Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
İmtivaz sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çerinkaya
• Genel Yayın Danışmanı: Orhan Erinç
• Yaaişleri Müdürleri: İbrahim Yıldız,
Dinç Tayanç (Sorumlu), • Haber Merkezi Mü-
dürü: Hakan Kara
Dış Haberler: Ergun Balcı • Ekonomi: Bülent
Kızanlık • İstihbarat: Yalçın Çakır • Yurt
Haberleri: Mehmet Saraç • Makaleler: Sami
KaraÖren • Spor: Abdülkadir Yücelman
• Düzeltme: Abdullah Yazıcı
Ankara Terasılcısı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Doğan Akm AtatürkBul-
vanNo:125. Kat: 4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 Hat), Telex: 42344. Fax:
(4)4195027 •İzmır Temsilcisi: Serdar Kızık, H.Ziya Blv. 1352 S.2 3 Tel:4411220
Telex: 52359, Fax: 4419117 «Adana Temsilcisi: Çetin Yiğenoğiu fnönü Cd. 119
S. No: 1 Kat: 1. Tel: 3522550-3522601-3522492. Telex: 62155. Fax: 3522570
Müessese Müdürü' Erol Erfcut •Koordma-
tör Ahmet KoruLsan #Muhasebe: Bülent Ve-
ner •Idare. Hüseym Görer •Işletme: önder
Çefik •Bılgı-fşlem: Nafl Inal • Bılgısayar Sis-
tem: Mûrövet Çiler • Reklam Reha Işıtman
Ya>mla\an >e Basaıc Yenı Gün Haber Ajansı. Basın ve Yayıncılık A Ş.
TûrnocagıOd 39 41 Cağaloğlu 34334 Ist PK 246IslanbulTel (0 2l2)5l2O5O5(2Ohat)Telcx 22246.Fax (0 212)5138595 I8HAZİRAN1994 İmsak- 3 23 Güneş: 5.24 Öele: 13 10 İkindi: 17.10 Akşanr 20.45 Yatsı: 22.37
ç
Universitesi'ne
250 öjjrenci
• tstanbul Haber Senisi-
K.oç Üniversitesi, ilk öğretim
yılını tamamladı. Rektör
Prof. Dr. Seha M. Tiniç,
önûmüzdeki öğretim yılında
temel bılimler ve idari
bilimler fakültelerinden
oluşan üniversiteye 250
ögrencınin alınacağınj
büdirdi. Eğitim ücretinin, 5
bin dolar karşılığı Türk
Lirası olarak saptandığmı
beürten Tiniç. öğrencilerin
yüzde 25'ine tam burs ve
1993 yıhnda üniversiteye
giren. eğitimine başanyla
devam eden her öğrenciye de
1500 dolar karşılığı burs
verileceğini bildirdi. *
Yamyamvirüs
Amerika'da
• Haber Merkezi -İngiliz
kamuoyu son günlerde
bilimsel adı 'A grubu
steptococus' olan öldürücü
virüsün yol açtığı paniğin
etkisinden kurtulamıyor.
Timedergisininson
sayısında yeralan konuya
ilişkin yazıda. Amerika'da
gündeme gelen "Acaba
dünya AIDS benzeri bir
hastalıkla mı karşı karşıya?"
sorusunun Amerikalılan
korkutuğu belirtildi.
Amerika'da doktorlann
paniğe gerek olmadığı
konusunda halkı iknaya
çahştığı bıldirildi.
Üniversitede
dîploma töreni
• İSTANBUL(AA)-
Marmara Ünivesitesi
Fen-Edebiyat
Fakültesi'rİden 1993-94
eğitim yılında mezun olan
öğrencilere diplomalan, dün
M.Ü. îbrahim Üzümcü
Kültür Merkezi'nde
düzenlenen törenle verildi.
Törende konuşan Rektör
Prof.Dr.ÖmerFaruk
Batırel. fen-edebiyat
fakültelerinin, üniversitelerin
temeli olduğunu söyledi.
Yunuslarplansız
yerleşimden öldü
• tstanbul Haber Servisi - 5
Haziran Dünya Çevre
Günü'nde Karaburun'da
karaya vuran beş yunusun
ölüm nedeni belirlendi.
Otopsiyi yapan İstanbul
Üniversitesi Su Ürünleri
Fakültesi öğretim üyesi Doç.
Dr. Bayram Öztürk,
yunuslann kalkan ve morina
ağlanna takılarak "bypoxia"
denilen boğulma sonucu
öldüklerini söyledi. öztürk,
asıl nedenin ise kıyılann
plansız olarak yerleşime
açılması, kanalizasyonlann
denize boşalulması.
kıyılardan kum alınması ve
balıkçılık faaüyetlerinin
kryılan tahrip etmesi
olduğunu söyledi.
Beyoğlu, sevenlerini bekliyor
Bugün 18haziran... Tarihimekan Beyoğlu, 25 hazirana kadarsürecekfestivalle kendinikurtaracakkişi ve
kuruluşları bekliyor. 'Sevgiliniz olarak kalmamı istiyorsanız bana sahip çıkm' diye sesleniyor Beyoğlu...
MUHARREM AYDIN
"Röportaj yapmaya gidiyo-
rum. Hem de kiminle? Beyoğlu
ile. Köprüde düşündûm: Atar tu-
tanm. Veriştiririm. Ahlaksclı-
ğmdan. kumanndan rutun da
meşfaur sokağına, randevuevine,
Sûrtük Ayteni'ne, Sapık Kati-
nası'na, eroinmanına, sarhoşu-
na. meyhanesine, godoşuna, ho-
vardasına ve illa birisine ağzımı
açar, gözümü vumabilirim. Gü-
nahsız. ahlaklı. terbiyeli gözük-
mek için riyakar maskemi ta-
kar, üç beş oyuncu avlayabili-
rim. Hayır! Beyoğlu'mı batır-
mak, yermek kadar kolay şey
yok. Beyoğlu'nu övmek zor. Iyi
röportajcı Beyoğlu'na söver.
Ben acemi röportajcıyun. Be-
yoğlu'nu öveceğim. Kötü sokak-
lannı, kötü insanlannı, sarhoşu-
nu, meyiıanesini, her şeyini, her
şeyini öveceğim."
Sait Faik Abasıvanık. 25 ni-
san 1953 yılında gerçekleştirilen
"Resimli "tstanbul Haftası" ne-
deniyle kaleme aldığı "Beyoğlu
Röportajı"nda Beyoğlu'yla ilgi-
li görüşlerini böyle aktanyor.
Işte o aynı Beyoğlu her şeye
Beyoğlu'nun sinema, tiyatro ve sanat merkezleriyle bir kültür merkezi olarak canlılığını sürdür-
mesi herkesin dileği. Bu dileğin yaşama gecmesi ise öncelikle sanatseverlerin elinde. O nedenle
Beyoğlu'nu sevenler 25 hazirana dek sürecek festivale katılmalı, etkinlikleri desteklemeii...
karşın, ayakta durmayı başar-
dı. Sait Faik'in de dediği gibi
Beyoğlu'na gitmek, gezmek,
içinde yaşamak çok kolay...
Ancak Beyoğlu'nu sevmek zor.
İşte bu amaçla, "Beyoğlu'nu Se-
viyorum" başlığıyla 18-25 hazi-
ran tarihleri arasında gerçekleş-
tirilecek festivale katılıp "zor"u
başarmak ise Beyoğlu'na tut-
kun sanatseverlerin elinde...
18-25 haziran tarihleri ara-
sında eğer yolunuz Beyoğlu'na
düşer ve Istiklal Caddesi'nde
gezerken bir köşe başında akor-
deon çalan birini görürseniz.
yine bir ara sokaktan çıkan bir
gencin gitanyla melodi mınl-
dandığma şahit olursanız, dal-
gın adımlarla caddenin parke
taşlanndan yürürken birisi ani-
den üzerinde "Beyoğlu'nu sevi-
yorum" yanlı bir tişörtü elinize
tutuşturursa sakın şaşırmaym!
Ve daha nice benzeri sürprizlere
de hazırlıklı olun...
Tümüyle BeyoğJu'nu seven-
ler tarafından fınanse edilen ve
ücretsiz izlenecek festival etkin-
likleri boyunca, Beyoğlu'nun
sokaklannda şarkılar dinlene-
cek, resimler yapılacak. palya-
çolar gösteriler yapacak, dans
edilecek, sinemalar ücretsiz ola-
cak. Geziler ve paneller düzen-
lenecek.
Esnaf özel indirimler uygula-
yacak. Galatasaray ve Tünel'de
pop-rock, caz ve sanat müziği
konserleri yapılacak. Açılış
günü, konserlerde Seden Gürel,
Eda Ozülkü, Ezginin Günlüğû.
Neşet-Nüket Ruacan konser ve-
recek. Beyoğlu Kaymakamı
Atilla Yaşa, Beyoğlu Belediyesi,
Beyoğlu Platformu. Yapı Kre-
di Yayınlan, Beyoğlu Güzelleş-
tirme Derneği, Aksanat. Gala-
tasaray Lisesi. İFSAK. Çevko.
Beyoğlu Eğlence Yerleri Sahip-
leri ve İşletmecileri Derneği'nin
yanı sıra çok sayıda kişi ve ku-
ruluşun desteklediği festival,
"Beyoğlu'nu seviyorum" diyen-
leri bekliyor...
Şimdiköy görüntüsündeolan Harran'da rengarenkgiysili,dağınık saçlı, hüzünlübakışlı çocuklarkenttengelmişhediyebekler. (Fotoğraf HATÎCETUNCER)
Hatran vedayahaw birçocukhüznüdür
HATtCE TUNCER
Harran'da çocuklar karşılar
yabancılan. "Yabancı" Harran'a,
kubbeli evlerini, kalesini, tarihin en eski
üniversitesinin kahnülannı görmek için
gider. Kendileri gibi Türkiye
topraklannda yaşayan biri de olsa,
AJmanya'dan. Fransa'dan gelen biri de
olsa "yabancı"dır Harran'da. Tarihin
her döneminde kültür ve ticaret merkezi
olan Harran şimdi köy görüntüsünde
birilçe. Eski kentlilerin yoksul köylü
çocuklan, yabancılardan bu ziyaret
süresince hiç aynlmazlar. Rengarenk
giysili, dağınık saçlı hüzünlü bakışlı
çocuklar. kentten gelmiş bir hediye
beklerler. Minik bir saç tokası. kurdele.
bilezik hatta boş bir film kutusu bile
kentle bağlantıdır onlar için.
Yabancılar, bugün artık ahır ve kiler
olarak kullanılan kubbeli evler arasında
dolaşır, çocuklann fotoğraflannı
çekerler. Bazen bir evden gelen çay
daveti, kavurucu sıcaktan yanmış
yabancıya mutluluk verir. Evsahipleri
yabancıyı dikkatle inceler, fotoğraf
gönderilmesi için adres verir. Harranlı
kadınlar Arapçadan başka dil bilmese
de erkekler yardımcı olur sohbete.
Harran Kalesi'nde yorulup "Harran
Kafe"de kolalı içeceklerini yudumlayan
yabana. kubbelerin ardından güneşin
batışını izler. Günbaümıyla Harran'a
aynlan zaman dolar. Çocuklar.
yabancılann arabalanna el sallar.
Tekdüze yaşantılannda birgünlük
yabancı heyecanmın bitmesi
hüzünlendirir çocuklan. Harran'ın
görüntüsü yabanayı da büyülemiştir,
kaybolmadan gelip görmekten
mutludur. Çocuklar ve kubbeler gitgide
küçülür. uçsuz bucaksız Harran
Ovası'nda gözden kaybolur.
MlmarlarOftasfStıbeBaslranıElrfnct:
TatiMycmmada
miize-kentolmah
• Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği ile Mimarlar Odası
İstanbul Büyükkent Şubesi'nccdüzenlenen panelle ilgili
açıklamada, binlerce yıldır kesintisiz bir yerleşim özeiliği
gösteren Istanbul'un, son ynllardaki imar faaliyetleriyle
tarihsel değerlerini, doğal zenginliklerini ve kimliğini yitirme
durumuyla karşı karşıya bulunduğu vurgulandı.
tstanbul Haber Servisi - Üç imparatorluğun zengin kültürel
mirasını taşıyan ve doğal güzelliklerle dolu, ancak gün geçtikçe bu
değerleri yok olan tstanbul'un, özellikle de tarihi yanmadanın
korunabilmesi için burasının "müze-kefrt" ilan edilmesi istendi.
Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği ile Mimarlar Odası fstanbul
Büyükkent Şubesi'nin ortaklaşa düzenledikleri "Istanbul'un Tarihi
Alanlannda imar Sonınlan" konulu panel. dün Yıldız Teknik
Üniversitesi Oditoryumu'nda yapıldı.
Doç. Dr. Ahmet Tırpan'ın yönettiği panelde "Sorumlu Kurumlar
Açısından Sorunlar" tartışıldı. Binnci oturuma, İstanbul Arkeoloji
Müzesı Müdürü Alpay Pasinli. Eminönü Belediyesi'nden mimar
Baki Can, Yıldız Teknik Üniversitesi öğretim görevlisi Nevzat
tlhan. Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Oktay
Ekind, İstanbul 1 Nolu KTVKK (Kültür ve Tabiat Varlıklannı
Koruma Kurulu) Başkanı Prof. Dr. Turgutövünç ve tstanbul 3
Nolu KTVKK Müdürü Yıldız Toker konuşmaa olarak katıldı.
Baki Can. Istanbul'un siluetini ilk önce kamu binalannın
bozdugunu söyledi. Imaraflannın, kaçak imalatlann StT'leri
tehdit ettiğini belirten Nevzat tlhan tarihi cami ve külliyelenne
bilinçsiz müdahalelerin de a>n birsorun oluştunduğunu vıırguladı.
Hayali eski eserler
tstanbul'u; Boğaziçi, Kadıköy, Adalar. Pera ve tarihi yanmada
şeklinde beş bölgeye ayıran Oktay Ekinci. "Boğaziçi yanlış
planlann tehdidi altmdadır. Harita oyunlanyla Boğaz yapılaşmaya
açıldı. Yapılaşma yasağından kurtulmak için, hayali eski eserler
yaratıldı" dedi. tdari yapıdaki yetki karmaşası yüzünden StT
alanlannın >itirilmesiyle karşı karşıya olunduğuna dikkat çeken
Ekinci, Boğaz'dan petrol geçişine karşı konulabilmesi için SÎT
alanlanna her zamankinden daha fazla sahipçıkılması gereküğini
söyledi. Kadıköy'deki konaklann >ıkılarak sahte konaklar
yapıldığını, Adalar'm 10 yıldır plansız olduğunu. tarihi •
yanmadanın müze-kent olarak korunması gerektığını belirten
Ekinci, "Kültür vedoğa değerierinin korunmasında konsensüs
aranamaz" diye konuştu.
Prof. Dr. Turgut Övünç, birçok zorlukla karşılaştıklannı. '.
bunlardan birinin de yerel yönetimlerden geldiğini belirterek
devleün kurumlara tahsis ettıği yerlerin de sorun yarattığını
söyledi. Bir öğretmenin Taksim'deki anıt için kendilerine şikayette
bulunduğunu. bunun üzerine yapılan araştırmada, anıün bakıma
ihtı> aç gösterdiğini saptadıklannı aniatan Övünç. "Belediyeye,
valiliğe baş>ıırduk; ama anıtın sahibini bulamadık" dedi.
Yıldız Toker ise kurullann işlerinin çok artmasının, toplumdakı
koruma bilincinin arttığının bir göstergesi olduğunu vurguladı.
Alpay Pasinli de tarihi yanmadanın müze-kent olarak korunması
gerektiğini söyledi. tstanbul'un arkeolojik haritasırun
bulunmadığını hatırlatan Pasinli. "Hep bize saldınyorlar. Biz
mevcut olanaklarla görevimizi yapmaya çalışıyoruz" dedi.
Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği tarafından, Yıldız Teknik
Üniversitesi ve TEKNO Pazarlama'nın katkılanyla
gerçekleştirilen panelle ilgili basın açıklamasında şöyle denildi:
"Binlerce yıldır kesintisiz bir yerleşim özethği gösteren tstanbul,
tarihi yanmada başta olmak iizere, son yıUarda inanılmaz boyutlara
ulaşan imar faali> etleriy le tarihsel değerlerini, doğal zenginliklerini
ve hepsinden de önemlisi, kimliğini yin'rmeyle karşı karşıyadır."
H E R S E Y Y O L U N O A 6 1 0 1 1 0 9 . !..
MESELA DEDİK / ERDALATABEK
' iliyorsunuz, son yıllarda
doğaya dönüş sürecine girmiş bulu-
nuyonız. İnsanhğın taş devri', Hunç
devri' aşamalannı atlaüp da 'mal
devri' çağına girmiş olması nedeniy-
le mal tutkusu artmış olduğundan
başına da birçok dert çıktı. Böylece
de bütün dönemleri geriye çevirip
'doğaya dönüş' devrine gjrildi. 'Şi-
falı otlar' da bu dönüşün önemini
belirtiyor. Önce sağhk nedeniyle
başlayan bu akım yakında 'doğal
enerji' 'doğal ulaşım'. 'doğal iletişim'
alanlannda da yaşanacak. Biz de
okurlanmıza ilginç otlann bilinme-
yen şifalannı duyurmayı iş edindik.
Bu bölürrüeri kesip saklayanlar çe-
şitli dertlerinin devalannı da elleri-
nin altında bulundurmuş olacaktır.
Ayva:
B.'u mübarek meyve değişik
türleriyle insanlann hizmetindedir.
'Ekmek ayvası' denen türü ekmek
yerine yendiğinde öylesine tok tutar
ki artık ne ekmek aranır ne de ye-
mek. İrice bir dilim 'ekmek ayvası'
üç kap yemek yerine geçer. Hatta
bu nedenlerle de halk arasında işi
bozuk gidıp de yiyecek yemek bula-
mayanlara "Ayvayı yedin mi?" diye
sorulduğu bilinmektedir. Bu soru-
daki anlam asla laf dokundurma ol-
mayıp ayva gerçeğinin ta kendisini
yansıtmaktadır. 'Ayvayı yemek'
artık başka bir şey aramayacak ka-
dar doymak anlamını taşıdığından
ayvanın ne şifalı bir armağan oldu-
ğu da ortaya çıkmaktadır. Bir de
'ayıboğan ayvası' vardır ki yiyen
ayının boğazında kahp boğduğu
görüldüğünden bu adı taşımak-
tadır. İyice tanındığı zaman bu ay-
vanın yenmeyip ayılara ikram
edilmesi daha doğru olur. Ayı oğlu
ayılara ise duble dilim verilirse daha
makbule geçer. Ayılarla yaşamak
zonında kalanlara duyurulur.
Biberiye:
ŞifalıOtlar RehberL.(l)
ek şifalı bır ot olup suyunun
gargara olarak kullanıldığı bilin-
mektedir. Ağzı pis olup da bolca
küfür edenler ya da tükürüğü bol
olup da oraya buraya tükürenler şi-
falı 'biberiye suyu' ile gargara yapar-
larsa bu "huylanndan vazgeçerler.
Küfür edenlerin dudaklan büzülür.
tükürenlerin tükriik bezlen kurur kı
böylece geri kalanlar da rahat eder-
ler. Eğer bu gargara az gelir de bu
hastahklanndan kurtulamazlarsa o
zaman 'acı Antep biberi'nden bolca
miktan ağızlanna sürmek gerekir.
Direnenlerin burunlannı
elle kapatıp soluk almak
için ağızlannı açtıklannda
bolca pul biber ağızlanna
doldurulup on dakika ka-
dar tutulursa şifalı etki kısa
zamanda görülür. şifası da
epeyce sürer.
Beşparmak otu:
da şifalı otlar
arasında pek bılinmeyen,
ama çok faydah bir ottur.
Bir türlü yerinde durama-
yan, ona buna sataşan, ol-
madık tatsızlıklar yapıp da 'amme'-
nin huzurunu bozan kişiler bu otun
suyunu ka>Tiatıp da 7 gün sabah
ayazında bıraktıktan sonra sabah
akşam birer kaşık içerlerse mum
gibi olurlar da bir daha kimselere
sataşmazlar. Böylelerinden kimi-
lennin sonradan "Vallahi çok düzel-
dim, önceleri başrni sık sık belaya gi-
riyordu, ben de ne yapacağımı bile-
miyordum, ama bu sudan içince öyle
sakinleştim ki o kadar olur" diye
başkalanna da salık verdik-
leri görjlmüştür. 'Beşpar-
mak otu' kimi yerlerde ter-
biye için çorbaya da konur.
Buna karşı çıkan 'şifalı ot
ustalan' arasında. "Bu ot
serttir, herkese iyi gehnez"
diye tartışma çıktığı da bi-
linmektedir. Gene de yerine
ve usulüne göre kullarulırsa
şifası görülür. ama us-
tasmın bulunması doğru
olur.
Ballıbaba:
'allıbaba' umum babalar
arasında özel bır yere sahiptir. Nasıl
'TeUibaba' kızlara hayırlı kısmetler
nasip ederse. 'Tuzbaba". ziyaret
edenlerin adaklannı yerine getirirse
'Ballıbaba' da onu alıp koklayanla-
ra. dil gezdirenlere, çiçeğini kurutup
çay yapıp içenlere rahathk verir, hu-
zura erdirir, tatlı uykulara daldınr.
'BaUıbaba'nın şifalan saymakla bit-
mez, hepsini sayıp dökmeye de ka-
lemler erişmez. kağıtlar yetmez.
Onu şifa niyetine kullananlann göz-
lerine fer gelir. zihinlerine açıklık
gelir, hallerine bir yumuşakhk bir
tatlılık gelir. Sinirlîler, uyku tut-
mayanlar, her şeye kızıp duranlar
'baUıbaba'nın şifasından sonra ra-
hatlarlar. mışıl mışıl uyurlar. hiçbir
şeye kızmaz olurlar. Yalnız her şi-
falı ot gibi bunu da usulünce kullan-
mak gerekir. "Aman pek iyi gefiyor"
diye sabah akşam kuîlananlar ya da
sıralı sırasız şifasına erişmek iste-
yenlerde halsizlik yapar, bitkin dü-
şürür ki buna dikkat etmek gerekir.
Katırtımağı:
îrice bir ürnak olup kaşınanı katır
inadıyla kaşıdığından bu kaşmtı il-
letlileri rahata ererler.T)rada bura-
da, yanınızda yörenizde. gazete say-
fasında. TV ekranında böyle kaşmtı
illetine tutulup hart hart kaşınanlan
görürsünüz. Işte bu kaşınanlar için
aranıp da bulunmayan nimet
'katntırnağı'dır. Kaşınan kişi güzel-
ce oturtulup bu 'katırtmıağY otu-
nun pürtüklü yerleriyle bir güzel
kaşımrsa kısa zamanda bu dertten
kurtulur. Eğer illet bu kişinin her ta-
rafını sarmışsa o zaman içine bir çay
kaşığı 'kafntırnağı sayu' katılmış
suyla tepeden tırnağa yıkanırsa bi
şeyciği kalmaz. Her derdin devası
vardır, yeter ki aranıp buluna...
DAHA BtTMEDİ...
' u şifalı ot da müz-
min kaşınülara pek iyi ge-
lir. Kimi insanlar Âllah
vermesin kaşıntı illetine
yakalanır da her yerde
kaşınmaya başlar. Böyle-
leri bir süre sonra anlaşıbr
da "Sen gene kaşmryor-
sun" diye ıkaz bile edilir.
Ama bu illete yakalanan-
lar ne yapsalar kaşınma-
dan duramazlar. Durduk-
lan yerde bile oralannı bu-
ralannı kaşıyacak yer
arar, sürtünür dururlar.
İşte böyle kaşıntılılara
'katırtımağı' pek iyi gelir.