16 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7TEMMUZ1994PERŞEMBE 18 KULTUR Rıfat Hgazheryerde yaşıyorÖNERYAĞCI Rrfat Dgaz, 2 Temmuz 1993 Sıvas top- lu öldürümünden sonra "Artık yaşam ya- lama oWu" sözlerinin Cumhuriyet'te ya- yımlandığı gün, son kez gülümsemişti bize (7 Temmuz). Nâzım Hikmet, "Boy- nunun borcudur" diyordu Hapiste Yatacak Olana Bazı Öğütler şiirinde; "düşmana inat / bir gün fazJa yaşamak." Öyle sanı- yorum ki. Rıfat Ilgaz'ın 'bir gün fazla'- Ian çogalta çoğalta 82 yıllık bir 'koca çı- nar'a dönüşmesi ve Attilâ tlhan'ın dediği gıbi 'ona yaktşan bir ölümle, ayakta' öl- mesi (Meydan, 21 Ağustos 1993), onun yaşamının ve sanatırun temelini oluştu- ruyof. Bu temel üzerinde yükselen Rıfat Ilgaz, on yıl önce tBıan Selcuk'un dediği gîbı, 'artık ülkemizde bir kişi değil bir ku- nım' (Cumhuriyet, 18 Şubat 1984) ola- rak yaşadı. Direngenliğingizi Cide'de doğmuş Rıfat Ilgaz, 7 Mayıs 191 l'de. Ya da annesinin dediğine göre 'derin kar'da dünyaya gelmiş. yani 1910'un şubatında. "Duvarlan deniz ko- kan ahşap bir evde" diye anlatmış Asım Bezirci'ye, 'Rıfat Dgaz' kitabında. Trab- Jusgarp Savaşı başlamıştır ve Balkan Sa- vaşı patlamak üzeredir. Ilgaz, Birinci Dünya ŞavaşTnı, Kurtu- luş Şavaşı'nı, Cumhuriyet'in kuruluşu- nu ve çağdaş bir ulus ve devlet yaratma girişinîlerini bir çocuk olarak yaşar ve iz- ler. Trajiktir ki öldüğü günlerle çocuk- luk gûnleri, aydınlıkçı insanlar açısı- ndan, benzer 'zorluklar'la dolu günler- dir. Ama o. "Keçi sütüyle büyütülmüş olduğundan mıdır" nedir, kötü koşullara ve zorluklara karşı, yaşamıyla ve sa- natıyla hep direnmiştir. Yaşıyoruz adb şiirindeki, "Yaşıyonız dedik, yaşıyoruz be / Heeey fincanci kab- rlan" dizeleri, onun yaşamındaki ve sanatındakı direngenliğin gizıni haykın- yor sanki bize. Bu gize ulaşmaya çalışı- rken eibette, Rıfat Ilgaz'ı Rıfat Ilgaz ya- pan ve onun yaşamının ve sanatının da- man olan yıllardan bugünlere gelmemiz gerekiyor. tkinci Dünya Savaşı ydları Rıfat Ilgaz'ın ilk şiiri 16 yaşındayken yayımlanır. Kastamonu'daki Nazikter gazetesinde 27 Temmuz 1927'de çıkan bu şiirin adı 'Sevgüimin Mezannda'dır. Bu ilk şiirindeki, "Yine sükût bulmayan denizler gibi taştun" dizesiyle coşkuyu; "Her gece uğraşbğım haysil senindir ey Aydın mısın? KJüm gsbî dokumada rnulsuzîtiğu Güiipgcİcn kara kuşlar havada Safkr tutuimuş top >esleri genîerdcn Tabanmda dcpreroi kara gûfklerin Duytnuyor IIÎUSUIÎ Kukfcr bûşmt kaa uykuiardan Böyîe yürck boylc amrtiamar AŞffiazolsun Ses oi ı>ik vrfyumruk ol Karayclier bâv»te sndinnedcn çaiıra Sol stûan büstiğm toprağj ddnöm âön AüpgCkünneden büyük <feı*«ierc : Çabuk ol Tc! drgiilerç Fmlfınlaht BcnclcR geC Açüdkoti' Tajn çağı işe ba^iaıuanm âoğnn öinie Buî »3nc tükürdüğün kiiapian yerndcn Her viUnnda bufüfn buroın ulm tcri Her sayfası eünlükgüneşjifc Affabelik çocuk ol kız!" dizesiyle de utopyasını bulmuştur sanki. Ama bu buluş onun ilkgençlik hülyalannın ve romantizminin yüküyle sınırlıdır. Kendi deyişiyle 'gözü bağlı ya- şadığı yıllann' ifadesidir. Sonra, 'kim kpin, ne için yazdığını fark edeu' bir bilinç- lenme sûrea başlar Rıfat Ilgaz için. 1930'da Kastamonu Muallim Mekte- bi'ni bitirir ve Bolu yöresinde altı yıl il- kokul öğretmenliği yapar. 1938'de Gazi Eğjtim Enstitüsü Türkçe Bölûmü'nü bi- tirip Tûrkçe öğretmeni olur. Aynı yıl vereme yakalanmıştır. Ya- kacık Sanatoryumu'nda yatar ve 1939'- da Karagümrük Ortaokulu'nda göreve başlar. Ikınci Dünya Savajı başlamıştır, sa- vaşın sıkıntılan, gördüğîi çelişkiler, okuduğu kitaplar, dergiler yeni bir coş- kuya, yeni bir düşünceye sürûkler onu. 1940'h yülar gelmiştir artık ve Lğur Mumcu'nun '401ann Cadı Kazanı'nda söyledıği gibi "bugünleri de yönlendiren 401ı yıOar" sağ-sol kavgasının önemli duraklanndan biridir. Savaşa ve faşizme karşı çıkan. banştan ve demokrasiden yana olan güçler direnmektedir. 'Sınıfın mimli ozanı' Işte Rıfat Ilgaz, Attilâ Ilhan'ın sonra- dan 'Fedailer Mangası' dediği, Tao, Va- tan, Yurt ve Dünya, Adımlar, Yürüyüş, Banş Dünyası gibi gazete ve dergilerle. çıkardığı kitaplarda direnen bir avuç ya- zar ve şairin yanında yerini ahr 'sol'da. Bu yer ahş, Rıfat Ilgaz'ın bundan sonra- ki yaşamının ve sanatının, ömriinün so- nuna kadar vazgeçmediği temeli. ilkesi, daman olmuştur artık. Bu bilinçli seçim ve özgürlük arayışı Rıfat Ilgaz'a hep acı- lar ve sıkıntılar getirecektir eibette, ama ayn* zamanda onur da. önce, "SınıTın mimli ozanı" olarak yazdı Rıfat Ilgaz. "Tek suçumuz hûr in- sanlar gibi konuşmak / Kitaplar suç or- tağımız" dedı "Önce şiirde sevdim ka*- gayı / Özgürlüğü kelime kelime şiirde" dedi. "Açların boyun büktuğii metnleket- te / Kişi özgiirlükten söz etmemeü" dedi. "Ses ol, ışık ol, yumruk ol" dedı. "Sevdim aldığım soluğu hak etmek için / Ama sev- dim halkımca" dedi. "Çetin ceviz olsun evlatlanmız" dedi. Şiir kitaplan sundu şıır bahçesınden- Yarenlik, Sınıf, Yaşadıkça, Devam, Csküdar'da Sabah Oldu, Soluk Soiuğa, Karakılçık. L'zak Değil, Güvercinim L'yur mu, Kulağunız Kirişte, Ocak Katın Alagöz. Sonra. "Hababam Sınıfı'nın ünJü >a- zan" olarak yazdı Hababam Sınıfı. Pija- malılar, Karadeniz'in Kıyıcığuıda, Meş- rutivet Kıraathanesi, Karartma Geceleri, Sarı Yazma, YıJdız Karayel, Hababam Sınıfı lcraatın tçinde... (11 şiir kitabı- ndan başka, 8'i roman, 20'si öykü, 5'i oyun, 12'si çocuk kitabı olmak üzere 45 kitap.) Sonra gazeteci olarak Marko Paşa, Hür Marko Paşa, Adembaba, Tan, Demokrat İzmir, Vatan, Akşam, Yeni- gün, V cni Gazete, Yeni Ulus, Cide Posta- sı, Bartın, Çalçene, Akbaba, Dolmuş ga- zete ve dergilerinde yüzlerce yazı yazdı. Bunlann bir kısmının toplandığı iki ki- tap: Nerde Kalmıştık ve Cart Curt. Toplumcu gerçekçi meşale Sonra anılan Koca Çmar'ın. Yokuş Yukan: Babıâlı anılan, Kırk Yıl Önce Kırk Yıl Sonra: 12 Eylül anılan, Fedailer Mangası: 40 Kuşağı anılan. Tüm bu kitaplanyla sanatının duvar- lannı ören Rıfat Ilgaz, özgürlük ve aydınlık kavgasında, 1940'lardan alıp getirdıği toplumcu gerçekçi meşaleyi onurla taşıdı. Anlayışının gereği olarak da halkıyla iç içe oldu, bütünleşti. Sabahattin Ali'nm "Bana sanat beye- canj Ue dolu saatler yaşatan, kendisûin ve insanlığın dertleri hakkında, gözümde yeni ufııklar açan şaire bütün kalbimk te- şekkür ederim" (Yurt ve Dünya, Mart 1943) diyerek selamladığı ilk kitabı Ya- renlik'le başlayan ve ölümünden önce yayımladığı son kitabı olan Dördüncü Bölük'e uzanan kitaplannın seslendiği halkla kucaklaşması, onun en büyük kıvanaydı diye düşünüyorum. îmza günlerindeki insan selleri, sanki onun gülümsemesinin halkta yansımasıydı. Halkmın gönlünde yaşıyor Rıfat Ilgaz, halkmın gönlünde yaşıyor bugün. Kitaplanyla, oyunlanyla, kitap- lanndan yapılan fılmlerle, müzikallerle, şarkılarla yaşıyor. Cide'deki Çocuk Parkı'yla, Caddesi'- yle. Kastamonu'daki Kültür Merkezi'- yle, Sokağı'yla, Akçakoca'daki Cadde- si'yle, Bakırköy'deki llçe Halk Kü- tüphanesi'yle, Esenyurt'taki Açıkhava Tiyatrosu'nda ve Beyoğlu'ndakı Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'yle yaşıyor. Asım Bezirci'nin 'Rıfat Ilgaz' kitabıyla, Alpay Kabacalı'nın 'Edebiyatımızın Koca Çınan Rıfat Dgaz' adlı kitabıyla, gazete- lerde. dergilerde yayımlanan yazılarla, kasetlerdeki görüntüsü ve sesiyle yaşı- yor. Sabahattin Ali'nin selamından yanm yüzyıl sonra, kuşak arkadaşı Şükran Kurdakurun söylediği ve yazdığı şu cümleyle selamlamak istiyorum Rıfat Il- gaz'ı: "Rıfaz Ilgaz'ımızı gencüğin bağımsızlık bilincine emanet ediyoruz." ÖKinriinün birinciyıhnda Rıfat Hgaz HALİLNEBtLER 1981 yılırun mayıs ayı sonlannda Cide. 12 Eylül, Kastamonu ve Cide'ye de uğramış. Halkevleri yö- neticileri ve öğretmenlerden bir bölüğü, lise öğren- cileri ve 70 yaşındakı şair-yazar Rıfaz Ilgaz gözaltı- nda. Rıfat Ilgaz'ın Cide'de öğrenımini üstlendiği lise öğrencisi Fatoş Koş, sorgularuyor: "Evindeki aramalarda Rıfat Ilfaz'uı kitaplarını bulmuşlar. Kim verdi sana onlan? - Kimlerden aldm? - Gürsoylar'dan. Kitapcdardan. - Başka okuyacak kitap bulamadın mı? - Başka yazarlar da var okuduğum. O bizim ya- zanmız. Rıfat Amca..." Evet. Geçen yıl kanü Sıvas'ın aasına dayanama- yan yüreği artık çalışmaktan vazgeçen Rıfat Amca. Kitaplannın sayısını anımsayamayan, ha- pis yattığı yıllan hesaplâmakta binbir zorlûk çeken ve hesabın içinden çıkamayan Rıfat Amca. Kim nasıl anlatmaya çalışırsa çaüşsın, manevi evladı, lise öğrencisi Fatoş sıkıyönetim sorgusunda onu iki tümceyle anlatıveriyor. "O bizim yazanmız. Rıfat Amca o..." Rıfat Ilgaz'ı, yani Rıfat Amca'yı anlatabilmenin belki de en iyi yolu, onun yaşadıklannı anlatmak. Anlatmaya çabşmak. Rıfat Amca, 70'li yıllann or- tasında bir anlamda Bab-ı Ali'ye küserek doğduğu> yerlere yerleşmeye karar veriyor. Bir kararsızlık* dönemi var. Doğum yeri olan Cide'ye mi yerleşse yoksa nüfus kaydının bulunduğu Barün'a mı? So- ranlara daha sonra, "Cide'ye yerlesmeıne bir mini- büs muarini sebep oldu'" diyecektir. Nasıl mı şöyle: Kararsızlık günlerinde Cide-Bartın arası çalışan minibüslerden birine biner Rıfat Amca. O sıralar Ertem Eğflmez'in yönettiği Tank Akan'lı. Mûnir özkul'lu Hababam Sınıfı filmleri sinemalarda gös- terimdedir. Minibüs muavini, şoföre bir gece önce sinemada izlediği Hababam Sınıfı filmini anlatı- yor. Rıfat Amca önce filmden söz acıp lafı romana ve romanın yazanna getiriyor. Bakıyor ki romanm yazanndan haberdar değil, üzülüyor. Yine de bakıyor ki Hababam Sınıfı oralara kadar yerleşmiş seviniyor. Cideli minibüs muavininin sohbetinin ardmdan Cide'ye yerleşiyor. Örgütçü Rıfat Amca Cide'ye yerleşen Rıfat Ilgaz, ilk günden beri Ci- delilerin arasına kanşıp sonınlannı gözlüyor, on- lan anlamaya çalışıyor. Cide halkı yoksul. Denizin kıyıağında 5 bin nü- fuslu bir ilçe. ama kimsenin bakk yiyecek hali vaktı • yok. tstanbul'dan gelen büyük tekneler Cide açı- klannda kalkan avlıyorlar. Cide'deki küçük tekne- ' ler oralara açıhp avlanmaya müsait değil. Ancak ' kadınlar oradaki koyda ağ atarak çevirme yaparak barbun toplayabiliyorlar. O işi da sadece İcadınlar yapıyor. Erkekleri doyurabilecek kadar bir balık değil çünkü. O zamanlar, oralarda dolaşan bir hücumbot takılıyor gözüne Rıfat Amca'nın. Hücumbotun başcavıışuyla ahbap oluyor hemen. Bir süre sonra da meseleyi açıyor başçavuşa: - Yahu başcavuşum, bunlar tstanbul'dan gelip bi- zün Cide açıklannda balık avlıyorlar. Bauğuı en gü- zelini alıp görürûyorlar. ama burada ne belediyeye beş kuruş veriyorlar, ne başka bir yere. O kadar ka- zandıklan Cide'ye hiçbir katkılan yok. Halbuki bu- ranın halkı balık yiyemiyor. Rıfat Amca, daha sonra kafasındaki çözümü anlatıyor. Konuşmanın ardından hücumbot kıyıdan açıhp bahkçı teknelerini çevirmeye başh- yor. Sonra da hücumbotla tekne sahipleri arasında bir pazarlık başlıyor. Başçavuş diretiyon - Burada avianryorsaıuz, buradan kazamyorsanız buralılar da bu işten kazanacak. Bu bauğı tstanbul'- Rıfat Ilgaz. Kastamonu'da sokağuun başında, 1991. da toptan kaça satıyorsaıuz Cide'ye o fıvattan ihti- yacı kadar dökün. Sonrasuu gene götüriip satuı. Ama bu insanlar da balık yesin. Böylelikle Cide'de ilk kez balık yenmeye başlanıyor do> a doya. Rıfat Amca işte böyle bir örgütçü. Yalnız, bu yani Cide'de bazı kesimlerse pek hoş karşılanmı- yor. Mesela bir yol yaptırma olayı var. Rıfat Amca, Zonguldak-Kastamonu yolunu yaptırmak için iki ilin valileriyle yaman bir pazarlı- ğa girişiyor. Cide, tki ilin tam sımnnda. Sonunda anlaşıyorlar. Zonguldakklar yolu yapmaya başlı- yorlar, ama Kastamonu her nedense sonradan vazgeciyor. Cide'nin fazla ayak altında olmasını is- temiyorlar. Bunu hem Kastamonu istemiyor hem de Cide. Ashnda, Cide tüccan istemiyor. Nedeni de açık. Cideii bir beyaz eşya mağazası sahibi, bunu o zamanlar Rıfat Amca'ya şöyle açıklıyor: - Ben buranın beyaz eşya ihtiyacını tek başona karşüıyorum. Yol yapdırsa birileri daha gelir mağa- za acar ve benim işim bozulabilir. Boşver hoca yolu molu, sen kendi yolunu bulmana bak. Cide, Cidde olmayacak Rıfat Amca, Cideli kamyonculan örgütleyip bir kooperatif kurduruyor. Cide'ye bir liman yapı- lftıası girişimlerini başlıyor. Bu girişimler Cide eş- rafının ve haa hoca takımının 85 imzalı bir dilekçe- siyle engelleniyor. Yoldu, limandi derken Rıfat Amca bir yandan ilçedeki öğretmenlerle. halkeviyle sohbet halinde. Liseli, ortaokullu, hatta ilkokullu öğrenciler için oyunlar yanyor; San Yazma geceleri düzenleni- yor; halk oyunlanydı, şiir günlenydı derken eşraf- tan ve hacı hoca takımından Rıfat Amca'ya karşı tavırlar baş gösteriyor. Hakim. savcı, kaymakam. beş katlı bir binanın birinci katında oturan Rıfat Amca için kaygılanmaya başlıyorlar. - Hoca, gel, üst katlardan birine taşın, diyorlar. Hoca o yaşta o kadar merdiveni nasıl çıkacak? Düşünen yok. Olmaz. diyor. Olurdu, olmazdı der- ken bir gün, hoop, Rıfat Amca'nın evini beşinci kata el birliğiyle taşıyıveriyorlar. Tam o sıralar bi- nanın karşısına bir pankart asıhyor: "Hoca bu ev- den falanca tarihe kadar çıkmazsa binanın her katı taranacak." Tam da tehditten korkacak adam Rıfat Amca. Belirtilen tarihte tesadüfen kendisini ziyarete gelen oğluyla balkona rakı masasıru kurup Karadeniz'e karşı kadeh kaldınr bütün gece. Soranlara tepkisini şöyle açıklıyor: "Bu hacı hoca takımı, bu softa bozunrulan, bu vobazlar Cide'yi Cidde yapmak istiyorlar. Yapa- ma>acaklar." Minibüsçü Süleyman Rıfat Amca'nın Cide yıllanndan söz açılınca mutlaka Minibüsçü Süleyman'ı anmak gerekiyor. Minibüsçü Süleyman'la 1990 yıhnın 29 Ekimi'nde, Kastamonu Cumhuriyet Kitap Kulübü'nün dü- zenlediği imza gününde tanışmıştık. Kavnık, es- mer, ortadan biraz kısa boylu ama gözleriyle, söz- leriyle sağlam bir adamdı minibüsçü Süleyman. Rıfat Amca Cide'ye yerleştikten sonra minibüsçü Süleyman onun eli-ayağı, gözü-kulağı. fedaisi, can yoldaşı oluyor. Her sabah ekmeğini, gazetesini bı- rakıyor. Akşam gelip hatınru soruyor, çayını dernliyor. Öylesine yakın ki Rıfat Amca'ya... Rıfat Amca hasta diyelim. Oğlu Aydın ve mini- büsçü Süleyman yanında. Çamaşırlan değişecek. Rıfat Amca oğluna, "Aydın, sen çık, Süleyman de- ğiştirir" diyor. Her şeyin bir bedeli var. Polis hemen her gün Süleyman'ın yolunu kesiyor. Ehliyet, ruh- sat diye başlayan kontroller kimlik kontrollerine dönüşüyor. Yolcusunu indirip anyorlar. O küçü- cük. eski minibüste en olmayacak şey, Kaleşnikof aranmadığı kahyor. Onun da arandığı oluyor. Ei- bette bulunamıyor. Doğru dürüst arayabilseler, o kavruk adamın yüreğini açabilseler, sevgiyi saygıyı, dostluğu görecekler. Göremiyorlar... Rıfat Amca'nın evi Nasreddin Hoca'run portası derler. Yani bahçe kapısı. Bilirsiniz. Koskocaman bir bahçe kapısı vardır Nasreddin Hoca'run. Geçit verir gibi değil. Ama hepsi o kadar. Kapı var, duvar, çit yok. İste- yen istediği yerden girsin. Rıfat Amca'nın evi de öyle. Liseli öğrenciler, savcılar, kaymakamlar, aydı- nlar. kitapçılar, Halkevciler. günün her saatinde herkes Rıfat Amca'nın evinde. Kapı hep açık. Ge- lenler yiyeceğiyle. içeceğiyle geliyor. Büyükler rakıyı açıyor, liseliler çay demliyor. şiirden, sanat- tan. tiyatrodan, toplumdan. her şeyden konuşulu- yor. Tam bir yuva. Her an çat kapı birileri... Kapı, bir anza nedeniyle tam kapanmıyor. Rıfat Amca geniş adam. "Madem yanm kapanıyorsun, hiç kapanma bari" diyerek bir gün kilidi tümden söküp atıyor. Rıfat Amca'nın portası da bu işte... İUa da kendisi gelsin 1987 yılı, aydınlann, yazarlann, çizerlerin pasa- porta başvuru yılıydı benim için. Pasaport almak isteyen aydınlar, zorluklarla karşılaştıklan zaman Cumhuriyet'e koşarlar, sonunda da genellikle bu işlerle ben uğraşırdım. Galiba o zamanki istihbarat şefı Reha Öz söyle- mişti, "Rıfat Hoca'ya pasaport alalun" diye. Kıbns'a kültür etkinliklerine gideceklerdi bir grup olarak. Aralannda Atilla özkınmu, Oktay Akbal, Sa- lah Birsel gibi yazarlar da vardı.Rıfat Amca'nın başvurusu tamam. Birtakım zorluklar çıktı ama onlar da çözüldü. Her şeyi bitti. Bu sefer de "Pasaportu almaya iDa da kendisi getecek" diyor Pasaport Şubesi Müdür Yardıması olan hanım. Hanımefendiye, "Adam 75 yaşmda, yürüyemi- yor, nasıl getireyim onu buralara" diyorum, anla- tamıyorum. - Yok diyor. SÜRECEK Rıfat Lgazçeşitli etkinliklerle amlıyor Kültür Servisi -Rıfat Dgaz, ölümünün birinci yılında çeşitli etkinliklerle amlıyor. Ünlü ya- zar için bugün saat 15.00'te Zın- cirlikuyu'daki mezan başında bir tören yapılacak. Tören için saat 14.30'da Atatürk Kültür Merkezi'nin önünden otobüs kalkacak. Saat 17.30'da ise Ev- rensel Kültür Merkezi'nde bir toplantı düzenlenecek. Filiz Öz- soy(keman), Nurettin Özşu- ca(gitar) ve (solist) Azmi Toğu- zata'nın sunacağı müzik dinle- tisini "Rıfat Ilgaz ve Cide" ko- nulu dia gösterisi izleyecek. Rıfat flgaz'ın kendi sesinden dinlenecek şiirlerinden sonra da Anadolu Üniversitesi öğrenci- leri tarafından haarlanan "Yı- kdmayan Çınar" adlı video gös- terimi yer alacak. Toplantıda Aydın Çubukçu ve öner Yağcı da birer konuşma yapacaklar. Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi'- nde de yanndan itibaren 10 gün süreyle çeşitli etkinlikler düzen- lenecek ve kültür merkezi, müze olarak gezilebilecek. 11 temrnuzda saat 18.00'de bir söyleşi yapılacak. 15 tem- muzda bir müzik dinletisi, 16 temmuzda ise dia ve video gös- terimi gerçekleştirilecek. 24 temmuzda ABT Kültür Merkezi Yavuzer Çetinkaya Sa- lonu'nda saat 20.00'de başlaya- cak bir anma günü düzenlene- cek. Rıfat Ilgaz yurdun çeşitli ille- rinde de arulacak. Cumartesi 2!onguldak'ta, pazar Kasta- monu-Cide'de birer anma gece- si, 13 temmuzda ise İzmir-Bor- nova'da anma günü düzenlene- cek. 22. ULUSLARARASIISTAAIBUL MÜZİK FESTİVALİ Viyolonist Webber Aya Irini'deKültür Servisi - 22. Uluslarası Istanbul Müzik Festivali. dünya çapında müzisyenleri sunmaya devam ediyor. Bu akşam saat 19. 00'da Aya trini'de önde gelen genç tngiliz müzikçilerinden viyolo- nist Juiian LJyod Webber'in resitali dinlenebihr. Sanatçı, programı- nda Bach, Britten, Delius, GabrieJ Fatıre ve Rachmaninov'un eserle- riniseslendirecek. Juiian Llyod WebbermüzikeğitımıniCenevre- de Pierre Foumier ile tamamladı. Lorin Maazel \e Berlin FDar- monj, Vaclav Netunann ve Çek Filartnoni, Yehudi Menuhin ve Krali- yetFilarmoni,MoskovaSolistleriıle Amerika tumesı. \iyanaKon- zerthaus, VVashington DC Kennedy Center, Mozarteum-Salzburg. Sydney Operası, Schlesmg-Holstein Festivali son yıllarda sa- natçımn konser verdiği orkestralar ve konser salonlanndan yalnı- zca birkaçı. 20 yıla yakın bir süredir plak da dolduran Llyod Webber, ara- lannda Frank Bridge'in "Oration"^Concerto Elegiaco). Britten'in Süit No.3. Holst'un "Invocation", Rodrigo'nun "Coocierto como un divertimento" ve Sir Arthur Sullivan'ın konçertosunun da bulundu- ğu 30 kadar bestecinin ilk kayıtlannı gerçekleştirdi. 1994'te Phüips Oassics ile onuncu yılını kutlayan Llyod VVebber'in Yehudi Menu- hin ve Kraliyet Filarmoni ile doldurduğu Elgar'ın konçertosu 1987- de "En İyi İngiliz Klasik Kaydı" seçildi. Aynı şirket için doldurduğu diğer plaklar arasında Neumann Çek Filarmoni ile Dvorak'ın konçertosu, sanatçının yönettiği İngılız Oda Orkestrası ıle Haydn'- ın konçertolan, Yan Pascal Tortelier yönetimindeki tngiliz Oda Or- kestrası ile Saint-Saens'in ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTÎVALrNDE BUGÜN: 19.00 Aya İrini Mözes Juiian UyodVtebb» FESTtVALDE YARIN: 19.00 Aya İrini Müzesi "BBC Senfooi Orkestrası" konçertosu, Honegger'in kon- çertosu ile dİndy'nin liedi, Çaykovski'nin 'Rokoko' çeşit- lemeleri (bestecinin versiyonu ile) Maksün Şostako>iç ve Londra Senfoni ile de Ylias- kovsky'nin konçertosu yer al- makta. Sanatçının yeni plak projeleri arasında Academy of St. Martin-İn-The Fields ve Sir Neville Marrinner ile tngi- liz viyolonnsel müzıği koleksi- yonn ile Con'n Daris yöneti- minde Walton'un konçertosu bulunmakta. Bu akşam Juhan Llyod VVebber'e piyanoda tngiltere'- nin en deneyimli ve aranılan oda müzikçilennden biri olan John Lenehan eşlik edecek. Lenehan; Juiian Llyod Webber ve Nigel Ken- nedy e süreklı eşlik etmesinin yani sıra James Galway, John Harle, Steven İsserlis, Tasmin LJttle ve Xue Wei gibi solistlerle de çabşma- lannı sürdürüyor. Londra. Amsterdam, Viyana. Salzburg, New York, Washington ve Tokyo'daki önemli salonlarda konser veren sanatçı. ünlü Joachim Piyanolu Üçlüsü'nün piyarüsti olarak toplu- lukla birlikte Ra\el, Debussy \ e Saint-Saens'ın eserlerini plağa dol- durdu. Aynca. Erik Satienın piyano müağini içeren son CD'si "Gramophone" dergisinde övgüyle karşılandı Öğretmen, düzenle- yici, besteci ve piyanist olarak yoğun bir tempoda çalışan Lenehan, Chester, Oxford University Press ve Universal müzik yayınevleri transkripsiyonlan ile düzenlemelerini bastı, Virgin Classics plak fırmasının bastığı Mozart'ın flüt konçertolan için de kadanslar yazdı. Sessiz fılmler için müzik çalan ve müzik yönetmenliğini yaptığı "Sounds for Silents" topluluğu için yazdığı ve düzenlediği birçok müzik Avustralya, trlanda, ttalya, Norveç ve tngiltere'deki çeşitli festivallerde yorumlandı. MUZE GELIRLERI BELEDIYELERIN 'Müzeler kaynak sıkıntısı çekiyor'ANKARA (ANKA)- Kanuna eklenen bir madde ile müze ge- lirlerinin yüzde 40'ını alan bele- diyeler. şimdi de ören yeri gelir- lerinden pay istiyorlar. Arutlar ve Müzeler Genel Müdürü Prof. Engin özgen. bazı belediyelerin ören yeri gelirlerinden de pay alabilmek için mahkemeye baş- vurduklannı söyledi. özgen, 1981 yılında çıkanian 2464 sayıh 'Belediye Geürteri Kanunu'na sonradan eklenen mükerrer 97. madde ile "Beiediye ve mücavir alan içindeki her türlii müzelerin gir^ ücretlerinin yüzde 4O'ı beie- diyeye pay olarak ayrüır" hük- münün getirildiğini ve bu mad- deye uygun olarak belediyelere ödemelerin yapıldığını bildirdi. Kanunda ören yeri gelirlerinin yer almaması nedeniyle pay ve- rilmediğini kaydeden Özgen, "Müzeler kaynak sıkıntısı yaşar- ken, müze gelirlerinin büyük bö- iümünü alan belediyeler şimdi ören yerlerinden de gelir almak istiyorlar. Belediyeler ise aldı- kları paya karşın müzelere ücret- siz hiçbir hizmet sunmuyorlar. Belediyeler pay değil, haraç alı- yoıiar. Dünyanın hiçbir yerinde belediyeler haraç almazlar; aksi- ne, böigeleri içindeki müzelere destek olurlar" dedi. Özgen aynca, artan bombah saldırılar nedeniyle büyük endi- şe taşıdıklannı söyledi. Müze ve ören yerlerinde yeterli düzeyde güvenliğin sağlanabilmesi için bine yakın koruma görevlisiene ihtiyaç duyduklannı kaydeden Özgen şöyle devam etti: "1987 yılından beri arkeolog ve teknik hizmetler için personel alamıyo- ruz. Bombalı saldırılar bia endi- şelendiriyor. En az bin koruma görevlisine ihtiyacımtz var, ama kadro yok deniyor. Yetişmiş in- san potansiyelimiz var, kaynak yok. Personelimiz büyük özveri Ue çalışıyor. Bu şartlar altında yurtd^ına karşı, Türkiye tarihi- ne, kültür varhklarına sahip ÇJ- kıyor, onlan koruyor imajı veri- yoruz; ama etkisi ne olur bfle- mem." 'El Tutuşa Tutuşa Sıvas'tan Öteye' KüHür Servisi - Evrensel Kültür Merkezi'nde, Sıvas'ta yakılan sanatçı ve aydınlanmızın anısına, bir hafta süreyle "El Tutuşa Tu- tuşa Sıvas'tan Öteye" adı altında çeşitli etkinlikler düzenleniyor. 1-10 temmuz tarihleri arasmdaki etkinlikler kapsamında, bugün saat 20.00'de "Günola" grubunun, yannsa "Gündirildi" grubu- nun "Bu Yürek Seninle Bin Zeybek Öynar" adlı konserleri gerçek- leştirilecek. Cumartesi günü saat 15.00'te ise "Sıvas Merceğinde Poütika" konulu bir panel düzenlenecek Evrensel Kültür Merkezi'nde. Mustafa Yalçıner'in yöneteceği panele, konuşmacı olarak Hasan Uysal (SHP Grup Danışmanı), Kamil Tekin Sürek (avukat) ve Yalçın Sivri (Ankara Pir Sultan Abdal Kültür Demeği Gençlik Komisyonu'ndan) katılacak. Panelin ardından saat 20.00'de Maz- lum Çimen bir resital verecek. Etkinhkler pazar günü saat 14.00'te "Sıvas'tan Sonra Sanat-Edebiyat" konulu forum ile devam ede- cek, saat 18.00'de Erhan Şakar ve Şebnem Önal'ın konseriyle sona erecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle