Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURfYET 4 HAZİRAN1994CUMARTESİ
12 KULTUR
Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Levent:
Sanatın gerçeldiğini yaşatmaya çalışıyoruz
ECETEMELKURAN
ANKARA - "Bu ders drama yön-
temiyle verilir." 1936 yılında çıkan-
lan ilköğretim müfredatında bütün
derslerin altında, koyu renk harfler-
le bu küçük not var. Drama ise Dev-
let Tiyatrolan Genel Müdürü Ta-
mer Levent'e görc "Jnsanın kendisiy-
le ve başkalanyla olan iUşkilerinin
bütünü." Öjleyse "yaşam" denen
dersin altına 'drama' diye bir not dü-
şülmeli. Hem de büyükçe harflereş-
liğinde bir yıldızlı bir pekiyi ile.
Devlet Tiyatrolan'ndaki "fır-
tınalı" sezonun son bir ayında göre-
ve gelen Devlet Tiyatrolan Genel
Müdürü Tamer Levent'in, herkesin
"cocukluk diişü" dediği planlan var:
Ülkelerin sırurlanrun kalkması. in-
sanlann mutlu olması, anJaşılmak,
anlatabilmek ve hiç korkmamak
gibi.. sonra, hep birlikte el ele tiyatro
izlemek gibi.. birbirimize rahatça
dokunabilmekgibi..."İmparatorluk-
lar bitti, artık kimlik arayışı ve insan
olmak gerek" diyor Devlet Tiyatro-
lan Genel Müdürü Levent.
Geİişen Devlet Tiyatroları
Nicelik ve nitelik acısından gelişen
Devlet Tiyatrolan'nda bir bahar te-
mizliği yapan Levent'in çabası
"mantık disiplinini" sağlamak, çün-
kü "aydınlığın tarafını" tutuyor.
Cumhuriyet devriminin kültür ve
sanat kalesi olan Devlet Tiyatro-
lan'nı bu kimliğiyle uyum içinde bü-
yütmeye ve sürdürmeye çalışan Le-
vent'in Türkiye"de tiyatronun ve git-
gide sanatın "çiğdem çekirdekten
sayılması" gibi de bir derdi var. Le-
vent'le yaşama ve insanlara dokun-
mak, tiyatro ile birlikte var olmayı
tanımlamak ve yeni projeler üzerine
konuştuk. Genel müdür olma-
sından kısa bir süre sonra tasarruf
tedbirleriyle karşılaşan Levent, so-
rulanmızı şö>Ie yanıtladı:
• Tasarruf tedbuierini nasd değer-
lendiriyorsunuz?
Genel müdürlük tanımını bir
mantık disiplini kurmak olarak algı-
ladığım için bu doğrultuda bizden
birincil işlevimizden vazgeçmemiz
istendiğini düşündüm. Toprak
Mahsulleri Ofisi'nden ya da Devlet
Istatistik Enstitüsü'nden bu istenmi-
yordu, ama bizden sanatı kısmamız
bekleniyordu. Kapıya kilit vurma-
mız bekleniyordu. "Ankara Buluş-
ması" tam bu sırada oldu. İlk akla
gelen engellemekti. Bunun yanı sıra
yurtdışından beklediğimiz sanatçı
konuklar ve programlar vardı. Her
oyun, ayakta seyirci ile izlendi.
Laik Türkiye'nin simgesi DT
Yurtdışından beklediğimiz prog-
ramlan da ayru günlere getirerek
yan uluslararası bir festival düzenle-
miş olduk. Sanıyorum. tasarruf ön-
lemleri almırken sanat ve kültürün,
bir ulusun moral değerlerini ayakta
tutan şeylerin bunlar olduğu unutu-
luyor. Sanat ve kültürün uîus bilinci
yaratmadaki işlevi de yeterince algı-
lanamıyor. Oysa evrenselleşmede
sanatın anlamı düşünülmeli. Biz
bunlan ilanlanmıza koyduğumuz
ufak tefek notlarla dile getiriyoruz.
"Daha anlaşılır bir dünya için sanat
Bir parça anlaşdmak için dünyayı de-
ğiştirir. El ele tiyatroda buluşalım"
diyoruz. Bunlar tiyatronun işlevleri
• Bugün dünyada ve
Türkiye'debir
kimlik arayışı
yaşanıyor. Bireyîer ve
toplum arabeskleşen
bir Türkiye'de
kendilerini bulmaya
çalışıyorlar.
Biz sanatçılar da bu
toplumun içindeyiz,
etkileşerek
yaşıyoruz. Sanatın ve
sanatçının
bu koşullardaki yeri ise
ulusalbirbilinç
yaratmak, öncü
olmak.
zaten. Bu işlevleri çok kısıtlı olanak-
larla yerine getirmeye çalışıyoruz.
Devlet Tiyatrolan, Cim-Bom kadar
önemli değil mi bu ülkede? Tiyatro-
dan kısıntı yapalım diyenler sanki
"Artık geceleri çiğdem çekirdek ye-
meyelim" der gibi kolayca söylüyor-
lar bunu. AB'ye girme çabasında
olanlann, Fransa'nın sınai kalkın-
ma ile kültürel gelişmeye ayırdı-
paranın denk olduğunu bilmesini is-
tiyorum. Laik Türkiye'nin simgesi
olarak kurulmuş Devlet Tiyatro-
lan'na aynlan paranın lüzumsuz
olup olmadığının tartışmak bile an-
lamsız.
Kimlik arayışı yaşanıyor
- Devlet Tiyatrolan birey, sanat ve
devlet otoritesi gibi bir araya gelmesi
güç kavramlan aynı çatı altında top-
luyor. Bu konudaki düşünceleriniz
neler?
Bugün dünyada ve Türkiye'de bir
kimlik arayışı yaşanıyor. Bireyîer ve
toplum arabeskleşen bir Türkiye'de
kendilerini bulmaya çalışıyorlar.
Bundan 15 yıl önce bireyin fazla de-
ğeri yoktu. Son dönemde bireyin ka-
zandığı önemle toplum yapısı da de-
ğişti. Biz sanatçılar da bu toplumun
içindeyiz, etkileşerek yaşıyoruz. Sa-
natın ve sanatçının bu koşullardaki
yeri ise ulusal bir bilinç yaratmak,
öncü olmak. Sanatçılann böyle dü-
şünmesi ve böyle yaşaması gerekti-
ğine inanıyorum.
Devlet Tiyatrolan'nın yapısını da
bu doğrultuda yenileştirmeye çalışı-
yoruz. Son gelişmelere karşı, laikli-
ğin ve ulus olmanın bir kalesi gibi
düşünüyorum Devlet Tiyatrolan'nı.
193O'lı yıllarda Rıza Şah Pehlevi
Türkiye'ye geldiğinde, Atatürk onu
bir locaya oturtup opera izletmiş ve
övünerek "Artık bizim de operamız
var" demiş. Devlet Tiyatrolan da
böyle bir devrim heyecanıyla kurul-
du.
Bizim görevimiz, bu devrim heye-
canını diri tutmak. Sanatın kendi
gercekliğini yaşatmaya çalışıyoruz.
Bunun için gerekirse bir baskı grubu
olarak.Anıtkabir'e yürüyoruz. Eğer
gerek görürsek yararlı olacağına
inanırsak sokak gösterileri bile ya-
pacağız. Böyle bir şey 20 yıl önoe ol-
saydı "Devlet Tiyatrolan sokağa
düştü" derlerdi. Ama gerekliyse bu
dayapılır.
Sarayevo Tiyatro Birlikleri Baş-
kanı Karya Doriç'in dediği gibi: "Ba-
na hangi ülkeden olduğumu sorar-
sanız, size aktris olduğumu söyle-
rim." Bu evrenselliği ve insan değer-
lerini yakalamaya cabalıyoruz.
- Son dönemde gündemde olan kü-
reseüeşme kavramıyla sanat arasında
bir bağlantı kurarsak...
Aklıma çocukluk düşlerim geli-
yor: Sınırlar olmasın; insanlar mutlu
ve bilinçli olsun; bireyîer kendi ken-
dini yönetsin. Şimdi büyüdük. Bun-
lardan vazgeçtiğimiz anlamına gel-
miyor bu. Ama artık "Böyle olması
için ne yapılabilir?" diye düşünüyo-
ruz. Dünyanın hemen bütün ülkele-
rinde çalışmalar yaptım. Edindiğim
bilgiler beni yüreklendiriyor.
Çocukluk düşleri gerçek olsun
Çünkü hangi ülkeden olursa ol-
sun bütün sanatçılar benim çocuk-
luk düşlerimi taşıyor. Ve böylece dü-
şünüyor insan. Eğer bu kadar insan,
enerji bu düşte birleşirse neden ol-
masın? Ama bunun için gerekli ko-
şullan hazırlamak ve demokrasi
kültürünü benimsemek gerekiyor.
tktidara gelen partilerin, ilk iş ola-
rak kültür merkezlerini kapatmayı
düşünmemeleri gerekiyor. Böyle bir
şey olmasına k-arşın insanlann buna
izin vermeyecek düzeyde bilinçli
olması gerekiyor.
Türk sanatçılannın Halide Edip
Adıvarın "Şinekli BakkaTındaki
Kız Tevfik gibi dışlanmaması gere-
kiyor. İşte biz böyle bir cumhuriyet
sanatçısı istiyoruz. Kişiler boyalı
basına bakarak sanatı ve sanatçıyı
ciddıye almamaya başlıyorlar. Bizse
Devlet Tiyatrolan'nda öyle sanatçı-
lar yetiştirmek istiyoruz ki insanlar,
çocuklannın sanatçı olmasını iste-
sinler.
Sanatçılar da konuşsunlar ve yo-
rum yapsınlar, bunu istiyoruz. Biz
çocukluk düşleri gerçek olsun istiyo-
ruz, bunun için çalışıyoruz.
Gibson, Garner ve FosterTı 'Maverick'
Hollywood, yaz sezonunda eski televizyon dizilerinin sinemaya uyarlamalannı sunuyor!
Kühür Servisi - Tatildeki çocuklan
hedef alan ama aynı zamanda yetiş-
kin seyirciyi de kaçırmamayı amaç-
layan yaz sezonunda Hollyvyood, bu
iki farklı seyirci grubu bir araya
getirecek yeni bir formül buldu: Eski
televizyon dizilerini sinemaya uyar-
lamak. Bu yaz Hollvwood'un dünya
piyasasına sunduğu fılmler arasında
"Maverick" ve "VVyatt Earp" gibi iki
eski vvestern dizisi ile "Lassfe" ve
"Taş Devri" gibi çocuklarla birlikte
büyükleri de ekran başma çeken iki
eski çocuk dizisi yer alıyor. Eskiden
küçümsenen ama geçtiğımiz yıl "Jıı-
rasskr Park"m hasılat rekoru kı-
rmasıyla birden önem kazanan yaz
dönemi filmleri, bu yıl da Kevin Cost-
ner, Dennis Quaid ve Gene Hack-
man'ı bir araya getiren "Wyatt Earp"
ile Mel Gibson, Jodie Foster ve James
Garner'ın rol aldığı bol yıldızlı film-
lerle rekor peşinde koşuyor.
"Maverick" 1950'lerde en çok sey-
redilen televizyon dizisi olması, bu
dizide başrolü üstlenen Garner'ın
fılmde de rolü bulunması ve sinema-
ya seyirci çekme konusundaki yaşa-
yan en başanlı üç oyuncudan biri
olan Gibson'ın başrolü üstlenmesi
gibi faktörlerbirarayagelince''Mave-
rick" rekora en yakın aday olarak
gözüküyor.
Mel Gibson'un muhasebeciliğini
yaparak girdiği sinema sektöründe
yapımcılığa kadar yükselen Brnce
Davey'in yapımabğını üstlendiği fil-
min, senaryosunu VVillianı Gokknan
kaleme aldı. Bir poker turnuvasına
katılmak için gereken parayı topla-
maya çalışan bir kumarbaan öykü-
James Garner, Jodie Foster ve Mel Gibson, 1950'lerde çok tutulan komedi-vvestem 'Maverick'te buluştu.
sünü anlatan filmin yönetmenliğini ise
"Leatnal Weapon" serisinde Gibson
ile birlikte çalışmış olan Richard Don-
ner üstlendi. Filmin kadın karakteri
Annabell için öncelikle Meg Ryan dü-
şünüldü. Ryan'm artık zamanını ko-
casına ve çocuğuna ayırmak istediğini
söylemesi üzerine rol, kabul edeceğine
pek inanılmaksızın Jodie Foster'a tek-
lif edildi. Senaryo konusundaki seçici-
liğiyle tanınan Foster'm, kendi tarzına
uymayan bu komedi- western'i hemen
kabul etmesi tüm ekibi hem şaşırtmış.
henj de sevindirmiş.
Zane Cooper karakteri için ise önce
Paul Newman'ın ismi geçiyor ancak
Gibson'm gönlünde bu rolü Garner'a
oynatmak yauyor. Tek sorun eskiden
başrolü üstlendiği bir filmde Garner'a
ikincil birrol teklif etmenin uygun olup
olmayacagı. Yönetmen Donner. "Bu
rolü yaratan oydu, ona başrolden başka
bir teklif götiirmek çok tngunsuz olur-
du. Bize çok kı/abilirdi. Biz desenano-
yu gönderip bekledik ve sonunda keıidi-
si gelip role talip oldu." diyor. Garner
rolü kabul etmekle kalmayıp Gibson'-
ın rolünü çıkarmasına da yardımcı
oluyor ve ona bildıği tüm kart numa-
ralannı öğretiyor.
15 hafta süren çekimler boyunca en
büyük sorun yönetmenin sert tavirlan
oluyor. Sonunda ekip Donner'ın sü-
rekli tekrarladığı 10 cümleyi bir karto-
na yazıp asarak protesto ediyorlar tu-
tumunu. Bu lOcümlenin arasında "Bu
hayatmtda birlikte çalışma şansızlığına
sahip olduğum en yavaş ekip ". "Neden
saatine bakıp duruyorsun yoksa sen
\apımcı mısın", "Neden hala çekime
başlanmadı? Sorumlulann isimlerini is-
tiyorum" ve gecikme sebeplenni açı-
klamaya çalışanlara verilen "Hayathi-
kayeni dmlemek istemiyorum"yanıtı
yer alıyor. Rolünü yaşayarak oyna-
maya alışkın olduğunu söyleyen Fos-
ter, tüm çekim boyunca bağınp çağı-
ran bir yönetmenin kendisini çok
şaşırttığını belirtiyor : "Eğer bu bir
dram olsaydı ve sahnenin ortasında
'sağa dön, ağzmı aç, çabuk ol' diye
bağıran bir yönetmenim olsaydı onu öl-
dühirdünı. Âma bu film için bu vöntem
son derece yerinde ve çekimler boyunca
çok eğiendün." Şu günlerde Amerika'-
da gösterilmekte olan "Maverick"i se-
yirciler de Foster kadar eğlenceli bu-
lursa, film hasılat rekoru kırma amacı-
na erişmiş olacak.
Gündoğarken
dağıknıyor,
dedikodulann tersine
yeni bir kaset yapıyor BeşincikasetyazsonundaCUMHUR CANBAZOĞLU
Türk pop müziğinin uzun soluklu
gruplanndan Gündoğarken'in dağı-
lacağı haberi hayranlannı şaşırttı.
Bir gün önce grubun TV'den yeni
kaset hazırladıklannı duyup sevi-
nenler, bir gün sonra basında dağıla-
caklan haberiyle kötü bir sürpriz ya-
şadılar. Interstar'ın bitmek bilme-
yen "Olacak O Kadar" tekrarlanyla
sürekli ekranda kalan Gündoğar-
ken'le dağılma dedikodulan ve yeni
hazırladıklan kaset üzerine söyleş-
tik.
- öncelikle dağüma konusuna
açıklık getirelim...
Grubun dağılacağı konusunu ya-
Ianlamaya bile gerek yok. Yeni İca-
seti hazırlarken, daha yapacak bir
çok proje varken, böyle bir iddiayla
karşılaşmak ilginç. Haberde am-
canın özel sorunlan aynlığın nedeni
gibi gösteriliyor. Amcalannın soru-
nu bu kadar büyükse o zaman ye-
ğenlere onun yanında olmak düşer
herhalde. Basının bir kesimi hiç en-
dişe duymadan aklına geleni yaa-
yor. Bir gün de Gökhan buzuki
çaldığı için fotoğrafınııı altına Yu-
nan sanatçı Aleksi diye yazdılar.
- Pekiyi dunıp dururken nereden
çıktı bu ayrılma konusu ?
İLHAN ŞEŞEN: Sanınm tek
başma yapacağım kasetten doğuyor
bu söylentiler. Grup şarkılanna uy-
mayan şarkılanm var. Bunlan, üze-
rinde tlhan Şeşen yazacak bir kasette
değerlendirmek, bunun gururunu
yaşamak istiyorum.
- Gündoğarken'in kaseti hangi aşa-
mada?
Bizde ömürboyu yetecek parça
var, aynca devamı da geliyor. Bu ne-
denle parça seçiminde sıkı bir eleme
azla satmak için şarkılann çocuklann diline düşmesini hedefliyorlar yapımcılar.
Genç şarkıcılan da bu yola sokuyorlar. Gençler daha yolun başında doğru dürüst
müzik yaparak şanslannı tehlikeye atmak istemiyorlar. Aslında biz onlara mutsuz
gençler diyoruz.
yapmamız gerekiyor. Yaz sonuna
yetişecek kasette on ya da on iki par-
ça olacak.
-Beşinci kasette ne gibi yerulikler
olacak?
Bugüne kadar kasette düzenleme-
ci ve müzisyen arkadaşlara hiç kan-
şmayarak en büyük hatayı
yaptığımızı anladık. Böyle içten
şarkılara içten düzenleme yapılması
için düzenleyenler ve müzisyenlerle
konuşmahydık oysa.
- "Ankara'dan Abbn Geldi"nin dü-
zenlemelerini yapan Ozan Doğulu
ilk kez sizin kasetinizJe tanındı. Bu
çalışnıada düzenleme hatalan var
mıydı sizce ?
Ozan'ın yaptıklan güzeldi ama, fi-
kirlerimizi söyleseydik belki de çok
daha iyi sonuçlara ulaşacaktık.
Ama konuşmadık bunlan. Ömeğin
bizce "Ankara'dan Abün Geldi"
^«zel ve elit bir çalışma ama yanlış
düzenlenmiş. Ozan parçayı tek pi-
yano için düşündü. Oysa biz parçayı
teflerle fılan çalınacak,oynak bir şe-
kilde planlamıştık.
- Gündoğarken'in tirajı bu kasetle
kaça yükseldi ?
Yirmi beş bin civanndaki dinleyi-
cimizin sayısını seksen bine
çıkardık, kaset satışı da iyi gidıyor
ama korsan satışlann da olduğu id-
dia ediliyor. Bizim için bu rakam da
çok önemli. Kolay algılanan müzi-
ğindaha fazla sattığı birortamda bi-
zim gibiler için önemli bir sonuç bu.
- Türk pop müzik pazanna hakim
olan gençler endüstriyel müzik denen
yolu ve kolav sözleri seçiyorlar. Bu
işin sonu nereye varacak ?
Fazla satmak için şarkılann ço-
cuklann diline düşmesini hedefli-
yorlar yapımcılar. Genç şarkıcılan
da bu yola sokuyorlar. Gençler
daha yolun başında doğru dürüst
müzik yaparak şanslanru tehlikeye
atmak istemiyorlar. Aslında biz on-
lara mutsuz gençler diyoruz. Şu an-
da belki her şey iyi ama iki yıl sonra
eskisi gibi şöhretferini sürdüremeye-
cekleri için çok mutsuz olacaklar.
-Türkiye'de düzenlenen son özüıiü
Sporcular Olimpiyatı için yapılan
şarkıyı seslendiren grupta yer aldınız.
Daha önce de buna benzer olaylarda,
tiyatro sahnesinde ve televizyonda
birçok çalışmanız oldu. Bu çalış-
malar devam edecek mi?
Televizyona iyi programlar yap-
mak istiyoruz ama şirketler her yolu
deneyerek izlenirlik oranını yükselt-
mek peşindeler. Bu durumda birşey
yapmamak daha iyi. Tiyatro çalı-
şmalan da beklemede.
- Eskiden TRT sanatçdan Lstediği
gibi kullanıvordu, hem sansür ediyor
hem de az para veriyordu. TV kanal-
lannın sayısıyla birlikte kullanmanm
dozu da arttı. Özel kanallardan para
alabiliyor musunuz ?
İyi anımsayamıyoruz ama galiba
bir kere bayram harçlığı almıştık.
Özel kanallar da aynı yoldalar. San-
ki sanatçılar başka işten geçiniyor.
Bir ticaret söz konusuysa sanatçı da
bundan payını almalı.
Izmit 1. Tîyatro
FestivaliIbaşladı
• KOCAELİ(AA)-İzmitl.
Tiyatro Festivali, sokakta
sahnelenen oyunla başladı.
Kocaeli BÖlge Tiyatrosu'nca
(KBT) 15 mayısta başlatılan "1.
Drarna Seminerleri"nin sona
ermesi nedeniyle düzenlenen
festival, çalışmalannı KBT
bünyesinde sürdüren Grup
Ritüel'in "Prometheus" adlı
oyunu ile açıldı. İzmit Endüstri
Meslek Lisesi önündesergilenen
oyunu çok sayıda İzmitli, ilgiyle
izledi. Festival lOhaziranadek
sürecek.
Edirne'de kısa
metrajlıfilm
yarışması
• EDİRNE (AA) - Edirne'de milli
eğitim, çevre, kültür müdürlükleri
ile belediye ve Trakya
Üniversitesi'nin işbirliğiyle
düzenlenen "İlimiz Edirne
Merkezi ve Bağlı İlçelerinde Çevre
Kirliliği ve Korunması.
Geliştirilmesi Gereken Doğal
Kaynaklanmız" konulu kısa
metrajlı film yanşması sonuçlandı.
Yanşmaya katılan 8 çalışma
arasında yapılan değerlendirmede.
matematik öğretmeni Ümit
Deryas'ın "Edirne'de Çevre
Kirliliği" konusundaki çalışması
birinciliğe layık görüldü.
Yanşmada. AA Havsa muhabiri
Günay Balaban "Saroz Körfezi"
konulu yapıtıyla ikinci. işadamı
Şükrü Benli "'Sanayinin Çevrede
Yarattığı Kirlilik" konulu
çalışmasıyla üçüncü oldu.
Yanşmada birinciye 5, ikinciye 3
ve üçüncüye 2 milyon lira ödül
verilecek. Ödüller 6 haziranda
düzenlenecek törenledağıtılacak.
Selda Bagcan
konsenleri
• Kültür Servisi-Selda Baecan.
yurtıçi ve yurtdışında birçok
şehirde vereceği konserlerdizisine
başladı. 4 haziran cumartesi günü
Denizli Açıkhava Tiyatrosu'nda.
10 haziranda ise Bozöyük'te
birer konser verecek olan Bağcan.
Avrupa Alevi Dernekleri
Federasyonu'nun Sıvas 2
Temmuz Şehitlerini Anma
etkinliklerine katılmak üzere
Belçikayagidecek. Buetkinlikler
kapsamında 17-19 haziran
tarihlerinde Belçika'nın Limburg.
Brüksel ve Vervies kentlerinde
sahnealacak olan Bağcan. :
Bağcan, 25 ve 26 haziran
tarihlerinde Hamburg ve
Münih'te gerçekleştirilecek olan
konserlere katılacak.
KentOrkestpasıyaz
dönemi konserlerlne
başlıyop
• Kültür Servisi -lstanbul ;
Büyükşehir Beledıyesı "Kent
Orkestrası". geleneksel yaz dönemi
açıkhava konserlerine bugün
Taksim Gezi Parkı'nda vereceği
konserle başlıyor. Topluluk her • !
hafta salı günleri Kadıköy Jskelesi
Sahil Yolu Karakol arkası,
perşembe günleri Ortaköy tskele
Mejdanı. cuma günleri ise Taksim
Gea Parkfnda halkımıza. sevilen ve
popüler olan çoksesli >apıtlan
seslendirecek. Konserleriki
bölümdenoluşu>or. Birinci
bölümdeyan klasik veçoğunluğu
Türk bestecilerinin klasik
yapıtlanna yer veren Kent
Orkestrası. ikinci bölümde Türk
pop müziğinden örnekler sunacak.
Kent Orkestrası. bugün Taksim
Gezi Parkı'nda 7 Haziran 1994 Salı
günü Kadıköy İskelesi Sahil Yolu
karakol arkasında. 9 Haziran 1994
Perşembe günü Ortaköy İskele
Meydanı'nda sezonun ilk
konserlerini verecek. Konserlersaat
18.00'de başlayacak.
7. ULUSLARARASI YAPI
KREDİGENÇLfK
FESTÎVALİ'NDE
BUGÜN
21.30 CRR Konser Salonu:
Dans/ Nederlands Dans Theater
2(Hollanda)
FESTÎVALDE YARIN ~
18.00 CRR Konser Salonu:
Dans/ Nederlands Dans Theater 2
(Hollanda)
21.30 CRR Konser Salonu:
Flamenko, Manolo Sanlucar Fla-
menko Gitar Topluluğu (İspanya)
21.30 Kadıköy Haldun Taner
Sahnesi: Tiyatro/ "Comediante"
Compagnie du Barouffe (Fransa)
Yöneten: Laurent Levy
ll.GALATASARAY
LÎSESİ KÜLTÜR VE
SANAT FESTİVALİ'NDE
BUGÜN
13.00 Konser: "Türkçe Sözlü
Rock". Gruplar: Son Perde, Acil
Servis, Flu, Murat Çekem ve Mer-
cury, Midas.
Yer: Galatasaray Lisesi Bahçe-
si.
17.00 Seminen "Dünyada Blok-
laşmalar ve Türk Dışişleri.
Konuşmacı: Kamran Jnan.
Yer: Sosyal Bilimler Laboratu-
van.
18.00 Sinema: "Commitments''.
Yönetmen: Alan Parker.
Yer. Tevfık Fikret Salonu.