03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 HAZİRAN1994 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Ünlü İtalyan yönetmen Bemardo Bertolucci'nin sinemayı meslek edinmesinin temel nedeni babası Yönetmeninpahalı terapi yöntemi Kültür Servisi • "Kamera ha- reketleri benim için Kama Sut- ra'daki pozisyonlar gibi" dıyor ûnJü yönetmen Bernardo Berto- hıcci. "Son İmparator" ile baş- layan, "Çölde Çay" ile devam eden "Doğu Lçlemesi"nin son filmi "Köçûk Buda" bugünler- de Avmpa'da göstenlmekte oJan Benolucci, filrnlerinın hep aynı konuyu jşlediğini söylü- yor: Babası. Bertolucci'nin İtalya'nın en ünlü şairlerinden biri olan ba- bası, güçlü kışıliği ve başanla- nyla Bertolucci ıçin hep altedil- mesi gereken bır fıgür olarak kalmış: "Üzerimdeki etkisini azaltmanuı tek >olu filmlerimde zayıf babalar yaratmaktı. Film- lerimdeki riim karakterler ba- bamdan kurtulmaya calışan ki- şilerdir." Jlk kitabını 21 yaşında yayımladı.... Aslında Bertolucci'nin sine- mayı meslek edinmesinin ar- dındaki temel etken de babası. Önce babasının yolundan gidip şairliğe soyunan ve- 21 yaşında tik kitabı yayımlanan Benoluc- ci sonunda "şiirin babasına ait oMuğunu" fark ederek başka bir meslek arayışına başlamış: "Şiir de ona aitti, annem de ona aitti. O yüzden tiimüy le kendime ait bir alan bulmak zorunday- dım. Belki de bu Aidipus komp- leksinden kurtulamamamın se- bebi annemle babamın çok yakın oknası. aralarına sı/acak küçük bir boşluk bile bırakmanıış ol- malarıydı. Kazanmamının tek yolu sinemaydı, çünkü sinema farklı ve bana aitti." Babasının şiirlerinin bastınlmış duygular üze- rine kurulu olduğunun gören Bertolucci, tam tersini yapıp. tüm karanlık duygulan başı boş bırakan "Paris'de Son Tango" gibi fılmler yarat- maya ginşmiş: "Filmin sonunda babanın öldürülmesi var, yani Oidipus'un cinayeti. Benim tepkim buydu. Ger- çek yaşamda bunun yapamıyordum. Ben de bir- kaç milyon dolar bulup perdede bunu yaptun. KJ- sacası çok pahalı bir terapi yöntemi biıldum ken- dime." Bertolucci. 20. yüzyılın üç büyük buluşu oia- rak tanımladığı Komünizm, psikiyatri ve sine- Bernardo-Bertolucci: Batı'da ilgimi ceken bir şey kalmadığı için Doğu'ya yönekUm ve kişisel kazalanmdan kaçmak için sinemayı kullanıyonım... manın en büyük tutkulan olduğunu belirtiyor ama artık geriye sadece sinemanın kaldığını ekJi- yor: "Eskiden polirik bir ütopyava doğm çalışırdmı. Ama eskiden politika vardı, şimdi esi yok. Te- rapistim öldöğii gün psikiyatriyle de ilişkilerimi kopardun. Şimdi Batı'da ijgimi ceken hiçbir şey kalmadığı için Doğu'ya yöneldim ve kişisel kaza- larımdan kaçmak için sinemavı kullanıyonım." Bu noktada Bertolucci'nin Budizmi konu al- maya karar vermesi hiç de şaşırtıcı değil. "Bu- dizm insanın kendi kaderini kendinin y arattığını söylüyor ki, bu da Freud'un söyledikleriyle örtü- şüyor" diyen yönetmen, Siddhartha'nm aydı- nlanışı ve küçük bir Amerikah çocuğun bir la- manın reenkarnasyonu olduğunun keşfetmesi- nin öyküsünü iç içe geçirdiği "Küçük Buda"yı ortaya çıkanyor. Bertoluci'ye göre "Son İmpa- rator" bir insanın değişip değişemeyeceğıni so- ruyordu: "Küçük Buda" ise insanın değişebilece- ği yanıtın veriyor. Nitekim film, Bertoluccfnın de değjştjğinı kanıtlıyor. Mutlu sonla biten bir film... llk kez çocuklanna bir şeyler öğreten. iyi bir baba fıgürü çıkanyor "Küçük Buda"da karşımı- za. Ama bu babasıyla ilgili sorunlannı çözdüğü- nü değil, artık kendisinin de baba olmak isteğinı dilegetiriyordostlanna göre. Zaten 53 yaşındaki yönetmen hala babası ile ilgili saplantılanndan kurtulamadığını itıraf ediyor : "Geçen gün MTV'de çok hoşuma giden bir şarkı çıktı. Şarkı bitince topluluğun adına baktım : Arrested Deve- lopment (Gözaltında Gelişme) ve o anda kendimi böyle tanımlayabileceğimi fark ettim. Gözaltına alınmış bir ruhun gelişimi." Bertolucci'nin değıştığinın bir başka kanıtı ise uzun meslek yaşamında ilk kez mutlu sonla bi- ten bır film yapmış olması. Bertolucci de bunun farkında: "Hep mutlu sonlann HoUyvvood'un yarattığı saçmalıklardan biri olduğunu düşünürdüm ama bu fiJmde mutlu son o kadar doğaldı ki öyle bırakmak zorunda kaldım." 11.Esbank YımusEmre Resim Yanşması Kültür Servisi - Türk resim sanatının bugününü, tüm sa- natçılara açık bir yanşmayla sergılemeyı amaçlayan Es- bank Yunus Emre Resim yanşması bu yıl 11. kez düzen- leniyor. Konu, ölçü, kullanı- lan malzeme ve teknık konu- sunda herhangi bir kısıtla- manın bulunmadığı yanşma- ya sanatçılar, 1993-1994 yı- llannda yapılmış ve daha önce bir yanşmaya kaulmamış en çok beş yapıtla katılabiliyor- lar. Yanşmaya katılmak iste- yen sanatçılann, 29 temmuz tarihine dek Esbank Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürlü- ğü'ne yapıtlannın 35 milimet- relık dialannı göndermeleri gerekiyor. Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasanm ve Mi- marlık Fakültesi Öğretım Üyesi Erdağ Aksel, ressam Ismet Doğan, Uluslararası İstanbul Bienaü Yönetmeni Fulya Erdetnci, mimar Fanık Malhan, sanat tarihçisi Dr. Nilgün özayten ve Esbank Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Ayşe Dağstanlı'dan oluşan secici kurulun belirle- yeceği yapıtlar, 17 ekim- 5 kasım tarihleri arasmda İstan- bul Resim Heykel Müzesi'nde sergilenecek. Secılen yapıtlara her biri 75 milyon lira olmak üzere 5 başan odülü verilecek. Sanat değişim progranu ANKARA (UBA) - ABD'- nin altı bölgesel sanat organi- zasyonu tarafından düzenle- necek olan kültür ve sanat de- ğişim programına Türk-Ame- rıkan Derneği de katılacak. Türk ve Amenkan toplu- munun dilini, kültürünü ve sos- yal yaşamını tanıtma etkinlik- lerinde bulunan Türk-Ameri- kan Derneği. ABD Basm ve Kültür Ajansı tarafından dünyadaki benzer 113 kuru- luş arasında model seçilerek ödüllendirildi. Türk - Amerikan Derneği, bugün, sanat değişim prog- rarruna katılacak olan dört müzik grubunu Amerika'run çeşitlı eyaletlerinden gelecek olan sanat heyetine tarutacak. Bu gruplan ise Grup Asya Minör, TRT Ankara Radyo- su kanun ve ney sanatçılan- ndan oluşan iki kişilik bir grup, gitarist Türk ve Grup Bengi Bağlama topluluğu oluşturuyor. 4 Haziran 1993'te yaşamını yitiren Ahmet Haşim ile Nâzım'ın ölümü arasındaki benzerlik... 'Ne cihanlar göçüyordu...'UĞUR KÖKDEN Önümde siyah-beyaz bir fo- toğraf! Fotoğraf değil, bır tanh. Bir belge! Yok edilmeyen, yad- sıriamayacak bır yaşam! Daha ötesi. unutturulmaya çahşılan bir gerçek! Saçlan seyrek -nerdeyse yok gibi-. başı hafifçe öne eğilmiş, yüz cizgilerine yaş dönümünün getirdığı belli bir olgunluğun ve bilgeliğin izleri sinmiş, yaklaşık otuzunda canlı bir erkek. Giy- diğı Prusya örnegi kapaiı. dik ve kalın kumaş yakalı askeri ce- ketin ıçinden. düzenli bır anla- tım ve yahnlık yansıyor. Başı, belirgin biçımde dikkatlerin odak noktasını oluşturmakta. Alevler içinde kivranan, o efsa- ne baş! Bununla birlikte. gene de yü- zünün sol yanı gölgelere bürün- müş. Şaşkınlıkla açılmış gözle- ri. gururlu başının üstünde, hül- ya dolu bakışlarla karşıyı -gö- rünmeyen bir ufku- seyrediyor. Abdülhak Şinasi Hisar'ın tanıklık ettıği ve vurguladığı gi- bi, Haşim tablosunun "asıl özelliğini oluşturan kumral ve yeşilimtrak büyük parlak göz- leri" önümdeki siyah-beyazda tam belirmıyor. Her şeye kar- şın, fotoğrafın zamanı donmuş bile olsa. Göl Saatieri şairinın kimliği de yapıtı da gene gözle- nnden anlaşılacağı kuşku gö- rürmez. Dünyaya bin merakla. hayran hayran bakan. "buna- lımlı bir zekanın anlamını ve ze- rafetini taşıyan" gizemli bir çeh- re. Bıyıklan, üst dudağmı sağ- dan sola dek düzenli bir biçim- de örten dolgun bır "Anafarta- lar bryığı". Çenesine gelince. kendini saklamayan tersine ele veren bir gamze göze çarpmak- ta. Ceketınin ikinci düğmesıne iliştirilmiş kurdela. besbelli as- ken bır nışanı dıle getınyor. Saklı sol eline karşıhk, açıkta bırakılmış sağ elın düzgün par- sevgiler vetembel ilgilerin ortasında, bir kez daha Haşim'in ölüm Ama, anısı ve ürünügibi mezannı da çoktan bir sessizlik,kabuk bağlamış bir unutuluş örtüsü saracakmış; ne gam, varsın sarsın! Ahmet Haşim'in son bir öfkeylc dışavnrduğu ölçüdışı isyam ertelenmiş ölümü erken getirdi. maklan özellikle dikkati çekı- >or. Çanakkale cephesinde sa- vaşan bu "topcu ihtiyat zabiti". o sırada çoktan "Meşrutiyet Şöhretleri" arasında sayılan genç bir şaır: Ahmet Haşim! 61. ölüm vıldönümü yor; bundan daha önemlisi ve ilgina, iki şairin de ayakta öl- mesi. Biryazgı, bir rastlantı mı? Yoksa, zojunlu bir benzerlik mi? Gercı, hastalığı nedeniyle, Haşim yatakta yatıyordu. Ama, sağlam ve duyarh yüreği üreyle ağırlaşan kanına yenik düşmeden önce son bir öfkeyle. bir tepkisel davranışla ayağa kalktı. Bu ölçü dışı isyan. yazık ki. ertelenmiş ölümü erken ge- tirdi. Gecikmiş sevgiler ve tembel ilgilerin ortasında. bir kez daha Haşim'in ölüm yıldönümüyle karşı karşıya bulunuyoruz. Ama, anısı ve ürünü gibi meza- T T — ~ ; ; nnı da çoktan bir sessizlik, ka- UzgÜI) bir Haşim... buk bağlamış bir unutuluş ör- tüsü saracakmış; ne gam, varsın sarsın! Tuhaf rastlantı, Nazım Hik- met'le Ahmet Haşim'in yalnız ölüm günleri birbirini izlemi- 1932 vılının "neşeü >e güneşli sonbahar günleri"nde gerçekleş- tirdıği. sağaltım amaçh Frank- furt yolculuğu ertesinde cekil- miş bir başka fotoğrafı geliyor gözlerimin önüne: boş bir bah- çede - burası tümüyle herhangi bır yer. isimsiz ve coğrafya dışı bir yer olabilir - şapkası elinde, oturmuş durumda. yüz çizgileri kasılı. düşünceli \e üzgün bir Haşim! "Hissiz bir medeniyet terbiyesiyle karşı karşıya bulun- duğu" kanısına vanp gözlerinı mi korkuyla kapatmış? Hayır. hiç de değil! Tersine, dipten ge- len bır dalganın etkisi altında dudaklan alaycı bir anlatımla büzülmüş; cehresi. şeytanca bir gülümsemeyle. zeka oyunu nice muzıpliklenn hazırlığı içinde. Belkı de. o sırada. "hafızasında ne hülva nesilleri inkıraz bulu- yor, ne cihanlar göçüyor ve ne cehennemler tütmeye koyul- muş!" Şainn ölümünü izleyen sıcak günlerde yazılmış Peyami Sa- fa'nm sözlennde bır gerçeklık payı yok mu? "Herkeste, Ha- şim'in tesirinden kalmış bir par- ça var," demişti Peyami Safa. Öyleyse, gene de. onun öiü- müyle derinden sarsılan şair \c vefalı birTürkiye'nin var olma- sı gerekir. Her ne kadar. kendi memleketinde hiç kimse bir Se- li' sayılmasa bile... Kuşkusuz, Haşim"ır. sevmc- diği yolculuklardan bın de. her canlının tatmak zorunda kaldı- ğı son yolculuk oldu, denebilir. Onun ölümüyle. derinden sarsılan şaır ve vefalı bır Türkı- ye'den sözedilebılir: "Bil, kalbimizin bahçelerinde Can verdi senin sövlediğin gül!" " Izmir'de uluslararası müzik şenliği TZMİR (Cmnhuriyet Ege Bürosa)- Fransa'nın 1965 yılındaki Kültür Ba- kanı'nca Avrupa ve Amerika ülkelerine yaptığı çağnyla başlayan ve "yaza mer- haba" anlamını taşıyan Müzdk Şenliği, İzmır'de 5. kez kutlanacak. Avrupa ve Amerika'da yakiaşık 80 ülke. 21 haziranda başlayacak şenlikle birlikte yaa karşılayacak. Her türden müzikle ilgilenen amatör ve profesyo- neUerin katıldığı şenlik kapsamında yapılacak gösteriler, halka açık olacak. Fransız Kültür Merkezi ve Konak Be- lediyesi'nin işbirlığıyle gerçekleştirile- cek şenlik, 21 ve 22 haziranda İzmir'de, 22-25 haziran tarihleri arasında da Ku- şadası'nda yapılacak. 21-25 haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek Yazın gelışinı kutlamak amaayla dü- zenlenen Müzik Şenliği 21-25 haziran tarihleri arasında gerçekJeştirilecek. Şenliğin İzmir'deki etkinliklerine, Fransız Halk Müziği Topluluğu La Banda Sagana, Louis Capart, Alem Qa- sımov, Malik ve Elshan Mansurov. Fransız Kültür Merkezi Korosu, Tenor Livio Ancelisanti'yle, Çığlık ve Banş Roketleri adlı pop gruplan katılacak. Şenlik kapsamında Kuşadası'nda ger- çekleştirilecek Uluslararası 1. Caz Festi- vali'ne de Richard Galliano Üçlüsü, Da- niel Numair, Jean- François Jenny Clar- ke, Bojan Z. Dörtlüsü. Neşct Ruacan Beşlisi, M. Muvafiak Falay Beşlısi, Katia Karvacho, Aydın Esen, Jean -Laup Longnon Yedilisi ve Tuna Ötenel Dört-., lüsü konserler verecek. Fransa Kültür Bakanı Jacques Tou- bon'un, bu yılda şenliğe katılan ülkelerle birlikte İzmir Anakent Belediye Başkan- hğı'na gönderdiği mektupta, şenliğe ka- tılma çağnsı yapıığını belirten Fran- sız Kültür Merkezi'nden Türkan Dundar, "Ancak Burhan Özfarura'dan henüz ce\ap gelmedi. Mektubun eline geçip geçmediğini bilmiyoruz. Biz, be- şincisini düzenlediğimiz bu etkinliği İzmir halkına mal etmek istiyoruz. Ken- di müzik türlerini dile getirmek arzusun- da olan tüm amatör ve pofesyonel sa- natçılar şenliğûnize katılabilir. Herkesi kendisine özgü yetenek ve olanaklanyla sokaklara çıkıp yazın geüşini kutlama- ya çağırıyoruz" dedi. BUASAMADA ŞÜKRAN KURDAKUL Yurttaş Nazım' Derken._ Nazım Hikmet'in şiirlerini gizli gizli okuduğumuz yıl- lar, seçme özgürlüğümüzü kullanma isteği miydi ağır basan, yasağa karşı duyduğumuz tepki mi?.. Bugün bile tam yanıtlayamıyorum bu soruları. Nâzım'ın okuduğum ilk kitabını Aftila (İlhan) vermişti bana. 1942 olmalıydı. Karşıyaka'da yaşıyorduk. Attila'- nın 142. maddeye aykırı eylemde bulunduğu savı ile ha- pishanelerde yatıpçıktığını biliyordum. O, bana "Taran- ta Babu'ya Mektuplar"ı vermekle Nazım'a konan yasağı tanımıyordu. Ben alıp okumakla. 194O'lı yılların Türkiyesı'nde böylesine, insanların ana haklarına aykırı yasakları tanımayan şiir tutkunları yal- nız biz değildik kuşkusuz. Yalnız biz olmadığımız için 'YeniEdebiyat'ta, 'Yüruyuş'te, 'Ses'tedeğişiktakmaad- larla yayımlanabiliyordu Nâzım'ın şiirlerj. Hangi kafadan, kuruldan, yönetimden, iktidardan çrk- mış olursa olsun yaratma özgürlüğüne konan yasakla- rın sadece yaratıcının eylemini değil, yaratıya sahip çı- kacak kimselerin de seçme haklarını engelleme amact taşıdığını biliyoruz. Tek parti döneminin kimi aydınları da bu gerçeği bil- dikleri için Nazım Hikmet'ten koparılamamıştır. Nazım'- la birlikte olmak çağdaşlaşma savaşımında yerimizi be- lirlemekle aynı anlama geliyordu çünkü. Ya Çakmak, Karabeklr gibi Mustafa Kemal düşünce- sine ters düşen paşaların ezberlerıni talım edeceksiniz ya da özgür bireyler olduğunuzu kanıtlamaya koşar adım. Ziya Gökalp'in, Enver Paşa'ya -dolayısıyla Alman ge- nerallerıne-esasduruşgosterdığı I. Dünya Savaşı önce- sinde yazdığı manzumelerın birinde şu iki dize vardır: "Gozlerimi kaparım Vazıfemi yapanm." Enver Paşa için Alman sermayedarlarının çıkarları doğrultusunda savaşa katılmaktı gözü kapalı görev yap- mak. Tek parti yönetimi, toplumsal/siyasal olayları yu- kardakiler' gibi görmelerini istedi dönemin okumuşla- rından, aydınlarından. Değişen toplumsal koşullarla birlikte Nazım Hikmet'in yarattığı bilinç izin vermedi başanlı olmasına. Bu gerçeğin altını çizmek gerekir. Demokrası ve özgür birey karşıtlarının Nazım düş- manlığı bu nedenden kaynaklanır çünkü. II. Abdülhamid mahkemelerindekılerı andıran yön- temlerle 28 yıl 4 aya mahkûm edilmesi de. Şöyle yazabıliriz. Tek parti yönetiminde ağırlığı olan bir kesim Nazım Hikmet'e yasak koymakla değişmeyi önleyeceğinı umu- yordu Bugün de bilinen çevrelerce demokrasi kahra- manı sayılan Adnan Menderes'ın Nazım'a ve çağdaş Turk edebiyatına karşı koyma çabası sınıfsaldır. Mende- res ve arkadaşları feodal kalıntılarla limart burjuvazisi- nin desteğini alarak iktidara gelmişlerdi Onların sınıfsal çıkarlarını gözetmek ideolojılerınin temelini oluşturu- yordu. Bu ideolojik temele dayanır Nazım Hikmet'in yurttaşlık hakkından yoksun bırakılması. Yurttaş Nazım' derken hangi savaşımı verdığimizi bi- liyoruz. TURKOD Karikatür Yanşması İZMİR (AA) - İzmir'de. Türk Dilı Konuşan Dcrıbılımciler Derneği tarafından karikatür yanşması düzenlendi. l. Uluslararası TÜRKOD Karikatür Yanşması'na. tıp fakültesi öğrencilerinin, sağlık çalışanlannın ve hekimlerin. dilediklen sayıda karikatür ile katılabilecekleri belirtildi. Yanşmaya son başvuru tarihınin l eylül olduğu ifade edilerek, yanşmaalann rumuzlannı taşıyan yapıtlannı. Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı'na teslimetmeleri gerektiği kaydedildi. Birinciye 15. ikinciye 10. üçüncüye ise 5 milyon lıra para ödülü verilecek olan yanşmada dereceye giren yapıtlar. 31 ekim tarihinde başlayacak olan TÜRKOD Kongrcsinde açıklanacak ve üç gün sürev le sergilenecek. Çocuk Kitabı Resimleme Yanşması Kültür Servisi - Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı'nin, YA-PA Yayınlan'nın katkılanyla üniversitelerarası güzel sanatlar fakülteleri grafik bölümü öğrencileri arasında düzenlediği Çocuk Kitabı Resimleme Yanşması'nda, Maımara Üniversitesi'nden EmreÖzbay birina. Hacettepe Üniversıtesi'nden Serap Dağ ikinci ve yine aynı üniversiteden Zafer Sönmezateş de üçüncülük ödülü aldı. Kazananlara ödüllen. 8 haziranda saat 15.00'de Acıbadem'de bulunan Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sergı Salonu'nda yapılacak sergi açılışı çerçevesinde YA-PA Yayınlan Genel Müdürü Turhan Ozduru tarafından verilecek. 11. GALATASARAY LİSESİ KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ'NDE BUGÜN 13.00 Dıa Göstensi: "Çekür Yer: Sosyal Bilimler Laboratuan 14.00 Tiyatro: "İstanbul'un Fethi" Yaz^ın: Alihan Karagül Yöneten: Serap Parmaksızoğlu Oynayanlar: ÖzelSemiha Şa- kir Lısesı Yer: Tevfik Fikret Salonu 14.30 Seminer-Dıa: "Sanat ve Felsefe" Konuşmaa: Ajsdın Çubukçu 16.00 Tiyatro: "Ah Şu Gençler Yazan: Turgut Özakman Yöneten: Melahat Özay Oynayanlar: Kadıköy Anadolu Lise- si Yer: Tevfik Fikret Salonu 11. GALATASARAY LİSESİ KÜLTÜR VE SANAT FESTİVALİ'NDE YARIN 13.00 Dıa Göstensi: "'Boğaz" Haluk Dursun Yer: Sosyal Bilimler Laboratuvan 14.30 Panel: "Perde Arkası Kadın" Katılanlar: Ayşe Düz- kan. Handan Koç, Erol Özbilgen. Prof. Dr. Türkan Saylan 18.00 Sinema: "Le Sud- Güney" Yönetmen: Fernando So- lanas Yer- Tevfik Fikret Salonu 7. ULLSLARARASIYAPIKREDİ GENÇLİK FESTİVALİ'NDE BUGÜN 21.30 CRR Konser Salonu: Caz, Nana Vasconcelos Trio "Inclassifıcable" (Brezilva) 21 30 Haldun Taner Sahnesi: Flamenko/ Manolo Sanlucar Flamenko Gitar Topluluğu (İspanya)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle