25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 31TEMMUZ1994 PAZAR 8 PAZAR YAZILARI Heııı 6 akılküpü 9 heıııde zeıurin MOSKOVA *^HTHHM KenditatliKarlannakârkatmak HAKAN AKSAY Onlar her zaman antikomü- nisttüer. Rusya'yı hiç seymezler- di. Ruslara hadlerini bildirmek gerektiğini söylerlerdi hep. Şimdı haklı çıktıklannı dü- şûnerek böbürleniyorlar. Sanki tarihin işi yokmuş da böylelerini haklı çıkarmaya çalışınnış gibi. Bunlar yalnızca "akü küpü" de- ğil, aynı zamanda zenginler de. Nefret ettikJeri komünizmin yıkılmasından sonra daha bir is- tekle gelir oldular Rusya'ya; yatınmlannı daha bir çoğalttı- lar; bir koyup on almak yolunda daha bir kjvrak davranmaya başladıJar. Moskova'da firma- lar kurdular, var olanlan geniş- Jettiler. Işe yeni yeni elemanlar aldılar. Hem de kimleri: Eski komûnistleri. Komünist Parti- si'nde ve sosyalist devlette görev yapmış, ancak sonraki malurn geÛşmelerin ardından ekonomik sıkınulara boğulmuş, amaçlan ve değerieri sarsılrru$ kaüiîye kadrolan. Yalnızca mesleğini değil, aynı zamanda edebiyatı, müziği, tiyatroyu, baleyi ve ope- rayı da iyi bilen kişileri. Bizim kaşarlanmış antiko- münistler açısından böyle şey- lerin önemi yoktur. Kûltüre duyduklan saygı, dillerinin ucundadır. Asıl değer verdikleri güçse, cüzdanlannın içindedir. Onlar burada "Rusları adam etmek" için çilekeş çabalar har- carlar. Hani şu eski komünisüe- ri, ticaretten-micaretten hiç an- lamayan saftirikleri eğitmekle meşgul olurlar. Ne için mi? Ba- balannın haynna değil tabii. için. Eee, insan kendini de dü- şünmelidirşu ölümlü dünyada; değil mi? Üstelik bu arada işle- rine yarayan eski komûnistleri de "beslemektedirter". Fena mı yani? Alan raa, satan raa. Paranın gözü çıksın! Kendi- lerinden kat kat kültürsuz ve kalitesiz insanlann emrinde çalışanlar bu yeni oyunun ku- rallannı hemen öğrenmek du- rumundadırlar. Birkaç kez, patronlann, ken- dilerine yerli uşaklan gibi saygı göstermeyi beceremeyen Rus- lara nasıl fırça atüklanna tanık olmuştum. Fırçayı atanlann bu işten her zamankinden çok ke- yif aJdıklan belüydi. Öyle ya. fi- rçalanan, köyden gelme bir de- likanlı değildi; eğitimli bir eski komünistti. Aklıma, bedelli bölüğündekı saygın insanlara "özeJ disiplin" uygulayan zalim çavuşlar geldi. Ve içeri düşen yazarlara, gaze- tecilere acı çektirmekten -sıra- dan siyasilere oranla- çok daha fazla zevk duyan işkenceciler... Bir keresinde de kendisiyle yaıağa girmeyen sekreterini iş- ten atmaya haarlanan bir işa- damı bozuntusunun hiddetine tanık olmuştum. Ne demekî Beyefendiyi reddetmek ha! Sen de kimsin? Alt tarafı yoksul bir Rus kadını!.. İşte böyle "işbiti- rfcTdirler eğri büğrii ve de aca- yip güçlü erkekçıkler!.. Gördüğüm ve duyduğum bu tûr tatsız sahneler bende hep aynı tepkiyi yaratıyor: Ezilen- lerden, yani kültürlü, ama pa- rasız eski komünistlerden yana olduğumu hissediyorum. Ve her fırsatta Ruslara ders verme- ye bayılan "Mosko»a fatihleri"- nin, yıkılmış bir ülkenin enkaz- lan üzerinde, kendilerini fasul- ye gibi nimetten saymalanna dayanamıyorum. 'Babalık'yapıııava patronengeÛ Stockholm'deki Polis Yüksek Okulu'na aday olan erkeklerden çocuk sahibi olup da "babalık izni" kullanmış olanlara -yani, anneyi işine gönderip yasal süre içinde bebeğin bakımıru yükle- nenlere- öncelik tanınıyor. Bu güzel kural, yasalarla zorlandığı halde toplumun birçok kesimin- de geçerli değil. ömeğin, iş ara- yan bir erkeğe telefon ettiği işye- rinin sorumlusu, "yer senisi nasJ" diye sorabiliyor. İlk du- yuşta garip gelen bu sorunun altında yatan gerçek soru şu: "Çocukluysan, çocuğun hasta- iandığı zaman evde kün kalıyor? Karuı kalmıyorsa, sen bize yara- mazsın." Bazen işverenler, do- layh konuşma gereği de duymu- yorlar. Yaşı 20-25 civanndaki kadın adaylara şu soru sık ola- rak soruluyor: "Yakuı bir gete- cekte çocuk yapacak nusın? Ço- cuk olunca eşio evde kalabUecek miT Bu durumdan sonra otur sen yasalar çıkart, babaya doğum- dan sonra 10 gün sigorta tazmi- natlı izin hakkı tanı, çocuk bakım hakkının anayla paylaşı- tmasını sağla... İş piyasasının yazüı olmayan yasalan devreye girince, resmi makamlar solda sıfır kalıyor Hiç kuşkusuz, yasal olarak yakjnma yollan açık. Bir işe başvuran kadın adayın, cinsi- yetinden ötürü erkek adaydan dezavantajlı kabul edilmesi, hem iş mahkemesi hem de eşit- lik danışmanı için devreye gir- meleri bakımından geçerli bir neden. Ne var ki işsiüığın arttı- ğı, sosyal demokrat hareketin 100 yıllık kazarumlannın geride bırakıldığı günümüzde işveren- lere, çok sayıda bahane sağ- lanmışdurumda. Yabanalann, çocuklu genç annelerin ve sağlık sorunlan olanlann, bir çeşit ırk ayınmaüğına uğraması, bura- da yaşayanlann ister istemez tanık olduklan bir gerçek. Yıllardır çalıştığı işinden, "iş yokluğıT'ndan ötûrû çıkarılan- lara ertesi günü, "saat ücretK" olarak iş önerilebih'yor. Bu tür sözleşmede işçınin, çağnldığı her gün dışında hiçbir gün için iş isteme hakkı yok ve üstelik, hiçbir iş güvenliğıne sa- hip değil. Stockholm'ün en büyük iş- vereni durumundaki belediye, yönetimi elinde tutan orta-sağ partiler sayesinde, bir çeşit özel- îeştirmeye girişerek ortahğı ayağa kaldırdı. Eylül seçimleri yaklaşırken ortaya çıkan genel görünüm, egemen kanadı pek sevindirmiyor: Sağlık sektöriin- de özele geçmiş hemen her ke- sim, zarar ediyor ve halk, kamu hizrnetinde kalan yerleri seçi- yor. Bazı işyerlerinde özel sek- törden hiç ilgi yok ve ilgi göster- diklerinden kâr getirici olanlan- na ise çahşanlann kurduklan şirketler sahip çıkıyor. KiıııliimııivitirdiıiKhükümsüzdür.,. ...,.,...C7_.. „,.,...... A _ Z _ „_.........,,.,........Kirnliğim kaybolmuş. Hükiimsuz- dür. Geri getirmesin bulanlar. Yenisi- ni anyorum. Nasıl oldu da kaybettim birden? Çoktandır kimliksiz yaşıyor- muşum da haberim yokmuş. Iyi ki 'Refah' fınışe kalktı da kimliksiz oldu- ğumu haürlattı. İyi de, kimliğimi nerede arayacağı- mı bilemiyorum. İçeride mi dışanda mı? Avrupa'da mı, Arabistan'da mı; Doğu, Batı, Kuzey, Güney? Gökte mi yerde mi? Arayışta yön önemli. Bir uçurumda da bulabilirim kimliğimi, mutluluk dağının zirvesinde de. İndurain. İspanyollann bisikletçi kralı, Fransa Bisikjet Turu'nda dör- düncü kez zirvede. İndurain'in takımı da dördüncü oldu. İndurain bir 'kim- lik'tir. Bir toplumun fıziksel gücünün, beyin gücünün simgesidir. O toplum- da bilmem kaç kişi başına düşen yük- sek sayıdaki spor tesisleri oranını gös- terir. Kişi başına tüketilen yumurta sayısıru gösterir. Ve o ülkenin bayrağı- nı alır, Paris'in ortasına diker. Kimliğin yeri, görecelidir. Kimliği- mi onurîu, gelişmiş bir düzeye çıkar- mak istiyorum. Batı düzeyine örne- ğin.. Batı düzeyi gelişmiş, onurlu mu- dur ki? Önce buna karar verebilmeli. Aile düzeninin çöktüğü, gençliğinin uyuşturucuya boğulduğu bir toplum mudur Batı? Her yöne, değişik pence- relerden bakıyorum. Tutucu pence- remden bakınca, çökmüştür Batı. Aydınhk penceremden bakınca, öz- gürlüktür. Tutucu toplumlarda ai- lenin baskıyla korunması, kişilerin mutsuzluğa zincirlenmesidir. Kimliği- mi nerede arayacağım? Baü'run parça- lanmış aile düzeninin yalnız özgürlü- ğünde mi, yoksa, zincirli mutsuzİukta mı? Özgürlüğün önünde öncelik yok- tur. İspanya'run diktatörlük sonrası MADRID ALİ KIŞLAK cılgın özgürlüğundeki sigara ve uyuş- turucu kullanım oram, on yıi sonra bugün, demokrasi içinde, yandan faz- la düştü! Kimliğini, özgürce buldu İs- panya. Batı ile benim kimbğimin yeri ara- sında 20 yillık göreceli bir fark var. Bir yanım Baü'ya, bir yanım tam tersine gitmek istiyor. Baü'ya giden yanımı yasaklıyoröteki yanım, tutuyor. İndu- rain'in hızlı bisikleti gerekli bugünün Batı düzeyine varabilmek için. Ters yarum, yüzyıllar öncesinin bisikleti ya- saklayan düşüncesiyle koşmamı en- gelliyor. Kimh'ğimi Ay'da, gezegenler- de, uzayda arayacak kadar ütopyalar peşinde değilim, ama en azmdan, ka- ranlık çağlarda aramaya zorlamasın- lar kimliğimi. Karanlık penceremden, ülkemin en saygm ve karanlık ve cahil profesörle- rinden sesler geliyor: Çoğalalım, ço- ğaldıkça güçiü oluruz; Batı, Türklerin zayıflamasını istediği için nüfus plan- Iaması istiyor! Batfnın azalmasını uzayhlar istedi de mi çocuk doğurmu- yorlar? Batı'da devlet yatak odalanna girdiği için mi çocuk yapamıyor insan- lar? Elbette ki nüfus patlaması da dert, nüfus azlığı da. Ama elbette. gerektiği ölçüde yönlendirici olur devlet. Örne- ğin, çocuk sayısına göre vergi indirim- leriyle nüfus artışını özendirebilir. İspanya'da çocuk doğuran anneye dört aylık izin süresince ücretinin yüz- de 75'i ödeniyordu; şimdi, çok çocuğu biraz daha özendirmek için ücretinin tamamı ödenecek. İspanya'da öğrencisizlikten ilkokul- lar kapaülıyor! Artık insanlar çok ço- cuk doğurmuyor. Madrid'in nüfusu on yıldır hep üç milyon. Okullann ka- panması da güzel değil, benim ülkem- de olduğu gibi üçlü beşli eğitim de gü- zel değil. Bunun ortasını elbette ki dev- let arayıp bulacak, yönJendirecek. Ah, Batı yanım, Doğu yanım! Batı yanım, kjmliğimi yok etmek için ço- cuk doğurmamı istemiyor; Doğu ya- nım, Tann'nın buynığuyla daha çok çoğalmamı istiyor. Bedenimde, kimli- ğimde bir kavga, parçalayıa; bütünle- yici deği). Bir yanım bir yanımı boğ- mak ister. Nerede benim kimligim? Anyorum. Biüyorum, 'gökte' arar- ken, 'yerde' bulacağım. 3. TemıiııaFiıı reııkliyolculaıı LONDRA YeniDelhi'yibufaloyla dolaşmakDış Haberler Servisi - Hani derler ya "şanseseri yaşıyonnn". İşte Hindistan"daki yaşam biraz da böyle... Sık sık kulağımıza çalınıyor, "Hindistan'da seUer, 74 ölü" diye. Ya da "Hindistan'ın berhangi bir bölgesinde çadşma çıktı 20 kişi öldü, 100 kişi yaralandı." Bu haberleri duya duya hepımiz alışıyonız. Kulak dolgunluğu denilen şeyi yaşıyoruz galiba. Buna karşın Hintlilerin eğlenebildiklerini duyduğumuzda da bir o kadar şaşınyoruz. Onca sele ve ardı ark^sı kesilmeyen felaketlere karşın Hint insanı eğlenmesini ıyi biliyor. En iyi bilen de çocuklar. Bu Yeni Delhili çocuklar selden yararianarak sokağa dökülmüşier. Yakaladıklan bir bufaloyu ise ulaşım aracı olarak kullanıyorlar. "Bufaİoyla selde yokuluk" için sıraya girmelerine karşın zaman zaman da kavga etmeden duramıyorlar. EDİP EMtL ÖYMEN İngilizce öğrenmeye geliyorlar. Doiar 30 bine de vursa. gelen yine geliyor. Dolar gecen yıl bu sıra- larda 10 bin kadardı. îki yıl önce 7 bin kadar. Daha önceki yıl 4 bin kadar. On yıl önce 230 liraydı. 20 yıl önce de 14 lira. Ama bu hesap- lar, gelenleri o zaman da etkile- miyordu çok, şımdi de. Ulusal havayolumuzun uçağı, Londra'ya her yıl olduğu gibi bu yıhn bu ayında da renkli gençleri tasıyor. Ama bir farkla: YaJcın yı- 1lara kadar hep 2. Terminal'e ge- lirdi. Bu. Avrupa havayoilannın vardığı yerdi. Ama artık ulusal uçağımız 3. Terminal'e ini\or. Bu. denizaşın ülkelenn uçaklan için vanş yeri. Hele de Hındistan, Pakistan, Bangladeş gibi.Arada Amerika da var. ama Üçüncü Dünya ağır basıyor Üçüncü Ter- minal"de. İngıliz hava meydan- lan işletmesi. Türkiye'nin yerini değiştirdi. Uluslararası kredi ku- ruluşlannın yaptıği gibi. İngiliz konsolosluğundan her nasılsa alınabilmiş zor vizelerie geliyorlar. Ama buradaki pasa- port yetkilisinin sorulannı da yanıtlamak zorundalar. O tek memur, fçişleri Bakanı adına mühür basmaya ve karar ver- meye tam yetkıli. Aldığı yanıttan tatmin olmadı m> kapıdan içeri geçırmez. Mevcutlu olarak hava- alanı yakınındaki bir yan-cezae- vine gönderir. Majestelen'nin mi- safiri olarak bir gece geçirtip erte- si sabah yine mevcutlu olarak İstanbul ucağına bindirir. Derdi- ni gidip Istanbul'dan anlalsın diye. Renkli bir gençlik takımı, İn- gilizcenin en ucuza ve en yetkin biçimde olmasa bile, Amerika'- dan Türkiye'ye en yakında öğ- retildiği ilk adres îngiltere. En fazla bir iki aylığına zaten. Dev boyutta bir dil öğretim sanayii, evlerinin bir odasını birkaç aylı- ğina bu işe ayınp iiç beş kuruş ka- zanma meraklılannı da yanına almış. Artık şansına. Kimisi ger- çek bir aydın aileye düşüp yaşamı boyunca unutamayacağı ilginç- likte bir yaz gecirebilir. Ama ço- ğunluk için ne yazık ki durum ke- lektir. Lahana haşlama, ağır zift gibi yağda kızarmış tatsız balık ve patates kızartması kokan bir evde, dünyadan habersiz, sosyal yaşamı pub'da oraklanan, çizgi alü silik bir yaşamı sürükleyen anlamsız bir aileye düşme "şansı" daha yüksek. Hele, dil okuîunun bulunduğu yer Londra da değiJ- se, durum daha da acı. İngiltere'- nin taşrası. gidip görüp yeşiline hayran kalıp dönmek içindir. İçinde yaşamak için farklı bir ya- ratılış hara gerek. Türkiye'den miîyonlan bastınp döküp saçrp gelen kentli çocuklar için İngiliz taşrası kısa sürede bir kâbusa dö- ner. Çünkü yeşilin kırk ceşidi bak bak bitersonuçta. Dünyanınsınırlankaynanalamrağtnengenişleyeoekse.. Danimarka'da 27 temmuz günü, binlerce genç için bir dönüm nok- tasıdır. O günün sabahı heyecanla postacının tıkjrtılan beklenir. Tıkırtı- îarla birlikte nabız yükselir, kapı aralığından günün postası düşmeye başladığında kalp çırpıntılan başlar. Beklenen o mektup ele alındığında he- yecan doruk noktasındadır. Mektup alelacele parcalanırcasına ya da tören- sel bir şekilde açılır. Açılan her mek- tupla bir rüya gerçekleşir, bir hayal yıkılır. Danimarka'da her 27 temmuz günü binlerce genç, üniversiteye girip gire- mediğiru öğrenir. Bu yıl iğnenin deli- ğinden 42 bin kişi geçti. Kimi sevindi, kimi ilk tercihine giremediğine üzüldü, kimi geleceğinin çok da istemediği bir okul tarafından ipotek altına alındığını düşündü, kimi belki hiç aldıımadı. Kapı dışında kalanlann oraru ise üçte biri buldu, 22 bin gencin hayalleri yıkıldı. dünyası karardı, umudu kınldı. Oysa birçok öğrenim kurumunda yerler boş kaldı. Başvu- ran herkes puanına bakjlmaksızın alındı. boşluklar yine de dohnadı. Da- nimarka gençüği, her kaynananın gönlünde yatan meslekleri seçmedi. Kaynanalan kahretti. İşte ben bu boş kalan yerleri ve tercihan ilk sırada yazıhp girilmesi imkansız görünen eği- timleri anlatmak, Danimarka gençli- ğinin kendisine nasıl bir gelecek istedi- ğinin ipuçlannı yakalamak istiyorum. Sonuçlara ve puan ortalamalanna bakılırsa gençler, artık sırf parası bol ya da iş imkanı diye bölüm işaretlemi- yorlar. Her ne kadar okuldan sonra iş bulma ihtimalinin yüksekliğine önem veriyorlarsa da başka saiklerle de ha- reket ediyorlar, insana, bilgiye vedün- yayı tanımaya yöneük eğitimlere me- yil duyuyorlar, uluslararası gecerliliğı olan alanlara. okuldan sonra iş bulma imkanı kesin alanlara ya da dünyaya açılmalannı sağlayacak eğitimlere yö- neliyorlar. Eskiden her kız annesinin rüyasıydı, kızını mühendise ya da doktora ver- mek. Bu açıdan bakıbrsa Danimarkalı gençler, iyi bir damat adayı değiller. Çünkü Danimarkalı gençler, mühen- dislik bölümlerine hiç mi hiç ilgi gös- termiyorlar. İlgınin en az olduğu eği- tim dallannın başında mühendisük geliyor. Gençler, üniyersitelerin kim- ya, fizik, ınatematik gibi bölümlerine, iktisat ve ticaret okullanna da rest çe- kiyorlar. Kaynana çatlatıyorlar. Buna karşıhk doktor olmaya hala hevesliler. Tıp fakültelerinin puanı hala yüksek. Ama sıkı durun, tıp okumak için ge- rekli puan, ebelik okuluna girmek için gerekli puanın çok çok gerisinde kalı- yor. Danimarkalı gençler, ebe olmayı doktor olmaya tercih ediyorlar. Ebe- lik okulu, Danimarka'da en yüksek puanı isteyen okul olmaya devam edi- yor. Ebeler popülerlikte rekor kınyor- lar. Danimarkab gençleri gönlünde öğretmen olup çocuklarla uğraşmak ya da çocuk yuvalannda pedagog ola- rak çalışmak da büyük yer tutuyor. Kimi bu alanlan. 'insanlarla ve özei- likle çocuklarla ilgiü bir alanda çalı- şmak" gibi idealist gerekçelerle tercih ederken, kimi iş imkanlannı göz önünde bulunduruyor. Sonuçlardan çıkan başka bir sonuç da gençlerin kendilerini, diğer insan- lan ve içinde yaşadıklan toplumu an- lamalannı, dünyaya açılmaiannı sağ- layacak teorik eğitimlere de büyük ilgi gösterdikleri, vizyonlannı geniş tut- tuklan. Örneğin tıp fakültesine gir- mek için gerekii puan, ebe okuîunun yani sıra antropoloji gibi bir bölümün de gerisinde kalıyor. Sanat tarihi, ede- biyat, psikoloji, fihn eğitimi ve sosyo- loji gibi bölümlere gösterilen ilgi, tıp fakültesiyle başabaş gidiyor. Sosyolo- jiye ilgi duyan öğrenci. iktisat eğitimi- ne yüz vermiyor, felsefeyi ya da ile- tişim bilimlerini daha ilgi çekici bulu- yor. Danimarka'da gençler artık kay- nanalann rüyalannı süsleyen mesleİc- lere heves etmiyorlar, dünyayı, toplu- mu, insanı ve kendilerini anlamalanna yardım edecek eğitimlere yöneliyorlar, dünyanın sınırlanru keşfetmeye çıkı- yorlar, tabulan yıkıyorlar, kaynana- lan kahredıyorlar. Dünyanın sımrlan kaynanalar kahrolarak genişleyecek- se, kahrolsun kaynanalar! MUSAANTERVEBASIN ŞEHITLERI ÖDÜLLERİ Geçen yıl Özgür Gündem gazetesi tarafından. Musa Anter'in ve basın şehitlerinin anısını yaşatmak amacıyla ve "Musa Aater Gazetecilik Ödülü" adıyla ilki düzenlenen ödüllerin ikincisi. bu yıl. "Musa Anter ve Basın Şehitleri Ödülleri" adıyla. Özgür Ülke gazetesi tarafından verilecektir. DALLAR VE KATILMA KOŞULLARI: 2. Musa Anter ve Basın Şehıtlerı Odullerı (1994), yanşma hsmtnda, • Haber • Aroşhrmo-lnceleme • Karikatür • Fofoğraf olmak üzere, dört dalda düzenlenmiştir. Her dalda, ödüle değer bulunması takdirde, birincilik, ikincilik ve üçüncülük ödülleri verilecektir. Ödül tutarları, her dal için birinciye 15 000 000, ikinciye 10. 000. 000 ve üçüncüye de 5. 000 000 TL'dir. Odullere, seçicukurul uvpleriyle Özgür Gündem ve Ozgür Ülke gazeteleri çalısanları katılamaz. Yonşmayo kafılacak eserlerin yayınlanmamış ya da 2 0 Eylül 1993 tarihinden sonra yaymlanmış olması (ilk boskı) şarttır Ödüle katılan eserler iade edilmeyecek ve adüle deâer bulunan eserler, Ozgür Ulke gazetesinde yayınlanacaktır SEÇİCİ KURULLAR: 7. Adayların, eserlerıni ozyaşam öyküleri ve iki fotoğrafla birlikte, 6 nüsfıa halinde, 31 Ağustos 1994 tarıhme kadgr, "Musa Anter ve Basın Sehirleri Ödülleri. Alemdar Mah. Ğaşmüsahip Sok, Talas Han / Kat: 4. Cağaloğlu / İstanbul" adresıne gondermeleri gerekmektedir. Adaylar, ödüllere bir dalda ve sadece bir eserle katılabilir 8 Karikafur ve fofoğraf dallarında ödüllere gönderilecek ürünlerın, en az 18x 2 4 Boyutiarında renkli ya da siyah-beyaz olması gerekmekteair. 9 Basın özgürlüğü, insan hakları ve politika gibi alanlarda, onurlu bir yaşam için çaba gösteren kişi, kurum ve kuruluşlara verilecejc Ozel £)nur Ödülleri (toplam 5 ödüij, Ozgür Ulke gazete yönetimi tarafından belirlenecektir. 10 Ödül kazananlar..l 5 Eylül 1994 tgrihinde Ozgür Ülke'ae açıklanacaktır. Odüller, 20İylün994'telstanbul'da düzenlenecek torenle de, sahıplerine verilecektir HABER. ARAŞTFRMA-tNCELEME: FOTOĞRAF. KARİKATÜR: Günay Aslan Ragıp Duran Dr. Haluk Gerger Gültan Kışanak 5. Vcli Özdemir 1. Doç Dr. Fikrct Başkaya 2. Faik Bulut 3 . Naci Kutlay 4. M. Tali Öngören 5. Canip Yıldınm Ibrahim Akyürek Hilmı Etikan Ara Güler Sedat Tosunoğlu Aclan Uraz 1. Semih Balcıoglu 2. Doğan Güzel 3. Musa Kart 4. Pıyale Madra 5. Tan Oral İSTANBUL ASLİYE 4. CEZAMAHKEMESf EsasNo: 1994 81 Karar No-1994 638 Hakim: Edıp Adil Ergün 15218 Yz. İşi. Md. Hüsnü Aydın Vergj Usul Yasası'na muha- lefet suçundan sanık Nuri oğlu Havva'dan ohna İstanbul Be- şiktaş, Mecidiyeköy, C: 014/12, S: 23. Küt: 972'de nüfusa kayıtlı olup Yeni Yol. Sokak Emrah Apt. D.l Ortaköy Beşiktaş ad- resinde mukim sanık Saadetün Saka hakkında yapılan duruş- mada verilen karar gereği kara- nn Istanbul'da mûnteşir bir gazetede yayınına karar veril- mekle; Gereği dûşünüldü: Yukanda açık kimliği ve adresi yaalı sa- nık hakkında vergj kacakçılığı- na teşebbüs suçundan dolayı Vergi Usul Yasası'nın 3100 sa- yılı kanunla geçici ek 8. maddesi gereğince 213 sayüı yasaran 360; 1 maddesi gereğince suçun işleniş biçimi, olayın oluş şekli ile takdiren bir ay müddetle ha- pis cezası ile tecziyesine, bir ay süre ile ticaret, sanat ve meslek- ten mahrumiyetine, masrafinın sonradan hûkûmlüden tahsil edilmek kaydı ile keyfiyetin ma- halli bir gazetede ilanına, Sanığa verilen hapıs cezası- nın beher günü sanayi sektö- ründe çalışan bir işçinin suç tari- hine göre 1 aylık asgari ücret tutannın yansı olan 724.500 TL'den21 735.O0OTL ağır para cezasına çevrilmesine. samğın sabıkasız olması nedeniyle ceza- sının ertelenmesine dair karann fstanbul'da münteşır bir gazete- de ilanı ile bu ilana dair bir gaze- te ile masrafinın mahkememize gönderilmesine karar verildi. 27.7.1994 murekkepT LİBERALİZM İMALATÇELARIN DÎKKATÎNE! Odamıza kayitlı 4347-9,89 Sicil No'lu üyemiz "MAN Kamyoo ve Otobüs Sanayi AŞ" firması. "MAN 26.M1 DFA (6x6) Kaımon"- konusunda Tek İmalatçı Belgesi talep etmistir. Aynı mamulü üretenler mevcut olduğu takdirde menfaatlerini ko- rumak bakımından bağlı olduklan Oda kanalıyla en geç (10) gün içinde Odamıza müracaatlan nca olunur. Basın: 32035 ANKARA SANAYİ ODASI A. BKLSEY TmaiSmi • M. SA1TOBL V. PEKEL S. T. KOZAKLI K. POLASTI - LEVTTT ve MENDBL A. OAMBLB ÖMgörtûğâa Ekeaami Polltijl • S. ÜŞfrR A. PHILLIPS ZJttanliıan v* rnniaism 9 A. 0ZKAZASÇ B EHOBNB Jurgm BAMMSMAS TOPUIM5AL ABA?T1RMAU» KOtTOR VE SANAf İÇİN VAK* ANKARA ŞU«£Sİ Murekkep bir iddîânfn urunu ... Bu iddia Ounya ve Türkiye hakkı ndaki çozufnfemelerin solda da uretilebılir oldugunun degil; ancak solda uretiletrilîr oldugunun iddiasıdır. YAZ 1994 50.000.- TL GENEL MÜDÜR SEKRETERİ • İngilizce bilen (okur-yazar) • Yoğun iş temposuna ayak uydurabilecek • Prezantabl bayan sekreter Başvuruların 260 59 58 no'lu telefondan şahsen yapılması rica olunur. T DEVELİKADASTRO MAHKEMESİ'NDEN Davaa Kazırn Çetingüney tarafmdan davalılar Osrnan Bolat ve arkadaşlan aleyhine açılan M.M. davasının yapılıp bitirilen açık yar- gılaması sonunda verilen yetkisizlik karannın dosyasının dahiii dava- lılan olan: Hava Polat, Gürbüs Polat, HaticeÖzkan. İbrahim Özkan, Muzafîer Ozkan, Şükriye özkan, Atiye Toker, Zübeyde Öztürk, Sel- ma Oztürk. Hatice Öztürk, Mehme't Öztürk. Asiye Öztürk, Hacı PolatA Hatice Polat (Kendisine asaleten, küçük Hacere velayeten) İs- met Ozkan, Senem Özkan. Fatma Özkan. Hanife Özkan. Pakize Özkan, Saadetün Toker'e karar yerine kaim olmak üzere ilanen teb- liğ olunur. Basın: 49894 ISKENDERUN1. ASLJYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1994/194 Davacı: SSK Gen. Md.'lüğü vekili Av. Meleke Yapar İskende- run Davalı: Ünsal Ersoy adresi meçhul Dava: Tazmınat Davaa vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın yapı- lan dunışması sırasmda davalı adına tebligat çıkanlmış, adres bırak- madan aynldığı bildirilmiş ve savalık araştırmasında da adresi tcspit edilemediğinden duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmişür. Duruşma günü olan 7.10.1994 günü saat 9'da duruşmaya gelmeniz veya kendinizi bir vekil ile temsil ettirmeniz, gelmediğiniz veya bir ve- kil ile temsil ettirmedığiniz takdirde duruşmanın yokluğunuzda yapı- lacağı ve yokluğunuzda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 15.7. 1994 Basın: 49929 SATILIK Sahibinden Kadıköy'de 165 m2 3+1SüperLüksDaire (0216)3461847
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle