Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN1994 CUMARTESİ
10 DIZIYAZI
Destanlaraduvarvız geliyor
ağımsızlık, de-
mokrasi ve
halk düşman-
lan anlarlar ki,
Nâzıın'ın ya-
ratıcılığı, diren-
ci, inancı karşı fikirlerle yıkı-
lamayacak kadar sağlamdır.
Bu adamı. makam, para. şan
ve şöhret vaadiyle sustur-
manın da yolu yoktur. Tek
çıkar yöntem onu içeri tıktır-
mak. Kimbilir belki mapusa-
nede ıslah-ı nefs eder. Ne de
olsa paşalar soyundan gelme.
Zora dayanamaz, yılar.
Düşündüklerini uygular-
lar.
Yıl 1932.
Aylardan aralık.
Nâzım tutukevinde.
Savcı iddianamesinde
Nâzım'm idamını istemekte.
"Samuşum,
20/2/1933
Bu ayın 2Tsinde mahkeme-
miz başlıyor. Mustantik bey
(sorgu >argıcı) kararnamesin-
de benim idam meselesini ileri
sühiyor. Fakat karamameyi
çüriitmek mahkemede güç ol-
mavacak sanırım. Çiinkü hiç
alakadar oimadığım, bana ait
olmayan cürümlerle ittiham
oluyorum. Bu hususta Piraye'-
ye mufassaJ (geniş) malumat
verdim. Ondan sorabilirsin.
Şcvket Sfireyya ile Süreyya
Paşa'yı, Karl Marks'ın eser-
leri>le benim üslubumu birbiri-
ne karıştırmış.
1 V âzım'ın yaratıcılığı, direnci ve
inancının karşı fîkirlerle
yıkılamayacak kadar sağlam
olduğunu gören bağımsızlık,
demokrasi ve halk düşmanlan için tek
çıkar yol onu içeri tıktırmaktır. Onun
mapusanede zora dayanamayıp
yılacağını sanırlar.
Nâzım."
"Samuşum! Kardeşim.
...Müddeiumuminin (savcı)
iddianamesinde 146-147'nci
maddelerden tecziyem isten-
miştir ki, bu da idamdır. Daha
mustantik (sorgu yargıcı) ka-
rarnamesi. mahkeme ve kararı
var« ondan sonra da temyiz...
Şimdiye kadarki komüıüstlik
mahkemelerinde istenen mad-
de 146-147 delaktiyle 171 idi
ki, bu da 4 seneden 12 buçuk
seneye kadardı. Ve değil benim
gibi hiçbir kanuni delilsiz, sırf
iftira yüzünden düşenler hatta
ga>et açık maddi delillerle
yakaiananlar bile İstanbul'da,
Izmir'de. Adana'da en fazla
dört sene cezaya çarpıldılar...
Nâzım"
Sonuçta
Nâzım bu da-
vadan 5 yıl
ceza yer. Hem
de kanıtsız.
tanıksız. Tem-
yiz. şu bu der-
ken genel af
çıkar. Nâzım
JSüzmece
senaryolarlal932
Aralık ayında Nâzım
cezaevine konur. Zor
zanaat dediği bu
hapislik 1.5yılsürer.
Cezaevinden çıkan
Nâzım önce
"Taranta Babu'ya
Mektuplar"ı salar
ortalığa.
jL/unu "Simavne
Kadısıoğlu Şeyh
Bedreddin Destanı"
izler. Düşmanları
bile şaşkına çevirecek
birbaşyapıttırbu.
Nâzım için
Bedreddin ve olayı
'ulusalbironur'dur.
C/cakl938'de
Nâzım 'ın başına çok
daha büyük bir bela
örülür. Bu kez
hapislik 13 yıl
sürecektir. Ancak
Nâzım yılmaz.
"Memleketimden
İnsan Manzaralan"
bu yıllarda yazılır.
Nâzım'ı susturabilınek için içeri atanlar, onun gür sesini engellevemezler. Nâzım'ın bu yıllarda
yazdığı •Memleketimden İnsan ManzaraJaırnı Gülsün Karamustafa böyie çizgiye dökecektir.
da bu
arada bir buçuk yıl yatmış olur.
Nâzım dışan çıktıktan sonra görür
ki faşizm ülkemizdeyaygınlaşmakta-
dır. Sovyet devriminin tekerlekleri al-
tında ezilme korkusuyla şuraya, bu-
raya. Türkiye'ye sığınan 'Kulaklar' ve
üniversite ağası proflar kıyıma uğra-
dıklannı ileri sürerek faşizmin övgü-
sünü yapmaktalar. Örgütlenmişler.
Dış güçlerle işbirliği içindeler.
Nâzım, düşünür: 'Ne yapmalıT'
Zaman kaybı. para-pul. hatta ener-
ji kaybından bile önemü. Kollan sı-
var, işe başlar...
Kısa sürede 'Taranta-Babu'ya
Mektuplar'ı salar ortalığa. Eserin
amacı faşist Mussolini'nin maskesini
çekip almaktır yüzünden. Yalana,
dolana. sömürü ve zorbalığa daya-
nan faşizmin iğrenç görüntüsünü ser-
gilemektir. Zencilere karşı gösterilen
ırkçıhğı protestodur.
(...)
Roma 'nın büyük
Roma 'nın geniş caddelerinde bugün;
dayanuş sırtıru beton-arme bankala-
ra,
çifte başh bir baita gibi duran
yalntz bir kara
yaltuz bir kanh gölge var:
Her adunda bir esir başı vuran,
her athmda bin meznr
açıp
geçen
SezarL.Roma! Kovadis
Roma?
diye sorma!
Bizim oralann güneşigibi aydut
ve ortada bu!
Sus Taranta-Babu!
Sevgiyle
saygıyla,
gülerek
haykırarak
sus.'..
Dinle bak:
Zinrirlerini kınyor
Roma'nın varoşlannda Sparta-
küs.'...
yapayalnız
karanhklara
btrakılnuş bir çocuk gibi
bağvra bağtra
kendi sesiyle uyanarak,
korkuyla tutuşup
korkuyla yanarak,
durup dinlenmeden konuşuyor.
Mussoliıû çok konuşuyor Taranta-
Babu
çok korktuğu için
çok konuşuyor!
mek,
yarin yanağından gayri her şeyde
her yerde
hep beraber!
mek için
on binler veraYsekiz binini...
Yenildiler.
Yenenler, yenilenlerin
diyebil-
Nâzım uzun hapislikten, ölüm onı;u ve başlatüan kampanya sonucu kurtu-
lur. Ancak 13 yıl süren bir çiienin armağanı hasta ciğerler ve hasta yürekle.
Henüz "Taranta-Babu'ya Mektup-
lar"ın basında yankısı bitmemişken.
'Simavne Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin
Destanı'nı bir topaç gibi firlatıvcrir
Babıali'nin orta yerine. Düşmanlan
bile şaşkına çevirecek bir başyapıttır
bu. Nâzım için Bedreddin ve olayı
'ulusal bir onur'dur.
MussoKni çok konuşuyor Taranta-
Babu!
tek başına
"Hep bir ağızdan türkü söyleyip
hep beraber sulardan çekmek ağı,
demiri oya gibi işleyip hep beraber,
hep beraber sürebilmek toprağı,
balh incirleri hep beraber yiyebil-
dikişsiz ak gömleğinde sildiler
kıhçlarımn kanını.
Ve hep beraber söylenen bir türkü
gibi
hep beraber kardeş elleriyle işlenen
toprak
Edirne sarayiarında danuzlannuş
atlann
eşUdi nalianyla..."
Kan içici yobaz sürülerince Sıvas'-
ta. otuz altı canyoldaşıyla birlikte acı-
masız yakılıp öldürülen, ömrünün en
güzel yıllannı "En güzel işim" dediği
Nâzım araştırmalanna ayırmış. dos-
tum. sevgıli ağabeyim. ünlü eleştir-
men Asım Bezirci;
'Nâzım Hikmet' isimli
yapıtında 'Bedreddin
Destanı'yla ilgili görüş-
lerini özgün ve yetkin
bir biçemle şöyle sıra-
lar:
"Tatlı bir ezgi, dunı
bir su gibi akan bu dize-
ler, insanla doğa >e çevresi arasındaki
uyumsuziuğu kaldıran, sömürüve,
baskıya, savaşa son veren, herkese
barış. adalet, mülkiyet sağlayan bir
toplum düzenine kavuşmak için çarpı-
şan halkın özlemini dile getiriyor. Yal-
nızca >ukarıdaki dizeler bile Nâzım
Hikmet'in ideoloji ile sanatı, düşünce
ile duyarlılığı, imge ile gerçekliği, içe-
rik ile biçimi. etkili bir ses düzenlemesi
içinde nasıl ustahkla kaynaştırdığını
orta\ a koyuyor. Ayrıca geçmişe dünün
gözüyle değil, bu gûnün, hatta elden
geMiğince yannın gözüyle baktığını da
gösteriyor. (Buna hem eşzamanı, hem
de artzamanı kucaklavan evrimsel ve
bütünsel bir bakış da denebilir.) Çünkü
sözü edilen toplum, geçmişten gelen ve
şimdiden gcleceğe uzanan bir özlem-
dir."
(...)
Yağmur çiseh'yor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.
Yağmur çiseliyor,
Serez 'in esnafçarşısında,
bir bakıra dükkanımn karşıstnda
Bedreddin 'im bir ağaca asılı.
Yağmur çiseliyor
Serez çarsısı dilsiz,
Serez çarşısı kör,
Havada konuşmamanın, görmeme-
nin kahrolası hüznü.
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle
yüzünü.
Yağmur çiseliyor.
(Not: O uğursuz gün Sıvas Çarşısı
da kapatmış mıdır elleriyle yüzünü?..)
17 Ocak 1938. Bir kış gecesi. İstan-
bul.
Nâzım, bir akrabasının evin-
dedir. Evi polisler basacak, alıp
götürecekler Nâzım'ı.
Gidiş.ogidiş. Hapislik zorza-
naat.
Bu kez felaket makamlan
Nâzım'ın başına öyle bir çorap
örecekler ki içinden şeytan bile
çıkamasın.
Devleti araya sokacaklar.
Hem de devletin en etkili gücü
silahlı kuvvetleri. Meraşal Fevzi
Çakmak'ı da Nazım'a karşı ta-
raf kılacaklar.
Ve Nâzıma 'Harpokuiu Da-
vası'ndan 15 yıl..
Dahası var.. Beterin beteri..
Al sana 'Bahriye Davası'ndan
da 20 yıl. Etti mi 35 yıl.. Yat ya-
tabildiğince...
'Şeyh Bedreddin Destanı'
Nâam'ın 1936'da yayımladığı
son eseri olacaktır. 30 yılı aşkın
bir süre Nâzım'ın yayımlanmış
tüm eserlerine yasak ko-
nacaktır. Ona sahip çıkmaya
kalkanın peşine polis takıla-
caktır. Nâzım'la ilgili her şey,
ancak ağızdan kulağa fısıltı ha-
linde gecebilecektir.
Nâzım hapis-
hanede eiini ko-
lunu bağlayıp
oturmaya-
caktır. Bir tek
satınnın bile
basılmayacağını
bildıği halde
durmadan, yo-
rulmadan vire yazacaktır. En
büyük eseri kabul edilen 'Mem-
leketimden İnsan Manzaralarr-
nı da hapishanedc hazırlaya-
caktır. İçeride kurduğu doku-
ma tezgahlanyla. Ikinci Dünya
Savaşı kıtlığında bırer ikişer
ölen; açlıktan ölen ademba-
balara iş alanı açacak. üretim
yaptıracak, harçlık sağlayacak,
siyasi davalardan çeşitli mapu-
sanelerde yatan yoldaşlanna:
eşi Piraye Hanım'a kannca ka-
rannca parasal yardımda bu-
lunacaktır. Mahkumlann ba-
bası olacaktır Nâzım. Tapını-
rcasına sevilecektir.
Trajik mapusane yaşamına
13 yıl dayanabilecektir Nazım.
Akciğer, karaciğer hastalı-
klanyla. siyatik ağnlanyla uğ-
raşırİcen kalbi de devreye gire-
cek.. Yazdığı dilekçelere yanıt
bile vermeyen üst makamiar,
doktor raporlannı da sa\sakla-
yacaklardır. Oysa hasta yüreği
alarm vermeye başlamıştır.
Ölüm orucuna yatmaktan baş-
ka çıkar yol yok gibidir. Ken-
dine reva görülen ve belki dün-
yada bile bir eşi olma>an bu
haksızlığı ancak böyle protesto
edebilecektir. Ölürse de böyle
ölecektir. Ve böylece 8 Nisan
1950'de açlık grevine yatar
Nâzım.
Bu grev kısa sürede dün-
yanın pek çok ülkesinde yankılana-
caktır. Ünleri sınırlannı aşmış sanat
ve bilim adamlanna üst düzey devlet
adamlan da katılacak, "Nâzım'ı Kur-
taralım" kampanyası başlatılacaktır.
Türkive cumhurbaşkanına, başbaka-
na, Meclis başkanına. mektup. telg-
raf, mesajlar yollanacaktır. Bu kam-
panyayı içerde, linç edilme pahasına
(Çiçekpalas olayı) toplumcu gençlik
destekleyecektir.
Bu arada Nâzım, hapishaneden
hastaneye kaldınlacaktır. Hapisha-
neden gizli yollarla da dışanva kaçın-
lan şiirleri elden ele, dilden dile dola-
şacaktır.
Veda
Hoşçakahn
dostlanm benim
hoşçakahn!
Sizi canımda
canımın içinde,
kavgamı kafamda götürüyorum.
Hoşçakahn
dostlanm benim
hoşçakahn
Resimlerdeki kuşlar gibi
dizih'p üstüne kumsahn,
mendil saUamayın bana;
iste-
mez!
Ben dostların gözünde kendimi
hoylu boyunca görüyo-
rum...
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a!
Tek hecesiz elveda!
Geceler sürecek kapının sürgüsünü,
pencerelerde yıllar örecek örgüsünü
ve ben bir kavga şarkısı gibi
haykıracağım
mapusane türküsünü.
Yine görüşürüz
dostlanm benim
yine görüşürüz—
Beraber güneşegüler,
beraber dövüşürüz—
A dostlar
a kavga dostu
iş kardeşi
a yoldaşlar a!
ELVEDA!..
SÜRECEK
GÜMÜŞHANE KADASTRO MAHKEMESİ
EsasNo:199l 6
KararNo:1994'25
Davacılar Günaydın Yılmaz, Gülhanım Yılmaz ve Sabahattin
Yılmaz tarafından davalı Muazzez Yrlmaz aleyhine mahkememizde
açılmış bulunan kadastro tespitine ıtıraz davasının yapılan açık du-
ruşması sonunda:
Davalı Yusuf kızı, Gümüşhane MerkezÖzcan Mahallesi. Güzeller
semtinden Muazzez Yılmaz"m açık adresi meçhul olduğundan mah-
kememizçe verilen 2.5.1994 tarihli kararla davanın kabulü ıle Gü-
e Merkez Özcan Maftallcsı nde bulunan 369 ada 7 no'Iu
parselın tespıtının ıptaü ile 8 pav üzennden 3 pay Günaydın Yılmaz,
3 pa> Sabahattin Yılmaz, 2 pay Gülhanım Yılmaz olarak tapuya tes-
pit ve tescıfine daır karar davalıya tebliğ edilememiş olup; 720l' sayılı
Tebligat Kanunu'nun 28 ve 29'uncu maddeleri gereğince gazete ile
ilanına;
İlanın vapıldığı tarihten itibaren 15 gün içerisinde aynı kanunun
31'inci maddesi gereğince kesinleşmiş sayılacağı ilan olunur. 17.5.
1994
KUŞLARIN GÖÇERKEN ÇİZDİKLERİ
Turgay Gönenç, son şiirlerini, daha önce
yayınladığı şiirleriyle birleştirerek (Toplu Şiirler)
bu ad altında yayınladı.
Fe Yayınlan Ankara
POLİTİKA VE OTESI
MEHMED KEMAL
Öğlenin Sıcağında...
Bir faiz furyasıdır gidiyor. Doları bıraktılar, tahvil alı-
yorlar. Mesut Yılmaz buna "tefeciçılgınlığı" diyor. Dev-
let tefeci olur mu? Bizde oluyor... Devletin çıkardığı kâ-
ğıtlar, daha gişelere ulaşmadan kapışılıyor. Bir endişe
var: "Ödeme günü geldiğinde bu faizleri kim ödeye-
cek?" Yıllar önceki banker furyasında da böyle olmamış
mıydı? Parası olan, bankerlere yatırmış; günü geldiğin-
de, bankerler iflas etmişti. Bu yağmadan kalan bir ad
var: "BankerKaptelli!"
Bir çılgınlık şoku geçiriyoruz.
Dolarda böyle...
Faiz de böyle...
Bankadada böyle...
Ya hapishane? Hapishane de çıldırmış...
Mahkûmlar koğuşlarda "divan"kuruyorlar; cinsel sa-
pık olarak bilinenleri yargılıyorlar, sonra da alınan kara-
rı "/nfez"ediyorlar.
Cinayetler, intiharlar, ölmeler, öldürmeler, cana kıy-
malar, boğmalar, boğulmalar, kendini köprüden atma-
lar...
Bu toplum çıldırmadı mı?
Toplum bir bunalım geçiriyor; bununla da kalmıyor,
çıldırıyor.
Levent Camii'nin avlusundayız. Musallada, bayraga
sarılı Şahap Balcıoğlu yatıyor. Çevresinde toplananlar;
yakınları, dostları, hısımları, akrabaları, yaşıtları.. topye-
kûn bizleriz. Musallada yatan bazen Şahap oluyor, ba-
zan biz oluyoruz. ölümle yaşam arasında gözün bir
kapanıp bir açılması var.
1957 seçimlerindeydi. Menderes'le birlikte seçim ge-
zisine çıkmıştık. O seçimde her liderin yanına bir gaze-
teci vermişlerdi. Ben de Menderes'le geziyordum.
Karadeniz kıyılarında bir kasabaya geldik. Meydanda,
bir aday konuşuyordu.
Kulak verdik; bildik bir sesti: Şahap Balcıoğlu!
Şahap meslektaşımızdı, dostumuzdu, yakın arkadaşı-
mızdı. 1957 seçimlerinde CHP'den adaylığını koymuş,
şimdi Karadeniz'in bir kasabasında konuşuyordu. Men-
deres'e on binler gidiyor, Şahap'ın dinleyenleri biravuç-
tu.
Seçim gezisine katılmış gazeteciler, birden Mende-
res'i bırakıp Şahap'ın konuştuğu meydana koştuk...
Menderes de dinleyenler de gazeteciler de.. hepimiz
şaşmıştık. Kalabalık bir meydandan ötekine koşmuştu.
Uzun süren şaşkınlık bitti. Durum anlaşılmıştı, gazeteci-
ler Başbakan'ı bırakmışlar, meslektaşlarına koşmuşlar-
dı. Küçük bir protokol kalabalığı olmuştu, Başbakan
hoşgörüyle karşıladı.
Gezide Recep Bilginer, Turhan Dilligil, Zihni Kanmaz
vardı. Bir otomobilde geziye çıkmıştık. Cami avlusunda
Recep'le ikimiz vardık, olayı hatırladık.
Yıllar öncesine doğru gözlerim kayıyor. Ihlamur'da
Hıfzı Topuz'un evinde Şahap'la tanışmıştık. Hıfzı Topuz
Akşam gazetesindeydi; Şahap daha Cumhuriyet'e geç-
memişti. Elli yıl ötelere uzanan bir dostluk... Hepimiz bu
elli yıl içinde türlü gazetelere geçtik, türlü gazetelerde
yazdık.
1946'lardan bu yana gazeteciliğimizde özlem, demok-
rasiydi. Halk Partisi gidecek, Demokrat Parti gelecek,
ülke demokrasiye kavuşacaktı. Demokrasi gelir gibi ol-
du, yitirdik. Umulmadık asker darbeleri oldu, kimi de-
mokratik bir anayasa getirdi, kimi faşizmin koyusunu
getirdi. Hele 12 Eylül darbesi sola karşı bir kıyım getirdi
ki aradan 15 yıl geçti, bir daha belimizi doğrultamadık...
Musallada bayrağa sarılı Şahap'a bakıyorum, çevre-
sinde toplanmış, son yolculuğuna uğurlayan dostlara
bakıyorum; serbest ekonominin kavurduğu insanlara
bakıyorum; hepimizibirersarrafaçevirendolarlı.dövizli
ekonomiyi düşünüyorum. Bizim çekeceklerimiz daha
var; Şahap çekmeyecek... Son günlerde ne güzel röpor-
tajlaryazıyordu. Onlardan yoksun kalacağız. Acısı daha
avludan çıkarken kendini öğlenin sıcağına verdi.
BULMACA
SOLDAN SAĞA:
1/ Antik dönemlerdeki
adı Hattuşaş olan, Hitit
devletinin başkentı. 2/
Parola... İlaçla yapay ola-
rak sağlanan ve vücutta
bir ya da birkaç görevin 4
azalmasına yol açan uy- c
ku durumu. 3/ Hayat...
Yurdumuzunbirbölgesi. 6
4/ Korkmak, ürkmek... j
Yüz metrekare değerinde
yüzey ölçüsü birimi. 5/ 8
Panama'nın plaka işare- g
ti... Eski dilde ateş. 6/ İs-
tanbul'un eski adlanndan biri. 7/
Küçük erkek kardeş... Doku. 8/
Eski Türkler'de hükümdarlara ve
hükümdar ailesi mensuplarına ve-
rilen unvan... Her yanı suyla çevrili
kara parçası. 9/ İlaç... Konçlu ve
kaba potin.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Mikroskopta yapısıni incele-
mek amacıyla canlıdan bir doku
parçası aima. 2/ Asma kütüğü...
Yan. 3/ Bir gösterme sıfatı... Eski
dilde kalp sıkıntısı, çarpıntı. 4/ Yurdumuzun Göller Yöresinde
bir dağ... Kalın bükülmüş sicim. 5/ Adı hemen akla gelmeyen
ufak ve değersiz şeyler için kullanılan sözcük. 6/ Kripton ele-
mentinin simgesi... Bir çeşit çörek. 7/ Dâhi... Gökcisimlerini
gözleme. 8/ Hint felsefesinin altı geleneksel sisteminden biri...
Ünlem. 9/ Köksaplan baharat, boya ve ilaç olarak kullanılan
bir bitki.
İLAN
T.C.
EZİNE KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN
Dos>aNo. 1993 53
Davacı Orman Genel Müdürlüğü'ne ızafeten Ayvaak Orman
Işletme Müdürlüğü vekili Av. Betül Erdal tarafından davalı Bakiye
Ozbel arasında tapu iptali ve meni müdahale davasının yapılan açık
yargılamasmda:
Dalyan köyü 332-333 parsel sayılı taşınmazın 13.7.1994 günü sat
9.30'da mahkememizde duruşmasının yapılmasına karar verilmiş,
bugüne kadar davalı tarala tebligat >apılamadığından duruşmagünü
mahkememizde hazır bulunması tebhgat yerine geçerli olmak üzere
ilanen tebliğ olunur.
Basın: 48382
İLAN
T.C.
ÇİVRİL ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
EsasNo:199l 235
KararNo:1994 68
Vergi kaçakçılığına teşebbüs suçundan sanık. Çivril ilçesinin
Ömerlikö\ü nüfusuna kayıtiı olup halen Uşak Sarayalü Mahallesi
Karaca Sokak No: 10'da ikamet eden Mustafa ve Raziye'den olma
1937 doğumlu Elif İlhan. mahkememizin 23.2.1994 tarih ve 1991.
235-68 esas ve karar sa>ılı ilamı ile Vergi Usul Yasası'nın 358,1,
360 1. 360 2,647 Sk. 6. maddesi gereğince 6.210.000 lira ağır para ce-
zası ile 1 ay süre ile suça konu ticaret, sanat ve meslek icrasından
mahrumiyeüne ve cezalarmın teciline. hükmün 24.3.1994 tarihinde
kesinleşmiş olduğu ilan olunur.
Basın: 27950