Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 TEMMUZ1994 CUMARTESİ
12 KULTUR
Gizem dolu radyonun içine bir 'bakış'olan 'Radyo'dergisi, radyo ile dinleyiciyi bir araya getirmeyi amaçhyordu
Birzamanlar 'Radyo' dergisivardı
ECETEMELKURAN
ANKARA - 15 Birincikanun 1941de
"Türk radyosu. kendi mecmuasuıa kavuş-
muş bulunmaktadır." "Radyo" dergisi,
;941'in aralık ayında, şımdi sararmış kağı-
tlannda. yepyeni çıkü. Bu öykü, her yeni
şeyin hayret verici olduğu, marşlann söy -
lendiği ve cumhuriyet çocuklannın serpil-
meye başlandığı bir tarihte geçiyordu. Ya-
şam, temiz bir ödev gibi özenle ve terruz
pak ilerlerken kenanna da kırmızı bir çizgı
gibi neşeyle "Radyo" dergisi çekiliyordu.
"Başvekalet Matbuat Umunı Müdürlüğü
Memleket Masası" adresi olmak suretiyle.
10 kuruş üzerinden ve abone usulüyle yayı-
na başlayan Radyo dergisinin 1. sayısında
"gaye" şöyle anlatılıyordu:
"Mecmuanm gayesi, Türk radyo idaresi
fle Türk radyo dinleyicisini bir araya getir-
mektir."
Böylelikle "cemiyet yaşamına" önemli
bir adım atılıyordu. Sır dolu radyonun içi-
ne bir bakışü Radyo dergisi. Bir yandan da
2. Dünya Savaşı'nın ve değişimlerin ya-
rattığı yorgunluğa karşı moral değerlerini
korumaya, devrimlerin iletilerini açıkla-
maya çalışıyordu. Daha ilk sayıda Türk
kadınının da "muassır medeniyet seviyesine
ulaşmış garb devletlerindeki kadınJar ka-
dar" yetenekli olduğuna dair iletiler vardı.
Radyo Senfoni Orkestrası müjdesi
194O'lı yıllann müzik dünyasının popü-
ler kardeşleri "Dorothy Sisters"ın birer
kopyası olan Sevim ve Sevinç Tevs Sisters.
Radyo dergisinin daha ilk sayısında boy
gösteriyorlar. 1941 yılında, yalnız 4 saat ve
6 dilde yayın yapan Ankara Radyosu'nun
96 bin 155 abonesi vardı. Ankara Radyo-
su, yabancı dillerde yayın yapmasına
karşılık, diğer ülkelerdeİci Türkçe yayınla-
ra şüphe ile bakıyordu.
Radyo dergisi, "vatandaşlan uyarmak
maksadiyle" daha ilk sayıdan bu "merak-
lan" dile getirecekti:
"Türkçe yayın yapan yabancı radyolar,
Türk'ün nıhi temavüllerini. fakal bûndan
önce de Türk'ün idrak mekanizmasını, ne
miktarda doğru teşhis etnıiş bulunuyorlar?
Türkiye'den ne istiyorlar?"
Radyo dergisinin ilk sayısı Radyo Sen-
foni Orkestrası'nın kuruluş müjdesini veri-
yor. Senfoni orkestrasının fotoğraflanyla
süslenen sayfanın hemen karşısında, dev-
rimlerin sentezci yaklaşımına koşut olarak
"Mehterler" anlatılıyor. İşin ilginç yanı,
Radyo dergisinin bugünkü devamı sayıla-
bilecek Radyo veTelevizyondergisindehâlâ
Mehterier var. Ancak karşı sayfasında
Radyo Senfoni Orkestrası, yok.
Radyo Tiyatrosu'nda 'Kimgiller'
Hepimizin bildiği müzik ve büyülü
adam sesi: "Radyo Tiyatrosu!" "Radyofo-
nik Piyesler" zamanın ailevi meşgalelen .
Akşam saatlerinde herkes temiz ev gjysile-
rini giydiğinde, çorbanın sıcak kokusu eve
yayıhrken o bildik huzurlu ev tıkırtılan sü-
rerken başlar "Kimgiller". Radyo dergisi,
herkesin merak ettiği Kimgiller'i fotoğ-
raflıyor ve altına da ekliyor:
"Günden güne inkişaf etmekte olan rad-
yofonik tiyatro, programlarda daha sık yer
almaya başlayacak ve vazifesini aşkla ba-
şarma yolunda daima ilerleyecektir" Me-
raklan gidermek için büyülü kutudan bol
bol fotoğraflar verirken radyo dergisi özel-
likle "artJstleri" dinlenirken "pruvadan
sonra" görüntülemeye özen gösteriyor.
Radyo dergisi, her konuya el atmış oldu-
favori tarzı dile getiriliyor: "Ucuz ve temiz
giyinmek."
Radyo dergisinin en son sayısma kadar
vazgeçmediği iki köşe var. "Posta Kutusu"
ve "Şundan Bundan."
Posta Kutusu'nun en önemli işlevi,
kayıp kişileri bulmak ve bununla da övü-
nüyor:
"Posta Kutusu'nun en hayırlı hizmeti, bir-
birlerini kaybetmiş olan ana, baba, kardeş,
dost ve akrabaları ilan etmesi ve onları ka-
vuşturmasıdır. Şimdiye kadar Posta Kutu-
su, 25 vatandaşı bulmuştur".
Radyo, 1940'h yıllarda bir yandan in-
sanlan kavuşturuyor, bir yandan da özle-
me yeni anlamlar kaüyordu. Adını sak-
Iayan bir muharrir şöyle yazıyor:
"Radyo, insan sesleri buluşturuyor. Ama
hasret haflfliyor mu dersiniz? Hayır, hayır...
Radyo, zaman ve mesafe muşkilini bir
yıldırım harbiyle kesip atarken bazı duygu-
larımızı da sonu gelmez bir meydan savaşı
ortasında bırakıp mukavemetimizi imtihan
etmektedir."
B
Birinci sayısı ile birlikte 'cemiyet yaşamına' önemli bir adım atan 'Radyo' dergisi, moral değerieri de korumaya çalışıyordu.
ğu için "kaynana meselesi"nı de atlamıyor.
8. sayısının en ilginç yazısı, "Aile Haya-
tında Kaynanalara Düşen Vazifeier":
"Sert, hırçın olmamalı, gençlere daima
şefkatli olmalı, "evladım, kızım" gibi sami-
mi bağlar kuran sözcükler kullanmalıdır.
Onların iyi taraflarını görmenin, bunları
takdir etmenin yolunu bilmelidir. Kederleri,
acılan zaruret olmadığı halde tekrarla-
mamaya ihtimam göstermelidir. Gençlere,
tonınlara mümkün ise hediyeler vermek,
mali yardımlarda bulunmak fırsatuiı kaçır-
mamalıdır. Dini, milli günlerden faydalan-
masını bilmelidir."
Posta Kutusu kayıp kişileri buluyor
Radyonun müzik kutusu olmadığı gün-
lerde çıkan derginin başhklanna bir göz
aüyoruz; Ahmet Muhip Dıranas'ın hanr-
ladığı "Şiir Saati," Adnan Ötüken'in hazı-
rladığı "Kitap Saati," Falih Rıfkı Atay'ın
hazırladığı "GüzelTürkçeınizSaati". "Kah-
ramanlar Saati", "Milli Şefin Konuşma-
lan". Derken 1942'de yeni bir saat daha
ekleniyor Ankara Radyosu'nun programı-
na:
"Tutum ve Bakım Saati."
Bu saatte, "dinleyicilere, az masrafla ya-
şamak \e daha tutumlu olmak için faideli
öğütler" veriliyor. Aynı sayının yeni yeni
görünmeye başlayan moda sayfasında da
bir hükümet açıklaması ciddiyetinde yılın
'Radyo' dergisinin bir saytsından fotoğraf: 'Ankara Radyosu Çocuk Kulübü'nün iki küçük sanatkarı mikrofon başında.'
üyülü kutudan görüntüler
ve "Radyo" dergisi "Mecmua,
bilhassa radyo teknik ve
neşriyaündan bahseder." Buöykü,
herkesin yeni bir ülkede kurmaya
çalıştığı, her yeni şeyin hayret verici
olduğu, marşlann söylendiği ve
cumhuriyetin çocuklannın
büyümeye başladığı bir tarihte geçer.
Tam o sıralarda "Radyo" Dergisi ile
"Türk radyosu. kendi mecmuasına
kavuşmuş bulunmaktadır.
Mecmuanın gayesi, Türk radyo
idaresi ile Türk radyo dinleyicilerini
bir araya getirmektir".
"Şundan Bundan" köşesinde ise muhtelif
konular mevcut: "Türk yemişleri, cinsli ya-
şam terbiyesi, yoğurdun faydaları. radyo-
fiizyon nedir, terbiye konuşmaları, Ameri-
kan spikerler neler yapıyor?"
Yıl 1945 ve Radyo" dergisi 20 kuruş.
Artık Clark Gable, Rita Hayword haberleri
çoğalı>or. "Clark Gable, Şimdi Tabiatın
Peşinde" başlıkh bir haberde, Gable'ın.
Carole Lambord'dan sonra nasıl inzivaya
çekildiği anlatılırken sevimli bir kasabalı
tavnyla en son filminde birlikte oynadığı
Greer Garson"a yakıştınlıyor Gable: "Bir-
biıierine ne kadar yakışıyorlar, değil mi?"
Garson'la ilgili bir başka haber de şöyle di-
yor:
'Radyoda son icat': Televizyon
"Greer Garson, mükemmel bacaklannın
güzel olmadığını iddia eden muharrirdcn,
onu, bacaklannın bütün güzelliğini sergile-
diği son fiiminin galasına çağırarak inrikam
aldı."
Derken 1947 yılında Radyo dergisinin
ve karikatür dünyasının "Amcabey"i Ce-
mal Nadir'i yitiriyoruz. Cemal YeşU. onun
için radyo dergisinde şu şiiri yazıyor:
"Hergün gülüşürdûk, neye herkes durgun
Son perdesidir gecen, oyun aynı oyun / Bir
doğrulabilsem de, çizip göstersem / Neymiş
gülecek yerleri son yolculuğun"
Radyo dergisinin bulunabilen son
sayısının son sayfasında bir bulmaca artık
neden radyo dergilerinin olmadığını, olsa
bile okunmadığını. artık niye kimsenin
radyo tiyatrosunun saatini beklemediğini
anlatıyor: Soldan sağa. 10 harfli; "Radyo-
da son icat". Televizyon!
FİYAP, Başbakan Çiller'e faks çekti:
Sinemasektörünün
sorunkmna dııyavh ohtn
Kültür Servisi - Film Yapımalan Derneği
(FÎYAP), hükümetin uyguladığı tasarruf
tedbirlerinin ülkemizin kültür ve sanat ya-
şamını derinden etkilediği görüşünden yola
çıkarak Başbakan Tansu Çiller'e bir faks çek-
ti. FtYAP Genel Başkaru Kadri Yurdatap,
FtYAP Başkan Yardımcısı Ydmaz Atadeniz,
FTYAP üyelerinden Necip Sarıca ve FİYAP
Genel Sekreteri Sabahattin Çetin. koalisyon
hükümetinin "sinema ile ilgili politikalan"m
eleştirmek amaayla düzenledikleri basın top-
lantısında sinema sektörünün içinde bulun-
duğu bunahma dikkati çektiler.
Ciddi üriin üretilemiyor
FtYAP. Başbakan Tansu Çiller'e çektiği
faksta. sinema sektörünün ülkemizin dış
tanıtımında en etkin ve ucuz taıutım araçlan-
ndan biri oldueunu vurgulayarak sinema
sektörünün bu yıl hiçbir ciddi ürün üreteme-
diğini belirtiyor. 106 yapıma, 1160 sinema
oyuncusu, 178filmyönetmeni, 685 set teknis-
yeni, 48 görüntü yönetmeni, Batı standardı-
nda 6 film stüdyosu ve yüzlerce işçisinin, yüz
kadar yazar ve senaristin işsiz olarak bekledi-
ğini vurguluyor.
FtYAP, hükümetin uyguladığı "tasarruf
tedbirlerP'nin toplumumuzun kültür ha-
yatını daha fazla çoraklaştırmaması için hü-
kümeti sinema sektörünün sorunlanna karşı
duyarlı olmaya davet ediyor. Hükümetin ic-
raatı olarak çıkanlan "Teşvik belgesiz fon
kavnaklı kredi" uygulamasınm Hazine Genel
Müdürlüğü'nün ödemeleri yapmaması nede-
niyle durma noktasına geldıği, Hazine yetki-
lilerin bu durumun başbakanın emirleri doğ-
rultusunda oluştuğunu belirttiklerine dikkat
çekiyor. 20filminyapımı için gerekli kredi tu-
tannın 50 milyar olduğunu belirten FÎYAP,
bu rakamın Türkiye'nin dış tanıtımı için har-
canan paralann yanında çok önemsiz bir tu-
tar olduğuna değiniyor.
Tanıtımda ödüUü film etkili olur
Üretilen filmlerden en az 5-6'sının ulusla-
rarası film festivallerinde kazanacağı bir ödü-
lün, Türkiye'nin tanıtımında çok etkin ola-
cağına dikkat çeken FtYAP, bu kredilerin
ödenmeye başlanması ile sinema için gerekli
olan "kültürel emek"in iş bulacağını belirte-
rek başbakanın konuya ilgisini çekmeye
çalışıyor.
FÎYAP, Avrupa Ekonomik Birliği ile tam
entegrasyona girmeye hazırlanan hükümetin
kültür politikasını şöyle eleştiriyor: "Bir top-
lumun kültür, sanat ve fikir hay atı kendini ye-
niden üretmekten mahrum bırakılırsa, açıİan
boşluğu, toplumu kjşiliksiz kozmopolit bir or-
tama sürükleyen bir başka 'kültür yapısf yer-
leşir. Modem bir toplum yaratmak bevesinde
olan Türkiye Cumhuriyeti önümüzdeki yıl Av-
rupa Ekonomik Topluluğu ile tam entegrasyo-
na girecekrir. Ama ne yazık ki doletin kültür
politikası bütçesinin binde 5'idir. Bugün hükü-
met bu binde 5'ten dahi tasarruf ederek kültür
politikası izlemektedir."
FİYAP, 20 filmin yapımı için
gerekli kredi tutannın 50
milyar olduğunu belirterek, bu
rakamın Türkiye'nin dış
tanıtımı için harcanan paralann
yanında çok önemsiz
olduğunu vurguladı.
Kendilerinden bütçenin binde birini dahi
esirgeyen bir hükümetin yanında yer ala-
mayacaklannı belirten Yurdatap, Israil'de
düzenlenen Hayfa Festivali'ne katılacak
"Zıkkımuı Kökü" ve "Yoku" adü fılmleri,
kendi çabalanyla bu festivallere götürecekle-
rini vurguladı. FtYAP üyesi Necip Sanca ise
Türk sinemasında bir altyapının oluştuğunu,
ancak bu bunalımın ardından kimi kurum-
lann ve laboratuvarlann kapanabileceğini
ifade etti. Sanca, Şafak Stüdyosu'nun yılda
750 milyon lira harcaması olduğunu ve bu
şartlarda bu maliyetin altından kalkamaya-
rak kapanma tehlikesiyle karşı karşıya kala-
bileceklerini belirtti. Tüm derneklerin bir
arada hareket edip, tavtr koyarak ortak ilke-
ler çerçevesinde birleşmeleriyle oluşturulacak
bir platformun daha etkili olabıleceğine deği-
nen Sabahattin Çetin, eylül ayının üçüncü
haftasında bir araya gelecek olan 13-14 der-
neğin neler yapılabileklerini taruşacağını
sövledi.
Ayinisonsuzkılanportreler
ÖZGÜR UÇKAN
10-25 temmuz tarihleri arasmda, The
Marmara Oteli'nin salonu, Levent
öget'in "Caz Fotoğraflan" adlı sergisine
mekan oldu. 34 siyah-beyaz caz müzisye-
ni fotoğrafmdan oluşan sergi, bu yıl bi-
rincisi yapılan Uluslararası Istanbul Caz
Festivali bünyesinde gerçekleştirilen et-
kinliklerden biriydi. Sergi, özellikle port-
re tarzında çalışmalarda, caz ve fotoğraf
arasındaki yoğun ilişkinin kristalize oldu-
ğu bir görsel şölen.
Canlı performans sırasındaki bir caz
müzisyeninin yüzü, yaşayan müziğin nere-
deyse tenlendiği bir ifade yorgunluğuyla
aydınlanır. Özellikle doğaçlama anlannda
doruğa çıkan anlatım çoğulluğunun port-
resi, müziğin, müzisyenin içindeki yolculu-
ğuyla aramızda bir pencere oluşturur nere-
deyse.
Öget'in portrelerindeki yüzler, o benzer-
siz caz seriivenin etkisiyle, "sabitleştiril-
VVavne Shorter John Zorn
Sureti çıkanlan yüz, bir
caz müzisyenine ait
oldugunda, okuma
eylemi büyülü bir ritüe-
le katılım anlamını
taşıyor. Cazyaşantısı
canlı performans sıra-
sında bir tür ayine
dönüşüyor çünkü.
Portre bu ayini sonsuz,
uçsuz kılıyor.
Steve Swallow
miş" olmaktan çok uzaklar. Bu yüzler
canlı, hissediyorlar, kendi içlerine bakıyor-
lar, bizi yaşadıklan serüvene katılmaya
çağınyorlan objektife yakalandıklan an
içerisinde donmuyorlar, bildik zaman an-
layışımızı tersine çevirerek o arun sonsuzlu-
ğu içinde akıyorlar. "Caz hah'"nin oku-
nulabileceği büyülü kitaplar bu yüzler.
Öget'in oturduğu dinleyici koltuğundan,
kendi öznel caz yaşantısının içinden yönelt-
tığı objektifle yaptığı şey de bir tür okuma
eylemi. Müziğin iç oluşumunun müzisye-
nin yüzündeki şifreli yazılımını çözmek
üzerine kurulu bir mistik deneyim bu.
Müzik, içeriden. derinlerden bir yerden
gelirken yüze vuruyor. orada bir ifade dal-
galanması yaratıyor: bir arada bulunması
neredeyse olanaksız anlatımlar, sevinç. ke-
der. keyif, hüzün aynı anda birden ortaya
çıkıveriyor, tıpkı müzikte olduğu gibi...
Bütün bir yaşam yükünün caz halinde çe-
kilmiş fıillerle anlatımı...
Genelde portre. insan yüzünün suretinin
çıkanlması ürkütücü bir deneyim olagel-
miştir.
Tek tannlı dinlerin koyduğu imaj ya-
sağının. sözü edilen okuma eyleminin bü-
yüsüyle bir bağı vardır. Portre. sınırlı bakış
eyleminin kaçırdığı imkanlan sunuyor
bize.
Sanki portrenin ait olduğu yüzden farklı
ayn bir hayatı varmış gibi. Doğa] duyu-
lanmızla asla yapamayacağımız bir şeyi,
insan yüzünün anlık bir haline sonsuzca
bakmayı sürdürebiliriz. O yüz öldükten
çok sonra bile portre yaşamayı sürdürür.
Bir belge olarak değil. var olarak. Fotoğ-
rafın belleği zamanla güçlenir. Zaman fo-
toğrafa karşı değil. onun için çalışır. Za-
man fotoğrafın estetik doğasını zenginleş-
tirir. Zaman geçtikçe portre hayat kazanır.
Onu algılayan bakışın çoğalttığı bir ha-
yattır bu.
Okuyan gözün hayat kazandırdığı bir
kitap...
Sureti çıkanlan yüz, bir caz müzisyenine
ait oldugunda, okuma eylemi büyülü bir ri-
tüele katılım anlamını taşıyor. Caz ya-
şantısı canlı performans sırasında bir tür
ayine dönüşüyor çünkü. Portre bu ayirri
sonsuz, uçsuz kılıyor.
Değirmendere
Festivaü
sona eviyor
Kültür Servisi- Değirmendere Beledi-
yesi 10. Fındık ve Kültür-Sanat Festivali
yann sona eriyor. Değirmendere Beledi-
ye Başkanı Ertuğrul Akalın "Bu yıl etkin-
liklerimizin ana teması, kültür-sanat ve bi-
lim ağırlıklıydı. Programımızı başta Mi-
mar Sinan t niversitesi ile işbirliği içeri-
sinde beürledik ve yüriitüyoruz" dedi.
Fesıiva! kapsamında, fotoğraf. rölyef,
seramik, resim. tekstil ve kitap sergileri-
nin yanı sıra Değirmendereli Sanatçılar
Karma sergisi yer alıyor. Festival kap-
samında bugün Leman Sam saat 21.30 -
da Belediye Önü"nde ücretsiz bir halk
konseri verecek. Yann da 'İl Halk Kü-
tüphanesi Oyunculan'nın saat 19.30'da
Anfı-Tiyatro'da sunacağı ücretsiz çocuk
oyunu, saat 20.30"da ise yine Anfi-Tiyat-
ro"da amatör topluluklar müzik konseri
izlenebilir.
Festi\al çerçevesinde aynca yine yann
akşam Değirmendere Şiir Akşamlan'nın
altıncısı gcrçekleştirilecek. Etkinliğe An-
kara'dan Ali Cengizkan, İstanbul'dan
Muzaffer Özdemir v e Akgün Akova katı-
lacak. Saat 17.00'de gerçekleştirilecek et-
kinliği İhsan Topçu yönetecek. Şairlerin
şiirlerini okuyacağı. şiir üzerine söyleşile-
ceği etkinliğin sonunda sanatçılar okur-
lara kitaplannı imzalayacaklar.
Yaz okullarında çocuk
tiyatnosu
Kültür Servisi - Çağdaş Yaşamı
Destekleme Derneği. Istanbul'daaçtığı
5 yaz okulunda çocuk tiyatrosu
gösteriminearacıoluyor. 1989yılında7
gönüllü tiyatrocu tarafından kurulan
Gülen Ağaç Çocuk Tiyatrosu. ağustos
ayı içinde Çağdaş Yaşamı Destekleme
DemeğTnin yaz okulu açüğı 3 ilkokul ve
2 yetiştirme yurdunda 'Çirkin Prenses'
adlı çocuk oyununu sergileyecek.
Halk Eğitim
Seminenlepi'nde bugün
Kültür Servisi - Çağdaş Istanbul
Platformu'nun Beşıktaş Belediyesı ile
birlikte yürüttüğü Halk Eğitim
Seminerleri çerçevesinde bugün saat
16.00'da Gülsüm Karamustafa'nın
katıldığı uygulamalı resım semineri, saat
16.30"da ise Tomur Atagök'ün katıldığı
sanat tarihi seminen izlenebilir. 31
temmuz pazargünü saat 16.00"daEngin
Ertan. Cengiz Karlıova ve Alberto
Modiano'nun katıldığı "Fotoğraf Tarihi
\e Fotoğrafçılık" konulu uygulamalı
semıner ile saat 16.30"da Erim Bayn"nın
katıldığı heykel konulu seminer var.
Şirin Devrimin kitabı
Londra'da yayımlandı
LONDRA (AA) - Şinn Devrim'in. Şakir
Paşa ailesınin Osmanlı
İmparatorluğu"nun son dönemi ve
Cumhuriy et dönemindekı yaşantısını
anlatan otobiyografık yapıtı Ingiltere'de
yayımlandı. Haffkarnas Babkası Cevat
Şakir"inyeğeni
olan ve Türk
tiyatosunun
yurtdışındaki en
tanınmış
temsilcilerinden
sayılan
Devrim'in kitabı
"Turkish
Tapestry ""(Türk
Kanaviçesi)
adını taşıyor. Şakir Paşa'nın kızı olan
annesi Fahrinnisa ile İstanbuFdaki
çocukluk yıllanndan Berlin ve
Bağdat'taki öğrencilik yıllanna.
İstanbul ve ABD"deki tiyatro
çalışmalarına. Şakir Paşa"nın ağabeyi
Sadrazam Cev at Paşa'nın anılanna
kadar geniş bir tarih v e çev rey i kapsayan
yapıtın Ingiltere'de geniş yankı
uyandırması beklenıyor. Kitabm
Londra'dakı tanıtım resepsiyonunda
Dev rim. "Bu kitabı yazmam tam 15 yıl
sürdü. Ancak çok zengin tecrübelerimi
yazıya dökebildiğim için çok
mutluyum" dedi. Kitap. Ingiltere'de
yaklaşık900binliradansatışa -
sunulacak.
Asya, Yedikule
Zindanları'nda
Kültür Senisi - Pop müziğin gözde
sanatçılanndan Asy a bu akşam
Yedikule Zindanlan'nda bir konser
verecek. Asya'nın ücretsiz olarak
vereceği ve 8 Ağustos'ta TRT tarafından
y ay ınlanacak konser ardarda
gerçekleştinlecek 13 konserin ikincisi
oluyor. POP-SAV Yedikule
Zindanlan'nda düzenlenecek
konserlerde sahney e çıkacak diğer
sanatçılar şunlar: Leman Sam,
İzel-Ercan. Burak Kut. Deniz Arcak,
Seden Gürel. Cem Karacaye Moğollar.
Fatih Kısaparmak, İlham İrem. Nazan
Öncel, Çelik. Yeni Türkü. Melis
Sökmen, Kenan Doğulu, YıldızTilbe,
Harun Kolçak. Ben Deniz.
Oğlak Yayınları'ndan
iki kitap
Kültür Senisi - Oğlak Yayınlan. temmuz
ayının sonunda iki yapıtın yeni
baskılannı^erçekleştirdi.Bunlardan
ilki, İsmet Ozel'in Oğlak Yayınlan'ndan
çıkan üçüncü kitabı olan "Cinayetler
Kitabı". Ağustos ayında yayımlanacak
"Celladıma Gülümserken" ile şairin
bütün şiirleri tamamlanmış olacak. Bu
dizinin son kitabı ise "Şiir Okuma
Kılavuzu". Yeni baskısı gerçekleştirilen
ikinci yapıt, Adalet Ağaoğlu'nun "Ruh
Üşümesi" adlı kitabı. Oğlak Yayınlan,
bu yıl Ağaoğlu'ndan yayımlanacağı üç
kitaptan ilki olan "Ruh Üşümesi"nin
ardından, ağustos ayında da yine.
tükenmiş kıtaplardan "Fikrimin İnce
Gülü"nü yayımlayacak.