Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 MAYIS1994 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
İstanbul Festivali her şeye karşın, geleneğini sürdürme ve çizgisinden ödün vermeme savaşında
NejatBey'sizilkfestival, azve özEVtNtLYASOĞLU
İstanbul Festivali, 22 yıldan
beri ilk kez Nejat Bey'siz! İlk
gûnden beri festivaline sahip çı-
kan, onu İstanbullulara tarihi
bir kurum olarak armağan
eden Nejat Bey'in yokluğuna
inanmak zor. Kuruculuk yaptı-
ğı kurumlan yıllarca daha iyiye
götürmek için uğraşan, her tür-
lü aynntıya karizmaük kişiliği
ile eğilen bir önderdi Nejat Ec-
zacıbaşı. Onun maddi ve mane-
vi eksikliğini duyan İstanbul
Kültür ve Sanat Vakfı, bu yıl-
çeşitli sıkıntılar içinde.
Türkiye genelindeki kemer
sıkma politikası sonuçta sanat
kurumlanna da yansıdı. Dola-
nn değerindeki değişiklik, nice
sanatçının programmı son da-
kikada iptal etmesine yol açtı.
Sanatçılann kaşesi ödense de
yol ve otel giderlerini ödemek
büyük sorun. Önceden destek-
lemeye söz veren bazı kuruluş-
lar, son dakikada sponsorluk-
tancaymışlar.
Kuruluşlar desteği çekti
Yöneticiler, düzeyi ve çizgiyi
yitirmemek için büyük savaş
veriyorlar. Bu yüki sponsorlara
baktığınızda, Festivalin 22 yıl
öncekı kuruluşunda yer alan
sponsorlardan birçoğunun
artık adını göremiyorsunuz.
Örneğin. Koç Holding, Enka,
Sabancı Holding, Akbank, Tat-
ko, Çarnuldı, Aksa, Ünilever,
Yapı Kredi Bankası, Vakıflar
Bankası, Ege HoMing, Halk Si-
gorta, Sandoz, tş Bankası, BP
Petrolkri ve bu gruplara bağlı
şirketler, artık desteğini çeken
kuruluşlar arasında.
Uluslararası bir ünü olan, ni-
ce büyük sanatçının bugüne
dek geîip geçtiği tstanbul Festi-
vali ise her şeye karşın geleneği-
Hâlâ sponsor bekleyen ve son
dakikaya dek iptal edilmemeye
çalışılan konserler arasında
bulunan akordeoncu James
C rabb,(üstte, solda), BBC Senfoni
Orkestrası (üstte, sağda) ve
orkestranm şefi Günther Herbig.
ni sürdürme ve çizgisinden
ödün vermeme savaşında. Hala
bu veya benzeri kuruluşlanmız-
dan umutla destek bekleniyor.
Vakfın Genel Müdürü Melih
Fereli, "Gişe geliri ancak yûzde
35'i karşılamakta. Bir de ekono-
mik sıkıntıdaki >atandaşın bu
yılki fesrhale ilgisi ne olacak,
tahmin edemiyonız. Özel kuru-
luşlar hala İstanbul Kültür ve
Sanat Vakfı'na bu festi>alde da-
ha çok dinletinin iptal edilmeme-
si için arka çıkabilirier. Örne-
ğin, festival kitabına 2000 dolar-
lık ilan verildiğinde >eya bir ku-
ruluş 30 milvon TL'Iik bilet
aldığında dahi bir konserin ger-
çekleşmesine katkıda buinnabi-
lir. Hala daha sponsor bekleyen
ve son dakikaya kadar iptal et-
memeye çahşacağımız olaylar
arasında piyanist Shura Cher-
kassky, BBC Senfoni Orkestra-
sı ve akordeoncu James Crab
gibi isimlerin kooserieri var.
Eğer hiçbir çarcmiz kalmazsa
Cherkassky'yi getirebilmek için
vakıf çaJtşanlan maaşlanndan
feragat edecek!" diyor.
Her yıl daha önceden dinleyi-
ciye sunulan başvuru formlan,
ancak geçen cumartesi ortaya
çıkabildi.
En pahalı dinleti 400 bin li-
ralık biletten başlayan Dresden
Filarmoni Orkestrası'nın kon-
serleri. Caz olaylan da klasik
dinletilerden aynldığından
artık sabahlara kadar bilet kuy-
ruğu bekleyenlere rastlanmı-
yor.
4 nisan tarihinden sonra, ha-
zır program yeniden ele alınmış
ve yapılan iptallerle yeni şekline
kavuşmuş.
İptal edilen olaylann başında
Kirov Opera ve Orkestrası gelı-
yor. Melıh Fereli, "AJtı temsil
için konuşmuştuk. Sonradan üç
temsile razı oJdular. Nicoiai
Gedda kaşe almamaya bile razı
oMu. Ancak korosu. solistieri.
büyük orkestrası ile bu topluluğu
destek leyecek kuruluşumuz
çıkmadı, çok üzülerek iptal et-
tflt" diyor. Son dakikada iptal
edilen diğer etkinlik de Roland
Petit Marsilya Ulusal Balesi'nin
gösterisi.
Festival yöneticilerinin canı-
nı sıkan bir başka konu daha
var. Bugüne dek yönetim mer-
kezi olarak kullandıklan Yıldız
Sarayı müştemilatından Kültür
Bakanı tarafından çıkanlmala-
n! Uluslararası ünlü sanatçıla-
nn gelip gittiği, kuyruklu iki pi-
yanonun banndığı. ara sıra
küçük dinletiler, konferanslar
ve basın toplantılannın yer al-
dığı bina Türk lokantasına çev-
rilecekmiş. Şimdilik vakıf yöne-
ticilerinin dilekleri kendilerine
festivalin saygınlığını etkileme-
yecek bir yer gösterilmesi.
Acıklı bir tablo ama...
Önceki yıllann görkemli
programlanyla şımartılmış bir
İstanbullu dinleyici olarak bu
yılki festival kitapçığına şöyle
bir göz atınca gerçekten acıklı
bir tabloyla karşılaşıyoruz. An-
cak yine de az, ama öz bir prog-
ram secilmiş. Dresden Filarmo-
ni, BBC Senfoni, İngiliz Oda
Orkestrası, Janacek Oda Or-
kestrası, Le Putte Veneziane di
Vivaldi gibi topluluklar, piya-
nist Shura Cherkassky, flütçü
James Galway, çellist Jufiân
Lloyd Webber, kemana Frank
Peter Zimmerman. gitarist Nar-
cisco Yepes, piyanist Bruno Gel-
ber, soprano Hildegard Beh-
rend, soprano V ktoria de Los
Angeles, tenor Nicoiai Gedda,
şef Günther Herbig ve şef Mk-
hel Plasson müzik dünyasının
büyük isimleri.
Eğer 22. îstanbul Festivali'ni
izlemek üzere iki milyon lira
ayırabilirseniz bu büyük isim-
lerden birkaçını dinlemek tadı-
na varabilirsiniz. Önümüzdeki
hafta programlara aynntılı ola-
rak değineceğiz.
Aspendos Festivali 11 haziranda
• İstikrarpaketi,
Aspendos Festivali'ni
devufdu. İlk kez
yapılacakolan
Aspendos Opera ve
Bale FestivalTnin bazı
programlan istikrar
paketi nedeniyle
ertelenirken, festivalin
süresi kısaltıldı.
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Antalya'da haziran ayı-
nda yapılacak olan Aspendos
Opera ve Bale Festivali'nin bazı
programlan, hükümetin yürür-
İüğe koyduğu istikrar paketi
nedeniyle iptal edildi. 11 hazi-
randa başlayacak ve ilk kez
yapılacak olan festivalin süresi
kısatıldı.
Tifiis Balesi'nin 4 gösterisinin
ve İstanbul Devlet Opera ve
Balesi'nin sunacağı "Reqıriem"-
in iptal edildiği Aspendos Ope-
kez yapılıyor.
Opera ve bale sanatının geniş
halk kitlelerine ulaştınlmasını
hedefleyen festival, istikrar pa-
keti nedeniyle, bu yıl yalnız
Türk sanatçılann katılımıyla
gerçekleştirilecek. Akdeniz in-
sanın sıcak yapısıyla özdeşleşip
bir gelenek olması umulan fes-
tivalin, Antalya'yı "Opera ve
Bale Şehri" olarak tanımlaması
amaçlanıyor. 11 haziranda An-
kara Devlet Opera ve Balesi'-
nin sunduğu Ferit Tüzün'e ait,
ra ve Bale Festivali, bu yıl ilk "Midasın KuIaklarT adlı ope-
rayla başlayacak olan festival,
13 haziranda yine Ankara Dev-
let Opera ve Balesi sanatçı-
lannın sergileyeceğı "Daıridaki
Keraancı" opcraa v la sürecek.
Cumhurbaşkanhğı Senfoni
Orkestrası'nın seslendireceği,
Carl OrfTun bestelediği "Car-
mina Burana". 14 haziranda.
Ankara Devlet Opera ve Balesi
bünyesinde bu yıl kurulan Mo-
dern Dans Topluluğu'nun 16
hazirandaki gösterisinden son-
ra programda, 18 haziranda
Ankara Devlet Opera ve Bale-
si nın sergileyeceği "Damdaki
Kemancı" yer alıyor.
20 haziranda Mersin Devlet
Opera ve Balesi'nin sunacağı,
F. Atizade'nin bestelediği "Boş
Beşik"ten spnra programda, 22
haziranda İzmir Devlet Opera
ve Balesi'nin sunacağı, W. A.
Mozartın bestelediği "Saray-
dan Kız Kaçırma" operası yer
alıyor. 24 haziranda, İstanbuJ
Devlet Opera ve Balesi'inin
sunduğu, G. Puccciıri'nin yapıtı
"Turandot" ile festival sona ere-
cek.
ÜŞÜDÜŞÜNCEYE SAYGI
MEMETFUAT
Tfirk Klmliği
'Saraydan Kız Kaçırma'
haziranda Aspendos'ta.
22
Profesör Bozkurt Güvenç, Kültür Bakanlığı'nca ya-
yımlanan 456sayfalıkyapıtı Türk Kimliği'ne "Kültür Tari-
hinin Kaynakları" alt başlığını koymuş.
Yazar yapıtını şöyle tanımlıyor "Bu araştırma, insan-
bilim açısından Türk Kültür Tarihi'ne bir giriş denemesi
sayılabilir." (s. IX)
Kimlik ile kültür arasındaki sıkı ilişki, kimlik araştırma-
larını ister istemez kültür tarihine dönüştürüyor.
Yanıtlanması istenen soru kısaca şu: KimdirTürkler?
Orta Asyalı, Anadolulu, Rumelili, Müslüman, Sünni,
Alevi, Atatürkçü, Şeriatçı, Batilı, Doğulu...
Bozkurt Güvenç'in verdiği yanıt "Hepsi biziz. Ama
kimliğimizi, yani kültür tarihimizi bilmiyoruz. Köklerimi-
zi arayıp buldukça kendimizi tanıyacağız; kendimizi ta-
nıdıkça, umuyorum ki, karşıt gördüğümüz ötekileri ba-
ğışlamayı öğreneceğiz." (s. X)
Onun için de "Kimdir Türkler?" sorusuna doyurucu
bir karşılık ararken, 456sayfalık koca bir kitap bile ancak
Türk Kültür Tarihi'ne "bir giriş denemesi" olabiliyor.
Bu arada yanıt bulan başka bir soru da şu:
Türkler, Osmanlıların uzantısı mı, yoksa Osmanlı Im-
paratorluğu içinde kendi kültürel özelliklerini korumuş
ayrı birtopluluk mu?
Osmanlıların kendilerini Türk saymadıkları biliniyor.
Osmanlılar "Türk" adını önceleri göçebe Türkmenlerle
Yörükler için, sonraları da Türkçe konuşan Anadolu köy-
lüleri ile taşralılar için kullanmışlar. Osmanlıya "Türk"
demek büyük hakaret...
Selçuklular'dan kalma ünlü bir deyim de var: "Etrak-i
bi idrak" (Algılama gücü olmayan Türkler)... Konya Sel-
çukluları da Türkleri barbar savaşçılar olarak niteliyor-
lar. Sınır boylarına yerleştirilecek, düşman saldırılarına
ilk karşı koyacak savaşçı göçebe topluluklar. (s. 22)
Türkler ise Osmanlı hanedanının bütün dışlayıcı yak-
laşımlarına karşın kendilerini, 19. yüzyılın sonlarına ka-
dar, Müslüman Osmanlı devletinin en önemli üyesi ola-
rak algılıyorlar. Islamdan önce kabile ya da boy adıyla
anılırlarken (Göktürk, Uygur, Oğuz, Selçuklu, Kayı vb
gibi) artık "Osmanlı"dışında bir niteleme aramıyorlar.
Oysa daha Haçlı seferleri sırasında Batılılar, Türkçe
konuşan Anadolu halkını "Türk" diye anmış, Türklerle
savaştıklarını yazmışlar. Batı kaynaklarında "Turchia"
adı öylesine eski.
Ama "Türk milleti" sözü Osmanlı ülkesinde ilk kez 19.
yüzyılın ikinci yarısında duyuluyor.
Anadolu Türkleri ise 1920'li yıllardan önce Türkiye
adını hiç kullanmıyorlar. Ancak Osmanlı Devleti dağıl-
dıktan sonra Türk siyasa adamlarının "Türkiya'öan söz
etmeye başladıkları görülüyor. (s. 23)
Anlaşılan Osmanlı Imparatorluğu içinde yaşayıp gi-
derlerken Türkler kimliklerini hiç araştırmamış, "Kimiz.
kimlerdeniz, nereden gelmiş, nereye gideriz?" soru\an-
na yanıt aramamışlar.
Bu bilgilerle yaklaşılınca AtatOrk'ün Türklükle, Türk-
lerle ilgili özdeyişlerinin, günümüzün insanına gereksiz
gibi görünen birtakım sözlerinin altında bambaşka an-
lamlar • ıttığı kolayca anlaşılıyor.
örr .Kse "Nu mutlu Türküm diyene!" sözü...
P özdeyişteki 'Tür*üm"sözcüğünün yerine her ulus
k ıdi adını koyabilir.
Türk kimliginin Osmanlı kimliği altında ezilmediği bir
ortamda belki de bu söz hiç söylenmez, ya da barışı en
büyük değer diye yücelten bir savaş adamına çok yakı-
şacak, "Ne mutlu insanım diyene!" biçimini alarak bütün
ınsanlığı kapsardı....
Bozkurt Güvenç'in Türk Kimliği adlı yapıtı başka yazı-
larıma da konu olacak.
Osmanlılarla Türkler arasındaki ilişkileri yansıtmak
için yaptığım bu özeti, tarihçi Bemard Lewls'in sözleriy-
le bitirmek istiyorum: "Türkler Osmanlı boyunduruğun-
dan kurtulan son ulustur." (s. 221)
Saygun'ım piyano konçertolan, 'Türk Bestecilerinden Müzik'
ve Erden Bilgen'den Telemann'ın trompet konçertosuBestecüerimizve
yorumculanmızuluslararası CD pazannda
ÜNER BtRKAN
İZMİR - Müzikte uluslararası ol-
manın gizlerini şu son yıllarda yakala-
maya başladık. Çok değil, bundan bir-
kaç yıl öncesine değin, yorumcu-
lanmızın çıkardıklan LP'ler, giderek son
yıllann büyük teknoloji ürünü CD'ler,
dost ahbap arasında dağıtıhr, haür için
bir süre vitrinlerde, raflarda boy göste-
rirdi. O dönem artık sona ermiştir. Dün-
ya müzik piyasalannda alabildığıne.
amansız bir yarış sürüp gitmektedir.
Birkaç hafta önce okurlanma. dünya
ölçüsündeki piyanistimiz, övünç kay-
nağımız İdil Birefin CD'leriyle ilgili de-
ğerlendirmelerden bir demet sunmuş-
tum. Zaman elverdikçe, bu seçmeleri
sürdüreceğim. Bu yazımda, zon zaman-
larda difllediğim. okurlanmın da bir an
önce edinmelerini dilediğim üç CD ile il-
gili bilgiler vermek istiyorum. CD'lerin
ortak özelliği, üçünün de, Almanya'nın
önde gelen üç klasik müzik topluluğun-
ca gercekleştirilmiş olması. Bu topluluk-
lann yönetimini bizim genç kuşak or-
kestra şefleri üstlenmişler, solistlerimiz
görev almış. bizim bestecilerimizin yapı-
tlannı seslendirmişler. Uluslararası iş-
birliğinin çok güzel bir örneği bu.
Seslendirme, kayıt olağanüstii
Dışişleri Bakanhğı Kültür Dairesi'nin
desteğiyle ya>ımlanan CD'lere bir yenisi
eklendi: Adnan Saygun'un Birinci ve
ikinci Piyano konçertolan. Belki de bu
dizinin son plağı. İçinde bulunduğumuz
ekonomik bunalımdan da kaynaklanı-
yor bu yargım, bakanlığın anılan daire-
sindeki anlayış ve kadro değişikliğinden
de. Müsteşar Yardıması İsmet Birsel'in
dış göreve atanmasından bu yana, bu
son derece önemli kültür hizmeünin ne
yazık ki arkası gelmedi. Sözünü ettiğim
CD de, Birsel'in yöneticilik döneminin
ürünlerinden; kayıt, 1991 yılı Mayıs ayı-
nda Almanya'da, Kuzeybatı Alman
Radyosu (NDR) stüdyolannda gercek-
leştirilmiş. "Koch-Sdıwann'' fırması ka-
taloğundaki numaraa 3-1350-2. Say-
gun'un 1952-58 yıllan arasında yazdığı
Op.34 Birinci, 1985'te yazdığı Op.71
İlünci Piyano konçertolannı, Gölsjn
Onay'ın güven veren, jmrlak, dinç tuşe-
t
sinden dinliyoruz.
Hannover NDR Orkestrası'nı Gûrer
Aykai yöneüyor. Saygun müziğinin mo-
dal karakterini, kontrastlannı bir Türk
Ahmed Adnan Saygun'un eserieri Koch- Schwann, 'Türk Bestecilerinden Müzik'CD'si de Carillon'dan çıktı.
yönetmen olarak Alman müakçilere be-
nimsetiyor. Seslendirme, kayıt olağa-
nüstü. CD'nin kitapçığındaki notlann
yazannın da belırttiğı gibi. "...Orkestra
yazısı alabildiğine parlak, sokı partisi vir-
tüözce kurgulanınış olan bu konçertolan
dinkrken, Batı'mn büyük müzik usta-
lannın yazdıklanyla boy ölçüşecek bir
senfonik yapıtla karşı karşıya bulunduğu-
muzu anîıyoruz." E)ileğim. Batfnın or-
kestra şefleri. piyanistleri. bu CD'den
sonra "Saygun" adında. çağdaş müzik
evreninin bir devi olduğunun aynmma
vanrlar! Genç orkestra yönetmenimiz
Rengim Gökmen'in DüsseMorf Oda Top-
lukığu ve obuacı Taşkın Orayla gerçek-
leştirdiği CD. "Music of Turkish Compo-
sers/ Türk Bestecilerinden Müzik"
başlığını taşıyor. Carillon firmasında çı-
kanlan CD'nin katalog numarası, 24
753. İçinde, Nevit KodaDı'nın 1949*da.
Ulvi Cemal Erkin'in 1951 'de besteledik-
leri sinfoniettalarla, 1957 doğumlu genç
besteci A. Turgay Elrdener'in "Obua
Concertino'su ve "Mi'den Dört Bölümü"
yer alıyor. Düsseldorf Oda Tophduğu
da. obuaa Oray da övgüye değer yo-
rumlar sunuyorlar bu CD'de. Teknik
yapısı 1993 Ocak ayında Robert Schu-
mann Salonu'nda gercekleştirilen CD'-
nin, fınansmanmı Yapı ve Kredi Ban-
kası üstlenmiş; Düsseldorf Türkiye Baş-
konsolosluğu'nca düzenlenen bir konse-
rin kaydından dinliyoruz bu özenli CD'-
yi. Özelhkle Turgay Erdener'i tanımak,
bu genç bestecinin klasik Türk müziği
makamlan ve Türk halk müziği öğeleri
üzerine kurulu sağlam. renkli, kişilikli
orkestra yazısmı degerlendirmek için
bulunmaz bir fırsat.
Trompetçi Erden Bilgen. uzun
yıllardır Almanya'da yaşayan bir mü-
zikçi. O da. bir başka Alman toplulu-
ğuyla. Köin Oda Topluluğu ile çıkıyor
karşımıza. "Kammerensenıble CotogBe-
Kuthı" ticari markası altında piyasaya
sunulan,' 113-2 katalog numarasını taşı-
yan CDde Köln Oda Topluluğu, G.
Philipp Tetemaımın Sol majör Trompet
Konçertosu'nda Erden Bilgen'e eşlik
ediyor. Telemann'ın bu konçertosu,
aslında la majör tonunda ve Oboe D'-
Amore için yazılmış. trompet için Erden
Bilgen eliyle düzenlenmiş.
Konçertonun dûnyadaki ilk ve tek
kaydı bu. Erden Bilgen'in, bu yakınlar-
da Yeni Zelanda'da Auckland Senfoni
Orkestrası'nın esliğınde bir konser veren
bu dünya ölçüsündeki trompetçimizin
parlak stilini, pürüzsüz, acık seçik an-
latımını tanıtan. gerçekten olağanüstü
bir yorum, nefis bir teknik yapım...
Samsun'da 19 Mayıs şenlikleri
• Kültür Servisi - Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin
düzenlediğj 19 Mayıs 5. Kültür ve Sanat Şenliği çeşitli
etkinliklerle sürüyor. 19 Mayıs Gençük Bayramı nedeniyle
düzenlenen şenlık kapsamında bugün 11.00'de yapılacak olan
Ata'ya Saygı Koşusu, Uğur Mumcu Parkı'nda başlayacak.
18.00 ve 20.30'da Oda Tiyatrosu'nda 19 Mayıs Lisesi Tiyatro
Topluluğu'nca "Kurtuluş Destanı" adlı oyun sunulacak. saat
21.00'de de Cumhuriyet Meydanf nda konser ve halk oyunlan
gösterisi yapılacak. Şenlik yann, 19 Mayıs bayram törenleri ve
sonrasındaki etkinliklerle sona erecek. Yann 18.00 ve 20.30'da
Oda Tiyatrosu'nda Samsun Büyükşehir Belediyesi Şehir
Tiyatrosu'nca sunulan "Eskicinin Tazesi" adb oyun
izlenebilecek.
Kitabm yanma ISISJ: 'Fahrenheit 451'
• Kültür Servisi- François TrufFaut'un "kitap yakılması"'
olayını bir itfaiye erinin gözünden anlattığı "Fahrenheit 451 "
adlı fılmi, yann saat 19.30'daEvrensel Kültür Merkezi'nde
gösterilecek. Ray Bradbury'nin bilimkurgu romanından
uyarlanan film için. Truffaut şunlan söylüyor:
"Bir gün bir arkadaşımla bilimkurgu üzerine konuşuyorduk.
Ona bu türden hoşlanmadığımı, çünkü bilimkurgunun
gerceklikten çok çok uzak, olaylarda çok başına buyruk
olduğunu, bende heyecan uyandırmadığını söyledim.
Arkadaşım karşı çıkarak bana. Ray Bradbury'nin kitabını
anlatü. Kitapta betimlenen, kitaplann yasaklandığı bir
toplumdu; itfaiyeciler yangın söndürmüyor. kitap yakmak
üzere yangınlar yaratıyorlardı.
Her şeye rağmen bu kitaplan okumak isteyenler ise, kitap
metnini belleklerine yerleştirerek kitabı yaşatma mücadelesini
sürdürüyordu. Bunu duyduğumda, hemen filmi yapmaya
kararverdim."
'Sakıncalı Piyade' Burdur'ıla
• BL'RDL'R (Cumhuriyet)- Uğur Mumcu'nun yazdığı,
Rutkay Aziz ve Metin Balay'ın yönettiği 'Sakıncah Piyade',
Ankara Sanat Tiyatrosu (AST) oyunculannca 15 mayısta
Burdur'da sahnelenecek. "Sakıncah Piyade". Devlet Hastanesi
Tiyatro Salonu'nda saat 18.30 ve 21.00'de olmak üzere iki kez
oynanacak.
'DevletOperave Balesi, hareketlive başanlıbir sezongeçircü'
ANKARA (AA) - Ankara, İstan-
bul, İzmir ve Mersin'in kültür ve sa-
nat yaşamına değişik bo>"utlar geti-
ren Devlet Opera ve Balesi (DOB),
1993-94 sezonunun son gösterileriyle
seyircisini selambyor. DOB. mayıs
ayıyla birlikte izleyicisine "şimdilik
boşçakal" diyor.
1993'ün Ekim ayında başlayan ve
yeni sezonda 4 ilde değişik opera ve
bale yapıtlanna imza atan DOB, se-
zon sonunda, mükemmelliğinin yanı
sıra zorluğu tüm müzik otoritelerince
kabul edilen bir opera baş yapıtını
sergilemeye hazırlanıyor: "Lobeng-
rin..." 1993-94 sezonunu değerlen-
diren Devlet Opera ve Balesi Genel
Müdürü Rengim Gökmen, kurum
olarak bu sezonu oldukca hareketli
ve başanlı bir şekilde geçirdiklerini
belirtti.
DOB ailesine en son katılan Mer-
sin Devlet Opera ve Balesi'nin bu sa-
nat sezonunda sergilediği yapıtlarla
gerekleri yerine getirdiğini, yetkinli-
ğini kanıtladığını söyleyen Gökmen,
"Mersin Devlet Opera ve Balesi ger-
çekten övünç duyacağımız bir düzeye
geMTdedi. ' .
İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin,
seyirciden ilgi gören yapımlara
ağırlık verdiğini kaydeden Rengim
Gökmen, Istanbul'un sergilediği
yapıtlann yanında, gercekleştirdiği
özel gecelere de dikkati çekti. Bu bağ-
lamda, Türk balesinin kurcusu kore-
ograf Dame Ninette de Valois ile dün-
yaca ünlü soprano Leyla Gencer adı-
na düzenlenen onur gecesini anımsa-
tan Gökmen, "Bunlar bizûn tarihimiz
için önemli olaylardır" dedi.
Gökmen, İstanbul Devlet Opera
ve Balesi'nin AKM'de yapılacak
onanm nedeniyle sezonu biraz erken
kapatmak zorunda kaldığını da söz-
lerine ekledi.
Ankara'nın hareketli sezonu. ger-
çek bir Wagner operası, "Lobengrin"
ile kapatacağına dikkati çeken Ren-
gim Gökmen, "Hareketin doruğunu
Lohengrin operası olosturacak. Sah-
nelenmesi, teknik ve müzikal açıdan
çok zor olan bu yapıt, biz Türk sa-
natçdan açısından çok önemli.
Yıllann özlemi gercekkşiyor" yoru-
mupu yaptı.
Önceki yıl kurulan Modern Dans
Topluluğu ile etkinliklerine bu yıl
başlayan ve caz ağırlıklı çalışmalar
yapan Ankara Pop Grubu'nun baş-
kentte ve tume programlannda bü-
yük ilgi ve başan derlediğini anlatan
Gökmen, Murat Göksu'nun yazıp
yönettiği "öylesine Bir Dinletr"nin
100. temsiline ulaşmasını da, bu sezo-
nun "ayn bir özeİBği" olarak değer-
lendirdi.
Olağan programlann tamamlan-
masından sonra, açık havada gerçek-
leştirilecek gösterilere baslayacak-
lannı kaydeden Gökmen, bu projeye
çok büyük önem verdiklerini de be-
lirtti.
"YIMUS Emre Oratoryosu" ile baş-
layan Türk bestecilerinin yapıtlannın
CD repertuvanna kazandınlmasına
bu sezon. "Atatürk Oratoryosu"yla
devam ettiklerini hatırlatan Gök-
men. "Törk bestecilerinin eserlerinin
tamammın CD kaydını gerçekleştire-
cefiz. Sırada 'Gülbahar'. 'Midâs'ın
Kulaklan', 'AIi Baba ve Kırk Hara-
miler" adlı yapıtlar var" diye konuştu.
1993-94 sezonunda, izleyiciden yo-
ğun ilgi gördüklerini, biletlerini sat-
makta zorlandıklan birgösterinin ol-
madığını da vurgulayan Gökmen,
"Sooucta önemli bir sezon geçirdiği-
mize imuııyonım. Izkyici tepkileri ve
mektupUn da bunu gösteriyor" dedi.