23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çerinkaya • Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç • Yaaişleri Müdürleri: İbrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorumlu), • Haber Merkezi Mü- dürü: Hakan Kara Dış Haberler: Ergun Balcı • Ekonomi: Bülent Kızanlık • İstihbarat: Yalçın Çakır • Yurt Haberleri: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami KaraÖren • Spor: Abdülkadir Yücelman • Düzeltme: Abdullah Yazıcı Ankara Terasılcısı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Doğan Akm AtatürkBul- vanNo:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hat), Telex: 42344. Fax: (4)4195027 •İzmır Temsilcisi: Serdar Kızık, H.Ziya Blv. 1352 S.2 3 Tel:4411220 Telex: 52359, Fax: 4419117 «Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğiu fnönü Cd. 119 S. No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155. Fax: 3522570 Müessese Müdürü' Erol Erfcut •Koordma- tör Ahmet KoruLsan #Muhasebe: Bülent Ve- ner •Idare. Hüseym Görer •Işletme: önder Çefik •Bılgı-fşlem: Nafl Inal • Bılgısayar Sis- tem: Mûrövet Çiler • Reklam Reha Işıtman Ya>mla\an >e Basaıc Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş. TûrnocagıOd 39 41 Cağaloğlu 34334 Ist PK 246IslanbulTel (0 2l2)5l2O5O5(2Ohat)Telcx 22246.Fax (0 212)5138595 I8HAZİRAN1994 İmsak- 3 23 Güneş: 5.24 Öele: 13 10 İkindi: 17.10 Akşanr 20.45 Yatsı: 22.37 ç Universitesi'ne 250 öjjrenci • tstanbul Haber Senisi- K.oç Üniversitesi, ilk öğretim yılını tamamladı. Rektör Prof. Dr. Seha M. Tiniç, önûmüzdeki öğretim yılında temel bılimler ve idari bilimler fakültelerinden oluşan üniversiteye 250 ögrencınin alınacağınj büdirdi. Eğitim ücretinin, 5 bin dolar karşılığı Türk Lirası olarak saptandığmı beürten Tiniç. öğrencilerin yüzde 25'ine tam burs ve 1993 yıhnda üniversiteye giren. eğitimine başanyla devam eden her öğrenciye de 1500 dolar karşılığı burs verileceğini bildirdi. * Yamyamvirüs Amerika'da • Haber Merkezi -İngiliz kamuoyu son günlerde bilimsel adı 'A grubu steptococus' olan öldürücü virüsün yol açtığı paniğin etkisinden kurtulamıyor. Timedergisininson sayısında yeralan konuya ilişkin yazıda. Amerika'da gündeme gelen "Acaba dünya AIDS benzeri bir hastalıkla mı karşı karşıya?" sorusunun Amerikalılan korkutuğu belirtildi. Amerika'da doktorlann paniğe gerek olmadığı konusunda halkı iknaya çahştığı bıldirildi. Üniversitede dîploma töreni • İSTANBUL(AA)- Marmara Ünivesitesi Fen-Edebiyat Fakültesi'rİden 1993-94 eğitim yılında mezun olan öğrencilere diplomalan, dün M.Ü. îbrahim Üzümcü Kültür Merkezi'nde düzenlenen törenle verildi. Törende konuşan Rektör Prof.Dr.ÖmerFaruk Batırel. fen-edebiyat fakültelerinin, üniversitelerin temeli olduğunu söyledi. Yunuslarplansız yerleşimden öldü • tstanbul Haber Servisi - 5 Haziran Dünya Çevre Günü'nde Karaburun'da karaya vuran beş yunusun ölüm nedeni belirlendi. Otopsiyi yapan İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Bayram Öztürk, yunuslann kalkan ve morina ağlanna takılarak "bypoxia" denilen boğulma sonucu öldüklerini söyledi. öztürk, asıl nedenin ise kıyılann plansız olarak yerleşime açılması, kanalizasyonlann denize boşalulması. kıyılardan kum alınması ve balıkçılık faaüyetlerinin kryılan tahrip etmesi olduğunu söyledi. Beyoğlu, sevenlerini bekliyor Bugün 18haziran... Tarihimekan Beyoğlu, 25 hazirana kadarsürecekfestivalle kendinikurtaracakkişi ve kuruluşları bekliyor. 'Sevgiliniz olarak kalmamı istiyorsanız bana sahip çıkm' diye sesleniyor Beyoğlu... MUHARREM AYDIN "Röportaj yapmaya gidiyo- rum. Hem de kiminle? Beyoğlu ile. Köprüde düşündûm: Atar tu- tanm. Veriştiririm. Ahlaksclı- ğmdan. kumanndan rutun da meşfaur sokağına, randevuevine, Sûrtük Ayteni'ne, Sapık Kati- nası'na, eroinmanına, sarhoşu- na. meyhanesine, godoşuna, ho- vardasına ve illa birisine ağzımı açar, gözümü vumabilirim. Gü- nahsız. ahlaklı. terbiyeli gözük- mek için riyakar maskemi ta- kar, üç beş oyuncu avlayabili- rim. Hayır! Beyoğlu'mı batır- mak, yermek kadar kolay şey yok. Beyoğlu'nu övmek zor. Iyi röportajcı Beyoğlu'na söver. Ben acemi röportajcıyun. Be- yoğlu'nu öveceğim. Kötü sokak- lannı, kötü insanlannı, sarhoşu- nu, meyiıanesini, her şeyini, her şeyini öveceğim." Sait Faik Abasıvanık. 25 ni- san 1953 yılında gerçekleştirilen "Resimli "tstanbul Haftası" ne- deniyle kaleme aldığı "Beyoğlu Röportajı"nda Beyoğlu'yla ilgi- li görüşlerini böyle aktanyor. Işte o aynı Beyoğlu her şeye Beyoğlu'nun sinema, tiyatro ve sanat merkezleriyle bir kültür merkezi olarak canlılığını sürdür- mesi herkesin dileği. Bu dileğin yaşama gecmesi ise öncelikle sanatseverlerin elinde. O nedenle Beyoğlu'nu sevenler 25 hazirana dek sürecek festivale katılmalı, etkinlikleri desteklemeii... karşın, ayakta durmayı başar- dı. Sait Faik'in de dediği gibi Beyoğlu'na gitmek, gezmek, içinde yaşamak çok kolay... Ancak Beyoğlu'nu sevmek zor. İşte bu amaçla, "Beyoğlu'nu Se- viyorum" başlığıyla 18-25 hazi- ran tarihleri arasında gerçekleş- tirilecek festivale katılıp "zor"u başarmak ise Beyoğlu'na tut- kun sanatseverlerin elinde... 18-25 haziran tarihleri ara- sında eğer yolunuz Beyoğlu'na düşer ve Istiklal Caddesi'nde gezerken bir köşe başında akor- deon çalan birini görürseniz. yine bir ara sokaktan çıkan bir gencin gitanyla melodi mınl- dandığma şahit olursanız, dal- gın adımlarla caddenin parke taşlanndan yürürken birisi ani- den üzerinde "Beyoğlu'nu sevi- yorum" yanlı bir tişörtü elinize tutuşturursa sakın şaşırmaym! Ve daha nice benzeri sürprizlere de hazırlıklı olun... Tümüyle BeyoğJu'nu seven- ler tarafından fınanse edilen ve ücretsiz izlenecek festival etkin- likleri boyunca, Beyoğlu'nun sokaklannda şarkılar dinlene- cek, resimler yapılacak. palya- çolar gösteriler yapacak, dans edilecek, sinemalar ücretsiz ola- cak. Geziler ve paneller düzen- lenecek. Esnaf özel indirimler uygula- yacak. Galatasaray ve Tünel'de pop-rock, caz ve sanat müziği konserleri yapılacak. Açılış günü, konserlerde Seden Gürel, Eda Ozülkü, Ezginin Günlüğû. Neşet-Nüket Ruacan konser ve- recek. Beyoğlu Kaymakamı Atilla Yaşa, Beyoğlu Belediyesi, Beyoğlu Platformu. Yapı Kre- di Yayınlan, Beyoğlu Güzelleş- tirme Derneği, Aksanat. Gala- tasaray Lisesi. İFSAK. Çevko. Beyoğlu Eğlence Yerleri Sahip- leri ve İşletmecileri Derneği'nin yanı sıra çok sayıda kişi ve ku- ruluşun desteklediği festival, "Beyoğlu'nu seviyorum" diyen- leri bekliyor... Şimdiköy görüntüsündeolan Harran'da rengarenkgiysili,dağınık saçlı, hüzünlübakışlı çocuklarkenttengelmişhediyebekler. (Fotoğraf HATÎCETUNCER) Hatran vedayahaw birçocukhüznüdür HATtCE TUNCER Harran'da çocuklar karşılar yabancılan. "Yabancı" Harran'a, kubbeli evlerini, kalesini, tarihin en eski üniversitesinin kahnülannı görmek için gider. Kendileri gibi Türkiye topraklannda yaşayan biri de olsa, AJmanya'dan. Fransa'dan gelen biri de olsa "yabancı"dır Harran'da. Tarihin her döneminde kültür ve ticaret merkezi olan Harran şimdi köy görüntüsünde birilçe. Eski kentlilerin yoksul köylü çocuklan, yabancılardan bu ziyaret süresince hiç aynlmazlar. Rengarenk giysili, dağınık saçlı hüzünlü bakışlı çocuklar. kentten gelmiş bir hediye beklerler. Minik bir saç tokası. kurdele. bilezik hatta boş bir film kutusu bile kentle bağlantıdır onlar için. Yabancılar, bugün artık ahır ve kiler olarak kullanılan kubbeli evler arasında dolaşır, çocuklann fotoğraflannı çekerler. Bazen bir evden gelen çay daveti, kavurucu sıcaktan yanmış yabancıya mutluluk verir. Evsahipleri yabancıyı dikkatle inceler, fotoğraf gönderilmesi için adres verir. Harranlı kadınlar Arapçadan başka dil bilmese de erkekler yardımcı olur sohbete. Harran Kalesi'nde yorulup "Harran Kafe"de kolalı içeceklerini yudumlayan yabana. kubbelerin ardından güneşin batışını izler. Günbaümıyla Harran'a aynlan zaman dolar. Çocuklar. yabancılann arabalanna el sallar. Tekdüze yaşantılannda birgünlük yabancı heyecanmın bitmesi hüzünlendirir çocuklan. Harran'ın görüntüsü yabanayı da büyülemiştir, kaybolmadan gelip görmekten mutludur. Çocuklar ve kubbeler gitgide küçülür. uçsuz bucaksız Harran Ovası'nda gözden kaybolur. MlmarlarOftasfStıbeBaslranıElrfnct: TatiMycmmada miize-kentolmah • Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği ile Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nccdüzenlenen panelle ilgili açıklamada, binlerce yıldır kesintisiz bir yerleşim özeiliği gösteren Istanbul'un, son ynllardaki imar faaliyetleriyle tarihsel değerlerini, doğal zenginliklerini ve kimliğini yitirme durumuyla karşı karşıya bulunduğu vurgulandı. tstanbul Haber Servisi - Üç imparatorluğun zengin kültürel mirasını taşıyan ve doğal güzelliklerle dolu, ancak gün geçtikçe bu değerleri yok olan tstanbul'un, özellikle de tarihi yanmadanın korunabilmesi için burasının "müze-kefrt" ilan edilmesi istendi. Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği ile Mimarlar Odası fstanbul Büyükkent Şubesi'nin ortaklaşa düzenledikleri "Istanbul'un Tarihi Alanlannda imar Sonınlan" konulu panel. dün Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu'nda yapıldı. Doç. Dr. Ahmet Tırpan'ın yönettiği panelde "Sorumlu Kurumlar Açısından Sorunlar" tartışıldı. Binnci oturuma, İstanbul Arkeoloji Müzesı Müdürü Alpay Pasinli. Eminönü Belediyesi'nden mimar Baki Can, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi Nevzat tlhan. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Oktay Ekind, İstanbul 1 Nolu KTVKK (Kültür ve Tabiat Varlıklannı Koruma Kurulu) Başkanı Prof. Dr. Turgutövünç ve tstanbul 3 Nolu KTVKK Müdürü Yıldız Toker konuşmaa olarak katıldı. Baki Can. Istanbul'un siluetini ilk önce kamu binalannın bozdugunu söyledi. Imaraflannın, kaçak imalatlann StT'leri tehdit ettiğini belirten Nevzat tlhan tarihi cami ve külliyelenne bilinçsiz müdahalelerin de a>n birsorun oluştunduğunu vıırguladı. Hayali eski eserler tstanbul'u; Boğaziçi, Kadıköy, Adalar. Pera ve tarihi yanmada şeklinde beş bölgeye ayıran Oktay Ekinci. "Boğaziçi yanlış planlann tehdidi altmdadır. Harita oyunlanyla Boğaz yapılaşmaya açıldı. Yapılaşma yasağından kurtulmak için, hayali eski eserler yaratıldı" dedi. tdari yapıdaki yetki karmaşası yüzünden StT alanlannın >itirilmesiyle karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken Ekinci, Boğaz'dan petrol geçişine karşı konulabilmesi için SÎT alanlanna her zamankinden daha fazla sahipçıkılması gereküğini söyledi. Kadıköy'deki konaklann >ıkılarak sahte konaklar yapıldığını, Adalar'm 10 yıldır plansız olduğunu. tarihi • yanmadanın müze-kent olarak korunması gerektığını belirten Ekinci, "Kültür vedoğa değerierinin korunmasında konsensüs aranamaz" diye konuştu. Prof. Dr. Turgut Övünç, birçok zorlukla karşılaştıklannı. '. bunlardan birinin de yerel yönetimlerden geldiğini belirterek devleün kurumlara tahsis ettıği yerlerin de sorun yarattığını söyledi. Bir öğretmenin Taksim'deki anıt için kendilerine şikayette bulunduğunu. bunun üzerine yapılan araştırmada, anıün bakıma ihtı> aç gösterdiğini saptadıklannı aniatan Övünç. "Belediyeye, valiliğe baş>ıırduk; ama anıtın sahibini bulamadık" dedi. Yıldız Toker ise kurullann işlerinin çok artmasının, toplumdakı koruma bilincinin arttığının bir göstergesi olduğunu vurguladı. Alpay Pasinli de tarihi yanmadanın müze-kent olarak korunması gerektiğini söyledi. tstanbul'un arkeolojik haritasırun bulunmadığını hatırlatan Pasinli. "Hep bize saldınyorlar. Biz mevcut olanaklarla görevimizi yapmaya çalışıyoruz" dedi. Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği tarafından, Yıldız Teknik Üniversitesi ve TEKNO Pazarlama'nın katkılanyla gerçekleştirilen panelle ilgili basın açıklamasında şöyle denildi: "Binlerce yıldır kesintisiz bir yerleşim özethği gösteren tstanbul, tarihi yanmada başta olmak iizere, son yıUarda inanılmaz boyutlara ulaşan imar faali> etleriy le tarihsel değerlerini, doğal zenginliklerini ve hepsinden de önemlisi, kimliğini yin'rmeyle karşı karşıyadır." H E R S E Y Y O L U N O A 6 1 0 1 1 0 9 . !.. MESELA DEDİK / ERDALATABEK ' iliyorsunuz, son yıllarda doğaya dönüş sürecine girmiş bulu- nuyonız. İnsanhğın taş devri', Hunç devri' aşamalannı atlaüp da 'mal devri' çağına girmiş olması nedeniy- le mal tutkusu artmış olduğundan başına da birçok dert çıktı. Böylece de bütün dönemleri geriye çevirip 'doğaya dönüş' devrine gjrildi. 'Şi- falı otlar' da bu dönüşün önemini belirtiyor. Önce sağhk nedeniyle başlayan bu akım yakında 'doğal enerji' 'doğal ulaşım'. 'doğal iletişim' alanlannda da yaşanacak. Biz de okurlanmıza ilginç otlann bilinme- yen şifalannı duyurmayı iş edindik. Bu bölürrüeri kesip saklayanlar çe- şitli dertlerinin devalannı da elleri- nin altında bulundurmuş olacaktır. Ayva: B.'u mübarek meyve değişik türleriyle insanlann hizmetindedir. 'Ekmek ayvası' denen türü ekmek yerine yendiğinde öylesine tok tutar ki artık ne ekmek aranır ne de ye- mek. İrice bir dilim 'ekmek ayvası' üç kap yemek yerine geçer. Hatta bu nedenlerle de halk arasında işi bozuk gidıp de yiyecek yemek bula- mayanlara "Ayvayı yedin mi?" diye sorulduğu bilinmektedir. Bu soru- daki anlam asla laf dokundurma ol- mayıp ayva gerçeğinin ta kendisini yansıtmaktadır. 'Ayvayı yemek' artık başka bir şey aramayacak ka- dar doymak anlamını taşıdığından ayvanın ne şifalı bir armağan oldu- ğu da ortaya çıkmaktadır. Bir de 'ayıboğan ayvası' vardır ki yiyen ayının boğazında kahp boğduğu görüldüğünden bu adı taşımak- tadır. İyice tanındığı zaman bu ay- vanın yenmeyip ayılara ikram edilmesi daha doğru olur. Ayı oğlu ayılara ise duble dilim verilirse daha makbule geçer. Ayılarla yaşamak zonında kalanlara duyurulur. Biberiye: ŞifalıOtlar RehberL.(l) ek şifalı bır ot olup suyunun gargara olarak kullanıldığı bilin- mektedir. Ağzı pis olup da bolca küfür edenler ya da tükürüğü bol olup da oraya buraya tükürenler şi- falı 'biberiye suyu' ile gargara yapar- larsa bu "huylanndan vazgeçerler. Küfür edenlerin dudaklan büzülür. tükürenlerin tükriik bezlen kurur kı böylece geri kalanlar da rahat eder- ler. Eğer bu gargara az gelir de bu hastahklanndan kurtulamazlarsa o zaman 'acı Antep biberi'nden bolca miktan ağızlanna sürmek gerekir. Direnenlerin burunlannı elle kapatıp soluk almak için ağızlannı açtıklannda bolca pul biber ağızlanna doldurulup on dakika ka- dar tutulursa şifalı etki kısa zamanda görülür. şifası da epeyce sürer. Beşparmak otu: da şifalı otlar arasında pek bılinmeyen, ama çok faydah bir ottur. Bir türlü yerinde durama- yan, ona buna sataşan, ol- madık tatsızlıklar yapıp da 'amme'- nin huzurunu bozan kişiler bu otun suyunu ka>Tiatıp da 7 gün sabah ayazında bıraktıktan sonra sabah akşam birer kaşık içerlerse mum gibi olurlar da bir daha kimselere sataşmazlar. Böylelerinden kimi- lennin sonradan "Vallahi çok düzel- dim, önceleri başrni sık sık belaya gi- riyordu, ben de ne yapacağımı bile- miyordum, ama bu sudan içince öyle sakinleştim ki o kadar olur" diye başkalanna da salık verdik- leri görjlmüştür. 'Beşpar- mak otu' kimi yerlerde ter- biye için çorbaya da konur. Buna karşı çıkan 'şifalı ot ustalan' arasında. "Bu ot serttir, herkese iyi gehnez" diye tartışma çıktığı da bi- linmektedir. Gene de yerine ve usulüne göre kullarulırsa şifası görülür. ama us- tasmın bulunması doğru olur. Ballıbaba: 'allıbaba' umum babalar arasında özel bır yere sahiptir. Nasıl 'TeUibaba' kızlara hayırlı kısmetler nasip ederse. 'Tuzbaba". ziyaret edenlerin adaklannı yerine getirirse 'Ballıbaba' da onu alıp koklayanla- ra. dil gezdirenlere, çiçeğini kurutup çay yapıp içenlere rahathk verir, hu- zura erdirir, tatlı uykulara daldınr. 'BaUıbaba'nın şifalan saymakla bit- mez, hepsini sayıp dökmeye de ka- lemler erişmez. kağıtlar yetmez. Onu şifa niyetine kullananlann göz- lerine fer gelir. zihinlerine açıklık gelir, hallerine bir yumuşakhk bir tatlılık gelir. Sinirlîler, uyku tut- mayanlar, her şeye kızıp duranlar 'baUıbaba'nın şifasından sonra ra- hatlarlar. mışıl mışıl uyurlar. hiçbir şeye kızmaz olurlar. Yalnız her şi- falı ot gibi bunu da usulünce kullan- mak gerekir. "Aman pek iyi gefiyor" diye sabah akşam kuîlananlar ya da sıralı sırasız şifasına erişmek iste- yenlerde halsizlik yapar, bitkin dü- şürür ki buna dikkat etmek gerekir. Katırtımağı: îrice bir ürnak olup kaşınanı katır inadıyla kaşıdığından bu kaşmtı il- letlileri rahata ererler.T)rada bura- da, yanınızda yörenizde. gazete say- fasında. TV ekranında böyle kaşmtı illetine tutulup hart hart kaşınanlan görürsünüz. Işte bu kaşınanlar için aranıp da bulunmayan nimet 'katntırnağı'dır. Kaşınan kişi güzel- ce oturtulup bu 'katırtmıağY otu- nun pürtüklü yerleriyle bir güzel kaşımrsa kısa zamanda bu dertten kurtulur. Eğer illet bu kişinin her ta- rafını sarmışsa o zaman içine bir çay kaşığı 'kafntırnağı sayu' katılmış suyla tepeden tırnağa yıkanırsa bi şeyciği kalmaz. Her derdin devası vardır, yeter ki aranıp buluna... DAHA BtTMEDİ... ' u şifalı ot da müz- min kaşınülara pek iyi ge- lir. Kimi insanlar Âllah vermesin kaşıntı illetine yakalanır da her yerde kaşınmaya başlar. Böyle- leri bir süre sonra anlaşıbr da "Sen gene kaşmryor- sun" diye ıkaz bile edilir. Ama bu illete yakalanan- lar ne yapsalar kaşınma- dan duramazlar. Durduk- lan yerde bile oralannı bu- ralannı kaşıyacak yer arar, sürtünür dururlar. İşte böyle kaşıntılılara 'katırtımağı' pek iyi gelir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle