05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 f SÂYFA CUMHURİYET, 18 HAZİRAN1994 CUMARTESİ HABERK IR Mercümek'ten gençlik vakfı • İstanbul Haber Servisi - Bosna yardımlannın bir bölümünü repoda batıran RP'nin mutemedi Süleyman Mercümek, ülkenin emanet edileceği gençleri yetiştirmek amacıyla bir vakıfkurdu. Mercümek'le birlikte vakfın kuruculan arasında, faizci düzeninin önde gelen düşmanlanndaneski MSP Genel Başkan Yardımcısı Recai Kutan da bulunuyor. Refah Partisi Genel Başkanı Necmettin Erbakan' ın ısrarla RP'li olmadığını öne sürdüğü Süleyman Mercümek, Erbakan'ın yakınında yer alan isimlerle "İlim Kültür ve Eğitim Vakfı" m kurdu. HalilÜPün'e tepkisüpüyor • KONYA (Cumhuriyet) - Atatürk'e sözle hakaret ettiği için Konya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından bir yıl hapisle cezalandınlan Konya Büyüksehir Belediye Başkanı Halil Ürün'etepkiler sürüyor. DGM Başsavası Cemal Sahir Gürçay, Atatürk'e hakaret edenleri sert bir dille eleştirerek, "Kendini bilmezler" dedi. Konya Barosu Başkanı Şaban Uçlusoy da "Görevinizden çekilin" dedi. SHP Konya İl Başkanı Recai Ersoy ise yaptıgı açıklamada "Bunlar takiyyeci, ikiyüzlü insanlar" dedi. Okullar tasarruf kurbanı • ANKARA(Cumhuriy et Bürosu)- Milli Eğitim Bakanbğı, bütçeye kaynak yaratmak ve yaünmlannı finanse etmek amacıyla şehir merkezlerindeki değerli arsa ve binalannı satmaya başladı.İlk olarak Ankara'da Ulus Endüstri Meslek Lisesi satılacak. 374 milyar lira değer biçilen binanın satışından elde edilecek gelirle Ankara'da 25 yeni okul yapılması hedefleniyor. Binanın Ziraat Bankası'na satılacağı bildınldi. Akyol: Bizi kabul edwu .)U • ANK ARA(Cumhoriyet Bürosu)- Devlet Bakanı Türkân Akyol. AN AP'ın Kadın ve Sosyal Hizmetler Müsteşarhğı kurulmasına ilişkin kanun hükmündeki kararnamenin iptali için Anayasa Mahkemesi'ne başvurma girişimlerini eleştirdi. Akyol, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada "Erkeklerden rica ediyorum: bizi artık kabul etsinler" dedi. Taşçıoğlu görevi aldı • İstanbul Haber Servisi- Anavatan Partisi (ANAP) İstanbul İl Başkanlığı'na getirilen Mükerrem Taşçıoğlu, dün Erdal Aksoy'dan görevi teslim aldı. ANAP İstanbul İl Merkezi'nde düzenlenen törende konuşan Taşçıoğlu. 11 yıl önce parti kuruculuğuyla başlayan görevine, yeni bir hizmet halkasının daha eklendiğini belirterek İstanbul'da yeni bir hamlenin başlayacağı inancıyla göreve geldiğini söyledi. Türkeş: Politikalar yanlış • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, ekonomide bugünlere yanlış politikalar sonucu gelindiğini söyledi. Sincan Sanayici ve İşadamlan Derneği'nin (SİSİAD)düzenlediği geleneksel Sincan toplantılanmn üçüncüsünde konuşan Türkeş, Türkiye'nin son yıllarda sürekÜ tüketime teşvik edıldığıni savundu. Türkeş, kalkınmanın teknolojiye dayah, standart, ucuz ve çok üretimle gerçekleşebileceğine dikkatiçekti. İHD'nin Uçurtma Şenliği• tstanbul Haber Servisi - İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi'nin 6. Geleneksel Uçurtma Şenliği, yann Aabadem Askeri Hastane karşısında gerçekJeştiriiecek. Uçurtması olmayan çocuklar için uçurtma satışının da yapılacağı şenlik öncesi saat 10.30'da Bakırköy özgürlük Meydanj ve Taksim Meydanı Ue saat 11 .OO'de Kadıköy Yeni İskele önünden otobüsler kaldınlacak. Özelleştirmenin en yakıcı sonuçlanndan biri sanayileşmenin temel taşlannın yok edilmesi. Demir-Çelik'ten petrokimyava, pek çok sanayi kıınduşunun sonu göriindü Ozelleştirme salıtebir luııııt 1980'lerde esinti olarak başlayan ozelleştirme önce rüzgar oldu, şimdi de bir fırtına. Türkiye'de ise bir 'kasırga'dan söz etmek daha doğru olacak. A ürkiye'yi bir ozelleştirme dalgası sardı. Kitle iletişim araçlan (medya) özelleştirile- cek, özelleşürümekte olan ya da özelleştirilen kamu kuruluşla- nyla ilgili haberlerle dolu. "PTTnin T'si" günlük dilimize girip adeta kavramlaştı. Yaşa- nan kavurucu ekonomik buna- lımdan çıkış, özelleştirmenin başansına ve neredeyse yalnız buna bağlanıyor. Televizyon kanallannda veçok satışlı gaze- telerde ekonomi ulemalan, özelleştirmenin yarannı ve ka- çınılmazlığını bıkıp usanmadan vurguluyor ve kamu mülkiyeti- nin mutlaka, ama mutlaka İas- fiye edilmesi' gereğini savunu- yorlar. Bu konuda yaygın bir kamuoyu oluştunıldu. Bu arada SEK. Et-Bahk Ku- rumu. Petrokimya sanayıi. ulaştırma, iletişim ve enerji üre- timi dallannda etkinlik gös- teren pek çok kamu kuruluşu çoğu kez arsa fıyatına haraç mezat satılıyor. Alıalar. kamu mülklerini çoğu kez arsasından elde edecekleri rant vurgununu hesaplayarak saün alıyorlar. Ancak ozelleştirme salgınını salt Vurgunculuk'la açıklaya- mayız. Bu hem sorunu alabildi- ğine sığlaştırmak hem de ister kamu, ister özel sektörde iyi kö- tü sanayileşmeyi savunanlara haksızlık olur. Ozelleştirme üstüne yandaş ya da karşı olan çok sayıda uz- man, politikacı. bilim adamı, sendika yöneticisi, işçi ve üretici ile konuştuk. Görüşler çoğu kez birbiriyle çelişiyor. Ama il- ginç ortak noktalar da var. Çe- lişen ya da görüş birliğine van- Ian değerlendirmeleri arabaş- lıklarla özetlemekte yarar var. Ozelleştirme dalgası 1970'- lerin sonunda patlak verdi. ABD'de Reagan. İngiltere'de Thatcher bu vahşi dalganın ön- cüleriydi. 'Serbest piyasa eko- nomisi' terimi yepyeni. bilinme- dik bir kavrammışcasına yeni- den ortaya atıldı. Uzun yıllar kapitalist ekonominin felsefı te- melini oluşturan Keynesçilik bir yana bırakıldı ve 'Moneta- rizm'.' Friedmanizm' gibi adlar- la anıian başka bir ekonomik model benimsendi. Yeni felsefe, uzun. çok uzun yıllar kapitalist ekonominin iddialı refah devle- ti hedefini ve tam istihdam dü- şünü terk etmesini öngörüyor- du. Ama bu böyle söylenmedi. Söylenemezdi de. Sosyal devlet hedefi doğrultusunda ve yük- sek istihdam yörüngesinde iler- GIRIŞ 1980 lerde esintüerle başlayan ozelleştirme, önce rüzgar oldu; şimdi de fırtma. Vlkemizde ise galiba bir kasırgadan söz etmek daha doğru. Yıkan, dağıtan.parçalayan, önüne kattığına acuna yan bir kasırga. Vretken, yatırımcı, bağımsızlığı sanayileşmekte arama bilineine ulaşmış bir 'cumhuriyet Türkiyesi' nivar eden kurumlar birer ikişer yok ediliy or. P TT gittigider. Sümerbankkeza. TEK'in, DD Y'nin, THY'nin, Karabük Demir Çelik 'in idam fermanları çoktanyazıldı. Et Balık Kurumu sizlere ömür. SEKde öyle. Petkim 'ingünlerisayüı. 10 KİT, bunlarm sermayesine katıldığı 37 sanayi kuruluşu, 5 kamu bankası ve bu bankalarm ortak olduğu 74 sanayi kuruluşunun ''ozelleştirme programı kapsamma ahruhklan'' resmen açıklandı. Dünya 'da 70 'HyıHarın sonunda, Türkiye 'de ise 1983 'te başlatıİmış bir sürecin sonunageldtik, Devletin malı, kamunun mülkü haraç mezat. Kitle iletişim araçlarmm (medya) hementütnü özelleşürmeye övgüler düzüyor. Demokrasi ile serbestpivasa ekonomisi birbirinin avrılmaz parçaları (mütemmim cüz) olarak sunuluyor. Gün yirmidört saat .halka özelleştirmenin yararları ('.j , kaçımlmazlığı ı!) ve geciktirilemezliği (!) anlatdıyor. Benzeriaz görülmüş bir bevinyıkama evlemi meyvelerini veriyor. Kapıönünekonmuşotomotivişçisi Alim Erçekelbizeaynen (sözcüğüsözcüğüne aynen) şöyle dedi: "Kaldık işte işsiz ağabey. Şu ozelleştirme çıkmadı bir türlü. Olacağı buydu..." Olacağı bu muydu'.' Eğer ' ozelleştirme'' çılgmhğmın sardığı Türkiye'de aykırıbirses'ekulak vermekten yanaysanız buyazıyı ve önümüzdeki günlerde sunacağımız röportajları okuyunuz. Yok eğer özelleştirmenin zorunlu, kaçınılmaz ve ülkemiz için pek yararlı olduğuna kesinlikle inanmışsanız, yargınızdan kuşkunuz yoksa okumayı sürdürmeniz için de bir neden vok... TÜSİAD BA$KAM HALİS KOMİLİ'YLE ÖZELLEŞTİRME ÜSTÜNE SOHBET Devletküçüktiikçe iflkegüçkım- ÖzeUeştirme son dönemde çok yoğun tartışılıyor, gündentdeki ana konu neredeyse o. Sizin yani TTJSİAD'ın görüşlerini, yayı- nlarınızdan, açıklamalarınızdan aşağı yu- kan biliyoruz. Ancak bu düzeyde günceUe- şince ozelleştirme... KOMİLİ - E\et ozelleştirme aşağı yukan on yıldır Türkiye'de konuşuluyor ve on yıldır konuşuluyor olması bile ne kadar az mesafe alındığını gösteriyor. Bugünlerde bu konuya sizin yeniden eğilmenizin. gaze- tede ele almanızm çok önemli bir simgesi var. Çünkü bizler belki ozelleştirme ve dev- letleştirmeyi birlikte konuşmak lazım... - Kaynağı ne bu endişenin efendim? KOMİLI - Ekonomik durumun gidişi. Hep şeyden korkardık.. özelleştirmeye en büyük karşıtlannın argümanı özelleştirme- nin getireceği işsizüktir. Bu gerçekten söz konusudur. Bugün geldiğimiz noktada ise özelleştirme kapsamındaki birtakım işlet- meler bir yerde suni teneffüsle ayakta tutu- lurken daha önceleri sorunlu görmediği- miz, verimli ve kârlı kabul ettiğimiz kuru- luşlar, işçi çıkarmaya başladılar. Şu anda özel sektöre, işçi çıkarma. işi yavaşlatma gibi biçimlerdeyansıyan çok ciddi sorunlar yaşanıyor ve benim korkum bu sonınun daha büyüme istidadı taşıması. İşte o za- man, biraz önce şaka yollu söylediğim özelleştirme y^erine "Aman bizi devletleşti- rin!" fılan gibi bağırmaya mı başlayacağız diye düşünüyorum. - Efendim, "Türkiye sanayileşme ve ekono- mik büyüme hedeflerinden ve sosyal devlet ilkelerinden vazgecmedikçe kamu açıklan- nda ciddiye ahnır bir azalma mümkün de- ğildir..." deniyor. Bu durumda kamu açığı ya vergiyle karşılanacaktır y a da ozelleştir- me gelirleriyle... İşte TÜSİÂD'ın da içinde yer aldığı ö/.elleştirmc v anlıları, sermaye ke- simini bu vergi yükünden kurtarmak için özeUeştirmeye ağırlık veriyorlar... KOMİLt - Böylesi, bu şekilde bir argüma- na rastlamadım. Çünkü bizim özelleştir- meden anladığımız kesinlikle bu değil. Za- ten biz özelleştirmeyi tek başına yapılması gereken bir husus olarak görmüyoruz. Yani biz burada özelleştirmeyi ve KİT- lerin rasyonalleşmesini, devletin küçülmesi açısından bir temel önemde görüyoruz, ama daha uzun vadeli bir perspektiften bakmak gerektiğinı düşünüyoruz. Burada ülkenin güçlenmesi için devletin küçülmesi var. Biz her zaman şunu söylüyoruz: Şu anda ülkenin en büyük sörunu olan kamu açıklannın kapatılması için özelleştirme, sadece vasıtalardan biridir. Ve özelleştir- menin amacı hiçbir şekilde kamuya geür kazanmak şeklinde olmamahdır. Özelleş- tirme, tamamen verimliliği arttıran ve dün- ya ile rekabette sizi iyi bir konuma getire- zelleştirme derken kendimizin ne zaman devletleştirileceği endişesini taşımaya başladık cek bir şekilde ele alınmabdır. - Efendim özelleştirmenin bunun yani sıra ül- kenin sanayileşme hedeflerinden, ağuiıklı olarak da ağır sanayi hedeflerinden vazgeç- me anlamına geleceği, tersine bir örneğin bu- lunmadığı söylenegelir. Sizce özelleştirme böyle bir sonuç doğurur mu?.. Bizde de do- ğuracak mı? KOMİLt - Bir kere ağır sanayi terimi ile neyin kastedildiği önemli. Türkiye gibi bir- çok sanayinin devlet eliyle kurulduğu yer- lerde en azından bugünkü dünya şartlanna uymayan sandyileşmeler de oluyor. Yani, illa şu sanayi ülkemizde bulunsun düşünce- siyle, hiçbir zaman dünya şartlannda reka- bet edemeyeceğiniz ya da o yaünmın eko- nomimize yükünün rantabl olmayacağı birtakım yatınmlarda yapılıyor... - Sanayileşme hedefine ilişkin soruma... KOMİLİ - Bakın 20. yüzyılda güçlenen ya da güçlülüğünü İcoruyan devletlere baktığımızda; her türlü dış etkenlere, siyasi kamplaşmalara rağmen bu özelliklerini. bu trendleri nasıl sağladıklanna baktığınıızda beş nokta görüyoruz. Bunlardan bir tanesi demokrasi ve hukuk düzenini müesseseleş- tirmiş olmalan. İkincisi, masrafından fazla kaynak yaratan ülkeler oluyor bunlar. Yani vergi meselesini çok iyi halletmiş, dü- zenini kurmuş ülkeler. Organizasyon ve koordinasyon kabiliyetleriyle. regülasyon kültürleri yüksek, yani daha liberal yapıda ülkeler oluyor bunlar. Endüstrisini tekno- loji yaratmaya ve dünya piyasalanndan pay almaya yöneltebilmiş ülkeler bunlar. Yani, -sorunuza geliyorum- böylece ağır sanayi diye, top fabrikası, tank fabrikası. demir çelik bilmem ne tesisi kurmaktan zi- yade yönelmemiz gereken konu, teknoloji yaratmak... - Peki efendim, bir başka soru: İngiltere gibi gelişmiş bir ülke değil de Türkiye Ue karşı- laştırılabilir dü/e\dcki ülkelerden ö/elleştir- me u>guiama$mı başarna uiaştırmış bir ülke örneği verebilir misiniz? KOMİLİ - Bilebıldığım, okuyabıldiğim kadanyla -yanılabilirim- bana Meksika il- ginç geli>or. Çünkü Meksika aceleye getir- memiş. bunun altyapısını iyi hazırlamış. Bunun sonucu. daha şeffaf yapabilmiş özelleştirmeyi. - Peki efendim biraz fiktif bir sorum var. Siz TÜSİAD olarak "E\et bu özelleştirme operasvonu başanlı oldu" demek için ne gibi göstergelere gereksiniminiz olacak? KOMİLİ - Benim ilk bakacağım nokta ekonominin devlet mülkivetinden anndın- lması noktasıdır. Kuruluşlann türlüpoiitik yöneltmelerden uzak kalması. yani sahip değiştirmesi. Şimdi ilginç bir soru bu. Hiç daha önce böyle bir soru gelmedi bana. O yüzden bır yandan da düşünüyorum... Şimdi "Ne zaman başanlı oldu?" diyeceğiz. - Örneğin enflasyon düştü, bütçe açığı ka- pandı diyelim... KOMİLİ - Şimdi kısa vadeli bir şey bekle- memek lazım özelleştirmeden. Sonra bütçe açığının sırf özelleştirmeyle kapanması... Hayır özelleştirme bunu sağlayacak enst- rümanlardan sadece biri. Yani özelleştirme tek başına ve kısa vadeli bir çözüm değil. - Son soru efendim. Özelleştirmeyle ilgili sö- rekli haberler çıkıyor. kararlar alınıyor, vazgeçiliyor, bozuluyor, yeniden alınıyor fi- lan... Bir kargaşa \ar. .Ama her şeye rağmen bu özelleştirme programı yürüyor mu sizce? KOMİLİ - Valla şu anda yürüdüğünü söy- lemek zor. Ama bir takım hedefler kon- muştur. Yeni açılan istikrar programı çer- çevesinde gelişmeleri görmemiz lazım. Bi- zim gözleyebildiğımiz. "İstikrarlı bir siya- sal ve ekonomik ortam olmayan ülkelerde özelleştirme yüriitülemez" denir. Bu doğru. - Teşekkür ederim Sayın Komili. lenirken işçiler ve sendikalan gerek çalışma süresinde gerekse çalışma koşullannda önemli kazanımlar elde etmişler ve 'ça- usanlan terbiye edici bir araç olarak tşsizlik' işlevsizleşmişti. Sosyal devletin çahşanlara sağ- ladığı kazanımlar uluslararası rekabette 'olumsuzluk faktöıie- rine' dönüşmüşlerdi. Burada devlet ve diğer kamu kuruluşla- n, bu 'olurasuzluk'un süregel- mesinin sigortası işlevi görmek- teydi. Özelleştirmeyie hedefle- nen sonuçlann başlıca halkala- nndan biri bu 'olumsuzluk'u or- tadan kaldırmaktı. IBlrldeolollk tercih Üç yıl kadar önce 'VVorld De- velopment' dergisi, editörlüğü- nü Dünya Bankasfndan uz- manlann yaptığı bir özel sayı yayımladı. Bu özel sayıda özelleştirmenin hem teorik hem pratik tartışması yapıbyordu. Özelleştirmeyi zorunlu kılan et- kenler değerlendirilirken yazar- lar. yani Dünya Bankası uz- manlan şunu yazdılar: "Esas olarak ideolojiktir" Bu biritiraf olarak da algılanabilır. Dünya Bankası uzmanlan aynı yaada şunlan da yazıyorlar: "Özelleştirme uygulamaların- dan büyük bir bölfimünde özel- leştirme istemi. uygulanan ülke- lerden kay naklanmamaktadır. Genellikle biz (Dünya Bankası) telkin ettik." Burada Türkiye'nin kendi deneyimlerinden de benzeri bir olguyu çıkarabiliriz. 70'li yılla- nn sonunda Ecevit döneminde IMF ile imzalanan "Stand by anlaşması'nda 'ÖzeUeştirme' ko- şuluna hatta tavsiyesine rast- lanmıyor. Buna karşılık Çiller"- in Stand by Anlaşması'nda özelleştirme 'ounazsa olmaz bir koşul' olarak vurgulanmakta. Dahası 1983'lere kadar. bu- gün özelleştirmenin en ateşli ta- raftarlanndan TÜSİAD yö- netimi, KİT'lerin özelleştiril- mesine ilişkin herhangi bir ta- lepte bulunmuyordu. 1982 yıhnda TÜSİAD Başkanı AIi Kocman avnen şöyle diyordu: "Bizim TÜSİAD olarak ve özel sektör olarak KİT'lerin mülki- yeti üzerinde hiçbir talebüniz yoktur. KİT'lerin sorunu bir fi- nansman ve yönetim sorunu- dur." 1993 yılı sonunda aynı TÜ- SİAD'ın Başkanı Halis Komili. 'ÖzeUeştirme' konulu bir semi- nerin açış konuşmasında şu cümlenin altını çizmekteydi: "Türk ekonomisinin bugünkü durumunu. bu durumun düzeltil- mesi için, acil olarak, orta vadeli bir istikrar programının devreye sokulması gereğini ve özelleştir- menin bu programın en önemli parçalarından biri olduğunu her fırsatta tekrarlı>oruz..." ISosyal demokrasinln sosyal'l 8O'li yıllarda Batı Avrupa'- dan başlayan 'ÖzeUeştirme dal- gası' Güney Amerika'dan Tür- kiye'ye. Finlandiya'dan Kuzey Afrika'ya yayıldığında dünya- da (ve Türkiye'de) sosyal de- mokratlar haarlıksız yaka- landılar. Kendilerini toparla- dıklannda ise iş işten geçmiş, özelleştirme bir ekonomik zo- runluk olarak kamu bilincinde kendine ciddi bir yer edinmeyi başarmıştı. Nitekim sosyal de- mokratlann kendilerini topar- lama çabalan, biraz utangaç da olsa özelleştirme dalgasına ayak uydurmak ve serbest piya- sa ekonomisinin faziletlerini sayıp döken koroya katılmak oldu. Bu sosyal demokrasinin 'sosyal'jiktfn vazgeçmesi de- mekti. Öyle de oldu. 'sosyal'den vazgeçilmesine halk kitleleri lepki gösterince 'demokratlık'a da üvey evlatlık kaldı. YARIN.Beklentilerve öngörüler. Solda birliğe çağrı ÇankayaBelediye BaşkanıTaşdelen: BirleşmekzDrundayız •CHP Ankara İl Başkanı Nail Gürman, SHP'li Çankaya Belediye Başkanı Taşdelen'i ziyaret etti. Gürman, birleşmenin ivedilikle ele alınması gerektiğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Ankara İl Başkanı Nail Gürman ın, dün SHP'li Çankaya Belediye Başkanı Doğan Taşdelen'e yapüğı ziyarette, solda birlik ele alındı. Taşdelen, iaik cumhuriyetin korunması, çocuklann geleceğine sahip çıkmak için sol partilerin birleşmeye mecbur olduğunu dile getirdi. Gürman da birleşmenin ivedilikle ele aîınmasını istedi. CHP Ankara İl Başkanı Gürman. üç sosyal demokrat partinin de güçsüz olduğunu, mecalsiz pehlivanlann bir araya gelmesinin sonucu değiştirmeyeceğini, öncelikle dimdik ayakta olmanın önemli olduğunu dile getirdi. Gürman, "Birleşmenin önündeki teknik sorunlar önemli değil. Bu birleşmenin zeminini oluşturan teorik temel önemlidir. Birleşme, ivedilikle ele alınmalı ve ilkesel düzeydeolmalı" di>e konuştu. Birleşme için her şeye hazır olduğunu bildiren Taşdelen. geciken bir birleşmenin anlamlı olmayacağını ifadeetti ve şunlan söyledi: "Sosyal demokratların bölünmüşlüğünden medet umanlar, Türkiye'y i karanlığa götürmeye çalışanlardır. Ben, bir baba olarak. çocuklarımıza bırakacağumz ülkemizin geleceği nden endişe ediyorum. Birleşmenin çatısı, kimin genel başkan olacağı gibi tartışmalar bir kısır döngü yaratıyor. Bu tartışfnaları aşmak, koltuk kavgasını bırakmak zorundaytz. Halkunıza bu guzelliği yaşatmak, boynumuzun borcudur. Genel başkanlardan en sade üyelere kadar herkes, ber türlü fedakariığı yapmak durumundadır." Dolanciıncılıkla suclanıyor NasrullahAyan tutuklandı • AOG Türkinvest Yönetim Kurulu Başkanı Nasrullah Ayan, dün çıkanldığı mahkeme tarafından "emniyeti suiistimal" ve "dolandıncılık" suçlamalanyla tutuklandı. YAHYA KOÇOĞLU Çalışmalan bır süre önce Sermaye Piyasas Kurulu (SPK) tarafından durdurulan AOGTürkinvest'in Yönetim Kurulu Başkanı Nasrullah Ayan. "hizmet nedeniyk emniyeti suiistimal" ve "dolandıncılık" suçlanndan çıkanldığı mahkemece tutuklandı. SPK tarafından da, Nasrullah Ayan hakkında İstanbul 6. Ticaret mahkemesi'nde "iflas" davası açıldı. Ayan dün Şişli Adliyesi'nde, gazetecilere. alacaklılanyla anlaştığını söylerken Türkinvest alacaklalılan ile şirketin Yönetim Kurulu üyesi Sarp Kuray arasında sözlü tartışmalar yaşandı. Bazı alacaklılannın suç duyurusu dilekçesi üzerine Şişli Cumhunyet Savalığı'nın emriyle Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Türkinvest şirketinin merkezinden mali şube görevlileri tarafından gözalüna alınan Nasrullah Ayan. dün sabah saat 11 .OO'de görevlilerce Şişli Adliyesi'ne getirildi. Ayan'ın avukatlan, Türkinvest Yönetim Kurulu Başkan Vekili Meriç Köyatası ve Yönetim Kurulu üyesi Sarp Kuray ile bazı şirket çalışanlan da emniyet görevlileriyle birlikte adliyeye geldiler. Nasrullah Av an, ifadesinin alınması için bekletilirken gazetecilerin sorduğu "Borçlarınızı ödeyebilecek misiniz?" sorusuna "Ben mudilerimle anlaştun. Beni protesto edenler azınlık" yanıtını verdi. Ayan. diğer sorulan ise yanıtlamadı. Ayan'ın savcılığa çıkanlacağını duyan ve Şişli Adliyesi'ne gelen bazı alacaklılar. Ayan"la gazetecilerin konuşması sırasında bağırarak tepki gösterdiler. Ayan'ın "dolandıneı" olduğunu ileri süren bu alacaklılarla Ayan'ın yakınlan arasında tartışma çıktı. Tartışma. polislerin araya girmesiyle önlendi ve alacaklılar, alt katlara indirildi. Ayan, avukatlanyla birlikte Şişli Cumhuriyet savcısı Mustafa Ydmaz'a yaklaşık yanm saat ifade verdi. Savcı Yılmaz, daha sonra ifadesini aldığı Ayan'ı TCK'nın 510. maddesinde düzenlenen "hizmet nedeniyle emniyeti suiistimal" ve TCK'nın 503. maddesinde düzenlenen "dolandıncılık" suçlamalan ve tutuklanması istemiyle nöbetçz 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne sevketti. Savcılık. tutuklama isteminde bulunduğu yazısında Ayan'ın "emniyeti suiistimal ettiği ve dolandıncılık y aptığını" ileri sürdü. PCM'de ifadesi alındı Ayşegül Tecimer serbest, soruşturma sürüyor • Amasya'dançalınanelyazmasıKuramkerimnedeniyle ikinci kez Ankara'ya getiriten Ayşegül Tecimer. DGM'de serbest bırakjldı. Ankara DGM Başsavası Demiral, Tecimer'in yalısının bahçesinde bulunan Kuranıkerim sayfalanmn, aranan eksik parça olduğunu söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Amasya Sultan Beyazıt Kütüphanesi'nden çalınan el yazması Kuranıkenm nedeniyle ikinci kez Ankara'va getirilen Ayşegül Tecimer, dün çıkanldığı Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) serbest bırakıldı. Tecimer'in, İstanbul'daki yalısının bahçesinde bulunan Kuranıkerim sayfalanmn. aranan eksik parça olduğu bildirildi. Ankara DGM Başsavcısı Nusret Demiral, soruşturmanın sürdüğünü açıkladı. Önceki gün İstanbul'da gözlem altına ahndıktan sonra, dün sabah Ankara'ya getirilen Ayşegül Tecimer. doğrudan DGM SavcılıgYnaçıkanldı. Başsava Nusret Demiral tarafından ifadesi ahnan Tecimer, çabntı Kuranıkerim'in bahçesine bırakıldığını söyledi. Tecimer, ifadesi ahndıktan sonra serbest bırakıldı. Tecimer, serbest bırakıldıktan sonra yaptığı açıklamada. Kuranıkerim'in satılmasına hiçbir zaman aracılık etmediğini savunarak, "Kuran'ı teslim etmenin mutluiuğunu yaşadığuu" söyledi. Tecimer, yalısının bahçesine bırakıldığı savlanan Kuranıkerim için. "İngiltere'deki satın alan şahıs, Kuran'ı zaten hiçbir zaman Türkiye'den çıkarmamış, burada bir dostuna emanet etmiş. O şahıs da bunu herhalde bir şekilde getirip kapuıın önüne bırakmtş" görüşünü dile getirdi. DGM Başsavcısı Demiral, Cumhuriyet'in konuya ilişkin sorusunu yanıtlarken, Tecimer'le ilgili soruşturmanın sürdüğünü kaydetti. Demiral, Tecimer'in bahçesinde bulunan Kuranıkerim sayfalan için, "Araşnrdık onu, dışardan getirmişler koyTnuşlar" dedi. Tecimer'in getirdiği Kuran sa> falanmn, başka bir kitaba ait olduğu yönündeki sa\ lann doğru olmadığını kaydeden Demiral, şunlan söyledi: "Hadise şöyle: Kuranıkerim'in cüzleri vardır. 16'sı bulunmuştu, bir tane kabnıştı, o da geMi, tamamlandı şimdi. Burada tek bir Kuranıkerim var. Ayşegül Tecimer. eksik olan parçayı getirdi bize. İki tane uzmana gösterdik, dediler ki, Bu eksik olan parçadır.' Ayn değerlendirmeyi sonra yapacağız." Amasya Sultan Beyant Kütüphanesfnden çalınan 17 parçadan 16'sı, İslami Büyük Doğu Akıncılar Cephesi (İBDA-C) isimli örgüt operasyonunda ele geçirilmiş, bir parçasının ise Ayşegül Tecimer tarafından Ingiltere'ye saüldığı öne sürülmüştü.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle