Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24HAZİRAN1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Jenyalkatil-;
bulamacı "California",
yeni bir yönetmeni
haberiiyor
Çalifornia, California,
İşte geldimben sana...
SUNGUÇAPAN
Seri halinde cinayet işleyen, günümüzün ûnlü
Amerikan canilerine ilişkin bir kitap haztrlamak
isteyen genç bir yazar Brian Kessler (David
Duchovny). Sevgilisi de, Brian'ın yazdıklannı
görûntûlemeye çalışan, ama çektiği fotoğraflan
editörlere beğendirerneyen, entelektüel bir sanat
fotoğrafçısı Carrie Laughlin (MicfaeUe Forbes).
Büyük kentteki aydın yaşamından fena halde
bunalıp 'gûneşli düşler ülkesi' California'ya
kapağı atmak içın arabalanna atlayan Brian-
Carrie çifti, uzun yolculuğun benzin giderlerine
ortak olacak bir başka çifti daha alırlar yanlan-
na.
Yazann arayıp da bulamadığı cinsten, tam ti-
pik bir suçlu tipi olan, şiddete meyilli, kabasaba,
maço ve cahil kasaba serserisi Early Grayce'la
(Brad Pitt), 13 yaşında tecavüze uğramış, yoyo'-
suyla (eline bağlı lastikli topu) oyun oynayıp çik-
let şaklatarak Early'ye kadınhk eden, biraz geri
zekalı, ama saf ve çocuksu, köylü genç kız Adele
Corners (Juliette Lewis) çifti,'Yoksul Beyazlar'-
m ternsilcisi olarak onlara biraz tepeden bakan,
şehirli, külrürlü, yarliklı iik çiftin arabasına do-
luşuyorlar 'rüya gibi' California yollannda.
Modern westernden yol fîlmine...
Gerçi devir 19. yüzyıJ değildir, ama 'Batıya gjt
genç adam!" kurâh, bazılan için hâlâ umut ve
düşler beldesi imajını sürdûren güneşli
California'ya kapağı atmak uğruna geçerliliğini
korumaktadır.
Günümüzün kovboylan olarak da algılana-
bilecek iki çiftin umut ve neşeyle dopdolu baş-
layıp gittikçe kabusa dönüşen serüvenini, mo-
dern bır westernden, Therapy, Drivin'n 'Cryin',
Mind Bomb, Asleep at the Wheel, Quicksand,
vb. gibi 'gnınge' kaynaklı gruplann mûziğiyle
bezeli, 'derin' ABD'den panoramalar sunan,
renkli bir 'yol fılmi'ne ve polisiyeye kadar uza-
nan, şiddet dolu, kanlı bir tarzda hikaye ediyor
"Caüforaya."
'Bir katilk aramızdaki fark nedir?" sorusuna
cevap arayacağı, beyin kimyasının bozuk
olduğu her suçlunun sadece 'basit ve kötü'-
lüğünden ötürii mü suç işlemeye yönelip yönel-
mediğini, vb. konulan inceleyeceği kitabıru
yazmak için yolculuk sırasında araştırma yap-
mak fırsatını da kaçırmayan yazanmız, arabası-
na aldığı, seri halde cinayet işleyen 'ktinik vaka'
Early'de en renkli malzemeyi bulduğunu çok
geçmeden anlıyor, akıllı sevgilisinin uyanlanyla.
'Yolfflmi'nden'karafihne'dek açdıyor
Son dönemin en ürkütücü 'serial killer'ı saya-
cağımız "Kuzularuı Sessizliği"nın Hannibal Lec-
ter'ına rahmet okuturcasına, peynir ekmek yer
gibi, sebepsiz yere insan öldürmeyi alışkanhk
haline getirmiş psikopat Early rolünde, Holl-
yvraod'un yeni kuşak oyunculan içinde,
şimdiden gûzel, temiz çocuk kalıbına sokulmuş,
yakışıklı Brad Pitt, gitgide bağlannı kopartarak,
iki geğirti arasına hunharca cinayetlerini
sıkışnran, hasta, ama korkunç bir katil poıtresi
ciziyor "Californiya"da.
Sakalı, uzun saçlan ve gûlûşüyle Isa gibi
görûnen, oysa ne zaman kimi kesip kimi bo-
ğazlayacağı belirsiz, son derece tehlikeli, sapık
Early rolünde yeteneklerini ortaya koyan Brad
Pitt'in yanı sıra, öncelikle genç seyirciyi
sinemaya çekecek türden, Juliette Lewis ve
'Califomia'da Brad Pht, Juliette Levris, Michelle Forbes ve David Duchovny, umut ve düşler beldesine doğnı yol alan vahşi bir ekibi oluşturuyor.
Micheüe Forbes gibi çekici, güzel yıldızlara da
sahip filmde yazanmız, suçlu hakkındaki kitabi
bilgüerini, düşlerle gerçekler arasında yaşayan,
hasta 'serial killer'ımız sayesinde bizzat yaşayıp
öğrenerek zenginleştirmek fırsaünı (!) buluyor.
O teoriyi pratiğe geçirirken, 'penisini
tutarcasına sakındığı' silahıyla çevresine korku,
dehşet ve yılgı salan sapık Early-Brad Pitt, vahşi
ve kanlı eylemleriyle, ucuz heyecan arayışındaki
seyircinin gereksinimlerine yanıt veriyor hep
yanlış 'kapılar' açarak. Aksınp üksınp geğirip
ışıgında *ilk fılm'ini çeken yeni bir yönetmenin,
Latin asıllı bir Kanadalı Dominici Sena'nın
"California"sı, cehennem yolculuğuna dönüşen
bir trip'i aktanyor özetle.
'Yol filmi'nden 'karafilm'ekadar açılan bu ol-
dukça sert ve biçimci ilk film denemesinde. Da-
vid Lynch'den Ridley Scott'a kadar uzatılacak
bazı usta yönetmenlerden etkilenmelerle, "Wüd
at Heart"dan "Theüna ve Louise"e kadar ço-
ğaltılacak kimi ünlü yakın dönem fılmlerinden
etkilere de rastüyoruz.
COİIfOfnlO / Yönetmen: Dominic Sena / Senaryo: Tim
Metcalfe / Kamera: Bojan Bazelli / Müzik: Carter Burvvell /
Oyuncular: Brad Pitt, Juliette Lewis, David Duchovny, Michelle
Forbes, Sierra Pecheur, David Milford /1993, ABD (Standart
Film) Beyoğlu Fitaş, Şişli Kent sinemalannda.
duran, sinemada son dönemde seyrettiğimiz en
bayağı ve itici katil nitelemesini hak etmeye
uğraşan tiksinç Early, kafayı 'kapılar'a takmış
Jim Morrison gibi dengesiz ve ayarsız biridir.
Bütün kadınlar onun gözünde damızlık birer
kaltak; işemek, radyatörün su boşaltması;
öldürmek, bira açarcasına ve içercesine kolay
bir eylem ve şiddet de günlük yaşamda
başvurulmadan yapılamayan, neredeyse
orgazmı anımsatan bir boşahm yoludur...
Yıllar önce "Serseri Aşıklar" klasiğiyle, 'kız +
araba + silah' formülünün mucidi olarak mo-
dern sinema tarihine geçen Jean-Luc Godard'ın
Sapıksı kahraman, çılgm çift, vb. klişeleri ele
alarak daha da ileri götüren yönetmen Dominic
Sena'nın biçimci anlatımırun referanslannı. son
yıllarda tum medyayı etkileyen kimi film ve
yönetmenlerde bulmak olası. Yağmur
damlalannın gitar ünılanna kanştığı 'Idibimsi'
görüntülerle açılıp başlayan "Califomia", yakın
planlara, değjşken çerçevelemelere, müzikle
montajın uyumuna dayanan anlatımıyla klip
estetiğinden örnekler veren, bir hayli özenli, şık
bir antoloji gibi izleniyor.
Bildik 'tür filmi'ne yeni bir cila çekerek,
seyircinin beklentisine cevap verecek cinsten
şaşırtmacalarla hava basarak, kan ve şiddet öğe-
sini habire pompalayarak, polisiye öyküyü
sıkıahğa düşürmeden "yol fılmi'nin olanca albe-
nisini boca ederek ve Michelle Forbes'la Jıdiette
Lewis'in kışkırtıcı güzelliklerini sergileyip, ya-
zann diyaloglanyla 'vahşi hayvan-katil'in hun-
har cinayetJerini öne çıkararak, başanlı sayı-
Imasa da, hayli özenti ve karmaşık bir "ilk film'
ortaya koyan yönetmen Dominic Sena'nın kah-
ramanlanyla siyasal kimlik, sınıfsal ve cinsel vb.
sorunlan fılan yok aslında.
Rahatlıkla 'tüketilen' grotesk seyirlik
Içındeki kötülüğün gitgide dızginlennden bo-
şanarak kontrolsüz hale geldiği cani Early'de,
^atlı çocuk' Brad Pitt'in kompozisyonunun
yanında öteki karakterlerin biraz kartonumsu
kaçüğı "California", Nevada-California sının-
ndaki nükleer test bölgesındeki kanlı hesaplaş-
maya bağlanan dehşetengiz fınaline kadar ra-.
hatlıkla 'tûketilen', grotesk bir seyirlik. Yer yer
rahatsız edici boyutlara ulaşsa da kolayca seyre-
diliyor iki saat süresince.
Görsel düzeyi, epeyi özenilmiş biçimciliği psi-
kolojiye pek rağbet etmeyen kan ve şiddet öğesi-
nin dozunu kaçırmış, romantizmden kıyıalığa
transfer ediveren çorbamsı üslubu ve özeilikle
güzel, çekici oyunculan, kimi tersliklere yer ve-
ren senaryosundaki kusurlan örtbas etmeye ye-
tiyordiyebiliriz "California" için. Önemli deşlse
de özentili, aşın kanb, ırkiltici olabilen, değişik
bir ilk film' denemesiyle karşı karşıyayız.
Kayaköy
Sempozyımuı
Köftür Servisi - Mimarlar
Odası lstanbul Büyükkent Şu-
besi'nin düzenlediği 'Kayaköy
Sempozynmu' yann Tarık Za-
fer Tunaya Kültür Merkezi'-
nde gerçekleştirilecek. Sem-
pozyum, saat 10.00'da Oktay
EkİDCİ'nin açıbş konuşrnası ve
slayt gösterisiyle başlayacak.
Saat 10.30'da "Bu güne değin
Kayaköy'e getirflen önerilen
1988-1994 döneminin genel de-
ğerlendinnesi" konulu panel
yapılacak. Oktay Ekinci'nin
yöneteceği oturuma Yflcel
Gûrsel(Kayaköy Komisyonu
başkanı), tsmail Demirağ,
özüer O^gnn(Fethıye eski Bele-
diye Başkanı), Sami Karaören
ve Cengiz Bektaş katılacakJar.
11.30'daki ikinci oturumun
başkanı Mete Göktuğ. Zekai
Bayer, Ülker Seymen, Başba-
kaiüık özel Cevre Koruma
Müdürlüğû, Miııe Kangal,
Kültür Bakanlığı Tabiat Var-
lıkJanru Koruma Müdürlüğü
ve Turizm Bakanlığı Planlama
Müdürlüğü'nün katılacağı
oturumda "Kayaköy'ün Fıziki
Değeriendinnesi'' yapılacak.
Sempozyum, öğle arasından
sonra Yıfanaz Kuyumcu'nun
yönettiği "Galata Gnıbu Gö-
züyie Kayaköy" konulu panel
ile devam edecek. Oturumda
Beşe Poiatkan, Metin Karakaş,
Yavuz AloğJa. Sevda Yeğin-
Feyza Yücel, Ozgür ArsJan ve
Erdinç Karakaş konusmacı
olarak yer alacaklar.
Günün son etkinliği Cengiz
Emznn'un başkanlığındaki
"Kayaköy nasü kurtulurr' ko-
nulu forum olacak. Foruma
Oktay Ekind, Ozer CHgun,
Cengiz Bektaş, Yücel Gûrsel,
Ydmaz Kuyurocu, tsmail Demi-
rağ, Dflek Yarcan, Şengül öy-
men, İhsan Tunay, Ismail Zer-
man, Ülker Seymen, Çetin
Gârcün(TURSAB), Gûbûm
Ersoy, Zekai Bayer (TUROB),
Muğla Kültür Müdürlüğü Sa-
mi Karaören, Alman Arkeoloji
Enstitüsü, Turizm Bakanlığı
Planlama Müdürlüğü, Başba-
kanlık Özel Çevre Koruma
Müdürlüğü, Kültür Bakanhgt
Tabiat Varlıklannı Koruma
Müdürlüğü katılacak.
Robert Altman'ın yenifilmi'Pret-a Porter' Paris moda dünyasını yansıtıyor
ÜnHiyıkhrfartopmodeikngölgeîecR
ModacıKarl
Lagerfield,
defflelerinde
çekim
yapdmasuu
engelledi.
Kim
Basûger,
JeanPaul
Gaultier
Yönetmen Robert
AHmanveSopbia
Loren(üstte),
Gianfranco Ferrenin
defflesinde
topmodelkr.
Kflhûr Servisi - "Nashvflle", "MASIT*, "Oyun-
cu", "Short Cırts" gibi fılmlennden tanıdığımız
sıradışı yönetmen Robert Ahman. bugünlerde bir
başka sıradışı filmin çekimlerinı tamamladı.
"Pret-a-Porter" adını taşıyan film, Paris moda
dünyasının içyüzünü anlatıyor ve artık Altman
filmlerinin tipik özelliği sayılan tümüyle ünlü
yıldızlardan oluşan bir oyuncu kadrosu tarafı-
ndan gerçekleştinliyor.
18 milyon dolara mal oldu
Bu oyunculann arasında Kim Bassinger. Julia
Roberts, Sophia Loren, MarceOo Mastroianni.
Taa Robbins, Lyle Lovett, Tracy Llmann, Linda
Evangelista. Claudia Schiffer, Cber, Jean-Paui
Gaultier ve bir an ıçın perdeye yansıyacak daha
nice ünlü yer ahyor.
18 milyon dolara mal olan ve yönetmenin deyi-
miyle bir "komedi-macera-moda" filmi olan
"Pret-a-Porter"da, Mastroianni, cinayet zanlısı
bir terziyi, Roberts ve Basinger ünlü iki moda tele-
vizyoncusunu, Tim Robbins bir spor muhabirini,
Ulmann, Vogue Moda dergisinin edıtöninü; Lo-
vett, Teksash bir kovboy çizmesi üreticisini can-
landınrken geri kalan birçok ünlü isim sadece
kendilerini canlandırmak amaayla kamera
karşısına geciyorlar.
Altman'a göreyan belgesel bir fars
Oyunculanna bü>ük bir özgürlük tanıması ve
doğaçlama oyunculuğu yeğlemesiyle tanınan Alt-
man, bu kez daha da ilen gidereic Dior, Gautier
gibi ünlü imzalann bahar defilelerine kamerasıyla
gelip, herkese normal davranmasını söyleyerek
çekım yapma yöntemini benimsedi. Ancak bu-
nun sanıldığı kadar kolay bir yöntem olmadığı da
kısa sürede anlaşıldı.
Doğal davranmak konusundaki tüm uyanlara
Catherine
Deneırve modacı
Yves Saint
Laurentile
birlikte.
karşın. sahnedeki mankenlerden, sa-
Iondaki ünlü konuklara kadar herkes,
kameraya dönüp dönüp bakmaktan
kendini alıkoyamadı.
Bu yöntemin bir başka sakıncası da
Aitman'ın bir röportajda filmini "yan
belgesel bir fars" olarak tanımlaması
üzerine baş gösterdi. Moda dünyasının
dev isimlerinden Kari Lagerfield, bu
sözler üstüne Altman'ın kendıleriyle
dalga gecmeyi ve ipliklerinı pazara çı-
karmayı amaçladığı düşüncesine kapı-
larak hem kendi defılesinde, hem de
Chanel'inkinde çekim yapılmasını en-
gellemiş.
Başka bir çekim yasağı ise Valenti-
no'dan gelmiş. Ancak bu seferki tü-
müyle milliyetçi nedenlerle. Valentino,
moda dünyasını konu alan bir filmin
sadece Paris'te çekilmesine bozulduğu-
nu, Milano'nun da en az Paris kadar
önemli bir moda merkezi olduğunu be-
lirtirek Altman'ı geri çevirdi. Ancak
film ekibi, durum böyleyken Valenti-
no'nun da kendi vatanı yerine, neden
Paris'te çalışrnayı seçtiği sonısuna bir
yanıt bulamamışlar.
Oyunculukta doğallık arayışını, ün-
lüleri doğal ortamlannda çekmekle
sınırlı tutmuyor Altman. Örneğin Lo-
vetfe verdiği rol de kendi yaşamıyla ör-
tüşüyor. Lovett. "Ben gercekten Te-
xaslıvım. Sürekli kovboy çizmesi gjye-
rim. Ve kovboy çizmeleri konusunda sa-
atlerce konuşabilirim. Zaten filmde de
yapmam gereken tek şey bu. Üstelik ce-
kimlerde kendi çizmekrimi giyiyorum"
diyor.
Çekim sûreci olaylı geçti
Altman'ın karşılaştığı bir diğer güç-
lük de her zaman ilginin üzerlennde
yoğunlaşmasına ahşmış "topmodel"-
lerin ünlü yıldızlann gölgesinde kal-
maktan şikayetci olmalanydı. Ancak
doğal mekanlarda çekimler yapıbrken
bazı kişilerin "Aa bak, Claudia Scbief-
fer" türünden nidalan keyifierini yeri-
ne getırebildi. Diğer yandan bu tür
hayranük belirtileri de doğalhğı bozup.
çekimlerin tekrarlanmasına neden
oldu. Öyle gözüküyor ki, 1995 Cannes
Film Festivali'nde ilk kez izleyici
karşısına gelecek olan"Pret-A-Porter"-
ın çekim süreci de bir Altman filmi ka-
dar karmaşık ve olaylı geçmiş.
Küttüre Ölüm
UĞUR KÖKDEN
Nazi iktidarının ikinci adamı, hava feldmareşali Goe-
ring, Reichstag yangını duruşmasında, mahkemede
"Ne zaman kültür sözünü duysam tabancamı çekip ateş
etmek geçer içimden" demişti. Yaşama ve dünya nimet-
lerine aşırı düşkünlüğüyle tanınan şişman mareşal, aynı
zamanda işgal altında bulunan Avrupa topraklanndaki
sanat ürünlerini kişisel koleksiyonuna katmakla da ün-
lüydü.
Gerçi, "kültürün Nazileştirilmesi" sürecinin Hk döne-
meci, kitap yakılması sırasında alındı. Berlin Üniversi-
tesi'nin karşısında, Unter den Linden Alanı'nda binlerce
yerli-yabancı yâpıtın ateşe verilmesi, başlayan yeni dö-
nem için yeterli bir ilk işaret sayılmaz mı? Dinsel bir
coşkuyu yaşarcasına böylesi bir ilkel töreni örgütleyen
ve yönlendiren -başta, Dr. Goebbels olmak üzere- yeni
düzen yöneticileri, ortaçağdan bu yana Avrupa'da ben-
zer bir hareketin yaşanmadığını elbet biliyorlardı. Daha-
sı, o tarihten yaklaşık yüzyıl önce, gene kendilerinden
birinin, şair Henrich Heine'nin, "Kitap yakanlar, insan
da yakar" öngörüsünü de biliyorlardı. Zaten sonunda
öyle oldu.
Kuşkusuz, her dönem ve toplumda bu böyle. Kültür
düşmanlığı, kitap düşmanlığıyla gelişir; ardından, kaçı-
nılamayan son gelir. Bağnaz ya da kışkırtılmış kişilerin
öne sürülmesiyle sokağa dökülmesiyle kültüre karşı
hoşgörüsüzlük, Tan Basımevi'nin yok edilmesine, Bü-
yük iskenderiye Kitaplığı'nın yakılmasına dek varan bir
yolu açar. Benzer biçimde Hülagu Han ordularınca Bağ-
dat'ta gerçekleştirilen insan ve kitap kıyımı da bir başka
çarpıcı tarihsel örnek değil mi?
Almanya'da kültür alanında Nazileştirmenin ikinci
önemli adımı, Eylül 1939'da yaşama geçirilen, yönetimi
Dr. Goebbels'e bağlı "Reich Kültür Odaları Birliği"yd\.
Bu yolla, "Her kesimdeki yaratıcı sanatçıların tek bir ör-
güt çatısı altında birleştıhlmesi ve bir Alman kültür siya-
setinin izlenmesi" amaçlanıyordu. Birleştirici bir çatı
altında, "oda" adıyla yedi değişik kesimin calışmalan,
verimi örgütleniyordu: Güzel sanatlar-musiki-tiyatro-
edebiyat-sinema-basın-radyo ve iletişim araçları. Pro-
paganda Bakanlığı'nın bu alanlarda aldığı kararlar ve
buyruklar, yasa gücünde kaul edilmişti.
Ote yandan, doğrudan Hitlerin kendisi bile, iktidara
gelirgelmezAlmanya'yı "yozbirçöküşsanatı'ndante-
mizleme işine girişmedi değil. Alman ulusunun "tartış-
masız" 'führer'\, önderi bu "decadent" sanatın yerine
yeni, sağlıklı birGermen sanatı öneriyordu. Bu amaçla,
hemen, 6500 tablo Alman müzelerinden geri çekildi.
Bunlar arasında 'izlenimciler'den Cezanne, Van Gogh,
Gauguin, Matisse ve Picasso vardı. Ayrıca. Grosz, Ko-
koschka gibi çağdaş Alman ressamları da.
Tarıhin yazgısı, Dürer ve Cranach gibi sanatçılar ye-
tiştirmiş bir ulus, bu kez, sanatta temizleme işine girişi-
yordu.
Yeni Germen sanatı için ayrılan, Münih Alman Sanat
Evi'nin açılışını doğrudan Hitler üstlenmişti. Dahası, mü-
zeye konacak tabloların son elemeleri de bizzat Führer
tarafından gerçekleştirildi Sanatsal değerlendirme ala-
nında tartışmaya girişmeyeceğine, doğrudan karar ala-
cağına ilişkin yıllar önce söylediği sözünü, böylece
uygulamaya koyuyordu Führer. Bir dönemin kartpostal
ressamı.
Nevarki sanat veriminin sanatsal ölçülerde değerlen-
dirilmesi siyasa adamlarmın eline düşünce, o toplum
için gerçek kısırlaşma da başlar. Oysa siyasal erkin asıl
yapması gereken, bireylerin kültür birikimini doğrudan
sağlıklı bir seçimi gerçekleştirebilecek düzeye yükselt-
mek; onlara böyle bır beğeni yeteneği kazandırmak
olması gerekirdi. Bırakalım, kalıcı olanı olmayandan
ayırmayı zaman yapsın. Kuşakların sağduyusu eliyle
gerçekleşsin gerçek ayıklama.
Tersi durumda, kültür sözcüğünü duyduğu yerde kimi
siyasetçi tabancasının kurşunlarını kimisi de tükürük be-
zinin tüm salgısını boşaltırsa ulusal kültür düzeyi yukarı
çekileceğine adı bile anılmayacak bir sıradanlığın dört
duvarı arasına mahkum edilmiş olur. Tıpkı, açılıştan kı-
sa bir süre sonra Mühih Alman Kültür Evi'nin yine Goeb-
bels'in eliyle kapatılması gibi.,
'Ah Şu Gençler' Karaca
Tiyatposu'nda
KültürServisi - 4. Boyut Tıyatro Grubu'nun değişik bir \
yorumla ele aldığı Turgut Özakman'ın "Ah Şu Gençler" adlı
oyunu, pazartesi günü Beyoğlu Karaca Tiyatrosu'nda ilk defa
seyirci önüne çıkıyor. Yaş ortalaması 27 olan bu genç tiyatro
grubunun oyunculan iki yıllık bir tiyatro çalışmasının
ardından Devlet Tiyatrosu oyunculanndan Orhan Tetikcan ve
Şengül Tetikcan'la birlikte 19 kişilik bir oyuncu ekibi ile büyük
bir sınava hazırlanıyor. Çeşıtli meslek gruplanndan meydana
gelen topluluğun oyunculan arasında gazeteci, müzik
öğretmenı. bankaa. psikolog, diş hekimi. işadamı, mühendis
ve öğrenciler var. A'dan Z'ye amatör bir ruhla hazırlanan
oyuna dekorlan yapan Ekrem Sürer, kostümleri yapan Ülkü
Nişanoğlu ve müziği yapan Cem İdiz de karşıhksız destek
vermişler.
'Basımmızda Kültür ve Kültür
Mirasımız'
Kültür Servisi - Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
Mimarhk Eğitim Kültür Araştırmalan Mesleki Bib'msel
Çalışma Kurulu bugün saat 18.30'da "Basınunızda Kültür ve
Kültür Mirasımız" konulu bir etkinlik düzenliyor. Mete
Tunçay'ın tarih haritasındaki yerimizi aramamıza ve
"bulmamıza' yönelik değerlendirmelerde bulunacağı söyleşi
saat 18.30'da Mimarlar Odası Kent ve Yaşam Salonu'nda
gerçekleştirilecek.
2.Nemput Festivali başlıyon
ADIYAMAN(Cumhuriyet) - 2. Nemrut Festivali etkinlikleri
yann başlıyor. Festival, hükümetin aldığı tasarruf önlemleri
nedeniyle halkın destek ve katkılanyla gerçekleştiriliyor.
Kahta kaymakamı ve festival tertip komitesi başkam Selami
Uzun. festival kapsamında konferanslar, sergiler, tarihi ve
turistik yerleregezi, halk konserleri, halk oyunlan gösterileri
gibi etkinlikler gerçekleştirileceğini belirtti:"llçemizın tarihi,
turistik ve kültürel zenginliklerinin tanıtıbnası, turizm
potansiyelinin arttınlması. uluslararası platformlarda adırun
duyulmasının sağlanması ve ilçe ekonomisinin güçlendirilmesi
amaayla birincisi geçen yıl tertiplenen Uluslararası Kahta
Kommagene Festivali'nin ikıncisı bu yıl yapılacak. Festivale
bakanlar, milletvekilleri, bürokratlar, sanatçılar ve ilçe
dışındaki Kahtah hemşerilerimizdavetedilmiştir".
Bulunmaz Tiyatpo'da 'Çocuk Şenliği'
KültürServisi - Bulunmaz Tiyatro. Muammer Karaca
Tiyatrosu Müdürlüğü'nün katkılanyla " 1. Çocuk Şenliği"
düzenliyor. 3 temmuz günü saat 12.00'de başlayacak ve
yaklaşık beş saat sürecek şenlikte çeşitli gösteriler sunulacak.
H. Hilmi Bulunmaz'ın yazıpEzel Kalkan'ın yönettiği "önce
Ekmek-Önce Oyun" adlı çocuk oyununu 4-12 yaş grubu
çocuklar sunacak. Müzik Ahmet Hatipoğlu'na ait. Yine
Bulunmaz'ın yazıpyönettiği "însanlar Bahçesi" adlı oyunu da
aynı yaştaki çocuklar sergileyecek. Serap Çocuk Yuvalan-Bale
Grubu'nun sunacağı gösteriyi 1981 doğumlu Ezgi'nin şiir ve
keman dinletisi izleyecek. Bunun ardından Akın Güneş ve
Mete Özdemir'in "Çağdaş Karagöz" adh gösterisi, sihirbaz
Kirkor Sar'ın gösterisi ve Aslan Timur'un"Palyaço Mim"
gösterisi yer alacak. Şenlikte çocuklara çeşitli armağanlar da
dağıtılacak.