Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 HAZİRAN1994 PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Matematikprofesörü Ali Nesin babası Aziz Nesin'i anlatıyor...
Tontonbaba'ma hayrarum
MUHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ
AH Nesin'le onun 'Tonton Baba'sı Aziz Nesin'i
konuştuk. Matematik profesörü olan Ali, 'Mate-
matik ve Oyun' adh kitabındaki, Sıvas'ta yakılan-
lann arusına adadığı 'Hypatia' yaasında, bugüne
yapıtı kalmış ilk kadın matematikçj olan Hypatia
(İ.S. 370-415) için, Iskenderiye Universjtesi'nin
Matematik Profesörü ve rektörü olan Theon, kızı
Hypatia'yı "Bir oya gibi işledi" diyor.
Ben de ona aynı şeyi soruyorum...
Ali, babana yazdığuı mektuptannı okuduğumda,
Aziz Nesin'in de seni bir oya gibi işkdiği sonucuna
vardım, ne diyorsun?
Dolayh olarak evet. Bir kere onun çocuğu ol-
mak ve onun çevresinde yetişmek bir şans. Ome-
ğin, daha on ilci yaşımda Saint Joseph Lisesi ha-
zırlık ikinci sınıfı öğrencisiyken, babam beni Fran-
sa'ya gönderdi. Orada Zekeriya Sertd'e yakın otu-
ran bir Fransız ailenin yanında kaldım. Zekeriya
Bey'le, onun yetmiş yaşına yakın oimasraa karşın,
iyi bir dostluk kurduk. Bana çocukmuşum gibi de-
ğil, arkadaşıymışım gibi davranıyordu. Hatta bir
keresinde tavla oynarken ona hep yenildiğim için
heyecanlarup, "Amma da şansltsnı be kardeşan" de-
dim. Yine o zaman Zekeriya Bey'in bir sözü beni
çok etkilemişti. Quartier Latin'deki öğrenci kala-
balığına bakıp. "Bunlardan onda biri bile adam olup
dünyaya yayjsa, dünya ne kadar değişir" demişti.
Bunu döndüğûmde babama da anlattım.
Annem emekli felsefe
öğretmeni Meral Çelen,
babamın ikinci eşi. Şu anda ayn
yaşıyorlar. Dörtkardeşiz.
Ben on yaşmdayken
annemle babam
aynldılar. Öyle çok üzüldüm ki,
o yıl bütün derslerden sınıfta
kaldım. Bu aynlıkbenimçocuk
ruhumu altüst etti.
AH, gördüğfim kadanyla Aziz Nesin hep tek baş»-
na bir Aziz Nesin'dir. Onun eşi, çocuklan hiç öne çı-
kmazlar. O hep, sözcükleri altına dönüştüren bir
simyacı, yalnız bir yazın büyücüsü olarak, düşûn
dünyanuzda vazgeçilemez, gözardı edilemez
variiğını, saygın aydın kimliğini sürdüriir gider. O,
öylesine tek başuıa bir değer, öylesine bizden biridir
ki, başka çok özel bağlan olduğunu düşünmeyiz bile.
Sen bize biraz Aziz Nesin'in eşinden. çocuklanndan,
aile ilişkilerinden, yani aımenden ve kardeşlerinden
söz etsen diyorum.
Annem emekli felsefe öğretmeni MeraJ Çelen,
babamın ikinci eşi. Şu anda ayn yaşıyorlar. Dört
kardeşiz. Bir kız üç erkek. Annemle birçok yönü-
muz benzer. onun için de pek iyi anlaşamayız. Ben
on yaşmdayken annemle babam aynldılar. Öyle
çok üzüldûm ki, o yıl bütün derslerden sınıfta kal-
dım. Bu aynlık benırn çocuk ruhumu alt üst etti.
Yeniden bir araya geldiler, ama yûrümedi, daha
sonra yine aynldılar.
Kardeşlerimle yakınlığım sürüyor
Kardeşlerimle yakınlığım hep sürer. Ahmet 'Dü-
şün Yayıncüık'ın sahibi. Ona ben de ortağjm. Ateş
ağabeyim Italya'da tiyatro okudu. Oya ablam da
butik çahştınyor.
Çocukluğumda babamı hep calışan, yazan bir
insan olarak hatırlıyorum. O. her koşulda çahşabi-
lir. Arkadaşlan anlatmıştı; yazdıklan, düşünceleri
nedeniyle hapse girdiğinde bile hemen kağıt kale-
mini alıp çalışmaya başlarmış.
Babamdan, geceleri masal anlatmasını isterdik.
Bazen sofraya oturduğumuzda da bize fıkra anlat
diye tuttururduk, ama daha o fıkraya başlamadan
biz gülmeye başlardık. Yine çok iyi anımsadığım
bir de 'ehna' anım var. Pazar günleri, babam odası-
nda çalışırken ben de yanan şöminenin karşısına
geçer kitap okurdum. Okumayı ne zaman öğrendi-
ğimi bilmiyorum. Okulda mı yoksa okula gitme-
den evde mi öğrenmiştim anımsamıyorum, ama
beş-alü yaşlanndaydım sanınm. Kitap okurken de
bir taraftan elma yerdim. Bana, sanki o elmanın
özel bir tadı varmış gibi gelirdi. Bir gün, baba de-
dim, pazar günleri yenen elmanın tadı başka olu-
yor galiba değil mi... Çalışmasını kesip, o zaman
anlamını çıkaramadığım bir gülümsemeyle yûzü-
me baktı ve "Evet, öyledir" dedi. O gülüşün anla-
mını sonraki yaşlanmda anladım elbette...
Babama resim yapardun
Bir de babama hep resim yapar götürürdüm. O
da köşesine tarih atar ve onlan saklardı. Bir gün
yine çok sıkışık bir anmda. yaptığm resmi götür-
düğümde, "Sen artık büyfidün, güzel bir şey yapınca
getir" dedi ve ben durup düşündüm...
Bildığim kadanyla 19S6 Istanbul doğumlusun ve
Amerika Birteşik Deviederi'nde matematik profesö-
rûsûn. Türkiye'de, Fransa'da, Jngiitere'de Ame-
rika'da okudım, kann Manuela ise Portekizli. Ali
sen nerelisin?..
Bilim adamı olarak en çok Amerika'da. kültür
insanı olarak Fransa'da, toplumsal varlık olarak
Türkiye'de rahat ediyorum.
'Böyle Gelmiş Böyle Gitmez'
Yani sen dünyalı nusın?
Hayır... Kendimi dünyalı değil. Marslı hissedi-
yorum...
Bu yaz Amerika'daki işiue geri döneceksin ve ya-
şamını yine orada sürdüreceksin. Neden bu bir yıl
Türkiye'de çalışmak istedin?
En önemli nedenı, babamın 'Böyle Gebniş Böyle
Gitmez' kitabını yazmasını hızlandırmak için gel-
dim, ama o yardım istemiyor. Biliyorsun bu eser
onun otobiyografısi olacak, bu açıdan çok önemli.
Yaklaşık sekiz cilt olması bekleniyor. Ben de her-
kes gibi, bunun bir an önce tamamlanıp yayımlan-
masını istiyorum.
Bir başka nedense, kendi ülkemin çocuklanna
ders vermekten büyük bir doyum sağhyorum. İyi
yetişmediklerini, çabşmadıklannı gördüğümde on-
lar için üzülüyorum. Duygu olarak, onkra kendi-
mi daha yakın hissediyorum.
Bunlann dışında, daha öznel bir nedenim ise ço-
cuklanm Aslı ile AH'nin Türkçe öğrenmeleri. Çün-
kü bizim evde Fransızca konuşuluyor. (Aslı dokuz.
kadarpara harcanır mı" diye sorduğumda, "Çocuk-
lar için ne kadar para harcansa azdır" demişti.
Babam bizi. burada onun çocuklan olmaktan
doğabilecek baa sorunlardan korumak ve daha iyi
eğitim almamızı sağlamak için, yurtdışında okuttu.
Bu da bize sağladığı çok önemli bir olanak elbette.
Güçlüklerine gelince... Bu konuda, çocukken
yaşadığım baa olumsuzluklar anımsıyorum. Ör-
neğin: ben beş*, kardeşim de dört yaşmdayken sün-
net olduk. O zaman 27 Mayıs günleriydi ve babam
da hapisteydi. Ben korkup ağlaymca sünnetçi,
"Sus bağırma, yoksa seni de baban gibi hapse
atanm" demişti. Nasıl da korkmuştum... Bir de
evimize sık sık polisler gelirdi. Annem bizi huzur-
suz etmemeye çalışırdı. Çok küçük olduğumuz için
ne olup bittiğini de çoğu zaman anlayamazdık.
Hatta bazen polislerin elinden tutup, bak burada
ne var diye odalanmıza götürüp, onlara oyuncak-
lanmızı gösterdiğimiz bile olurmuş. Bazen de so-
kakta oynarken çocuklar "Senin baban komünist-
miş" dediklerinde, acaba bu çok mu kötü bir şey
diye düşünürdüm. Çok içe dönük, kendini göster-
mekten kaçınan bir çocuktum. Bu nedenle de ilko-
kulda yapılan bir zeka testinde, birinci olmama
herkes şaşırdı. Bir kere de ortaokulda sıra arka-
daşıma okuması için bir çocuk kitabı verdim diye,
öğretmenim bana çok kızdı ve "Onun okuması sen-
den mi sorulur, bak bir daha kitap verirsen, seni poJi-
se veririm" di\e beni korkutmuştu.
Bütün bunîann dışında, çok iyi bildiğim bir şey
B,'ir defa kompozisyon ödevimi yazması için onu
çok zorladım ve yazacağı sözünü aldıktan sonra da yatıp
uyudum. Sabah uyandığımda ödevim hazırdı ama, bir de
okudum ki berbat bir yazı, hiç beğenmedim ve götürüp
öğretmene de vermedim. Böyle olunca da sıfır aldım elbette...
Ali altı yaşında. Bu yıl Ayşeabla Okulu'na gittiler
ve artık Türkçe konuşabiliyorlar).
Aziz Nesin'in oğlu olmak, yaşamına ne gibi güc-
lükler ve kolavlıklar getirdi?
Onun oğlu olmaktan onur duyuyorum elbette.
Yine onun kültür ortamında büyümek, büyük bir
şanstır ve kişiliğimin oluşmasında çok etkili olmuş-
tur. Çocukken evimize Kemal Tahir, Mahmut Di-
kerdem, Mehmet Seyda, Bedri Rahmi. Runi Su gibi
kültür-sanat adamlan gebrdi- Annem özel sofralar
hazırlardı ve bizim de o sofralarda yerimiz olurdu.
Bu yemeklerde tartışılan politik konulan çok bü-
yük bir ilgi ve dikkatle dinler ve hep babamı haklı
bulurdum, zaten sonunda da olaylar hep onun
haklı olduğunu gösterirdi. Bir keresinde de uyku
saatimiz geldi diye çocuklann yatması söylendiğin-
de, yatmamak için oturduğum koltuğun arkasına
saklanmışüm, çünkü konuşulanlara çok ilgi duyu-
yordum.
Babamın çocuklara çok değer verişinin bir baş-
ka somut örneğini de Moskova'da yaşadım.
Samnm sekiz-on yaşlanndaydım. Babam. annem.
kardeşim Ahmet ve ben. babamın alacağı bir ödü-
lün törenine katılmak için Moskova'ya gitmiştik.
Bizi orada çocuklar için yapılmış, içinde her türiü
oyun olanağınm bulunduğu, 'çocuk cenneti' denilc-
bilecek güzellikte ve görkemde bir lunaparka gö-
türdüler. Ben gördüklerim karşısında hayranlık \e
şaşkınlık içinde kalarak; "Baba. çocuklariçinhiç bu
varsa Aziz Nesin'in oğlu olmaktan her zaman onur
duyduğum ve yarar sağlamak için, adını olur ol-
maz yerde kullanmadığımdır. Onun sorumluluğu-
nu her zaman duyuyorum.
Bir kompozisyon öyküsü...
Baban derslerine yardım eder miydi, ödetlerini
yapar ntıydı?
Bir defa, kompozisyon ödevimi yazması için
onu çok zorladım ve yazacağı sözünü aldıktan son-
ra da yatıp uyudum. Sabah uyandığımda ödevim
hazırdı, ama bir de okudum kı berbat bir yazı. hiç
beğenmedim \e götürüp öğretmene de vermedim.
Böyle olunca da sıfır aldım elbette...
Senin için Aziz Nesin ilgili, yumuşak. iyi bir baba
mıydı ve çocuklann için nasıl bir dede oldu?
O, iyi bir Aziz Nesin'di. Son derecc disiplinli ve
çalışkan bir insan. Bizim iyi yetışmemız için hiçbir
şeyi esirgemedi. Çok para sıkıntısı çektiği için, sü-
rekli çalışırdı. Bizı kolay kolay azarlamazdı. Bir
gün 'Akbaba'ya yazdığı bir öykü için. iki yüz lira
almış ve getirip şöminenin üstüne koymuştu.
Önümüz bayramdı ve haftayı o parayla geçirecek-
tik. Bayram sabahı, çalan kapıyı açmaya gıden
kardeşim Ahmet. gelen dilenciye, o iki yüz liranın
yüz lirasını bayram harçlığı olarak vermiş. Biraz
sonra durum anlaşıldığında, tüm maddi sıkıntımı-
za karşın babam, kardeşime hiç kızmadı. Tam tcr-
sine, böyle yardımlan severdi. Yine Saint Joseph'-
te sınıfta kaldığjmda da bana hiç kızmayarak
"Obun, gelecek yıl daha çok calışırsın" dedi.
Çocuklanmla ilgisine gelince: onlan seviyor el-
bette, ama pek bir arada olamıyoruz. Torunlan,
onun ülkemizde ne kadar ünlü olduğunu görüncc
çok şaşırdılar. Bir gün, hep birlikte Taksim'de gezi-
yorduk. Pek çok insan, gelip babama sanlıyor, eli-
ni sıkıyorveonunla konuşmak istiyordu. Çocukla-
nm bunu hayranlık ve şaşkınlık dolu bakışlarla iz-
lediler ve sonra da kendilerinden pek bir memnun
olduklannı gördüm.
B.'azen sokakta
oynarken çocuklar 'Senin
baban komünistmiş'
dediklerinde acaba çok mu kötü
bir şey diye düşünürdüm.
Çok içe dönük, kendini
göstermekten kaçınan bir
çocuktum. Bu nedenle de
ilkokulda yapılan bir zekâ
testinde birinci olmama herkes
şaşırdı.
Aziz Nesin'in çok rurumlu olduğu söylenir, öyle
midir gerçekten?
Evet evet... Halam da babam da çok tutumlu-
durlar. Babam, hiçbir şeyini atmaya kıyamaz.
Onun için de pek çok koleksıyonu vardır. Ama ye-
rinde ve zamanında harcamasını bilir. Gereksiz
harcamalardan kagnır.
Aynca o, her anlamda kendi kendine yetebilen
bir insandır... İşlerini kendisi yapar. Bazen
yardımcısı olrnadığında, Vakıftaki o kadar insana
yemek yapar. Öylesine doludur ki, insan olarak da
hiç yalnızlık duyduğunu sanmıyorum. Daha doğ-
rusu, böyle birduyguya vakti yok.
Ayncalıklı, yakın dostları olmadı mı hiç?
Vardı elbette. Hamdi Avcıoğlu, Orhan Apaydın,
Kemal Tahir yakın olduğu insanlardı.
- En çok beğendiği yazarlan sorsam ne dersin.
Çehov ve Tolstoy'u sevdiğını bılıvorum.
Kendi yapıtlanndan en çok beğendiği, ötekiler-
den ayn tuttuğu bir kitabı var mı?
- Babam bu konuda, "En sevdiğim eserimi da-
ha yazmadm" ya da "En pahalısı" der. Ama bazen
onu kendi yazdıklanna kahkahalarla gulerkengö-
rürüm. Ben onun oyunlannı çok beğenirim. Oy-
külerini de elbette. Bir de mahkeme savunmalan-
nı. Öylesine anlaşüır, sağlam, açık metinler ki.
bencehukukfakültelerindekiderslerdeokutulma-
h.
Bunlar biraz da senin matematikçi yönüne sesle-
niyor galiba.
'Olabilir...
Ali, sen Aziz Nesin'in 'En se>gili' çocuğusun.
Bunu neye bağlıyorsun?
Sanınm dört çocuğu içinde, beklentilerine en
çok yanıt veren ben oldum. Gerçekten dearamızda
güçlü bir bağ var.
Matematik Enstitüsü kuracağız
Nesin Vakfı için neler söyleyeceksin?
Vakfın yönetim kurulundayım. Gelecekte de
başına geçeceğim sanınm. Vakıf, kaliteyi koruya-
rak variiğını sürdürecek. Aynca. babam da ben de
Vakıfta bır 'Matematik Enstitüsü' kurmayı
amaçlıyoruz, ama gerçekleştirme şansı ne olabilir
bilemiyorum.
Sonuçta, babam bir cümlede özetle desem...
O, benim için 'Tonton bir baba' ve ben Aziz Ne-
sin'e hayranım...
Ne güzel... Babasına hayran bir oğul ve oğluna
hayran bir baba... Kimselerin kimselerle anlaşa-
madığı, sevgisiz, acımasız bir dünyada. az bulunur
bir mutluluk değil mi'?..
Sevgili Aziz Nesin, benim 'Diyarbakır Efsanele-
ri' adlı kitabıma yazdığın değerlendirme yazında
şöyle diyordun: "Apaçık söylemek gerekirse, bu
kitabı bir yazar çıkarcılığıyla okumaya başladım.
Çünkü. benim yaşımda bir yazar. çok az kalan za-
manını en tutumlu biçimde kullanmak için, çok iyi
secmek zorundadır. Yazar çıkarcılığı dediğim şu:
Okuduğum kitap tat, keyif, beğeni, bilgi. coşku ter-
mesinden öte, artı yeni düşünler üretmeme yardım
edecek mi, bana yeni yazılar esinletecek mi diye dü-
şunüriim.
Muhsine Helimoğlu Yavuz büyük emek harcaya-
rak önemli bir iş yapmts. bu kitabını yayımlamakla.
Diyarbakır Söylenceleri'nde. yazar çıkarcılığıma
yanıt verecek birçok gereç bulduğum için de ona te-
şekkür ederim."
Sevgili .Aziz Nesin. ben de bir 'Ajdın çıkarcılığT-
yla. yaptığın bütün işlcr. yazdığın butün kitaplar vc
'Ali' için sana teşekküredivorum.
Sen küllcnndcn yenıdenyeniden doğan Kaknüs.
Simurg. Anka, Phoni\. Jarptiısa: sevgili. güzel.
aydınlık insan Aziz Usta... Sen daha çok. ama çok
yaşa vc bütün dünyaya 'Böyle Gelmiş Böyle Git-
mez' dc olur mu...
Kültür • Sanat
BEYOGLÜ EÜRIMAGES SINEMASI
"Eunmages 'ın katkttarıyla "
S İ B M YAZJUUİOMN SEÇTİÖ Y U I Bl İYİ 10 RLAİ
Bugün
SOSYETEOENİNSANMAHZARALARIYön: ROBERT ALTMAN
(Tel: 251 32 40) 11.30-14.45-18.00-21.15
SELDA BAGCAN sunar
1988'den beri böyle bir protest müzik dinlemediniz!
ekrem ataer
MARE NOSTRÜM
BULUNMAZ TİYATRO
İ S T A N B U L
Yazan ve Yöneten
H. Hilmi Bulunmaz
ALKAZAR SINEı\L\ MERKEZI
Tel: 245 73 83-245 75 38
KAHKAHA FILMLERI HAFTASI
24 Haziran Cuma-30 Haziran Perşembe
Bugün|
Alkazar'da
KİRLİ ÇÜRÜK VE ADİ
Yön: Frank Oz
12.15-14.30-16.45-19.00-21.15
Yann ROBIN HOOCUN ÇILGIN DONVASI
şAİkazar Avrupa Eurimages
BUGÜN ASLINDA DÜNDÜ
Yön: Harold Ramıs
12.00-14.15-16.30-18.45-21.00
Yann 29. CADDE
"Avrupa Konsttyl Eurtmages katkılanyla"
A
1-MareNosrum
2-Madıımkü
VaıUn Benim
3-Heünun
4-Semah(DöneDöne)
5- Sarjunrava Ağa
6- Mav» Aybnn
GOlüdûr
Oynayanlar:
Dıtek Kurban-Nuray Yavuz
Cumartesl 20.00
Istiklal Cad. No: 186 2 Beyoglu
Tel: 513 74 31 -522 65 85-
251 60 90-638 14 84
293 89 78 (3 hat)
İÇINDEN DALGA GECEN TİYATRO
Ferhan Şensoy
Yer Fenerbohçe Morina Pyromid Kar>ısı
SEYİRCİLİ SEYİR DEFTERİ
Oeniz Aşırı Güldürü
Çaryambo-Perfembe-Cuma-Cumartesi 21.00
KIRKAMBAR GECE TIYATROSU
Coma, Curnartcsi 24.OO
Bile» Sah»: F. bohçe Morino Vlt 0216 -34A 23 44/1007
Ses 1885 Ortoovuncular - Beyoâlu, Te\: 0212-251 18 6S/6
Suodiye Vakkoromo ve Copıtol Çorsı Moğozası
B
1- Benim Kabem
Insındıı
2 SoiKokmYınlı
?- Yürü BreHızııhsa
4-Sı\-2sEllennde
Sazun Çalmoı
5-taMafsı
MAJÖR PLAK (212) 527 61 28)
Kültür
Sanat
ilanlarınız için:
293 89 78
(3 hat)
+fff****
BULUNMAZ TİYATRO • BULUNMAZ TİYATRO
I S T A N B U L İ j S T A N B U L
H. Hilmi Bulunmaz1. ÇOCUK ŞENÜĞJ
•BALE
•PALYAÇO
•ÇOCUK OYUNLARI
•ÇEŞITLI ARMAĞANLAR
3 TEMMUZ PAZAR 12.00
Tel: 513 74 31 -522 65 85-
251 60 90 - 638 14 84
Yönetımınde
TİYATRO
KURSU
Tel: 513 74 31 -522 65 85-
251 60 90-638 14 84
ÇOCUKLARLA SANAT
YAZ ÇALIŞMALARI
Resim - Scramik - Heykel - Tiyatro
12 Temmuz - 12 Eylül 6 - I I yaş grubu
ö n k a y ı t i ç i n l ü t f e n b i z i a r a y ı n
ıMnsYoıı saııal ıııorkezi
ER£I>KOV: J85 4 I 31 (3 HAT) ETHEMEFE^Dİ CAD. HO: 36
İstanbul'un Gözleri Yaslı-ll
ATILLA BIRKIYE
Edebiyattarihine bira2 girip birşeyler karıştırdınız mı,
önünüze sizin tarafınızda keşfedilmeyi bekleyen birileri
çıkar; daha önce belki de yalnızca adını bildiğiniz, ansik-
lopedilerden, sözlüklerden kısaca yaşamöyküsünü bil-
diğiniz yazarların yaşamları ve yapıtları sizin için bir-
denbire birer zenginlik oluşturuverir.Doğrusunu söyle-
rnek gerekirse, Asmalımescit 74 ile Intermezzo 'nun lleti-
şim Yayınlan'ndan çıkan birlikte basımıyla (1988), hakkı-
nda çok az şey bildiğim Fikret Adil'i tanımak olanağına
kavuşuverdim.
Daha önce çeşitli nedenlerle okuyamadığımız kitapla-
rını böylece okumak şansına kavuştuk. Üstelik iletişim
Yayınları yalnızca bu iki kitapla da kalmadı, bir "Fikret
Adil Kitaplığı" oluşturma sürecine girdi. Böylece gerçek
Istanbullu bir yazan tanımış olduk.
Kimdir Fikret Adil? 7 Ocak 1901 'de Çengelköy'de dün-
yaya gelmiş,4 Haziran 1973te Zürich'te ölmüş, gazete-
ci, yazar, fıkra yazan demek yeterli mi? Kuşkusuz bun-
lar birçok yerde bulunabilecek ansiklopedik bilgiler.
Ama asıl önemli olan, onun gerçek bir istanbullu yazar,
ilk sanat gazetecisi, fıkralannı sanat konularına ayıran
bir yazar oluşuydu.
Çok sayıda roman ve oyun çevirisi ile oyun uyarlama-
sı, anlatıları ve gezi notları var. En önemli özelliklerin-
den biri de sanat çevresini kendi etrafında toplayabilme-
si. Bu durumu yakın dostu Hüsamettin Bozok şöyle an-
latıyor:
"...Cumhuriyet dönemi içinde ün yapmış bütün sa-
natçılar arasında, zaman zaman bir emprezaryo, bir
antrenör, bir takım kaptanı gibi rol oynamış, onlan bir-
leştirmiş, bütün kuruluşlarda da olumlu etkileri oimuş-
tur... Türfc PEN Kulübü'nün Halide Edib Adıvar'la bfrlik-
te kurucusu ve uzun yıllar tek başına yürütücüsü odur.
Bir zamanlar İstanbul'un gerçek bir ihtiyacını karşıla-
yan Sanat Dostları Cemiyeti'nİn kurucusu ve yaşatıcısı
odur..."
Ve istanbul... Asmalımescit 74 (1933) ve intermezzo'
da (1955) anlatılan istanbul ve istanbul'un "Bohem Ha
yatı" ve özellikle de Beyoğlu'nun betimlenen atmosfe
ri... iletişim Yayınları da zaten, Fikret Adil'in kitaplarırı
"İstanbul Dizisi" üstbaşlığıyla yayımlıyor.
Yapıtlarıyla ve kişiliğiyle İstanbul'un sanat çevresire.
istanbul'a katkıda bulunan bir yazar Fikret Adil Şirrdi
artık pek kalmayan, göremediğimiz, tanışamadığımz
bir edebiyat ve sanat dünyasına adım atmaya çalısan
gençlerin elinden tutmuş, yol göstermış; kişıliği Isan-
bul'un kültür ve sanat ortamıyla özdeşleşmiş ve tün- sa-
natçılara kapısını açmış alçakgönüllü gerçek bır istan-
bullu.
Fikret Adil'in Beyoğlu'ndaki evi yalnızca Türk sanatçı
ve yazarların uğrak yeri değil, Türkiye'ye gelen sanatcı
ve yazarların da uğrak yerıymış Yine Hüsamettin Bozok
şöyle yazıyor:
"...Andre Malraux Türkiye'ye geliyor, yine tek konuş-
tuğu Türk yazan Fikret oluyordu. Martinetti'den Mic-
haux'ya, Tennesse Williams'tan Yves Gandon'a. Jean
Cocteau ve Jean Marais'den Serge Lifar'a kadar mem-
leketimizi ziyaret eden birçok Batılı ünlü sanatçının ilk
aradığı insan Fikret Adil, ilk uğrak yeri de Fikret Adil'in
evtydi."
Bir başka kitabı da Beyaz Yollar, Mavi Denız (1959)
adını taşıyan gezi notları. Istanbul'dan Bodrum'a yâptfğı
geziyi anlatıyor. Ancak yeni basımında (Deli Saraylı ile
birlikte 1993) ne yazık ki kitabın adı Mavi Beyaz Yollar
olarak basılmış.Şayetyayınevinin "ozel" bır amacı yok-
sa (ki hiçbir açıklama yok) büyük bir yanlışlık Cunku
daha kitabın başında "Başlarken"başlıklı bölumde F'k-
ret Adil şöyle diyor:
"...İstanbul'dan Izmir'e ve İzmir'den Bodruma. Her
iki yolculuğu karadan, fasıla ile yaptım. Yolların büyük.
çok büyük kısmı toz içinde bembeyazdı. Fakat deniz
mavi idi. Bu sebepten notlanma 'Beyaz Yollar, Mavi
Deniz' adını veriyorum."
Bir istanbullu yazar bir İstanbul kitaplığı... Işte sizi İs-
tanbul'un gözleri yaş//"yken kitapçılarda bekleyen keyıf-
li kitaplar..
Çocuklar için sergi
Kültür Servisi - Çocuklar arasında dayanışma \ e bcrabcrlık
kavramını geliştirmeyi amaçia\an sergi. Türk Amerik.ın S.ın.ıı
Galerisi"ndeyann açılacak. Sergi\e. rcMm kolu öğrcncılcrımion
Yelda Önen. Levent Barutçuoğîu. A\şe Tancri. Zo> ncp Bclcr.
Billy Hoard. Joannie Hoard. Paul Hoard. Ece Ergir. Ban^ Ak.
AyşeEceOnur,SimgeSeven\eErdemGüncr resimlen\lc
katılacak.
'Neden Sanata Yatırım?'
tSTANBUL(AA)- İstanbul De\ let Tiyatrosu Opcra \c BalcM
Vakfı'nın (TOBAV)düzenlediği "Neden Sanııta ^atınm"
konulu toplantı Taksim Sahnesi"ndeyapıldı. De\ lct Tı\ııiroMi
Genel Müdürü ve TOBAV Genel Başkanı Tamer Lc\ cnı.
toplantıda yaptığı konuşmada. sanatın kendısınean bır kültür!.
olduğunu ve oyunculukta eğiıimin önemli bir >er luuuğunıı
söyledi. Sanatın bir sektör olarak ele alınması gerektığını dc
kavdeden Levent. sanatın gelişmemesı halınde
yaygınlaşama\acağını ifadeetti. Tiyatro Eleştirmenlcri Dcrneğı
adınakonuşan MelisaGürpınardasanatta kısıntının iilke\ı
geri götürdüğünü belirterek. özel sektörün kültür ve sanata
sahıp çıkması gerektiğini söyledi. Türkiye'de de\ letin sanata
önem verdiği birsürecten geçildiğıni savunan Gürpınar. parti
programlanyla hükümet programında kültürle ilgili
düşüncelcnn bir-birbuçuk sayfayı geçmediğini ka\dcıti. ^'azar
Clkü Ay vaz. sanata yapılan yatınmın insana ve geleceğe
vapılan yatınm olduğunu beİirterek. Türki\e"dc sanai
sektörününoluşmadığtnı ifadeetti.
'Turandot' Danimarka yolcusu
ANKARA (AA) - Aspendos Opera ve Bale Festivali'yle dikkat
çeken Türk opera ve balesi. yurtdışında da davetler alıyor.
Ankara Bale Topluluğu İsrail'e. tstanbul Devlet Opera ve
Balesi dePuccini'nin "Turandot" operasıyla Danimarka "ya
davet edildi. Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü Rengim
Gökmen, Ankara Bale Topluluğu"nun İsrail"e. "Turandot"
operasının da Danimarka'ya davet edildiğini, aynca Bakü'den
Türk opera ve balesanatçılannın temsil vermesi için sürekli
istekler geldiğini bildirdi.
Halk oyunları şöleni
•İstanbul Haber Servisi -Folklor Eğitim Derneği'nce bu yıl
ikincisi düzenlenen "Halk Oyunlan Şöleni" bu akşam saat
20.30'da. Ataköy'deki Yunus Emre Kültür Merkezi'nde
gerçekJeştirilecek. Şölende, şiir dinletisi ve dia gösterilerinin
yani sıra Artvin'den Siliflce'ye. Van'dan Bitlis'e kadar değişik
yörelerin halk oyunlan sahnelenecek.
ÇAĞDAŞ YAŞAMIDESTEKLEME DERNEĞİ
BAKIRKÖYŞUBESİ
PANEL
ÇAĞDAŞ İNSAN VE LAİKLİK
-Yöneten: Nur Sağlamer
Konuşmacılar Prof. Dr. Türkan Saylan
Prof. Dr. NeclaArat
Yer: Yunus Emre Kültür Merkezi Tiyatro Salonu
Ataköy9. Kısım
Tarih: 27 Haziran 1994
Saat 17.00