25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS1994 ÇARŞAMBA 14 KULTUR 6. ULUSLARARASI tSTANBUL TÎYATRO FESTTVALÎ 'Tekrarlardan bir büyü,bir büyüden bir hayat'bir maratonu sergıleyerek bir başka zora soyunmuş. Yazann, Batı drama kurallannm yanı sıra. özellikle Orta- doğu ve Anadolu'dakı çeşitli seyır bi- çımlennın. çeşitli oyun biçimlerinin yenıden çatılması uzenne kurulu üçle- menın yönetmenı. Mustafa Avkıran. Ovnavanlar ıse Antalya Devlet Tiyat- rosu oyunculan Dilin sahneye konması "Benim ovunlanmın, bu üçlemeden bahsedhorum, en temel özelliği, etı te- mel gerekliliği, dilin sahneye kon- masıdır. Çiinkü benim dilimin şiirsel ol- duğunu söylemek ya da şiirsel bir dili kullandığımı sövlemek ya da giderek manztım yazdığımı sövlemek, benim oyunlarımı açıklamak konusunda ve- tersi/ tanımlamalardır. Ben dili, dra- matik bir öğe olarak kullanıvorum. Sa- dece şiirsel divaloglar yazmak adına ya da manzum pives \azmak adına kul- lanmıvorum; düpedüz dilin sahnelenme- si, tıpkı bir orkestra partisyonunun icra edilmesi gibi düşünülmesi gereken bir şey. Hem karakterlerin kendi içerisin- deki renkk'rini. hem diğer figürierie ve oyunun bütünüvle ilgili noktalama işa- retlerini iyi bir masabaşı çaltşmasıyla iyi saptamak gerekiyor." Yanı zor ış Mungan'a göre oyun- lan, yeni oyunculuk bıçimlen. yeni rejı anlayışlannazorlayantekstler."Oyun- larımın. sahneye kovulması güç eserier olduğunun farkındavım. Bu, onların ti- "Oyunlanmın, sahneye koyulması güç eserler olduğunun farkındayım. Bu, onlann tiyatro yapıtı olarak zaaflar taşımalarından değil, etı az kendi kadar diğer unsurlannın da üstün kalitede olmasını gerektirmesinden kaynaklanıyor. Bu konuda kesinlikle alçakgönüllü değilim; ne yaptığımı ne y a/dığımı çok iyi bilivorum." SEYİNOKYAV Murathan Mungan. "Oda, Posterve Şeylerin KederT" adlı kitabında şiin "Körünü Öldürmek"te. "... Şiirimde tekrar dizeieri azdır / hay atım gibidir. kolay dömip ardıma bakmam" dıvor Gene a>nı kıtaptakı "Yaz için Poster'- 'de. "geleceği sağlamak için kundak- lanmış nice a>rıntı"dan soz ederkcn ıse "Tekrarlardan bir biiyü, bir büyüden bir hayat yaratmadık mıT" di>e soru- yor. Mungan. bu sefer tekrarlardan. "Mezopotamya Lçtemesi" adıyla 6. Uluslararası İstanbul Tıvatro Festıva- li'nin son gününü neredeyse bütünüy- le kaplayan bir üçleme yaratmış. "Me- zopotamya Cçlemesi" onun "Mahmut Ue Yezida", "Taziye" ve "Geyikler La- netler" adlı o>unlanndan oiuşuyor "Tekrarlardan bir büyü. bir büyüden bir ha\at. benim bu üçlemede yaptığun şeyi özetlemek üzere iyi bir ör- nek" dıvor. 12 yılda yazılan üçüncü oyun Üçlemenın ılk ovunu. 1980de>a\ı- mlanan "Mahmut ile Yezida". "Çok uzun yıllar dönem özeilikleri nedeniyle ödeneldi tiyatrolar tarafı- ndan sahnelenmedi. O>sa prodüksiyo- nu gereği masraf >e kadro gerektirdiği için, ancak ödenekli n'varronun altın- dan kalkabileceği bir oyun. Gene de yayımlandığı yıldan itibaren Anadolu'- nun birçok yerinde çeşitli liseler, üniver- siteler, küçük topiulukJar tarafından defalarca sahnelendi. Oyunun bu kadar geniş bir vüzölçümünde bu kadar büyük bir ilgi görmesi bana her zaman iyi gel- ntiştir, bu oyunla ilgili belki de taşıdığım en güzel şeydir bu." "Mahmut ile Yezida". bugün sahne- lenecek "Mezopotamya L'çîemesi"nın ilk a>ağı. Ama Mungan, ışe bu nıyetle başlamamış. üçleme kendiliğınden oluşmuş. "Ertesi yıl Taziye'ji yazma- ya başladım. 'Gevıkler Lanetler'in ka- navasını düşünmeye başladım. Derken üç aşağı beş yukarı aynı zaman dilimle- ri içerisinde, bir üçieme fikri oluştu. Üçüncü oyunun, "Geyikler Lanetler"- in yazılması y aklaşık bir on iki yıllık za- man dilimine y ayıldı. Ama sonuçta 92 sonbahannda hepsi okur karştsına toplu olarak çıktı." İlk kez bir tiyatro maratonu Bugün dc üçü birden, Yunus Emre Kültür Merkezı'nde sahneve çıkıyor. "Zamanın küUerinin savurduğu insan- lan... masalları... sevdaları... yeniden aniatmak, yeniden dinlefmek kolay de- ğildir. Hiçbir yeniden kolay deği'ldir" diyor Mungan "Geyikler veLanetler"- de. Tiyatro Festıvalı de. ılk kez bövle Sinemayıldızlığından, ayakkabı boyaolığına Kültür Servisi - Bernardo Bertolucci son fılmi "Küçük Buda"nın oyuncu kadrosuna. Keanu Reeves, Bridget Fonda ve Chris İsaak abı ünlü oyun- culann yanısıra, Katmandu sokaklannda ayakkabı boyayıp, turistlerden para kapmaya çalışan bir Hinth çocuğu da ekledi. Kısa süren sinema yıldızlığını geride bırakan. dokuz yaşındaki Raju. tekrar "hayatının rolü" sokak çocukluğunu oynamak üzere boyacı sandığının başına döndü. 11 kardeşı ıle birlikte yaşam mücadelesı veren Raju. henüz kendısini üne ka\ uşturan fılmi görme olanağına kav uşamadı çünkü 'Küçük Buda'- nın Hindıstan"dagösterime*gireceğınedairherhangıbirumutyok. Müş- tenlen çoğunlukla tu- rist olduğundan İngi- lizce, Almanca, Fransızca ve İtalyan- cayı derdini anlatabi- lecck kadar konuşan Raju. "Tiim yabancı turistler beni tanıyor- lar. Oysa ben henüz fil- mi göremedim" dıyor. Raju "Küçük Buda"- da Tibetlı bir Lama"- nın reenkarnasyon ol- duğuna inanılan üç çocuktan bınni can- landınyor. 1992'nin yazında NepaFde çekımlere başlayan film ekibi, o tarihte henüz Raju'- nun rolü için uygun birini bulamamışlardı. Benoluccfnin asistanı Suresh Ver- ma. Katmandu so- kaklannda amaçsızca dolaşırken yaruna yaklaşıp ayakkabısını boyamayı öneren Raju ile işte tam bu arayış anında karşı- laştı. Verma, Berto- lucci'yı setten alıp der- hal Raju"yu gösterme- ye götürdü. Bertolucci çocuktan ağlamasını sonra da gülmesini is- tedi. Bu ilk sınavı ver- mek hiç zor olmadı, turistleri etkıleyip para koparmak için her gün ağlama ve gülme rolünü başany- Ia oynayan Raju için. 25 milyon dolara mal olan "Küçük Buda" fılmindeki ro- lüne karşılık Raju, 15 bin dolar ücret aldı. Aynca çekimler için bedava Fransa, Italya ve İngiltere yolculuklanna çıktı. Raju'nun anne babası bu parayı bir bankaya yatırdılar. Ancak yaşı gereği Raju bu parayı ne çeke- bıliyor ne de kullanabiliyor. Bu nedenle Raju ağabeyi Mantu ile birlikte eski işine dönmüş bulunuyor. Raju oyunculuğu çok sevdiğini ve sürdürmek istediğini söylüyor ama Hint sinema endüstnsınde çocuk rollen genellıkle üst sınıftan çocuklara veriliyor. Bu nedenle. Raju şimdilik "Küçük Buda"dakı başansını sadece tunstlerden para almak için kullanabiliyor. Mantu bir tunst gördüğünde hemen önünü kesip "Çok ünlü bir yddız tanıyorum eğer biraz para verirse- niz onu sizinle tantştu-ınm" dıyor ve böylece ekmek parasını kazanıyor. Ama Raju birkaç kunıştan daha değerlı olduğunu da biliyor. Üçlemenin ilk oyunu 1980'de yavımlanan 'Mahmut ile Yezida'yı Antalya Devlet Tiyatrosu sahneliyor. yatro yapıtı olarak zaaflar taşımaları- ndan değil. en az kendi kadar diğer un- surlannın da üstün kalitede olmasını ge- rektirmesinden kaynaklanıyor. Bu ko- nuda kesinlikle alçakgönüîlü değilim; ne yaptığımı ne y a/dığımı çok iyi biliyo- nım. \ ani çok iyi bir oyuncu. çok iyi bir yönetmen, çok iyi bir dans düzeni. iyi kosrümler, iyi dekorlar. yaratıcı, oyunu alıp götürecek yaratıcı unsuriar ol- madığı sürece oyunun tuzaklan başlı- yor, oyunun tehlikeleri başlıyor." Bir serüven, arayış, yolculuk Ne var kı o oyunlannı \azarken. ha- >al gücünü gündelığın şartlannın be- lırlemesıne ızm \ermivor. bu tur olasılıklan hesaba katmıyor. "Ben oyun yazmak istiyorum, nasıl oyun y azacağımı biliyorum, bu oyunlan nasıl y a/manı gerektiği konusunda bir aray t- şa, bir serihene, bir yolculuğa çıkıyo- rum. Diğer sanatlaria olan yakın ilişkile- rim, diğer sanarJarın anlatım olanak- lanndan oyunlarun için de yararian- mayı getiriyor. V ani örneğin, hep sine- ma bugüne kadar tiyatronun anlatım olanaklarını massetmiştir. kendine çek- miştir. Ben sinemayı tiyatro için mas- setmeyeçalışıyorum. Mesela "Mahmut ile Yezıda'da bir sahne vardır, hiç söz yokhır, sadece Mahmut ka»al çalar ve bir çağlayaran önündedir. Şimdi bu eğer sahiden riy arronun bir artistik an- lattmı açısından; iki, teknik donanım açısından başanlamı>orsa bu sahne ku- surludur, tekstin kusuru demek değildir. Bu, artistik donanımın. teknik do- nanunui yetersi/liği demektir. Bunlar olmadığı sürece de zaten oyun anlam- landınlmışolmaz. Çünkü oyunu anlam- landırmak diye bir sey »ardır. sahneye koymanın ilk şartı budur. Merin anlam- landırmak, mernin noktalama işaretle- rini doğru görmeyi ve doğnı saptamayı gerektirir. Pekı. >a tekrarlar? Hani. "tekrariar- dan bir büyü, bir büyüden bir hayat?" O tekrarlar kı. bır-ıkı eleştınyc bıle konu olmuşlardı. "Bu üç oyundan yola çıkarak bir şey söy lemeye çalışıy onım: Yani Murathan Mungan dramaturjisinin bu üçlemede ortava çıkan en temel özelliği, döngü üzerine kurulmuş olması. Döngü ise tekrarla, yineleme ile sağlanan bir şey. Bu konuda daha çok Batı dramaturjisi- ne endeksli, dünyada yapılmış her şeyi Batı dramaturjisinin gözlükleri ile gö- ren insanlar. benim yapmaya çalıştığım şeye uyanmıyorlar ve bunu tabii o göz- lüklerie baktıkları için, bir kusur olarak görebiliyorlar." 'Yineleme benim seçünim' Öyleyse, nedır yineleme'1 "Yineleme eğer tekrar ettiğiniz şey her seferinde başka bir düzleme katlanmadan, spiral biçimde gelişmiyorsa, aynı şevleri aynı boyutlarda ve aynı içerikte tekrarlıyor- sanız, tekrardv. Ama o şey giderek hal- kasını genişleterek, spiral bir biçimde farklı düzlemlere katlanıy orsa. seçilmiş bir şeydir. İnsanlann seçimleri, kusur ya da yetersizlik değildir. Burada ciddi bir tanım kaybı var, tiyatroyu sadece Batı tiyatrosu olarak görmek ya da Amerikan draması olarak görmek var. Bence bu bilginin körüye kullanı- Iması; bence yapıtlar kendilerine nasıl yaklaşüması gerektiği konusunda za- ten alıcılanna bir şey söylerler. ipuçları verirler. Zaten daire metafor üstüne kurduğum bir şe> tabii ki döngü, tabii ki yineleme sağlayacaktır. Eğer ben aynı şevleri hiçbir düzleme katlamadan söyleseydim bu bir kusur olabilirdi. ama bu benim seçimim." Belli seçimler ve temalar Mungan, zaten bellı secimlen. belli tcmaları olan bir yazar. Hatta tema- lannın. onun ımzası olduğu bıle sövle- nebılir "Benim seçtiğim şevler var, bunu herkes de biliyor, şiirierinde bunu yapıyorum. "Mahmut ıle Yezıdanın başlangıcında mesela. uzunca bir aşk sahnesi «ardır. Ben bu kadar iyi aşk sahneleri, aşk sözcukleri yazan biri ola- rak enayi olduğumdan onları bir daha bir aray a getirmemiş değilim ki. Yani 'Mahmut ıle Yezida' oyummun başı- nda bir kez karşı karşıyadırlar ve sonu- na kadar onları ayınnm. Onları ayıran tüm sürece onları ayıran koşulları yer- leştiriyonım. Yani bö>le bir seçimim var benim, yoksa bu kadar iyi becerdi- ğim. kotardığım bir şeyi tekrarlama- mamuı nedeni, bir riy atro kusuru değil. Tıpkı bir romanfîgüriigibi Nitekim mesela özellikle Ortadoğu'- daki çeşitli hatklann y ararhğı çeşitli se- yirlik ya da rirüel şeylerde çok gördü- ğümüz bir şey vardır: Narrasyon. an- latım. Ben birçok kahramanımı başka- lannın ağzuıdan anlattırarak. tıpkı bir roman fîgürii gibi kullandım. Diyelim ki Yezidi köyünün ağası Miro oyunda hiç görünmez. Ama sözü geçer. Yani onun tıpkı çok iyi bir ma- salcı, çok iyi bir anlatıcı gibi oyun kişi- teri tarafından anlatılması gerekir. \üzü göriinmeyen, ama ağırlığı çok hissedilen dengelerden bir tanesi. Ya da Mahmut'a aşık olan Keyto Ağa'nın kızı Gülüşan. Aslında başlı başına bir figür, yani onun da tıpkı bir masal gibi anlatılması gerekiyor. Bence bu bir ti- v atro iiğesi. Ama Batı tiv atrosunda bövle bir şey yoksa, bu görüİmüyor. Yani benim ken- di geleneksel kaynaklarımızdan yola çıkarak moderaize etriğim bir şeyi Batı bizden önce bulmadığı için ben suçlu du- ruma düşürülmeye çalışılıvonım. Oysa dramatik seçimler kendilerine yaklaşn Imasında hangi avgıtlann kullanılması gerektiğini söylerler, eğer kotarılabil- mişlerse. Yani seçimini başanyla gerçekleşti- ren her yapıt kendisine nasıl yaklaşı- Iması gerektiğini zaten seyircLsine, alıcısına söyler: Bana böyle yaklaşır- san benı anlarsın ya da tadıma vanr- sın' benim keyfime varırsın der." Ardarda üç oyun birden Evet. bugün gerçek bir maratonla karşı karşıyayız. Üç oyun birden, üç oyun arka arka- ya Mungan kendi adına, seyircı olarak bir tiyatro ya da sınemada on dakika- da çok rahat sıkılabıhyor. ama çok ıyı kotanlmış bir ışı de. üç buçuk saat ne- fes almadan se\ redebılıyor. Yanı aslında zaman. sahnede nasıl kullanıldığına bağlı "Yani bir oyunun bir buçuk saat ya da bir saat süriiyor olması, onun sıkıcı olmadığı anlamına gelmez. Sadece bu beladan çabuk kurtulma sansı tanır se- yircisine. Ama seyir gelenekleri çok kirletildi, yani insanlar çok tek bir ti- yatro se\ retmey e basladılar. Pek çok şeyi bir müzikal ritmiyle ya da işte sinemayı televizvon gibi sejret- mek istiyorlar. Bu. Batı külrürümin çok empozan y anlarından bir tanesi. Turkiye'de tivatroda birbirinden çok farklı alanlarda çok farklı aravışlar, deneme riyatrolan. çeşitli stillerde ti- yatro olmadığı için sey irci ister istemez tek tempoda oyun ritmine koşullandı sonyıllarda. Dolay ısıy la da biraz kendinden emek gerekfiren şeyler konusunda sıkılıveri- yor." Genel durum böyle de olsa biz. bu- gün "Mezopotamya Üçlemesi"nı izle- mek ıçın Yunus Emre Kültür Merke- zı"ne gelecek seyırcılenn bir özellıklen olacağını. en azından empozan Batı kültürünü evde bırakacaklannı umu- voruz Bertolucci'nin son fılmi 'Küçük Buda'da oynayan 9 yaşındaki Raju, filmden sonra, tekrar 'yaşamının rolü* sokak çocukluğunu oynamak üzere boyacı sandığının başına döndü (sağda). Toplam 9 saat süren 'Mezopotamya Üçlemesi'yle gerçek bir tiyatro maratonu Daireler, ölümler, masallar ve ağıtlar ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Daire tamam olmuştur. Tek bir köy daire içine alınmıştır. Daire tamam olmuştur." Dairelerimiz, dairelenniz... Küçü- len. büyüyen ve iç içe gecen daireleri- miz, dışına çıkamadığımız, çıkılmaz savdığımız. bir ucundan açıhnca ne yapacağımızı bılemediğımız dairele- nmız. Yüzyıllarla tannlaştırdığımız ve sağlamlaştırdı&mız insanlık sırlan. işte bu yüzden "Mahmud Ue Yezida", işte bu yüzden "Taziye" ve "Geyikler Lanetler" Törelenn kurban ettiği insanlar. insanlann töreler için aldığı canlar ve bütün bunlann yanıtsızlığı. An- talya Devlet Tiyatrosu oyunculan. geniz yakan kızal toprağın üzerinde. bu sonılan: ölümü. sevgıyı. sevış- meyi, ağıtlan ve masallann aslını tartışıyorlar. Bu düpedüz tartışmak, sormak. yanıtsız kalmak. asla oyna- mak değil. Üçleme, bir insanlık destanı Yönetmen Mustafa Avkıran. "Oynamak degil" diyor. "kan akıt- mak" Çünkü masalın aslı da böyle. durmuyor kan, kan alınıyor. kan ve- riliyor. Alınıp verildikçe kan, çoğa- lıyor, tarih oluyor Doğan çocuğun karda çehklenmesi gibi. kanla çelik- lenıyor insan yüreği. Suskunluk vc ağıtlann gerçekliği, ıncecık kınlgan seslere dönüşüyor. vurulan göğüslcr çürüyor. kadınhk \eerkeklik kentlı- nın. yabanın bılemeyeceği. masalın ıçıne gırmedikçe anlayamayacağı bi- rer sessizlik oluyor. Kentlıyse bütün bu bilinmezliklen başka türlü ya- ratıyor. Yezıdilenn taptıklan veçızı- lince dışına çıkmamak gerektığine inandıklan daireleri, "kemiğin iç ta- rafına yazılmış" gızli kurallarla ko- tanyorlar. Çünkü bu bir insanlık öy- küsü, çünkü cınayetler kaçınılmaz ve ölümler bin bir çeşit. Murathan Mungan. Lokman ma- sallanyla Antalya Devlet Tiyatrosu oyunculannı ele gecirmiş. "Mahmud ile Yezida", "Taziye" ve "Geyikler Lanetler"den oluşan Mezopotamya Üçlemesı ile Antalya Devlet Tiyat- rosu oyunculan. törelerin tarihini. dairelerin kınlmalığını. yok suçlan ve tetiği çekenin bellı olmadığı cina- yetleri sorguluyorlar Sahneye ser- tasanmını Selahattin Yazar yapıyor. Oyunu sahneye uyarlayan Taner Çelik. yardımcı rejısörler Mine Tü- fekçioğlu, Payidar Tüfekçioğlu, Musa Lzunlar Oyunun sahne amır- lığını Salih Deveci, De\eci'nın yardımcılığını da İsmican Ekinci Törelere, toprak kavgasma karşı duran 'Mahmut tle Y czida." bütün coğ- rafy alarda, kinle ve 'at gözlükleriyle' sav aşan sevda öy külerini anlatiyor. dikleri. tarihin başlangıcı kızıl top- rak ve sahneye sarkıttıklan. parça- lanmışlığı ımgcleştircn çaputlar ve hcp ıssız \anan ateşlcrlc bin yıliık bir masalı yeniden yaratıyorlar Oyu- nun müziğı. Hans Tschıntsch'c. dans düzeni Sigrid Seberich'e \ c sah- ne ve giysi tasanmı Naz Erayda'ya ait. Geleneksel dans \e muzik dü- zenlennı İhsan Kılavu yaparken. ışık yapıyor. Kondüvit Ersin Baytaş. ışık kumanda Hakan Doğan. Akse- suvar yaratımı Mehmet Seviş, Tay- yar Nazım Ararat \c Musa Çetinka- ya'ya ait. Oyunda başlıca rollcn Pa- yidar Tüfekçioğlu, Mine Tüfekçioğ- lu, Mustafa Yavuz. Necmi Çavdarlı, Erdal Tosun, Taner Çelik, Musa Lzunlar, Şule Öner paylaşıyorlar. Mahmud ıle Yezida"da anlatılan, bir sevda öyküsü. Toprak kavgasına \e törelere karşı duran. böyle durduk- ça destanlaşan. zorlaşan bir sevda öyküsü. Bütün coğrafyalarda. kınle ve "at gözlükleriyle" savaşan sevda öykülennı anlatıyor Mahmud Ue Ye- zida. Caymak ya da kurban olmaya razıolmaküzennebirsöylence Daı- relere yenik düşüp kurban edılmeyi kabul ettığımız bir insanlık masalı. Taziye'nin kökü, Güneydoğu'da etkısini sürdüren bir geleneğe da- yanıyor. Hasan ve Hüseyin"in şehit edilmelerine dayanatı eski bir Şiı ovunu olan Taziye. aşure törenleri sırasında. bir ölünün başında yapı- lan ve ölen kişinin yaşamını can- landıran bir geleneksel oyun. Ta- ziye'nin önemlı bir özelliği de olağa- nüstü kan ve şiddet öğelennin kul- lanılması. Tazıye'de. Hazretı Hüse- yin için çekılen aa. kişıvi anndınr. Ağıtlar yakılır. göğüsler dövülür. Mungan"ın bu geleneksel oyundan etkılenerek yazdığı Taziye ıse yine yasaklanmış bir sevda öyküsünü ve beraberinde getirdiği cinayetleri an- latıyor. Can ahnması gereken düğün evinden gelin kızı kaçırmakla başla- yan nefret ilişkisinin sevda öyküsü- ne dönüşmesi ve insanlann töre için bu sevda öyküsünü idam etmelerini anlatan öykü. güzel topraklar üze- rinde yaşanan acımasız töre öy küle- rini canlandınyor. Mezopotamya Lçlemesi nın üçüncü oyunu Geyikler ve Lanetler. İslanbul Tiyatro Fcstivali"nm ka- panış oyunu olarak belirlenen Me- zopotamya Üçlemesi, toplam 11 saat sürüyor. Yaşam biçimini tiyat- ro olarak belirlemış izleyiciler ve oyuncular için pek de uzun bir süre oîmasa gerek. Ankara'da. dün dünya prömiye- rini yapan oyun. dünyada ilk kez sahneyi 9 saat süreyle etkin bir bi- çimde kullanıyor. 50 kişilik bir ovuncu kadrosunun görev yaptığı Mezopotamya Üçlemesı. Anadolu- lu bir öyküyü evrenselleştirip bir in- sanlık destanı yaratıvor. Bütün yönleriyle Mimar Sinan • Kültür Sen isi - Türkıve. Balkanlar ve Ortadoğu'da 450'ye yakıneseryaratan Mimar Sinan'ın yaşamı ve ürünlcri. altı haftalık bir seminerdizisine konu oldu. MımarlarOdası İstanbul Büy ükkent Şubesı'nce düzenlenen semıner. her pazartesı günü saat 18.30"dan itibaren Prof. Dr. Aptullah Kuran tarafından v eriliy or. Sınan'ı v e eserlerini zengın slav t ve çizim gösterileriyle anlatan Prof. Kuran"ın seminerlenni. kayıt yaptıranlar izleyebiliyor. (Kayıt için tel: 251 91 37 4hat) B.Ü Güzel Sanatlar Bölümüsergileri • Kültür Servisi - Boğazıçi Üniversitesi"nın tüm fakülte ve yüksekokullannda okuyan öğrencileri. yıl sonu sergilerini sene boyunca çalıştıklan atölyelerde açı\ orlar. Bu sergide 261 öğrencinin çalışmalan teşhir edilmekte. Dünaçılansergi. Mayıs 1994 tarihine kadar dev am edecek. Bu sergiye Nilgün Bilge Atölyesi öğrencileri (seramik-heykel). SakineÇil Atölyesi öğrencıleri (seramik-heykel). Dilek Demirci Atölyesi öğrencileri (resim). Dr. Fethıye Erbay Atölyesi öğrencileri ' (uygulamalısanatlar-resim)ve • Gregory Wolff Atölyesi öğrencıİen (resim) katılacaklar. - UlUSl*R*R«SI ISIANBUl IİVKIR0 lESTİHMİ ^TİYATRO FESTİVALDE BUGÜN : 21.15 Taksim Sahnesi Bernarda Alba'nın Evi- Theater an der Ruhr 15.00 Yunus Emre Kültür Mer- ; kezi Mezopotamya Üçlemesi- An- . talya Devlet Tiyatrosu Theatrama Topluluğu, 'Efendinin Sevgilisi'ni sahneliyor Kültür Servisi Geçtığimiz yıllarda İstanbul Fransız Kültür Vlerkezi bün- yesinde çdlışmalarmı sürdürmuş olan oyunculardan kurulu Theatrama Top- luluğu. "Efendinin Sevgilisi" adlı oyu- nu sahneliyor. Bu oyun. ünlü yazar Al- bert Cohen'ın aynı adlı 8 yüz sayfalık dev romanının dünyadaki ilk uyarla- ması. Bu ılk uyarlamayı topluluğun yö- netmenı Ajşe Başkut yönetiyor. The- atrama Topluluğu'nun bu projesi hem Franstzca, hem Türkçe oynanacak. Oyunun en önemli özelliklerinden bıri de Albert Cohen'ın Türkçe'de sahnele- nen ilk esen olması. "Efendinin Sevgilisi", 2. Dünya Sa vaşı sırasında vazılmış. Ancak o döne- mi yansıtmasına karşın, günümüzde hala güncellığıni korumayı başarmış. Topluluk. bu evrensel öyküyü sahne- lerken modern bir yaklaşımla, olayı zamandan soyutlamavı amaçlamış. Oyun: hayatını, ilerîemek ve terfı et- mek uzenne kurmuş olan bir milletler topluluğu bürokratının. hayal dün- yasmdaki eşi ıle. kadınlar üzerinde her türlü olumlu etkıyi yaratma gücüne sahıp. onlan elde edebılmenın tüm in- celiklcnnı ustaca kullanmakta olan ge- nel sekreter arasında gelışen ilişkiyı ve toplumun kişıler üzenndekı baskısıyla insanlann ne derece zor anlar ya- şadığını. bu baskının bazen katlanı- Iması çok zor sonuçlar da getırdığini anlatıyor. Çok basit bir aşk hikayesi olabilecekken bu ovun, kışilıklerin iro- nik ve bılinçlı olması sonucu değışiyor. Marguerite Durasın. tüm roman- lannda aynı hikayeyi anlattığı gibi. Al- bert Cohen de eserlerinde Solal'dan Valeureuxlere dek aynı kışılen kullan- mış. Gecmişının, Yahudılığının. o za- mankı Yahudı düşmanlığının etkısi eserlerinde bir saplantı oluşturuyor. Alben Cohen için aniatmak. geçmışe bağlı bir saplantı değil, yeniden yaşa- mak ve bilinçlenmektir. Varoluşçular gibi, Cohen'in karakterlen, ölüme sıkı sıkıya bağlı olmalanna karşın bilinçli- dırler. Türkiye'de yapılmamışı yapmaya çalışmakta kararlı olan Theatrama Topluluğu. "Efendinin Sevgilisi"ni Türkçe olarak 24 mayıs günü saat 19. 30 da Şehir Tiyarrolan Harbiye Muh- sin Ertuğrul Sahnesi'nde. 30 mayıs günü saat 19.00'da İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde, 6 hazıran günü saat 20.30"da Saint Michel Lisesi'nde sahneleyecek. Oyun, Fransızca olarak da 31 mayıs günü saat 19.00"da İstan- bul Fransız Kültür Merkezi'nde. 7 hazı- ran saat 20.30"da ise Saint Michel Lise- si'ndc sahnelenecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle