04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Hakimryet gazetesinden veda •BURSA (AA) - Bursa'da yayrmlanan günlük "Hakimiyet" gazetesi. dün çıkanlan son sayı ile okurlanna veda etti. Gazete, bugünden itibaren "Bursa Haber" adı ileyayımlanacak. Hakimiyet gazetesinin dünkü son sayısında, Bursa Haber'in 'daha ekonomik, daha yerel' olacağı ve yayınında laiklik ve demokratlığa, güleryüzlü ve tarafsız olmaya özen gösterileceğT ifadesine yer verildi. Kemal Sulaoğlu'nun yönetiminde çıkanlacak günlük ofset baskıh Bursa Haber, 5 bin Iiradan satılacak ve Bursa ile ilgili haberlere öncelik verecek. KüföP edilen işçiye tazminat •ANKARAflJBA)- Yargıtay, işe geç geldiği için işveren vekilinin hakaret ettiği işçinin, iş akdini haklı olarak feshedebileceğine ve kıdem tazminaüna hak kazanacagına karar verdi. Işe geç geldiği için işvereni tarafından hakaret edilen ve bunun üzerine işi bırakan bir işçinin kıdem ve ihbar tazminatlannın ödenmesi amacıyla açtığı davayı, yerel mahkeme kısmen hüküm altına aldı. Bunun üzerine karar temyizedildi. Yargıtay işçiyi isteğınde haklı buldu. HADEPİzmirİI Kongresi • İZMtR (Cumhuriyet Ege Bürosu) - DEP Diyarbakır Milletvekili Sedat Yurttaş, son aylarda faili meçhul rinayetlerin arttığını ve özelHkle Kürt kökenli işadamlanna saldınlann sistemli olduöunu öne sürdü.Yeni kurulan HADEP'in Izmir II Kongresi yapıldı. Kongrede il başkanlığına Necmi Aksoy seçildi. Divan başkanlığmı PM üyesi Necmettin Salas'ın yaptığı kongreyekatılım yüksekti. Karısını yaralayıp intihar etti • İSTANBUL (AA)- Eyüp'te eşinin aynlmak istemesi üzerine bunalıma giren felçli koca, eşini tabancayla ağır yaraladıktan sonra, başına sıküğı tek kurşunla intihar etti. AA muhabirinin edindiği bilgiye göre tek ayağı felçli olan Hüseyin Şahin (35), kendisinden aynlmakta ısrar eden eşi Zeynep Şahin (30) ile tartışmaya başladı. Tartışma büyüyünce ruhsatsız tabancasını çekerek eşine bir el ateşeden Hüseyin Şahin, daha sonra ise tabancayı başına dayayarak intihar etti. Silah sesine gelen komşulan eve girerek. ağır yaralanan Zeynep Şahin'i hastaneye kaldırdılar. ÇGD Genel KUPUIU • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanlığı'na Mustafa Ekmekçi yeniden seçildi. ÇGD'nindünyapılan 12. olağan genel kurul toplanüsmdaki seçimlerde, yönetim kurulu da şu isimlerden oluştu: Mahmut Tali Öngören, Tuncay özkan. Celal Toprak, Reha Mağden, Metin Aksoy, Yasemin Taşdaş, Veli Özdemir. Bekir Oztoprak, Göksel Bozkurt, Ali Tartanpğlu, Ahmet Delikçi, Murat İnceoğlu, Seniye Yücel ve Murat Yetkin. İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, 'Hukuk Devleti ve Türkiye' konulu panelde konuştu: Hııkıık, 'ayakbağı' görülüyorİstanbul Haber Servisi- İstanbul Ba- rosu Başkanı Turgut Kazan katıldığı "Hukuk Devleti ve Türkiye" konulu pa- nelde "Türkiye'de hukuk devleti inancı değfl, türküsü söylenir" dedi. "Bir gecede hukuk fakültesi kuran devlet tıukuk dev- leti' sayılabilir 015?" diyen Başkajı Ka- zan, devletin hukuku "ayakbağı" ola- rak gördüğünü iddia etti. Atatürkçü Düşünce Derneği İstanbul Şubesi'nin düzenlediği panele Turgut Kazan'ın yanı sıra Jstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Necmi Yüzbaşıoğlu ve Adalet Ba- kanlığı Dışişleri Dairesi Genel Müdürü Ali Rıza Çmar konuşmacı olarak katıl- dılar. Paneli İstanbul Üniversitesi Siya- sal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi • Prof. Dr. Ülkü Azrak'ın yönettiği 'Hukuk Devleti ve Türkiye' konulu panele Adalet Bakanı Seyfı Oktay, işlerinin yoğunlugu nedeniyle gelemedi; ancak yapacağı konuşmanm bir özetini gönderdi. istanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, hukuk devletinin tanımını Cumhurbaşkanı Süleyman Demirerin sözlerinden yararlanarak yaptı. Prof. Dr. Ülkü Azrak yönetti. likte uluslararası duruma, evrensel hu- Panele katılması beklenen Adalet Ba- kuk kurallanna uygun olarak yeniden kanı Seyfi Oktay ise işlerinin yoğunlugu nedeniyle gelemedi; ancak yapacağı ko- nuşmanın bir özetini gönderdi. Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sipahi Çataltepe tarafından okunan metinde şu sözler yer alıyordu: "Türkiye'mn 21. yüzyılın eşiğinde kendini, başta devlet ya- ptsı ounak üzere, tüm kunımlanyla bir- yapılandrrması kaçınılmaz hale gelmis- tir. Ülkede gerçek hukuk reformumın Atatiirk ilkelerine ödünsüz bağlı kalına- rak gerçekleşeceğine inanıyorum." Doç. Dr Yüzbaşıoğlu konuşmasına hukuk devletinin tanımını yaparak baş- ladı. Tanımı. "Hukuk devleti polis devle- tinin karşrtı olarak ortaya çıkmıştır. Amaç bireyin özgürlüğünti konımak, te- mel hak ve özgürlüklerini gü>ence altına almaktır" şeklinde yaptı. Kazan, Demirel'in sözlerinden yararlandı İstanbul Barosu Başkanı Kazan'ın ise hukuk devletinin tanımını Cumhurbaş- kanı Süleyman Demirel' in sözlerinden yararlanarak şöyle yaptı: "Hukuk devle- ti, geceleyin alacakaranlıkta kapınız ça- lındığı zaman 'sütçü gelmiştir' diye uyan- ma hakkıdır. Ama Türkiye'de üniversite öğretim üyesi Fikret Başkaya kitap yaz- dığı, sendika başkanı Münir Ceylan gö- rüş açıkladığı için içerde. Mercümek de- nilen şahıs ise dtşanda geziyor." Hukukcu Atilla Coskun: NâzımHikmet keyfi uygulama kurbanı oldu İstanbul Haber Servisi - "Yurrtsşlık Hakkı ve Nâzım Hikmet" konulu söyleşide Nâ- zım Hikmet'in tüm dünyada tanınan evrensel bir şair olduğu vurgulanarak, yurttaşhktan çı- kanlmasırun Türkiye için kara leke olduğu belirüldi. Nâzım Hikmet Kültür ve Sa- nat Vakfı tarafından Tank Za- fer Tunaya Kültür Merkezi' inde bir söyleşi düzenlendi. Söyleşiye vakfın başkan vekili Prof. Dr. Aydm Aybay ve hu- kukçu Atilla Coşkun konuş- macı olarak ka- tıldı. Nâzım Hikmet'in, dö- nemin hüküme- tini eleştirdiği için vatandaş- lıktan çıkanldı- ğını söyleyen Atilla Coşkun, bunun keyfi bir uygulama ol dufcunu belirtti. Nâzım Hikmet'in vatandaşlığa alınmasının hukuki olarak ola- naksız olduğunu söyleyen Coş- kun nedenini şöyle açıkladı: "Şairin vatandaşlıktan çıka- nbnasmın keyfi ve yankş bir uygulama olduğunu açıklayan bir dilekçeyi Turgut özal'a ver- dik. Kendisi buna yanıt vermedi. Dava açtıgmıızda ise sairin rep- • "Yurttaşhk Hakkı veNâam Hikmet" konuiu söyleşiyeProf. Dr. Aydm Aybay ve hukukçu AtillaCoş- kun konuşmacı olarak katüdı. Paneide, Aziz NesiruMehmetAli Aybar, Bügesu Erenus ve Şükran Kurdakıd dayerakü. mi eleştirmekk hatalı davrandı- ğını ve ökJüğü için vatandaşlığa alınmasının önemli ohnadığuu söyledi. Bugün hükümeti eleşti- ren yüzbinlerce insan var. Bu vatandaşlıktan çıkarılmak için yeterli bir neden olamaz." Birçok insanın Nâzım Hik- met'in vatandaşlığa alınması için yapılan çalışmalan küçüm- sediğini söyleyen Atilla Coş- kun, Türk insanın şaire sahip çıkması açısın- dan önemli ol- duğunu belirtti. Nâzım Hikmet'- in dünyanın bir- çok yerinde ta- nındığma dik- kat çeken Coşkun, "Bu kara lekeyi te- mizlemek, gele- ceği güzeileştir- mek için yapıl- ması gerekli bir zonınluluktur'' dedi. Devletin. Nâ zım Hikmet gibi ünlü birşairi al- mamasını ayıp olarak nitendiren Prof. Dr. Aydın Aybay. "Onun itiban dünya ölçeğindedir. Kimse alamaz" dedi. Aziz Nesin, Men- met Ali Aybar, Bügesu Erenus ve Şükran Kurdakul gibi tanınrnış isirnlerin de kauldığı söyleşide iz- leyicüer Nâzım Hikmet'in vatan- daşlığa alınması için oluşturduk- lan kamuoyunu genişletecekleri- ni belirttiler. Kuvayi MURye bisikktçM AYDIN ENGtN Tabelaya bakıp "Bisiklet tamircisinin adı: Kuvayi, so- yadı: Milliye" diye düşündü- nüzse haklısınız. Biz de Kı- rklareli sokaklannda gelişigü- zel dolanırken tabelayı görüp öyle düşündük. Fotoğraf makinasını tabe- laya yöneltip ayar yapmaya çabalarken. küçücük, içine ikinci bir kişinin sığamaya- cağı kadar küçücük tamirha- neciğinden çıkan Önder Üs- küplüoğlu çocuksu gülücükle- rin uçuştuğu gözlennı kırpıştırarak "Hayrola ağa- bey ?" diye sordu. Bize de baş- taki soruyu yöneltmek düştü: - Senin, dedik. Adın Kuva- yi, soyadın Milliye mi ? Güldü: - Yok abi, dedi. Adım Ön- der. Soyadım Üsküplüoğlu. - Peki bu tabeladaki... - Onu ben koydurdum ora- ya abi. Adı soyadıyla alakası yok. - Onu anladık Önder de, niye bisiklet tamirhanesi tabe- lasına "Kuvayi Milliye" yazdırdın ? - Şimdi abicim, Kuvayi Milliye nedir? Bu va- tanın kurtuluşu için bu halk elele vermiş. Ne yapmış ? Va- tanını savunmuş. Şimdi ne oluyor abicim ? Öniine gelen bu vatanı tokatlıyor. Yok özelleştirme, yok "özer"leştir- me... Ben de buna karşı çıkı- yorum abicim. Tabelaya kon- durdum Kuvayi Milliye'yi. Kondurdum ki gelen geçen okusun. İbret olsun. Bilsinler Kuvayi Milliye nedir. Benim motosikletim var abicim. Mofa diyorlar ya. Bak onun Vurguncular, özelleştirmeciler, özerleştirmeciler Kırklareli'ne { yollan düşerse dikkatli olsunlar. Bisiklet tamircisi Önder Üs- küplüoğlu orada nöbette... plakasının altında da yazıyor Kuvayi Milliye. Bastım gaza. herkes görüyor Kırklareli so- kaklannda. Vurguncular. özelleştirmeci- ler. özerleştirmeciler Kırkla- reli'ne yollan düşerse dikkatli olsunlar. Bisiklet tamircisi Önder Üs- küplüoğlu orada nöbette... Dünyadeğişti Liselerde okutulan sosyolojikitaplan, toplum dinamiğine ayak uyduramayacakkadar eski veyanlışbilgiler içeriyor sosyolojikitaplan 30yıldırdeğişmedi FİGENATALAY BEHZATŞAHİN Ayn bir bilim dalı olarak 19'uncu yüzyılda ortaya çıkan ve Ziya Gökalp tarafından önemi anlaşılarak dünyada ikinci kürsüsü İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde kurulan sosyo- lojinin liselerdeki durumu içler aası. Or- taöğretimde düne kadar felsefe grubu dersleri içinde zorunlu ders olarak oku- tulan sosyoloji, ders geçme ve kredi sistemine göre yapılan düzenlemeyle gözden çıkanldı. Liselerde okutulan sosyoloji kitap- lannın da toplumun dinamiğine ayak uyduramayacak kadar eski ye yanlış bilgiler içerdiğı belirtiliyor. İ.Ü. Edebi- yat Fakültesi Sosyoloji Bölümü Baş- kanı Prof. Dr. Ümit Meriç Yazan, orta- öğretim öğrencilerinin sosyoloji ki- tabıru okuduktan sonra toplumbilime ilgj duymalannın "mucize" olacağını söylüyor. Yazan, "Lfceji l%2-63 yıflannda bi- tirdim. O dönemde Ekrem Altay'm sos- yoloji kitabı okutuluyordu. Yıl 1994. Aradan 30 yıl geçti, hala Ekrem Altay'm sosyoloji kitabı okutuluyor. 30 yıl önceki dünya ile bugünkü dünya toplumlan bir hayli değişti. O kadar değişti ki sosyoloji- nin konusu olan bir tek büyük T' ile baş- layan bir toplum modelinden değil, küçük 't' ile başlayan toplumlardan ve do- layısıyla bu toplum içindeki insanı incele- yen bir bilimden söz etmek zorunluluğu karşımıza çıktı" diyor. Sosyoloji derslerinin neredeyse yok sayılacak bir hale getirilmesiyle de öğ- rencilerin sosyolojiyle tanışması şansa kalıyor. Geçerliliğini yitirmiş bir model Ümit Meriç Yazan'ın da altını cizdiği gibi, "sosyoloji kitaplan, 50 yıl önce iske- leti kunılmuş olan, fakat günümüzde ge- çerliliğini yitirmiş bir modele göre, yeni kuşaklara sosyolojiyi tanıtmak. fakat sevdirememek durumundadır". Lise sosyoloji kitaplannı, "su- landınlmış bir 'Durkhcim" cılıkla ortao- kul yurttaşlık biigjsi kitaplannın genç in- sana beyecan vermeyen, onun hayati ve çağdaş, hatta yanna uzanan sorularına cevap vermekten çok uzak kalan, hiçbir zaman var olmamış bir ölü bilgiler to- manndan ibaret" olarak tanımlayan Yazan. kendisinin de içinde bulunduğu bir komisyon "macerasTnı şöyle anlatı- yor: "Bundan 15 yıl kadar önce Milli Eği- tim Bakanlığı tarafından lise sosyoloji ders kitaplan müfredat programını de- ğiştinne komisyonunda göre> almtşrım. Dokuz kişilik komisyon;, sonunda tek ki- şiye indi. Üyeler bana 'Istediğin gibi bir çerçeve çiz' dediler. Bir ay kadar Anka- ra'da çalıştım >e o zamanın koşuUarma göre bence oldukça çağdaş, ilginç, lise öğrencisine soru sormayı öğreten bir müfredat taslağı hazırladım. Derken tek kişilik taslağım üç kişilik bir beyetin, datıa sonra da başlangıçtaki dokuz kişi- lik heyetin tırpanından geçti ve karşıma yine eski kuşağın 'credo'İarını (inandı- mlarmı), tartrşmasız genellemelerini, yeryüzünde hiçbir zaman yaşamamış bir toplum şemasım içeren, yeni ama eski bir müfredat programı olarak çıktı." - Yeniden yazılacak bir sosyoloji ki- tabı nasıl olmalı? "Sosyoloji dinamik bir bilim dalı. Hep akan, dolayısıyla hep değişen bir nehir gibi. Lstelik bu nehir, farklı topraklarda, farklı yönlerde akıyor ve farklı yerlere vanyor. 19'urtcu yüzyıl Fransasrnın sos- yal, ekonomik, siyasal sorunlanyla 2000'e 5 kalanın Türkiyesi veya Cezayiri veya Kanadası nasıl aynı olabilir? İ9'- uncu yüzyıl Fransası'nın sorunlanndan doğan Franstz sosyolojisi veya 20'nci yüzyılın ilkçeyreğindeki ABD'ninsorun- İarından doğan Amerikan sosyolojisi, el- bette ki kendi sorunlarının çözümü için çalıştılar \e belli bir ölçüde başarılı oldu- lar. Ama bundan 1994 İstanbulu'nda veya Malatyası'nda konular. sorunlar, yöntemler, tespitler, çözümler nasıl aynı ölabiür?" Gözden çıkanlmış Ortaöğrctimde sosyoloji eğitiminin yükünü çeken öğretmenlerdeçok farklı şcvler söylcmiyor. Kitaplann eski vc yc- tersiz bilgilerle donatılmışlığından. ders saatlcrinin yctcrsizliğindcn. müfrcdatın dersi smırlayarak öğrenciy i czbcrc itme- sinden yakınıyorlar. Onlara göre. "sos- yoloji de gözden çıkanlan dersler arası- nda". VEFAT Yüksek Ceza Hâkimi merhum Ömer Cemil Güiey ve eşi merhume Esma Güzey'in kızlan, merhum Halk Partisi Maraş Milletvekili Dr. Halil Gürün'ün eşi, Gökalp Güzey ve Betül Gürün'ün ablalan, Dikmen Gürün Uçarer'in sevgili annesi, Alev Uçarer'in kayınvalidesi, Halil Uçarer'in biricik anneannesi NİHÂL GÜRÜN Hanımefendi 4.6.1994 günü hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 7.6.1994 Salı günü öğle namazında Teşvikiye Camii'nden kaldınlarak Aşiyan MezarhğYna defnedilecektir. Dostlan ve sevenlerine başsağlığı, Nihâl'imize Tann'dan rahmet dileriz. AİLESİ OMHURIYErTEN OKURLARA Bağımsızlığın önemi Medya dünyamızın sergilediği karmaşa ve tutarsızlık- lar hiç de durulacağa benzemiyor. Özellikle yaşamakta olduğumuz para politikası sürdükçe, böyle birgelişmeyi beklemek için aşırı iyimser olmak gerek... Neden derseniz; daha önce de değindiğimiz gibi, ga- zete/radyo-TV/banka-holding üçlemi nedeniyle gazete okurları hangi yayın organına inanacaklarını kestirmek- te zorlanıyorlar. Belirli bir uygulama yansıtıhrken birinin göklere çıkardığını, diğerinin yerin dibine batırmasına bir anlam veremiyorlar. Gazetelerimizden Hürriyet, Milliyet ve Sabah'ın, hem televizyonları, hem radyoları, hem bankaları, hem de holdingleri var. En az iki alanda da ricari çalışmalar sür- dürüyorlar. Türkiyenin radyosu, televizyonu ve çok sa- yıda şirketten oluşan holdingi, Zaman'ın televizyonu bulunuyor. Son iki gazetenin Suudi sermayeli faizsizfi- nans kuruluşları ile olan yakın ilişkileri de biliniyor. Oysa gazeteciliğin kurallarından uyulması en gerekli- si, yayın organlarının bağımsız olmasını önkoşul sayı- yor. Bildiğiniz gibi bu koşula uyan tek gazete, Cumhuriyet. Bu nedenle de ne söylenmesi gerekiyorsa, çekinmeden söyleyebiliyoruz. Karmaşa, yayın politikalarının etkilenmesi ile de sınır- ' lı değil. Sözlü ve görüntülü yayınlarda tanık olduğumuz "seslendirme Türkçesi"ri\n yanı sıra gazetelerin yazım kurallarını bir yana itmelerinden kaynaklananlar da var. örneğin bir ekonomi haberini okurken bir de bakıyorsu- nuz "kar" yağmaya başlıyor. Oysa sözü edilen kuruluş "kar" etmiş... Güzel dilimizin kulağa hoş gelen ses uyumlarından ne küçüğü, ne büyüğü kalmış. Her alanda tek düze olmaya özendirilen veya zorlanan insanları- rnız, dilleri konusunda da aynı yöntemle karşılaşıyorlar. Bu konudaki karmaşa zaman zaman bizi de etkiliyor. Ama kişisel tercihler yerine kuralların geçerli olduğu bi- linci, sorunaçözüm getiriyor. Yazıda kullandığımız harf- lerin okunuşu Devrim Yasalarımız arasında yer alan "Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun"da belirtilmiş. A harfinin dışındaki 28 harfin okunuşunda E harfi kullanılıyor. O halde yapılacak iş kısaltmaların-so- nuna "ye'eklemek. "K"harfini "Ka" diye okumadığımı- za göre de doğrusu bu oluyor. Çok bilinen ve gerçek adı gibi okunan kısaltmaların sonuna da adın bitişine uygun olarak "na"veya "ne'eklerini getirmek gerekiyor. • özel sektör devlerinin bile neredeyse "yandım Allah" diye ortaya atıldıkları bir kriz döneminde sabit fikir hali- ne getirilen özelleştirmenin hangi anlamda kullanıldığı gün geçtikçe daha iyi anlaşılıyor. Hazine'nin para baba- larına sağladığı yüzde 400lük rant yetmemiş-olmalı ki, Turban'ın arsaları devreye sokuluyor. Ayşe Yıldınm'ın haberi, biraz milyar yatırarak birçok trilyon kazandıra- cak vurgunu, bu arkalamanın somut bir örneğini ortaya koyuyor. • Refah Partisi, şeriatçılar, Mercümek üçgeni, arkadaş- larımız tarafından her gün biraz daha geniş açılı duruma getiriliyor. Açının biri genışlerken de daralan ikisinin arasına daha çok kişi sıkışmaya başlıyor. Metin Dal- man, Bosna yardımı makbuzlarının sahte olduğunu bel- gelerken Zafer Aknar, şeriatçıların MÜSlAD'a girme çabalarını ortaya koyuyor. Mercümek ise açıklamaların- da daha önce yalanladığı haberlerimizi doğruluyor. • Hakkı Erdem ve Evren Değer, PKK'ye yönelik operas- yonlar nedeniyle Ağrı ile Tendürek dağlarının yasak bölge ilan edileceğini duyururken Haluk Geray ile Lale Sarıibrahimoğlu, Kuzey Irak'taki Kürtlerin liderlerinden Celal Talabani'nin Türk helikopteri ile taşınacağını ve taşındığını okurlarımıza iletiyorlar. • Ekonomik bunalımın daha da bunalttığı SSK'nin içine girdiği iflas döngüsünü Işık Kansu hem kamuoyuna hem de devlet yetkililerine aktararak önlem alınmazsa emeklileri karanlık günlerin beklediğini vurguluyor. • Nursun Erel'in, Çiller'in IMF'ye verdiği sözlerle ilgili haberinden bir gün sonra aynı haberi, büyük gazeteleri- mizde "Özel Haber'damgası altında okuyoruz. • Çevreciliğe verdiğimiz özel önem de gazetemizin pek çok sayfasında yansıyor. Dünya Çevre Günü nedeniyle yayımladığımız bir dizi haber Oktay Ekinci, Asuman Abacıoğlu, Ümit Otan ve Behzat Şahin'in çalışmalarını aktarıyor. *• Düşüncenin suç olmaktan çıkarılamadığı ülkemizde 72 aydının hapiste olduğuna dikkat çeken Yahya Ko- çoğlu'nun haberi, utanılacak bir eksiğımizı yeniden gündeme getiriyor. Demokratikleşme paketinde Basın • Yasası ve basınla ilgili diğer yasal değişikliklere öncelik vermeyen bir hükümetin tutumunu degerlendirmek gi- derek zorlaşıyor. Şimdiye kadar söylediklerinin sonucu- nu alamayan basın kuruluşları da bu nedenle olsa gerek susmayı yeğliyorlar. • Önümüzdeki pazartesi gününe kadar gönlünüzce bir hafta geçirmeniz dileği ve saygılarımızla. Pikvveoşure giinteri renkligeçti İstanbul Haber Servisi - tstanbul 'daki liselerde geleneksel olarak düzenlenen pilav ve aşure günleri renkli geçti. 110. yılını kutlayan tstanbul Lisesi'nin geleneksel aşure günü, sabah saat 10.00'da okulun bahçesinde İsliklal Marşı'nın okunması ve saygı duruşunda bulunulmasıyla başladı. Daha sonra Ukrayna, Avusturya. İspanya folklor ekipleriyle İstanbul Lisesi Folklor Ekibi gösterilerini sundular. fstanbul Lisesi Dans Grubu'nun gösterisinin ardından İstanbul Kent Orkestrası birdinleti sundu. Geleneksel aşurenin dağıtılmasından sonra İstanbul Lisesi Orkestrası bir konser verdi. Galatasaray ve Haydarpaşa li- selerinde geleneksel pilav günü düzenlenirken Eyüp Lisesi'nde pide günü IstanbuKızLisesi'nde de talaş böreği günüdüzenlendi. KadıköySaintJoseph Fransız Lisesi mezunlan ise geleneksel "Petit Pain"(Küçük Ekmck)gününü kutladılar. (Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle