Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET
OLAYLAR VE GÖRÜŞLER
23 TEMMUZ 1994 CUMARTESt
Yakın tarihimizde iki önemli gün
Cumhuriyetin ilanından ve hatta Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın
başlamasından çok önce, Mazhar Müfit'e not ettirilen
düşünceler, Mustafa Kemal'in öngördüğü asıl amaçlan ve
bunlan gerçekleştirmedeki kararlılığını göstermesi açısından
çok önemlidir.
ALE V COŞKUN Eski Parlameriter ve Turizm Bakanı
Y
akın siyasal tarihimiz,
çagdaşlaşma ve aydın-
lanma yolunda atılmış
adımlar ve girişimlerle
doludur. Yakın tarihi-
miz, siyaset bilimcileri
için adeta bir laboratuvar gibkiir.
23 temmuz (bugün) iki önemli ola-
yın yıldönümüdür: 86 yıl önce 23 Tem-
muz 1908'de Ikinci Meşrutiyet ilan
edildi; Abdülhamit, Meşrutiyet Anaya-
sası'nj (Kanun-i Esasi) yürürlüğe koy-
mak zorunda kaldı. Ve 75 yıl önce 23
Temmuz 1919'da, Erzurum Kongresi
toplandı.
H. Meşrutiyet Anayasası ve
önemi
Genç Türkler, Birinci ve tkinci Meş-
rutiyet'in hazırlanmasında çok önemli
rol oynamışlardır. Bu ilerici aydınlar,
Osmanlı Imparatorluğu'nda, çağın ge-
reği olan değişikJikleri yapmak isteyen
dcvrimcilerdi.
tkinci Meşrutiyet'in ilanını zorlayan
hareketler Rumeli 'de patladı. Abdülha-
mit'in Meşrutiyet'in ilanını kabul et-
mesinde en önemli etken, Meşrutiyet
Anayasası uygulanmadığı takdirde Ru-
meli'de veliahta biat edileceğine (Veli-
ahtın padişah olarak tanınacağı) ve ca-
milerde hutbenin onun adına okunaca-
gına dair gelen ciddi haberlerdir.
tkinci Meşrutiyet'in ilanı 33 yıllık
koyu bir istibdat yönetimine karşı bir
başkaldınyı simgeler. Anayasanın yü-
rürlüğe girmesi, siyaset bılimi açısın-
dan "tek bir kişinin istibdat ve muüak
otoritesine karşı bir direnç" anlamına
gelir.
tkinci Meşrutiyet'in ilanı ile monar-
şik sistemin niteliğinde bir değişiklik
olmamakla beraber, "saltanat makamı-
na gelmede ve bu makamdan uzaklaş-
ûrnıada arûk toplumun da rol oynama-
ya başladığı'' görülmüştür (1). Gerçek-
ten, anayasanın yürürlüğe girmesinin
üzerinden henüz on ay geçmişti ki, 31
Mart 1909'da tstanbul'da müthiş bir ir-
tka olayı oldu. Hareket ordusunun mü-
dahalesi sonucu bastınlan bu gerici
ayaklanmayı hazırlamakJa suçlanan
Abdülhamit tahtan indirilmiştir.
Bu hareketten sonra Osmanlı tmpa-
ratorluğu'nda ilk kez Meclis'in yetki-
Ieri genişletilmiş, kişi özgürlüklerinin
garanti altına alınması, toplantı ve der-
nek kurma haklan kabul edilmişti.
tkinci Meşrutiyet, tam demokratik ve
laik bir anayasal sistem getirememiş ol-
makla beraber, siyaset bilimi açısından
"Egemenlik, kayıtsız şartsc nuDetindir"
ilkesine dayanan demokratik siyasal re-
jime giden uzun yolda çok önemli bir
kilometre taşıdır.
Erzurum Kongresi
1918 Ekimi'nin sonunda Mondros
Ateşkes Antlaşması imzalanmış ve Os-
manlı lmparatorluğu. Birinci Dünya
Savaşı 'ndân yenilgi ile çıkmıştı. Galip-
ler, petrolün bulundugu bölgeleri (Mu-
sul vs.) hemen işgal ettiler. Anadolu,
tngiliz-Fransız-Italyan ve Yunan silah-
lı kuvvetlerince parça parça işgal edilı-
yordu.
Bu ortamda Samsun'dan Anadolu'ya
ayak basan MustafaKemai Amasya'ya
geçti ve ünlü Amasya Genelgesi'ni ya-
yımladı. Bu 'genelge'de "Yurdun bü-
tünlüğü, ulusun bağunstzhğı tehlikede-
dir" deniliyordu.
Amasya'da, bu kararlar alınırken, Er-
zurum'da da "Dogu VDa>ederi Müda-
faa-i Hukuk Cemiyeti" bir kongre top-
lanması için çalışmalarabaşlamıştı. Bu
sırada saltanatın devamı için Mustafa
Kemal'in tehlike oldugunu anlayan Sa-
ray, onun tutukJanarak îstanbul'a gön-
derilmesini istedi. Buna karşılık Mus-
tafa Kemal de askerlik mesleginden is-
tifa etti; "Milletir. bagnnda bir ferd-i
mficahit oiarak" çalışacağını bildirdi.
Türkleri tarih sahnesinden silmek is-
teyen Ingiliz devlet adamı Ltoyd Gcor-
ge'un yeğeni Yarbay Rawlinson, o sıra-
da Erzurum'daydı. Erzurum Kongre-
si'ni önlemek için de her türlü girişim-
de bulunuyordu.
Kongre, 23 Temmuz 1919'da toplan-
dı. Kongreye Bitlis, Erzurum, Sıvas,
Trabzon ve Van illerinden 54 delege ka-
tıldı.
Açılış konuşmasında Mustafa Kemal
şunlan söyledi:
"Tarih, bir milletin hakkını. varüğuıı
hiçbir zaman inkâr edemez. Bundan
ötûrü, vatanınuz ve miUetimiz aleyhine
verilen hükümler, tnuhakkak ifiasa
mahkûmdur."
14 gün çalışan kongre, 7 Ağustos
1919'da son buldu. Sadece doğu illeri-
ni değil, tüm ulusu ilgılendiren karar-
lar aldı. Bunlan tüm dünyaya ilan etti,
bu kararlar aşağıdaki gibi özetlenebilir:
" 1 - Milli sınırlar içindeki vatan bir
bütündür. Onun çeşitli kısımlan birbi-
rinden aynlmaz ve parçalanamaz.
2- Yabancı işgal ve müdahalesine
karşı, millet hep birlikte savunma yapa-
cak ve direnecektir.
3- Vatanın bağımsızlığını korumaya,
tstanbul hükümetinin gücü yetmediği
takdirde, amacın gerçekleşmesi için ge-
çici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükü-
met milli kongrece seçilecektir.
4- Kuvay-ı Milliye'yi amil ve irade-
yi milliyeyi hakim kılmak esastır.
5- Hıristiyan unsurlara siyasal ege-
menlik ve toplum dengemizi bozacak
imtiyazlar (ayncalıklar) verilemez.
6- Yabancı devletlerin mandası (gü-
dümü) ve himayesi (koruyuculuğu) ka-
bul olunamaz.
7- Millet Meclisi'nin derhal toplan-
ması ve hükümet işlerinin Meclis'in de-
netiminde yürütülmesini sağlamak için
çalışılacaktır."
Onemi
Dogu Anadolu'nun sorunlan için
toplanmış olan Erzurum Kongresi al-
dığı kararlarla 'ulusal bir kongre' nite-
liğine büründü. Ünlü tarihçi Prof. Dr.
Enver Ziya Karal'a göre "kongrenin
verdigi kararlar vatanın bütününü ve
ulusun tümünü ilgilendiren bir ihtilal
programıidi*" (2).
Vatanın ulusal sınırlan içinde parça-
lanamaz bir bütün olduğu, bağımsızlık
için hiçbir ayncalık ve ödün verileme-
yeceği, herhangi bir devletin koruma
ve güdümünün kabul edilemeyeceği
açıldandı. Heyet-i Temsiliye adıyla bir
kurul oluşturuldu. Bu kurulun başına
Mustafa Kema! getirildi. Fiilen başla-
yan Anadolu ihtilali artık hukuksal bel-
gelerini de dünya kamuoyuna ilan edi-
yordu.
Erzurum Kongresi kararian, Anado-
lu'da, tstanbul'da ve tüm dünyada bü-
yük yankılar yaptı. Anadolu'daki tüm
'Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri' bu ka-
rarlan coşkuyla karşılarken, lstanbul
hükümeti tepkı göstenyordu: Anado-
lu'da kargaşa çıktığını ileri sürerek "as-
keri ve mülki" yetkililerin bu toplantı-
lan önlemesini istiyordu. Mustafa Ke-
mal, RaufOrbayve Refet Bele'yi tutuk-
latıp îstanbul'a getirmek için emirler
veriyordu. FakatTstanbul, ulusal diren-
cin etkinliği karşısında bu emirleri uy-
gulatacak bir makam bulamadı.
Yabancı devletler ise Erzurum Kong-
resi'ni Îstanbul'a karşı kısa ömürlü bir
başkaldırma olarak değerlendiriyordu.
Erzurum Kongresi ile ilgili iki ilginç
olayı belirterek yazımıza son vermek
istiyoruz.
Ulusal Kurtuluş Savaşı'nın yazgısı-
nı tümden etkileyecek husus, tstan-
bul 'un Mustafa Kemal'in 30 Temmuz
1919'da tutuklanmasını isteme karan-
dır. Padişah ve hükümeti, tam kongre-
nin sürdüğü bir sırada Mustafa Kemal 'i
turuklatarak kongreyi dağıtmak ve ulu-
sal eylemi başsız bırakmak istiyordu.
Ancak umduklan olmadı. Bu tutuk-
lama karannı uygulayacak olan 15. Ko-
lordu Komutanı Kazun Karabekir Pa-
şa, lstanbul'un bu kesin emrine uyma-
dı. Dahası, Mustafa Kemal'in yanına
giderek "Ben ve kolordum enırinizde-
yiz" dedi. Karabekir Paşa'nın bu dav-
ranışı, Ulusal Kurtuluş Savaşımızın
kuşkusuz en önemli dönüm noktalann-
dan birisidir.
öbürolay, Mustafa Kemal'in öngör-
düğü amaçlar yönünde kararlılığını
gösterir.
Kongrenin sona erdiği gece, Musta-
fa Kemal, çok yakınında görev yapan
Mazhar Müfıt (Kansu) Bey'i yanına
çağırarak şunlan not ettirdi:
"Zaferden sonra hükümetşekli cum-
huriyet olacakür. Padişah ve hanedan
hakkında zamaru gelince gereken yapı-
lacaktır. Tesettür kalkacaktır. Fes kalka-
cak, medeni milletler gibi şapka giyile-
cektir. Latin harfleri kabul edilecektir"
(3).
Cumhuriyetin ilanından ve hatta Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı'nın başlamasından
çok önce, Mazhar Müfit'e not ettirilen
düşünceler, Mustafa Kemal'in öngör-
düğü asıl amaçlan ve bunlan gerçekleş-
tirmedeki kararlılığını göstermesi açı-
sından çok önemlidir.
Erzurum Kongresi kararian hakkın-
da Inönü. "Tüm ulusal savaş boyunca,.
hatta Lozan'da uygulanan ana ükeleri
içeriyordu" demiştir.
înönü'ye göre "Erzurum Kongresi,
kendinden sonraki bütün mücadeie aşa-
malannda hiçbir çelişkiye düşmeksizin
devamlı bir gelişim öncüsü olmuştur"
(4).
(1) Okandan, R.G. Amme Hukuku-
muzun Ana Hatlan, tstanbul 1977, S.
418.
(2) Karal, E.Z. Türkiye Cumhuriye-
tiTarihi,Ankara,TTK'ninl981,S.38.
(3) Kansu, M. Müfît, Erzurum'dan
CHümüne Kadar Atatürk'le Beraber, C.
I. Ankara,S. 132.
(4) tsmet tnönü, Erzurum Kongresi
ve Atatürk, S. 7 ve Hamza Eroğlu,
TürktnkılapTarihUAnkara. Savaş Yay.
1990, S. 128.
AydınlıkJ^J HAFTALIK HABER YORUM OERGISI
9 Çiller parasını
Bermuda'ya kaçırdı
Devletin zırvesınde konuşulan haber Aydınlık'ta.
Pentagon, Çıller'ı harcıyor Ankara'ya ulaştırılan şantaj
fotoğraflan Demırel Çıllefe omür bıçtı: Sabır. Eylul'ü
bekleym... Ordudakı terfı mücadelesınde son durum
Çıller'ın Çetın'e sorusu Arnavutluk nerede
9
0 Aydınlık, 20 Temmuz'un bilançosunu çıkardı,
emekçilerin politik gücünü analiz etti
Devlet Bakanı Daçe. Hasan Yalçının ışçı hareketıyle ılgılı
sorulannı yanıtladı ıP II Sekreten Huseyin Karanlık,
sol gruplann eylemlerdekı tavnnı değerlendırdi
# Şirketleri, mal varlığı, İlginç ortaklıklan...
İşte Diyanet İmparatorluğu
0 Savaş Buldan'ın mallannı' taşıyan blnbaşı A. K.:
Güneydoğu'da ceset yakmakla ünlü
0 1 Mayıs'm besteclsi Sarper Özsan'la
pop patlaması
1
üzerine
• İşte b*»n lefvıkKrı H*2inc M0lte;arlı4ı vontenyl» m«dyayı a
mılyoniar* Deprem olas.lığı aft^yor Islanbui aa nelef oıaca* • Işçl Partlal'm
u£« kaymakla eteştlren M Akku», tftrenle Hırlttlyan oldu • Ambaıgoya karş.
Havana tooıaniısı uiusiararası Kubayiaaayanışma rnıtıngı Kasımda • Tokd'm
d«0 kjubasında Turan Dursun'lu «ültür fmllvaü
Tibet'le îlgili Gerçekler
Demokratik refornılara geçmeden önoeTibet'te uzun süre hüküm süren
feodal serflik rejimi, orta çağlarda Avrupa'da uygulanan serflik
düzeninden daha karanlık ve vahşiydi.
XU MEI Çin Halk Cumhuriyeti Ankara
Büyükelçiliği,Basm Ataşesi
6
Temmuz 1994 tarihli gazetenizin luş Ordusu, Tibet halkının desteğiyle Tibet"e
"3. Binyıl'a Doğru"özel sayfasında gjrdi. Dolayısıyla Çin"in Tibet'ı işgal ettığı yo-
Dalai Lama'nın bir yazısı yer aldı. lundakı sözler tarihi çarpıtmıştır
Söz konusu yazıda, Tibet'in tarihi 2) Demokratik reformlara geçmeden önce
ve bugünkü gerçeği hiçe sayılarak Tibet'te uzun süre hüküm süren feodal serflik
Cin Halk Cumhuriveti'ne karsı rejimi, orta çağlarda Avrupa'da uvgulanan
serflik düzeninden daha karanlık ve vahşiydi.
1951 yılında Tibet'in banşçı kurtuluşa kavuş-
ması, Tibet halkının eşit özlük haklan için
yaptığı mücadelelere umut getırdi. Ancak Ti-
bet'in üst yöneü'm grubunda yer alan baa
kişiler, serflik rejimini sürdürmek için re-
BUGÜN VE HER CUMARTESI BAYILERDE
Nüfus kağıdımı ve Yeşil
kartımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
BAYRAMKOÇ
Nüfuscüzdanımı ve TDİ Işletme
belgesını kaybettim.
Hükümsüzdür.
AHMETAKTAŞ
öğretmenden
Fransızca...
Tel: (0212) 525 73 57
Nüfus cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
MEHMETASLAN
Temmuz 1994 tarihli gazetenizin
"3. Binyıl'a Doğru" özel sayfasında
Dalai Lama'nın bir yansı yer aldı.
Söz konusu yazıda, Tibet'in tarihi
ve bugünkü gerçeği hiçe sayılarak
Çin Halk Cumhuriveti'ne karşı
asılsız iftira ve suçlamalarda bulunuldu. Bu
yazımızda Tibet'le ilgili gerçekleri yansıtma-
ya çaüşacağız.
1) Güneybatı Çin'de yer alan Tibet'te yaşa-
yan Tibetliİerin atalan, Çin"in iç kesimlerinde
yaşayan Han milliyeti ile Mılattan önce ılişkı-
ler kurmuştur. 13. yüzyıbn ortalannda Çin'in fonnlara inatla karşı çıktılar ve 1959 yılında
Yuan Hanedanı'na resmen dahıl edilen Tı- Çin aleyhtan yabana güçlerin desteği altında
bet, o tarihten itibaren devamlı olarak Çin'in isyan başlatülar. Clke dışına kaçan Dalai La-
merkezi yönetimi altındadır. Şimdiki 14. Da-
lai Lama da (yani söz konusu olan yazının
sahibi), gelenekler uyannca ancak zamarun
merkez hükümeti tarafmdan onaylandıktan
sonra bu unvana sahip olabilmiştir. Bu tarih-
sel gerçek, Tibet'in sözümona bağımsız bir
devlet olmasmın hiç bir dayanağı olmadığını
yeterince gösteriyor. Dünyada da hiç bir za-
man ve hiç bir devlet Tibet'i bağımsız bir dev-
let olarak tarumadı.
1949 yılında Çin Halk Cumhuriyeti'nin
kurulmasından sonra merkezi hükümetin ve anavatanı parçalamaya yöneük girişimlerde
Dalai Lama tarafından atanan Tibet yerel bulunan siyasal bir sürgün oldugunu kanıtla-
yönetiminin temsilcilerinin Mayıs 1951'de mıştır.
imzaladıklan Tibet'in banşçı kurtuluşuna Bütün bunlara rağmen Dalai Lama'ya gö-
rüşme kapısını açık tutan Çin hükümeti. Da-
lai Lama'nın bölücü tutumundan vazgeçip
Tibet'in, Çin'in aynlmaz bir parçası olduğu
ma, bunu izleyen yıllarda, kendisinin daha
önce beyan etmiş olduğu yurtsever tutumun-
dan vazgeçip "Tibet'in bağımsız bir iilke ol-
ması" propagandasını açıkça yapmak, sözü-
mona "sürgün hükümet"i kurmak, isyana
silahlı güçleri yeniden organize etmek, yalan
ve iftira yaymak ve kargaşahk çıkartmak gibi
anavatanı bölmeyi amaçlayan birtakım giri-
şimlerde bulundu. Dalai Lama'nın söz ve
hareketleri, kendisini tanımladığı gibi sadece
bir dini lider değil, ülke dışında uzun süre
ilişkin anteşma, Tibet'te yaşayan bütün milli-
yetlerce benimsendi ve desteklendi. Dalai
Lama, o zaman yaptığı açıklamada, söz ko-
nusu anlaşmanın, başta Tibet milliyeti olmak
üzere Çin'deki bütün milliyetlerin çıkarlanna
nu kabul \e Dalai Lama'nın anavatana bir an
evvel dönerek anavatanın bütünlüğü \e mıllı
tamamen uygun geldiğini belirtmişti. Söz ko- dayanışma için aynı zamanda Tibet halkının
nusu anlaşma çerçevesınde Çin Halk Kurtu- refah ve mutluluğu için yararlı işler yapması-
nı içtenlikle beklemekte oldugunu defalarca
açıkladı.
3) Eski Tibet'te uygulanan feodal serflik re-
jimi, toplumsal üretimin gelişmesini ciddı bir
şekilde engelleverek Tibet ekonomisinin son
derece gen kalmış bir durumda uzun süre kal-
masına neden olmuştur. Demokratik reform-
lann başlamasından sonra Tibet'in ekonomı-
sı hızlı gelişme kaydetti. Tibet'in 1991 yılı
toplam tanm üretim değeri 1952 >ı!ınınkine
göre 4.4 katı artarak 2 milvar 46 milyon yua-
na ulaşarak 1959 yılındakine oranla 5.3 kat
arttı. Tibet halkının yaşam düzeyi gözeçarpı-
cı bir şekilde yükseldı. Ekonomiyi geliştirir-
ken çeyre korumaya da büyük önem veren
Tibet Özerk Bölgesi yönetimi, devletimizin
çevre koruma ile ilgili temel polıtıkasını utiz-
likle uygulayarak "Orman koruma yönetmeli-
ği" ve "Su üriinlerini koruma> a ilişkin genel-
ge" gibi çevre ve doğal kaynaklan korumaya
>önelik birtakım yöresel yasa ve idari yönet-
meliklen açıkladı. Bunlar arasında sadece
yabani hayvanlan koruma ile ilgili yasa ve
yönetmeliklerin sayısı 20"yi geçti.
Ağaçlandırma çalışmalan kararlıhkla iürdü-
rülen ve me\cut ormanlanııın yüzölçümü 6 mıl-
yon 320 bın hektan bulan Tibet'te 7 doğa koru-
ma bölgesi kurulmuş bulunmakta. öteki beşj de
kurulmakta ya da tasarlanmaktadır. Söz konu-
su koruma bolgelerinın toplam yüzölçümü. Ti-
bet Özerk Bölgesı"nin toplam yüzölçümünün ° o
26.5'inı oluşturarak 325.300 kilometrekarevı
kapsıyor? Bö> lece birçok değerli veender rastla-
nan yabani havvanlar etkin koruma altına alın-
mış bulunmaktadır. Yapılan tespıtlere göre
şımdı Tibet'tekı çevre i>ı durumda, hava ve su
genel olarak kirlenmemiş bulunmaktadır. Ti-
befteki hava kalitesi devletin kovduğu stan-
darttan çok daha ıyi, bölgedeki bütün akarsular
ve göüerdeki su kalitesi deçok güzel. Çevredekı
radvasvon oranı normal sınınn altında ve her-
hangi bir yapa> nedenle radvasvon kırlenmesı-
ne >ol açılması söz konusu değildır. Dalai
Lama'nın yazısındakı, Çin'in Tibet'e nükleer
atıklannı attığı yolundaki iddialar tamamen
asılsızdır.
Kültür • Sanat 293 89 78 (3 hat)
Arizona
Yön: EMIR KUSTURICA
Jerry Lewis O Johnny Depp
Û Faye Dunaway
(Tel 251 32 40) 12 00-15.00-18 00 21 00
Kültür
Sanat
ılanlarınız ıçın:
293 89 78
(3 hat)
BULUNMAZ TIYATRO
İ S T A N B U L
Pol'Tk TİYATRO d e S ,|
Yaz veVjn H H.lni" Bulunmaz
Oynayan Nuray Yavuz
Cumartesi 20.00
IstiKIal Cad. No: 186/2 Beyoğlu
Tel .-51374 31 -522 65 85 •
25160 90-63814 84
ALKAZAR'IN SEÇTIKLERI
Tel: 245 73 83-245 75 38
BCIGCİrS
^CESAR ÖDÜLLÜ BİR ŞAHESER
CERARD DEPARDIEU • ANNE BROCHET
Yonetmen: ALAIN CORNEAU
EUNYANIN TUlvl SAEAIILARI
12 00-14 15-16 30-18 45-21 00
İAYAZDA
BİR YÜREK•UN COELR EN HIVER"
Yön: Claude Sautet
12 15-14.30-16 45-19.00-21.15
YARIN. DUNYANIN TÜM SABAHLARI-KÖPBÜÛSTU AŞIKLAHI
WAYNE'İN DÜNYASI 2
Vva^es «'lor'd- Aane n jL,r,ası Amefıkada 121 mıryon Amenka dtşınd;
• 25 66 iıtVon dolaf Nasılat f
ap
f
ı Fılmın mûzikîerı bır rKjmara o*du ve albûm
. lûteiefinde x>t *aç hafîa kaldı
* W^yne Worid 2'de rtV fiknde D W U ^ g-bt *ı taş karakien VVayne Carapt»*! ve * •
^ • Garth Algar Aurora da TV showfannı sudürmefctedırier Fılme transfer olan d ^ i >
1 ^ Oyuncuia/ ise Kım Basıngec Drew BafryTnore ve Q{ıv*a D Abo duf
İ y ^aynes Wo*iö 2 fdntnde özef konuk uniu 'Aerosmıth rock gfuöu ^e
M bü grubur >k oarçast carlı olafa^ yer alnaJ<îa A.'tca fıMtf
1
snjnd*ra:k ında
rack
<uı
1988den beri böyle bir protest müzik dinlemediniz!
ekrem ataer
MARE NOSTRÜM (Bizim "Deniz")
Madımak'ta
YananBenim
•HeCanım
• Senuh
(Done Donel
• Sardunyava Ağıt
• Mayıs Aylann
Guludur
• Benını Kabem
Insandır
• Sol Kolum Yaralı!
•Yuru Bre
Hızır Paşa
• Sıvas Ellennde
Sazım Çalınır
• Iscı Mars:
MAJÖR PLAK (O 212) 527 61 28
SON KASETİYLE OLAY YARATAN DEV SANATÇI
23 Temmuz 1994 Bİ'UlüHllesi, Saat 21:30'da
FLORYA ŞENÜKKÖY STADYUMU
Bilerier: 100.000.-TL
BİLET SATIŞ YERLERİ: ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ ve STADYUM GİŞELERİNDE
Organizasyon: AHMET SAN Wk
Prodüksiyon; HAMLE MÜZİK
PENCERE
Siyasette Sınıpsız
Gûç Yoktup...
Mustafa Ekmekçl nin perşembe günkü (21.7.1994) ya-
zısı tarihsel bir belgeye ilişkindi. (Ozetleyerek aktarıyo-
rum.) fsmet Paşa anlatıyor:
"- Köy Enstitülerinin kapanmasından duyduğum acıyı
tarif edemem. Bir babanın evladını kaybetmesinden
duyduğum acı gibi acı duyanm, ama herkes zanneder
ki Hasan Âli YücelV, Tonguç'u isteyerek değiştirdim;
Köy Enstitülerinin kapanmasına neden oldum diye 6e-
nim hakkımda kamuoyunda yanlış bir hüküm vardır;
aslında o zaman bir sürü olaylar oldu. Kurultayda Ensti-
tüler aleyhinde cereyan başladı. Ben bunların doğru
olmadığını tespit ettim, ama bu o kadar yoğunlaştı ki
grubu etkiledi. Grubun büyük çoğunluğu Köy Enstitüleri-
nin aleyhine dönüştü. Bakanlar içinde Köy Enstitülerine
vaziyet alanlar çoğaldı. O sırada ordudan, Fevzi Çak-
mak'tan şikayetler gelmeye başladı. Mareşal 'Bu komü-
nist yuvalarını ne zaman kapatacaksın' diye soruyor-
du.'1
Inönü, Köy Enstitülerini harcıyor, onun mantığını da
şöyle kuruyor:
"Sen Köy Enstitüleri fikrine inanmışımdır. inanmış bir
insan sonuna kadar bunu yürütür; idealizmde, felsefede
böyledir; ama ben politikacıyım, uygulayıcıyım. Ben gü-
cümün bittiği yerde yok olucu bir harekete yönelmem.
Orada dururum. Zaman benim için çok önemli bir fak-
tördür. Zaman içinde imkanlar gelir önüme, bir noktada
bıraktığım fikri tekrar uygularım. Benim gücüm nereden
geliyordu? Partiden, parti meclis grubundan. Gücümü
ben buradan alıyordum. Bu konuda bütün organlarda
gücümü kaybetmişim."
•
Ismet Paşa her şeye kadir bir insan mıydı? Hayır, dı-
şardan bakan öyle sanabilir...
Metin Tofcer'in "Ismet Paşa'nın Son Yıllan"adlı kitabı
1965-1973 yıllarını kapsıyor. Bu süreçte Inönü, partideki
yerini korumak için özel bir çaba gösteriyor. Her secim
yenilgisinden sonra örgüt kaynaşır, "Paşa'yla bu iş ol-
maz" fikri güçlenir; Paşa da partisini elinde tutmak için
ne gerekiyorsa onu yapar; oğlu yaşındaki politikacılarla
uğraşır, örguf'teki, 'grup'taki gücünü korumaya çalışır.
Çünkü partiye dayanmadan Ismet Inönü bir kişidir,
ağırlığı ne olursa olsun, bir kişi...
Solda bitmez tükenmez kavgaları değerlendirirken si-
yaset yapanların içgüdüsel yaklaşımlarını anlamaya
çalışmakta yarar var. EcevK, DSP'y* tam anlamında
egemenliği altında tutmayı hayat memat sorunu sayı-
yor; politika yapabilmek için bir araca gerek var, iktidar
uzaktadır, ama DSP işte bu araçtır. Deniz BaykalCHP-
de genel başkan olunca muradına erdi mi?. Sanmıyo-
rum. SHP'de ise Murat Karayalçın kısa sürede bıçak
sırtınageldi...
•
Soldaki politikacılar kuvvetdengelerini hesaplayarak
birbirleriyle uzlaşma olgunluğuna erişemediler; liderli-
ği sonsuz kudret sanıyorlar..
Vebölünüyorlar..
Solun bölünmüşlüğü seçim sandığında solu küçültü-
yor, sol küçüldükçe sinirler geriliyor..
Neden?..
Çünkü çok partili rejimlerde siyaset ortamı bir kurala
bağlıdır:
-Partin kadar konuş!..
Eğer partin yüzde 10 seçim barajını aşamamışsa ya
da yüzde 15'in altına düşmüşse, ülke yönetiminde ağırlı-
ğın ne olabilir? Yapay körüklemelerle veya özverili uz-
laşmalarla üretilecek politika uzun süremez. Bir partide
kişi, dediğim dedik, öttürdüğüm düdük noktasına gelirse
de o parti parti olmaktan çıkar. Yaşayan bir örgütte her
zaman tartışma, kıpırdama, canlılık süregelecektir. An-
cak liderlik kavgaları her şeyin üstüneçıktı mı, önce par-
tileri, sonra da solu bölük pörçük etti mi, bu olumsuz
gelişme halk kitlelerini soldan uzaklaştırır.
Nitekim uzaklaştırdı.
Murat Karayalçın, SHP'de kudretinin sonsuz olmadı-
ğını ve liderliğin uzlaşmacılıkla bağdaşabileceğini anla-
madan liderlik sınavını verebilir mi?..
71. YILINDA LOZAN
Sunuş: Prof. Dr. Türkan SAYLAN
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı
Açılış Konuşması: Hikmet ÇETİN
Dışişleri Bakanı
Yöneten: Osman OLCAY
Emekli Büyükelçi
Konuşmacılar: özden TOKER, Prof. Dr. Şerafettin
TURAN, Prof. Dr. Zeki ARIKAN, Prof. Dr. Ergun
AYBARS
24 Temmuz 1994/Pazar
Saat: 15.00
E.U. Atatürk Kültür Merkezi
Duzenleyen. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
İzmir Şubesi ve İrtönü Vakft
BAŞSAĞLIĞI
İstanbul Türbeler Müzesi Müdürü
Arkeolog
CENK ALPAK
12.7.1994 günüvefat etmiş, cenazesi
13.7.1994 günü İstanbul Zincirlikuyu
Mezarlığı'na defnedilmiştir. Değerli
dostumuz ve meslekdaşımızın
kaybından dolayı büyük üzüntü
duyuyor, Ailesine ve Müzeler
camiasma başsağlığı diliyoruz.
İSTANBUL ARKEOLO jl
MÜZELERİ MÜDÜRLÜĞÜ
PROFESYONEL FOTOĞRAFÇILAR
Sahibinden çokaz kullanılmış
satıhkMAMIYARB67TAKIM
18.00'ekadar2792900