Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10HAZİRAN1994CUMA • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
Kitcaba şeriatçı rapor
I Başı arafı 1. Sayfada
Ergüven'in yazdığı "Yasak
Tümceler" romanının. "basın
yoluylsı Allah'a, dine, peygam-
bere, kutsal kitaba hakaret et-
mek" (TCK 175) iddiasıv la açı-
lan dava içın hazırlandı.
Bir dönem Türk-İslam sen-
lezcilerinin \er aldığı Aydınlar
Ocağı 'nın genel başkanlığını
yapan Prof. Dr. Salıh Tuğ'un
bilirk ışi raporunda, rasyonalist
düşünceyi savunmak Allah'a
ye pcvgambere hakaret etmek
için yeterli neden olarak görü-
lüyor. Tuğ'un raporunda ras-
yona lisl düşüncey ı suç kapsamı
içine alan bölümîerşö\le:
. "...Bilindiği gibi özellikle
1789*dan sonra Batı'da iyice yo-
ğunluk kazanan felsefi cerevan-
lardan rasyonalizm. semavi
dinle rin temeli olan Allah inancı.
pey£;amberlik mefhumu ve vahiy
gibi fı/ikötesi yapıyı inkar eder
ve tıilgi kaynağı olarak sadece
inss.na has aklı temel olarak ele
alır: buna göre tabiat ve akıl bir-
liktıe ve belli esaslara sahip bir
ilişlıd içinde. insanı bir aydınlan-
ma v asatına sürükler. Fizikötesi
(metafizik) kaynaklı bir bilgi
ka ynağı bu felsefi cereyanda ret
ve inkar olunur... Vukarıda açı-
khımaya çalıştığımız ve yazar
A. R. Etgüven tarafından da be-
nimsendiği anlaşılan felsefi gö-
riişlerin bir roman içinde çeşitli
d'ıyaloglar halinde işlendiği sahi-
feler (bkz: 118.198.199) her ne
tiadar büyük bir çoğunlukla bir
felsefi tezin hikaye ve anekdot
lislubu içinde işlendiği ve savu-
nulduğu kısımlar gibi kabul edi-
lebilirse de 9. kısımdan başla> a-
rak sona kadar sürdüriilen sahi-
"Teler. Musevilik. Hıristiyanlık
"gibi çeşitli semavi dinleri ve ağır-
lıkla İslam dininin Allah inanç >e
akidesi ile Peygamber'ine, Müs-
lümanların vâhiy kaynaklı oldu-
ğuna inandıkları Kuran-ı Ke-
' rim'e ve İslama ibadet ve uygula-
malarına dair saldırı. tezyif. kü-
çümseme, kınama. alaya alma
ve hatta yer yer aşağılama ve ha-
iarete kadar v aran ifadelerle be-
zeli bulunduğu gözlenmekte-
dir." Raporda. İslam dinine ha-
karet ettıği bclirtilen sayfalar-
dan birini açtığınızda. nelerin
•suç kapsamı içine alındığı tüm
açıkhğıyla ortaya çıkıyor.
Ergüven'in kitabında suçla-
-
nan 118. savta ^öy le:
"Yağmur yağa yağa toprağı
tslatır. Su aka aka ırmak olur.
lrmak aka aka denize ulaşır.
Yapıcıya olucu, olucuya yapıcı
anyoruz.
. Vapıcıyla olucu bir, biz dur-
>.muş habtre.. habire yapıcı, habi>-
re olucu arıyoruz! Ne zamana
•değin bu şaşkınlığımız? Biri yu-
murtanın kimliğini ta\ukta.
öbürii ta>uğun kimliğini yumur-
tada anyor. Gerçeğin içine düş-
miişüz de, gözümüz kör! Neyi
nerden arıyoruz?
Yoksa bir dunıma koşul-
landık da yü/yıllardan beri, o
yüzden mi usumu/. anlağımız
öziinü yitirdi? Bir bu mu? Yanı-
Imanın nereden geldiğini de
unuttuk. Hiçbir açıklama. hiçbir
, anlatım boy utuna ulaşamaz
oldu.
Tanrı dediler bir vandan, öte
yandan özdeş Tanrı'yı iğdiş
edenler yine kendileri oldu! Git-
tikçe daraldı anlavış. kavraytş
çemberimiz.
Ne yazık! Yabancı kaldık
varlığın, doğanın. doğadaki nes-
nelerin, düşiincelerin gerçekleri-
ne'. Lsu. bilinci yaşama daya-
nan. yaşamdan gelen deneyim-
lerle, onların gerçekleriyle bes-
lenmemiz gerekirken düşkuru-
culuğa dayalı boş sözlerle oya-
landık."
Kitabı basan Berfin Ya\ı-
nlan sahibi İsmet Arslan ise:
savcının iddianamesinde
"...Tanrıların insanlar tarafı-
ndan > aratıldığı". •"Tanrıların
yanlışlar yaptığı", "Tanrı'nın
coğrafya bilmediği". "inanı-
şların güneş tapımı kökenli oldu-
ğu" gibi ibarelerı suç kapsamı-
na soktuğunu öne sürdü.
Arslan aynca. "Hemen her
gün düşünce özgürlüğii \e laiklik
konusunda nutukların atıldığı
bir iilkede bu, trajik ve ibret veri-
ci birolavdır"dedi.
Prof.Dr. Salih
Tuğ kimdir?
Bilirkişi raporunu hazırla-
yan İlahiyat Fakültesi De-
kanı Prof. Dr. Salih Tuğ;
Korkut Özal, Eynıen Topbaş
gibi isımlerle İlim Yayma
Cemiyeti'nde bir süre çalışır.
Daha sonra ise Türk-İslam
sentezini savunan Aydınlar
OcağYna başkanlık yapar.
Tuğ. daha sonra İslami İlirn-
ler Araştırma Vakfı'run (İİ-
AV) yönetiminde görev alır.
Vakıf. bir dönem Türkiye'de
din görevlilerine maaş öde-
yen şeriatçı Rabıta ile de iyi
ılişkiler içindedir. İİAV'nin.
Prof. Dr. Salih Tuğ'un "hi-
mayelerinde" bastırdığı bir
kıtapta ise oldukça ilginç dü-
şünceler bulunuy or. Tuğ"hi-
mayelerinde" basılan ve.
"İslam Perspektifleri" adını
taşıyan kıtabın 313. sayfası-
nda Hamid Algar tarafından
kaleme alınan makalcden
bir bölüm şöyle:
"Mustafa Kemal Paşa'-
run. modern dünyada İslama
en erken ve zarar verici
saldınların öncüsü olduğu
çok iyi bilinir. Halifeüğin
kaldınlması, aşırı milliyetçüi-
ğin desteklenmesi, şeriat hü-
kümleri yerine Avrupa yasa-
larının getirilmesi, medrese
sisteminin kaldınlması, tari-
katlann yasaklannıası sonu-
cuiHİa Türfciyc'de gclcnckscl
İslam yaşamı darmadağın
edildi. Türkiye'de İslamdan
uzaklaşma. diğer Müslüman
ülkelerden çok daha hı/lı ger-
çekleşti." Abdullah Rıza Er-
güven'i rasyonalist olmakla
suçlayan Prof. Dr. Salih
Tuğ'un bilirkişi raporuvla,
Hamid Algar'ın makalesi
arasındaki benzerlik şaşır-
tıcı. Burada suçlu sandalyc-
sine oturtulanın kim oldu-
ğunun aynmına ise bağımsız
Türk mahkemeleri karar ve-
recek...
Metro 99'da bitecek
• Baştarafi 1.Sayfada
böyle bir gezı düzenlendiğıni
söyledi. Atılanhergüzeladımın
takipçisi olacaklannı seçim
propaganda çalışmalan sırasın-
da da söşledıklenni belırten Er-
doğan. "Halkın bir kısmının
metro çalışmalannın durduğunu
zannettiği yolunda duyumları-
mız var. Metro çalışması. prog-
ramlandığı gibi devam etmekte-
dir. Bu çalışmaların devam etti-
.ğini şimdi hep birlikte görece-
ğiz" dedi.
,' Metro çalışmalan ile ilgıli
'teknik açıklamalarda bulunan
.genel sekreter şardımcısı Adem
Baştürk. seçımden bir gün önce
' rnüteahhitin. birikmiş alacakla-
"n olduğu gerekçesiyle çalışma-
lan durdurduğunu. ancak 207
mılyar lıralık ödemenin vapıldı-
ğinı \e çahşmalann devam etü-
ğini sövledi.
Daha önce programlanan iş-
Jerde kısıtlama yapılmadığını
- belirten Baştürk. "Metronun
,kazı çalışması 19% sonunda ta-
mamlanacak. Elektronik siste-
min konulmasK ravların döşen-
,mesi gibi işlemlerin tamamlan-
masından sonra 1999 yılında
metroda volculuk y apılabilecek-
tir" dedi.
Metro gezisi başlamadan ön-
ce vaşanan bir ola>, gazetecileri
oldukça sinirlendirdi.
Bir grup gazeteci, diğerlerin-
den önce metro şantiyesine git-
ti. Şantiyedeki brifıng salonuna
geçen gazeteciler. kendilerine
aynlan \erlere oturdu. Bu sıra-
da içende bulunan genel sekre-
ter yardımcısı Adem Baştürk ve
vanındaki iki kişi arasmda şö\-
le bir konuşma geçti:
"Beşinci kol geldi. yandaki
odaya geeelim orada konuşma-
ya dev am edelim."
Bir gazetecinin "beşinci kol
kimT" demesı üzerine Baştürk.
"Siz 'beşinci kol' değil misiniz"
dive sordu. Bir başka gazeteci.
"Dördüncü kuvvet olduğumuz
söylenir. ama beşinci kol olduğu-
mu/u ilk kez sizden duyduk"
dedi. Tartışmanın büyüyeceğı-
ni anlayan Baştürk. aslında öy-
le demek istemediğini. vapılan
çalışmalan halkın öğrenebilme-
si için basına ihtiyaç duyuldu-
ğunu sövledi.
Bakaıılık okul satıyor
• Baştarafi 1.Sayfada
••yapımı için Milli Eğitim Bakan-
- lığı'na tahsis edilen arsalar bulun-
ı'duğunu. ancak bazı merkezlerde
okul ihtiyacı olmadığıhı söyledi.
-Ayaz. bakanlığa tahsis edilen bu
• arsalan saüp şehir merkezleri
'. dışında okullar yapılmasının
planlandığım bclirterek. "Şehir
merkezinde 100 milyar liralık bir
arsamız varsa burayı satıp ihtiyaç
olan yerde 10 okul vapacağız. Şe-
hirlerin göbeğinde, arsası değeıii
satıp
3 gardiyan şişlendi
İstanbul Haber Servisi - Bay-
rampaşa Kapalı Cezaevi B Blok'-
ta adli hükümlü \e tutuklular
arasmda çıkan kavgada 3 gardi-
yan ^i^lenerek yaralandı Bir süre
önce Bavrampa^a Cczacvi'ndc 5
hükümlünün dığcr mahkumlar-
ca öldürülmesinden sonra öncekı
akşam da a>nı cezaevinde adli
G Ü N D E M MUSTAFÂ BALBAY
çok verimiz var. Bunları
kaynak varatacağız" dedi.
Söz konusu satışlar için mev-
zuatın incelendiğini belirten
Ayaz. "Belki de yasal değişiklik
olmadan bu satışlar gerçekleşe-
bilecek" dedi. Gençiik ve Spor
Genel Müdürü Ihsan Coşkun da
imara açık arsalannın kapalı zarf
usulü ile satılacağını açıkladı.
Coşkun, bu satışlarla ilk etapta
150-200 milyar liralık gelır elde
edeceklerini ifade etti.
hükümlülerin kaldığı B bloktaki
Dl \e D2 koğuşlarındaki tutuklu
ve hükumlüler arasında kavga
çıktığı öğrenildi.
Olavda kavgavı avırmava çalı-
>an Hakkı Orhan. Cemal Renkal.
kahraman Kahraman adli 3
gardı>an. aldıklan jişdarbeleriv-
leyaralandılar.
ANKARA - Özelleştırme adı altında
yapılanların ve yapılmakta olanların
ortaya çıkardığı sonuç bizı giderek
daha haklı çıkarıyor.
Genel bir kuraldır. Elbıseyı dıkme-
den önce, kışınin ölçüsü alınır, ışin
yarısında prova yapılır. Ama bızde
önce elbıse dıkiliyor. Sonra kışınin
üzerinde denenlyor. Uzun gelen yer-
ler kısaltılmaya çalışılıyor, dar
kısımlar sökülüp genişletiliyor...
5 Nisan Kararlarıyla kapatılacak
ve ne pahasına olursa olsun elden çı-
kanlacak KİTIer açıklandı. Ardmdan
bu kararların sağlıklı alırmadığı. iyi
araştırma yapılmadığı ıddiaları orta-
ya çıktı. Bunun üzerine söz konusu
KİT'lerle ılgili yeni bir çalışma baş-
ladı. Başta Karabük olmak üzere
bazılarının kapatılmadan, satılma-
dan, lyıleştirme yatırımlarıyla ayakta
kalabileceğı ortaya çıktı.
Madem böyleydı, niçın önceden
araştırma yapmadınız?
Araştırma yapmadan nasıl bu KIT'-
lenn elden çıkanlması gerektiğıne
karar verdınız?
Avrupa Adalet Dıvanı önceki gün
özelleştırme kurbanı olan İngiliz işçı-
lerın başvurusunu değerlendirdi. Dı-
van ın kararı şöyle:
"Işçiler hakltdır. AB anlaşmasında
özelleştirme sırasmda işçilere
danışılması gerekırdi."
ingıltere büyük kuruluşlarını özel-
leştirırken işçilere, sendıkalara
danıştı. Sadece bu iş içın onlarca ku-
rum oluşturdu. Ama danışmadığı ışçi-
ler 'divan'a başvurdu ve kazandı.
Ne yazık ki, bugüne kadar yabancı-
Aymazlık Perdesi Aralanıyor...
lara ve holdinglere yapılan satışların
hıçbırınden olumlu sonuç alınamadı.
Bunun en somut ömeklerınden biri
pazartesı gününden bu yana gazete-
mizde bütün ayrıntılarıyla sergileni-
yor:
Teletaş'ın satışı
Arkadaşımız Haluk Geray, Teletaş
olayını kuruluşundan, üstlendiği iş-
levlerden yabancılara peşkeş çekili-
şine kadar inceledı.
Oriaya çıkan gerçek şu:
Fransız sermayelı Âlcatel, Teie-
taş'ı, kendısıne rakip olmasını önle-
mek ve "öldürmek" içın satın almış.
1970lı yıllarda ABD ambargosuna
karsşı ıletışım al-anında önemlı bir iş-
lev üstlenen Teletaş, son yıllarda
çağdaş teknolojiye de ayak uydur-
mufj. Türkıye'nin gereksinimini
karşıladığı gibi dışarda da yatınmlar
yapabılecek duruma gelmişti. Ama
özelleştirme aşkının kurbanı oldu.
İletişim yatırımlannın ne kadar
stratejik önemi olduğunu söylemeye
gerekyok Bu ABD ve Japonya nın kı-
yaîiiya çekiştığı bir alan. Suudi Ara-
bıstan bu alandaki yatırımlarını yine-
lernek ıstedi ve ıhale açtı. Japonya
kazanınca ABD kıyametı kopardı,
Cliınton'ın devreye gırmesiyle ıhale
AEJD'ye verıldi.
Ama bız elimizdekı olanakları ya-
bancılara peşkeş çekiyomz. Bunu sa-
vunan çağdaş kafalı, karşı çıkan tutu-
cu oluyor!
Uluslararası tekellerin küçük olsun
büyük olsun rakiplerinı yok etmek,
zayıflatmak içın başvurmadıkları yön-
tem yoktur. Bir tekel, rakibinin çok iyi
elemanları varsa. gereksinımi olma-
sa bile onları transfer eder kı, onu
zayıflatsın...
Teletaş kaybedıldi. Ama bile bile
yeni Te/efaş'laryaratmayalım.
Hükümetin bu konuda bir aymazlık
içinde olduğu görülüyor.
Türkıye'nin uçak lastiği üreten tek
kuruluşu olan PETLAS'ı da Iran kö-
kenli Nİadir Impeks firmasına satma
hazırlıkları var. Firma, en yakın Türk
rakıbinden bir trilyon lira daha fazla
para vermiş. Arkadaşımız Nursun
ErePin ortaya çıkardığı bu haberin di-
ğer ayrıntılarını da önümüzdeki gün-
lerde okuyacaksınız.
SHP lideri Murat Karayalçın dün
PETLAS'ın satılması kararını savun-
du:
"5 Nısan Kararları'nda kapatılması
kararlaştırılmıştı. bız ışçileri duşüne-
rek satılması içın baskı yaptık ve bunu
başardık. Fırma yabancılara da satı-
labilir, yabancı sermayeye karşı de-
ğil im."
Burada sorun yabancı sermayeye
karşı olup olmamak değıl. bir ulusal
varlığın değerlendirilmesıdır.
Kapısına kilit vurup çürümeye mı
terk edelim, yabancılara satıp elden
mi çıkaralım?
Üçüncü bir yol yok mu?
Bu fabrıka çıklet değıl, uçak lastiği
üretıyor. Çok araştırma yapmalarına
gerek yok. sadece PETLAS'ın niçin
kurulduğuna baksalar, konunun öne-
mini kavrayacaklar. Kıbrıs Barış Ha-
rekatı sonrasındaki ABD ambargosu
nedenıyle uçaklar lastiksiz kalınca bu
fabrıka kuruldu.
Bugün çevremiz güllijk gülistanlık;
Iran ezelı dostumuz, Türkıye'deki reji-
me hayranlar, her fırsatta övgü düzü-
yorlar!
Yunanıstanla her şeyi çözdük, ne-
redeyse sınırları kaldıralım dıyece-
ğiz, Ege Denizi'ni ortak kullanıyoruz.
Daha geçenlerde rica ettiler, "Biz
Ege'yi daha fazla kullanıyoruz, ne
olur siz degelin" üedtier. Bız, "Estağ-
furullah sözü mü olur, bızım denız sı-
zin, sizın deniz bızim. Dert ettiğiniz
şeye bakın" karşılığını verdik!
Rusya'nın hiç, sıcakdenizlere ınme
gibi bir derdi de yoktur zaten. Demi-
rel, Ukrayna ve Moldova'ya gıttı. Rus-
ya'dan sevgı sitemleri: "Moskova'ya
nıye uğramadınız. insan komşuya ka-
dar gelir bize uğramaz mı? Aşkol-
sun..."
Suriye desen, bir muhabbet, bir
muhabbet!... Hafız Esad yonetımı An-
kara'ya bir mektup gondermış:
"Abdullah Bey diye biri var. Galıba
Türkiye'de adam mı oldurüyormuş
ne. Duyunca kahroldum. Buralarda
görürsek biz mi gönderelim. siz mı
gelip alırsınız?"
Yazının başlığında,"/4ymazMc Per-
desi Aralanıyor..." demıştik. Oyun sü-
rerse, ikıncı perdenın adı, "ihanet"
olur!
'Türkİye'nİn NATO'ya desteği tam' Karayalçın'dan PETLAS
işçilerine güvenceDış Haberler Senisi - Cum-
hurbaşkanı Süleyman Detni-
rel, NATO'nun istikrar ve gü-
venlik sağlama rolünün öte-
sindc. demokrasi. insan hak-
lan ve hukukun üstünlüğü il-
kesinin temel direği olduğunu
söyledi. Demirel. "Karadeni/.
Ege ve Akdeniz'in, ulusları
birbirinden uzak tutmak yeri-
ne, onları yakınlaştırmasını
arzu ediyonız" dedi.
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demirel. NATO (KAK-
KAİK) bakanlar toplantılan
dolayısıvla Türkive'de bulu-
nan dışişleri bakanlarına dün
akşam Dolmabahçe Sarayı'-
nda bir yemek \erdi. Demirel.
yemekte vaptığı konuşmada.
Türkıye'nin bundan önce en
son 1980 yılında Kuzey Atlan-
tik Konseyi Bakanlar Toplan-
tısı'na ev sahipliği yaptığını
hatırlaitı. Demirel. şöyle de-
vam etti:
"O zaman Başbakan oldu-
ğum cihetle geçen süre zarfı-
nda Avrupa'da siyaset ve gii-
venlik alanında mevdana ge-
len gelişmeleri değerlendirebi-
lecek bir konumda olduğuma
inanıyorum."
Cumhurbaşkanı Demirel.
bakanlan. Boğaz'ın karşı kıyı-
sında diğer bir kılayı görebilen
Saray'da ağjrlamaktan
duyduğu memnuniyeti dile ge-
tırdıği konuşmasında. "Bu-
nun çok uygun bir mekan ol-
duğunu düşünüyorum. Zira
bu mekan, her şeyden önce
Türk toplumunun canlı bir
göstergesini oluşturmaktadır.
Burası, kıtaların birleştiği,
kültürlerin ve uygarlıkların
birbirlerini etkiledikleri, stra-
tejik çıkarların çatıştığı bir
noktadu-" dedi.
Demirel. şunlan söyledi:
"Bugün Kemal Atatürk'ün
modern Türkiyesi'nde İstan-
bul, toplumumuzu 21. yüzyüa
taşıyan ve bizi Batı'nın ayrı-
lmaz bir parçası haline getiren
bütün dinamikleri semboüze
eden tipik bir örnektir.
İçinde bulunduğumuz
mekanın, aynı zamanda
NATO ortaklığunız açısından
da uygun olduğunu düşünü-
yorum. Soğuk savaşın sona er-
mesiyle NATO. daha önce
hasmımız olan ülkelere dost-
luk elini uzatmıştır. Bu ülkele-
re yaklaşunımızın tarafsızlığı.
barış için ortak girişiminde ifa-
desini bulmuştur. Barış için
ortaklık, karşılıklı güveni
arttırmakta, mevcut güvenlik
boşluğunun doldurulmasına
yardımcı olmakta, bir istişare
A z e r b a
>
c a n
Cumhurbaşkanı
y Ha)dar Ali>e> dün NATO
Dışiş'leri Bakanları Toplanttsrnın gerçekleşririldiği İstanbul'a ani bir
ziyaret vaptı. Havaalanında kendisini karşılavan Demirel ile Huber
Köşli.ü'ıide göriişen Aliyev, Ermenistan'ın işgal ettiği Azeri toprak-
larının geri alınarak savaşa son verilmesi konusunda Türkive'den
vardım istedi. Alivev ayrıca, "Azerbavcan topraklarında Rus askeri
üsler i kurulması volunda Moskova'dan gelen voğun baskılara karşı"
dest<.k aradı. Aliyev daha sonra ise İngiltere Dışişleri Bakanı Doug-
las Hurd ile göriîştü. (Fotoğraf: MLHARREM AYDINı
fonımu oluşturmakta ve küre-
sel barış aravışımızı ortaya
ko\ maktadır. İstikrar ve gü-
venlik sağlama rolünün öte-
sinde, NATO, demokrasi, in-
sarı hakları ve hukukun üstün-
lüğü ilkesinin temel direğidir.
Bi;s NATO'yu tek bir dünja
toplumu aravışında rehber
olarak görü>oruz."
Hiçbir ulusun başkalannı
te!ıdit eden felaketlerden muaf
ol madığının akıldan çıkan-
lnıaması gereğini vurgulavan
C umhurbaşkanı Demirel. te-
rorizmin buna bir örnek oldu-
ğunu ifade etti.
Cumhurbaşkanı Demirel'in
NATO Dışişleri Bakanlan'na
verdiği vemeğe. Başbakan
Tansu Çiller. Dcvlet Bakanı
\e Başbakan Yardımcısı Mu-
rat Karayalçın da katıldı. Ye-
mek öncesi verilen resepsivon-
da Başbakan Çiller. Yunanis-
tan Dışişlcn Bakanı Carolas
Papulias'la. Karayalçın ise
ABD Dışişleri Bakanı VVarren
Christopher'la bir süre sohbet
ettiler.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
ıı) - SHP Gcncl Başkanı vc
Jaşbakan Yardımcısı Murat Ka-
rayalçın. İranlı Nadir İmpex fir-
masına satılması gündemde olan
PETLAS için çalışanlara ve Kı-
rşehirlilere güvence verdi. "Kuru-
luş çalışanlarının kıdem tazminatı,
ihbar tazminatı ve işsizlik tazmi-
natlannın devlet güvencesinde bu-
lunduğunu" vurgulavan Kara-
yalçın. "PETLAS işçiİerinin ve Kı-
rşehûiilerin kuruluşun işlerliği ko-
nusunda hiçbir kaygüarı olmasuı"
dedi. Karayalçın. özelleştirmede
yabana sermayeye karşı olmadık-
lannı vurgularken. PETLAS'ın
bir İran firmasına satılması ko-
nusunda. "Benim öyle bir beklen-
rim yok, belirli bir fırmanın tesisi
almasını bekliyor değiu'm" diyc ko-
nuştu.
Karayalçın. dün PETLAS'la il-
gili olarak düzenlediği basın top-
lantısında. açıklamalarda buluna-
rak sorulan yanıtiadı. Karayalçın
PETLAS'ın pazar payının ancak
yüzde 5 düzeyinde olduğunu. bu
düzeyi yüzde 20'lik fıyat desteği ile
sağlayabildiğini belirterek. kuru-
luşun sorunlannı şöyle özetledi:
"Fabrika yüzde 40 kapasite ile
çalışabilİNor. üretim genellikle iş
makineleri lastikleri için yapılabili-
yor. Kuruluşun 590 milyar liralık
borcu bulunuyor. İşçilik, sektörde-
ki öteki fabrikalarda yıizde 10
iken, burada yüzde 20'ye çıkmak-
tadır. İstihdam düzeyi ise öteki
fabrikaların iki katıdır. Piy asa ko-
şullannda rekabet edebilmesi için
önemli teknolojik yenilenmeye ve
işletme sermayesine ihtiyaç duy-
maktadır. Özetle, PETLAS çok
ciddi somnlaıia karşı karşıyadır."
Başbakan Yardımcısı. 5 ni;>an
kararlan çcrçevesinde PETLAS'-
ın kapatılmasının öngörüldüğü-
nü. ancak SHP olarak. kuruluşun
özellikle Kırşehir için taşıdığı öne-
mi gözönünde bulundurduklannı
ve işlcmesini sağlama arayışına
girdiklerini anlattı. 14 nisanda
çıkılan PETLAS ihalesinde \c-
rilen ıckliflerin değerlendırilmektc
olduğuna dikkat çeken Kara-
valçın. şunlan sövledi:
"Şimdi teküflerin değerlendiril-
mesi aşamasınday ız. Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı bir değerlendir-
me yapacak ve bunu Özelleştirme
Yüksek Kunılu'na sunacaktır. Ku-
rul olarak bunu bi/ler karara bağ-
lavacağız."
Ecevit'ten hükümete
özelleştirme uyarısı
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - DSP Genel Başkanı Bü-
lent Ecevit. Avrupa Adalet Di-
vanı'nın özelleştirmeve öncülük
eden İngiltere'yi. işçilere danı-
şmadığı ve çalışanlann haklannı
yeterince korumadığı için suçlu
bulduğunu anımsatarak. "Türki-
ye, eğer Avrupa Birliği'ne üye ol-
saydı çok daha ağır suçlamalarla
karşılaşırdı"dedi.
Ecevit. dün düzenlediği basın
toplantısında, Avrupa Adalet
Divanı'nın İngiltere'vi özelleştir-
me konusunda mahkum eden
kararını değerlendirdi. Ecevit.
Avrupa Birliği kurallanna göre.
herhangi bir kuruluş özelleştiri-
lirken mutlaka işçilere danı-
şılması ve çalışanlann tüm eko-
nomik ve sosyal haklannm gü-
vence altına alınması gerektığini
vurgulayarak. AB'nin İngiltere'-
yi bu kurallara gereğince uvnıa-
makla suçladığını anlattı. Ecevit.
"Ülkemizde hükümet. milletin
malı olan devlet işletmelerini, çalı-
şanlara da. TBMM'ye de danı-
şmadan. eski dönemlerin bazı sıkı-
yönetim komutanlarının gazeteler
veya dernekler için kullandıklan
üsİupla 'Kapattım' deyip kapatı-
yor, 'Sattım' deyip satıyor. Binler-
ce işçinin işten çıkarılmasuıı da,
kazanılmış haklannı yirirmeshıi
de umursamıyor" dıye konuştu.
OLAYLARIV
ARDINDAKİ
GERÇEK
afı l.Sayfada
lara zıkarım" diyordu.
Gerçi ortalıkta yeni bir şey
yoktu. Ankaranın bu konudakı
kara'i, Çıller'ın başbakanlı-
ğından yıllar önce belırlenmişti;
Atına da bunu biliyordu. Ama
bayram değil, seyran değılken,
tam stanbul'da NATOtoplantısı
vesılesıyle Türk-Yunan dışişleri
bakanları bırarayagelecekken,
başbakanımız her zamankı
çamiarından bırinı mı devırmiş-
t'ı?.. Hayır. Çiller bunu bir süre
önce 'yazılmamak kaydıyla'
söylemıştı. Kımi gazetelerımiz-
de de Gökçeada ve Selçuk ha-
vaalanlarının genişletildıği ve
jetlere uygun duruma getirildiği
yazılıyordu. Ne oluyordu? Sa-
vaş Tanrısı' hazırlık mı yapıyor-
du? Bu arada yıne basınımız,
olağanüstü harflerle manşetler
düzenleyerek İstanbul da ya-
bancı bir dıplomatın eşıne yapı-
lan tecavüzu dunya savaşı
çıKmış gibi kamuoyuna sunu-
yordu. Turıst kadmlara saldırı-
lar ve Egede savaş tamtam-
ları' çok satışlı gazetelerımızin
binncı saytalannı boydan boya
kaplarken NATO toplantısı ıçm
Istanbula gelen bakanların ve
diplomatların iyi kı Türkçe
biimedıkleri düşünüldu.
Ancak Yunan Dışişleri Ba-
kanı. 'DemırLeydi'nın Türkıye-
dekı 'nusha-ı sanıyesi'nm mey-
dan okumasını elbet oğrenmış-
tı; Hıkmet Çetın'le konuşması
da bu hava içinde gerçekleştı.
Yunanıstanın Egede 3049
adası ve adacığı bulunuyor. Bu
adaların askeri statülerı çeşitli
uluslararası anlaşmalarla be-
lırlenmiştır. Bunların başmda
Lozan ve Ikınci Dünya Savaşı-
ndan sonra ımzalanan 12Ada-
nın askerden arındırılmasına
ıhşkın anlaşma gelır.
Atınanın karasularını 12mile
çıkarması. Ege'nın tam bir Yu-
nan gölü'ne donüşmesı an-
lamını taşır. Türkiye daha 1974-
te bu eylemın bir savaş nedeni
olacağını açıklamıştır. Yunanlı-
lar ise 7982 Karakas Deniz Hu-
kuku Sozleşmesi'n\ de one sü-
rerek karasularını 12mıleçıkar-
mak nıyetlerını temcıt pılavı gıbı
yınelerler. Kuzey EgedeTaşoz
Adası yakınında petrol bulan
Atina, her yıl yaz mevsiminde
konuyu ısıtır, gergınlık yaratır,
bu konuda hakkı olduğunu tek-
rarlamakla yetınır: nıtekım Ka-
ralos Papulıas dün Türk ve Yu-
nan gazetecılere, eskı söyle-
nenlere eklenecek bir şeyi ol-
madığını açıklamıştır.
Ancak Türkiye'de basının
kendısıne bir çekıdüzen ver-
mesı, hükümet ve devlet yetkılı-
lerinm de daha sorumlu dav-
ranmalarmda saymakla bıtmez
yararlar vardır. Devletın yüksek
makamlarında görev yapanlar,
gazetecılerle ayaküstü, bılır bıl-
mez konuşmaktadırlar: bu dav-
ranışlar özellikle dış polıtıkada
olmadık sorunlar yaratıyor;
kimı zaman Rusya kımı zaman
Yunanıstan veya bir başka dev-
let, konuşmayı cıddıye alıyor;
satış rekabetıne kendıni
kaptırmış basınımız, bu tür ko-
nuşmaları büyütmekten vazge-
çemıyor: hatta özel bir söyleşi-
de çekıncelı olarak soylenenle-
rı bile kamuoyuna duyurmak-
tan kaçınmıyor.
Nedemişler: "Bülbülün çekti-
ğı dıii belasıdır." Ağzını tut-
masını bılmeyen, dılınin be-
lasını çeker.
• • •
DGM, Ayşegül Tecimer'i serbest bıraktı
İslamcı fidyecilerin kimlikleri açıklandı
Teröristleriıtı hedefi 100 işadamı
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosıı)- İslami Ha-
jeket Örgütü fıd\ecilennın kimlik leri açıklandı.
Beş fidyeciden üçü. basına tanıtılır ken evlemcile-
rin. 100'e yakın İzmirli işadamın ı hedef olarak
listelerine aldığı ve e\lem hazırlığı içinde bulun-
duklanbelirtildı.^*apılanaçıklam;dda."Evlemci-
lerin edindikleri silahlaruı atış güıt
-lerinin vüksek
olması, aynca değişik özellikte ve duyarlıkta pat-
layıcı sistemleri oluşrurmaları. geçMiişte faili meç-
hul kalan bazı sansas\onel suikast olaylarıvla ben-
zerlik teşkil etmektedir" denildı. -\\nı örgütle il-
gili kimliklerı saptanan 8 kişinir daha arandığı
öğrenildi.
İzmirli İtalyan asıllı bir ailenin çocuğunu kaçı-
rarak fidye alan ve düzenlenen o perasyonlar so-
nucu yakalanan İslami Hareket Örgütü ü\esı 5
kişıden bınnın oğrencı. dığerlen nın ıijsız olduğu
belırtildi. Emnivet Müdürlüğü T erörle Mücadele
Şubesi'nde gazetecılere gösteri ien sanıklardan
öğrenci Sevgi Engin'ın 1968. Faruk Aslan'ın
1972. Şeref Yavuz'un 1972, Mahmut Lyan'ın
1970 \e Şerafettin Güneş'ın 1974 doğumlu oldu-
ğu açıklandı. Sanıklardan üçi.. basına tanıtılı-
rken Faruk -\->lan \e Mahmut L\an soru^tur-
malan sürdüğügerekçesiylegösterilmedı. Emni-
yet yetkilileri evlemcilerin örgü t evlerıni de bası-
na gösterdi. Örgüt evlerinin lü 'ks villalar olması
dıkkat çekti. Evlemcilerin örgüt şeması ile evlem
planını da basına dağıtan emnivet yetkilileri
olavın geli^imı ve sonueuvla ılgili ^u açıklamavı
vaptıiar:"Operas\onlar sonucu vakalanan sanı-
klardan alınan bilgilerle hücre evleri tespit edilmiş.
bu evlerde vapılan aramalarda çok savıda silah,
mühimmat ve dokümanlarla birlikte fidye olarak
aldıklan paranın önenıli bir miktan da ele geçiril-
miştir. Sanıkların İslami Hareket adli örgüte men-
sup oldukları. komşu bir iilkede eğitim gördükleri
ve Türkiye'de geçmişte bir dizi eyleme karıştıkları
anlaşılmıştır. Türkiye ekonomisinde önde gelen
birçok işadamını hedef almak suretiyle bunlardan
HKI'e yakımnı İzmir'de tespit edip eylem için
hazırlık çaltşmalarına başlamışlardır. Eylemlerde
kullanılmak üzere edindikleri silahların atış güçle-
rinin yüksek olması, ay rıca değişik özellikte ve du-
yarlıkta patlayıeı sistemleri oluşrurmaları. geç-
mişte faili meçhul kalan bazı sansasyonel suikast
olaylarıyla benzerlik teşkil etmektedir. "
Yetkililer. "\ akalanan militanlaruı Üçok cina-
yetine kartşıp kanşmadıklan" sorusunu da "Şu
anda sorgular sürüyor. Fakat ele geçen ajandaya
bombanın yerleştirilme şekli. t'çok cinayetine
bçn/i\or. Ajanda. 1992 yılına ait olduğuııa göre.
Üçok cinayetine yakın bir tarihtir. O günlerde
yapıhtıış olabilir. Araştınyoruz" dıye yanıtladılar.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Amasya Sultan Bevazıt
Kütüphanesi'nden çalınan ve
Milli Kütüphane vetkililerinin
"paha biçilemez" görüşünü bil-
dirdiği "El yazması Kuran-ı Ke-
rim"'in. yurtdışına satılmasmda
aracıhk ettiği savlanan sosyete-
nin üniü ismi Ayşegül Tecimer.
dün çıkarıldığı Devlet Gü\enlik
Mahkeme^ Savcılığı'nca serbest
bırakıldı.
Tecimer. "Olayla hiçbir ilgim
olmadığı anlaşıldı, onun için ser-
best bırakıldım" dedi. Ankara
DGM Başsııvcısı Nusret Demiral
ise. Tecimer'in serbest bıra-
kılmasımn "sucsuz" olduğu an-
lamına aelmediğım belirterek,
"Soruşturmamız sürüyor" açıkla-
rnasmı vaptı.
İstan'bul'da gözlem altına alı-
narak Ankara'va getirilen ve Te-
rörle Mücadele Şubesi'nde iki
gün bürevle sorgulanan Ayşegül
tecimer. dün sabah saat 09.15'te
ÜNlVERSlTEYE HAZIRLIK
SINAVADOĞRU
1-E
2-C
3-C
4-D
5-C
6- A
7-A
8-E
9-D
10- E
YANITLAR
11-D
12-E
13-C
14-B
1fr- D
16-A
17-B
1&- C
19- D
20-A
21-C
22-B
23- D
24- E
25-D
26-E
27-E
28- D
29-E
30- C
Ankara DGM Savcılığı'na
çıkanldı. Burada DGM Savcısı
Nuh Mete Yüksel tarafından ifa-
desi alınan Tccimer'in. suçlama-
lan reddettiği öğrenildi. Tecimer.
daha sonra saat 10.50'de DGM
önünde bekleven gazeteciler at-
latılarak arka kapıdan çıkan-
Imak istendi, Ancak. arka kapıyı
da tutan gazetecilere yakalanan
Tecimer. burada Cumhuriyet
muhabirinin sorulannı yanıtiadı.
Tecimer'c yönelttiğimiz sorular
ve vanıtlan şöyle:
- Çalıntı eserin yurtdışına sa-
tılmasına aracıhk ettiğiniz söyle-
niyor, doğru mu?
- Hayır, bcn sadece polisc
vardımcı oluyorum.
- Oğuz Çavuşoğlu'nun, çalıntı
Kuran-ı Kerim'i size getirdiği ileri
sürülüyor.
- Oğuz bcy benim kuzenim.
- \ ani iddiaların tümünü red-
dediyorsunuz?
- Olavla hiçbir ilgim olmadığı
anlaşıldı. onun için serbest bıra-
kıldım. Hiçbir dava da söz ko-
nusu değil.
- O zaman neden gözlem altına
alındınız?
-Bir y anhşlık oldu.
- Emniyette geceyi nasıl geçir-
diniz?
-Rahaı.
Ayşegül Tecimer. daha sonra
adlive binası önünde bekleven si-
vil plakalı polis otosuna binerek
Emnivet Müdürlüğü'ne gitti. Te-
rörle Mücadele Şubcsi'nde yak-
laşık bir saat kalan Tecimer. ge-
rekli işlemler yapıldıktan sonra
arka kapıdan çıkanldı vedışanda
bekleven 34 AN 006 plakalı ö/el
arabasına binerek karayolu ile
İstanbul'a hareket etti. Tecimer.
i takip eden gazetecileri
görünce yolda durarak kısa bir
a
Çiklarna vaptı Tecimer. burada
"Kuran-ı Kerim'in çalıntı oldu-
ğunu farketmediniz mi?" soru-
sunu. " Kitapta kütüphane dam-
gası yoktu, olsaydı uyanırdık.
Vırtmışlar" yanıtını vcrdi. Teci-
mer. bir başka soru üzerine dc.
"Satcı iki dakika ifademi aldı.
a evimize gidebileceğimi söy-l e d i
"dedi.
Başsavcısı Nusret De-
r n l r
al ise. Cumhuriyet'e yaptığı
acl
Mamada. Tecımer'in serbest
b'-rukılnıasının "sucsuz" olduğu
an
Wnına gelmediğini belırtti.
"Sonışruıma sürüyor" diven- De-
m l r
al "Şu anda kayıp Kuran-ı
arıyoruz. Onu bulduktan
soruşturma son şeklini ala-
Biz, Ayşegül Teeimer'in,
e olan bir hadise nedeniyle
>fa
<l*sini aldık" dedi. Demiral.
TTe
'.merın önceliklc İBDA-CT m e r ı n önceliklc İBDAC
•j,s
'<ımi Büyük Doğu Akıncılan
|-
e
Phesi) adli örgütle bir bağ-
'a r ı
: sı olup olmadığını araştırdı-
M' belinirken. "Örgütle bir
?" Svar mı?" sorusuna. "Ser-
•"^ bırakıldığına göre örgütselDa
Öantısı zayıf demekrir"
>ar
tını verdı
Aatikacılar da serbest
^
°
Savcılığı. Ay^egül Tc-c
""!îr"le birlikte gözlem altına alı-
"a-
: ve antikacı olduklan bıldiri-
^ Kamber Parlak, M. Kemal
*ren, Duran Tantekin. Meh-
PJt Demircan \e çalıntı Kuran-ı
'i İ i k ' d k i bi k l l kPJt m'i İngikere'deki bir kollek-
i T *
g
S1
: ncuya satnıası içın Tecimer*e
?° ırdüğü öne sürülen Oğuz Ca-
^ ğ l ' u da serbest bıraktı.