19 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 TEMMUZ 1994 PERŞEMBE DIZIYAZI Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Pierre Sane Cumhuriyet için yazdı Insan haklan lafîa kalmamalı1948 yılında Birleşmiş Milletler'ce kabul edilen Insan Haklan Evrensel Bildirgesi, tkinci Dünya Sa- vaşı'nın küllerinden doğmuştu. Çok basit üç söz- cükten esinlenerek yaratılmıştı: "Rr daha asto!" Dünya böyle bir savaş ve dehşetı bir daha yaşa- mamalıydı. Dünyamız birdaha insan kıyımına tanık olmamalıydı ve hükümetler vatandaşlanna terör ya- şatırken seyirci kahnmamahydı. fnsan haklan bir daha asla böyle büyûk çapta çignenmemeliydi. Bu evrensel bildiri aynı anda banşın sürekli olma- sı, en basit yaşam örgütlerinin korunması ve yaygın- laştınlması, insanlann hangi ırk, renk ve dinden olur- larsa olsunlar eziyet, ayınmcılık ve korkudan uzak yaşamalan dileğiyle hazırlanmıştı. Ikinci Dünya Savaşı'ndan sonra ülkeler, insan haklannı bildırinin öngördüğu geniş kapsamlı bir şekilde resmı olarak kabul ettiler. Kabul edilen in- san haklan kavramı o güne kadar bir araya getiril- miş en geniş kapsamlı, en anlamlı ve dengeli kav- rarndı. Bildiri, aynı zamanda daha sonra geliştirilen sayısız uluslararası insan haklan yasasının temelini oluşturdu. Günümüzde sekiz sözleşme ve anlaşma, Birleşmiş Mılletler'e üye ülkelerin sorumluluklan- nı biçimlendirmektedir. Ne yazık ki yazılışından 45 yıl sonra bile dünya, bu bildiri ile dile getirilen umutlan yakalamış değil. Etnik temizlık, iç savaşlar, güçlenen ırkçılık.. 'Dûn- yanın dörtte biri açtık çeidyor, ber dokuz kişden bt- ri göçroen' gibi haber başlıklannı hepimiz biliyoruz. • Bütün dünyada insan haklan ihlalleri sürerken. ekonomik firsatlan degerlendirmekten başka bir şey düşünmeyen hükümetler. hepsini görmezden geliyorlar. Iki yüzlülükleri inanılmaz boyutlarda... Hükümetler. insan haklan konulannı sürüncemede bırakmaktan vazgeçmelidirler. Bizlersafamatörlerdegiliz. bu hükümetlerin. cogu zaman vahşet varatanlar olduğunu bilivoruz. "Uhıslararaa Af Örgütü", haber başlıklannın ar- kasındaki acı çeken insanlarla her gün uğraşıyor. Meksika'da yargısız infazla parçalanmış vücutlan görüyoruz. Hindistan'da askerlerin topluca genç kız- lann ırzına geçtiğini öğreniyoruz. Kuzey lrlanda'da silahsız gençler, hiç soruşturmaya uğramadan lngi- liz askerlerince öldürüldüler. Uluslararası Af örgü- tü, Türkiye'de gözaltında ölenlerin sayılanrun gide- rek arttığı, yargısız infazlan ve "kavbotan" kişiler hakkındaki raporlan da kaygıyla izlemektedir. Uluslararası Af örgütü, bu yıl politik cinayetleri ve "kayboİ8n"lan konu alan kampanyası ile ivedi olarak etkili önlemler alınmazsa dünyamızın insan- lar için felaketlerle dolu olacağına işaret ediyor. Berlin Duvan dört yıl önce yıkıldığı zaman hepi- mize parlak birgelecek söz verildi. Yeni sonımlu de- mokratik hükümetler, yeni bir refah ve dünyanın tüm ülkelerinin hükümetleri arasında bir işbirliğinin sö- zünü verdiler. Ama ne görüyoruz? Eski Yugoslav- ya'da, Avrupa'nın tam ortasında, komşunun komşu- yu boğazladığını; kadınlann, hem eski dostlan hem de yabancılar tarafından ırzma geçildiğıne ve "etnik tetniziik'' gibi Avrupa'da tekrarlanamayacağına inan- dıgımız bir vahşete tanık oluyoruz. Dünyanın en zengin ve en güçlü devleti olan Bir- leşik Amerika, dünyada, suç işlediği zaman yaşı 18'in altında olanlara ölüm cezası veren tek devlet. Bunlann çoğu ruh hastası ya da geri zekalı, hemen hemen hepsi yoksul ve büyük birbölümü de siyah... Uluslararası işbirliği beklerken dünyadaki insan- lık dramlan karşısında dünya toplumunun açmaza düştüğüne tanık oluyoruz. İ Bütün düıyada insan haMfln gerMyop Dünyanın her bölgesınde insan haklannın gerile- diğini görüyoruz. Hindistan gibi eski demokratik ül- kelerde olsun, Filipinler gibi yenilerinde olsun, in- san haklannın kutsallığı savunulurken hükümet güç- leri ya da hükümetin destek verdiğı güçler insanla- ra sokaklarda yargısız infaz uygulamaktadır. Brezil- ya ve FColombiya'da her yıl binlerce insan öldürül- mekte; çocukJar bile! Dünya nüfusunun dörtte birini banndıran Çin'de demokrasi yanlısı banşçı halk gösterisinin bastınl- masından beş yıl sonra bile devlet terörü sürüyor. Bü- tün bunlara karşın ekonomik firsatlan değerlendir- mekten başka bir şey düşünmeyen hükümetler, hep- sini görmemezlikten geliyorlar. Hükümetlerin iki yüzlülüğü inanılmaz boyutlar- da... 1993 yılında Viyana'da toplanan İnsan Hakla- n Dünya Konferansı, hükümetlerin söyledikleri ile yaptıklan arasındaki korlcunç uçurumu ortaya koy- du. Konferansın sürdüğü iki hafta boyunca 60 ülke- de en az dört bin beş yüz düşünce suçlusu, cezaev- lerinde ömür çürütüyordu. Aynı on beş gün boyun- ca Uluslararası Af örgütü, 60 ülkede hak- Portre Afrika için savaşımdan, Af Örgütü'ne Seaegai'inbaşkentiDakar'da 1948 yılında do- ğan Pierre T. Sane 1992 Ocak ayından bu yana merkezi Londra'da bulunan Uluslararası Af ör- gütû'nün genel sekreterhğini yapıyor. Evli ve 2 çocuk sahibi oian Sane, Hseyi Sene- gaJ'de bıtirdıkten sonra Fransa'ya gitti. Borde- auvda işletme, Paris'te finans ve muhasebe, Londra'da kamu işletmesi ve kamu politikası ko- nulanoda yüksek eğitim gördü. Kanada'da siya- sai büimler doktora çaiışmalan yaptı. Fransa'da denetim şirketlerinde denetçi olarak cahşüktan sonra bir Senegal ilaç firmasının genel müdür yardımcılığını yürûttû. Uluslararası Gelişme Araştırma Merkezi'm'n (1DRC) Nairobi, Ottawa, Dakar'daki kuruluşlannda sorurnlu görevler yükJendL Bu arada (IDRC) için Afrika hakkında çeşitli raporlar ve çalışma planlan h^rJaHı ve konfe- ranslar verdi. Çeşitli gönüllü çaiışmalan da bulunan Pierre Sane, dünyanın çeşitli yöreierinde yaşayan Af- rikalı bireylerin Afrika Birliği'ne yardım için kurduklan 'Panafrica (PANAF) Uluslararası Ko- mitesi'nin 1991-92 yıllan arasında başkanlığını yüklendi. Bu başkanlıktan 20 yıl önce Bordeaux kentin- de "Fransa'daki Siyah Afrikalı ögrenciler Fede- rasyonu"nun başkan yardımcılığını yapmışb. Pierre Sane lan çiğnendığı ıçın acı çeken 11 000 kışiye yardım etmeye çalışıyordu. Bılebildiğımız kadanyla en az 20 kişi işkenceyle öldürülmüş, 40 kişiden fazla in- san "kaybotanış"ve 100'den fazla kişi ölüme mah- kum edilmişti. Aynı süre içinde Türkiye'den gelen raporlarda, en az iki kişinin polis ya da jandarma elinde işkenceyle öldürüldüğü, 13 siyasal amaçlı ci- nayetin işlendiği ve Türkiye İnsan Haklan Derneği Baskanı'na 1992 yılında insan haklan gününde yap- tığı bir konuşma yüzünden dava açıldığı belirtiliyor- du. Tüm dünyada vatandaşlannı korumak ve kolla- makla sonımlu devletler dakika başı vatandaşlannın haklannı çiğniyorlar; onlara işkence ediyor, infaz ediyor, öldürüyor ve olaylan protesto edenlerin de seslerini kısıyorlardı. Aynca karşıt görüşlü gruplann da bir sonuca va- rabılmek için şiddete başvurduğunu görüyoruz. Bu gruplar din, adalet, ırk veya ulus uğruna, yaşamla- nnı sürdürmekten başka sorunu olmayan sivil halkı bombalayıp yarahyorlar. Cezayir, Liberya, Peru, Sri Lanka ve Sudan gibi ülkelerin halkı, bu bedeli ödü- yorlar; Türkiye'nin sıradan halkı da bu bedeli iyi bi- liyor. İnsan Haklan Konferansf nın Viyana'da top- landıgı o iki hafta boyunca PKK gerillalan, içinde Kürtlerin de bulunduğu en az 60 tutukluyu öldürdü. İnsan haklannın çiğnenmesine karşı çıkarken dün- yanın her köşesinden insanlann bu harekete kanlma- sı gerektiğini anlamalıyız. Toplumun, bizimle kül- türel, dinsel ya da siyasal farklılıklan, hatta anlaş- mazlıklan olan kesimlerin üyelerinin de haklan ol- dugunu savunmaya hazır olmalıyız. Alman rahip Bartin NiemöUer, Nazi felaketine yol açan "edilgen suçfuluk" hakkındaki şu ûnlü cümleleri yazmıştı: "Almama'dan Nazikr, komünistkri almaya geklfler. Ben sesünj çıkarmadım, çünkü komünist değfldim. Sonra Vahudüeri, sendikacılan ve katolikieri aidılar ve ben yine sesimi çıkarmadım; çünkü ben hiçbirinden değUdim Sonra beni almaya geidiler. Ama o zaman benim için sesini çıkaracak Idmse kalmamıştı." Uluslararası Af örgütü'nün insan haklannı ulus- lararası alanda korumak için tüm devletlerden bek- tnsan Haklan Evrensel Bildirgesi, 1948 vıhnda Birleşmiş Milletİer'ce kabul edildi tkinci Dünya Savaşı'nın küllerinden doğan bildiri, çok basit üç sözcükten esinleıunişti: 'Bir daha asla!' Dünya böyle bir dehşeti bir daha yaşamamahydı. Bildirge ayıu zamanda banşın sürekli ofanası, insanlann hangi ırk, renk ve dinden ohırlarsa olsunlar eziyet, ayınmcılık ve korkudan uzak yaşamalan dileğiyle hazuianmıştı. Ne yazık ki yazılışından 45 yıl sonra bile dünya, bu bildiri ile dile getirilen umutlan yakalamış değfl. Etnik temiziik, iç savaşlar, ırkçılık ve açhk hala sürüyor- lediği görevler var. Her devletin tüm insan haklan standart ve anlaşmalannı imzalamasını istiyomz; bugüne değin 20 ülke, Birleşmiş Milletler'in sekiz insan haklan sözleşmesini imzaladı, 19 ülke hiçbi- rini imzalamadı, Türk hükümeti ise yalnızca üçünü imzaladı. Hükümetler, insan haklan konulannı sü- rüncemede bırakmaktan vazgeçmelidirler. Ülkeleri- ni yansız gözlemcilere açıp müttefıklerinin suçlan- nı hoş gönnekten vazgeçmeliler. Bizler saf amatör- ler değiliz, hükümetlerin siyasal kolaylık ve çıkar- lara dayanarak işlediğini ve dünyanın sorunlannı çözmesini istediğimiz bu hükümetlerin, çoğu zaman vahşet yaratanlar oldugunu biliyoruz. Hükümetler, sığınmak için sınırlannda bekleyen- lere yardım eli uzarmalıdırlar. Hükümetlerin çaresiz kişilere sığınma hakkı tanımamak için yasal aynn- tılann arkasına saklanmaya çaiışmalan bizi sürekli olarak dehşete düşürüyor. Sığınma hakkı konusun- da en kötü davrananlar, en zengin ülkelerdir. Uluslararası Af örgütü, her zaman olduğu gibi ki- şileri ve hükümetleri tek tek ele almaya devam ede- cektir. İnsan haklan ihlalleri, modem toplumun ka- çınılmaz bir parçası değildir. Yalnızca davranışlan- nı değiştinneye zorlanmalan gereken hükümet üye- lerinin aldıklan kararlann birer sonuçlandır. tnsan haklan ıhlaline neden olanlann cezasız kalmamala- nnı sağlamak, canilerin ve işkencecılerin adalet kar- şısına çıkanlmalannı ve gerçeğin ortaya çıkmasını sağlamak gerekiyor. Ancak o zaman bu dehşet zin- cin kınlabilir. Son 45 yıldır insan haklan konulannın ne kadar ilerlediğini fark etmemiz çok önemli. tlk uluslara- rası bildiriden kocaman bir uluslararası ınsan hak- lan yasası çıkmış ve tüm dünya ülkeleri, bu standart- lann hiç olmazsa birkaçmı kabul ettiklerini dünya kamuoyu önünde açıklamışlardır. Gelışmeden çev- reye kadar uzanao birçok yeni insan haklan kuşağı ortaya çıkmış ve "kayıp"lar ve işkence sorunlannın çözümü için yepyeni usuller geliştirilmiştir. En önemli gelişme ise dünyadaki insan haklan hareketinde olmuştur. Viyana'daki dünya konferan- smda diplomatlar, konferans salonunda insan hak- lanna uymaktan söz etmekten öteye gidemezken dünyanın her köşesinden gelen insan haklan savu- nuculan, dışanda davalanna canla başla sahip çıkı- yorlardı. tçlerinde Türkiye tnsan Haklan Derneği de dahil olmak üzere dünyanın her köşesinden 1.500 kuru- luş, konferansa katılmıştı. Yerli halklar, kadınlar, ço- cuİdar, özürlüler ve diğerlerini temsil eden birçok lcu- ruluş, geniş bir ilgi yelpazesi oluşturuyordu. Hep birlikte gelip beraber çalıştılar ve evrenselliğin ve çok kültürlülüğün anlamını pratik anlamda gösterip insan haklan hareketinin, dikkate alınması gereken bir güç oldugunu kanıtladılar. Bir milyonu aşan üye- siyle Uluslararası Af örgütü, böyle bir hareketin bir parçası olmaktan gurur duyuyor. Deneyimlerimiz, baskı yapılınca hükümetlerin et- kilendigini bize gösterdi. Bunun bir göstergesi, he- men hemen tümünün insan haklanna saygılı oldu- gunu açıklamasıdır. Bir başka gösterge ise bazılan- nın da uluslararası toplum onlan ayıpladığı zaman, zoraki de olsa gerçekten saygı göstermesidir. Tüm ınsan haklannın saygı gördüğü ve bundan herkesin kendini sonımlu tuttuğu bir dünya görüşü geliştirip bu düşü paylaşmalıyız. Herkesin tüm hak- lanna sahip olduğu ve başlıca gereksınimlenn kar- şılandığı ve herkesin sahip olduğu ihlal edilemeyen haklann, özgürlük, banş ve adaletin temeli oldugu- nu bilen bir düzene dayalı bir dünya güvenliği kav- ramı oluşturmalıyız. Ulusallık engelini aşarak dün- ya halklannın eşit olarak bilgi alışverişi yapıp bir- birlerinden yeni şeyler öğrendikleri bir çok kültür- lülük ortamı yaratmalıyız. Ilnsanm doğai gereksMmiyle özpiplûğü Uptaipinden aynfensz Ban'da daha önceden kazanılmış haklann kısıtlan- dığını görüyonız. Bazı Güney bölgelerinde, evren- sel kişilik haklan kavramına bazı savlarla karşı çı- kılıyor. Ölüm cezasına karşı çıkmak ve kişinin cin- selliğıni anlatabilme özgürlüğü gibi bazı haklann Batı'ya özgü serbest değerlerden doğduğu gerçeği de dünyanın bazı yerlerinde bu savlara destek kazan- dırmaktadır. Bir öteki sav ise "tok kann ten n du. Basıte indir- gemek gerekırse bu tez, özgürlüğün gelışmekte olan ülkelerdekı aç yığınlar için bir lüks olduğu, ancak yi- yecek ve sağlık gibi yaşamsal sonınlar çözümlendik- ten sonra onlara özgürlük tanınabıleceğını anlatıyor. Bu insanlara doğrudan doğruya karşı çıkıp tüm özgürlüklenn ve haklann gözetilmesı gerektiği ve tti- münün bölünmez bir bütün, aynı zamanda da birbı- rinden ayn oldugunu vurgulamamız gerekiyor. in- sanlann yiyeceğe ve özgürlüğe gereksinımi vardır. Polis karakollannda işkenceye son vennek ya da aç çocuklan doyurmak arasındaki üstünlüğü tartışma- ya kalkışmamalıyız. Her ikisı de yapılmalı. • Tüm insan haklannın saygı gördûğü ve bundan herkesin kendini sonımlu tuttuğu bir dünya görüsü geliştirip bu düsü paylaşmalıyız. Herkesin tüm haklanna sahip olduğu ve baslıca gereksinimlerin karsılandığı ve herkesin sahip olduğu ihlal edilemeyeri haklann. özgürlük. banş ve adaletin temeli oldugunu bilen bir düzene dayalı bir dünya güvenliği kavramı oluşturmalıyız. Yaptıklan çalışmalar, hükümetlerinin arkasına gizlendiği saygınlık perdesini kaldırdığı için, insan haklannı savunanlar çoğu zaman kurban seçılirler. Onlar ihlal yapanlara dava açarlar, kurbanlara yar- dım ederler ve ihlallere son vermek için kampanya- lar yürütürler. Kısacası, zayıflan koruyup güçlüler- den hesap sorarlar. tnsan haklan savunuculan, birçok ülkede halk yı- ğınlarıyla hükümetlerin dizginlenemeyen güçleri arasındaki tek güç kaynağıdır. Bu savunuculann kat- kılanna bugün her zamankinden daha fazla gerek- sinimimiz var. Hızlı bir siyasal değişim geçiren dün- yamızda onlar, muhalefet yapma hakkının korunup uygulanabileceği sivil toplum kurumlannın kunıl- ması için gereklı zemini hazırlayabilirler. Uluslararası kuruluşlar, dünyanın her köşesınde- ki insan haklan savunuculannın sorumluluğunu bir- likte yüklenmelidirler. tnsan Haklan Kurulu, kesin sözcüklerle kaleme alınmış bir insan haklan savu- nuculan bildirisinin hemen kaleme alınıp kabul edil- meşi için hükümetlere baskı yapmaktadır. 'Üçüncü Binyıi'a girerken insanoğlu, her yerdeki her insanın var olması için gerekli en az gereksinim- lerini ve en az özgürlüğünü sağlamak için gereklı bir yasal çerçevey i sağlamış durumdadır. Her kişinin ve devletin ortak görevi, bu yasal çerçevenin uygulanıp saygıyla karşılanmasını sağlamaknr. Bu ortak görev; ırk. din. dil ve ulusal farklılıklan aşacak bir birlik gerektinr... Yarın: Andrei Voznesensky Sorular veyanıtlarla Uluslararası Af Örgütü •Uluslararası Af Örgütü ne yapar? • 1961 yılında kurulan Uluslararası Af örgütü saldırgan olmayan düşüncelerini anlattıklan için hapsedflenlerin özgür bırakılmalannı, siyasal tutuklulann tarafsız yargılanmalannı ister, işkenceye, yargısız infazlara, 'kaybolmalara' ve ölüm cezasına son verilmesine çalışır ve işkenceye, keyfı ve kasıtlı cinayetlere, silahlı karşıt gruplann rehine almasına karşı çıkar. •Uluslararası Af Örgütü gerçekten ulusianırası bir kuruhış mudur? •Evet. Kuruluşun 160 ülkede yaşayan 1.2 milyon üyesi ve elli ülkede de ulusal bölümleri bulunmaktadır. Üyeler her meslekten, her siyasal görüş ve dinsel inançtan ınsanlardır. •Uluslararası Af Örgütü nasıl çalışır? •tnsanlann yaşamını kurtarmak için ivedi harekete geçmek gerekiyorsa, tüm dünyaya yayılmış bir gönüllü ağına hemen haber verilir ve ilgili hükümete mektuplar, fakslar ya da telgraflar yağdınlır. Oyeler konuyu kendi ülkelerindeki politikacılara, gazetecilere, Birleşmiş Milİetler ve Avrupa Konseyi §ibi uluslararası kurujuşlara da duyururlar. Uluslararası Af Örgütü insan haklannı -herhangi bir ülkede ya da dünyada- daha geniş anlamda da savunur. Dünya çapında güncel olarak yürütülen kampanya, politik cinayetler ve 'kaybolmalar' konusunda yürütülmektedir ve üyeler tek tek olaylar için kamuoyu oluşturmaya çahşıyorlar, hükümetlere alışkanlıklannı değiştirmek için baskı uyguluyorlar ve bu ihlaller için uluslararası bir hareket başlatmaya çahşıyorlar. •Uluslararası Af Örgütü siyasal mıdır? •Hayır. Uluslararası Af Örgütü herhangi bir hükümeti ya da siyasal görüşü desteklemez, karşı da çıkmaz. Yansızdır. Haklannı korumaya çalışüğı mahkumlann görüşlerini desteklemek zorunda olmadıgı gibi onlara karşı da çıkmaz. Herhangi bir davada ilgili hükümetin ideolojisini ya da kurbanın inançlannı dikkate almaksızın yalnızca ihlali söz konusu olan insan haklannı korumay_a çalışır. •Uluslararası Af Örgütü geürini nereden sağhyor? •Uluslararası Af Örgütü'nün tek geliri bağışlardan oluşur. Bağış kabul etme kurallan çok sıkıdır ve alınan yardım örgütün yansızlığını ve bagımsızlığını etkilememesini sağlar. Hiçbir biçimde devletlerden bağış almaz. •Uluslararası Af Örgütü BatTnın insan haklan değerlerine mi dayanır? •Hayır. Uluslararası Af Örgütü'nün korumaya çalıştığı haklar, devletlerin, Birleşmiş Milletler'de ve diğer bölgesel devletlerarası kuruluşlarda kabul ettiklen haklara dayanır Bunlardan birincisi lOAralık 1948 yılında Birleşmiş Milİetler Genel Kurulu'nda kabul edilen Evrensel tnsan Haklan Bildirisi'dir. Y A Y I N H A K K I C u m h U h y e t ' E A İ T T İ R . İ Z İ N S İ Z Y A Y I N L A N A M A Z ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Köy Enstitüteri Vakfı: (5) Köy Enstitüleri'ni Yıkanlar... Ivriz Köy Enstitüsü kapatılıp yıkılmaya bırakılırken Ivriz Kö- yü de neredeyse boşalmış; kimsecikler kalmamış gibi bir şey. Buraların bağlı olduğu Ereğli ilçesi de yıkımlardan payını al- mış, oradan da istanbul'a, büyük kentlere göç başlamış. 1946-50 arasında Yücel, Tonguç görevden uzaklaştırılmış; Köy Enstitüleri başsız bırakılmıştı Sulandırma o zaman başla- dı. 1950'den sonra, DP iktidarı köküne baltayı vurdu Köy Ensti- tülerinin DP'ninilkMilliEğitimBakanıAvniBaşman, 1950'de, Adnan Menderes'e karşı çıktı, Köy Enstitüleri'ni kapatmaya- cağını bildirdi. Avni Başman, değerli bireğitimci, laik anlayışta bir kişiydi. 1950 seçimlerinde, DP listesinden "bağımsız" ola- rak Izmir Milletvekili seçilen Avni Başman (1889-1965), Milli Eğitim'de öğretmenlikten müsteşarlığa değin çeşitli görevler- de bulunmuş "/a/V anlayışlı bir kişiydi. Menderes, Bursa'dan CHP adayı olan Teknik öğretim Genel Müdürü Rüştü Uzel'i görevden almasını istedi. Almayınca, Avni Başman DP'den uzaklaştırılmak istendi. Oysa Başman'ın DP'de kaydının da ol- madığı görülmüştü. Avni Başman, Sevda Cenap And Vakfı Başkanı MeKmet Başman'ın babası. Mehmet Başman, Ka- vaklıdere şaraplarının da sahibi. Avni Başman, DP'nin yanlış yolda oldugunu gören ilk politi- kacılardan biri DP'den istifa etti, yerine gelen Tevfifc Iteri, Köy Enstitüleri'ne de Rüştü Uzel'in başında bulunduğu Teknik öğ- retim'e de balyozu vuran kişi oldu. Köy Enstitüleri'ne düşman kesilen Tevfik lleri, 1950 öncesinde Samsun da ll Bayındırlık Müdürü iken Köy Enstitüleri'ni öve öve bitiremezdi. 23 haziran günü, Dikmen'de Eğit-Der'in düzenlediği toplantıda konuşan Mahmut Makal, Tevfik lleri'nin politikaya atılmazdan önce, Samsun'daçıkan "79May/s"dergisineyazdığıbiryazınınkimi tümcelerini okudu. Tevfik lleri bunda şöyle diyordu: "Bunlann her biri yakında bir köye öğretmen olacak. Bir yandan o köye çiftçiliği, demircılıği, doğramacılığı sokacak; bir yandan da köyün küçük çocuklarına bu enstitüden aldığı bilgi- yı, ruhu aşılayacak.. Tesadufen gormemiş olanlann tasavvur etmelerine imkân olmayacak şekilde yepyeni bir gençliğin bu Köy Enstitüleri'nde yaratılmakta oldugunu gurur duyarak gör- dük. Dileğımiz, Türkiye için çok faydalı olan Köy Enstitüleri davasının muvaffak olmasıdır. Bu guzel, bu hayat dolu, bu ıs- tikbalimiz için çok ümit verici enstitüden ayrılırken şöyle dü- şundüm: Şehirlenn kasvetli, insanı bedbın edici havasından bunalanlar buraya uğramalıdırlar. Burası. hasta dimağ ve ruh- lar için bir şifa kaynağı olacaktır . " Tevfik lleri (1911-1961), 1946da görevinden alınmış olan Hakkı Tonguç'u, göreve gelir gelmez mahkemeye verdı. Ton- guç aklanıp çıktı. Köy Enstitüleri'ni öğretmen okulları ile birleş- tiren, ilkokullara din derslerini koyan Tevfik ileri'ydi. Köy Ensti- tüleri düşmanlığı, eski DP'lilerce, özellikle 1945'lerden sonra başlatılıp onların ardıllarınca sürdurüldü. Kız-erkek köylü ço- cukları bir arada mı okuyorlar, kasaba politikacısı için gerekçe hazırdı - Buralar komünist yuvası oldu, kapatılmalı. Kız-erkek bir arada okuyor. Köylünun namusu gitti! Ereğlı'de, Ivriz'de anlattılar 1960'lardan sonra politikaya so- yunan biri, böyle konuşunca, Ereğli'nin Durlaz Köyü'nden muzıp Necip Ağa, şöyle demiş: - Beyim, bizim oğlan, Ereğli'de sızin kızla birlikte okuyor. Si- zın namus nasıl temizlenecek? Politikacı hiç sesini çıkarmamış, köyden ayrılmış... Ereğli ye, Rkret Ünlü ile Cumhur Ünüvar'ın arabasıyla git- miştik^ Ereğlı'ye varır varmaz Ereğli Belediyesine uğradık. BeledTye Başkanı Kenan Akptnar'ın çayını içtik Ereğlili gaze- tecı Hasan Can, gazetesi •Guneşte, geleceğimizi çoktan duyurmuş bile O gün, 2 Temmuz Sıvas olaylarının yıldönü- müydü Ereğli'de yayın yapan ıkı televızyona "Er TV" ile "Met- ro TV'ye konuşmalar yaptım, Sıvas olaylarının Köy Enstitü- lerının kapatılmasıyla yakından ilgili oldugunu söyledim. Köy Enstitüleri kapatılmasaydı Sıvas olayı benzeri olaylar Tür- kiye'de olmazdı Akşam, savunman Şevki Yiğrt in bahçesine kurduğu köşkte yattık. Ivriz suyu. Bolkar Dağlarından geliyor, kar suyu. Bu de- reye düşen, dört dakika içinde ölüyor. Ivriz Deresinin suları kışın azalıyor, yazın artıyor Çünkü, donan gözenekler yazın açılıyor da ondan. Görmeye değer yerler Buralarda tanışıp konuştuklarım arasında Muammer Karataş, Eyüp Mertoan, Tahir Yurttaşer, Güven Etkin, Tunay özfooz, Mahir Mızrak, Bahri Özkubat, Ali Kasım flhan, CevatAtasoy, Mehmet Outar, Elçin Kayış.. daha bir dolu kişi var. Araştırmacı-yazar Hao Angı ile eşı Dudu Angı, Köy Enstitülü yazar Galip Candoğan (Taşkafa) da oradaydılar. Elçin Kayış, Konya'dan sınıf arkada- şımSaitKayışınyeğenıymış Zamanyoktu,Sait'ibulamadım. Karaman Valısi Halil Nimetoğlu da Karaman'dan Ereğli'ye gelmişti Şevki Yiğit'in bahçesınde birlikte akşam yemeği ye- dik. Ereğli. Türkiye'de çok Ereğli var; ama dünyada tek tarım anıtı, Hıtit anıtı burada var Burada turizm neredeyse öldürül- müş, kent ihmal edılmiş Bir oteli yok, konuklar evlerde ağırla- nıyor. Görenin bir daha ayrılamayacağı yöreler buralar. Unut- turulmak istenmesi ne acımasız şeydir ivriz kaya kabartması ile ilgili olarak AnaBritannica'da. kısa- ca bilgi verilmiş Şöyle deniyor "Konya'nın Ereğli ilçesine bağlı Aydınkent (eskiden İvriz) Köyü yakınındaki l.ö. 8. yüzyılın ikinci yansından kalma Geç Hititkaya kabartması. Alçak kabartma olarak işlenmiştır. Tya- na Kralı Varpalavas / bir elinde bir başak demeti, öbüründe üzüm salkımları tutan ve bu kompozisyonda bereketi temsil eden Hava ve Fırtına Tanrısı Tarhun'un onünde tapınır durum- da canlandınr..." ivriz Köy Enstitüleri gününe gelenlerin sayısı 500'ü bulmuş- tu. Gelenler arasında Prof Hasan Çel* de vardı. Hasan Çelik, Güney Kalifornıyada, Türk-Amerikan Derneği Başkanı Ali Ne- sin'in, Ali Kaymalfın arkadaşı. Burada çok kişi Bekir Se- merci'yi. Mahmut Makal'ı sordu. Onlar toplantıya gelememiş- lerdi. Çoğu Cumhuriyet okuru olanlarla resimler çektirdik... BULMACA SOLDAN SAĞA: 1/ Osmanlı devletinde yangınlan gözetleyip ye- rini saptayarak ilgililere haber veren görevli... Bir şeyin kenan. 2/ Memeli- lerde protein metaboliz- masının son ürünü olan ve idrarla dışan aülan madde... Kansızhk. 3/ 6 Işık akısı birimi... Atlann j taşınması için yapılmış kapalı taşıma aracı. 4/ 8 Hava basınçlan eşit olan g yeryüzü noktalan. 5/ Oy- nar eklemlerde oynaklığın kalma- masıyla eklemin işlemez duruma gelmesi. 6/ Sodyumun simgesi... Altın, gümüş gibi madenlenn aya- nnı anlamak için sürtüldükleri taş. 7/ Beddua... İskambilde bir kâğıt. 8/ Mızrak uçlanna takılan küçük bayrak... En küçük sosyolojik bi- rim. 9/ Termit, akkarınca gibi ad- lar da verilen, bitkilere çok zararlı bir böcek... Pokerde aynı cins iki kâğıda verilen ad. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Türk hamamlannın ocak bölümü... Şöhret. 2/ Otlak... An- lam açısından yoğun şiirleriyle kendisinden sonraki birçok şairi etkilemiş XVII. yüzyıl divan şairi. 3/ Ayak bileği kemiği... Tofe- toy'un önadı. 4/ Tohumlardan ezilerek yağ elde edilen yer. 5/ Yapağıdan elde edilerek eczacılıkta ve parfumeride kullanılan sanmtırak renkte yağ. 6/ Ses... İçine çamaşır, elbise gibi şeyler koyup sarmaya yarayan dört köşe kumaş. 7/ Etek ucuna doğnı genişleyen giysi... Kalın bükülmüş sicim. 8/ Çıkar yol, çare... "Sen ki bülbül gül için -- edersin bî-derd" (Nedim). 9/ Asya'da bir ülke... Büyük çivi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle