Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 24MAYİS1994SAU
12 KULTUR
Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin en ilginç gösterilerinden biri, 'Zun' adlı dans tiyatrosuydu...
Sahneden taşaniçten bir dışavurum
ŞEBNEMAKSAN
Tiyatro festivali çerçevesinde
izlediğimiz Polonya Expresiv
Tiyatro (dışavurumcu tiyatro)
gnıbunun "Zun" isimli parçası
ardmdan, 7 mayıs sabahı Tak-
sim Tiyatrosu'nda düzenlenen
"Dans Tiyatrosu" başhklı söy-
leşide misafır topluluktan iki
sanatçı ve sanatçı olan empre-
zaryolan dışında mim sanatçısı
Taner Barlas, Yeşil Üzümler
Grubu'ndan Deniz AJtınay. ko-
regraf Geyvan McMillen ve
eleştirmen olarak ben bulunu-
yordum.,
Söyleşi bir süre dans tiyatro-
sunun ne olup ne olmadığı
konusuna takıldı. Misafır grup
elemanlan ise kendilerini ne ti-
yatro ve ne de dans olarak ta-
nımlamaktan çekindiklerinı be-
lirttiler. Hatta "Sizce neyiz?"
diye sordular. Bu ilginç bir soru
idi; çünkü karşımızda dünya-
run belli başlı tiyatro ve dans
festivallerine davet edilmiş bir
grup vardı.. tanımlamak, mut-
laka bir terim kapsamına al-
mak gerekiyor muydu? Esas
olan izlediğimiz temsilin bizi et-
kilemiş olup olmadığı ve ne gibi
etki tepki gördüğü idi...
Spordan dansa...
Sanatçılann açıklamalann-
dan anlaşıhyor ki topluluk ya
çok beğeni görüyor ya da hiç
tutulmuyor. Avangard top-
lulukların algılanışına tipik bir
örnek! Seyircilerinin de çoğun-
lukla gençlerden oluştuğunu
bildiriyorlar.
Tiyatro nedir, dans nedir tar-
üşmalanndan başımızı kaldın-
nca, nihayet gruba sorular so-
rulmaya başlandı. Topluluk
elemanlannın koregraf Wojciech
Misiuro dışında, üniversite spor
ve beden eğitımi bölümü mezu-
nu olduklan anlaşıldı. (Bu açı-
kJama bazı kişileri şaşırtabilir.
bu topluluğu ister beğenin ıster
beğenmeyin. bilinmesi gereken
günümüzün pek çok ünlü ko-
regrafı ve dansçısı spor dalın-
dan dansa geçmiş olduğudur.)
Aslen dansçı olan Misiuro. ilk
olarak yedi yıl önce halen gnıp-
ta olan birkaç sporcu ile dene-
melere başlamış. Neticede gru-
bun çok sade ve yalın bir vücut
dili geliştirdiği ve yaratı sürecin-
de elemanlann yapıtlann geliş-
mesinde etkiü olduğu anlaşıb-
yor. (Bir doğaçlama tekniği
kullanıldığı söz konusu.)
"Zun" isimli parçanın bir fı-
kirle başladığı, ancak her par-
çanın böyle olmadığı. koreg-
rafın tamamen boş olarak,
sıfırdan bir parçaya başlamaya
hakkı olduğunu savundular.
"tçinıizden birinin herhangi bir
jesti ile başlayabilir, bu jest son-
ra yok olabilir veya temel olguyıı
teşkil edebilir" diyorlar.
Doğa -kültür ikilemi
Program açıklamalanndan
"Zun" adlı yapıtta koregrafm
doğa ve kültür ikilemirü konu
aldığı ve bu çelişkiyi aşk, duygu
ve düşünce üçgeninden görün-
tülediğini bihyorduk. Birinci
perdede insan, salt doğası ile
kozmik bir mekânda varlığını
algılamaya terk edilmiş gibi gel-
di bana. Sürekli koşma devini-
mi içinde yer yer birbirlerine
dokunmalan, öncelikle aşk ve
şevhet duygulannı uyandın-
yordu. İkinci perdede ise safhk
ve doğallık (çıplaklık ve duyar-
lılık). yerini. seks sembolü ola-
rak tarumlayabileceğimiz giysi-
ler içinde eli kırbaçlı. şiddet ve
terör simgeleyen kadınlara bı-
rakmıştı. Kadınlan, çağınıızın
feminist sloganlanna tam ters
bir açıdan tanımlıyor, kültür
yüklemesi ile duyarlılığm ve
şevhetin kadının eünde kırbaca
dönüşen bir güç oluşturduğunu
ve bunun çıkmazını görüntülü-
yordu.
tlkel bir erotizm
Birinci perdenin ikinci epizo-
tunda yer alan ve ilkel bir ero-
tizmi çağnştıran, ateş almışçası-
na dans edilen çok hareketb' ve
çarpıcı bölüm (kırmızı kumaş
parçalan içinde, cıplak dans
edilen bölümdü bu) ve onu ta-
kiben suyla ve çınlçıplak oyna-
nan bölümün sadehği ve sakin-
bği gerçekten etkileyici bir geçiş
yapıyordu. Ancak Taksim Ti-
yatrosu'nun koltukian mı, yok-
sa onun çok yavaş ve yalın tek-
rarlarla gebşmesi mi, bilmiyo-
rum, bende bir sabırsızlık ve
doyumsuzluk uyandırdı. Bun-
dan çok daha yavaş gelişen
oyunlar izledim. İCoşa koşa ye-
tiştiğim halde bir oyunun beni
içine alması, bana iki saat sü-
reyle tek bir olguyu yaşatması
mümkün olmuştu. Örneğin. Ja-
pon asıllı Amerikab ikili Eiko
ve Koma gibi.
Amacına sıkı sıkıya sadık
Koregrafıde indirgeme. bir
duygu, bir fıkir, bir olgu üzerin-
de keşifleşebibnek çok önemb
biraşamadır.
Dağılmak. fıkirlerin veya ol-
gulann dışına çıkmak, çogu kez
oyunlara zcngınlik katmak ye-
rine amaçtan sapünr. Seyirciye
ne kadar etkileyici, hoş vakit
geçirtirseniz geçirtin, artistik
bütünlük ve dürüstlük kolayca
elden gider. Polonyab grubun
sıkı sıkıya amacına sadık
kaldığı, dansçılann kuvvetb,
ama yabn bir vücut duyarlıbğı
ve disipbnine sahip olduğu söy-
lenebilir.
Ancak ne kuvvette iletişim.
kurduğu ve seyirciyi içine aldığı
bence biraz soru işareti. Her
müzik parçası ile bir ayn bir
faza geçiş uygulaması da zayıf
bir koregrafık yaklaşımdı.
Yalnız ben genç seyirciler
arasına girmiyorum, her ne ka-
dar avangard çabşmalan des-
tekbyorsam da. Ama keşke di-
yorum bizde de sporcular, üni-
versiteli gençler bıraz daha ya-
raüa çalışmalara gönül verebil-
seler, kendi duygulanna, dü-
şüncelerine olanak tanıyıp böy-
le üretken olabilseler...
VP
Hk'ler
Dünyanın en iyi baleti kabul edilen ünlü sanatçı Irek Mukhamedov 33 yaşına bastı
Rus balet/pavlova' yemekistiyor
ANKARA (ANKA) - Devlet
Opera ve Balesi 'flk'lerle dolu
bir sezon geçirdi. Deviet Opera
ve Balesi Genel Müdürii Ren-
gim Gökmen yaptığı açıklama-
da, 1993 - 94 sezonunda 'yedi
ilk'in gerçekleşünldiğini büdirdı
Gökmen. "Sezona ilk kez ej-lül
ayında açık hava konserleri ile
başladık. îlk kez 10 av süreli
temsü verdik. şubat a\ında ilk
kez her gün bir tcmsil verebilme
başarısını gösterdik. Modern
Dans Topluluğu gösterilerine
başiadı, "CMesine Bir Dinleti'
bu sezon aralik.su yüzüncü tem-
silini verdi. Sezon kapamşı için
hazırlanan Lohengrin Türkiyc'-
de ilk kez sahnelendi ve ilk kez
bir festi>al düzenli\oruz. Sezon
için temsil sayüarım arttırdık.
Tfirk izleyicisi opera >e baieye
olan Ugisini gösterdi" diye ko-
nuştu.
Gökmen. bu yıl ilk kez ger-
çekleştirilecek olan Aspendos
Opera ve Bale Festivali için
hazırbklann tamamlandığını ve
festivalin sezonun doruk nok-
tasını oluşturduğunu söyledi.
Aspendos Festivali'ni Türk
operasmuı evrensel boyuta ulaş-
ma çabası' olarak niteleyen
Gökmen. "Aspendos tarihi ve
akustik özellikleri ile opera şeh-
ri olmaya aday bir >er. Aspendos
üç-beş yıl içinde dönya çapında
ünlü bir yer olacak. İnsanlar bu-
raya sadece tarihi güzellikleri
gönnek için değil opera dinleme-
ye de geİecek. Türkiye 'opera
turistleri'nin en çok uğradığı yer
olacak" dedi.
Rengim Gökmen önümüz-
deki aylarda gerçekleşecek fes-
üvab. gelecek yıllarda daha
kapsamb ve uluslararası boyuta
taşımayı hedeflediklermi de
sözlerine ekledi.
Giritlioğlu'nun
yenifilnü
Kfihûr Servisi - Mehmet
Eroğlu'nun "Yarun Kalan Yü-
rüyüş" adlı romanından yine
kendisinin senaryosunu yazdığı
"80. Adım" adb sinema fıtaıi-
nin hazırbk çabşmalanna baş-
landı. Yönetmenbğini Tomris
Giritboğlu'nun üstkndiği fibn,
68 kuşağından üç arkadaşın
90'b yıllardaki savruluşlannı
anlaürken, "korku" ve "cesare-
tin" insan kimliğinde buluş-
masını sorguluyor. Filmde baş-
roDeri Zuhal Olcay, Mehmet
Aslantuğ. Haluk Bilginer,
Uğur Polat, Ege Aydan.
Pıtırcık Akkerman, Savaş Din-
çel, Selçuk Yöntem ve Meral
Çetinkaya oynayacak. Fikret
Kuşkan ile Hümeyra da konuk
oyuncu olarak filmde yer ala-
cak. Çekim mekanlan İzmir,
Foça, Kuşadası. İstanbul ve
Tayvan (ya da Hong Kong) ola-
rak belirlenen fibnln çekımle-
rine ekim sonunda başlanacak.
Kültür Servisi - Lakabı "Bolşoy Herkûlii"\ dü;
1980'li yıllarda olağanüstü performanslarla
Spartaküs'ten Boris'e, "The Golden Age"de işçi-
lerin liderine dek bir dizi "kahraman" rolü can-
landırmıştı... Birkaç yıl önce Uluslararası İstan-
bul Festivali çerçevesinde izlediğimiz dünyaca
ünlü balet Irek Mukhamedov, 33 yaşına bastı.
Ve Nureyev'in AlDS'den ölümünden bu yana
bale merakhlannca dünyanın en iyi erkek bale
sanatçısı olarak kabul ediliyor.
Irek Mukhamedov, Londra Kraliyet Balesi'-
nin bugünkü "as adamı". ünlü balerin Sylvie
GuiUem ın rol arkadaşı. Bütün gösterilerinin bi-
letleri günlerce öncesinden tükeniyor ve ne za-
man gösterisi olsa, tiyatronun
kapısı anneleriyle birbkte gel-
miş genç kızlann bir imza ala-
bilmek için oluşturduklan kala-
balıktan gecilmiyor. Mukha-
medov da zorunlu olarak onlan
geri çevirmiyor, sanatsal ba-
şannın getirdiği şöhretle ya-
şaması gerektiğini biliyor.
Mukhamedov pek iri yan bir
adam değil, ancak oldukça ya-
pılı. Bu konuda şikayetleri var:
"İri bacaklarla kiicûk adunlar
atamazsımz..." Sahnede izleyi-
cisini büyüleyen. ünlü baletin
tekniği kadar canlandırdığı rolü
algılayışı. "Oyunculuk da dansçı
obnak kadar önemli. İkisini bir-
birinden ayn düşunemezsiniz"
diyor Mukhamedov. "Ben kendime sahnede bir
yaşam yaratmak isterim."
Kraliyet Balesi'nin "Raymonda", "Uyuyan
Güzel", "Kuğu Gölü" ya da "GiseUe" gibi klasik-
lerden "nefes aldtğı" dönemlerde kendi toplulu-
ğu, Irek Mukhamedov and Company'le çalı-
şmalannı sürdüren Mukhamedov, son olarak
Londra"nın ünlü Saddler's Well Tiyatrosu'nda
Danimarkab koregraf Kim Brandstrup'un im-
zasıru taşıyan "Othello"yu sahneye koyınuş.
Brandstrup'un kendi dans topluluğu Arc'ın çab-
şmalanna da katılan ünlü balet, böylece Nure-
yev'den bu yana çağdaş dans topluluklannda
dans eden ilk klasik bale sanatçısı oldu.
• Londra Kraliyet
Balesi'nin yıldız sanatçısı
Irek Mukhamedov'a
dünyanın pek çok
kurumundan teklif
geliyor. Ancak ünlü
balet Londra'da
kalmaya kararlı
görünüyor: 'Ben de
milyonlar kazanmak
isterdim tabii. Ama
sanatım pahasına
değil...'
Irek Mukhamedov'un başanlanna karşın,
Krabyet Balesi'nin 1992'de yaşamım yitiren
başkoregrafı Sir Kenneth MacMillanın yaşamı-
nda yarattığı boşluk hala sürüyor. MacMillan,
Mukhamedov'a özel balelere imzasını atmıştı:
Çehov'un "Üç Kızkardeş"inden esinlenerek ko-1
regrafısini haarladığı "Winter Dreaıns" (Kış
Hayalleri) ve "Judas Tree" gibi.
MacMillan. yıllar sonra yeniden sahneye ge-
tirdiği "Mayerling" balesinin ilk gecesinde. per-
de arkasında yaşamını yitirmışti. Mukhame-
dov. aynı baiede başroldeki karakter, Avustur-
ya-Macaristan İmparatorluğu'nun uyuşturucu
bağımhsı veliahtını canlandınyordu o gece...
"Şok ounuştııın... Lzun bir
süre, dans ederken Kenneth'in
beni artık izlemediğini, hata-
larımı söyleyemeyeceğini dü-
şündükçe yıküdım" diyor.
Mukhamedov. şimdi aynı
"kimya"yı sunabilecek yeni bir
koregrafın arayışı içinde. An-
cak Krabyet Balesi, her zaman
olduğu gibi kapılannı yabancı-
lara açmakta isteksiz. "Anla-
malan gereken şey, cheesecake
yedikten sonra, insanın bir de
pavlova denemesi gerektiğj"
diyor Mukhamedov. "Ben
Kennethie biıükte pavlovanm
tadına baktun ve biraz daha ye-
mek istiyonım." Tabii bunun
çabuk olması da çok önemli,
çünkü bir dansçının kariyeri pek de uzun değil-
dir. Mukhamedov şu anda kariyerinin doru-
ğunda... Ve belki de çok fazla yıb kalmadı.
Eski Sovyetler Birliği'ne yoğun bir sevgi ve
bağblık duymasına karşın 1990 yıbnda Batı'ya
göç eden ve şu sıralar Londra'da Bolşoy Balesi'-
nin eski dansçılanndan biri olan kansı Masha ve
kızı Sasha'yla birbkte yaşayan Mukhame-
dov'un Amerikablar da peşinde. Ancak Muk-
hamedov bu tekliflere ilgi göstermiyor. Kraliyet
Balesi'yle beş yıllık bir sözleşme imzalayan ve
"mütevazı" bir maaş aldığı söylenen Mukha-
meov. "Ben de milyonlar kazanmak isterdim ta-
bii... Ama sanatım pahasına değil" diyor.
Amerikalı çağdaş müzik bestecisi, 83 yaşındaki Alan Hovhaness'in yıldızı yeni parladı
'Ve tanrı büyük balinalan yaratü...'Kültür Servisi - "Pek çok kişi beni
küçük gördü, pek çoğu da benim deli oi-
duğumu düşündü... Onun için şu günlerde
sanatmu takdir eden birüerinin bulun-
ması çok güzel doğrusu. Yine de, ben ney-
sem oyum. Bunu çok uzun bir süre önce
kabuflendim zaten."
Asbnda müziğini dinleyince neden böy-
le konuşruğunu anlamak güç. Ülkemizde
ve dünyada da pek tanınmayan besteci
Alan Hovhaness, babnalar ve dağlarla U-
gib senfoniler yazan doğa aşığı bir müzis-
yen. 83 yaşındaki besteci, savaş sonrası
çağdaş Amerikan müziğinin önemli tem-
silcilerinden biri olabilecekken, kimi za-
man klasik müzik dünyasınca bile
dışlandı. Hatta 1940'b yıüarda bestelediği
piyano konçertosu New York'ta ilk kez
sahnelediğinde olay bile çıktı. Ancak şu
günlerde bu tür duygusal ve spiritüel tarz-
3a müziğe duyulan yoğun ilgi (Gorecki,
New Age, Part, Tavener vs.) Hovhaness'i
de bir anda ilgi odağı yaptı. Artık eleştir-
menler de eskisi kadar sert değil, beste-
cınin müziğine. "Ben
herkesin yazmam ge-
rektiğini sövlediği tür-
de müzik yapmak iste-
medim hiçbir zaman.
Derinden hissedilen,
insanlara dokunan bir
müzik yapmak isriyor-
dum" diyor.
1911 yıbnda tskoç-
Amerikan kanşımı bir
ailenin coçuğu olarak
Massachusettes'de do-
ğan Hovhaness'in ilk
başansı, "Mysterious
Mountan" (Gızemli
Dağ) adım taşıyan iki
numarab senfonisiyle
geldi. Ünlü besteciye
göre, bu "gizemli dağ" belli bir dağ değil,
bütün dağlann insan üzerinde yarattığı et-
kiyi vurgulamak için seçilmişü bu başbk.
Yine dikkat çeken bir yapıü, 1980 yıbnda
bir volkanik patlama sonucu tamamen
Alan Hovhaness
yok olan St. Helens
DağYnın anısına beste-
lediği 'St Helens Dağı
Senfonisi'ydi.
Hovhaness'in müzi-
ğini etkileyen çok çe-
şitli kaynaklar var.
Bach ve Haendel'den
müziğinin yapısı, Sibe-
lius'tan dokunaklı me-
lodilerini, Ermeni ba-
basından da "doğuya
merakı"nı almış Hov-
haness. Hindistan,
Kore ve Japonya'da
çeşitli aralıklarla yaşa-
yan bestecinin müzi-
ğinde, doğunun etkisi
- süslemeler, arabesk
varyasyonlar, ragalar - hissediliyor. Par-
çalannı çok çeşitli formlarda bestebyor:
Gıtar ve marimba için konçertolar, piya-
no müziği, rüzgar aranjmanlan... 1970 ta-
rihb parçası, "And God Created Great
Whales" (Ve Tann Büyük Balinalan Ya-
rattı) belki başkalanmn ebnde çok kötü
bir şeye dönüşecekken, Hovhaness, bu
başlığın altındaki düşünceyi büyük bir ba-
şanyla müziğe aktarmıştı. "Bazı bilim-
adamları balina seslerini kaydedip, New
York Kilarnıoni Orkestrası'na götürmüş-
ler, müziksel olanaklannı araştırmak
için... Bu düşünce benim çok ilgimi cekti,
çünkü doğa her zaman benim başlıca esin
kaynağım oünuştur." diyor Hovhaness.
Hovhaness aynı zamanda çok da üret-
ken bir besteci.
Repertuvannda 500'ü aşkm parça var,
83 yaşına dek Haydn'dan çok senfoni bes-
telemış, ki bunlann 40 tanesi 1972-92
yıllan arasında yazılmış. Ünlü çağdaş mü-
zik bestecisi dostu John Cage, Hovha-
ness'in müziğini, "insanın iç müziği gibi"
şeklinde yorumlanmıştı. Hovhaness. mü-
ziğiyle ilgjfi söylenen bu sözleri seviyor en
çok. Çünkü kendisi de müziğini. "derin-
den gelen seslerin djşavurumu" olarak ni-
telendirivor.
Deviet Tiyatrolan sanatçı albûmü
• Kültür Servisi - Devlet Tiyatrolan Genel Müdürlüğü, oyun-
lar için sanatçı seçmeye yönelik olarak, sanatçılarla ilgib her
türlü bilgilerin yer alacağı bir sanatçı albümü hanrlıyor. Devlet
Tiyatrolan Genel Müdürii Tamer Levent, sanatçılarla ilgüi
alburrfçabşmasımn Türkiye'de ilk kez gerçekleştirildiğini
bebrtti. Levent, albümde Devlet Tiyatrolan'nda çalışan 620
sanatçı hakkında fiziksel özellikleri, hangi oyunlarda görev
aldıklan, yaptıklan seslendirmeler, televizyon ve fılm çekimleri,
kullandığı müzik aletleri gibi her türlü bilginin yer alacağını
söyledi. Levent, "Biz de dünyadaki gibi oyuncu seçmeye
yönebk olarak Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilecek bir albüm
çabşması yapıyoruz. Albümle hem sanatçılanmız birbirleri
hakkında bilgi edinebilecekler, hem rejisörler oyunlan için en
uygun sanatçıyı albüm araalığı ile seçebilecekler. Antalya'da
proje hazırlayan bir rejisör. Diyarbakır'da görevb bir sanatçıyı
seçebilecek, Istanbul'daki bir sanatçı hakkında bilgi sahibi
olabilecek" dedi.
Meriç Hızal'ın resim sergisi
• Kültür Ser-
visi - Meriç
Hızal'ın (Ba-
şol) resim ser-
gisi Urart Sa-
nat Galerisi'-
nde gezilebilir.
1943 İstanbul
doğumluolan
sanatçı, halen
İstanbul'da
yaşıyor.
Mimar
Sinan
Üniversitesi
Güzel
Sanatlar
Fakültesi
Heykel
Bölümü'nde
öğretim
görevbsi
olarak çalışan
sanatçı, 1992 yıbnda Eczacıbaşı 50.Yıl Anıtsal Yapıt Yanşması
Birincibk Ödülü'nü kazandı. Sanatçı 1992 yıbnda "Açık
AJanlara Çağdaş Sanat Yapıtlan Yerleştirme Etkinbği"
Yanşması, Üsküdar İskele Parkı Ödülü'nü ve bu yıl Laikbk
ve Demokrasi Şehitleri Parkı Yontu Yanşması Ödülü'nü
kazandı. Yurtiçi ve yurtdışında birçok kişisel ve karma sergiler
açan sanatçımn yurtiçi ve yurtdışındaki bazı müzelerde
yapıtlan bulunuyor. Hızal'ın sergisi 10 hazirana kadar
gezilebilir.
Aksanat'ta etkinlikler sürüyor
• Kültür Servisi - Aksanat ücretsiz etkinliklerle sanatseverlere
ulaşıyor. Aksanat'ta yann saat 12.30 ve 17.30'da Mario
Lan2a'mn"BecauseYou'reMine"adbfıbniİngilizce •
orijinabnden büyük ekranda gösterilecek. Genç yaşta
yitirdiğimiz Amerikab tenor Lanza, bu filmde en güzel opera
aryalannı ve Napoliten şarkılannı sunuyor. Aksanat'ta yann
saat 12.30'da videodan büyük ekranda "Gilbert Becaud"
konseri dinlenebibr. Saat 18.00'de ise Opera Bale
Söyleşileri'nin üçüncüsü gerçekleşecek. Söyleşide Prof. Dr.
Metin And, "Mozart'ın Daha Az Bilinen Operalan" üzerine
söyieşecek.
Tarkan, kaset piyasasını
canlatıdırdı :
• Kültür Servisi - Bu haftanın en çok satan kasetleri Ace
Of Base ve Tarkan'ın son kasetleri. Son zamlardan sonra
düşüş gösteren kaset piyasası Tarkan'ın son kaseti
" Acayipsin"in piyasaya çıkmasıyla birbkte canlandı.
Tarkan'dan sonra listede ikincüiği" Akıllı Ol" adb
kasetiyle Bülent Ersoy abyor. Ayşegül Aldinç'in " Alev
Alev", Burak Kunt'un "Çılgınım- Benimle Ol" ve
Asya'nın "Asya 94" albümleri de bstenin üst sıralannda
göze çarpıyor. En çok satan yabancı kaset ise Ace Of
Base'in "Sign" ve Mariah Careyin "Music Box" adlı
kasetleri. Selin Dion'un "ColorOf My Love" albümünün
yanısıra "Philadelphia" ve "Schindler's List" filmlernin
müziklerini içeren soundtrack kasetler de en çok satanlar
arasında hulunuvor.
'35 yıl öncesi 35 yıl sonrası'
• Kültür Servisi - Ressam Munip Özben, "35 yıl öncesi 35 yıl
sonrası" adını verdiği, eski ve yeni çabşmalanndan oluşan
sergisini 27 mayısta Soyut Sanat Galerisi'nde açacak. 1932
yılında Erzincan'da doğan sanatçımn 1951-1993 yıllan
arasında şiirleri, incelemelen ve resmleri çeşitli dergilerde
basıldı. 1957 yılında Zeki Kocamemi'nin kübist ve
ekspresyonistanlayışındanektilendi. 1955ve 1956yıllannda
gerçekleştirdiği bir dizi "nü" çabşmasında da bu anlayışın izleri
görüldü. 1959 yıhndan sonra ise Munip Özben'in eserlerinde
duygusal coşkunun ağır bastığı dışavurumcu bir anlayış hakim
oldu. ••Çamlıtepe", ve "Namık Kemal Mahallesi'nden" adlı
peyzaj calışmalannda da bu etki görüldü.
Sarah Ferguson'a film teklifi
• LONDRA (A.A) - York Düşesi Sarah Ferguson. savaşçı kra-
bçe Boadicea'yı canlandırması için fılm tekbfı aldı. İngiltere
krabçesinin ortanca oğlu Prens Andrew ile evbbkleri "kayalara
oturan" York Düşesi Sarah Ferguson, fibn dünyasına girmeye
hazırlamyor. Sunday Times dergisinin manşetten verdiği
habere göre. düşes, Ken RusseU'ın çevireceği filmde savaşçı bir
krabçe olan Boadicea rolünü canlandırmak için teklif aldı.
Gazete, kadınlardan oluşan ordusu ile savaşlara giren ve bazı
sahnelerde çınlçıplak kırbaçlanan Krabçe Boadicea rolünün
Sarah Ferguson tarafından incelendiğini, Düşes'in filmin
senaryosunu okuyup beğendiğini bildirdi. Ferguson teklifi
kabul edip etmeyeceğini henüz acıklamamış. 14 milyon sterüne
mal olacak fılm, 1. yüzyılda İngiltere tahtmda oturmakta olan
Krabçe Boadicea'mn saldırgan Romahlara karşı ülkesini nasıl
kahramanca koruduğunu anlatıyor.
Gençlik Günleri'nde bugün
• Kültür Servisi - İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrolan'run her
yıl düzenlediği "Gençbk Günleri" ücretsiz etkinliklerle Harbiye
Muhsin Ertuğrul ve Kadıköy Haldun Taner Sahnesi'nde
sürüyor. Bugün Harbiye'de Griffıth'in "İntolerance" adlı fibni
videodan izlenebilir. Grup Hadsafha saat 17.00'de Harbiye'de
bir konser verecek, Theatrama Topluluğu ise "Efendinin
Sevgibsi" adb oyunu sahneleyecek. Harbiye'de aynca, Fransız
Kulübü'nün "İstanbul'u Yaşamak", Afet Demet'in heykel
sergileri gezilebibr. Bugün Kadıköy'de ise Ardino "Medela"
adb oyunu sahneleyecek. Kadıköy'de aynca dekor, kostüm ve
fotoğraf sergileri de gezilebibr.