Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 31 TEMMUZ1994PAZAR
PAZAR KONUĞU
IrestoreedemyoruzSunuş: Osmanlıhanedanıntnyaşadığısaray, köşk ve
kasırların bağlıbulunduğu MilliSaraylarDairesibirkaçyıldır
etkinliklerinihızlandırdı. Saray,köşk vekasırlarsürekli
onarılıyor, bunlarözellikleyaz aylarındabüyükdavetlere
açılıyor. MilliSaraylar Dairesi'nin işlevlerini,
etkinlüâerini, neleryaptpneleryapamadıklarmı öğrenmek
için Daire Başkanı Türkan İnce'den randevualdık; kendisiyle
Aynalıkavak Kasrı'ndagörüştük. Görüşmesırasında
kendisinden sigara içmek için izin isteyince, Türkan İnce
gülerekbunukabuletti. Çevredekigörevliler ise "Amakasır
içindesigara içilmiyor''diyekarşı çıkınca Türkan Hantmyine
güldü: "Evet deaklımdabirdenemeyapmafıkri var. Bizim
MilliSaraylar'ın çokgençiki mühendisibukasrınyanguı
alarm sisteminiyaptılar. Şimdiye kadardabunudenemedik.
Bir bakalım."Bizsigaramızıyaktık. Tavanda ikiküçük alet.
İncecik bir dumanabileson derece duyarlıymıslar. Sigaradan
birnefes çektik: Birşeyyok. îkincinefestekulakları sağır
eden bir zırlama duyuldu. A larm sistemihareketegeçmişti.
Dunanu bilmeyen diğergörevlilerellerindeyangmsöndürme
aletleri, bulunduğumuzsalonakoştu. Ama Türkan Hanun
gülüyordu. Hepsine "Sadecedenemeyapıyorduk"dedi.
LJKapıları açıyoruz amal
Dolmabahçe Sarayı, en büyük, en gör-
kemli yapımız; 19. yüzyıldan kalma. O dö-
nemin mimarisini en iyi yansıtan bir yapı.
Burada sadeceen yüksek devlet düzeyinde.
yani cumhurbaşkanı, TBMM başkanı ya
da başbakanın davetleri düzenlenebiliyor.
Bu, kapalı mekan olduğu kadar açık me-
kanlar için de geçerli. Hatta şöyle söyleye-
yim: Kapalı mekanı sadece cumhurbaş-
kanının davetleri için açabiliyoruz.
Kullandığımız mekanlar, daha çok bah-
çeler oluyor. Yaz mevsiminde daveüer za-
ten çoğunlukla bahçelerde veriliyor.
Kapalı mekanlan ise kışın ısıtamıyoruz.
Dolayısıyla da bunlan kullanabilmemiz
mümkün değil. Bülün bu resepsiyonJar
bahçede yapıldığı için bahçelerde gereken
önlemler almıyor. ömeğin çiçeklerin
bulunduğu tarhlara masalar yaklaştınlmı-
yor. Çimlerin ealme olasılığı var. Davetten
bir gün önce de çimleri çok kısa kestirdiniz
mi bunlar büyük birzarargörmüyorlar.
Bence bu davetler saraylan tarutma
açısından çok etkili. Daha önce saraylar,
bu şekildc açılmıyordu. Onun için hiç
kimse farkında değildi. flk kez
Dolmabahçe Sarayı'nda ABD'nin eski
Başkanı George Bush için bir davet
düzenlendi. Ben o sırada bu görcve yeni
gelmiştim. Davetin sarayın içinde
verilmemesi için çok mücadele ettim. O
dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Özal'la.
400 kişilik bir davet diye anlasma
yapmıştık. Çok özel bir davetti. Aça-
cağımız salon 2000 metrekarelikti. Davet-
lilerin bu alana yayılmasmda mühendislik
açısından hiçbir sakınca yoktu. 400 kişi de
rahatlıkla kontrol edilebilen bir topluluk.
Itfajyecilerimız, bekçüerimiz bunlan
sürekli denetim altında tutrular. Çok
değerli büyük halılan, eşyalan da
kaldırmışük. Hiçbir şey olmadı.
O resepsiyon bütün dünyaya yansıdı.
Pek çok dış ülkedeki tanıdıklanmdan re-
sepsiyonu televizyondan izlediklerini belir-
ten telefonlar aldım. Hatta bir Alman dos-
tum, "Dohnababçe Sarayı'nı gordüm. Ne
müthiş bir yaptymış" diyordu.
Bence saraylan çeşitli düzeylerde tanı-
tmamız lazını. Tabü üst düzeyde tanıtım
her zaman ilgi çekici oluyor. Onun yansı-
ması daha başka.
Yanlış bir şey yapmıyoruz. Demin de
söylediğım gibi diğer köşk ve kasırlarda da
davetleri açık mekanlarda düzenüyoruz.
Bunlar yine de sınırb kahyor. Bir sarayda
ya da kasırda bir dûğün yapamıyorsunuz
ya da kişisel sosyal amaçlı bir toplantı için
kullanamıyorsunuz. Bu mekanlan büyük
kurumlar ve kuruluşlar kullanabiliyorlar.
2-3 bin kişilik bir resepsiyonu başka bir
yerde verme olanağı yok. Bir vakfimız var.
Biz de bu vakfa gecelik küçük bir ücret alı-
yoruz.
-Ne kadar ücret ahyorsuıtuz?
tNCE -Bu her yıl TBMM'ce
belirleniyor. Bu yıl için yaklaşık bir rakam
vereyim. Çünkü bazı yerlerden değişik
rakamlar alabiliyoruz. Ama yaklaşık
geceliği 150 milyon lira diyebilirim. Bu da
vakfımıza iyi bir gelir kaynağı oluyor. Ash-
nda bu yıl ülkeıniz bir ekonomik kriz
atlatıyor. Bu ekonomik krizde biz oldukça
iyiyiz diyorum.
-Nasüoluyor bu?
tNCE-Bu kiralar, her saray, köşkte
açtığunız hatıra eşya satan küçük dükkan-
lardan elde edilen gelirler sayesinde...
-Peki bu hatıra eşya satan dükkanlar iyi
is yapıyor nuı?
tNCE-Oldukça. Çünkü yabancı turist
gezdiği saray ya da köşkten hiçbir zaman
boş çıkmak istemiyor. Örneğin, Dolma-
bahçe Sarayı'nda bu tür bir dükkanda çalı-
şan bir kızımız var. Her akşanı bize hasılaü
haber verir. Ortalama günde 10 milyon lira
kazandığını söylüyor.
-MUJi Saraylar ın iflevi nedır? MUti Sa-
raylar Daire Başkanhğt'na bağh saraylar,
kasırlar ve köşkler hangileridir?
tNCE - Milli saraylar olarak adlandın-
lan saraylanmız aslında Büyûk Atatürk'ün
emriyle ve daha sonra da cumhuriyetin
ıkınından hemen sonra 1924'te çıkanlan
431 sayilı yasayla TBMM'ye bağlanmış.
Bence bu çok doğru bir karar. Fransız
etkısi olabıür. Aynı uygulama fspanya'da
da var. Fransa'da Palais Nationaux diye
bir kuruluş var. Bütün milli saraylar, hatta
çeşmeler bile ona bağlı.
TBMM'nin yönetimi altındaki milli sa-
raylar gerek Osmanlı İmparatorluğu'nun j
yönetimini gerekse padişahlann ikametini
sağlayan yapılar. Bunlar olduğu gibi,
TBMM'ye geçmış. Biliyorsunuz, bunlann
en büyüğü Dolmabahçe Sarayı, bir yazlık
saray olan Beyierbeyi Sarayı ve Yıldız Şale.
Kasırlara gelince... Ihlamur Kasn, şu
anda içinde bulunduğumuz Aynalıkavak
Kasn, Küçüksu Kasn, Maslak Kasn... fki
tane de cumhuriyet dönemi yapımız var:
Florya'daki Atatürk Köşkü'yle Yalova'-
daki Atatürk Köşkü.
-Şinutiyaz mevsimindeyiz. Bu saraylar re
kastrlann bahçeleri büyük davetlere açüdı.
Bu davetler saraylar ve kasırlaraya da bah-
çelerine herhangi bir zarar vernüyor mu?
Bunu korumacıhk açıstndan nasüdeğerlen-
diriyorsunuz?
İNCE -Hiç kimse Türkiye'nin küJrür mi-
rası sayılabilecek bu yapüann zarar gör-
mesini istemez. Özelükle mimar olarak bir
sanatçı olan ben bunu hiçbir şekilde
istemem. Bu çok yanlış olur. Ama ben
bugün sözünü ettiğımiz bu davetlerin çok
sınırlı olduklanru söyleyebilirim. Oyle
geniş, yaygın, herkese yönelik toplantılar
yapılmıyor.
Milli Saraylar Daire Başkanı Türkan İnce, Leyla Tavşanoğfu'nımsondannı Aynalıkavak Kasn'nda yanıtladi. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK)
Saraylarya okıdoimuş,yahastane
imar Sinan Üniversitesi'nin bir saray olduğunu
biliyormuydunuz? Orayagittiğinizzaman saray
olarakbilesoluklayamazsınız. Buna hiç kimse
inanmaz. Beykoz 'danefisbir kasır var. Ama orada
da çocuklar içinbirgöğüs hastahkları hastanesi
kurulmuş.Bütün amacımız, saraylanmızı bir araya
getirmek, dağdmışparçaları biryerde toplayabümek.
PORTRE/ TÜRKANINCE
YükseköğreniminiÎTÜ Mimarlık
Fakültesi'nde tamamladı. Kısa birsüre
serbest mimarlık yaptı. Eşinin görevi
nedeniyle 1970 'te Türkiye Demir Çelik
tşletmeleri GenelMüdürlüğü'nün
bulunduğu Karabük e taşındı.
İşletrnenin beş bin evlik lojmansiiesinin
yapımındagörev aldı. 1990yılmda
Milli Saraylar Daire Başkanlığı 'na
atandı.
Mayıs sonuna kadar beş ayın ortalamasını
aldık. Şu anda sadece dükkandan 1 milyar
lira gibi bir gelirimiz var. Üstelik ocak ve şu-
bat bu tür satışlar açısından zor aylardır.
-Bunlann dtşuıdakigeürleriniz?
tNCE-Kapıdan bilet karşıhğı aldığırruz
paralar, kafeteryalanmızdan gelen gelirler...
Aynca hatıra eşya dükkanlannda kitaplar ve
saraylardaki tablolann röprodüksiyonlannı
da saüyoruz.
Şu anda Ankara'dan sadece personel ma-
aşlannı alıyoruz. Bu gelirlerimizle de büyük
yatırunJar yapıyoruz. Şu anda tüm saray
kasırlarda şu anda restorasyon için şantiyeler
var. Bu şantiyelere kendi imkanlanmızla ye-
tişmeye çalışıyoruz.
Bence bu doğru bir sistem. fnsan bütün
müze ve saraylanmızda da böyle bir sistem
yerleşmesini arzu ediyor. Örneğin Topkapı
Sarayı'nda durum gerçekten çok zor.
- Yanikendikendûtidöndürenûyor mu?
tNCE -Ne yaak ki hayır. Belediye de her-
kes de kendi hissesini alıyor. Tamamıyla bir
gelir olarak bakılıyor. Günde bazen 15-20
bin kişiye ulaşan ziyaretçi gruplan var.
Kontrol yapılıyor
Yalnız bizde bu iş çok kontrollüdür. Gün-
de bizde kapıdan 1.500 kişinin üzerinde ziya-
retçi girmez. Yıpranma da düşünülmedi de
bu sadece matematiksel bir hesap. Biz örne-
ğin Dolmabahçe Sarayı'nı mutlaka rehber
eşliğinde gezdiriyoruz. Rehber en fazla 30 ki-
şiye hitap edebiliyor. Onun üzerinde sayıda
insan rehberi izleyemiyor. 25-30 kişiyi beş da-
kika süreyle her salonda gezdirdiğinizi düşü-
nün. Bu 8 saatte 1.500 kişiyle sınırlanıyor.
"Oralarda da bir sınıriama olsa" diye içimden
geçmiyor değil.
-Yani Topkapı Sarayı gibi müzelerde böyle
bir suurlama yok mu?
İNCE -Kapıdan kim bilet alırsa o geçiyor.
Orada rehber eşliğinde bir gezi olmadığı için
biletini alanlar ya elindeki kitaptan ya da vit-
rinlerdeki yazılardan bilgilenerek geziyor.
Bence salt müze olmayan, dayalı-döşeli bir
sarayda mutlaka bir rehbere ihtiyaç var.
ÖzeÜikle kontroUü bir gezi olması açısından.
Hele içinde bulunduğumuz bu ortamda ben-
ce bu çok gerekli. Kontrolsüz bir gezi bence
saraydaki sanat eserlerine davetlerden çok
daha fazla zarar verebilir.
-Her saray\kasr,köşkte dokuzşantiyeniz
olduğunu söykdiniz- Bunlara ne kadar para
harayorsunuz?
İNCE -Bunlar büyük maliyetler getiriyor.
Yatınmlar, özelükle inşaat yatınmlan adı
altında topladığımız restorasyon çalışmalan
çok pahah. Tarihi eserlerin restorasyonu çok
masraflı oluyor. Hatta buralan gezen ya-
bancrlar çok şaşınyorlar. "Bunlara nasd bu
kadar iyi bakabUiyorsunuz" diye soruyorlar.
Hiç unutmuyorum, bir kişi
şöyle demişti: "Bu çok pa-
halı bir iştir." Ben de "Evet,
ama imkanlanmız var, öde-
nekkrimi/ var" diye
karşılık verince hayretle
sordu:
"Devlet size böyle bir
ödenek sağlıyor mu?"
"Evet, sağlamaya calışı-
yor" diye cevap verdim. Böyle yapılann
ayakta durması gerçekten çok zor. Hele bu
Dolmabahçe Sarayı'nda çok açık hissedilir.
Çevresinde bir restorasyon çahşmasına başlı-
yorsunuz, ama bu çalışma daha bitmeden ye-
niden yaptığınız yere bir iskele kurmak zo-
runda kalıyorsunuz. Yani restorasyon hiç
bitmiyor. 150 yıllık binalan korumak gerçek-
ten zor. Ama Mecüsimiz, bugüne kadar hiç-
bir şey esirgemedi. Sadece bu yıl bu ekono-
mik kriz nedeniyle biz de biraz nasibimizi
aldık. Ama yine de prograrmmızda hiçbir de-
ğişikJik yapmadık. Ankara'da temin edeme-
diğimizi vakıf kazançlanyla kapatarak işleri-
mizi yüriitüyoruz. Kurulan bu vakıf, bugün
gerçekten tam amacına ulaştı. Tabü en büyük
dilek de günün birinde bu saraylann ta-
mamıyla kendi kazançlanyla kendilerini
döndürür hale gelmeleridir. Gidiş bunu gös-
teriyor. Gerçekten gittikçe artan bir gelirimiz
var. Bu daha iyi, daha bilinçli yapılabilir, gelir
arttıncı önlemler alınabilir.
-Bu saraylar ve köşkler bugüne kadar iyi
bakılabitir mi?
İNCE- Hayır, uzun bir süre iyi bakıla-
mamış. Biz bugün ideal bir bakım içine gir-
dik. Herhalde gelecekte bu kadar büyük res-
torasyonlar gerektirmeyecektir. Bozulan, ek-
silen yer bakılacaktır.
Florya'daki Atatürk Köşkü yeniden
yapıldı. Ama bir daha yeniden yapılmaya-
cak. Florya Köşkü cumhuriyetin kuruluşun-
dan bu yana hiç dokunulmamış. Samyorum.
bu saray ve köşklerde restorasyonu belli bir
noktaya getirdikten sonra çok büyük rakam-
larla karşı karşıya kalmayacağız.
Ömeğin bütün saray ve köşklere yangı-
ndan korunma sistemleri yaptık. Bu çok pa-
halı bir iş. Şimdiye kadar yapılmamıştı. Dol-
mabahçe Sarayı'nınkini bir önceki yû sonun-
da bitirdiğimizde altı küsur milyar liraya mal
oldu. Daha sonra Aynalıka-
vak Kasn'run yangından ko-
runma sistemini iki elektro-
KPİZ
n
'k mühendisi arkadaşımız
hİ7Î liP v a
P ü
- Bugün o ölçülerde para
OUI D6 harcanmıyor. Ama yine de
6tkİİ6dİ bütün gereken malzemenin
çoğu ithaldır. O nedenle de
büyük bir rakam ortaya
çıkıyor. Ama bütün hepsini
yangından koruduğumuz zaman bir daha
böyle bir para harcamayacağız. Saray, köşk
ve kasırlann bugün çok eksiği var. Bunlan
tamamlamak da büyük paralar gerektiriyor.
-Fransa'da Palais Sationaux'ya bütün çeş-
melerin de bağh olduğunu söykdiniz. Oysa bi-
zim çeşmeleriımz Milli Saraylar'a bağh değil.
Kendi kaderlerine terk edilmiş durumda. Biz-
deki uygulama neden böyle değil?
tNCE -Bilmiyorum. Orada salt bütün sa-
ray yapılan Palais Nationaux içinde yer alı-
yor. Arc de Triomphe (Zafer Takı) da Palais
Nationaux bünyesinde. Ama Elysee Sarayı'-
nda devlet başkanı oturuyor, bunlann bir
kısmı müze olarak kullanılıyor.
Ben şuna inanıyorum: Bu kültür mirası
eserler ancak tepeden bakıldığı zaman, bun-
lara devletin üst kademeleri sahip çıktığı za-
man korunabilirler.
Bizim sağlayabildiklerimizin yanında sağ-
layamadığımız şeyler de var. Bugün tekstil
konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Hereke
Hab Fabrikası'nda 16 tane tezgahımız bulu-
nuyor. Bu saraylarda hangi kot numaralı ku-
maş eskimişse onun aynısını Hereke Halı
Fabrikası'ndaki tezgahlarda dokutmamız
mümkün.
Yalmz, saraylanmızda bir nokta var. Bü-
tün perdelik tüller Fransa'dan gelmiş. Üste-
lik her salondaki tülün deseni de ayn. Yani
siz her salona 30-40 metre tül dokutmak zo-
rundasınız. Bunu hiçbir firmanın yapması
olası değil. Tüller iyice eskiyip bütün salon-
lann bakımlı görüntüsünü bozunca bunlan
dokutmaya çalıştık. Ancak Türkiye'de hiç
kimseye yaptıramadık. Dışardan getirtme
olanağı da bulamadık.
Ancak İspanya'da saraylan gezerken tülle-
rin çok yeni olduğu dikkatimi çekti. Hemen
bu işin nasıl olduğunu sordum. Bunun için,
Milli Saraylar'ın da başkanı olan Kraliçe'nin
bir fabrika kurdurduğunu öğrendim.
Saraylann durumu
Türkiye'ye döndükten sonra bir tekstilci
arkadaşimızla birlikte çalışmaya başladık.
Bir gün bana geldi. "Biraz salona gelip tüilere
bakar mısmız?" dedi. Gittiğimde gerçekten
de bütün tüllerin yenilenmiş olduklannı gör-
düm. Meğer bu arkadaşımız tülleri yenileme-
nin başka çaresi kalmadığmı görünce perde-
leri bir tel masaya yatırmış. İncecik yapışkan
tela alarak perdelerle telanın deliklerini birbi-
rine uydurmuş sonra da ılık bir ütü geçmiş.
Tela tüilere yapışınca bütün o yırtıklar da ka-
panmış. 1şte şimdilik o tülleri kullaniyoruz.
Bugün TBMM'nin yönetimindeki Milli
Saraylar'ın durumu diğer müzelerimizden
farklıdır. Demek ki doğrudan doğruya en üst
kademeye bağb olmak durumu farklı hale
getiriyor.
-Pekineden diğer saraylar Milli Saraylar'a
bağh değil?
ÎNCE- Dediğim gibi Atatürk'ün o sırada
padişahlann ikametgah ve yönetim yapılan
olarak kullandıklan saraylan "Artık Türkiye
Cumhuriyeti kundmuştur, saltanat
kaldınlnuştır. O halde bu saraylar milierjn
malı olmuşhır" karanyla Milli Saraylar'a
bağlamışlar.
-Peki Topkapı Sarayı neden MilS Saray-
lar'a bağb değil?
İNCE- Topkapı Sarayı görevlerinden ayn-
lan padişahlann eşyalannın bulunduğu bir
yapı. Dolmabahçe Sarayı'nda ise sadece Ha-
Kfe Abdüknecrr'in eşyalan bulunuyor. Yani
daha önceki padişahlann bütün eşyalan.
Topkapı Sarayı'na gitmiş. Zaten Topkapı
o dönemlerde de bir çeşit müze olmuş.
-Milli Saraylar 'm en önemü sorunlan ne-
ler?
tNCE - Öncelikle personel sorunumuz
var.Çok iyi yetişmiş eleman devletin verdi-
ği maaşa çaiışmak istemiyor. Ama bence
bu tali bir sorun. Esas sorun bugün doğru
storasyon ve bu bilince ulaşma gereği.
iüzelim İstanbul bugün bitıi, gitti. Sa-
natımıza ve kültürümüze sahip çıkama-
manın aasını yaşıyoruz. Bugün bir bilinç-
lenme var. Ama bu bilinçlenme içinde ger-
çekten iyi sanatçı, iyi onana, iyi restora-
törler bulmadığınız zaman eskisinden de
çirkiniyle karşılaşmanız mümkün.
Personef yetmlyor
Gerçi bugün üniversitelenmizde durum
farklı. Restorasyon bölümleri açıldı. Tek-
nik liselerde restorasyon dersleri var. Yine
de yeterli değil. Bu konuda yetersizlikler
var. Her yıl biz teknik liselerden 50-60 ka-
dar çocuic alıp eğitmeye çalışıyoruz. Ama
bir bakıyoruZj bunlar üniversite sınavlan-
na girmişler. Üniversite bitirme gibi biran-
layışlan var. Bugün benim meslek dalım
olan restorasyon konusunda ciddi bir
sıkıntı var. Bu konuda da bir çalışma yü-
riitmek istiyoruz. Yıldız Şale'nin hemen
yakınında Ferhan Binalan olarak ad-
landırdığımız Abdülhamit'in ahırlan var.
Bunlar daha önce Genelkurmay Baş-
kanlığı'ndaydı. Milli Savunma Bakanlığı
tarafından kullanılıyordu. Onlardan geri
alındı. Şu anda bunlan restore ediyoruz.
Bu binalar oldukça büyük mekanlar. Bu-
ralarda ne yapılabilir, diye düşünürken
herkesin üzennde fıkir birlığıne \ardığı bir
karar ortaya çıktı. Burada çok iyi bir kül-
tür merkezi kurulabihrdi. Bu kültür mer-
kezi içinde ufak bir restoratör yetiştırme
merkezi de kurulabilir. Orada gerçekten
restoratör olmak isteyen ve bu dalda çaiı-
şmayı amaçlayan kişilere yardımcı olur ve
hayata tam olarak hazırlayabiliriz.
Bugün Türkiye'de tablo restoratörü de
yok. Pek çok kişide zengin tablo koleksi-
yonlan var. Bunlan nasıl restore ettirdikle-
rini sorunca dışardan uzmanlar getirtip
bunlan birkaç gün misafir ettiklerini öğ-
rendim. Bakın şimdi: Dolmabahçe Sa-
rayı'nda 560 tane tablomuz var. Bunlar
epeycezamandırhasta. Şimdi biz dışardan
bir restoratör nasıl getirtip de bu tablolan
restore ettirebiliriz? Neyse de saraylanmı-
zda yeni yeni çok iyi atölyelerimiz kuruldu.
Saraydan hiçbir eşyayı dışan çıkarmadan
restore ettirebiliyoruz. Ama dediğim gibi
eksiğimiz de çok. Şu anda bir tek sedef us-
tamız var. O da yakında askere gidecek.
Onun yenne bir sedef ustası bulmamız
lazım. Bugünkü Türkiye'de pek çok kişi iş-
siz. Ama pek çok alanda da usta bulu-
namıyor. Galiba ülkemizde personel den-
gesini kuramamışız.
Demek istediğim, kültür mirasımıza sa-
hip çıkabilmemiz için doğru ve iyi restoras-
yonla iyi restoratörlere ihtiyacımız olduğu.
-Kültür mirasımıza ne kadar sahip
çıkttğınuzı bih'yoruz. Bu arada özelleştirme
kapsanunda da satışa çıkanlan Hereke Hah
Fabrikası'yla Yıldız Porselen Fabrikası'nı
satın aUağımzı öğrendik. Bu konuda bir bilgi
verir nüsiniz?
tNCE -Evet. Yıldız Porselen Fabrikası'-
yla Hereke Halı Fabrikası'nın özelleştiril-
mesinde, "Biz vanz" diye ortaya çıktık.
Hükümet de TBMM Başkanlığı da bize bu
konuda çok destek oldu.
-Bufabrikalan Milh Saraylar Daire Baş-
kanhğı olarak mı.yoksa vakıfolarak mı al-
mak istediniz?
tNCE Milli Saraylar Daire Başkanlığı.
yani TBMM olarak sahip çıkmak istedik.
Parayla satma olayıyla karşılaşsaydık bel-
ki işimiz zorlaşır, orada vakıf devreye gire-
bilirdi. Ama bu isteğjmize büyük anlayış
gösterdiler Bu fabrikaiann bize hiç borç-
suz geçmesi için gereken çalışmalan yaptı-
lar. Bunlar aslında bizim saraylanmızla
birlikte kurulmuş iki fabrikadır.
Hereke Halı Fabrikası bütün halı-
lanmızı dokumuş. Bugün de hala bütün
kumaşlanmızı dokuyor. Yıldız Porselen de
bir zamanlar dünyanın en iyi porselenlerini
yapmış bir fabrika. Biz bunlan bugün ya-
şayan. çalışan iki fabrika olarak da gelen
misafırlerimize gezdirebiliriz. Oralarda bü-
yük bir üretim yapma gibi bir iddiamız
yok. Zaten bütün amacımız. saraylanmızı
bir araya getirmek, dağılmış parçalan bir
yerde toplayabilmek. Bugün hala saray
olup da çeşitli kurumlann elinde bulunan
>erlerimiz var.
Siz Mimar Sinan Üniversitesi'nin bir sa-
ray olduğunu biliyor muydunuz? Oraya
gittiğiniz zaman saray olarak bile solukla-
yamazsınız. Buna hiç kimse inanmaz.
Orası iki hanım sultanın sarayından bu
hale getirilmiş. Saraylanmız başka amaç-
larla kullanıldığında ortaya ne kadar bü-
yük bir yanlışlığın pküğı da görülebiliyor.
Saraylar bugün müze-saray fonksiyonu
içinde yaşamalıdır. Başka bir fonksiyon
içinde yaşatmaya kalkıştığmız zaman da
onlan tamamıyla kaybediyorsunuz.
Dolmabahçe Sarayı Cariyeler Dairesi'-
nde Maliye'ye ait bir daire vardı. Onu zor
kurtardık. Ama bugün Mimar Sinan Üni-
versitesi'nin binasını saraya dönüştürmeye
çalışsak yapamayız. Çünkü saraydan eser
kalmamış. Beykoz'da nefis bir kasır var.
Ama orada da çocuklar için bir göğüs has-
talıklan hastanesi kurulmuş. Abdülmecit'-
in kasnymış. Düşünebiliyor musunuz?
Orası bugün bir hastane. Ama zaten hasta-
ne olmaya cevap vermeyen bir bina. Başka
bir örnek di Baltalimam Kemik Hastane-
si. Nefis bir bina. Ama hastane olarak kul-
lanılıyor. Bugün hala kurtanlması gereken
güzel yapılar, sanat eserleri var.