Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 6 HAZİRAN1994 PAZARTESİ
10 DIZIYAZI
ğer, Adolf Hitler,
ünlü casus "Çiçero"nun An-
kara'da sağladığı gizli İngiliz
belgelerine inanmış olsaydı
tarihin akışı değişecekti. Müt-
tefıklerin 50 yıl önce bugün
gerçekleştirdiği dünyanın en
zor ve en karmaşık askeri ha-
rekatı olan "Nonnandiya Çı-
karması" korkunç bir ba-
şansızlıkla sonuçlanacaktı.
2. Dünya Savaşı'nın en
önemli tarihçilerinden biri
olarak kabul edilen VV'ilIiam
O'Neill'e göre "Bu başarısız-
lık Avnıpa'nın bugünkü hari-
tasında önemli değişikliğe \ol
açacak ya da Amerika'nın
1945'te Almanya'y a atom
bombası atması sonucunu" ya-
ratacaktı.
İkinci Dünya Savaşı'nın
kaderini etkileyen. düyanın
gelmiş geçmiş "en büyük ca-
susluk" olayının kahramanı
kod adı "Çiçero" olan İlyas
Bazna adlı Arnavut kökenli
bir Türk'tü.
Yabana kaynaklarda "El-
yesa Bazna" olarak sözü edi-
len İlyas Bazna, Ankara'daki
İngiliz Büyükelçisi Sir Hughe
Knatchbull-Hugessen'in oda
hizmetçisiydi.
İngiliz Büyükelçisi'nin göz-
lerinin gördüğü en gizli krip-
tolan İlyas'ın gözleri de görü-
yordu. İlyas'ın gördüklerini
Almanya'nın Ankara'ya
büyükelçi olarak sürgüne
gönderdiği eski Başbakan
Franz von Papen'in gözleri
de...
Hitler'in bakar körlüğü
Von Papen'in haftada iki
kez Ankara'dan Berlin'e özel
uçakla gönderdiği bu çok gızlı
İngiliz kriptolannı Hitler'ın
gözleri de görüyordu, ama
her nedense bunlara inanmı-
yordu. Çünkü Hitler'e göre
bunlar "Gerçek olamayacak
kadar mükemmer belgelerdi.
Hitler ve adamlan bu belgele-
ri müıtefıklerin "disinformati-
on" dedikleri yanıltıcı istıhba-
rat verileri olarak algılıyor-
lardı.
Eğer günün birinde "casus-
luk sözlüğü" ya da ansiklope-
disi derlenecek olursa. dişiliği
ile çıktığı casusluk mesleğinin
doruğundan Mata Hari'yi
ezici bir üstünlük ile ikinci sı-
raya indirecek tek kişinin
İlyas olduğu görülecektir.
Kuşkusuz ilyas, en güzel
kadınlarla sevişen. en büyük
istakoz ve en lüks siyah hav-
yan "afrodizyak" etkisinden
dolayı yerken en lüks şam-
panyayı seçen bir James Bond
değildi.
Ancak ne var ki James
Bond'un yaptıklan palavra,
"Çiçero" İlyas'ın yaptıklan
gerçekti. Hatta ünlü İngiliz
kökenli aktör James Mason
Amcrikan "Five Fingers - Beş
Parmak" fılminde İlyas'ı can-
landınrken fılmin rejisörü V.
Mankiewitz de bu "gerçek-
leri" Hitler'in yorumlan gibi
"gerçekdışı" sahnelerle besle-
mek zorunda kalacaktı.
İlyas kimdi? Kimin nesiydi?
Hakkında bilinenler çok az.
İlyas'ın yaşam öyküsü üzerin-
deki duman perdesi henüz
aralanmış deeil. Bilinen eer-
çek, İlyas'ın 26 Ekım 1943 ile
(yaklaşık) Mart 1944tarihleri
arasında İngilizlenn aleyhine
Almanlann lehine "topu topu
120 gıin casusluk" yaptığıdır.
Bir başka gerçek de İlyas'ın
attığı her adımın Türk Milli
Emniyeti'nce çok iyi bilindiğidir.
Hatta İngiliz ve Alman büyükelçileri
ve Hitler gibi Türkiye Cumhurbaş-
kanı İsmet Inönü'nün gözlerinin de bu
gizli kriptolan gördüğü söylenir.
Arnavutluk göçmeni
İlyas daha çocukken ailesiyle bir-
likte Arnavutluk'tan Türkiye'ye göç
etmişti. İlyas'ın gençliği ve eğitimi
hakkında fazla bir bilgi yok. 1930'-
lann sonlannda İstanbul'da bazı ya-
bancılara ve diplomatlara şoförlük ve
evlerinde garsonluk yaptığı anlatılır.
Aktanlan bir başka olay ise bir
keresinde bir Yugoslav diplomatın
evinde garson olarak çalışırken pat-
ronunun, kendisine ait mektuplan
okurken yakaladığı \e hemen İlyas'ı
kapı önüne koyduğudur. Bu. İlyas'ın
casusluğa yönelik tutkusunu peîciştir-
mek için uydurulmuş bir söylenü de
olabilir.
İlyas'a "casusların casusu" un-
vanını kazandıran olay bir raslantının
sonucudur. İstanbul'da bir çiçekçi
dükkanmın da sahibi olan Albert Jen-
ke adlı bir Alman işadamı aileşi ile
birlikte İstanbul'a yerleşmiştir. İlyas
bir süre Jenke'nin yanmda çalışır. Bu
arada Jenke, kızkardeşi Alman Dışiş-
leri Bakanı Joachim von Ribbentrop
ile evlenecek ve kendisini çiçekçi dük-
kanından Alman Büyükelçiliği'ndeki
"ikinci adam" durumuna yükselmiş
olarak bulacaktır.
O günlerde 40 yaşlannda olan İlyas
da Eylül 1943'te İngiliz Büyükelçili-
ği'nde işe yerleşecek, Sir Hughe
Knatchbull-Hugessen'in oda hizmet-
çisi olacaktır.
Makyajsız palyaço
İlyas'ı bilenler "asillere hizmet eden
gelenekşel oda hizmetçisi durumunda-
ki bir İngiliz 'butler'ından daha çok
TT
A. A. itler,
fc
Casuslanncasusu' olarak
tanımlanan İlyas Bazna'nın getirdiği
belgeleri dikkate alsaydı, 50 yıl önce
yapılan Nonnandiya Çıkarması
başansızolacaktı. Bu başansızlık,
ABD'nin 1945'te Almanya'yaatom
bombası atmasına yol açacaktı.
Hitler,ilyas'ainansaydı
tarihinakışıdeğişecekti
Kod adı 'Overlord-Derebeyi' olan Normandiya Çıkarması 6 Haziran 1944 sabahı başladı. Savaşın akışını tamamen değiştiren
bu tarihi harekât. müttefik güçlerinin 24 Ağustos 1944'te Paris'e girmeleriyle noktalanacaktı.
İngiliz Büvükelçisi Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in (üstte)
ilginç bir alışkanlığı vardı. Londra'dan gelen en gizli kriptolan
bile her akşam bürosundan evine götürerek inceliyor, sabah dö-
nünce kasava kovuyordu. İngiliz Büyükelçisi'nin oda hizmetçisi
tlyas Bazna (küçük resim), bu durumu değerlendirecek ve bir
süre sonra Almanların 'Çiçero' kod adlı casusu haline gelecekti.
od adı 'Çiçero'
olan Türk İlyas
Bazna, 1943-44'te
Ankara'daki İngiliz
Büyükelçiliği'nde
oda hizmetçisiydi.
Büyükelçi'nin
kriptolannı gizlice
fotoğraflayıp
Almanlara
satıyordu. Hitler,
"Gerçek olamayacak
kadar mükemmer
dediği bu belgelere
inanmamakla
yaşamının en büyük
yanlışını yaptı.
soğuğunu ciğerlcrinde hissettiği
için de böyle davranmış olabilir-
di. İlyas, "daha sonra sağ koltu-
ğunun altında kendisini ısıtan 20
bin sterlinle birlikte karartma
uygulanan Ankara sokakları-
nda ve gecenin karanlığında
kayboldu..."
O geçe Moyzisch. sabaha ka-
dar çalıştı. Negatiflerdcki 52
kareyi büyüttü. Sabah, yarı
traşlı bir durumda Büyükelçi
Von Papen'in odasına gidcrck
fotoğraflan sundu. Büyükelçi
daha birkaç fotoğrafa bakmıştı
ki birden "harika" diye bağırdı.
Von Papen heyecanlanmıştı.
jlyas'ın getirdiği belgelerde.
İngilizlenn Ankara'yı nasıl sa-
vaşa girmcye zorladığı, Türki-
ye'ye sızan İngiliz Hava Kuv-
vetleri personelinin durumu ve
ABD'nin Sovyetlcrc yaptığı
gizli askeri yardımlar anlatıh-
yordu.
"Çiçero" doğuyor
Von Papen Berlın'e olayı
kripto ile aktanrkcn bir gazetc-
ci gibi haber kaynağını gizle-
mek ve korumak gereğini duy-
du. Böyle bir kaynak bir daha
ele geçmezdi. Berlin'e kay-
nağının adını vermedi, sadece
bir kod adı bildirdi: "Çiçero"
Neden İlyas'a "Çiçero" adını
taktığını, yıllarca sonra açıkla-
yan Von Papen "Romalı ünlü
hatip Çiçero gibi çok güzel ko-
nuşan belgeleri veren bir kişi ol-
duğu için" diyecekti. Savaşın
sonunda sektz ay hapis yatacak
olan Von Papen daha sonraki
yıllarda geldiği Türkiye'de her
ikisi de rahmetli olan arkadaş-
lanm Cumhuriyet muhabirleri
INadir Dayı, ile İstanbul'da; Sait
Arif Terzioğlu ile Ankara'da
özel söyleşiler yapacaktı.
Genç kuşaklann pek bilme-
diği bu öykünün kahramanı
İlyas (Elyesa) Bazna'dan. bun-
dan böyle biz de artık "Çiçero"
diye söz edeceğiz.
Ankara'dan gelen bu bilgıler
Güvenlik Bakanı Heinrich
Himmler aracılığı ile Hitlcr'e
iletildi ve aynca İngiliz kripto-
lannın ileride çözümü için şifre
uzmanlanna gönderildi. L'z-
manlar. bu şifrelcrin "yalnız bir
kez kullamlan özgün şifreler"
olduğunu ve belgelenn "sahte"
olmadığını bildireceklerdi.
Gerçek casusluk roman ve
filmlennde olduğu gibi Çiçero,
Moyzisch ile çok değışik biçim-
lerde buluşacaktı. Çiçero.
Moyzisch'i telefonla aradığın-
da sekreterine Fransızca olarak
"aynı e\de pokere davet" eder-
ken adını da "Pierre" olarak bı-
rakacaktı. Moyzisch daha ön-
ceden aralarında vanlan anlaş-
manın öngördüğü yer ve saatte
Çiçero'yu Ankara'nın boş so-
kaklannın birinden alacak ve
araba içinde fılm makarası ile
sterlinlereldeğiştirecekti. Daha
sonra Çiçero yine şapkasının si-
perinı indirip, yakasını daha bir
sıkı kaldırarak her zamanki
gibi Ankara sokaklannda kay-
bolacaktı. Çiçero istese de iste-
mese de paltosunun yakasını
kaldırmak zorundaydı. Çünkü
artık Ankara'nın kasım. aralık
ve ocak ayının kuru soğuğu in-
sanı iyiden iyiye üşütüyordu.
Eşsiz istihbarat:
"Derebeyi"
POLTTIKA VE OTEŞI
makyajsız bir palyaçonun, duvgularını
yaasıtmayan anlamsız yüzüne sahip"
bir kişi olarak tanımlamışlardır.
İngiliz Büyükelçisi'nin ılgınç bir
alışkanlığı vardır. Londra'dan gelen
en gizli kriptolan bile her akşam
bürosundan. yan binadaki ikamet-
gahına götürmekte, yatmadan önce
bu belgeleri bir kez daha incelemekte-
dir. Sabah kalkınca belgeleri büyü-
kelçiliğin en sağlam çelik kasasına
koymaktadır.
ilyas. büyükelçinin
her gün olağana dönüş-
müş bu alışkanlığını
gözlemlemiştir.
2. Dünya Savaşı'nda
İstanbul'un. hatta Ka-
zablanka ve Lizbon'dan
daha önemli bir casus-
luk merkezi olduğunu
söylediği ve yakında
Türkçesı yayımlanacak
olan "İstanbul Entrika-
lan" adlı kitabında
Barry Rubin "Çiçero" olayının baş-
langıcım özetle şöyle anlatır:
"ilyas, göreve başladıktan yaklaşık
bir ay sonra 26 Ekim 1943 Salı günü
eski patronu Albert Jenke'vi Alman
Büyükelçiliği'ndeki lojmanında ziya-
ret eder. ilyas'ın önerisini duy an Jenke
ne yapacağını şaşırır ve Alman istihba-
rat örgütü "Sicherheitsdıenst'in Anka-
ra İstasyon Şefı Ludwig Moyzisch'i
odasına çağırır. İlyas, önerisini ona da
şöyle yineler:
'Çiçero' köşeyi dönüyor
Londra'dan İngiliz Büyükelçisi'ne
gelen en gizli belgelerin (kripto) fo-
toğraflannı size getireceğim. Her ma-
kara fılm için bana 20 bin şterlin öde-
yeceksiniz. Ödemeler İngiliz Sterlini
üzerinden peşin olarak yapılacak. Al-
man Markı (o günlerde TL'nin bu-'
günkü değerinden de beterdir) kabul
etmem. Önenmi kabul etmenız için
size 4 günlük süre veriyorum."
O tarihte. İngiliz Başbakanı VVins-
ton Churchill'i bir yana bırakın. belki
de İngiliz kralıçesinin yıllık ödeneğı
bile İlyas'ın istediği raİcamdan daha
az olmalıydı.
28 29 Ekim 1943 günleri Ankara'-
da Türkiye Cumhuriyeti'nin kuru-
luşunun 20. yıldönümü törenlerle
kutlanmaktadır. Hipodrumda"resnıi
geçit" ve TBMM'de Cumhurbaşkanı
Mesajda Berlin. İlyas'ın önerisıne
"olur" demektedır.
MoNZİsch ile İlyas o gece büyü-
kelçiliğin arka kapasındaki sundur-
manın allında gece 22.00"de buluşur-
lar. Yıllardan sonra bu olayın tanığı
bir Alman o geceyi özetle şöyle anla-
tacaktır:
İKas - Önce parayı görelim...
Moyzisch odadaki çelik kasayı
açar. yardımcısı 20 bin sterlini saydı-
ktan sonra para destelerinı ycnidcn
kasaya koyup kilitler.
Yabana kaynaklarda 'Elvesa Bazna1
olarak sözü ™°izısch
.
... i, _ ^ . , •, , i • 4 •*• Vk» ••« i • • 8
1DI
P
a r a
nazır...
edilen İlyas Bazna, Ankara dakı Inalız Buyukelçısı a
rtık filmi göreli
n
" '
XJr
" " ' İl iki
Sir Hughe Knatchbull-Hugessen'in oda
hizmetçisiydi. İngiliz Büyükelçisi'nin gözlerinin
gördüp en gizli kriptoları İlyas'm gözleri de
görüyordu. îlyas'ın gördüklerini Alraanya'nm
Ankara'ya büyükelçi olarak sürgüne gönderdiği
eski Başbakan Franz von Papen'in gözleri de...
İsmet İnönü'nün "resmi kabulü"
vardır.
Türkiye'yi 2. Dünya Savaşı'na sok-
mayıp yansızlık politikasıyla büyük
başan gösteren İnönü, bu askeri res-
mi geçitte müttefıklere ve Almanlara
"Bakın ordum ne kadar güçlii, düzenli
ve disiplinli... Ne bana saldınn ve ne de
beni savaşa girmeye zorlayın" me-
sajını vermeye çalışmaktadır. Şeref
tribünündeki yabancı diplomatlann
kimileri not almakta, kimileri fotoğ-
raf çekmektedir. Bunlar arasında
İngiliz ve Alman büyükelçileri ve hat-
ta Ludwig Moyzisch de vardır.
Günün raporunu Berlin'e bildir-
mek için masasının başına dönen
Moyzicsh'i önemli veçok gizli birme-
saj beklemektedir. (İşin ilginç yanı.
tam 30 yıl sonra Alman Büyükelçili-
ği'nce satışa çıkanlan bazı büro mal-
zemeleri arasında bu masayı bir ras-
lantı sonucu ben satın aİacaktım.)
„ ım...
ilyas iki makara filmi
verir. Moyzisch'in
vardımcısı. karanlık oda
durumuna sokulan bod-
rum katındaki odaya inip
filmlcri banyo cdcr. 15 da-
kıka sonra döndüğünde
Almanya'nın Ankara'-
daki başcasusu, yan ıslak.
negatiflerin birinde "(Çok Gizli) Dı-
şişleri Bakanlığı'ndan İngiliz Büyükel-
çiliği'ne-Ankara" yazısını görür.
Kasa açılır ve 20 bin sterlin ilyas'a
ödenir.
Ankara'nın karanlık
sokaklannda
İlyas'ın parayı birde kendisinin sa-
yıp saymadığını bilmiyoruz. Ancak
bundan sonra ne olması gerektiğini,
casusluk fılmleri ile romanlanndan
esinlenerek ve "dsa olsa böyle olurdu"
yöntemini kullanarak şu varsayımı
yapabiliriz:
"Alman Büyükelçiliği'nin arka
kapısından çıkan İlyas, sol eiiyle şap-
kasımn siperliğini biraz daha aşağıya
indirdi. Paltosunun yakasını iyicc
kaldırdı. İlyas. bunları casus fılmlerin-
de gördüğü için mi \ apmıştı? Ankara'-
nın gece iliklere işleyen dondurucu kuru
Yıllarca sonra Londra ve
Bonn'da yapılan açıklamalara
göre Çiçero. Almanlara şu bil-
gileri içeren belaeler eetirmişti:
1. "Ocak 1944'te inüttefıkler
Sofya'vı bombalavacak."
Almanlar bu bilgıyi cıddıye
alsalardı saldın başansızlıkla
sonuçlanacak ve belki de müt-
tefıkler için görülmemiş bir
yıkım olacaktı. Böyle bir olay ıse Hit-
ler karargahına görülmemiş bir mo-
ral ve propaganda fırsatını verecekti.
2. "Tarafsız Ankara ile Londra ara-
sındaki ilişkiler gelişiyor."
Bu veriyi Von Papen Ankara'daki
yüksek düzeydeki temaslan ile de
doğrulamıştı. Ancak. Berlin ne Çiçe-
ro ve ne de Büyükelçi von Papen'e gü-
vcndi.
3. İngiliz Başbakanı VVınsıon
Churchill "Almanlara vurulacak dar-
be Balkanlar'dan yapılacak bir çıkar-
ma ve indirme ile başlamalıdır" dıyor-
du. Bu önerive karşılık ABD \c Sov-
yctler. "Atlantik kıyılarından yapda-
cak tarihin en önemli çıkarma >e indir-
me harekatı ile bu darbe vurulmalıdır"
diyorlardı. Washington bu harekatın
kod adı olan "Overlord - Derebeyi"ni
Moskova ve Londra'ya da bildirmiş-
ti. Çiçero. bundan 50 yıl önce 6 Hazi-
ran 1944 Salı sabahı, Normandiya
kıyılanna müttefiklerin yapacağı çı-
karmanın "Overlord" kod adını içe-
ren belgeleri dahi Almanlara vermişti.
Hitler. müttefikler arasındaki bu
görüş aynlığını "sonunda anasının gö-
zü Churchill'in dediği olur" diyerek
Normandiya Çıkarmasrnı ciddiye al-
mayacaktı. Yaşamının bu en büyük
hatasını yapan Hitler, Balkanlar ile
Güney Fransa'yı takviye edecek,
buna karşılık Normandiya kıyılanna
yönelik Kuzeybatı Atlantik yakası-
nda daha az oranda asker konuş-
landıracaktı...
6 haziran sabahı 5300 çıkarma ve
savaş gemisinde 370 bin asker Churc-
hill'in "Order of the Day - Emir Gü-
nü"nden yararlanarak söylediği "D-
Day - D-Günü" Çıkarması Norman-
diya kıyalannda başlayacak ve müt-
tefiklerin 24 ağustosta Paris'e girişi ile
noktalanacaktı.
Yarın: Çiçero ve
Milli Emniyet
MEHMED KEMAL
Devlet Düşkönû...Çocukluğumda Ankara'ya dışarıdan gelenlere 'ya-
ban' derlerdi. Yaban sözcüğü, yerliyle dışarıdan gelen-
leri birbirinden ayırırdı. Yabana, bir tür dışarltklı da der-
lerdi.
Sonra Yakup Kadri 'Yaban' romanını yazdı, yaban ar-
tık rahatlıkla söylenir oldu.
Sözü edildiğinde, hemen her yerde kullanılır olan, ro-
manın kahramanı AhmetCelal'le Bekir Çavuş arasında
şöyle bir konuşma geçer:
"Biliyorum beyim sen de onlardansın emme."
"Onlarkim?"
"Aha, KemalPaşa'dan yana olanlar..."
"İnsan Türk olur da Kemal Paşa dan yana olmaz mı?"
"Biz Türk değiliz ki beyim."
"Ya nesiniz?"
"Biz islamız Elhamdülillah... O senin dediklerin Hay-
mana 'da yaşarlar.''
Haymana, ovanın ortasında Bala, Polatlı gibi bir kasa-
badır. Çevresi Kürt, Tatar, Çerkez köyleriyle sarılıdır.
Haymana Ovası sürgün edilen Kürtler, Tatarlar, Çerkez-
lerle doludur. Günümüze değin Haymana bir göçmen
ovası olmuştur. Nereden bir goçmen alayı gelmışse pa-
dişah onları Haymana, Balâ, Polatlı gibi yerlere sürerdi.
Cihanbeyli ilçe değildir, köy irisi bir kasabadır. Nazım
Hikmet, Kurtuluş Savaşı Destanı'nda onun ıçın
"... Cihanbeyliçöl..."der.
46 demokrasisinden sonra partilere oylar bu etnik yer-
leşime göre çıkmıştır. Oyları Tatar Tatara, Kürt Kürde,
Çerkez Çerkeze göre vermiştir. Balâ, silmece Alişan
Bey'e oy verince göze giren kasabalardan biri olmuştur.
Gölbaşı'nın çevresındeki köyler şimdi birer mahalle
olmuştur. Karakusunlar öyle değil mi?
Bundan elli yıl önce Ballıkpınarlı İzzet Ağa'nın oğlunu
evlendirirken düğününe gitmiştik. Hıfzı 0ğu2 Bekata,
birkaç gazeteci, rahmetli Behçet Kemal Çağlar, Kürt
sayılan Nusret Baban çağrılıydı. Izzet Ağa köyün. yakın
köylerin ağası... Şöleni oldukça geniş tutmuştu. Şöyle
bir örnek vereyim. Davul zurna olduğu gibi cazbant da
vardı, alaturka saz takımı da... Mezeler höşmerimden
çiroz salatasma kadar uzanıyordu. Yenildi, içildi, oynan-
dı. Gece bitmek nedir bilmedi.
Ankaranın aydınları, "Şöylekoyu, çevresinibirdola-
şalım" dediler. Ay ışığında kıra yayıldık. Rahmetli Beh-
çet Kemal Çağlar, "Vatan toprağı..." diyerek yere bir
hamle etti. İki avucunu toprakla doldurdu. Avuçlarını
ovalarken toprağın ıslaklığını fark etti. Oradan geçen bir
hayvan yenile pislemiştı. Vatan toprağını biraz ıslak bu-
lan Behçet, biraz sıkıştı.
Aka Gündüz'ün "Üvey Ana" diye bir romant vardır;
Gölbaşından ta ilerideki tepelere kadar dört bir yanı or-
manla donatır. Öyle ki Kepekli Boğazı ağaçtan geçil-
mez. ileriyi görme gücü artan nasıl bir düşmüş ki şimdı
oralar bırer çam azmanı olmuştur. Üniversite rektörü
Kemal Kurdaş'ın ormanın gelişmesinde büyük payı var-
dır. İleriyi bunca tepeden gören üstat Aka Gündüz'le Rek
tör Kurdaş için ne demeli?
Aka Gündüz, ilginç bir adamdı. Selanik'ten gelmişti.
Mustafa Kemal in Selanik'ten arkadaşıydı. Ankara'nın
tepelerine yerleşmişti. Romanını yazdığı "Dikmen Yıldı-
z/"Dikmen'deotururdu. Birgünkırdayaşlı biryılan bul-
muştu; yıllarca onu beslemişti. Sokacağından korkulan
yılan, konukların apış arasında dolaşır, zarar gelmezdi.
Daha sonraki yıllar Keçiören'de,' Aktepe'de oturdu. Ak-
şamüstü Karpiç'te iki kadehini içer, otobüsüne biner,
bağ evine yollanırdı. Otobüsünü kaçırmak istemezdi. Bir
devlet düşkünüydü. Eskiler çoktan gitmişti, yeniler de
pek tanımazlardı.
Aka Gündüz, biraz da eski Ankara demektir. "Yaban "ı
okurken bunları düşündüm. Geçmişle gelecek karışı-
yordu.
BULMACA
1 2 3 4 5SOLDAN SAĞA:
1/ Stres. iltihap ve alerjı
gibi durumlarda vücutta
açığa çıkan organik mad-
de. 2/ Tanmda kullamlan
azotlu gübre... İslam di-
ninde evliliğin sona erme-
si. 3/ Yüzgeçlerinde ze-
hirli dikenler bulunan. eti
makbul bir Akdeniz balı-
ğı... Bir bağlaç. 4/ özüm-
leme işini yapan yaprak-
lann üst yüzündeki
dokunun adı. 5/ Siirt'in
bir ilçesi... Yüreğin gevşe-
yip kasılmasından ileri gelen kımıl-
danışı. 6/ Bir pamuk cinsi... İşaret.
7/ İstenç yitimi... Bir sayı. 8/ Bir
nota... Bir kimsenin ya da toplulu-
ğun başkalannda bıraktığı izle-
nim. 9/ Yemişlerin yenilen bölü-
mü... Bir şiirin belirli sayıda dize-
lerden oluşan bölümlerinden her
biri.
\UKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ İslam hukukunda kocası tara-
fından kesin biçimde boşanan ka-
dının, eski kocasıyla yeniden evlenmesini olanaklı kılmak için
başka bir erkekle evlenip boşanması... İngjltere'de çok sevilen
bir bira çeşidi. 2/ Oylumlu... Fas'ın başkenti. 3/ Japonya'da ha-
rakiri sözcüğü bayağı sayıldığı için. bunun yerine kullamlan
sözcük. 4/ Sibirya'nın doğu kıyısı açıklannda bir ada. 5/ Mer-
canada... Misket limonu da denilen küçük bir limon cinsi. 6/
Tasavvufta. Allah'tan özge olan her şey... Su. 7/ Ülke, yurt...
Kenar süsü... Tırnak boyası. 8/ 20 Ekim 1827'de Osmanh do-
nanmasının yenilgisiyle sonuçlanan deniz savaşı. 9/ Sir sakla-
yan. ağzı sıkı... Bilgisiz. kültürsüz kimse.
TOKTAMIŞ ATEŞ yazdı:.
OSMANLI
TOPLUMUNUN
SİYASAL YAPISI
B Ü T Ü N K I T A P Ç I L A R D A . . .
UHlT KonurSokak27/l
YflYINni Itf
K ı z ı l a
y-
A n k a r
a • Tel: 419 38 26
İNSAN HAKLARI, LAİKLİK
DEMOKRASİ YOLUNDA....
Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör
Ozden'in günümüze aydınlık getiren
görüşleri, yorumlan...
Bilgi Yayınevi, ederi 250 bin lira (528 sayfa)