Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ1994 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Doğalkaynaklanmızı saptayalım
Boş duran gençlerimiz, ülkemizin en önemli doğal
kaynaklanndan biridir. Bunu harekete geçirerek doğal
kaynaklanmızı bilimsel şekilde işletebiliriz.
Prof. Dr. TAHSİN TOKMANOĞLU
U
lkemizin ekonomisi ne
yazık ki her gün biraz
dalıa geriye gidiyor.
Yakın zamana kadar
yetkililer, bu gidişi giz-
lemeye ve aksaklıkla-
nn suçunu da b>irbirlerinin üzerine
atmaya çalışıyorlardı. Artık ekono-
mik durumumuz. bütün özelhkleriyle
ortaya çıkü ve gizlenecek bir yanı kal-
madı Yetkililerin uzun süre bu gidişi
görmemezlikten gebneleri ve düzeltici
önkmleri almamaları, işin en acıklı ya-
nıdır. Yeterli deneyımleri bulunmadığı
halde, herşeyien iyi kendilerinin bildi-
ğine inanan kimseler söz sahibi olduğu
sürece, iyice anlaşılmışür ki, durumu-
muzun düzelmesıne olanak yoktur.
Enflasyonun biiyük bir canavar ol-
duğunu sık sık söylemekle küçüleceği-
ni sanmak, boş bir hayaldır. Ekonomi
uzmanlannın konuyla ilgili olarak
söylediklerini dialemek ve üzerinde
düşünerek lartışmalar yapmak zorun-
ludur. Enflasyonun nedenlerinin bi-
limsel şekilde araştınlması ve üzerinde
dumlarak birer birer giderilmesi zo-
runludur. Ciddi araştırmalar yapma-
dan, alınacak yüzeysel önlemlerle enf-
lasyonu durdurmaya olanak yoktur.
Bugüne kadar bilim adamları dinlen-
medi, bilime ters düşen işler > apıldı \e
çıkmaz aralığın sonuna gelindi.
Faizlerin serbest bırakılmaması ge-
rekiyordu, bırakıldı. Dövız ticaretinin
serbestçe yapılmaması gerekiyordu,
yapıldı. Lüks hastalığının yayılmama-
sı gerekiyordu. yayıldı. Daha birçok
köklü ve biiyük hata sayılabilir. Kanı-
mızca yapılan hatalann en büyüğü,
üretimi artlırmadan tüketimi arttır-
mak olmuştur. Yani ayağımızı yorga-
nımıza göre uzatmadık. Uretim-tüke-
tim dengesinin bozulmasında. yukan-
da saydığırmz hatalann büyük etkileri
olmuştur. Örneğin, faizlerin çok yük-
selmesi, iş alanı kurmak isteyen kimse-
lerin kredi bulmasını çok zorlaştırmış,
hatta olanaksız duruma getirmiştir.
Bizim üzerinde durmak istediğimiz
konu, daha doğrusu yaptığımız büyük
haıalardan biri, doğal kaynaklanrruzı
bilimsel şekilde işletmemiş olmamız-
dır.
Cretimi arttırma konusunda birçok
kimse şöyle düşünmektedir: "Tarmüa,
ülkemizin kalkınmasma olanak yoktur,
bu nedenle "sanayi'ye önem vermeli-
yiz." Bu düşüncenin doğal sonucu ola-
rak. son yıllarda ülkemizde tanma
karşı ilgi çok azaldı. Fakat. tanmını
geliştirrneden sanayisini geliştiren bir
iilke, yeryüzünde bulunmamaktadır.
En ileri sanayi ülkelerinde dahi tarım,
çok ileri bir düzeyde bulunmaktadır.
K.alkınmak isteyen bir ülkenin, ön-
ce doğal kaynaklannı tam olarak sap-
taması, bütün özeUikkrini meydana
çıkarm&sı ve bu özelliklere uygun işlet-
meler geliştirmesı gerekir. Böyle yapıl-
1
dığı takdırde. bilimsel yöntem uygu-
lanmış olur. Doğal kaynaklann en
önemlisi toprak olduğundan ve top-
raklann bilimsel şekilde işletilmesi de
• öbür doğal kaynaklann işletümesin-
den çok daha kolay olduğundan, kal-
kınmak isteyen ülkelerin. önce toprak-
lannı bilimsel şekilde işletmeleri ve en
yüksek oranda verim elde etmeleri ge-
reklidir. Yapılması gereken işlerin en
basiüni yapmayan bir kimsenin ya da
ülkenin, daha karrnaşığını yapmasına
olanak yoktur. Ülke kalkınmasında
çağ atlama olamaz, ancak basamak
basamak ilerleme olur. Bu ilerleme bi-
raz hızlandınlabilir. Fakat basamak-
lan atlamaya olanak yoktur. Her
basamağın yaşanması zorunludur.
Kalkınmak isteyen ülkelerin, doğal
kaynaklanndan nasıl yararlanacağını
bilmesi ve bu kaynaklannı tam kapa-
siteyle çahştırmaşı koşulunu iyice kav-
ramak gerekir. Ülkenin hangi yolda
gelişebileceğini. doğal kaynaklan ve
doğal koşullan belirler. Bunlann tü-
müne birden. doğal özellikler denil-
mektedir. Doğal özelliklerine ters
düşen bir yolda kalkınmak isteyen ve
bu yolda çaba harcayan ülkeler daima
başansızlığa uğramaktadırlar. Böyle
kötü sonuçlarla karşılaşmamak için
ülkedeki doğal özelliklerin hatasız ve
aynntıh bir şekilde saptanması. kal-
kınma planlannın da buna göre yapıl-
ması zorunludur. Tersi durumda,
sonuç çok aci olur.
Bir ülkenin ya da bir yörenin, doğal
özelliklerinin saptanması, bilimsel bir
konudur. Gelişmemiş ülkelerde genel-
likle bilime saygı gösterilmediğinden.
doğal özelliklere ters düşen çahşmalar
yapılmaktadır. Sonuçta ya tümdenza-
rara uğranmakta ya da çok az bir ka-
zanç sağlanmaktadır. Yanı tüketılen
emeğin karşılığı ahnamamaktadır.
Doğal özelliklere ters düşen çalışmalar.
çok zaman doğal dengenin bozulmasına
neden olmakta, bundan da ülke büyük
zararlar görmektedir. Örneğin su den-
gesi bozulmakta hem susuzluk çekil-
mekte, hem de sel baskınlarıyla karşıla-
şılmaktadır.
Yapılan bir araştırmaya göre ülke-
mizde tarla tanmına elverişli arazi 17
mily on hektardır. Arazimiz çok dağlık
olduğu için, düz yerimiz çok azdır. Bu-
ralarda sadece tanm yapmalıyız, asla
bina ya da fabrika gibi şeyler yapma-
malıyız. Ne yazık ki bu düz alanlanmı-
zın bir kısmının başka ışlere aynldığını
görüyor ve üzülüyoruz. Aynı araştır-
manın başka bir sonucuna göre de
ülkemizde tarla tanmı yapılan alanlar
27.5 milyon hektardır. Yani tarla tan-
mı yapılmaması gereken 10.5 milyon
hektar alanda, tanm yapıyor ve top-
rak erozyonunu arttınyoruz. Zarannı
da hep birlikte çekiyoruz. Ne yazık ki
bu 10.5 mihon hektarlık fark, gün geç-
tikçe büyümektedir.
Bugün Afrika ülkelerinin birçoğu,
ileri ülkelere başvurarak. arazilerinın
'zirai potansiyel haritalarrnı yaptır-
maktadırlar. Havadan çekilen fotoğ-
raflar yardımıyla yapılan bu haritalar-
da, arazinin nerelerinde tarla tanmı.
nerelennde otlak alanı ve nerelennde
de orman kurulması gerektiği gösteril-
mektedir. İleri ülkelerin çok uzun yıl-
lar önce yaptığı bu 'arazi sınıflaması'
işıni, şimdi Afnka ülkelen yapmaya
çalışmaktadırlar. Bizim de böyle plan-
lar yapmamız ve bu planlara uymamız
zorunludur. "Şetürlerdeki imar planla-
rına dahi uymuyoruz, kırsal alandakine
nasû uyarız" biçimindekı düşünceleri
kafamızdan atmalıyız.
Clkemizde hem tanm yapılmaması
gereken yerlerde tanm yapıyoruz.
hem de kuru tanm yapıyoruz. Bir an
önce sulu tanma geçmeliyiz. Sulu ta-
nm denılince de aklımıza, büyük ba-
rajlar ve kanallar gelmektedir. Küçük
baraj ya da göletler yapmayı genellikle
düşünmüyoruz. Düşünsek bıle bu işler
için çok para gerektiğinı, bu nedenle
de bu gün için yapmamıza olanak bu-
lunmadığını söyleyerek, konuyu ka-
patıyoruz. Başka olanaklanmızın
bulunup bulunmadığı konusu üzerin-
de hiç düşünmüyoruz.
Amerika Birleşik Devletleri, Binncı
Dünya Savaşı'ndan sonra ordusunu
küçültmeye ve erlerini evlerine gön-
denneye başlayınca. bakmışlar ki iş-
sizlerin sayısı artıyor ve buna paralel
olarak da toplumda huzursuzluk ve
suç işleyenlerin sayısı artıyor. derhal
orduyu sivil hizmetierde çalıştırma diî-
şüncesi ortaya atılmış ve geliştirilerek
uygulanmış. Amerika'da o yıllarda or-
du tarafından yapılmış bentleri, köy
yollannı, göletleri ve ağaçlandırma
alanlannı övünerek herkese gösteri-
yorlar. Bu çalışmalara. 'arazi iyileştir-
me çaltşmalan' denilmektedir.
Ülkemize gelen Avrupaiı ekonomi
uzmanlarının bir kısmı da orduyu sivil
hizmetlerde çalıştırmamızı önermiştir.
Bütün aydınlanmıza sormak isterim:
Biz bu konulan yeteri kadar düşün-
dük ve tartıştık mı? Boş duran gençle-
rimiz, ülkemizin en önemli doğal
kaynaklanndan bıridır. Bunu hareke-
te geçirerek doğal kaynaklanmızı bi-
limsel şekilde işletebiliriz.
ARADARER
ADİL BOZKURT
MEB Başmüfeüişi
Ataç'ın "llımiriapı
Nurullah Ataç (1889-1957) eleştirmen, çevirmen.
Ataç'ı şimdilerde, okuma uğraşı olan kaç gencimiz ta-
nır? Tercüme Bürosu üyesi, kapatılan Türk Dil Kurumu
yayın kolu başkanı Ataç'ı, bu etkınlikleriyle kaçımız ananz?
Eleştiri, deneme, günlük yazılan ile zamanının ilgi, za-
manının saygı odağı sevgili Ataç'ı unutuyor muyuz yok-
sa? Seçkin çevirileriyle dilimize, okurumuza kazandırdı-
ğı onlarca yapıtı yanında, baskıları tükendiği için, kaç
gencimiz bilgilidir Ataç'ın 'Söz Arasında', 'Günlerin Ge-
tirdiği', 'Sözden Söze', Ararken', Diyelim', 'Karalama
Defteri' adlarındaki özgün yapıtlarından...
Orhan Veli'nin de içinde bulunduğu 'yenilik' akımını
yüreklendiren, şiirimizin yepyeni, söz oyunlarından
uzak, konuşma dili tadında bir kalıcı yapıya yönelmesin-
de etkili; Türkçemizin arılaşmasında dile, insanımızın
Batılılaşmasında topluma yön ve ivme kazandıran
Ataç'ı okumalı günümüzün gençleri derim. Ataç'ın unu-
tulmamasını, onun ilkesi ve sevdasının gençlerimizce
bilinmesini isterim doğrusu...
1980'li yıllar. kitap okumada 'soğutma'yıllan idi. Bitti o
yıllar. Doksanlı yıllarda daha okunuyor, soğutmaya bı-
rakıldığı seksenli yıtlarımızla karşılaştırılınca anlıyorum
okuma alışkanlığınınyaygınlaştığını. Batılı uluslarla kar-
şılaştırılınca çok gerilerde olduğumuz ortada. Ama oku-
madan uzaklaştıran eğitim çarpıklığı ve onlarca ytl sü-
ren 'soğutma'dan sonra, ben, gelişmenin başladığını
gözlüyorum.
Okumanın bir yaşam gereği sayılması, yapıtlarından
süzülen duyumların, düşüncelerin, insanımızın birine
göre öbürleri nde, tümüne karşın bir tekinde değtşik algt-
lanması, duyumlanması, kavranması, yorumlanması,
okumanın ve kitabın tükenmez göndermeleri olacaktır.
Günümüzü okurken dünümüzü, yakın geçmiştekilerimi-
zi okurken günümüzü irdelemek, kavramakolanaklıdır.
Ataç, dedikleri ile güncelliğin ortasında duruyor günü-
miizde. Daha duracağı da kesin.
Nurullah Ataç'ın 'Söz Arasında' adh yapıtını okuyorum
bugünlerde. (DostYayınlan / Haziran 1957) ederi bir lira
/ birinci baskı 5000 adet basılmış). Kendine özgü anlatı-
mı ile yazar, toplumsal değerdeki çok konuya değinmiş,
yapıtını oluşturan yazılarının her birinde. 'llımlı devrim'
adlı bölümünün bazı satırlarını, güncelliği nedeniyle bir-
likte okuyalım istiyorum.
"Bir ılımlı olmadır gidiyor aydınlanmız arasında! Ben
"ılımlı" diyorum ya, onlar der mi hiç? Yakıştıramazlar
ağızlanna. Mutedit diyeceksiniz, "ılımlı" dediniz mi aşırı
gitmiş olursunuz. Bakın "müfrit" yerine "aşırı" demeyi
beğeniyorlar; iyiymiş o, güzelmiş, daha bilmem neymiş,
"ılımlı" ise kötü, çirkin... Ben de işte bunu anlamıyo-
rum... "Müfrit" sözünü atıp, yerine "aşırı" sözünü alıyor-
sunuz, "mutedil" sözünü de atacaksınız, ona daTürkçe
bir karşılık arıyacaksınız. Yok, "mutedil" sözünü saklı-
yacaksak "müfrit" sözünün suçu ne? Doğrusu kendileri
de bilmiyorlar ne dediklerini. Nereden bilecekler? Bir il-
keye bağlanıp da gereklerini düşünmüyorlar ki!
"Ilımlı olmak... Bence en büyüğü budur bugünkü dert-
lerimizin. (Ataç dilimize çok sözcük kazandırmıştır. 'ör-
neğin', 'yapıt' bunlardan ikisidir. Bugün yerine debüğün
MArkosı 17. Sayjoda
Hasan Saka'yı anımsayalım...
RAHMİ KUMAŞ Hukukçu, eski Trabzon Milletvekili
I
smet tnönü'nün becerikli dış politi-
kasıyla halkımız İkinci Dünya Sa-
vaşı'nın ölümlenni yaşamazken. iç
politikada demokrasi güneşi doğ-
maya başlamış, ama ekonomi su
kaynatmaktan kurtulamamıştı. Şe-
ker sunusu (arzı). istemi (talebi) bir türlü
karşılayarruyor, bunun üzerine karşı parti
(Demokrat Parti) hükümet hakkında şe-
ker ederini artürdığından gensoru vermişti.
Ortam gergindi. Cumhuriyetin Başbakan-
hk katında 29 yıldır sürekli milletvekilliği
yapan, 9 kez bakanlığa getirilen maliyeci
bir profesör bulunmaktaydı. Gerçekçi.
yurtsever kişiliğiyle yaman çıkışlar yapı-
yordu.
Osmanlı Meclis-i Mebusanı'ndan bu ya-
na sürekli yasama kurumu üyesi olan, Lo-
zan banş görüşmelerinde bulunan, ülkeye
çağdaş maüye ilkelerini getiren. Birleşmiş
Uluslar örgütü'nün kuruluşunda Türk de-
lege kuruluna başkanlık eden bu maliye
profesörü başbakan Trabzon milletvekili
Hasan Sakaıdı.
Hasan Saka. 1885 yılında Trabzon'da
doğmuştur. 1908 yılında Mülkiye'yi biti-
rince, 1909 yılında Eğitim Bakanlığfnca
Paris Siyasaİ Bilgiler Okulu'na gönderil-
miş, orayı bitinp yurda dönünce Sayıştay'-
da çahşmış, daha sonra mülkiye ve hukuk
fakültelerinde iktisat ve isaiyat (istatistik)
profesörlüğü yapmıştır. 1908 devriminin
Avrupa'ya gönderdiği ilk öğrencilerden
oluşu, belki de devrimciliğinin temeli ol-
muştur. Avrupa ile Türkiye arasında köp-
rü kurmuş kuşağın seçkin yüzlerinden olan
Saka, birinci BMM döneminde Avrupa
anlamında 'devlet bütcesi'ni ilk kez hazırla-
yan kişidir. ölümü üzerine Cihad Baban.
Ulus'ta yazdığı yazıda. "ölçüler ne denli
öznel olursa olsun, çöken imparatorluk üze-
rinde sıfırdan başlayan Atatürk devletinin
temel yapısında Hasan Bey'in çabasuu ve
alınterinin Lrini görmemeye olanak yoktu"
diyordu. ölümü üzerine ardından görüş
açıklayanlar, onun yurt ve bavrak seveisi
gibi, Atatürk ve Inönü sevgisiyle dolu oldu-
ğunu vurgulamışlardır.
Neler yaptı? İç politikada 12 temmuz bil-
dirgesine uygun yol tutabilmek için Recep
Peker'in Başbakanhktan aynlması gereki-
yordu. Hoşgörüsü olan, pahalılığa karşı
savaşımda inandıncılığı bulunan, özel giri-
şimi de özendirecek. yolsuzluklarla savaşa-
cak ve yeni koşullar karşısında devietçiliğe
sınır çizecek yetenekte bir başbakan gere-
kiyordu ülkeye. Bu da Hasan Saka'dan
başkası olamazdı. Nitekim bu saydığımız
ilkeleri, ızlencesine almıştı Saka, Clkede 7
Eylül 1946 kararlannın yıldönümü yaşanı-
yordu. "Halka refah ve ferahlık getireceği
vaat edilen bu kararlar, tersine sıkıntı ik pa-
hahlık doğurdu" dıye başlık aımıştı Cum-
huriyet. Kişisel girişim yeteneğine inanmış.
tüketim vergisini adaletsiz bulan ve halk-
tan verginin çok ahnmasmı sakıncah bulan
kişiydi yeni başbakan. Ama yine de lüks
vergisi adı altında bir vergi almaya kalkın-
ca, bütün düzen güçlüleri, ona karşı birleş-
tiler. O da Başbakanhktan oldu.
Onun döneminde ilkokul öğretmenleri
genel bütçe içine alınmışlar (5166 sayılı ya-
sa), konut yapımmı özendirme yasas\ çıka-
nlmış (5228 s.), toptancı bir anlayışla bele-
diye gelirleri yasası (5237 sayılı), Erzincan'-
da yaptınlacak konutlar hakkında yasa
(5243 s.). muhtaç çiftçilere ödünç tohum-
luk verilmesi yasası (5254 s.), Sıvas Kong-
resi'nce seçilen Temsil Kurulu üyeleriyle
birinci dönem milletvekillerine yurda hız-
metten 350 lira aylık bağlanması yasası
(5269 s.), Idil Biret ve Suna Kan'ın yabancı
ülkelerde müzik öğrenimine gönderilmesi-
ne ilişkin yasa (5245 s.). Atatürk'ün kızkar-
deşi Makbule Atadan'a 1000 lira aylık ve-
rilmesi yasası (5186 s.), Kazım Karabekir'in
eşi ile kızlanna 300'er lira aybk bağlanması
yasası (5192 s.) gibi önemli yasalann çıka-
nldığı Saka döneminde Suat Hayri Crgüp-
lü, Yüce Divan'a verilmiştir. Seçim Ya-
sası'nı demokraükleştirerek yapüğı ara
seçiminde, 13 ilde de seçimleri CHP kazan-
dı. Savaştan bu yana süren sıkıyönetimi 23
Aralık 1947'de kaldırtu. Marshall yardımı,
bu dönemde başladı. Cumhuriyet'in ilk
denk bütçesini yapan maliye bakanı olan
Hasan Saka, 1944 yılından beri açık veren
bütçeleri, 1948 bütçesi ile de aşamadı. An-
cak bütçe yılının mart ayında başlaması
uygulamasını getirdı. 1949 yılı, mart ayın-
dan başlayan ilk bütçe oldu. Döneminde
kitap ve şeker fiyatlan çok tartışıldı. İkinci
hükümetınin izlencesinde. "Sekiz yüdır
devlet bütçesinin yarısına yakın, hatta za-
man zaman y arısından çoğu yurt savunma-
sına ayrümaktadır" dıyerek ekonominın
açmazını dile getinyordu. Kısaca özetle-
mek gerekirse, Hasan Saka. önemli çıkışlar
yapan gerekli bir yurtsever siyaset ve devlet
adamıydı. DP Trabzon Merkez İlçe Kong-
resi, ona "çekil" diye telyazı gönderince o.
"Arzunuz üzerine çekildim. Tamam, 85 kilo
125 gram geliyonım" diye karşılık verdi (21
Ocak 1948 - Cumhuriyet). Gerçi Hasan
Saka'nın uzlaştıncı yeteneği, siyasal ger-
ginliği yatışüracak kararlann kolayhkla
alınmasında etkili oluyordu. Ama yine de
basın, Saka'nın üstüne gidiyordu. Başba-
kanhktan neden aynldığı konusu üzerinde
tam bir açıkhğa da vanlamamıştır.
İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebe-
soy ile Refık Koraltan'dan sonra en uzun
süre milletvekilliği yapan Hasan Saka. ya-
şaiîunın son 6 yılını milletvekili olamadan
geçirdi. İşte bu döneme denk gelen 1957 se-
çimleri öncesinde Giresun'da CHP il bina-
sına uğradıgında bir genç görür. kim oldu-
ğunu sorar. Gençten gençîik kolu başkanı
olduğunu ve lise 1 'den kovulma olduğunu
öğrenince, genç Engin Aydm'a "Cahil ada-
mın CHP'de işi ne?" der. Yaşamını ulusuna
ve Trabzon'una adayan Hasan Saka,
Trabzon'a demiryolu getirme tasanmıru
gerçekleştiremediği için de rahat uyuyama-
maktadır. Ne yazık ki siyasetin unutul-
muşluğuna uğramayla yüz yüze gelmekte-
dir ülkenin Onuncu Başbakanı. Toprağa
verilişinin 34. yıldönümünde (30 Temmuz
1960). onu bugün anmakla erdemli, gösle-
rişten uzak bir seçkin siyaset adamına saygı
görevimizi yerine getirmeye çalışıyoruz.
Sonsuzlukıa rahat uyusun.
Altıok Çıktı.TT
ÖNCE TURKİYE* Önce TûrkivelAşkınElçl • •Kemalizm
yadsmarak Tûrkiye'de sol olunamaz" Prof. Dr. Atunet Taner
Kışlalı ile söyleşi • Devrimin bütûnlenmesi gerekir Prof. Dr.
TBrkan Saylan • Ulus kavramı ve eğitim devrimi Prof. Dr.
ToktaımşAtBş • Cumhuriyet üzerine düşûnmek
Prof. Dr. IbraİUm Kaboğlı • Laikliğin tanımı, teminatıdır.
Doç. Dr. Faztl Saölam
SÖYLEŞİ • 'Anayasa yargısı siyasal yaşamın güvencesidir"
Yekta GDngSr Özden
EKONOMİ utBİteştkım Dosyası • Türk ekonomisinin
gelişme çizgisi üzerine... Prof Dr. Izzettin findar •
Özelleştirme saplantısı Prof. Dr. Zakl Ankan • Özelleştirme
stratejileri sorgulanmalıdır Doç. Dr. Tirkel Mlnibaf •
Kapitalizmin yeni çıkcşı: Özelleştirme GOney Karadentz
KADIN • Yaşanmtş örneklerinde şeriat ve kadın
Prof.Dr.NeclaArat
TARİH • Türk Devrimi" tarihinden portreler -1- Kâzım
Karabekir Prof. Dr. ErgOn Aybara
MCEIEME • Bir uygarlık tasanmr. Türk Devrimi
Prof. Dr. Özsr Ozankaya
Altıok
PENCERE
Mebus Pazapı!..
Çağımızın en güçlü ideolojisi 'pazar ekonomisi' üzeri-
ne gelişti..
Atpazannı bilirdik..
Tavukpazarınıda..
Tavuk pazarında horozun ötmesi doğal karşılanır, at
pazarında eşeğin anırması yadırganırdı...
Peki, mebus pazarı nereden çıktı?..
Mebus atmı?..
Tavuk mu?..
Değil elbet, mebus -ya da milletvekili- senin benim gi-
bi insanoğlu insan...
Amasatılıyor...
•
Çok partili rejim, demokrasi demek değildir, uygarlı-
ğın ortak coğrafyasında herkesin paylaştığı bir 'demo/c-
ras/hukuku'çağımızdaoluştu...
Demokrasi hukukunu benimsersen, demokrasi var..
Yoksayok..
Demokrasiden yoksun çok partili rejimde ise yalnız
pazar ekonomisi geçerlidir. Bu pazarda her şey satılır;
ahlak satılır, namus satılır, kişilik satılır..
Mebus satılır..
Vealınır..
Peki, pazar ekonomisinde at, eşek, tavuk gibi mebu-
sun pazarlanması doğal mı?..
Hayır!..
Ancak demokrasi adı altında rezilliğin pazarlandığı
toplumlarda bu tür işler tezgâhlanır...
•
Geçmişte 'mebus pazarı' bizim başkentte birkaç kez
kuruimuştu. Ankara'dan gelen haberlere bakılırsa, bu
kez pazarlama daha gelişkinmiş; açıkgözler, köşedönü-
cüler, işbitiriciler, bilimsel ve teknolojik devrimin bütün
olanaklanndan yararlanarak ne kadar mebus varsa do-
kümünü yapıp bilgisayarlara yüklemişler; Ali, Veli, Ha-
san, Hüseyin, Ahmet, Mehmettektekfişlenmiş, nesi var
nesi yok belirlenmiş, özel yaşamı didiklenmiş; borcu,
harcı, yaptığı işler, bankalarla ilişkiler, zayıf yanları,
açıklan bilgi işlemle belleğeyazılmış...
Olur a!.. Her insanın kendine göre beklentileri vardır
ya da sıkıntıları bulunmaktadır; tam bu sıkıntının orta ye-
rinde bir telefon:
- 6/rader, Fişmekân Bey seninle çok ilgileniyor,
"Partimize kazansak" diyor...
- Haydi canım sen de!..
- Vallahi de billahi de!.. Hem seni kazanmak, hem de
sıkıntılannı gidermek istiyor..
- Ha, hımmm...
Anamuhalefetten iktidar partisine geciş, her zaman
kaymaklı ballı olur; çünkü bütün devlet bankalarının ge-
nel müdürleriyle yöneticileri iktidarca savullanmıştır;
arpalıklar, koalisyoniktidarının değil, partisinindedeğil,
partinin bir kanadının elindedir...
•
Gazetelerde bir haber yayımlanır:
"Anamuhalefet Partisi'nden Bay Abüzittin, dün iktidar
partisine geçti. Geçerken verdiği demeçte, anamuhale-
fet partisine ana avrat dümdüz gidip, 'Bu adam memle-
keti batıracak, ben artık hidayete erdim' dedi.
Abüzittin Bey, gerçeği en sonunda gorup anlayan on
kişinin de iktidar partisine geçmek için kuyrukta olduğu-
nu söyledi; 'Bu on kişinin de muamelesi hazır' dedi..."
Peki, bu ne 'muamelesi"?..
Satış muamelesi!..
Müjdeler olsun!.. Mebus pazarı başkentte yeniden ku-
ruldu. Bu oluşum, eskiden nasıl tezgâhlandıysa, öylesi-
ne gündeme giriyor, 'güneşin zevale yakın' olduğunu
haber veriyor.
AydınlıkI P ^ F KAFTALIK HABER YOflUM DERGISI
B Cem Boyner:
Coplu rejimin bebek yüz'ü
Boyner in demokrasi yaldızı nerede doküldü . EsKı
TBKP'liler neden Boyner'in partisinde . işçısi Boyneri
anlatıyor...
• Devletin Mümtaz Soysal operasyonu
Demırel bir taşla iki kuş vurdu... Devletin zirvelennde hakim
kanı: Batı Türkiye'yı bölüyor
• Özer Çiller, boru hattındaki petrol için
şirket kurdu
Çillerter'in ortağı Emin Cankurtaran. isviçrede kunjlan şır-
ketin uluslararası ortağı ise ASEA Brown Bovery.
% Danıştay, ÖSYM'den savunma bekliyor
Aydınlık'ın ortaya çıkardığı ÖYS yolsuzluğu davasında
Danıştay ara karar verdi. ÖSYM Başkanvekili Uygur
Tazebay'ınyanıtları...
• Üç devletin Paris Kürt konferansı
Türk Dişişleri: Çağrılsaydık da katılmazdık.
• DISK kongresı. Rıdvan Budak'ın ıkı rakamlı trilyonla ıfade edilen
malları konuşuluyor • Orman Mühendlsl Yücel Çağlar:
Ormanlan yasalar yakıyor. • Dev Yol çevrelerınde yasal parti'
lartışması • Sosyal domokrasl cepheslnde GûrKan-Baykal
stratejlsl • Ferıt llsever Rusya Komümst Işçı Partısı'nın davetlisı
olarak tenıngrad'daydı
BUGUN VE HER CUMARTESİ BAYİLERDE
ALAADDINHOTEL••••
İncckum Alaaddin Hotel. Türkiye'nin yeşil turizm beldesi Antalya"nın Alanya ilçesi Avsallar kasabasında
Akdeniz'in berrak kıyılannda huzur. spor. eğlence dolu bir ortama sahiptir.
Antalya- Havaalanı'na 98 km. uzaklıkta olan Incekum Alaaddin Hotcl 232 oda. 500 yatak kapasıtclıdir.
Yılın 300 gününün güneşli geçtiği ve deniz sezonunun 8 ay sürdüğü Akdeniz"in bu şirin yöresindeki oielimi-
zın odalan ile tüm kapalı alanlan merkezı ısıtma. soğutma ve havalandırma sistemı ile donatılmıştır.
Özel banyolu odalanmız otomatik telefon, 4 kanal müzik yayını, uydu yayın TV sistemi ile otelimiz tatilde
evinizi aratmayacaktır.
İncekum Alaaddin Hotel"de a>nca açık ve kapalı barlar. sauna, kondısyon merkczi, disco. 2 yüzme havuzu.
özel plaj alanı. iskele. su sporlan merkezi, tenis kortu bulunmaktadır.
Otelimiz 150 kişilik simültane çeviri sistemi toplantı salonu, 500 kişilik restoran, alakart restoran, pasta salo-
nu, televizyon salonu. oyun odası, alışveriş mağazalan, ve manzara teraslan ile unutamayacağınız bir tatil sun-
maktadır.
ALAADDİN OTEL
• • • •
Rezervasyonıçın:
(0242)517 14 91 (6 hat)
İncekum-ALANYA
İncekum Alaaddin Hotel'ın mutfak ustalan da gece müziği eşliğinde zengın açık büfeleri ile Türk yemekleri-
nin lezzetını sulere bir kez daha tamracakUr.