Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
6 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Ünlü İtalyan yönetmen Bemardo Bertolucci'nin sinemayı meslek edinmesinin temel nedeni babası
Yönetmeninpahalı terapi yöntemi
Kültür Servisi • "Kamera ha-
reketleri benim için Kama Sut-
ra'daki pozisyonlar gibi" dıyor
ûnJü yönetmen Bernardo Berto-
hıcci. "Son İmparator" ile baş-
layan, "Çölde Çay" ile devam
eden "Doğu Lçlemesi"nin son
filmi "Köçûk Buda" bugünler-
de Avmpa'da göstenlmekte
oJan Benolucci, filrnlerinın hep
aynı konuyu jşlediğini söylü-
yor: Babası.
Bertolucci'nin İtalya'nın en
ünlü şairlerinden biri olan ba-
bası, güçlü kışıliği ve başanla-
nyla Bertolucci ıçin hep altedil-
mesi gereken bır fıgür olarak
kalmış: "Üzerimdeki etkisini
azaltmanuı tek >olu filmlerimde
zayıf babalar yaratmaktı. Film-
lerimdeki riim karakterler ba-
bamdan kurtulmaya calışan ki-
şilerdir."
Jlk kitabını 21 yaşında
yayımladı....
Aslında Bertolucci'nin sine-
mayı meslek edinmesinin ar-
dındaki temel etken de babası.
Önce babasının yolundan gidip
şairliğe soyunan ve-
21 yaşında
tik kitabı yayımlanan Benoluc-
ci sonunda "şiirin babasına ait
oMuğunu" fark ederek başka
bir meslek arayışına başlamış:
"Şiir de ona aitti, annem de ona
aitti. O yüzden tiimüy le kendime
ait bir alan bulmak zorunday-
dım. Belki de bu Aidipus komp-
leksinden kurtulamamamın se-
bebi annemle babamın çok yakın
oknası. aralarına sı/acak küçük
bir boşluk bile bırakmanıış ol-
malarıydı. Kazanmamının tek yolu sinemaydı,
çünkü sinema farklı ve bana aitti."
Babasının şiirlerinin bastınlmış duygular üze-
rine kurulu olduğunun gören Bertolucci, tam
tersini yapıp. tüm karanlık duygulan başı boş
bırakan "Paris'de Son Tango" gibi fılmler yarat-
maya ginşmiş:
"Filmin sonunda babanın öldürülmesi var, yani
Oidipus'un cinayeti. Benim tepkim buydu. Ger-
çek yaşamda bunun yapamıyordum. Ben de bir-
kaç milyon dolar bulup perdede bunu yaptun. KJ-
sacası çok pahalı bir terapi yöntemi biıldum ken-
dime."
Bertolucci. 20. yüzyılın üç büyük buluşu oia-
rak tanımladığı Komünizm, psikiyatri ve sine-
Bernardo-Bertolucci: Batı'da ilgimi ceken bir şey kalmadığı için Doğu'ya yönekUm ve kişisel kazalanmdan kaçmak için sinemayı kullanıyonım...
manın en büyük tutkulan olduğunu belirtiyor
ama artık geriye sadece sinemanın kaldığını ekJi-
yor:
"Eskiden polirik bir ütopyava doğm çalışırdmı.
Ama eskiden politika vardı, şimdi esi yok. Te-
rapistim öldöğii gün psikiyatriyle de ilişkilerimi
kopardun. Şimdi Batı'da ijgimi ceken hiçbir şey
kalmadığı için Doğu'ya yöneldim ve kişisel kaza-
larımdan kaçmak için sinemavı kullanıyonım."
Bu noktada Bertolucci'nin Budizmi konu al-
maya karar vermesi hiç de şaşırtıcı değil. "Bu-
dizm insanın kendi kaderini kendinin y arattığını
söylüyor ki, bu da Freud'un söyledikleriyle örtü-
şüyor" diyen yönetmen, Siddhartha'nm aydı-
nlanışı ve küçük bir Amerikah çocuğun bir la-
manın reenkarnasyonu olduğunun keşfetmesi-
nin öyküsünü iç içe geçirdiği "Küçük Buda"yı
ortaya çıkanyor. Bertoluci'ye göre "Son İmpa-
rator" bir insanın değişip değişemeyeceğıni so-
ruyordu: "Küçük Buda" ise insanın değişebilece-
ği yanıtın veriyor. Nitekim film, Bertoluccfnın
de değjştjğinı kanıtlıyor.
Mutlu sonla biten bir film...
llk kez çocuklanna bir şeyler öğreten. iyi bir
baba fıgürü çıkanyor "Küçük Buda"da karşımı-
za. Ama bu babasıyla ilgili sorunlannı çözdüğü-
nü değil, artık kendisinin de baba olmak isteğinı
dilegetiriyordostlanna göre. Zaten 53 yaşındaki
yönetmen hala babası ile ilgili saplantılanndan
kurtulamadığını itıraf ediyor : "Geçen gün
MTV'de çok hoşuma giden bir şarkı çıktı. Şarkı
bitince topluluğun adına baktım : Arrested Deve-
lopment (Gözaltında Gelişme) ve o anda kendimi
böyle tanımlayabileceğimi fark ettim. Gözaltına
alınmış bir ruhun gelişimi."
Bertolucci'nin değıştığinın bir başka kanıtı ise
uzun meslek yaşamında ilk kez mutlu sonla bi-
ten bır film yapmış olması.
Bertolucci de bunun farkında: "Hep mutlu
sonlann HoUyvvood'un yarattığı saçmalıklardan
biri olduğunu düşünürdüm ama bu fiJmde mutlu
son o kadar doğaldı ki öyle bırakmak zorunda
kaldım."
11.Esbank
YımusEmre
Resim
Yanşması
Kültür Servisi - Türk resim
sanatının bugününü, tüm sa-
natçılara açık bir yanşmayla
sergılemeyı amaçlayan Es-
bank Yunus Emre Resim
yanşması bu yıl 11. kez düzen-
leniyor. Konu, ölçü, kullanı-
lan malzeme ve teknık konu-
sunda herhangi bir kısıtla-
manın bulunmadığı yanşma-
ya sanatçılar, 1993-1994 yı-
llannda yapılmış ve daha önce
bir yanşmaya kaulmamış en
çok beş yapıtla katılabiliyor-
lar. Yanşmaya katılmak iste-
yen sanatçılann, 29 temmuz
tarihine dek Esbank Reklam
ve Halkla İlişkiler Müdürlü-
ğü'ne yapıtlannın 35 milimet-
relık dialannı göndermeleri
gerekiyor.
Bilkent Üniversitesi Güzel
Sanatlar Tasanm ve Mi-
marlık Fakültesi Öğretım
Üyesi Erdağ Aksel, ressam
Ismet Doğan, Uluslararası
İstanbul Bienaü Yönetmeni
Fulya Erdetnci, mimar Fanık
Malhan, sanat tarihçisi Dr.
Nilgün özayten ve Esbank
Reklam ve Halkla İlişkiler
Müdürü Ayşe Dağstanlı'dan
oluşan secici kurulun belirle-
yeceği yapıtlar, 17 ekim- 5
kasım tarihleri arasmda İstan-
bul Resim Heykel Müzesi'nde
sergilenecek. Secılen yapıtlara
her biri 75 milyon lira olmak
üzere 5 başan odülü verilecek.
Sanat
değişim
progranu
ANKARA (UBA) - ABD'-
nin altı bölgesel sanat organi-
zasyonu tarafından düzenle-
necek olan kültür ve sanat de-
ğişim programına Türk-Ame-
rıkan Derneği de katılacak.
Türk ve Amenkan toplu-
munun dilini, kültürünü ve sos-
yal yaşamını tanıtma etkinlik-
lerinde bulunan Türk-Ameri-
kan Derneği. ABD Basm ve
Kültür Ajansı tarafından
dünyadaki benzer 113 kuru-
luş arasında model seçilerek
ödüllendirildi.
Türk - Amerikan Derneği,
bugün, sanat değişim prog-
rarruna katılacak olan dört
müzik grubunu Amerika'run
çeşitlı eyaletlerinden gelecek
olan sanat heyetine tarutacak.
Bu gruplan ise Grup Asya
Minör, TRT Ankara Radyo-
su kanun ve ney sanatçılan-
ndan oluşan iki kişilik bir
grup, gitarist Türk ve Grup
Bengi Bağlama topluluğu
oluşturuyor.
4 Haziran 1993'te yaşamını yitiren Ahmet Haşim ile Nâzım'ın ölümü arasındaki benzerlik...
'Ne cihanlar göçüyordu...'UĞUR KÖKDEN
Önümde siyah-beyaz bir fo-
toğraf! Fotoğraf değil, bır tanh.
Bir belge! Yok edilmeyen, yad-
sıriamayacak bır yaşam! Daha
ötesi. unutturulmaya çahşılan
bir gerçek!
Saçlan seyrek -nerdeyse yok
gibi-. başı hafifçe öne eğilmiş,
yüz cizgilerine yaş dönümünün
getirdığı belli bir olgunluğun ve
bilgeliğin izleri sinmiş, yaklaşık
otuzunda canlı bir erkek. Giy-
diğı Prusya örnegi kapaiı. dik
ve kalın kumaş yakalı askeri ce-
ketin ıçinden. düzenli bır anla-
tım ve yahnlık yansıyor. Başı,
belirgin biçımde dikkatlerin
odak noktasını oluşturmakta.
Alevler içinde kivranan, o efsa-
ne baş!
Bununla birlikte. gene de yü-
zünün sol yanı gölgelere bürün-
müş. Şaşkınlıkla açılmış gözle-
ri. gururlu başının üstünde, hül-
ya dolu bakışlarla karşıyı -gö-
rünmeyen bir ufku- seyrediyor.
Abdülhak Şinasi Hisar'ın
tanıklık ettıği ve vurguladığı gi-
bi, Haşim tablosunun "asıl
özelliğini oluşturan kumral ve
yeşilimtrak büyük parlak göz-
leri" önümdeki siyah-beyazda
tam belirmıyor. Her şeye kar-
şın, fotoğrafın zamanı donmuş
bile olsa. Göl Saatieri şairinın
kimliği de yapıtı da gene gözle-
nnden anlaşılacağı kuşku gö-
rürmez. Dünyaya bin merakla.
hayran hayran bakan. "buna-
lımlı bir zekanın anlamını ve ze-
rafetini taşıyan" gizemli bir çeh-
re.
Bıyıklan, üst dudağmı sağ-
dan sola dek düzenli bir biçim-
de örten dolgun bır "Anafarta-
lar bryığı". Çenesine gelince.
kendini saklamayan tersine ele
veren bir gamze göze çarpmak-
ta. Ceketınin ikinci düğmesıne
iliştirilmiş kurdela. besbelli as-
ken bır nışanı dıle getınyor.
Saklı sol eline karşıhk, açıkta
bırakılmış sağ elın düzgün par-
sevgiler
vetembel
ilgilerin
ortasında, bir
kez daha
Haşim'in
ölüm
Ama, anısı ve
ürünügibi
mezannı da
çoktan bir
sessizlik,kabuk
bağlamış bir
unutuluş örtüsü
saracakmış;
ne gam,
varsın sarsın! Ahmet Haşim'in son bir öfkeylc dışavnrduğu ölçüdışı isyam ertelenmiş ölümü erken getirdi.
maklan özellikle dikkati çekı-
>or. Çanakkale cephesinde sa-
vaşan bu "topcu ihtiyat zabiti".
o sırada çoktan "Meşrutiyet
Şöhretleri" arasında sayılan
genç bir şaır: Ahmet Haşim!
61. ölüm vıldönümü
yor; bundan daha önemlisi ve
ilgina, iki şairin de ayakta öl-
mesi. Biryazgı, bir rastlantı mı?
Yoksa, zojunlu bir benzerlik
mi? Gercı, hastalığı nedeniyle,
Haşim yatakta yatıyordu.
Ama, sağlam ve duyarh yüreği
üreyle ağırlaşan kanına yenik
düşmeden önce son bir öfkeyle.
bir tepkisel davranışla ayağa
kalktı. Bu ölçü dışı isyan. yazık
ki. ertelenmiş ölümü erken ge-
tirdi.
Gecikmiş sevgiler ve tembel
ilgilerin ortasında. bir kez daha
Haşim'in ölüm yıldönümüyle
karşı karşıya bulunuyoruz.
Ama, anısı ve ürünü gibi meza- T T — ~ ; ;
nnı da çoktan bir sessizlik, ka- UzgÜI) bir Haşim...
buk bağlamış bir unutuluş ör-
tüsü saracakmış; ne gam, varsın
sarsın!
Tuhaf rastlantı, Nazım Hik-
met'le Ahmet Haşim'in yalnız
ölüm günleri birbirini izlemi-
1932 vılının "neşeü >e güneşli
sonbahar günleri"nde gerçekleş-
tirdıği. sağaltım amaçh Frank-
furt yolculuğu ertesinde cekil-
miş bir başka fotoğrafı geliyor
gözlerimin önüne: boş bir bah-
çede - burası tümüyle herhangi
bır yer. isimsiz ve coğrafya dışı
bir yer olabilir - şapkası elinde,
oturmuş durumda. yüz çizgileri
kasılı. düşünceli \e üzgün bir
Haşim! "Hissiz bir medeniyet
terbiyesiyle karşı karşıya bulun-
duğu" kanısına vanp gözlerinı
mi korkuyla kapatmış? Hayır.
hiç de değil! Tersine, dipten ge-
len bır dalganın etkisi altında
dudaklan alaycı bir anlatımla
büzülmüş; cehresi. şeytanca bir
gülümsemeyle. zeka oyunu nice
muzıpliklenn hazırlığı içinde.
Belkı de. o sırada. "hafızasında
ne hülva nesilleri inkıraz bulu-
yor, ne cihanlar göçüyor ve ne
cehennemler tütmeye koyul-
muş!"
Şainn ölümünü izleyen sıcak
günlerde yazılmış Peyami Sa-
fa'nm sözlennde bır gerçeklık
payı yok mu? "Herkeste, Ha-
şim'in tesirinden kalmış bir par-
ça var," demişti Peyami Safa.
Öyleyse, gene de. onun öiü-
müyle derinden sarsılan şair \c
vefalı birTürkiye'nin var olma-
sı gerekir. Her ne kadar. kendi
memleketinde hiç kimse bir Se-
li' sayılmasa bile...
Kuşkusuz, Haşim"ır. sevmc-
diği yolculuklardan bın de. her
canlının tatmak zorunda kaldı-
ğı son yolculuk oldu, denebilir.
Onun ölümüyle. derinden
sarsılan şaır ve vefalı bır Türkı-
ye'den sözedilebılir:
"Bil, kalbimizin bahçelerinde
Can verdi senin sövlediğin
gül!" "
Izmir'de uluslararası müzik şenliği
TZMİR (Cmnhuriyet Ege Bürosa)-
Fransa'nın 1965 yılındaki Kültür Ba-
kanı'nca Avrupa ve Amerika ülkelerine
yaptığı çağnyla başlayan ve "yaza mer-
haba" anlamını taşıyan Müzdk Şenliği,
İzmır'de 5. kez kutlanacak.
Avrupa ve Amerika'da yakiaşık 80
ülke. 21 haziranda başlayacak şenlikle
birlikte yaa karşılayacak. Her türden
müzikle ilgilenen amatör ve profesyo-
neUerin katıldığı şenlik kapsamında
yapılacak gösteriler, halka açık olacak.
Fransız Kültür Merkezi ve Konak Be-
lediyesi'nin işbirlığıyle gerçekleştirile-
cek şenlik, 21 ve 22 haziranda İzmir'de,
22-25 haziran tarihleri arasında da Ku-
şadası'nda yapılacak.
21-25 haziran tarihleri arasında
gerçekleştirilecek
Yazın gelışinı kutlamak amaayla dü-
zenlenen Müzik Şenliği 21-25 haziran
tarihleri arasında gerçekJeştirilecek.
Şenliğin İzmir'deki etkinliklerine,
Fransız Halk Müziği Topluluğu La
Banda Sagana, Louis Capart, Alem Qa-
sımov, Malik ve Elshan Mansurov.
Fransız Kültür Merkezi Korosu, Tenor
Livio Ancelisanti'yle, Çığlık ve Banş
Roketleri adlı pop gruplan katılacak.
Şenlik kapsamında Kuşadası'nda ger-
çekleştirilecek Uluslararası 1. Caz Festi-
vali'ne de Richard Galliano Üçlüsü, Da-
niel Numair, Jean- François Jenny Clar-
ke, Bojan Z. Dörtlüsü. Neşct Ruacan
Beşlisi, M. Muvafiak Falay Beşlısi, Katia
Karvacho, Aydın Esen, Jean -Laup
Longnon Yedilisi ve Tuna Ötenel Dört-.,
lüsü konserler verecek.
Fransa Kültür Bakanı Jacques Tou-
bon'un, bu yılda şenliğe katılan ülkelerle
birlikte İzmir Anakent Belediye Başkan-
hğı'na gönderdiği mektupta, şenliğe ka-
tılma çağnsı yapıığını belirten Fran-
sız Kültür Merkezi'nden Türkan
Dundar, "Ancak Burhan Özfarura'dan
henüz ce\ap gelmedi. Mektubun eline
geçip geçmediğini bilmiyoruz. Biz, be-
şincisini düzenlediğimiz bu etkinliği
İzmir halkına mal etmek istiyoruz. Ken-
di müzik türlerini dile getirmek arzusun-
da olan tüm amatör ve pofesyonel sa-
natçılar şenliğûnize katılabilir. Herkesi
kendisine özgü yetenek ve olanaklanyla
sokaklara çıkıp yazın geüşini kutlama-
ya çağırıyoruz" dedi.
BUASAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Yurttaş Nazım' Derken._
Nazım Hikmet'in şiirlerini gizli gizli okuduğumuz yıl-
lar, seçme özgürlüğümüzü kullanma isteği miydi ağır
basan, yasağa karşı duyduğumuz tepki mi?..
Bugün bile tam yanıtlayamıyorum bu soruları.
Nâzım'ın okuduğum ilk kitabını Aftila (İlhan) vermişti
bana. 1942 olmalıydı. Karşıyaka'da yaşıyorduk. Attila'-
nın 142. maddeye aykırı eylemde bulunduğu savı ile ha-
pishanelerde yatıpçıktığını biliyordum. O, bana "Taran-
ta Babu'ya Mektuplar"ı vermekle Nazım'a konan yasağı
tanımıyordu. Ben alıp okumakla.
194O'lı yılların Türkiyesı'nde böylesine, insanların ana
haklarına aykırı yasakları tanımayan şiir tutkunları yal-
nız biz değildik kuşkusuz. Yalnız biz olmadığımız için
'YeniEdebiyat'ta, 'Yüruyuş'te, 'Ses'tedeğişiktakmaad-
larla yayımlanabiliyordu Nâzım'ın şiirlerj.
Hangi kafadan, kuruldan, yönetimden, iktidardan çrk-
mış olursa olsun yaratma özgürlüğüne konan yasakla-
rın sadece yaratıcının eylemini değil, yaratıya sahip çı-
kacak kimselerin de seçme haklarını engelleme amact
taşıdığını biliyoruz.
Tek parti döneminin kimi aydınları da bu gerçeği bil-
dikleri için Nazım Hikmet'ten koparılamamıştır. Nazım'-
la birlikte olmak çağdaşlaşma savaşımında yerimizi be-
lirlemekle aynı anlama geliyordu çünkü.
Ya Çakmak, Karabeklr gibi Mustafa Kemal düşünce-
sine ters düşen paşaların ezberlerıni talım edeceksiniz
ya da özgür bireyler olduğunuzu kanıtlamaya koşar
adım.
Ziya Gökalp'in, Enver Paşa'ya -dolayısıyla Alman ge-
nerallerıne-esasduruşgosterdığı I. Dünya Savaşı önce-
sinde yazdığı manzumelerın birinde şu iki dize vardır:
"Gozlerimi kaparım
Vazıfemi yapanm."
Enver Paşa için Alman sermayedarlarının çıkarları
doğrultusunda savaşa katılmaktı gözü kapalı görev yap-
mak. Tek parti yönetimi, toplumsal/siyasal olayları yu-
kardakiler' gibi görmelerini istedi dönemin okumuşla-
rından, aydınlarından.
Değişen toplumsal koşullarla birlikte Nazım Hikmet'in
yarattığı bilinç izin vermedi başanlı olmasına.
Bu gerçeğin altını çizmek gerekir.
Demokrası ve özgür birey karşıtlarının Nazım düş-
manlığı bu nedenden kaynaklanır çünkü.
II. Abdülhamid mahkemelerindekılerı andıran yön-
temlerle 28 yıl 4 aya mahkûm edilmesi de.
Şöyle yazabıliriz.
Tek parti yönetiminde ağırlığı olan bir kesim Nazım
Hikmet'e yasak koymakla değişmeyi önleyeceğinı umu-
yordu Bugün de bilinen çevrelerce demokrasi kahra-
manı sayılan Adnan Menderes'ın Nazım'a ve çağdaş
Turk edebiyatına karşı koyma çabası sınıfsaldır. Mende-
res ve arkadaşları feodal kalıntılarla limart burjuvazisi-
nin desteğini alarak iktidara gelmişlerdi Onların sınıfsal
çıkarlarını gözetmek ideolojılerınin temelini oluşturu-
yordu. Bu ideolojik temele dayanır Nazım Hikmet'in
yurttaşlık hakkından yoksun bırakılması.
Yurttaş Nazım' derken hangi savaşımı verdığimizi bi-
liyoruz.
TURKOD Karikatür
Yanşması
İZMİR (AA) - İzmir'de. Türk Dilı Konuşan Dcrıbılımciler
Derneği tarafından karikatür yanşması düzenlendi. l.
Uluslararası TÜRKOD Karikatür Yanşması'na. tıp
fakültesi öğrencilerinin, sağlık çalışanlannın ve hekimlerin.
dilediklen sayıda karikatür ile katılabilecekleri belirtildi.
Yanşmaya son başvuru tarihınin l eylül olduğu ifade
edilerek, yanşmaalann rumuzlannı taşıyan yapıtlannı.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji
Anabilim Dalı'na teslimetmeleri gerektiği kaydedildi.
Birinciye 15. ikinciye 10. üçüncüye ise 5 milyon lıra para
ödülü verilecek olan yanşmada dereceye giren yapıtlar. 31
ekim tarihinde başlayacak olan TÜRKOD Kongrcsinde
açıklanacak ve üç gün sürev le sergilenecek.
Çocuk Kitabı Resimleme
Yanşması
Kültür Servisi - Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesı'nin, YA-PA Yayınlan'nın katkılanyla
üniversitelerarası güzel sanatlar fakülteleri grafik bölümü
öğrencileri arasında düzenlediği Çocuk Kitabı Resimleme
Yanşması'nda, Maımara Üniversitesi'nden EmreÖzbay
birina. Hacettepe Üniversıtesi'nden Serap Dağ ikinci ve
yine aynı üniversiteden Zafer Sönmezateş de üçüncülük
ödülü aldı. Kazananlara ödüllen. 8 haziranda saat
15.00'de Acıbadem'de bulunan Marmara Üniversitesi
Güzel Sanatlar Fakültesi Sergı Salonu'nda yapılacak sergi
açılışı çerçevesinde YA-PA Yayınlan Genel Müdürü
Turhan Ozduru tarafından verilecek.
11. GALATASARAY LİSESİ KÜLTÜR VE
SANAT FESTİVALİ'NDE BUGÜN
13.00 Dıa Göstensi: "Çekür
Yer: Sosyal Bilimler Laboratuan
14.00 Tiyatro: "İstanbul'un Fethi" Yaz^ın: Alihan Karagül
Yöneten: Serap Parmaksızoğlu Oynayanlar: ÖzelSemiha Şa-
kir Lısesı
Yer: Tevfik Fikret Salonu
14.30 Seminer-Dıa: "Sanat ve Felsefe" Konuşmaa: Ajsdın
Çubukçu
16.00 Tiyatro: "Ah Şu Gençler Yazan: Turgut Özakman
Yöneten: Melahat Özay Oynayanlar: Kadıköy Anadolu Lise-
si
Yer: Tevfik Fikret Salonu
11. GALATASARAY LİSESİ KÜLTÜR VE
SANAT FESTİVALİ'NDE YARIN
13.00 Dıa Göstensi: "'Boğaz" Haluk Dursun
Yer: Sosyal Bilimler Laboratuvan
14.30 Panel: "Perde Arkası Kadın" Katılanlar: Ayşe Düz-
kan. Handan Koç, Erol Özbilgen. Prof. Dr. Türkan Saylan
18.00 Sinema: "Le Sud- Güney" Yönetmen: Fernando So-
lanas
Yer-
Tevfik Fikret Salonu
7. ULLSLARARASIYAPIKREDİ GENÇLİK
FESTİVALİ'NDE BUGÜN
21.30 CRR Konser Salonu: Caz, Nana Vasconcelos Trio
"Inclassifıcable" (Brezilva)
21 30 Haldun Taner Sahnesi: Flamenko/ Manolo Sanlucar
Flamenko Gitar Topluluğu (İspanya)