroen' gibi haber başlıklannı hepimiz biliyoruz.
• Bütün dünyada insan haklan
ihlalleri sürerken. ekonomik
firsatlan degerlendirmekten
başka bir şey düşünmeyen
hükümetler. hepsini görmezden
geliyorlar. Iki yüzlülükleri
inanılmaz boyutlarda...
Hükümetler. insan haklan
konulannı sürüncemede
bırakmaktan vazgeçmelidirler.
Bizlersafamatörlerdegiliz. bu
hükümetlerin. cogu zaman
vahşet varatanlar olduğunu
bilivoruz.
"Uhıslararaa Af Örgütü", haber başlıklannın ar-
kasındaki acı çeken insanlarla her gün uğraşıyor.
Meksika'da yargısız infazla parçalanmış vücutlan
görüyoruz. Hindistan'da askerlerin topluca genç kız-
lann ırzına geçtiğini öğreniyoruz. Kuzey lrlanda'da
silahsız gençler, hiç soruşturmaya uğramadan lngi-
liz askerlerince öldürüldüler. Uluslararası Af örgü-
tü, Türkiye'de gözaltında ölenlerin sayılanrun gide-
rek arttığı, yargısız infazlan ve "kavbotan" kişiler
hakkındaki raporlan da kaygıyla izlemektedir.
Uluslararası Af örgütü, bu yıl politik cinayetleri
ve "kayboİ8n"lan konu alan kampanyası ile ivedi
olarak etkili önlemler alınmazsa dünyamızın insan-
lar için felaketlerle dolu olacağına işaret ediyor.
Berlin Duvan dört yıl önce yıkıldığı zaman hepi-
mize parlak birgelecek söz verildi. Yeni sonımlu de-
mokratik hükümetler, yeni bir refah ve dünyanın tüm
ülkelerinin hükümetleri arasında bir işbirliğinin sö-
zünü verdiler. Ama ne görüyoruz? Eski Yugoslav-
ya'da, Avrupa'nın tam ortasında, komşunun komşu-
yu boğazladığını; kadınlann, hem eski dostlan hem
de yabancılar tarafından ırzma geçildiğıne ve "etnik
tetniziik'' gibi Avrupa'da tekrarlanamayacağına inan-
dıgımız bir vahşete tanık oluyoruz.
Dünyanın en zengin ve en güçlü devleti olan Bir-
leşik Amerika, dünyada, suç işlediği zaman yaşı
18'in altında olanlara ölüm cezası veren tek devlet.
Bunlann çoğu ruh hastası ya da geri zekalı, hemen
hemen hepsi yoksul ve büyük birbölümü de siyah...
Uluslararası işbirliği beklerken dünyadaki insan-
lık dramlan karşısında dünya toplumunun açmaza
düştüğüne tanık oluyoruz.
İ
Bütün düıyada insan
haMfln gerMyop
Dünyanın her bölgesınde insan haklannın gerile-
diğini görüyoruz. Hindistan gibi eski demokratik ül-
kelerde olsun, Filipinler gibi yenilerinde olsun, in-
san haklannın kutsallığı savunulurken hükümet güç-
leri ya da hükümetin destek verdiğı güçler insanla-
ra sokaklarda yargısız infaz uygulamaktadır. Brezil-
ya ve FColombiya'da her yıl binlerce insan öldürül-
mekte; çocukJar bile!
Dünya nüfusunun dörtte birini banndıran Çin'de
demokrasi yanlısı banşçı halk gösterisinin bastınl-
masından beş yıl sonra bile devlet terörü sürüyor. Bü-
tün bunlara karşın ekonomik firsatlan değerlendir-
mekten başka bir şey düşünmeyen hükümetler, hep-
sini görmemezlikten geliyorlar.
Hükümetlerin iki yüzlülüğü inanılmaz boyutlar-
da... 1993 yılında Viyana'da toplanan İnsan Hakla-
n Dünya Konferansı, hükümetlerin söyledikleri ile
yaptıklan arasındaki korlcunç uçurumu ortaya koy-
du. Konferansın sürdüğü iki hafta boyunca 60 ülke-
de en az dört bin beş yüz düşünce suçlusu, cezaev-
lerinde ömür çürütüyordu. Aynı on beş gün boyun-
ca Uluslararası Af örgütü, 60 ülkede hak-
Portre
Afrika için savaşımdan, Af Örgütü'ne
Seaegai'inbaşkentiDakar'da 1948 yılında do-
ğan Pierre T. Sane 1992 Ocak ayından bu yana
merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af ör-
gütû'nün genel sekreterhğini yapıyor.
Evli ve 2 çocuk sahibi oian Sane, Hseyi Sene-
gaJ'de bıtirdıkten sonra Fransa'ya gitti. Borde-
auvda işletme, Paris'te finans ve muhasebe,
Londra'da kamu işletmesi ve kamu politikası ko-
nulanoda yüksek eğitim gördü. Kanada'da siya-
sai büimler doktora çaiışmalan yaptı. Fransa'da
denetim şirketlerinde denetçi olarak cahşüktan
sonra bir Senegal ilaç firmasının genel müdür
yardımcılığını yürûttû. Uluslararası Gelişme
Araştırma Merkezi'm'n (1DRC) Nairobi, Ottawa,
Dakar'daki kuruluşlannda sorurnlu görevler
yükJendL
Bu arada (IDRC) için Afrika hakkında çeşitli
raporlar ve çalışma planlan h^rJaHı ve konfe-
ranslar verdi.
Çeşitli gönüllü çaiışmalan da bulunan Pierre
Sane, dünyanın çeşitli yöreierinde yaşayan Af-
rikalı bireylerin Afrika Birliği'ne yardım için
kurduklan 'Panafrica (PANAF) Uluslararası Ko-
mitesi'nin 1991-92 yıllan arasında başkanlığını
yüklendi.
Bu başkanlıktan 20 yıl önce Bordeaux kentin-
de "Fransa'daki Siyah Afrikalı ögrenciler Fede-
rasyonu"nun başkan yardımcılığını yapmışb.
Pierre Sane
lan çiğnendığı ıçın acı çeken 11 000 kışiye yardım
etmeye çalışıyordu. Bılebildiğımız kadanyla en az
20 kişi işkenceyle öldürülmüş, 40 kişiden fazla in-
san "kaybotanış"ve 100'den fazla kişi ölüme mah-
kum edilmişti. Aynı süre içinde Türkiye'den gelen
raporlarda, en az iki kişinin polis ya da jandarma
elinde işkenceyle öldürüldüğü, 13 siyasal amaçlı ci-
nayetin işlendiği ve Türkiye İnsan Haklan Derneği
Baskanı'na 1992 yılında insan haklan gününde yap-
tığı bir konuşma yüzünden dava açıldığı belirtiliyor-
du. Tüm dünyada vatandaşlannı korumak ve kolla-
makla sonımlu devletler dakika başı vatandaşlannın
haklannı çiğniyorlar; onlara işkence ediyor, infaz
ediyor, öldürüyor ve olaylan protesto edenlerin de
seslerini kısıyorlardı.
Aynca karşıt görüşlü gruplann da bir sonuca va-
rabılmek için şiddete başvurduğunu görüyoruz. Bu
gruplar din, adalet, ırk veya ulus uğruna, yaşamla-
nnı sürdürmekten başka sorunu olmayan sivil halkı
bombalayıp yarahyorlar. Cezayir, Liberya, Peru, Sri
Lanka ve Sudan gibi ülkelerin halkı, bu bedeli ödü-
yorlar; Türkiye'nin sıradan halkı da bu bedeli iyi bi-
liyor. İnsan Haklan Konferansf nın Viyana'da top-
landıgı o iki hafta boyunca PKK gerillalan, içinde
Kürtlerin de bulunduğu en az 60 tutukluyu öldürdü.
İnsan haklannın çiğnenmesine karşı çıkarken dün-
yanın her köşesinden insanlann bu harekete kanlma-
sı gerektiğini anlamalıyız. Toplumun, bizimle kül-
türel, dinsel ya da siyasal farklılıklan, hatta anlaş-
mazlıklan olan kesimlerin üyelerinin de haklan ol-
dugunu savunmaya hazır olmalıyız. Alman rahip
Bartin NiemöUer, Nazi felaketine yol açan "edilgen
suçfuluk" hakkındaki şu ûnlü cümleleri yazmıştı:
"Almama'dan Nazikr, komünistkri almaya geklfler.
Ben sesünj çıkarmadım, çünkü komünist değfldim.
Sonra Vahudüeri, sendikacılan ve katolikieri
aidılar ve ben yine sesimi çıkarmadım; çünkü ben
hiçbirinden değUdim
Sonra beni almaya geidiler.
Ama o zaman benim için sesini çıkaracak Idmse
kalmamıştı."
Uluslararası Af örgütü'nün insan haklannı ulus-
lararası alanda korumak için tüm devletlerden bek-
tnsan Haklan Evrensel
Bildirgesi, 1948 vıhnda
Birleşmiş Milletİer'ce
kabul edildi tkinci
Dünya Savaşı'nın
küllerinden doğan
bildiri, çok basit üç
sözcükten esinleıunişti:
'Bir daha asla!' Dünya
böyle bir dehşeti bir
daha yaşamamahydı.
Bildirge ayıu zamanda
banşın sürekli ofanası,
insanlann hangi ırk,
renk ve dinden
ohırlarsa olsunlar
eziyet, ayınmcılık ve
korkudan uzak
yaşamalan dileğiyle
hazuianmıştı. Ne yazık
ki yazılışından 45 yıl
sonra bile dünya, bu
bildiri ile dile getirilen
umutlan yakalamış
değfl. Etnik temiziik, iç
savaşlar, ırkçılık ve
açhk hala sürüyor-
lediği görevler var. Her devletin tüm insan haklan
standart ve anlaşmalannı imzalamasını istiyomz;
bugüne değin 20 ülke, Birleşmiş Milletler'in sekiz
insan haklan sözleşmesini imzaladı, 19 ülke hiçbi-
rini imzalamadı, Türk hükümeti ise yalnızca üçünü
imzaladı. Hükümetler, insan haklan konulannı sü-
rüncemede bırakmaktan vazgeçmelidirler. Ülkeleri-
ni yansız gözlemcilere açıp müttefıklerinin suçlan-
nı hoş gönnekten vazgeçmeliler. Bizler saf amatör-
ler değiliz, hükümetlerin siyasal kolaylık ve çıkar-
lara dayanarak işlediğini ve dünyanın sorunlannı
çözmesini istediğimiz bu hükümetlerin, çoğu zaman
vahşet yaratanlar oldugunu biliyoruz.
Hükümetler, sığınmak için sınırlannda bekleyen-
lere yardım eli uzarmalıdırlar. Hükümetlerin çaresiz
kişilere sığınma hakkı tanımamak için yasal aynn-
tılann arkasına saklanmaya çaiışmalan bizi sürekli
olarak dehşete düşürüyor. Sığınma hakkı konusun-
da en kötü davrananlar, en zengin ülkelerdir.
Uluslararası Af örgütü, her zaman olduğu gibi ki-
şileri ve hükümetleri tek tek ele almaya devam ede-
cektir. İnsan haklan ihlalleri, modem toplumun ka-
çınılmaz bir parçası değildir. Yalnızca davranışlan-
nı değiştinneye zorlanmalan gereken hükümet üye-
lerinin aldıklan kararlann birer sonuçlandır. tnsan
haklan ıhlaline neden olanlann cezasız kalmamala-
nnı sağlamak, canilerin ve işkencecılerin adalet kar-
şısına çıkanlmalannı ve gerçeğin ortaya çıkmasını
sağlamak gerekiyor. Ancak o zaman bu dehşet zin-
cin kınlabilir.
Son 45 yıldır insan haklan konulannın ne kadar
ilerlediğini fark etmemiz çok önemli. tlk uluslara-
rası bildiriden kocaman bir uluslararası ınsan hak-
lan yasası çıkmış ve tüm dünya ülkeleri, bu standart-
lann hiç olmazsa birkaçmı kabul ettiklerini dünya
kamuoyu önünde açıklamışlardır. Gelışmeden çev-
reye kadar uzanao birçok yeni insan haklan kuşağı
ortaya çıkmış ve "kayıp"lar ve işkence sorunlannın
çözümü için yepyeni usuller geliştirilmiştir.
En önemli gelişme ise dünyadaki insan haklan
hareketinde olmuştur. Viyana'daki dünya konferan-
smda diplomatlar, konferans salonunda insan hak-
lanna uymaktan söz etmekten öteye gidemezken
dünyanın her köşesinden gelen insan haklan savu-
nuculan, dışanda davalanna canla başla sahip çıkı-
yorlardı.
tçlerinde Türkiye tnsan Haklan Derneği de dahil
olmak üzere dünyanın her köşesinden 1.500 kuru-
luş, konferansa katılmıştı. Yerli halklar, kadınlar, ço-
cuİdar, özürlüler ve diğerlerini temsil eden birçok lcu-
ruluş, geniş bir ilgi yelpazesi oluşturuyordu. Hep
birlikte gelip beraber çalıştılar ve evrenselliğin ve
çok kültürlülüğün anlamını pratik anlamda gösterip
insan haklan hareketinin, dikkate alınması gereken
bir güç oldugunu kanıtladılar. Bir milyonu aşan üye-
siyle Uluslararası Af örgütü, böyle bir hareketin bir
parçası olmaktan gurur duyuyor.
Deneyimlerimiz, baskı yapılınca hükümetlerin et-
kilendigini bize gösterdi. Bunun bir göstergesi, he-
men hemen tümünün insan haklanna saygılı oldu-
gunu açıklamasıdır. Bir başka gösterge ise bazılan-
nın da uluslararası toplum onlan ayıpladığı zaman,
zoraki de olsa gerçekten saygı göstermesidir.
Tüm ınsan haklannın saygı gördüğü ve bundan
herkesin kendini sonımlu tuttuğu bir dünya görüşü
geliştirip bu düşü paylaşmalıyız. Herkesin tüm hak-
lanna sahip olduğu ve başlıca gereksınimlenn kar-
şılandığı ve herkesin sahip olduğu ihlal edilemeyen
haklann, özgürlük, banş ve adaletin temeli oldugu-
nu bilen bir düzene dayalı bir dünya güvenliği kav-
ramı oluşturmalıyız. Ulusallık engelini aşarak dün-
ya halklannın eşit olarak bilgi alışverişi yapıp bir-
birlerinden yeni şeyler öğrendikleri bir çok kültür-
lülük ortamı yaratmalıyız.
Ilnsanm doğai gereksMmiyle
özpiplûğü Uptaipinden aynfensz
Ban'da daha önceden kazanılmış haklann kısıtlan-
dığını görüyonız. Bazı Güney bölgelerinde, evren-
sel kişilik haklan kavramına bazı savlarla karşı çı-
kılıyor. Ölüm cezasına karşı çıkmak ve kişinin cin-
selliğıni anlatabilme özgürlüğü gibi bazı haklann
Batı'ya özgü serbest değerlerden doğduğu gerçeği
de dünyanın bazı yerlerinde bu savlara destek kazan-
dırmaktadır.
Bir öteki sav ise "tok kann ten
n
du. Basıte indir-
gemek gerekırse bu tez, özgürlüğün gelışmekte olan
ülkelerdekı aç yığınlar için bir lüks olduğu, ancak yi-
yecek ve sağlık gibi yaşamsal sonınlar çözümlendik-
ten sonra onlara özgürlük tanınabıleceğını anlatıyor.
Bu insanlara doğrudan doğruya karşı çıkıp tüm
özgürlüklenn ve haklann gözetilmesı gerektiği ve tti-
münün bölünmez bir bütün, aynı zamanda da birbı-
rinden ayn oldugunu vurgulamamız gerekiyor. in-
sanlann yiyeceğe ve özgürlüğe gereksinımi vardır.
Polis karakollannda işkenceye son vennek ya da aç
çocuklan doyurmak arasındaki üstünlüğü tartışma-
ya kalkışmamalıyız. Her ikisı de yapılmalı.
• Tüm insan haklannın saygı
gördûğü ve bundan herkesin
kendini sonımlu tuttuğu bir
dünya görüsü geliştirip bu düsü
paylaşmalıyız. Herkesin tüm
haklanna sahip olduğu ve
baslıca gereksinimlerin
karsılandığı ve herkesin sahip
olduğu ihlal edilemeyeri
haklann. özgürlük. banş ve
adaletin temeli oldugunu bilen
bir düzene dayalı bir dünya
güvenliği kavramı
oluşturmalıyız.
Yaptıklan çalışmalar, hükümetlerinin arkasına
gizlendiği saygınlık perdesini kaldırdığı için, insan
haklannı savunanlar çoğu zaman kurban seçılirler.
Onlar ihlal yapanlara dava açarlar, kurbanlara yar-
dım ederler ve ihlallere son vermek için kampanya-
lar yürütürler. Kısacası, zayıflan koruyup güçlüler-
den hesap sorarlar.
tnsan haklan savunuculan, birçok ülkede halk yı-
ğınlarıyla hükümetlerin dizginlenemeyen güçleri
arasındaki tek güç kaynağıdır. Bu savunuculann kat-
kılanna bugün her zamankinden daha fazla gerek-
sinimimiz var. Hızlı bir siyasal değişim geçiren dün-
yamızda onlar, muhalefet yapma hakkının korunup
uygulanabileceği sivil toplum kurumlannın kunıl-
ması için gereklı zemini hazırlayabilirler.
Uluslararası kuruluşlar, dünyanın her köşesınde-
ki insan haklan savunuculannın sorumluluğunu bir-
likte yüklenmelidirler. tnsan Haklan Kurulu, kesin
sözcüklerle kaleme alınmış bir insan haklan savu-
nuculan bildirisinin hemen kaleme alınıp kabul edil-
meşi için hükümetlere baskı yapmaktadır.
'Üçüncü Binyıi'a girerken insanoğlu, her yerdeki
her insanın var olması için gerekli en az gereksinim-
lerini ve en az özgürlüğünü sağlamak için gereklı bir
yasal çerçevey i sağlamış durumdadır. Her kişinin ve
devletin ortak görevi, bu yasal çerçevenin uygulanıp
saygıyla karşılanmasını sağlamaknr. Bu ortak görev;
ırk. din. dil ve ulusal farklılıklan aşacak bir birlik
gerektinr...
Yarın: Andrei Voznesensky
Sorular veyanıtlarla Uluslararası Af Örgütü
•Uluslararası Af Örgütü ne yapar?
• 1961 yılında kurulan Uluslararası Af örgütü
saldırgan olmayan düşüncelerini anlattıklan için
hapsedflenlerin özgür bırakılmalannı, siyasal
tutuklulann tarafsız yargılanmalannı ister,
işkenceye, yargısız infazlara, 'kaybolmalara' ve
ölüm cezasına son verilmesine çalışır ve
işkenceye, keyfı ve kasıtlı cinayetlere, silahlı
karşıt gruplann rehine almasına karşı çıkar.
•Uluslararası Af Örgütü gerçekten ulusianırası
bir kuruhış mudur?
•Evet. Kuruluşun 160 ülkede yaşayan 1.2
milyon üyesi ve elli ülkede de ulusal bölümleri
bulunmaktadır. Üyeler her meslekten, her
siyasal görüş ve dinsel inançtan ınsanlardır.
•Uluslararası Af Örgütü nasıl çalışır?
•tnsanlann yaşamını kurtarmak için ivedi
harekete geçmek gerekiyorsa, tüm dünyaya
yayılmış bir gönüllü ağına hemen haber verilir
ve ilgili hükümete mektuplar, fakslar ya da
telgraflar yağdınlır. Oyeler konuyu kendi
ülkelerindeki politikacılara, gazetecilere,
Birleşmiş Milİetler ve Avrupa Konseyi §ibi
uluslararası kurujuşlara da duyururlar.
Uluslararası Af Örgütü insan haklannı
-herhangi bir ülkede ya da dünyada- daha geniş
anlamda da savunur. Dünya çapında güncel
olarak yürütülen kampanya, politik cinayetler
ve 'kaybolmalar' konusunda yürütülmektedir ve
üyeler tek tek olaylar için kamuoyu oluşturmaya
çahşıyorlar, hükümetlere alışkanlıklannı
değiştirmek için baskı uyguluyorlar ve bu
ihlaller için uluslararası bir hareket başlatmaya
çahşıyorlar.
•Uluslararası Af Örgütü siyasal mıdır?
•Hayır. Uluslararası Af Örgütü herhangi bir
hükümeti ya da siyasal görüşü desteklemez,
karşı da çıkmaz. Yansızdır. Haklannı korumaya
çalışüğı mahkumlann görüşlerini desteklemek
zorunda olmadıgı gibi onlara karşı da çıkmaz.
Herhangi bir davada ilgili hükümetin
ideolojisini ya da kurbanın inançlannı dikkate
almaksızın yalnızca ihlali söz konusu olan insan
haklannı korumay_a çalışır.
•Uluslararası Af Örgütü geürini nereden
sağhyor?
•Uluslararası Af Örgütü'nün tek geliri
bağışlardan oluşur. Bağış kabul etme kurallan
çok sıkıdır ve alınan yardım örgütün
yansızlığını ve bagımsızlığını etkilememesini
sağlar. Hiçbir biçimde devletlerden bağış almaz.
•Uluslararası Af Örgütü BatTnın insan haklan
değerlerine mi dayanır?
•Hayır. Uluslararası Af Örgütü'nün korumaya
çalıştığı haklar, devletlerin, Birleşmiş
Milletler'de ve diğer bölgesel devletlerarası
kuruluşlarda kabul ettiklen haklara dayanır
Bunlardan birincisi lOAralık 1948 yılında
Birleşmiş Milİetler Genel Kurulu'nda kabul
edilen Evrensel tnsan Haklan Bildirisi'dir.
Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Köy Enstitüteri Vakfı: (5)
Köy Enstitüleri'ni Yıkanlar...
Ivriz Köy Enstitüsü kapatılıp yıkılmaya bırakılırken Ivriz Kö-
yü de neredeyse boşalmış; kimsecikler kalmamış gibi bir şey.
Buraların bağlı olduğu Ereğli ilçesi de yıkımlardan payını al-
mış, oradan da istanbul'a, büyük kentlere göç başlamış.
1946-50 arasında Yücel, Tonguç görevden uzaklaştırılmış;
Köy Enstitüleri başsız bırakılmıştı Sulandırma o zaman başla-
dı.
1950'den sonra, DP iktidarı köküne baltayı vurdu Köy Ensti-
tülerinin DP'ninilkMilliEğitimBakanıAvniBaşman, 1950'de,
Adnan Menderes'e karşı çıktı, Köy Enstitüleri'ni kapatmaya-
cağını bildirdi. Avni Başman, değerli bireğitimci, laik anlayışta
bir kişiydi. 1950 seçimlerinde, DP listesinden "bağımsız" ola-
rak Izmir Milletvekili seçilen Avni Başman (1889-1965), Milli
Eğitim'de öğretmenlikten müsteşarlığa değin çeşitli görevler-
de bulunmuş "/a/V anlayışlı bir kişiydi. Menderes, Bursa'dan
CHP adayı olan Teknik öğretim Genel Müdürü Rüştü Uzel'i
görevden almasını istedi. Almayınca, Avni Başman DP'den
uzaklaştırılmak istendi. Oysa Başman'ın DP'de kaydının da ol-
madığı görülmüştü. Avni Başman, Sevda Cenap And Vakfı
Başkanı MeKmet Başman'ın babası. Mehmet Başman, Ka-
vaklıdere şaraplarının da sahibi.
Avni Başman, DP'nin yanlış yolda oldugunu gören ilk politi-
kacılardan biri DP'den istifa etti, yerine gelen Tevfifc Iteri, Köy
Enstitüleri'ne de Rüştü Uzel'in başında bulunduğu Teknik öğ-
retim'e de balyozu vuran kişi oldu. Köy Enstitüleri'ne düşman
kesilen Tevfik lleri, 1950 öncesinde Samsun da ll Bayındırlık
Müdürü iken Köy Enstitüleri'ni öve öve bitiremezdi. 23 haziran
günü, Dikmen'de Eğit-Der'in düzenlediği toplantıda konuşan
Mahmut Makal, Tevfik lleri'nin politikaya atılmazdan önce,
Samsun'daçıkan "79May/s"dergisineyazdığıbiryazınınkimi
tümcelerini okudu. Tevfik lleri bunda şöyle diyordu:
"Bunlann her biri yakında bir köye öğretmen olacak. Bir
yandan o köye çiftçiliği, demircılıği, doğramacılığı sokacak; bir
yandan da köyün küçük çocuklarına bu enstitüden aldığı bilgi-
yı, ruhu aşılayacak.. Tesadufen gormemiş olanlann tasavvur
etmelerine imkân olmayacak şekilde yepyeni bir gençliğin bu
Köy Enstitüleri'nde yaratılmakta oldugunu gurur duyarak gör-
dük. Dileğımiz, Türkiye için çok faydalı olan Köy Enstitüleri
davasının muvaffak olmasıdır. Bu guzel, bu hayat dolu, bu ıs-
tikbalimiz için çok ümit verici enstitüden ayrılırken şöyle dü-
şundüm: Şehirlenn kasvetli, insanı bedbın edici havasından
bunalanlar buraya uğramalıdırlar. Burası. hasta dimağ ve ruh-
lar için bir şifa kaynağı olacaktır . "
Tevfik lleri (1911-1961), 1946da görevinden alınmış olan
Hakkı Tonguç'u, göreve gelir gelmez mahkemeye verdı. Ton-
guç aklanıp çıktı. Köy Enstitüleri'ni öğretmen okulları ile birleş-
tiren, ilkokullara din derslerini koyan Tevfik ileri'ydi. Köy Ensti-
tüleri düşmanlığı, eski DP'lilerce, özellikle 1945'lerden sonra
başlatılıp onların ardıllarınca sürdurüldü. Kız-erkek köylü ço-
cukları bir arada mı okuyorlar, kasaba politikacısı için gerekçe
hazırdı
- Buralar komünist yuvası oldu, kapatılmalı. Kız-erkek bir
arada okuyor. Köylünun namusu gitti!
Ereğlı'de, Ivriz'de anlattılar 1960'lardan sonra politikaya so-
yunan biri, böyle konuşunca, Ereğli'nin Durlaz Köyü'nden
muzıp Necip Ağa, şöyle demiş:
- Beyim, bizim oğlan, Ereğli'de sızin kızla birlikte okuyor. Si-
zın namus nasıl temizlenecek?
Politikacı hiç sesini çıkarmamış, köyden ayrılmış...
Ereğli ye, Rkret Ünlü ile Cumhur Ünüvar'ın arabasıyla git-
miştik^ Ereğlı'ye varır varmaz Ereğli Belediyesine uğradık.
BeledTye Başkanı Kenan Akptnar'ın çayını içtik Ereğlili gaze-
tecı Hasan Can, gazetesi •Guneşte, geleceğimizi çoktan
duyurmuş bile O gün, 2 Temmuz Sıvas olaylarının yıldönü-
müydü Ereğli'de yayın yapan ıkı televızyona "Er TV" ile "Met-
ro TV'ye konuşmalar yaptım, Sıvas olaylarının Köy Enstitü-
lerının kapatılmasıyla yakından ilgili oldugunu söyledim. Köy
Enstitüleri kapatılmasaydı Sıvas olayı benzeri olaylar Tür-
kiye'de olmazdı
Akşam, savunman Şevki Yiğrt in bahçesine kurduğu köşkte
yattık. Ivriz suyu. Bolkar Dağlarından geliyor, kar suyu. Bu de-
reye düşen, dört dakika içinde ölüyor. Ivriz Deresinin suları
kışın azalıyor, yazın artıyor Çünkü, donan gözenekler yazın
açılıyor da ondan. Görmeye değer yerler Buralarda tanışıp
konuştuklarım arasında Muammer Karataş, Eyüp Mertoan,
Tahir Yurttaşer, Güven Etkin, Tunay özfooz, Mahir Mızrak,
Bahri Özkubat, Ali Kasım flhan, CevatAtasoy, Mehmet Outar,
Elçin Kayış.. daha bir dolu kişi var. Araştırmacı-yazar Hao
Angı ile eşı Dudu Angı, Köy Enstitülü yazar Galip Candoğan
(Taşkafa) da oradaydılar. Elçin Kayış, Konya'dan sınıf arkada-
şımSaitKayışınyeğenıymış Zamanyoktu,Sait'ibulamadım.
Karaman Valısi Halil Nimetoğlu da Karaman'dan Ereğli'ye
gelmişti Şevki Yiğit'in bahçesınde birlikte akşam yemeği ye-
dik. Ereğli. Türkiye'de çok Ereğli var; ama dünyada tek tarım
anıtı, Hıtit anıtı burada var Burada turizm neredeyse öldürül-
müş, kent ihmal edılmiş Bir oteli yok, konuklar evlerde ağırla-
nıyor. Görenin bir daha ayrılamayacağı yöreler buralar. Unut-
turulmak istenmesi ne acımasız şeydir
ivriz kaya kabartması ile ilgili olarak AnaBritannica'da. kısa-
ca bilgi verilmiş Şöyle deniyor
"Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı Aydınkent (eskiden İvriz)
Köyü yakınındaki l.ö. 8. yüzyılın ikinci yansından kalma Geç
Hititkaya kabartması. Alçak kabartma olarak işlenmiştır. Tya-
na Kralı Varpalavas / bir elinde bir başak demeti, öbüründe
üzüm salkımları tutan ve bu kompozisyonda bereketi temsil
eden Hava ve Fırtına Tanrısı Tarhun'un onünde tapınır durum-
da canlandınr..."
ivriz Köy Enstitüleri gününe gelenlerin sayısı 500'ü bulmuş-
tu. Gelenler arasında Prof Hasan Çel* de vardı. Hasan Çelik,
Güney Kalifornıyada, Türk-Amerikan Derneği Başkanı Ali Ne-
sin'in, Ali Kaymalfın arkadaşı. Burada çok kişi Bekir Se-
merci'yi. Mahmut Makal'ı sordu. Onlar toplantıya gelememiş-
lerdi. Çoğu Cumhuriyet okuru olanlarla resimler çektirdik...
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Osmanlı devletinde
yangınlan gözetleyip ye-
rini saptayarak ilgililere
haber veren görevli... Bir
şeyin kenan. 2/ Memeli-
lerde protein metaboliz-
masının son ürünü olan
ve idrarla dışan aülan
madde... Kansızhk. 3/ 6
Işık akısı birimi... Atlann j
taşınması için yapılmış
kapalı taşıma aracı. 4/ 8
Hava basınçlan eşit olan g
yeryüzü noktalan. 5/ Oy-
nar eklemlerde oynaklığın kalma-
masıyla eklemin işlemez duruma
gelmesi. 6/ Sodyumun simgesi...
Altın, gümüş gibi madenlenn aya-
nnı anlamak için sürtüldükleri taş.
7/ Beddua... İskambilde bir kâğıt.
8/ Mızrak uçlanna takılan küçük
bayrak... En küçük sosyolojik bi-
rim. 9/ Termit, akkarınca gibi ad-
lar da verilen, bitkilere çok zararlı
bir böcek... Pokerde aynı cins iki
kâğıda verilen ad.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Türk hamamlannın ocak bölümü... Şöhret. 2/ Otlak... An-
lam açısından yoğun şiirleriyle kendisinden sonraki birçok şairi
etkilemiş XVII. yüzyıl divan şairi. 3/ Ayak bileği kemiği... Tofe-
toy'un önadı. 4/ Tohumlardan ezilerek yağ elde edilen yer. 5/
Yapağıdan elde edilerek eczacılıkta ve parfumeride kullanılan
sanmtırak renkte yağ. 6/ Ses... İçine çamaşır, elbise gibi şeyler
koyup sarmaya yarayan dört köşe kumaş. 7/ Etek ucuna doğnı
genişleyen giysi... Kalın bükülmüş sicim. 8/ Çıkar yol, çare...
"Sen ki bülbül gül için -- edersin bî-derd" (Nedim). 9/ Asya'da
bir ülke... Büyük çivi.