Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31TEMMUZ1994 PAZAR
8 PAZAR YAZILARI
Heııı
6
akılküpü
9
heıııde zeıurin
MOSKOVA
*^HTHHM KenditatliKarlannakârkatmak
HAKAN
AKSAY
Onlar her zaman antikomü-
nisttüer. Rusya'yı hiç seymezler-
di. Ruslara hadlerini bildirmek
gerektiğini söylerlerdi hep.
Şimdı haklı çıktıklannı dü-
şûnerek böbürleniyorlar. Sanki
tarihin işi yokmuş da böylelerini
haklı çıkarmaya çalışınnış gibi.
Bunlar yalnızca "akü küpü" de-
ğil, aynı zamanda zenginler de.
Nefret ettikJeri komünizmin
yıkılmasından sonra daha bir is-
tekle gelir oldular Rusya'ya;
yatınmlannı daha bir çoğalttı-
lar; bir koyup on almak yolunda
daha bir kjvrak davranmaya
başladıJar. Moskova'da firma-
lar kurdular, var olanlan geniş-
Jettiler. Işe yeni yeni elemanlar
aldılar. Hem de kimleri: Eski
komûnistleri. Komünist Parti-
si'nde ve sosyalist devlette görev
yapmış, ancak sonraki malurn
geÛşmelerin ardından ekonomik
sıkınulara boğulmuş, amaçlan
ve değerieri sarsılrru$ kaüiîye
kadrolan. Yalnızca mesleğini
değil, aynı zamanda edebiyatı,
müziği, tiyatroyu, baleyi ve ope-
rayı da iyi bilen kişileri.
Bizim kaşarlanmış antiko-
münistler açısından böyle şey-
lerin önemi yoktur. Kûltüre
duyduklan saygı, dillerinin
ucundadır. Asıl değer verdikleri
güçse, cüzdanlannın içindedir.
Onlar burada "Rusları adam
etmek" için çilekeş çabalar har-
carlar. Hani şu eski komünisüe-
ri, ticaretten-micaretten hiç an-
lamayan saftirikleri eğitmekle
meşgul olurlar. Ne için mi? Ba-
balannın haynna değil tabii.
için. Eee, insan kendini de dü-
şünmelidirşu ölümlü dünyada;
değil mi? Üstelik bu arada işle-
rine yarayan eski komûnistleri
de "beslemektedirter". Fena mı
yani? Alan raa, satan raa.
Paranın gözü çıksın! Kendi-
lerinden kat kat kültürsuz ve
kalitesiz insanlann emrinde
çalışanlar bu yeni oyunun ku-
rallannı hemen öğrenmek du-
rumundadırlar.
Birkaç kez, patronlann, ken-
dilerine yerli uşaklan gibi saygı
göstermeyi beceremeyen Rus-
lara nasıl fırça atüklanna tanık
olmuştum. Fırçayı atanlann bu
işten her zamankinden çok ke-
yif aJdıklan belüydi. Öyle ya. fi-
rçalanan, köyden gelme bir de-
likanlı değildi; eğitimli bir eski
komünistti.
Aklıma, bedelli bölüğündekı
saygın insanlara "özeJ disiplin"
uygulayan zalim çavuşlar geldi.
Ve içeri düşen yazarlara, gaze-
tecilere acı çektirmekten -sıra-
dan siyasilere oranla- çok daha
fazla zevk duyan işkenceciler...
Bir keresinde de kendisiyle
yaıağa girmeyen sekreterini iş-
ten atmaya haarlanan bir işa-
damı bozuntusunun hiddetine
tanık olmuştum. Ne demekî
Beyefendiyi reddetmek ha! Sen
de kimsin? Alt tarafı yoksul bir
Rus kadını!.. İşte böyle "işbiti-
rfcTdirler eğri büğrii ve de aca-
yip güçlü erkekçıkler!..
Gördüğüm ve duyduğum bu
tûr tatsız sahneler bende hep
aynı tepkiyi yaratıyor: Ezilen-
lerden, yani kültürlü, ama pa-
rasız eski komünistlerden yana
olduğumu hissediyorum. Ve
her fırsatta Ruslara ders verme-
ye bayılan "Mosko»a fatihleri"-
nin, yıkılmış bir ülkenin enkaz-
lan üzerinde, kendilerini fasul-
ye gibi nimetten saymalanna
dayanamıyorum.
'Babalık'yapıııava
patronengeÛ
Stockholm'deki Polis Yüksek
Okulu'na aday olan erkeklerden
çocuk sahibi olup da "babalık
izni" kullanmış olanlara -yani,
anneyi işine gönderip yasal süre
içinde bebeğin bakımıru yükle-
nenlere- öncelik tanınıyor. Bu
güzel kural, yasalarla zorlandığı
halde toplumun birçok kesimin-
de geçerli değil. ömeğin, iş ara-
yan bir erkeğe telefon ettiği işye-
rinin sorumlusu, "yer senisi
nasJ" diye sorabiliyor. İlk du-
yuşta garip gelen bu sorunun
altında yatan gerçek soru şu:
"Çocukluysan, çocuğun hasta-
iandığı zaman evde kün kalıyor?
Karuı kalmıyorsa, sen bize yara-
mazsın." Bazen işverenler, do-
layh konuşma gereği de duymu-
yorlar. Yaşı 20-25 civanndaki
kadın adaylara şu soru sık ola-
rak soruluyor: "Yakuı bir gete-
cekte çocuk yapacak nusın? Ço-
cuk olunca eşio evde kalabUecek
miT
Bu durumdan sonra otur sen
yasalar çıkart, babaya doğum-
dan sonra 10 gün sigorta tazmi-
natlı izin hakkı tanı, çocuk
bakım hakkının anayla paylaşı-
tmasını sağla... İş piyasasının
yazüı olmayan yasalan devreye
girince, resmi makamlar solda
sıfır kalıyor
Hiç kuşkusuz, yasal olarak
yakjnma yollan açık. Bir işe
başvuran kadın adayın, cinsi-
yetinden ötürü erkek adaydan
dezavantajlı kabul edilmesi,
hem iş mahkemesi hem de eşit-
lik danışmanı için devreye gir-
meleri bakımından geçerli bir
neden. Ne var ki işsiüığın arttı-
ğı, sosyal demokrat hareketin
100 yıllık kazarumlannın geride
bırakıldığı günümüzde işveren-
lere, çok sayıda bahane sağ-
lanmışdurumda.
Yabanalann, çocuklu genç
annelerin ve sağlık sorunlan
olanlann, bir çeşit ırk
ayınmaüğına uğraması, bura-
da yaşayanlann ister istemez
tanık olduklan bir gerçek.
Yıllardır çalıştığı işinden, "iş
yokluğıT'ndan ötûrû çıkarılan-
lara ertesi günü, "saat ücretK"
olarak iş önerilebih'yor. Bu
tür sözleşmede işçınin,
çağnldığı her gün dışında hiçbir
gün için iş isteme hakkı yok ve
üstelik, hiçbir iş güvenliğıne sa-
hip değil.
Stockholm'ün en büyük iş-
vereni durumundaki belediye,
yönetimi elinde tutan orta-sağ
partiler sayesinde, bir çeşit özel-
îeştirmeye girişerek ortahğı
ayağa kaldırdı. Eylül seçimleri
yaklaşırken ortaya çıkan genel
görünüm, egemen kanadı pek
sevindirmiyor: Sağlık sektöriin-
de özele geçmiş hemen her ke-
sim, zarar ediyor ve halk, kamu
hizrnetinde kalan yerleri seçi-
yor. Bazı işyerlerinde özel sek-
törden hiç ilgi yok ve ilgi göster-
diklerinden kâr getirici olanlan-
na ise çahşanlann kurduklan
şirketler sahip çıkıyor.
KiıııliimııivitirdiıiKhükümsüzdür.,. ...,.,...C7_.. „,.,...... A _ Z _ „_.........,,.,........Kirnliğim kaybolmuş. Hükiimsuz-
dür. Geri getirmesin bulanlar. Yenisi-
ni anyorum. Nasıl oldu da kaybettim
birden? Çoktandır kimliksiz yaşıyor-
muşum da haberim yokmuş. Iyi ki
'Refah' fınışe kalktı da kimliksiz oldu-
ğumu haürlattı.
İyi de, kimliğimi nerede arayacağı-
mı bilemiyorum. İçeride mi dışanda
mı? Avrupa'da mı, Arabistan'da mı;
Doğu, Batı, Kuzey, Güney? Gökte mi
yerde mi? Arayışta yön önemli. Bir
uçurumda da bulabilirim kimliğimi,
mutluluk dağının zirvesinde de.
İndurain. İspanyollann bisikletçi
kralı, Fransa Bisikjet Turu'nda dör-
düncü kez zirvede. İndurain'in takımı
da dördüncü oldu. İndurain bir 'kim-
lik'tir. Bir toplumun fıziksel gücünün,
beyin gücünün simgesidir. O toplum-
da bilmem kaç kişi başına düşen yük-
sek sayıdaki spor tesisleri oranını gös-
terir. Kişi başına tüketilen yumurta
sayısıru gösterir. Ve o ülkenin bayrağı-
nı alır, Paris'in ortasına diker.
Kimliğin yeri, görecelidir. Kimliği-
mi onurîu, gelişmiş bir düzeye çıkar-
mak istiyorum. Batı düzeyine örne-
ğin.. Batı düzeyi gelişmiş, onurlu mu-
dur ki? Önce buna karar verebilmeli.
Aile düzeninin çöktüğü, gençliğinin
uyuşturucuya boğulduğu bir toplum
mudur Batı? Her yöne, değişik pence-
relerden bakıyorum. Tutucu pence-
remden bakınca, çökmüştür Batı.
Aydınhk penceremden bakınca, öz-
gürlüktür. Tutucu toplumlarda ai-
lenin baskıyla korunması, kişilerin
mutsuzluğa zincirlenmesidir. Kimliği-
mi nerede arayacağım? Baü'run parça-
lanmış aile düzeninin yalnız özgürlü-
ğünde mi, yoksa, zincirli mutsuzİukta
mı? Özgürlüğün önünde öncelik yok-
tur. İspanya'run diktatörlük sonrası
MADRID
ALİ
KIŞLAK
cılgın özgürlüğundeki sigara ve uyuş-
turucu kullanım oram, on yıi sonra
bugün, demokrasi içinde, yandan faz-
la düştü! Kimliğini, özgürce buldu İs-
panya.
Batı ile benim kimbğimin yeri ara-
sında 20 yillık göreceli bir fark var. Bir
yanım Baü'ya, bir yanım tam tersine
gitmek istiyor. Baü'ya giden yanımı
yasaklıyoröteki yanım, tutuyor. İndu-
rain'in hızlı bisikleti gerekli bugünün
Batı düzeyine varabilmek için. Ters
yarum, yüzyıllar öncesinin bisikleti ya-
saklayan düşüncesiyle koşmamı en-
gelliyor. Kimh'ğimi Ay'da, gezegenler-
de, uzayda arayacak kadar ütopyalar
peşinde değilim, ama en azmdan, ka-
ranlık çağlarda aramaya zorlamasın-
lar kimliğimi.
Karanlık penceremden, ülkemin en
saygm ve karanlık ve cahil profesörle-
rinden sesler geliyor: Çoğalalım, ço-
ğaldıkça güçiü oluruz; Batı, Türklerin
zayıflamasını istediği için nüfus plan-
Iaması istiyor! Batfnın azalmasını
uzayhlar istedi de mi çocuk doğurmu-
yorlar? Batı'da devlet yatak odalanna
girdiği için mi çocuk yapamıyor insan-
lar? Elbette ki nüfus patlaması da dert,
nüfus azlığı da. Ama elbette. gerektiği
ölçüde yönlendirici olur devlet. Örne-
ğin, çocuk sayısına göre vergi indirim-
leriyle nüfus artışını özendirebilir.
İspanya'da çocuk doğuran anneye
dört aylık izin süresince ücretinin yüz-
de 75'i ödeniyordu; şimdi, çok çocuğu
biraz daha özendirmek için ücretinin
tamamı ödenecek.
İspanya'da öğrencisizlikten ilkokul-
lar kapaülıyor! Artık insanlar çok ço-
cuk doğurmuyor. Madrid'in nüfusu
on yıldır hep üç milyon. Okullann ka-
panması da güzel değil, benim ülkem-
de olduğu gibi üçlü beşli eğitim de gü-
zel değil. Bunun ortasını elbette ki dev-
let arayıp bulacak, yönJendirecek.
Ah, Batı yanım, Doğu yanım! Batı
yanım, kjmliğimi yok etmek için ço-
cuk doğurmamı istemiyor; Doğu ya-
nım, Tann'nın buynığuyla daha çok
çoğalmamı istiyor. Bedenimde, kimli-
ğimde bir kavga, parçalayıa; bütünle-
yici deği). Bir yanım bir yanımı boğ-
mak ister. Nerede benim kimligim?
Anyorum. Biüyorum, 'gökte' arar-
ken, 'yerde' bulacağım.
3. TemıiııaFiıı
reııkliyolculaıı
LONDRA
YeniDelhi'yibufaloyla dolaşmakDış Haberler Servisi - Hani derler ya "şanseseri yaşıyonnn".
İşte Hindistan"daki yaşam biraz da böyle... Sık sık
kulağımıza çalınıyor, "Hindistan'da seUer, 74 ölü" diye.
Ya da "Hindistan'ın berhangi bir bölgesinde çadşma çıktı 20 kişi
öldü, 100 kişi yaralandı." Bu haberleri duya duya hepımiz
alışıyonız. Kulak dolgunluğu denilen şeyi yaşıyoruz galiba.
Buna karşın Hintlilerin eğlenebildiklerini duyduğumuzda da bir
o kadar şaşınyoruz. Onca sele ve ardı ark^sı kesilmeyen
felaketlere karşın Hint insanı eğlenmesini ıyi biliyor.
En iyi bilen de çocuklar. Bu Yeni Delhili çocuklar selden
yararianarak sokağa dökülmüşier. Yakaladıklan bir bufaloyu
ise ulaşım aracı olarak kullanıyorlar.
"Bufaİoyla selde yokuluk" için sıraya girmelerine karşın zaman
zaman da kavga etmeden duramıyorlar.
EDİP
EMtL
ÖYMEN
İngilizce öğrenmeye geliyorlar.
Doiar 30 bine de vursa. gelen yine
geliyor. Dolar gecen yıl bu sıra-
larda 10 bin kadardı. îki yıl önce
7 bin kadar. Daha önceki yıl 4 bin
kadar. On yıl önce 230 liraydı. 20
yıl önce de 14 lira. Ama bu hesap-
lar, gelenleri o zaman da etkile-
miyordu çok, şımdi de.
Ulusal havayolumuzun uçağı,
Londra'ya her yıl olduğu gibi bu
yıhn bu ayında da renkli gençleri
tasıyor. Ama bir farkla: YaJcın yı-
1lara kadar hep 2. Terminal'e ge-
lirdi. Bu. Avrupa havayoilannın
vardığı yerdi. Ama artık ulusal
uçağımız 3. Terminal'e ini\or.
Bu. denizaşın ülkelenn uçaklan
için vanş yeri. Hele de Hındistan,
Pakistan, Bangladeş gibi.Arada
Amerika da var. ama Üçüncü
Dünya ağır basıyor Üçüncü Ter-
minal"de. İngıliz hava meydan-
lan işletmesi. Türkiye'nin yerini
değiştirdi. Uluslararası kredi ku-
ruluşlannın yaptıği gibi.
İngiliz konsolosluğundan her
nasılsa alınabilmiş zor vizelerie
geliyorlar. Ama buradaki pasa-
port yetkilisinin sorulannı da
yanıtlamak zorundalar. O tek
memur, fçişleri Bakanı adına
mühür basmaya ve karar ver-
meye tam yetkıli. Aldığı yanıttan
tatmin olmadı m> kapıdan içeri
geçırmez. Mevcutlu olarak hava-
alanı yakınındaki bir yan-cezae-
vine gönderir. Majestelen'nin mi-
safiri olarak bir gece geçirtip erte-
si sabah yine mevcutlu olarak
İstanbul ucağına bindirir. Derdi-
ni gidip Istanbul'dan anlalsın
diye.
Renkli bir gençlik takımı, İn-
gilizcenin en ucuza ve en yetkin
biçimde olmasa bile, Amerika'-
dan Türkiye'ye en yakında öğ-
retildiği ilk adres îngiltere. En
fazla bir iki aylığına zaten. Dev
boyutta bir dil öğretim sanayii,
evlerinin bir odasını birkaç aylı-
ğina bu işe ayınp iiç beş kuruş ka-
zanma meraklılannı da yanına
almış. Artık şansına. Kimisi ger-
çek bir aydın aileye düşüp yaşamı
boyunca unutamayacağı ilginç-
likte bir yaz gecirebilir. Ama ço-
ğunluk için ne yazık ki durum ke-
lektir. Lahana haşlama, ağır zift
gibi yağda kızarmış tatsız balık ve
patates kızartması kokan bir
evde, dünyadan habersiz, sosyal
yaşamı pub'da oraklanan, çizgi
alü silik bir yaşamı sürükleyen
anlamsız bir aileye düşme "şansı"
daha yüksek. Hele, dil okuîunun
bulunduğu yer Londra da değiJ-
se, durum daha da acı. İngiltere'-
nin taşrası. gidip görüp yeşiline
hayran kalıp dönmek içindir.
İçinde yaşamak için farklı bir ya-
ratılış hara gerek. Türkiye'den
miîyonlan bastınp döküp saçrp
gelen kentli çocuklar için İngiliz
taşrası kısa sürede bir kâbusa dö-
ner. Çünkü yeşilin kırk ceşidi bak
bak bitersonuçta.
Dünyanınsınırlankaynanalamrağtnengenişleyeoekse..
Danimarka'da 27 temmuz günü,
binlerce genç için bir dönüm nok-
tasıdır. O günün sabahı heyecanla
postacının tıkjrtılan beklenir. Tıkırtı-
îarla birlikte nabız yükselir, kapı
aralığından günün postası düşmeye
başladığında kalp çırpıntılan başlar.
Beklenen o mektup ele alındığında he-
yecan doruk noktasındadır. Mektup
alelacele parcalanırcasına ya da tören-
sel bir şekilde açılır. Açılan her mek-
tupla bir rüya gerçekleşir, bir hayal
yıkılır.
Danimarka'da her 27 temmuz günü
binlerce genç, üniversiteye girip gire-
mediğiru öğrenir. Bu yıl iğnenin deli-
ğinden 42 bin kişi geçti. Kimi sevindi,
kimi ilk tercihine giremediğine üzüldü,
kimi geleceğinin çok da istemediği bir
okul tarafından ipotek altına
alındığını düşündü, kimi belki hiç
aldıımadı. Kapı dışında kalanlann
oraru ise üçte biri buldu, 22 bin gencin
hayalleri yıkıldı. dünyası karardı,
umudu kınldı. Oysa birçok öğrenim
kurumunda yerler boş kaldı. Başvu-
ran herkes puanına bakjlmaksızın
alındı. boşluklar yine de dohnadı. Da-
nimarka gençüği, her kaynananın
gönlünde yatan meslekleri seçmedi.
Kaynanalan kahretti. İşte ben bu boş
kalan yerleri ve tercihan ilk sırada
yazıhp girilmesi imkansız görünen eği-
timleri anlatmak, Danimarka gençli-
ğinin kendisine nasıl bir gelecek istedi-
ğinin ipuçlannı yakalamak istiyorum.
Sonuçlara ve puan ortalamalanna
bakılırsa gençler, artık sırf parası bol
ya da iş imkanı diye bölüm işaretlemi-
yorlar. Her ne kadar okuldan sonra iş
bulma ihtimalinin yüksekliğine önem
veriyorlarsa da başka saiklerle de ha-
reket ediyorlar, insana, bilgiye vedün-
yayı tanımaya yöneük eğitimlere me-
yil duyuyorlar, uluslararası gecerliliğı
olan alanlara. okuldan sonra iş bulma
imkanı kesin alanlara ya da dünyaya
açılmalannı sağlayacak eğitimlere yö-
neliyorlar.
Eskiden her kız annesinin rüyasıydı,
kızını mühendise ya da doktora ver-
mek. Bu açıdan bakıbrsa Danimarkalı
gençler, iyi bir damat adayı değiller.
Çünkü Danimarkalı gençler, mühen-
dislik bölümlerine hiç mi hiç ilgi gös-
termiyorlar. İlgınin en az olduğu eği-
tim dallannın başında mühendisük
geliyor. Gençler, üniyersitelerin kim-
ya, fizik, ınatematik gibi bölümlerine,
iktisat ve ticaret okullanna da rest çe-
kiyorlar. Kaynana çatlatıyorlar. Buna
karşıhk doktor olmaya hala hevesliler.
Tıp fakültelerinin puanı hala yüksek.
Ama sıkı durun, tıp okumak için ge-
rekli puan, ebelik okuluna girmek için
gerekli puanın çok çok gerisinde kalı-
yor. Danimarkalı gençler, ebe olmayı
doktor olmaya tercih ediyorlar. Ebe-
lik okulu, Danimarka'da en yüksek
puanı isteyen okul olmaya devam edi-
yor. Ebeler popülerlikte rekor kınyor-
lar. Danimarkab gençleri gönlünde
öğretmen olup çocuklarla uğraşmak
ya da çocuk yuvalannda pedagog ola-
rak çalışmak da büyük yer tutuyor.
Kimi bu alanlan. 'insanlarla ve özei-
likle çocuklarla ilgiü bir alanda çalı-
şmak" gibi idealist gerekçelerle tercih
ederken, kimi iş imkanlannı göz
önünde bulunduruyor.
Sonuçlardan çıkan başka bir sonuç
da gençlerin kendilerini, diğer insan-
lan ve içinde yaşadıklan toplumu an-
lamalannı, dünyaya açılmaiannı sağ-
layacak teorik eğitimlere de büyük ilgi
gösterdikleri, vizyonlannı geniş tut-
tuklan. Örneğin tıp fakültesine gir-
mek için gerekii puan, ebe okuîunun
yani sıra antropoloji gibi bir bölümün
de gerisinde kalıyor. Sanat tarihi, ede-
biyat, psikoloji, fihn eğitimi ve sosyo-
loji gibi bölümlere gösterilen ilgi, tıp
fakültesiyle başabaş gidiyor. Sosyolo-
jiye ilgi duyan öğrenci. iktisat eğitimi-
ne yüz vermiyor, felsefeyi ya da ile-
tişim bilimlerini daha ilgi çekici bulu-
yor. Danimarka'da gençler artık kay-
nanalann rüyalannı süsleyen mesleİc-
lere heves etmiyorlar, dünyayı, toplu-
mu, insanı ve kendilerini anlamalanna
yardım edecek eğitimlere yöneliyorlar,
dünyanın sınırlanru keşfetmeye çıkı-
yorlar, tabulan yıkıyorlar, kaynana-
lan kahredıyorlar. Dünyanın sımrlan
kaynanalar kahrolarak genişleyecek-
se, kahrolsun kaynanalar!
MUSAANTERVEBASIN ŞEHITLERI
ÖDÜLLERİ
Geçen yıl Özgür Gündem gazetesi tarafından. Musa Anter'in ve basın şehitlerinin
anısını yaşatmak amacıyla ve "Musa Aater Gazetecilik Ödülü" adıyla ilki
düzenlenen ödüllerin ikincisi. bu yıl. "Musa Anter ve Basın Şehitleri
Ödülleri" adıyla. Özgür Ülke gazetesi tarafından verilecektir.
DALLAR VE KATILMA KOŞULLARI:
2.
Musa Anter ve Basın Şehıtlerı Odullerı
(1994), yanşma hsmtnda,
• Haber
• Aroşhrmo-lnceleme
• Karikatür
• Fofoğraf
olmak üzere, dört dalda düzenlenmiştir.
Her dalda, ödüle değer bulunması
takdirde, birincilik, ikincilik ve üçüncülük
ödülleri verilecektir.
Ödül tutarları, her dal için birinciye
15 000 000, ikinciye 10. 000. 000 ve
üçüncüye de 5. 000 000 TL'dir.
Odullere, seçicukurul uvpleriyle Özgür
Gündem ve Ozgür Ülke gazeteleri
çalısanları katılamaz.
Yonşmayo kafılacak eserlerin
yayınlanmamış ya da 2 0 Eylül 1993
tarihinden sonra yaymlanmış olması
(ilk boskı) şarttır
Ödüle katılan eserler iade edilmeyecek ve
adüle deâer bulunan eserler,
Ozgür Ulke gazetesinde yayınlanacaktır
SEÇİCİ KURULLAR:
7. Adayların, eserlerıni ozyaşam öyküleri ve
iki fotoğrafla birlikte, 6 nüsfıa halinde, 31
Ağustos 1994 tarıhme kadgr, "Musa
Anter ve Basın Sehirleri Ödülleri.
Alemdar Mah. Ğaşmüsahip Sok,
Talas Han / Kat: 4. Cağaloğlu /
İstanbul" adresıne gondermeleri
gerekmektedir. Adaylar, ödüllere bir dalda
ve sadece bir eserle katılabilir
8 Karikafur ve fofoğraf dallarında ödüllere
gönderilecek ürünlerın, en az 18x 2 4
Boyutiarında renkli ya da siyah-beyaz
olması gerekmekteair.
9 Basın özgürlüğü, insan hakları ve politika
gibi alanlarda, onurlu bir yaşam için çaba
gösteren kişi, kurum ve kuruluşlara
verilecejc Ozel £)nur Ödülleri (toplam 5
ödüij, Ozgür Ulke gazete yönetimi
tarafından belirlenecektir.
10 Ödül kazananlar..l 5 Eylül 1994
tgrihinde Ozgür Ülke'ae açıklanacaktır.
Odüller, 20İylün994'telstanbul'da
düzenlenecek torenle de, sahıplerine
verilecektir
HABER. ARAŞTFRMA-tNCELEME: FOTOĞRAF. KARİKATÜR:
Günay Aslan
Ragıp Duran
Dr. Haluk Gerger
Gültan Kışanak
5. Vcli Özdemir
1. Doç Dr. Fikrct Başkaya
2. Faik Bulut
3 . Naci Kutlay
4. M. Tali Öngören
5. Canip Yıldınm
Ibrahim Akyürek
Hilmı Etikan
Ara Güler
Sedat Tosunoğlu
Aclan Uraz
1. Semih Balcıoglu
2. Doğan Güzel
3. Musa Kart
4. Pıyale Madra
5. Tan Oral
İSTANBUL ASLİYE 4.
CEZAMAHKEMESf
EsasNo: 1994 81
Karar No-1994 638
Hakim: Edıp Adil Ergün
15218
Yz. İşi. Md. Hüsnü Aydın
Vergj Usul Yasası'na muha-
lefet suçundan sanık Nuri oğlu
Havva'dan ohna İstanbul Be-
şiktaş, Mecidiyeköy, C: 014/12,
S: 23. Küt: 972'de nüfusa kayıtlı
olup Yeni Yol. Sokak Emrah
Apt. D.l Ortaköy Beşiktaş ad-
resinde mukim sanık Saadetün
Saka hakkında yapılan duruş-
mada verilen karar gereği kara-
nn Istanbul'da mûnteşir bir
gazetede yayınına karar veril-
mekle;
Gereği dûşünüldü: Yukanda
açık kimliği ve adresi yaalı sa-
nık hakkında vergj kacakçılığı-
na teşebbüs suçundan dolayı
Vergi Usul Yasası'nın 3100 sa-
yılı kanunla geçici ek 8. maddesi
gereğince 213 sayüı yasaran
360; 1 maddesi gereğince suçun
işleniş biçimi, olayın oluş şekli
ile takdiren bir ay müddetle ha-
pis cezası ile tecziyesine, bir ay
süre ile ticaret, sanat ve meslek-
ten mahrumiyetine, masrafinın
sonradan hûkûmlüden tahsil
edilmek kaydı ile keyfiyetin ma-
halli bir gazetede ilanına,
Sanığa verilen hapıs cezası-
nın beher günü sanayi sektö-
ründe çalışan bir işçinin suç tari-
hine göre 1 aylık asgari ücret
tutannın yansı olan 724.500
TL'den21 735.O0OTL ağır para
cezasına çevrilmesine. samğın
sabıkasız olması nedeniyle ceza-
sının ertelenmesine dair karann
fstanbul'da münteşır bir gazete-
de ilanı ile bu ilana dair bir gaze-
te ile masrafinın mahkememize
gönderilmesine karar verildi.
27.7.1994
murekkepT
LİBERALİZM
İMALATÇELARIN DÎKKATÎNE!
Odamıza kayitlı 4347-9,89 Sicil No'lu üyemiz "MAN Kamyoo ve
Otobüs Sanayi AŞ" firması. "MAN 26.M1 DFA (6x6) Kaımon"-
konusunda Tek İmalatçı Belgesi talep etmistir.
Aynı mamulü üretenler mevcut olduğu takdirde menfaatlerini ko-
rumak bakımından bağlı olduklan Oda kanalıyla en geç (10) gün
içinde Odamıza müracaatlan nca olunur.
Basın: 32035 ANKARA SANAYİ ODASI
A. BKLSEY
TmaiSmi
•
M. SA1TOBL
V. PEKEL
S. T. KOZAKLI
K. POLASTI - LEVTTT ve MENDBL
A. OAMBLB
ÖMgörtûğâa Ekeaami Polltijl
•
S. ÜŞfrR
A. PHILLIPS
ZJttanliıan v* rnniaism
9
A. 0ZKAZASÇ
B EHOBNB
Jurgm BAMMSMAS
TOPUIM5AL ABA?T1RMAU» KOtTOR VE SANAf
İÇİN VAK* ANKARA ŞU«£Sİ
Murekkep bir iddîânfn
urunu ...
Bu iddia Ounya ve
Türkiye hakkı ndaki
çozufnfemelerin
solda da
uretilebılir oldugunun
degil;
ancak solda uretiletrilîr
oldugunun iddiasıdır.
YAZ 1994
50.000.- TL
GENEL MÜDÜR SEKRETERİ
• İngilizce bilen (okur-yazar)
• Yoğun iş temposuna ayak uydurabilecek
• Prezantabl bayan sekreter
Başvuruların 260 59 58 no'lu telefondan şahsen
yapılması rica olunur.
T
DEVELİKADASTRO
MAHKEMESİ'NDEN
Davaa Kazırn Çetingüney tarafmdan davalılar Osrnan Bolat ve
arkadaşlan aleyhine açılan M.M. davasının yapılıp bitirilen açık yar-
gılaması sonunda verilen yetkisizlik karannın dosyasının dahiii dava-
lılan olan: Hava Polat, Gürbüs Polat, HaticeÖzkan. İbrahim Özkan,
Muzafîer Ozkan, Şükriye özkan, Atiye Toker, Zübeyde Öztürk, Sel-
ma Oztürk. Hatice Öztürk, Mehme't Öztürk. Asiye Öztürk, Hacı
PolatA
Hatice Polat (Kendisine asaleten, küçük Hacere velayeten) İs-
met Ozkan, Senem Özkan. Fatma Özkan. Hanife Özkan. Pakize
Özkan, Saadetün Toker'e karar yerine kaim olmak üzere ilanen teb-
liğ olunur. Basın: 49894
ISKENDERUN1. ASLJYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1994/194
Davacı: SSK Gen. Md.'lüğü vekili Av. Meleke Yapar İskende-
run
Davalı: Ünsal Ersoy adresi meçhul
Dava: Tazmınat
Davaa vekili tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın yapı-
lan dunışması sırasmda davalı adına tebligat çıkanlmış, adres bırak-
madan aynldığı bildirilmiş ve savalık araştırmasında da adresi tcspit
edilemediğinden duruşma gününün ilanen tebliğine karar verilmişür.
Duruşma günü olan 7.10.1994 günü saat 9'da duruşmaya gelmeniz
veya kendinizi bir vekil ile temsil ettirmeniz, gelmediğiniz veya bir ve-
kil ile temsil ettirmedığiniz takdirde duruşmanın yokluğunuzda yapı-
lacağı ve yokluğunuzda karar verileceği ilanen tebliğ olunur. 15.7.
1994 Basın: 49929
SATILIK
Sahibinden Kadıköy'de 165 m2
3+1SüperLüksDaire
(0216)3461847