04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN1994 PAZARTESİ 10 DIZIYAZI ğer, Adolf Hitler, ünlü casus "Çiçero"nun An- kara'da sağladığı gizli İngiliz belgelerine inanmış olsaydı tarihin akışı değişecekti. Müt- tefıklerin 50 yıl önce bugün gerçekleştirdiği dünyanın en zor ve en karmaşık askeri ha- rekatı olan "Nonnandiya Çı- karması" korkunç bir ba- şansızlıkla sonuçlanacaktı. 2. Dünya Savaşı'nın en önemli tarihçilerinden biri olarak kabul edilen VV'ilIiam O'Neill'e göre "Bu başarısız- lık Avnıpa'nın bugünkü hari- tasında önemli değişikliğe \ol açacak ya da Amerika'nın 1945'te Almanya'y a atom bombası atması sonucunu" ya- ratacaktı. İkinci Dünya Savaşı'nın kaderini etkileyen. düyanın gelmiş geçmiş "en büyük ca- susluk" olayının kahramanı kod adı "Çiçero" olan İlyas Bazna adlı Arnavut kökenli bir Türk'tü. Yabana kaynaklarda "El- yesa Bazna" olarak sözü edi- len İlyas Bazna, Ankara'daki İngiliz Büyükelçisi Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in oda hizmetçisiydi. İngiliz Büyükelçisi'nin göz- lerinin gördüğü en gizli krip- tolan İlyas'ın gözleri de görü- yordu. İlyas'ın gördüklerini Almanya'nın Ankara'ya büyükelçi olarak sürgüne gönderdiği eski Başbakan Franz von Papen'in gözleri de... Hitler'in bakar körlüğü Von Papen'in haftada iki kez Ankara'dan Berlin'e özel uçakla gönderdiği bu çok gızlı İngiliz kriptolannı Hitler'ın gözleri de görüyordu, ama her nedense bunlara inanmı- yordu. Çünkü Hitler'e göre bunlar "Gerçek olamayacak kadar mükemmer belgelerdi. Hitler ve adamlan bu belgele- ri müıtefıklerin "disinformati- on" dedikleri yanıltıcı istıhba- rat verileri olarak algılıyor- lardı. Eğer günün birinde "casus- luk sözlüğü" ya da ansiklope- disi derlenecek olursa. dişiliği ile çıktığı casusluk mesleğinin doruğundan Mata Hari'yi ezici bir üstünlük ile ikinci sı- raya indirecek tek kişinin İlyas olduğu görülecektir. Kuşkusuz ilyas, en güzel kadınlarla sevişen. en büyük istakoz ve en lüks siyah hav- yan "afrodizyak" etkisinden dolayı yerken en lüks şam- panyayı seçen bir James Bond değildi. Ancak ne var ki James Bond'un yaptıklan palavra, "Çiçero" İlyas'ın yaptıklan gerçekti. Hatta ünlü İngiliz kökenli aktör James Mason Amcrikan "Five Fingers - Beş Parmak" fılminde İlyas'ı can- landınrken fılmin rejisörü V. Mankiewitz de bu "gerçek- leri" Hitler'in yorumlan gibi "gerçekdışı" sahnelerle besle- mek zorunda kalacaktı. İlyas kimdi? Kimin nesiydi? Hakkında bilinenler çok az. İlyas'ın yaşam öyküsü üzerin- deki duman perdesi henüz aralanmış deeil. Bilinen eer- çek, İlyas'ın 26 Ekım 1943 ile (yaklaşık) Mart 1944tarihleri arasında İngilizlenn aleyhine Almanlann lehine "topu topu 120 gıin casusluk" yaptığıdır. Bir başka gerçek de İlyas'ın attığı her adımın Türk Milli Emniyeti'nce çok iyi bilindiğidir. Hatta İngiliz ve Alman büyükelçileri ve Hitler gibi Türkiye Cumhurbaş- kanı İsmet Inönü'nün gözlerinin de bu gizli kriptolan gördüğü söylenir. Arnavutluk göçmeni İlyas daha çocukken ailesiyle bir- likte Arnavutluk'tan Türkiye'ye göç etmişti. İlyas'ın gençliği ve eğitimi hakkında fazla bir bilgi yok. 1930'- lann sonlannda İstanbul'da bazı ya- bancılara ve diplomatlara şoförlük ve evlerinde garsonluk yaptığı anlatılır. Aktanlan bir başka olay ise bir keresinde bir Yugoslav diplomatın evinde garson olarak çalışırken pat- ronunun, kendisine ait mektuplan okurken yakaladığı \e hemen İlyas'ı kapı önüne koyduğudur. Bu. İlyas'ın casusluğa yönelik tutkusunu peîciştir- mek için uydurulmuş bir söylenü de olabilir. İlyas'a "casusların casusu" un- vanını kazandıran olay bir raslantının sonucudur. İstanbul'da bir çiçekçi dükkanmın da sahibi olan Albert Jen- ke adlı bir Alman işadamı aileşi ile birlikte İstanbul'a yerleşmiştir. İlyas bir süre Jenke'nin yanmda çalışır. Bu arada Jenke, kızkardeşi Alman Dışiş- leri Bakanı Joachim von Ribbentrop ile evlenecek ve kendisini çiçekçi dük- kanından Alman Büyükelçiliği'ndeki "ikinci adam" durumuna yükselmiş olarak bulacaktır. O günlerde 40 yaşlannda olan İlyas da Eylül 1943'te İngiliz Büyükelçili- ği'nde işe yerleşecek, Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in oda hizmet- çisi olacaktır. Makyajsız palyaço İlyas'ı bilenler "asillere hizmet eden gelenekşel oda hizmetçisi durumunda- ki bir İngiliz 'butler'ından daha çok TT A. A. itler, fc Casuslanncasusu' olarak tanımlanan İlyas Bazna'nın getirdiği belgeleri dikkate alsaydı, 50 yıl önce yapılan Nonnandiya Çıkarması başansızolacaktı. Bu başansızlık, ABD'nin 1945'te Almanya'yaatom bombası atmasına yol açacaktı. Hitler,ilyas'ainansaydı tarihinakışıdeğişecekti Kod adı 'Overlord-Derebeyi' olan Normandiya Çıkarması 6 Haziran 1944 sabahı başladı. Savaşın akışını tamamen değiştiren bu tarihi harekât. müttefik güçlerinin 24 Ağustos 1944'te Paris'e girmeleriyle noktalanacaktı. İngiliz Büvükelçisi Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in (üstte) ilginç bir alışkanlığı vardı. Londra'dan gelen en gizli kriptolan bile her akşam bürosundan evine götürerek inceliyor, sabah dö- nünce kasava kovuyordu. İngiliz Büyükelçisi'nin oda hizmetçisi tlyas Bazna (küçük resim), bu durumu değerlendirecek ve bir süre sonra Almanların 'Çiçero' kod adlı casusu haline gelecekti. od adı 'Çiçero' olan Türk İlyas Bazna, 1943-44'te Ankara'daki İngiliz Büyükelçiliği'nde oda hizmetçisiydi. Büyükelçi'nin kriptolannı gizlice fotoğraflayıp Almanlara satıyordu. Hitler, "Gerçek olamayacak kadar mükemmer dediği bu belgelere inanmamakla yaşamının en büyük yanlışını yaptı. soğuğunu ciğerlcrinde hissettiği için de böyle davranmış olabilir- di. İlyas, "daha sonra sağ koltu- ğunun altında kendisini ısıtan 20 bin sterlinle birlikte karartma uygulanan Ankara sokakları- nda ve gecenin karanlığında kayboldu..." O geçe Moyzisch. sabaha ka- dar çalıştı. Negatiflerdcki 52 kareyi büyüttü. Sabah, yarı traşlı bir durumda Büyükelçi Von Papen'in odasına gidcrck fotoğraflan sundu. Büyükelçi daha birkaç fotoğrafa bakmıştı ki birden "harika" diye bağırdı. Von Papen heyecanlanmıştı. jlyas'ın getirdiği belgelerde. İngilizlenn Ankara'yı nasıl sa- vaşa girmcye zorladığı, Türki- ye'ye sızan İngiliz Hava Kuv- vetleri personelinin durumu ve ABD'nin Sovyetlcrc yaptığı gizli askeri yardımlar anlatıh- yordu. "Çiçero" doğuyor Von Papen Berlın'e olayı kripto ile aktanrkcn bir gazetc- ci gibi haber kaynağını gizle- mek ve korumak gereğini duy- du. Böyle bir kaynak bir daha ele geçmezdi. Berlin'e kay- nağının adını vermedi, sadece bir kod adı bildirdi: "Çiçero" Neden İlyas'a "Çiçero" adını taktığını, yıllarca sonra açıkla- yan Von Papen "Romalı ünlü hatip Çiçero gibi çok güzel ko- nuşan belgeleri veren bir kişi ol- duğu için" diyecekti. Savaşın sonunda sektz ay hapis yatacak olan Von Papen daha sonraki yıllarda geldiği Türkiye'de her ikisi de rahmetli olan arkadaş- lanm Cumhuriyet muhabirleri INadir Dayı, ile İstanbul'da; Sait Arif Terzioğlu ile Ankara'da özel söyleşiler yapacaktı. Genç kuşaklann pek bilme- diği bu öykünün kahramanı İlyas (Elyesa) Bazna'dan. bun- dan böyle biz de artık "Çiçero" diye söz edeceğiz. Ankara'dan gelen bu bilgıler Güvenlik Bakanı Heinrich Himmler aracılığı ile Hitlcr'e iletildi ve aynca İngiliz kripto- lannın ileride çözümü için şifre uzmanlanna gönderildi. L'z- manlar. bu şifrelcrin "yalnız bir kez kullamlan özgün şifreler" olduğunu ve belgelenn "sahte" olmadığını bildireceklerdi. Gerçek casusluk roman ve filmlennde olduğu gibi Çiçero, Moyzisch ile çok değışik biçim- lerde buluşacaktı. Çiçero. Moyzisch'i telefonla aradığın- da sekreterine Fransızca olarak "aynı e\de pokere davet" eder- ken adını da "Pierre" olarak bı- rakacaktı. Moyzisch daha ön- ceden aralarında vanlan anlaş- manın öngördüğü yer ve saatte Çiçero'yu Ankara'nın boş so- kaklannın birinden alacak ve araba içinde fılm makarası ile sterlinlereldeğiştirecekti. Daha sonra Çiçero yine şapkasının si- perinı indirip, yakasını daha bir sıkı kaldırarak her zamanki gibi Ankara sokaklannda kay- bolacaktı. Çiçero istese de iste- mese de paltosunun yakasını kaldırmak zorundaydı. Çünkü artık Ankara'nın kasım. aralık ve ocak ayının kuru soğuğu in- sanı iyiden iyiye üşütüyordu. Eşsiz istihbarat: "Derebeyi" POLTTIKA VE OTEŞI makyajsız bir palyaçonun, duvgularını yaasıtmayan anlamsız yüzüne sahip" bir kişi olarak tanımlamışlardır. İngiliz Büyükelçisi'nin ılgınç bir alışkanlığı vardır. Londra'dan gelen en gizli kriptolan bile her akşam bürosundan. yan binadaki ikamet- gahına götürmekte, yatmadan önce bu belgeleri bir kez daha incelemekte- dir. Sabah kalkınca belgeleri büyü- kelçiliğin en sağlam çelik kasasına koymaktadır. ilyas. büyükelçinin her gün olağana dönüş- müş bu alışkanlığını gözlemlemiştir. 2. Dünya Savaşı'nda İstanbul'un. hatta Ka- zablanka ve Lizbon'dan daha önemli bir casus- luk merkezi olduğunu söylediği ve yakında Türkçesı yayımlanacak olan "İstanbul Entrika- lan" adlı kitabında Barry Rubin "Çiçero" olayının baş- langıcım özetle şöyle anlatır: "ilyas, göreve başladıktan yaklaşık bir ay sonra 26 Ekim 1943 Salı günü eski patronu Albert Jenke'vi Alman Büyükelçiliği'ndeki lojmanında ziya- ret eder. ilyas'ın önerisini duy an Jenke ne yapacağını şaşırır ve Alman istihba- rat örgütü "Sicherheitsdıenst'in Anka- ra İstasyon Şefı Ludwig Moyzisch'i odasına çağırır. İlyas, önerisini ona da şöyle yineler: 'Çiçero' köşeyi dönüyor Londra'dan İngiliz Büyükelçisi'ne gelen en gizli belgelerin (kripto) fo- toğraflannı size getireceğim. Her ma- kara fılm için bana 20 bin şterlin öde- yeceksiniz. Ödemeler İngiliz Sterlini üzerinden peşin olarak yapılacak. Al- man Markı (o günlerde TL'nin bu-' günkü değerinden de beterdir) kabul etmem. Önenmi kabul etmenız için size 4 günlük süre veriyorum." O tarihte. İngiliz Başbakanı VVins- ton Churchill'i bir yana bırakın. belki de İngiliz kralıçesinin yıllık ödeneğı bile İlyas'ın istediği raİcamdan daha az olmalıydı. 28 29 Ekim 1943 günleri Ankara'- da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru- luşunun 20. yıldönümü törenlerle kutlanmaktadır. Hipodrumda"resnıi geçit" ve TBMM'de Cumhurbaşkanı Mesajda Berlin. İlyas'ın önerisıne "olur" demektedır. MoNZİsch ile İlyas o gece büyü- kelçiliğin arka kapasındaki sundur- manın allında gece 22.00"de buluşur- lar. Yıllardan sonra bu olayın tanığı bir Alman o geceyi özetle şöyle anla- tacaktır: İKas - Önce parayı görelim... Moyzisch odadaki çelik kasayı açar. yardımcısı 20 bin sterlini saydı- ktan sonra para destelerinı ycnidcn kasaya koyup kilitler. Yabana kaynaklarda 'Elvesa Bazna1 olarak sözü ™°izısch . ... i, _ ^ . , •, , i • 4 •*• Vk» ••« i • • 8 1DI P a r a nazır... edilen İlyas Bazna, Ankara dakı Inalız Buyukelçısı a rtık filmi göreli n " ' XJr " " ' İl iki Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in oda hizmetçisiydi. İngiliz Büyükelçisi'nin gözlerinin gördüp en gizli kriptoları İlyas'm gözleri de görüyordu. îlyas'ın gördüklerini Alraanya'nm Ankara'ya büyükelçi olarak sürgüne gönderdiği eski Başbakan Franz von Papen'in gözleri de... İsmet İnönü'nün "resmi kabulü" vardır. Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı'na sok- mayıp yansızlık politikasıyla büyük başan gösteren İnönü, bu askeri res- mi geçitte müttefıklere ve Almanlara "Bakın ordum ne kadar güçlii, düzenli ve disiplinli... Ne bana saldınn ve ne de beni savaşa girmeye zorlayın" me- sajını vermeye çalışmaktadır. Şeref tribünündeki yabancı diplomatlann kimileri not almakta, kimileri fotoğ- raf çekmektedir. Bunlar arasında İngiliz ve Alman büyükelçileri ve hat- ta Ludwig Moyzisch de vardır. Günün raporunu Berlin'e bildir- mek için masasının başına dönen Moyzicsh'i önemli veçok gizli birme- saj beklemektedir. (İşin ilginç yanı. tam 30 yıl sonra Alman Büyükelçili- ği'nce satışa çıkanlan bazı büro mal- zemeleri arasında bu masayı bir ras- lantı sonucu ben satın aİacaktım.) „ ım... ilyas iki makara filmi verir. Moyzisch'in vardımcısı. karanlık oda durumuna sokulan bod- rum katındaki odaya inip filmlcri banyo cdcr. 15 da- kıka sonra döndüğünde Almanya'nın Ankara'- daki başcasusu, yan ıslak. negatiflerin birinde "(Çok Gizli) Dı- şişleri Bakanlığı'ndan İngiliz Büyükel- çiliği'ne-Ankara" yazısını görür. Kasa açılır ve 20 bin sterlin ilyas'a ödenir. Ankara'nın karanlık sokaklannda İlyas'ın parayı birde kendisinin sa- yıp saymadığını bilmiyoruz. Ancak bundan sonra ne olması gerektiğini, casusluk fılmleri ile romanlanndan esinlenerek ve "dsa olsa böyle olurdu" yöntemini kullanarak şu varsayımı yapabiliriz: "Alman Büyükelçiliği'nin arka kapısından çıkan İlyas, sol eiiyle şap- kasımn siperliğini biraz daha aşağıya indirdi. Paltosunun yakasını iyicc kaldırdı. İlyas. bunları casus fılmlerin- de gördüğü için mi \ apmıştı? Ankara'- nın gece iliklere işleyen dondurucu kuru Yıllarca sonra Londra ve Bonn'da yapılan açıklamalara göre Çiçero. Almanlara şu bil- gileri içeren belaeler eetirmişti: 1. "Ocak 1944'te inüttefıkler Sofya'vı bombalavacak." Almanlar bu bilgıyi cıddıye alsalardı saldın başansızlıkla sonuçlanacak ve belki de müt- tefıkler için görülmemiş bir yıkım olacaktı. Böyle bir olay ıse Hit- ler karargahına görülmemiş bir mo- ral ve propaganda fırsatını verecekti. 2. "Tarafsız Ankara ile Londra ara- sındaki ilişkiler gelişiyor." Bu veriyi Von Papen Ankara'daki yüksek düzeydeki temaslan ile de doğrulamıştı. Ancak. Berlin ne Çiçe- ro ve ne de Büyükelçi von Papen'e gü- vcndi. 3. İngiliz Başbakanı VVınsıon Churchill "Almanlara vurulacak dar- be Balkanlar'dan yapılacak bir çıkar- ma ve indirme ile başlamalıdır" dıyor- du. Bu önerive karşılık ABD \c Sov- yctler. "Atlantik kıyılarından yapda- cak tarihin en önemli çıkarma >e indir- me harekatı ile bu darbe vurulmalıdır" diyorlardı. Washington bu harekatın kod adı olan "Overlord - Derebeyi"ni Moskova ve Londra'ya da bildirmiş- ti. Çiçero. bundan 50 yıl önce 6 Hazi- ran 1944 Salı sabahı, Normandiya kıyılanna müttefiklerin yapacağı çı- karmanın "Overlord" kod adını içe- ren belgeleri dahi Almanlara vermişti. Hitler. müttefikler arasındaki bu görüş aynlığını "sonunda anasının gö- zü Churchill'in dediği olur" diyerek Normandiya Çıkarmasrnı ciddiye al- mayacaktı. Yaşamının bu en büyük hatasını yapan Hitler, Balkanlar ile Güney Fransa'yı takviye edecek, buna karşılık Normandiya kıyılanna yönelik Kuzeybatı Atlantik yakası- nda daha az oranda asker konuş- landıracaktı... 6 haziran sabahı 5300 çıkarma ve savaş gemisinde 370 bin asker Churc- hill'in "Order of the Day - Emir Gü- nü"nden yararlanarak söylediği "D- Day - D-Günü" Çıkarması Norman- diya kıyalannda başlayacak ve müt- tefiklerin 24 ağustosta Paris'e girişi ile noktalanacaktı. Yarın: Çiçero ve Milli Emniyet MEHMED KEMAL Devlet Düşkönû...Çocukluğumda Ankara'ya dışarıdan gelenlere 'ya- ban' derlerdi. Yaban sözcüğü, yerliyle dışarıdan gelen- leri birbirinden ayırırdı. Yabana, bir tür dışarltklı da der- lerdi. Sonra Yakup Kadri 'Yaban' romanını yazdı, yaban ar- tık rahatlıkla söylenir oldu. Sözü edildiğinde, hemen her yerde kullanılır olan, ro- manın kahramanı AhmetCelal'le Bekir Çavuş arasında şöyle bir konuşma geçer: "Biliyorum beyim sen de onlardansın emme." "Onlarkim?" "Aha, KemalPaşa'dan yana olanlar..." "İnsan Türk olur da Kemal Paşa dan yana olmaz mı?" "Biz Türk değiliz ki beyim." "Ya nesiniz?" "Biz islamız Elhamdülillah... O senin dediklerin Hay- mana 'da yaşarlar.'' Haymana, ovanın ortasında Bala, Polatlı gibi bir kasa- badır. Çevresi Kürt, Tatar, Çerkez köyleriyle sarılıdır. Haymana Ovası sürgün edilen Kürtler, Tatarlar, Çerkez- lerle doludur. Günümüze değin Haymana bir göçmen ovası olmuştur. Nereden bir goçmen alayı gelmışse pa- dişah onları Haymana, Balâ, Polatlı gibi yerlere sürerdi. Cihanbeyli ilçe değildir, köy irisi bir kasabadır. Nazım Hikmet, Kurtuluş Savaşı Destanı'nda onun ıçın "... Cihanbeyliçöl..."der. 46 demokrasisinden sonra partilere oylar bu etnik yer- leşime göre çıkmıştır. Oyları Tatar Tatara, Kürt Kürde, Çerkez Çerkeze göre vermiştir. Balâ, silmece Alişan Bey'e oy verince göze giren kasabalardan biri olmuştur. Gölbaşı'nın çevresındeki köyler şimdi birer mahalle olmuştur. Karakusunlar öyle değil mi? Bundan elli yıl önce Ballıkpınarlı İzzet Ağa'nın oğlunu evlendirirken düğününe gitmiştik. Hıfzı 0ğu2 Bekata, birkaç gazeteci, rahmetli Behçet Kemal Çağlar, Kürt sayılan Nusret Baban çağrılıydı. Izzet Ağa köyün. yakın köylerin ağası... Şöleni oldukça geniş tutmuştu. Şöyle bir örnek vereyim. Davul zurna olduğu gibi cazbant da vardı, alaturka saz takımı da... Mezeler höşmerimden çiroz salatasma kadar uzanıyordu. Yenildi, içildi, oynan- dı. Gece bitmek nedir bilmedi. Ankaranın aydınları, "Şöylekoyu, çevresinibirdola- şalım" dediler. Ay ışığında kıra yayıldık. Rahmetli Beh- çet Kemal Çağlar, "Vatan toprağı..." diyerek yere bir hamle etti. İki avucunu toprakla doldurdu. Avuçlarını ovalarken toprağın ıslaklığını fark etti. Oradan geçen bir hayvan yenile pislemiştı. Vatan toprağını biraz ıslak bu- lan Behçet, biraz sıkıştı. Aka Gündüz'ün "Üvey Ana" diye bir romant vardır; Gölbaşından ta ilerideki tepelere kadar dört bir yanı or- manla donatır. Öyle ki Kepekli Boğazı ağaçtan geçil- mez. ileriyi görme gücü artan nasıl bir düşmüş ki şimdı oralar bırer çam azmanı olmuştur. Üniversite rektörü Kemal Kurdaş'ın ormanın gelişmesinde büyük payı var- dır. İleriyi bunca tepeden gören üstat Aka Gündüz'le Rek tör Kurdaş için ne demeli? Aka Gündüz, ilginç bir adamdı. Selanik'ten gelmişti. Mustafa Kemal in Selanik'ten arkadaşıydı. Ankara'nın tepelerine yerleşmişti. Romanını yazdığı "Dikmen Yıldı- z/"Dikmen'deotururdu. Birgünkırdayaşlı biryılan bul- muştu; yıllarca onu beslemişti. Sokacağından korkulan yılan, konukların apış arasında dolaşır, zarar gelmezdi. Daha sonraki yıllar Keçiören'de,' Aktepe'de oturdu. Ak- şamüstü Karpiç'te iki kadehini içer, otobüsüne biner, bağ evine yollanırdı. Otobüsünü kaçırmak istemezdi. Bir devlet düşkünüydü. Eskiler çoktan gitmişti, yeniler de pek tanımazlardı. Aka Gündüz, biraz da eski Ankara demektir. "Yaban "ı okurken bunları düşündüm. Geçmişle gelecek karışı- yordu. BULMACA 1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA: 1/ Stres. iltihap ve alerjı gibi durumlarda vücutta açığa çıkan organik mad- de. 2/ Tanmda kullamlan azotlu gübre... İslam di- ninde evliliğin sona erme- si. 3/ Yüzgeçlerinde ze- hirli dikenler bulunan. eti makbul bir Akdeniz balı- ğı... Bir bağlaç. 4/ özüm- leme işini yapan yaprak- lann üst yüzündeki dokunun adı. 5/ Siirt'in bir ilçesi... Yüreğin gevşe- yip kasılmasından ileri gelen kımıl- danışı. 6/ Bir pamuk cinsi... İşaret. 7/ İstenç yitimi... Bir sayı. 8/ Bir nota... Bir kimsenin ya da toplulu- ğun başkalannda bıraktığı izle- nim. 9/ Yemişlerin yenilen bölü- mü... Bir şiirin belirli sayıda dize- lerden oluşan bölümlerinden her biri. \UKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ İslam hukukunda kocası tara- fından kesin biçimde boşanan ka- dının, eski kocasıyla yeniden evlenmesini olanaklı kılmak için başka bir erkekle evlenip boşanması... İngjltere'de çok sevilen bir bira çeşidi. 2/ Oylumlu... Fas'ın başkenti. 3/ Japonya'da ha- rakiri sözcüğü bayağı sayıldığı için. bunun yerine kullamlan sözcük. 4/ Sibirya'nın doğu kıyısı açıklannda bir ada. 5/ Mer- canada... Misket limonu da denilen küçük bir limon cinsi. 6/ Tasavvufta. Allah'tan özge olan her şey... Su. 7/ Ülke, yurt... Kenar süsü... Tırnak boyası. 8/ 20 Ekim 1827'de Osmanh do- nanmasının yenilgisiyle sonuçlanan deniz savaşı. 9/ Sir sakla- yan. ağzı sıkı... Bilgisiz. kültürsüz kimse. TOKTAMIŞ ATEŞ yazdı:. OSMANLI TOPLUMUNUN SİYASAL YAPISI B Ü T Ü N K I T A P Ç I L A R D A . . . UHlT KonurSokak27/l YflYINni Itf K ı z ı l a y- A n k a r a • Tel: 419 38 26 İNSAN HAKLARI, LAİKLİK DEMOKRASİ YOLUNDA.... Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Ozden'in günümüze aydınlık getiren görüşleri, yorumlan... Bilgi Yayınevi, ederi 250 bin lira (528 sayfa)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle