Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10HAZİRAN1994CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Daniel Auteuil'ün soğumuş yüreğini
yeniden ısıtan Emmanuelle Beart,
Sautet'nin son fılminde hayli göz alıyor Arkadasımınaskısın!
SUNGUÇAPAN
Geçen yıl fstanbul Film Fes-
tivali'nde ıskaladığım. üç hafta-
dır Alkazar Avrupa'da gösteri-
Jen Claude Sautet'nin "Ayazda
Bir Yûrek"ini bu kez ne yapıp
edip seyredebildim sonunda.
Ashnda Sautet'nin inceliklerle,
duyarlıklarla öriilü sıcak ve iç-
ten, biraz 'mızmız' sinemasın-
dan öyle çok fazla hazzetme-
sem de özellikle Maurice 'Bole-
ro' Ravel müziğinden hiç hoş-
lanmasam da bu kez sonuçtan
memnun kaJdım diyebilirim.
" Ayazda Bir Yürek", ışıklar ya-
nar yanmaz belleğin çöplüğüne
silkeleniveren, laf olsun pelikül
dolsun cinsinden kotanlmış, sı-
ra işi filmlerden değil, son dö-
nemdeki Fransız sinemasının
yûzakı yapıtlarından biri kuş-
kusuz.
Çeyrek yüzyıldır "Hayat
Bağlan", "Şeref Yolu", "Sen ve
Beo", "Sen, Ben ve Diğerleri",
"Mado", "Benimle Birkaç
Gfin" vb. gibi fılmleriyle merak-
lısının gönlünde taht kurmuş,
yalın ve sağlam öykülerin alçak
gönüllü zanaatçısı, yaşamımızı
dolduran minik aynntılann,
söylenmeyen küçük şeylerin, sı-
radan olaylann sinemacısı. az
ama öz sayıdaki filmleriyle
gündelik hayatın şiirini yakala-
mış usta Claude Sautet, çağdaş
Fransız sinemasının pek ön pla-
na çıkmayan, ancak önemli yö-
netmenlerinden biri olduğunu karutlıyor
da Bir Yürek"le.
Fibnde geleceğin tirtüözü olmaya aday Camille'i Fransız sinemasının veni yıldızlanndan Emmanuelle Beart canlandırıyor.
'Ayaz-
Bunca yıldır filmleriyle, kadın-erkek ilişkile-
rinden para, başan, mutluluk arayışlanna, ileti-
şimsizlik sorunlanna ve gündelik olaylara kadar
burjuva yaşamlanndan etkileyici kesitlcrle unu-
tuhnaz,canh kahramanlarsunan, Jean Renoir-
in mirasına sahip çıkan Claude Sautet sine-
masının biraz gecikerek seyrettiğimiz bu son
ürûnü, özellikle Sautet'nin Hnsan portreleri gale-
risi'ne vakıf olanlar için. kesinlikle ilgisiz kalma-
mayacak türden, içten, olgun ve etkili bir film.
"Ayazda Bir Yürek"te. "Cesar et Rosalie - Sen
ve Ben"den (1972) yıllar sonra. yeniden iki er-
kekle bir kadının kahramanlan olduğu. üç kişi-
lik, yeni bir aşk öyküsü anlatıyor Sautet, Trufia-
ut'nun *üelü aşk' konusunda İdasikleşmiş "Jules
et Jim - L'nutuimayan SevgüT'sine de selamlar
sarkıtarak.
Besteciler, çalgı yapıp satanlarla o çalgılan ça-
lan icracılar ve dinleyicilerden bütünlenen mü-
zik evrenini (ve özellikle de kemanı) öykünün
• Ayazda BİP YÜrek (Un Coeur En Hiver)
Yönetmen: Claude Sautet Senaryo: C.
Sautet, Jacques Fieschi, Kamera: Yves
Angelo / Oyuncular: Daniel Auteuil,
Emmanuelle Beart, Andre Dussollier,
Myriam Boyer. Maurice Garrel, Jean-Luc
Bideau, Elizabeth Bourgoin 1992 Fransa
ğ
Sinemasrnda.
odağma yer-
Ieştiren Sautet'-
nin, "Ayazda
Bir Yörek"in
kahramanı. üç
kişilik ilişkisi.
av nı gün seyret-
tiğim Ameri-
kan fılmi "Ah-
laksız Oyun"un
3k
ü
fa
g
rkl!
n
£ (Standart Film) Beyoğlu Alkazar-Avrupa y e n
yutiara yöneü- S i r d
yor. Maurice
Ravelın müziği eşliğinde. üç insanm çevresinde
usul usul gelişen bu melodramsı öykü. bir kez
daha dostluk ve sev giden. hayal kınklıklanyla
hüzünlere doğru pupayelken seyrederek birçeşit
şiirselliğe ve lirizme ulaşan Sautet sinemasıyla
yüz yüze getirip bırakıyor bizi.
"Ayazda Bir Yürek"in erkekleri. yıllardır bir-
likte çalgı imal ederek gül gibi geçinip giden iki
ortak. Müzik
çevrelennde
yer edinmiş.
ikna edıci, baş-
tançıkancı.e\li
ve şık Maxi-
me'le (Andre
Dussollier)
çalgılarla dost-
luk etme\i in-
sanlara yeğle-
özellikle
kemaniann di-
linden çok iyi
anlayan. aşka kapılannı kapatmı^. >üreği soğu-
muş, münzevı Stephane (Daniel Auteuil). Bırlik-
te gittikleri konscr\atu\an ve müzik eğitımini
yanda bırakıp çalgı vapımcılığına girişmiş ve
artık iyice kanıksanmış, beklentisız birdostluğu
geliştirmiş bu iki ortaktan zanaatkar Stephane.
enstrüman yapıp onanrkcn. hızlı çapkın Maxi-
medepazarlama işlerini üstlenerck ünlü müzis-
venlerden oiuşan müşterileriyle
ilgileniyor. kayıtlara, tanıtım
kokteyllerine katılıyor ve popü-
ler kültürün düşünceyi kıyıma
uğrattığj günümüzde. tama-
men "toplama ve kanştırmaya
da>anan' sığ bir sanat ortamı-
nın. modenı insanı nereyegötü-
receğine ilişkin geyik muhab-
bctleri yapılan aydın sohbetleri-
ne laf sıkmaktan da gcri dur-
muyor.
Çıkar ilişkisiyle perçinlenmiş
Maxime - Stephane dostluğu.
geleceğin virtüözü olmaya
aday. gcnç ve güzel kemancı
Camille'in (Emmanuelle Beart)
devreyc gırmesiyle sarsınlıya
uğru> or.
Ketum Stephane, arkadaşı
Maxime'in fena halde Camiİ-
le'e sevdalandığmı fark etmesi-
ne ve aşk konusunda riskleri
göze alamayıp yalnızlığı seçme-
sıne karşın. ona açılan güzel
Camille'e ilgisiz kalamayarak
ateşin bacayı sarmasına göz yu-
muyor.
Daygulan küçümseyip müzi-
' ği seven, oysa içi pas tutmuş,
t'ortakarar maco' Stephane, so-
/ nunda Camille'in menajerliğin-
de karar kılan Maxime ve ara-
lanna rekabet, kıskançhk to-
humlannı ektiği iki erkeği bir-
den idare etmeye kalkışıp red-
dedilmeyi oldukça güç haz-
meden. Ravel uzmanı. güzel ke-
mancı Camille'in üçlü ilişkisini,
aşın dramatize etmeden. büyük
laflar paralamaya yeltenmeden. özlü. sıcak ve
yalın bir tarzda hikayc eden Sautet'nin "Ayazda
Bir Yürek"i, yoğun biçimde Fransız sinemasının
lezzetini getiriyor karşımıza.
İyi anlatılmış. ustaca oynanmış ve özenle çe-
kilmiş "Ayazda Bir Yürek" gcnelde oyunculan-
ndan herzaman ivı venm almasını bilen Claude
Sautet'nin. Michel Pkcoli, Roy Schneider, Yves
Montand vb. gibi eski. fetiş oyunculannın yerini
dolduran Daniel Auteuil. Emmanuelle Beart.
Andre Dussolliervb. gibi yeni yıldızlannı da su-
nuvoraynca.
Özellikle thatrodan yetişip Jacques Rivette'in
"La Belle Noiseuse"ndeki ressama modellik
eden genç kız rolüyle dikkatimizi çeken Emma-
nuelle Beart'ın genç. güzel virtüöz kompozisyo-
nu ve bizde pek tanınmayan aktör Daniel Aute-
uil'ün. arkadaşının aşkını geri çeviren. ketum
keman ustası yorumunun da katkılanyla,
Fransız sinemasının tadını estiren bu son Clau-
de Sautet yapıtı "Ayazda Bir Yürek" kesinlikle
scyre ve ilgiye değer bir Fransız fılmi özetle.
İki sevici kızla, fahişe bir erkeğin aşk bulamacı: "Three of Hearts"
Alışılmışın dışında bir aşk üçgeni çeşiüemesi
Sessiz sinema döneminden günü-
müze, yedinci sanatın hiçbir zaman
vazgeçemediği o malum aşk üçgeni çe-
şitlemelerine bir yenisini ekliyor "Ah-
laksız Oyun." fki kızın arasına, üçge-
nin üçüncü ayagını oluşturan bir ki-
ralık erkek katan filmin. alışılmıştan
farkı, geleneksel tutucu ahlaki değer
ölçülerinin dışına taşarak iki kız kah-
ramarunı lezbiyen ilişki içinde sunmuş
olması.
Bir ölçüde tabulan kırmayı göze
alarak AİDS belasına değincn "Phila-
delphiar
'nın açüğı yoldan giden Holl-
ywood'un, bu kez iki sevici kızla erkek
bir fahişenin kahramanı olduğu "aşk
üçgeni hikayesFne dayanan, roman-
tik komedi niteliğindeki bu yeni ve al-
benili ürünü. 1990'lann geçerli aşk iliş-
küerini sergileyerek, sözüm ona yeni,
alternatif hayat tarzlanna bakmayı
deniyor. güldürünün sevimliliklerine
sığınarak.
AiılaksızOyun(Threeof
Hearts) Yönetmen: Yurek
Bogayevicz / Senaryo:
Adam Greenman, Mitch
Glaze / Kamera: Andrzej
Sekula/Müzik: Joel
Jackson / Oyuncular:
William Baldwin. Sherilyn
Fenn, Kelly Lynch, Joe
Pantoliano, Gail
Stnckland/1993ABD
(Özen Film) Şişli Site,
Beyoğlu, Sinepop,
Kadıköy, Reks,
Çemberlitaş Şafak,
Bakırköylncirli
sinemalannda.
Amerikan sinemasındaki Polonya
kökenliler zincirinin son halkalan-
ndan, tiyatrodan yetişme yönetmen
Yurek Bogayevkz'in, oldukça yüzey-
sel Polonya renkleriyle (Kilisedeki ge-
iinin nerdeyse striptize kalkışarak
noktaladığı Polonya usulü düğün tö-
reni, vb. gjbi) bezediği "Ahlaksız
Oynn", kuşkusuz bir Polanski ya da
Jcrzy Skolimowski fılmi olmaktan
çok. oldukça hafıf ve ticari birroman-
tik güldürü denemesi.
tşfaıin ehli bir kiralık erkek
öğrencilerine Hamsun'un Yictoria'-
sını okuyan, ev ödevi olarak aşk kom-
pozisyonlan veren öğretmen EUen
(Günümüzün Elizabetfa Taylor'u sayı-
lan, ama birtakım basmakabp fılmler-
, dc, baştan savma yazılmış rollerde,
"Twin Peaks" gibi TV dizelerinde boy
göstermekten öteye geçemeyen Sher-
. Myn 'Boxing Helena' Fenn), Nevv
York'un VVashington Meydanı'nda
kendisiyle pek banşık olmayan, sınk
gjbi, Polonya asıllı, kuruntulu hemşire
Connie'den (yine doğru dürüst bir fıl-
'Ahlaksız Oyun'da Hollyvvood'un son dönem dikkat çeken oyuncularından \Villiam Baldv\in ile kcllv Lynch.
mi pek anımsanamayan, sımsıkı jean'-
ler. deri ceketler giyerek lezbiyen oldu-
ğunu zanneden, çekici Kelly Lynch)
aynlıyor filmin başında.
Kalbi kınk Connie'cik sevgilisini
yeniden elde etmek için tutup işinin
ehli bir kiralık erkeği. yakışıklı Joe'yu.
Ellen'in üstüne salıyor sonrasında.
Pezevengının (Joe Pantoliano) üstüne
titrediği. yaşlı-cirkın dcmedcn hcr gece
ışe çıkan. tatlı dilli, parlak 'eskort' Joe
("Sli>er"le ^öhrcl kuşunu vakalamışa
benzeyen. Baldvvin kardeşlcrin küçü-
ğü vVilliam Baldwin). "her kadını, her
yerde, her /aman" baştan çıkarma ve
becerme yeteneklerine fazlasıyla güve-
nip terk edilmişConnieyı tesellı eder-
ken. hayali sevgılisi Conrad'ın (bu
Conrad. filmin bir başka Polonya
bağlantısı olarak. tanınmış Polonya
asıllı romancı Joseph Conrad'ı anıştı-
nyor) elinden çekip aldığı Ellen'e de
fena halde aşık oluyor.
'Postmodern' ilişkiler
Sevgılısınin yeniden kendine döne-
ceğini umarken 'seks makinesi Joe'yla
Ellen'in bırbirlenne tutulduklannı
fark eden lezbiyen Connie de Joe'nun
ashnda kim olduğunu Ellen'e açıkla-
maktan kendini alamıyor tabii ki. İki
sevici kadınla fahişe erkeğin. herkesin
herkese ikram edildiği "post modern"
ılişkilerini aktaran bu önemsiz filmin
finali de her lürlü yoruma açık.
Hetero. homo ve biseksüel ilişkiler
çorbası niteliğindc. kolayca izlenen.
geleneksel Amerikan komedisinden
bolca vararlanan yönetmen Bogaye-
vicz'ın alışılmış İclişelere yaslanan.
özelliksiz anlatımıyla rahatlıkla tüke-
tilcn bu bevlik büyük kent "comedy-
romance"ı. "American Jigolo"dan
"Pretty Woman"a kadar tutmuş bir-
takım formülleri venilemeden vinelı-
vor. hafif vc vüzcvsel tarafından.
Son günlerin gözde delidolu
komedisi "Budala DetektifYenibirJerryLewis'i
haberleyen abuk sabuk bir güldürüABD'de sürpriz bir şekilde gişe ba-
şansı elde edip box-o(Tice listelerinin
tepesine yerleşen. son günlerin gözde
delidolu komedisi "Budala Detektir.
TV'den yetişen. yeni komedyen Jim
Carrey'i karşımıza getiriyor. TV'de
çalışan Hollyvvood'un yeni isimlerin-
den senarist Tom Shadyac'ın yönet-
menliğini üstlendiği ve son aylann ek-
ran şöhreti-popüler komedyeni Jim
Carrey'in ilk başrolüne sovunduğu
"Budala Detektir, yunusta'n albino
güvercinlere kadar birtakım kayıp
hayvanlan bularak hayaünı kazanan,
çevreci, hümanist ve hayvansever hay-
van dedektifi Ace Ventura'nın gü-
lünçlü serüvenlerini abuk sabuk ve
zevzek tarafından aktaran yeni bir
Amerikan eğlenceliği.
Gıcır gıcır ve zıpır komedi...
Gerçekten olağanüstü bir mimik
yeteneğine, dur durak tanımaz bir di-
namizme, sarsak ve patavatsız bir se-
vimliliğe sahip genç komedyen Jim
Carrey, ağız-göz büzmelerinden
abartılı yüz ve beden ifadelerine kadar
Jerry Levtis ustanın gençliğini anım
satıyor ilk bakışta. Üstelik ondan çok
daha gerzek. zırzop. hareketli ve sov-
tan.
Daha da yakışıklı ve şamatacı hem
de. Dayanılmaz derecedc salak gö-
rünüşlü bu yeni komedyenin \etenek-
asındaki, komik serüvenlerini görün-
tülüvor.
Kara film türünün detektif tipleme-
lennı *ti"yea!an şekilde. Doktor Doo-
üttle'dan "Çıplak Silah"ın sersemler
şahı teğmcn Drelin-Leslie Nielsen'ine
kadar uzatıiacak bir >ığın bcyazperde
Budala Detektif (Ace Ventura, Pet Detective)
Yönetmen: Tom Shadyac Senaryo: Jack Bernstein.
Tom Shadyac. Jim Carrey / Fvamera: Julio
Macat / Müzik: Ira Newborn Oyuncular:
Jim Carrey, Sean Young. Courteney Cox. Dan
Marino; 1994 ABD (WB) Beyoğlu Enîek, Şişli Kent.
Çemberlitaş Şafak. Etiler Akmerkez, Maslak
Mövenpick. ÂltunizadeCapitol, Fenerbahçe
Pyramid sinemalannda.
lerine göre ayarlanarak tezgahlanmış
bu gıcır gıar ve zıpır komedi, Miami
Dolphins adlı Amerikan futbolu
takımının maskotu olan sevımlı bir
yunus balığının, tam da kupa maçının
öncesinde kaybolması olayını kova-
layıp araştıran sevimli soytan kahra-
manımızın ortalığı yıkıp geçırme iddi-
kahramanının karikatürü gibi. "gag"-
lanyla bir buçuk saat süresince seyir-
ciye neşeli dakikalar geçırtmeye ça-
balayan hayvan dedektifi Ace Ventu-
ra-Jim Carrey'le sürekli uğraşan ve
dovasıya ve dört dörtlük tarafından
olmasa da yer yer güldürüyor "Budala
Detektif. Ev sahibinc inat. hayvanat
bahçesine dönüştürdüğü evind'e hay-
van sevgisiyle dolu dolu takılan
kahramanımızın abuk sabukluklannı
yeniliryutulurhalegetırme>e uğraşan
yeni vönetmen. eski senaryo yazan \e
oyuncusu Tom Shadyac'ın. David
Lynch'ın iki-üç yıl öncesinin ekranı
esir alan ünlü Twin Peaks-İkiz Tepe-
ler" dizisinin entrikalan ve müziğiyle
dalgasını geçtiğı sahnelerde var"Buda-
la Detektirte.
Bir şaklabanlık gösterisi...
Kesinlikle önemli bir güldürü sayıl-
masa da yer yer hoşça vakit geçirten,
neşeli. yeni bir Amerikan eğlenceliği
niteliğindeki bu sulu soytanlık filmi,
yeni bir Jerry Levvis izlenimi veren Jim
Carrey'i tanıtmasının dışında. fazlaca
özelliği bulunmayan ve bir iki cuk
oturmuş güldürü sahnesinin dışında.
Bir Toplantının Ardından
ATİLLA BİRKİYE
Kitapsızlaşmaya ve de "edebiyatsızlaşmaya" doğru
gittiğimiz şu günlerde Ankara'dan gelen çağrı bizi hare-
ketegeçirdi ve "düşünce"\\e büyük bağı olan "deneme'-
'ye ilişkin bir konuşma yapmaya karar verdim. Konu,
"Cumhuriyet Döneminden Günümüze Türk Yazarların
Rolü ve Statüsü", düzenleyen ise Ankara Fransız Kültür
Merkezi'ydi- Konuşmacı olarak da, benim dışımda Tah-
sin Yücel, Mehmet H.Doğan, Enis Batur, Alpay Kaba-
calı ve özdemir İnce katılıyordu.
Yeni müdür Luc Veyri'nin konukseverliğinin yanı sıra,
adlarını Yazko Çeviri'den anımsadığımız Ayşe ve Zey-
nel Kıran çifti de kültür merkezi kadar evsahipliği yaptı-
lar. Bütün gün boyunca bizi dinleme inceliğini göster-
mekle birlikte, toplantı sonrası da evlerinde ağırladılar.
Neyazıkkitoplantıyakatılımazdı. Genellikle Ankara-
da böylesine toplantılara ilginin çok olduğu söylenir ve
duyulurdu, ama bizimkisi doğrusu pek parlak geçmedi.
Yeni müdürün deneysizliği, bir de bu tür toplantıların en
ilgilileri olan öğrencilerin sınav döneminde olmaları gibi
nedenler sıralandı. Gerçi biz alışıktık, ama Kıran çifti bu
işe bizden daha çok üzüldü. (Toplantıyı izleyenlerin az,
ama ilgili olduğunu belirtmeliyiz.)
Toplantının sabahki oturumunda Tahsin Yücel, canalı-
cı bir konuşma yaptı. Yücel'in konusu "eleştiri"yd\.
Ataç'tan başlayarak günümüz eleştırmenlerine kadar
geldi. Belli başiı eleştırmenlerimizin yöntemsel konum-
larını belirtti.
Tahsin Yücel'in yaptığı şu saptama oldukça önemli:
"Türkiye 'de canlılık getirecek bir eleştiri var mı? Olumlu
biryargıda bulunmak olanaksız (eleştirmenlerin değerı-
ni bir kenara bırakalım). Bugün her şeye rağmen canh
bir yazınımız var. Yapıtları değerlendirmede eleştiri ye-
tersiz kalıyor. Dergilerde şiir, deneme, öykü buluyoruz,
ama eleştiri son derece az."
Eleştiri ile ilgili bu saptama, aslında yıllardır (eleştiri
açısından) pek bir şeyin değişmediğini gösteriyor. Çün-
kü bundan yaklaşık otuz yıl kadar önce Memet Fuat da
benzer bir saptamayı yapmış:
''Türk edebiyatının en büyük eksiğibence, eleştirmen-
lerdir. Sanatçıları onların değerlendirmesi; anlayışsız,
bilgisiz, rahatına duşkün okurları onların uyarması ge-
rekir. Hem de yalnız dergilerde değil, gazetelerde de
yazmalılar. Ataç yaptı bunu. Ondan ötesi, eleştirmenlik~
le uzaktan yakından ilgisi olmayan birtakım eli kalem tu-
tanlann gazetelere 'ekmek parası' diye yamanması."
(Çağını Görebilmek, Adam Yay. 1982).
Mehmet H.Doğan, yazılarından tanık olduğumuz titiz-
liğiyle hazırladığı "Türk Yazınında Tanzimattan Gunu-
müze Şairlerin Statusü ve Çağdaş Şiirsel Anlatım " baş-
lıklı bildirisiyle kısa da olsa bir "ter/7)çe"çıkartıyor; Al-
pay Kabacalı da "yazarınkazancı vehukuksalilişkileri"
üzerine kendi uzmanlıkalanındaki bilgisini herzamanki
araştırmacı kimlığiyle sergilerken, Mustafa Can Polat'ın
yönettiği öğleden sonraki oturumda konuşan Enıs Batur
da "yazarlık meslek mi, uğraş mı?"sorusunu birsorun-
sallık olarak gündeme getiriyordu.
Batur'un konuşması, yazarlık kavramı ve yazarların
toplumda "mesleki" açıdan konumlanmasıyla ilgiliydi.
Günümüzde yazarların kitaplarıyla geçimlerini kolay
kolay sağlayamadıklarını belirten Batur, yazarlığı tutku
ile uğraş arasında "tutkulu uğraş" olarak tanımlıyordu.
Böylece, yazarlar için de bu tanımından yola çıkarak tut-
kulu uğraşçılar demek pek de yanlış olmayacak.
Özdemir İnce ise son yıllardaki yazılarında işlediği
sorun bağlamında konuşmasmı sundu: "Görsel Kullür-
den YazılıKultüreGeçiş veyaKriz". "Aydınlanma'yı \n-
sanoğlunun ulaştığı en yüksek kültürel düzey olarak be-
lirten İnce, medyatik kültürü "sözel" kültür olarak ta-
nımlıyor ve postmodernizmin de, dünyanın "sürüleş-
mes/'nin başlangıç noktası olduğunu söylüyordu.
Bizi dinleme inceliğini gösterenlerden biri de Memet
Baydurdu; böylece bu toplantı nedeniyle (Mehmet H.
Doğan gibi) Baydur ile tanışma olanağımız doğdu.
Ankara'dan Istanbul'a dönerken Yahya Kemal'i anım-
samamak elde değildi, ama doğrusu artık bu "dönüş'ü
pek sevemiyorduk...
5. ULUSLARARASI EGITIM
ve OKUL FUARI
10-11-12 Haziran 1994/Divan Oteli
PANEL
YER: Divan Oteli/EImadag-Taksim
GÜN: 10 Haziran 1994 SAAT: 14:00
"Yurtdışı Eğitim Alanındaki Özel, Vakıf ve Devlet
Burslarında Güncel Sorunlar ve Yurtdışı Egitim
Burslarının Türkiye'ye Katkılan"
KONVŞMAC1LAR:
Fulbrıght istanbul Müdürü
Süreyya Ersoy
Milliyet Gazetesi Eğitim Servisi Müdürü
Abbas Güçlü
Türk Eğitim Vakfı (TEV) Yön. Kur. Üyesi
Ata Gökçe
Hürriyet Gazetesi-HIT Genel Müdürü
Rıfat Sarıcaoğlu
TUBITAK Ulusal Metroloji Enstitüsü Başkanı
Doç. Dr. Hüseyin Uğur
YÖ\ETE,\: Doç. Dr. Veysel Batmaz
PANAJAKS Comm. & Research Ltd.
(Uç günliik Fuar boyunca 75'den fazla okul için semi-
nerler düzenlenmektedir. Seminer programını Fuar'ın
ilk günü Fuar Danışma Masasından ögrenebilirsiniz.)
GtRlŞ SERBESTTİR
Bilgi için: 212-279 88 52
çatışma çıkaran kadın polis karakte- sınırlı ilgi çekebilecek düzeydeki.
rinde de tipinı değiştinniş, Sean Hollyvvood'a yakışan yeni bir şakla-
Young'ı seyrediyoruz. Doğrusu şöyle banlık gösterisi.
VAKIFLAR.DERNEKLERve
DESTEKVEREBİLECEK
KURULUŞLARA
DUYURU
Okumaya muhtaç gençlerimizin yararına
düzenlenen, Atatürk ilke ve inkılaplarının konu
alındığı, çağdaş modaçizgilerininsunulacağı
"ANADOLU GÜNEŞİ19. ATATÜRK MODA ve
SANAT GÖSTERİLERİ"nin
ilki İstanbul Teknik Ünıversitesi Maçka'da
yapılacaktır.
Dört büyük şehrimizde düzenlenecek bu moda
gösterilerinde sponsorluk yapabilecek, reklam
vererek katkıda bulunabilecek veyatoplu davetiye
alarak destekleyebilecek kurumların
0212-2663151 no.lutelefonlairtibatkurmaları
rica olunur.
Davetiye satış yeıieri: Suadiye Vakkorama,
Taksim Vakkorama