25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 26HAZİRAN 1994 PAZAR HABERLER TBMM28 haziranda tatil • ANKARA (ANKA)- TBMM'nin28 hazirandan itibaren tatilegirmesine ilişkin karar yayımlandı. İnsan Haklan Komisyonu gelebilecek başvuralan gecikmeden değeriendirebilmek amacıyla çalışmalannı yaz boyunca sürdürecek. Resmi Gazete'de yayımlanan TBMM'ain, 28 haziran tarihinde tatile gırmesine ilişkin kararda, tatilin l eylüle kadar devam edeceği bildirildi. DGMhakîmleri aklandı •ANKARA (AA) - DGM hakimleri Yılmaz Çamlıbel ileeski DGM Hakimi Albay Ertan Urunga hakkında, Adalet Bakanlığı müfettişleri tarafından başlaülan inceleme, 'Suç unsurlanrun bulunmadığı' gerekçesiyle işlemden kaldınldı. Edinilen bilgiye göre Ankara DGM Başsavası Nusret Demiral'ın, bir süre önce Ankara DGM asil üyeleri Hakim Albay Ertan Urunga ve Yılmaz Çamlıbel'i muhbirlikle suçlayarak yaptığı başvuru, Adalet Bakanlığı müfettişlerince karara bağlandı. Bakaniık müfettişleri, Başsava Demiral'ın başvurusunu dikkate alarak başlattıklan inceleme sonunda, söz konusu hakimler hakkında soruşturma başlatılması istemıni reddetti. Anayasa da Uganda modeli • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Refah Partisi (RP) Genel Başkanı Necmettin Erbakan. uygar dünyada tüm anayasalann "Allah'a şükrederek" başladığmı belırterek, "Ama bizimkiler Uganda, Zimbabsve. Zambiya mcxlelini alıyor. Kim mukaddes sayılan bir şeyden bahsetse kazana konulacak. tamtamlar çalacak"dedi. Erbakan partisinin dün yapılan il başkanlan toplantısında yaptığı konuşmada. Türkiye'de Zimbabwe ve Uganda modelinin beniırjsendiğini öne sürdü. Apo'nun cezası yayıncıya verildi • ANKARA (ANKA) - Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi.PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yazdığı 'l2EylülFaşizmivePKK Direnişi'adlıkitabı yayımlayan Yurt Kitap-Yayın'm sahibi Ünsal Öztürk'ü İtitabın yazan gibi değerlendirerek 2 yıl ağır hapis ve 100 milyon lira ağır para cezasına mahk um etti. Mahkeme. yayına Ünsal Öztürk'ü kitabın yazan gibi değerlendirerek Terörle MücadeleYasası'nın8 1 maddesine göre cezalandırdı. 'Vepgi yasası göstermelik' • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ŞHPİstanbul Milletvekili. vergi uzmanı Prof. Dr. Nami Çağan. hükümetin, kayıt dışı ekonomiyi. kayıtiçinealmak için hazırladığı ve' Al Capon' yasası olarak adlandınlan vergi yasası değişikliğinin, göstermelik olduğunu vurguladı. Çağan, "Buyasa, Al Capon yasası değil, bir komedidir" dedi. Pompa kapatma eylemi askıda • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Petrol Ofısi akaryakıt satış bayileri "pompa kapatma" eylemlerini asfaya aldılar. Petrol Ürünleri Işverenler Sendikası Başkanı İsmail Aytemiz, bayilerin kar oranlannın arttınlması için hükümetten söz aldıklannı belirtirken akaryakıt fıyatlanna önümüzdeki günlerde zam yapılmayacağıra bildirdi. Solda birlik' toplantısı • İZMİR-Solda birlik ve bütünleşme çabalan sürerken İzmir'de bu doğrultuda çalışan gruplar bir araya geldi. Gruplardan baalan, birliğin merkez soldaki partilerden birinde sağlanmasını isterken baalan da ysni bir oluşumun gerekliliğini vurguladı. Izmir Solda Birlik Komitesi tarafından düzenlenen "Solda Birlik ve Sosyal Demokrasinin Sorunlan" konulu toplantıda, Erol Tuncer. Atılım Birliği, Sevgi Grubu temsilcileri birer konuşma yaptılar. SabahGazetesi'ndeyayunlanan Türkeş'in amlanmSuphiKaranum'danyanıtlar...2 BelgelerTürkeş'iyalanlıyor rûrkeş. bu değerli anılannın bir başkası tarafından yoru- muna müsaade etmemeliydi. Yazılann başlıklan ve yo- rumlann içeriği 27 Mayıs'ı küçültücüdür. Türkeş'in "li- derüğTni ve "27 Mayıs'ın kudreüi albayı" olduğunu tutturmaya çalışırken 27 Mayıs'ı, Cemal Gürsel'i ve 27 Mayıs kadrosunu kü- çültmek gerekmezdi. Anılann anlatıldığı bö- lümlerde atılan başlıklara bakınız: "Dıtilal hamamda başladı", "Post kavgası", "Türkeş asteğmenini bakan yaptı", "İhtilalciler Et Ba- lık'ta insan kıyması arıyor", "Kansız büftek olmaz. kansız Ihtilal olmaz". Eminim kı bu başlıkjan gördüklerinde. 27 Mayıs'ın hazırlanmasında Sayın Türkeş'in emnnde görev alan ve O'nu destekleyen ide- alist kadrolar bir kere daha çok üzülmüşler- dir. Birbirimizın yanılgılannı düzeltmek tarihe karşı sorumluluğumuzun bir gereği- dir. Bunu yapamazsak her şeyi karma- kanşık duruma sokanz. Tarihin 27 Mayıs için yapacağı yargının tam oluşmasını önle- riz ya da bunu geciktiririz. Yargı ve yoruma girmiyonım Bu yarulgılan soru ve yanıtlı demeçlerle düzeltmeyi, yargıyı bir başkasınınyapması- na bırakmayı tehlikeli buldum. "fftira edi- yor" suçlamasıyla gerçeği bulamayız. Bu ne- denle yanılgılan, yanhşlan kendi kalemimle düzeltmeyi, gerektiği yerde belgesini ve tanığını da ortaya koymayı yeğledim. Yazdıklanm sadece yanlışlan düzeltmeyi ve bunlara ilişkin kısa açıklamalan kapsaya- caktır. Genel yargı ve yorumlara girmekten şimdilik kaçınıyorum. Açıklamalanm maddeler halinde aşağıda- dır: thtilaiin Sesi "Bildiri Sorunu": Sayın Tür- keş bu konuda 4 Haziran 1994 günü yayım- lanan ilk anılannda şunlan söylüyor: "26/27 Mayıs gecesi Harp Oİculu'nda 3. Şube Müdürü'nün odasında bÛdiriyi yazmaya başladım. Bildirinin varısına geİmiştim İd, baktım dışardan tank sesleri geliyor. Gerisini sonra tamamlarım diyerek \azdiklanmi kat- ladım cebime koydum. Harp Okulu'ndan bir tabur askeri öğrenciyi önüme katıp Kızılay'- dan Sıhhiye yönünden Radyoevi'ne yöneldim. Bakanlıkİar üzerinden Sıhhiye'ye geldiğimiz- de silah sesleri duvuluvordu. Bir vandan tabu- u yanılgılan soru ve yanıtlı demeçlerle düzeltmeyi, yargıyı bir başkasının yapmasına bırakmayı tehlikeli buldum. "İftira ediyor" suçlamasıyla gerçeği bulamayız. Bu nedenle yanılgılan, yanlışlan kendi kalemimle düzeltmeyi, gerektiği yerde belgesini ve tanığını da ortaya koymayı yeğledim. Alpasian Türkeş anılannda Milli Birlik Komitesi Başkanı OrgeneraJ Cemal Gürsel ve 27Mayıs kadrosunu küçük düşürdü. run harekatını denetliyor, bir vandan da elim- de kağrt kalem. bildiriyi tamamlamaya çalışı- yordum. Orduevi'ni geçtikten sonra taburun mevziye yattığım gördüm. Etibank'ın arka- sındaki binalardan silah sesleri geliyordu. Bunları ciddiye almadım. Tabunı mevziden kaldırıp hareket ettirdim. Bildiriyi radyodan her tekrarlay ışıında üzerinde düzeltmeler ya- pıyordum." Bu konuda iki önemli yanlış var. Bunlan düzeltiyorum. Bırincisi. 26 27 Mavıs gecesi Harp Oku- lu'ndaki harekatın planlanması sırasında, radyoda okunacak bildirinin hazırlanması görevi üç kışilik bir gruba verilmişti. Sıtkı Llay. Mithat Ceylan. Alpasian Türkeş. Bir odayaçekildiler. Hazırladıklan metni saat O2.3O'a doğru getirdiler. Bu grubun raportörlüğünü ve söz- cülüğünü Alpasian Türkeş yapıyordu. Bildi- ri Merkez Komite'ye okundu ve onaylandı. Alpasian Türkeş tarafından radyoda okun- ması kararlaştınldı. Bunda başlıca etken. ses tonunun radyofonik olmasıydı. Bundan son- ra radyoda okunacak bildiri metninin içen- ğinde hiçbir değişiklik yapılmamıştır. İkincisi "Taburu önüme kattını. denetledim ve mevziden kaldırıp hareket ettirdim" gibi bir olay asla söz konusu olamaz. Bu konuşma\a göre sanki harekatta bu taburun komutanı Alpasian Türkeş'tir ya da bu tabur o anda komutansız kalmıştır, sahipsizdir. Türkeş duruma müdahale ediyor. Harekatın planlanmasında Harp Okulu taburunun da içinde bulunduğu, bu bölgeye sevkedilen birlikler Kurmay Albay Nusret Özselçuk'un komutasına verilmiştir. Yanın- da da, daha önce merkez komutanhğı için yapacağı çok önemli görevden hemen sonra Merkez Komite'den Kurmay Albay Muzaf- fer V urdakuler bulunacaktı. (Belge I ) Bu iki arkadaş Sayın Yurdakuler ve Sayın Özselçuk (halen emekli tümgeneral, 27 Ma- yıs harekatının mütevazı ve özverili örnek insanı) halen hayattadırlar. Aldıklan görevi \ e sorumluluğu bir başkasına ne devrederler nc de görevlerine bir müdahaleyi kabul eder- lerdi. CHP ve İnönü ile irtibat konusu 27 Mayıs öncesi için Sayın Türkeş bu ko- nuda 5 Haziran 1994 tarihli gazetede yazı- lanlarda şunlan söylüyor: "Ben Ankara'ya gelince örgüt üyeleriyle te- masım oldu. Bunlar Demokrat Parti'yi devi- rip yerine İsmet Paşa'yı geçirmek istiyorlar. Araştınyorum. İsmet Paşa ile irtibatları vaı. Paşa'nın evine gidip geliyorlar. Damadıyla göriişüyorlar." Say ın Türkeş'in bu sözleri Sadi Koçaş, Os- man Köksal, Sezai O'kan, Suphi Karaman ve eylül 1959'da kendisi de dahıl aramıza ka- tılan Orhan Kabibay, Mustafa Kaplan ve Rıfat Baykal'dan oluşan gizli örgüt için asla söz konusu olamaz. Bilirlerdi ki, bu örgüt ruçbir siville ılişkili değildı. İlişkili olduklan- nı sandıklan kışilerden uzak duruyorlardı. Hatta Alpasian Türkeş'in bugibi ilişkide bu- lunan bir grupla görüşmeler yaptığı haberi alınınca, Orhan Kabibay'ın başkanlıgında oluşturulan bir kurul. Mustafa Kaplan'ın evinde yapılan bir gizli örgüt toplanüsında, Alpasian Türkeş'i sorgulamaya almışü. Sa- yın Türkeş'in bu konudaki sözleri bularuk- tır. Belki kendısının de ilişkisi bulunan başka bir grubu kastedıyorlar. O zaman 27 Ma- yıs'a gölge düşürülmemesi için bunu açıkça belirtmelen gerekırdi. YARIN: Cürsel'ln Ethem Menderes'e mek tubu Islamcı kesim içinde eleştiriciîutumuyla tepkileriüzerine çeken çıkışlaryapanyazar İsmailNacar: Zaman Gazetesiiçinmenfaatönemli Özal'la İÇİİ dlŞİiydllar Bugazeteideolojik kimliğindençok mentaatlennı. BÜtÜn taPİkatlaP ANAP'l UeStekledİ Ama ÖzaDa içli dışlı olmalanna politikasını ön plana çıkanyor. Yani iktidarda kim olabilecekse o çevrelerle içli rağmen Erbakan'a karşı bir tutumlan yok. 1989'da büyük oranda ANAP'ı dışlı olmak isterler. Geçmişte Zaman gazetesi çevresi, desteklediler. Aşağı yukan ortak bir karar şeklindeydi, bütün tarikatlar Fethullah Gülenciler diye bilinenler, Turgut ÖzaHa içli dışlıydılar. ANAP'ı desteklediler. Şu anda da tavırlannı netleştirmiyorlar. ORAL ÇALIŞLAR Nacarla tarikatlar hakkında düşünceleri üze- rine söyleşimizi sürdürüyoruz. İ.Nacar - Merkezi otorite ağırlığını tekkedeki şeyhin yanına koydu. Çünkü avam onun yanın- daydı. merkezi otoritcyi de onun baskısıyla kunı- yordu. Medresedeki alimler sürgün ediliyordu. Bunun pek çok örnekleri de v ar. Tasavvnfa göre -burası çok önemlidir- ilmin kaynağı akıl ve vahy değildir. Onlara göre ilim. velinin kalbine ilham olur. Allah bir ilhamla >elinin kalbine verir, o il- hamla bildirildiği için artık ilmin kaynağı oluyor. Bu doğrudan doğruya Kuran'la çelişkidir. Yani, insanın, çabasının, emeğinin. aklının hiçbir önemi yok. Bu. doğrudan doğruya Kuran'daki rasyonaliteye aykırıdır. İş öyle bir noktaya geldi ki okullarda laik düşünce gelişti. Ilmi ikiye ayırdılar. Aldi iümler. şeri ilimler dedi- ler. Bunun sonucu olarak tslam dünyasında insanlar, çocuklarımız aldi ilimkri, yani mattmatiği, fiziği, kim- yayı okumasa da olur dediler. Şeri ilimler önemlidir dediler. Nedir şeri ilimler, hadistir, fıkıhtır, kelamdır. Islam dün- yasında bu tasavvufla birlikte, okullarda bir nevi laiklik deni- lecek akli ilimler, şeri ilimler ayrımı yapıldı ve Islam dün- yası gerilik içinde kaldı. Ma- tematik öğrenmek de aklın ge- reğidir, dinin gereğidir. İsla- miyet bunu birbirinden ayır- mamtş. Akıl, rasyonalite ön İ. NACAR - Kesinlikle diyemeyiz. Yalmz bir ümidimi de söyleyeyim: Bütün bu hurafelere rağ- men, bütün bu gericiliğe rağmen, tarikatların yo- ğunluğuna rağmen, bunların ötesinde, mesela An- kara L'niversitesi İlahiyat Fakültesindeki pro- fesörlerin de denetiminde çıkan bir İslami Araştır- malar Dergisi vardır. V ani Türkive'de eli kalem tutan. entelekrüel kültür derinh'ği olan. bu gele- neksel kiiltürün. bu yoz kültürün, bu yoz zihni- yetin dışında, ciddi manada İslami bir çabadan da söz edebiliriz. Dinamit programında . S'aşar Nuri Öztürk gibi Hüseyin Hatemi gibi insanların tavı- rlarına karşı da geleneksel gnıplann ne kadar ra- hatsız olduğunu gördünüz. Dikkat ediyorsanız bu- gün Islam konusunda, çağdaşlık konusunda. en entelekrüel tavır bu ciddi in- sanlardan getiyor. Kalabalık bakımından tutucular, yoğun- lar. geleneksel olarak kitlenin mühim bir kısmı halen bun- ların yanında. tarikatların yanında. Ama zannediyorum, ârtık eskisi gibi at oynatmaya- caklar. Ancak İslam bakımı- ndan, ciddi düşünen akıllı in- sanlar. bu geleneksel gnıplann baskısı olduğu için ba/ıları çok net konuşamıyor. Ama bu za- manla aşılacak. -RP, son seçimlerde yüzdc 20'ye yaklaşan bir oy aldi. RP, dışında bugüne kadar oylannı alamadığı tarikat- lann da oylannı aldi. Nedir İslam kesimindeki durum? İ. NACAR - Ben geçmişte de RP'yi çok sert şekilde eleş- tirenlerden birivim. 1973-74'- sistemiyle ilgili uyarım demek bilinçli Müslüman için doğru değildir. Bu anlamda ben laik değilim. Ben İslami değerlere bağlı bir insanım ama. bu arada diğer kimlik sahiplerine de çok saygılıyım. Bir diyalog çerçevesi içinde birbirimizle tartışa- rak müzakere ederek anlaşarak akıl düzeyinde yapanlar halkı tanımadığı için gecekondulardaki mazlum insanlar Emine Şenklioğlu'nda kendi ni- nelerini. kendi büyüklerini gördüler. -Türkiye'de o çok karşı çıktığınız tarikatlann ge- nel tablosunu çıkarmanız gerekse neler söylersi- niz? İ. NACAR - Türkiye'de v aygm olanlar Nakşi- bir yere varacaksak, bu çok iyi bir şeydir. lerdir. Iskenderpaşa dergahı da Nakşidir. Nakşi- -Tarikatlara yönelttianiz temei eleştiri nedir? lerin en etkili kolu bunlardır. Bugün dergahın dini ' lideri şu anda Profesör Esad Coşan. Esad Çoşan, şu anda benim bildiğim kadanyla Korkut Özal'la çok içli dışlı, yakın ilişki içinde. 1989'dan itibaren öyleydi. 1989'dan itibaren de ANAP'ı destekledi. Şu anda çok açık bir tercih belirrmemekle beraber Korkut Özal'a yakın. Türkiye gazetesiyle, Za- plana gecriği zaman insanlar vönetimi sorgulu- yordu. Alim geçinen. şeyh geçinen insanı sorgulu- yordu. Bu da onların işine gelmiyordu. Bu şeyh denenler, çok çirkin fetvalar yayımladdar. Yolsuzlukları onaylayan ulema Örneğin bu fetvalara en ilginç örneklerden bi- risini Muhammed Pezdevi Ehl-i SünnetAkaidi ki- tabında anlatır. SamanoğuHarı iktidarıvla ilgili alimlere bir soru gündeme gelir. Sünni geçinen aümlere sorulur: 'Bir hükümdar halkm malını gasp etse, zina etse, içki içse, hatta oğlanlarla be- raber olsa buna biat edilir mi devlet başkanlığı ka- bul edilir mi?' Hepsi birden, "Tövbe ederse, biat edilir' demişler. Pek çok ciddi alim, bu geleneğin dışında olan aJim demiş ki "Halkın malını alıyor- sa, bu kadar ahlaksızlık yapıyorsa, bu nasd devlet başkanı olur?' Burada net bir şekilde anlaşılıyor ki resmi ideolojiler, resmi yönetim, rasvonalite- nin, aklın Allah'ın murat ertiği manadaki bir ras- yonalitenin ön plana çıkması konusunda çaba sarf etmek bir yana, bunu baltalamak için ellerinden geleni yapıyorlar, -İslami İcesim içinde son günlerde tarikatlar ön plana çıktı. Tarikatlar o kadar etkili hale gel- diler ki bir kısmının günlük gazeteleri, televiz- yonlan, kontrol ettikleri özel okullar var. Maddi ve siyasi güçleriyle önemli bir ağırlık oluşturu- yorlar. Bu tabloya bakarak İslamiyet için güzel bir tablo oluşuyor diyebilir miyız? Batı zaman zaman Müslüman kimliğine karşı acunasız oluyor. lerde çok açık bir şekilde bu eleştirilerimi dile ge- tirmiştim. Nakşilerin önemli odaklarından biri olan Iskenderpaşa dergahı, RP'nin içindeydi. Bir şeyi hem vicdani bakundan, hem bilgi bakımından dile getinneyi gerekli görüyorum. RP'nin son ge- lişmesinde tarikatların çok ciddi bir rolleri ohnadı. Genel- de tarikatlann dışında Türki- ye'deki bu yolsuzluklar, riiş- vetler konusunda bıkmış olan- ların tepkisi >ar. İkincisi, Sov- yetlerdeki dağılmayla birlikte bütün dünyada bir dine dönüş olayı var. Bunun da rolü var. Bir başkası, Türkiye'deki bu düzeni savunan laik çevreler, sık sık Batılı değerleri ön pla- na getirirken öbür taraftan avnı Batı'nuı zaman zaman, başta Bosna-Hersek olmak üzere Müslüman kimliğine karşı çok merhametsiz ve acı- masız bir tavır sergilemesi, Türkiye'deki önemli bir kesi- mi etkiledi. Mahalli seçimler- den önce medyanın çok büyük bir rolü oldu. Emine Şenlikoğ- man gazetesi ideolojik kim- liklerinden ziyade, savun- dukları değerlerden ziyade menfaatlerini. politikalarını ön plana çıkanrlar. Yani ik- tidarda kim olabilecekse o çevrelerle içili dışlı olmak is- terler. Geçmişte Zaman ga- zetesi çevresi, Fetullah Gü- lenciler diye bilinenler. Tur- gut Özal'la içli dışlıyddar. Ama Özal'la içli dışlı olma- lanna rağmen, Erbakan'a karşı bir tutumlan yok. 1989'da büyük oranda ANAP'ı desteklediler. Aşağı yukan ortak bir karar şek- lindeydi, bütün tarikatlar ANAP'ı desteklediler. Şu anda da tavırlannı netleştir- miyorlar. Türkiye'deki sağ iktidarlar birtakım dini çev- releri, tarikat çevrelerini İ.NACAR -Türkiye'de bugün en çok korkutu- cu olan, benim peştamallı şeytanlar dediğim, hu- rafeci insanlann takdim ertiği İslam. Bunlara göre 1400 yıllık bir şeriat vardır. Nedir bu şeriat. demin de söylediğim gibi saltanatlarla tarikatla- nn himayesinde gelişmiş bir şeriattır bu. İ stelik o çağın koşullarında ortaya çıkmış birtakım , fıkıh, birtakım içtihatlar da var bunun içerisinde. Bir de Kuran'da bir İslam var. Bun- lan birbirinden ayırt etmek lazını. Eğer tarihsel şeriat de- diğim, saltanatlarla tarikat- lann himayesinde gelişen şeri- atı alırsak, tarihsel fıkıhı alı- rsak, ne yapmamız lazım. Size bir örnek vereyim: Klasik fıkıha göre bir suyun içilebil- mesi için üç özellik gerekiyor: Suyun tatlı olması lazım, su- yun berrak olması lazım, kötü bir kokusu olmav acak. Klasik fıkıha göre bu su şer'an içilir. Bu hukuku uv gulayacak olur- sak binlerce buna benzer içti- hat var. Ben basit bir ömek verdim. Halbuki biz bu suyu içersek zehirleniriz. Eğer klasik şeriatın dediğini alı- rsak, bu suyu içeriz ve zehirle- Demirel G.Doğu'da tasarruf ! istemiyor AYŞE SAYIN Günümüzde ünlü bir tarikat lideri hurafelerle insanları aldatıyor. maddi bakımdan memnun ederek polirika yapı- niriz. Kuran'daki İslami alırsak deriz ki bu hü- yorlar. Ciddi bir İslami uyanış olmaması için de bunlan geliştiriyorlar. -Laiklik konusunda sizin anlayışınız nedir0 Bazı İslam araştırmacılan laikliği, İslam dünya- kümler geçmiş. O günkü alimlere sorubnuş böyle demişler. Bugün ise bunu laboraruvara tahîile gönderin deriz. sının cağdaşlaşması ıçın iyi birdency olarak görüyorlar. İ. NACAR - Bende tarikat- lar gibi takıy ye y oktur. Sahte- karlık da vokrur. iftira da yokrur. Laikliğin din ve vicdan özgürlüğü olduğunu söylüyor- lar. Bence laiklik sadece din ve vicdan özgürlüğü değildir. La- iklik aynı zamanda din ile dev- let işlerinin birbirinden ayrı- Imasıdır. Şimdi böyle olunca ben Kuran'daki İsİam açısı- ndan söylüyorum: Ben Ku- ran'daki İslama bağlı bir in- sanun. Bu anlamda ben laik değilim. İslamiyet total bir Gaipten haber alma Allah'a mahsus -Peştemallı şeuanlar deyip duruyorsunuz. kimdir bunlar? İ. NACAR - Tarikatçılar. Bütün peygamberle- rin geüşi Allah'ı birlemektir. AUah'a ortak koş- mamaktır. Ama bu tarikat şevhleri elimde yazüı belgeleri var. Sürekli gaipten haber veriyoriar. Ömeğin ülkemizde şu anda ünlü bir tarikatın reisf, hacca gittiğinde kendisini sineklerin sokmadıgını, herkesi sokarken kendisini sokmadıgını söyleye- cek kadar hurafelerle insanları aldatıyor ve bunu gerçekmiş gibi gazetelere yazıyor. Hazreti Pey- gamberin bile taşlandığı, saİdmİara uğradığı, kan- lar içinde kaldığı topraklarda bu ulu kişileri sinek bile tsırmıvor. \ ine aynı kişi, kitap hah'ne getirilen havat hikavesinde hac sırasında kimsenin bilmedi- Laiklik aynı zamanda din ile dev let işlerinin birbirinden ayrılmasıdır. var. Toplumun her meselesi konusunda birtakım iddialan var. Bu iddialan her çağın lu gibi ilkokul seviyesinde, fazia kültürü, bilgisi de kendi koşuilan içerisinde toplumun yeniden ken- olmayan bir kadını çarşafıyla çıkardılar. Karşısı- disini organize etmesi lazım. Yani İslamiyette bu- na da bir de profesör diktiler. Profesör, onu İslam- gün ilmihalimsi birtakım şeylere bugün uyarım da la özdeşleştirerek üzerine gitti. Bu tip programlan fara/a diyelim ki ekonomik modelle ilgili, hukuk y y ği bir evde kalırken bir arkadaşının kendisine dindir. Islamiyetin genel veev- yazdığı mektubu kimsenin bilmediği bu evde rensel birtakım prensipleri vasttğın üzerinde bulur.. Kuranı kerim'in çeşitli avetlerinde gaybın Allah başka kimse tarafından bilinmediğini. Peygamberin de gavbı bilmediğini söylüyor. Peygamberin bile bilmediği gaybı bu peştamallı şeytanlar bilivor. SÜRECEK MİD\ AT/ŞIRNAK/BAT- M\N - Cumhurbaşkanı Süfcy- man Demirel. tasarruf genelge- si nedenıyle Güneydoğu'ya \ apılan yatınmlann durdu- rulmaması gerektiğini beürte- rek. Başbakan Tansu ÇiDer'e, "Bölgeden tasarruf genelgesini kaldınn" uyansında bulundu. Çiller ile iki gün önce bölgede yapılması gereken yatınmlar konusunda görüştüğünü vur- gulay an Cumhurbaşkanı. "An- kara'ya dönünce de halledece- ğim Uk iş. tasarruf genelgesinin hizmetleri engellemesini kaldı-. rmak olacak" dıve konuştu. Demirel, Güneydoğulu yurt- taşlara. "Terörün kökünün ka/ınmasına yardımcı olun, kalkınma hamlesini başla- talım" mesajını yerdi. Demirel, kent merkezlerinde olaylann azaldığını belirterek mezralar- daki v^ırttaşlan, kentlerde ya- şamaya çaârdı. Cumhurbaşkanı DemireL Mıdyat. Şırnak \e Batman'a düzenlediği moral gezisinde ül- kenin birlik ve bütünlük içinde olduğunu ve sorunlann kısa sürede aşılacağını vurguladı. Demirel. Milli Savunrna Baka- nı Mehmet Gölhan. İçişleri Ba- karu Nahit Menteşe. Genelkur- may Başkanı Orgeneral Doğan Güreş. Kara Kuvyeueri Komutanı Orgeneral ismail Hakkı Karadayı, Hava Kuv- \etlen Komutanı Orgeneral Halis Burhan ve Jandarma Ge- nel Komutanı Orgeneral Aydın İlter'in de eşlik ettiği şe- zinin ilk durağı olan Midyat ta 3. Komando Tugay Komu- tanlığı'nda düzenlenen sancak \erme törenine katıldı. Daha sonra kaymakamhğı ziyaret eden Cumhurbaşkanı. Kay- makam Abdullah Kalkan'a ta- sarruf genelgesinin ilçede uy- gulanıp uygulanmadığını sor- du. Kalkan. genelgenin kendi- lerini de etkılediğini belirtir- ken. geziye katılan Olağanüstü Hal Bölge Valisi Cnal Erkan söze girerek, genelgenin bölge- de yapılan yatınmlan etkiledi- ğinı sövledı. Bunun üzerine Demirel, Ankara'ya döndü- ğünde Başbakan Çiller'le gö- rüşeceğini ve genelgenin Gü- neydoğu'da kaıdınlmasını iste- yeceğıni bildirdi. Demirel. dağa çıkan gençlere, "Sizc baba nasihatı. Gelin devle- te sığının" çağnsı yaptı. Cumr hurbaşkaru, Şırnak'ın, gazi şe- hir haline getiren terörden arük kurtanldığını ifade etti. Demi- rel, daha sonra Batman'a geçe- rek burada da halka hitap etti. Demirel Güneydoğu gezisini ta- mamlandıktan sonra eşi Nazmi- >e Demirel ile birhkte Aııkara'- dan GAP adlı özel uçakla dün akşam Istanbul'a geldi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle