Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12HAZİRAN1994PAZAR CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
'Uyan' adh şarkısmda Atatürk'ü ticari malzeme olarak kullandığı gerekçesiyle eleştirilen Seden Gürel:
Hayranhğımı müzfldedilegptirdim
CUMHUR
CANBAZOĞLU
İki yıl önce 'Beyazlı Kadın'
imajıyla büyük bir patlama ya-
pan Seden Gürel, yeni kaseti
'Aklımı Çelmeyle 'normal ha-
B'ne döndü ve şarkılannı, gö-
riintüsünün önüne çıkarmaya
başladı. Gürel'in kasetindeki
akılda kalıa birkaç parçanın
yanında "Uyan" adlı çahşma
Atatürk'e duyulan özlemi dile
getirmesiyle büyük beğeni ka-
zandı. Ancak bir gazete Ata-
türk'ü ticari malzeme yaptığı
savıyla şarkıayı ağır biçimde
eleştirdi. Seden Gürel'le 'Uyan'
adh parçanın öyküsü ve yeni
kaseti konusunda söyleştik.
Değişimin tam zamanıydı
- Ilk kaseti desteklemek ama-
cıyla yarattığınız şapkalı, beyaz
elbiseîi tip bilinçü bir seçim miy-
di? Sonra o tipten nasıl uzakla-
şabildiniz?
Benden önce tipin bellekler-
de yer etmesi gerekiyordu ve bi-
linçli bir seçimdi. Ama sonra
hareket serbestimi engellemeye
başladı, sahnede ve cekimlerde
giymem gerekiyordu o elbiseyi.
ancak her saniye üzerimde taşı-
maya başladım. Bir kış boyun-
ca dondum. Şapkalar renkleri
değişerek devam edecekti. An-
cak Neslihan'ın fazla işi vardı,
yapmadı. Tipi değiştirmenin
tam zamanıydı. Aynı şarkılan
beyaz elbıseleri çıkannca söyle-
dim. Yeni şarkılannız daha gü-
zel dediler. Kılığa bakıldığın-
dan demek ki şarkılar dinlen-
miyordu. Aynca ödün verme-
den bu noktaya gelebilmek için
senelerce bekledikten sonra
"Neslihan Yargıcı, Seden'i ya-
rattı" diye yorum getirilmesi,
imajın yanlış yöne kaymaya
başladığının beÜrtisiydi.
-Tek kasetlik yddızların çok
olduğu, ikinci kasetlerin satma-
dığı bir piyasada ikinci kaset
sendromunu nasıl yaşadınız?
İlk kasetim 'Bir Yudum Sev-
gf muhteşem tirajh değildi, 230
bin sattı. Dolayısıyla tiraj açı-
sından korumam gereken bü-
yük bir başan yoktu. Ancak iki
•' Atatürk'ü kullanıyorlar
demesinler diye kasedin adını
'Uyan' koymadık. Tam tersine,
Atatürk'e şarkı yaptım diye
basına her gün demeç verseydim,
kaset ilk günlerde binlerce satardı.
Biz duygulanmızı müzikle ifade
ediyoruz, onlar kötü niyet
anyorlar...'
ttk kascdi 'Bir Yadmn Se*g»'ain
ardmdaa'Aklımı Çelme" adlı
albümüffiikısabJrsüreÖna?
piyasay a çıkaran Seden Göret,bu
aJbümie birükte İ>ej a/Jt kadm'
imajını da değtştardi.
yıl içinde gelişme göstermem,
sanatsal açıdan daha iyisini
yapmam gerekiyordu. Bunun
korkusunu yaşadım. Bir sava-
şım daha vardı: İmajı değiştire-
cektim. Tanınma savaşına sıfır-
dan başladım.
'Korkmam' sevilmedi
-Olmaz Dostum' adlı parça,
kasete adını veren 'Aklımı Çel-
me'den daha öne çıktı. Bu çalı-
şmada sürpriz şekilde beğeıiilen
parça oldu mu ?
Kasetteki on bir parçanın on
tanesi beklediğimiz tepkiyi aldı.
yainız 'Korkmam'ı insanİar be-
nimseyemedıler. Oysa tam ter-
sinin olmasını bekliyordum.
Biz 'Olmaz Dostum'un öne çı-
kacağını biliyorduk. 'Aklımı
Çetaıe'yi söylemeyi çok sevdi-
ğimden kasete adını verdik. İlk
kasetin adı da 'Bum Bum' değil,
'Bir Yudum Sevgi'ydi üstelik.
- Kasette Atatıirk'k ilgili
'Uyan' adlı çalışma da büyük il-
gi topladı ve çok beğenildi. An-
cak bir gazetede, Atatürk'ün
adını ticari amaçlarla kullandı-
ğınız iddia edildi. Pekiyi müzik-
severden nasıl tepki geldi?
Atatürk'e sevgım gerçekten
çok büyük. Nasıl sömürürüm
böyle bir sevgiyi! Bugünlerde
konu fazla revaçta diye, Ata-
türk'ü kullanıyor demesinler
diye kasetin adını 'L'yan' koy-
madık. Tam tersine Atatürk'e
şarkı yaptım diye basına her
gün demeç verseydim. kaset iki
günde binlerce satardı. Bunlan
basına açıkladım, ama onlar yi-
ne kafalanndakini vazdılar.
Yine parçanın klibinde Ata-
türk'ün görüntülerini kullan-
masaydık, ölmüş herhangi biri-
sine adanmış, duygu sömürü-
süyle dolu bir şarkı olarak algı-
lanıp ticari şaıisı yine artacaktı.
Ülkemizin insanı, Atatürk'ün
düşüncelerini ileriye taşımak
yerine geri gidiyor. Böyle muh-
teşem bir insana hayran oldu-
ğumuz için duygulanmızı mü-
zikle ifade ediyoruz. kalkıyor-
lar kötü niyet anyorlar.
- Medvada çok görünmek
kaset satışını olumlu etkileye-
biliyor mu? Kaset satışlarmda-
ki düsüşûn nedeni ne sizce?
TV programlan insanlann
tanınmasına yanyor, ama satış-
lan fazla körükleyemiyor. İn-
sanlar radyo ve TV'de aynı par-
çayı dinliyorlar ve bıkîyorlar.
Normalde kaset çıkmadan bir
ay önce radyolara gönderilir ve
çalınır, promosyon yapar rad-
yo. Ancak piyasaya çıktığı an-
dan itibaren iki ay kaseti hiç
çalmaz. İnsanİar o parçayı öz-
ler. Ama bizde böyle olmuyor,
kaset çıkar çıkmaz radyolar sa-
bahtan akşama dek yayımlı-
yorlar. Tabiı kimse de kalkıp
kaset almıyor. Ama tek suçlu
onlar değil. Her gün birkaç tane
kaset piyasaya sürülüyor. Ara-
lannda İcaliteli olanı çok az. So-
nunda insanİar poptan sıkıl-
maya başhyorlar.
• 'Kadıköy
Anadolu Lisesi'nde
öğrenim görürken on
üç yaşında
kazandığım
Liselerarası Müzik
Yanşması'ndan
sonra bana İzmir
Fuan'nda sahneye
çıkmam teklif edildi.
O an bu işten
soğudum...'
- Müzik dünyasına girdiğiniz
dönemdeki genç popçularm
beklentisiyle bugünkü genç
isimlerin beklentisi arasında ne
gjbi farklar var?
Ben bu farkı saptayacak du-
rumda değilim, çünkü Kadıköy
Anadolu Lisesi'nde öğrenim
görürken on üç yaşında kazan-
dığım 'Liselerarası Müzik Ya-
nşması'ndan sonra bana İzmir
Fuan'nda sahneye çıkmam
teklif edildi. O an bu işten soğu-
dum ve ancak tam beş yıl sonra
cıngıl seslendirerek profesyonel
anlamda müziğe başlayabil-
dim. Eğer kabul etseydim, her-
halde 'Küçük Seden' filan diye
sahnelerde olacaktım.
Özel TV'lerde yerli fılmlerin sanatçıya telifhakkı ödenmeksizin sürekli gösterilmesine karşı çıkan Ayşen Gruda:
Oynuyorumoynuyommparayok!
PELtNÖZER
Özel televizyonlann yayın yaşamına
başlamalanyla. bir dönem çekilen yerli
filmler de tozlu raflardan kaldınlarak
her gün ekranlanmıza konuk oluyor.
Bunun, sinemamızj tanımak. o filmleri
yeniden göntıe ve değerlendirme fırsatı
bulmak gibi olumlu yanlan olsa da sa-
natçılar açısından ciddi bir sorun oluştu-
ruyor. Sinema oyunculan defalarca tele-
vizyon kanallannda gösterilen filmlerin-
den telif ücreti alamıyorlar.
Anlaştığı parayı alamıyor
Bunun >anı sıra yine özel televizyon-
lar maliyeti düşürmek amacıyla
yapımcıhklannı da üstlendikleri dizi
filmleri ve komedi programlannı yeni-
den yayınJama eğilimindeler. İki yıla
yakın bir süre önce yayınlanan "Savcı"
dizisi yeniden ekranlara konuk olurken
Inter Star'dan aynlan Leveırt Kırca ve
ekibinin "Olacak O Kadar" adb prog-
ramı defalarca yeniden gösteriliyor ve
Levent Kırca da bu durumda, yine espri
üreterek muhalefet yapmanın ötesine
geçemiyor. Türk sinema \e tiyatrosunda
yıUarca oyunculuk yapan ve Kanal 6'-
daki "Ana' dizisinde başrol oynayan
Ayşen Gruda, bu uygulamalardan en
çok canı yananlardan. Gruda. bu du-
rumla ilgili sıkıntılannı dile getiriyor ve
duyarlı sanatçılara, haklannı korumak
adına biraraya gelmeyi öneriyor.
"Ana" dizisi sona erdikten bir buçuk
ay sonra yeniden gösterilmeye baş-
landığı halde henüz anlaştığı parayı bile
alamayan Ayşen Gruda bu konudaki gö-
rüşlerini belırtiyor ve Ahmet özal'ı açı-
klama yapmaya davet ediyor:
- Bugün teievizyonlarda gösterilen eski
Türk filmlerinden hiçbir telif ücreti almı-
yorsunuz değil mi?
Evet, 70'li 80"h yıllarda çektiğirraz
fılmler bütün kanaÜarda tekrar tekrar
gösteriliyor. Filmler. müzikaller... Ve
bize telif ücreti ödenmiyor. Aynca o mü-
zikaller bir amaç için yapılmıştı. Onlann
müziklerini çıkanp da yayınlıyorlar.
Sonra tekrar müzikleriyle veriyorlar.
Amaçtan da saptırarak. kendi bildikleri
gibi. Nasıl dokunursun, o bir sanat
yapıtıdır ve senin ona kalkıp da bir çizgi
çizmeye hakkın yoktur. Onu yayınlayan
kişi bir bütün olarak kabu] etmek zorun-
da. Bir de bunlar sanatçı olarak beni çok
yıpratıyor. Bana ne kadar çok film çek-
tin diyorlar. Evet çektim ama şimdi bü-
tün kanallar kaldır oturt hep aynı filmle-
ri gösteriyorlar.
'Bizi yıpratıyoriar'
- Filmlerin sık sık gösterilmesi sa-
natçının yıpranmasına neden oluyor. Eski
filmlerin sık sık gösterihnesi sanatçıların,
hep o dönemdeki performanslanyla de-
ğerlendirilmesine nedenoluyor.
Evet bizi vıpraüyorlar. Çünkü o film-
ler o zamanki anlayışla yapümış. Bugün
aruk bu anlayışlar değişmiş. kültür ya-
pısı farklılaşmış. Onlar eski kalıyor. Sa-
natçılar demode sanatçı haline geüyor.
Sanatçı yaşı olgunlaştıkça mesleğinde de
olgunlaşır, daha deneyimli daha do-
nanımlı hale gelir. Ben bir profesyonel
olarak emek harcıyorsam, emeğimin
karşılığında para almak isterim. Ben
oynuyorum oynuyorum para yok. Mü-
zikaller oynuyor, filmler oynuyor. Bun-
lardan yapımalar tekrar tekrar para alı-
yorlar mı bilmiyorum. Ama oyuncular o
da ilgilendiren geniş kapsamlı bir yara
bence.
- Özel kanaHann gerçekleştirdiği dizi-
ler de teievizyonlarda gösterildikten sonra
\eniden yayınlannor. "Savcı", "Olacak
O Kadar", "Ana" dizisi de yeniden göste-
rilen vapımlardan. Bu dizilerden de yeni-
den gösterildiğinnde telif ücreti alabiliy or
musunuz? Sözleşmenizde böy le bir madde
var mı?
Bu büyük bir haksızlık. Dizi bittikten
bir buçuk ay sonra yeniden gösterilmeye
man yanında avukatıyla gezmek gibi bir
mali gücü yok. Sanatçı arkaşlanma
yapılan korkunç bir şey. Ben tüm ar-
kadaşlanmıza, tüm yazar. müzisyen,
oyuncu, yönetmen tüm sanatçı arkadaş-
lanma şunu söylemek istiyorum: Bir an
önce elele verelim, bir kamoy u oluşturup
bir an önce bu yasanın çıkmasıru sağla-
yalım. Bu çok önemli çünkü hiçbir iş ko-
lunda bir işçiye haber vermeden işini bi-
tirmezler. Ben dublajını yaparken
"Ana" dizisi bitti. Bunlar Türkiye'de sa-
verdi. Yasa uygulanmıyor. Radyo Tele-
vizyon Yasası çıktı fakat asla uygulan-
madı. Tekrar bir uyanda bulunuldu
ama sonuçta uygulanmadı. Yasa televiz-
yon kanalının programlann yansını yer-
li yapımlara ayırması gerektiğıni söylü-
yor. Bu yerli yapımın içine Elmel Sayın
İconseri de. bizim filmlerimiz de girer.
Yeni birşey üretmeden hep eskiyi tükete-
rek nereye varabiliriz? Bir televizyon ka-
nalı bütündür. Televizyon yayıncıbğı-
nda da bir amaç olmaüdır. Eğlendirir-
• Ben tüm
yazar,
yönetmen,
oyuncu,
müzisyen
arkadaşlanma
şunu söylemek
istiyorum: Bir
an önce elele
verelim, bir kamuoyu oluşturup
bu yasanın çıkmasını sağlayalım.
• 70'li, 80'li
yıllarda
çektiğimiz
filmler, bütün
kanallarda
tekrar tekrar
gösteriliyor.
Sanatçılar
demode sanatçı
haline geliyor. Sanatçı olgunlaştık-
ça mesleğinde de olgunlaşır...
• Ben dublajını
yaparken
'Ana' dizisi
bitti. Bunlar
Türkiye'de
sanatçıya
büyük
haksızlık.
Ahmet Özal'ın
ortaya çıkıp tüm bunlara cevap
vermesini istiyorum.
fılmlerden tek kuruş kazanmıyorlar. Ya-
bana ülkelefde figüranlara bile telif
hakkı ödeniyor.
- Günümüzde, korsanlık sanatm her
dalında yapdıyor. Tüm sanatçüar da telif
haklan konusunda aynı sorunlan yaşt-
yorlar...
Ben TODER İkinci Başkanı Göksel
Kortay'la da , Kültür Bakanı Fikri Sağ-
lar'la da görüştüm. O da çok sıcak baktı.
Böyle bir yasanın mecliste hazır olduğu-
nu, bize yardıma olacağını söyledi. Ben
pek yararlanamam bu yasadan ama
benden sonra gelecek arkadaşlanm ya-
rarlansınlar istiyorum. TODER'in üye-
siyim. Bu müzik piyasasını da, yazarlan
başlanıyor. Benim cebime Kanal 6nın
elini uzatmaya hakkı yok. Bu benim ce-
bime uzatılmış bireldir. Nasıl birgazeti-
nin yayın ilkesi varsa benim de kendime
koyduğum bir ilke var. Ben bugüne ka-
dar sustum. Sözleşmeye göre be^ bölüm
çekilecekti. Eğer o sözleşmeyi gecerli
saymıyorlarsa ki bu nasıl bir üç-
kağıtçılıktır. Bizim bütün ekibın içerde
beş bölüm karşıbğında alması gereken
parası var ve bu beş bölüm ne zaman
ödenecek meçhul. Hiçbir telev izyon ka-
nalının kimseye böyle bir şey uygula-
maya hakkı yok. Sendikamız yok. yalnı-
zca bir dernek nereye kadar bana
yardımcı olacak? Sanatçılann her za-
natçıya çok büyük haksızlık.
Ben Ahmet Özal'ın ortaya çıkıp tüm
bunlara cevap vermesini istiyorum.
Onun namuslu, vicdanlı bir insan oldu-
ğuna inanıyorum. Semra Özal nasıl Efe'-
ye ev almak içn bileziklerini sattıpnı açı-
kladıysa Kanal 6'da. Ahmet Ozal'dan
pkıp dunımu açıklamasını nca ediyo-
rum.
. - Batılı ülkeler telif haklanyla ilgili so-
runlannı çözmüşler. Yasa tasan henüz
yürülüğe girmedi. Belki de sanatçıların bu
konuda daha etkin olmanın yollarını ara-
malan gerek.
Bakan bize yardımcı olacağına söz
ken halkı bilinçlendirmek, ona birşeyler
öğretmek gerekir.
- Böyle durumlarda sanatçılann bira-
raya gelerek sesterini duyurmalan gerek.
Biz sanatçılar biraraya pek gelemiyo-
ruz. Ama bazen de dayanışmanın en gü-
zel ömeklerini veriyoruz. Bunu ben Bur-
çak Çerezcioğlu olayında yaşadım. Sa-
natçılan tek vücut olduğunu gördüm.
Demek ki biz biraraya gelebiliyoruz.
Bakın Bosna-Hersek gecesinde bir çok
sanatçı gerek emeği, gerek heyecanıyla
katıldı. Demek sanatçılar biraraya geli-
yor. Bir kıvılcım gerekiyor. Ben telif
haklan konusunda da bir adım atmaya
çağınyorum sanatçılan.
OrtadoğuBanşKcbnseriKültür Servisi - Genesis'in eski solis-
ü Peter Gabriel, Mısır çölünde bir Or-
tadoğu banş konseri vermeyi planh-
yor.
Gabriel, konseT için özellikle Taba
kasabasını seçtiğini, çünkü bu bölge-
nin Jsrail, Ürdün, Mısır ve Suudi Ara-
bistana komşu olduğunu belirtti. Kızıl
Deniz'in kuzeyinde ve Sina Çölü'nün
dağlanyla çevrili olan Taba, Gabriel'e
göre Ortadoğulu rockseverler için dra-
matik bir konumda. Tüm farkbhklan
bir kenara bırakıp birlik olmayı
çağnştınyor. 1982 de İsrail Taba da
bir otel yaptırarak burayı bir tatil ka-
sabası konumuna getirmişti. 1988
yılına kadar bölgeye sadece uluslara-
rası boyutta gebş gidişler oldu.
Şu anda İsrail ve Mısır yetkilileri bu
tip organizasyonlann ilişkileri normal
düzeyine indirip uluslan birbirine yak-
laştıracağına inandıkiannı belirttiler.
Konser esnasmda İsrail ambulanslan
ilkyardım görevi, Mısır gizlı polisi El
Muhaberat terörist saldınlara
karşı hazırbk görevi üstlenecek. Mısır
hükümetinin on iki yıldan beri her-
hangi bir rock gösterisine izin verme-
diği, Ürdün ve Suudi Arabistan'ınsa
halen resmi olarak İsrail'le savaş ha-
linde olduğu bölgede bu konser büyük
önem taşıyor. Peter Gabriel
PENALTI
MEMET BAYDUR
Orgazm ve Tükürük
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek,
kentin bir parkında duran iki heykeli görünce ilginç şey-
ler söylemiş. Gazete haberinden öğrendiğime göre
şöyle demiş Sayın Başkan: "Kadın ve erkek bu heykel-
lerde sevişme halindeler, orgazm halindeler. Ah-
laksızlığm adını sanat koymuşlar. Çoluk çocuk, ebevey-
nleriyle bu parka geliyor ve bunlan görüyor, bu ayıptır.
Ne ahlaksızlık vardiyorsanız, benim dilim varmıyor. Ah-
laksızlığın adını sanat koymuşlar. Ben böyle sanatm içi-
ne tükürürüm."
Değerli sanatçılarımız Mehmet Aksoy'un "Periler
Ülkesi've Azade Köker'in "Tutku' adlı heykelleri. ilhan
Selçuk'un geçen pazartesi yazdığı gibi, Refahçı baş-
kanın tepkisi ve eylemi, şeriata dönük partisinin felsefe-
siyle uyumlu bir siyasal davranıştır. UNESCO AIAP Tür-
kiye Ulusal Komitesi Plastik Sanatlar Derneği de yayı-
mladığı bir bildiri ile Ankara Altınpark'taki heykellerin
belediye tarafından kaldırılmasmı kınadı. "Heykelkaldı-
rmak, Türkiye'de çağdaşlaşma ve demokratikleşme
doğrultusunda toplumsal duyarlığımızı sınayan ilk
adımdır" deniyor bildiride.
Bu köşede arada sırada heykel ya da heykele benze-
yen bazı şeyler hakkında yazdığım olmuştur ya, bugün
Sayın Başkan Melih Gökçek'in beyanında aklıma takı-
lan başka ayrıntılar üstünde duracağım. "Kadın ve er-
kek bu heykellerde sevişme halindeler, orgazm halin-
deler. " "Ben böyle sanatm içine tüküreyim." Bu cümle-
lerden çıkan anlama göre Sayın Başkan sevişmenin ve
orgazmın (cinsel boşalmanın) pek iyi bir şey olmadığını
düşünüyor. Eğer sevişmek ve orgazm bir sanat yapıtı-
nda ele alınırsa tükürmeye başlıyor. Bu noktada biraz
duraklayıp Türkçe sözlüğü açıyorum. Sözlüğe göre se-
vişmek: Birbirini sevmek demek. Bu kadar yalın. Sevi-
şen insanları görünce, bunlar orgazm oluyorlar diye dü-
şünmek gerekmez. Bu insanİar birbirlerini seviyorlar
diye düşünmek yeterlidir. Sözlükte sevmek maddesi,
meseleyi daha iyi kavramamıza yardımcı olabilir. Sev-
mek: Sevgisi olmak, aşk ile bağlamak, gönül vermek,
hoşlanmak, okşamakanlamınagelen birfiil. Sayın Baş-
kan bu eylemlerin üstüne tükürüyor işte. Ama yanılıyor
olabilirim, belki Melih Gökçek orgazm halinde olmala-
rına bozuimuştur heykellerin. Türkçe sözlüğü açtık ya,
hemen kapamak olmaz deyip, 'o' harfinde orgazm mad-
desine bakıyoruz derhal. Sözcük Türkçe olmadığı için,
doğal olarak Türkçe sözlüğün içinde yok tarifi. Boşal-
mak maddesinde buluyoruz aradığımızı. Boş duruma
gelmek, içinde bir şey kalmamak demek bir. Sıkıntısını
anlatarak ferahlamak demek iki. Hayvanın bağından
kurtulması demek üç. Sanırım Sayın Başkan bu tarifle-
rin birincisini düşünüyordu beyanat verirken. Ben bun-
lan düşünürken yardımıma bu sefer de Cumhuriyet'in
usta karikatüristi ismail Gülgeç yetişti. 'Entellektüel
ayı'sıbaradayamışdirseğini.karakaradüşünüyor: "An-
kara 'nın taşına bak, gozlerimin yaşına bak derken şair
acaba taş heykellerle orgazm olan Ankara Büyükşehir
Belediye Başkanı Gökçek 7 mi düşünüyordu? Bu dinci-
ler neden bu kadar uçkur müptelası?"
İnsan gövdesinin ve en insanca eylem sayılması
gereken sevişmenin ayıp, ahlaksızlık, günah olarak ni-
telendirilmesi yeni tanık olduğumuz bir şey değil. Geri-
ciler, yobazlar, tutucular bu işlere de, bunların sanata
yansımasına da oldum bittim karşı çıkarlar. Ama İsmail
Gülgeç'in ayısımn sorduğu soru da, çağdaş bir heykel
gibi duruyor karşımızda. Ben dünyayı dolaştım, müzele-
rine, galerilerine girdim çıktım yıllarca. Bugüne dek hiç
ama hiç orgazm halinde heykel görmemiştim O müze-
leri, galerileri, parkları ebeveynleriyle gezen çocukların
ahlaksız, kötü insanlar olduğunu da söyleyemeyiz. Ka-
tolik bir ülke olan Ispanya'nın başkenti Madrid'in en bü-
yük parkı olan Retiro'da çıplak insan heykellerinin arası-
nda bir de Şeytan'ın heykeli vardır. Turistler fotoğrafını
çekerler. Çocuklar etrafında oynarlar. Sonra kiliseye gi-
dip dua ederler, dini bütün katolikler olarak.
Sanatm içine tükürmeye hevesli çok yönetici geldi
geçti dünyadan. Emeği savunuyor diye tükürdüler, ero-
tik diye tükürdüler, yasak bölgelere giriyor diye tükürdü-
ler, iktidarla alay ediyor diye tükürdüler, milliyetçi değii
diye tükürdüler. Gerçek sanatm soluğu hep o tükürüğü
havada geri çevirmeyi bilmiştir. Bunu sayın başkanlara
uzun uzun izah etmek gerekmez.
"Çevre İçin Afiş " Sergisi
Kültür Servisi -Pimapen Kultürevi'ninou sezonun son sergi
konusu olarak sectiği "Çevre İçin Afış" Sergisi. 18 hazirana
kadar Kültürevi'nin 1. Levent'teki merkezinde açık kalacak.
Grafikerler Meslek Kuruluşu'nun katkılanyla düzenlenen
sergide, basılmış afışlerin yanı sıra Cumhuriyet gazetesinin
Yunus Nadi Armağanı kapsamındaki konusu çevre olan
afış yanşmasında sergjlenmeye değer bulunmuş basılmamış
afişlerde izleyiciye sunuluyor. Sergi afişlerinin bir bölümü,
Grafikerler Meslek Kuruluşu'nun düzenlediği, daha önce
Kanada. Toronto ve Almanya Duisburg'da açılan,
önümüzdekı ekim ayında da New York'ta açılacak
"Türkiye'den Afışler" sergisindeyeralıyor.
Romantikşarkılara elveda
• tSTANBUL (AA) - Sosyalbilimcilerin. toplumda insani
ilişkilerin giderek yozlaştığını ve değerlerin kay bolduğunu
ısrarla belirttikleri günümüzde, olumsuzlann, şarkılara da
yansıdığı bildirildi. Istanbul Cniversrtesi Edebiyat Fakültesi
Sosyoloji Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ümit Meriç Yazan. bu
tür şarkılann çok tutulmasını "global" bir sorun olarak
görmediğini kaydederek. "Bu şarkılar yazıldığı dönemin
ozelliğini yansıtıyor. Ancak kalıa değiller" dedi. Prof. Dr.
Ya/an nlan söyledi: "Günümüzdeçokçeşitlilikler var.
Argo kc! melerin ve mestühcen sayılabilecek sözlerin yer
aldığı şarkılan dinleyen kesimler bellidir. Bunu bütün
topluma maletmek gerekmez. A> nca, bu tür şarkılar insana
coşku ve rahatlık verdiği için herkesin severek dinlemesi de
normaldir. Çünkü insanın zaman zaman günübirlik de olsa
coşkuya ihtiyacı var." Sözlerinden çoğu kez hiçbir şey
anîaşılmayan baa şarkılann eğlence yerlerinde "hit" olduğu
günümüzde, özellikle gençlerin şarkılardaki argo
nakaratlara ve cinselliği ön plana çıkaran sözlerin tekranna
büyük bircoşkuyla eşlik ettiği görülüyor.
Konya'da tiyatroşenüği
• KONYA (AA) - Kony a 1. Liselerarası Tiyatro Şenüği,
13-16 haziran tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Konya
Devlet Tiyatrosu Müdürlüğü'nce düzenlenen şenliğe, Gazi
Lisesi Tiyatro Topluluğu. Recep Bilginer'in "Yunus Emre",
Özel Diltaş Lisesi Tiyatro Topluluğu Nezihe Araz'ın
"Bozkır Güzdlemesi", Muhittin Güzelkıhnç Lisesi Tiyatro
Topluluğu, Cemil Müroğlu'nun "Akıl Verme Kurumu" adb
oyunlanyla katılacak. Tiyatro Müdürü Necip Mutlu,
amaçlannın genç kuşaklara tiyatro sahnelerini açmak,
olduğunu söyledi.
Antalya'da tiyatro kursları
• ANTALYA (AA) - Antalya Devlet Tiyatrosu, yetenekli
gençleri tiyatro sanatına kazandırmak amacıyla kurs
açacak. ADT Müdürü Mustafa Avkıran'dan alınan bilgiye
göre, Antalya Devlet Tiyatrosu oyuncu ve yönetmenleri
tarafından verilecek tiyatro kurslan, 3 ağustos tarihinde
başlayacak ve iki hafta sürecek. Yetişkinler ve çocuklar için
ayn ayn düzenlenecek kurslan başanyla tamamlayanlar,
ADT'nin önümüzdeki sezon sahneleyeceği oyunlarda rol
alacaklar.